memduh şevket esendalın mendil altında ve sahan külbastı adlı hikayelerini gönderebilirmisinz. hiçbiryerde bulamıyorum. birde ahmet hamdi tanpınar 'abdullah efendinin rüyaları adı hikaye. şimdiden teşekkür ediyorum. |
Memduh şevket esendal'ın hikayeleri hakkında bilgi verir misiniz? memduh şevket esendal'ın mendil altında ve sahan külbastı hikayelerini hiçbir yerde bulamıyorum bana hikayeleri gönderirseniz seviniriri en kısa zamanda olmasını rica ediyorum saygılarımla. |
öncelikle yazar hakkında bilgiyi buradan edinebilirsiniz. ancak.. size o hikayelerin tamamını bulup göndermemizin mümkün olduğpunu sanmıyorum. sahaf lardan yada kitapçılardan bulabilirsiniz yada internetten e-kitap sayfaları size yardımcı olacaktır.. kolay gelsin:) |
Ya tamamı oLmasada oLur . AbduLLah Efendinin rüyaLarı . bu eserin sadece giriş kısmını buLabiLrimisiniz :( off |
Alıntı:
eserde rüyanın kullanılması yazarın estetik anlayışının aynı zamanda psikanaliz ve sürrealizmden etkilenmesiyle alakalıdır.olayların rüya olarak anlatılması biliç akımı olarak anlatılmasından daha etkili olmuştur. |
MEMDUH ŞEVKET ESENDAL IN YAZI TEKNİĞİ MEMDUH ŞEVKET ESENDAL HAKINDA BİLGİ YAZI TEKNİĞİ ESERLERİNE NASIL İŞLENMİŞ |
29 Mart 1883`te Çorlu'da doğdu. Osmanlı`nin süregelen savaşlar içinde olması ailesinin maddî sıkıntıya düşmesine neden oldu. Bu nedenle, doğru düzgün öğrenim yapamamıştır. Çocukluğunda doktor olmak isteyen Esendal, babasının ölümünden ve Balkan Savaşı'nın çıkmasından sonra İstanbul'a gelmiş, savaş bitince yeniden Çorlu'ya dönmüştür. 1906`da 20 yaşlarında iken o zamanlar gizli bir dernek olan İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne üye olmuştur. Esendal, İttihat ve Terakki tarafından İstanbul Teftiş Kurulu'na çağrılmış (1908), bu tarihten sonra parti müfettişi olarak Anadolu ve Rumeli'yi yakından görüp tanımak fırsatını bulmuştur. 1920`de TBMM hükümetinin ilk orta elçisi olarak Azerbaycan'a gönderilmiş Kurtuluş Savaşı sonunda yurda dönmüştür. O dönem iktidarının hoş karşılamadığı `Meslek Gazetesi`ni çıkarmış (1925), İzmir Suikastı'nın iktidara muhaliflerini "tasfiye" olanağı vermesi üzerine 1926`da elçilik göreviyle yurtdışına gönderilmiştir. Esendal, elçi ve büyük elçi olarak 12 yıl kadar İran, Afganistan ve Sovyetler Birliği'nde kalmıştır. Kendi çabasıyla bu süre içinde Farsça, Fransızca ve Rusça öğrenmiştir. 1938 yılında yurda dönünce önce Bilecik, sonra Elazığ milletvekilliği yapmış, daha sonra CHP Genel Sekreteri olmuştur (1941 - 1945). Bu görevi sırasında partinin gençleşmesine, 35'ler Hareketi'nin gelişmesine destek olmuş, daha sonra kendi isteğiyle bu görevinden ayrılmıştır (1945). Son yıllarını öykülerini yazmak, yapıtlarını derleyip kitaplaştırmakla geçirmiştir. Memduh Şevket Esendal 16 Mayıs 1952'de Ankara'da ölmüştür. Yazın Yaşamı Daha çok politika alanında tanıdığı için ilk öykülerini M.S, M.S.E., Mustafa Yalınkat, M. Oğulcak, İstemenoğlu gibi takma adlarla yazan Esendal, ilk yazılarını İrtika (1902) ve Musavver Fen ve Edep (1910) gibi gazete ve dergilerde yayımlamıştır. Esendal'ın tarihi bilinen ilk öyküsü 1912`de yazdığı "El Malının Tasası"dır. Esendal'ın yazarlığının en verimli döneminin Meslek gazetesini çıkardığı 1925 yılıdır. 1925`te 35 öykü yayımlamıştır.Ancak 38 tefrikası yayımlanan ve yarım kalan Miras adlı romanı da aynı yıl yine Meslek gazetesinde çıkmıştır. Esendal, Ayaşlı ve Kiracıları'nın yayımladığı 1934 yılına kadar tek tük öyküler yazmakla yetinmiştir. Esendal'ın yazarlığının en verimli dönemi, siyasal yaşamdan ayrıldığı 1945 yılından sonra olmuş, yazar 1946 yılında on yedi öykü yazmıştır.1952 yılına kadar Ülkü, Sanat ve Edebiyat Gazetesi, Seçilmiş Hikayeler, Türk Dili gibi dergilerde görünmüş, özellikle Ulus gazetesinin Pazar eklerinde yayımlanan öyküleriyle ününü genişletmiştir. Yaşamının ancak dokuz yılında (1923 - 1926 ve 1946- 1952) yazında ciddî biçimde uğraşmış olmasına rağmen,değişik konuları, anlatımındaki yalınlık ve vuruculuk dolayısıyla yeni Türk öyküsünün en önemli adlarından biri olmayı başarmıştır. Memduh Şevket Esendal, 1942`de Ayaşlı ve Kiracıları adlı yapıtıyla C.H.P. roman yarışmasında ödül kazanmıştır. Üslubu Esendal'ın edebiyatımıza getirdiği en önemli yenilik, ele aldığı konuları büyük bir sadelikle işlemesidir. Bu konular, yine sıradan insanların yaşamları etrafında gezinir. Öykücülüğe başladığı ilk yıllarda, dilde sadeleşmenin öncüsü olan Ömer Seyfettin'in izinden giden Esendal, ustalık dönemine eriştiğinde, hem Ömer Seyfettin'den, hem de kendi çağdaşlarından daha sade ve düzün bir dille yazmıştır. Uslübunda Çehov'un etkileri açıkça görülür. Hatta, bazı öyküleri, Çehov'dan yapılmış uyarlamalardır. Ancak bu etki, yazım tarzı, dildeki sadelik, kişilerin seçilişi ile sınırlı kalır. Esendal, Çehov'un karamsar bakışını tekrarlamaz. Kendi deyişiyle; insanlara yaşamak için ümid, kuvvet ve neşe veren yazılardan hoşlanır, insanları yoğunmuş mutfak paçavrasına çeviren ve yeise düşüren yazılardan hoşlanmaz. Yapıtları Öykü
Roman
|
SAHAN KÜLBASTI Nüfus Müdürü emeklisi olan rahmetli Necip Efendinin kızı Bedriye ile Şimşeklerin Ahmet Efendinin oğlu, Teğmen Selim’i nişanlanmasıyla olaylar başlar. Kız onsekiz, oğlan ise yirmi bir yaşındaydı.Komşu çocukları oldukları için önceden tanışıyorlardı.Bedriyelere gelip giden Zilha Kadının yardımıyla , komşu kapısı önünde Selimle Bedriye beş dakikacık konuşup, el sıkıştılar.Onlar için bu konuşma, bir konuşmadan daha çok bir anlaşma niteliğindeydi.Elleri birbirinden kolay kolay ayrılamamıştı. Bir zaman sonra Selim İstanbul’daki alayına gider ve bir süre sonra savaş patlak verir.Selim, üç ay içinde siper vuruşmalarına alıştı.Tabi bunu yaparken vatan sevgisinin yanısıra Bedriyeye ulaşma özlemi vardı.Daha sonra vuruşmada Selim’in akciğerinde iki kurşun kalmış,bir gülle parçası ile de kafa kemiği kırılmıştı;ama ölmedi,ancak iki gözü de görmez oldu. Hastahanede doktorların artık hiç göremeyeceğini söylememesine rağmen o artık herşeyin farkındaydı.Almanya’ya yolladılar,ama onlar da Türk doktorlarının teşhisini doğru bulmuşlardı. Daha sonra annesini görmek için memleketine giderken annesinin öldüğünü,evlerinin kapalı olduğunu trende öğrendi.Bir yandan acı acı ağlar,bir yandan da onun kendisini bu durumda görmediğine sevinir. Trenden indikten sonra dayısının evine gider.Ama onlar da kör,kendi işini bile halledemeyen birisine yardım etmek istemezler.O da bunun farkına varınca Fatma’ya evini temizletir ve yerleşir. Zilha Kadın, Bedriye’yle beraber Selimi görmeye gelirler.Ama bundan Selim’in haberi yoktur.Bu görme işlemi bir müddet devam eder.Bu süre içinde Selim Bedriye’den bahsetmez.Bir müddet sonra mahallede Selim dul bir kadın bulursa onunla evlenecek ,kendisine baktıracakmış diye dedikodu çıkar.Bunun üzerine Bedriye üzülür ve Zilha Kadına bu durumu öğrenmesini ister.Selime niye Bedriyeyi sormuyorsun deyince; Selim:”Nasıl sorayın Zilha bacı,bak ben ne oldum.”diyerek ağlar. Yan tarfta konuşmayı dinleyen Bedriye de ağlar.Bedriye ona varmak istediğini ve evleneceği tek kişinin o olabileceğini,onu her haliyle sevdiğini ve kabul edeceğini söyletir.Bunun üzerine Selim de kabul edince evlenirler. Ortaokul öğretmen ve öğrencileri onlara hediye olarak kucaklar dolusu çicekler getirirler.Çocuklar Selimin dizlerine sarılarak:”Seni unutmayacağız,siz bizim için gözlerinizi verdiniz.” der ve ağlarlar.Selim de ağlayarak:”İki gözüm değil,bin gözüm olsaydı da sizin o parlak gözleriniz uğruna verseydim.”der |
ya bide mendil altında hikayenin özeti olsa süper olurdu.. |
Alıntı:
nufus muduru emeklısı olan rahmetlı Necıp Efendının kızı BEDRIYE ILE SIMSEKLERIN AHMET EFENDININ OGLU,TEGMEN SELIMIN NISANLANMASIYLA OLAYLAR BASLAR KIZ ON SEKIZ OGLAN ISE YIRMI BIR YASIN DA IDI.KOMSU COCUKLARI OLDUKLARI ICIN ONCEDEN TANISIYORLARDI.BEDRIYELERE GELIP GIDEN ZİLHA KADININ YARDIMI ILE KOMSU KAPISI ONUNDE SELIMLE BEDRIYE BES DAKIKACIK KONUSUP, EL SIKISTILAR.ONLAR ICIN BU KONUSMA ,BIR KONUSMADAN COK BIR ANLASMA NITELIGINDEYDI.ELLERI BIRBIRINDEN KOLAY KOLAY AYRILAMAMISTI. BIR ZAMAN SONRA SELIM ISTANBUL DAKI ALAYINA GIDER VE BIR SURE SONRA SAVAS PATLAK VERIR.SELIM UC AY ICINDE SİPER VURUSLARINA ALISTI.TABI UNU YAPARKEN VATAN SEVGISININ YANI SIRA BEDRIYE YE ULASMA OZLEMI VARDI.DAHA SONRA VURUSMADA SELIM IN AKCIGERINDE IKI KURSUN KALMIS BIR GULLE PARCASI ILE DE KAFA KEMIGI KIRILMISTI;AMA OLMEDI,ANCAK IKI GOZUDE GORMEZ OLDU HASTAHANEDE DOKTORLARIN ARTIK HIC GOREMEYECEGINI SOYLEMESINE RAGMEN O ARTIK HER SEYIN FARKINDAYDI.ALMANYA YA YOLLADILAR ,AMA ONLARDA TURK DOKTORLARININ TESHISINI DOGRU BULMUSLARDI .DAHA SONRA ANNESINI GORMEK ICIN MEMLEKETINE GIDERKEN ANNESININ OLDUGUNU,EVLERININ KAPALI OLDUGUNU TRENDE OGRENDI BIR YANDAN ACI ACI AGLAR ,BIR YANDAN DA ONUN KENDISINI BU DURUMDA GORMEDIGINE SEVINIR TRENDEN INDIKTEN SONRA DAYISININ EVINE GIDER.AMA ONLARDA KOR,KENDI ISINI BILE HALLEDEMEYEN BIRISINE YARDIM ETMEK ISTEMEZLER.O DA BUNUN FARKINA VARINCA FATMAYA EVINI TEMIZLETIR VE YERLESIR ZİLHA KADIN ,BEDRIYEYLE BERABER SELIM I GORMEYE GELIRLER .AMA BUNDAN SELIMIN HABERI YOKTUR.BU GORME ISLEMI BIR MUDDET DEVAM EDER BU SURE ICINDE SELIM BEDRIYE DEN HIC BAHSETMEZ.BIR MUDDET SONRA MAHALLEDE SELIM BIR DUL KADIN BULURSA ONUNLA EVLENECEK,KENDISINE BAKTIRACAKMIS DIYE DEDIKODU CIKAR. BUNUN UZERINE BEDRIYE UZULUR VE ZİLHA KADINA BU DURUMU OGRENMESINI ISTER.SELIME NIYE BEDRIYE YI SORMUYORSUN DEYINCE ;SELIM:NASIL SORAYIM ZİLHA BACI ,BAK BEN NE OLDUM DIYEREK AGLAR BEDRIYE ONA VARMAK ISTEDIGINI VE EVLENECEGI TEK KISININ O OLABILECEGINI,ONU HER HALIYLE SEVEBILECEGINIVE KABUL EDECEGINI SOYLETIR.BUNUN UZERINE SELIM DE KABUL EDINCE EVLENIRLER. ORTAOKUL OGRETMEN VE OGRENCILERI ONLARA HEDIYE ALARAK KUCAKLAR DOLUSU HEDIYELER GETIRIRLER.COCUKLAR SELIMIN DIZLERINE SARILARAK SENI UNUTMAYACAGIZ ,SIZ BIZIM ICIN GOZLERINIZI VERDINIZ. DER VE AGLARLAR SELIMDE AGLAYARAK IKI GOZUM DEGIL BIN GOZUM OLSAYDI DA SIZIN O PARLAK GOZLERINIZ UGRUNA VERSEYDIM DER |
Saat: 20:12 |
©2005 - 2024, MsXLabs - MaviKaranlık