Arama

Bir ülkenin kalkınmasında tarım mı yoksa sanayi mi önemlidir?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 23 Nisan 2018 Gösterim: 72.050 Cevap: 10
nesLi'MMM - avatarı
nesLi'MMM
Ziyaretçi
25 Kasım 2008       Mesaj #1
nesLi'MMM - avatarı
Ziyaretçi
Bir ülkenin kalkınmasında tarım mı yoksa sanayi mi önemlidir?
EN İYİ CEVABI Misafir verdi
1. Konuşma :
Değerli jüri üyeleri ve sevgili arkadaşlar hepiniz hoş geldiniz. Bugün burada toplumların kalkınmasında tarımın önemli olduğunu savunacağım.
Sponsorlu Bağlantılar
İlk olarak tarımın tanımını yapmak istiyorum.
Bitkisel ve hayvansal ürünlerin üretilmesi, bunların kalite ve verimlerinin yükseltilmesi, bu ürünlerin uygun koşullarda muhafazası, işlenip değerlendirilmesi ve pazarlanmasına tarım denir.
Hayvansal ve bitkisel bir ürünün işlenip değerlendirilmesi bu ürünleri sanayi ürünü haline getirmez. Bunlar yine de tarım ürünü olarak kalır. Böyle bir durumda nasıl olur da sanayisel kalkınmadan söz edilebilir.

Tarımın geçmişi günümüzden 10.000 yıl öncesine dayanmaktadır.İnsanlığın uygarlığa geçişini sağlayan ilk ve başlıca unsur tarım olmuştur. Bu suretle insan, toplayıcı konumundan üretici konumuna geçmiştir. İlk tarım örneklerinin ardından, zamanla bir çok toplumun arasındaki etkileşimin bir sonucu olarak tüm dünyaya yaygınlaştı. Tarım sayesinde insanlık toplu yaşama geçti ve günümüzdeki devletler oluştu. Tarım tarih boyunca Hiç değişmeyecek önemdir. Milyonlarca gökdeleniniz olsun, makineleriniz, trilyonlarca dolarlık işlem yapan borsalarınız olsun. Bunların hiç birini oturup yiyemezsiniz. Sonuçta ekmek, pirinç gereklidir insanoğluna. Bu bağlamda tarım önemli olmakla birlikte önümüzdeki yıllarda toprağa duyulan ihtiyaç daha da artacaktır. Bir çok gelişmiş ülke gelecekte toplumlarına yeterli gıda sağlayabilmek için Afrika’da geniş miktarda tarım arazisi satın almaktadır. Şimdi birkaç haber başlığına bakalım. Örneğin Türkiye Sudandan verimli toprak kiralamıştır. Aynı şekilde Çin Ukrayna’da 3 milyon hektarlık ekime elverişli toprak satın almıştır. Alınan topraklar Hollanda ve İsrail’den büyüktür.
Geçmişten günümüze baktığımızda bütün toplumlar tarım yaparak büyümüşlerdir. Sanayi tarımda sadece ve sadece araç olarak kullanılabilir.
Elverişli coğrafi koşullara ve iklime zengin bir torak yanı sıra ve biyolojik çeşitliliğe sahip olan Türkiye’de tarım önde gelen sektörlerden biridir. 2008 ve 2009 yıllarındaki tarımsal üretim sırasıyla 73 milyon TL olarak açıklanmıştır.

Tarım sektörü ulusal ekonomilere,halkın temel gıda maddelerinin üretimini garanti ederek , nüfusun önemli bir kısmına istihdam olanağı sağlayarak ulusal gelire ve ihracata destek olarak katkılar sağlamaktadır. Tarım sektörü gelişme sürecinde ekonominin en önemli sektörü konumundadır. Tarım sektöründeki gelişme ve refah artışı diğer sektörlerle de oransal olarak daha büyük bir gelişme refah artışı sağlayacağı anlamına gelmektedir.
Günümüzde gerek gelişmiş ülkeler gerekse geri kalmış ülkelerin her biri tarımsal ürün üretimi bakımından kendine yeterli olmak ister.
Bu bağlamda Amerika Hollanda Çin gibi ekonomik ve toplumsal anlamda üst düzey olan ülkeler tarımdan neden vazgeçip sanayiye yönelmiyor ?

Sizce tarım olmadan sanayi olur mu ?


2.Konuşma :
Sayın müdirem, değerli jüri üyeleri ve sevgili arkadaşlar Hepiniz hoş geldiniz. Ben ...... sınıfından M...... G...... Bende toplumların kalkınmasında tarımın önemini savunanlardanım.
Hepimizin de bildiği gibi tarım insan hayatında her zaman önemli bir yere sahipti, hep de öyle kalacak. Tarım gelmiş geçmiş bütün toplumlarda kullanılmış, toplumların kalkınmasında çok önemli yer edinmiştir.
Tarım bir ülkede yerel kalkınmaya en büyük katkıyı sağlarken komple kalkınmadaki payı da göz ardı edilemez. Sen istediğin kadar sanayi kur, istediğin kadar traktör yap.Köydeki amcam mahsulünü ekip biçmediği zaman ne yapabilirsin ? O traktör ne işine yarayacak ? Eskiden sanayi mi vardı ? O zamanın devletleri nasıl geliştirdi kendini, nasıl kalkındı ? Bütün bu sorulara verilecek yanıtların dayandığı tek bir kapı var. O da TARIM. Toplumların kalkınmasında sanayi önemli değildir çünkü buna uygun teknolojik ve teknik bilgiye sahip değiliz.Bu teknik bilgileri almak ancak eğitimin artmasıyla ve uzun vadede gerçekleşebilir.Çok güçlü miktarlarda yatırıma ihtiyaç vardır. Bunun için yeterli kaynak yok. Ama saydığım bütün bu şartlar sağlanmış olsa bile ‘’ evet tarımın hiçbir önemi kalmamıştır’’ denilebilir mi ? Elbette Hayır! Hatta bu şartlar sağlandığında tarıma duyulan ihtiyaç daha da artacak, sektörel dağılımlarda tarımın payı artış gösterecektir.
Şimdi başka bir açıdan bakacak olursak madem kalkınacağız bu demektir ki fakiriz. Konuda da toplumların kalkınmasında dediğine göre biz gelişmekte olan yada gelişmemiş ülkelerden bahsediyoruz. Eğer yatırım yok ise sanayiye olan para nereden gelecek ? Tabiki de tarımdan gelecek.Bir ülkenin tarım sektörünü geliştirmesi kalkınmasıyla doğru orantılıdır.

Bakış açınızı bir kez daha değiştirmek istiyorum. Sanayileşme ye bakacak olursak beraberinde getirdiği kirliliği görmezden gelemeyiz. İzmit sanayileşmiş bir ilimiz. Kanser oranının en yüksek olduğu bölge Dilovası bölgesi.Sanayinin getirdiği hava kirliliği, su kirliliği hem insan hayatını hemde diğer canlıları olumsuz etkiliyor.Bu zararlar engellenemez değil. Elbette engellenebilir. Fakat eğitim düzeyi ve maliyetin yüksek olmasından dolayı çoğu şirket bu engelleme yöntemlerine başvurmuyor.
Konumuz sanayinin zararları değil ki diye düşünebilirsiniz. Evet değil Fakat bağlayacak olursak içinde yaşadığımız doğaya, aynı tabiatı paylaştığımız hayvanlara, biz insanlara ve en önemlisi tarım yaptığımız toprağımıza zarar veren bir sanayiyle ne kadar kalkınabiliriz ? Sanayi o ülkeyi geliştirmek için mi yoksa çürütmek, çökertmek için mi kullanılmış olur ? Bu kirlilikten nasibini alan toprak kullanılmayacak duruma geldiğinde yükselttiğiniz sanayiniz çözüm olacak mı ? Hepimiz farkındayız ki böyle bir çözüm yolu yok.
O yüzden ülkelerin kalkınmasında tarım daha önemlidir.

3. Konuşma
Sevgili arkadaşlar bir ülkenin kalkınması tarımla başlar. Tarım hep önemliydi.Ancak yarın daha da önemli olacak.Artan nüfus baskısının toprak ve çevreye üzerindeki olumsuz etkisi ,iklim değişmelerine bağlı olarak yetersiz üretim ürünlerin kalitesi azalacak.Tıpkı GDOlarda olduğu gibi dışa bağlı olacağız.Arkadaşlar sizlere soruyorum bana tarihte öyle bir devlet söyleyin ki dışa bağımlılığı olmadan kalkınmış, gelişmiş olsun.Vietnam da binlerce fabrika ve sanayi kuruluşları var peki neden kalkınamıyor.Çünkü dışa bağımlı kuruluşlar başka ülkelerin.Vietnam ne yapıyor biliyor musunuz ?Kendini tarımda geliştiriyor ve tarımda dünya devi olmayı amaçlıyor.Çünkü insanları arabalar metaller değil insanları meyve ve sebzeler doyurur.

Tarımsal üretim insan neslinin ilk çağlardan günümüze gelmesi,bundan sonra yaşaması ve kalkınması için tarımın gerektiği 2 kere 2nin 4 ettiği kadar açık ve nettir.Sevgili arkadaşlar cumhuriyetin ilk yıllarında neden ülkede hemen fabrikalar kurulmadı.çünkü para yok para neden yok çünkü tarım yok.Babamın münazara için söylediği bir söz var.Kalkınma tarımla başlar.tarım olursa para olur.para olursa her şey olur.Denklem gayet açık.sanayi sektörü üretimde bulunabilmek için ham maddeye gereksinim duyacaktır.kalkınma sürecinde giderek aratacak olan bu açığı kapatacak tek şey tarımdır.Arkadaşlar sizlere soruyorum bir nehir mi önemlidir yoksa o nehri besleyen kollar mı.Nehri besleyen kollar olmasa nehirin sizce bir önemi kalır mı.Arkadaşlar sanayi kalkınmada avantaj gibi görünse de tamamen bir dezavantajdır.biraz mantıklı düşünseler eğer sanayi ülkede çok gelişmiş olsa işsizlik oranı artacak çünkü iş gücü yerini makineler almış olacaktır.ben kalkınmayı ne kadar çok makinen sanayin var diye bakmam arkadaşlar kalkınma dediğin bir ülkede kaç kişi işsiz kaç kişi aç kalmıyor kaç kişi akşam evindekileri doyurabiliyor?Ülkemizde o kadar sanayi kuruluşu ve sanayi açılıyor.Sanayi ve fabrikalar ülkemizi sürekli zarara sokuyor.Ancak tarım öylemi tarım neredeyse hiç masraf yapmadan %100 kar yaptığımız bir sektör.GAP projesi mademki toprakları değerlendirmek madem ki sanayi daha önemli neden tarım için kullanılıyor ? Şunu iyi idrak etmenizi istiyorum arkadaşlar kalkınmak için tarımda sanayide önemlidir ama sanayi bile tarım için kullanılıyor. Tabiri caiz ise tarımı kral olarak düşünürsek sanayi ancak onun soytarısı olabilir. Atatürk’ün sevdiğim sözlerinden birini paylaşmak istiyorum.’’ Milli ekonomimizin temeli tarımdır.Eğer milletimizin büyük çoğunluğu çiftçi olmasaydı biz bugün dünya üzerinde olmayacaktık.’’ Koskoca Atatürk bile tarımı savunurken sizin sanayiyi savunmanız biraz tuhaf değil mi ?
Son düzenleyen Safi; 28 Ekim 2017 03:06
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
25 Kasım 2008       Mesaj #2
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
benim şahsi fikrim tarımın daha önemli olduğu yönünde. eğer tarım olmazsa onu işlemek için kullanılan sanayii bir işe yaramaz. öte yandan elbette sanayii sadece tarım ürünlerini işlemek değildir.ama bir ülkede tarım yeterince gelişmediyse dışa bağımlılık artar ve buda kalkınmayı önler. ve ürettiğiniz sanayyi gereçlerini tarım ürünleri almakta kullanırsınız.
Sponsorlu Bağlantılar
Quo vadis?
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
25 Kasım 2008       Mesaj #3
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
sanayii nin önemini bulamadım.. hala karşı tarafa geçme şansızn varsa geç derimBilmem

KALKINMA POLİTİKALARIMIZ VE TARIMIN ÖNEMİ
Türkiye olanaklar bulduğunda hızla kalkınmayı gerçekleştirebilecek insan kalitesine ve doğal kaynaklara sahiptir. Balkan ya da Ortadoğu ülkeleri dahil, gelişmekte olan ülkelerden farklı özelliklere sahiptir. Dünya nüfusunun yakın gelecekte sıkıntıya gireceği temel gıda ürünleri ihtiyacını karşılama potansiyeline sahip olan birkaç ülkeden biridir. Ancak, hem finansman sıkıntısı, hem siyasal istikrarsızlıklar ve hem de ileriyi teknolojiyi yakalayamaması gibi nedenlerden dolayı istenilen kalkınma düzeyine erişememiştir.

Cumhuriyetin ilk yıllarında Türkiye ekonomisinde kamunun ağırlığı ve kamu yatırımları söz konusu idi. Her türlü olanaksızlığa rağmen Türkiye Cumhuriyeti Devleti ellili yıllara kadar gelişmesini, sanayi, tarım ve altyapı yatırımlarını hiç dış borcu olmadan gerçekleştirmiştir. Ayrıca, Osmanlı İmparatorluğundan kalan borcunu da batılı ülkelere tamamen ödemiştir. Ellili yıllardan, çok partili hayata geçildikten sonra özel sektörün gelişmesi yönünde adımlar atıldığını ve dış borcun yükseldiğini görmekteyiz. Altmışlı yıllarda ekonomide planlı kalkınma dönemi başladı. Buna paralel olarak özel sektörün gelişimi hızlandı. Bu dönemde ekonomik gelişim ithal ikamesine dayanıyordu. Yetmişli yıllarda dünya ekonomisinde petrol krizleri yaşanırken Türkiye’de bundan payını fazlası ile aldı. Yatırımlar dururken, işsizlik ve yoksulluk arttı, ihracat en düşük seviyesine indi, siyasal krizler birbirini izledi. Türkiye ekonomisinde en önemli kırılma noktaları; ikinci dünya savaşı yıllarında , dünya petrol krizinde ( 1973) ve doksanlı yıllarda yaşanmıştır. Seksenli yıllara kadar ekonomide istihdam, ihracat, hammadde ve milli gelire katkıları açısından en önemli sektör tarım olmuştur.

Türkiye’de seksen ihtilalinden sonra, serbest piyasa ekonomisine geçişi amaçlayan 24 Ocak (1980) kararları uygulanmaya başladı. İthal ikamesi politikaları terkedilirken, rekabet (piyasa) ekonomisine geçildi. İthalat büyük ölçüde serbest bırakılıp, cari işlemler açığını önleyecek ihracat artışı için, ihracata büyük teşvikler getirildi. Böylece, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, ihracata dayalı kalkınma dönemi başladı. Ayrıca, özelleştirmelere (KİT’lerin ve İDT’lerinin) hız verilerek, kamunun ekonomideki payı düşmeye başladı. Siyasal ve ekonomik istikrara bağlı olarak yabacı sermaye de geldi. Sanayileşmede artış hızı yükseldi.

Eskiden kalkınma politikaları ağır sanayi hamleleri ile özdeşleşirdi. Özellikle seksenli yıllardan sonra hi-teknoloji denilen software, bilişim sektörleri günümüzde ülkelerin büyüme politikalarında ilk sıraya yükselmiştir. Türkiye’ninde hem devlet, hem de özel sektör yatırımlarında buna çok önem vermesi gerekmektedir. Özellikle rekabet ekonomisinde ilk buluş (new product) büyük avantajlar ve kazançlar sağlar. Sanayi olsun, tarım ve gıda sektörlerinde olsun, yeni ürünler üretmeliyiz. Ayrıca, Japonya, Güneykore, Hindistan gibi ülkeler ilk buluşu takip ederek, benzerini kendi ülkelerinde geliştirerek kalkınmalarını sağlayabilmişlerdir. İlk ürünü geliştirerek, yeni tasarımlarla, yeni ürünlerle büyük ekonomik kazançlar sağlamışlardır. Bu aşamada ar-ge çalışmaları ve yatırımları önem taşımaktadır.Bu ülkelerin cari işlemler dengesi bu dönemde ihracatlarının fazla olması nedeniyle fazlalık vermiştir. Bu fazlalığı da Pasifik bölgesinde yatırıma çevirmiş, ekonomide sürdürülebilirliği yakalamışlardır. Ülkemizde ise cari işlemler dengesi hep açık vermektedir.Bu sürekli olmamalıdır, yoksa ihracat ve yabancı sermaye ne kadar artarsa artsın, ekonomide sürdürülebilirlik sağlanamayacaktır.

Ülkemizde ekonomik kalkınmanın gerçekleşmemesinin temel nedeni ise, siyasi iktidarların keyfine göre değişmeyecek, sağlam temellere dayalı, projesi, planı hazırlanmış bir kalkınma politikasının yıllardır oluşturulmamasıdır. Örneğin, günümüzde artık çimento, pamuk, makine satarak kalkınmayı sağlayamayız. Dünya pazarlarında ileri teknoloji ürünleri ile ya da markalı ve orijinal ürünlerle yer alabiliriz. Buna dayalı kalkınma politikalarına ağırlık vermeliyiz.
Tarımsal kalkınma da ihmal edilmemelidir. Günümüzde yetmiş milyon nüfusumuzun tüm gıda ihtiyacını karşılamak için ithalat yapmak durumunda kalsak, milli gelirimizin en az üçte birini harcamamız gerekir. Gıdamızı kendimiz ürettiğimiz ve gelişmiş ülkelerdeki gıda fiyatlarına göre, çok düşük fiyatla sağladığımız için ekonomimizde, ekonomik yorum ve eleştirilerde, tarımın ve gıda sanayinin önemi ihmal edilmektedir. Avrupa’daki gıda fiyatları ülkemizde geçerli olsaydı, asgari ücretin bugünkü düzeyinin beş misli olması gerekirdi. Gerçi, asgari ücretin bugün ülkemizde en az iki misli olması gerçeği, başka bir ekonomik sorunumuzdur. Tarım sektöründe gen teknolojisinin ve ıslah çalışmalarının önemi çok büyüktür. Hollanda, ABD ve İsrail gibi ülkelerin teknolojilerini yakalamayı hedeflemeliyiz. Hollanda’nın sadece bitkisel tohum ihracatı, Türkiye’nin toplam tarımsal ihracatından fazladır. Ayrıca, gıda sanayinde ihracat özendirilmeli, yatırımlar artmalı, böylece tarımın ekonomiye katkısı arttırılmalıdır. Organik tarım geliştirilmelidir.

Ülkemizde ar-ge çalışmalarına ve teknoparklara daha çok eğinilmelidir. Uludağ Üniversitesi’nde kurulu teknopark bu açıdan öncü kuruluşlar arasındadır. Burada üniversite ve sanayi işbirliği ile önemli projeler gerçekleştirilmekte, ülke kalkınmasına büyük destek sağlanmaktadır. Özellikle özel sektör ülkemizdeki bilim ve teknoloji gelişiminde artık sorumluluk almalıdır. Devletin desteği sürmeli, ancak çağın gerisinde kalmamak için özel sektör hızla teknoloji alanında yatırımlar yapmalıdır.

Dünya’daki kültür (tarımı yapılan) bitkilerinin %90’ının anavatanı Mezopotamya, Kafkasya ve Anadolu bölgeleridir. Türkiye günümüzde Dünya’nın en zengin bitkisel gen kaynaklarına sahiptir. Bu nedenle ülkemizde hızla yabancı, Dünya devi tohum ve gıda şirketlerinin yatırımı artmaktadır. Bu ilgiyi ne devlet, nede özel sektörümüzde görmekteyiz. Çünkü devletimiz bugüne kadar uzun vadeli, projeleri açıklanmış özel sektörü yönlendirici ne kalkınma, ne de tarım politikası ortaya koymuştur.

Tamamen borç sermayesine dayanarak bir ülke kalkınmayı sağlayamaz. Ekonomi tarihinde böyle bir kalkınma modeli yoktur.En nihayetinde yabancı sermaye ülkenize sizin doğal kaynaklarınızı ve ucuz işgücünüzü kullanmak için gelir. Ancak, bu sermayeden de optimum faydalanmak için ülkedeki bilim ve teknoloji düzeyinin geliştirilmesi, ayrıca özel sektörün bu konuda daha fazla yatırım yapması, üniversitelerle işbirliğini artırması gerekmektedir. Kalkınma politikamızın temelinde başta tarımsal üretim olmak üzere, bütün sektörlerde tam kapasiteli üretimi sağlayacak bir ekonomik model bulunmalıdır.
Son düzenleyen Safi; 28 Ekim 2017 03:07
Quo vadis?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Kasım 2011       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
bence sanayi her zaman önemlidir siz tarımı savunan kardeşlerim size bir örnek vereyim bi savaş olursa örneğin rusya ile adamlar topla tüfekle roket atarı uçağı vb şeyler le saldırınca siz tarımı savunan kardeşlerim siz ne ile saldırıcaksınız patates atıp zeytin çiğirtlerini mermi olarak mı kullanacaksınız anlam veremiyorum. tmm ben terımı küçük düşürmüyorum oda gereklidir fakat sanayi kadar değil eğer bir ülkenin silah yapacak veya maden işleyecek başka başka yeni üretimler yapacak bi ortamı yoksa zaten öyle bi ülke yoktur siz bana hak vermeyen kardeşlerim dediğim gibi sizin silahınız veya başka yeni şeyler üretmek için bi ortamınız yoksa siz ne ile savaşıp ne ile geleceği düşünüyosunuz....
Son düzenleyen Safi; 28 Ekim 2017 03:08
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
4 Ocak 2012       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bence bir ülkenin kalkınmasında sanayi daha önemlidir.
Bir ülkenin gelişmesinde tarımın mı yoksa sanayinin mi daha önemli olduğunu anlamak için şu sorulara cevap vermek gerekiyor:

1. Tarımın gelişmesinde sanayinin payı nedir?
Sanayi olmadan da elbette tarım olabilir. Ama sanayi olmadan yapılan tarım taş devrinde yapılan tarımdan farksızdır.
Bugün İsrail sanayide, bilimde, teknikte çok ileri gitmiştir. Çölü adeta yeşil vadi yapmışlardır ve bunu yaparken damlama siteminden tutun da deniz suyunu arıtmaya kadar tüm sanayi ürünlerinden yararlanmışlardır. Görüldüğü gibi İsrail tarım ülkesi olduğu için gelişmemiştir, sanayi ülkesi olduğu için tarımı gelişmiştir. Sanayisi gelişmiş ülkelerin tarımı da gelişiyorsa bir ülkenenin kalkınmasında sanayi daha önemlidir.

2. Tarım ülkesi olup da süper güç olan bir ülke var mıdır? Diğer bir deyişle dünyanın süper güçleri arasında olan ülkelerden hangisi tarım ülkesidir?
Dünyanın süper gücü denince akla ilk Amerika geliyor. Amerika denince de akla ilk sanayi geliyor. Amerikayı Amerika yapan sanayi, bilim, teknik olduğuna göre bir ülkenin gelişmesinde sanayi daha önemlidir.
Son düzenleyen Safi; 28 Ekim 2017 03:08
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Mayıs 2012       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ayrıca tarım sanayiye ham madde sağlar. ülkemizde de zaten nüfusun yarısından fazlası tarım ile uğraşıyor. tarım olmasa sanayide olmaz bence dışarıdan alsan bile kendi ülkende işlediğin hammadde senin dışarıdan aldığına oranla daha fazla kar yapmanı sağlar...Msn Happy
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
20 Nisan 2013       Mesaj #7
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
Keten Prenses adlı kullanıcıdan alıntı

benim şahsi fikrim tarımın daha önemli olduğu yönünde. eğer tarım olmazsa onu işlemek için kullanılan sanayii bir işe yaramaz. öte yandan elbette sanayii sadece tarım ürünlerini işlemek değildir.ama bir ülkede tarım yeterince gelişmediyse dışa bağımlılık artar ve buda kalkınmayı önler. ve ürettiğiniz sanayyi gereçlerini tarım ürünleri almakta kullanırsınız.

ama sanayi olmazsa tarım daha zor olur çünkü traktörler biçerdöverler hepsi sanayi ürünü hem bir ülkenin gelişmiş olması içinde sanayinin fazla olması gerekmektedir. sanayi sadece tarım değil yer altı madenleri var.ama bence 2'si de birbirini tamamlayan şeyler tarım olmazsa sanayi olmaz ,sanayi olmazsa da tarım olmaz...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Ocak 2014       Mesaj #8
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
1. Konuşma :
Değerli jüri üyeleri ve sevgili arkadaşlar hepiniz hoş geldiniz. Bugün burada toplumların kalkınmasında tarımın önemli olduğunu savunacağım.
İlk olarak tarımın tanımını yapmak istiyorum.
Bitkisel ve hayvansal ürünlerin üretilmesi, bunların kalite ve verimlerinin yükseltilmesi, bu ürünlerin uygun koşullarda muhafazası, işlenip değerlendirilmesi ve pazarlanmasına tarım denir.
Hayvansal ve bitkisel bir ürünün işlenip değerlendirilmesi bu ürünleri sanayi ürünü haline getirmez. Bunlar yine de tarım ürünü olarak kalır. Böyle bir durumda nasıl olur da sanayisel kalkınmadan söz edilebilir.

Tarımın geçmişi günümüzden 10.000 yıl öncesine dayanmaktadır.İnsanlığın uygarlığa geçişini sağlayan ilk ve başlıca unsur tarım olmuştur. Bu suretle insan, toplayıcı konumundan üretici konumuna geçmiştir. İlk tarım örneklerinin ardından, zamanla bir çok toplumun arasındaki etkileşimin bir sonucu olarak tüm dünyaya yaygınlaştı. Tarım sayesinde insanlık toplu yaşama geçti ve günümüzdeki devletler oluştu. Tarım tarih boyunca Hiç değişmeyecek önemdir. Milyonlarca gökdeleniniz olsun, makineleriniz, trilyonlarca dolarlık işlem yapan borsalarınız olsun. Bunların hiç birini oturup yiyemezsiniz. Sonuçta ekmek, pirinç gereklidir insanoğluna. Bu bağlamda tarım önemli olmakla birlikte önümüzdeki yıllarda toprağa duyulan ihtiyaç daha da artacaktır. Bir çok gelişmiş ülke gelecekte toplumlarına yeterli gıda sağlayabilmek için Afrika’da geniş miktarda tarım arazisi satın almaktadır. Şimdi birkaç haber başlığına bakalım. Örneğin Türkiye Sudandan verimli toprak kiralamıştır. Aynı şekilde Çin Ukrayna’da 3 milyon hektarlık ekime elverişli toprak satın almıştır. Alınan topraklar Hollanda ve İsrail’den büyüktür.
Geçmişten günümüze baktığımızda bütün toplumlar tarım yaparak büyümüşlerdir. Sanayi tarımda sadece ve sadece araç olarak kullanılabilir.
Elverişli coğrafi koşullara ve iklime zengin bir torak yanı sıra ve biyolojik çeşitliliğe sahip olan Türkiye’de tarım önde gelen sektörlerden biridir. 2008 ve 2009 yıllarındaki tarımsal üretim sırasıyla 73 milyon TL olarak açıklanmıştır.

Tarım sektörü ulusal ekonomilere,halkın temel gıda maddelerinin üretimini garanti ederek , nüfusun önemli bir kısmına istihdam olanağı sağlayarak ulusal gelire ve ihracata destek olarak katkılar sağlamaktadır. Tarım sektörü gelişme sürecinde ekonominin en önemli sektörü konumundadır. Tarım sektöründeki gelişme ve refah artışı diğer sektörlerle de oransal olarak daha büyük bir gelişme refah artışı sağlayacağı anlamına gelmektedir.
Günümüzde gerek gelişmiş ülkeler gerekse geri kalmış ülkelerin her biri tarımsal ürün üretimi bakımından kendine yeterli olmak ister.
Bu bağlamda Amerika Hollanda Çin gibi ekonomik ve toplumsal anlamda üst düzey olan ülkeler tarımdan neden vazgeçip sanayiye yönelmiyor ?

Sizce tarım olmadan sanayi olur mu ?


2.Konuşma :
Sayın müdirem, değerli jüri üyeleri ve sevgili arkadaşlar Hepiniz hoş geldiniz. Ben ...... sınıfından M...... G...... Bende toplumların kalkınmasında tarımın önemini savunanlardanım.
Hepimizin de bildiği gibi tarım insan hayatında her zaman önemli bir yere sahipti, hep de öyle kalacak. Tarım gelmiş geçmiş bütün toplumlarda kullanılmış, toplumların kalkınmasında çok önemli yer edinmiştir.
Tarım bir ülkede yerel kalkınmaya en büyük katkıyı sağlarken komple kalkınmadaki payı da göz ardı edilemez. Sen istediğin kadar sanayi kur, istediğin kadar traktör yap.Köydeki amcam mahsulünü ekip biçmediği zaman ne yapabilirsin ? O traktör ne işine yarayacak ? Eskiden sanayi mi vardı ? O zamanın devletleri nasıl geliştirdi kendini, nasıl kalkındı ? Bütün bu sorulara verilecek yanıtların dayandığı tek bir kapı var. O da TARIM. Toplumların kalkınmasında sanayi önemli değildir çünkü buna uygun teknolojik ve teknik bilgiye sahip değiliz.Bu teknik bilgileri almak ancak eğitimin artmasıyla ve uzun vadede gerçekleşebilir.Çok güçlü miktarlarda yatırıma ihtiyaç vardır. Bunun için yeterli kaynak yok. Ama saydığım bütün bu şartlar sağlanmış olsa bile ‘’ evet tarımın hiçbir önemi kalmamıştır’’ denilebilir mi ? Elbette Hayır! Hatta bu şartlar sağlandığında tarıma duyulan ihtiyaç daha da artacak, sektörel dağılımlarda tarımın payı artış gösterecektir.
Şimdi başka bir açıdan bakacak olursak madem kalkınacağız bu demektir ki fakiriz. Konuda da toplumların kalkınmasında dediğine göre biz gelişmekte olan yada gelişmemiş ülkelerden bahsediyoruz. Eğer yatırım yok ise sanayiye olan para nereden gelecek ? Tabiki de tarımdan gelecek.Bir ülkenin tarım sektörünü geliştirmesi kalkınmasıyla doğru orantılıdır.

Bakış açınızı bir kez daha değiştirmek istiyorum. Sanayileşme ye bakacak olursak beraberinde getirdiği kirliliği görmezden gelemeyiz. İzmit sanayileşmiş bir ilimiz. Kanser oranının en yüksek olduğu bölge Dilovası bölgesi.Sanayinin getirdiği hava kirliliği, su kirliliği hem insan hayatını hemde diğer canlıları olumsuz etkiliyor.Bu zararlar engellenemez değil. Elbette engellenebilir. Fakat eğitim düzeyi ve maliyetin yüksek olmasından dolayı çoğu şirket bu engelleme yöntemlerine başvurmuyor.
Konumuz sanayinin zararları değil ki diye düşünebilirsiniz. Evet değil Fakat bağlayacak olursak içinde yaşadığımız doğaya, aynı tabiatı paylaştığımız hayvanlara, biz insanlara ve en önemlisi tarım yaptığımız toprağımıza zarar veren bir sanayiyle ne kadar kalkınabiliriz ? Sanayi o ülkeyi geliştirmek için mi yoksa çürütmek, çökertmek için mi kullanılmış olur ? Bu kirlilikten nasibini alan toprak kullanılmayacak duruma geldiğinde yükselttiğiniz sanayiniz çözüm olacak mı ? Hepimiz farkındayız ki böyle bir çözüm yolu yok.
O yüzden ülkelerin kalkınmasında tarım daha önemlidir.

3. Konuşma
Sevgili arkadaşlar bir ülkenin kalkınması tarımla başlar. Tarım hep önemliydi.Ancak yarın daha da önemli olacak.Artan nüfus baskısının toprak ve çevreye üzerindeki olumsuz etkisi ,iklim değişmelerine bağlı olarak yetersiz üretim ürünlerin kalitesi azalacak.Tıpkı GDOlarda olduğu gibi dışa bağlı olacağız.Arkadaşlar sizlere soruyorum bana tarihte öyle bir devlet söyleyin ki dışa bağımlılığı olmadan kalkınmış, gelişmiş olsun.Vietnam da binlerce fabrika ve sanayi kuruluşları var peki neden kalkınamıyor.Çünkü dışa bağımlı kuruluşlar başka ülkelerin.Vietnam ne yapıyor biliyor musunuz ?Kendini tarımda geliştiriyor ve tarımda dünya devi olmayı amaçlıyor.Çünkü insanları arabalar metaller değil insanları meyve ve sebzeler doyurur.

Tarımsal üretim insan neslinin ilk çağlardan günümüze gelmesi,bundan sonra yaşaması ve kalkınması için tarımın gerektiği 2 kere 2nin 4 ettiği kadar açık ve nettir.Sevgili arkadaşlar cumhuriyetin ilk yıllarında neden ülkede hemen fabrikalar kurulmadı.çünkü para yok para neden yok çünkü tarım yok.Babamın münazara için söylediği bir söz var.Kalkınma tarımla başlar.tarım olursa para olur.para olursa her şey olur.Denklem gayet açık.sanayi sektörü üretimde bulunabilmek için ham maddeye gereksinim duyacaktır.kalkınma sürecinde giderek aratacak olan bu açığı kapatacak tek şey tarımdır.Arkadaşlar sizlere soruyorum bir nehir mi önemlidir yoksa o nehri besleyen kollar mı.Nehri besleyen kollar olmasa nehirin sizce bir önemi kalır mı.Arkadaşlar sanayi kalkınmada avantaj gibi görünse de tamamen bir dezavantajdır.biraz mantıklı düşünseler eğer sanayi ülkede çok gelişmiş olsa işsizlik oranı artacak çünkü iş gücü yerini makineler almış olacaktır.ben kalkınmayı ne kadar çok makinen sanayin var diye bakmam arkadaşlar kalkınma dediğin bir ülkede kaç kişi işsiz kaç kişi aç kalmıyor kaç kişi akşam evindekileri doyurabiliyor?Ülkemizde o kadar sanayi kuruluşu ve sanayi açılıyor.Sanayi ve fabrikalar ülkemizi sürekli zarara sokuyor.Ancak tarım öylemi tarım neredeyse hiç masraf yapmadan %100 kar yaptığımız bir sektör.GAP projesi mademki toprakları değerlendirmek madem ki sanayi daha önemli neden tarım için kullanılıyor ? Şunu iyi idrak etmenizi istiyorum arkadaşlar kalkınmak için tarımda sanayide önemlidir ama sanayi bile tarım için kullanılıyor. Tabiri caiz ise tarımı kral olarak düşünürsek sanayi ancak onun soytarısı olabilir. Atatürk’ün sevdiğim sözlerinden birini paylaşmak istiyorum.’’ Milli ekonomimizin temeli tarımdır.Eğer milletimizin büyük çoğunluğu çiftçi olmasaydı biz bugün dünya üzerinde olmayacaktık.’’ Koskoca Atatürk bile tarımı savunurken sizin sanayiyi savunmanız biraz tuhaf değil mi ?
Son düzenleyen Safi; 28 Ekim 2017 03:09
mervegrkn - avatarı
mervegrkn
Ziyaretçi
18 Ocak 2014       Mesaj #9
mervegrkn - avatarı
Ziyaretçi
Tarım özellikle gelişmekte olan ülkelerde kırsal alandaki halkın geçim kaynağını sağlayan temel bir sektördür. Ayrıca tarım sektörünün ulusal ekonomilere halkın temel gıda maddelerinin üretimini garanti ederek, nüfusun önemli bir kısmına istihdam olanağı sağlayarak ulusal gelire ve ihracata destek olarak ve sanayi sektörüne ara malı sağlayarak toplumun gelişmesine en önemli katkıyı sağlamaktadır. Tarım sektörü, gelişmekte olan ülkelerde gelişme sürecinin ilk evrelerinde ekonominin en önemli sektörü konumundadır. Toplumlar gelişmek için öncelikle tarımı geliştirirler. Çünkü bir ülke sanayisi olmadan tarıma öncelik vererek kalkınabilir. Fakat sanayiye öncelik verdiğinde ham maddeye ihtiyaç duyulduğunda dışa bağımlı hale gelmektedir.Günümüzde Amerika İsrail gibi devletlerin yaptığı da tam olarak budur. Öncelikle sömürmek istedikleri ülkelerin tarımsal ekonomilerini ele geçirdiklerinde ülkenin gelişmesindeki can damarını koparmış olurlar. Ülkemizden örnek vermek gerekirse birkaç yıl öncesine kadar dış devletlerden aldığımız GDOlu tohumlardan dolayı tarım sektöründe dışa bağımlı hale gelinmiştir. Eğer tarım sektöründe dışa bağımlı hale gelmişsen toplumun kalkınması imkansız denebilecek kadar zor bir hale gelir.Bir toplum arabası olmadan yaşayabilir lakin ekmeği olmadan yaşayamaz.Tarımı gelişmemiş bir ülke sanayide ve teknolojide kalkınamaz,gelişemez.Batı ülkeleri bu günün uzay çağını yaşıyorlarsa eğer bunun tek sebebi vardır o da kalkınmaya tarım ile başlamalarıdır.Örneğin Moğalistanda sanayi neredeyse hiç yok denilecek kadar azdır.sadece tarımla gelişmeye çalışmaktadırlar.fakat arazileride verimli olmadığı için tarımda gelişememişlerdir. Yani tarım olmadan sanayide olmaz.sanayiyi tetikleyen en önemli faktör tarımdır.Arkadaşlar sizlere bir soru sormak istiyorum.sizce sanayi nasıl ortaya çıkmıştır.sanayi nasıl olmuştur.Tarım için Sanayı olmuştur.Ülkeler kalkınmada en önemli faktörün tarım oldugunu biliyorlardı ve tarımı geliştirmek için sanayiyi kurdular.Şimdi Toplumların kalkınmasında sanayi daha önemli diyen zihniyetlere birkaç sorum olacak?Madem toplumları sanayi daha fazla kalkındırıyor Allah neden hz. Ademe sanayiyi değilde tarımı gösterdi. neden tüm ülkeler tarımı bırakıp sadece sanayiye yönelmiyorlar?Neden mi ? Ben size bunu bir örnekle açıklamak istiyorum.Beni iyi dinleyin sonra anlaşılmıyorum.Bir Araba benzini olmadan çalışamaz.Bunun gibi sanayide tarım olmadan bir işe yaramaz.Tarım olmadan sanayini kalkınmaya ne bir etkisi vardır nede bir katkısı.Tarım Her türlü kalkınmanın temelini oluşturur.Esesan bu günün gelişmiş ekonomileri sanayi devrimlerini başarmadan önce bir tarım devrimi aşamasından geçmişlerdir.Başka bir deyişle ekonomik kalkınmada tarım sektörü diğer sektörlerin gelişmesinden önce kalkınmış 2. Ve 3. Sektörlerin gelişmesinde etkili olmuştur.Bir binanın temeli ne kadar sağlam olursa bina da o denli sağlam olur.Tarım bir binanın temeli gibidir sanayi ise ancak çatısı olabilir.Binanın çatısı yıkılırsa sadece çatıyı onarmak yeterlidir ama temeli yıkılırsa binayı baştan yamanız gereklidir.Bir toplumun sanayisi biterse tekrar tarımla ayaga kalkabilir.Ancak tarım biterse o toplumda bitmiş demektir.Son olarak arkadaşlar bir ülkede tarım yoksa ekonomi yoktur güç yoktur kalkınma gelişme yoktur.Öyle bir ülkenin gelişmeside ancak ve ancak mucizelere kalmış olur.
mervegrkn - avatarı
mervegrkn
Ziyaretçi
18 Ocak 2014       Mesaj #10
mervegrkn - avatarı
Ziyaretçi
Biz bu münazarayı yaptık. Daha önce 4 konuşma sundum umarım yardımcı olur. Bir de kendi münazaramızdan bazı ayrıntıları anlatmak istiyorum. Sanayi savunucularının söyleyebileceklerini ve verebileceğiniz cevapları...Sanayiyi savunanlar, sanayinin sadece fabrikalardan ibaret olmadığını otomotiv sektörününde sanayi olduğunu ve bu alanda ilerlemeye başladığımızı savunabilir.
Yanıt: Otomotiv sektörü gelende dış ülkeden alınan ham maddeyle geliştirilmeye çalışılıyor. Ham maddeye bu kadar para harcanırsa ne kadar ilerlenebilir. Ayrıca Türkiye'de ki hiç bir araba markası tamamen Türklere ait değil. Türklere ait bir araba markası söyleyin ben bu münazarayı terkedeceğim gibi iddialı bir konuşma geçti. ( Siz bu kadar iddialı olur musunuz orasını bilemem ama çok da ukala olmamanızı tavsiye ederim. Sırf grup arkadaşlarımızdan birinin ukala davranışları yüzünden kaybettiğimizi öğrendim. Ama siz bilirsiniz )
Karşı grup : FıAT bir Türk markası.
Bizim cevap: FıAT ın sadece motoru Türk markası.. Elinizde sadece motor var onunla ne yapabilirsiniz ki ?

---> Topraksız Tarıma değinebilirsiniz.Toprak olmak zorunda değil modern yöntemlerle de olsa Tarım yapılıyor. Sanayi araç olarak kullanılmış. Ve bu Tarımı yok et
--->

Benzer Konular

1 Haziran 2015 / Ziyaretçi Cevaplanmış
23 Nisan 2018 / Misafir Cevaplanmış
19 Mart 2011 / Ziyaretçi Soru-Cevap
17 Şubat 2014 / EDA ECE Soru-Cevap