Arama

İtilaf Devletleri'nin Mondros Ateşkes Antlaşması'ndan sonraki faaliyetleri nelerdir?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 21 Ekim 2016 Gösterim: 28.535 Cevap: 4
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Ekim 2009       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İtilaf Devletleri'nin Mondros Ateşkes Antlaşması'ndan sonraki faaliyetleri nelerdir?
EN İYİ CEVABI Misafir verdi
Mondros ateşkes anlaşmasından önce yaptıkları gizli anlaşmaları uygulamaya başladılar.İtalya'dan izmir ve çevresini alarak Yunanistana vermişler kendileri arasında ayrılıklar oluşmuştur.Gizli anlaşmalara göre işgallere başladılar.Mondrosta yer alan 7 ve 24. maddeler bunun en açık belirtisidir

Sponsorlu Bağlantılar
BAKINIZ Antlaşmalar - Mondros Mütarekesi (Mondros Ateşkes Antlaşması)
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 21 Ekim 2016 01:36
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Ekim 2009       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Mondros ateşkes anlaşmasından önce yaptıkları gizli anlaşmaları uygulamaya başladılar.İtalya'dan izmir ve çevresini alarak Yunanistana vermişler kendileri arasında ayrılıklar oluşmuştur.Gizli anlaşmalara göre işgallere başladılar.Mondrosta yer alan 7 ve 24. maddeler bunun en açık belirtisidir

Sponsorlu Bağlantılar
BAKINIZ Antlaşmalar - Mondros Mütarekesi (Mondros Ateşkes Antlaşması)
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 21 Ekim 2016 01:39
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
12 Ekim 2011       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Mondros Mütarekesi'nin 7. maddesine dayanılarak 15 Mayıs 1919' da bölgede Yunan işgali başlar. İşgal sırasında Manisa Merkezde İstihlâs-ı Vatan, Cemiyet-i Müderrisîn, Demirci'de Müdafa'a-i Hukûk-u Osmânî, Gördes'de Hareket-i Milliye Teşkilatı, Kırkağaç'da İstihlâs-ı Vatan, Kula'da Redd-i İlhak, Soma'da Müdafa'a-i Hukuk ve Turgutlu'da Müdafa'a-i Hukûk-u Osmâni adlı Cemiyetler kurularak Yunan işgaline karşı mücadeleler verilmiştir.

30 Ağustos 1922'deki Dumlupınar Meydan Muharebesi'nin zaferle sonuçlanması üzerin Fahreddin Paşa komutasındaki kolordu İzmir'e doğru ilerleyerek Yunan direnişini kırmıştır. İzmir'e doğru kaçan Yunanlılar ve yerli Rumlar kenti ateşe vermiş, günlerce süren yangında tarihin Manisa'ya kazandırdığı büyük kültürel mirasın önemli bir kısmı yok olmuştur. Yaklaşık üç yıl Yunan işgalinde kalan şehir 8 Eylül 1922 tarihinde kurtarılmıştır.

İtilaf Devletleri’nin desteği ile başlayan Yunan genel taarruzu, siyasi anlamda da sonuç verdi. 1920 tarihinde imzalanan Sevr Anlaşması hükümlerine göre Saruhan Sancağı 5 yıllığına Yunanistan’a bırakılıyordu. Yunan genel taarruzu, 23 Ağustos-13 Eylül 1921 tarihlerinde Milli Mücadelenin dönüm noktası olan Sakarya Savaşı ile noktalandı.

26 Ağustos 1922 sabahı Büyük Taarruz başladı. 30 Ağustos 1922’de Başkumandanlık Savaşı’nı kaybeden Yunan ordusu İzmir istikametinde çekilmeye başladı. Yunan ordusunun Saruhan sancağı sınırları içinde ilk terk etmek zorunda kaldığı yer Demirci oldu. İkinci sırada ise Gördes, Eşme ve Selendi yer aldı.

Türk birlikleri durmaksızın ilerleyerek ve çarpışarak Ordumuz 4 Eylül’de Alaşehir ve Kula’ya girdi, 5 Eylül’de Salihli,6 Eylül’de Kırkağaç,Soma ve Akhisar, 7 Eylül’de Turgutlu, 8 Eylül’de Manisa’ya askerimiz girdi. Yunanlılar kaçarken her yeri yakmışlardı. iki gün sonra bile dumanlar ve kül yığınları duruyordu. 11.337 evden 10.700’ü içindeki eşyalar ile tamamen yanmıştı.13 camii,2.728 dükkan,19 han,3 fabrika,5 çiflikte yananlar arasında idi. İşgali en uzun süre yaşayan Manisa şehri, Ermeni ve Rumlardan oluşan yangın müfrezelerinin çıkardığı yangınla alevler içinde iken, 8 Eylül 1922 tarihinde işgalden kurtuldu.

Saruhan sancağının kurtuluşu en geç yaşayan ilçeleri Kırkağaç ve Soma oldu. Bu iki ilçe 10 Eylül 1922’de Yunanlılar tarafından boşaltılmakla beraber, Türk ordusunun kontrolüne 13 Eylül’de geçmiştir.

Yangından, katliamdan ve türlü zulümden kaçmak için şehri boşaltan halk, iki gün boyunca yüzyılların mirası şehrin kül oluşunu, dağlardan acıyla izledikten sonra kolordu eşliğinde Manisa’ya girdi.

Başta Manisa olmak üzere yanan ve yıkılan kasabalarıyla Saruhan sancağı Batı Anadolu’nun en mamur beldelerine sahipti. Tarihi yapılar ve mimari eserler bakımından Bursa’dan sonra geliyordu. Saruhanoğulları’nın başkenti, şehzadeler şehri, bir ilim ve kültür merkezi olan Manisa’da, yalnızca insanlar ve binalar yanmamış, yüzyılların birikimi de yok olmuştur.

1923'de Saruhan adıyla vilayet olan şehrin adı, 1927 yılında Manisa olarak değiştirilmiştir.

Kaynak: Mondros Ateşkes Antlaşması'ndan sonra meydana gelen gelişmeler nelerdir?
Son düzenleyen Safi; 21 Ekim 2016 01:39
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
12 Ekim 2011       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
buradan konunuza uygun cevabı cıkarabilirsiniz

1. Mondros Ateşkes Antlaşması (30 Ekim 1918)
  • Çanakkale ve İstanbul Boğazları açılacak buralardaki istihkamlar İtilaf Devletleri tarafından işgal edecek (İstanbul ile Anadolu arasındaki bağlantı koparılmıştır).
  • Sınırların korunması ve iç güvenliğin sağlanması dışında tüm askeri birlikler terhis edilecek (Osmanlı Devleti'nin direnme gücü ortadan kalkmıştır).
  • Bütün liman ve tersaneler Toros tünelleri demir yolları telgraf istasyonları İtilaf Devletleri’nin denetimine verilecektir (İşgaller sırasında Türk halkının karşı koyması engellenmek istenmiştir).
  • Osmanlı savaş gemileri ağır silahlar ve cephaneler İtilaf Devletleri’nin gözetiminde olacaktır.
  • Anadolu dışında kuvvetler en yakın İtilaf Devleti birliğine teslim olacaktır.
  • İtilaf Devleti ve Ermeni esirler derhal serbest bırakılacak Türk esirler bırakılmayabilecektir (Devletlerin eşitliği kuralına uyulmamıştır).
  • Doğudaki altı vilayette (Van Erzurum Diyarbakır Bitlis Elazığ Sivas) karışıklık çıkarsa oralar da işgal edilecek (Bu bölgenin Ermenilere verilmesine zemin hazırlanmıştır).
  • İtilaf Devletleri güvenliklerini tehlikeye düşürecek herhangi bir olay olursa istedikleri yerleri işgal edebilecek. (İtilaf Devletleri’nin Anadolu topraklarını işgaline gerekçe oluşturulmuştur).
  • Bu antlaşma ile Osmanlı Devleti fiilen sona ermiştir.

Paris Konferansı;
İtilaf Devletleri I. Dünya Savaşı'ndan sonra yenilen devletlerle yapacakları barış antlaşmalarının esaslarını belirlemek üzere Paris'te toplandılar.
Konferans sonunda;
  • Almanya Avusturya Macaristan ve Bulgaristan ile yapılacak barışın esasları belirlendi.
  • İzmir'in Yunanistan'a verilmesi kararlaştırıldı.
  • Manda ve himaye sistemi kabul edildi.
  • Milletler Cemiyeti kuruldu.
  • Osmanlı Devleti ile yapılacak barışı ise aralarındaki bazı anlaşmazlıklardan dolayı sonraya bıraktılar.
2. İşgaller ve Cemiyetler
İtilaf Devletleri Mondros'tan hemen sonra ateşkesin yedinci maddesine dayanarak işgallere başladılar. İlk olarak İngilizler Musul'u aldı. 13 Kasım 1918'de İtilaf donanması İstanbul önlerine geldi. (Aynı gün Mustafa Kemal de İstanbul'a gelmiş işgal donanmasını görünce “Geldikleri gibi giderler” demiştir.

İşgaller bununla sınırlı kalmadı. Fransızlar; İskenderun Dörtyol Antep Maraş Urfa ve Adana'yı İtalyanlar Antalya ve çevresini işgal ettiler. Ancak en çok tepki çeken işgal Yunanlıların işgali oldu.

Yunalılar İtilaf Devletleri donanmasının desteğinde 15 Mayıs 1919'da İzmir'i işgal ettiler. Bu olay Türk halkının sert tepkisine yol açtı. Yunanlılar İzmir ve çevresinde işgal ettikleri yerlerde büyük katliamlara giriştiler. Bölgede yaşayan Rumlar da Yunan ordusunu desteklediler. Bunun üzerine bölgedeki Türk halkı Kuvay-ı Milliye birlikleri kurarak silahlı direnişe başladı.

İşgallere Karşı Tepkiler ve Cemiyetler
Azınlıkların Tutumları
Osmanlı topraklarında yaşayan azınlıklardan Rumlar ve Ermeniler Mondros'tan sonra ortaya çıkan durumdan yararlanmak istediler. Bunların temel amacı ya işgalleri kolaylaştırmak ya da bağımsız devlet kurmaktı. Azınlıklar işlerini kolaylaştırmak amacıyla çeşitli cemiyetler kurdular. Bunlar;
  • Mavri Mira: Rumlar tarafından Batı Anadolu ve Trakya'yı Yunanistan'a katmak için kuruldu.
  • Pontus Rum: Trabzon ve çevresinde Rum devleti kurmak için oluşturuldu.
  • Etnik-i Eterya: Bizans İmparatorluğu’nu yeniden canlandırmak için kuruldu.
  • Ermeni Taşnak ve Hınçak: Doğu Anadolu'nun Ermenilere verilmesi için çalışmıştır. Ayrıca Çukurova çevresinde bir Ermeni devleti kurmak için Ermeni İntikam Alayı oluşturuldu.
İstanbul Hükümeti'nin Tutumu
İstanbul Hükümeti işgaller karşısında tamamen sessiz kaldı. Onlara göre işgalci güçlere karşı koymak imkansızdı. Osmanlı Devleti'nin devamı padişah - halifenin varlığı her şeyden önemliydi. Bu nedenle tamamen yok olmaktansa küçük bir toprak parçası üzerinde büyük devletlerden birinin himayesinde de olsa devletin varlığını devam ettirmek önemliydi. İtilaf Devletleri’ne karşı gelmek onların isteklerini daha da artırabilirdi.

Bu nedenle onların istekleri derhal yerine getirilmeliydi. İstanbul Hükümeti'nin bu görüşlerini destekleyen bir çok cemiyet kurulmuştur.

Bunların başlıcaları; Sulh ve Selameti Osmaniye Cemiyeti Hilafet ve Saltanat yanlıları Cemiyeti İngiliz Muhipler (sevenler) Cemiyeti Wilson İlkeleri Cemiyeti Teali İslam Cemiyeti ve Kürt Teali Cemiyeti’dir. Bu cemiyetlerin en önemli özelliği İstanbul Hükümeti ve padişahı desteklemeleri milli mücadele hareketine karşı olmaları manda ve himaye fikrini savunmalarıdır.

Türk Halkının Tutumu
Türk halkı başlangıçta haklarını hukuksal yollardan aramaya çalışmıştır. Ancak Ermeni ve Rum işgallerinin başlaması tepkilerini sertleştirmiştir. Bu amaçla bir taraftan müdafaa-i hukuk cemiyetleri kurulurken bir taraftan da Kuva-yı Milliye birlikleri kurularak silahlı direnişe başlamıştır.

Milli Cemiyetler (Yararlı Cemiyetler):
Türk halkının haklılığını dünyaya duyurmak Türklerin çoğunlukta yaşadığı toprakların işgalini hukuki yollardan engellemek için çalışmıştır. Bunların başlıcaları;
  • Doğu Anadolu Müdafaa- i Hukuk Cemiyeti
  • Trakya Paşaeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti
  • İzmir Müdafaa-i Hukuki Osmaniye Cemiyeti
  • Reddi İlhak Cemiyeti
  • Trabzon Muhafaza-i Hukuki Milliye Cemiyeti
  • Kilikyalılar Cemiyeti
  • Milli Kongre Cemiyeti (Daha çok basın yayın yolu ile çalışmıştır)
Milli Cemiyetlerin Ortak Özellikleri: Kuruluşlarında vatan millet ve Türklük duygusu vardır. Bölgesel kurtuluş yolları aramışlardır. Milli Mücadelenin temelini oluşturmuşlardır. İşgallere karşı basın yayın ve hukuki yollardan mücadele etmişlerdir. Halk direnişinin başlamasında ve milli bilincin oluşmasında öncü olmuşlardır. Sivas Kongresi’nde birleştirilmişlerdir.

Mustafa Kemal'in Tutumu
Mondros Ateşkesi imzalandığı sırada Suriye'de Yıldırım Orduları Grup Komutanı olan Mustafa Kemal Paşa 13 Kasım 1918'de İstanbul'a geldi. Aynı gün İstanbul'a gelmiş olan İtilaf Devletleri donanmasını gören Mustafa Kemal “Geldikleri gibi giderler” diyerek mücadele edeceğini ifade etmiştir. Mustafa Kemal Paşa İstanbul'da bulunduğu sürece yurdun kurtuluşu için çalışmalar yapmış ancak burada bir şey yapılamayacağını görmüştür.

Mustafa Kemal Anadolu'daki milli cemiyetlerin birleştirilmesi ve Türk halkının yeterince bilinçlendirilmesi halinde kurtuluşun mümkün olduğuna inanıyordu. Bunun için de Anadolu'ya geçmek istiyordu. Bu sırada 9. Ordu Müfettişi olarak Samsun'a gitmesi orada hem ordunun terhis işlemlerini yapması hem de bölgedeki Türklerle Rumlar arasındaki çatışmaları önlemesi istendi. Mustafa Kemal bu kararı Milli Mücadele hareketi için bir fırsat olarak değerlendirip kabul etti. 19. Mayıs 1919'da Samsun'a çıkarak Milli Mücadele hareketini başlattı.
Son düzenleyen Safi; 21 Ekim 2016 01:42
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Kasım 2011       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
MONDROS ATEŞKES ANTLAŞMASINA DAYANILARAK YAPILAN İŞGALLER
30 ekim 1918’de imzalanan ateşkesten hemen sonra itilaf devletleri savaş sırasında imzaladıkları gizli antlaşmaları kısmen uygulayarak işgallere başladılar:
İngiltere:
Musul İskenderun Urfa Antep Maraş Kars Batum’u tamamen işgal etmiştir.Batum ve Kars’ı işgal etmesinin nedeni Kafkaslardaki petrol yataklarının denetimini elinde tutmak ve Doğu Anadolu’da kurulması düşünülen Ermenistan devletine zemin hazırlamaktı.İngiltere,1919 yılındaki Paris Konferansında alınan kararlara uyarak işgal etmiş olduğu Urfa Antep ve Maraş’ı daha sonra Fransızlara bırakmıştır.Ayrıca İngiltere Afyon Eskişehir İzmit Samsun ve Merzifon’a da asker göndermiş ve buralarda denetimi sağlamaya çalışmıştır.Musul Ateşkes antlaşmasından sonra ilk işgal edilen bölgedir.
Fransa
Mersin Dörtyol Adana çevresi ile İngiltere’den devraldığı Urfa Antep Maraş bölgesini işgal etmiştir.Ayrıca Doğu Trakya’daki tren istasyonları ile Afyon tren istasyonunu işgal etmiştir.
İtalya
Bodrum Kuşadası Marmaris Fethiye Konya Antalya çevresini işgal etmiştir.
Yunanistan
Paris Barış Konferansında alınan kararlar uyarınca 15 Mayıs 1919’da İtilaf devletlerinin gözetiminde İzmir’i işgal etmiştir.Daha sonra da Afyon ve Bursa yönüne doğru işgallerini genişletmiştir.Ayrıca itilaf Devletleri donanması da 13 Kasım 1918 de İstanbul boğazına demirleyerek şehir fiilen işgal etmişlerdir.
İtilaf devletlerinin bu işgalleri yurt içinde bazı azınlıklara cesaret vermiştir.Doğu Karadenizdeki Rumlar ile I.Dünya savaşında Rus ordusuyla Doğu ana doluya gelmiş olan Ermeniler isyan ederek bulundukları bölgede bağımsız devletler kurmayı amaçlamışlardır.
Ayrıca Fransızların işgali altındaki Güney Doğuana doludaki Ermenilerde ayaklanarak Müslüman halka karşı büyük bir saldırıya başlamışlardır.
Azınlıkları bu isyanları yine azınlıkların kurmuş olduğu çeşitli cemiyetler tarafından yönlendiriliyor,İtilaf devletleri tarafından da destekleniyordu.Bu cemiyetlerin yıkıcı faaliyetlerine karşı vatanseverler tarafından “direniş cemiyetleri” kuruldu.Böylece azınlık cemiyetlerinin sistemli çalışmalarına karşı koymak için çeşitli yöntemler geliştirilmeye başlanmıştır.
Sonuç olarak Osmanlı Devleti fiilen çökmüş hukuki varlığı da galip devletlerin arzu ve isteklerine bağlı kalmıştı.

Benzer Konular

29 Kasım 2009 / Ziyaretçi Cevaplanmış
30 Aralık 2008 / Ziyaretçi Cevaplanmış
22 Ekim 2009 / volkankız Cevaplanmış
19 Ekim 2009 / yunus çiçek Cevaplanmış
24 Kasım 2010 / Misafir Cevaplanmış