Arama

Sözcük (Kelime) Nedir?

Güncelleme: 20 Kasım 2016 Gösterim: 13.803 Cevap: 3
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
19 Mayıs 2009       Mesaj #1
Safi - avatarı
SMD MiSiM
SÖZCÜK
Ad:  sözcük.JPG
Gösterim: 954
Boyut:  20.8 KB

1. Bir ya da birçok birimden oluşan, belirli bir biçimde yazılabilen (ideogram, hece ya da abece yazıları) ve bir sözcenin sözdizimsel-anlamsal işleyişine katılan dil öğesi. (Eşanl. KELİME.) [Bk. ansikl. böl.)
Sponsorlu Bağlantılar
2. Sözlü ya da yazılı anlatım aracı; söz; kelime: Düşüncelerimi anlatacak sözcük bulamıyorum.
3. Söz: dağarcığının öğesi, adlandırma öğesi; kelime: Bu sözlük 100 000 sözcüğü kapsıyor. Bu sözcüğün fransızca karşılığı nedifi'
4. Söylenmiş ya da yazılmış kısa söz (genellikle bir tek ya da birkaç sözcüğüyle birlikte); kelime: Birkaç sözcük de ben ekleyebilir miyim?

—Biiş. Bir bütün olarak göz önüne alınan karakter ya da ikili öğe grubu.
  • Bellek sözcüğü, bir bilgisayar belleğinde, tek bir blok halinde adreslenmiş karakter ya da ikili öğe zincirinin uzunluğu. (Bu zincirin uzunluğu, çoğu kez, makine sözcüğünün uzunluğuyla aynı ya da onun tam katıdır.)
  • Makine sözcüğü, bir bilgisayarda, tek bir blok halinde işlenen bilişim öğesi, (işlenen sözcüklerin uzunluğu bilgisayar merkezi biriminin gücünü yansıtır ve bu güç genellikle 8 ila 64 bit arasında değişir.)
—Bilş. ve Telekom. Kod sözcüğü, karakter gibi bir bilgi öğesini göstermek için bir kod tarafından saptanmış simge, simgeler ya da İşaret öğeleri grubu, (Bu adlandırma özellikle, kod tarafından belirlenen sayıda öğeye sahip, olası bütün bileşimleri kod sözcüğü olarak kabul etmeyen hata saptayıcı kodlar için kullanılır) (Eşanl, KOD BİLEŞİMİ.)

—Dilbil, Sözcük hâzinesi - SÛZVARLIĞI. ll Sözcük öbeği -ÖBEK, ll Sözcük türleri, geleneksel dilbilgisinde, tümce çözümlemesi çerçevesinde sözdizlmsel va/veya anlambilimsel ölçütlere dayanarak belirlenmiş sözcük kategorileri. (Bk. ansikl. böl.) ll Sözcük yapımı, yeni sözlüksel öğe oluşturma süreçleri bütünü, (Bk, ansikl. böl.)

—ANSİKL. Dilbil. Geleneksel dilbilgllerinin mirası olan sözcük kavramı, öylesine yaygındır ki, her konuşucu, her an kendi dilinde bir örnek çıkartabilecek durumdadır. Yaygın kullanımda terim, A. Martinet'nin aşağıdaki tanımına uygun bir anlam kazanmıştır: ‘tek başına söyleyerek ya da metindeki öbür öğelerden bir beyazla ayırarak bağlamından soyutlanabilen ve bir anlam ya da sözdizlmsel bir işlev verilebilen söz zincirinin ya da yazılı metnin bir kesiti." Her şeye karşın, çağdaş dilbilimciler sözcüğün dilsel varlığını kesinlikle onaylamaktan kaçınırlar. Kuramsal düzlemde tartışmalı bir kavram olan sözcük gene de sözlükçülüğün uygulama alanında işlemsel bir değer taşır.

XIX. yy.'ın başına dek, söylem biçimsel (yazı zincirinde birimler arasındaki beyaz boşluklar) ve anlamsal (gerçeğin bir nesnesini anlatma ya da mantıksal bir işlemi açıklama gücü) ölçütlere göre en küçük birimlere bölünür, sözcükler, özelliklerine ya da işlevlerine göre sınıflara ayrılırdı: dilbilgisi kategorileri (ya da sözcük türleri). Bu kategoriler de, dolu bir anlamı olan, yeni yaratımlar ve aktarmalarla zenginleşebilen sözcük kategorileri bütününde temel sözcüklerde (adlar, sıfatlar, fiiller, belirteçler) ve dilbilgisel bağıntıları kuran yardımcı sözcüklerde (tanımlıklar, belirteçler vb,) toplanırdı. Sözlük türlerini düzenleme kaygısı, değişken sözcükleri (adlar, sıfatlar, adıllar, fiiller) değişmeyen sözcüklerle (belirteçler, llgeçlar, bağlaçlar), sözlükteki sözcükleri dilbilgisindeki sözcüklerle ya da dilbilgisinden kaynaklanan araç söz cüklerle karşıtlaştıran kimi sözdizim ya da anlambllim çalışmalarının sonucudur Sözcük hem söylemin bir birimi, hem de geleneksel dilbilgilerinde bir üstdil terimidir.

Karşılaştırmacı dilbilimcilerin araştırmaları, o zamana dek bölünmez olarak nitelenen sözcüğün, anlam taşıyan bir köke ve bir dilbilgisel belirti ya da biçimbirime (bükünler, ekler, önekler, sonekler vb.) ayrıldığını göstermiştir. ABD'Iİ dilbilimcilerin karşı çıktığı bu ayrımı A. Martinet benimseyerek anlambirimlerin ya da en küçük sözceleme birimlerinin ya temel bir anlam içerdiklerini (sözlüksel anlambirimler) ya da birincilerin anlamını değiştirebilecek öğeler (dilbilgisel anlambirimler ya da biçimbirimler) olduğunu ileri sürer.

Sözlükçülük alanında, sözcük kavramı, sözcelerde bulunan bükünlü sözcüğe değil, kuramsal bir yazılı birime gönderme yapar. Paradigma ya da belirtisiz biçime (fiiller için mastar, adlar ve sıfatlar için tekil) indirgenen sözcüğe belli sayıda dilbilgisel, kökenbilimsel kavram ve tanımına katılan anlamsal özellikler (ya da anlam-birimcikler) eşlik eder. Bu durum da, eş- yazımlı ve eşadlı sözcükleri çokanlamlı sözcüklerden ayırma, eşanlamlı ve karşıtanlamlı sözcükleri belirleme olanağı verir. Böyle bir listenin eşsüremli incelemesi, hiçbir sesçil ya da yazılı öğesi değiştirilemeyen biçimlerle (yalın sözcükler) karmaşık biçimleri (bileşik ya da türetme sözcükler) karşılaştırma olanağı verir. Kısaltmalar da dilin sözcük listesinde yer alır.

Sözcük türleri


Port-Royal’de kaleme alınarı Grammalre görıerale et raisonnöe (Genel ve açıklamalı dilbilgisi) adlı yapıtın ardından, fransız dilbilgisi uzmanları ayırt-edici özelliklerini ve sözdizimsel işlevlerini belirledikleri dokuz terimli (ad, adıi, eylem, sıfat, tanımlık, belirteç, llgeç. bağlaç ve ünlem) üstdilsel bir tlpoloji ortaya koydular. Sözgelimi, tanımlığı tanımlarken dağılımı, yani addan önce geldiğini göz önünde tuttular; cins ve sayı gibi dilbilgisel kategorilerin taşıyıcısı olan ad ile zaman ve kişi kategorilerinin taşıyıcısı olan eylemi ayırmak, sıfat gibi değişken türleri, belirteç gibi değişmeyen türlerle karşıtlaştırmak İçin biçimbilimsel çözümlemeye yöneldiler; sözgelimi bağlaçların iki sözcük ya da İki tümce arasında bağ kurma özelliklerini belirtmek için bu sözcük tiplerinin oynadıkları sözdizimsel rolü göz önüne aldılar.

Bu kategorilerden her birine zihnin çeşitli işlemlerine (tasarlama ve yargılama) karşılık gelen özel bir anlambilimsel rol verdiler. Böylece gerçek dünyanın canlı varlıklarını ve nesneleri belirtme görevi ada, nitelikleri tanımlamak görevi sıfata, oluş ya da durumları belirtmek eyleme, yargının kipini göstermek belirtece düşüyordu. Anlamı olan ve dilbilgisi uzmanlarının "asıl türler" başlığı altından topladıkları bu sözcük türlerinin karşısına, ilgeç ve bağlaçlar, ünlem, tanımlık ve adıl gibi, asıl türler ya da tümceler arasında mantıksal ilişkiler kuran sözcükler konmuştur; bunların kendi başlarına bir anlamları yoktur ve "ikincil türler" diye adlandırılırlar.

Tanımlık dışında, olduğu gibi türk gramerinde de esas olarak alınan sözcük türleri kavramı modern dilbilimde değişik kökenli ölçütlere dayanması ve evrensel olmaması nedeniyle şiddetle eleştirilmiştir.

Sözcük yapımı.


Sözcük yapımı, sözlük alanında dilsel değişimi belirtir. Sözlük, dilin özdeksel ve kavramsal evreninin göstericisi olduğuna göre, dünyanın ve toplum yaşamının tanınmasındaki hareketlere de sıkı sıkıya bağımlıdır Sözcük yapma gereksinimi ve hareketi de (sözlüksel yenileme), bilimlerin, tekniklerin ya da törelerin hızlı evrim dönemlerinde önemli boyutlara varabilir Günlük kullanımlara İlişkin bir sözlüğün 10 yıl arayla yapılmış iki ayrı baskısını inceleme, bu sözlüğün yaklaşık dörtte birinin yeni sözcüklerden etkilendiğini gösterir.

Sözcük yapımında iki tür görülür:
yeni bir biçim ve anlamla donanmış sözlüksel birimin oluşturduğu biçimsel tür ve dilde var olan bir sözcüğe yeni bir anlam veren anlamsal tüt (Bu durum çokanlamlılığın özel bir biçimidir).

Anlamsal türün saptanması daha güçtür, çünkü sözlük birimdeki hiçbir biçimsel ölçüte dayanmaz; bağlam aracılığıyla üretilir ve bağlam (cümle, söylem) aracılığıyla yeni anlamı aktarır. Sözcük yapımıyla ortaya çıkan ürünlerin, dilin dizgesine uygunlukları ölçüsünde benimsenmeleri kolaylaşır Ancak, bu birimlerin benimsenmelerini ve yayılmalarını öngörmek güçtür çünkü bu olguların nedeni dilsel değil, toplumsal etkenlerdir.


BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 20 Kasım 2016 19:02
fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
19 Mayıs 2009       Mesaj #2
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi

KELİME


(ar. kelime).
Sponsorlu Bağlantılar
1. Bir sözcenin anlamsal ve dizimsel işleyişine katılan, bir ya da bir çok ses birimden oluşan ve bireyselleştirilmiş bir biçimde (ideogram, hecesel ya da abecesel) yazılabilen dil öğesi. (Eşanl. SÖZCÜK.)
2. Sözlü ya da yazılı anlatım aracı: Size heyecanımı anlatacak kelime bulamıyorum.
3. Söz dağarcığının öğesi; adlandırma öğesi: Neden söz ettiğinizi biliyorum, ama kelimeyi çıkaramıyorum. İngilizce konuşurken hâlâ kelime bulmakta sıkıntı çekiyor.
4. Söylenen ya da yazılan birkaç söz (genellikle bir, tek ya da birkaç sözcüğüyle birlikte): Bu sorunla ilgili birkaç kelime de siz söylemek istemez misimz? Ali'ye mektup yazdım, sen de birkaç kelime eklemek ister misin? Ağzını açıp da tek kelime söylemedi.
5. Kelime kelime, her kelimeyi sırasıyla, art arda çevirerek, motamot.
  • Kelime oyunu, sözcüklerin çokanlamlı oluşundan ve aralarındaki sesçe, anlamca benzerliklerinden yararlanarak nükte yapma ya da aykırı anlam verme işi.
  • Kelimelerin üze rinde durmak, kelimelere basmak, söylenenlere dikkati, ilgiyi çekmek için sözcükleri teker teker, üstlerine basa basa söylemek.
  • Kelimeler üzerinde durmak, hangi amaçla söylendiğinden çok söyleniş biçimine önem vermek: Kelimeler üzerinde çok duruyorsun.
  • Kelimelerini tartarak, sözcükleri dikkatle seçerek, sonucun ne olabileceğini düşünüp hesaplayarak: Kelimelerini tartarak konuş, sonra başına bir iş gelir.
  • Kelimenin tam, gerçek anlamıyla, bir durumu anlatmak için kullanılan sözün içerdiği anlam boyutuyla: Kelimenin tam anlamıyla çalıştı.
  • Kelimesi kelimesine, hiç değiştirmeden, olduğu gibi, aynen: Söylediklerimi ona kelimesi kelimesine ileteceksin.
  • Ağzından tek kelime çıkmamak, hiç konuşmamak, susmak.
  • Anahtar kelime, bir bilmecenin, bir sırrın açıklamasını veren sözcük.
  • Bir iki kelime, kısaca konuşmak istendiğini belirtmek için kullanılır: Ben de bir iki kelime söylemek istiyorum.
  • Bir kelime söylemek, kendi görüşünü ileri sürmek, konuşmaysı katılmak: Hep siz konuşuyorsunuz, ben de bir kelime söyleyebilir miyim?; yandaşı olan kimseden sözle destek beklemek: Ben anlatıyorum ama anlamıyor, bir kelime de sen söyle.
  • Birkaç kelimeyle, kısaca .
  • Her şey ağzından çıkan tek kelimeye bağlı, söylenenin, buyrulanın hemen yeırine getirileceğini belirtir.
  • Tek kelime, bir olumsuzlamayı güçlendirir; en ufak bir şey: Tek kelime bilmiyor, anlamıyor.
  • Tek kelime istememek, duymamak, işitmemek, bir kimseyi susmaya davet etmek için söylenir: Bu konuda tek kelime istemiyorum.
  • Tek kelime söylemeden, hiçbir söz söylemeden: Tek kelime söylemeden gitti.
  • Tek kelimeyle, söylenecek şeyleri tek kelimede toplayarak; kısaca.
—Esk. Kelime-be-kelime, bir metnin her sözcüğünü söyleyerek, kelimesi kelimesine.
  • Kelime-i müvellide. yeni türetilmiş sözcük, neolojizm.
  • Kelime-i tayyibe, gönül okşayıcı söz.
—Dilbil. Kelime grubu — ÖBEK. ll Kelime hâzinesi — SÜZVARLIĞİ ll Kelime sınıfı - SÖZCÜK TÜRLERİ.

—isi. Allah'ın sözü. (Bk. ansikl. böl.)

—Masonl.
  • Kutsal kelime, bit’ dereceye özgü sırlardan biri olan kelime.
  • Parola kelime, belli bir locaya özgü olan ve her yıl değiştirilen kelime.
—ANSİKL. Kelime, Allah'ın sözü (kelam) ve İnsanlar için yasa hükmü niteliğinde olması bakımından, "din" sözcüğüyle eşanlamlı sayılır. İslam inancına göre, bütün varlıklar Allah'ın "Kün! (ol!)'' kelimesini söylemesi ile yaratıldılar. Bu nedenle evrendeki tüm varlıklar, Allah'ın kelimesinin tecellileridir. Kuran, Allah'ın “Kün!" buyruğuyla Bakire Meryem'den doğan İsa' nın da Allah'ın elçisi ve kelimesi olduğunu belirtir (IV, 171). Kuran'da "kelime” sözcüğü, Allah’ın tükenmeyen bilgileri (XVIII, 109), vaadi (VII, 137), tehdidi (X, 96) gibi anlamlarda kullanılır. Ayrıca, Allah'ı yanlış inançlardan uzak biçimde tanıma anlamına da gelir (III, 64). Bundan dolayı İslam inancının özgün ifadesi olan “Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resulühü" sözlerine kelimei şahadet denilir. Bu bağlamda kelime, tevhit sözcüğü ile eşanlamlıdır.

Kaynak: Büyük Larousse

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 0 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 19 Ekim 2016 23:49
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Aralık 2009       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
sözcük -ğü

isim
Kelime:
"Can ile ruh sözcükleri çoğu zaman aynı anlamda kullanılıyor."- A. Boysan.

Birleşik Sözler
  • sözcük hazinesi
  • sözcük türü
  • sözcük vurgusu
  • anahtar sözcük
Son düzenleyen Safi; 19 Ekim 2016 23:51

Benzer Konular

23 Şubat 2014 / RuffRyders Türkçe Dil Bilgisi
11 Ocak 2012 / _Yağmur_ Türkçe Dil Bilgisi
28 Ekim 2016 / WaRrioR Türkçe Dil Bilgisi
13 Mayıs 2014 / sow Cevaplanmış
9 Ekim 2011 / Misafir Soru-Cevap