Arama

Dünya Kentleri: Berlin

Güncelleme: 7 Kasım 2016 Gösterim: 43.026 Cevap: 6
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
6 Kasım 2006       Mesaj #1
Safi - avatarı
SMD MiSiM

Berlin


1871-1945 arasında ve 1990’dan bu yana Almanya’nın başkenti ve ülkeyi oluşturan 16 eyaletten (Land) biri.
Sponsorlu Bağlantılar
Ad:  Berlin1.jpg
Gösterim: 682
Boyut:  71.5 KB
Kent, II. Dünya Savaşı’ndan sonra 1948’de Doğu Berlin ve Batı Berlin olarak ikiye bölünmüştü. Doğu Berlin, ADC’nin başkenti; Batı Berlin, anayasal bakımdan değilse de, fiilen AFC’nin bir eyaletiydi.

Kentin ikiye bölünmesi


II. Dünya Savaşı’ndan sonra Almanya’nın ADC ve AFC olarak bölünüşünün bir habercisi, bu iki bölüm arasında izinsiz dolaşımı engellemek üzere ADC tarafından 1961’de yapılan Berlin Duvarı ise ülkenin bölünmüşlüğünün bir simgesi olmuştu. II. Dünya Savaşı sonundan iki Alman devletinin birleştiği 1990’a değin İngiltere, Fransa ve ABD işgali altında bir kent statüsünü sürdüren Batı Berlin, anayasal olarak AFC toprağı sayılmamıştı. Batılı devletler ADC’nin başkenti olarak Doğu Berlin’i tanımazken, Doğu Bloku da Batı Berlin’i bir AFC eyaleti olarak kabul etmemişti.

Berlin’in yüzölçümü 883 km2, nüfusu (1990 tah.) 3.409.700’dür.
Kentin yapısı ve görünümü. Kuzey Avrupa düzlüğünün tam ortasında, Baltık Denizi kıyısından 180 km güneyde, Hamburg’un 265 km güneydoğusunda, Polonya sınırının 55 km batısında ve Çekoslovakya’nın 188 km kuzeyinde yer alan Berlin, kent merkezinin ortasından geçen Spree Irmağının buzul vadisi üzerinde kuruludur. Kent geliştikçe, kuzeyde Barnim ve güneyde Teltow platolarıyla çevrili vadiyi aşarak daha ötelere doğru genişlemiştir. Denizden ortalama yüksekliği 35 m olan kentin merkezdeki en yüksek noktası, Tempelhof Havalimanının kuzeybatısında bulunan Kreuzberg’dir (65 m).

Kuzeyden güneye yaklaşık 37 km ve doğudan batıya 45 km boyunca uzanan Berlin’in doğal yapısı da büyüklüğüne uygun bir çeşitlilik gösterir. Batıdaki göller şeridindeki en yüksek tepe, Havel göllerinin en büyüğü olan Wannsee yakınlarında, 103 m yükseklikte ve üzerinde 211 m’lik bir radyo kulesi bulunan Schâferberg’dir. Berlin göllerinin en büyüğü olan Müggelsee daha da yüksek tepelerle çevrilidir. Doğal yükseltilerin yanı sıra, II. Dünya Savaşı bombardımanlarının geride bıraktığı molozlardan oluşan tepeler de vardır. Bunlardan 120 m yüksekliğindeki Teufelsberg (Şeytan Dağı) bir kış sporları merkezine dönüştürülmüştür.

Berlin, Atlas Okyanusunun etkisinin azaldığı ve kıta ikliminin başladığı yerde kuruludur. Bu yüzden havası Almanya’nın batı kesimlerinden daha soğuk, ama daha az nemli ve fabrikaların havayı gittikçe artan bir biçimde kirletmelerine karşın daha temizdir. Berlin’de 9°C olan yıllık ortalama sıcaklık, yaz aylarında 18°C ve kış aylarında 0°C’dir. En çok yaz aylarında olmak ıjzere, ortalama 598 mm yağış alan kente, bunun beşte ya da dörtte biri kar olarak düşer.

Asıl Berlin ve Kölln ikiz kentleri 13. yüzyılda, Spree Irmağındaki bir adayla (Kölln’ün yeri) ırmağın kuzey kıyısında bu adaya bakan küçük bir alanda (Berlin’in yeri) kuruldu. Berlin ortaçağda bağımsız ve küçük bir Hansa kentiyken, 15. yüzyıldan sonra Brandenburg elektör prenslerinin başkenti oldu. 1701’den sonra Prusya kralları tarafından yönetildi. Prusya krallarının Avrupa’daki konumu 18. yüzyıl ortalarından başlayarak güçlendikçe, Berlin’in de önemi giderek arttı. 1871’de Almanya’nın birliğinin kurulmasıyla Berlin imparatorluğun başkenti olunca, dünya çapında önem kazandı. Görünümü ve karakteri de büyük ölçüde 18. yüzyıl sonları ile 20. yüzyıl başları arasında belirlendi.

Ortaçağ kentinin dar cadde ve sokakları II. Dünya Savaşı’ndaki hava saldırılarına değin hemen hiç bozulmadan kaldı. 17 ve 18. yüzyıllarda Brandenburg elektörleri güçlendikçe, kent merkezi gelişti ve genişledi. Geniş caddeler, bakımlı meydanlar ve .görkemli taş yapılar ortaya çıktı. Kent merkezinde Wilhelm Caddesi ve Friedrich Caddesi gibi kuzeyden güneye uzanan geniş yolların yanı sıra, doğu-batı ekseni yapıldı. Bu ana eksenden yayılan birçok yolun çevresinde 19. yüzyılda kent içi banliyö yerleşmeleri gelişti. Caddelere bakan birörnek taş apartman blokları 20. yüzyıl başlarında Berlin’in görünümüne egemen oldu. II. Dünya Savaşı’nda kent hava bombardımanlarıyla altüst olduğunda bu 19. yüzyıl apartmanları daha az zarar gördü. Berlin’in yeniden imarı sırasında gerek Doğu’da gerek Batı’da bunlara benzeyen büyük apartman projelerine girişildi. Doğu Berlin’deki Karl-Marx-Bulvarı (eskiden Stalin-Allee) ve Batı Berlin’deki Gropiusstadt apartman kompleksleri bunların en ünlüleriydi. Kent merkezi dışındaki alanlar ve yerleşmeler hava saldırılarından daha az zarar gördü. Orman ve göllerin bulunduğu banliyöler daha çok köy yerleşmeleri halindedir.

Kent merkezine yakın bir tek pârk (Tiergarten) bulunmasına karşın, Berlin her zaman taş apartmanların görünümünü dengeleyecek kadar yeşil bir kent olmuştur. Bunda, kentten geçen Spree Irmağı, kanallar, doğu ve batıdaki göllerle Berlin’in “su üstünde” bir kent olmasının payı büyüktür.

Berlin’de geleneksel ile moderni bağdaştırma çabası hemen göze çarpar. Bunun bir örneği kentin batı kesiminde 10 milyon DM harcanarak onarılan ve içinde sürekli bir Alman tarihi sergisi bulunan Reichstag (Parlamento) binasıdır. 1891-95’te yapılan Kaiser- Wilhelm Kilisesi II. Dünya Savaşı’nda yıkılmış, ayakta kalan kararmış çan kulesi, yanına 1961’de eklenen cam ve betondan bir kiliseyle (Gedâchniskirche) birlikte savaş anıtı-haline getirilmiştir. 1963’te yapılan Berlin Filarmoni Binası ile bir modern sanat müzesi olan Yeni Ulusal Galeri de Batı Berlin’deki önemli mimarlık yapıtlarındandır. Geç 17. yüzyıl yapısı Charlottenburg Sarayı kentteki en önemli barok yapıdır. Öteki önemli yapılar arasında, bugün Almanya cumhurbaşkanının Berlin’deki konutu olan Bellevue Sarayı, 22 katlı çelikten Europa Çenter, kentin bir sanayi ve ticaret kenti olarak konumunu güçlendirmek üzere 1979’da kullanıma açılan Uluslararası Kongre Merkezi sayılabilir.

Kentin doğu kesimindeki savaş anıtı da bir kilisedir. Aynı zamanda Berlin’in en eski yapısı olan 1200’lerden kalma St. Nikolaus Kilisesi’nin (Nikolaikirche) kırmızı tuğla duvarları II. Dünya Savaşı’nın tahribatına karşın ayakta kalmıştır. Doğu Berlin’in merkezinde yer alan ve hükümetin savaş sonrası ilk büyük projesi olan yaklaşık 365 m’lik televizyon kulesi eski ADC başkentinin simgesi olmuştu. Kulede, 243 m yükseklikte, bütün Berlin’in görüldüğü döner bir restoran vardır. 1969’da tamamlanan kule, yeniden düzenlenen ünlü meydan Alexan- derplatz’ın bitişiğindedir. Kentin en yüksek yapılarından olan 39 katlı Interhotel de buradadır.

1791’de tamamlanan Brandenburg Kapısı’ndan uzanan Unter den Linden Bulvarı’ nın oluşturduğu kültür merkezi de eski ve yeniyi birlikte sergiler. Zeughaus, Neue Wache, Berlin Sarayı, Prensesler Sarayı (Prinzessinnenpalais), Opera, Ulusal Kitaplık, Kaiser Wilhelm Sarayı ve Humboldt Üniversitesi gibi yapılar da buradadır. Caddenin başındaki Berlin Katedrali’nin onanmına ancak 1970’lerde başlanmıştır. Katedralin karşısındaki caddedeki Cumhuriyet Sarayı 1976-90 arasında Ulusal Halk Meclisi’nin (Volkskammer) binası olarak kullanılmıştır.

Gene bu alandaki başka yapılar arasında Marienkirche (Meryem Kilisesi), Ulusal Galeri, Bode Müzesi, Pergamon Müzesi ve Reform’dan sonra Berlin’de inşa edilen (1747) ilk Katolik kilisesi St. Hedwig Katedrali bulunmaktadır. Unter den Linden’in güneyinde, bir zamanlar Berlin’in en güzel mimarlık yapıtlarının bulunduğu eski Jandarma Pazarı, yeni adıyla Akademi Meydanı vardır. Kuzeyden güneye uzanan, Prusya ve Üçüncü Reich dönemlerinde hükümet binalarının bulunduğu Wilhelm Caddesi’nden bugüne pek bir şey kalmamıştır. Caddenin batısında, üzerinde toplu konut yapımına başlanan Hitler’in sığmağı ve boş Potsdam Meydanı, doğusunda eski Nazi propaganda bakanlığı binası bulunmaktadır. Duvarın yıkılmasından sonra kent plancıları bölgeyi yeniden canlandırmak için çalışmaya başlamışlardır.
Ad:  berlin.JPG
Gösterim: 536
Boyut:  159.7 KB

Nüfus.


Doğu ve Batı Berlin alan olarak aynı büyüklükte olmakla birlikte, Batı’nın nüfusu Doğu’nunkinin yaklaşık 1,5 katıydı. Batı Berlin’de yaş ortalaması AFC’ninkinden daha yüksek olduğundan, genç Batı Alman işçilerin kente gelmesi özendiriliyordu. Yeniden birleşme sonrasında kentin yerleşme dokusu da değişmeye başladı. Batı kesimindekiler Doğu kesimindeki daha ucuz konutlara yöneldiler. Bütün kentte emlak fiyatları hızla yükseldi. Birçok uluslararası şirket Berlin’de ofis açmaya başladı. 1990 ortasında 3,4 milyon olan kent nüfusunun 2000 yılında 5 milyona ulaşacağı tahmin ediliyordu.

Ekonomi.


Berlin’de II. Dünya Savaşı’yla birlikte büyük ölçüde duraklayan dokuma, metal, giyim, porselen, bisiklet, makine gibi geleneksel ekonomik etkinlikler, savaş sonrasında yeniden canlanmıştır. Elektronik, Berlin için en önemli sanayi dalı durumuna gelmiştir. Savaş sonrasında Batı Berlin’de sigara ve konfeksiyon üretimi gelişmiştir; kentin AFC’nin tarım bölgelerinden uzak olması nedeniyle Doğu Berlin, tek başına bütün Berlin’in tahıl pazarı durumundaydı.

Batı Berlin lüks tüketim mallarıyla tam bir Batı Avrupa kenti görünümündeydi. Buna karşılık Doğu Berlin temel gereksinim malları üretimine ağırlık vermişti. Doğu Berlin’de ücretler daha düşük, buna karşılık bütün temel gereksinim maddeleri, konut ve kamu ulaşımı oldukça ucuzdu.

Berlin’de kent içi ulaşımda en çok otobüs kullanılır, ama Doğu Berlin’de tramvay da vardı. Doğu Berlin 1871’de kurulan, kentin ve metropoliten alanın her yanına ulaşan demiryolunun (S-Bahn) önceleri, tümünü işletirken, daha sonra batı kesimini Batı Berlin işletmeye başladı. Yapımına 1897’de başlanan ve II. Dünya Savaşı’mn başladığı tarihte Avrupa’nın en iyi metrolarından biri olan U-Bahn’m işletmesi 1948’de Doğu ve Batı arasında bölünmüştü.

SSCB’nin Berlin’in batı kesimini ablukaya aldığı 1948’den bu yana hava ulaşımı Berlin’de önemli rol oynamıştır. ABD Hava Kuvvetlerinin denetimindeki Tempelhof Havalimanı 1970’lerde önemini yitirirken, merkezden uzaktaki Tegel, Batı Berlin’in eh önemli sivil havalimanı durumuna geldi. Doğu Berlin’deki Berlin-Schönefeld de en büyük uçakların inmesine elverişli bir havalimanıdır. Batı Berlin’e hava koridorlarından yalnızca ABD, İngiltere ve Fransa’ya ait uçaklar uçabilmekteydi. Doğu Alman havayolları olan Interflug ise Schönefeld Havalimam’m daha çok doğu seferleri için kullanıyordu.

Berlin’deki Reichsautobahn, II. Dünya Savaşı öncesinde kurulan ulusal otoyol ağının bir parçasıdır. Kent içindeki otoyollar, kenti bütünüyle çevreleyen dış otoyol zincirine bağlanır.

Yönetsel ve toplumsal koşullar.


Batı ve Doğu Berlin’de II. Dünya Savaşı’ndan sonra da yönetim eskisi gibi ilçelere ayrılmış olarak devam etmiştir. Bu yönetim biçimi içinde kentin belediye başkanı ve kent meclisi ile ilçe belediye başkanları ve konseyleri yer alıyordu.

Doğu Berlin’in ADC’nin başkenti, Batı Berlin’in de fiilen AFC’nin bir eyaleti olmasına karşın, birleşme öncesinde Berlin’in bütünü işgal altında bir kent statüsündeydi. AFC’nin 11. eyaleti (Land) sayılan Batı Berlin’in kent meclisi, Bonn’daki Federal Meclis’e (Bundestag) delege seçerek gönderirdi. Bununla birlikte işgal statüsü devam eden kentin anayasal bakımdan AFC’nin bir parçası olmaması nedeniyle, bu delegelerin oy hakları sınırlıydı. Kentteki ABD, İngiliz ve Fransız birliklerinin komutanları kendi işgal bölgelerinde yetki sahibiydi. Batı Berlin’deki Sovyet varlığı, uçak seferlerini denetleyen hava güvenlik merkezinde sürmekteydi. Batılı komutanlar kendi bölgelerinde kamu düzeni ve güvenlik konularında da son söz hakkına sahipti. Batı Berlin güvenlik güçleri Batılı işgal garnizonlarına destek niteliğindeydi ve büyük ölçüde milis örgütlenmesine dayalı polisten oluşuyordu. Batı Berlinlilerin askerlik yükümlülüğü yoktu, ama gönüllü olarak orduya katılabiliyorlardı. Doğu Berlin bütünüyle ADC yargı sistemine bağlıydı. Batı Berlin’de ise AFC Anayasa Mahkemesi’nin (Bundesverfassungsgericht) yetkisi kabul edilmemekle birlikte, öteki yargısal konularda AFC’nin adalet ve yasama sistemi geçerliydi. 1990’da bütün bu yapılanma ve kentin statüsü değişti, Berlin Almanya’nın 16 eyaletinden biri haline geldi. Daha sonra da ülkenin başkenti olması kararlaştırıldı.

Almanya’nın en büyük tıp kuruluşlarının bulunduğu kentte sağlık sigortası hizmetinden yaygın biçimde yararlanılır. Doğu kesiminde 1710’da kraliyet hastanesi olarak kurulan Charite’ye karşılık, batı kesiminde modern bir fakülte hastanesi olan Klinikum bulunmaktadır.

Alman eğitiminde geleneksel bir yeri olan Berlin, bugün de eğitimdeki önemini korumaktadır. Savaştan sonra doğu kesiminde kalan Berlin Üniversitesi’nin adı, kurucusunun onuruna Humboldt Üniversitesi olarak değiştirilmiştir. Berlin’in bu en büyük üniversitesinin kentin doğu kesiminde kalması üzerine 1948’de batıda Berlin Hür Üniversitesi kurulmuştur. Komünist olmayan öğretim üyelerinin ADC’den gelerek kurdukları Hür Üniversite, tasarlandığı andan başlayarak bütün Almanya’dan siyasal eylemcileri kendine çekmiştir. Önce, Doğu Berlin’den Batı Berlin’e göçe izin verilmesi için cüretli girişimlerde bulunan üniversite öğrencileri arasında, 1965’e gelindiğinde yeni sol görüşler egemen oldu. 1968 öğrenci hareketlerine de katılan Batı Berlinli öğrencilerin siyasal etkinlikleri gitgide azaldı.

Kentteki birçok büyük ve önemli kitaplık arasında Batı Berlin’de 1867’de kurulan Sanat Kütüphanesi ile savaştan sonra ABD
yardımıyla kurulan Amerikan Anısal Kütüphanesi ve Doğu Berlin’deki Alman Devlet Kütüphanesi sayılabilir.

Kültürel yaşam.


Berlin, Avrupa’nın öbür merkezlerinden uzak bir eyalet merkeziyken, Londra ya da Paris gibi eski kentlerle yarışabilecek bir kültürel yaşamı yoktu. Ama 18. yüzyıldan başlayarak bu konuda büyük adımlar atıldı. 1750’lere gelindiğinde Unter den Linden’deki Prusya Devlet Operası Avrupa’nın en iyi operalarından biri olmuştu. Berlin müzik alanında Almanya için hiçbir zaman bir Viyana olamamışsa da, önemini hep korumuştu. Berlinli bir Yahudi ailesinden gelen ünlü müzikçi Felix Mendelssohn yaşamının büyük bölümünü Berlin’de geçirmişti. Günümüzde de kent Berlin Filarmoni Orkestrası ile ünlüdür.

Alman edebiyatının yeniden canlanışında Berlin’in de önemli bir yeri vardı. 19. yüzyılın en iyi yazarlarından Theodor Fontane, Berlin’de yaşamıştı. Berlin’de ünlenen başka 19. yüzyıl yazarları arasında Heinrich von Kleist ve kısa öyküleriyle de tanınan E. T. A. Hoffmann sayılabilir. 18. yüzyıldan başlayarak birçok seçkin mimarın Berlin’e katkısı olmuştur. Bunlar arasında Geç Alman Baroğu yapılarıyla Andreas Schlüter, II. Friedrich (Büyük) için kent dışında Sanssouci Sarayı’nı yapan Georg Venzeslaus von Knobelsdorff ve kent merkezine karakteristik yeni klasik görkemini kazandıran Friedrich Schinkel vardır.

1710’da Berlin Üniversitesi’nin kurulmasıyla Berlin, Almanya’nın entelektüel yaşamının merkezi durumuna geldi. Bir zamanlar yayımcılıkta Leipzig’le boy ölçüşürken, savaştan sonra savaş öncesi konumuna bir daha dönemedi. Ama 19. yüzyılda Alman gazeteciliğinin merkezi olan kentte, bugün de birçok başka büyük kenttekinden daha çok günlük gazete basılmaktadır.

Berlin, kültürel ve entelektüel açıdan doruğa, görkemli imparatorluk yıllarında değil, kargaşayla dolu Weimar Cumhuriyeti döneminde ulaştı. Gece kulüpleri, kabareleri ve başka eğlence yerleriyle kent 1920’lerdeki hareketliliğini savaş sonrasında da sürdürdü.

On beş yıl yurtdışında yaşadıktan sonra 1948’de Doğu Berlin’e dönen epik tiyatronun kurucusu Bertolt Brecht’in topluluğu Berliner Ensemble bugün de dünyaca ünlü bir tiyatrodur. Kentin batı kesiminde üç devlet tiyatrosu ve çok sayıda özel tiyatro bulunmaktadır. 20. yüzyılın başlarında Alman sinemasının merkezi olan kent, günümüzde de doğu kesimindeki DEFA (Deutsche Film Aktiengesellschaft) stüdyolarıyla bir filmcilik merkezidir. Sinema sanayisi 1960’larda yeniden canlanan Batı Berlin’de düzenlenen uluslararası film şenlikleri arasında en önemlisi, 1951’de başlayan Berlin Film Şenliği’dir.
Ad:  Berlin2.jpg
Gösterim: 497
Boyut:  43.9 KB

Tarih.


Yazılı kaynaklarda ilk kez 1244’te adı geçen Berlin, Kölln’le birlikte 13. yüzyılın başlarında kuruldu. Yörede önce kuzeybatıdaki Spandau ve güneydoğudaki Köpenick’e yerleşilmişti. Daha sonraları bu iki yerleşim arasında Berlin-Kölln ortaya çıktı. Bu ikiz kent, batıya göçen ilk kabilelerin Slavlara bıraktığı topraklara geri dönen Germenler tarafından coğrafi ve ticari nedenlerle kurulmuştu. Kenti önceleri, Elbe Irmağını batıdan geçerek Slavlara baş eğdiren I. Albrecht’in (Ayı) soyundan gelen Brandenburg prensleri yönetirdi. Berlin’in simgesi bugün de bir siyah ayıdır.

14. yüzyılda kuzey kentlerinin oluşturduğu Hansa Birliği’ne katılan Berlin’in, Brandenburg Prensliği’nin 1411’de VI. Friedrich’in yönetimi altına girmesi üzerine Hohenzollern hanedanıyla ilişkisi başladı. Brandenburg elektörleri olarak Hohenzollernler Berlin-Kölln’ü başkentleri ve sürekli konutları yaptılar. 1618-48 arasındaki Otuz Yıl Savaşları Berlin için hem ağır bir mali yük oldu, hem de 12 bin kişilik kent nüfusunun 7.500’e düşmesine yol açtı. 1640’ta tahta geçen Brandenburg elektörü Friedrich Wilhelm kentte yaygın bir yapım projesi başlattı. 1670’te 12 bin olan nüfus 1712’de 61 bine erişti. Aynı tarihte kentte 6 bin Fransız Huguenot mülteci yaşamaktaydı.

18. yüzyılın ilk yarışında Berlin bütün yönlere doğru ve her alanda gelişti. II. Friedrich kenti güzelleştiren birçok yeni yapı inşa ettirdi. 1810’da bilim adamı Wilhelm von Humboldt, Hegel’in ders verdiği, Kari Marx’ın öğrencilik yaptığı üniversiteyi kurdu.

Berlin’deki ilk ayaklanma Avrupa’daki 1830 devrimleri sırasında terzi çıraklarının caddelere dökülmesiyle başladı. 1848 Devrimi’nde sivil halkla polis arasında çıkan çatışmada 500 kişi öldü. Bu tarihte kent nüfusu 415 bine ulaşmıştı. 1838’de Berlin- Potsdam hattının açılmasıyla Berlin gelişen bir demiryolu ağının merkezi oldu. Bu demiryolu projesini gerçekleştiren Prusya şansölyesi Otto von Bismarck, Almanya birliğinin yolunu açtı. Prusya kralı I. Wilhelm’in 1871’de Kaiser olarak taç giymesiyle Almanya birliği tamamlanarak İkinci Reich dönemi başladı ve Berlin Almanya’ nın başkenti oldu. Bu tarihte kent nüfusu 826.100’e ulaşmıştı.

Berlin 9 Kasım 1918’de ilk Alman cumhuriyetinin de başkenti oldu. 1918-33 arası, Almanya’nın her yerinde olduğu gibi Berlin için de siyasal çalkantılarla, yüksek enflasyon ve işsizlik gibi ekonomik sorunlarla dolu bir dönemdi. Adolf Hitler, bu koşulların da yardımıyla, şansölye olarak iktidarı ele geçirdiğinde kent aynı zamanda çelişkili bir biçimde, sayısız sinema, tiyatro ve eğlence yerleriyle bir sanat ve kültür patlaması yaşamaktaydı.

Modern Olimpiyat Oyunları’nın en görkemlisi 1936’da Berlin’de gerçekleştirildi. 1938’in 9-10 Kasım gecesinde (Kristal Gece) Yahudilere ait dükkânların taşa tutulmasıyla Yahudi soykırımı başlatıldı. Bunun sonunda Yahudi nüfusu 170 binden 1945’te 5 bine inecekti.

Müttefiklerin hava saldırılarında Berlin 52 bin ölü verdi. 100 bin sivil de 16 Nisan 1945’te Sovyet ordusunun Nazilere karşı saldırısında öldü. II. Dünya Savaşı’nda yerle bir olan Berlin’de, Almanya’nın tümündeki “savaş molozu”nun altıda biri yatmaktaydı. Savaş sonunda Berlin nüfusunun yüzde 70’ini oluşturan kadınlar, bu molozları temizleyen ekiplerin içinde de çoğunluktaydı. Hitler’in 30 Nisan 1945’te sığınağında intihar etmesinden sonra bir yanda SSCB, öbür yanda da ABD, İngiltere ve Fransa Berlin’de iki ayrı teslim töreni düzenlediler. Bu iki tören aynı zamanda, kentin bölünmüşlüğünün de ilk simgesi oluyordu.

1 Ekim 1920’de 7 ilçe, 59 kırsal bölge ve 27 malikâne toprağının birleşmesiyle kurulan Berlin metropoliten alanı oldukça özerk 20 ilçeye bölünmüştü. II. Dünya Savaşı’nın sonunda Berlin Merkez, Prenzlauer Berg, Friedrichshain, Treptow, Köpenick, Lichtenberg, Weissensee ve Pankow SSCB’nin; güneydeki Zehlendorf, Steglitz, Tempelhof, Neukölln, Kreuzberg ve Schönberg ABD’nin; Tiergarten’in merkez ve doğu ilçeleri ile Wilmersdorf, Charlottenburg ve Spandau İngiltere’nin; kuzeydeki Wedding ve Reinickendorf ilçeleri de Fransa’nın işgal bölgeleri olarak belirlendi. Berlin’i Müttefikler arasında işgal bölgelerine ayıran plan ABD, İngiltere ve SSCB tarafından 1944’te Londra’da varılan bir anlaşmayla gerçekleşti. Buna göre Almanya işgal bölgelerine ayrılırken, Berlin’in de, SSCB’nin işgal bölgesi içinde kalan, ama ona dahil olmayan ortak bir işgal toprağı olmasına karar verildi.

Mart 1948’de ABD, İngiltere ve Fransa kendi işgal bölgelerini tek bir ekonomik birim olarak birleştirdiler. Bunu protesto eden SSCB, 16 Haziran 1948’de Müttefikler Kontrol Konseyi’nden (Kommandatura) çekildi. Haziran 1948’de Batılı devletlerin Batı Berlin’i de kapsayan bir para reformuna girişmelerini, SSCB, Batı Berlin’i karadan ablukaya alarak protesto etti. Berlin Ablukası’na Batılı Müttefiklerin yanıtı, 2.323.738 ton yiyecek, kömür ve başka gereksinim maddesini uçaklarla taşıyarak havadan indirmek oldu. Sovyetler 12 Mayıs 1949’da ablukayı kaldırdı, ama Amerikan ve İngiliz uçakları eylül sonuna değin Batı Berlin üzerinde uçmayı ve bir yıl yetecek kadar gereksinim maddesini kente gene havadan indirmeyi sürdürdü.

30 Kasım 1948’de Doğu Berlin’de ayrı bir belediye kurularak kentin Doğu ve Batı arasında bölünmesi tamamlandı. 17 Haziran 1953’te 50 bin kadar Doğu Berlinli işçi ayaklandı. Ayaklanma bütün ADC’ye yayılmaya başlayınca Sovyetler müdahale etti. Sovyetler ADC’nin 1961’de Berlin Duvarı’ m örme girişimini de destekledi. Doğu ve Batı arasındaki gerginliği yumuşatmak amacıyla “işgal kuvvetleri” SSCB, ABD, İngiltere ve Fransa 1971’de bir Berlin anlaşması imzaladılar. AFC’den ADC toprakları içinde kalan Batı Berlin’e daha kolay geçiş sağlanması konusunda ADC ve AFC hükümetleri yetkili kılındı. Batı Berlin’de bir SSCB konsolosluğu açıldı. Karşılıklı ilişkilerin 1970’lerden başlayarak görüşmeler yoluyla normale döndürülmesine karşın, Berlin’in bölünmüşlüğü Doğu ve Batı arasındaki karşıtlığın bir odak noktası olmayı sürdürdü. 1989’da ADC’de komünist yönetime karşı gösteriler giderek yoğunluk kazandı. İleri sürülen isteklerden biri de iki Almanya’nın birleşmesiydi. 9 Kasım’da Berlin’in bölünmüşlüğü fiilen sona erdi.

22 Aralık’ta Brandenburg kapısı da açıldı. 1990 ortalarına gelindiğinde duvarın önemli bölümü ortadan kalkmıştı. 1 Ocak 1991’de ise Berlin yeniden tek yönetim altında birleşti ve Almanya’nın yeni başkenti olarak belirlendi. Ayrıca, merkezî devlet kuruluşlarının 12 yıllık bir süre içinde Bonn’dan Berlin’e taşınması kararlaştırıldı.

kaynak: Ana Britannica

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 7 Kasım 2016 01:29
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
6 Kasım 2006       Mesaj #2
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Ad:  Berlin4.jpg
Gösterim: 459
Boyut:  36.2 KB
BERLİN

Almanya’nın başkenti ve on altı eyaletinden biri, Spree ırmağı kıyısında; 883 km2; 3 410 000 nüf. (1991).
Sponsorlu Bağlantılar

COĞRAFYA.
Berlin 1920’de yapılan bir düzenlemeyle 20 yönetim çevresine ayrıldı. İkinci Dünya savaşı’ndan sonra kent iki işgal bölgesine bölününce, bunların on ikisi (480 km2) batıda, sekizi (403 km2) doğuda kaldı. İki bölge 1961'de Berlin duvarı'ya birbirinden ayrıldı ve o zamanki iki alman devleti arasında bölüşüldü. Doğu Berlin Alman Demokratik Cumhuriyeti’nin merkeziydi. Batı Berlin’se Almanya Federal Cumhuriyeti’ne bağlıydı. Ekim 1990’da iki Almanya birleşince Berlin duvarı yıkıldı ve Berlin gene tek bir şehir ve eskiden olduğu gibi gene Almanya'nın başkenti ve bir eyaleti oldu.

Berlin’in nüfusu 1950-1980 arasında her iki kesimde sürekli azaldı, sonra yeniden artmaya başladı. Batı kesimi yabancı işçi kabul ettiği için birleşmeden önce bu kesimde nüfusun yaklaşık % 10’u yabancıydı (200 000 kişi) ve onların da yarısı türktü. Berlin’de doğum oranı %o 90 dolayındadır. 20 yaşından küçük olanlar toplam nüfusun % 25’ini, 65 yaşını aşmış olanlarsa yaklş. % 15’ini oluşturmaktadır.

Berlin XIX. yy.'da sanayi merkezi oldu. Krallık yetkilileri 1848’den sonra, ordu için telgraf aygıtları yapan Siemens şirketini kente getirince ünlü "Siemensstadt" semti kuruldu. Elektroteknik sanayisi o zamandan beri Berlin’in temel sanayisi olmuştur, bütün sanayi kollarındaki iş hacminin % 30’unu bünyesinde toplar. Onu % 20’ye yaklaşan oranlarla besin ve makine sanayileri izler. Kimya sanasiyisi dördüncü sırayı alır. Faal nüfusun yaklş. % 60’ı sanayi sektöründe çalışır.
Berlin İkinci Dünya savaşı'ndan önceki dönemde olduğu gibi Almanya’nın en önemli kültür merkezidir. Kentte çok sayıda kültür kuruluşu (tiyatrolar, müzeler, orkestralar, sanat galerileri, müzik okulları, radyo-televizyon istasyonları) bulunmaktadır. Bunlardan biri olan Berlin filarmoni orkestrası Berlin’e dünyanın büyük kentleri arasında hatırı sayılır bir yer kazandırır. Berlin Film festivali de aynı şekilde Berlin’e dünya çapında itibar sağlayan etkinliklerden biridir. Bunların yanısıra kente çekicilik kazandıran doğal ve yapay güzelliklerin sayısı pek çoktur: yapay göller, ormanlar, spor tesisleri, kültürel etkinlikler, eğlence tesisleri, vb. Berlin aynı zamanda önemli bir basımcılık merkezidir.

Savaştan sonra Berlin, özellikle bölünmüşlük yüzünden büyük güçlüklerle karşılaştı, eskiden çok canlı olan ticaret yaşamı daraldı. Buna karşılık bazı devlet dairelerinin Batı Berlin’e taşınması, metroyu eksen alan yeni semtlerin kurulması, kent içinin şerit halinde (Berlin duvarı boyunca) genişletilmesi, tarihi semtlerin açıklığa kavuşturulması, bunların yanısıra doğu kesiminde yapılan televizyon kulesi, cumhuriyet sarayı, çeşitli hükümet binaları gibi yeni yapılar, kente biraz da yeni bir çehre kazandırdı. Berlin tarihi yapıları, ünlü müzeleri, büyük caddeleri, büyük mahalleler daha görkemli bir kent oldu.

TARİH.
Bir slav balıkçı topluluğunun kurduğu Berlin’in kent olarak adı, ilk kez 1230’dan kalma metinlerde geçer. XV. yy.’a kadar hemen hemen bağımsız, küçük bir yerleşim merkeziydi, Hohenzol- lern’lerin Brandenburg seçiciprensi olmaları (1415) ve XV. yy. sonunda burasını kendilerine merkez yapmaları sonucunda gelişti. Otuz Yıl savaşları nda büyük zarar gören ve nüfusu 6 OOO'e düşen Berlin, önce seçiciprens, sonra kral olan hükümdarlarının girişimleriyle, XVII. yy. sonunda ve XVIII. yy.'da kalkındı ve bir yapım merkezi (şayak, kumaş, eldiven, mücevher) haline geldi. Nantes fermanı'nın yürürlükten kaldırılmasının ardından (1685) buraya göçen transız göçmenleri, kentin iktisadi gelişmesine katkıda bulundular. Berlin büyüyerek, çevredeki birçok küçük kent ve köyü sınırları içine aldı. XVIII. yy. sonunda, Avrupa'nın en güzel başkentlerinden biriydi. Unter den Linden o dönemde açıldı ve Brandenburg kapısı yapıldı (1788). Napolyon döneminde Berlin, alman yurtseverliğinin başlıca düşünce ve siyaset merkezi haline geldi, 1810’da, üniversite kuruldu ve kent 1871'de imparatorluğun başkenti oldu; düşünce yaşamı çok yüksek bir düzeye ulaştı ve geleneksel alman tutumundan çok farklı, gerçekçi, alaycı bir berlinli anlayışı gelişti. Nüfusu 1871’den 1939’a dört kat artan Berlin, 1918’den sonra, dönemin tiyatro, sinema, sanat ve edebiyatında oynadığı birinci derecede rolle, Avrupa’nın en çok ziyaret edilen kentlerinden biriydi.

İkinci Dünya savaşı sırasında anglo- sakson hava bombardımanlarından büyük ölçüde zarar gören kentte, 23 nisandan 2 mayıs 1945'e dek, sovyet ve alman kuvvetleri arasında son ve kanlı bir çarpışma oldu. Jukov ve Konyev ordularının kuşattıkları (24 nisanda Berlin'in G.- D.’da birleştiler) ve yoğun biçimde topa tutulan (20 000 top) garnizon (80 Volkssturm taburunu kapsayan 300 000 asker). IV. Panzerarmee tarafından kurtarılmadı. Çarpışmalar kentin merkezine kadar sürdürüldü. Hitler, 30 nisanda bunkerinde intihar etti, 2 mayıs günü saat 15'te general VVeidling, ateşkes emri verdi, 8 mayısta Berlin’de, Alman silahlı kuvvetlerimin teslim anlaşması imzalandı. Savaşı kazanan ülkelerin ortak kararıyla sovyet işgal bölgesinde kalan Berlin, dörtlü (Ingiltere, ABD, SSCB ve Fransa) bir denetim komisyonunun yönettiği dört kesime ayrıldı. Sovyetler, 20 mart 1948’de anglo-sakson işgal bölgelerinin birleştirilmesi kararını protesto etmek için, dörttü komisyondan çekildiler. 24 haziranda kent ile Batı arasında her türlü ulaşımı yasakladılar. Sovyet ablukası bir yıl kadar sürdü, ama ABD yetkililerinin kararıyla kurulan dev boyutlu hava köprüsü sayesinde başarısızlıkla sonuçlandı.

12 mayıs 1949’da Sovyetler, Berlin ve Batı arasında kara ulaşımına yeniden izin verdiler. Batı ve doğu kesimleri arasında serbest dolaşım, Doğu Berlin yetkililerinin sertlikle bastırdıkları 17 haziran 1953 işçi ayaklanmasına karşın on iki yıl boyunca sürdü. 1958 kasımında SSCB, Berlin’in dörtlü yönetim statüsünü tek taraflı bozdu, Batı Berlin’in BM örgütü denetimi altında özgür bir kent olması önerisi, Batı ülkeleri tarafından reddedildi. Doğu’dan Batı’ya göçün sürekli artması üzerine, Doğu Almanya yetkilileri 13 ağustos 1961’de, o tarihten sonra Doğu Berlin ile Batı Berlin’i ayıran duvarı yapmaya başladılar Berlin yıllarca Avrupa’nın ideolojik bölünmüşlüğünün simgesi oldu. Kentin yeniden bütünleşmesini ancak iki alman devletinin birleşmesi sağladı. Ocak 1990’da Doğu Almanya parlamentosunda komünist rejime son vermek üzere serbest seçimler yapılması ve iki Almanya’nın birleştirilmesi kararı alındı. Bu başlangıçtan sonra, önce para ve ekonomi birliği yürürlüğe girdi (1 temmuz 1990). Bunu siyasal birleşme anlaşması izledi (31 ağustos 1990). Doğuya yapılan 140 milyar marklık yardımdan Berlin de payını aldı. Ne var ki birleşmeden sonra ortaya çıkan ekonomik bunalım Berlin’de de bir ölçüde karamsarlığa yol açmıştı. Devlet merkezinin bir an önce Berlin’e taşınması için Federal Meclis’ce alınan karar bu karamsarlığı ortadan kaldırdı (20 haziran 1991).
Ad:  Berlin5.jpg
Gösterim: 453
Boyut:  47.9 KB

GÜZEL SANATLAR.
Berlin’de sayısız tarihsel yapıt vardır: gotik Marienkirche kilisesi (XIV. yy. sonu, ünlü Ölüler Dansı freski); Hohenzollernler döneminde yapılmış, XVIII. ve XIX. yy.’lardan kalma anıtlar; Jan de Bodt ve A. Schlüter’in yaptıkları, yaklaşık 1700’den kalma silah deposu (can çekişen savaşçı maskları), Brandenburg kapısı (Langhans’ın yapıtı, 1788); daire planlı kubbeli Sankt Hedvvige kilisesi; Schinkel’in yaptığı yeniklasik üslupta Altesmuseum ve muhafız alayı binası, Hohenzollernler’in günümüze dek dayanan tek şatosu Charlottenburg, 1945’ten sonra kentin yeniden kurulması sırasında, yeni mimarlık örnekleri gerçekleştirilmiştir. Sharoun kitaplığı ve filarmoni orkestrası binası, Hansaviertel semti; Batı Berlin’de Mies van der Rohe’nin yaptığı Nationalgalerie; Doğu Berlin’de televizyon kulesi ve Alexanderplatz.

Müzeler.
Spree adasında, düzenli bir müze bütününün modern ilk örneği (1830-1930) yer alır. Pergamonmuseum, Nationalgalerie. Bode müzesi. Bunlardan birincisinde, özellikle eşsiz hellen sanatı (büyük Bergama tapınağı) ve İslam, Ortadoğu sanatı (Babil’den getirilen Iştar kapısı) örnekleri yer alır. Charlottenburg şatosu, Tarih müzesini, Mısır müzesini (Nefertiti’nin büstü), Friedrich ll’nin koleksiyonundan tabloları kapsar. Dahlem müzesinde birçok önemli koleksiyon yer alır: resim galerisi (Van Eyck’in Kilisede Meryem'i. Rembrandt’ın Altın başlıklı adam'ı, Vermeer’in inci gerdanlıktı kadın'ı, Watte- au’nun Dans'ı, İtalyan ve alman resim okullarından başyapıtlar); heykel müzesi, taşbaskı salonu; etnografya müzesi; Asya sanatı müzesi, Nationalgalerie. XIX. ve XX. yy. sanatına; Brücke-Museum’sa Alman anlatımcılarına ayrılmıştır.

Kaynak: Büyük Larousse

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 7 Kasım 2016 01:31
SİLENTİUM EST AURUM
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
12 Şubat 2007       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Berlin Duvarı


Ad:  Berlin_duvari.jpg
Gösterim: 589
Boyut:  48.5 KB
Berlin Duvarı (1963)

Berlin Duvarı (Almanca: Berliner Mauer) Doğu Almanya vatandaşlarının Batı Almanya´ya kaçmalarını önlemek için Doğu Alman meclisinin kararı ile 12 Ağustos 1961 yılında yapımına başlanan 46 km uzunluğundaki duvar. 9 Kasım 1989'da Doğu Almanya'nın, isteyen vatandaşlarin Batı'ya gidebileceğini açıklamasının ardından yıkıldı.

Yapılışı
2. Dünya Savaşı´nın bitiminde savaşı kaybeden Almanya ve başkenti Berlin işgal kuvvetlerice Amerikan, Fransız, İngiliz ve Sovyet bölgesi olarak 4'e bölündü. Kısa süre sonra Batı ittifakı benzer şekilde olan yönetim birimlerini birleştirdi ve tek bir yönetim bölümüne dönüştü. Sovyetler ise bu birleşmeye karşı çıktı. Batılı işgal kuvvetleri Versailles'ten ders almış ve Almanya´yı tekrar inşaya girişmişken Sovyetler intikam duygusuyla hareket etti ve Doğu Almanya´daki Almanları cezalandırmaya girişti. Ekonomisi çok kötü, siyasi yönetimi aşırı otoriter olan Doğu Almanya'dan Batı'ya kaçışlar başlamıştı. Sovyetlerden kaçış büyük ölçüde Berlin'den gerçekleşiyordu. Zamanla tel örgü ve mevzuat değişiklikleri de batıya kaçışı engelleyemez duruma gelmişti. Sovyetler, Batı Berlin'i Sovyetlerin içinde bir fesat yuvası, kapitalizmin kalesi, karşı propaganda merkezi olarak gördüğü için Berlin Duvarı'nı örmeyi çözüm olarak benimsedi. Duvarın kendisi 1961'de kurulmuştur ancak Doğu ile Batı Almanya arasındaki katı sınır daha 1952'de çizilmişti. Amaç, sistemin ihtiyaç duydugu ama sisteme ihtiyaç duymayan eğitimli ve genç insanların kaçmasını engellemekti. Ancak yalnizca Berlin metrosu yoluyla 1955 yılına kadar 1950'lerin başında büyük bir ekonomik büyüme yakalayan Batı Almanya'ya 270.000 insan kaçmıştır. Berlin Duvarı bunun üzerine dönemin SED lideri Walter Ulbricht'in bir şeyler yapılması gerektiği konusunda Sovyet liderlerine danışması ve onaylarını alması sonucu kurulmuştur.
Duvar Doğu Almanya’nın gittikçe daha da kötüleşen ekonomisine ek olarak, genç ve eğitimli kesimin de Batı Berlin’e sürekli geçiş yapmasıyla (1949-1961 yılları arasında sayıları 2.6 milyonu bulmuştur), Doğu Almanya meclisinin kararıyla 12-13 Ağustos 1961’de bir gecede örülmüştür. Planları tamamiyle gizlilik içinde gerçekleşmiştir. Öyle ki SED genel sekreteri Walter Ulbricht’in 15 Haziran 1961’de, Doğu Berlin’deki bir konferansta Batı Berlinli muhabir Annamarie Doherr’in sorusuna verdiği yanıtta geçen “Niemand hat die Absicht, eine Mauer zu errichten” (kimsenin bir duvar inşa etmeye niyeti yok) cümlesi bunun açık kanıtıdır. Duvarın ilk oluşturulan hali geçişleri engellemeyince yükseltilmiş mayın tarlaları köpekli askerler gözcü kuleleriyle geçiş tamamen engellenmiştir.
Ad:  Berlinduvari_1978.jpg
Gösterim: 608
Boyut:  33.5 KB
Berlin Duvarı (1978)


1961 yılında Berlin Duvarı'nın yerine önce tel örgu çekildi. Daha sonra bu örgünün yerine bugün bilinen Berlin Duvarı inşa edildi ve bu tel örgü duvarın üstüne tekrar çekildi. Doğu ve Bati Berlin'in arasındaki bu duvar, aslında biri 3.5 digeri 4.5 metrelik iki çelik parçadan oluşuyordu. Doğu tarafına bakan duvar kacmaya yeltenecek insanların kolay görünmesi için beyaza boyanmıştı. Buna karşılık Batı Almanya'ya bakan taraf ise grafiti ve çizimlerle doluydu. Doğu kısmında duvar boyunca yerde çelik kapanlar ve mayın tarlaları bulunuyordu; her iki tarafa da yüksek gözetleme kuleleri ve lambalar konmuştu. Doğu tarafında motorsikletli ve yaya polisler ve köpekler de kontrol halindeydi. Tüm bu kontrol ve gözetlemelere rağmen, yaklaşık 5000 kişi tüneller, evde yaptıkları balonlar ve bunun gibi yollarla, Dogu'dan Bati'ya kaçmayı başardı.

Ad:  Chute01.jpg
Gösterim: 644
Boyut:  39.5 KB
Leipzig´de duvarın kaldırılmasını isteyen insanlar (1989)
Yıkılışı
1989 yılı başlarında Doğu Alman Cumhuriyeti hükümeti isteyen Doğu Almanya vatandaşlarının Sovyetler denetiminde diğer Doğu bloğu ülkelerine geçiş yapabilmesine izin verdi. Bu iznin çıkmasıyla binlerce Doğu Alman vatandaşı Polonya, Çekoslavakya, Macaristan, Yugoslavya gibi ülkelerin başkentlerine akın etti ve buralarda bulunan Amerikan, İngiliz, Fransız büyükelçiliklerine sığındı. Daha sonra da bu sığınmacılar özel trenlerle demir perde'nin gerisinden kaçmaya başladılar. Kaçışın bu kadar yoğun olduğu bir durumda Dogu Almanya hükümeti duruma bir çözüm bulmak için toplandı. Burada yaşayan insanlar artık bu şekilde zaten Doğu Almanya'dan kaçabildiklerine göre duvarın bir anlamı kalmamıştı.
Doğu Alman hükümeti, duvarın kaldırılmasına onay vermişti. 9 Ağustos 1989'da bu kararı halka açıklamak üzere bir basın toplantısı düzenlendi. Karar açıklandığı andan itibaren duvarın iki tarafında yüzbinlerce insan birikmişti. Gece yarısına doğru hükümet ilk olarak Brandenburg Kapısı'ndan başlayarak barikatları ve geçiş önlemlerini kaldırdı. Her iki Almanya tarafından yaklaşan insanlar önlerine Rus askerlerinin çıkıp onlara engel olmamasıyla beraber duvarın üzerinde buluştular. İnsan seli bir saat içinde yüzbinlere ulaştı ve ardından sınırın kalkmasıyla beraber Batı tarafından gelen dozerlerle duvar tamamen yıkıldı ve tarih oldu. Alman Demokratik Cumhuriyeti de duvardan sonra çok fazla dayanmamış, 13 Ekim 1990´da resmen sona ermiştir.
Ad:  Berlin_duvari_yikilirken.jpg
Gösterim: 590
Boyut:  35.3 KB
Alman askerlerince Berlin Duvarı yıkılırken (1989)


Duvar yıkıldıktan bir süre sonra yapılan ankette halkın bir kısmının duvar yıkılmadan önce daha memnun olduğu görülmüştür. Sebebi ise, Doğu tarafında insanlar eğitim, sağlık gibi hizmetleri devletten parasız alır, sosyalizmin nispeten eşit koşullarında ivmelenirken duvarın yıkılmasıyla beraber bu tarz hizmetlerin eksikliğini duymaya, Batı Almanya'nın kapitalist sistemle, rekabet ortamıyla yetişmiş bireyleriyle rekabet edememeye başlamışlardı. Zira eğitime yatırılan yatırımlar da Doğu'da Batı'ya oranla çok azdı. Batı tarafındakiler ise Doğu'nun yapılandırılmasına yönelik ek vergilerden rahatsızlık duymaktaydılar.
Son düzenleyen Safi; 6 Kasım 2016 23:16
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Nisan 2007       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Berlin
Ad:  Berlin3.jpg
Gösterim: 446
Boyut:  56.5 KB

Berlin, Almanya'nın başkenti ve en büyük şehridir. II.Dünya Savaşı öncesinde 4.3 milyon kişinin yaşadığı şehirde 2005 itibariyla 3.4 milyon kişi yaşamaktadır. Berlin, kuzey Almanya'da, Spree ve Havel nehirlerinin arasındaki kumluk bölgeye kuruludur. 1949'dan 1990'a kadar Doğu ve Batı Berlin olarak ikiye ayrılmıştı. Aradaki duvara da sonradan utanç duvarı denmiştir.


Kasım 1989'da utanç duvarı yıkıldıktan sonra Berlin tekrar bir bütün olmuştur. Şimdi, Almanya'nın yeni başkenti insanlarının ve şehrin yaralarını sarıyor. 750 yıllık Berlin "geriye doğru ileri" gitmeye çalışıyor.


Berlin'in doğu tarafında yoğun bir restorasyon yaşanıyor ve kenti ikiye bölen Spree Nehri, sakin ve berrak akıyor. Berlin bu nehrin iki kıyısında, Cölln ve Berlin adlı iki balıkçı köyü olarak bölünmüş bir haldeydi zaten. İlk kez 1307 yılında birleşti. Brandenburg'un (sonra Prusya'nın) başkentiydi. 18. yüzyıla kadar o kadar mühim bir şehir değildi. Ancak Prusya'nın güçlenmesi sürecinde kuzey Almanya, sonra Avrupa'nn bir siyasi, iktisadi ve kültürel merkezi oldu. 1871 yılında Alman İmaparatorluğu'na bağlandı, Hitler zamanında harabeye döndü, müttefik devletler tarafından işgal edildi.

İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Sosyalist bölümü Doğu Berlin oldu. Kentin imparatorluk merkezi Mitte'de doğuda kaldı. Berlin'i inşa eden mimar Karl Friederich Schinkel'in tasarladığı binalar, büyükelçilikler, saraylar, müzeler hep o tarafta kaldı. Türkiye'den çalınan Bergama Sunağı'nın sergilendiği dünyanın en önemli müzelerinden biri olan Bergama Müzesi, Cölln ile Berlin'i birleştiren anlaşmanın yapıldığı St. Nicholas Kilisesi de Doğu Berlin'de kaldı. Kent tekrar birleştiğinde Berlin her şeyin çiftine sahip oldu. İki parlamento binası, iki büyük üniversite, iki büyük havaalanı, iki kent merkezi ve iki Mısır müzesi...


Müzeler Adası, Kültür Forumu ve Dahlem'deki müze ve koleksiyonlar dünya çapında önem taşıyor. Berlin, sanat alanında da dünyanın en önemli şehirleri arasında. Üç opera, Filarmoni, birçok tiyatro, konser salonu ve kütüphanenin yanı sıra; Berlin Film Festivali, festival haftaları ve tiyatro günleri, tüm sanatseverleri Berlin'e çekiyor.

Türkler Berlin'deki en kalabalık yabancı nüfusunu oluştururlar. Berlin'de 119.000 Türk vardır. Kreuzberg İlçesi Türklerin en yoğun olarak yerleşik olduğu bölgelerdendir. Kreuzberg'in toplam nüfusu 146.884 kişidir ve bunun 49.010'u yabancıdır. Yabancı sayısı Alman vatandaşı Türkleri kapsamadığından, Kreuzberg'deki Türk sayısı oldukça fazladır.

Kültür
Berlin Almanya'nın sadece politik başkenti değil, aynı zamanda da kültür başkentidir. Berlin'de birçok müze bulunmaktadır. Özellikle kentin doğusunda yeralan Müzeler Adası (Museumsinsel) içinde Pergamon Müzesi'de dahil, birçok müzeyi barındırmaktadır. Ayrıca kentte çok sayıda sanat galerileri, tiyatrolar vs. vardır. Başlıca müzeleri ve turistik yerleri:
  • Berliner Fernsehturm ;televizyon kulesi
  • Pergamon Museum ; Bergama Arkeoloji Müzesi (Ünlü Bergama tapınağı burdadır.)
  • Guggenheim Berlin
  • Alte Nationalgalerie ;Eski Ulusal Müze (sanat müzesi)
  • Bodemuseum
  • Schloss Bellevue ;Bellevue Sarayı
    Ad:  Berlin6.jpg
Gösterim: 269
Boyut:  64.0 KB
  • Siegessäule ; Zafer Sütunu
  • Kaiser Wilhelm's Gedächtniskirche ;savaşta zarar görmüş Anıtkilise
  • Judisches Museum ;yahudi müzesi
  • Funkturm ;radyo kulesi
  • Aquadom & Sea Life Centre ;akvaryum ve deniz müzesi
  • Museum für Kommunikation ;iletişim müzesi
  • Brandenburger Tor ;Brandenburg Kapısı
  • Reichstag\Bundestag ;İmparatorluk Binası / Federal Meclis
  • Gendermenmarkt ;Jandarmalar Meydanı
  • Checkpoint Charlie Mauer Museum ;Berlin duvarı ile ilgili tarih müzesi
  • Berliner Dom ;Berlin Katedrali
  • East-Side-Gallery ; Barış Anıtı
  • Holocaust-Mahnmal ; Holocaust Anıtı
  • KaDeWe(Kaufhaus des Westens); alışveriş merkezi
  • Deutsches Technikmuseum ; Alman Teknoloji Müzesi
  • Schloss Charlottenburg ;Charlotenburg Sarayı
  • Berliner Rathaus (1991'dan önce Rotes Rathaus) ;belediye sarayı
  • Bundeskanzleramt ; Başbakanlık
  • Museum für Naturkunde ; Doğa Bilimleri Müzesi
  • Filmmuseum Berlin ;Film ve sinema tarihi ile ilgili müze
  • Neue Synagoge Berlin ;Yeni Sinagog (Almanya'nın en büyük sinagoğudur)
  • Tiergarten ;kentin en büyük parkı ve mesire yeri
İlçeleri
10 Haziran 1998 tarihinde çıkan yasa ile birlikte ilçe sayısı 23 olan Berlin'in bölgeleri 12 bölüm haline getirilerek bir değişikliğe gidilmiştir. 1 Ocak 2001 tarihi itibarı ile uygulamaya konulmuştur. Son hali şu şekildedir;
  • Charlottenburg-Wilmersdorf
  • Friedrichshain-Kreuzberg
  • Lichtenberg
  • Marzahn-Hellersdorf
  • Mitte
  • Neukölln
  • Pankow
  • Reinickendorf
  • Spandau
  • Steglitz-Zehlendorf
  • Tempelhof-Schöneberg
  • Treptow-Köpenick
Kardeş şehirler
Ad:  Berlin7.jpg
Gösterim: 279
Boyut:  54.1 KB
  • Los Angeles, Amerika Birleşik Devletleri (1967)
  • Paris, Fransa (1987)
  • Madrid, İspanya (1988)
  • İstanbul, Türkiye (1989)
  • Moskova, Rusya (1990)
  • Varşova, Polonya (1991)
  • Budapeşte, Macaristan (1991)
  • Brüksel, Belçika (1992)
  • Cakarta, Endonezya (1993)
  • Taşkent, Özbekistan (1993)
  • Mexico City, Meksika (1993)
  • Pekin, Çin (1994)
  • Tokyo, Japonya (1994)
  • Buenos Aires, Arjantin (1994)
  • Prag, Çek Cumhuriyeti (1995)
  • Windhoek, Namibya (2000)
  • Londra, Birleşik Krallık (2000)
  • Mumbai, Hindistan (2000)
  • Malatya, Türkiye (2007)
Son düzenleyen Safi; 7 Kasım 2016 01:32
KisukE UraharA - avatarı
KisukE UraharA
VIP !..............!
27 Ağustos 2007       Mesaj #5
KisukE UraharA - avatarı
VIP !..............!

Berlin Duvarı tehlike altında!

Ad:  Berlin Duvarı2.jpg
Gösterim: 303
Boyut:  63.3 KB
Soğuk savaşın en önemli sembollerinden biri olan Berlin Duvarı'nın ayakta kalan kısmı restore edilmemesi nedeniyle yıkılmakla karşı karşıya. Berlin Duvarı'nın 9 Kasım 1989 günü büyük bir kesimi yıkılmış ancak Spree Nehri kıyısındaki bir bölümü bazı sanatçılar tarafından iki Almanya'nın yansımalarının resmedildiği bir açık hava galerisine çevrilmişti. Zira duvarın bu bölümü Doğu Yakası Galerisi olarak adlandırılıyor. 24 ülkeden 118 sanatçının 'anti-faşist koruma bariyeri' oluşturmak için duvarın bu kesimine eserlerini çizmişti. Günümüzde de hala Berlin'in başlıca turistik mekanlarından biri olan duvar günümüzde yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya. Zira kirlilik, restorasyon için yeterli fonun ayrılmaması, grafittiler Berlin Duvarı'na ciddi zarar vermiş durumda. Bugüne kadar duvara yeterli ilgi gösterilmemesi günümüzde bir restorasyon çalışmasını da riske sokuyor. Yetkililer duvarda oluşan çatlaklar ve çürüme nedeniyle resimleri kazımadan bir restorasyon gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığını dile getiriyor. Restorasyonun maliyeti de ayrı bir sorun. Ciddi ekonomik sorunlar yaşayan Berlin eyaletinin 3 milyon Euro'yu aşan restorasyon faturasını ödemesi mümkün gözükmüyor. Berlin'in şu anda merkezi hükümete milyarlarca Euro borcu bulunuyor. Öte yandan her ne kadar turistler Berlin Duvarı'na akın etse de Berlinliler duvarı son derece antipatik buluyor. Tagesspiel Gazetesi'nin yaptığı bir ankete göre Berlin'de yaşayanların sadece yüzde 27'si duvarın restore edilmesine taraftar. Berlin idaresi ise bir restorasyona girişmek istiyor. Ancak Berlin'in bütçesi sadece duvarın kaba restorasyonuna yetiyor. Resimlerin yeniden yapılmasının maliyetini karşılama konusunda ise Berlin oldukça isteksiz. İkinci Dünya Savaşı sonrasında Sovyetler Birliği, ABD ve İngiltere tarafından işgal edilen Berlin, 1961 yılında inşa edilen Berlin duvarıyla resmen ikiye bölündü. Yapımına yüz milyonlarca mark harcanan duvar çok sayıda kişinin hayatına mal oldu.
BERLİN - ANF
Son düzenleyen Safi; 7 Kasım 2016 01:40
Gerçekçi ol imkansızı iste...
GÜLGECELER - avatarı
GÜLGECELER
Ziyaretçi
11 Ekim 2008       Mesaj #6
GÜLGECELER - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  Berlin Duvarı1.jpg
Gösterim: 400
Boyut:  43.8 KB

Almanya ve Berlin Duvarı


Fransızların Maginot Hattının kuzeyinde Ardenne'leri geçişlerinden bir hafta sonra Alman orduları Manş Denizi kıyılarındaydı. Modern savaş tarihinin en büyük başarılarından birini gerçekleştirmişler ve üç haftadan kısa bir sürede Fransa'yı teslim almışlardı. İngiltere yalnız kaldı. O yaz ve 1940 sonbaharında asla gerçekleşmeyecek bir Alman işgalini beklemeye koyuldu.

İki yıl sonra durum tamamen değişti. İngiltere'nin yakında çökecek önemsiz bir ülke olduğunu düşündüğünden Hitler yüzünü Rusya'ya döndü. Şimdi 1942'lerin sonuydu ve Stalingrad'da tükenmek üzere olan bir Alman ordusu vardı. Başka bir ordu da El Alamein'de İngilizlere yeniliyordu. Kuzey Afrika'daki birlikler ise Amerikan kuvvetleri tarafından paralanıyordu. Er yada geç belki bir yıldan daha kısa bir sürede İttifak devletleri Manş Denizi'ni kontrol altına alıp Fransa'yı işgalden kurtarmak için saldırabilirlerdi.

Maginot Hattı bir başarısız savunma anıtı gibiydi ve Fransa için kötü bir ündü. Ancak Almanlar da kendi Maginot hatlarını yaptılar. Teknik açıdan Fransızlarınkinden çok daha üstündü ama seçilen yer felaketti. Ancak Stepnen Ambrose gibi bazı tarihçiler yaptıklarının o zaman için makul göründüğünü iddia eder. Belki de bu büyük aptallığın nedeni Erwin Rommel'in sorumluluğunda inşa edilmiş olmasıydı.

Rommel adı Nazi tarihinin en büyük taktik ve operasyon ustasına aittir. Politik olarak güçlü bir askerdi ve 1944'de Hitler'e düzenlenen darbenin içinde yer almıştı. Eğer başarılı olsaydı Almanya'nın başına da geçebilirdi. Ancak Gestapo'nun eline düşmesinden sonra intihar etmeye zorlandı.

1942-43 kışında Kuzey Afrika'da Almanların savaşı kaybedişinden sonra Rommel geri çağrıldı. Sözde bir burun rahatsızlığı vardı ama esas amaç savaşı kaybetmiş olmasıydı. Hastalığından kurtulur kurtulmaz Führer'le görüşmüş ve Hitler Müttefik kuvvetlerin Fransa üzerinden gelişebilecek bir saldırısına karşı savunma hazırlamasını Rommel'den istemişti.

Batı Duvarı bir Nazi propagandasıydı ve her yerde çok güçlü olduğu anlatılıyordu. Rommel de işin başına geçecekti. Rommel kabul etti ancak böyle bir görev için emir komuta zinciri çok karışık ve yetkileri çok sınırlıydı.

Aslında çok salakça olan bu plan nasıl oldu da devam ettirildi? Rommel aslen Batı Duvarı fikrini benimsemişti ve savaşın kaderinin "su kıyısında" belirleneceği lafını da etmişti.

Bu işe isteyerek girip silahlardan sorumlu Albert Speer ile ortak çalıştı. Beton gibi maddelerin sağlanmasında ona öncelik tanınmasını ayarladı. Ancak Rommel Batı Duvarının durumunun pek parlak olmadığını kısa bir keşif sonucunda anladı.

Sonraki yıl Rommel yüz binlerce askeri harekete geçirdi. Askerler ya çok genç ya da Rus savaşlarından kalma eski askerlerdi. Deniz kıyısında surlar yapmak için büyük kaynaklar kullanıldı. Uzunluğu 3000 kilometreyi geçen tüm sahil şeridi çıkartmaya karşı çelik bir setle korunacaktı. Rommel çok fazla kaynak tüketir olmuş ve daha da fazla istiyordu. Maginot Hattından daha güçlü bir setti bu. Milyarlarca dolar harcandı ama aslında sonuç koskoca bir hataydı. Yaptıran Büyük Rommel olunca tarihsel açıdan bazıları için kabul edilebilir duruma geliyordu.

Bu setin yapılmasının somut sonuçlan oldu. Pas de Calais bölgesinde savunma hayli güçlüydü dolayısıyla buradan bir çıkartma yapılamazdı. Bu durumda dikkatler ikinci uygun yer olan Normandiya'ya çevrildi.

Rommel İttifak devletlerinin deniz yükseldiğinde saldırmasını bekliyordu. Ancak deniz çekildiğinde bir kumsaldan kıyıya çıkacakları kimsenin aklına gelmedi. On binlerce ton çelik ziyan olmuştu.

Surlara gelince en önemli sorun şu; eğer sur yapacaksanız her yeri çevirmek zorundasınız. O zaman düşman zayıf bir yer arar bulur. Ama siz de oradan gelecek saldırıya yoğunlaşırsınız.

Yüz kilometrelik sahil şeridinde Müttefiklerin karaya çıkabilecekleri tek yer Omaha'daydı. Omaha ise bir delik gibiydi. Bir sabah Müttefikler saldırdı ve tüm askerler buradan sızdı. Sonucunda ise Almanya Fransa'yı kaybetti.

Alman Batı Duvarı tarihin en devasa fiyaskolarından biridir. Fransızların Maginot Hattı her şeye rağmen bir işe yaramıştı çünkü hiç olmazsa Almanlar bu hatta saldırmayı göze alamamış kuzeyden hattın olmadığı noktadan Fransa'ya girmişlerdi. Ama Almanların hattı böylesi bir işe de yaramadı. Omaha ve diğer dört noktada karaya çıkan Müttefikler önünde Alman ordusu bir gün bile duramadı.

Bununla birlikte birçok tarihçi çıkartma sabahı Rommel cephede işinin başında olsa ve istediği yetkiler de verilmiş olsa Müttefikleri gerisin geriye denize dökebileceği görüşündedir.

Fransa'ya yapılan saldırının komutanlarından ve Maginot Hattını kuzeyden ilerleyerek etkisiz kılmayı önerenlerden biri de Rommel'di ama daha sonra kendisi yine bir işe yaramayacak benzer bir hattı kurmaya kalkışmıştı. Gerçi işin şöyle bir yana daha var; eğer Rommel'in duvarı işe yarasa ve Müttefikler Normandiya çıkarmasında başarısız olsaydı altı ay sonra dünyanın ilk atom bombası Hiroşima'ya değil muhtemelen Berlin'e atılacaktı. Onun için belki de bu fiyasko sonuçta Almanya'nın hayrına olmuştur.
BERLİN - ANF
Son düzenleyen Safi; 7 Kasım 2016 01:39
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
7 Kasım 2016       Mesaj #7
Safi - avatarı
SMD MiSiM
ALMANYA’NIN YENİDEN BİRLEŞMESİ.
Doğu Avrupa’da 1989 yılının gelişmeleri iki Almanya arasındaki ilişkilere yeni bir yön verdi. Yıl ortasında Doğu Almanya Batı’ya göç kısıtlamalarını yumuşattıysa da bu düzenleme ülkeyi terk etmek isteyenlerin çokluğu karşısında yetersiz kaldı. Ardından öbür Doğu Avrupa ülkeleri üzerinden Batı yolu açıldı ve Doğu Alman yönetimi Batı’ya akını dizginlemek için hem diplomatik yollara, hem de güvenlik önlemlerine başvurdu. Doğu Almanya’nın Ekim 1989’daki 40. kuruluş yıldönümü kutlamaları bu gergin ortamda yapıldı ve ülkeyi ziyaret eden SSCB lideri Mihail Gorbaçov acil reform çağrısında bulundu.
48843d1463236251 almanya ve almanya tarihi almanya28
Berlin Duvarı’nın açılması, 9 Kasım 1989

Yeni Forum adıyla bilinen bir grup aydının başım çektiği örgütlü siyasal muhalefet Leipzig, Berlin ve başka kentlerde barışçıl kitle gösterileri düzenledi. Ekimde devrilen Erich Honecker’in yerini alan Egon Krenz de iki ay sonra istifa etti. Manfred Gerlach ve Sabine Bergman-Pohl’un kısa süreli görev dönemlerinin ardından kasımda başbakanlığa getirilen Hans Modrow reformcu bir politikayı benimsedi. Yıl sonuna gelindiğinde özgürleşme yönündeki hemen bütün talepler karşılanmıştı. Yönetimde komünistlerin tekeline son verilmesi, parti ve yönetimdeki yolsuzlukların soruşturulması, güvenlik polisinin dağıtılması karan, seyahat sınırlamalarının kaldmlması ve simgesel önemi büyük Berlin Duvan’mn 9 Kasım’da açılması bu gelişmeler arasındaydı. Ama bütün bunlara karşın Batı’ya göçün hızı kesilmedi ve hem Batı Alman ekonomisini, hem de iki Almanya’nın düzelen ilişkilerini zorlayan bir etken oldu.

Doğu Alman tarihindeki ilk serbest seçimlere katılan çok sayıdaki yeni siyasal parti, artık hem iki Almanya’da, hem de dış dünyada kaçınılmaz gözüyle bakılan yeniden birleşme sorununa, özellikle de bunun takvimine ağırlık verdi. Hemen birleşmeyi savunan ve Federal Almanya başbakanı Helmut Kohl’un partisi CDU tarafından desteklenen partilerin oluşturduğu birlik 18 Mart 1990’da yapılan seçimlerde kesin bir üstünlük sağladı. Gene martta iki Almanya ile II. Dünya Savaşı’nm Müttefikleri ABD, SSCB, İngiltere ve Fransa’nın temsilcileri Borın’da toplanarak birleşme sürecini görüşmeye başladılar. Nisanda Başbakan Lothar de Maiziere başkanlığında kurulan büyük koalisyon hükümeti Doğu’da iktidarı devraldı; hükümet Halk Meclisi’nde dörtte üçü aşan bir çoğunluğa dayandığından anayasayı değiştirebilecek durumdaydı.

DEVAMI Almanya ve Almanya Tarihi
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

12 Temmuz 2016 / GusinapsE Osmanlı İmparatorluğu
7 Eylül 2008 / RuffRyders Oyunlar
 Berlin
23 Ekim 2015 / Jumong Müzik ww