Arama

Ülkemizde meyve, sebze ve bakliyat nerelerde üretilir, fabrikaları nerede yer alır?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 29 Ocak 2018 Gösterim: 34.653 Cevap: 7
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Aralık 2010       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ülkemizde meyve, sebze ve bakliyat nerelerde üretilir, fabrikaları nerede yer alır?
EN İYİ CEVABI Electrify verdi
hangi ilimizde ne yetişiyor meyve sebze narenciye
ADANA : Pamuk ( Beyaz altın )
Sponsorlu Bağlantılar
Adıyaman: Şeker pancarı ve karpuz
Ankara: Buğday
Ağrı: Şeker pancarı
Artvin: Başta fındık olmak üzere dut, nar,ve üzüm meyveleri de yetişir.
AFYON : Haşhaş
AMASYA : Elma
ANTALYA : Turunçgil ,Kesme Çiçek Üretimi
AYDIN : İncir
Bitlis: Buğday
Bilecik: Buğday
Bingöl: Ay çiçeği
Burdur: Gül ve gül yağı
BALIKESİR : Ayvalık ve Edremit Zeytini
BOLU : Seben Elması
BURSA : Şeftali, Gemlik ve Mudanya’nın Zeytini
BİTLİS : Tütün Üretimi
Çankırı: Arpa ve buğday başta olmak üzere bir çok tahıl ürünü.
ÇANAKKALE : Domates
ÇORUM : Leblebi
Denizli: Pamuk, buğday, arpa, baklagiller, nohut, haşhaş, şekerpancarı, tütün, anason, susam yetiştirilir
DİYARBAKIR : Karpuz
Elazığ: Buğday, arpa, tütün.
Erzincan: Üzüm
Erzurum: Pancar
Eskişehir: Kiraz ve vişne başta olmak üzere her türlü meyve
EDİRNE : Ayçiçeği-Pirinç
GAZİANTEP : Antepfıstığı
GÜMÜŞHANE : Kuşburnu Çayı ve Marmeladı
GİRESUN : Fındık
Hatay: Narenciye
HAKKARİ : Şemdinli Balı
İzmir: Üzüm
IĞDIR : Pamuk
ISPARTA : Elma, Gül
KAHRAMANMARAŞ : Tarhana
KARAMAN : Elma
KASTAMONU : Tosya Pirinci, Taşköprü Sarımsağı
KOCAELİ (İZMİT) : Değirmendere Fındığı, Yarımca Kirazı
KÜTAHYA : Tavşanlı Leblebisi
MALATYA : Kayısı
MANİSA: Üzüm, Tütün
MERSİN (İÇEL) : Anamur Muzu
MUĞLA : Sığla Ağacı ve Yağı
NEVŞEHİR : Üzüm Bağları ve Şarabı, Patates
NİĞDE : Elma, Patates
ORDU : Fındık, Bal
OSMANİYE : Yerfıstığı
RİZE : Çay, Anzer Balı
SAKARYA : Patates, Soğan
SAMSUN : Tütün
SİNOP : Boyabat Pirinci
TEKİRDAĞ : Şarköy Üzümü ve Şarabı, Ayçiçeği
TOKAT : Tütün
TUNCELİ : Tek dişli Munzur Sarımsağı
YOZGAT : Madımak
ŞANLIURFA : Pamuk
Son düzenleyen Safi; 29 Ocak 2018 21:13
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Şubat 2011       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
elma amassyada üretilirAmasya'da, meyve bahçelerinde ağaçlardan dökülen ve ''elma dibi'' olarak bilinen taze olarak tüketilemeyecek durumdaki elmalar sirke, pekmez, meyve suyu ve marmelat yapımında kullanılmak üzere fabrikalara gönderiliyor.

Sponsorlu Bağlantılar
Edinilen bilgiye göre, Amasyalı elma üreticileri, bahçelerindeki, taze olarak satışa sunulamayacak durumdaki meyveleri değerlendiriyor. ''Elma dibi'' olarak adlandırılan ve ağaçlardan kendiliğinden dökülen elmalar çürümeden satılıyor.

Fabrikalarda durumlarına göre sirke, pekmez, meyve suyu ve marmelat yapımında kullanılan elmalar böylece hem ekonomiye kazandırılmış oluyor hem de üreticileri gelir sağlıyor.

Amasya'da meyve üreticilerinden elma dibi satın alan yedi merkezden birinin sahibi Hicabi Yalçın, yaptığı açıklamada, söz konusu elmaları fabrikalara sattıklarını söyledi.

Kendilerinin yılda 400 ton dolayında bu şekilde ürün aldıklarını belirten Yalçın, ''Bu elmalar çeşitli fabrikalarda işleniyor. Bu şekilde çürümeye yüz tutmuş elmalar ekonomiye kazandırılmış oluyor'' diye konuştu.

Amasya'da 12 bin 880 dekar alanda dikili yaklaşık 474 bin dolayında elma ağacı bulunuyor.

Kentte geçen yıl yaklaşık 17 bin ton dolayında elma üretimi gerçekleştirildi.
Son düzenleyen Safi; 29 Ocak 2018 21:21
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Şubat 2011       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Gıda izni
Tarım Bakanlığı Gıda çalışma izni ve gıda sicili alan iş yerleri üretime başlamadan önce imal edecekleri bileşimleri ve markaları farklı her ürünü tescil ettirerek “üretim izni” almak zorundadırlar.
İş yerlerinin üretim izni başvuruları Çalışma İzni ve Gıda Sicili ile Üretim İzni Yönetmeliğinin 28. maddesi doğrultusunda Tarım İl Müdürlükleri tarafından değerlendirilir. Buna göre;

Gıda izni nasıl alınır
Tarım Bakanlığı Gıda üretim izni
Başvuru
1. Türk Gıda Kodeksi’nde tanımı yapılarak ürün tebliği yayımlanmış gıdalar için üretim izni başvurusu yapan iş yerleri; Çalışma İzni ve Gıda Sicili ile Üretim İzni Yönetmeliğinin 28. maddesi (a) bendinde belirtilen belgeleri bir nüsha dosya halinde hazırlayarak dilekçe ekinde İl Müdürlüğünün incelemesine sunar.
2. Ürün tebliği yayımlanmamış gıdalar için üretim izni başvurusu yapan iş yerleri; Çalışma İzni ve Gıda Sicili ile Üretim İzni Yönetmeliğinin 28. maddesi (b) bendinde belirtilen belgeleri bir nüsha dosya halinde hazırlayarak İl Müdürlüğünün incelemesine sunar.
3. Gıda ile temas eden madde ve malzemeler için üretim izni başvurusu yapan iş yerleri; Çalışma İzni ve Gıda Sicili ile Üretim İzni Yönetmeliğinin 28. maddesi (c) bendinde belirtilen belgeleri bir nüsha dosya halinde hazırlayarak İl Müdürlüğünün incelemesine sunar.

Tarım İl Müdürlükleri tarafından üretim izni verilecek işletmeler:
1. Mevsimlik (yılda en fazla 3 ay faaliyet gösteren) süt ve süt ürünleri işleyen işyerleri
2. Dondurma, yenilebilir buz üreten işyerleri (60 Bg üzerinde olan işyerleri hariç)
3. Zeytinyağı ve bitkisel dolum yapan işyerleri
4. Tuz üretim yerleri
5. Hububat ve Bakliyat unu üreten işyeri
6. Ekmek ve çeşitleri üreten işyerleri
7. Unlu mamuller üreten işyerleri
8. Bulgur üreten işyerleri
9. Hububat ve Bakliyat üreten ambalajlayan işyeri
10. Yumurta ambalajlayan işyerleri
11. Şekerleme, lokum, helva vb. üreten işyerleri (60 Bg üzerinde olan işyerleri hariç)
12. Her türlü pastacılık ürünleri üreten işyerleri
13. Şeker ve şekerleme ambalajlayan işyerleri
14. Tahin, pekmez üreten işyerleri
15. Salamura ürünler üreten işyerleri
16. Hazır yemek üreten işyerleri
17. Kurutulmuş gıda, kuruyemiş, kuru meyve işleyen işyerleri
18. Taze/kuru meyve sebze ambalajlayan işyerleri
19. Baharat işleyen ambalajlayan işyerleri
20. Çay üreten işyerleri
21. Dondurulmuş meyve sebze üreten işyerleri
22. Ambalaj üreten işyerleri
23. Makarna üreten işyerleri
24. Bisküvi, gofret, kek vb. üreten işyerleri
25. Bunların dışında 60 bg altında motor gücü bulunan tüm iş kolları (ekmek katkı karışımı, diğer katkılar, aromalar, balmumu, temel petek, bal ve ürünleri, bitkisel çay, bitkisel karışım, aromatik yağ, gıda takviyesi, Genetik Modifiye gıdalar, özel belenme amaçlı gıdalar, fonksiyonel/özel beyanlı gıdalar hariç)

Yetki Devri Kapsamındaki Başvuruların İncelenmesi ve Sonuçlandırılması:
İş yerleri tarafından hazırlanan üretim izni başvuru dosyaları en geç otuz gün içerisinde Tarım İl Müdürlüğü tarafından değerlendirmeye alınarak, Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği, ilgili mevzuat ve Yönetmeliklere göre incelenir ve inceleme sonucu tespit edilen eksiklikler resmi yazı ile iş yerlerine bildirilir. Eksiklikleri bir ay içerisinde tamamlamayan iş yerlerinin başvuru dosyaları resmi yazı ile iade edilir.
İnceleme sonucu dosyası tam olan veya eksiklikleri süresi içerisinde tamamlamış olan iş yerlerinin ürünlerine İl Müdürlüğü tarafından, “üretim izni belgesi” düzenlenir.

Yetki Devri Kapsamı Dışındaki Başvuruların İncelenmesi ve Sonuçlandırılması:
İş yerleri tarafından hazırlanan üretim izni başvuru dosyaları en geç otuz gün içerisinde İl Müdürlüğü tarafından değerlendirmeye alınarak, Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği, ilgili mevzuat ve Yönetmeliklere göre incelenir ve inceleme sonucu tespit edilen eksiklikler resmi yazı ile iş yerlerine bildirilir. Eksiklikleri bir ay içerisinde tamamlamayan iş yerlerinin başvuru dosyaları ise resmi yazı ile iade edilir.
İnceleme sonucu dosyası tam olan veya eksiklikleri süresi içerisinde tamamlamış olan iş yerlerinin;
Tebliği yayımlanmış ürünler için yapılan başvuruları; Beyanname ve ürüne ait Türk Gıda Kodeksi/ilgili tebliğe uygun hazırlanmış etiket örneği ile Tarım İl Müdürlüğü tarafından eksiksiz olarak hazırlanmış İnceleme Formu ile birlikte,
Tebliği yayımlanmış ürünler için yapılan başvuruları; ürün yüzde bileşimi ve ürüne ait Türk Gıda Kodeksine uygun hazırlanmış etiket örneği ile Tarım İl Müdürlüğü tarafından eksiksiz olarak hazırlanmış İnceleme Formu ile birlikte sonuçlandırılmak üzere İl Müdürlüğü tarafından Koruma Kontrol Genel Müdürlüğüne gönderilir.
Genel Müdürlüğe intikal etmiş ve incelenerek eksiklikleri İl Müdürlüğü aracılığı ile iş yerlerine bildirilmiş, ancak üç ay içerisinde eksikleri gidermemiş iş yerlerinin başvuru dosyaları İl Müdürlüğüne iade edilir.
İnceleme sonucu dosyası tam olan veya eksiklikleri süresi içerisinde tamamlamış olan iş yerlerinin ürünlerine Genel Müdürlük tarafından, “gıda üretim izni belgesi” düzenlenir ve ilgili İl Müdürlüğü’ne gönderilir.
Gıda maddesi üreten iş yeri statüsünde olup; ürettiği ürünlere üretim izni almış (örneğin; börek, poğaça v.b.) ancak üretim aşamasının son unsuru olan pişirme işlemini tamamlamamış, tüketiciye sıcak servis sunabilmek için pişirme işlemini şubesi olan sıhhi müessese kapsamındaki toplu tüketim yerinde yapan iş yerleri, anılan ürünlerini gıda güvenliği kurallarına uymak kaydıyla intikal ettirmeleri durumunda ayrıca üretim izni almaksızın pişirme işlemi yapabilir
Son düzenleyen Safi; 29 Ocak 2018 21:21
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Mart 2011       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
PİRİNÇ
Dünyada tahıl üretiminde buğday ve mısırdan sonra üçüncü sırayı alan en önemli tahıl bitkilerinden biridir. Özellikle doğu asya'yı kapsayan yarısında insanların temel besin kaynağını oluşturur.
Buğdaygiller familyasının obür üyelerinde olduğu gibi boğumlu bir sapı (gövde) , boğumlar-dan çıkan ince uzun ve yassı yaprakları ve başakcık- ların birleşmesiyle oluşan bileşik salkım bitiminde çiçek toplulukları vardır

Her salkımda ortalama 100-150 başakçık, her başakçıkta da tek bir çiçek bulunur. Çiçekler döllenerek taneleri (Tohum) oluşturur. Ortalama 5-15 mm uzunluğunda ve 2-4 mm genişliğindeki taneler kenarları üst üste binen iki kavuzla kaplıdır. Kavuzlu tanelere yaygın olarak "çeltik" adı verilir (bazen bitki de aynı adla anılır).

Pirinç tarımı ilk olarak İ.Ö 3.000' lerde Hindistan'da başlamış, daha sonra Batı'ya doğru yayılmıştır. Avrupa'ya gelişi ortaçağa rastlar. Türkiye'ye ise 500 yıl önce güneyden girdiği sanılmaktadır.

Tropik, astropik ve ılıman bölgelerde yaygın olarak tarımı yapılan pirinç , su içinde yetiştirilen tek tahıl bitkisidir. Diğer tahıl bitkileri su içinde uzun süre yaşayamayıp canlılığını yitirdiği halde, pirinç suda erimiş oksijeni kullanarak gelişir.

Hasadın ardından elde edilen çeltik, kavuzları çıkartılarak parlatılır ve beyaz renkli pirinç tanelerine dönüştürülür. Tanelerin görünümünü düzltmek amacıyla yapılan parlatma işlemi, aslında ürünün besleyici değerinin büyük ölçüde yitirilmesine neden olur. Çünkü bu işlem sırasında tanelerin yüzeyini çevreleyen protein, yağ, tiyamin (B1 vitamini) niyasin (nikotinik asit), riboflavin (B2 vitamini), demir ve kalsiyum'ca zengin dış katman kaybolur. Geriye yalnızca nişasta'ca zengin bir ürün kalır.

Dünya pirinç üretiminde ilk sırayı Çin, Hindistan, Bangladeş, Endonezya, Tayland alır. ABD, Vietnam, Brezilya, Filipinler de öbür önemli üreticilerdir. Üretilen yıllık pirinç miktarı 500 milyon ton'dur. Türkiye'de tahıl üretimine ayrılmış yaklaşık 14 milyon hektarlık tarım alanının 53 bin hektarında pirinç ekimi yapılır. Türkiye'de üretilen pirinç üretimi yaklaşık 165 bin ton'dur. Başlıca pirinç üretim alanları Marmara, Karadeniz ve Ege bölgelerindedir. En çok üretim yapılan iller ise başta Edirne olmak üzere, sırasıyla Çorum, Samsun, Sinop, İzmir, Manisa, Balıkesir ve Kastamonu'dur. Bazı yıllarda üretilen ürün, gereksinmemizi karşılamadığından, özellikle ABD, İtalya, Mısır, Pakistan ve Avusturalya'dan azımsanmayacak miktarda pirinç ithal edilmekte'dir.

Üretilen pirincin büyük bir bölümü doğrudan yiyecek olarak tüketilir. Türkiye'de en çok pilav, çorba, dolma ve sütlü tatlı hazırlamasında kullanılır. Pirinç ayrıca öğütülerek un ve nişastaya dönüştürülür. Glütünden yoksun olduğu için ekmek yapımına uygun olmayan pirinç unu daha çok dondurma ve pasta sanayisinde aranan bir üründür.

NOHUT
Baklagiller familyasından olan nohut, başta Hindistan, Adeniz ülkeleri, Afrika, orta ve güney Amerika olmak üzere Dünyanın pek çok yerinde üretilen ve kullanılan nohut, Türkiyenin bütün coğrafi bölgelerinde yetiştirilir.

Önemli bir gıda kaynağı olan nohut, 60 cm'ye kadar büyüyebilen çalımsı görünüm-lü bir bitkidir. Tüysü yaprakları beyaz yada kırmızımsı renkli minik çiçekleri ve bir yada iki tohum taşıyan küçük meyveleri (badıçları) vardır. Nişasta ve protein'ce zengin olan tohumlar genellikle yemeği yapılarak yada kavrulup kuru yemiş (leblebi) olarak tüketilir. Bazen de unundan yararlanılır. Ayrıca bitkinin yeşil bölümleri hayvanlara yem olarak yedirilir.

Türkiye'de Nevşehir yöresinde yetiştirilen nohut, özellikle kabul gören, cins olarak İspanyol diye tabir edilen, tip olarak da koçbaşı görünümündedir.

MERCİMEK
Baklagiller familyasından olan ve besin olarak yararlanılan bir bitkidir. Anayurdu tam olarak bilinmeyen, ama en eski tarım bitkilerinden biri olan mercimeğin büyük miktarı Avrupa, Asya ve Kuzey Afrika'da olmak üzere geniş ölçüde tarımı yapılmaktadır.

Mercimeğe ilişkin ilk bulgulara İsviçredeki tunç çağından kalma göl evi kalıntılarında rastlanmıştır. Sık dalı, uzunluğu 15-45 cm arasında değişen bitkinin almaşık dizilişli yaprakları vardır. Yapraklar 15 mm uzunluğunda ucu dikenli altı yaprakçıktan oluşur. Haziran ve Temmuz ayları arasında açan açık mavi renkli çiçekleri, yaprakların koltuğunda ikili yada dörtlü kümeler oluşturur. Ortalama 15-20 mm uzunluktaki, hafif şişkin ve geniş badıçlarının (tohum zarfı) içinde 4-6 mm çapında iki tohum bulunur.

Tohumların rengi yetiştirilen çeşide bağlı olarak sarı, yeşil, koyu kahverengi ve turuncu arasında değişir.Protein, demir, B vitamini ve fosfor'ca ürün olan mercimek'ten daha çok çorba ve yemek yapılır.

Dünya mercimek üretiminde Türkiye'nin enemli bir yeri vardır. Mercimek üretiminin büyük bir bölümü başta Mardin ve Şanlıurfa, Gaziantep ve Batman olmak üzere Güneydoğu anadolu bölgesinde gerçekleşir.

BULGUR
Kaynatılıp kurutulduktan sonra kabuğu çıkartılan buğdayın kırılmasıyla elde edilen bulgur, glüteni bol olan iri taneli sert buğdaydan yapılır. Buğday, taşından toprağından ayıklanıp temizlendikten sonra kazanda bol su ile kaynatılır. Böylece suyu emerek şişen ve yumuşayan buğdaya "hedik" denir. Hedik güneşli yerlerde yaygılara serilerek kurutulur. Rüzgarda savrularak kepeği giderilir. Değirmende veya evlerde eltaşında kırıldıktan sonra çeşitli kalburlarla iri, ince bulgur gibi çeşitlere ayrılır.

Bulgurun irisi pilavlık incesi de köftelik yada çorbalık olarak kullanılır. Bulgur tek başına kullanıldığı gibi et ve sebze yemeklerine de katılır. Özellikle B grubu vitaminleri içermesi ve madensel tuzları bünyesinde saklaması nedeniyle değerli bir besşn maddesi'dir.

FASULYE
Fasulye, baklagiller familyasının phaseolus cinsinden bitkilere özellikle phaseolus vulgaris türüne ve bu bitkinin yenebilen badıç biçimindeki meyveleri ile nişastalı tohumlarına (tane) verilen ad ORTA ve GÜNEY AMERİKA kökenli olduğu kabul edilen fasulye yaygın olarak tarımı yapılan bir bitkidir.

Fasulye bitkisinin dik çalı (yüksekliği 30-75 cm) biçiminde ya da sarılıcı (yüksekliği 1,2-2 mm) özellikte iki ayrı formu vardır. Her iki tipte de gövde bağımlı olmakla birlikte sarılıcı fasulyelerde boğum sayısı daha fazladır ve gövde üstünde sülükler bulunur. Üstü sık ya da seyrek tüylerle kaplı, yeşil renkli, üç yaprakçıktan oluşan bileşik yaprakları beyaz, pembe ya da mor renkli kelebeksi çiçekler vardır. Çiçekler yaprakların koltuğunda salkımlı oluşturur. Yassı, yuvarlak, düz ya da kırık olabilen meyvelerin uzunluğu 5-25 cm arasında değişir.

Genellikle yeşil renkte, beyaz, mor ya da kırmızı renklidir. Tohumları ise fasulyenin çeşidine göre yeşil, sarı, pembe, kırmızı, kahverengi, mor ya da siyah renkte küremsi, yassı, silindirimsi ya da böbrek biçiminde olabilir. Soğuğa dayanıklı bir bitki olan fasulye fazla taşlı ve çakıllı topraklar dışında hemen her toprakta yetişir.

Fasulye taze ve kuru olarak tüketilen önemli bir besin maddesidir. Bol karbonhidrat ve protein ayrıca demir B1 ve B2 vitaminleri içerir. Dünyanın en önemli kuru fasulye üreticileri, dünyadaki toplam üretimin üçte birinden fazlasını sağlayan BREZİLYA, ÇİN ve ABD'dir.

TÜRKİYE 'de yatiştirilen başlıca fasulye çeşitleri arasında bodur fasulye ya da yer fasulyesi tipinin horoz, barbunya, şeker, battal, sıra, çalı ve dermason, sarılıcı ya da sırık fasulye tipinin, şeker, ayşekadın, ferasetsiz ve barbunya çeşitlerisayılabilen Türkiye'de üretim yerleridir.
Son düzenleyen Safi; 29 Ocak 2018 21:22
IrResistibLe - avatarı
IrResistibLe
Ziyaretçi
24 Ocak 2013       Mesaj #5
IrResistibLe - avatarı
Ziyaretçi
TARIM ÜRÜNLERİ
A. TAHILLAR
Buğday ülkemizin neresinde yetiştirilir:
Orta kuşakta yarı kurak iklim bölgelerinde yetişen ve ülkemizde en yaygın üretilen tarım ürünüdür.
• İlkbahar döneminde filizlenmek ve büyümek için yağış, yaz döneminde ise olgunlaşmak için kurak ve sıcak bir ortam ister.
• Kışların aşırı soğuk geçmediği yerlerde sonbaharda, Doğu Anadolu’nun soğuk yerlerinde ilkbaharda ekilir.
• Akdeniz ve Ege kıyılarında Haziran ayında, İç Anadolu’da Temmuz’da, Doğu Anadolu’da Ağustos’ta hasat edilir.
• Türkiye’de en fazla üretim İç Anadolu Bölgesi’nde yapılır. Konya, Ankara ve Adana ise il olarak ilk üç sırayı paylaşır.
• Karadeniz kıyılarında yazların yağışlı geçmesinden, Doğu Anadolu’nun yüksek yerlerinde ise yazların serin geçmesinden dolayı üretilemez.

Arpa ülkemizin neresinde yetiştirilir:
Türkiye’de buğdaydan sonra en çok üretilen tahıl ürünüdür. Buğdaya göre, biraz daha soğuk ve kurak şartlarda ve nispeten mineral oranı az olan topraklarda yetişir. Buğdaya göre, daha kısa sürede olgunlaşır (80 - 90 gün) Bu nedenle buğdayın yetişmediği Erzurum - Kars plâtolarında 2000 - 2200 m ye kadar yetişebilir. Üretim alanları genelde buğday ile paralellik gösterir. Türkiye üretiminin yarıya yakın kısmını İç Anadolu karşılar.

Çavdarın yetiştirildiği yerler neresi:
Tahıllar içerisinde soğuğa en dayanıklı olanıdır. Bu nedenle, buğday ve arpanın yetiştirilemediği serin ve yüksek yerlerde yetiştirilebilir. Ülkemizde en çok, İç Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerinde üretilir.
Yulaf hangi bölgelerde yetiştirilir: Yulaf, sıcak ve kurak şartlarda üretildiği gibi, serin bölgelerde de yetişebilir. Daha çok bisküvi ve yem sanayiinde kullanılır. Ülkemizde daha çok İç Anadolu, Marmara ve Çukurova’da yetiştirilmektedir.

Mısır hangi iklim şartlarında ekilir:
Yaz döneminde yağış alan veya sulama yapılan sahalarda yetiştirilir. En uygun iklim, yaz yağışlarının olduğu Karadeniz iklimidir. Bu özelliğinden dolayı arpa ve buğday tarımından farklılık arzeder.

Mısır, ülkemizde Karadeniz kıyı şeridinde, Marmara’nın kuzey kesimlerinde tabii olarak yaz yağışlarıyla yetişebilirken, bunun dışındaki Akdeniz, Ege ve diğer iç bölgelerde yazın sulamayla yetiştirilir.
Son yıllarda, mısırın yem ve yağ sanayiinde kullanımının artmasıyla, özellikle Çukurova’da üretimi yaygınlaşmıştır. Bunun sonucunda da Akdeniz Bölgesi mısır üretiminde, Karadeniz Bölgesi’ni geçmiştir.

Pirinç (Çeltik) hangi şartlarda yetiştirilir:
Yetişme süresi boyunca yüksek nem ve sıcaklık isteği vardır. Türkiye’de üretim, genelde akarsu boylarında ve alüvyal ovalarda yaygındır. Yetişme döneminde çoğu zaman suyun içinde kalması gerektiğinden üretim zordur.
En fazla, Edirne’de Meriç ve Ergene nehirlerinin kenarlarında, daha sonra Samsun, Çorum, Kastamonu, Adana, Diyarbakır gibi illerimizden geçen akarsu kenarlarında yetiştirilir.

B. BAKLAGİLLER
Mercimek hangi bölgelerde ekilir:
Yetişme döneminde yağış, olgunlaşma döneminde sıcak ve kurak iklim ister. Her türlü toprak koşullarına dayanıklıdır. Ülkemizde kırmızı mercimek en fazla Güneydoğu Anadolu’da (%95), yeşil mercimek ise İç Anadolu Bölgesi’nde (%75) üretilir.

Nohut hangi yörelerde yetiştirilir:
Yarı kurak iklim şartlarında yetişebilen nohut, en fazla İç Anadolu, Akdeniz, İç Ege ve Güneydoğu Anadolu’da üretilir. Baklagiller içerisinde en fazla üretim miktarına sahiptir.

Fasulye hangi mevsimde ve hangi iklim koşullarında yetiştirilir:

Yüksekliği 2000 m yi aşmayan ve yaz döneminde sulanabilen tüm sahalarda yetiştirilir. En önemli yetişme alanları, kıyı bölgelerimizdeki ovalardır. Özellikle Çukurova ve Antalya ovaları ile Güney Marmara Bölümü’ndeki ovalarda fasulye tarımı yaygın olarak yapılır. İç bölgelerimizde ise, akarsu boylarındaki bahçelerde yetiştirilir. Yıllık fasulye üretimimiz 200 bin ton civarındadır.

C. SANAYİ BİTKİLERİ
Tütün:
Kıraç toprakları seven, yetişme döneminde nem ve yüksek sıcaklığa ihtiyacı olan bir bitkidir. Türkiye’nin genelinde iklim ve toprak yapısı tütün üretimine elverişlidir. Fakat, kalitesinin azalmaması için devlet ekim alanlarını belirlemekte ve kaliteye göre fiyatlandırma yapmaktadır. Bu yüzden üretimde yıllara göre dalgalanmalar azalmaktadır.
Tütün üretiminin % 50'den fazlası Ege Bölgesi’ndeki Manisa, İzmir, Denizli, Muğla ve Uşak gibi illerde yapılır. Karadeniz Bölgesi’nde Samsun, Amasya, Tokat ve Sinop çevresinde, Güneydoğu Anadolu’da Diyarbakır, Siirt, Batman çevresinde, Marmara’da Balıkesir, Bursa çevresinde, Doğu Anadolu’da Malatya, Muş, Bitlis çevresinde de tütün üretimi yapılmaktadır.

Pamuk hangi mevsimde hangi tür iklimde yetiştirilir:
Yetişme döneminde yağış, olgunlaşma döneminde sıcak ve kurak iklim ister. Ürün verdiği dönemlerde tabandan sulanması gerekir. Bu dönemdeki yaz yağışları ürünün kalitesini düşürdüğü için Karadeniz kıyılarında yetiştirilemez.
Ayrıca yüksek yaz sıcaklığı istediği için, iç bölgelerimizdeki üretimi Akdeniz ve Ege bölgeleri kadar gelişmemiştir.
Pamuk, ülkemizde en fazla Kıyı Ege ovalarında, Çukurova, Hatay, K.Maraş ovalarında üretilir. Bir kısmı da Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki ovalarda üretilmektedir.

Şekerpancarı üretimi ülkemizde ne zaman başlamıştır:
Ülkemizde şekerpancarı üretimi, 1926 yılında Uşak ve Alpullu şeker fabrikalarının yapılmasıyla başlamıştır. Şekerpancarının fazla sıcaklık isteği yoktur. Ancak, yetişme ve ürün verme döneminde tabandan sulanması gerekir. Bu sebeple, üretim alanlarında mutlaka sulama imkânı gelişmiştir. Üretimi en fazla, İç Anadolu Bölgesi’nde yapılır. Daha sonra Orta Karadeniz, Marmara, Doğu Anadolu ve İç Ege çevresinde üretilir. Fazla yağıştan hoşlanmadığı için Karadeniz kıyılarında, aşırı sıcak ve kurak olan G. Doğu Anadolu’da ve yüksek gelir getiren ürünler bulunduğundan Ege ve Akdeniz kıyı ovalarında yetiştirilmemektedir.

Çay hangi iklim koşullarında ve nerede yetişir:
Tropikal iklim bölgelerinin tarım ürünüdür. Nemli sıcak veya nemli ılıman iklim koşullarında tarımı yapılabilir.
Türkiye’deki çay üretiminin tamamını Karadeniz Bölgesi karşılar. Doğu Karadeniz’de Rize çevresi en önemli çay üretim merkezidir. Artvin, Trabzon, Giresun ve Ordu illerinin yer yer 10 - 20 km içerilerekadar kışı şeridinde, 300 - 400m. yüksekliklere kadar çay tarım alanları oluşturulmuştur. Böylece çay tarım alanları genişlemiştir.

Haşhaş neden denetim altında ekilir:
Uyuşturucu yapımında kullanılmasından dolayı, devletin denetimi altında, sınırlı alanlarda ve az miktarda yetiştirilen bir bitkidir. Ekim döneminde 7 - 8°C, olgunlaşma döneminde 12 - 13°C sıcaklık isteği vardır. Kapsüllerinin toplandığı dönemler olan yaz mevsiminde yağış istemez. Ülkemizde üretim, İç Ege’deki Afyon, Kütahya, Uşak, Denizli illerinden elde edilir.

Keten - Kenevir:
Tropikal bölgelerin bitkisi olan keten - kenevirin liflerinden keten kumaşı ve kot bezi yapılır. Ayrıca kenevir tohumundan, yağ çıkarımında faydalanılır. Keten - kenevirden uyuşturucu da yapıldığından devletin kontrolü vardır. Keten - kenevir üretimi daha çok, Batı Karadeniz’deki Kastamonu, Sinop ve Zonguldak çevresinde ve Marmara’da Kocaeli çevresinde yapılır.

D. YAĞ BİTKİLERİ
Zeytin:
Akdeniz ikliminin tabii bitkilerindendir. Yabani zeytinin (Delice) aşılanmasıyla kültür zeytini elde edilir. Soğuğa karşı duyarlı olduğundan, kışların ılık geçtiği ve don olaylarının görülmediği Akdeniz, Ege, Güney Marmara ile Karadeniz’in bazı kıyı kesimlerinde yetiştirilir.
Ülkemizde zeytin en fazla Ege Bölgesi’nde (% 60) üretilmektedir. Güney Marmara kıyıları (Gemlik- Mudanya) ile Akdeniz kıyıları ve Kilis çevresinde de yoğun olarak yetiştirilir.

Ayçiçeği
hangi, dönemde yetişir hangi iklimi sever, hangi hava koşullarına daha uygundur: Yetişme döneminde yağış, olgunlaşma döneminde güneşli bir iklim ister. Olgunlaşma döneminde yağış istememesinden dolayı, Karadeniz Bölgesi’nin kıyı kesimlerinde yetiştirilemez. Diğer bütün bölgelerimizde tarımı yapılabilir.
Ayçiçeği üretiminin % 70'e yakın kısmını Marmara Bölgesi’nde başta Tekirdağ ve Edirne olmak üzere Kırklareli, Balıkesir, Bursa illeri karşılar. Daha sonra, İç Anadolu Bölgesi ve Orta Karadeniz Bölümü gelir.

Soya Fasulyesi:
Yağı insan beslenmesinde, unu ise yem olarak kullanılan soya, en çok Akdeniz Bölgesi’nde (%90) üretilir. Yetişme devresi kısa olduğundan ikinci ürün olarak ekilir.
Susam: Ilıman iklim bölgelerinde tarımı yapılmaktadır. Türkiye’de Marmara, Ege, Akdeniz, Güneydoğu Anadolu gibi sıcak bölgelerde üretilir.
Yerfıstığı: Meyveleri toprak içinde olgunlaşır. Sıcak ve nemli iklim şartlarında ve gevşek topraklarda tarımı yapılır. Türkiye’de yerfıstığı üretiminin % 90'ını Akdeniz Bölgesi’ndeki Adana, Hatay, ve Mersin illeri karşılar. Ege ve Marmara ovalarında da üretilir.

E. YEM BİTKİLERİ
Yonca, yulaf, fiğ, burçak ve korunga gibi bitkilere yem bitkileri adı verilmektedir. Türkiye’de ahır hayvancılığının gelişmesi ve et üretiminin artmasında yem bitkilerinin ayrı bir önemi vardır. Çünkü ülkemizdeki çayır ve meralar yetersizdir. Yem bitkilerinden kuru ve yaş olarak istifade edilir. Daha çok Ege, Akdeniz ve Marmara bölgelerinde üretilen yem bitkileri, fabrikalarda işlenerek kullanıma hazır hale getirilir. Besi hayvancılığında kullanılır.

F. SEBZECİLİK
Türkiye’de hemen her tür sebze yetiştirilmektedir. Sebze tarımı, tahıllardan farklı olarak sulama isteyen ve yoğun emek harcanarak üretilen ürünlerdir. Ayrıca kışın seracılık sayesinde üretimi devam ettirilerek kesintiye uğramaz.
Sebze üretiminde ilk sırayı Akdeniz Bölgesi alır. Bu bölgemizde kışlar ılık geçtiğinden seralarda kışın bile sebze üretilebilir. Ayrıca tarla sebzeleri de ilk önce bu bölgemizde üretilir.
Turfanda sebzecilik ise, bir mevsim başı üretim faaliyetidir. Bazı sebze ve meyvelerin, açık hava koşullarında erkenden yetiştirilip pazarlanması esasına dayanır. İlkbaharın erken başladığı yörelerimizde, sebze ve meyveler erken olgunlaşırlar ve 30 - 40 gün önceden pazarlara sunulurlar. Bu üretim faaliyetine turfanda sebzecilik, bu sebzelere de turfanda sebze denir.

G. MEYVELER
Fındık:
Ilıman iklim bölgelerinin bitkisidir. Kış sıcaklığının 5 - 6°C, yaz sıcaklığının da 20 - 25°C olduğu ve yıllık 1000 - 1500 mm yağış alan, ılıman ve serin iklim bölgelerinde yetişir. Don olayı ve yaz kuraklığı verimi düşürür.
Ülkemizde fındık tarımı, Karadeniz kıyılarında yaygındır. Özellikle Ordu, Giresun ve Trabzon illeri üretimin yarısından çoğunu sağlamaktadır. Daha sonra, Bolu ve Zonguldak illeri gelir. Karadeniz Bölgesi toplam üretimin % 80 den fazlasını karşılar. Marmara Bölgesi’nde de Sakarya ve İzmit çevresinde fındık üretimi yapılır.

Turunçgiller hangi meyvelerdir, nerelerde yetiştirilirler:
Narenciye adı da verilen bu ürünler portakal, mandalina, limon, greyfurt ve turunçtan oluşur. Anavatanı Güneydoğu Asya’dır. Soğuğa karşı çok hassastırlar. Kışın sıcaklığın 0°C nin altına düşmediği bölgelerde yetişebilir. Ayrıca, yüksek sıcaklık ve bol su isteyen bir bitkidir.
Bu özelliğinden dolayı turunçgil tarımı deniz kenarlarında yaygınlaşmıştır. Akdeniz Bölgesi’nin kıyı kesimi üretimin % 85'ini verir.
Geri kalanı ise Ege kıyılarındaki Muğla, İzmir, Aydın illeri sağlar. Kışları ılık geçtiğinden bir miktar da Rize kıyılarında yetiştirilir.
İncirin anavatanı neresidir, hangi bölgelerde yetişir: Anavatanı Doğu Akdeniz kıyılarıdır. Kışların ılık, yazların sıcak geçtiği, yıllık yağışın 600 - 700 mm olduğu denizel iklimlerde rahatça yetişebilir. Soğuğa karşı hassas olduğundan iç bölgelerimizde fazla yetiştirilemez.
İncir, en fazla Ege Bölgesi’ndeki Aydın ve İzmir çevresinde üretilir. (%90) Bundan başka, az miktarda Akdeniz ve Karadeniz kıyıları ile, Güney Marmara ve G. Doğu Anadolu’da üretilir.

Üzüm
nasıl iklim koşullarında yetiştirilebilr, nerelerde yetiştirişir, ekildiği bölgeler nerelerdir: Kışın -40°C sıcaklığa kadar dayanır. Yazın sıcaklığa ve kuraklığa dayanıklı bir bitki olduğundan ülkemizde hemen her bölgede yetiştirilir. Yazların yağışlı geçmesinden dolayı Karadeniz kıyılarında ve Doğu Anadolu’nun sıcaklığı yetersiz yüksek yerlerinde yetiştirilemez.
Üretim en fazla Ege Bölgesi’nde yapılmaktadır. G. Doğu Anadolu, İç Anadolu, Marmara ve Akdeniz bölgelerinde de üretilir. Özellikle Ege Bölgesi’nde Manisa, İzmir, Denizli yörelerinde üretilen çekirdeksiz üzüm kurutularak önemli bir kısmı ihraç edilir. Üzüm, soğuğa ve kuraklığa dayanıklı olduğundan, ülkemizde elma ile birlikte en yaygın olan meyvedir.

Elma:
Türkiye’de üzümle birlikte en çok yetiştirilen bir meyvedir. Çiçek açma döneminde düşük sıcaklıklardan etkilenir. Diğer dönemlerde -35°C ye kadar dayanabilir. Az kireçli ve derin topraklarda yüksek verim sağlar.
Elma üretimi, İç Anadolu’daki Niğde, Nevşehir, Konya çevresinde, Orta Karadeniz’de Amasya çevresinde, Akdeniz’de Isparta, Antalya ve Burdur çevresinde yaygındır.

Muz:
Tropikal bölge bitkisidir. Yetişmesi için yüksek sıcaklık ve bol nem gereklidir. Düşük sıcaklıklarda yetişemez ve don olayına karşı en hassas bitkidir. Türkiye’de, sadece Akdeniz Bölgesi’nde Antalya - Mersin arasındaki çok dar bir kıyı şeridinde tarımı yapılabilir.

Antep fıstığı:
Dünya’ nın oldukça sınırlı bölgelerinde yetişen ve meyvesi kuru yemiş olarak kullanılan bir bitkidir. Yaz kuraklığına ve sıcaklığına dayanıklı bir bitkidir. Ülkemizde en fazla Gazi Antep ,Şanlı Urfa ve Siirt çevresinde üretilmektedir.

Kayısı:
Ülkemizde karasal iklim bölgelerinin alçak yörelerinde yetiştirilmektedir. Kayısı üretimi en fazla Malatya, Elazığ, Konya, Ankara ve İzmir illerinde yapılır
Son düzenleyen Safi; 29 Ocak 2018 21:26
Electrify - avatarı
Electrify
Ziyaretçi
19 Şubat 2013       Mesaj #6
Electrify - avatarı
Ziyaretçi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
hangi ilimizde ne yetişiyor meyve sebze narenciye
ADANA : Pamuk ( Beyaz altın )
Adıyaman: Şeker pancarı ve karpuz
Ankara: Buğday
Ağrı: Şeker pancarı
Artvin: Başta fındık olmak üzere dut, nar,ve üzüm meyveleri de yetişir.
AFYON : Haşhaş
AMASYA : Elma
ANTALYA : Turunçgil ,Kesme Çiçek Üretimi
AYDIN : İncir
Bitlis: Buğday
Bilecik: Buğday
Bingöl: Ay çiçeği
Burdur: Gül ve gül yağı
BALIKESİR : Ayvalık ve Edremit Zeytini
BOLU : Seben Elması
BURSA : Şeftali, Gemlik ve Mudanya’nın Zeytini
BİTLİS : Tütün Üretimi
Çankırı: Arpa ve buğday başta olmak üzere bir çok tahıl ürünü.
ÇANAKKALE : Domates
ÇORUM : Leblebi
Denizli: Pamuk, buğday, arpa, baklagiller, nohut, haşhaş, şekerpancarı, tütün, anason, susam yetiştirilir
DİYARBAKIR : Karpuz
Elazığ: Buğday, arpa, tütün.
Erzincan: Üzüm
Erzurum: Pancar
Eskişehir: Kiraz ve vişne başta olmak üzere her türlü meyve
EDİRNE : Ayçiçeği-Pirinç
GAZİANTEP : Antepfıstığı
GÜMÜŞHANE : Kuşburnu Çayı ve Marmeladı
GİRESUN : Fındık
Hatay: Narenciye
HAKKARİ : Şemdinli Balı
İzmir: Üzüm
IĞDIR : Pamuk
ISPARTA : Elma, Gül
KAHRAMANMARAŞ : Tarhana
KARAMAN : Elma
KASTAMONU : Tosya Pirinci, Taşköprü Sarımsağı
KOCAELİ (İZMİT) : Değirmendere Fındığı, Yarımca Kirazı
KÜTAHYA : Tavşanlı Leblebisi
MALATYA : Kayısı
MANİSA: Üzüm, Tütün
MERSİN (İÇEL) : Anamur Muzu
MUĞLA : Sığla Ağacı ve Yağı
NEVŞEHİR : Üzüm Bağları ve Şarabı, Patates
NİĞDE : Elma, Patates
ORDU : Fındık, Bal
OSMANİYE : Yerfıstığı
RİZE : Çay, Anzer Balı
SAKARYA : Patates, Soğan
SAMSUN : Tütün
SİNOP : Boyabat Pirinci
TEKİRDAĞ : Şarköy Üzümü ve Şarabı, Ayçiçeği
TOKAT : Tütün
TUNCELİ : Tek dişli Munzur Sarımsağı
YOZGAT : Madımak
ŞANLIURFA : Pamuk
Son düzenleyen Safi; 29 Ocak 2018 21:37
bloom22 - avatarı
bloom22
Kayıtlı Üye
26 Şubat 2013       Mesaj #7
bloom22 - avatarı
Kayıtlı Üye
Anadolu birçok meyve türlerinde olduğu gibi kirazın da en eski kültürünün yapıldığı bir yerdir. Yapılan çalışmalarla kirazın gen merkezinin Transkafkasya, Küçük Asya civarı ve İran olduğu belirlenmiştir.

Yabani kirazların yoğun olarak bulunduğu Hazar denizi ile Karadeniz arasındaki bölgenin kirazın Anavatanı olduğu kabul edilmektedir. Memleketimizde de Kuzey Anadolu Dağları ve Doğu Toroslar'da yabani tiplere bol miktarda rastlanmaktadır.

Dünyada geniş bir yayılmaya sahip olmakla beraber ticari üretimi bazı ülkelerde yoğunlaşmıştır. A.B.D, Türkiye, Almanya, İtalya, Fransa, Bağımsız Devletler Topluluğunun Avrupa kısmı önemli üretici ülkelerdir. Ülkemiz iklim şartlarına bağlı olarak A.B.D.'den sonra: genellikle ikinci sırada yer almaktadır. Üretim miktarı bakımından dünyada ikinci durumda olmamıza rağmen, üretim kalitesi ve ihracat miktarı bakımından durumumuz istenilen düzeyin çok altındadır.

BAHÇE KURULMASI
Kiraz yetiştiriciliğinde problemlerin büyük kısmı henüz bahçe kurulurken yapılan hatalara dayanmaktadır. Tek çeşitle bahçe kurulması, genellikle derin dikim verim ve ağaç sağlığını etkilemektedir. Kiraz bahçesi kuruluş aşamasında iyi bir planlama yapılmalı ve ilk yıllarda gerekli kültürel tedbirler ihmal edilmemelidir.

Ülkemizde genellikle eski bahçeler tek çeşitle kurulmuştur. Tek çeşitle bahçe kurulması yetersiz döllenme ve/veya hiç döllenmemeye sebep olmaktadır. Hasada yakın dönemde dolu veya yağmur yağışları olursa üreticiler büyük zarar görmektedir. Bu yüzden hiçbir yetiştirici tek çeşitle kiraz bahçesi kurmamalıdır. Her bahçede en azından 4-5 çeşit yer almalı; bu çeşitlerde birbiri ile uyuşur (birbirini döller) çeşitler olmalıdır.

ÇEŞİT SEÇİMİ ve DÖLLENME
Kiraz bahçesi kurulurken çeşit seçimine dikkat edilmelidir. Bahçe tek bir çeşitle tesis edilmemeli, tozlayıcı çeşitlerle beraber kurulmalıdır. Tozlayıcı çeşitlerin çiçeklenme zamanlarının ana çeşidin çiçeklenme dönemiyle çakışmasına dikkat edilmelidir.

Kiraz çeşitlerinin çoğu kendine kısırdır. Kendine kısırlığın yanı sıra bir de grup uyuşmazlığı söz konusudur. Birkaç çeşit hariç kirazlar kendi kendini dölleyemezler. Dölleyîci çeşit yoksa genellikle her 100 çiçekten 3-5'i meyveye dönüşür. Ekonomik anlamda her 100 çiçeğin 25'inin meyve bağlaması yeterli görülebilir. % 25-40 iyi verim; % 40'dan fazla meyve bağlaması ise mükemmeldir. Uygun şartlarda meyve tutumu % 70-80 olabilmektedir.
Dölleyici çeşit seçimi için bazı standart ölçülere uyulması gerekir. Bu ölçüler şöyle sıralanabilir;
? Dölleyici çeşit de iyi bilinen standart bir çeşit olmalıdır.
? Dölleyici çeşit bilimsel çalışmalarla belirlenmiş, ispatlanmış bir çeşit olmalıdır.
? Dölleyici çeşitlerin de ekonomik değeri olmalıdır.
? Dölleyici çeşit bölge şartlarına uygun olmalıdır ( Pazar istekleri.yağmur durumu vs.)
? Bu teknik özelliklerin yanı sıra dölleyici çeşitler çiftçi tarafından sevilen ve benimsenen çeşitler olmalıdır. Ağaç sayısı bakımından genel bir oran olarak dölleyîci sayısı 1 /9 şeklinde düşünülebilir.

TİCARİ KİRAZ BAHÇESİ KURMAK İÇİN YER SEÇİMİ
Yer ve Yöney:
Rakımın 1000 m veya daha yüksek olduğu arazilerde güneye bakan yamaçlarda uyanma erken olacağı için;geç ilkbahar donlarından zararlanma görülebilir. Don tabanı oluşturan, etrafı tepelerle çevrili çukur ve taban yerler de uygun değildir. Su tutma kapasitesi yüksek, ağır ve taban yerler de kirazın gençlik kısırlığı dönemini kısalttığı gibi ömrünü de kısaltır.

Ağır ve taban yerlerdense, meyilli ve yamaç yerler daha uygundur. Hafif meyilli, hava akımının tatlı bir şekilde olduğu.şiddetli rüzgarlara açık olmayan yerler kirazlar için uygundur. Çiftçi hafif meyilli bir araziye sahipse ve birkaç türle bahçe kurmayı düşünüyorsa, drenajı daha iyi olan meyilli yerlere kirazları dikmelidir.
İklim:
Kiraz tam anlamıyla bir ılıman iklim meyvesidir. Yüksek yaz sıcaklarından hoşlanmadığı gibi düşük kış soğuklarından da zarar görür. Aşırı yaz sıcakları genel anlamda bitki gelişimini yavaşlatır.

Su sıkıntısı olan yerlerde meyve kalitesini düşürür. Bazı çeşitlerde çift pistil (ikiz meyve) oluşumunu artırarak pazar değerini düşürür.
Düşük sıcaklık zararlanmaları birkaç yönüyle önemlidir. Don derinliğinin fazla işlediği topraklarda doğrudan köklerin donması, dal birleşme noktalarında zararlanma, çiçek gözleri veya çiçeklerin donması, gövde yanma ve yarılmaları belli başlı iklim zararlanmalarıdır. Doğrudan köklerin donması ile dal birleşme noktalarının zararlanması ender rastlanabilecek bir durum ise de bölgenin uzun yıllar ortalamalarına göre minimum sıcaklıklarının bilinmesi riski önleme bakımından önemlidir.

Gelişmiş ülkelerde ve büyük bahçelerde don riski otomatik olarak çalışan rüzgar pervaneleri, sisleyici ve dumanlayıcılarla kontrol edilmektedir. Genellikle çiçeklenme dönemindeki don olayı açık ve rüzgarsız gecelerde olacağı için, bazı korunma tedbirleri uygulanabilir. Bahçenin değişik yerlerinde önceden hazırlanan yanık yağ emdirilmiş sap-saman artıkları veya talaş, lastik gibi şeylerin don beklentisi olan gecelerde yakılması bir dereceye kadar korunma sağlar.

Kış mevsimi içerisinde - 20 derece; kışın hemen başı ile sonuna doğru ise - 15 derece ekstrem (tehlikeli) dereceler sayılabilir. Bu derecelerin altındaki soğuklar ağaçlara da zarar verirler. Tomurcuk patlamasından sonraki dönemlerde -5 derecenin iki saat sürmesinin bütün çeşitlerde ekonomik zarar yapacağı beklenilmelidir.

Yağışlar:

Teorik olarak 600 mm.den daha fazla yağış alan yerlerde kiraz yetiştiriciliği yapılabilir olarak kabul edilmişse de.dışsatıma yönelik kaliteli kiraz yetiştiriciliğinde bu ölçü pek bir şey ifade etmez. Kiraz yetiştiriciliğinde yağışın toplam miktarından ziyade .dağılımı önemlidir. Bu yüzden kaliteli kiraz üretimi için sulama gereklidir. Çünkü kalite unsurlarının geliştiği dönem ülkemiz genelinde yağışsız bir dönemdir.

"Ben" düşme döneminden önceki yağışlar olumlu etki yaparlar. Çiçeklenme dönemi ite hasada yakın dönemlerdeki yağışların etkisi ise olumsuzdur. Sulanmadan yapılan yetiştiricilikte, meyve tutumundan itibaren "ben" dönemine kadar ki yağış miktarı . ile.hasattan sonraki yağış miktarları önem taşır. Kış süresince meydana gelen bol yağışlar kirazın kritik dönemleri için pek anlam ifade etmez. "Ben" döneminden önceki yağışlar o yılın meyve kalitesine; hasattan sonraki yağışlar ise gelecek yılın meyve gözlerinin gelişimine katkıda bulunur.

Toprak:
Kirazlar toprak yönünden seçicidir, iyi drene edilmiş, derin, verimli, havadar, organik madde yönünden zengin topraklar isterler. Nehir ve çay kenarlarındaki alüvyal topraklar ile, dağ ve tepe yamaçlarının eteklerindeki yumuşak ve derin topraklar kiraz yetiştirmeye uygundur.

Anaç seçimi de toprak tipi ve yapısıyla doğrudan ilgilidir. İdris veya kuşkirazı anaçlı fidan seçimi gündeme geldiğinde genellikle taban ve sulu yerlere kuşkirazı anaçlı fidan önerilir. Toprağa uygun anaç seçimi bakımından, taşlı-kumlu topraklar ile suyun kısıtlı olduğu veya sulama suyunun bulunmadığı yerlerde idris anacı kullanılabilir.

Bahçenin Planlanması:
Kültürel işlemlerin kolay ve rahat yapılabilmesi, ağaçların güneş ve topraktan eşit yararlanması amacıyla, ağaçlar belli bir düzende dikilirler. Arazinin şekli, eldeki alet- ekipman, toprağın yapısı, ara tanmına ihtiyaç olup olmadığı gibi hususlar göz önünde bulundurularak; dikdörtgen, kare, satranç, üçgen dikim şekillerinden birisine karar verilir.

Dikim:
Dikim tahtası kullanılarak yapılmalıdır. Dikimden önce, fidanın kökündeki söküm yaraları sağlam yerlerine kadar kesilerek temizlenir. Saçak köklerin de uzun tasımlan kesilerek kısaltılır. Kök tuvaleti ( kök budaması) yapılmadan fidan dikilmemelidir. Aşı noktası dikim tahtasının hemen üstünde olmalıdır. Kökler hafifçe toprağa bastırılır. Üst topraktan atılarak fidanın kökü kapatılır. Kökler kapandığında toprak çiğnenerek sıkıştırılır. Tekrar toprak doldurularak düzlenir ve hafifçe sıkıştırılır.

Dikimden sonra can suyu verilmesi tutma miktarına çok etkilidir. Bu yüzden imkan varsa mutlaka can suyu verilmelidir. Can suyu vermekle toprakla köklerin teması sağlanmış olur. Böylece kökler uygun toprak ısısı bulur bulmaz çalışmaya başlarlar.

Rüzgarın etkili olduğu yerlerde fidanlar için koruyucu herek dikimi önerilebilir. Şiddetli yağış ve rüzgarlardan sonra^ bahçenin gezilerek kontrol edilmesi, eğilen veya kımıldayan fidanların yeniden düzeltilerek sıkıştırılması gerekebilir.

BAHÇENİN BAKIMI
Toprak İşleme:
Toprak işleme genel olarak, toprağın havalandırılması,yabancı ot mücadelesi, gübrelerin toprağa karıştırılması, nemin muhafaza edilmesi, kış yağışlarının faydasını artırmak, sulamadan sonra kaymak tabakasını kırmak, bazı zararlılarla mücadeleye yardımcı olmak amacıyla yapılan bir işlemdir.
Toprak işlemeli sistemde, sonbaharda yaprak dökümünden sonra bahçe pullukla sürülür. Bu sürümde amaç derin sürüm değil; yüzlek sürüm olmalıdır. Yaprak artıklarını toprağa karıştırmak ve kiraz sineği larvalarını öldürmek amacıyla önerilir bir işlemedir, işleme derinliği 10-12 cm'yi geçmemelidir.

Gübreleme:
Gübreleme; genel olarak eksikliği duyulan bitki besin elementlerinin bitkilere verilmesidir. Tanımdan da anlaşılacağı gibi sadece toprak uygulamaları değil.yapraktan yapılacak uygulamalar da gübrelemedir.
Gübrelemenin istenilen etkiyi göstermesi için, bazı kurallara uyulması gerekir:
? Kullanılacak gübre amaca uygun olmalıdır
? Bitkinin ihtiyacı kadar gübre verilmelidir.
? Gübre usulüne uygun verilmelidir.
? Gübre uygun zamanda verilmelidir.
Kirazlarda kimyasal gübreleme titizlik isteyen bir konudur. Toprak ve yaprak analizleriyle beraber, çiftçinin gözlemleri de önemlidir. Sadece bitki gelişmesinin teşvik edilmesine yönelik bir gübreleme, gençlik kısırlığı dönemini uzatarak, azman fakat verimsiz bahçeler meydana getirir. Gübrelemede azot- fosfor- potasyum dengesinin iyi kurulması gerekir. Bu dengenin kurulması, verime yatmada oldukça nazlı davranan kirazlar için diğer meyvelerden daha önemlidir.

Sulama:
Kirazda sulama, fidan dikimindeki "can suyu" ile başlar. Dikim ilkbaharda da yapılsa; sonbaharda da yapılsa can suyu faydalıdır. Kirazlar kuru toprak ve havadan hoşlanmazlar. Buna karşılık topraktaki, aşırı suyu da sevmezler. Bu yüzden ne toprak kupkuru kalmalı; ne de çamur haline getirilmelidir. Salma sulama, özellikle göllendirerek sulama hiç uygun değildir. Sulama esnasında ve sonrasında köklerin oksijensiz kalması önlenmelidir. Ben döneminden itibaren, hasada 4-5 gün kalıncaya kadar kirazlar susuz kalmamalıdır. Bu dönemde toprak devamlı olarak hafifçe nemli tutulabilirse, mükemmel irilik ve kalite elde edilir.

Yetişkin ağaçlarda sulama yapılırken, kök boğazı çevresi sulanmamalıdır. Sulama düzeni oluşturulurken, bitki gövdesinden 2-3 metre dışarıdan setler yapılır. Çiftçilerimizin çoğu, zaten setleri bu şekilde hazırlamaktadır. Bu setlerin içi değil dışı sulanmalıdır. Çünkü etkili kök dağılma alanı gövdede değil, taç izdüşümündedir. Gübreleme ve sulamanın taç izdüşümüne yapılması, hem kök yayılmasını teşvik eder, hem de kök boğazını mantari hastalıklardan korur. Hasattan sonra da kirazların sulanmaya ihtiyacı vardır.

Budama:
Ağaçlar için yapılan her şey fizyolojik dengenin daha erken sağlanması, bu ahenk ve dengenin mümkün olduğu kadar uzunca sürdürülmesi amacına yöneliktir.
Budama da genel anlamda bu amacın gerçekleşmesi için yapılan çabaların en önemlilerinden birisidir. Işık yoğunluğunu artırmak amacıyla düzenli, kuvvetli ve dengeli taç oluşturmak, asimilasyonu artırmak amacıyla bazı dallan uzun bırakmak veya hiç kesmemek dar açılan genişletmek, zayıf büyüyen dalların açılarını daraltmak, fazla dalların bir kısmını seyreltmek, diğer dallan eğmek-bükmek fizyolojik denge kurulmasını hızlandıracak tedbirler olarak uygulanabilir.

Sürgün oluşumunun azaldığı ileri dönemlerde ise, dallan kısa kesmek, açılan genişlemiş dalların açılannı düzeltmek, meyve gözü ve dal seyreltmesi yapmak, düzenli azotlu gübre kullanmak gerekebilir.
Budama, meyve ağaçlarının düzgün ve kuvvetli bir taç oluşturmalarını sağlamak, verim çağında uzun kalmalarını temin etmek, kuvvetten düşmüş ağaçlan yeniden güçlendirerek bir süre daha yüksek kaliteli meyve vermelerini sağlamaktır.

Budama sadece makasla dal kesimi gibi düşünülmemelidir. Dalların açılarının düzeltilmesi, eğilmesi, bükülmesi gibi uygulamalar da budamadır. Dal kesimi şeklindeki uygulamalar erken ilkbaharda yapılabilirler.

Yaz budaması, ağaçların şekillendirilme yıllarında mutlaka yapılması gereken teknik bir uygulamadır. Yaz budamaları yapılmadan iyi bir taç oluşumunun sağlanması zor olduğu gibi.gençlik kısırlığı devresinin kısaltılması da hemen hemen imkansızdır. Sürgünlerin yeşilden odunlaşmaya başladığı günlerde da) seçimi, eğme, bükme, uç alımı ve gerekliyse dal seyreltme şeklinde yapılmalıdır. Çok erken veya çok geç yapılmamalıdır.

Bakteriyel kanser vb. hastalıkların bulaşma ve yayılmasını önlemek amacıyla budamada kullanılan makas ve testereler çok sık alarak temizlenmelidir. Pratik olarak bir ağaçtan öbür ağaca geçerken mutlaka temizlenmelidir. Bu maksatla dezenfektanlar kullanılabildiği gibi, çamaşır suyu da sulandırılarak kullanılabilir. Bir ölçü çamaşır suyuna 3-4 ölçü su eklenerek basit bir temizleme karışımı elde edilebilir.

Kirazlar kalın ve zamansız dal kesimlerinden hoşlanmazlar. Bu yüzden dikimden sonraki birkaç yılda taç oluşturulmalı, daha sonra mecbur kalınmadıkça kalın dal kesiminden kaçınılmalıdır. Mecburen kalın dal kesilecekse, budama mevsimi içinde kesilmeli, kesim yeri aşı macunuyla kapatılmalıdır. Hasat esnasında veya başka zamanlarda kınlan, ayrılan, yaralanan dallar ise ağaçlarda kuru olarak bırakılmamalı, ağaçtan uzaklaştırarak yara yerleri macunlanmalıdır. Budama aynı zamanda kaliteli meyve elde edilmesi için de vazgeçilmez bir uygulamadır.

HASTALIK - ZARARLILAR VE MÜCADELESİ
Kirazlarda yaygın olarak görülen hastalıklar bakteriyel kanser (Pseudomonas syringae), dal yanıklığı (Pseudomonas morsprunorum) ve monilyadır (Monilia taxa). Kiraz yetiştiriciliğinin yaygın olduğu yerlerde bakteriyel kanser daha tahripkar ve endişe vericidir. Henüz tamamen kontrol edilebilir olmamakla beraber, bazı tedbirlerle şiddet ve zararı azaltılabilmektedir.

HASAT
Kiraz hasadı fazla işgücü isteyen bir iştir. Geniş bahçelerde hasat konusu önceden planlanmalı ve zamanında bitirilmelidir. Bazen hasadın iki defada yapılması da gerekebilir.

Meyve özelliği bakımından kiraz ne erken ne de geç hasat edilebilir. Erken hasat edildiğinde açık renkli, az tatlı ve küçük meyve elde edilir. Geç kalındığında ise, kirazın dayanıklılığı azalır, meyve yumuşar, kararır ve saplan kurur. Bu yüzden tam zamanında hasat edilmelidir. Bakım şartlan "iyiyse, hasattan önceki 8-10 gün içerisinde çok önemli miktarlarda irilik, miktar artışı sağlanabilir.

Sapsız olarak da hasat yapılmaz. Satışta kirazın saplarının yeşil olması arzu edildiğinden, saptan tutularak sapın örselenmesine meydan vermemelidir. Meyvenin koparıldığı yerde gelecek yılın meyve gözleri de bulunduğundan, çıtanakların tartmamasına özen gösterilmelidir. Toplama kovalan çok büyük olmamalı, içerisine yumuşak bez veya havalı plastik geçirilerek berelenme ve ezilme önlenmelidir. Biriktirme kasaları bahçenin en gölge ve serin yerinde olmalı, toplanan meyveler güneşte bırakılmamalıdır. Seçim ve ambalajlama bahçede yapılacaksa, uygun olmayan meyveler hemen ayıklanmalıdır.

Yoğun olarak kiraz yetiştirilen bölgelerimizde pazarlama sorunu yoktur. İhraç edilecek kirazlar bazı işlemlerden geçmek zorundadır. Ön soğutma bu işlemlerin en önemlisidir ve bu işlem yapılmadan rekabete dayalı ve gerçek değerde ihracat yapılması imkansızdır. Ön soğutma işlemi ciddi çalışan ihracatçılar tarafından yapılmaktadır. Ön soğutmada kirazlar kısa bir sürede (8 dakika) 4 derecenin altında soğutulurlar. Böylece bozulmalar önlenmiş, dayanıklılık artırılmış ve meyvelere dinçlik kazandırılmış olur.

Daha sonra kirazlar soğuk zincirin dışına hiç çıkmadan seçilir, boylanır ve Pazar isteklerine göre ambalajlanırlar.
İhraç edilecek kirazlarda bazı özellikler bulunmalıdır:
? Ürün iri iyi kaliteli ve homojen olmalıdır
? Meyveler çeşide has renk ve tat da olmalıdır.
? (0900 Ziraat çeşidi için) meyve çapı 24mm. den fazla olmalıdır.
? Meyveler tozsuz, kirşiz, eziksiz, yarasız ve saplı olmalıdır.
? Meyvede insan sağlığına zararlı ilaç kalıntısı olmamalıdır.
? Seçim çok iyi yapılmalı, ambalaj iyi malzemeyle yapılmalıdır.
? Kirazlar kesinlikle kurtsuz olmalıdır. umarım yardımcı olmuşumdur
Son düzenleyen Safi; 29 Ocak 2018 21:38
Hayat fırtına demek değil, fırtınanın altında dans öğrenmektir.
_GüzelikMeleği_ - avatarı
_GüzelikMeleği_
Ziyaretçi
26 Şubat 2013       Mesaj #8
_GüzelikMeleği_ - avatarı
Ziyaretçi

Benzer Konular

20 Nisan 2014 / Misafir Soru-Cevap
20 Ocak 2011 / sEnCee?? Cevaplanmış
12 Mayıs 2011 / cangöz Soru-Cevap
10 Haziran 2007 / P.u.S.u Taslak Konular
1 Ocak 2012 / Misafir Soru-Cevap