Arama

Kimyanın hayatımızdaki yeri ve önemi nedir?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 6 Aralık 2018 Gösterim: 65.275 Cevap: 4
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
3 Şubat 2010       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Kimyanın hayatımızdaki yeri ve önemi nedir?
EN İYİ CEVABI _KleopatrA_ verdi
Kimya bilimi doğada mevcut olan bütün maddeleri inceleyen bir bilim dalıdır, tüm madde-enerji ilişikleri baz alındığında Kimya, en genel tanımda "küçük cisimlerin hareketini inceleyen bir mekaniktir". Kimya'da büyük (yığınla) maddenin makroskopik incelenmesi yalnızca Termodinamik ve Akışkanlar Mekaniği alt dallarında söz konusudur; geriye kalan tüm Kimya bir çeşit mikrofiziktir. Fizik ile Kimya arasında asla bir sınır yoktur, özünde iki bilim dalı aynı şeydir; Fizik Kimya'ya ek olarak büyük cisimlerin hareketleriyle de ilgilenir, örneğin Dünya-Güneş-Ay üçlüsünün birbirine göre yaptığı bağıl hareketin mekaniği Kimya biliminin dışındadır ve bu da Fizik biliminden mevcut tek farkıdır. Yaklaşık 3,5 milyon organik, 2 milyon kadar da anorganik bileşik olduğu düşünülürse, Kimya bilimi yaklaşık 6 milyon bileşiğin incelenmesini kapsar, bu konudaki bilgi ve etkinlikleri sistemli hale getirmek, bir sistematik geliştirmek amacıyla birbiriyle ilgili bileşikleri, sistemleri, yöntemleri ve amaçlarını gruplayan birçok alt dala ayrılır: Analitik kimya, Biyokimya, (İnorganik kimya) Anorganik kimya, Organik kimya, Fizikokimya, Kuantum Mekaniği, İstatistik Mekanik, Kuantum kimyası, Nükleer kimya, Katı hal kimyası, Sıvı hal kimyası, Plazma kimyası, Parçacık kimyası (Yüksek enerji kimyası) başlıca Kimya dallardır. Kimya denilince ilk önce aklımıza bütün maddeleri inceleyen bilim dalı gelmelidir. Özellikle maddelerin yapı taşlarını inceler. Kimya Mühendisliği (isminden yola çıkılarak) Kimya sektörü olarak değerlendirilmemelidir. Kimya'nın bir sektörü yoktur, olamaz; Kimya Mühendisliği kimyasal maddelerin sanayide üretimi, kontrolü ve üretim şemalarının dizaynı ile ilgilenir, Kimya mühendisinin kimyager ile yaptıkları iş bazında hiçbir ilgisi yoktur. Kimya mühendisliği daha ziyade bir tür sanayi mühendisliği olarak değerlendirilmelidir.

Sponsorlu Bağlantılar
Kimyanın Alt Dalları
  • Fizikokimya: Kimyasal Kinetik, Termodinamik, Akışkanlar Mekaniği, Yüzey Kimyası, Fotokimya, Polimer Kimyası, Makromolekül Kimyası, Elektrokimya, Magnetokimya
  • Biyokimya
  • Analitik kimya: Spektrokimya, Asit-baz-tuz Kimyası, Kromatografi, Gravimetri, Voltametri, Potansiyometri
  • Organik kimya: Stereokimya'yı içerir.
  • Anorganik kimya: Koordinasyon Kimyası, Organometalik Kimya, Biyoanorganik Kimya, Periyodik çizelgedeki tüm elementlerin Kimyası.
  • Kuantum Mekaniği: Kuantum Kimyası, Nükleer Kimya, Parçacık Kimyası, Katı-Sıvı-Plazma Kimya'larının türediği temel Kimya düzeneği
  • İstatistik Mekanik: Özellikle İstatistik Termodinamik, kuantum kimyası ile termodinamik arasındaki bağıntıları türeten köprüdür
  • Nükleer kimya: Çekirdeğin kuantum mekaniğidir. Radyokimya da bu dalın bir parçasıdır
  • Katı hal kimyası
  • Sıvı hal kimyası
  • Plazma kimyası
  • Parçacık kimyası: Atomaltı parçacıkların kuantum mekaniği (Kimya'nın babası L. Pauling de bu ismi kullanmıştır)
  • Kuantum kimyası: Atom ve moleküllerin kuantum mekaniği
Bu listeye ek olarak Kimya dallarını "saf (temel)" ve bunlardan türeyen "uygulamalı" Kimya dalları olarak da sınıflandırabiliriz:
  • Saf Kimya: Kuantum Mekaniği, Termodinamik, İstatistik Mekanik, Akışkanlar Mekaniği, Kimyasal Kinetik
  • Uygulamalı Kimya: Kuantum Kimyası, Nükleer Kimya, Parçacık Kimyası, Katı-Sıvı-Plazma Kimya'ları
Not: Anorganik Kimya, Organik Kimya ve Biyokimya da bir uygulamalı Kimya dalı olan Kuantum Kimyası'nın sırasıyla anorganik, organik ve biyomoleküllere olan uygulamalarıdır; bunlar da uygulamalı kimya dallarıdır.
Son düzenleyen Safi; 6 Aralık 2018 23:18
_KleopatrA_ - avatarı
_KleopatrA_
Ziyaretçi
3 Şubat 2010       Mesaj #2
_KleopatrA_ - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

proje ödevim var konu KİMYANIN HAYATIMIZDAKİ YERİ
bu başlık altında uzun ve detaylı bilgilere ihtiyacım var bana yardımcı olurmusunuz..?

Kimya :Maddeyi oluşturan atomları,bunlardan oluşan bileşimleri ve bu bileşimlerin yapısını inceleyen ve bu maddelerin özellikleri ile diğer maddelerle olan ilişkisini inceleyen bilim dalıdır.Kimya evrenin başlangıcından bu yana yaşamsal reaksiyonları,maddesel etkileşimleri,maddenin iç yapısını daha doğrusu evreni inceleyerek kendi alanında biz insanlara anlaşılır,erişilebilinir ve kullanılabilinir bilgiler sunmaktadır.Böylece hayatı daha anlaşılır kılabilmekte ve insanın gelişimine katkıda bulunmaktadır. Biyokimya,organik kimya,inorganik kimya,analitik kimya gibi alt dallara ayrılır.Ayrıca ilaç sanayiinde vs insan hayatına etki etmektedir.Yine nanoteknoloji ile olan ilişkisi de unutulmamalıdır.
Sponsorlu Bağlantılar
_KleopatrA_ - avatarı
_KleopatrA_
Ziyaretçi
3 Şubat 2010       Mesaj #3
_KleopatrA_ - avatarı
Ziyaretçi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Kimya bilimi doğada mevcut olan bütün maddeleri inceleyen bir bilim dalıdır, tüm madde-enerji ilişikleri baz alındığında Kimya, en genel tanımda "küçük cisimlerin hareketini inceleyen bir mekaniktir". Kimya'da büyük (yığınla) maddenin makroskopik incelenmesi yalnızca Termodinamik ve Akışkanlar Mekaniği alt dallarında söz konusudur; geriye kalan tüm Kimya bir çeşit mikrofiziktir. Fizik ile Kimya arasında asla bir sınır yoktur, özünde iki bilim dalı aynı şeydir; Fizik Kimya'ya ek olarak büyük cisimlerin hareketleriyle de ilgilenir, örneğin Dünya-Güneş-Ay üçlüsünün birbirine göre yaptığı bağıl hareketin mekaniği Kimya biliminin dışındadır ve bu da Fizik biliminden mevcut tek farkıdır. Yaklaşık 3,5 milyon organik, 2 milyon kadar da anorganik bileşik olduğu düşünülürse, Kimya bilimi yaklaşık 6 milyon bileşiğin incelenmesini kapsar, bu konudaki bilgi ve etkinlikleri sistemli hale getirmek, bir sistematik geliştirmek amacıyla birbiriyle ilgili bileşikleri, sistemleri, yöntemleri ve amaçlarını gruplayan birçok alt dala ayrılır: Analitik kimya, Biyokimya, (İnorganik kimya) Anorganik kimya, Organik kimya, Fizikokimya, Kuantum Mekaniği, İstatistik Mekanik, Kuantum kimyası, Nükleer kimya, Katı hal kimyası, Sıvı hal kimyası, Plazma kimyası, Parçacık kimyası (Yüksek enerji kimyası) başlıca Kimya dallardır. Kimya denilince ilk önce aklımıza bütün maddeleri inceleyen bilim dalı gelmelidir. Özellikle maddelerin yapı taşlarını inceler. Kimya Mühendisliği (isminden yola çıkılarak) Kimya sektörü olarak değerlendirilmemelidir. Kimya'nın bir sektörü yoktur, olamaz; Kimya Mühendisliği kimyasal maddelerin sanayide üretimi, kontrolü ve üretim şemalarının dizaynı ile ilgilenir, Kimya mühendisinin kimyager ile yaptıkları iş bazında hiçbir ilgisi yoktur. Kimya mühendisliği daha ziyade bir tür sanayi mühendisliği olarak değerlendirilmelidir.

Kimyanın Alt Dalları
  • Fizikokimya: Kimyasal Kinetik, Termodinamik, Akışkanlar Mekaniği, Yüzey Kimyası, Fotokimya, Polimer Kimyası, Makromolekül Kimyası, Elektrokimya, Magnetokimya
  • Biyokimya
  • Analitik kimya: Spektrokimya, Asit-baz-tuz Kimyası, Kromatografi, Gravimetri, Voltametri, Potansiyometri
  • Organik kimya: Stereokimya'yı içerir.
  • Anorganik kimya: Koordinasyon Kimyası, Organometalik Kimya, Biyoanorganik Kimya, Periyodik çizelgedeki tüm elementlerin Kimyası.
  • Kuantum Mekaniği: Kuantum Kimyası, Nükleer Kimya, Parçacık Kimyası, Katı-Sıvı-Plazma Kimya'larının türediği temel Kimya düzeneği
  • İstatistik Mekanik: Özellikle İstatistik Termodinamik, kuantum kimyası ile termodinamik arasındaki bağıntıları türeten köprüdür
  • Nükleer kimya: Çekirdeğin kuantum mekaniğidir. Radyokimya da bu dalın bir parçasıdır
  • Katı hal kimyası
  • Sıvı hal kimyası
  • Plazma kimyası
  • Parçacık kimyası: Atomaltı parçacıkların kuantum mekaniği (Kimya'nın babası L. Pauling de bu ismi kullanmıştır)
  • Kuantum kimyası: Atom ve moleküllerin kuantum mekaniği
Bu listeye ek olarak Kimya dallarını "saf (temel)" ve bunlardan türeyen "uygulamalı" Kimya dalları olarak da sınıflandırabiliriz:
  • Saf Kimya: Kuantum Mekaniği, Termodinamik, İstatistik Mekanik, Akışkanlar Mekaniği, Kimyasal Kinetik
  • Uygulamalı Kimya: Kuantum Kimyası, Nükleer Kimya, Parçacık Kimyası, Katı-Sıvı-Plazma Kimya'ları
Not: Anorganik Kimya, Organik Kimya ve Biyokimya da bir uygulamalı Kimya dalı olan Kuantum Kimyası'nın sırasıyla anorganik, organik ve biyomoleküllere olan uygulamalarıdır; bunlar da uygulamalı kimya dallarıdır.
Son düzenleyen Safi; 6 Aralık 2018 23:20
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Nisan 2010       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Hayat ve Kimya!
Kimya insanların yaşamlarını kolaylaştıran bir bilim dalıdır.Aslında Kimya insanların yaşamıyla iç içe geçmiş hata vazgeçilmez bir hal almıştır.Budurumların neler diye bir soru sorulacak olursa başlıcaları şöyledir;İnsanlar hijenik bir ortamda yaşamak istiyorsa Kimyacılar tarafından işlenmiş Kimyasaller sayesinde (sabun,şambuan,deterjan,diş macunu..vb) sağlıklı ve temizlik kültürünü kazanmışlardır.Diğer bazı kimyasallerden elde edilmiş ürünleri sayacakolursak;
Kolanya,parfüm,gıda maddelerinin eldesi,plastik ürünleri,Enerji eldesi(pil...vs.),Su arıtılması ve temiz saglıklı bir su içe bilmek için,evlerimizin sağlıklı ve hijyenik olabilmesi için, ev hijyenlerinin eldesi(tuz ruhu,hbo,kireç sökücüler,haşere ilaçları
.......vb.)
Kimya'nın günlük hayatımızdaki yeri ile ilgili bazı örnekleri;

BORCAM YAPIMI
Camın ısıya dayanımının artması ve cam imalatı sırasında çabuk ergimesini ve devitrifikasyonun önlenmesini sağlayan bor,aynı zamanda camın yansıtma, kırma, parlama gibi özelliklerini de artırmaktadır. Bor camı asite ve çizilmeye karşı korur. Cam eriyiğinin % 0,5 ile % 0.23'ü bor oksitten oluşmaktadır. Ateşe dayanıklı olan Pyrex camlarda %13,5 B2O3 vardır.
Genellikle cama boraks, kolemanit, borik asit halinde karma olarak ilave edilerek bor cam elde edilir. Otolar, fırınlar, çamaşır makinası, vb makinalarda bu tür camlar tercih edilir. ABD'de bu tür cam imal eden 100'e yakın firma vardır

DETERJANIN YAPISI
Deterjanlar kompleks yapı sentetik yapı maddelerdir. Sabun ve deterjanların kimyasal yapısı çok farklı olduğundan temizleme işlevindeki etkileri de farklıdır. Sabun asidik ve sert sularda etkili değildir ,(Sert sudaki Ca +2 ve Mg+2 ile (C 17H 35COO) 2Ca oluşur ve çöker) bir çökelti oluşturur. Buna karışık deterjanlar bu tip sularda etkilidir.
Yüzey aktif madde (sürfaktan) ismi sabun, deterjan, emülsiyon oluşturan maddeler, ıslatıcı maddeler için kullanılan genel bir isimdir. Deterjanlar, herbiri temizlemede ayrı bir görev yapan, pek çok maddenin çok kompleks bir karışımdır. Yüzey aktif maddeler veya sürfaktanlarla ilgili modern kavram, sabunları, deterjanları, emülsifiyanları, ıslatıcı maddeleri ve girme (penetrasyon) maddelerini kapsamaktadır. Bütün bunlar, birbirleriyle temasta olan iki faz arasındaki yüzey tabakasının özelliklerini değiştirerek, aktifliklerini sürdürürler. Yüzey aktif maddelerin pek çoğu, molekülün bir ucunda suyu çeken (hidrofilik) ve diğer ucunda suyu iten (hidrofobik) bir grup bulundururlar. Deterjanlar, kirleri uzaklaştırmada etkin olan bu özelliklere, fazlasıyla sahiptirler. Hafif ve ağır iş deterjanları olarak sınıflandırılarlar.
Plastiklerin ve PVC Geri Dönüşümleri
Plastikler:60’ın üzerinde plastik türünün geri kazanımında bazılarının ekonomik değeri, diğerlerine oranla yüksektir. Dönüşümü en yaygın olan türler, PET olarak bilinen polietilen tereftalat ile, sıvı deterjan ambalajlarında yaygın olarak kullanılan yüksek yoğunluklu polietilendir. Ülkemizde özellikle ambalaj sanayiinin plastiklerin geri dönüşümündeki çalışmaları ve katkıları giderek artmaktadır. Unutmayın! Plastik, doğal ortamda bozunma oranı en düşük madde olmanın yanı sıra bir petrol türevi olduğundan hammadde yönünden dışa bağımlı bir üründür. Özellikle konferans vb kalabalık toplantılarda çay / kahve karıştırmak için sunulan ve bir kez kullanılıp atılan plastik karıştırıcılardan 1000 adet üretmek için gerekli doğal kaynak ve enerji, bir adet paslanmaz çelik çay kaşığı üretip o kaşığı 1000 kez yıkamak için gerekli doğal kaynak ve enerjinin 10 katıdır.

SERA ETKİSİ VE SONUÇLARI
Atmosferin ortalama ısısının artmasının nedeni atmosferde bulunan karbondioksit, su buharı ve metan gazının giderek çoğalması. Buna "sera etkisi" deniyor. Isının bir iki derece değişmesi bile dünya yüzeyinde canlı yaşamını tehlikeye atacak sonuçlar yaratabilir.
Petrol, doğal gaz, kömür gibi fosil yakıtların kullanılması ve ormanların yok edilmesi atmosferdeki karbondioksiti artırıyor.
Sanayi devrimi, fosil yakıtların kullanımını ve ormanların yok edilmesi sonucunu doğurdu. 19. yüzyıldan beri atmosferdeki karbondioksit miktarı yüzde 25 oranında ve atmosferin ortalama ısısı 0.3-0.6 derece arttı, bunun sonucunda dünyadaki su seviyesi 10-25 cm yükseldi. Bir derecelik bir artış El Nino gibi yıkımların ortaya çıkması, iki derecelik artış ise Antarktika'nın çoğunun erimesi için yeterli. Nature dergisine göre bu hızla giderse ısı 21. yüzyılda bir kaç derece artacak.
Sera etkisine neden olan bir diğer gaz ise metan gazı. Hayvancılığın ve pirinç üretiminin artması metan gazının artmasını da beraberinde getiriyor.
Artış bu hızla devam ederse 2020 yılında tüm dünyada 8 milyon insan ölecek

NÜKLEER SİLAHLAR
Nükleer silahları askeri açıdan çok çekici kılan, bu silahların birim ağırlıkları başına, patlaması sırasında ortaya çıkarttıkları enerjidir. Bir bombanın patlaması sonucunda ortaya çıkan enerji, çok kısa bir süre içinde, yakın çevresindeki ortamı ısıtarak bir şok dalgası yaratır. Bu şok dalgası, çevreye, dolayısıyla da hedefe zarar verir. Bir bombanın tahrip gücü, patlama sonucu çevreye eşit derecede zarar verecek kimyasal bir patlayıcı olan trinitro-tolüen' in (TNT) ağırlığı cinsinden verilir. Kimyasal patlayıcıların çevreye zarar ile nükleer bir patlayıcının vereceği zarar arasında binler veya milyon mertebesinde bir fark vardır. Örneğin, Amerikan Minuteman-III Kıtalar Arası Balistik Füzesi içinde bulunan, her biri 170 kt gücünde, ağırlığı yaklaşık 400 kg' dan az olan W62 nükleer başlıkları,patlama sonucu 170,000 ton TNT' e eşdeğer bir enerji açığa çıkarırlar. Diğer yandan, dünyadaki en güçlü nükleer bombalar, Çinlilerin CSS-4 sistemleri olup; güçleri 5-10 Mt (5-10 Milyon ton TNT' ye eşdeğer) dolayında, ağırlıkları ise 5 tondan azdır.
Nükleer silahları, güç-ağırlık oranları çekici yapmaktadır. Askeri dilde taşıma platformları olarak anılan, uçak veya füze teknolojisine sahip uluslar için nükleer patlayıcılar, çok uzaklardaki hedefleri vurabilme olanağı vermeleri açısından büyük önem taşımaktadırlar.
Nükleer silahların caydırıcı rolünün bir göstergesi,yarım yüzyıla yakın bir süredir bozulmayan Dünya barışıdır. Nükleer silahlara sahip bir ülke, benzer bir saldırının kendisine de yapılacağı kabusu ile yaşamak zorundadır. Bu nedenle nükleer silah sistemleri, "sac ayağı" olarak tanımlanan, bir üçlü sistemden oluşur. İlk sistem, düşmanın Kıtalar Arası Balistik Füze (KABF) silolarını hedef alan KABF sistemidir. Bu sistem, planlanmış bir saldırıda ya da saldırı karşısında savunma amacı ile kullanılabilmektedir. ABD ve eski SSCB, karşılıklı olarak ilk saldırıda bulunmama garantisi vermiş ve KABF sistemleri salt kendilerine yapılacak bir saldırı karşısında kullanma kararını benimsemişlerdir. Bir nükleer savaşın ilk yirmi dakikasında, KABF' lerin çoğunluğunun imha edilmesi ve bunların çevreye çok büyük zararlar vermesi olasılığına karşılık,daha çok intikam alma amacına yönelik olan Denizaltından Atılan Balistik Füzeler (DABF) sistemi geliştirilmiştir. Bu füzelerde, KABF başlıklarına oranla daha güçlü olan çok sayıda nükleer patlayıcı vardır ve füze siloları yerine kentleri hedef alırlar. Kısacası nükleer güçler,karşı tarafın sivil halkını rehin almaktadırlar. Üçüncü sistem ise, KABF ve DABF sistemlerinin arasında devreye girebilen, insan kumandası ile çalışan ve gerektiğinde geri çağrılabilir nükleer silahlar taşıyabilen bombardıman uçaklarıdır

''KİMYA HAYATIN KENDİSİ VE GERÇEĞİDİR''.Hiç bir zaman unutmamalıyızki yaşamın her alanında Kimya ile alakalı birşeyler
bize yardımcı oluyor veya bize zarar veriyor gibi durumlarla karşı karşıyayız ,bu yüzden sadece Kimyacılar, kimya öğrenmemeli her
yaşayan ve yaşadığını bilen kişiler KİMYA'YI Öğrenmelidir.
Son düzenleyen Safi; 6 Aralık 2018 23:21
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Nisan 2011       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
NÜKLEER SİLAHLAR
Nükleer silahları askeri açıdan çok çekici kılan, bu silahların birim ağırlıkları başına, patlaması sırasında ortaya çıkarttıkları enerjidir. Bir bombanın patlaması sonucunda ortaya çıkan enerji, çok kısa bir süre içinde, yakın çevresindeki ortamı ısıtarak bir şok dalgası yaratır. Bu şok dalgası, çevreye, dolayısıyla da hedefe zarar verir. Bir bombanın tahrip gücü, patlama sonucu çevreye eşit derecede zarar verecek kimyasal bir patlayıcı olan trinitro-tolüen' in (TNT) ağırlığı cinsinden verilir. Kimyasal patlayıcıların çevreye zarar ile nükleer bir patlayıcının vereceği zarar arasında binler veya milyon mertebesinde bir fark vardır. Örneğin, Amerikan Minuteman-III Kıtalar Arası Balistik Füzesi içinde bulunan, her biri 170 kt gücünde, ağırlığı yaklaşık 400 kg' dan az olan W62 nükleer başlıkları,patlama sonucu 170,000 ton TNT' e eşdeğer bir enerji açığa çıkarırlar. Diğer yandan, dünyadaki en güçlü nükleer bombalar, Çinlilerin CSS-4 sistemleri olup; güçleri 5-10 Mt (5-10 Milyon ton TNT' ye eşdeğer) dolayında, ağırlıkları ise 5 tondan azdır.

Nükleer silahları, güç-ağırlık oranları çekici yapmaktadır. Askeri dilde taşıma platformları olarak anılan, uçak veya füze teknolojisine sahip uluslar için nükleer patlayıcılar, çok uzaklardaki hedefleri vurabilme olanağı vermeleri açısından büyük önem taşımaktadırlar.

Nükleer silahların caydırıcı rolünün bir göstergesi,yarım yüzyıla yakın bir süredir bozulmayan Dünya barışıdır. Nükleer silahlara sahip bir ülke, benzer bir saldırının kendisine de yapılacağı kabusu ile yaşamak zorundadır. Bu nedenle nükleer silah sistemleri, "sac ayağı" olarak tanımlanan, bir üçlü sistemden oluşur. İlk sistem, düşmanın Kıtalar Arası Balistik Füze (KABF) silolarını hedef alan KABF sistemidir. Bu sistem, planlanmış bir saldırıda ya da saldırı karşısında savunma amacı ile kullanılabilmektedir. ABD ve eski SSCB, karşılıklı olarak ilk saldırıda bulunmama garantisi vermiş ve KABF sistemleri salt kendilerine yapılacak bir saldırı karşısında kullanma kararını benimsemişlerdir. Bir nükleer savaşın ilk yirmi dakikasında, KABF' lerin çoğunluğunun imha edilmesi ve bunların çevreye çok büyük zararlar vermesi olasılığına karşılık,daha çok intikam alma amacına yönelik olan Denizaltından Atılan Balistik Füzeler (DABF) sistemi geliştirilmiştir. Bu füzelerde, KABF başlıklarına oranla daha güçlü olan çok sayıda nükleer patlayıcı vardır ve füze siloları yerine kentleri hedef alırlar. Kısacası nükleer güçler,karşı tarafın sivil halkını rehin almaktadırlar. Üçüncü sistem ise, KABF ve DABF sistemlerinin arasında devreye girebilen, insan kumandası ile çalışan ve gerektiğinde geri çağrılabilir nükleer silahlar taşıyabilen bombardıman uçaklarıdır.

Gördümüz gibi Kimya hayatımıza öyle bir girmiştirkir,devletlerin birbiriyle ilişkilerinin bozulmasına bile sebep olabiliyordur.

''KİMYA HAYATIN KENDİSİ VE GERÇEĞİDİR''.Hiç bir zaman unutmamalıyızki yaşamın her alanında Kimya ile alakalı birşeyler
bize yardımcı oluyor veya bize zarar veriyor gibi durumlarla karşı karşıyayız ,bu yüzden sadece Kimyacılar, kimya öğrenmemeli her
yaşayan ve yaşadığını bilen kişiler KİMYA'YI Öğrenmelidir.
Son düzenleyen Safi; 6 Aralık 2018 23:21

Benzer Konular

13 Aralık 2012 / NURHİLAL Çevre Bilimleri
25 Ekim 2010 / moon Cevaplanmış
7 Aralık 2012 / Ziyaretçi Cevaplanmış
8 Kasım 2014 / Misafir Soru-Cevap
28 Aralık 2012 / Misafir Cevaplanmış