Ömer Hayyam 1 ek Ömer Hayyam, asıl adı GİYASEDDİN EBUL- FETH BİN İBRAHİM EL-HAYYAM(d. 18 Mayis 1048, Nişabur - ö. 4 Aralık 1122, Nişabur, İran) İranlı şair, matematikçi ve astronom. Yaşadığı dönemde ve ülkesinde bilimsel çalışmalarıyla ün kazanmış, ama daha çok rubaileriyle tanınmıştır. Felsefe, tasavvuf, fıkıh, tarih ve tıp gibi konulardaki düzyazı yapıtlarının çoğu günümüze ulaşmamıştır. “Çadırcı” anlamına gelen Hayyam adını babasının mesleğinden aldığı sanılır. Nişabur ve Belh’te öğrenim gördükten sonra Semerkand’a gitti. Orada cebir üzerine yazdığı risaleyle büyük ün kazandı ve Büyük Selçuklu sultanı Melikşah tarafından takvim sistemini yeniden düzenlemek amacıyla gerekli gözlemleri yapmak üzere davet edildi. Zîc-i Melikşahi adlı zaçiyeyi hazırlayan bilginler grubuna başkanlık etti. Öteki bilginlerle birlikte İsfahan’da bir gözlemevi kurmakla görevlendirildi. Melikşah’ın ölmesinden (1092) sonra hacca gitti. Nişabur’a döndüğünde ders verdi, zaman zaman müneccimlik yaparak saraya hizmet etti. 11. yüzyıl sonları ile 12. yüzyıl başlarında İslam dünyasında matematiğin en büyük temsilcisi olan Hayyam özellikle sayılar kuramı ve cebir dallarında önemli yapıtlar verdi. Eukleides’in yapıtı üzerine yorumlarında, irrasyonel sayıların da tıpkı rasyonel sayılar gibi kullanılabileceğini kanıtlaması matematik tarihinde bir dönüm noktası oluşturdu. En önemli cebir yapıtı olan Risale fıl-Barahin alâ Mesailül-Cebr ve’l- Mukabele’de (1851) birden çok kök olabileceğini ilk kez açıkladı, iki köklü bazı denklemlere yer verdi ve denklemleri kök sayısına göre sınıflandırdı. Paralellik kuramına ilişkin buluşları da yüzyıllar sürecek bir etkide bulundu. Bazı araştırmacılar, Hayyam’ın çağdaşlarının onun şiirlerinden hiç söz etmediğini, onun adını taşıyan rubailerin de ölümünden iki yüzyıl sonra ortaya çıktığını belirterek bunların başka şairlerin yapıtları olabileceğini öne sürmüşlerdir. Ama A. J. Arberry, 13. yüzyıl yazmalarına başvurarak en az 250 rubainin Hayyam’m kaleminden çıktığını belirlemiştir. Hayyam’ın bütün rubaileri belirli olaylar ve konular üzerine yazılmıştır ve her biri kendi içinde bütünlük taşır. Ama rubailerin çoğunda gerçekliğin ve sonrasızlığın niteliği, yaşamın süreksizliği ve belirsizliği, insanın Tanrı’yla ilişkisi gibi sorunlar işlenir. Hayyam şeriata ve öbür dünyanın varlığına kuşkuyla bakar, dinlerin kesinliğini ciddiye almaz, insanın güçsüzlüğü ve cehaleti karşısında kaygı duyar. Zihnini kurcalayan sorulara doyurucu yanıtlar bulamadığı için maddi dünyanın geçici ve tensel güzelliklerinin keyfini çıkarmayı önerir. Ama gösterişsiz zevklerinden kıvançla ve içtenlikle söz etmesi temel metafizik sorunları açık sözlülükle ve çekinmeden sorgulamasını önlemez. Belli başlı bütün dünya dillerine çevrilen Rubaiyat Türkçede ilki 1914’te olmak üzere değişik adlar altında birçok kez yayımlanmıştır. Felsefe, matematik ve bilgelik sorunlarını işleyen öbür yapıtları arasında Risale fi’l-Vücud (1931), Şerhüma As kalamin Musadaratı Kitabü Uklidis (1936) ve Kitabü Mizanı l-Hikme (1940) sayılabilir. Kaynak: Ana Britannica |
1 ek Matematikçi, Astronom, Filozof, ŞairElde bulunan ender kayıtlara dayanılarak Ömer Hayyam'ın çalışmaları şöyle sıralanabilir:İlmini genişletmek için zamanın ilim merkezleri olan Semerkand, Buhara, İsfahan'a yolculuklar yapmıştır. 4 Aralık 1131'de doğduğu yer olan Nişabur'da fani dünyaya veda eder. Ömer Hayyam1048-1131 Asıl adı Giyaseddin Ebu'l Feth Bin İbrahim El Hayyam' dır.18 Mayis 1048'de İranin Nişabur kentinde doğan Ömer Hayyam bir çadırcının oğluydu. Çadırcı anlamına gelen soyadını babasının mesleğinden almistir.Fakat o soyisminin çok ötesinde işlere imza atmıştır. İlgilendiği ilimler:Matematik ,fizik,astronomi,şiir,tıp,müzik. Horasan'ın yıldızı; İran'ın; Irak'ı Acemi ve Irak'ı Arabi olmak üzere her iki Irak'ın dahisi, feylesofların prensi Ömer! Daha yaşadığı dönemde İbn-i Sina'dan sonra Doğu'nun yetiştirdiği en büyük bilgin olarak kabul ediliyordu. Tıp, fizik, astronomi, cebir, geometri ve yüksek matematik alanlarında önemli çalışmaları olan Ömer Hayyam için “zamanın bütün bilgilerini bildiği” söylenirdi. O herkesten farklı olarak yaptığı çalışmaların cogunu kaleme almadi, oysa O ismini çokça duyduğumuz teoremlerin isimsiz kahramanıdır. Yazdığı bilimsel içerikli kitaplar arasında Cebir ve Geometri Üzerine, Fiziksel Bilimler Alanında Bir Özet, Varlıkla İlgili Bilgi Özeti, Oluş ve Görüşler, Bilgelikler Ölçüsü, Akıllar Bahçesi yer alır. En büyük eseri Cebir Risalesi'dir. On bölümden oluşan bu kitabın dört bölümünde kübik denklemleri incelemiş ve bu denklemleri sınıflandırmıştır. Matematik tarihinde ilk kez bu sınıflandırmayı yapan kişidir. O cebiri, “ sayısal ve geometrik bilinmeyenlerin belirlenmesini amaçlayan bilim” olarak tanımlardı. Matematik bilgisi ve yeteneği zamanın çok ötesinde olan Ömer Hayyam denklemlerle ilgili başarılı çalışmalar yapmıştir. Nitekim, Hayyam 13 farklı 3. dereceden denklem tanımlamıştır. Denklemleri çoğunlukla geometrik metod kullanarak çözmüştür ve bu çözümler zekice seçilmiş konikler üzerine dayandırılmıştır. Bu kitabında iki koniğin arakesitini kullanarak 3. dereceden her denklem tipi için köklerin bir geometrik çizimi bulunduğunu belirtir ve bu köklerin varlık koşullarını tartışır.Bunun yanısıra Hayyam, binom açılımını da bulmuştur.Binom teoerimini ve bu açılımdaki katsayıları bulan ilk kişi olduğu düşünülmektedir. (Pascal üçgeni diye bildiğimiz şey aslında bir Hayyam üçgenidir ) Bir kitabında da Öklit'in aksiyomlarıyla ilgili çalışmaları toplayan Hayyam, Öklit'in paralellik aksiyomunu başka bir önerme kümesiyle değiştirdi. Bunun sonucunda bugün öklit-dışı geometride kullanılan “geniş, dar ve dik açı hipotezleri” ile ilgili biçimlere ulaştı. Yani öklitdışı geometrinin temellerini atan Hayyam olmuştur. Öklit'in yapıtı üzerine yorumlarında, irrasyonel sayıların da tıpkı rasyonel sayılar gibi kullanılabileceğini kanıtlaması matematik tarihinde bir dönüm noktası oluşturdu. İsfahan'da üç yıl çalışarak kurduğu rasathanede gökyüzünü inceler, bilimsel çalışmalar yapar, hükümdarın özel müneccimi olur, yıldız falına bakardı. Ömer Hayyam kendi doğum tarihini bu kadar net şekilde bir gökbilimci hassasiyetiyle kendisi bulmuştur. 21 Mart 1079 yılında tamamladığı, halk arasında “Ömer Hayyam Takvimi” bugün ise “Celali Takvimi” olarak bilinen takvim için büyük çaba sarf etmiştir. Güneş yılına göre düzenlenen bu takvim 5000 yılda bir gün hata verirken, bugün kullandığımız Gregoryen Takvimi 3330 yılda bir gün hata vermektedir. Eserleri arasında İbn-i Sina'nın Temcid (Yücelme) adlı eserinin yorum ve tercümesi de yer alır. Öğrenimi tamamlayan Ömer Hayyam kendisine bugünlere kadar uzanacak bir ün kazandıran Cebir Risaliyesi'ni ve Rubaiyat'ı Semerkant'ta kaleme almıştır. Dönemin üç ünlü ismi Nizamülmülk, Hasan Sabbah ve Ömer Hayyam bu şehirde bir araya gelmiştir. Dönemin hakanı Melikşah, adı devlet düzeni anlamına gelen ve bu ada yakışır yaşayan veziri Nizamülmülk'e çok güvenirdi. Ömer Hayyam ile ilk kez Semerkant'ta tanışan Nizam onu İsfahan'a davet eder. Orada buluştuklarında O'na devlet hülyasından bahseder ve bu büyük hayalinin gerçekleşmesi için Hayyam'dan yardım ister. Fakat Hayyam devlet işlerine karışmak istemez ve teklifini geri çevirir. Saray entrikalarından hayatının sonuna kadar uzak kalmayı yeğler. Bazı Ömer Hayyam şiirleriAşk Ezeli sırları ne sen bilirsin ne de ben Bu muammayı ne sen okuyabilirsin ne de ben Perde ardında sen ben dedikodusu var amma... Perde kalktı mı ne sen kalırsın ne de ben Ey dünyanın işinden haberi olmayan sen yoksun Dünya esen yel üstüne kuruldu.. Varlığımız iki yokluk arasındadır Çevrendekilerde hiçdir sen de bir hiçsin Medresede söz vardır tekkede de hal Fakat bu aşk sözden de dışarıdır halden de İster şeriat müftüsü ol ister şehir vaizi Aşk mahkemesine gelindi mi dilsiz kesilir Bugün zevk etmek elindeyken zevkine bak Yarını düşünmen beyhude bir heves Bir çok kişiden arda kalanlar Sana da kalmayacak sen de göçüp gideceksin... Aşk ve Kalp Bir kalb ki onun sevmesi aldanması yok Tutkunluğu yok , bir güzele yanması yok Bin kez yazık olsun sevisiz yüreğe Aşksız geçecek günlerin faydası yok Cennet Cehannem Sevgiyle yoğurulmamışsa yüreğin, Tekkede manastırda eremezsin. Bir kez gerçekten sevdinmi bu dünyada, Cennetin, Cehennemin üstündesin. Dostlarım Dostlarımdan korkarım Dostlarım Ama ben Dostlarımdan korkarım Yürek Bir yürek ki yanmaz yürek denir mi ona Sevmek haram yüreğinde ateş olmayana Bir günü sevgisiz geçirdinse yazık En boş geçen günün o gündür inan bana |
Dünyada akla değer veren yok madam, Aklı az olanın parası çok madem, Getir şu şarabı, alsın aklımızı: Belki böyle beğenir bizi el alem! |
Ben, gönlü temiz insana kurban olayım Gezsin başım üstünde benim, hoş tutayım Ham insanı al karşına, söylet azıcık, Dön, sonra cehennem ne imiş, gel sorayım Geçmiş olan dünden hiç yad etme Yarın da gelmemişken feryad etme Düşünme geleceği de geçmişi de Şimdi şen ol da yaşamı berbad etme İçin temiz olmadıksan sonra Hacı hoca olmuşsun, kaç para! Hırka, tespih, post, seccade güzel; Ama Tanrı kanar mı bunlara? Var mı dünyada günah işlemeyen söyle: Yaşanır mı hiç günah işlemeden söyle; Bana kötü deyip kötülük edeceksen, Yüce Tanrı, ne farkın kalır benden, söyle., Bir yürek ki yanmaz, yürek denir mi ona ? Sevmek haram, yüreğinde ateş olmayana Bir gününü sevgisiz geçirdinse yazık, En boş geçen günün o gündür, inan bana.. Düşünce göklerinin baş konağı sevgidir sevgi; Gençlik destanının baş yaprağı sevgidir sevgi; Ey sevginin sırlarından habersiz yaşayanlar, Bilin ki tüm varlığın baş kaynağı sevgidir sevgi. Ömür defterinden bir fal açtım gönlümce; Halden anlar bir dost gelip falı görünce; Ne mutlu sana, dedi; daha ne istersin: Ay gibi bir sevgili, yıl gibi bir gece. Yaşamanın sırlarını bileydin Ölümün sırlarını da çözerdin; Bugün aklın var, bir şey bildiğin yok: Yarın, akılsız, neyi bileceksin? İnsan yiyeceksiz, giyeceksiz edemez: Bunlar için didinmene bir şey denmez. Ondan ötesi ha olmuş, ha olmamış: Bu güzelim ömrünü satmaya değmez Bir yürek ki yanmaz, yürek denir mi ona? Sevmek haram, yüreğinde ateş olmayana Bir gününü sevgisiz geçirdinse yazık En boş geçen günün, o gündür, inan bana. Ömer Hayyam |
En ünlü Atesitlerden biridir, ünlü Matematikçi, Astrolog ve Fizikçidir. Bunlara rağmen en ünlü olduğu nokta Edebi eserleridir. Dünyanın en mükemmel dizelerine sahip olan şairdir. Nizamülmülk'ün en güvendiği adamlardan biridir. Aynı zamanda Hasan Sabbah'la karşılaşıp onu Nizamülmülk'ün hayatına sokarak tarihin akışını değiştirmiş.Hasan Sabbah'ın hayatını değiştiren sözü söylemiştir; "Bu insanlar cennet için yaşıyorlar, ancak onlara bir cennet verebilirsen onları yönetebilirsin." "Ev vela; Benim rızam olmaksızın Dünyaya getirildim, Hayatta Hayretimden başka birşey artmadı Yine elimde olmadan Bu dünyadan göçeceğim Gelmekten, kalmaktan, göçmekten Maksat ne? Hala anlamış değilim." "Hayyam yalnızdın sevgilinin yanında, Şimdi gitti artık ona sığınabilirsin." |
Ömer Hayyam 1 ek Ömer HayyamAsıl adı Giyaseddin Ebu'l Feth Bin İbrahim El Hayyam' dır. Binom teoerimini ve bu açılımdaki katsayıları bulan ilk kişi olduğu düşünülmektedir. 18 Mayıs 1048'de İran'ın Nişapur kentinde doğan Ömer Hayyam bir çadırcının oğluydu. Çadırcı anlamına gelen soyadını babasının mesleğinden almıstır. Fakat o soyisminin çok ötesinde işlere imza atmıştır. İlgilendiği ilimler: matematik, fizik, astronomi, şiir, tıp, müzik. Horasan'ın yıldızı; İran'ın; Irak'ı Acemi ve Irak'ı Arabi olmak üzere her iki Irak'ın dahisi, feylesofların prensi Ömer! Daha yaşadığı dönemde İbn-i Sina'dan sonra Doğu'nun yetiştirdiği en büyük bilgin olarak kabul ediliyordu. Tıp, fizik, astronomi, cebir, geometri ve yüksek matematik alanlarında önemli çalışmaları olan Ömer Hayyam için “zamanın bütün bilgilerini bildiği” söylenirdi. O herkesten farklı olarak yaptığı çalışmaların cogunu kaleme almadı, oysa O ismini çokça duyduğumuz teoremlerin isimsiz kahramanıdır. Elde bulunan ender kayıtlara dayanılarak Ömer Hayyam'ın çalışmaları şöyle sıralanabilir: Yazdığı bilimsel içerikli kitaplar arasında Cebir ve Geometri Üzerine, Fiziksel Bilimler Alanında Bir Özet, Varlıkla İlgili Bilgi Özeti, Oluş ve Görüşler, Bilgelikler Ölçüsü, Akıllar Bahçesi yer alır. En büyük eseri Cebir Risalesi'dir. On bölümden oluşan bu kitabın dört bölümünde kübik denklemleri incelemiş ve bu denklemleri sınıflandırmıştır. Matematik tarihinde ilk kez bu sınıflandırmayı yapan kişidir. Cebiri, “ sayısal ve geometrik bilinmeyenlerin belirlenmesini amaçlayan bilim” olarak tanımlardı. Matematik bilgisi ve yeteneği zamanın çok ötesinde olan Ömer Hayyam denklemlerle ilgili başarılı çalışmalar yapmıştır. Nitekim, Hayyam 13 farklı 3. dereceden denklem tanımlamıştır. Denklemleri çoğunlukla geometrik metod kullanarak çözmüştür ve bu çözümler zekice seçilmiş konikler üzerine dayandırılmıştır. Bu kitabında iki koniğin arakesitini kullanarak 3. dereceden her denklem tipi için köklerin bir geometrik çizimi bulunduğunu belirtir ve bu köklerin varlık koşullarını tartışır. Bunun yanısıra Hayyam, binom açılımını da bulmuştur. Binom teoerimini ve bu açılımdaki katsayıları bulan ilk kişi olduğu düşünülmektedir. (Pascal üçgeni diye bildiğimiz şey aslında bir Hayyam üçgenidir. ) Bir kitabında da Öklit'in aksiyomlarıyla ilgili çalışmaları toplayan Hayyam, Öklit'in paralellik aksiyomunu başka bir önerme kümesiyle değiştirdi. Bunun sonucunda bugün öklit-dışı geometride kullanılan “geniş, dar ve dik açı hipoaaaleri” ile ilgili biçimlere ulaştı. Yani öklitdışı geometrinin temellerini atan Hayyam olmuştur. Öklit'in yapıtı üzerine yorumlarında, irrasyonel sayıların da tıpkı rasyonel sayılar gibi kullanılabileceğini kanıtlaması matematik tarihinde bir dönüm noktası oluşturdu. İsfahan'da üç yıl çalışarak kurduğu rasathanede gökyüzünü inceler, bilimsel çalışmalar yapar, hükümdarın özel müneccimi olur, yıldız falına bakardı. Ömer Hayyam kendi doğum tarihini bu kadar net şekilde bir gökbilimci hassasiyetiyle kendisi bulmuştur. 21 Mart 1079 yılında tamamladığı, halk arasında “Ömer Hayyam Takvimi” bugün ise “Celali Takvimi” olarak bilinen takvim için büyük çaba sarf etmiştir. Güneş yılına göre düzenlenen bu takvim 5000 yılda bir gün hata verirken, bugün kullandığımız Gregoryen Takvimi 3330 yılda bir gün hata vermektedir. Eserleri arasında İbn-i Sina'nın Temcid (Yücelme) adlı eserinin yorum ve tercümesi de yer alır. Öğrenimi tamamlayan Ömer Hayyam kendisine bugünlere kadar uzanacak bir ün kazandıran Cebir Risaliyesi'ni ve Rubaiyat'ı Semerkant'ta kaleme almıştır. Dönemin üç ünlü ismi Nizamülmülk, Hasan Sabbah ve Ömer Hayyam bu şehirde bir araya gelmiştir. Dönemin hakanı Melikşah, adı devlet düzeni anlamına gelen ve bu ada yakışır yaşayan veziri Nizamülmülk'e çok güvenirdi. Ömer Hayyam ile ilk kez Semerkant'ta tanışan Nizam onu İsfahan'a davet eder. Orada buluştuklarında O'na devlet hülyasından bahseder ve bu büyük hayalinin gerçekleşmesi için Hayyam'dan yardım ister. Fakat Hayyam devlet işlerine karışmak istemez ve teklifini geri çevirir. Saray entrikalarından hayatının sonuna kadar uzak kalmayı yeğler. İlmini genişletmek için zamanın ilim merkezleri olan Semerkand, Buhara, İsfahan'a yolculuklar yapmıştır. 4 Aralık 1131'de doğduğu yer olan Nişabur'da dünyaya veda eder. |
Sevgili, seninle ben pergel gibiyiz: İki başımız var, bir tek bedenimiz. Ne kadar dönersem döneyim çevrende: Er geç baş başa verecek değil miyiz? Ömer HAYYAM |
İranlı şair, filozof ve matematikçi Ömer Hayyam 1048 yılında hayata merhaba dedi.Giyaseddin Ebu'l Feth Bin İbrahim El Hayyam, İran'ın Nişabur kentinde, bir çadırcının oğlu olarak doğdu. Çadırcı anlamına gelen soyadını babasının mesleğinden aldı. Fakat soyadının çok ötesinde işlere imza attı. Yaşadığı dönemde İbn-i Sina'dan sonra Doğu'nun yetiştirdiği en büyük bilgin olarak kabul edildi. Tıp, fizik, astronomi, cebir, geometri ve matematikte önemli çalışmaları olan Hayyam için zamanının bütün bilgilerini bildiği söylenirdi. Herkesten farklı olarak yaptığı çalışmaların çoğunu kaleme almadı, oysa ismini çokça duyduğumuz teoremlerin isimsiz kahramanı oldu. Elde bulunan ender kayıtlara dayanılarak Hayyam'ın çalışmaları şöyle sıralanabilir: Yazdığı bilimsel içerikli kitaplar arasında 'Cebir ve Geometri Üzerine', 'Fiziksel Bilimler Alanında Bir Özet', 'Varlıkla İlgili Bilgi Özeti', 'Oluş ve Görüşler', 'Bilgelikler Ölçüsü', 'Akıllar Bahçesi' yer alır. En büyük eseri 'Cebir Risaliyesi'dir. 10 bölümden oluşan bu kitabın dört bölümünde kübik denklemleri incelemiş ve bu denklemleri sınıflandırmıştır. Matematik tarihinde ilk kez bu sınıflandırmayı yapan kişidir. Hayyam cebiri, sayısal ve geometrik bilinmeyenlerin belirlenmesini amaçlayan bilim olarak tanımlıyordu. Matematik bilgisi ve yeteneği zamanın çok ötesindeydi ve denklemlerle ilgili başarılı çalışmalar yaptı. Nitekim, 13 farklı üçüncü dereceden denklem tanımladı. Denklemleri çoğunlukla geometrik metod kullanarak çözdü ve bu çözümleri zekice seçilmiş konikler üzerine dayandırdı. Bu kitabında iki koniğin arakesitini kullanarak üçüncü dereceden her denklem tipi için köklerin bir geometrik çizimi bulunduğunu belirtti ve bu köklerin varlık koşullarını tartıştı. Bunun yanısıra binom açılımını da buldu. Binom teoerimini ve bu açılımdaki katsayıları bulan ilk kişi olduğu düşünülmektedir. Pascal üçgeni diye bildiğimiz şey aslında bir Hayyam üçgenidir. Öğrenimi tamamlayan Ömer Hayyam kendisine bugünlere kadar uzanacak bir ün kazandıran 'Cebir Risaliyesi'ni ve 'Rubaiyat'ı Semerkant'ta kaleme aldı. Dönemin üç ünlü ismi Nizamülmülk, Hasan Sabbah ve Ömer Hayyam bu şehirde bir araya geldi. Dönemin hakanı Melikşah, adı devlet düzeni anlamına gelen ve bu ada yakışır işler yapan veziri Nizamülmülk'e çok güvenirdi. Ömer Hayyam ile ilk kez Semerkant'ta tanışan Nizamülmülk onu İsfahan'a davet etti. Buluştuklarında Hayyam'a devlet rüyasından bahsetti ve hayalinin gerçekleşmesi için yardım istedi. Fakat Hayyam devlet işlerine karışmak istemedi ve teklifini geri çevirdi. 4 aralık 1131'de doğduğu yer olan Nişabur'da hayata veda etti. Zamanında bir bilgin olarak ün kazanan Ömer Hayyam'ın edebiyat tarihindeki yerini sağlayan, sonraki yüzyılarda da İslam dünyasının en büyük şairlerinden biri olarak anılmasına yol açan 'Rubaiyat'ıdır ('Dörtlükler'). Ömer Hayyam, İran ve Doğu edebiyatında rubai türünün kurucusu sayılır. Sonraları aralarına başkalarının eserleri de karışan bu rubailer 200 kadardır. Dörtlüklerinde kolay anlaşılan, yumuşak, akıcı, açık bir dil kullanır. Gerçekçidir. Yaşayıp gördüklerini, çevresinden, zamanın gidişinden aldığı izlenimleri yapmacığa kapılmaksızın, olduğu gibi dile getirir. Şiirinde zamanın haksızlıkları, softalıkları, akıl almaz saçmalıkları ince, alaylı, iğneleyici bir dille yerilir. Ona göre, gerçek olan yaşanandır, dünyanın ötesinde ikinci bir dünya yoktur. İnsan, yaşadıkça gerçektir, gerçek ise yaşanandır. En şaşmaz ölçü akıl ve sağduyudur. İnsan bir akıl varlığıdır. Gerçeğe ancak akıl yolu ile ulaşılabilir. Dörtlüklerinin konusu aşk, şarap, dünya, insan hayatı, yaşama sevinci, içinde bulunduğumuz geçici dünyanın tadını çıkarma gibi insanla sıkı bir bağlantı içinde bulunan gerçek eylem ve davranışlardır. Şiirlerinde işlediği konulara, çokluk felsefe açısından bakar. Aşk, sevinç, hayatın tadını çıkarma, Hayyam'a göre vaz geçilmez insan duygularıdır, insan hayatının ana dokusu bunlarla örülüdür. Bazı dörtlüklerinde filozofça derin bir sezgi, açık bir sevgi, gösterişten, aşırılıktan uzak bir yaşama anlayışı görülür. Hayyam kendisinden sonra gelen pek çok şairi etkilemiş, rubai alanında tek örnek olarak benimsenmiştir. Hayyam'ın dörtlüklerinden birkaç örnekŞu olan biten varya boş ver ona Taş yağsın isterse çok sürmez Dakka şaşma dakka yaşamaya bak Ne geçmişi düşün ne gelecekten kork Ben olmayınca bu güller, bu serviler yok. Kızıl dudaklar, mis kokulu şaraplar yok. Sabahlar, akşamlar, sevinçler, tasalar yok. Ben düşündükçe var dünya, ben yok o da yok. Uyumuşum; rüyamda akıllı bir insan Dedi: Sevinç gülü açmaz uykuda, uyan; Ne işin var bu ölüme benzer ülkede? Kalk, şarap iç, sonsuz uykulara dalmadan. Gerçeği bilemeyiz madem, ne yapsak boş; Ömür boyu kuşku içinde kalmak mı hoş? Aklın varsa kadehi bırakma elden Bu karanlıkta ha ayık olmuşsun, ha sarhoş. Şarap güllere çevirsin sabahımızı; Çalalım yere şan şeref külahımızı; Nemize gerek bizim uzun dilekler, Uzun saçlar, çalgılar sarsın havamızı. Benim yasam artık şarap, çalgı, eğlenti; Dinim dinsizlik, bıraktım her ibadeti; Nişanlım dünyaya: Ne çeyiz istersin, dedim: Çeyizim,senin gamsız yüreğindir, dedi. Kim demiş haram nedir bilmez Hayyam? Ben haramı helalı karıştırmam: Seninle içilen şarap helaldir, Sensiz içtiğimiz su bile haram. |
1 ek HAYYAM(1048-1122) İranlı şair, matematikçi ve astronomi bilginidir. Nişabur' da doğdu. Hayyam adı, babasının sürdürdüğü sanılan ve geleneksel aile mesleği olan "çadır yapımcısı" anlamına gelir. Ömer, Nişabur ve Belh'te iyi bir felsefe ve doğal bilimler eğitimi gördü. Semerkant'a gitti ve orada ilerdeki bilimsel ününün temelini oluşturacak cebir kitabını yazdı. Büyük Selçuklu Hükümdarı Melikşah onu, yeni bir takvim düzenlemek ve bir gözlemevi kurmak için başkent İsfahan'a çağırdı. Melikşah'ın 1092'de ölümünden sonra, Mekke'ye hacca giden Ömer Hayyam Nişabur'a döndü ve ömrünün geri kalan bölümünü orada çalışmaya, öğretmenliğe ve saray hizmetlerine adadı. Ömer Hayyam, kendi zamanında şair olarak tanınmazdı. Ancak 18. yüzyıl ortalarından sonra şiirleri birçok Avrupa diline çevrildi. Hayyam'ın şiirleri doğadan, aşktan ve şaraptan alınan hazzı över ve insan yaşamının belirsizliğinden kaynaklanan üzüntüsünü dile getirir. Şair, insanın bugünden zevk almasını ve gelecekten kaygı duymamasını öğütler. Bütün şiirleri rubailerden oluşan Ömer Hayyam bu nazım biçiminin en usta şairi sayılmıştır. Ünlü bir rubaisinin Türkçe'si şöyledir: Medet saki, ölüm vermez aman, gel! Gel de doldur kadehimi, aman gel! Aman zaman demeye bırakmadan Elimizden uçar gider zaman, gel! |
Gençlik Bir Kitaptı OkudukGençlik bir kitaptı, okuduk bitti; Canım bahar geçti çoktan, kış şimdi. Hani sevincin, o cıvıl cıvıl kuş? Nasıl, ne zaman geldi, nasıl gitti? Ömer Hayyam |
Saat: 20:11 |
©2005 - 2024, MsXLabs - MaviKaranlık