Arama

Tetanos (Tetanoz)

Güncelleme: 7 Ağustos 2018 Gösterim: 21.987 Cevap: 7
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
17 Eylül 2006       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bu maddedeki yazılar yalnızca bilgi verme amaçlıdır. Yazılanlar, doktor uyarısı ya da uzman önerisi değildir.

Sponsorlu Bağlantılar

TETANOS

Ad:  tetanoz.jpg
Gösterim: 5007
Boyut:  27.9 KB

(fr. tetanos; yun. tetanos, ihtilaçlı gerilim). Nicolaier basilinden (Clostrıdium tetani) ileri gelen ve kasların kasılmasıyla belirginleşen enfeksiyon zehirlenmesi. (Eşanl. KAZIKLI HUMMA)

—Nörobiyol. Deneysel tetanos, bir kas lifinin sürekli ve düzenli kasılma durumu. Kasılmaların birbiriyle kaynaşmasına yeterli sıklıkta olur ve kası hareket ettiren sinirin art arda uyarılmasıyla sağlanır.

—ANSİKL Tetanos, Nicolaier basilinin yaralara bulaşmasından ileri gelir: basil gi riş noktasında ürer ve bütün organizmaya yayılan toksinler çıkarır; toksinler hastalığın klinik tablosunu meydana getirir Giriş noktaları büyük yaralar olabileceği gibi, kirli küçük travmalar da olabilir çivi ve diken batması, hayvan tırmalaması. Ameliyat sonrasında ya da yenıdoğanda görülen tetanos, gelişmiş ülkelerin çoğunda olduğu gibi Türkiye'de de hemen hemen ortadan kalkmıştır Buna karşılık, sağlık koşullarının yeterli olmadığı hallerde yapılan şırıngalar yüzünden, özellikle uyuşturucu kullananlarda tetanos görülür olmuştur.

Hastalığın klinik tablosu çoğu zaman trismus (çene kilitlenmesi) ile başlar Kendi haline bırakıldığı zaman hastalık sürekli ağrılı kasılmalar halinde çok şiddetli krizlerle devam eder ve ölümle sonuçlanır. Reanimasyon ortamında, belirtileri ortadan kaldırmak için yapılan tedavi, kasılmaları ve şiddetli krizleri önler; bunun için yüksek dozda uyuşturucu verilerek bir tedavi koması elde edilir, ayrıca trakeotomi ve yapay havalandırma yoluyla solunum reanimasyonu sağlanmaya çalışılır. Ölüm oranı hâlâ azımsanmayacak kadar yüksektir Akla yatkın tek tedavi yolu gene de koruyucu önlemler almaktır. Kısa süre içindeki koruyucu önlem, olanak varsa insan kökenli serumla yapılan serum tedavisidir. Uzun süreli koruyucu önlem ise aşı yapılmasıdır: 2 ya da 3 tetanos anatoksini şırıngası. bir yıl sonra rapel ve her beş yılda bir yineleme.

—Vet. Toynaklılar tetanosa özellikle duyarIıdır, sığır, koyun ve keçiler oldukça duyarlıdtr; domuz ve köpek çok dayanıklıdır; kuşlar çok dirençlidir. Hasta hayvanda, özellikle boynu, üyeleri, kuyruğu tutan bir kas sertliği görülür; yürümede ve hareket' lerde sıkıntı, çiğnemede güçlük belirir. Ölüm oranı % 75 dolayındadır.

Tetanos serumu.


Bağışıklık kazandırıldıktan sonra, tetanos anatoksini ya da toksini zerk edilmiş sığır ya da atlardan elde edilir Bütün hayvan türlerinde, özellikle atlarda cerrahi girişimlerden sonra, koruyucu olarak kullanılır.

Tetanos aşısı.


Tetanos anatoksini, bir aylık arayla iki kez zerk edilir. Gebe hayvanda, gebeliğin son aylarında uygulanırsa, anayı ve dölütü doğum tetanosundan ve göbek bağından gelebilecek tetanostan korur.

TETANOTOKSİN


(fr. tetanotoxine). Bakteriyol. Nicolaier basili (Clostridium tetani) tarafından salgılanan ve tetanosun öldürücü spazmlarına neden olan toksin. (En şiddetli bakteriyel toksinlerden biri olarak özellikle sinir sistemini tutar [nörotrop toksin], iki birimden oluşur, biri zara tutunmayı sağlar, öteki zarı tahrip eder. Toksinin anatoksin'e çevrilmesiyle çok iyi bir aşı elde edilmiştir [yüksek bağışıklık].)
Kaynak: Büyük Larousse

Son düzenleyen Safi; 7 Ağustos 2018 20:30
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
18 Eylül 2006       Mesaj #2
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
TETANOS
Ateşli ve çok tehlikeli bir hastalık, kazıklıhumma. Hastalık, toprakta yaşayan ve açık yaralardan giren Nicolaier basili (Clostridium tetani) ile bulaşır. Bu basil 1885'te Nicolaier tarafından bulundu. Tetanos mikrobu, havasız yerlerde yaşar, vücut dışında da çoğalır. Geviş getiren hayvanların ve insanların dışkısında, bağırsaklarında sık rastlanır. Bu mikroplar, çeşitli yaralanmalarla (çivi batması, arı, böcek sokması, iğne batması, kurşun yarası), kırıklar, yanıklar ve derialtına yapılan iğnelerle vücuda girebilir.
Sponsorlu Bağlantılar

Teşhis
Hastalığın kuluçka devresi 5-10 gün arasındadır. Tetanos basili, özellikle sinir dokusu üzerinde yerleşen bir toksin çıkarır. İlk belirtiler çenede sertlikle başlar; sinirlilik, ense sertliği, baş ağrısı, ateş, titreme olur. Çenedeki sertlik artarak ağzın açılmasını engeller. Yüz, boyun, sırt ve karın kasları sertleşir. Sırt kaslarının sertleşmesiyle, hastanın bel kısmı yukarı doğru kalkar. Solunum sıkıntılıdır. Yüz kaslarının kasılmasıyla hastanın yüzü "alaycı gülüş" adı verilen bir şekil alır. En önemli belirtilerden biri de sese karşı duyarlığın artmasıdır. Solunum kaslarının kasılması başlayınca, hasta ölüme kadar gidebilir. Tetanostan ölüm oranı % 50'nin üzerindedir.
Tedavi
Bu hastalıkta, tedavi yapılmadan iyileşenlerin yanında, hiçbir tedaviye cevap vermeden ölen hastalar da görülmüştür. Günümüzde tetanostan aşıyla korunmak mümkündür. Aşı 5 yıllık bir bağışıklık sağlar. Şüpheli görülen yaralanmalarda, kas içine antitetanik serum yapılır. Serum geçici bir bağışıklık verir.

MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi

Son düzenleyen Safi; 12 Ocak 2017 01:52
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Eylül 2006       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
tetanos
KAZİKLİHUMMA olarak da bilinir, oksijensiz ortamda yaşayan Clostridium tetani adlı basilin neden olduğu ve çizgili kaslarda sertleşme ve spazmlarla ortaya çıkan akut bulaşıcı hastalık.

Doğada yaygın olarak özellikle toprağın en üst katmanında bol miktarda bulunan Clostridium sporları vücuda yaralardan, hatta küçük bir sıyrıktan bile kolayca girebilir. Mikroorganizmanın yaşaması için gerekli olan oksijensiz ortamı yarattığı için delici yaralanmalar ve derin kesikler özellikle tehlike oluşturur.

Tetanosun ortaya çıkması ve belirtilerin şiddeti bakterinin ürettiği toksin miktarına ve konak canlının direncine bağlıdır. Toksinin sinirleri etkileyen tetanospazmin adlı bileşeni bilinen en öldürücü zehirlerden biridir. Bakteri hücresinden salman ve kanla enfeksiyon odağından omuriliğin ön boynuzuna taşman toksin gangliyon hücrelerini uyarır. Toksinin vücutta sinir uyaranlarının sinapslar yoluyla iletilmesinde rol oynayan asetilkolin adlı maddenin bireşimlenmesi ve salınmasını etkilediği düşünülmektedir. Merkez sinir sisteminin etkilenmesi sonucunda çeşitli kas gruplarında sertleşme ve beklenmedik zamanlarda aralıklarla ortaya çıkan kasılmalar görülür.

Kuluçka devresi oldukça değişken olabileceği gibi vakaların çoğunda iki gün ile iki hafta arasında değişir, üç aya kadar uzayabilir. Tetanos antitoksini belirtilerin ortaya çıkışını engeller ya da geciktirirse de, tedavideki değeri tartışmalıdır. Tedavide genellikle antibiyotikler, yatıştırıcılar ve kas gevşe ticiler, çok ağır vakalarda kürar kullanılır. Kürar bütün iskelet kaslarını felce uğratarak kasılmalarını engeller, böylece ağrılı spazmları ve çırpınmaları önler. Ne var ki, kürar solunum kaslarını da felce uğrattığından yapay solunum uygulanması gerekir. Birkaç hafta sonra belirtiler hafiflediğinde kürar tedavisine son verilir, hasta kendi başına soluk alıp vermeye başlar.

Clostridium sporları bulaşmış olabilecek bütün yaralanmalarda tetanos antitoksiniyle pasif bağışıklık sağlanmalıdır. Toksinin kimyasal yolla dönüştürülmesiyle hazırlanan tetanos toksoidiyle aktif bağışıklık da sağlanabilirse de bu yöntemin etkili olması için haftalar, hatta aylar geçmesi, ayrıca dört yılda bir yenilenmesi gerekir. Her yaralanmada birinci dozun ardından birkaç aylık aralıklarla iki ya da daha fazla doz yeniden verilmelidir. Hastalığı geçirenlerde yaşam boyu bağışıklık kalmadığından bu önlem bu kişiler için de geçerlidir.

kaynak: Ana Britannica
Son düzenleyen Safi; 12 Ocak 2017 01:37
RoSSoRoSe - avatarı
RoSSoRoSe
Ziyaretçi
7 Haziran 2008       Mesaj #4
RoSSoRoSe - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  tetanoz.jpg
Gösterim: 4126
Boyut:  67.2 KB
Tetanoz

Tetanoz çeşitli yaralanmalar sonucu vücuda giren Clostridium tetani’nin salgıladığı tetanospazmin adı verilen bir nörotoksin ile gelişen, kasların ağrılı ve tonik kasılmaları ile karakterli, oldukça ağır seyreden ve ölüm oranı yüksek olan bir hastalıktır. Aşılanma ile kontrol edilebilen bu hastalık toplum immünitesinin yeterli olmadığı ülkelerde her yaşta görülürken, gelişmiş ülkelerde ileri yaşlarda rastlanmaktır. Küçük ve ileri yaşlarda hastalık daha ağır ve ölümcül seyretmektedir.

Tarihçe
Hastalık eski Mısır ve Yunan hekimlerinden bu yana tanınmaktadır. Esas tanımını 1888’de Gowers yapmıştır. Hastalığı çene, ense ve sırt kaslarının kasılması ile başlayan sinir sisteminin; devamlı tonik kasılmalar, ani şiddetli kasılmalar ile karakterli bir hastalığı olarak tanımlanmıştır. Nicolaire 1884’te toprak bakterilerinden striknin benzeri bir toksini saptamıştır. Behring ve Kitasato 1890’da tetanoz toksoidi ile aktif immünizasyonu sağlamışlardır.

Etiyoloji
Clostridium tetani, zorunlu anaerob, gram pozitif, hareketli, terminal sporlu bir basildir. İnsan ve özellikle hayvan dışkılarında bulunur. Dışkı ile kirlenmiş yerlerde gübrelikler, toz ve toprakta, elbiselerde, halı ve deri üzerinde bulunur. Bakterinin hemen her yerde bulunma özelliği yanında, vücut dışında özellikle oksijenli ortamlarda üremesini durdurup vejetatif şekilden dayanıklı sporlu şekle geçmesidir. Sporlu şekil ısıya, güneş ışınlarına, antiseptik ve antibiyotiklere dayanıklıdır. 4 saat kaynamakla, otoklavda 121 santigrat derecede 15 dakika tutmakla sporlar ancak ölürler. Yıllarca doğada canlı kalabilen ve yaralanmalarla insan vücuduna giren sporlu şekli anaerobik ortamda vejetatif şekle geçerek lokal bir çoğalma gösterir. Plasmid içeren toksijenik suşlar tetanospazmin ve tetanolizin adlı iki toksin salgılar. Tetanolizin patogenezde rol oynamaz.

Epidemiyoloji
Toplum immünitesinin yeterli ve tam olmadığı; gelişmekte olan ülkelerde tetanoza sıkça rastlanmaktadır. Yıllık bildirilen 1 milyondan fazla olguların çoğu buralarda görülmekte; neonatal tetanozdan ölüm oranı tüm bebek ölümlerinin yarısını oluşturmaktadır. Gelişmiş ülkelerde ise hastalık 50-60 yaş üzerinde görülmektedir. Yurdumuzda her yaş grubunda görülmektedir. Tetanoz sporları her türlü yaralanmalarla vücuda girerler. Ancak ağır, delici, batıcı, toz, toprak ve elbise parçası girmiş mikroplarla kirlenmiş yaralar, trafik yaralanmaları sporlu bakterilerin vejetatif şekle geçerek çoğalmalarına; plasmid içerenlerin egzotoksin salgılamalarına neden olur. Giriş yolu öğrenilemeyen olgulara %7-23 oranında rastlanmaktadır. Bu durumlarda kulak, diş, uterus enfeksiyonları, ayakkabı çivilerinin topukta oluşturduğu belirtisiz yaralanmalar araştırılmalıdır.

Fizyopatoloji ve patogenez
Plazmid içeren tetanoz basilleri tetanospazmin ve tetanolizin adı ile 2 tür toksin salgılarlar.Hastalığı oluşturan tetanospazmindir.Tetanospazmin çinko bağımlı bir metalloproteindir. Yapısal ve işlevsel yönden Botilismus toksinine benzerlik göstermekle birlikte klinik yönleri ile zıtlık taşır. Tetanospazmin 151 Kd.ağırlığında tek zincirli bir polipeptittir. Bakteriyel proteazlarla 100 Kd.luk ağır zincir, 50 Kd.luk hafif zincire dönüşür. Bu iki zincir disülfit bağı ile birbirine bağlıdır. Ağır zincir B ve C parçası şeklinde ikiye ayrılabilmektedir. Ağır zincir hücre reseptörüne bağlanır, buna karşın hafif zincir presinaptik bölgedeki nörotransmitör veziküllerden presinaptik membrana salınımı sağlayan sinaptobrevini parçalar, böylece nörotransmitörlerin salınımı engellenir. Motör nöronların inhibisyonunun kalkması sonucu motör nöron uyarımı ve kas kasılması artar. Toksin alt motör nöronların presinaptik terminallerinden sinir sistemine girer, nöromüsküler iletimde lokal bir bozukluk oluşturur. Aksonal yolla retrograt taşınan toksin; nöron hücrelerine oradan spinal kordona geçerek refleks kavsini bozarak otonom sinir sistemi değişikliklerine neden olur. Toksin oradan beyin hücrelerine ve hücre boşluğuna ulaşır. Oradan terminal inhibitör hücrelere geçerek onları inhibisyona uğratır. Bunlar glisinerjik ve GABA erjik nöronlardır. Toksinden otonom sinir sistemi de etkilenir. Ayrıca sempatik sistem üzerine adrenalin ve katekolaminlerin salınımını artırarak etkisini sürdürür.

KLİNİK BELİRTİ VE BULGULAR
Tetanoz; jeneralize, lokalize, sefalik ve neonatal tetanoz olmak üzere dört ayrı klinik formda görülebilir. Tanı öykü ve fizik bakı ile konur. Çoğunda yaralanma söz konusu olmakla birlikte yara tanımlamayan ve giriş yeri belirlenemeyen olgulara da rastlanmaktadır. Yara yerinden yapılacak kültür ve boyamalar sonuç vermez. Tetanozun; yaralanmadan sonra ilk belirtilerin oluşmasına kadar geçen inkübasyon süresi 2 – 60 (ortalama 7-14) gündür. İnkübasyon süresinin kısalığı, yaranın durumu ve ağırlığı (injeksiyon, kriminal abortus, açık kırıklar), kasılmaların sıkça gelmesi ve uzun sürmesi prognozu ağırlaştıran nedenlerdir.
  • Jeneralize tetanoz: En sık görülen şekildir. Halsizlik, baş ağrısı, yara yerinde ağrı gibi genel belirtilerden sonra hastalık maseter kaslarının kasılması ile karakterli trismusla başlar, çiğneme ve yutma güçlüğü içerisinde ağzını açamaz. Kasılmalar yüz kaslarına geçerek risus sardonicus, sırası ile ense ve sırt kaslarının kasılması ile opistotonus, karın kaslarında kasılmalar nedeni ile defans oluşur, hat batın sendromunu taklit eder. Bazı ağır olgularda diyafrağma, interkostal, larinks kasları kasılarak üst solunum yolları tıkanıklığı ve ona bağlı asfiksi ile ölüm gelişir. Hastalarda her kasılmada şiddetli ağrılar hatta kemik kırıkları oluşur. Çene kemiği, kosta, omurga parça kırıkları gösteren olgularımız olmuştur. Hastaların şuuru yerindedir. Otonom sinir sistemi bozuklukları semptomlardan birkaç gün sonra gelişmekte ve ölüm nedenlerini oluşturmaktadır. Hastalık iki hafta süresince gelişmesini sürdürür. İyileşme komplikasyon gelişmezse 30 – 40 günde olur. Alt motör nöron disfonksiyonlarının düzelmesi haftalarca sonra olmaktadır. Hastalıkla yeterli bir immünizasyon gelişmediğinden hastalara aktif immünizasyon uygulanmalıdır. Aksi durumda nüksler görülür.
  • Lokal tetanoz: Sporlu basilin girdiği yerdeki kas gruplarının spazmı ile karakterlidir. Orta derecede ve devamlı kas kasılması söz konusudur. Aylar sonra kendiliğinden geçer. Bu kronik form tetanospazmine karşı kısmi bir immünitenin varlığından kaynaklanmaktadır. Prodrom belirtileri jeneralize tetanoz gibidir. Hastalığın başlaması MSS ne toksinin ulaşmasından sonra olmaktadır. Antitoksin verilmedikçe immünite bırakmaz.
  • Sefalik tetanoz: Nadir görülen, tanı güçlüğü yaratan kafa yaralanmaları ve kulak enfeksiyonlarından sonra görülen bir tetanoz şeklidir. Kafa sinirlerinin inerve ettiği kaslarda gelişir. Alt motör nöron lezyonları şeklinde özellikle yüz sinirinde zayıflık ve felç, yutma güçlüğü, ekstraoküler kasların tutulumuna bağlı olarak oftalmoplejik tetanoz görülebilir. Prognozu kötüdür.
  • Neonatal tetanoz: Özellikle asepsiye uyulmadan kesilen kordonda oluşan enfeksiyon sonucu gelişir. Annenin yeterli bir immünitesinin olmayışı da etkili olmaktadır. Doğumdan ilk 12 – 14 gün içinde gelişir. Emme ve beslenme güçlüğü, geç olarak kas sertliği ve spazm görülür. 5 günden az sürede gelişen 10 günden küçük bebeklerde ölüm oranı çok yüksektir. İlk haftada apne başlıca ölüm nedenidir. İkinci haftada sepsisler ölüme neden olmaktadır.
  1. Komplikasyonlar: Solunum yetersizliği en önemli ölüm nedenidir. Pnömoni, atalektazi, venöz tromboz, akciğer embolisi, çene kemiği, vertebra kırıkları dekübitis ülserleri görülür. Frenik ve laringeal sinir paralizileri, mononöropatiler yanında otonom sinir sistemi bozukluğuna bağlı olarak kardiyak aritmi, hipotansiyon, hipertansiyon, miyokardit, kardiyomiyopati gelişebilir.
  2. Tanı ve ayırıcı tanı: Tanı klinik belirtilerle konur. Laboratuvar bulguları ve bakteriyolojik incelemeler tanı yönünden yararsızdır. Ense sertliği nedeni ile menenjitten, trismusu ile diş apsesinden, temporomandibüler artiritten, karın kaslarının sertliği ile peritonitten, kasılmalar nedeni ile tetani, epilepsi ve sitiriknin zehirlenmesi, ensefalit, fenotiazin grubu ilaçların oluşturduğu distonik reaksiyonlardan ayırt edilmelidir.
  3. Prognoz: Ölüm oranı yüksek bir hastalıktır. İnkübasyon süresinin 7 günden az olması, ağır trafik yaralanmaları, yanıklar, asepsiye uyulmadan yapılan göbek kordonu kesilmeleri, cerrahi girişimler ve intramüsküler injeksiyonlar, septik abortuslar sonucu oluşan yüksek rizkli giriş yolu oluşturan yaralanmalar, yüksek ateşin varlığı, kasılmaların sık ve uzun sürdüğü jeneralize tetanoz olgularında prognoz çok ağırdır. Ölüm oranı %50’nin üzerindedir. Bunun dışında sefalik ve neonatal tetanoz da ölüm oranları daha da yüksektir.
TEDAVİ
Tetanozlu hastanın tedavisi birbiri arkasına dikkatle uygulanacak önlemleri gerektirir.
  1. Hastada ufak uyarımlar kasılmaları ve asfiksiye varan solunum yetersizliği oluşturabildiğinden ilk yapılması gereken benzodiazepin veya vecuronium ile nöromüsküler blokaj yapılarak anesteziye alınmalı, gerektiğinde hava yolu açık tutulmalıdır.
  2. Hasta dış etkilerden ve uyaranlardan korunmak için loş ve sessiz bir odaya alınmalıdır.
  3. Kas spazmlarını önleyici önlemlerin devamlılığını sağlamak için GABA agonisti olan benzodiazepinler en iyi ilaçlardır. Diazepem ve uzun etkili lorezepem en çok kullanılan ilaçlardır. Diazepem İV yoldan (250 mg/gün veya daha fazla) yavaş olarak verildiğinde spazmlar önlenir. Bunların yetersiz kaldığı durumlarda vecuronium (6-8 mg / saatte) verilerek nöromüsküler blokaj sağlanmalıdır.
  4. İmmünoterapi için ilk 24 saat içinde 500 Üİ insan immun globulini İM. uygulanır. İntratekal 250 Üİ. uygulamanın daha yararlı olduğu gösterilmiştir. Ayrı bir yere de 0,5 ml Tetanoz toksoit aşısı uygulanır.
  5. Yara yerinde bulunabilecek C. tetani ye etkili penisilin, metronidazol, sefalosporin grubu ilaçlar kullanılır. Bunlardan metronidazol 6 saat ara ile 500 mg İV 7 – 10 gün süre ile uygulanır. Septik abortus, injeksiyon absesi gibi mikst enfeksiyonlarda penisilin, sefalosporin, aminoglikozit grubu antibiyotikler uygun doz ve kombinasyonlarda uygulanır.
  6. Gerekli ise yara yerinin debridmanı sağlanır.
  7. Solunum yoluna gerekmedikçe endotrakeal tüp yerleştirme girişiminde bulunulmamalıdır. Gereksiz yapılan her girişim önü alınamayan kasılmalara neden olabilir. Gerekli durumlarda anestezi altında uygulanır.
  8. Özellikle 2-3. haftalarda otonom sinir sisteminin fonksiyon bozuklukları gözlenebilir. Sempatik hiperaktiviteye bağlı hipertansiyon durumlarında alfa ve beta adrenerjik sistemi birlikte bloke eden Labetalol 0,25-0,5 mg/dk. veya 0,5-1 mg/kg/saat morfin devamlı infüzyon ile verilir. Ayrıca magnezyum sulfat da verilebilir.
  9. Diüretikler kullanılmaz. Hipotansiyon gelişirse izotonik sıvılar ve dopamin norepinefrin verilir. İleri derecede bradikardi gelişen hastalara atropin, isoproterenol uygulanır veya pacemaker takılır.
  10. Profilaktik olarak heparin uygulanır, dekübütisleri önlemek için uygun yataklar, peroneal sinir felcine karşı önlemler alınır.
  11. Beslenmesi için kasılmaları oluşturmayacak önlemleri de alarak enteral ve parenteral yoldan gerekli karbonhidrat ve proteinler verilir. Hastalara gerektiğinde psikoterapi uygulanır. Hasta taburcu edilmeden ikinci tetanoz aşısı yapılır. 4 hafta sonra üçüncü aşı uygulanarak aktif immünizasyon sağlanır.
KORUNMA
Tetanoz insandan insana bulaşan bir hastalık olmamakla birlikte bildirimi zorunlu bir hastalıktır. Ölüm oranı çok yüksek olan bu hastalıkta en küçük olasılığı da göz önünde bulundurarak bilimsel önlemleri mutlak uygulamak gereklidir. Yeterli immünizasyonla serum antitoksin düzeyinin 0,01U/ml ve üzeri düzeyda oluşması bu hastalıktan korunmayı sağlamaktadır. Aktif immünizasyon için formalinle inaktive edilmiş alum adsorbe tetanoz toksoidi birer ay ara ile üç defa yapıldığında en az 5 yıl koruyuculuk sağlamaktadır. 7 yaşından küçük çocuklara difteri, boğmaca, tetanoz (DPT) aşısı şeklinde 2. aydan başlayarak 4-8 hafta ara ile üç doz ve 3. dozdan bir yıl sonra 4. doz aşı uygulanır. Rapel aşı 4-6 yaşlarında uygulandıktan sonra her 10 yılda bir tekrarlanır. 7 yaşından büyük çocuklara ve erişkinlere 4-6 hafta aralarla 2 doz ve ikinci dozdan 6-12 ay sonra 3. doz aşı uygulanarak aktif immünizasyon sağlanır. Rapeller her 10 yılda bir yapılır.

Herhangi bir yaralanma durumunda hastanın daha önce aşılanma ve immünizasyon ile yaranın durumuna göre karar verilir. Yara yeri iyice sabunlu su ve oksijenli su ile yıkanarak varsa yabancı cisimlerden iyice temizlenir. Önceden aktif immünizasyonu hiç olmayan veya tam uygulanmayan kişilerde pasif ve aktif immünizasyon birlikte uygulanmalıdır. Yaralanmanın ilk 6 saati içinde insan kökenli tetanoz immüglobulin (HTİG) den 250 Üİ veya at kökenli tetanoz immüglobulin (ETİG) den 3000 Üİ yara yerine yakın IM veya deri altından yapılır.(saflaştırılmış 1.500 Üİ) 6 saati geçen olgularda HTİG den500 Üİ, ETİG den 5000-10000 Üİ ( saflaştırılmış 1.500 Üİ) yapılır. Aktif immünizasyon şemasına göreaşıları uygulanarak kişi muhtemel tetanozdan korunduğu gibi, aktif immünizasyonu da sağlanmış olur.İmmünoprofilaksi uygulanmış kişilerin yaralanma durumlarında immünizasyondan 5 yıl geçmiş ve de immün yetmezlik söz konusu ise 250-500 Üİ insan tetanoz immün globulini yapılır ve aktif immünizasyona başvurulur. İmmünoprofilaksi süresi içerisindeki yaralanmalarda koruyucu antikor titresi varlığı (0,01 Üİ/ml ve üstü) kabul edilerek aşı ve serum önerilmemektedir.Kişisel farklılıkları ve antikor titrelerinin ölçülemediği bu durumlarda ve hastalığın ağırlığı da göz önünde bulundurarak, bir rapel aşının uygulanmasının yurdumuz koşullarında uygun olacağıdır. Tüm olgularda yara temizliği yanında enfeksiyonu önlemek için antibiyotik profilaksisi uygulanır.

Lösemi ve lenfomalı, kemoterapi uygulanmış, immün yetmezlikli hastalarda aşılar immünite oluşturmadığı gibi var olan immünite durumu kaybolabilir. Bu durumlarda mutlak tetanoz immün serumu uygulanmalıdır. Kemik iliği transplantasyonu yapılanlarda aktif immünizasyon için tekrar transplantasyondan 12-24 ay sonra iki aşılama yeterli olmaktadır. Geçirdiği HIV enfeksiyonundan önce aşılanmış çocuklarda tekrar aşıya gerek vardır. A vitamini yetersizlikleri aşıya yanıtı engeller. Neonatal tetanozu engellemede 1 veya 2 maternel aşılama önemlidir. İleri yaşlarda tetanoz immünitesi azalmaktadır.

Tetanoz toksoid aşısı lokal ısı, gerginlik, ödem gibi yan etkiler yapabilir. Ciddi reaksiyonlar nadirdir. At kökenli immun serum uygulamalarında duyarlılık testi uygulanmalıdır.

Hastalık belirtileri gösteren bir hastanın irdelenmesi. Hasta sunumu 3 : 25 yaşında köyde oturan bayan hasta
  • Yakınmaları : çiğneme, yutma güçlüğü, çenesinin kilitlenmesi, zaman zaman ense, sırt ve karın kaslarının ani ve ağrılı kasılması.
  • Öyküsü : 14 gün önce ineklerinin sağımı sırasında sağ ayak baş parmağında inek basması sonucu yara oluştuğunu, yarasına tentürdiyot sürdüğünü, başka bir ilaç kullanmadığını; son iki gündür halsizlik baş ağrısı ile birlikte çenesini açmakta, çiğnemekte güçlük çektiğini, yüz ense ve sırt kaslarında ağrılı kasılmalar olduğunu belirtiyor. Kasılmaların dokunma, gürültü ve ışıkla başlayıp arttığını söylüyor.Öz ve soy geçmişinde önemli bir durum yok.
  • Fizik muayene bulguları: TA: 140/ 80, ateş: 36,80 C, nabız: 100/dk. Solunum: 16/dk. Bilinç açık, yüz hafif hiperemik, deri nemli, yüz kaslarında kasılma, çenesi tam açılmıyor, hafif opistotonus hali ve ense sertliği var. Karın kasları sert ve gergin, hafif taşikardisi var, sağ ayak baş parmağında enfekte yara var, sorulara çenesini açamadığı için mırıldanarak yanıt veriyor.
  • Laboratuvar bulguları: Rutin kan, karaciğer, böbrek fonksiyontestleri normal değerlerde.
Son düzenleyen Safi; 12 Ocak 2017 02:41
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
24 Ağustos 2009       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Tetanos
Tetanos Yaralanma ile doku arasına girerek yerleşen. Clostridium tetani adı verilen tetanos mikrobunun yapmış olduğu özel bir hastalık tablosu. Tetanos, yüzyıllardanberi bilinmektedir. Önceleri hastalığın, yaraların içinde bulunan yabancı cisimlerin sinir uçlarını uyarmasından ileri geldiği zannedilmiştir. On dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında Lister; hastalığın cerrahi kliniklerinde, ameliyatlı hastalar arasında da çıktığını bildirmiş ve mikroplara karşı mücadele prensiplerini uygulayarak önlenebileceğini göstermiştir. Nicolaier (1884) deney hayvanlarına bahçe toprakları emülsiyonları aşılayarak tetanos meydana getirmiş ve yaralarda tetanos basilini görmüştür. Bizde tetanosa, kazıklı humma adını, Süleyman Numan vermiştir.

Tetanos mikrobu, 37°C'de oksijensiz şartlardaki besi yerlerinde çoğalma özelliğindedir. 3-5 mikron boyundadır. Bu mikrop, oksijenle temas edince veya beslenme şartları kötüleşince daha dayanıklı olan sporlu şekline döner. Sporlar toz ve toprak içinde uzun süre yaşar. Kirli yaralara bulaşınca ve oksijensiz kalınca faal hale geçerek zehirlerini (toksinleri) salgılamaya başlar. Zehirlerden birisi“tetanolisin” adında olup, kırmızı kan kürelerini eritici ve antijenik özelliktedir, aşı yapımında kullanılır. Diğer zehiriyse, hastalığı ortaya çıkaran bir sinir zehiridir, “tetanospasmin” adını alır.

Tetanos, dünyanın her yerinde ve her insanda görülebilen bir hastalıktır. Tetanos mikrobu otçul hayvanların barsağında bulunur. Onlara bu şekilde zarar vermez. Bu hayvanlar, tetanos sporlarını otlardan alırlar, bunlar bağırsakta canlı şekle geçip, çoğalırlar. Hayvanın dışkısıyla çıkarak tekrar spor haline geçer ve toprağa karışır. Sporlar toprak ve gübre içinde uzun süre yaşar. Sokak tozlarında, hastanelerin tozlu yerlerinde, sterilize edilmemiş dikiş malzemelerinde, elbiselerde, evcil hayvanların tüylerinde de bulunabilir.

Hastalığın, eğitim ve kültür seviyesindeki düşüklükle de yakından ilgisi vardır. Erkekler yaralanmalara daha fazla maruz kaldığından, erkeklerde daha sık görülür. Tetanoz sporunun giriş kapısı deri ve mukozalardır. Basit bir sıyrık ve temiz bir yara hastalığın meydana gelmesi için yeterli değildir. Yara içinde, yabancı maddeler, ölü doku parçaları veya kan pıhtısı parçaları bulunması icab eder. Salgılanan tetanoz zehiri merkezi sinir sistemine ulaşınca hastalık tablosu ortaya çıkar.

Tetanosa tek tük vak'alar halinde rastlanır. Harplerde seri halinde yaralanmalarda, hastalığa sık rastlanır. Aşı tatbiki ve yaralanmadan sonra koruyucu serum tatbiki, hastalık sayısını çok azaltmıştır.

Tetanosun kuluçka süresi ortalama olarak bir hafta civarındadır. Kuluçka döneminin son iki gününde, keyifsizlik, iştahsızlık ve başağrısıyla başlar. Yüz kaslarında gerilme ve çiğneme zorluğu olur. Dudaklar hafifçe aralanmış ve uçları çekilmiştir, yüzde alaycı bir gülüş görünümü vardır. Çene kaslarında sertlik başlayınca, hasta ağzını açamaz. Yutma zorluğu olur. Gövde kasları sertleşmesiyle sırt ağrıları ve oturmada zorluk sözkonusu olur. Kas sertliği boyun, kol ve bacak kaslarında da olur. Sürekli sertliğe, ara ara, spazmlar da ilave olur. Kaslar ağrıyarak şiddetle kasılır, hasta gerilir.

Kasılmalar, dış uyarılarla (ses, ışık vb.) başlar. Kasılmaların durumuna göre hastalık hafif, orta ve şiddetli olmak üzere üçe ayrılır.

Kas belirtilerinden başka önemli bir belirti yoktur. Spazmlar, solunum kaslarında da olursa, şahıs nefes alamaz, morarır ve uzun süren nöbetlerin birinde oksijensizlikten ölür.

Hastada ateş yoktur, şuur açıktır. Terleme vardır. Hastalığın süresi genellikle 1-2 hafta kadardır. 2 haftayı atlatan hastalar çok defa sağ kalır. Bir-iki gün içinde öldüren şekilleri de vardır. Hastaların ortalama olarak % 25 ila % 60 kadarı tedaviye rağmen ölmektedir. Hastalığı atlatanlarda nekahat uzun sürer.

Tetanosun en önemli komplikasyonu, hastalığın seyri esnasında meydana gelebilen diğer enfeksiyonlar ve bunlar arasında da zatürredir. Deride, uzun süre aynı pozisyonda yatmaya bağlı yaralar, kasılmalardan ileri gelen omurga kırıkları ve gebelerde düşükler de sözkonusu olabilir.

Tedavi:
Tetanos aslında kendi kendine iyileşebilen bir hastalıktır. Zehir salgılayan odak temizlenip kaldırıldıktan sona, sinir hücrelerine yeniden zehir gitmez. Önceden meydana gelen kasılmalar devam eder. Yapılacak en mühim iş, uyku ilaçları ve nevrotik ilaçlarla kasılmaları ve bundan doğacak tehlikeleri önleyip, sinir dokularına tamir süresi kazandırmaktır. Hasta oldukça sakin ve sessiz bir odada ve rahat bir yatağa yatırılır, perdeler kapatılarak oda loş bir hale getirilir. Penisilin ve antitetanikserum da verilir. Tetanos teşhisi konduğunda ilk yapılacak iş, hastayı derhal narkozla uyutup, yarayı temizlemek, daha sonra gerekli ilaçlar uygulamaktır. Gereken hastalara oksijen verilir, makinayla sun'i solunum yaptırılır.

Korunma:
Tedavinin arz ettiği güçlükler ve hastalığın tehlikesi düşünülürse, tetanozdan korunmanın ehemmiyeti daha iyi anlaşılır.

Yaralanma ihtimali bulunan özellikle asker, çiftçi ve işçilerde tedbir almak gerekir. Bu gayeyle tetanoz aşısı uygulanmaktadır. Aşılama birer ay arayla üç defa yapılır. Aşılı bir kişi hafif ve temiz bir şekilde yaralanırsa serum yapılmaz, sadece ikinci aşıyı tekrar yapmak yeterlidir. Fakat geniş ve ezikli yaralarda serum da gerekir.

Aşısı olmayan bir şahıs yaralanınca, yara temizliğini müteakip, en kısa zamanda tetanoz serumu yapılır, bilahare aşı da uygulanır. Yaralanma olmasa da tetanos aşısını her 5 yılda bir tekrarlamak koruyuculuk açısından faydalıdır.

Tetanos serumunun bir takım mahzurlu yönleri olduğu için daha ziyade tetanos aşısıyla risk altındaki kişileri tetanosa karşı dirençli hale getirmek önemli bir husustur. Yurdumuzda kadınlar arasında, düşükler neticesinde rahimde yerleşerek gelişen tetanostan da kayıplar verilmektedir. Toplumu bu konuda aydınlatmak da sağlık kuruluşlarının üzerine düşen mühim bir vazifedir.

Kaynak: Rehber Ansiklopedisi
Son düzenleyen Safi; 12 Ocak 2017 01:51
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
12 Ocak 2017       Mesaj #6
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Tetanoz
  • Latince ‘gerilme’ anlamına gelir.
  • İstemli kasların tonik spazmıyla karakterize akut bir toksemidir.
  • Etken: Clostridium tetani
  • Hastalıktan sorumlu toksin: Tetanospazmin
  • Yeterli hijyen ve bağışıklama ile eradikasyonu mümkündür.
  • Gelişmekte olan ülkelerde halen önemli bir sağlık sorunudur.
  • Hayatın ilk ve son evresinde daha sık görülür.
  • Ülkemizde yapılan bir çalışmada; immunite 17-35 yaş grubunda %85 iken, 50-70 yaş grubunda %56'ya düştüğü belirlenmiştir.
Epidemiyoloji
  • Tetanoz insidansı aşılama ile ters orantılıdır.
  • Dünyada yılda 1 milyon vaka.
  • Türkiyede yılda 25 vaka (Daha büyük kısmının bildirilmediği tahmin edilmektedir).
  • Dünyada bildirimi, her zaman olduğundan az yapılmış hastalıkların başında gelir. Bunun önemli bir nedeni, hastalığın bulaşıcı olmaması, epidemiler yapmaması, tek tek ölümlere neden olmasıdır.
  • Neonatal Tetonozdan her yıl yaklaşık 400.000 bebeğin öldüğü tahmin edilmektedir.
İnkübasyon Süresi
  • 2 gün- 2 ay (ortalama 2 hafta) olarak bildirilmektedir.
  • Bu sürenin kısa olması prognozu olumsuz etkilemektedir.
  • Nekrotik,kirli, yabancı cisim içeren yaralarda süre kısadır.
Tetanoz tipleri
  • Jeneralize (en sık görülen şekli ?)
  • Lokal
  • Sefalik
  • Neonatal
  • Yeni doğanlarda görülen jeneralize tetanoza Neonatal tetanoz denir.
  • Lokal tetanozun fasial sinirleri tuttuğu tetanoza Sefalik tetanoz denir.
Lokal Tetanoz
  • Etkenin, girdiği yerdeki kas gruplarının lokal spazmı ile oluşur.
  • Orta derecede ve devamlı kas kasılması söz konusudur.
  • Aylar sonra kendiliğinden geçer.
  • Bu kronik form tetanospazmine karşı kısmi bir immünitenin varlığından kaynaklanmaktadır.
Sefalik Tetanoz
  • Nadir görülür , çünkü tanısı zordur.
  • Kafa yaralanmaları ve kulak enfeksiyonlarından sonra görülür.
  • Fasial sinirlerinin inerve ettiği kaslarda gelişir.
  • Yüz sinirinde zayıflık ve felç, yutma güçlüğü, ekstraoküler kasların tutulumuna bağlı olarak oftalmoplejik tetanoz görülebilir.
  • Prognozu kötüdür
Neonatal tetanoz
  • Özellikle asepsiye uyulmadan kesilen kordonda oluşan enfeksiyon sonucu gelişir.
  • Annenin yeterli bir immunitesinin olmayışı da etkili olmaktadır.
  • Doğumdan ilk 12 – 14 gün içinde gelişir.
  • Emme ve beslenme güçlüğü, geç olarak kas sertliği ve spazm görülür.
  • 5 günden az sürede gelişen ve 10 günden küçük bebeklerde ölüm oranı çok yüksektir.
  • İlk haftada apne başlıca ölüm nedenidir.
  • İkinci haftada sepsisler ölüme neden olmaktadır
Jeneralize Tetanoz
  • Huzursuzluk, halsizlik
  • Baş ağrısı
  • Yara yerinde ağrı
  • Trismus (masseter kaslarının kasılması)
  • Çene, boyun kası tutulumuna bağlı yutma güçlüğü, konuşma bozukluğu
  • Kasılmalar yüz kaslarına geçerek risus sardonikus
  • Rijidite birkaç günde sırt, gövde kaslarının kasılması ile opistotonus görülür ve ekstremitelere yayılır
  • Karın kaslarında kasılmalar nedeni ile defans oluşur, akut batın sendromunu taklit edebilir
  • Nöbetler halinde tonik ağrılı kas spazmları, hatta kemik kırıkları oluşabilir.
  • Bilinç açıktır.
  • Aşırı terleme, ateş, taşikardi, aritmi, hipertansiyon görülebilir
  • Larenks ve solunum yolu kaslarının tutulumuna bağlı asfiksi ortaya çıkabilir.
Jenaralize Tetanoz
  • Otonom sinir sistemi bozuklukları, semptomlardan birkaç gün sonra gelişmekte ve ölüm nedenlerini oluşturmaktadır.
  • Hastalık iki hafta süresince gelişmesini sürdürür.
  • İyileşme komplikasyon gelişmezse 30 – 40 günde olur.
  • Alt motör nöron disfonksiyonlarının düzelmesi haftalarca sonra olmaktadır.
  • Hastalıkla yeterli bir immünizasyon gelişmediğinden hastalara aktif immünizasyon uygulanmalıdır. Aksi durumda nüksler görülür.
Tanı ve Ayırıcı Tanı
  • Tanı klinik ve fizik muayene ile konur.
  • Laboratuvar bulguları ve bakteriyolojik incelemeler tanı yönünden yararsızdır.
  • Ense sertliği nedeni ile menenjitten
  • Trismusu ile diş apsesinden, temporomandibüler artiritten,
  • Karın kaslarının sertliği ile peritonitten,
  • Kasılmalar nedeni ile epilepsi ve sitriknin zehirlenmesinden, ensefalit, fenotiazin grubu ilaçların oluşturduğu distonik reaksiyonlardan ,
  • Kas rigiditesi nedeni ile malign nöroleptik sendromdan ve stiff-person sendromundan ayırt edilmelidir.
Kötü Prognoz
  • İnkübasyon döneminin sekiz günden kısa olması.
  • Başlangıç süresinin iki günden az olması.
  • Jeneralize tetanoz.
  • Ateş ve taşikardinin olması.
  • Giriş yolu; göbek kordonu, septik abortus, cerrahi işlemler.
Korunma
  • Korunmanın en iyi yolu aşılanmaktır.
  • Kirli açık yaralarda yara temizliği ve hızlı tedavi önemlidir.
  • Kişinin bağışıklık durumunun bilinmesi önemlidir, acil servise başvuran hastalarda mutlaka sorgulanmalıdır.
  • Gebelikte 2 doz aşı ve hastalığı geçirenlerin aşılanması çok önemlidir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
12 Ocak 2017       Mesaj #7
Safi - avatarı
SMD MiSiM

Tetanoz Serumu -Tetanoz İmmün Globülini

Ad:  TETANOS.jpg
Gösterim: 1489
Boyut:  27.7 KB

Tetanoz serumu temiz küçük yaralarda immün yetmezlik veya ağır hastalık yoksa kullanılmaz. Asıl kullanım yeri aşağıda yer alan tetanoza yatkın yaralanmalardır. Tetanoza yatkın yaralanmalarda eğer 3 den fazla tetanoz aşısı olan ve immünitesi normal olan insanlarda tetanoz serumu uygulanması gerekmez.

Önceden tetanoz aşılanma öyküsü bulunmayan kişilerde tetanoza yatkın yaralanma durumunda endikedir. Bunun nedeni, erken toksoid dozlarının immüniteyi indüklememesi fakat sadece immün sistemi başlatmasıdır.

Tetanoz yatkınlığı olan yaralanmalar
  • 6 saatten uzun süre geçmesi
  • Geniş doku hasarı olan (major yanıklar gibi) veya 1 cm.den derin yaralar
  • Yıldız biçiminde, düzgün olmayan, şekilsiz, bir kısmı kopmuş yaralar
  • Ateşli silah, ezilme, yanık, donma ile meydana gelen yaralar
  • Delici yaralanmalar (steril olmayan injeksiyonlar dahil)
  • Piyojenik infeksiyon bulgularının varlığı
  • Nekrotik doku varlığı Kontaminantların (toprak, pislik, dışkı v.b.) varlığı
  • Sinir denervasyonu ve/veya iskemik doku varlığı
  • Yabancı cisim içeren yaralar Parçalı kırıklar
Maruziyet sonrası profilaksi:
  • Aşı şeması tamamlanmamış kişilerde (aşı sayısı 3 den az olanlar; aşılama yılı önemli değil)
  • Bağışıklık durumu bilinmeyen kişilerde,
  • İmmün yetersizliği olan kişilerde,
Uygulama şekli
  • Çocuklarda ve yetişkinlerde aynı dozda kullanılır.
  • Tetanoza eğilimli yaraların profılaksisinde:
  • Riskin çok yüksek olmadığı durumlarda 250 IU kullanılmalıdır.
  • Aşağıdaki durumlarda doz 500 IU’ye kadar arttırılır.
  1. 24 saat içerisinde uygun tedavinin sağlanamadığı enfekte olmuş yaralarda
  2. Oksijen tedarikinin azalması durumunda doku hasanna neden olan derin ve kontamine olmuş yaralarda
  3. Yanıklarda, konjelasyonda
  4. Nekrotik lezyonda (doku hasarı)
  5. Septisemik düşüklerde
  6. Ortalama kilonun üzerinde olan yetişkinlerde
  7. Yanıklarda (yanığın oluşumundan 36 saat sonra) eksudatif faz sonrasında ikinci bir 250 I.U.’lik doz kullanılabilir.
Klinik olarak ortaya çıkmış tetanoz’un tedavisinde:
Tek doz 3000 IU’ den 6000 IU’ ye kadar kullanılabilir. Enjeksiyonların arasındaki süre ve tedavinin süresi hastanın klinik durumuna bağlıdır.

Tetanoz serumu sadece intramüsküler yolla kullanılır. Daha fazla hacimde uygulama gerektiğinde, farklı enjeksiyon bölgelerine orantılı olarak bölünmüş dozlann uygulanması önerilir. Bu uygulama 20 kg ağırlığına kadar ki çocuklarda 2 mL’nin üstündeki dozlarda ve 20 kg üstündeki yetişkin kişilerde ise 5mL’nin üstündeki dozlarda uygulamayı gerektirir.

Aşılama ile eş zamanlı uygulandığında, immünoglobulin aşının yapıldığı tarafa değil, vücudun karşı tarafına uygulanmalıdır.

Ciddi koagülasyon bozukluğu olan kişilerde ve intramüsküler enjeksiyonun kontrendike olduğu durumlarda profilaksi için Tetanoz serumu subkutan enjekte edilebilir. Sonrasında enjeksiyon bölgesine pamuklu bez ile basınç uygulanmalıdır. Buna rağmen, subkütan kullanımı destekleyen klinik bir veri bulunmamaktadır.

Akut tedavide intramüsküler kullanımın yetersiz olduğu durumlarda, alternatif intravenöz bir ürün kullanılabilir.

Özel popülasyonlarda Tetanoz serumu
Tetanoz serumunun böbrek ve/veya karaciğer yetmezliği olan hastalarda kullanımmındaki etkisine dair herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Tetanoz serumunun böbrek ve/veya karaciğer yetmezliği olan hastalarda kullanımı araştırılmamıştır. Bu nedenle hastaya sağlayacağı yarar/zarar oranı göz önünde bulundurulmalıdır.

Pediyatrik popülasyon
Tetanoz serumu çocuklarda da yetişkinlerde olduğu gibi aynı dozda kullanılır. 20 kg ağırlığına kadar ki çocuklarda 2 mL’nin üstündeki dozlarda uygulama gerektirir.

Geriyatrik popülasyon
Tetanoz serumu 60 yaş üzeri yaşlı hastalarda kullanımı üzerindeki etkisi bilinmemektedir
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
18 Mart 2018       Mesaj #8
Avatarı yok
Yasaklı

Tetanos'un Tedavi Yolları!


Tetanos çok nadir görülen hastalıklardan biri de olsa yine de bu hastalığa yakalanıp ölenler de vardır. Tetanos hastalığından korunmanın ilk şartı en küçük çiziği bile oksijenli suyla temizlemektir. Tetanos'a yakalanan hastalar 3 şekilde tedavi edilirler;
  • Tetanos basillerini öldürmek için hastaya doğrudan penisilin yapılır.
  • Tetanos basillerinin etkisini kırmak için tetanos serumu uygulanır.
  • Kaslardaki kasılmaları önlemek adına ayrı olarak spazm-karşıtı ilaçlar verilir.
Uygulanan bu tedavi yöntemlerine rağmen tetanos oldukça tehlikeli ve korkunç bir hastalıktır. Tetanos hastalığına karşı mücadelede en iyi yöntem ise zamanında aşı olmaktır. Bu bağlamda çocuklara difteri ve boğmaca aşısıyla beraber tetanos aşısı da yapılmaktadır. Bu şekilde önceden korunmayanlara tetanos serumu yapılır, bu da olumlu sonuçlar vermektedir.

Kaynak: AnaBritannica

Benzer Konular

12 Ocak 2017 / turhan_koçal Tıp Bilimleri