Arama

Bir Siyasi Partide İl Başkanı olabilmek için aranan şartlar nelerdir?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 30 Mart 2009 Gösterim: 7.626 Cevap: 1
orhan2121 - avatarı
orhan2121
Ziyaretçi
30 Mart 2009       Mesaj #1
orhan2121 - avatarı
Ziyaretçi
Merhaba,
Benim sorum şu milletvekili seçimlerinde aday olabilmek ve seçilmek için bazı suçlardan ceza almış ve affa uğramış olmak bile aday olmaya ve seçilmeye engeldir. Peki bir aynı engeller bir Siyasi Parti İl Başkanlığı içinde geçerlimidir; ve bir Siyasi Parti İl Başkanı olabilemek için aranan şartlar nelerdir. tşk.
EN İYİ CEVABI MesirKentli verdi
Yerel seçimlerin yaklaştığı bu günlerde bazı siyasi partiler adaylarını belirlediler, bazı partiler de aday belirleme faaliyetlerini sürdürüyorlar. Hangi siyasi partide veya hangi siyasi görüşte olursa olsun, yaşadığı şehre hizmet etmek gayesiyle kamuoyu önüne çıkan, başkan olabilmek ve şehr-i emin olmak için yoğun bir çalışma temposu içine giren adayların bilmeleri ve uygulamaları gereken bazı özellikler, bir takım şartlar vardır.
Bu yola çıkan ve hemşehrilerine hizmet etmeyi gaye edinen başkan adayları henüz işin başında iken bu özellikleri, bu şartları, bu prensipleri bilmeli, kendilerini bu zorunluluklara alıştırmalı ve adımlarını buna göre atmalıdırlar.
Sponsorlu Bağlantılar
Olması istenen şartların başında gelen en önemli husus ve dikkat edilmesi gereken çok önemli bir konu söz vermektir. Bütün adayların, bilhassa başkan olarak seçilme ihtimalleri fazla olan adayların çalışmaları esnasında seçmenlerine veya çevresindeki insanlara, yapabileceği sözleri vermeleri gerekmektedir. Adaylık esnasında ölçüsüz bir şekilde her türlü sözü vererek, hele bu dönemi bir atlatalım sonrası kolay anlayışı ile oyları alabilmek ve çevresindeki insanlardan yararlanmak uğruna söz verme ve ahidleşme gibi ulvi değerleri kendi siyasi menfaati için kullanmak çok kötü ve çok çirkin bir icra-i faaliyettir. Yapılamayacak sözler verilmemeli, verilen sözler de başkan olduktan sonra mutlaka yerine getirilmelidir. Yani söz; günü kurtarmaya yönelik değil, yerine getirmek niyeti ve gayesi ile verilmelidir.
Adaylık döneminde kendisi için önemli gördüğü, çalışma veya istişare ekibine dahil ettiği kişilerden, ihtiyacı varken yararlanmak ve onlardan istifade etmek işi bitince de, o insanları bir kenara fırlatmak yani kullanıp atmak niyetini asla taşımamalıdır. Başkan olunca nasıl ve hangi şartlardan geçerek bu makama geldiğini unutmamalı ve şükran-ı nimet duygusunu hatırından çıkarmamalıdır. Eski ve gerçek dostlar asla unutulmamalı, çevresinin dost gözüken yalaka tipler tarafından kuşatılmasına izin verilmemelidir. Bu konuda Eba Müslim Horasani’nin şu sözünü rehber edinmekte yarar var. “Zararından emin oldukları için dostlarını uzak tuttular. Kendilerine bağlamak ve kazanmak için düşmanlarını yakınlaştırdılar. Yakınlaştırılan düşmanlar dost olmadı. Uzaklaştırılan dostlar düşman oldu. Herkes düşman safında birleşince yıkılmaları mukadder oldu.”
Ahde vefa çok önemli bir değerdir. Adaylarda ve başkan olacak kişilerde aranması gereken en önemli husus ahde vefaya bağlı olmaktır. Ahde vefa yani verdiği sözlere, ahidlerine ve yaptığı akitlere bağlı kalmak bir başkan için temel şarttır. Unutmamak gerekir ki, ahde vefa imandandır. Peygamber Efendimizin münafıklık alameti olarak saydığı üç konudan birisi ahde vefaya bağlı olmamaktır. Ahde vefaya bağlı kalmayan kişilerden başkanlık gibi örnek alınacak, topluma önderlik yapacak ve şehrin insanlarına numune olacak lider vasfına haiz bir makamda bulunmasını bir tarafa bırakın, en basit insani değerleri bile üzerinde taşımasını beklemek doğru olmaz. Yani vefasız kişiden değil başkanlık, insanlık bile sâdır olmaz.
Adaylığı esnasında verdiği görüntü ile başkan olduktan sonra takındığı tavır farklı olan kişiler, allâme-i cihan olsa hiçbir kıymet ifade etmezler. Her işin başı samimiyet ve dürüstlüktür. Samimiyetle ve ihlâsla yola çıkan kişiler kazanır, samimiyetsiz ve içi ile görüntüsü, özü ile sözü farklı olan kişiler başkan olsalar dahi kaybederler. Zira kendileri için neyin hayırlı olduğu önceden bilinemez. Başkan olmak, hayırlı olmakla eşdeğer değildir. Bir aday için başkanlık makamı, belki ona hayır getirmeyecektir. Ayrıca, hayat sadece bu dünyadan ibaret değildir. Atılan her adımda ebedi âlem ve hesap verme duygusu asla unutulmamalıdır. Onun için atılan her adım samimiyetle ve ihlâsla atılmalıdır. Unutulmamalıdır ki; samimiyetle yapılan işlerde Rahmet ve bereket, samimiyetsiz ve riyakârca yapılan işlerde ise bereketsizlik, hayırsızlık, perişanlık ve rezillik vardır.
İsraf, çok kötü bir alışkanlıktır. Adaylığı esnasında israfa, lükse, şatafata ve reklama dûçar olan kişilerin başkan olduktan sonra da bu alışkanlıklarından kurtulmaları zordur. Yapılan işlerde hizmet ve Allah rızasını kazanmak ön planda tutulmalı, aşırılıklardan, kötü huydan, israftan şiddetle kaçınılmalı, Beytül mâl’in her kuruşuna titizlik gösterilmelidir. Kendi reklamını yapmak için, bütçeden gözünü kırpmadan milyarlar, hatta trilyonlar harcayan başkanlar, bunların hesabını nasıl vereceklerini düşünmelidirler.
Halkının oyları ile başkanlık makamına oturanlar, başkan seçildikten sonra kendisini o makama getiren insanlardan kaçmamalı, halkıyla içi içe, gönül gönüle, omuz omuza vererek faaliyetlerini yapmalıdırlar. Seçim çalışmaları esnasında halkın içinde, halkla beraber olduğu halde, seçimlerden sonra sarp kulelere çekilen, kimseyle görüşmeyen ve halkından köşe bucak kaçan başkanlar, oturdukları koltukların ebedi olmadığını bir gün kendilerinin de içinden geldikleri halkın arasına döneceklerini düşünmeli ve halkın içine dönecek yüzleri olmasına dikkat etmelidirler.
Şehrin emini olan kimse, şehrin insanlarının dertlerine derman olmak için samimiyetle ve ihlâsla çırpınmalı, vatandaşlarının sevinç ve üzüntülerini paylaşmasını bilmelidir. Halkının düğününde, bayramında, cenazesinde yanında olmalı, sıkıntısı olanların problemlerini gidermek için bütün gücüyle çabalamalı, gayret etmelidir. Böyle bir gayrete ve böylesine güzel uygulamalara ulaşabilmek için yola çıktığı ilk günden itibaren halis bir niyet ve hasbi davranış sınırları içinde kalmaya özen gösterilmelidir.
İstişare çok önemli bir kavramdır. Gerek adaylık, gerekse başkanlık döneminde istişareye önem verilmeli, ben yaptım oldu mantığı ile hareket edilmemelidir. Bilinmelidir ki; istişare edilerek alınan kararlar yanlış bile olsa temiz ve samimi bir niyet taşındığı sürece yine de sevap ve ecir vardır.
Niyet, çok önemli bir olgudur. Bozuk niyet taşıyan ve olduğundan farklı görünmeye çalışanların maskeleri bir gün mutlaka düşecek, gerçek kimlikleri ve çürük karakter yapıları ortaya dökülecek, itibarları iki paralık olacaktır. Böylelerinin sonu rezillik, rüsvaylık ve kepazeliktir. Allah böyle bir sondan hepimizi muhafaza etsin. Onun için işin başından itibaren taşınan niyet temiz, hâlis, samimi, hasbi, dürüst ve sağlam duygular içermelidir. Başkanlığa köşe dönmece, nam ve şöhret sahibi olma gibi niyetlerle değil, hizmet etme niyet ve duygusu ile talip olunmalıdır.
Son olarak başkanlık makamına oturulduktan sonra, görev tevdi edilecek kişilerde dürüstlük, samimiyet, liyâkat ve yapılacak hizmetlere gece, gündüz, tatil, bayram demeden katkıda bulunma, koşturma, terleme ve işin hakkını verme gibi şartlar aranması gerekirken, benim her dediğimi onaylasın, iyi bildiniz efendim, isabet buyurdunuz efendim davranışında olsun da gerisi önemli değil düşüncesiyle tercihte bulunulması çok yanlıştır. Aksine, Allah’ın sevdiği bir idareciye, doğruyu söyleyen ve yanıldığı noktalarda ona gerekli ikazları usulüyle yapan yardımcılar ihsan ettiğinin bilinmesi gerekir.
Başkan olma niyet ve gayesi taşıyanların, gerek kendisinde gerekse görev tevdi edeceği kişilerde aranması gereken temel özellikler, temel şartlar bunlar olmalıdır. Bu şartların adaylık döneminde iken bilinmesi, buna göre yola çıkılması ve bu özelliklere uygun hareket edilmesi vazgeçilmez gerekliliktir.
Bu özelliklere dikkat eden, uygulayan, hassasiyet gösteren adaylar ve başkanlar iki alemde de kazançlı çıkarlar. Aksi davranışlarda bulunanlar ise kaybederler. Bizden söylemesi…
Mutlu yarınlar efendim.
MesirKentli - avatarı
MesirKentli
Ziyaretçi
30 Mart 2009       Mesaj #2
MesirKentli - avatarı
Ziyaretçi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Yerel seçimlerin yaklaştığı bu günlerde bazı siyasi partiler adaylarını belirlediler, bazı partiler de aday belirleme faaliyetlerini sürdürüyorlar. Hangi siyasi partide veya hangi siyasi görüşte olursa olsun, yaşadığı şehre hizmet etmek gayesiyle kamuoyu önüne çıkan, başkan olabilmek ve şehr-i emin olmak için yoğun bir çalışma temposu içine giren adayların bilmeleri ve uygulamaları gereken bazı özellikler, bir takım şartlar vardır.
Bu yola çıkan ve hemşehrilerine hizmet etmeyi gaye edinen başkan adayları henüz işin başında iken bu özellikleri, bu şartları, bu prensipleri bilmeli, kendilerini bu zorunluluklara alıştırmalı ve adımlarını buna göre atmalıdırlar.
Sponsorlu Bağlantılar
Olması istenen şartların başında gelen en önemli husus ve dikkat edilmesi gereken çok önemli bir konu söz vermektir. Bütün adayların, bilhassa başkan olarak seçilme ihtimalleri fazla olan adayların çalışmaları esnasında seçmenlerine veya çevresindeki insanlara, yapabileceği sözleri vermeleri gerekmektedir. Adaylık esnasında ölçüsüz bir şekilde her türlü sözü vererek, hele bu dönemi bir atlatalım sonrası kolay anlayışı ile oyları alabilmek ve çevresindeki insanlardan yararlanmak uğruna söz verme ve ahidleşme gibi ulvi değerleri kendi siyasi menfaati için kullanmak çok kötü ve çok çirkin bir icra-i faaliyettir. Yapılamayacak sözler verilmemeli, verilen sözler de başkan olduktan sonra mutlaka yerine getirilmelidir. Yani söz; günü kurtarmaya yönelik değil, yerine getirmek niyeti ve gayesi ile verilmelidir.
Adaylık döneminde kendisi için önemli gördüğü, çalışma veya istişare ekibine dahil ettiği kişilerden, ihtiyacı varken yararlanmak ve onlardan istifade etmek işi bitince de, o insanları bir kenara fırlatmak yani kullanıp atmak niyetini asla taşımamalıdır. Başkan olunca nasıl ve hangi şartlardan geçerek bu makama geldiğini unutmamalı ve şükran-ı nimet duygusunu hatırından çıkarmamalıdır. Eski ve gerçek dostlar asla unutulmamalı, çevresinin dost gözüken yalaka tipler tarafından kuşatılmasına izin verilmemelidir. Bu konuda Eba Müslim Horasani’nin şu sözünü rehber edinmekte yarar var. “Zararından emin oldukları için dostlarını uzak tuttular. Kendilerine bağlamak ve kazanmak için düşmanlarını yakınlaştırdılar. Yakınlaştırılan düşmanlar dost olmadı. Uzaklaştırılan dostlar düşman oldu. Herkes düşman safında birleşince yıkılmaları mukadder oldu.”
Ahde vefa çok önemli bir değerdir. Adaylarda ve başkan olacak kişilerde aranması gereken en önemli husus ahde vefaya bağlı olmaktır. Ahde vefa yani verdiği sözlere, ahidlerine ve yaptığı akitlere bağlı kalmak bir başkan için temel şarttır. Unutmamak gerekir ki, ahde vefa imandandır. Peygamber Efendimizin münafıklık alameti olarak saydığı üç konudan birisi ahde vefaya bağlı olmamaktır. Ahde vefaya bağlı kalmayan kişilerden başkanlık gibi örnek alınacak, topluma önderlik yapacak ve şehrin insanlarına numune olacak lider vasfına haiz bir makamda bulunmasını bir tarafa bırakın, en basit insani değerleri bile üzerinde taşımasını beklemek doğru olmaz. Yani vefasız kişiden değil başkanlık, insanlık bile sâdır olmaz.
Adaylığı esnasında verdiği görüntü ile başkan olduktan sonra takındığı tavır farklı olan kişiler, allâme-i cihan olsa hiçbir kıymet ifade etmezler. Her işin başı samimiyet ve dürüstlüktür. Samimiyetle ve ihlâsla yola çıkan kişiler kazanır, samimiyetsiz ve içi ile görüntüsü, özü ile sözü farklı olan kişiler başkan olsalar dahi kaybederler. Zira kendileri için neyin hayırlı olduğu önceden bilinemez. Başkan olmak, hayırlı olmakla eşdeğer değildir. Bir aday için başkanlık makamı, belki ona hayır getirmeyecektir. Ayrıca, hayat sadece bu dünyadan ibaret değildir. Atılan her adımda ebedi âlem ve hesap verme duygusu asla unutulmamalıdır. Onun için atılan her adım samimiyetle ve ihlâsla atılmalıdır. Unutulmamalıdır ki; samimiyetle yapılan işlerde Rahmet ve bereket, samimiyetsiz ve riyakârca yapılan işlerde ise bereketsizlik, hayırsızlık, perişanlık ve rezillik vardır.
İsraf, çok kötü bir alışkanlıktır. Adaylığı esnasında israfa, lükse, şatafata ve reklama dûçar olan kişilerin başkan olduktan sonra da bu alışkanlıklarından kurtulmaları zordur. Yapılan işlerde hizmet ve Allah rızasını kazanmak ön planda tutulmalı, aşırılıklardan, kötü huydan, israftan şiddetle kaçınılmalı, Beytül mâl’in her kuruşuna titizlik gösterilmelidir. Kendi reklamını yapmak için, bütçeden gözünü kırpmadan milyarlar, hatta trilyonlar harcayan başkanlar, bunların hesabını nasıl vereceklerini düşünmelidirler.
Halkının oyları ile başkanlık makamına oturanlar, başkan seçildikten sonra kendisini o makama getiren insanlardan kaçmamalı, halkıyla içi içe, gönül gönüle, omuz omuza vererek faaliyetlerini yapmalıdırlar. Seçim çalışmaları esnasında halkın içinde, halkla beraber olduğu halde, seçimlerden sonra sarp kulelere çekilen, kimseyle görüşmeyen ve halkından köşe bucak kaçan başkanlar, oturdukları koltukların ebedi olmadığını bir gün kendilerinin de içinden geldikleri halkın arasına döneceklerini düşünmeli ve halkın içine dönecek yüzleri olmasına dikkat etmelidirler.
Şehrin emini olan kimse, şehrin insanlarının dertlerine derman olmak için samimiyetle ve ihlâsla çırpınmalı, vatandaşlarının sevinç ve üzüntülerini paylaşmasını bilmelidir. Halkının düğününde, bayramında, cenazesinde yanında olmalı, sıkıntısı olanların problemlerini gidermek için bütün gücüyle çabalamalı, gayret etmelidir. Böyle bir gayrete ve böylesine güzel uygulamalara ulaşabilmek için yola çıktığı ilk günden itibaren halis bir niyet ve hasbi davranış sınırları içinde kalmaya özen gösterilmelidir.
İstişare çok önemli bir kavramdır. Gerek adaylık, gerekse başkanlık döneminde istişareye önem verilmeli, ben yaptım oldu mantığı ile hareket edilmemelidir. Bilinmelidir ki; istişare edilerek alınan kararlar yanlış bile olsa temiz ve samimi bir niyet taşındığı sürece yine de sevap ve ecir vardır.
Niyet, çok önemli bir olgudur. Bozuk niyet taşıyan ve olduğundan farklı görünmeye çalışanların maskeleri bir gün mutlaka düşecek, gerçek kimlikleri ve çürük karakter yapıları ortaya dökülecek, itibarları iki paralık olacaktır. Böylelerinin sonu rezillik, rüsvaylık ve kepazeliktir. Allah böyle bir sondan hepimizi muhafaza etsin. Onun için işin başından itibaren taşınan niyet temiz, hâlis, samimi, hasbi, dürüst ve sağlam duygular içermelidir. Başkanlığa köşe dönmece, nam ve şöhret sahibi olma gibi niyetlerle değil, hizmet etme niyet ve duygusu ile talip olunmalıdır.
Son olarak başkanlık makamına oturulduktan sonra, görev tevdi edilecek kişilerde dürüstlük, samimiyet, liyâkat ve yapılacak hizmetlere gece, gündüz, tatil, bayram demeden katkıda bulunma, koşturma, terleme ve işin hakkını verme gibi şartlar aranması gerekirken, benim her dediğimi onaylasın, iyi bildiniz efendim, isabet buyurdunuz efendim davranışında olsun da gerisi önemli değil düşüncesiyle tercihte bulunulması çok yanlıştır. Aksine, Allah’ın sevdiği bir idareciye, doğruyu söyleyen ve yanıldığı noktalarda ona gerekli ikazları usulüyle yapan yardımcılar ihsan ettiğinin bilinmesi gerekir.
Başkan olma niyet ve gayesi taşıyanların, gerek kendisinde gerekse görev tevdi edeceği kişilerde aranması gereken temel özellikler, temel şartlar bunlar olmalıdır. Bu şartların adaylık döneminde iken bilinmesi, buna göre yola çıkılması ve bu özelliklere uygun hareket edilmesi vazgeçilmez gerekliliktir.
Bu özelliklere dikkat eden, uygulayan, hassasiyet gösteren adaylar ve başkanlar iki alemde de kazançlı çıkarlar. Aksi davranışlarda bulunanlar ise kaybederler. Bizden söylemesi…
Mutlu yarınlar efendim.

Benzer Konular

26 Ekim 2016 / berke aktaş Cevaplanmış
26 Eylül 2014 / Ziyaretçi Cevaplanmış
28 Mart 2012 / ceza_70 Soru-Cevap