MsXLabs

MsXLabs (https://www.msxlabs.org/forum/)
-   Türkiye Coğrafyası (https://www.msxlabs.org/forum/turkiye-cografyasi/)
-   -   Ege Bölgesi - Genel Bilgi (https://www.msxlabs.org/forum/turkiye-cografyasi/10861-ege-bolgesi-genel-bilgi.html)

Misafir 24 Nisan 2006 20:37

Ege Bölgesi - Genel Bilgi
 
2 ek

Ege Bölgesi


Türkiye’nin yedi coğrafi bölgesinden biri.

85.000 km2 dolayındaki yüzölçümüyle Türkiye topraklarının yaklaşık yüzde ll’ini kaplar. Anadolu’nun batısındadır ve adını komşu olduğu denizden alır. Batı doğu doğrultusunda genişliği, Çeşme’den Emirdağ’ın Davulga bucak merkezine kadar 450 km’yi geçer. Kuzey güney doğrultusunda uzunluğu ise Bursa’nın güneyi ile Marmaris arasında 400 km’yi bulur.
Alıntıdaki Ek 58678
Ege Bölgesi Marmara, İç Anadolu ve Akdeniz bölgeleriyle komşudur. Bölgeyi kuzeyde komşu olduğu Marmara Bölgesinden ayıran sınır, batıda Baba Burnundan başlayarak Edremit Körfezinin kuzeyinde yükselen Kaz Dağına uzanır. Daha sonra güneye doğru kıvrılır ve Sındırgı kasabasının güneyine kadar Ege Denizine su gönderen alanlarla Marmara Denizine su gönderen alanları ayıran su bölümü çizgisini izler. Sındırgı yöresinde birdenbire kuzeye döner ve Marmara kıyılarına yaklaştıktan sonra yeniden doğuya yönelir. Böylece Marmara’nın güneyinde yer alan ovaların kenarından başlayan dağlık bir eşik durumundaki İçbatı Anadolu, bütünüyle Ege Bölgesi içinde kalır. İç batı Anadolu Eşiğinin bir parçası olan Uludağ, Bursa kenti ve ovasıyla sıkı bağlarından dolayı Marmara Bölgesi’nden bırakılmıştır.

Ege Bölgesi’ni İç Anadolu' dan ayıran sınır çizgisi kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda uzanarak İçbatı Anadolu’nun engebelerinden olan, Eskişehir’in güneybatısındaki Türkmen Dağı ile Afyonkarahisar’ın doğusundaki Emir Dağını içine alır. Emir Dağından sonra birdenbire dik açıyla güneybatıya döner ve Sultan Dağlarının kuzey ucuna ulaşır. Bu noktadan sonra Akdeniz Bölgesi’yle olan sınır çizgisi başlar. Güneybatıya doğru oldukça düzgün bir çizgi biçiminde devam eden bu sınır çizgisi, Marmaris’in doğusundaki Karaağaç Körfezi olarak adlandırılan koyda Akdeniz’e ulaşarak sona erer. Bölgenin Ege Denizindeki sınırları ise, doğal yapı bakımından Anadolu’nun devamı görünümündeki Yunanistan’a ait çok sayıdaki adayı karadan ayıran boğaz ve kanallarda saptanmış ulusal sınırdır.

Türkiye’nin öteki coğrafi bölgelerinde olduğu gibi, Ege Bölgesi’nin sınırları da her yerde il sınırlarıyla çakışmaz. Aydın, Uşak, çok küçük bazı kesimleri dışında İzmir, Manisa ve Kütahya illeri tümüyle bölge içinde kalır. Muğla’nın Köyceğiz, Ortaca, Fethiye, Dalaman; Denizli’nin Acıpayam, Çameli, Serinhisar, Çardak; Afyonkarahisar’ın Dinar, Dazkırı ve Başmakçı ilçeleri Akdeniz Bölgesi’ne, Sultandağı ilçesi ise İç Anadolu Bölgesi’ne taşar. Bu illerin büyük kesimleri Ege Bölgesi’ndedir. Genelde komşu bölgelerde kalmakla birlikte, bir bölüm toprakları Ege Bölgesi’ne taşan iller de vardır. Balıkesir’in Ayvalık, Gömeç, Burhaniye, Edremit, Havran ve Dursunbey; Bursa’nm Orhaneli, Büyükorhan, Harmancık ve Keleş ilçeleri Ege Bölgesi’ne taşar. Çanakkale, Bilecik ve Eskişehir illerinden Ege Bölgesi’ne taşan topraklar varsa da bu alanlar önemli yer tutmaz. Ege Bölgesi Asıl Ege ve İçbatı Anadolu olmak üzere iki bölüme ayrılır.

Yüzey şekilleri.


Özellikle Ege Bölümü’nde belirgin olmak üzere parçalı bir yapı gösteren Ege Bölgesi, pek yüksek değildir. Bununla birlikte yer yer 2.000 m’yi geçen dağ kütleleri görülür. Bunlar, İçbatı Anadolu’nun 1.000 m’yi geçebilen düzlüklerinden daha alçak olan Ege Bölümü’ndeki ovalar üzerinde çok daha heybetli bir görünüm kazanır. Ege Bölümü’nde yüzey şekillerinin ana çizgilerini doğu-batı doğrultulu oluk biçimli çukurluklar oluşturur. Bu çukurluklar, aralarında kalan doğu-batı doğrultulu yüksek kütlelere dağ sıralan görünümü kazandırır. Çukurların batı uçları yakın bir dönemde deniz basmasıyla koy ya da körfez biçimini almış, ama daha sonra kısmen ya da tamamen alüvyonlarla dolmuştur.

Ege Bölgesi’nde yereyin temelini jeologların Menderes Masifi adını verdikleri Saruhan Menteşe Masifi oluşturur. Paleozoyik (Birinci) Zaman (y. 570-225 milyon yıl önce) ortalarında kıvrılmalara uğramış, daha sonra aşınarak düzleşmiş olan bu eski temel, Tersiyer (Üçüncü) Dönem (y. 65-2,5 milyon yıl önce) içinde yeniden yer hareketlerine uğrayınca, bir daha kıvrılamayıp kırılmıştır. Belli kırık çizgileri boyunca bazı parçaların çökmesiyle sözü edilen oluk biçimli çukurlar (graben) ortaya çıkmış, bunların arasında da sert ve kristal yapılı kayaçlardan oluşan eski dağ kütleleri (horst) yükselmiştir. Bu eski kütle yeniden kıvrılmamakla birlikte, çevresinde biriken deniz dibi tortulları kıvrılırken onlara kalıp olmuştur. Doğu batı doğrultulu çukur alanlarla bunları ayıran aynı doğrultulu yüksek alanlar kuzeyden güneye şöyle sıralanır: Edremit Körfezi ve Edremit Ovası çukur alanı, Bakırçay Ovasından Madra Dağı (1.344 m) ve Kozak Dağıyla (1.051 m) ayrılır.

Bakırçay Ovası ile Gediz Ovası arasında Yunt Dağı (1.075 m) yer alır; Gediz Ovasına kuzeyden Akhisar, güneyden de Nif (Kemalpaşa) ovaları birer körfez gibi katılır. Gediz Ovasıyla daha güneydeki Küçük Menderes Ovası arasına Bozdağlar (2.159 m) kütlesi girer. Bu kütle doğu kesiminde güneydeki Aydın Dağlarıyla birleşir; batı kesiminde ise Nif Dağına (1.506 m) ve kuzeyindeki Spil Dağına (1.513 m) bağlanır. Daha güneyde Küçük Menderes Ovasıyla Büyük Menderes Ovası arasında Aydın Dağları (1.819 m) uzanır. Bu dağlar batıya doğru bükülüp incelerek Samsun (Dilek) Dağı (1.237 m) üzerinden komşu Sisam (Sâmos) Adasına geçer. Geniş bir alanı kaplayan Büyük Menderes Ovası, Menteşe yöresi içine Çine ve Bozdoğan ovalarıyla sokulur. En güneydeki çukur alanı, Bodrum ve Datça yarımadaları arasında yer alan Gökova Körfezidir.

Bölgenin İçbatı Anadolu Bölümü’nde dağ sıraları yerine aralıklı dağ dizileri görülür. Bu dağlar, güneydoğu-kuzeybatı doğrultusunda birkaç dizi oluşturur. Bu dizilerden en doğuda yer alan Emir (2.307 m), Türkmen (1.826 m), Domaniç (1.845 m) dağları bölge sınırlan dışındaki Uludağ’a kadar uzanır. Bu dağlar dizisi batıda aynı doğrultudaki Afyonkarahisar Kütahya Orhaneli üzerinden geçen bir çukur alanla izlenir. Bu çukur alanın batısında Kumalar (2.247 m), Ahır (1.915 m), Murat (2.309 m), Şaphane (2.120 m), Akdağ (2.089 m), Eğrigöz (1.931 m) dağları yer alır. Bu dizinin daha batısında, geniş bir plato uzanır. Gediz Ovasına dik yamaçlarla inen ve yüksekliği kuzeydoğuda 1.000 m’yi aşan bu platoya Gördes-Uşak Platosu adı verilir. Platonun güney kenarındaki Kula kenti çevresinde sönmüş volkan konileri ve oldukça yeni lav akıntıları görülür.

Ege Bölgesi sularının büyük bir bölümü Ege Denizine dökülür. Bakırçay, Gediz ve Küçük Menderes ile daha küçük bazı akarsuların havzaları bütünüyle Ege Bölgesi’ndedir. Büyük Menderes Havzasının küçük bir bölümü Akdeniz Bölgesi’ne taşar. Yukarı ve orta çığırları da bölgede olan Kirmastı Suyu, Simav Çayı, bölgenin bir bölüm sularını Susurluk Çayıyla Marmara Denizine götürür. Bölgenin kuzeydoğusunun sularını buradan çıkan Sakarya ve onun kolu olan Porsuk Çayı Karadeniz’e taşır. Bölgenin doğu kesiminin suları ise Afyonkarahisar’dan geçip bölge dışında Eber ve Akşehir göllerine ulaşan Akarçay’ın kapalı havzasıyla Iç Anadolu Bölgesi’ne gider.

Ege Bölgesi akarsularının akışlarında bölgeye düşen yağışın mevsimlere dağılışına bağlı olarak yazın genel bir azalma görülür. Ağustos, akarsuların en az su taşıdığı aydır. Sonbaharda ilk yağmurların etkisiyle başlayan kabarma, şubat ayında en yüksek düzeyine ulaşır. Ege Bölgesi göl bakımından zengin değildir. En önemli göller. Büyük Menderes ağzı yakınlarında eski bir körfez ağzının tıkanmasıyla oluşmuş Bafa Gölü ile Gediz Vadisi kenarındaki Marmara Gölüdür. Bunların dışında, akarsu ağızlarındaki deltalarda delta göllerine rastlanır. Ayrıca Gediz üzerindeki Demirköprü ve Büyük Menderes üzerindeki Adıgüzel, kollarından Akçay üzerindeki Kemer baraj gölleri bölgedeki önemli yapay göllerdendir.

İklim ve bitki örtüsü.


Ege Bölgesi genellikle yazlan sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı olan Akdeniz ikliminin etkisi altındadır. Bu genel durum daha çok Ege Bölümü için geçerlidir. İçbatı Anadolu’da ise denizden uzaklık ve yükselti nedenleriyle iklim koşullannda değişiklik görülür. Yıllık ortalama sıcaklıkta coğrafi enlemin etkisiyle güneyden kuzeye ve yüksekliğin etkisiyle batıdan doğuya doğru azalma görülür (Bodrum’da 18,9°C, İzmir’de 17,6°C, Dikili’de 16,3°C; içlere doğru Manisa’da 16,6°C, Uşak’ta 12,1°C, Afyonkarahisar’da 11,1°C). En soğuk ay ortalamaları kıyı boyunda 11°-6°C arasında değişir; bu düzey iç kesimlere doğru gidildikçe Ege Bölümü ovalannda biraz azalarak 7°C-5°C’ye, İçbatı Anadolu Eşiği üzerinde ise l°C-0°C’ye iner. En sıcak ay ortalamaları da kıyı kesiminde güneyden kuzeye doğru azalma gösterir (Bodrum’da 27,9°C, İzmir’de 27,5°C, Dikili’de 25,2°C). Ege Bölümü ovalarında yaz sıcakları kıyıdaki gibi kavurucudur (Aydın’ da 28,1°C, Manisa’da 27,2°C). Ama kuzeye doğru (Akhisar’da 26,6°C) ve yüksekliğin arttığı yerlerde (Muğla’da 26°C, Denizli’de 26,6°C) en sıcak ay ortalaması biraz düşer. İçbatı Anadolu’da yaz mevsimi Ege kıyıları ve ovalarıyla karşılaştırılmayacak kadar serindir (Afyonkarahisar’da 21,9°C, Kütahya’da 20,4°C, Uşak’ta 23,2°C). Ege Bölgesi’nde en yüksek sıcaklık 25 Ağustos 1958’de Marmaris’te 47°C olarak, en düşük sıcaklık ise 29 Aralık 1948’de Kütahya’da -28,1°C olarak saptanmıştır.
Alıntıdaki Ek 58799
Ege Bölgesi’nde yıllık yağış miktarı genelde 500-1.000 mm arasında değişir ve önemli farklılıklar görülmez. 500 mm’nin altında ve 1.000 mm’nin üstünde yağış alan ancak birkaç yöre vardır. Yağışın mevsimlere dağılımı kıyı boyunda Akdeniz yağış rejimine uyar. Yazlar çok kurak geçer. Yaz aylarına düşen yağış payı İzmir’de yüzde 2, Marmaris ve Bodrum’da ise yüzde1’ den azdır. Bu oranlar kışın İzmir’de yüzde 59, Bodrum’da yüzde 64’tür. Ege Bölümü ovalarında da benzer bir yağış rejimi görülür. İçbatı Anadolu’da en az yağışlı mevsim, yağış payı fazla düşük olmamakla birlikte gene yazdır. Afyonkarahisar’da yağışlar mevsimlere göre kışın yüzde 30,5, ilkbaharda yüzde 34,5, yazın yüzde 16, sonbaharda yüzde 19 biçiminde bir dağılım gösterir. Orman alanları Ege Bölümü’nün alçak kesimlerinde makiliklerin, İçbatı Anadolu’ da ise step görünüşlü alanların üstünde yer alır.

Ormanların alt basamaklarında çeşitli meşelere rastlanır. Kızıl çam, Ege Bölümü dağlarında makiliklerden sonra başlar ve genellikle 1.000 m’den yukarılarda yerini ara çama bırakır. Kızıl çam bazı yerlerde deniz kenarından başlar ve Dilek Yarımadası Milli Parkı’ndaki Samsun Dağında olduğu gibi bazen meşe kümeleriyle birlikte bütün dağları kaplar. Karaçam daha çok İçbatı Anadolu Eşiğinde bulunur ve Murat, Eğrigöz, Alaçam dağlarında kayınlarla birlikte yer alır. Daha doğuya gidilince meşe çalılıkları ve step bitkileri görülür. Ayrıca Bozdağlar, Aydın Dağlan ve Menteşe yöresindeki dağlar üzerinde de kara çamlar çok yer tutar. Fıstık çamlan Bergama’nın kuzeyindeki Kozak Dağı yamaçlarını yoğun bir biçimde kaplar; burası Türkiye’nin en önemli çamfıstığı üretim alanıdır. Bütün kıyı kesimlerinde zeytinlikler görülür. Kuzeyden gelen soğuk hava etkilerinden korunan turunçgiller bölgenin güneyine sığınmıştır. Akdeniz Bölgesi sınırı yakınındaki Marmaris çevresinde sınırlı bir alanda bölgeye yabancı olan sığla (günlük) ağaçlarına rastlanır. Bölgedeki başlıca koruma alanları Başkomutan Tarihi, Dilek Yarımadası ve Spil Dağı milli parklarıdır.

Nüfus.


21 Ekim 1990’da yapılan son nüfus sayımına göre, Ege Bölgesi’nin sınırları içinde yaklaşık 7.400.000 kişi yaşamaktadır. Buna göre Türkiye nüfusunun yüzde 13’ü Ege Bölgesi’ndedir. Türkiye’de km2’ye yaklaşık 73 kişi düşerken, Ege Bölgesi’nde yaklaşık 87 kişi düşer. Bu yoğunluk bölgeyi oluşturan iki bölüm arasında büyük fark gösterir (Ege Bölümü’nde km2’ye 107 kişi, içbatı Anadolu’da 44 kişi). Bölge nüfusunun yüzde 42’si bucak merkezi ve köylerde, yüzde 58’i ise il ve ilçe merkezlerinde oturur. İzmir’in nüfusu 1,7 milyonu aşmakta, Denizli, Manisa, Kütahya’nınki 100-200 bin arasında, Afyonkarahisar, Nazilli, Akhisar, Turgutlu, Salihli, Ödemiş ve Söke’ nin nüfusu ise 50-100 bin arasında bulunmaktadır.

Ekonomi.


Ege Bölgesi ekonomik etkinlikler bakımından oldukça çeşitlilik gösterir. Ekili ve dikili alanlar özellikle Ege Bölümü’nde geniş yer tutar. İçbatı Anadolu’da tahıl ekimi, Ege Bölümü’nde ise sanayi bitkileri ekimi, meyvecilik ve bağcılık öne çıkar. Türkiye tütün üretiminin yarısından çoğunu Ege Bölgesi karşılar. Pamuk üretimindeki payı ise üçte birden fazladır. Yağ bitkilerinden haşhaş ve bölgeye Cumhuriyet döneminde girmiş bulunan şeker pancarı üretimi de önemli yer tutar. Kurutularak yurt içine ve yurtdışına satılan Gediz Vadisinin çekirdeksiz üzümü ile Büyük Menderes Vadisinin inciri ve Edremit Körfezi kıyılarında yoğunlaşmış olan zeytin ve zeytinyağı üretimi bölge ekonomisine büyük katkıda bulunur. Ege Bölgesi Türkiye üzüm üretiminin üçte birinden fazlasını, incir üretiminin ise beşte dördünü karşılar. Türkiye’deki zeytin ağaçlarının yarısından fazlası bu bölgededir. Turunçgiller önemli bir ihracat geliri sağlar.Bölgenin hayvan varlığında koyun başta gelir. Bunun yarısından çoğu İçbatı Anadolu’da bulunur. Kıl keçisi sayısı yıldan yıla gerilemektedir. Arıcılık yaygındır; Muğla ili Türkiye bal üretiminde Ordu’dan sonra ikinci sırada yer alır (1989).

Deniz ürünleri çeşitlidir. Ege Denizinin özellikle kuzey kesimlerinde avlanan ve ticari bakımdan önem taşıyan barbunyabalığı, tekirbalığı, kefal, kolyoz, levrek, mercanbalığı, orfoz, orkinos, çipuranın bir bölümü ihraç edilir. Süngercilik eski önemini yitirmiş durumdadır. Bölgede kültür balıkçılığı yöntemiyle çok sayıda alabalık yetiştirilir.

Ege Bölgesi’nde madencilik çok eski bir geçmişe dayanır. Lydia kralı Kroisos’un zenginliğini sağlayan altınların Salihli yakınlarındaki Sardes’ten çıkarıldığı bilinmektedir. Günümüzde Emet’te bor mineralleri, Harmancık’ta krom, Soma,,Tunçbilek, Değirmisaz, Yatağan, Seyitömer’de linyit; Salihli, Eşme ve Koçarlı’da uranyum; İzmir, Aydın, Denizli, Manisa ve Muğla’da zımpara taşı; Alaşehir, Banaz, Karaburun ve Ödemiş’te cıva; Denizli, İzmir, Kütahya, Aydın, Manisa, Uşak ve Afyonkarahisar’da mermer yataklan vardır. İzmir Körfezindeki Çamaltı Tuzlası Türkiye’nin başta gelen tuz üretim merkezidir.

Ege Bölgesi Soma, Tunçbilek, Yatağan Yeniköy termik, Kemer, Adıgüzel ve Demirköprü hidroelektrik santrallarıyla Türkiye enterkonekte sistemine katkıda bulunur. Ayrıca İzmir yakınlarındaki Aliağa’da bir petrol rafinerisi vardır. Ege Bölgesi sanayi etkinlikleri bakımından Marmara Bölgesinden sonra ikinci sıradadır. Dokuma ve gıda sanayisi başta olmak üzere makine, yedek parça ve öteki sanayi kuruluşları İzmir’de yoğunlaşmıştır. Yağ sanayisi Ayvalık ve Edremit yöresinde toplanmıştır. Uşak, Kütahya ve Afyonkarahisar’da şeker, Kütahya’da azot fabrikaları bulunur. Pamuklu dokumacılık İzmir’den başka Aydın, Nazilli, Denizli ve Uşak’ta yaygınlaşmıştır. Halıcılık, İçbatı Anadolu’daki Uşak, Kula, Gördes, Simav, Demirci’de gelişmiştir.

Ege Bölgesi yüzey şekillerinin elverişliliği nedeniyle karayolu ulaşımı bakımından çok gelişmiştir. Bölgeye doğudan Afyonkarahisar, Uşak ve Denizli, Aydın üzerinden gelen işlek karayolları İzmir’de kesişir. E-24 Karayolu ise Denizli ve Aydın üzerinden Selçuk’a ulaşıp kuzeye doğru genellikle Ege kıyılarını izler. Türkiye’de yapılan ilk demiryolu hattı, 1866’da açılan İzmir-Aydın Demiryolu’dur. Denizyolu bağlantıları İzmir limanında toplanmıştır. Öteki iskeleler daha çok turistik bakımdan önem taşır. Bölgenin başlıca havaalanı İzmir’deki Adnan Menderes Havalimanıdır. Bölge sınırları dışındaki Dalaman Havalimanı da bölgeye gelen turistlere hizmet verir.

Ege Bölgesi zengin tarihsel değerleri, doğal güzellikleri, ulaşım ve konaklama olanaklarıyla Türkiye’nin en önemli turistik yöresidir. Bölgedeki yükseköğretim kurumları, İzmir’deki Ege ve 9 Eylül üniversiteleri ile Eskişehir’deki Anadolu Üniversitesi’nin Afyonkarahisar, Kütahya ve Bolvadin’deki çeşitli birimleridir.

Kaynak: Ana Britannica


kompetankedi 7 Ekim 2006 10:13

3 ek

Ege Bölgesi

Alıntıdaki Ek 58778

Ege Bölgesi, yer şekilleri, iklim ve bunun etkisine bağlı olarak beşeri ve ekonomik yönden farklı olan iki bölüme ayrılmıştır. Bunlar Ege Bölümü ve İç Batı Anadolu Bölümüdür.

Yer şekilleri
Yer şekillerinin oluşmasında 3. zaman sonları ile 4. zaman başlarındaki tektonik hareketler belirleyici olmuştur.

Dağlar : Bölgenin batısında, Ege Denizi’ne dik uzanan, doğu-batı yönlü dağlar ile bu dağlar arasındaki çöküntü ovaları yer alır. Kuzeyden güneye doğru sıralanan Kaz Dağı, Mardan Dağı, Yunt Dağı, Bozdağlar ve Aydın Dağları kırılma sonucu oluşan horstlardır. Manisa’nın Kula ilçesi yakınlarında genç volkan konileri yer alır.

Ovalar : Doğu – batı yönlü uzanan dağ sıraları arasında yer alan Edremit, Bakırçay, Gediz, Küçük Menderes ve Büyük Menderes ovaları kırılma sonucu oluşan grabenlerdir. Ege Bölümü’nde yüksekliği 250 metreden daha az olan çöküntü ovaları yer alır ve iç kesimlere doğru uzanır. Bölgenin en güneyindeki Menteşe Yöresi’nde ise karstik ovalar yaygındır.

Platolar : Bölgedeki platolar Ege grabenlerinin doğusunda, İç Batı Anadolu Bölümü’ndeki yüksek düzlüklerdir. Kıyı Ege ovalarının bittiği yerde, plato görünümündeki İç Batı Anadolu eşiği başlar. İç Batı Anadolu Platosu üzerinde yüksekliği 2000 metreden az olan Demirci, Eğrigöz, Şaphane, Murat, Emir ve Sandıklı Dağları yer alır.

Akarsular ve Göller
Alıntıdaki Ek 58779

Akarsular : Bölgenin akarsuları Bakırçay, Gediz, Küçük Menderes ve Büyük Menderes’tir. Hepsi Ege Denizi’ne dökülür. Akarsuların aşağı çığırlarında arazi eğimi azaldığı için menderesler, akarsu ağızlarında ise akarsularla aynı adları taşıyan irili-ufaklı delta ovaları oluşmuştur. Akarsuların yatak eğimi az olduğu için hidroelektrik potansiyelleri de azdır.

Göller : Göl bakımından fakir olan Ege Bölgesi’nde Bafa (Çamiçi) ve Marmara gölleri yer alır. Bu göller alüvyal set gölleridir. Suları tatlıdır.

İklim


Kıyı kesimindeki Asıl Ege Bölümü’nde Akdeniz iklimi özellikleri görülür. Akdeniz ikliminin etkileri, çöküntü ovaları boyunca, kıyıdan yer yer 100-150 km kadar içerilere sokulur. Kıyı kesiminde kar yağışları ve don olayları çok ender görülür. Kışları oldukça ılımandır. Yaz mevsimi kıyı ovalarında oldukça sıcak ve kurak geçer. İç Batı Anadolu Bölümü’nde ise Akdeniz ikliminden karasal iklime geçiş özelliği görülür. Sıcaklık farkları artar. İç Batı Anadolu’da kış mevsimi kıyı kesime göre daha soğuktur. Kar yağışları ve don olayları görülür. Yaz mevsimi ise kıyı kesime göre daha sıcaktır. İç Batı Anadolu’da kıyı kesimine göre azalan yağışlar, ilkbahar mevsimine doğru kayar. Yaz kuraklığı kıyı kesimden daha azdır.

Doğal Bitki Örtüsü


Ege Bölümü’nde 500-600 metreler kadar makiler, daha yükseklerde iğne yapraklı ağaçlardan oluşan ormanlar yer alır. İç Batı Anadolu Bölümü’nde çalılık ve ormanlarla, İç Anadolu’ya doğru bozkırlar göürülür.

Nüfus ve Yerleşme


Nüfus sayısı bakımından Marmara, İç Anadolu ve Karadeniz bölgelerinden sonra 4. sırayı alır. Bölgede doğum oranı düşüktür. Yüzölçümü küçük olduğundan, nüfus yoğunluğu bakımından Marmara Bölgesi’nden sonra 2. sırayı alır. Nüfusun dağılışı düzenli değildir. Kıyı kesimindeki ovalar sık nüfuslu, iç kesimler ise dağlık Menteşe Yöresi ise oldukça tenhadır. Ege Bölümü’nde kentleşme oranı yüksek, göçler nedeniyle nüfus artışı fazladır. Ayrıca bu bölümde yer alan Kuşadası, Bodrum, Marmaris gibi turizm merkezlerinde yaz mevsiminde turizm nedeniyle nüfus artar.

İller
Afyon, Aydın, Denizli, İzmir, Kütahya, Manisa, Muğla, Uşak

Ekonomik Özellikler


Tarım
Kıyı kesimindeki Ege Bölümü’nde verimli tarım topraklarının bulunması ve Akdeniz ikliminin etkisi nedeniyle, ekonomik değeri yüksek olan ihraç ürünleri yetiştirilir. Bu bölümde tarımda makine kullanımı yaygındır. İntansif (modern) tarım yöntemleri uygulanır. Tarımsal nüfus yoğunluğu fazla olan bu bölümde seracılık da yaygındır. İç Batı Anadolu Bölümü’nde iklimin karasallaşması ve sulamanın yaygın olmaması, tarımsal ürün çeşitliliğini azaltır. Kıyıda yetiştirilen ürünler bu bölümde yetiştirilemez.

Tarım Ürünleri

Alıntıdaki Ek 58780

Asıl Ege Bölümü’nün Başlıca Tarım Ürünleri

Tütün : Türkiye tütün üretiminin % 50’sini bu bölge karşılar. Tüm kıyı ovalarında ekimi yapılan ve yurt dışına ihraç edilen tütün en çok Bakırçay Ovası’nda yetiştirilir.

Zeytin : Akdeniz ikliminin tanıtıcı kültür bitkisi olan zeytin en çok Ege Bölgesi’nde yetiştirilir. Türkiye üretiminin % 48’ini Ege Bölgesi sağlar. Edremit – Ayvalık Yöresi başta olmak üzere tüm kıyı kesiminde ve yer yer 100 km içerilere kadar zeytin yetiştirilir.

Üzüm : Türkiye’de üzüm üretiminin % 40’ını sağlayan bölge 1. sırada yer alır. Kurutularak ihraç edilen çekirdeksiz üzümün tamamını Ege Bölgesi üretir. Başta Gediz Ovası olmak üzere Büyük ve Küçük Menderes ovalarında yetiştirilir.

İncir : Kış ılıklığı isteyen ve Akdeniz iklimine uyumlu olan incirin %82’si bu bölgede yetiştirilir. Büyük Menderes, Küçük Menderes ve Gediz ovalarında incir üretimi yoğunlaşır. Kurutularak yurt dışına ihraç edilen incirin en çok yetiştirildiği yer ise Aydın’dır.

Pamuk : Akdeniz iklimine uyumlu olduğundan kıyı ovalarında ekimi yapılır. Büyük Menderes ve Gediz ovalarında üretimi yoğunlaşır. Türkiye üretiminin % 42’sini sağlayan Ege Bölgesi üretimde ilk sırayı alır.

Turunçgiller : Akdeniz iklimine uyumlu olan ve kış ılıklığı isteyen turunçgil üretimi, İzmir’in güneyindeki kıyı ovalarında yapılrı. Türkiye üretiminin %10’unu sağlayan bölge, Akdeniz Bölgesi’nden sonra 2. sırayı alır.

Pirinç : Çöküntü ovalarında ekimi yoğunlaşır.

Sebze : Bölgenin sebze üretiminde önemli bir yeri vardır. Domates, biber, patlıcan, patates, salata, kereviz, pırasa, başlıcalarıdır.

Meyve : Bölge kendine özgü meyve üretimi ile diğer bölgelerden ayrılır. İncir, turunçgil ve üzümün yanı sıra elma ve kiraz üretimi de önem taşır.

İç Batı Anadolu Bölümü’nün Başlıca Tarım Ürünleri

Haşhaş : Tohumundan yağ ve kozasından morfin yapımında kullanılan afyon sakızının elde edildiği bir bitkidir. Bu nedenle ekimi devlet kontrolünde yapılır. Türkiye üretiminin %90’ını Ege Bölgesi karşılar. Afyonkarahisar çevresinde ekimi yoğunlaşır.

Tahıllar : Bölgede üretilen tahıl ülke üretiminin % 10’a yakın bölümünü karşılar. Tahıllardan buğday ve arpa, Afyon, Kütahya, Denizli ve Uşak’ta üretilir.

Şekerpancarı : Önemli bir endüstri bitkisi olan şekerpancarı Afyon, Kütahya ve Denizli’de üretilir.

Ayçiçeği : Denizel etkilerin sokulmadığı İç Batı Anadolu’da sulanabilen alanlarda yetişir.

Baklagiller : Uşak, bölgede nohut üretiminin en fazla yapıldığı yerdir.

Hayvancılık


Bölgede hayvan otlatmaya elverişli alanlar pek fazla değildir. Otlaklar daha çok İç Batı Anadolu’da görülür. Bölgenin kıyı kesiminde besi hayvancılığı, İç Batı Anadolu Bölümü’nde dağlıç ve sakız ırkı, İç Batı Anadolu platolarında karaman ırkı koyun yetiştirilir. Özellikle maki alanlarında kıl keçisi yetiştiriciliği önem taşır. Menteşe Yöresi’nde arıcılık gelişmiştir. Kümes hayvancılığı son yıllarda gelişme göstermiştir. Ayrıca doğal balıkçılığın yanı sıra kültür balıkçılığı da yapılır.

Ormancılık


Türkiye ormanları’nın %19’u Ege Bölgesi’nde yer alır. Ormanlar Asıl Ege Bölümü’nde yoğunlaşır. Menteşe Yöresi, Aydın Dağları, Bozdağlar ve Kaz Dağı orman bakımından en zengin alanlardır. Menteşe Yöresi’nde sığla yağı üretimi yapılır. Günlük ağacı ve meyan kökü de bölgedeki diğer önemli orman ürünleridir.

Madenler ve Enerji Kaynakları


Madenler : Krom üretiminde ikinci sırayı alan bölgede, Köyceğiz, Marmaris, Emet’te krom çıkarılır. Menteşe Yöresi’nde zımpara taşı, Afyon’da mermer, Eymir, Ayazmand ve Torbalı’da demir, Kütahya-Emet’te bor minerali çıkartılır. Ayrıca İzmir Çamaltı tuzlasında tuz üretilir.

Enerji Kaynakları : Türkiye’nin en önemli linyit yatakları bu bölgede yer alır. Linyit üretiminin %90’ı Ege Bölgesi’nden sağlanır. Çıkarıldığı yerler; Muğla – Yatağan, Manisa – Soma, Kütahya’da Tavşanlı, Tunçbilek, Seyitömer ve Değirmisaz’dır. Linyit’in önemli bir bölümü termik santrallerde yakılarak elektrik enerjisi üretilir.

Enerji Üretim Tesisleri
Termik santrallerin en çok olduğu bölgedir. Bu santraller; Manisa-Soma, Muğla-Yatağan ve Gökova ile Kütahya-Seyitömer ve Tunçbilek’te kuruludur. Termik enerjinin yanı sıra hidroelektrik enerjisi üretimi de yapılır. Demirköprü (Gediz), Kemer ve Adıgüzel (Büyük Menderes) barajları bu bölgededir. Denizli-Sarayköy’de jeotermal santral kuruludur.

Endüstri


Başlıca endüstri tesisleri şunlardır :
  • Besin, Sıvı Yağ : İzmir, Ayvalık, Edremit
  • Şeker : Uşak, Afyon, Kütahya
  • Sigara ve İçki : İzmir
  • Petrol Arıtma ve Petro Kimya : İzmir - Aliağa
  • Seramik, Çini, Porselen : Kütahya, Uşak, İzmir
  • Pamuklu Dokuma : İzmir, Aydın, Nazilli, Söke, Bergama, Denizli ve Uşak
  • Otomotiv : İzmir
  • Tarım Makineleri : Manisa, Aydın
  • Kağıt : Afyon (Çay)
  • Azot – Gübre : Kütahya

Ulaşım


Doğu – batı yönlü uzanan dağlar ve arasındaki ovalar, kıyı kesimle iç kesimi birbirine bağlayan yolların yapımını kolaylaştırmıştır. Dağlık Menteşe Yöresi dışında bölgede ulaşım sorunu yoktur. İzmit limanı ard bölgesine kara ve demiryollarıyla bağlanmıştır. Türkiye’nin en önemli ihraç limanıdır. Afyon ve Denizli de önemli yolların kesiştiği, ulaşımın geliştiği merkezlerdir.

Turizm


Ege Bölgesi’nde özellikle kıyı kesimler tarihi ve doğal güzellikleriyle turizmin çok geliştiği yerlerdir. Bodrum, Marmaris, Kuşadası, Çeşme, Didim, Foça deniz turizminin geliştiği merkezlerdir. Denizli – Pamukkale’deki travertenler, kaplıcalar, Selçuk-Efes’te Meryem Ana Kilisesi ve antik kent, Bergama, Sard, Didim, Milet, Afrodisyas anitk kentleri, Afyon ve Kütahya kaplıcaları bölgenin diğer turizm zenginlikleridir.

Bölgenin Ülke Ekonomisindeki Yeri


Ege Bölgesi sosyo-ekonomik gelişmişlik açısından Marmara Bölgesi’nden sonra 2. sırada yer alır. Aşağıda bölge ekonomisinde önemli yer tutan ürün ve ekonomik faaliyet türlerinin listesi verilmiştir.
  • İncir
  • Pamuk
  • Tütün
  • Üzüm
  • Zeytin
  • Haşhaş
  • Linyit
  • Endüstri ürünleri


Misafir 14 Nisan 2007 19:22

2 ek

Nüfus ve Yerleşme



2000 sayımına göre bölgenin nüfusu 8,9 milyondur. Nüfus yoğunluğu km²’ye 96 kişidir. Bu Türkiye ortalamasına biraz üstündedir. En yoğun nüfuslu ikinci bölgedir. Kentsel nüfus daha fazladır (% 61). %65 olan Türkiye ortalamasına yakındır. Nüfus kıyılarda, alüvyal ovalarda yoğunlaşmıştır. İç kesimlere gidildikçe yükseltinin artması ve iklimin setleşmesi nedeniyle nüfus yoğunluğu azalır. Buralarda da nüfus maden işletmelerinin çevresine ve ovalara toplanmıştır. Kıyıda Menteşe Yöresi de dağlık alan olması nedeniyle az nüfuslanmıştır. Nüfus artış hızı binde 16’dır (Türkiye binde 18,3).

EKONOMIK FAALIYETLER TARIM

Alıntıdaki Ek 58782

Bölgenin batisinda bulunan verimli tarim alanlarinda iklim sartlari da elverisli oldugu için ticari tarim ürün çesitliligi fazladir. Yetistirilen ürünler; Zeytin(%58): Bölgenin batisindaki çöküntü ovalari ve kenarlarinda tarimi yapilabilmektedir. En fazla Edremit-Ayvalik-Burhaniye çevresinde yogunluk kazanmistir. Üzüm(%40): Manisa, Izmir ve Denizli çevresinde üretilen çekirdeksiz üzümler kurutulmaktadir. Önemli ihracat ürünümüzdür. Hashas(%86): Devlet kontrolünde Afyon basta olmak üzere , Usak, Kütahya, Denizli ve son olarak ta Manisa’nin bazi ilçelerinde tarimi yapilmaktadir. Tütün(%55): Bölgenin batisinda Manisa, Izmir, Aydin, Mugla, Denizli çevrelerinde tarimi gelismistir. Incir(%82): En fazla Aydin çevresinde (B.ve K.Menderes ovalarinda) tarimi yapilmaktadir. Pamuk(%39): Bölgenin batisindaki bütün çöküntü ovalarinda tarimi yapilmaktadir. Patates: Izmir-Ödemis çevresinde yogun olarak tarimi yapilir. Turunçgiller(%11):Bölgenin batisinda Izmir’e kadar olan güney kiyilarinda tarimi yapilir. Ayrica iç kesimlere kadar (150-200 km) da sokulabilmektedir. Sebebi daglarin denize dik olmasidir. Sebze(%20): Bölgenin batisinda kislarin ilik geçmesinden dolayi seracilik faaliyetleri ile sebze üretimi bütün yil yapilabilmektedir. Susam (%24): Batidaki çöküntü ovalarinda tarimi yapilabilmektedir. Bugday(%10):Bölgenin her yerinde bugdayyetistirilebilmektedir. Ancak daha çok Iç Bati Anadolu Bölümünde tarimi gelismistir. Arpa(%14): Tarimi daha çok iç kesimlerde gelismistir. S.Pancari(%11): Afyon , Usak, Kütahya çevresinde tarimi gelismistir.

Alıntıdaki Ek 58783

HAYVANCILIK


Büyük kentler çevresinde (Izmir-Manisa-Denizli) kümes hayvanciligi, Mugla, Aydin, Izmir, Manisa çevresinde aricilik, kiyilarda balikçilik( Bodrum-Marmaris kiyilarinda sünger avciligi da yapilir), Mentese yöresinde kil keçisi yetistiriciligi gelismistir. Ayrica seker fabrikalari ile büyük kentler çevresinde büyük bas hayvancilik, iç kesimlerde de koyun yetistiriciligi gelismistir.

MADENLER


Linyit: Türkiye’de en fazla linyitin çikarildigi ve en kaliteli linyitlerin bulundugu bölgemizdir. Linyit yataklari fazla oldugu için termik santraller de fazladir.

Bölgede Linyit; Manisa(Soma), Aydin, Mugla (Yatagan ), Kütahya (Tavsanli,Tunçbilek, Seyit Ömer, Degirmisaz) ve Denizli çevresinde çikarilmaktadir. Demir:Edremit (Kaz dagi) çevresinde çikarilir. Bor Mineralleri:Kütahya-Emet Civa: Izmir (Ödemis-Karaburun-Çesme), Usak (Esme) Tuz: Izmir-Çamalti Tuzlasi Mermer: Afyon, Kütahya, Manisa çevresi Krom: Kütahya, Mugla çevresi. Zimparatasi: Izmir-Aydin-Mugla çevresi Altin: Bergama-Izmir

SANAYİ


Marmara Bölgesinden sonra sanayinin en fazla gelistigi bölgemizdir. Dokuma: Denizli, Aydin (Nazilli) Izmir, Manisa . Petro-kimya: Izmir-Aliaga. Deri-Kösele: Izmir, Manisa, Usak Seker: Afyon, Usak, Kütahya Çini-porselen: Kütahya Çimento:Izmir, Denizli, Afyon Gübre:Kütahya ,Izmir Termik santral: Mugla (Yatagan-Gökova), Manisa-Soma, Kütahya( Tunçbilek-Seyitömer) Jeotermal enerji santrali: Denizli-Sarayköy Hali-Kilim: Manisa (Kula,Demirci, Gördes), Kütahya (Simav), Mugla-Milas, Denizli-Tavas. Kagit: Afyon-Çay, Izmir Otomotiv:Izmir Elektronik esya: Izmir, Manisa, Aydin-Nazilli, Denizli, Mobilya: Izmir-Karabaglar Deterjan: Izmir, Manisa Ilaç: Izmir Sigara: Izmir, Manisa-Akhisar (Açilmayi bekliyor) Seramik:Kütahya , Manisa (Turgutlu-Akhisar) Tugla-Kiremit: Manisa (Turgutlu-Salihli-Alasehir-Akhisar) ,Aydin

Nüfus bakımından illerin sırası şöyledir;

  • İzmir = 3,387,908
  • Manisa = 1,260,169
  • Aydın = 953,006
  • Denizli = 843,122
  • Afyon = 812,416
  • Muğla = 717,384
  • Kütahya = 656,716
  • Uşak = 322,654
Veriler 2000 yılı nüfus sayımı sonuçlarıdır.


Misafir 7 Kasım 2009 11:04

2 ek

EGE BÖLGESİ

Alıntıdaki Ek 58785

Coğrafi Konum
Türkiye’nin batısını oluşturan bölge, ismini Ege Denizi’nden almıştır. Türkiye yüzölçümünün % 10'una sahiptir. Yüzölçüm bakımından bölgeler arasında beşinci sırada bulunur.

Yer Şekilleri


Bölgedeki yer şekillerinin bir kısmı yer kabuğu hareketleri ile oluşan (Orojenez-Dağ oluşumu) kırılmalarla meydana gelmiştir. Kırılma yerlerinde yükselen yerler Horst (dağ), çöken yerler de Graben'i (çöküntü ovası) oluşturmuştur. Horst ve graben oluşumunun en fazla olduğu bölgemizdir.

Horstlar
Kaz Dağı, Madra Dağı, Yunt Dağı , Bozdağlar, Aydın Dağları ve Menteşe Dağları’dır.

Grabenler
Bakırçay, Gediz, K.Menderes ve B.Menderes’tir.
Bölgenin batısında dağlar kıyıya dik uzanmıştır. Bunun sonucunda;
  • Girinti-çıkıntı fazladır. Bir çok koy ve körfez oluşmuştur. Körfezler; Edremit, Dikili, Çandarlı, İzmir, Kuşadası, Güllük ve Gökova’dır.
  • İç kesimlere ulaşım kolaydır. Limanların hinterlandı (ard bölgesi) geniştir.
  • Deniz etkisi iç kesimlere kadar sokulabilir.
  • Kıta sahanlığı (kıyıdan 200 m derinliğe kadar olan deniz) geniştir.
  • Enine kıyı tipi oluşmuştur (Edremit-Kuşadası kıyıları).
Ege Denizi’ne dik uzanan dağlar arasındaki çöküntü ovalarından denize ulaşan akarsular döküldükleri yerde delta ovaları oluştururlar. Bunlar; Bakırçay, Gediz (Menemen), Büyük ve Küçük Menderes Delta ovalarıdır.
Bölgenin güney batısında (Menteşe yöresinde) dağların uzanışı değişmiştir. Dağlar burada K.Batı - G.Doğu yönlüdür. Bu kıyılarda akarsu vadilerinin deniz suları altında kalması sonucu oluşan kıyı tipine Ria tipi kıyılar denir. Bölgede fay hatları fazla olduğundan deprem ihtimali fazladır. Manisa- Kula çevresinde volkanizma ile oluşmuş küçük koniler vardır. İç kesimlerde yükselti artmakta ve dağların doğrultusu değişmektedir. Burada en önemli yüksek düzlük Yazılıkaya Platosu’dur.

Akarsu ve Gölleri


Bölgenin başlıca akarsuları Bakırçay, Gediz, Küçük Menderes ve Büyük Menderes akarsularıdır. Bu akarsular İç Batı Anadolu dağlarından doğar ve çöküntü ovalarından geçerek Ege Denizi’ne dökülür. Yatak eğimleri az olduğundan akarsularda menderes olayının en fazla görüldüğü bölgemizdir. Başlıca gölleri Marmara ve Bafa( Çamiçi) gölleridir. Bu göller oluşum bakımından alüvyon set gölüne örnektir. Bölgede ayrıca Gediz’de Demirköprü, B.Menderes üzerinde Kemer ve Adıgüzel baraj gölleri vardır.

İklim ve Bitki Örtüsü


Bölgenin batısında olan iklim Akdeniz İklimi görülür. Dağların uzanışından dolayı bu iklimin etki alanı iç kesimlere (100-150 km) kadar genişlemiştir. Bölgenin iç ve yüksek kesimlerinde Karasal İklim hakimdir. Bölgede güneyden kuzeye enlemin etkisiyle, batıdan doğuya doğru yükseltinin etkisiyle sıcaklıklar azalır. Akdeniz ikliminin etkili olduğu yerlerde kışlar ılık ve yağmurlu iken, karasal iklimin görüldüğü yerlerde kışlar soğuk ve kar yağışlıdır. Akdeniz ikliminin etkili olduğu yerlerde kışlar ılık ve yağmurlu iken, karasal iklimin görüldüğü yerlerde kışlar soğuk ve kar yağışlıdır.

Nüfüs ve Yerleşme


Ege Bölgesi yaklaşık 9,3 milyon nüfusu ile nüfus bakımından üçüncü sıradadır. Nüfus yoğunluğu (109,4 kişi/km²) Türkiye ortalamasının üzerindedir. Marmara Bölgesi'nden sonra en fazla göç alan bölgemizdir. Yaz döneminde bölgenin batısında turizm ve tarım işçi göçünden dolayı da mevsimlik nüfus artışı görülür. Önemli yerleşim merkezlerinin çoğu kıyılarda ve verimli tarım alanlarının bulunduğu akarsu vadilerinde toplanmıştır. İç kesimlerde nüfus seyrektir. Sebepleri; iklimin karasal olması, sanayinin gelişmemesidir. Kıyıda Menteşe yöresi yer şekillerinin engebeli olmasından dolayı seyrek nüfuslanmıştır.

Tarım ve Hayvancılık


Bölgenin batısında bulunan verimli tarım alanlarında iklim şartları da elverişli olduğu için ticari tarım ürün çeşitliliği fazladır. Yetiştirilen ürünler;

Zeytin
Bölgenin batısındaki çöküntü ovaları ve kenarlarında tarımı yapılabilmektedir. En fazla Edremit-Ayvalık-Burhaniye çevresinde yoğunluk kazanmıştır.
Üzüm
Manisa, İzmir ve Denizli çevresinde üretilen çekirdeksiz üzümler kurutulmaktadır. Önemli ihracat ürünümüzdür.
İncir
En fazla Aydın çevresinde (B.ve K.Menderes ovalarında) tarımı yapılmaktadır.
Tütün
Bölgenin batısında Manisa, İzmir, Aydın, Muğla, Denizli çevrelerinde tarımı gelişmiştir.
Patates
İzmir-Ödemiş ve Afyon çevresinde yoğun olarak tarımı yapılır.
Turunçgiller
Bölgenin batısında İzmir’e kadar olan güney kıyılarında tarımı yapılır. Ayrıca iç kesimlere kadar (150-200 km) da sokulabilmektedir. Sebebi; dağların denize dik olmasıdır.
Sebzeler
Bölgenin batısında kışların ılık geçmesi ve güneşli gün sayısının fazla olmasından dolayı seracılık faaliyetleri ile sebze üretimi bütün yıl yapılabilmektedir..
Buğday&Arpa
Bölgenin her yerinde buğday yetiştirilebilmektedir. Ancak daha çok İç Batı Anadolu Bölümünde tarımı gelişmiştir.
Şeker Pancarı
Afyon , Uşak, Kütahya çevresinde tarımı gelişmiştir.
Haşhaş
Afyon başta olmak üzere Uşak, Kütahya, Denizli çevresinde tarımı yapılmaktadır.

Hayvancılık


Özellikle İç Batı Anadolu’da küçükbaş hayvancılık gelişmiştir. Menteşe yöresinde arıcılık, Kıyılarda balıkçılık ( Bodrum-Marmaris kıyılarında sünger avcılığı da yapılır), Büyük kentler çevresinde (İzmir-Manisa-Denizli) kümes hayvancılığı Şeker fabrikaları ile büyük kentler çevresinde büyükbaş hayvancılık yapılmaktadır.

Yeraltı Kaynakları


Linyit
Türkiye’de linyitin en fazla çıkarıldığı ve en kaliteli linyitlerin bulunduğu bölgemizdir. Linyit yatakları fazla olduğu için termik santraller de fazladır. Bölgede Linyit; Manisa(Soma), Aydın, Muğla (Yatağan ), Kütahya (Tavşanlı,Tunçbilek, Seyit Ömer, Değirmisaz) ve Denizli çevresinde çıkarılmaktadır. Bu bölgelerden çıkan linyit Tunç­bilek, Soma, Gökova ve Yatağan termik santrallerinde işletilmektedir. Linyit dışında diğer yeraltı kaynakları ;

Ege Bölgesi Yeraltı Kaynakları

  • Bor Madeni: Kütahya ile Eskişehir illerinde
  • Civa Madeni: İzmir ve Uşak çevrelerinde
  • Demir Madeni :Balıkesir ve Kütahya dolaylarında
  • Krom Madeni: Denizli, Kütahya ve Muğla'da bulunur.
  • Linyit Madeni : Denizli, Manisa, Muğla ve Kütahya'da çıkarılır.
  • Manganez Madeni: Afyon, Denizli ve Uşak ilinde.
  • Mermer: Afyon ve Denizli'de
  • Titanyum Madeni: Manisa ve İzmir çevrelerinde
  • Tuz: İzmir Çamaltı ilçesinde
  • Uranyum Madeni: Manisa, Aydın ve Uşak.
  • Altın: İzmir (Bergama), Uşak (Ulubey-Eşme)
  • Zımpara Taşı: Aydın, Muğla ve İzmir ilinde çıkarılır.

Sanayi

Alıntıdaki Ek 58788

Marmara Bölgesinden sonra sanayinin en fazla geliştiği bölgemizdir. Bunun sebebi, bölgede ulaşım, sermaye, hammadde ve işgücü gibi imkanların fazla olmasıdır. Sanayi daha çok kıyı şeridinde ve ovalar çevresinde gelişmiştir. Tekstil, petro-kimya, makine ve gıda sanayisi bölgede gelişen başlıca sanayi dallarıdır.

Başlıca Sanayi Kolları

  • Dokuma: Denizli, Aydın (Nazilli) İzmir, Uşak
  • Petro-kimya: İzmir-Aliağa
  • Şeker: Afyon, Kütahya, Uşak
  • Çini-porselen: Kütahya
  • Gübre: Kütahya ,İzmir
  • Elektronik ve Elektrikli ev aletleri: Manisa, İzmir
  • Sigara: İzmir, Manisa
  • Demir-çelik: İzmir
  • Mobilya: İzmir (Karabağlar)
  • Deri: İzmir, Manisa, Denizli, Uşak
  • Halı-Kilim: Manisa (Kula,Demirci, Gördes), Uşak -Eşme, Muğla-Milas, Denizli-Tavas
  • Cam: Denizli, Kütahya
  • Otomotiv: İzmir
  • Seramik: Kütahya , Manisa (Turgutlu-Akhisar) , Uşak
  • Battaniye: Uşak
  • Termik Santral:Muğla (Yatağan-Gökova), Manisa-Soma, Kütahya( Tunçbilek-Seyitömer)

Ticaret


Bölge Türkiye’nin dış ticareti açısından önemli bir yere sahiptir. Bölgede üretilen tütün, pamuk, üzüm, incir gibi bir çok tarım ürünü ile bor gibi bazı madenler ihraç edilmektedir. Bir çok sanayi kuruluşunun hammaddesi deniz yoluyla ülkemize getirilir. Her yıl düzenlenen Uluslararası İzmir Fuarı, ülkemiz dış ticareti açısından önemli bir yere sahiptir.

Turizm


Ege Bölgesi’nin sahip olduğu tarihi ve doğal güzellikler turizmin gelişmesine neden olmuştur.

Bölümleri


Asıl Ege (Kıyı Ege) Bölümü
Bölümün başlıca illeri; İzmir, Manisa, Aydın, Denizli ve Muğla’dır.
Başlıca yer şekillerini kıyıya dik uzanan dağlar (horst) ve bu dağlar arasındaki çöküntü ovaları (graben) oluşturur. Akdeniz iklimi görülür. Tarım ürün çeşidi fazladır. Başlıca tarım ürünleri zeytin, pamuk, üzüm, tütün, turunçgiller, buğday, patates, sebze ve meyvelerdir. Ekonomisinde tarım, sanayi, ticaret ve turizm önemli yer tutar. Bölgenin nüfus yoğunluğu fazla olan bölümü dür. Nüfus kıyı şeridinde ve çöküntü ovaları çevresinde yoğunlaşır. Bölümün nüfusu göçlerle sürekli artmaktadır. Bölümün en büyük şehri İzmir’dir. İzmir bölgenin en önemli sanayi, ticaret, tarım, kültür, turizm ve liman kentidir.

İç Batı Anadolu Bölümü


Bölümün başlıca illerini; Afyon, Uşak ve Kütahya’dır Bölüm plato görünümlü düzlükler ile tek tek dağlardan oluşur. Bölgenin en geniş platosu Afyon ve çevresindeki Yazılıkaya Platosu’dur. Karasal iklim görülür. Tarım ürün çeşidi azdır. Başlıca tarım ürünleri; buğday, arpa, nohut, ş.pancarı , haşhaş ve patatestir. Bölümde daha çok küçükbaş hayvancılık gelişmiştir. Şeker fabrikaları çevresinde de büyükbaş hayvancılık yapılmaktadır.

Türkiye linyit üretiminin yarıdan fazlasını karşılar. Mermer üretimi fazladır. Bölümde sanayi yeterince gelişmemiştir. Ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanır. Nüfus yoğunluğu Kıyı Ege Bölümüne göre azdır. Asıl Ege Bölümü ile İç batı Anadolu Bölümü yer altı kaynakları bakımından benzerlik gösterirler. Diğer özellikleri farklıdır.


ezgı 26 Şubat 2010 19:18

ege bölgesi
 
2 ek

Ege Bölgesi

Alıntıdaki Ek 58679

85.000km2 dolayındaki yüzölçümüyle Türkiye topraklarının yaklaşık %11’ini kaplayan, kuzeyde Marmara Bölgesi’ne, doğuda İç Anadolu Bölgesi’ne, güneydoğuda Akdeniz Bölgesi’ne komşu olan bölgemiz batıda da Ege Denizi’yle çevrilidir (adını komşu olduğu denizden alır). Marmara Bölgesi’yle olan sınırı batıda Baba Burnu’ndan başlayarak Edremit Körfezi’nin kuzeyinde yükselen Kaz Dağı’na uzanır.

5.000km2 dolayındaki yüzölçümüyle Türkiye topraklarının yaklaşık %11’ini kaplayan, kuzeyde Marmara Bölgesi’ne, doğuda Marmara Bölgesi, Türkiye'nin yedi coğrafi bölgesinden biridir. Balkan Yarımadası ile Anadolu arasında köprü niteliği ile Avrupa ve Asya'yı birbirine bağladığı söylenebilir. Yaklaşık 67.000 km'lik bir yüzölçüme sahip olup Türkiye'nin %8,5'una karşı gelir.

İç Anadolu Bölgesi’ne, güneydoğuda İç Anadolu Bölgesi, Anadolu'nun orta kısmında yer alan Türkiye'nin yedi coğrafi bölgesinden biridir. Bu konumu sebe­biyle bu bölgeye "Orta Anadolu" da denir. İç Anadolu Bölgesi'nin yüz ölçümü 151.000 km² olup bu alan Türkiye topraklarının %21'ini kaplar. Doğu Anadolu'dan sonra ikinci büyük bölgemizdir. Güneydoğu Anadolu Bölgesi dışında diğer bölgelerin hepsiyle komşudur. Aynı zamanda Türkiye'de "tahıl ambarı" olarak da anımsanır.

Akdeniz Bölgesi’ne komşu olan bölgemiz batıda da Akdeniz Bölgesi Türkiye’nin 7 coğrafi bölgesinden biridir. Anadolu’nun güneyinde Akdeniz kıyısı boyunca uzanır; genişliği 120-180 km arasında değişir. Batı ve k.batısında Ege Böl., kuzeyinde İç Anadolu Böl. , doğusunda G.Doğu Anadolu Böl. Güneyinde ise Akdeniz bulunur. G.doğudan Suriye ile komşudur. Yüzölçümü 110000 km2 dolayındadır; Türkiye toplam alanının yaklaşık %14’nü kaplar. Kıyı uzunluğu doğuda Suriye sınırından batıda Dalaman Çayına kadar 1542 Km’dir.

Ege Denizi’yle çevrilidir (adını komşu olduğu denizden alır). Marmara Bölgesi’yle olan sınırı batıda Baba Burnu’ndan başlayarak Edremit Körfezi’nin kuzeyinde yükselen Ege Denizi, 41'-35' kuzey enlemleriyle 23'-27'/28' doğu boylamları arasında yer alır. Kuzeyden güneye yaklaşık 660km uzanır; genişliği kuzeyde 270, ortada 150, güneyde ise 400km kadardır. Balkan yarımadasının doğu bölümü ile Anadolu arasında yer alan deniz. Çanakkale Boğazı aracılığıyla Marmara Denizi’ne ve Karadeniz’e bağlanan Ege Denizi’i yüzölçümü 214000km2’dir.

Kaz Dağı’na uzanır. İç Anadolu Bölgesi’yle olan sınırı ise İnönü’nün güneybatısından başlayıp Kazdağı, Biga yarımadasının tamamı üzerine yayılır ve yarımadanın coğrafi doğal sınırlarını belirler. Kazdağı, Edremit Körfezi'nin kuzey kıyısını takiben ve doğu-batı yönünde 60-70 km. boyunca bir duvar gibi uzanır. Batıda Ege Denizi boyunca ve kuzeyde Marmara Denizi'ne doğru, araya nehirleri ve vadileri de alarak devam eder.

Sultan Dağları’nın kuzey ucuna ulaşır. O noktadan başlayarak Ege Bölgesi Akdeniz Bölgesi’ne komşu olur ve bu bölgeyle olan sınır ise Köyceğiz Gölü’nün batısına kadar uzanır.

Ege Bölgesi asıl Ege ve İçbatı Anadolu olmak üzere iki bölüme ayrılır. Ege Bölümü’ndeki illerimiz; Sultan Dağları, Türkiye'de Akdeniz bölgesinin Göller Yöresi'nde bulunan batı Toros Dağları'ın uzantısı olan yaklaşık olarak 100 kilometre uzunluğunda genç sıradağlardır.

İzmir, Türkiye'nin nüfus, sanayi, ticaret, turizm ve kültür yönlerinden üçüncü büyük şehridir.
Tarihi ve tabii güzellikleri ile de Türkiye'nin en güzel llerinden biridir.. 37° 45' ve 39° 15' kuzey enlemleri ile 26° 15' ve 28° 20' doğu boylamları arasında yer alır. Balıkesir, Manisa, Aydın ve Ege Denizi ile çevrilidir. İzmir, renkli bir tabiata, zengin bir tarihi mirasa ve bol ürün veren topraklara sahip bir ildir. Trafik plaka numarası 35'tir.

Manisa, Ege bölgesinde, tarihi, ovası ve üzümü ile tanınan bir ilimiz. 27°08’ ve 29°05’ doğu boylamları ile 38°04’ ve 39°58’ kuzey enlemleri arasında yer alır. İl toprakları doğudan Uşak ve Kütahya; kuzeyden Balıkesir; güneyden Aydın; güneydoğudan Denizli; güneybatı ve batıdan İzmir illeri ile çevrilidir. Osmanlı devrinde “Şehzâdeler şehri” olarak tanınan, üzümün anavatanı olarak bilinen, yeşili, mesir macunu ve üzümü ile meşhur bir ildir. İl trafik plaka numarası 45’tir.

Aydın, Ege bölgesinde "Efeler Diyarı" olarak tanınan ve dünyanın en iyi incirinin yetiştiği il. Ege denizi, Muğla, Denizli, Manisa ve İzmir ile çevrilidir. Türkiye'nin en dağlık illerinden biridir. 37°30' ve 38°03' kuzey enlemleri ile 27°00' ve 28°57' doğu boylamları arasında yer alır.

Denizli, Pamukkalesi, horozu ve sularının bolluğu ile ünlü bir ildir. İl toprakları 28°30’ ve 29°30’ doğu boylamları ile 37°12’ ve 38°12’ kuzey enlemleri arasında kalır. Ege Bölgesi ve Akdeniz Bölgesi arasında bir geçit yeri durumundadır. İlin büyük kısmı Ege bölgesinde bulunur. Muğla, Aydın, Manisa, Uşak, Afyon ve Burdur illeri ile çevrilidir. Yüzölçümü 11.874 km2dir.

Muğla İç batı Anadolu’daki iller; Muğla deniz, göl, dağ ve ormanın içiçe bulunduğu; balı, balığı, kumsalları ve târihî zenginliğiyle şöhret yapan; Türkiye'nin en uzun deniz kıyısına sahip ili. 36° 17’ ve 37° 33’ kuzey enlemleri ile 27° 13’ ve 29° 46’ doğu boylamları arasında yer alır.

Uşak, Türkiye'nin Ege bölgeside iç batı Anadolu bölümünde yer alan il. İl toprakları 38° 12’ ve 38° 56’ kuzey enlemleriyle 28° 48’ ve 29° 57’ doğu boylamları arasında kalır. Kuzeyden Kütahya, doğudan Afyonkarahisar, güneyden Denizli, batıdan Manisa illeriyle çevrilidir. Trafik plaka kodu 64’tür.

Kütahya, rengârenk çinileriyle, Türkiye’nin çini atölyesi olarak bilinen, şifalı kaplıcaları ile meşhur, millî târihimizde müstesnâ bir yeri bulunan, Ege bölgesinin İçbatı Anadolu bölümünde yer alan il. 38o 70’ ve 39o 80’ kuzey enlemleri ile 29o 00’ ve 30o 30’ doğu boylamları arasında yer alır.

Nüfus


Ege Bölgesi sık nüfuslanmışır. 1990 sayımına göre bölge nüfusu 8.2 milyondur. Nüfus yoğunluğu bakımından Marmara Bölgesi’den sonra ikinci sırada yer alır. Bölge nüfusunun yarısından çoğu kentlerde yaşamaktadır.

Bölge nüfusunun önemli bir bölümü, kıyı kesimi ile çöküntü ovalarında toplanmıştır. Kıyı kesiminde de nüfus dağılışı bakımından yöreler arasında önemli farklılıklar görülür. Ovalarda nüfus yoğun, ovaları ayıran dağlık kesimlerde nüfus seyrektir. Güneydeki Menteşe yöresi Türkiye’nin en az nüfuslanmış yerlerindendir. İçbatı Anadolu ise genel olarak az nüfuslanmıştır.

Yüzey Şekilleri


Ege Bölümü’nde başlıca dağ sıraları ve bunları birbirinden ayıran vadi olukları, doğu-batı doğrultulu çukurluklar oluşturur. Bu çukurluklar, aralarında kalan doğu-batı doğrultulu yüksek kütlelere dağ sıraları görünümü kazandırır. Çukurlukların batı uçları yakın bir dönemde deniz basmasıyla koy ya da körfez biçimini almış ama daha sonra kısmen ya da tamamen alüvyonlarla dolmuştur ve parçalı bir yapı gösterir. Yer yer 2000m’yi geçen dağ kütleleri görülür. Bunlar İçbatı Anadolu’nun 1000m’yi geçebilen düzlüklerinden daha alçak olan Ege Bölümü’ndeki ovalar üzerinde heybetli bir görünüm kazanır.

Ege Bölgesi’nde yerin temelini jeologlaron Menderes Masifi adını verdikleri Saruhan-Menteşe eski kütlesi oluşturur. Paleozoyik zaman ortalarında kıvrılmalara uğramış daha sonra aşınarak düzleşmiş olan bu eski temel, Tersiyer Dönem içinde yeniden yer hareketlerine uğrayınca, bir daha kıvrılamayıp kırılmıştır. Belli kırık çizgileri boyunca bazı parçaların çökmesiyle sözü edilen oluk biçimli çukurlar (graben) ortaya çıkmış, bunların arasında da sert ve kristalli kayaçlardan oluşan eski dağ kütleleri (horst) yükselmiştir. Bu eski kütle yeniden kıvrılmamakla birlikte, çevresinde biriken deniz dibi tortulları kıvrılırken onlara kalıp olmuştur.

Doğu-batı doğrultulu çukur alanlarla bunları ayıran aynı doğrultulu yüksek alanlar kuzeyden güneye doğru şöyle sıralanır: Edremit Körfezi ve Edremit Ova’sı çukur alanı, Bakırçay Ovası’ndan Madra Dağı (1.334m) ve Kozak Kütlesi’yle (1.051m) ayrılır. Bakırçay Ova’sı ile Gediz Ovası arasında Yunt Dağı (1.075m) yer alır; Gediz Ovası’na kuzeyden Akhisar, güneyden de Nif (Kemalpaşa) Ovaları birer körfez gibi katılır. Gediz Ova’sı ile daha güneydeki Küçük Menderes Ova’sı arasına Bozdağlar (2.159m) girer. Bu kütle doğu kesiminde güneydeki Aydın Dağları’yla birleşir, batı kesiminde ise Nif Dağı’na (1.506m) ve kuzeydek Spil Dağı’na (1.513m) bağlanır. Daha güneyde Küçük Menderes ve Büyük Menderes Ovaları arasında Aydın Dağları (1.819m) uzanır. Bu dağlar batıya doğru bükülüp incelenerek Samsun (Dilek) Dağı (1.237m) üzerinden komşu Sisam (Samos) Adasına geçer. Geniş bir alanı kaplayan Büyük Menderes Ova’sı Menteşe yöresi içine Çine ve Bozdoğan Ovalarıyla sokulur.En güzeydeki çukur alanı, Bodrum ve Datça yarımadaları arasında yer alan Gökova Körfezi’dir.

Batı Anadolu’da yer alan ovalar, genellikle dördüncü jeolojik zamanda meydana gelen epirojenik hareketlerle oluşmuştur. Bu hareketler sonucunda bazı alanlar yükselmiş (horst) ve bugünkü dağlık alanları meydana getirmiş, bazı alanlar ise çökmüş (graben) ve çöküntü alanları oluşmuştur. Bu çöküntü alanlarının akarsular tarafında alüvyonlarla doldurulması sonucunda da günümüzdeki ovalar oluşmuştur. Bölgemizdeki en önemli ovalar ise Bakırçay, Gediz, Küçük ve Büyük Menderes, Balıkesir ve Akhisar ovalarıdır. Ege Bölgesi’nin güneydoğusunda yer alan ovalar ise çökme olaylarının yanında karstik olayların da etkisi ile oluşmuştur. Denizli, Tavas, Çivril gibi ovaların oluşumunda karstik olaylar oldukça etkilidir.

Meriç deltası, hızlı ilerleyen taşkın alanlarına sahip bir ovadır. Meriç Irmağının taşıdığı alüvyonlarla oluşmuştur. Bakırçay Deltası, aynı adı taşıyan akarsuyun, Çandarlı Körfezi’ni doldurması ile oluşmuştur. Yer yer tuzlu bataklıklar bulunan ovada, eski uygarlıkların kalıntıları da yer alır. Küçük ve Büyük Menderes Deltaları da birer çöküntü alanının(graben) ucunda oluşan birikinti ovalarıdır. Büyük ve Küçük Menderes Irmakları, Ege Denizi’nin seviye değişikliklerine de bağlı olarak tarihi dönemlerde hızla denizi doldurmuştur. Öyle ki, İlkçağ’da bir liman kenti olan Milet, Büyük Menderes’in denizi doldurması ile bu gün kıyıdan bir hayli ileride kalmıştır.

Bölgenin İçbatı Anadolu Bölümü’nde dağ sıraları yerine aralıklı da dizileri görülür. Bu dağlar, güneydoğu-kuzeybatı doğrultusunda birkaç dizi oluştur. Bu dizilerden en doğuda yer alan Emir Dağları (2.307m), Türkmen (1.826m), Domaniç (1.845m) Dağları bölge sınırları dışındaki Uludağ’a kadar uzanır. Bu dağlar dizisi batıda aynı doğrultudaki Afyon-Karahisar-Kütahya-Orhaneli üzerinden geçen bir çukur alanla izlenir. Bu çukur alanın batısında Kumalar (2.247m), Ahır(1.915m), Murat (2.309m), Şaphane (2.120m), Akdağ (2.089m), Eğrigöz (1.931m) dağları yer alır. Bu dizinin daha batısına gidildikçe geniş bir plato uzanır. Gediz Ovası’na dik yamaçlarla inen ve yüksekliği kuzeydoğuda 1.000m’yi aşan bu platoya Gördes-Uşak Plato’su adı verilir. Platonun güney kenarındaki Kula kenti çevresinde sönmüş volkan konileri ve yeni lav akıntıları görülür.

Ege Denizi’ne dökülen akarsularımız; Batı Anadolu akarsuları, geniş çöküntü hendeklerine yerleşmiştir. Bu çöküntü alanları boyunca batıya doğru akarak Ege Denizi’ne dökülürler. Denize ulaştıkları alandaki koy ve körfezlerde geniş delta ovaları oluşturmuşlardır. Bu akarsular bölgemiz ve ülkemiz tarımı için oldukça büyük değer taşır. Bunların başlıcalrı Bakırçay, Gediz, Küçük ve Büyük Menderes’tir.

İklim


Ege Bölgesi genellikle yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı olan Akdeniz ikliminin etkisi altındadır. Bu genel durum daha çok Ege Bölümü için geçerlidir. İçbatı Anadolu’da ise denizden uzaklık ve yükselti nedenleriyle iklim koşullarında değişiklik görülür. Kuzey kesimlerinde sık sık soğuk baskınları görülür. Yıllık ortalama sıcaklıkta coğrafi enlemin etkisiyle güneyden kuzeye ve yüksekliğin etkisiyle batıdan doğuya doğru azalma görülür. En soğuk ay genellikle ocak, en sıcak ay ise temmuz ayı olarak tespit edilmiştir.

Ege Denizi kıyıları boyunca tam bir Akdeniz yağış rejimi görülür. Yazlar kurak geçer; yağışlar kış aylarında toplanmıştır. Aşağı yukarı bütün meteoroloji istasyonları da yıllık ortalama yağış tutarı 500 mm’nin üstünde, genellikle de 1000 mm’nin altında olarak saptamışlardır.

Bitki örtüsü


Ege Bölgesi’nde kıyıdan itibaren 600-800 m yüksekliklere kadar maki toplulukları ile akrışık olarak kızılçam ormanları görülür. Makilerin cılızlaştığı ve toprak örtüsünün inceldiği alanlarda, çoğunlukla dikenli çalılardan oluşan ve “garik” adı verilen bir bitki topluluğu görülür ve genellikle İzmir civarı ile Karaburun yarımadası ve Bodrum civarında yaygındır. Orman alanları Ege Bölümü’nün alçak kesimlerinde makiliklerin, İçbatı Anadolu’da ise step görünüşlü alanları üstünde yer alır. Ormanların alt basamaklarında çeşitli meşelere rastlanır;iğne yapraklı ormanlar arasında en yaygın tür kızılçam ve karaçamdır. Ayrıca Kozak Dağı’nda fıstık çamı yaygındır.

Türkiye’nin en önemli çamfıstığı üretim alanıdır. Bütün kıyı kesimlerde zeytinliklere rastlanır. Kuzeyden gelen soğuk hava etkilerinden korunan turunçgiller bölgenin güneyine sığınmıştır. Ayrıca kekik, adaçayı, lavanta çiçeği gibi kokulu bitkiler ve Akdeniz iklimine uyan kaktüsler, frank inciri gibi bitkilerde yaygındır. Maki türleri arasında çeşitli meşe türleri (pırnal meşesi, palamut meşesi) kocayamiş, mersin ağacı, defne, yabani zeytinlere rastlanır.

Afyonkarahisar Şifalı kaplıcaları, kaymak şekeri ve haşhaşı ile tanınan il. Afyon'a komşu iller arasında Eskişehir, Kütahya, Denizli, Uşak, Burdur, Isparta ve Konya yer alır. 29° 40' ve 31° 43' doğu boylamları ile 37° 45' ve 39° 17' kuzey enlemleri arasındadır. Ege Bölgesi’nin Akdeniz’e ve İç Anadolu Bölgesi'ne açılan kapısı ve önemli bir kültür merkezidir.

Eskiçağ’da İonia’dan gelen göçmenlerin Bayraklı ve Bornova arasında, o zamanlar deniz kıyısında bulunan bir tepe üstünde kurdukları sanılan kent (Smyrna) Pagoa Dağı (Kadife Kale) eteğinde ikinci kez kurulmuş, Roma ve Bizans egemenliklerinden sonra 1424’te Osmanlı topraklarına katılmış, 1919’da Yunanlılar tarafından işgal edilmiş, 1922’de de kurtarılmıştır.

Bölgenin ikinci büyük kenti Denizli’nin topraklarının büyük bir bölümü, Pamukkale havzasında ve çevresindeki tepelik, dağlık alanda yer alır. Selefkilerden Antiokhos 2’nin karısının adı (Laokide) adı verilerek kurulan kent, Selefkiler ve Bizanslılardan sonra da günümüzdeki yerine taşınmış, yeni kurulduğu yerde bulunan Doğuzlu Köyü’nün adı zamanla Denizli’ye çevrilmiştir.

Bölgenin üçüncü, İçbatı Anadolu Bölümü’ünde başlıca kenti olan Kütahya, Eskiçağ’da, geniş bir ovanın kenarında yükselen Yellice Dağı eteklerinde, Hisar Tepesi adı verilen yerde kurulmuş, Ortaçağ’da Bizans döneminde Kotyaion adıyla oldukça gelişmiştir. Günümüzde hisar kalıntılarının bulunduğu tepenin eteklerinden kuzeydeki ovaya doğru yayılan kentin etkinlik merkezi, Hisar tepesi önünde yer alır. Önemli sanayi ve havacılık merkezidir. Bölgenin dördüncü büyük kenti Manisa, Eskiçağ’da aynı adı taşıyan dağın (Magnesia) kuzey eteklerinde kurulmuş, Roma döneminde gelişmiş, Bizanslılardan 14.yy başlarında Saruhanoğulları’na kısa bir süre sonra da Osmanlılara geçmiş, bir süre şehzadelerin valilik yaptıkları bir merkez olmuş ve önemli anıtlarla süslenmiştir.

Ekonomi


Tarım:
Ege Bölgesi’nde nüfusun çoğunluğu iklim toprak koşulları ve ulaşım kolaylıklarının da elverişliliğiyle geçimini tarımdan sağlar. Ege bölümünde Akdeniz iklimine uygun bazı bitkiler (zeytin,üzüm, vb.) ağır basar. Ege bölümünden, İçbatı Anadolu bölümüne geçildikçe, tarımın niteliği değişir; tahıl ekimi artar ve hayvancılık geçimde daha önemli yer tutar. Tahıl ekiminde buğday başta gelir, onu arpa ve mısır izler. Buğday özellikle Afyon ve Denizli’de üretilir bu illeri İzmir, Aydın ve Muğla izler. Arpa ise Afyon ve Manisa illerinde, mısırın da başlıca ekim alanı Manisa’dır. Pirinç ekimine ovalarda az miktarda yer verilir. Bölgede yaş ve kuru sebze üretimine de önem verilir. İklim koşulları uygun olduğu için, turfanda sebze (domates, fasulye vb.) yetiştirilerek öbür bölgelere yollanır. Soğan ve patates ekimi yaygındır; baklagillerden en çok nohut ekilir. Kavun ve karpuz üretimi de yaygın biçimde yapılmaktadır.

Bölgede yatiştirilen sanayi bitkileri arasında tütün, pamuk, susam, keten ve şekerpancarı baş sıralarda yer alır. Edrmit Körfezi kıyıları yağ zeytini üretimi kesir ağaç sayısı bakımından başta gelir bakımından önemlidir. Üzüm bağlarına da bölgenin her yerinde rastlanır. Üzüm ayrıca şarap ve pekmez yapımında da kullanılır. Kuru üzüm İzmir yöresinde, kış soğuna dayanamayan incir ise kıyı kesimlerde yetişir. Ülkemizdeki incir ağaçlarının yaklaşık olarak %81’i Ege Bölgesi’ndedir. Turunçgiller bölgenin özellikle güney kesiminde yetişir; Bodrum’da mandalina; Aydın ve Nazilli arasında portakal yetişir.

Hayvancılık:


Ege bölgesinde hayvancılık çok gelişmemiştir. Üstelik yakın dönemde otlakların daralması nedeniyle, hayvan sayısında azalma gözlenmektedir. Kıyı kesimde daha çok kıl keçisi, tiftik keçisi ve koyun, iç kesimlerde sığır ve manda besiciliği yaygındır. Balıkçılık ise eski önemini kaybetmiştir özellikle İzmir Körfezi’nin sularını pis olmasından dolayı. Yine eski önemini yitirmiş olmakla birlikte Bodrum kıyılarında sünger avcılığı yapılmaktadır.

Yer Altı Kaynakları:


Ege Bölge’si yeraltı kaynakları bakımından oldukça zengindir; ama madenlerin birçoğu İlkçağ’dan beri işletildiğinden, tükenmiştir. Bölgede yaygın olan linyit yatakları, Kütahya ve Soma yörelerinde toplanmıştır. Kütahya yöresindeki linyitlerin işletilmesi Kütahya-Balıkesir demiryolunun yapılmasıyla kolaylaşmıştır. İşletilen yataklardan biri Değirmisaz havzasıdır; Tunçbilek bölgesindeki yataklarsa daha önemlidir. Soma’dan da oldukça iyi nitelikli linyit kömürü çıkarılmaktadır. Demire katılarak çelik elde etmeye yarayan krom, Kütahya ve Balıkesir arasındaki yataklardan Çardı’da çıkarılırken, günümüzde bu ocak tükendiği için bırakılmış, onun yerine Dağardı ve Dursunbey dolaylarındaki ocaklar işletilmeye açılmıştır. Bölgedeki çok sayıda demir yatağının başlıcaları Edremit yöresinde, Ayvalık’ın güneyinde ve Simav çevresinde yer alır; Selçuk, Uşak ve Tire’de zımpara yatakları işletilir. Ayrıca çeşitli mermer, civa, bor, manganez yatakları vardır. Türkiye’nin en önemli maden suyu Afyon dolaylarında Kızılay tarafından işletilmekte İzmir’in Çamaltı tuzlalarından da Türkiye’nin toplam tuz ürünün 3/5’ü elde edilmektedir.

Sanayi Etkinlikleri


Ege bölgesi Türkiye’de Marmara Bölgesi’nden sonra ikinci sırada yer alır. Özellikle İzmir’de toplanmış olan başlıca sanayi kolları arasında dokumacılık, makine ve madeni eşya yapımı, besin sanayisi (un, makarna, konserve fabrikaları), tütün işletmeciliği sayılabilir. Pamuklu, dokumacılık, İzmir’in yanı sıra Aydın, Nazilli, Denizli, ve Uşak’ta gelişmiştir. Yağ sanayisi tesisleri özellikle Edremit-Ayvalık yöresinde, şeker fabrikaları Uşak, Kütahya ve Afyon’da yer alır. Uşak, Kula, Gördes ve Simav’da halıcılık gelişmiştir.

Ulaşım


Ege Bölgesi ulaşım bakımından Türkiye’nin işlek bölgelerindendir. Doğu-batı doğrultulu vadi olukları, karayollarının iç kesimlere kadar ulaşmasına olanak verir. Bölge çeşitli demiryolu hatlarıyla öbür bölgelere bağlanır. (Ülkemizde ilk demiryolu hattı olan İzmir-Aydın hattı, 1856’da Ege Bölgesi’nde hizmete girmiştir). Karayolları ve demiryolları, İçbatı Anadolu’da Afyon ve Kütahya’da düğümlenir. Denizyolları açısından İzmir limanı (ticaret etkinlikleri bu limanda toplanmıştır) dışında önemli liman yoktur. Turizm bakımındansa Bodrum, Kuşadası, Güllük, Datça ve Marmaris limanları önemlidir. İzmir düzenli hava seferleriyle de İstanbul ve Ankara’yla bağlantı kurmaktadır.

Tarihi eserler ve turistik bilgiler


Ege Bölgesi’nin turizm bakımından zengin bir doğal ve kültürel yapısı vardır. Dağların kıyıya dik olarak uzanması, son derece girintili çıkıntılı bir kıyı şeridi yaratmıştır ( Ege denizi kıyılarının toplam uzunluğu 593km’dir) ve doğal kumsalların denize girmeye son derece elverişli olmalarının yanı sıra, yüksek kıyılarda da çekici görünümleriyle ilgi toplarlar. Ayrıca yöredeki bük (Akbük, Gökçeler bükü, Değirmen bükü, Palamut bükü, Kargıbük, vb.), özellikle son yıllarda iyice yaygınlaşan yat turizminde, yatlara doğal liman işlevi gören; “Mavi Yolculuk” adıyla yaygınlaşan ve kıyının Kuşadası’ndan Antalya’ya kadar olan koylarını dolaşan yat turizmi, bölgeye önemli miktarda yerli ve yabancı turist çekmektedir; ülkemizin başlıca üç yat limanı (Kuşadası, Çeşme ve Bodrum yat limanları) da bu kıyılardadır.
Alıntıdaki Ek 58790
Ege Bölgesi’nde egemen olan Akdeniz ikliminin yumuşak niteliği de, turizme son derece elverişlidir: Kışların geç geçmesi, yazın güneşlenme olanakları, deniz suyu sıcaklıklarının uygunluğu çok sayıda turist çeker. Ege Denizi’nde deniz suyu sıcaklıkları, kuzeyden güneye doğru artar ve denize girme süresi de bu doğrultuda uzar: Kıyılarda kuzeyden İzmir’e kadar yılda beş ay olan denize girme süresi, Türkiye Cumhuriyeti, Kuzey yarımkürede, Avrupa ve Asya kıtalarının kesişme noktasında bulunan bir ülke. Ülke topraklarının büyük bir bölümü Anadolu yarımadasında, kalanı ise Balkan Yarımadası'nın uzantısı olan Trakya'da bulunur. Ülkenin üç yanı Akdeniz, Karadeniz ve bu iki denizi birbirine bağlayan Boğazlar ile Marmara Denizi ve Ege Denizi ile çevrilidir. Komşuları Yunanistan, Bulgaristan, Gürcistan, Ermenistan, İran, Irak ve Suriye'dir.

Kuşadası’ndan sonra artmaya başlar ve Kuşadası, Aydın iline bağlı bir ilçedir. İl merkezine 71 kilometre uzaklıkta, Ege Bölgesi'nin denizle buluştuğu kıyı şeridinde yer almaktadır. Kuzeyde Selçuk ve Pamucak, güneyde Milli Park'ın bulunduğu Dilek Yarımadası ile sınırlanan ilçe merkezi, İzmir, Efes, Meryemana, Milet, Didim, Pamukkale, Marmaris, Bodrum gibi önemli turistik merkezlerin odağında bulunmaktadır.

Ege Bölgesi’nde yer alan kaplıca ve içmecelerde sağlık turizmi açısından da ilgi görmektedir: Denizli’de Karahayıt ve Pamukkale kaplıcaları; İzmir’de Balçova, Dikili, Davutlar,

Çeşme ve Şifne kaplıcaları; Seferhisar’ın güneyinde Doğanbey kaplıcası; Kütahya’da Simav Gediz, Yoncalı, Harlek ve Murat Dağı kaplıcaları ve içmeceleri ile Eynal kaplıcalarıdır., Manisa’da Kurşunlu kaplıcası ve Sart kaplıcası; Afyon Sandıklı’da Sandıklı, Gazlıgöl ve Hüdayi kaplıcaları ve içmeceleri yer alır; İzmir’de Urla içmeceleri. Özellikle Pamukkale sıcaksu kaynakları, çok eski dönemlerden bu yana bilinmekte ve ilgi çekmektedir. Pamukkale’nin özelliklerinden biri de travertenleridir: Sıcak maden suları, aşağı döküldükleri dağın yamaçlarını beyaz traverten taraçaları haline getirmiştir (yöreye Pamukkale adı, suyun kapsadığı kalsiyum karbonat nedeniyle oluşan beyazlıktan ötürü verilmiştir). Travertenleri sayesinde çok sayıda turisti çeker.

Bölgede doğal ve tarihsel güzellikleri korumak amacıyla iki Ulusal park düzenlenmiştir. Bunlardan Dilek Yarımadası Ulusal Parkı, Aydın ilinin Kuşadası ve Söke ilçeleri sınırları içinde yer alır ve Akdeniz bitki örtüsünün en güzel örneklerini kapsar. Ayrıca İonialılar’dan kalma kalıntılar, arkeoloji açısından önemlidir. Manisa ilinin yamaçlarına yasladığı Spildağı üstündeki Spildağı Ulusal Parkı’ysa, 1500m’yi bulan yükseltisiyse yazın Manisa’nın sıcağından kaçanlara barınak oluşturur (Osmanlılar döneminde bir devre adını veren Manisa lalesi, burada doğal olarak yetişir). Ayrıca bu ulusal park da, Eskiçağ kalıntılarını kapsar. Bölgenin çeşitli illerinde düzenlenmiş Ormaniçi Dinlenme Yeri de, yerli ve yabancı turistlere çeşitli hizmetler sunar.

Ege Bölgesi, arkeoloji ve tarih özellikleriyle de bol bol turist çeker.: İzmir’de ÇeşmeAlm. Quelle, Brunnen, Fr. Fontaine, İng. Fountain. Kaynaktan çıkan suyun bir depoda toplanarak veya kaynaktan borularla getirilerek akıtılan suyun toplandığı lüleli veya musluklu bir hazne şeklinde taştan, mermerden veya herhangi bir malzemeden yapılmış umumi su alma yeri. Farsça bir kelime olup “çeşm” sözünden gelmektedir.

Halikarnassos; Manisa’da Sart yıkıntıları. Dünyanın yedi harikasından ikisi Ege Bölgesi’ndedir (Efes Artemis tapınağı ve Halikarnassos Mausoleion’u). Ayrıca, Selçuk’ta Meryem Ana’nın Evi ve Halikarnassos, Bodrum'un antik çağlardaki ismi.

Sen Jan Kilisesi, Didim’de Apollon tapınağı, çok sayıda yabancı turist çekmektedir. Günümüzde Ege Denizi kıyısındaki Akçay, Ören, Ayvalık, Foça, Çeşme, Kuşadası, Didim, Güllük, Bodrum, Datça, Güllük, Milas; Muğla'nın Milas, Muğla|Milas ilçesine bağlı ve Güllük Körfezi'nde yer alan bir belde;

Marmaris gibi yerleşim merkezlerimiz, yaz mevsiminde gerçek birer turizm odağı haline gelmiştir. Marmaris, Ege Bölgesi'nde Muğla iline bağlı bir ilçe merkezidir.


AshLeey 17 Nisan 2010 19:56

3 ek

KONUMU, SINIRLARI VE KOMŞULARI:

Alıntıdaki Ek 58789

Ülkemizin batısında Ege Denizi kıyılarınca uzanan bölge, Marmara Bölgesi, İç Anadolu ve Akdeniz Bölgeleriyle ve Ege Denizi ve Ege Adaları ile komşudur. Gerçek alanı olan 93.139 Km2 ile Türkiye topraklarının %10.1’ini kaplar. Alan bakımından 5. Büyüklükteki bölgemizdir. Nüfusu 2000 sayımına göre 8.9 milyondur. Nüfus yoğunluğu Km2’ye 96 kişidir. Bu Türkiye ortalamasının biraz üstündedir. (Türkiye ortalaması Km2’ye 83 kişi)

BÖLÜMLERİ:


1. Asıl Ege Bölümü
2. İç Batı Anadolu Bölümü

YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ:


Kıyıları:
Ege Denizinin yerinde eskiden Egeid karası vardı. Bunun çökmesi sonucunda bugünkü adalar meydana geldi. Bölge dağları kıyıya dik uzandığı için kıyı girintili-çıkıntılı Enine Kıyı Tipidir.
Kıyıda bir çok körfez, koy, yarmada ve buruna rastlanır. Edremit, Çandarlı, İzmir, Kuşadası, Güllük, Gökova başlıca körfezleridir.Reşadiye, Bozburun, Dilek VE İzmir başlıca yarımadalarıdır.
Ege kıyıları girintili-çıkıntılı olduğu için en uzun kıyımızdır. Muğla’da en uzun kıyıya sahip ilimizdir.

Dağları:

Alıntıdaki Ek 58791

Asıl Ege Bölümü faylanma hareketlerine uğradığı için Kaz Dağı, Madra Dağı, Yunt Dağı, Bozdağlar, Aydın Dağları faylanma sonucu yüksekte kalmış horstlardır. Bölümün güneyinde uzanan Menteşe Dağlarının uzanış yönü kıyıya paraleldir.İç Batı Anadolu’ya gidildikçe yükseklik artar. Bu bölümde, Alaçam, Eğrigöz, Murat ve Sandıklı Dağları vardır.

Ege Bölgesi'nin Dağları:


Kaz Dağları, Yunt Dağı, Bozdağlar, Nif Dağı, Spil Dağı, Dilek Dağı, Aydın Dağları, Menteşe Dağları, Emirdağ, Murat Dağları, Sandıklı, Dağları, Madran Dağı, Emir Dağı, Türkmen Dağı, Domaniç Dağı, Kumalar Dağı, Ahır Dağı, Murat Dağı, Şaphane Dağı, Akdağ, Eğrigöz Dağı, Honaz Dağı

Ovaları:


İç Batı Anadolu Bölümünde Yazılıkaya Platosu, Tavas- Çivril- Banaz-Örencik ovaları vardır.
Asıl Ege Bölümünde horstlar arasında kalan grabenler birer alüvyon ovasıdır. Bunlar Bakırçay, Gediz, Küçük Menderes ve Büyük Menderes ovalarıdır. Bunlar aynı adı taşıyan ve bol alüvyon taşıyan, akarsuları tarafından oluşturulmuştur. Akarsuların döküldükleri yerlerde de delta ovaları da oluşmuştur.

Ege Bölgesi'nin Ovaları:

  • Bakırçay Ovası
  • Gediz Ovası
  • Küçük Menderes Ovası
  • Büyük Menderes Ovası
  • Menemen Delta Ovası
  • Balat Delta Ovası
  • Balıkesir Ovası
  • Akhisar Ovası
  • Denizli Ovası
  • Tavas Ovası
  • Çivril Ovası
  • Banaz Ovası
  • Örencik Ovası

Akarsuları:


Bakırçay, Gediz,K. Menderes, B. Menderes başlıca akarsularıdır. İç Batı Anadolu’da Susurluk ve Sakarya Akarsularının bazı kolları da bulunmaktadır.

Gölleri:


Göl bakımından fakir olan bölgede iki doğal göl vardır. Bunlar Marmara ve Çamiçi (Bafa) Gölleridir. Adıgüzel, Kemer ve Demirköprü baraj gölleri de vardır.

İKLİM VE BİTKİ ÖRTÜSÜ:

Alıntıdaki Ek 58793

Bölgenin asıl Ege Bölümünde graben ovaları sayesinde içlere kadar sokulan Akdeniz İklimi görülür. Bu alanlarda yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı bir iklim görülür. Bitki örtüsü makidir ve yer yer ormanlara da rastlanır. İç Batı Anadolu bölümüne gidildikçe yüksekliğin artması ve denize olan uzaklığı sebebiyle iklim karasallaşır. Yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve kar yağışlı Karasal İklim görülür. Bitki örtüsü de Bozkırdır.

TARIMI VE HAYVANCILIĞI:


Bölgenin yurt ekonomisine katkısı daha çok tarım alanındadır. Bölümler arasında iklim ve yeryüzü şekillerinin farklı olmasına bağlı olarak yetiştirilen ürünler arasında da farklılık ve çeşit vardır.
Tütün: Kıyı ovalarında yetiştirilir. Ülke üretiminin %65’ini yetiştirir. 1. Sıradadır.
Pamuk: Asıl Ege Bölümündeki alüvyal ovalarda ve özellikle güneye yakın bölgelerde yetiştirilir. Ülke üretiminin %40’ını sağlar. 1. Sıradadır.
Zeytin: Kıyı kesiminde, özellikle Edremit Körfezi çevresinde yetiştirilir. 1.Sıradadır.
İncir: En çok B. Menderes vadisinde yetiştirilir. 1. Sıradadır.
Turunçgiller: En çok Akdeniz İkliminin görüldüğü kıyı bölümünde yetiştirilir.
Üzüm: En çok Gediz Vadisinde yetiştirilir. Ülke üretiminin %35’ini sağlarken 1. Sırada yer alır.
Pamuk: Asıl Ege Bölümünün alüvyal ovalarında özellikle güney alanlarda yetiştirilir.
Haşhaş: İç Batı Anadolu’da Afyon ve Kütahya çevresinde kontrollü olarak yetiştirilir.
Şekerpancarı: İç Batı Anadolu Bölümünde yetiştirilir.
Tahıllar: İç Batı Anadolu Bölümünde yetiştirilir.

YER ALTI KAYNAKLARI:


Krom: Muğla, Denizli, Kütahya. Demir: Balıkesir ve Kütahya. 1.Sıradadır.
Linyit: Kütahya, Manisa, Muğla ve Denizli. 1.Sıradadır. Civa: Uşak ve İzmir. 1.Sıradadır.
Bor: Kütahya ve Eskişehir. Manganez: Uşak, Afyon ve Denizli.
Mermer: Afyon ve Denizli. Titanyum: İzmir ve Manisa. 1.Sıradadır.
Zımpara Taşı: Muğla, Aydın ve İzmir. Uranyum: Manisa, Aydın ve Uşak.
Tuz: İzmir-Çamaltı. 1.Sıradadır.

SANAYİSİ:


Sanayi bakımından Marmara Bölgesinden sonra 2. sırada gelir. Bölümler arasında gelişmişlik ve sanayi oranı bakımından büyük farklılık vardır. Asıl Ege Bölümü sanayi bakımından daha gelişmiştir. Zaten bölgenin en büyük ve gelişmiş kenti İzmir’de bu bölümde yer alır. İzmir sanayisi, fuarı, ve ihracat limanı ile önemli bir kentimizdir. İzmir’de Aliağa Petrol Rafinerisi de bulunmaktadır.
Bölgede dokuma, şeker, çimento, termik ve hidroelektrik santraller vardır.
Yatağan-Muğla, Tunçbilek-Kütahya, Soma-Manisa’da termik santraller vardır. Tek Jeotermal Santralimiz Denizli-Sarayköy’de bulunmaktadır. Demirköprü, Adıgüzel ve Kemer Hidroelektrik Santralleri de vardır.

NÜFUS VE YERLEŞME:


2000 Sayımına göre bölgenin nüfusu 8.9 milyondur.Nüfus yoğunluğu Km2’ye 96 kişidir. Bu Türkiye ortalamasına biraz üstündedir.En yoğun nüfuslu 3. bölgemizdir. Kentsel nüfus daha fazladır % 61. Türkiye ortalamasına yakındır (Türkiye %65). Nüfus kıyılarda, alüvyal ovalarda yoğunlaşmıştır. İç kesimlere gidildikçe nüfus yoğunluğu azalır. Buralarda da nüfus maden işletmelerinin çevresine ve ovalara toplanmıştır. Kıyıda Menteşe Yöresi de dağlık alan olması nedeniyle az nüfuslanmıştır. Nüfus artış hızı %o 16’dır (Türkiye %o 18.3)

TURİZM:


Bölge Marmara’dan sonra turizm geliri en fazla 2. Bölgedir. Akdeniz İkliminin görüldüğü kıyılar deniz turizmi açısından zengindir. Bölgede İlkçağ uygarlıklarından ve Türk Devletlerinden kalan tarihi eserlerde turistlerin ilgisini çeken yerlerdir. Pamukkale-Denizli Travertenleri de güzel yerlerden biridir.
TARİHİ ÖNEMİ:
Bölge Kurtuluş Savaşının en önemli savaşlarına sahne olmuştur. Kütahya ve Afyon bu savaşların en önemlilerinin geçtiği illerimizdir.

BÖLGE HAKKINDA NOTLAR:

  • Yüzölçümü bakımından 5.sıradadır.
  • Orman bakımından %16’ile 4.sıradadır.
  • Ekili-dikili alan bakımından %24 ile 3. Sıradadır.
  • Kıyı uzunluğu bakımından 1. Sıradadır
  • Ekonomisi tarıma dayanır
  • Sanayi bakımından Marmara’dan sonra 2.sıradadır
  • Zeytin, üzüm, incir, haşhaş ve tütün üretiminde 1.sıradadır
  • Linyitin en çok çıkarıldığı bölgedir. Termik Santralde çok vardır
  • En fazla tuz üretilen bölgedir (İzmir-Çamaltı Tuzlası)
  • İlk demiryolu İzmir-Aydın arsında kurulmuştur
  • Asıl Ege Bölümünde horst ve grabenler vardır
  • En önemli ihracat limanımız Doğal bir liman olan İzmir Limanıdır
  • En önemli uluslar arası fuarımız İzmir’de kurulur.


Misafir 4 Nisan 2011 20:19

6 ek

Ege Bölgesi Tarihi ve Turistik Yerleri


Ege Bölgesi, Türkiyenin denize doğru geniş bir biçimde açılan tek bölgesidir. Yaklaşık 79.000 km²lik yüzölçümü ile Türkiye topraklarının %11?ini oluşturur. 2000 Yılı Genel Nüfus Sayımı sonuçlarına göre 8 milyon 938 bin 781 kişinin yaşadığı bölgede, nüfusun 5 milyon 495 bin 575?i kentlerde, 3 milyon 443 bin 206?sı ise köylerdedir. Nüfus artış hızı binde 16.29? la Türkiye ortalamasının altındadır.

Ege Bölgesi, sanayileşme bakımından Marmara Bölgesinden sonra ikinci sırayı alır. Tekstil, gıda ve otomotiv sanayi başta olmak üzere makine, yedek parça ve diğer sanayi kuruluşları İzmir?de; yağ sanayisi ise Ayvalık ve Edremit yöresinde yoğunlaşmıştır. Uşak, Kütahya ve Afyon?da şeker, Kütahya?da azot fabrikaları vardır. Pamuklu dokumacılık, İzmir, Uşak, Aydın, Nazilli ve özellikle Denizlide yaygınlaşmıştır. Denizli, bölgenin en önemli tekstil ve ihracat merkezidir. Halıcılık ise İç Batı Anadolu kesiminde Uşak, Kula, Gördes, Simav ve Demircide gelişmiştir.

İzmir / Foça


Afyon, mermeri ve mermer üretim tesisleriyle tanınır. İzmir Körfezi?ndeki Çamaltı Tuzlası, Türkiye?nin en önemli tuz üretim merkezidir. Bölge, Soma, Tunçbilek ve Yatağan?daki termik; Kemer ve Demirköprüdeki hidroelektrik santralleriyle Türkiye?nin toplam elektrik üretimine önemli katkılarda bulunur. İzmir yakınlarındaki Aliağa?da büyük bir petrol rafinerisi vardır.

Alıntıdaki Ek 58826
Bodrumlu ünlü tarihçi Heredot, Ege bölgesi için Dünyanın en güzel gökyüzüne ve en iyi iklimine sahip? demiştir. Bölgede doğa kadar tarih de zengindir. Antik tiyatrolar, mabetler, agoralar ve kaleler, Egeyi, mitolojinin soluk alıp verdiği bir bölgeye dönüştürmüştür. Ege' nin İncisi İzmir. Ünlü destan yazarı Anadolulu Homerin doğum yeri olan Güzel İzmir, önemli bir turizm, sanat, kültür, ticaret ve sanayi merkezidir.

İzmirin ilk yerleşim merkezinin adı Bayraklıdır (M.Ö. 3000). Kent, M.Ö. 1500?lü yıllardan sonra Hitit Devleti?nin etkisi altına girmiş; M.Ö. 4. yüzyılda Büyük İskender, Kadifekale?de bugün hala var olan kaleyi inşa ettirerek, şehri Kadifekale eteklerinde yeniden yapılandırmıştır. Roma İmparatorluğu döneminde önem kazanan kentte, Bizans döneminden sonra Osmanlı egemenliği başlamıştır. Kurtuluş Savaşıyla birlikte 9 Eylül 1922 tarihinde düşman işgalinden kurtarılan İzmir, kısa zamanda Türkiye?nin üçüncü büyük kenti konumuna gelmiştir.

Efes - İZMİR

Alıntıdaki Ek 58827

Kültürpark, kentin merkezinde yer alır. Büyük ilgi gören Uluslararası İzmir Fuarı her yıl burada
düzenlenmektedir. Kent ayrıca Türkiye?nin en etkin festivallerinden olan Uluslararası İzmir Festivali ile tanınır. Çeşme; İzmirin en güzel, Türkiye?nin en popüler tatil yöreleri arasındadır. Urla İskelesi ve Çeşmealtı, güzel plajları ve adaları ile tanınır. Balıklıova taze balıkları; Mordoğan ve Karaburun bakir, el değmemiş sahilleri ve dağlarında kış aylarında nergis ve sümbüllerin yetiştiği doğasıyla ünlüdür.

Çeşme Kalesi - İZMİR


Görkemli Çeşme Kalesi 16. yüzyılda Osmanlılar tarafından yaptırılmıştır. Kalenin yanında yer alan ve restore edilerek otel haline getirilen Kanuni Sultan Süleyman Kervansarayı da 16. yüzyıla aittir. Yatçılığın geliştiği ilçede, Altın Yunus Marina başta olmak üzere yatlar için ideal etaplar ve geceleme koyları bulunmaktadır. Çeşme?de her yıl Uluslara-rası Şarkı Yarışması da düzenlenmektedir.

Alıntıdaki Ek 58828
Çeşme yakınlarında bulunan Ilıca, gelişmiş bir termal merkezidir. Denizin içinde dünyanın hiçbir yerinde görülmeyen ılıca kaynakları bulunur. Yalnızca Ilıca Koyu?nda 250 nin üzerinde sıcak su kaynağı belirlenmiştir.
Çeşme Yarımadası’nın güneyindeki Sığacık, önemli bir yatçılık merkezidir. Çevresinde birbirinden güzel koylar uzanır. Sığacık yakınlarında Şarap Tanrısı Diyonisos?un inanç merkezi olan Teos ile Apollo Mabedinin bulunduğu Claros antik kentleri yer alır. Sığacık?ın güneydoğusundaki plajları ile tanınan Gümüldür ise önemli bir turizm beldesidir.

Antik dünyanın önemli ticaret merkezlerinden biri olan Foça, İzmirin kuzeyinde bulunan bir diğer gözde tatil beldesidir. Denizcilikle de ünlü olan Foçalıların, Akdeniz?in çeşitli yerlerinde ticaret kolonileri kurdukları bilinmektedir.

Bergama yalnızca Türkiye?nin değil, dünyanın da yakından tanıdığı bir ilçedir. Eski çağlarda büyük bir kültür, sanat ve tıp merkezi olan ilçenin batısında, tarihin en eski ve en büyük hastanelerinden biri olan Asklepion yer alır. Sağlık Tanrısı Asclepios adına yaptırılan hastane girişinde, onun sembolü olan ve daha sonra da tıp biliminin sembolü haline gelen yılan rölyefleri bulunmaktadır. Ünlü Bergamalı tıp alimi Galen burada görev yapmıştır.

Kentin en önemli mimari anıtları akropol üzerinde yer alır. 200.000 kitabıyla ünlü kütüphane, Athena ve Trojan Mabetleri ile dünyanın en dik tiyatrosu ve dünya sanat harikaları arasında bulunan Zeus Sunağı?nın temeli burada bulunmaktadır. Bugün bu muhteşem sunak tümüyle Berlin Bergama Müzesindedir.

İç Ege Bölgesi. Ege Bölgesi nin İzmir den sonraki ikinci büyük kenti olan Denizli, Ege Denizinin iç kısımlarında yer alır. Dokuma sanayii konusunda büyük ilerlemeler kaydeden kent ve çevresinde 40.000 tezgâh bulunmaktadır. Halkın %30 u geçimini tekstil sanayii ile sağlamaktadır. Muhteşem görüntüsünden ve yararlı kaplı calarından ötürü Pamukkale, Roma döneminden bu yana birçok kültürün uğrak yeri olmuştur.

Pamukkale - DENİZLİ


Çevresinde Laodikya ve Colossai gibi birçok antik kentin yer aldığı Denizli ilçelerinden Güney, şarapları ve şelalesi; Buldan, dokuma tezgâhları; Çal ise üzüm bağları ile tanınır. Spil Dağı eteklerinde kurulu olan Manisa, İzmire 40 km. uzaklıktadır ve etrafı üzüm bağlarıyla çevrilidir. Spil Dağı Milli Parkı, Manisa?nın güneyindedir.

Sart - MANİSA

Alıntıdaki Ek 58829

Mesir şenliği? Manisa denince akla ilk gelenler arasındadır. Her yıl mart ayında düzenlenen şenliğin başlangıcı çok çok eskilere dayanır. Kanuni Sultan Süleyman?ın annesi Ayşe Sultanı iyileştirdiğine inanılan ve çeşitli baharatların karışımı ile yapılan Mesir Macunu, Sultan Camii nin verandasından şenlik süresince halka dağıtılır. Manisanın en gösterişli antik kenti Sart tır. Lidya Krallığı?nın başkenti olan ve doğuya doğru uzanan ünlü Kral Yolunun başlangıç noktasında bulunan Sart, tarihteki önemli ticaret merkezlerinden biridir.

Madeni para, ticari değer olarak dünyada ilk kez burada kullanılmaya başlanmıştır. Artemis Mabedi ile restore edilmiş olan Jimnazyum da (M.S. 3. yüzyıl) kentte en fazla ziyaret edilen yapılardır.Türk geleneklerinin yaşatıldığı eski bir şehir olan Kütahya, Osmanlı mimari eserleriyle bütünleşmiş olup, en çok da çinileriyle ünlüdür. Macar Halk Kahramanı Lajos Kossuthun 19. yüzyılda kaldığı ev, Kossuth Müzesi haline getirilmiştir. Kütahya çevresindeki Çavdarhisar?da Aizanoi antik kenti yer alır.Halı dokumacılığı ile ünlü Uşak ise önemli bir kavşak noktasındadır. Dünyaca ünlü Karun hazineleri Uşak Arkeoloji Müzesi?nde sergilenmektedir.

Ölüdeniz, Fethiye - MUĞLA


Afyon, üzerinde kale bulunan bir tepenin eteklerine kurulmuştur. Çevredeki tarihi eserler Afyon Müzesinde sergilenmektedir. Müzenin en önemli bölümünü Frig Çağı eserleri oluşturur. Kentin kuzeyinde anıtsal boyutlardaki Aslankaya, Aslantaş, Maltaş ve Yılantaş Frig açık hava mabetleri yer alır. Ayrıca Tanrı Apollo ile Pan arasındaki mitolojik müzik yarışmasının yapıldığı yer olan Dinar?ın Suçıkan Parkı, görülmeye değer güzelliktedir.

Alıntıdaki Ek 58830
Eski Çağların Ünlü Kentleri. Güney Ege Bölgesi, birbirinden güzel tatil beldeleri ve ünlü antik kentleri ile Türk turizminin en önemli merkezlerindendir. Antik dünyanın yedi harikasından ikisi bu bölgede yer alır. Bunlar; Efeste Selçuk yolu kenarında bulunan Artemis Mabedi ile Bodrumda Mausoleumdur. Selçuktaki Efes Arkeoloji Müzesi, Aziz John Bazilikası, Kale, İsa Bey Camii ve Koca Camii de turistlerin ilgisini çeken diğer yapıtlar arasındadır.

Ege kıyılarında yer alan Aydın ili, antik kentlerle çevrilidir. Tralles, Alinda, Alabanda, Nysa, Magnesia, tarihin ilk planlı kentlerinden Priene, ünlü matematikçi Tales?in yaşadığı Milet, görkemli Apollo Mabedi ile Didim, Heraklia ve Afrodisias bunlar arasındadır. Afrodisias, Egenin en görkemli antik kentlerinden biridir. Tamamı mermerden yapılmış olan kentin heykelleri dünyaca ünlüdür. Kentte Afrodit Mabedi, Odeon, Hadrianus Hamamı, stadyum, agora, tiyatro ve tiyatro hamamları yer alır.

Ege kıyılarında, kendi adıyla anılan yarımadanın güneyinde olan Bodrum, beyaz Akdeniz mimarisinin gözler önüne serildiği önemli bir yatçılık merkezidir. Akdeniz yat turizmine kazandırılan ve tüm Akdeniz ülkelerinde aranılır duruma gelen Gulet Modeli Bodrumludur. M.Ö. 4. yüzyılda yapılmış, Karya Kralı Mausolosa ait, dünyanın yedi harikasından biri olan Mausoleum Anıtı Bodrum?dadır, ancak bugün sadece temel kalıntıları görülebilmektedir.

Su Altı Müzesi, Bodrum - MUĞLA

Alıntıdaki Ek 58831

Datça Yarımadası, Türkiyenin Egeye doğru uzanan en dar ve en uzun yarımadasıdır. Yarımadanın ucunda eski çağların sanat ve kültür merkezi olan Knidos antik kenti bulunur. M.Ö. 4. yüzyılda ünlü heykeltıraş Praksiteles tarafından yapılan Afrodit Heykeli ile ünlenen kentte, tüm çalışmalara rağmen bu heykel bulunamamıştır. Aynı adı taşıyan koyun kenarında bulunan, kurulu plajları, gezinti yerleri, kafeleri, lokantaları, pubları ve barlarıyla gözde bir tatil beldesi olan Marmaris; doğal güzellikleri ile ünlü Fethiye; gölünde su kayağı, yelken, su bisikleti, kürek sporları yapılabilen Köyceğiz, Muğla ilinin dünyaca ünlü turistik yörelerindendir.


ener 10 Temmuz 2011 22:45

Ege Bölgesi


Adını Türkiye'nin batısındaki denizden alan, 79.140 km2 genişliğinde coğrafî bölge. Ege Bölgesi, Türkiye'nin yüzde 10,2'si kadar yer kaplar. Kıyıları çok girintili çıkıntılıdır. Kuzeyde Edremit Körfezi kıyılarından, güneyde Köyceğiz Gölü ağzı yakınlarına kadar uzanır.


Güneydoğu Akdeniz Bölgesi'ne (Antalya bölümü: Antalya ve Göller yöresi) komşu olur; doğuda İç Anadolu'ya doğru girer, kuzeydoğuda Marmara Bölgesi'ne (Güney Marmara bölümü) bitişir; kuzeyde bu bölge Susurluk Çayı'nın kuzey-güney doğrultusunda uzanan vadisi etrafında Ege bölümü içine doğru girer. Ege Bölgesi, Ege bölümü ve İçbatı Anadolu olmak üzere ikiye ayrılır. Bölgenin sınırları içinde İzmir, Manisa, Aydın, Uşak ve Kütahya illerinin bütünü, Muğla, Denizli ve Afyonkarahisar illerinin büyük bir kesimi, Balıkesir (Edremit Körfezi kıyıları) ve Bursa ilinin de küçük bazı bölümleri yer almaktadır. İktisadî olaylar açısından İzmir, Manisa, Aydın, Muğla ve Denizli illeri Ege bölümünün; Uşak; Kütahya ve Afyonkarahisar illeri de İçbatı Anadolu bölümünün özelliklerini taşırlar. Ege bölümü içinde, Edremit, Bakırçay, Aşağı Gediz, İzmir-Urla, Küçük Menderes, Büyük Menderes (orta ve aşağı kesimler), Menteşe (iç ve güney kesimleri); İçbatı Anadolu bölümünde; Simav, Yukarı Gediz, Yukarı Büyük Menderes, Afyonkarahisar ve Kütahya yöreleri yer alır. Ege bölümünde Kuzey ve Güney Anadolu'da olduğu gibi kıyıya paralel dağ sıraları yoktur. Doğu-batı doğrultusunda uzanan geniş vadiler bulunur. Dağ kütleleri fazla yüksek değildir. Kuzeyde Edremit Körfezi ve Ovası ile Bakırçay Ovası arasında Madra Dağı kütlesi, Bakırçay ve Aşağı Menderes Ovası arasında Yunt Dağı kütlesi, ayrıca Bozdağlar, Akdağ, Aydın Dağları, Menteşe yöresi dağları, Beşparmak Dağı, Madranbaba Dağı, Honaz ve Sandıras Dağları bulunur. İçbatı Anadolu Bölgesi'nde billursal yapılı ve volkanik dağ dizileri yer alır. Bunlar; Murat, Şaphane, Alaçam-Akdağ, Emir, Türkmen, Domaniç ve Uludağ'dır. Ege Bölgesi yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı Akdeniz ikliminin etkisi altındadır. Bölgenin kuzey tarafları kışın çok soğuk geçer. Yağışlarda yaz kuraklığı geneldir. İçbatı Anadolu kesiminde yaz-kış arasındaki sıcaklık farkları artar. Akdeniz ikliminin hüküm sürdüğü kesimlerde doğal bitki örtüsü, alçak kesimlerde maki görünüşü olan kurakçıl bir orman biçimindedir. Bölgenin doğusunda otsu bitkiler (bozkırlar) vardır. Ege Bölgesi'nde yazlar çok sıcak ve kurak geçtiği için bu mevsimde akarsuların suları azalır, kışın ise kuvvetli yağış ve eriyen karlarla kabarır. Başlıca akarsuları; Bakırçay, Gediz, Büyük ve Küçük Menderes'tir. Ege Bölgesi'nde büyük göller yoktur. Kıyıya yakın bulunan Bafa Gölü, Simav Çayı üzerindeki Simav Gölü ile Manisa'nın doğusunda bulunan Marmara Gölü en önemli göllerdir. Ege Bölgesi topraklarının %30'a yakın bölümü tarıma ayrılır. Ekili alanların 3/4'ünden çoğunu tahıl tarlaları kaplar. Ayrıca pamuk ve tütün gibi endüstri bitkileri yetiştirilir. Tütün tarımı Bakırçay, Gediz, Büyük Menderes vadilerinin geniş alanı üzerinde yapılır. Büyük Menderes vadisinde incir, Menteşe kıyılarında turunçgiller yetiştirilir. Edremit-Ayvalık yöresi, Türkiye'nin en önemli zeytin üretim bölgesidir. Ege Bölgesi hayvancılık bakımından pek ileri bir durum göstermez. Türkiye'nin, İstanbul'dan sonra en işlek limanı olan İzmir limanı, ülkenin Akdeniz'e açılan en büyük kapısıdır. Ege Bölgesi, gerek tarihî eserler, doğal güzellikler, gerekse verimli tarım alanları bakımından Türkiye'nin en zengin köşelerindendir.

Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi & MsXLabs.org


qaptan Lady 1 Aralık 2011 15:10

6 ek

Ege Bölgesinin Tarihi ve Turistik Mekanlar



Kemeraltı

Alıntıdaki Ek 58802

İpek Yolu'nun batı ucundaki ticaret merkezi İzmir'de liman, Hisar Camii'nin bulunduğu bölgeye kadar gelirdi. Limanın ağzında ise, 12. yy'da Bizanslılar tarafından kurulan İzmir Liman Kalesi bulunmaktaydı. Kale tarafından korunan limanın sağ kıyısında ise Frenk tüccarlarının dükkanları ve limanın iç kısmında da kervansaraylar bulunurdu. İpek Yolu'nu takip eden deve kervanlarıyla İzmir'e getirilen mallar bu hanlara indirilir, Ceneviz tüccarları aracılığı ile de limandan gemilere yüklenerek ihraç edilirdi. İşte bu bölgede kurulu; birçok tarihi mekanı kucaklayan İzmir'in ünlü Kemeraltı Çarşısı'nın oluşumu da oldukça ilginç olaylara dayanıyor. Tarihte bir iç liman olan Kemeraltı bölgesini, kaleyi almak için Yıldırım Beyazıt döneminde Osmanlılar çeşitli saldırılar düzenlemişler, ancak başarılı olamamışlardır. İzmir Liman Kalesi'ni düşürmek, 1402 yılında, iç limanı taşlarla doldurarak kaleyi savunmasız bırakan Timurlenk'e nasip olmuştur. Timur'un askerleri, Kadifekale sırtlarından sürükleyip getirdikleri taşlarla limanı doldurmuşlar, böylece sonradan Kemeraltı denilen yerleşim bölgesi oluşmuştur. Zaman içinde bu bölgede yerleşim gelişmiş, hanlar, hamamlar, camiler, kiliseler, havralar, şadırvanlar inşa edilmiştir. Bölge, bir ticaret merkezi olarak gelişmiştir. Kemeraltı Çarşısı'nda halen tarihten süzülüp bozulmadan günümüze kadar gelen bir düzen ve yapı vardır. Tarihi mekanları görülmeye değerdir. Kaynaklar, çarşının ismini; ana caddeyi boydan boya aralıklarla süsleyen 'arasta' adı verilen kemerlerden aldığını bildiriyor.

Saat Kulesi


Son derece zarif görünümüyle, Konak Meydanı'nı süsleyen Saat Kulesi bir sanat abidesidir. 1901 yılında Sultan Abdülhamit'in tahta çıkışının yıldönümü nedeniyle yaptırılmıştır. Saati, Alman İmparatoru 2. Wilhelm tarafından armağan edilmiştir.

Kızlarağası Hanı

Alıntıdaki Ek 58803

İzmir için önemli yapılardan biri Kızlarağası Hanı'dır. Yapının 1745 yılında tamamlandığı sanılmaktadır. Yapımı hakkında kesin bilgiler olmamakla birlikte, yaptıran kişinin Kızlarağası Hacı Beşir Ağa olduğu bilinmektedir. İzmir Liman Kalesi'nin hemen arkasında, 1744 yılında hanın inşasına başlanır ve 1745 yılında tamamlanır. Han, döneminde önemli bir boşluğu doldurmuştur. Bugünkü Yemişçiler ve Halim Ağa Çarşısı ile anılan yerde olup, ana cephesi Keresteciler Sokağı'na açılmaktaydı. Günümüzde burası 871 sokaktır. Osmanlı mimarisinin günümüze gelen, İzmir'deki nadir eserlerinden olan han, diğer hanlar gibi genelde kare bir forma sahiptir. Binanın içinde dikdörtgen ve geniş bir avlunun ortasında geleneksel olarak bir şadırvan ve havuz bulunması gerekmektedir. Günümüzde böyle bir alan mevcut değildir. Han, hemen her uzun mesafe hanında olduğu gibi iki katlı idi Üst katta galeriye açılan odalarda yatmak isteyenler konaklar, zemin katta ise üst kısmın sade yaşamının tam tersi görülürdü. Yükleriyle develer, tüccarlar ile hizmetkarların kalabileceği odalar, malların boşaltıldığı ve pazarlandığı dükkanlar ile pazarlık yapan insanlar bulunurdu. Han, limana yakın olması, sebebiyle, her zaman canlı kalmıştır. Han belli dönemde bir tür borsa gibi de çalışmış, özellikle iç avluya dönük dükkanlarda bu işler yoğun olarak yapılmıştır. 18. ve 19. yüzyıllarda, teknolojinin ulaşım alanında çeşitli değişikliklere yol açması ve ekonomik hayatın zaman zaman yer değiştirmesiyle birlikte Kızlarağası Hanı da yavaş yavaş önemini kaybetmiştir. Han, gece konaklamaların sona ermesinden sonra, sadece malların indirildiği ve depolandığı bir yer durumuna gelmiştir.

1993 yılında restore edilerek günümüzde turistik bir çarşı olarak hizmete giren Kızlarağası Hanı'nda çok çeşitli el sanatları ürünlerini, halıları, deri kıyafetleri ve çarpıcı hediyelik eşyaları bulabilir ve hanın tam ortasındaki açık çay bahçesinde mistik havayı içinize çekerek yorgunluğunuzu atabilirsiniz.

İzmir'in eski anıtsal yapılarından bir diğeri de HİSAR CAMİİ'dir. Aydınoğlu (Molla) Yakup Bey tarafından 16. yüzyılın sonlarında yaptırılmıştır. Belgelerde yapılış tarihi olarak 1592 ve 1598 olarak geçen Camii'nin ortasında merkezi büyük kubbe ve iki yanda uzunlamasına ikişer kubbe bulunmaktadır. Son cemaat kısmı 7 kubbeli bir revaktan oluşur.

Bahçe duvarı ile öndeki iki şadırvanlı meydandan ayrılan dar uzun harimi, bir geçitle güneye uzar. 1813, 1881, 1927 ve 1980 yıllarında onarım gören cami, güneyden ve batıdan payanda kemerleri ve duvarlarıyla desteklenmiştir. Dekorasyon 18 ve 19. yüzyılların etkisi ile zenginleştirilmiştir. Sütun başlıklarında, pencere üzeri ve cephe süslemelerinde mihrap, minber ve vaiz kürsüsünde Avrupa sanatsal etkilerini görmek mümkündür.

Alsancak

Alıntıdaki Ek 58804

Eski adı Punto olan Alsancak yıllar boyu İzmir'in simgesi olmuştur. Dünyaca ünlü birçok seyyah ve yazarın şiir ve eserlerinde yer almıştır. Victor Hugo 1829 yılında yayınlanan "Les Orientales" isimli kitabındaki "La Captive" isimli şiirinde ünü batıya yayılan İzmir'i bir prensese benzetir. Şiir şöyledir; "İzmir, bir prensestir çok güzel küçük şapkasıyla. Mutlu ilkbaharlar durmaksızın onun çağrısına yanıt verir. Nasıl vazo içindeki çiçekler gülümserse, O da denizler arasından ışıldar. Hatta Arşipel'in yaratılışından çok daha tutkulu...." Dünya edebiyatında silinmez izler bırakan şair Hugo, İzmir'e gelmemesine karşın kentin ününden efsaneli büyüsünden ve bir amazon kraliçesi tarafından kurulup isimlendirilmesinden etkilenmiştir. Bahsettiği ise İzmir'in yoksul ve çöküntü halindeki mahalleleri değil, Alsancak sınırları içindeki Frenk Mahallesi'dir. Alsancak'ta Levantenler Rumlar, Ermeniler, zengin diğer batılı kesimler oturmaktadır. Kıbrıs Şehitleri Caddesi'nin iki tarafında uzanan bu dönemlerden kalma yapılar değişik ve özgün mimarileriyle halen bir inci gibi dizilir

Kordonboyu


Şiirlere, şarkılara konu olan İzmir'in ünlü Kordon'u, günün her saatinde cıvıl cıvıl, capcanlı bir mekandır. Büyükşehir Belediyesi'nin gerçekleştirdiği rekreasyon düzenlemesi, yürürlüğe koyduğu "Kordon Yönetmeliği" ile bu ünlü mekan İzmir'in en önemli prestij alanı haline geldi. Temizlenmeye, rengi maviye dönmeye başlayan Körfez ile birlikte artık Kordonboyu daha bir yaşanılası oldu.

Milli Kütüphane - İzmir Devlet Opera ve Balesi


Neo klasik tarzda inşa edilen Milli Kütüphane 29 Ekim 1933'te Cumhuriyet'in 10. yıl şenliklerinde, Elhamra Sinemasi ise 1926 yılında hizmete açılmıştır. Elhamra Sineması bugün İzmir Devlet Opera ve Balesi'ne evsahipliği yapmaktadır.

Atatürk Müzesi


Kordonboyu'nda denize bakan 248 nolu iki katlı bina, 1862 yılında halı tüccarı Takfor tarafından konak olarak yaptırılmıştır. Bu tarihi bina, 1927 yılında İzmir Belediyesi tarafından Atatürk'e armağan edilmiştir. Atatürk, İzmir ziyaretlerinde bu evde kalmış ve çalışmalarını burada sürdürmüştür. 1941 yılında bina müzeye dönüştürülmüş, son yıllarda da Kültür Bakanlığı tarafından restore ettirilmiştir.

Bornova

Alıntıdaki Ek 58805

Amazonlar, Hititler, İonlar, Frigyalılar, Lidyalılar, Persler, Makedonyalılar ve Bergama Krallığı'na evsahipliği yapan ilk yerleşim Helenistik Çağ'da başlamıştır. Bilinen ilk adı "Birun-u Abad'dır. 1071 yılında Malazgirt Savaşı'ndan zaferle çıkarak Anadolu'ya yayılan Türkler, Bornova'nın yönetimini 1076 yılında Emir Çakabey'e vermişlerdir.

Bornova'da ilk belediye 1881 yılında kurulmuş, Türkiye'deki ilk futbol maçı 1890 yılında İzmir'e gelen İngiliz denizcilerle İzmirli gençler arasında Bornova'da yapılmıştır. Ülkemizdeki ilk atletizm yarışmaları da 1895 yılında yine Bornova'da gerçekleştirilmiştir.

Verimli toprakları ile Bornova Ovası tarihte değişik kültürleri konuk etmiştir ve bunların izleri günümüze kadar gelebilmiştir. Çoklukla levantenlerin yaşadığı Bornova'da bugün hala birçok köşk ve tarihi yapı dimdik ayaktadır. Bunlara örnek olarak "Maltas Evi, Belhomme Evi, Peterson Köşkü, Steinbüchel Evi, Murat Evi, Bari Evi, Donald Giraud Evi, Kanaldaki Evi, Aliotti Evi, Bari Evi, Pandespanian Köşkü, Paggy Köşkü, Yeşil Köşk, Bornova Büyük Cami, St. Maria Magdelana Protestan ve Santa Maria Katolik Kiliseleri" gösterilebilir.

Buca

Alıntıdaki Ek 58807

Adı Rumca "Köşede, kenarda kalan köy" anlamındaki "Bovios" sözcüğünden gelme Buca'nın ilk kuruluşu İ.Ö 630 yılına kadar uzanmaktadır. 17. yüzyıl sonlarında bir sayfiye yeri olan Buca, tarihin izlerini günümüze dek taşıyan yapılara sahiptir. Eski dönemlerde üzüm bağları ile de ünlü Buca; hipodromu ve haraları ile de İzmir'in önemli ilçelerinden biridir. Köşkleri ve kiliseleriyle ünlü bu ilçeye girişte ziyaretçileri tarihten günümüze süzülüp gelen Kızılçullu Su Kemerleri karşılar.

Hasanağa Bahçesi 107 bin 615 metrekarelik alana yayılan bahçenin ilk sahibi İtalyan Levanten işadamı Aliotti olduğu söylenir. Daha sonraları Ödemiş eşrafından Hasan Ağa bahçeyi satın almış. O dönemde bile düzenli bir altyapıya sahip oluşu yer altında bulunan su kanalları, bahçedeki havuz şelalesinin çalıştırılmasıyla tepeden bakıldığında gözlemlenebilen bir kadın silueti ile hayret uyandırır. Bahçe öyle dizayn edilmiştir ki gökyüzünden bakıldığında ağaçların dizilişi bir haç şeklini verir. Bahçede bir arada bulunan 12 selvinin ise 12 havariyi simgelediğine inanılır. Buca aynı zamanda ülkemizin Safranbolu, Maçka, Kula ve Milas'ta bulunan 3 katlı cumbalı eski Türk evlerinin halen ayakta olduğu bir yerleşim birimidir. Dutlu Sokak ve çevresindeki yapılar buna örnek gösterilebilir.

Karşıyaka

Alıntıdaki Ek 58806

İzmir Körfezi'nin kuzeyinde bulunan Karşıyaka, körfezi bir gerdanlık gibi süsler. Eski Karşıyaka'dan günümüze eser kalmasa da, tarihi yalılarından hala ayakta olanları tüm görkemiyle sahil boyunca sizi karşılamaya hazır bekler. Karşıyaka bir efsanedir aynı zamanda ve efsaneye göre Zeus'un; oğlu Tantalos'u Yamanlar Dağı'ndaki bir yarıktan içeri attırarak yarığı kapattığı söylenir. Tantalos'un mezar kalıntıları da Bayraklı sırtlarındadır. Zeus'un Tantalos'u attığı yarığın ise, Karşıyaka'ya 24 kilometre uzaklıktaki Karagöl olduğu söylenir.
Karşıyaka, bugünkü adını almadan önce Cordelio olarak anılırdı. Haçlı ordularının baskınları sırasında Aslan Yürekli Richard'ın askerlerinin, komutanlarına olan sevgilerini göstermek için buraya "Cocur de Lion" adını verdikleri, Çakabey döneminde de "Karşı Sahil" anlamında "Karşı - Yaka" haliyle son şeklini aldığı söylenir.


Misafir 16 Mart 2012 10:09

Ege bölgesi şehirleri kentleşme oranları yüksek, eğitim seviyeleri yüksek,Sanayi-Turim-tarım işkollarında ilerlemiş bir bölgedir.İzmir büyükşehir belediyesi dışında Tüik 2011 ADNKS nüfus sayımına göre Denizli, Manisa,Aydın ve Muğla şehirleri büyükşehir olma hakkını kazanmışlardır. İzmir, Manisa, Denizli, Aydın ve Muğla Göç alan illerdir. Afyonkarahisar, Kütahya, Uşak göç veren illerdir.

Nüfus yapısı, kıyı kesimde düşükte olsa nüfus artışı ve göçle dengelenmekte ve artmakta,İç ege şehirlerinde doğum oranları yüksek buna karşın göç verilmesi sebebiyle yerinde saymakta veya düşmektedir. Tüik ADNKS 2011 Yılı nüfus sayımında Belirlenen Medyan yaş Türkiye Ortalaması 29.70, Ege bölgesi illeri Medyan (Ortalama) Yaş bu seviyelerinde üzerinde bazı iller yüksektir.

Medyan(ortalama) yaş illere göre

  • Muğla : 34,51
  • Aydın : 34,41
  • Kütahya : 34,22
  • Uşak : 33,76
  • İzmir : 33,67
  • Manisa : 33,18
  • Denizli : 32,82
  • Afyonkarahisar : 30,94
  • En yaşlı şehir : Muğla 34.51
  • En genç şehir : Afyonkarahisar : 30.94
Bu illerin nüfus yapısı ve yaşayan insanların ne kadarı bu şehirde doğanlar ve bu şehirlerin yerlisi araştırması ise şu şekilde :
  • Afyonkarahisar : % 91 Afyonlu , % 9 diğer
  • Kütahya : % 87 Kütahyalı , % 13 diğer
  • Uşak : % 82 uşaklı , % 18 diğer
  • Denizli : % 78 Denizlili , 22 diğer
  • Manisa : % 75 Manisalı , % 25 diğer
  • Aydın : % 70 Aydınlı , % 30 diğer
  • Muğla : % 65 Muğlalı , % 35 diğer
  • İzmir : % 43 İzmirli, % 56 civarında diğer illerden yerleşenler oluşturmaktadır.
En çok göç alan il İzmir % 56 civarında
En az göç alan il Afyonkarahisar % 9 civarındadır.


_AERYU_ 3 Mart 2015 18:18

Ege Bölgesi Yöresel Yemekleri


MsXLabs.org

MİYANE ÇORBASI


Malzeme:
3 çorba kaşığı sade yağ, 2 su bardağı un, su.

Yapılışı:


Sade yağı kızdırılarak içine un katılır. Karıştırılarak kavrulur. Az peMbeleşince üzerine sıcak su karıştıra karıştıra dökülür. Bir taşım kaynayınca indirilir.

TOP TARHANA


Bir tencereye et, biraz tuz, mevsimine göre iki üç kuru veya taze biber ve böğrülce, su, tarhana konup 2 -2.5 saat kaynatılır. Eti pişince diğerleri de pişmiş demektir. İndirilir, ılık olarak yenir.

KARMA KATMA


Malzeme:
1 kg. Patlıcan, 3 kaşık katı yağ, 3 baş soğan, 3 kaşık salça, 3 adet domates, tuz, bulgur.

Yapılışı:


Patlıcanlar soyularak doğranır, bir tencerede yağla soğan kavrulur, domates ilave edilerek de kavrulur , üzerine doğranmış patlıcanlar konur. Tuz ve az su ilavesiyle kaynatılır. Biraz kaynadıktan sonra su ve biraza bulgur ilave edilir. Bir iki taşım daha kaynatılır ve indirilir.

ET KÖFTESİ


Malzeme:
750 gr. Koyun kıyması, 2 Adet soğan (rendelenmiş), 100 gr. Ekmek içi, 2 adet yumurta, 1 çorba kaşığı karabiber, tuz, 4 çorba kaşığı tereyağı veya sıvıyağ, 1 su bardağı un

Yapılışı:


Kıyma, soğan, ekmek içi, karabiber, tuz, yumurta katılarak hep beraber yoğurulur, sonra hamur küçük yassı köftecikler haline getirilir. Una bulandıktan sonra kızdırlmış yağda kızartılır.

SURA


Kuzunun kaburga kısmı alınır. Kemikle et arasına (pirinç, üzüm, ince doğranmış ciğer, karabiberden mütekkil ) iç doldurulur. Dikilir. Büyükçe bir tencere içinde suda haşlanır. Kaynarken şişle birkaç yerinden patlamaması için delinir. eti pişince içte pişmiş demektir. Çıkarılır. Suyu süzüldükten sonra yağda kızartılır. Tencerede ki suyu et suyu olarak kullanılır.

KULAK AŞI


Hamur açılır, 4 köşe küçük kesilir, içine peynir veya kıyma konur. Muskalama kapatılır. Kaynar suda pişirilir. Üstüne yağ dökülür. Yoğurt da katıldığı olur.

EGE PİLAVI


1 tavuk
4 su bardağı pirinç
1 kaşık yağ
10 ince çubuk makarna
100 gram badem, yeşil fıstık
8 bardak su
Yeteri kadar tuz.

Tavuk haşlanır. Bir kenara konur, bir kap içinde üç kaşık yağda bir parmak boğumunda küçük küçük kesilmiş makarna kızartılır, bir kenara çıkarılır, haşlanmış, soğuyup temizlenmiş badem ve fıstılar yağda kızartılır, buna kızarmış makarna, etler piş-mezden bir saat evvel sıcak tuzlu suda ıslanmış dört beş kez kırılmadan yıkanmış pirinç kaynar suya katılır; tuz, biber, fıstıklar ve küçük parçalarda kesilmiş tavuk hep beraber hafif ateşte pişirilir; suyunu çektikten sonra kıvılcım üzerine alınır, üzerine geri kalan yağ dökülür, yarım saat dinlendirildikten sonra karıştırılarak servis edilir.

MARMARİS PİLÂVI


1/2 kilo pirinç ve tavuk suyuyla bir pilâv pişirmeli. Pilâv pişerken bir tavaya 4 çorba kaşığı zeytinyağıyle 1 çorba kaşığı sadeyağ koymalı. Yağ kızmaya başlayınca rendelenmiş bir küçük baş soğan katmalı ve tahta kaşıkla karıştırarak soğanı kavurmalı. Soğan pembeleşmeden buna rendelenmiş havuçla ince ince doğranmış bir sap kerevizi katmalı.

Sebzeler kavrulunca ince ince doğranmış iri bir kemiğin iliğini, kıyılmış tavuk karaciğeriyle yüreğini ve katısını katmalı. On dakika da bunları kavurduktan sonra 2 çorba kaşığı tuzsuz natürel domates salçası katmalı. Salça iyice pişinceye kadar tavayı ateşte tutmalı. Gerekirse bir fincan sıcak tavuk suyu katmalı. Tavayı ateşten indirmeden iki dakika önce tuzunu ve biberini serpip, kaşıkla birkaç defa karıştırmalı. Demlendirilen pilâvı servis tabağına boşaltınca üstüne salçayı dökmeli, bir - iki defa harmanladıktan sonra servis yapmalı.

EGE PALAMUT HAŞLAMASI


Palamudu yuvarlak dilimlere doğramalı. Sonra bunu, içinde dilim dilim doğranmış limon, havuç, kereviz yaprağı, maydanoz bulunan bir kaba oturtmalı. Tuzunu ve biberini de serptikten sonra gereği kadar su koyup kabı ateşe oturtmalı ve balıkları onbeş dakika kadar kuvvetli ateşte kaynatmalı. Sonra balık dilimlerini kaptan çıkarıp derilerini çıkarmalı ve sıcak bir yerde tutulan servis tabağına yerleştirmeli.

Beri yanda bir avuç maydanozu ince ince doğramalı. Bir diş sarımsağı havanda dövmeli. İki koşeronu küçük küçük doğramalı. Dört ançüez filetosunu ezmeli. Sonra bunları yarım bardak zeytinyağı ve yarım limonun suyuyla birlikte iyice karıştırmalı ve bir salça kâsesine koymalı. Servis tabağının çevresini limon dilimleriyle süsledikten sonra servis tabağını yanında salça kâsesi olduğu halde sofraya çıkarmalı.



Baturalp 24 Kasım 2016 17:08

1 ek

Yeryüzü Şekilleri

Alıntıdaki Ek 58798


Kıyıları


Ege Denizi'nin yerinde eskiden Egeid karası bulunmaktaydı. Bu kara parçasının çökmesi sonucunda bugünkü adalar ve yarımadalar meydana geldi. Bölge dağları kıyıya dik uzandığı için kıyı girintili-çıkıntılı, Enine Kıyı Tipidir. Kıyıda bir çok körfez, koy, yarımada ve buruna rastlanır. Edremit, Çandarlı, İzmir, Kuşadası, Güllük, Gökova başlıca körfezleridir. Reşadiye, Bozburun, Dilek ve İzmir - Karaburun başlıca yarımadalarıdır. Ege kıyıları girintili-çıkıntılı olduğu için en uzun kıyımızdır. Muğla, 1.100 km. kıyı şeridi ile en uzun kıyıya sahip ilimizdir.

Dağları


Asıl Ege Bölümü faylanma hareketlerine uğradığı için Kaz Dağı, Madra Dağı, Yunt Dağı, Bozdağlar, Aydın Dağları faylanma sonucu yüksekte kalmış horstlardır. Bölümün güneyinde uzanan Menteşe Dağlarının uzanış yönü kıyıya paraleldir. İç Batı Anadolu’ya gidildikçe yükseklik artar. Bu bölümde, Alaçam, Eğrigöz, Murat ve Sandıklı Dağları vardır.

Ovaları


İç Batı Anadolu Bölümünde Yazılıkaya Platosu, Tavas- Çivril- Banaz-Örencik ovaları vardır. Asıl Ege Bölümünde horstlar arasında kalan grabenler birer alüvyon ovasıdır. Bunlar Bakırçay, Gediz, Küçük Menderes ve Büyük Menderes ovalarıdır. Bunlar aynı adı taşıyan ve bol alüvyon taşıyan, akarsuları tarafından oluşturulmuştur. Akarsuların döküldükleri yerlerde de delta ovaları da oluşmuştur.

Akarsuları


Bakırçay, Gediz Nehri, Küçük Menderes Nehri, Büyük Menderes Nehri başlıca akarsularıdır. İç Batı Anadolu’da Susurluk ve Sakarya Akarsularının bazı kolları da bulunmaktadır.
Gölleri: Göl bakımından fakir olan bölgede iki doğal göl vardır. Bunlar Marmara ve Çamiçi (Bafa) Gölleridir. Adıgüzel, Kemer ve Demirköprü baraj gölleri de vardır

İklim ve Bitki Örtüsü


Bölgenin asıl Ege Bölümünde graben ovaları sayesinde içlere kadar sokulan Akdeniz İklimi görülür. Bu alanlarda yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı bir iklim görülür. Bitki örtüsü makidir ve yer yer ormanlara da rastlanır. Bu bölgede yağışlar ortalama ocak ayında daha fazla görülmektedir.
İç Batı Anadolu bölümüne gidildikçe yüksekliğin artması ve denize olan uzaklığı sebebiyle iklim karasallaşır. Yazları sıcak ve kurak, soğuk ve kar yağışlı Karasal İklim görülür. Bitki örtüsü de Bozkırdır.

Tarım ve Hayvancılık


Bölgenin yurt ekonomisine katkısı daha çok tarım alanındadır. Bölümler arasında iklim ve yeryüzü şekillerinin farklı olmasına bağlı olarak yetiştirilen ürünler arasında da farklılık ve çeşit vardır.
  • Tütün: Kıyı ovalarında yetiştirilir. Ülke üretiminin %65’ini yetiştirir. Birinci sıradadır.
  • Pamuk: Asıl Ege Bölümündeki alüvyal ovalarda ve özellikle güneye yakın bölgelerde yetiştirilir. Ülke üretiminin %40'ını sağlar. Birinci sıradadır.
  • Zeytin: Kıyı kesiminde, özellikle Edremit Körfezi çevresinde yetiştirilir. Birinci sıradadır.
  • İncir: En çok Büyük Menderes vadisinde yetiştirilir. Birinci sıradadır.
  • Turunçgiller: En çok Akdeniz ikliminin görüldüğü kıyı bölümünde yetiştirilir.
  • Üzüm: En çok Gediz Vadisi'nde yetiştirilir. Ülke üretiminin %35’ini sağlarken birinci sırada yer alır.
  • Haşhaş: İç Batı Anadolu'da Afyon ve Kütahya çevresinde kontrollü olarak yetiştirilir.
  • Şekerpancarı: İç Batı Anadolu Bölümü'nde yetiştirilir.
  • Tahıllar: İç Batı Anadolu Bölümü'nde yetiştirilir.

Yeraltı Kaynakları

  • Krom: Muğla, Denizli, Kütahya. Demir: Balıkesir ve Kütahya. Birinci sıradadır.
  • Linyit: Kütahya, Manisa, Muğla ve Denizli. Birinci sıradadır.
  • Civa: Uşak ve İzmir. Birinci sıradadır.
  • Bor: Kütahya ve Eskişehir. Manganez: Uşak, Afyon ve Denizli.
  • Mermer: Afyon ve Denizli. Titanyum: İzmir ve Manisa. Birinci sıradadır.
  • Zımpara Taşı: Muğla, Aydın ve İzmir. Uranyum: Manisa, Aydın ve Uşak.
  • Tuz: İzmir-Çamaltı. Birinci sıradadır.

Sanayi


Sanayi bakımından Marmara Bölgesi'nden sonra ikinci sırada gelir. Bölümler arasında gelişmişlik ve sanayi oranı bakımından büyük farklılık vardır. Asıl Ege Bölümü sanayi bakımından daha gelişmiştir. Zaten bölgenin en büyük ve gelişmiş kenti İzmir’de bu bölümde yer alır. İzmir sanayisi, fuarı, ve ihracat limanı ile önemli bir kentimizdir. İzmir’de Aliağa Petrol Rafinerisi de bulunmaktadır.
Bölgede dokuma, şeker, çimento fabrikaları ile termik ve hidroelektrik santraller vardır.
Yatağan-Muğla, Tunçbilek-Kütahya, Soma-Manisa'da termik santraller vardır. Türkiye'nin tek jeotermal santrali Sarayköy, Denizli'de bulunmaktadır. Bölgedeki hidroelektrik santralleri arasında Demirköprü (Demirci, Körübaşı, Salihli-Manisa), Adıgüzel (Güney-Denizli) ve Kemer (Bozdoğan-Aydın) sayılabilir.

Nüfus ve Yerleşme


2000 sayıbmına göre bölgenin nüfusu 8,9 milyondur. Nüfus yoğunluğu km²’ye 96 kişidir. Bu Türkiye ortalamasına biraz üstündedir. En yoğun nüfuslu üçüncü bölgedir. Kentsel nüfus daha fazladır (% 61). %65 olan Türkiye ortalamasına yakındır. Nüfus kıyılarda, alüvyal ovalarda yoğunlaşmıştır. İç kesimlere gidildikçe nüfus yoğunluğu azalır. Buralarda da nüfus maden işletmelerinin çevresine ve ovalara toplanmıştır. Kıyıda Menteşe Yöresi de dağlık alan olması nedeniyle az nüfuslanmıştır. Nüfus artış hızı binde 16’dır (Türkiye binde 18,3).

Turizm


Ege Bölgesi, Marmara Bölgesi'nden sonra turizm geliri en fazla ikinci bölgedir. Akdeniz ikliminin görüldüğü kıyılar deniz turizmi açısından zengindir. Bunlardan Çeşme, Kuşadası, Didim, Bodrum en ünlüleridir. Bölgede İlkçağ uygarlıklarından ve Türk Devletlerinden kalan tarihi eserlerde turistlerin ilgisini çeken yerlerdir. Pamukkale-Denizli travertenleri de güzel yerlerden biridir.

Tarihi Önemi


İlkçağ'dan beri bölgede yerleşim bölgeleri mevcuttur. Günümüze kadar ayakta kalan Efes gibi antik kentler mevcuttur. Bölge Kurtuluş Savaşı'nın en önemli savaşlarına sahne olmuştur. Kütahya ve Afyon bu savaşların en önemlilerinin geçtiği illerimizdir.

İlleri

  • İzmir
  • Manisa
  • Aydın
  • Denizli
  • Kütahya
  • Afyon
  • Uşak
  • Muğla (il)


Baturalp 24 Kasım 2016 17:20

Ege Bölgesi


Baturalp 25 Kasım 2016 16:33

8 ek

Ege Bölgesi Mutfak Kültürü

Alıntıdaki Ek 58753

Türkiye’nin diğer 6 coğrafi bölgesinde olduğu gibi Ege Bölgesinin de kendine has yöresel lezzetleri bulunmaktadır. Sebze yemeğinden et yemeğine, salata çeşitlerinden tatlılarına kadar Ege Bölgesi, kendini diğer bölgelerden ayırmaktadır. Genel olmanın dışında birde Ege Bölgesinin her bir şehrinin de kendine özgü yöresel yemekleri bulunmaktadır.

Ege Bölgesinde özellikle Afyon ve İzmir ön plana çıkmaktadır. Afyon denince akla ilk gelen yöresel lezzet Afyon kaymağı iken İzmir denince akla ilk gelen yöresel lezzet ise İzmir köftedir. İşte sizlere Ege Bölgesinin Yöresel yemekleri…

İzmir Mutfağı


İzmir mutfağı denince önce deniz ürünleri geliyor akla. Sonra çeşit çeşit otlar... Halis zeytinyağı... Anadolu bir ot cennetidir adeta. Hemen her ile özgü değişik otlarla karşılaşırsınız gezdiğinizde. Ancak, Ege Bölgesi kadar zenginlik göstermez hiçbiri de. Sarmaşık, ebegümeci, ısırgan, cibez, stifno, turpotu, ısırgan, kenger, hindibağ, şevket-i bostan, gelincik, labada, kuşotu, sinirotu, helvacık, radika, denizbörülcesi, kuşkonmaz, arapsaçı, su teresi İzmir ve kıyı Ege'de en çok tüketilen otlar arasında. Yemeklerin sırrına gelince; otlar mümkün olduğunca az haşlanıp yeşil kalmalı, limon suyu ve sızma asidi 0.5'ten az olan bir zeytinyağı ile tatlandırılmalı. En önemlisi de ılık yenmeli.

Alıntıdaki Ek 58741
İzmir mutfağında neredeyse iki bin beş yüz yıldır zeytinyağı kullanılıyor. Bunun en önemli kanıtı, Urla'daki Klazomenai İyon antik kentinde bulunan ve dünyadaki zeytinyağı fabrikalarının en eski örneği olan 'Zeytinyağı İşliği'. İzmir'in akciğeri olarak bilinen bu güzel ilçe zeytinliklerle bezelidir. Buralara kadar gelirseniz, mutlaka meşhur katmerini ve keşkülünü tatmalısınız. Bir de kömür ateşinde ağır ağır pişmiş çipurayı.

Giritlilerden İzmir mutfağına giren epeyce yemek var: Kabak, börülce, semizotu, radika ve arapsaçı ile yapılan kipohorta (zeytinyağlı bir yemek); gelincik otu, ısırgan ve tere ile yapılan gelincik böreği, kuzu etli şevket-i bostan, trança çorbası, dalgan (ısırgan) salatası, Girit pilavı, mantarlı güveç, kabak pabucaki, kalamar dolma, zeytinyağlı turpotu. Kordon'da gezinti modasına uyup akşamı ettiğimde, İzmir'in meşhur sütlü balığını yemek için bir restorana girmiştim. Lagos balığı ile hazırlanan sütlü balığın yanı sıra masaya bir de fesleğen soslu balık kavurması gelmişti; aşçıbaşının ikramı.

İzmir'de balık ve deniz ürünleri üzerine müthiş bir mönü çıkıyor karşınıza. Tuzda lagos, subye, balık köftesi, sardalye buğulaması, asma yaprağında barbunya ya da sardalye, dilbalığı fileto şiş, kâğıtta sardalye, kefal balığıyla hazırlanan kakavya, papalina balığından yapılan papalina tavası... Boşnaklar, Arnavutlar, Levanten ve Yahudilerin de önemli katkıları olmuş yöre mutfağına. Selanikliler İzmir'de özellikle paça-çorba kültürünü yaygınlaştırmış. Sebze yemeklerinin bir kısmı da ortak. Örneğin kemer patlıcan, ayşekadın fasulye ve enginar yemekleri... Enginardan söz etmişken önemli bir ayrıntıya dikkat çekelim; Selanik ve İzmir'de enginara soğan konmuyor. Priştine'den gelen Arnavut yemeklerinden elbasan tava, arnavut ciğeri, priştine tavası ve kirde kebabı da İzmir mutfağına girmiş yemeklerden. Boyozu da unutmamak gerek. Musevilerin yöre mutfağına ekledikleri bu nefis böreği, Alsancak'ta ancak bir fırında bulabiliyorsunuz. Saat 06.30-11.00 arasında çıkıyor ve hemen tükeniyor. Hani şu meşhur İzmir köftesini bilirsiniz. Peki, ya Tire köftesini? Et, tuzla birlikte üç kere çekilir makineden. Parmak kalınlığında uzunca şiş köfteler hazırlanır. İşin sırrı köftenin pişirilmesinde. Bunun için kömür ateşi gerekli ve uzun süre pişmeli köfteler. Sonra birkaç parçaya kesilip sivribiber ve domatesle servis yapılır.

Manisa Mutfağı


Türkiye’nin hemen her şehrinde olduğu gibi Manisa ilinin de kendine has yöresel lezzetleri bulunmaktadır. Sebze yemeğinden et yemeğine, salata çeşitlerinden tatlılarına kadar Manisa, kendini diğer şehirlerden ayırmaktadır. Ege Bölgesinde bulunan Manisa ili, bulunduğu coğrafi şartlar itibariyle zengin bir mutfak kültürüne sahiptir.

Alıntıdaki Ek 58743
Manisa yöresi, uygun iklim koşulları, ekilebilir alanların genişliği ve verimliliği nedeniyle, kimi yerlerde yılda birkaç ürün alınabilen, bağ ve bahçe tarımının yaygın olduğu bir ilimizdir. Sebze ve meyve çeşitliliğinin yanı sıra, malzemeleri çok taze kullanabilme imkanı da yöre mutfağının önemli bir özelliğini oluşturmaktadır. Bu unsurların yanı sıra, tarihi geçmişi ve aldığı göçlerin de Manisa mutfağına etkileri olmuş, farklı yemek kültürlerinin karışımı yöre mutfağına zenginlik katmıştır. Türk mutfağında yer alan belli başlı çeşitlerin hemen hepsi yöre mutfağında yer almaktadır.

Manisa iline özgü birçok meşhur yemek, içecek, hamur işi ve tatlılar vardır. Ama Manisa denince akla ilk gelen yöresel lezzetler Manisa Kebabı, odun köftesi, simit ekmeği, ekmek dolması, nohutlu mantı, börülce tarator v.b. Bu yöresel lezzetlerin dışında Manisa iline özgü diğer yöresel lezzetleri de anlatmaya çalışacağız. İşte sizlere Manisa yöresine ait lezzetler…

Geleneksel yemekleri;


Manisa Kebabı, Odun köftesi, Simit ekmeği, Ekmek dolması, Nohutlu Mantı, Börülce, Tarator, Alaşehir kapaması, Şevket-i bostan, Yaprak sarması, Sinkonta, Mantar Tatlısı, Höşmerim, Kula güveci, Kabaklı pide, Su böreği, Kula şekerli pidesi

Alıntıdaki Ek 58743

Aydın Mutfağı


Aydın’da zeytinyağı ve taze otların usta ellerde ayarlanan pişirimleri, yani “işte, Ege lezzetleri” dedirten tatlar damaklarla buluşur. Hazmı kolay zeytinyağlı ot ve sebze yemeklerinin yanı sıra, et ve hamur işi lezzetler de Aydın mutfağının önemli bir bölümünü oluşturur. Pazı, börülce, ısırgan otu, turp otu ve patlıcan yöre mutfağında farklı ve kendine özgü pişirme teknikleriyle hazırlanır. Öte yandan Aydın mutfağında mevsimine göre balık ve deniz ürünlerine de rastlanır. Ege Denizi’nden pazarlara getirilen taze çipura, mercan, barbunya ve kefal zeytinyağında terbiye edilip pişirilir. Aydın’a özgü hamur işleri arasında ısırgan otu böreği ve paşa böreği başta gelir. Aydın’ın tüm dünyaya ihraç ettiği ürünlerin başında gelen incir de yörenin mutfak kültüründe bolca kullanılan bir malzeme. Özellikle tatlı yapımında değerlendirilen incirin reçeli de bolca tüketilir. Aydın mutfağı zengin birikimiyle Ege mutfağının en güzel örneklerini sergiler.

Aydın mutfağı, zeytinyağlı yemekleri, incir, üzüm, narenciye ürünleri, turunç reçeli ve çipura, kefal, mercan ve barbunya gibi zengin balık çeşitleri ile Türkiye'nin çeşidi bol ve lezzetli mutfakları arasındadır. Yörenin kendine özgü yemeklerinden bazıları; çorbalardan tarhana çorbası, kulak çorbası; yemeklerden acılı güveç, patlıcan biber kızartma, zeytinyağlı kırlı kızartma, zeytinyağlı taze ve kuru börülce, patlıcan kavurma, sarmaşık ve kedirgen kavurma, yaprak sarma, etli nohut yahnisi, nohutlu kereviz, etli enginar, arap saçı,ciğer sote, imambayıldı, keşkek, tandır kebap, yuvarlama (sıkma), paşa böreği, cilav(ayran böreği); salatalardan patlıcan-biber teretoru (turşusu), börülce teretoru, turp otu salatası, semizotu salatası, çingene pilavı; tatlılardan ise irmik helvası, zerde, muhallebi, sütlaç, aşure, lokma, pelvize tatlısı, paşa böreği, yuvarlama, ısırganotu böreği sayılabilir.

Muğla Mutfağı


Türkiye’nin hemen her şehrinde olduğu gibi Muğla ilinin de kendine has yöresel lezzetleri bulunmaktadır. Sebze yemeğinden et yemeğine, salata çeşitlerinden tatlılarına kadar Muğla, kendini diğer şehirlerden ayırmaktadır. Ege Bölgesinde bulunan Muğla ili, bulunduğu coğrafi şartlar itibariyle zengin bir mutfak kültürüne sahiptir.

Alıntıdaki Ek 58754
Muğla iline özgü birçok meşhur yemek, içecek, hamur işi ve tatlılar vardır. Ama Muğla denince akla ilk gelen yöresel lezzetler tarhana, çopur, döş dolması, galli patlıcan v.b. Bu yöresel lezzetlerin dışında Muğla iline özgü diğer yöresel lezzetleri de anlatmaya çalışacağız. İşte sizlere Muğla yöresine ait lezzetler…

Muğla Yöresel Yemekleri


Çopur, Et Terbiyelisi, Döş Dolması, Büryan, Balıklen, Karın kumbar dolması, Çökertme, pirinçli balık, Ahtapotlu pilav, her tür balık ızgara ve buğulama, Çıntar Kavurması, Ot Ekşilemesi, Galli Patlıcan, Ebegümeci Kavurması, Börülce Kavurması, Teltorlu Börülce,hardal haşlaması,sirken otlaşı, ekşili biber

Muğla Yöresel Hamur İşleri


Keşkek, Saç Böreği, Yalankı, Zerde, Katmer, Badem ve cevizli sucuk, Üzüm köftesi, Ballı Kabak, hoşmerim

Denizli Mutfağı


Denizli'de geleneksel yemek türleri ve beslenme alışkanlıkları sürmektedir. Kedi börülcesi çorbası,Mercimek çorbası,Domates çorbası, kuru börülce çorbası, Tarhana çorbası, ovmaç çorbası gibi yöreye özgü çorba türleridir. Et yemeklerinin başlıcaları tas kapaması, kumbar dolması, sirkeli et, nohutlu et, Tandır,kol dolması, ciğer sarma, saçta işkembedir.

Denizli mutfağının temelini sebzeli yemekler oluşturur.Özellikle patlıcan yemek çeşitleri çoktur. Kuru patlıcan dolması, patlıcan gözlemesi gibi vb. Taratorlu börülce salatası, ebe gümeci salatası, filiz salatası Yöreye özgün salata türleridir. Börek ve tatlı türlerinde Ege Bölgesi özellikleri görülür. Yufka, şipit, bazdırma evlerde yapılan ekmekledir. Yöredeki beslenme alışkanlıklarından biri de yatmadan önce yenen "yat geber ekmeği"dir. Kışın darı, kavurga, ceviz, kestane; yazın türlü meyveler, salatalık, kavun, karpuz yenir.

Denizli Yöresel Yemekleri
Alıntıdaki Ek 58748

Keşkek, Arabaşı, Mısır gömbesi, Leyen böreği, Bazlama Ispanak çöreği, Kıymalı su böreği, Börülce böreği, Cızlama, Kide, Katmer, Tavuklu börek, Bahar gevreği, Süller pidesi, Zeytinyağlı patlıcan, gömme, Zeytinyağlı patlıcan dolması, Zeytinyağlı parmak yaprak sarması, Kuru biber ve patlıcan dolması,Patlıcan kebabı, Patlıcan soğan, Patlıcan kapama, Karnıbaharlı tavukgöğsü, Göveç, İçli köfte, Kıymalı bulgurlu yaprak sarması, Göveçte debitaşı, Börülceli, tarhana çorbası, Yoğurtlama, Nohut yemeği, Pancar kavurması, Sucuklu un karıştırması, Macar tarhanası, Sütlü çorba, Tavuk göveç, Meneviş yoğurtlaması, Lahana sarması, Topalak, Kabak aşı, Kaçamak, Siron, Türlü güveç, Yuvalama, Kıymalı soğan böreği, Yoğurtlu köfte,

Alıntıdaki Ek 58749

Uşak Mutfağı


Anadolu kültürlerin beşiği. Bu kültürler uzak kentlere göç verince değişime uğrasalar da tencerelerde uzun yüzyıllar aynı yemekler kaynayabiliyor. Gidilen yerlere de yemek kültürü taşınıyor. Ege ve Orta Anadolu etkisindeki Uşak mutfağı ot-bitki yemeklerinden çok tahıl ve erkeç denilen erkek keçi etine dayanıyor. Ne var ki keçi ormanlara zarar verdiği için bir süre önce üretimi yavaş yavaş durmuş, yerine koyun yetiştiriciliği desteklenmiş. Uşak köylerinde keşkek yapmak başlı başına bir tören. Buğday kabuğundan ayrılıp ezilmesi için taş oyma dibeklerde ağaç tokmaklarla ve davul zurna eşliğinde dört kişi tarafından ritmik hareketle dövülüyor. Tarhana çorbası Uşak'ın en ünlü çorbasıdır. Bunun dışında salatalık yemeği, köpük helva, haşhaşlı ve tahanlı peksimet, cevizli baklava, bükme, kese ayranı, pide, cıbır çorbası ve düğün yemeklerinin vazgeçilmezi keşkek Uşak'ta önemli yemekler arısında. Doğu Ege'nin neredeyse tamamında ve Anadolu'nun çoğu bölgesinde olduğu gibi burada da et yemeklerinin ağır gelebileceği düşünülür ve son yemek olarak bol ekşili bamya ikram edilir. Uşak'ın bamyasında kurutulmuş dağ eriği vardır. Bamya olsun dağ eriği olsun hem çeşitleri hem de kurutularak kullanılmaları bakımından Uşak'ın geleneksel mutfağına ait değil. Son yıllarda Güney ve Güneydoğu bölgelerinden çok göç aldığı için bu yörelerin mutfak kültürünü de almış ve kendi coğrafyasına uyarlayarak kullanmıştır.

Uşak Yöresel Yemekleri


Tarhana Çorbası, Çömlek Eti, Keşkek, Cendere Tatlısı, Tahin Helva, Höşmerim, Katmer, Demir Tatlısı, Muska Böreği

Afyonkarahisar Mutfağı


Afyonkarahisar, halk kültürünün bütün unsurlarıyla kendine özgü bir çeşitlilik sunar. Zengin yemek kültürü ile anılan birkaç ilimizden bir tanesidir. Bu yüzdendir ki Bolu/ Mengen’den sonra en iyi aşçıların Afyonkarahisar’dan çıktığı söylenmektedir. Afyonkarahisar’ın zengin mutfağı ağırlıkla hamura ve ete dayalı olmakla birlikte kaymağı ve lokumu gibi kendi üretimine dayanan bir çok çeşitliliği de arz eder. Sadece patlıcandan yapılan 22 çeşit yemeğin tespit edildiği İlimizde, 100’ün üzerinde yemek çeşidi bulunmaktadır.

Alıntıdaki Ek 58750
Bu zenginlik özellikle düğün, doğum ve asker yemeklerinde kendini göstermektedir. 10-12 kişilik meydan sofralarında yenen bu yemekler, geleneksel sofra adabı içerisinde ve Afyonkarahisar’a özgü bir sıraya dayalıdır. Bu nedenle belli bir sırayı takip etmesinden dolayı “Sıra Yemeği” adını almaktadır. Sıra yemeğine çorba yemeği ile başlanır, daha sonra et yemeği (bütüm et, afyon kebabı, pilav üstü kavurma vb.) arkasından mevsime göre sebze yemekleri gelir. Börek bu yemeklerin vazgeçilmez yiyeceğidir. Böreğin yanında vişne hoşafı ikram edilir, arkasından tatlı (kaymaklı ekmek kadayıfı, baklava irmik helvası, hurma tatlısı vb.) yendikten sonra üzerine bamya yemeği gelir. Sıra yemeği, meyve yada sütlü tatlının yenilmesi ve yemek duası ile sona erer.

Afyonkarahisar Yöresel Yemekleri


Afyon Ekmeği, Afyon Övmesi, Afyon Salatası, Ağzı Açık, Arabaşı, Bamya, Bükme, Göce Köftesi, Hamursuz Hamırsız, Haşhaşlı Pide, Hurma Baklavası, İlibada Dolması, Kaymaklı Baklava, Kaymaklı Ekmek Kadayıfı, Keşkek, Kurabiye, Özbek Pilavı, Palize, Patıcan Böreği, Patlıcan Musakka

Kütahya Mutfağı


Kütahya'da beslenme büyük ölçüde ev ürünlerine da ya n maktadır. 1960'lı yıll arda "Aşçı dükkanı" denen lokanta kent yaşamına girmiştir. Kütahya'da buğday ürünleri, hamurlula r ve süt ürünleri beslenmenin temelini oluşturmaktadır. Ev makarnası dene n erişte, bulgur ve tarhana yörede en çok tüketilen yiyecekler arasındadır. Bağcılığın yaygın olduğu dönemlerde pekmez ve şıra çeşitli biçimlerde kullanılarak, kimi besin gereksinimlerini karşılamaktaydı. Yaygınlaşan kentleşme olgusu giderek bu beslenme biçiminde köklü değişimler yaratm ıştır. Yakın zamana kadar çarşı ekmeği, ev ekmeği ayrımı yapılan Kütahya'da beslenme artık büyük ölçüde Pazar ürünlerine dayanmaktadır. Yazdan biber, fasulye, patlıcan gibi sebzelerin kurutulması geleneği hala sürmektedir. Yerli halk sebze kurutması yanında salça, erişte, bulgur, nişasta, tarhana, turşu gibi genel tüketim maddelerini evde kendileri hazırla maktadır. Haşhaşlı, şibit denen saç pidesi beslenmedeki değişime karşın hala yaygın olarak yapılmaktadır. Kütahya'da böreklerde oldukça çeşitlilik görülmektedir.Gökçümen hamursuzu Şibit, gözleme, ıspanaklı şibit gibi. Günlük yiyecekler arasında tarhana ve bulgur önemli bir yer tutar. Ayrıca kızılcık tahrası yapılma ktadır. Cimcik denilen hamur yemeği yöreye özgü yemeklerin başında gelmektedir.

Kütahya Yöresel Yemekleri
Alıntıdaki Ek 58756

Cimcik, Kıymalı Sini Mantısı, Gözleme, Ispanaklı Şibit, Şibitli Tavuk Tiridi, Dolamber Böreği, Namaz Lokması, Gölçümen Hamursuzu, Tosunum, Lokum, Tahinli Çörek, Kıymalı Su Böreği, Sarma Hamur Dolması, Sıkıcık Çorbası, Miyane Çorbası, Oğmaç Çorbası, Yoğurt Çevirme Çorbası, Kızılcık Çorbası, Tutmaç Çorbası, Tarhana Çorbası, Tekke Çorbası,Çene Çarpan Çorbası, Ilıbada Çorbası, Etli Yaprak Sarma, Zeytinyağlı Soğan Çorbası, Göveç ,Kütahya Usulü Kavurma,Küp Eti, Hekmane Erik Çorbası, Güllaç, Ev Baklavası, Hoşmerim, Peluze, Çekme Helva, Yufka Tatlısı, Su Muhallebisi, Dondurma Kabak Tatlısı, Un Helvası, Kötdür Tatlısı, Göveçli Pilav, Zerdeli Pilav, Mercimekli Pilav, Pilavlı Tas Kebabı, Dövmeç, Şerbet, Gelincik ve Gül Şurubu

Derlemedir.


Baturalp 26 Kasım 2016 00:03

11 ek

Ege Bölgesi Tarihi ve Turistik Yerleri


Dünya denizcilik tarihinin başlangıç noktasında bulunan Ege bölgesi, insanlığın da en eski yerleşim alanlarından biri. Tarihte çok sayıda uygarlığın vatanı oldu. Ege bölgesi tarihten bu yana bir çok uygarlığa ev sahipliği yapmıştır. Antik kentler bakımından zengin bir bölgemizdir. Deniz turizmi bakımından ilk bölgemizdir. Ege bölgesinin tarihi zenginliğinin yanında doğal güzellikleride bulunmaktadır.

Ege bölgesinin tarihi ve doğal güzelliklerinden bazıları şunlardır.

  • Efes antik kenti
  • Bafa gölü
  • Aphrodisias antik tiyatro
  • Bergama antik kenti
  • Seferihisar
  • Kula türk evleri
  • Priene antik kenti
  • Meryem ana evi
  • Pamukkale travertenleri
  • Diley yarımdası ulusal parkı
  • Apollon tapınağı

Efes Antik Kenti


Bütünüyle benzersiz bir kent Eski efsanelere göre; Efes (Ephesus), Amazon adı ile bilinen kadın savaşçılar tarafından kurulmuştur. İsminin, Ana Tanrıça kenti anlamına gelen Arzawa krallığındaki bir kentten, Apasas’dan geldiği düşünülür. İzmir'in Selçuk ilçesinde bulunan Efes Antik Kenti Roma, Yunan ve Türk olmak üzere farklı medeniyetlerin esintisini içermektedir.

Alıntıdaki Ek 58763
Kuruluşu MÖ. 6000 yıllarına dayanan Efes Antik Kenti, farklı dönemlerde Roma, Yunan ve Türklere ait bir antik kent olmuştur. İçerisinde Artemis Tapınağı, Meryem Ana Evi ve Ashab-ı Kehf gibi yapıtları bulunduran bu olağanüstü eser İzmir’in Selçuk ilçesinde yer almakta ve Türkiye’nin en önemli turistik yerleri arasında bulunmaktadır.

Efes, Helenistik ve Roma dönemlerinde en parlak zamanlarını yaşamıştır. Roma imparatoru Augustus zamanında Asya Eyaleti’nin başkenti olarak nüfusu 200.000 kişiye ulaşmıştır. Doğu ile batı arasında bir kapı vazifesi gören Efes aynı zamanda önemli bir liman kentiydi. Bu özelliği Efes’in o dönemde önemli bir ticaret ve politik merkez olmasını sağlamıştır. Bunun yanında Anadolu’nun eski tanrıça geleneğine dayalı olan Artemis kültürünün en büyük tapınağı da Efes içerisinde yer almaktadır. Tarihte ve günümüzde çok önemli bir yere sahip olan Efes, Herakleitos, Artemidoros, Hipponaks, Zenodotos ve Soranos gibi ünlü isimleri yetiştirmiştir.

Bafa gölü


Didim'e 10 kilometre, Söke'ye 25 kilometre mesafede bulunan Bafa Gölü, Söke-Milas karayolunun doğusunda yer alır. Aydın ve Muğla il topraklarında yer alan gölün en derin yeri 21 metre, kıyı uzunluğu ise 50 kilometredir. Eskiden Ege Denizi'nin bir koyu olan Bafa Gölü, Büyük Menderes nehrinin zamanla taşıdığı alüvyonlarla bir göle dönüşmüş ve denizle ilişkisi kesilmiştir. Çevresi zeytin ve çam ağaçları ile kaplı olan ve irili ufaklı adacıkların bulunduğu gölde tipik Akdeniz iklimi görülür. Aynı zamanda önemli bir orkide ve kuş gözlem alanı olan göl çevresi Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından “'tabiat parkı”' olarak ilan edilmiştir.

Alıntıdaki Ek 58764
Gölün üzerinde üç küçük ada var Buralarda manastırlar, kiliseler kurulmuş çok eskiden En eskisi "Yediler Manastırı" Tarihi kalıntıların yanısıra, balıkçıl kuşları, pelikanlar, karabataklar ve ördekler de hemen dikkatinizi çekiyor Etrafı zeytin ağaçlarıyla çevrili gölün doğal zenginliklerini tamamlıyor kuşlar Sahilde birçok tekne gezi için yolcularını bekliyor Dolmuş usulü çalışan teknelerle ada turu yapmak mümkün Bu keyifli tur sırasında yüzme molası da veriliyor Ama en keyifli anlar, güneş battıktan sonra gökyüzüne vuran kızıllığın gölün rengini değiştirmesi seyrettiğiniz saatler.

1994 yılında tabiat parkı olarak ilan edilen Bafa Gölü ve çevresinde kamping alanları, ziyaretçi merkezi, kuş gözlem istasyonu, günübirlik kullanım alanları, yürüyüş parkurları ile restoranlar bulunmaktadır. Aynı zamanda yapılan araştırmalara göre yaklaşık 2000 yaşında olan ve ülkemizde bilinen en yaşlı zeytin ağacı da Bafa Gölü kıyısında yaşamaktadır.

Arkeolojik ve tarihi değerler ile doğal güzellikleri açısından Türkiye'nin en muhteşem coğrafyalarından biri olan Bafa Gölü ve çevresi mutlaka görülmesi gereken zenginliklerimizden biridir.

Aphrodisias Antik Tiyatro


Aphrodisias özellikle Roma çağında Aphrodite tapımı ile ünlenmiş bayındır bir antik kent, günümüzde ise çok iyi korunmuş anıt yapıları ile Türkiye’nin en önemli arkeolojik yerlerinden biridir. Afrodit tapınağı bu antik kentte bulunmaktadır.Tanrıça Afrodit'e adanmış birçok eski çağ kentinin ortak adı.

Alıntıdaki Ek 58765
Aphrodisias özellikle Roma çağında Aphrodithe tapınımı ile ünlenmiş bayındır bir antik kent, günümüzde ise çok iyi korunmuş anıt yapıları ile Türkiye’nin en önemli Arkeolojik yerlerinden biridir. M.Ö. 5000’lere kadar giden Prehistorik bir yerleşmedir. M.Ö. 6. yüzyılda Aphrodisias küçük bir köydür. M.Ö. 5. yüzyılda Roma İmparatorluğu döneminde gelişmiş, M.Ö. 1. yüzyıl ile M.S. 5. yüzyıllar arasında, başta heykelcilik olmak üzere önemli bir sanat merkezi haline gelmiş, Afrodit tapınağıyla ve Afrodit adına yapılan törenlerle ün salmıştır. Kent adını, aşk ve güzellik tanrıçası Aphrodite'den almıştır. Aphrodisias ismi ilk olarak M.Ö. 2.yy da kullanılmaya başlanmıştır. Kent daha önce başka adlarla anılıyordu.

Aydın’ın Karacasu ilçesinde yer alan Geyre beldesinin sınırları içinde yer alan Aphrodisias, Aydın’a 95 km. uzaklıkta bulunuyor. Buraya ulaşmak oldukça kolay, Aydın – Denizli karayolu üzerinde ilerlerken Kuyucak sapağından dönüp tabelaları takip ediyorsunuz. Tavas Aydın yolu üzerindedir. Giriş 10 Türk lirasıdır. Araba parkı ücretlidir. Buradan Babadağ görünmektedir.

Bergama Antik Kenti


İzmir‘in 100 km kuzeyinde Bakırçay Havzasında yer alan 8.500 yıllık tarihi geçmişi olan Bergama Antik Kenti, uygarlık tarihinin en eski yerleşim yerlerinden birisiydi. Tarih boyunca birçok uygarlığa ev sahipliği yapmıştır olan şehir, olağanüstü güzel doğası ve şifalı doğal kaynaklarıyla Doğu’nun en batısında, Batı’nın da en doğusunda yer alan bir yerde kurulmuş, Ortaçağın önemli stratejik konumdaki şehirlerinden biriydi.

Alıntıdaki Ek 58766
Krallığı’nın da başkenti olan bu kent, kuruluşundan bugüne kadar bilim ve kültür tarihi alanında pek çok olaya ev sahipliği yapmış bir yer. Çeşitli bilimlerin doğuşuna tanıklık etmiş olan Bergama, Anadolu’da gelişen tıp biliminin ilk örneklerine ev sahipliği de yapıyordu. Tıpta kullanılan ilk aletlerinin Bergama ve civarı bölgelerde bulunmuş olması bunu destekleyen nitelikte.

Bergama Antik Kenti, yerli turistler kadar yabancı turistler tarafından da sürekli olarak ziyaret edilmektedir. Kent, antik dönemlerde Pergama ve Pergamon isimleri ile anılmıştır. Bergama Antik kenti, sadece birçok medeniyetin hüküm sürdüğü bir yerleşim alanı değil, aynı zamanda sağlık ve şifa merkezi özelliği taşımaktadır. Antik şehrin her kalıntısı fazlasıyla dikkatinizi çekecek. İzmir'de geçireceğiniz günlere Bergama Antik Kent'ni dahil edip, tarihi dönemlere kısa bir yolculuk yapabilirsiniz.

İzmir'in sayısız tarihi alanlarını ziyaret ederken doğal güzelliklerine de zaman ayırmayı unutmayın. Gölcük Yaylası, Kazak Vadisi ve Malgaca İçmeleri'nin yanı sıra; Hadrian Tapınağı, Klaros Antik Kenti, Larissa Antik Kenti ve Belevi Mozolesi'ni gezi listenize mutlaka dahil etmelisiniz.

Seferihisar


Seferihisar‘ın, özellikle de Sığacık‘ın (Seferihisar’ın Sahil Kasabası), gelenlerin tekrar geldiği, eve döndüklerinde de eşlerine dostlarına önerdikleri bir yer olması ve Türkiye’nin ilk “Citta Slow”u olarak, kaliteli bir hayat sürmek isteyenlerin ilgisini çekmeyi başarması ile ismi İzmir il sınırlarından taşmaya başladı.

Peki nedir İzmir Seferihisar‘ı özel yapan?
Sığacık’ın muazzam restore edilen sokaklarının fotojenikliği, pazar günleri burada kurulan yöresel pazarı, az bilinen antik kent Teos, doğa idealistlerinin kurduğu Doğa Okulu…

Alıntıdaki Ek 58767
İzmir Seferihisar, Türkiye’nin ilk Citta Slow’u yani “Sakin Şehri”. Seferihisar’ın 2oo9 yılında aldığı bu ünvan şehirleşme ve küreselleşme karşısında, mimarisi, kültürü, gelenekleri, zanaatleri bozulmadan bugüne gelen, nüfusu 50 binin altındaki yerleşkelere İtalya’daki bir komite tarafından veriliyor ve sıkı denetleniyor. Citta Slow’un en temel hedeflerinden biri de yerel topluluklarda ve kasabalarda eco-gastronomi pratiklerini günlük hayatın içine sokarak “Slow Food” felsefesini geliştirmek.

Seferihisar'da Gezilecek Yerler
Teos Antik Kenti, Sığacık Kalesi ve Marinası, Sığacık Pazarı mutlaka gezilmesi gerek yerleri. Denk gelirseniz Kale Meydanı’nda yazın konserler de oluyor. Ayrıca buraya kadar gelmişken Sığacık’a yarım saat uzaklıktaki Seferihisar Doğa Okulu’na bir uğrayın deriz. Zihninizi açacak bir yer olduğuna emin olabilirsiniz.

Kula Türk Evleri


Kula evleri 18. yy Osmanlı İmparatorluğu’nun altındaki hemen her bölgede karşımıza çıkan ve TÜRK EVİ olarak tabir edilen ahşap evlerdir. Gerek plan, kuruluş ve gerekse ahşap, alçı ve kalem işi gibi zengin sistemleriyle bu dönem Osmanlı Sanatı nın başarılı örnekleridir. 19, yy da devam eden yapı tipiyle Kula tipik bir Osmanlı Kent dokusuna sahiptir.

Alıntıdaki Ek 58768
Genelde iki katlı olan tarihi Kula Evleri'nin üst katları, sokağa doğru çıkıntılı bir yapıya sahip. Kiremitle örtülü olan çatılar ise saçakla bitiyor. Saçakların hemen alt kısmında yer alan süslemeler ise hemen göze çarpıyor. Tahta kepenkli pencereleri, iç avlusu ile Kula Evleri, günlük yaşam biçimine oldukça uyumlular.

Tüm Kula Evleri'nin en az 3 metre yükseklikte bir duvar ile çevrelendiği bir avlusu bulunuyor. Eve girişler de bu avlularda yer alan çift kanatlı ahşap bir kapı ile sağlanıyor. Genellikle iki katlı olan Kula Evleri'nin zemin katlarında ahır, kiler ve mutfak gibi bölümler yer alıyor. Fırın ve tuvalet ise genelde avlunun bir köşesinde bulunuyor. Ancak sofalı evlerde tuvaletler evin içlerine yapılmış. Kula Evleri'nin plan tipini ise üst kat belirliyor. Üst katlarda da genelde günlük yaşamın geçtiği oturma odaları bulunuyor.

Büyük aile yapısına uygun bir şekilde inşa edilmiş olan Kula Evleri, yaşamın önemli bir bölümünü evde geçiren kadınlara göre düzenlenmiş. Yaz aylarında yaşamın çoğu avluda ve sokakta, kış aylarında ise ara ya da ikinci katta geçiyor. Bahçede ise sebze ve meyve yetiştiriliyor genelde. Yolunuz bir gün Kula'ya düştüğünde Kule Evleri'ni görmeyi ve fotoğraflamayı ihmal etmeyin.

Priene Antik Kenti


Ionia Bölgesi’nde kurulan 12 İon kentinden biri olan Priene M.Ö. 10. yüzyılda Yunanistan’dan gelen kolonicilerce kuruldu. Kentin ilk kurulduğu yarımadanın her iki yanında yer alan iki limandan oluştuğu sanılır. M.Ö 630’da Anadolu’ya giren yırtıcı Kimmerler Priene’yi yıkıma uğrattılar. Daha sonra Lidya Kralı Ardys tarafından ele geçirildi. İÖ 547’de Pers egemenliğine girdi. İÖ 500’de Perslere başkaldıran İonia kentleri arasında yer aldı.

Alıntıdaki Ek 58769
İonia İhtilali adı verilen bu ayaklanmada Miletos Kenti’nin önündeki Lade Adası açıklarında Pers Donanması’na karşı yapılan deniz savaşına 12 gemiyle katıldı (İÖ 495). İÖ 350’de doğal nedenler yüzünden eski yerleşme bırakılarak günümüze kalıntıları ulaşan kent Atina Kenti örnek alınarak yeniden kuruldu. Ancak yüzyıllar boyunca Büyük Menderes Irmağı buradaki denizi de doldurarak günümüzdeki görünümünü aldı. İÖ 334’te Persleri Anadolu’dan çıkaran Büyük İskender Priene’ye uğradığında yeni kurulmaya başlayan kentin yapımı için maddi yardımda bulundu. Priene kuruluşundan bir süre sonra Atina’nın egemenlik ve etki alanına sonra Bergama Krallığı’nın egemenliğine girdi. Bergama Kralı III. Attalos (İÖ 138-133) krallığının topraklarını ölümünden sonra Roma’ya verilmesini vasiyet edince Priene de Roma topraklarına katıldı.

Roma döneminde Büyük Menderes’in körfezi giderek daha fazla doldurması Priene’nin de zamanla önemini yitirmesine yol açtı. Roma İmparatorluğu’nun İS 395’te ikiye ayrılmasından sonra Bizans İmparatorluğu’nun topaklarında kalan Priene bir süre piskoposluk merkezi oldu. 12. yüzyıldan sonra da tümüyle terk edildi.

Kentin en önemli yapıları arasında Demeter Tapınağı, Athena Tapınağı, tiyatro, agora, Zeus Tapınağı, bouleuterion, Yukarı Gymnasion, Aşağı Gymnasion, Mısır Tapınağı, Büyük İskender’in evi, Bizans klisesi, nekropol ve konut alanları sayılabilir. 5000 kişilik kapasiteye sahip tiyatro M.Ö. 350 yılında inşa edilmiştir. Tanrıça Athena için kentin en hakim yerine yapılan tapınağın önünde Athena’nın altın ve fildişinden yapılan heykeli yer almaktaydı. Tapınak sunağının günümüzde yalnız bir bölümü ayaktadır.

Meryem Ana Evi


İzmir ilinin Selçuk ilçesinde bulunan Efes Antik kentinin üst kapısından geçildikten Hz. Meryem’in altın görünümlü heykeli karşılıyor sizi. Kısa bir yolculuktan sonra karşınıza çıkan tarihi yapı bir Bizans Kilisesi olmasının yanı sıra Meryem ana evi olarak bilinir. Bu evde zamanında Hz. İsa’nın annesi Hz. Meryem’in yaşadığı ve burada öldüğüne inanılmaktadır. Müslümanlardaki hac ziyareti kadar kutsal kabul edilerek Hıristiyanlar da burayı ziyaret etmeyi dini bir vazife olarak kabul ederler.

Alıntıdaki Ek 58770
İzmir Selçuk’taki Bülbüldağı’nda, Hz. İsa’nın annesi’nin son günlerini St. Jean (Yuhanna) ile geçirdiği kilise olduğuna inanılmaktadır. Hristiyanların Hac merkezidir. Papalar tarafından da ziyaret yeri haline gelen Meryem Ana Evi, inanılmaz bir ziyaretçi akınına uğramaktadır. Net olarak bir kanıt olmasa da Hz. Meryem’in burada öldüğünün düşünülmesi dışında Kudüs’de öldüğü ile ilgili de söylentiler bulunmaktadır. Ancak ona yaverlik eden Aziz Yuhanna’nın mezarının da Efes de bulunması Meryem Ana Evi’nin gerçek olduğunu desteklemektedir. Yeşillikler ile donatılmış bu şahane yapıya çıkış esnasında hediyelik eşya bakabileceğiniz dükkanlar, şifalı olduğuna inanılan suyundan içebileceğiniz bir çeşme ve bir mola verebileceğiniz cafeler bulunmaktadır. Burada bulunmanın, suyundan içmenin ayrı bir şifa olduğuna inanılması nedeni ile dilek duvarı bulunmaktadır.

Meryem Ana Evi’nde küçük bir Bizans Kilisesi bulunmaktadır. Sadece Hristiyanlar tarafından değil herkesin de ziyaret akınına uğrayan bir yerdir. 431 yılında Meryem Ana Evi adını almıştır. Bu yıllardaki Efes Konsili’ne kadar uzanan karşıt görüş Genel Konsil sonrasında İstanbul’a yazılan mektuptaki bir cümleye dayanır. Böylece 37-48 yıllarında Efes’te olduğunua inanılan St. Jean Meryem ile birlikte buraya geldiği ve Meryem Ana’nın burada yaşayıp 44 yılında öldüğü kabul edilir.

Bu tarihi ibadet yerini ziyaret edenlerin sayısı günümüzde on binleri aşmaktadır. İzmir’e gelip te Selçuk Meryem Ana Evini ziyaret etmeden gitmeyiniz.

Pamukkale Travertenleri


Denizli ilinin 18 km. kuzeyinde yer alan Hierapolis antik kentinin arkeoloji literatüründe Kutsal Kent olarak adlandirilmasi, kentte bilinen bir çok tapinak ve diger dinsel yapinin varligindan kaynaklanmaktadir. Hierapolis cografi konumu ile kendisini çevreleyen çesitli tarihi bölgeler arasinda yer almaktadir. Ilk Çagda yasayan Strabon ile Ptolemaios verdikleri bilgilerde, Karia bölgesine sinir olan Laodikeia ve Tripolis kentlerine yakinligi ile Hierapolis''''in bir Frigya kenti oldugunu ileri sürerler. Hierapolis olarak adlandirilmadan önce kentte bir yasamin var oldugunu Ana Tanriça kültünden dolayi biliyoruz. Kentin kurulusu hakkinda bilgilerin kisitli olmasina karsin; Bergama Krallarindan II. Eumenes tarafindan M.Ö. II. yy baslarinda kuruldugu ve Bergama'nin efsanevi kurucusu Telephos''''un karisi Amazonlar kraliçesi Hiera''''dan dolayi, Hierapolis adini aldigi bilinmektedir.

Alıntıdaki Ek 58771
Denizli’de bulunan Pamukkale Travertenleri, sıcak su kaynaklarının doğal yollarla traverten yataklarına gelerek yüzeye çıkması ile oluşmaktadır. Sıcak su burada travertenlerin katmanlarına dökülerek çeşitli çökelmeler yapar. Kalsiyum ve hidrokarbonatça oldukça zengin olan bu sıcak su, 356 derecededir ve havayla temas ettiğinde bir dizi kimyasal değişim sonucu karbonat çökeltileri oluşturarak beyaz renk ve sert bir zemin oluşturur.
Pamukkale çevresindeki sıcak termal suların kaynağı bölgedeki fay hatları ve jeolojik olaylardır. Bölgede 35-100 derece aralığında sıcaklıklara sahip 17 adet sıcak su alanı yer almaktadır. Pamukkale kaynağı çok eski çağlardan hatta antik devirlerden beri kullanılmaktadır. Kaynaktan çıkan termal su 320 metre civarındaki bir mesafeyi kat ederek traverten başına gelir. Buradan da traverten katmanlarına dökülerek 240-300 metre kadar yol kat etmektedir. Buradaki kat kat görünümü oluşturan kimyasal tepkimeler dizisinde çökelen kalsiyum karbonat başlangıçta jel halinde bir yapıdadır. Zamanla sertleşen bu jelimsi yapı, traverten halini almakta ve pek çok turistin ilgisini çekmektedir.

Diley Yarımdası Ulusal Parkı


Parkımız Ege Bölgesi, Aydın ili sınırları içinde yer alır. Dilek Yarımadası 1966 yılında, Büyük Menderes Deltası 1994 yılında ilan edilmiştir. Yarımada 10.985, delta 16.613 hektar olmak üzere toplam 27.598 hektarlık bir yüz ölçümüne sahiptir. Yarımada ülkemizde maki florasının en iyi örneklerine sahip olduğu gibi, kuzey bakılarında Karadeniz florasına ait türleri de barındırmaktadır. Delta ise Ege Bölgesi’nde göçmen kuşlar için en önemli yaşama alanlarından biridir. Delta aynı zamanda deniz balıklarının yumurta bırakma sahasıdır. Yarımada, yaz mevsiminde yöre halkının denizden yararlandığı bir merkez haline gelmektedir.

Dilek Yarımadası Milli Parkı ‘nın halka kapalı kısımlarında ise uzun trekking rotaları oluşturulmuş, bu alan tamamen yazılı özel izin dahilinde geçilebiliyor, ormanın derinlikleri de buralarda zaten. Milli Park olduğundan kamp kurmak ve ateş yakmak yasak. Konaklama imkanı da bulunmuyor. Plajlardaki özel işletmelerden şezlong, şemsiye, duş, yeme–içme hizmeti alabiliyorsunuz ya da havlunuzu çakıl taşlarının üzerine serip dilediğiniz yerden denize girebilirsiniz. Yörede yapılan tekne turlarının bazıları Dilek Yarımadası koylarına yakın giderek bu güzelliği tekne ile görme ve denize girme imkanı da sunuyor.

Dilek Yarımadası Milli Parkı’nda neler yapabilirsiniz:
Alıntıdaki Ek 58772
  • Kuş gözlemciliği (Büyük Menderes Deltasının bitim yeri olduğundan flamingo dahil bir çok kuş türü mevcut)
  • Bisiklet turu
  • Doğa yürüyüşü
  • Fotoğraf çekebilirsiniz
  • Yamaç paraşütü

Apollon Tapınağı


Yenihisar ilçe merkezindedir. Didyma aslında bir antik kent değil, kutsal bir mahaldir. Miletos’tan gelen kutsal yol ile bağlantıya sahip Didyma bir kehanet merkezidir. Didyma ile ilgili ilk yazılı kaynak Herodot’tur. Herodot M.Ö. 600’lerde Mısır Kralı II. Nekho ve Lidya Kralı Kroisos’un Didyma’daki Apollon mabedine adaklar sunduklarını nakleder. Arkaik devirde çok ünlü olan Apollon’un kutsal yeri Persler tarafından M.Ö. 494’de yakılmıştır.

Alıntıdaki Ek 58773
Didim'in girişinde, Batı Anadolu kıyılarının en etkileyici bağımsız anıtı olarak kabul edilen Apollon Tapınağı yükselir. Tapınağın anıtsal boyutları ve benzersiz planı kadar, çok iyi bir durumda koruna gelmesi de hayranlık uyandırmaktadır. Yunan dünyasında Apollon Tapınağı'nı boyutları bakımından önemli bir farkla geride bırakacak herhangi bir tapınak yoktur. Hellenistlik dönemde tasarlanan Apollon Tapınağı, dev boyutlu mimarlık yapıtlarının Roma'lıların tekelinde olmadığını göstermektedir. Didyma hiçbir zaman bir kent niteliği taşımamıştır. Tapınak ve onun yönetiminde ki bilicilik , Miletos toprakları içerisindedir ve rahibi de kentin önde gelen resmi görevlileri arasında yer almıştır.

Tapınak diğer tarihi miraslara bakıldığında şuan ki durumu tarihçileri ve gelen misafirleri oldukça fazla şaşırtmaktadır. Özellikle ayakta kalmayı başaran 3 dev sütun oldukça fazla dikkat çekmektedir. 100 yıllar önce bile tarihçilerin dikkatini çekmiş ve bir çok makalede konu olmuştur tapınak. Tapınak savaşlar esnasında saldırılardan dolayı zarar görmüştür sadece savaşlar değil doğal olaylar ve zamanında etkisiyle zarar görmüş fakat yinede ayakta kalmayı başarmıştır.

Derlemedir.



Saat: 11:13

©2005 - 2024, MsXLabs - MaviKaranlık