MsXLabs

MsXLabs (https://www.msxlabs.org/forum/)
-   Sanat (https://www.msxlabs.org/forum/sanat/)
-   -   Türk Musikisi'nde Notanın Tarihçesi (https://www.msxlabs.org/forum/sanat/11951-turk-musikisinde-notanin-tarihcesi.html)

virtuecat 23 Ekim 2006 14:13

Türk Mûsikîsi'nin öğretim ve aktarımında yüzyıllar boyunca adına "meşk" denilen bir sistem kullanılmıştır. Çeşitli avantajlarının yanında önemli sakıncaları da bulunan bu sistemde öğrenci, öğreticinin karşısına oturup, onun söylediklerini, yaptıklarını ve gösterdiklerini dikkatle izler; anlayıp özümsedikten sonra taklit ederek tekrarlar. Öğretici ise bu tekrarlar esnâsında gerekli uyarıları yaparak yanlışları düzeltir. Mûsikî kuramı, icrâ teknikleri ve repertuarın beraberce verildiği bu sistemde aslâ nota kullanılmaz. Öğrenci, kendisine aktarılanların tümünü ezberlemek ve hâfızasında tutmakla yükümlüdür.Meşk'in bu özelliği, aynı zamanda en önemli sakıncası olarak, yüzyıllar içerisinde binlerce eserin değişmesinin veya unutulup yok olmasının sebeplerinden birisi olmuştur. Eser kayıplarının bir diğer sebebi de kuşkusuz, hiçbir yere yazılmamış bu eserleri hâfızalarında tutanların, aktaramadan ölmeleridir.Aslında Türk toplumunda müzik yazısının târihçesi bilinen en eski yıllara kadar uzanır. Ancak, tarih içinde mevcut olan bu nota yazım sistemleri, Türk müzisyenler tarafından -ihtiyaç duyulmadığı için- pek kullanılmamıştır.Yazıyı bulan Sümerler yaklaşık MÖ 2000 yıllarında müziklerini yazabilmeyi de başarmışlardı. Sonra Babilliler, az sonra Eski Mısırlılar, İbrânîler ve daha sonraları Habeşler gibi diğer Sâmî kavimler müzik yazısı kullandılar. Uzak Doğu Medeniyetlerinden Çinliler ve Hintliler de Miladın ilk yıllarında müzik yazılarını oluşturdular. MÖ 5.yüzyılda Yunanlılar, MÖ 2.yüzyılda Romalılar değişik birer nota yazısı geliştirmişlerdi.7.yüzyıldan sonra Hıristiyan âleminde çok yaygın olarak kullanılan Gregoryenlerin icad ettiği "nömatik nota yazısı" bugünkü sistemin temeli olmuştur.Türk toplumunda notanın ilk kez ne zaman kullanıldığı kesin olarak saptanamamıştır. Göktürk alfabesi ile bir nota yazısının bulunup bulunmadığı hâlâ meçhuldür.Göktürk'lerden sonra Büyük Türk Hakanlığı'na geçen Uygurların, 3.yüzyıldan itibaren Sâsânî İran'da geliştirilmiş bir sistem olan "Mani nota yazısı" nı kullandıkları söylenebilir.9.yüzyılda yaşamış önemli bir İslam filozofu olan Yâkub el-Kindî'nin harflere dayalı olarak icad ettiği Ebced notası örnekleri "Risâle fî khubr te'lifi'l-elhân" adlı eserinde kullanılmıştır ve bu tarz notaların ilkidir.
Türkler'in İslamiyeti kabulü ile birlikte tanıştıkları Arap alfabesi, beraberinde Kindî notasını da getirdi.10.yüzyılın ilk yarısında yaşamış olan büyük Türk bilgin1 Fârâbî, Kindî'nin Ebced notasını kullanmıştır.Aynı dönemlerde Kuzey Çin'de yaşayan Hıtay Türklerinin adına "Ayalgu" dedikleri kendilerine has bir nota yazısı geliştirip kullandıklarını eski kaynaklardan öğreniyoruz. Türk müzikologları, Kindi tarafından icad edilen Ebced notasını tarih içinde geliştirmişlerdir. 13.yüzyıl Türk Musikisi nazariyatçıları Kutbüddîn Şirâzî (1236-1311), Dürretü't-Tâc'ında; Safiyüddîn Urmevî (1225?-1294) , Şerefiyye ve Kitâbü'l-Edvâr'ında; Abdülkâdir Merâgî (1360?-1425), Cami'ü'l-Elhân'ında Türk Mûsikîsine uygulamak üzere bu notayı geliştirerek kullanmışlardı.Safiyüddin'in Kitabü'l-Edvâr'ında yer alan Nevrûz Remel Beste bugün elimizdeki Türk Mûsikîsi eserlerinin en eskisidir. Daha sonraları Abdülkâdir Merâgî tarafından yazılmış bir nota mecmuâsı olan Kenzü'l-Elhân, maalesef kaybolmuştur.
Yukarıda sözü geçen Ortaçağ Türk müzikologlarının kullandıkları Ebced notasında her harf veya harf gurubu, bir sese karşılık gelmektedir. Seslerin uzatılma kıymetleri ise harflerin altına konulan rakamlarla gösterilir.Klâsik Ebced adı verilen bu sistemde sesleri gösteren harfler aşağıdaki gibidir:




Galata Mevlevîhânesi Şeyhi ünlü neyzen -hattâ neyzenlerin kutbu manasında Kutb-ı Nâyî ünvanıyla anılan Osman Dede (1652?-1730) de bir çeşit Ebced notası geliştirmiştir. Bu nota sisteminin, kendisi de bir mû*****inas olan Sultan 2.Mustafa Devri'nde (l695-1703) meydana getirildiği sanılmaktadır.



Ebced notasına bir örnek.

Diğer Ebced notasına oldukça yakın olan bu sistemde sesleri gösteren harfler (Ebced, hevvez, huttî..gibi bir sıra gözetmeksizin) perde isimlerinden alınmıştır. Bu sistemde sesleri gösteren harfler aşağıdaki gibidir :

Polonya asıllı Ali Ufkî -veya Ufûkî -Bey (Albert Bobowski 1610-1675?), 1650 yılında yazdığı "Mecmua-i Sâz ü Söz" adlı eserinde sağdan sola doğru yazılan özel bir Batı Müziği nota sistemiyle 150 kadar eser yazarak (türkü, varsağı ve yelteme) yayınlamıştır. Bu eser, Batı notasının Türk Müziğinde kullanıldığı ilk örnek olmuştur.



Ali Ufkî'nin Mecmua-ı Sâz ü Söz'ünden bir sayfa. (Kendi el yazısı)

Osman Dede ile aynı yıllarda yaşayan Boğdan Prensi Demetrius Cantemir (Kantemiroğlu 1673-1723)da kısaca "Kantemiroğlu Edvârı" diye bilinen, "Kitâb-ı ilmi'l-Mûsikî alâ vechi'l Hurûfat -İşaret-i Perdehâ-yi Mûsikî" adıyla yayınladığı eserinde yeni geliştirdiği yazım sistemini tanıtmıştır.1693 yılında Sultan 2.Mahmud'a sunduğu bu eser iki bölümden oluşmakta; birinci bölümde makam, usûl ve perdelere ait bilgiler; ikinci bölümde ise 300'ü aşkın peşrev ve 40 kadar sazsemâîsi yer almaktadır.18.yüzyıl ortalarında yaşayan ve Kevserî Dede olarak tanınan Neyzen Mustafa Kevserî Efendi, "Kevserî Mecmuası" adlı eserinde bu yazım sistemiyle (Kantemiroğlu notasıyla) 160 kadar eser kaydetmiştir.

Kantemiroğlu Edvâr'ından İbrahim Ağa'nın Irak Sazsemâîsi.
Bu sistemde sesleri gösteren işaretler şöyledir :
Yenikapı Mevlevîhanesi Şeyhi Nâsır Abdülbâki Dede de (1765-1821), aynı zamanda büyük bir bestekar olan Sultan 3.Selim Dönemi'nde (1789-1807) ve onun isteği üzerine dedesi Osman Dede'nin yazım sistemini geliştirerek meydana getirdiği yeni sistemi "Tahririyye-Tahrir-i Fi'l-Mûsikî" adıyla Sultan'a sunmuştur.3.Selim tarafından terkib edilen Sûzidilârâ makamından, yine sultanın bestelediği Mevlevî Âyini, Peşrev ve Saz semâîsi ile Seyyid Ahmed Ağa'nın bestelediği Peşrev olmak üzere dört eserin yazımıyla örneklenen bu sistem, benzerleri içinde en mükemmel olanıdır.Bu sistemde sesleri gösteren harfler ise aşağıdaki gibidir :





Ermeni asıllı bir müzikolog olan Hamparsum Limonciyan da (1768-1839) Nâsır Abdülbâkî Dede ile aynı dönemde yine Sultan 3.Selim'in isteği üzerine bir nota yazım sistemi geliştirmiştir. Bestekârlar ve icrâcılar tarafından çok ilgi gösterilen bu sistem son zamanlara kadar yoğunlukla kullanılmıştır. Günümüzde dahi bilinen ve kullanılan bu sistem, Ortaçağ Avrupası'nda kilise ve manastırlarda müzik yapılırken ezginin iniş-çıkışlarını göstermek amacıyla güftelerin üzerlerine konulan işaretlere (neum) benzeyen 7 işaret üzerine kurulmuştur.

Hamparsum Nota Alfabesi



Hamparsum Nota alfabesi ile yazılmış bir örnek eser.

1886 yılında "Nota Muallimi" adıyla bir kitap yayınlayan Notacı Hacı Emin Efendi (1845-1907), bu kitabıyla Batı notasının Türk müzisyenlerce tanınmasını sağladı. 400 kadar eseri Batı notasıyla yayınlayan Hacı Emin Efendi, bugünkü kullandığımız sistemin öncüsü olmuştur.Son dönemin önemli müzikologlarından Rauf Yektâ Bey (1871-1935), 1919 yılında "Türk Notasıyla Kıraat-ı Mûsikî Dersleri" adıyla bir kitap yayınladı. Eski Ebced sistemine dayanan ancak bir sekizlide 24 perdenin sembollerine yer verilen bu sistemle Türk Müziği'nin tüm nota ihtiyacının giderileceğine inanıyordu. Kendi bestelediği Yegâh Mevlevî Âyini'ni "Türk Notası" adını verdiği bu sistemle yayınladıysa da sistem, devrin müzisyenleri tarafından benimsenmemiştir.Son olarak Mustafa Nezihi Albayrak (1871-1964), "Yıldırım Sistem" adını verdiği stenografiye benzer bir nota yazım sistemi geliştirmiş ve sistemini "İstenografik Mustafa Nezihi Albayrak Notası" adıyla yayınlamıştır. Batı ve Hamparsum notasını çok iyi bilen Albayrak, sisteminin çok kolay ve kullanışlı olduğunu iddia etmekteydi, ancak bu sistem de benimsenmemiştir.


KAYNAKLAR :BARDAKÇI, Murat, İstanbul 1995, Focus Dergisi Sayı:3.ÇEVİKOĞLU, Timuçin, Konya 1994, Selçuk Üniversitesi Devlet Konservatuarı Nota Yazım Bilgisi Ders Notları.ÖZTUNA, Yılmaz, Büyük Türk Mûsikîsi Ansiklopedisi, Ankara 1990, Başbakanlık Basımevi, Kültür Bakanlığı Yayınları, No: 1163.TANRIKORUR, Cinuçen, İstanbul, Nota Yazımı Ders Notları.TURA, Yalçın, Nota Yazımının Tarihi Gelişmesi, İstanbul, İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuarı Ders Notları


GhostDream 15 Ocak 2011 22:09

Ebcet Nota Yazısı
Arap Alfabesinin a, b, c, d (ebcet) diye başlayan harflerinin her biri bir müzik sesine karşılık gelecek şekilde geliştirilmiş olan bir nota yazma sistemidir. Notaların uzunluğu rakamlarla gösterilmiştir. Abdulkadir Meragi Kantaneroğlu gibi müzik kurancıları bu sistem üzerinde çalışmış ve eserlerinde bu nota yazısını kullanmışlardır.

Ali Ufku Bey (1610–1675) Nota Yazısı

Türk Müziği rakamların kullanarak Mecmua-i Sözü (1650) bir nota kitabı yazmıştır. Bu kitap 16. ve 17.yy Türk Müziği eserlerinin birçoğunun nota ve güftelerinin günümüze varmasını sağlayan bir derleme olup Türk müziğinin tarihi konusunda da en önemli kaynaklardan biridir. Ali Ufku Bey bu eserinden güftelerinde Arap harfleriyle sağdan sola yazılmasını göz önüne alarak ezgileri de sağdan sola yazmıştır.

Hazırlık Döneminde (Klasik Öncesi Dönem) Nota Yazısı

Türklerin İslamiyeti kabul etmenlerinden önce doğu Türkistan'da mani adlı nota yazısı ile sürülmektedir. Türkleri İslamiyeti kabul ettikten sonra yani nota yazıları kullanılmaya başlanılmıştır. Geleneksel Türk sanat müziğinin Hazırlık döneminde Ebcet ve Ali Ufku Bey Nota yazısını kullanmıştır.

İslamiyet Öncesi Kabulünden Sonra Dönem

Müzik, Türklerin İslamiyeti kabul etmesinden sonra yeni bir gelişme dönemi girmiştir. Bu dönemde dini ve din dışı müzik türlerinden çoğu oluşmuş dini müzik İslami karakter kazanmaya ve Avrupa’da Kilise'nin üstlendiği görevi açılan tekkeler özellikle Mevlevi üstlenmeye başlamıştır. Geleneksek Türk Müziğinin tür, biçim ve seslendirme acısından kurallaştırılmasına çok büyük etkisi olan bu tekkelerde yapılan müziğe tasavvuf deniliyordu. İslamiyetin kabulüyle camii müziğinde doğduğu ve gelişmeye başladığı bu dönemde İslamiyet düşünceden kaynaklardan tasavvuf düşüncesi geleneksel din dışı müziği etkilediği gibi tasavvuf müzici doğuşuna zemin hazırlamıştır. Özellikle Mevlevi hakikati içinde oluşan tekkelerde sanat değeri yüksek eserler ortaya getirilmiştir. Tasavvuf düşüncesinde kaynaklanan çeşitli dergâhlardan kaynaklanıyor. Ya da tekkelerde özellikle Bektaş-i tarikatına ait tekkelerde müzikli âlimler yapılırdı. Bunun sonucunda Geleneksel Türk Sanat müziğinin karelerinde ama bu kez tasavvuf içerikli ve anonim özellikte sahip halk müziği doğdu. Tasavvufi Türk halk müziğinin bu dönemdeki önemli kişilere Tap-Tuk-Emre (13.yy) Yunus Emre (1340–1320)ve Şeyyada Hamza (13.yy) olur. Bu dönemde Utıtambur, konun ve nev gibi geleneksel Türk sanatıdır. Öncede ozanları Kopuz eşliğinde yaptığı müzik ile oluşmaya başlayan din dışı halk müzigi bu kez saz şairi denilen kişilerde kişilerle varlığını sürdürüyor. Saz şairlerinin önemli çalgıları bağlama ve kapuzdur. Halk Müziğinin başlıca çalgılar beşte, kopuz, bağlama, cengk idi.



Saat: 05:38

©2005 - 2024, MsXLabs - MaviKaranlık