Arama

Dilimizdeki dini motifler nelerdir?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 6 Mayıs 2018 Gösterim: 59.964 Cevap: 4
Z!y@r€tc! - avatarı
Z!y@r€tc!
Ziyaretçi
12 Mayıs 2009       Mesaj #1
Z!y@r€tc! - avatarı
Ziyaretçi
Dilimizdeki dini motifler nelerdir?
EN İYİ CEVABI HipHopRocK verdi
Dinî motif ne demektir?
Dil, insanların anlaşmasını, bireylerin birbirlerine duygu ve düşüncelerini aktarmalarını sağlayan önemli bir araçtır. Bir milletin dili, onu diğer milletlerden ayıran en önemli öğelerindendir. Dil, ulusal kültürün taşıyıcısıdır. Ulusal bilincin en güçlü kaynaklarından biri dildir. Bundan dolayı Atatürk ulusal dilin oluşturulması için çalışmalar başlatmış ve Türk Dil Kurumunu kurmuştur. Atatürk dilin ulusal olmasına çok önem vermiştir:
Sponsorlu Bağlantılar

"Millî duygu ile dil arasındaki bağ çok güçlüdür. Dilin millî ve zengin olması, millî duygunun gelişmesinde başlıca etkendir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir. Yeter ki bu dil, bilinçle işlensin." (An İNAN, Düşünceleriyle Atatürk, s. 261)

İnsanlar dille, sevgilerini, neşelerini, acılarını, inançlarını ifade ederler. Din, dili zenginleştirir, ona yeni sözcükler katar. Var olan sözcüklerin anlamlarım etkiler. Söz gelimi, cennet, cehennem, ahiret, melek gibi sözcükler dile din yoluyla girer ve dili zenginleştirir. Yağmura rahmet, ekmeğe nimet gibi adların verilmesiyle sözcükler yeni anlamlar kazanır. Atasözlerimizde ve deyimlerimizde de dinî motifler taşıyan ifadeler yer alır:

Dünya ahiretin tarlasıdır.
Yalanla iman bir arada bulunmaz.
Temizlik imandan gelir.
İyilik yap, denize at; balık bilmezse Halik bilir.
Halil İbrahim sofrası
Melek gibi insan


Şiirlerde dinî ifadelere rastlandığı gibi tamamen dinî içerikli şiirler de yazılmıştır. Şiirlerin örneklerini Yunus Emre, Pir Sultan Abdal, Hacı Bayram Veli ve Hacı Bektaş Veli v eserlerinde görürüz.


Bir ölünün arkasından yazılan, onun iyiliklerini, ölümünden duyulan acıyı anlatan mersiyelerde, peygamberin özelliklerini anlatmak ve onu övmek için yazılan naatlarda da dinî motifler bulunur.
Hz. Peygamber'in doğduğu geceyi ve bu doğumu anlatan eserler olan mevlitler de dinî içerikli edebiyat eserleridir. Edebiyatımızda birçok "mevlit" yazılmıştır. En ünlüsü Bursalı şair, Süleyman Çelebi'nin mevlididir. Edebiyatımızdaki dinî şiirlerin halkı en çok etkileyeni budur. Doğumlarda, ölümlerde, düğünlerde geleneksel olarak okunur.
Edebiyatımızda destanlarda, romanlarda, hikâyelerde de dinî motifler taşıyan ifadelere rastlanır:
Eski İstanbul ramazanlarında teravi namazları çok görkemlidir. Halide Edip, çocukluk dünyasında önemli bir yer tutan cami ziyaretlerini de büyük bir huzurla anlatır:

"Akşam namazını acele ile evde kıldıktan sonra Sütbaba elindeki feneri sallayarak yanımıza geldi. Bir omzuna beni yerleştirdi, bacı ile şakalaşarak Süleymaniye'ye teravi namazı kılmak için gittik. Sokaklar hareket hâlinde yüzlerce fenerle doluydu. Kalabalık bir ateş böceği kafilesi hâlinde hareket ve minarelerden 'Allahuekber, Allahuekber' nidaları havaya yayılıyordu.
Bu akşam ilk defa mahya denilen şeyi gördüm. Minareden minareye havadan uzanan ışıktan yazılar..."
Halide Edip ADIVAR
(Mehmet Nuri Yardım, Edebiyatçılarımızın Çocukluk Hatıraları, s. 119)
Son düzenleyen Safi; 6 Mayıs 2018 18:32
fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
12 Mayıs 2009       Mesaj #2
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
1. Dilimizdeki Dini Motifler
Türkler, diğer Müslüman uluslar gibi, İslam’ı Araplardan öğrenmiştir. Dolayısıyla İslam'ın anlaşılmasında ve anlatılmasında Arapça'nın önemli etkisi görülmektedir. Aynı etkiyi dilimizde de görmek mümkündür. Ancak, her millet gibi biz de İslam kendi dilimiz ile anlamayı denemişiz ve bunu da başarmışızdır .Özellikle cumhuriyetten sonra din ile ilgili bilgilerimizi Türkçeleştirme çabaları olmuştur. Bunu yaparken, dilimize yerleşmiş olan bazı dini kelime ve kavramları korumuşuzdur. Çünkü o kelime ve kavramlar , zaten bizim dilimizin birer parçası haline gelmiştir .Hatta onlara, Arapça asıllarından farklı anlamlar yükleyerek Türkçeleştirmişizdir. Namaz, oruç, ezan, ramazan, cuma, cemaat, maşallah, inşallah, teravi, selam, peygamber gibi kelimeleri örnek olarak inceleyebiliriz. Namaz ve peygamber kelimeleri İran dili olan Farsça’dan Türkçe’mize girmiştir. Ezan, ramazan, maşallah, inşallah, teravi ve selam kelimeleri Arapça kökenli kelimelerdir .Ancak, Türkçe konuşan herkes bu kelimelerin anlamlarını bilir. işte bu yüzden bunlar artık Türkçeleşmiş kabul edilmekte ve kullanılmaktadır.
Sponsorlu Bağlantılar

3.2. Edebiyatımızda Dini Motifler

Edebiyatımızda dini motifler önemli yer tutmaktadır. Çünkü Müslümanlığı biz en iyi şekilde anlamış ve anlatmış bir ulusuz. Dolayısıyla, kültürümüzün her öğesine dinimiz etkileri sinmiştir. Edebiyatımız da bundan nasibini almıştır.

Edebiyatımızda dini motifleri iki açıdan ele almak mümkündür. Birincisi çok kısa olarak şöyle açıklanabilir: Dilimizde dini kelime ve kavramlar etkili bir şekilde yer aldığı için, hemen her edebi eserde bu kelime ve kavramlara rastlamak mümkündür. Ayrıca, değer hükümlerimiz açısından da durum farklı değildir. Helal haram, doğru, yanlış, günah, sevap, hayırlı, hayırsız gibi diğer hükümlerinin şekillenmesinde dinimizin etkisi vardır. Bu kelimeler ise edebi eserlerde sıkça kullanılmaktadır.

Dinin edebiyatımıza ikinci etkisi ise özel bazı edebi türler ortaya çıkarmasıdır.

DUA
Ulu Tanrım, şu karanlık yolları Bizi sana ulaştıran yollar et! ihtirasla kilitlenmiş kolları ,
Birbirini kucaklayan kollar et!

Roman, Hikaye ve Tiyatro Eserlerinde Dini Motifler
Edebiyat eserlerimiz arasında önemli yer tutan roman ve hikayelerde de çok sayıda dini motiflere rastlarız. Bunlardan bir kısmında doğrudan din ile ilgili konular işlenir. Bir kısmında ise, hayatın akışı içerisindeki dini olaylar anlatılmaktadır.

3.3. Örf ve Adetlerimizde Dini Motifler
Örf ve adetlerimiz kültürümüzün etkili öğeleri arasında yer alır. Onlar da milletimizin uzun yıllar yaşadıklarının birer ürünüdürler. Örf ve adetlerimizin oluşmasında dinin etkilerini de görmek mümkündür.

Büyüklere saygı göstermek, küçüklere sevgi ile yaklaşmak. Darda olan yardım etmek. Komşular arasındaki yardımlaşmak, misafire ikramda bulunmak, hastaları ziyaret etmek. Bayramlaşmalar, kabir ziyaretleri. Allah'ın emriyle gelin alıp vermek, gelin evine Kuran hediye etmek, kurban kesmek, düğünlerde kutlamalar vb. bizim güzel örf ve adetlerimizdendir. Bunların hepsinde dinimizin öğütlerinin katkıları bulunmaktadır.

3.4. Mu*****izde Dini Motifler

Türk kültüründe dini duygu ve düşünceleri anlatmak için de musiki kullanılmıştır. ilahiler, nefesler ve dini içerikli şarkılar bestelenmiştir. Sonuçta, Türk Tasavvuf Musikisi ortaya çıkmıştır. Dinin mu*****iz üzerindeki etkilerine bir örnek olarak aşağıdaki ilahiyi inceleyebiliriz.

3.5 MİMARİMİZDEKİ DİNİ MOTİFLER
Mimari üzerinde dinin etkisi yadsınamayacak kadar büyüktür. Bunun en güzel örneklerini ibadethanelerde görürüz. Bütün dinler kendi ibadethanelerini özenle ve ulaşabildikleri en yüksek ustalıklarla yapmışlardır. Bu eserler, o kültürün simgesi haline gelmişlerdir. Örneğin, Türkiye ile ilgili tanıtım resimlerinde en çok yer alan görüntülerin arasında birer sanat harikası olan camiler ve minareleri gelmektedir.
Son düzenleyen Safi; 6 Mayıs 2018 18:34
HipHopRocK - avatarı
HipHopRocK
Ziyaretçi
12 Mayıs 2009       Mesaj #3
HipHopRocK - avatarı
Ziyaretçi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Dinî motif ne demektir?
Dil, insanların anlaşmasını, bireylerin birbirlerine duygu ve düşüncelerini aktarmalarını sağlayan önemli bir araçtır. Bir milletin dili, onu diğer milletlerden ayıran en önemli öğelerindendir. Dil, ulusal kültürün taşıyıcısıdır. Ulusal bilincin en güçlü kaynaklarından biri dildir. Bundan dolayı Atatürk ulusal dilin oluşturulması için çalışmalar başlatmış ve Türk Dil Kurumunu kurmuştur. Atatürk dilin ulusal olmasına çok önem vermiştir:

"Millî duygu ile dil arasındaki bağ çok güçlüdür. Dilin millî ve zengin olması, millî duygunun gelişmesinde başlıca etkendir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir. Yeter ki bu dil, bilinçle işlensin." (An İNAN, Düşünceleriyle Atatürk, s. 261)

İnsanlar dille, sevgilerini, neşelerini, acılarını, inançlarını ifade ederler. Din, dili zenginleştirir, ona yeni sözcükler katar. Var olan sözcüklerin anlamlarım etkiler. Söz gelimi, cennet, cehennem, ahiret, melek gibi sözcükler dile din yoluyla girer ve dili zenginleştirir. Yağmura rahmet, ekmeğe nimet gibi adların verilmesiyle sözcükler yeni anlamlar kazanır. Atasözlerimizde ve deyimlerimizde de dinî motifler taşıyan ifadeler yer alır:

Dünya ahiretin tarlasıdır.
Yalanla iman bir arada bulunmaz.
Temizlik imandan gelir.
İyilik yap, denize at; balık bilmezse Halik bilir.
Halil İbrahim sofrası
Melek gibi insan


Şiirlerde dinî ifadelere rastlandığı gibi tamamen dinî içerikli şiirler de yazılmıştır. Şiirlerin örneklerini Yunus Emre, Pir Sultan Abdal, Hacı Bayram Veli ve Hacı Bektaş Veli v eserlerinde görürüz.


Bir ölünün arkasından yazılan, onun iyiliklerini, ölümünden duyulan acıyı anlatan mersiyelerde, peygamberin özelliklerini anlatmak ve onu övmek için yazılan naatlarda da dinî motifler bulunur.
Hz. Peygamber'in doğduğu geceyi ve bu doğumu anlatan eserler olan mevlitler de dinî içerikli edebiyat eserleridir. Edebiyatımızda birçok "mevlit" yazılmıştır. En ünlüsü Bursalı şair, Süleyman Çelebi'nin mevlididir. Edebiyatımızdaki dinî şiirlerin halkı en çok etkileyeni budur. Doğumlarda, ölümlerde, düğünlerde geleneksel olarak okunur.
Edebiyatımızda destanlarda, romanlarda, hikâyelerde de dinî motifler taşıyan ifadelere rastlanır:
Eski İstanbul ramazanlarında teravi namazları çok görkemlidir. Halide Edip, çocukluk dünyasında önemli bir yer tutan cami ziyaretlerini de büyük bir huzurla anlatır:

"Akşam namazını acele ile evde kıldıktan sonra Sütbaba elindeki feneri sallayarak yanımıza geldi. Bir omzuna beni yerleştirdi, bacı ile şakalaşarak Süleymaniye'ye teravi namazı kılmak için gittik. Sokaklar hareket hâlinde yüzlerce fenerle doluydu. Kalabalık bir ateş böceği kafilesi hâlinde hareket ve minarelerden 'Allahuekber, Allahuekber' nidaları havaya yayılıyordu.
Bu akşam ilk defa mahya denilen şeyi gördüm. Minareden minareye havadan uzanan ışıktan yazılar..."
Halide Edip ADIVAR
(Mehmet Nuri Yardım, Edebiyatçılarımızın Çocukluk Hatıraları, s. 119)
Son düzenleyen Safi; 6 Mayıs 2018 18:39
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Nisan 2010       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Dil, insanların duygu ve düşüncelerini birbirlerine aktarırlarken kullandıkları önemli bir düşünme aracıdır. Toplumlar, sahip oldukları kültürel birikimleri dil aracılığı ile sonraki nesillere aktarır ve böylece bu değerlerin yaşamasını ve sürekliliğini sağlamış olurlar. Bu nedenle dil, kültürün en önemli öğelerinden biri olmaktadır.

Türkler olarak bizim çok köklü bir dilimiz vardır. Bu dil sayesinde değerli eserler ortaya koymuşuz. İslam’ı kabullendikten sonra dilimiz zenginleşmiş, pek çok yeni kavram ve yeni sözcük kazanmıştır. Allah, peygamber, günah, sevap, zekât, namaz, cennet, cehennem kıyamet gibi sözcükler bunlardan yalnızca bazılarıdır.

Ayrıca gündelik yaşamda daha başka da dini içerikli ifadeler kullanırız örneğin; selamlaşmalarda selamün aleyküm, hasta ziyaretlerimiz de Allah şifalar versin, yemeklerden sonra dua amacıyla söylediğimiz, Elhamdülillah gibi ifadeler bizleri birbirimize yaklaştıran dini içerikli örneklerimizdendir.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
12 Mayıs 2014       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Toplumların yapısında, yerleşmiş birtakım gelenek ve göreneklere örf ve adetler denir. Örf ve adetler toplum içinde doğal olarak gelişirler. Herhangi bir zorlamanın etkisiyle oluşturulmaları güçtür. Yasalar gibi sonradan oluşturulmuş kurallar dizisi olmayıp, toplumun beğenisiyle oluşurlar. Ülkemizde yaşayan insanların, uzun yıllar boyunca dinlerine büyük saygı göstermeleri, dinin emrettiği birtakım ibadetlerin toplum içinde zamanla örf ve adet biçimi almasına yol açmıştır.

Bir çocuğun dünyaya gelmesinden itibaren din kaynaklı adetler devreye girer. Çocuğu olan baba, çevresine ikramlarda bulunur. Çocuğa isim konurken sağ kulağına ezan, sol kulağına kâmet okunur. Erkek çocuk, ailesinin uygun gördüğü bir yaşa geldiğinde törenlerle ve kutlamalarla sünnet ettirilir. Kız istenirken “Allah’ın emri Peygamber’in kavli” ile istenir. Evlenme törenlerinde çiftlerin mesut olması için dua edilir. Evlenen çiftler odalarına çekildiklerinde önce iki rekat namaz kılar, geleceklerinin hayırlı ve bereketli olması için dua ederler. Bir kimsenin ölümünde de cenazenin yıkanması, kefenlenmesi, namazının kılınması, kabre gömülmesi yerleşik örf ve adetler üzerine yapılır ki, bütün bunlar aynı zamanda dinimizin birer emri veya tavsiyeleridir.

Toplumsal ilişkilerde de örf ve adetlerimizin büyük bölümü dinimizden kaynaklanmaktadır. Selamlaşırken en yaygın selam verme şekli olan “Selamünaleyküm” “Allah’ın selamı” olarak bilinir ki, bu doğrudur ve dili ne olursa olsun bütün İslam coğrafyasında Müslümanlar bu selamlaşma şeklini kullanırlar. Öbür yandan akraba, dost, hasta, kabir ziyaretleri İslam’ın teşvik ettiği işlerdir. Bu ziyaretler dinimizce son derece önemli görülmüş ve kurumlaştırılmıştır.

Bayramlaşmalar da örf ve adetlerimizde önemli yer tutar. Bayram gelmeden günler önce hazırlıklar başlar, evler temizlenir, yeni elbiseler alınır. Bayram günü, bayram namazıyla başlar, daha sonra büyüklerin elleri öpülür, çocuklara hediyeler, paralar verilir. Adet haline gelmiş bütün bu davranış şekilleri yüce dinimizin öngördüğü ibadetlerin toplumumuz tarafından benimsenerek, asırlar boyu uygulanması sonucu ortaya çıkmıştır.

Bizim toplumumuz, tarihten bu yana inançlı bir toplum olma özelliğini sürekli korumuş, hatta bu konuda “izleyici” konumundan ziyade “izlenen” konumunda olmayı tercih etmiş, pek çok alanda önderlik etmiştir. Yavuz Sultan Selim’in Bağdat’ı fethedip halifeliği İstanbul’a taşımasından sonra toplumumuz, fiilen ve resmen İslam dünyasının lideri olmuş, Türklükle İslamiyet, diğer dine inanların gözünde aynı anlam ifade etmeye başlamıştır.

İslam dininin teşviki ve bu coğrafyada yaşayan insanların İslam dinine gönülden bağlanmasıyla, askerî alanda olduğu gibi bilimde, mimarîde, edebiyatta, musikîde dev gelişmeler olmuş, Avrupa “karanlık çağ” dönemini yaşarken Müslümanlar medeniyetin sembolü haline gelmişlerdir. Avrupa’daki aydınlanma ve yeniden yapılanma hareketlerini tetikleyen sebeplerden biri de Haçlı Savaşları sırasında Avrupalıların İslam dünyasındaki medeniyeti keşfetmiş ve onu kendi ülkelerine taşımış olmalarıdır.

Anadolu insanın sevecen, cana yakın, misafirperver, dürüst, çalışkan vb. yüce meziyetlere sahip olmasında İslam’ın rolünü kim reddedebilir? Asırlar boyunca çeşitli etnik ve dinsel renge sahip insanların iç içe dostça yaşamalarını, İslam’ın kardeşlik ve hoşgörü öğretisinin bir yansıması olmaktan başka neyle açıklayabiliriz? Mevlânâ’nın, Yunus’un Hacı Bektaş Velî’nin kana kana içtikleri pınar, İslam’dan başkası değildi. Askerî başarılar, büyük fetihler İslam’ın cihat anlayışının körüklediği cesur yüreklerle elde edilmiştir. Günümüzde de ülkemizde yaşayan insanların barış ve güven içinde olmaları, barış, sevgi ve hoşgörü dini olan İslam’ın kültürümüze iyice sinmiş olmasındandır.

Benzer Konular

2 Ekim 2006 / Misafir Din/İlahiyat
26 Ocak 2007 / Misafir Din/İlahiyat
5 Kasım 2009 / Misafir Soru-Cevap
1 Ekim 2011 / SeLwa Soru-Cevap
8 Haziran 2014 / _Yağmur_ Edebiyat