Arama

Özbekistan müziği hakkında bilgi verir misiniz?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 22 Temmuz 2017 Gösterim: 5.181 Cevap: 1
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
3 Nisan 2011       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Özbekistan müziği hakkında bilgi verir misiniz?
EN İYİ CEVABI Safi verdi

Özbek Müziği


Özbek Müziğinin coğrafyasını bu günkü Özbekistan'la sınırlandırmak, oldukça eksik bir yaklaşım olur. Geleneksel Özbek müziğinin sınırları Özbekistan'dan başka başta Afganistan, Tacikistan, Kazakistan, eski Horasan bölgesi olarak kısmen Türkmenistan ve İran'ın doğusuna kadar uzanmaktadır. Timur döneminde devlet sınırları İdil(Volga)den Hindistan'da Ganj nehrine, Tanrı dağlarından İzmir ve Şam'a kadar genişlemişti. Bugünkü Uygur Özerk bölgesi olan Doğu Türkistan'da 15inci yüzyıl başlarında kurulan Kaşkar-Turfan hanlığı da Taşkent'le çok yakın ilişki içindeydi. Türkleşen ve Müslümanlaşan Moğolların da aynı coğrafyanın halkına karıştığını da hesaba katarsak bu kültürün oldukça zengin bir etnik altyapısı olduğunu söyleyebiliriz. Bütün bu tarihi ve sosyal yapıyı göz önüne alarak bugün Özbek müziği diye adlandırılan müzik kültürünün Orta Asya konar-göçer Türk kültürüne İslam, Moğol, Fars ve Hint kültürlerinin de etkileriyle şekillenmiş çok katmanlı bir müzik kültürü olduğu düşünülebilir.
Sponsorlu Bağlantılar

Geleneksel Özbek müziğini kabaca üç kategoride değerlendirebiliriz. Birbirlerinden çok kesin çizgilerle ayrılmamakla birlikte bunlar, Makam müziği diye adlandırılan klasik Özbek müziği, Halk müziği ve destan müziğidir. Aslında başlı başına bir Özbek halk müziğinden söz etmek pek de kolay görünmüyor. Çünkü örneklerin birçoğu Uygur, Türkmen ve Kazaklarda da yaşatılmakta ancak bölgenin geleneksel icra tavrından söz edilebilir.

Özbek müziğini Orta Asyanın diğer Türk müziklerinden farklı kılan yanı konar-göçerlerin müziklerindeki bireysellikten ve serbestlikten uzaklaşarak daha disiplinli bir ritmik ve melodik yapıya sahip oluşudur. "Koşuk" ya da "aşule" diye adlandırılan türküler genellikle başından sonuna kadar sabit bir usulle icra edilir ve tekrarlanan melodiler içerir. Birden fazla kişinin aynı anda icra edebileceği bir biçimde yaratılmış olmalarının yerleşik kültürle yakından ilgili olduğunu düşünülebilir. Bir başka icra özelliği de yoğun gırtlak nağmeleriyle ve glisandolarla ( bir sesten diğerine kayarak geçme özelliği) süslenmiş olmasıdır.

Halk müziğinin bir türü olarak ta değerlendirebileceğimiz destan müziği "bahşı" denilen ozanların bir ya da birkaç çalgı eşliğinde halk hikâyelerini müzikle anlatmalarıdır. Destan müziğinde her şiirin kendine mahsus bir müziği bulunmaz. Belli müzik kalıplarına birçok şiir uyarlanabilir. Yani melodik repartuar sözel olana göre daha sınırlıdır. "Gorogli" (Köroğlu), "Behram ve Gülendam", "Güzelhan ve Mahmudcan", "Tahir ve Zühre", "Aşık Garip ve Şahsenem", "Necep Oğlan" en bilinen Özbek destanlarıdır.

Özbek halk müziği, Buhara, Semerkant gibi tarihi şehirlerde ve civarında biraz daha makamsal ve ağdalı iken Afganistan'ın kuzeyinde ve Horasan'da daha sade köy müzikleri şeklinde ortaya çıkmaktadır. Harezm bölgesinde ise gerek müzikal yapı gerekse lehçe olarak Azerbaycan ve Türkmen müziğine yakınlık dikkat çeker. Özbekistan'da yaşayan Karakalpak'ların müziklerini de aynı grupta değerlendirilebilir. Hazar Denizinin doğusunda yaşayan Karakalpaklar Azeri ve Özbek kültürleri arasında bir noktada yer alırlar.

Makam müziği de denilen klasik Özbek müziğindeki makam sözcüğünün bizdeki makam sözcüğü ile aynı şeyi ifade etmediğinin altını çizmek gerekir. Özbek ve Uygur müziğinde makam bir ses dizisini ve seyir özelliklerini belirlemekle kalmayıp aynı zamanda ezgileri belli olan büyük formları ifade eder. Makamları halk müziğinin diğer türlerinden ayıran en önemli özelliği onların büyüklüğü ve çok bölümlü oluşudur.

Çeng: Özbeklerin günümüzde çeng adıyla andıkları çalgı, bir çeşit santurdur. Ondört grup teli vardır. Pesdeki iki grup ikişer diğerleri ise üçer telden oluşur. Teller, diyatonik sıra ile yerleşmiştir. Zahme ile vurularak çalınır.

Organolojinin “açık arplar” arasında incelendiği çalgılardandır. Açık arplar, “yay-arp” ve “köşeli arp” olmak üzere iki türe ayrılır. Çeng ikinci türdendir. Açık arplarda, teller burgulukla ses kutusu arasına gerilir. En uzun (ve en pest) telin önünde hiçbir şey yoktur. Kapalı arplarda ise, bir açı oluşturan burguluk ve ses kutusunun iki ucunu birleştiren bir üçüncü parça vardır. Bu parça, modern batı arpında olduğu gibi, en uzun telin önünde olup ona paralel olarak yer alır.

Yay-arplar, burgular ve ses kutusu (tınlatıcı / rezonatör) aynı ağaç parçasından yapıldığı ve bir yay oluşturan bu ikisinin arasına tellerin gerildiği en ilkel arplardır. Bilinen ilk örnekleri M.Ö. Anadolu, Mezopotamya ve Mısır uygarlıklarına ait olan yay-arpların geçmişi binlerce yıl öncesine uzanır. Köşeli arplar ise, daha sonraki çağlarda yine aynı bölge uygarlıklarında kullanılmaya başlamıştır. Bu tür arplarda düz veya kavisli olan ses kutusu ile burguluk yaklaşık 70°'lik bir açı yapar. Bazı tasvirlerdeki arplarda, bu açının 90°'ye kadar çıktığı görülebilir.
64784d1500739832 ozbekistan tarihi 1

Binlerce yıl boyunca Anadolu, Mezopotamya ve Mısır uygarlıkları yanı sıra Orta Asya ve Uzak Doğuda da kullanılan köşeli arpların tarih sahnesinden en son çekileni Osmanlı “çengi”dir. XVII. yüzyılın son çeyreğine kadar kullanıldığı anlaşılan “çeng”; gerek yapımı, çalması, taşınması ve akort etmesi gibi konularda yaşanan güçlükler, gerekse tambur ve santur gibi telli çalgılara gösterilen ilginin artması ve benzeri etkiler nedeniyle tarih sahnesinden çekilmiştir.

Giccak: Yaylı bir çalgı olan giccak, en yaygın Özbek halk çalgılarından biridir. Eskiden üç telli olan giccak, dörtlü aralıklarla akortlanırken günümüzde tel sayısı dörde çıkarılmıştır. Akort sistemi çalıcıya göre değişmektedir. Küremsi bir ağaç teknesi ve 40-45 cm boyunda silindirik bir sapı vardır. Göğüs, deriden yapılır. Sol diz üzerinde dik tutularak çalınır.

Sato: Dört telli, yaylı çalgıdır. Oval ve fazla derin olmayan bir teknesi ve uzun bir sapı vardır. Sap üzerinde ağaçtan perdeleri vardır. Müzik tek telde çalınır. Göğüs ağaçtandır ve üzerinde iki delik bulunur. Giccak gibi diz üzerinde dik tutularak çalınır.

DEVAMI Özbekistan Tarihi
Son düzenleyen Safi; 22 Temmuz 2017 18:46
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
22 Temmuz 2017       Mesaj #2
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.

Özbek Müziği


Özbek Müziğinin coğrafyasını bu günkü Özbekistan'la sınırlandırmak, oldukça eksik bir yaklaşım olur. Geleneksel Özbek müziğinin sınırları Özbekistan'dan başka başta Afganistan, Tacikistan, Kazakistan, eski Horasan bölgesi olarak kısmen Türkmenistan ve İran'ın doğusuna kadar uzanmaktadır. Timur döneminde devlet sınırları İdil(Volga)den Hindistan'da Ganj nehrine, Tanrı dağlarından İzmir ve Şam'a kadar genişlemişti. Bugünkü Uygur Özerk bölgesi olan Doğu Türkistan'da 15inci yüzyıl başlarında kurulan Kaşkar-Turfan hanlığı da Taşkent'le çok yakın ilişki içindeydi. Türkleşen ve Müslümanlaşan Moğolların da aynı coğrafyanın halkına karıştığını da hesaba katarsak bu kültürün oldukça zengin bir etnik altyapısı olduğunu söyleyebiliriz. Bütün bu tarihi ve sosyal yapıyı göz önüne alarak bugün Özbek müziği diye adlandırılan müzik kültürünün Orta Asya konar-göçer Türk kültürüne İslam, Moğol, Fars ve Hint kültürlerinin de etkileriyle şekillenmiş çok katmanlı bir müzik kültürü olduğu düşünülebilir.
Sponsorlu Bağlantılar

Geleneksel Özbek müziğini kabaca üç kategoride değerlendirebiliriz. Birbirlerinden çok kesin çizgilerle ayrılmamakla birlikte bunlar, Makam müziği diye adlandırılan klasik Özbek müziği, Halk müziği ve destan müziğidir. Aslında başlı başına bir Özbek halk müziğinden söz etmek pek de kolay görünmüyor. Çünkü örneklerin birçoğu Uygur, Türkmen ve Kazaklarda da yaşatılmakta ancak bölgenin geleneksel icra tavrından söz edilebilir.

Özbek müziğini Orta Asyanın diğer Türk müziklerinden farklı kılan yanı konar-göçerlerin müziklerindeki bireysellikten ve serbestlikten uzaklaşarak daha disiplinli bir ritmik ve melodik yapıya sahip oluşudur. "Koşuk" ya da "aşule" diye adlandırılan türküler genellikle başından sonuna kadar sabit bir usulle icra edilir ve tekrarlanan melodiler içerir. Birden fazla kişinin aynı anda icra edebileceği bir biçimde yaratılmış olmalarının yerleşik kültürle yakından ilgili olduğunu düşünülebilir. Bir başka icra özelliği de yoğun gırtlak nağmeleriyle ve glisandolarla ( bir sesten diğerine kayarak geçme özelliği) süslenmiş olmasıdır.

Halk müziğinin bir türü olarak ta değerlendirebileceğimiz destan müziği "bahşı" denilen ozanların bir ya da birkaç çalgı eşliğinde halk hikâyelerini müzikle anlatmalarıdır. Destan müziğinde her şiirin kendine mahsus bir müziği bulunmaz. Belli müzik kalıplarına birçok şiir uyarlanabilir. Yani melodik repartuar sözel olana göre daha sınırlıdır. "Gorogli" (Köroğlu), "Behram ve Gülendam", "Güzelhan ve Mahmudcan", "Tahir ve Zühre", "Aşık Garip ve Şahsenem", "Necep Oğlan" en bilinen Özbek destanlarıdır.

Özbek halk müziği, Buhara, Semerkant gibi tarihi şehirlerde ve civarında biraz daha makamsal ve ağdalı iken Afganistan'ın kuzeyinde ve Horasan'da daha sade köy müzikleri şeklinde ortaya çıkmaktadır. Harezm bölgesinde ise gerek müzikal yapı gerekse lehçe olarak Azerbaycan ve Türkmen müziğine yakınlık dikkat çeker. Özbekistan'da yaşayan Karakalpak'ların müziklerini de aynı grupta değerlendirilebilir. Hazar Denizinin doğusunda yaşayan Karakalpaklar Azeri ve Özbek kültürleri arasında bir noktada yer alırlar.

Makam müziği de denilen klasik Özbek müziğindeki makam sözcüğünün bizdeki makam sözcüğü ile aynı şeyi ifade etmediğinin altını çizmek gerekir. Özbek ve Uygur müziğinde makam bir ses dizisini ve seyir özelliklerini belirlemekle kalmayıp aynı zamanda ezgileri belli olan büyük formları ifade eder. Makamları halk müziğinin diğer türlerinden ayıran en önemli özelliği onların büyüklüğü ve çok bölümlü oluşudur.

Çeng: Özbeklerin günümüzde çeng adıyla andıkları çalgı, bir çeşit santurdur. Ondört grup teli vardır. Pesdeki iki grup ikişer diğerleri ise üçer telden oluşur. Teller, diyatonik sıra ile yerleşmiştir. Zahme ile vurularak çalınır.

Organolojinin “açık arplar” arasında incelendiği çalgılardandır. Açık arplar, “yay-arp” ve “köşeli arp” olmak üzere iki türe ayrılır. Çeng ikinci türdendir. Açık arplarda, teller burgulukla ses kutusu arasına gerilir. En uzun (ve en pest) telin önünde hiçbir şey yoktur. Kapalı arplarda ise, bir açı oluşturan burguluk ve ses kutusunun iki ucunu birleştiren bir üçüncü parça vardır. Bu parça, modern batı arpında olduğu gibi, en uzun telin önünde olup ona paralel olarak yer alır.

Yay-arplar, burgular ve ses kutusu (tınlatıcı / rezonatör) aynı ağaç parçasından yapıldığı ve bir yay oluşturan bu ikisinin arasına tellerin gerildiği en ilkel arplardır. Bilinen ilk örnekleri M.Ö. Anadolu, Mezopotamya ve Mısır uygarlıklarına ait olan yay-arpların geçmişi binlerce yıl öncesine uzanır. Köşeli arplar ise, daha sonraki çağlarda yine aynı bölge uygarlıklarında kullanılmaya başlamıştır. Bu tür arplarda düz veya kavisli olan ses kutusu ile burguluk yaklaşık 70°'lik bir açı yapar. Bazı tasvirlerdeki arplarda, bu açının 90°'ye kadar çıktığı görülebilir.
64784d1500739832 ozbekistan tarihi 1

Binlerce yıl boyunca Anadolu, Mezopotamya ve Mısır uygarlıkları yanı sıra Orta Asya ve Uzak Doğuda da kullanılan köşeli arpların tarih sahnesinden en son çekileni Osmanlı “çengi”dir. XVII. yüzyılın son çeyreğine kadar kullanıldığı anlaşılan “çeng”; gerek yapımı, çalması, taşınması ve akort etmesi gibi konularda yaşanan güçlükler, gerekse tambur ve santur gibi telli çalgılara gösterilen ilginin artması ve benzeri etkiler nedeniyle tarih sahnesinden çekilmiştir.

Giccak: Yaylı bir çalgı olan giccak, en yaygın Özbek halk çalgılarından biridir. Eskiden üç telli olan giccak, dörtlü aralıklarla akortlanırken günümüzde tel sayısı dörde çıkarılmıştır. Akort sistemi çalıcıya göre değişmektedir. Küremsi bir ağaç teknesi ve 40-45 cm boyunda silindirik bir sapı vardır. Göğüs, deriden yapılır. Sol diz üzerinde dik tutularak çalınır.

Sato: Dört telli, yaylı çalgıdır. Oval ve fazla derin olmayan bir teknesi ve uzun bir sapı vardır. Sap üzerinde ağaçtan perdeleri vardır. Müzik tek telde çalınır. Göğüs ağaçtandır ve üzerinde iki delik bulunur. Giccak gibi diz üzerinde dik tutularak çalınır.

DEVAMI Özbekistan Tarihi
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

8 Aralık 2014 / Ziyaretçi Cevaplanmış
29 Mart 2010 / Misafir Cevaplanmış
5 Ocak 2013 / murat19o5 Soru-Cevap
11 Kasım 2016 / misafir Cevaplanmış
22 Temmuz 2017 / Misafir Cevaplanmış