MsXLabs

MsXLabs (https://www.msxlabs.org/forum/)
-   Soru-Cevap (https://www.msxlabs.org/forum/soru-cevap/)
-   -   Marmara Bölgesi'nin kültürel özellikleri nedir? (https://www.msxlabs.org/forum/soru-cevap/280210-marmara-bolgesinin-kulturel-ozellikleri-nedir.html)

Misafir 8 Kasım 2009 14:20

lütfen bu soruyu doğrulayın


Yavru_Aslan 8 Kasım 2009 20:36

Alıntı:

Misafir adlı kullanıcıdan alıntı (Mesaj 1558954)
lütfen bu soruyu doğrulayın



http://www.esentepe.k12.tr/yurdumuz/images/marmara.jpg

Ülkemizin kuzeybatısında yeralan bölge adını bir iç deniz olan Marmara denizinden almıştır.

DAĞLARI: Ortalama yükseltini az olduğu Marmara Bölgesi’nin yerşekilleri engebeli bir yapıya sahip değildir. Trakya’daki Işık, Koru ve Yıldız Dağları ile Anadolu Yarımadasındaki Samanlı ve Uludağ bölgenin en önemli yükseltileridir.
OVALARI: Marmara Bölgesinde ovalar fazladır. Başlıcaları; Balıkesir, Adapazarı, Bursa, Karacabey ve İnegöl ovalarıdır.
AKARSULARI: Sakarya, Meriç, Ergene, Susurluk ve onun kolları olan Nilüfer ve Kemalpaşa çaylarıdır.
GÖLLERİ: Göl bakımından oldukça zengin olan bir bölgedir. Çatalca- Kocaeli bölümünde Küçük ve Büyükçekmece, Durusu ve Sapanca, Güney Marmara bölümünde ise Kuş, İznik ve Ulubat Gölleri bulunur.
İKLİMİ: Marmara Bölgesi, bulunduğu coğrafi konumundan dolayı, farklı iklimler arasında bir geçiş alanıdır. Marmara bölgesinde Akdeniz ve Karadeniz iklimleri arasında geçiş ikliminin özellikleri görülür. Bölgenin iç kesimlerinde ise karasal iklim görülür.
BİTKİÖRTÜSÜ: Kuzey Marmara’da Karadeniz iklimi etkili olduğundan bitki örtüsü orman, Güney Marmara’da ise Akdeniz iklimi etkili olduğundan bitki örtüsü Maki, ve Ergene Havzasının bitki örtüsü Bozkırdır.
NÜFUS VE YERLEŞME: Türkiye genelinde olduğu gibi Marmara Bölgesinde de nüfus bölge geneline dengeli dağılmamıştır. Özellikle Çatalca-Kocaeli (İstanbul-İzmit) bölümünde ve Bursa yöresinde nufus çok kalabalıktır. Nufusu en kalabalık bölgemizdir.
TARIM VE HAYVANCILIK: Marmara Bölgesi’nde iklim çeşitliliğinden dolayı bitki ve tarım ürünü çeşitliliği fazladır.
Bölgede ayçiçeği, zeytin, tütün, şeker pancarı, pirinç ve mısır yetiştirilir.
Bursa yöresinde ipekböcekçiliği, Yıldız dağları bölümünde besi ve ahır hayvancılığı,Güney Marmara’da kümes hayvancılığı yaygındır.
YER ALTI KAYNAKLARI: Marmara Bölgesi maden bakımından zengindir. Bursa Uludağ’da; Volfram, Balıkesir (Susurluk-Bigadiç’te) Bor minareli, Krıklareli (Hamittabat’ta) doğalgaz çıkarılır. Ayrıca mermer, demir ve linyit çıkarılır.
SANAYİ: Sanayi bakımından en gelişmiş bölgemizdir. Bölgede otomotiv, gemi yapımı, konfeksiyon, kağıt, lastik, vagon, çimento, elektronik, ilaç, şişe-cam gibi sanayi tesisleri vardır.
TURİSTİK TESİSLER: Edirne Selimiye Cami, Kırkpınar, Kapıkule Gümrük Kapısı, Çanakkale Truva, Uludağ, Kuş Gölü, Gelibolu Yarımadası Milli Parkı




Marmara Bölgesi'nin Genel ÖzeIIikleri:

1. Yükseltisi en az olan bölgedir.
2. Ekili - dikili arazi oranı %30 ile 1. sıradadır.
3. İklimler arasında geçiş özelliğine sahiptir. Bu sebepten tarım ürünleri çeşidi fazladır.
4. Genel orman dağılımında %11,5 ile 4. sıradadır.
5. Kümes hayvancılığı ve ipek böcekçiliğinde 1. sı¬radadır.
6. Nüfus ve nüfus yoğunluğu, göç alma ve şehirleşme bakımından başta gelir.
7. Sanayı tesisleri (%50) ve enerji tüketiminde 1. sıradadır.
8. Ulaşım ağının en geniş olduğu bölgedir.
9.Turizm gelirleri en yüksek olan bölgedir.
10. Kıtalar ve denizler arasında geçiş özelliğine sahiptir.
11. Marmara Bölgesi'nin yıllık sıcaklık değerleri ise,
Ortalama sıcaklık: 14 -16 °C
En sıcak ay ortalaması : 23 - 25 °C
En soğuk ay ortalaması: 5 - 6 °C
12.Marmara Bölgesi'nde yıllık yağış miktarı 600¬-700 mm olup, yağışların mevsimlere dağılışı aşağıdaki gibidir:


http://www.esentepe.k12.tr/yurdumuz/images/marmara/marmarayagis.jpg


_KleopatrA_ 8 Kasım 2009 21:04

Balıkesir

Balıkesir, Marmara ve Ege Denizi'ne kıyı veren Türkiye'nin en çok adasını bünyesinde barındıran tarihi, kültürel ve doğal güzellikleriyle gerçek bir turizm cennetidir.
http://seyahat.buneki.org/content/images/bilecik/bilecik_s.jpgBilecik

Bilecik ili, Marmara Bölgesi'nin güney doğusunda; Marmara, Karadeniz, İç Anadolu ve Ege Bölgelerinin kesim noktaları üzerinde yer alır.
http://seyahat.buneki.org/content/images/bursa/bursa_s.jpgBursa

Bursa, M.Ö. yıllardan bu yana bir çok medeniyete ve onların dinlerine beşiklik etmiş ender illerin başında gelir. İlde Müslümanlık, Hıristiyanlık ve Musevilik dinlerine ait bir çok eser hala ayaktadır ve koruma altındadır.
http://seyahat.buneki.org/content/images/canakkale/canakkale_s.jpgÇanakkale

Kıyılarıyla Avrupa ve Asya'yı birleştiren Marmara ve Ege Denizini birbirini bağlayan Çanakkale savaşlarının en kanlı muharebelerinin cereyan ettiği, çok sayıda şehitlik, anıt ve mezarlıkların bulunduğu Gelibolu Yarımadası..
http://seyahat.buneki.org/content/images/edirne/edirne_s.jpgEdirne

Edirne'nin en eski halkı, Traklar soyundan Odrisler’in yörede, Meriç ve Tunca ırmaklarının birleştiği bugünkü Edirne'nin bulunduğu yerde bir kent kurdukları bilinmektedir.
http://seyahat.buneki.org/content/images/istanbul/istanbul_s.jpgİstanbul

Başkentler başkenti olarak bilinen, önce Roma, ardından Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu ve kıtalara hükmederek büyük barış coğrafyaları yaratmış, Osmanlı İmpatatorluğuna başkentlik yapan İstanbul ..
http://seyahat.buneki.org/content/images/kirklareli/kirklareli_s.jpgKırklareli

Bir sınır kenti olan Kırklareli'nde Antik dönem, Orta Çağ, Bizans, ve Osmanlı kültürünü yansıtan birçok eserler bulunmakta olup, kıyı turizmi, kültür, karavan, kamping ve su sporları turizmi, av ve doğa turizmi..
http://seyahat.buneki.org/content/images/kocaeli/kocaeli_s.jpgKocaeli

Kocaeli, Marmara Bölgesi'nde bulunan ülkemizin önemli ticaret ve kültür merkezlerinden biridir. Kocaeli iline kültürel niteliğini kazandıran faaliyetlerden ..
http://seyahat.buneki.org/content/images/sakarya/sakarya_s.jpgSakarya

Sakarya Marmara Bölgesi'nde önemli bir turizm merkezidir. Karadeniz sahili boyunca uzanan geniş plajları başta olmak üzere gölleri, zengin orman ve yaylaları, vadi ve kanyonları, sıcak su ve içme suyu kaynakları..
http://seyahat.buneki.org/content/images/tekirdag/tekirdag_s.jpgTekirdağ

Trakların kurduğu Tekirdağ, daha sonra Pers, Roma, Bizans ve Osmanlı egemenliğinde kalmıştır.
http://seyahat.buneki.org/content/images/yalova/yalova_s.jpgYalova

Yalova ili her mevsim turizm faaliyetinin yaşanabildiği, termal turizmi, kıyı turizmi, av turizmi, spor amaçlı doğa turizmi gibi etkinliklere sahip önemli bir liman kentidir.


Misafir 10 Kasım 2009 21:35

marmara bölgesinin kültürel özellikleri


_KleopatrA_ 10 Kasım 2009 21:42

Alıntı:

Misafir adlı kullanıcıdan alıntı (Mesaj 1562407)
marmara bölgesinin kültürel özellikleri

Balıkesir

Balıkesir, Marmara ve Ege Denizi'ne kıyı veren Türkiye'nin en çok adasını bünyesinde barındıran tarihi, kültürel ve doğal güzellikleriyle gerçek bir turizm cennetidir.
http://seyahat.buneki.org/content/images/bilecik/bilecik_s.jpgBilecik

Bilecik ili, Marmara Bölgesi'nin güney doğusunda; Marmara, Karadeniz, İç Anadolu ve Ege Bölgelerinin kesim noktaları üzerinde yer alır.
http://seyahat.buneki.org/content/images/bursa/bursa_s.jpgBursa

Bursa, M.Ö. yıllardan bu yana bir çok medeniyete ve onların dinlerine beşiklik etmiş ender illerin başında gelir. İlde Müslümanlık, Hıristiyanlık ve Musevilik dinlerine ait bir çok eser hala ayaktadır ve koruma altındadır.
http://seyahat.buneki.org/content/images/canakkale/canakkale_s.jpgÇanakkale

Kıyılarıyla Avrupa ve Asya'yı birleştiren Marmara ve Ege Denizini birbirini bağlayan Çanakkale savaşlarının en kanlı muharebelerinin cereyan ettiği, çok sayıda şehitlik, anıt ve mezarlıkların bulunduğu Gelibolu Yarımadası..
http://seyahat.buneki.org/content/images/edirne/edirne_s.jpgEdirne

Edirne'nin en eski halkı, Traklar soyundan Odrisler’in yörede, Meriç ve Tunca ırmaklarının birleştiği bugünkü Edirne'nin bulunduğu yerde bir kent kurdukları bilinmektedir.
http://seyahat.buneki.org/content/images/istanbul/istanbul_s.jpgİstanbul

Başkentler başkenti olarak bilinen, önce Roma, ardından Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu ve kıtalara hükmederek büyük barış coğrafyaları yaratmış, Osmanlı İmpatatorluğuna başkentlik yapan İstanbul ..
http://seyahat.buneki.org/content/images/kirklareli/kirklareli_s.jpgKırklareli

Bir sınır kenti olan Kırklareli'nde Antik dönem, Orta Çağ, Bizans, ve Osmanlı kültürünü yansıtan birçok eserler bulunmakta olup, kıyı turizmi, kültür, karavan, kamping ve su sporları turizmi, av ve doğa turizmi..
http://seyahat.buneki.org/content/images/kocaeli/kocaeli_s.jpgKocaeli

Kocaeli, Marmara Bölgesi'nde bulunan ülkemizin önemli ticaret ve kültür merkezlerinden biridir. Kocaeli iline kültürel niteliğini kazandıran faaliyetlerden ..
http://seyahat.buneki.org/content/images/sakarya/sakarya_s.jpgSakarya

Sakarya Marmara Bölgesi'nde önemli bir turizm merkezidir. Karadeniz sahili boyunca uzanan geniş plajları başta olmak üzere gölleri, zengin orman ve yaylaları, vadi ve kanyonları, sıcak su ve içme suyu kaynakları..
http://seyahat.buneki.org/content/images/tekirdag/tekirdag_s.jpgTekirdağ

Trakların kurduğu Tekirdağ, daha sonra Pers, Roma, Bizans ve Osmanlı egemenliğinde kalmıştır.
http://seyahat.buneki.org/content/images/yalova/yalova_s.jpgYalova

Yalova ili her mevsim turizm faaliyetinin yaşanabildiği, termal turizmi, kıyı turizmi, av turizmi, spor amaçlı doğa turizmi gibi etkinliklere sahip önemli bir liman kentidir.


Misafir 14 Kasım 2009 17:24

marmara bölgesi tarihi ve kültürel özellikler


Daisy-BT 14 Kasım 2009 18:36

Alıntı:

Misafir adlı kullanıcıdan alıntı (Mesaj 1566438)
marmara bölgesi tarihi ve kültürel özellikler


Marmara Bölgesi'nde İstanbul başta olmak üzere Bursa, Edirne, Bilecik tarihi olarak büyük öneme sahiptir. Pek çok medeniyetin beşiği olan yurdumuzda bu kentler, ilk çağlardan beri çeşitli devletlere merkez olmuş, onların tarihi yapılarını halen de koruyarak barındırmaktadır.
Konu bildiğiniz gibi her kentin tek tek incelenmesiyle anlaşılabilir.
Aşağıdaki linklere tıklayıp bilgi alın ve arkadaşlarımızın eklediği mesajı inceleyin.


https://www.msxlabs.org/forum/resimlerle-fotograflarla-turkiye/101695-bursa-video.html

Edirne

Bilecik

Marmara Bölgesi - Genel Bilgi


Istanbul'un Tarihi

Istanbul'un tarihi 300 bin yıl önceye kadar uzanır. Küçükçekmece gölü kenarında bulunan Yarımburgaz mağarasında yapılan kazılarda insan kültürüne ait ilk izlere rastlanmıştır. Bu dönemde gölün çevresinde Neolitik ve Kalkolitik insanların yasadığı sanılmaktadır. Çeşitli dönemlerde yapılan kazılarda, Dudullu yakınlarında Alt Paleolitik Çağ'a, Ağaçlı yakınlarında ise, Orta Paleolitik Çağ ile Üst Paleolitik Çağ'a özgü aletlere rastlanmıştır. 5000 yıllarından itibaren başta Kadıköy Fikirtepe olmak üzere Çatalca, Dudullu, Ümraniye, Pendik, Davutpaşa, Kilyos ve Ambarlı'da yoğun bir yerleşimin başladığı sanılmaktadır. Ama bugünkü İstanbul'un temelleri M.Ö. 7. yüzyılda atılmıştır. M.S. 4. yüzyılda İmparator Constantin tarafından yeniden inşa edilip, başkent yapılmış; o günden sonra da yaklaşık 16 asır boyunca Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerinde başkentlik sıfatını sürdürmüştür. Aynı zamanda, İmparator Constantis ile birlikte Hristiyanlığın merkezlerinden biri olan İstanbul, 1453'te Osmanlılar tarafından fethedildikten sonra Müslümanların en önemli kentlerinden biri sayılmıştır.

Istanbul Tarihindeki Dönemler
  • Bizantion (M.O. 660 - M.S. 324)
Yunanistan'dan gelen Megara'lılar M.Ö. 680'lerde Marmara Denizi'ni geçerek İstanbul'a ulaştılar ve bugünkü Kadıköy'de Halkedon adını verdikleri bir kent kurdular. "Körler Ülkesi" olarak da anılan Halkedon'un halkı tarımla uğraşıyordu. M.Ö. 660'larda da Trak kökenli komutanları Bizans önderliğinde yola çıkan Mega'lıların diğer bir kolu bugünkü Sarayburnu'nun olduğu yerde başka bir kent daha kurdu. Efsaneye göre Delfi Tapınağı'ndaki kahinin öğüdüne uyarak burayı seçen Megara'lılar, komutanlarının adından hareketle, kente "Bizantion " adını verdiler. Bu yörede Megara'lılardan önce de bazı Trak toplulukları yaşadığı bilindiği için Megara'lılarla yerli halkın kaynaşmış oldukları sanılmaktadır. Pek çok istilalara uğrayan Bizantion, M.Ö. 269'da Bithynıalılar tarafından yağmalanarak ele geçirildi. M.Ö. 202'de Makedonyalılar'in tehdidinden korkarak, Bizantion Roma'dan yardım isteğinde bulundu. Bu dönemden itibaren kentte Roma İmparatorluğu'nun etkisi başlamış ve M.Ö 146'da kent Roma'nın egemenliğine girmiştir. Önceleri idari olarak varlığını sürdüren kent, daha sonra Bitinya-Pontus eyaletinin bir parçası haline gelmiştir. Böylece 700 yıllık kent devleti statüsü sona ermiştir. 73 yılında Bizantion Roma'nın Bithynia-Pontus eyaletine bağlandı. İmparator Vespasianus kentin gelişimine katkıda bulundu. 193 yılına gelindiğinde, Roma İmparatoru Septimus Severus, Partlar'in tarafını tutan Bizantion'u kuşatarak kenti yağmalayıp, surları da yıktırdı. Daha sonra ise surları yeniden inşa ettirip, kenti imar etti. Yeni binalarla sokakları düzenledi. Hipodrom inşaatını başlattı. 269'da kent bu defa Gotlar'ın saldırısına uğradı. Zafer kazanan Gotlar, deniz kıyısına yakın bir yere sütunlarını diktiler. 13'de Nicomedialılar kenti ele geçirdiler. I. Constantinus, Nicomedialilar'la yaptığı savası kazanarak kenti geri aldı.
  • Roma İmparatorluğu'nun Başkenti (324 - 395)
Bizantion Roma'nın Doğu'sunun yönetim merkezi olarak seçildi. Bu yeni konumu, kentin dünya kültürü ve siyaseti içindeki önemli rolünü de belirledi. I. Constantinus (324-337), Romalı soyluları Bizantion'a çağırarak kentin Romalı nüfusunu artırdı. Yeni başkentin konumuna yakışır bir imar hamlesi başlatıldı. Limanlar ve su tesisleri yeniden düzenlendi. Kent içi su dağıtım sistemlerinin temelleri atıldı. Savunma için yeni bir sur yaptırıldı. Septimus Severius'un başlattığı hipodrom inşaatı tamamlandı. 100 bin kişilik hipodromun genişliği 117, uzunluğu ise 480 metreydi. Hipodrom duvarlarinın üzeri çok sayıda heykelle süslüydü. En önemlisi de at heykelleriydi. Kentin Latinler tarafından istila edilmesiyle bu at heykelleri Venedik'e, San Marco Meydanı'na taşındı. Hipodrom'daki (Sultanahmet Meydanı) imparatorluk sarayı (Sultanahmet Camisi'nin bulunduğu alan) ve anıtsal ibadethaneler, akropolis (Topkapi Sarayı'nın bulunduğu yer) yapıldı. Önceleri Nea (Yeni) Roma adı ile anılan kenti, I. Constantinus kendi adıyla özdeşleştirdi. 11 Mayıs 330 tarihinde kentin adı Constantinopolis olarak ilan edildi. Önce Aya İrini, ardından 360 yılında da Ayasofya kiliselerini yaptıraran I. Constantinus, kenti Hristiyan dünyası için önemli bir merkez haline getirdi.
  • Bizans İmparatorluğu Dönemi (395 - 1453)
476'da Batı Roma'nın yıkılmasından sonra Doğu Roma İmparatorluğu, Bizans İmparatorluğu'na dönüşmüş ve İstanbul da, bu yeni imparatorluğun başkenti haline gelmiştir. 6. yüzyılın ortaları, Bizans İmparatorluğu ve İstanbul için yeni bir yükseliş döneminin başlangıcıdır. İmparator I. Jüstinyen yönetimindeki bu dönemde daha önce tahrip edilmiş olan Ayasofya bugünkü haliyle yeniden inşa edilmiş, 543'lerde kentte görülen ve nüfusun yarısının ölümüne sebep olan veba salgınının izleri silinmiştir.
7, 8 ve 9. yüzyıllar İstanbul için kuşatılma yılları oldu. Yedinci yüzyılda Sasaniler ve Avarlar'in saldırısına uğrayan kenti, sekizinci yüzyılda Bulgarlar ve Müslüman Araplar dokuzuncu yüzyılda ise Ruslar ve Bulgarlar kuşattılar. 1204'de kent Haçlılar tarafından ele geçirildi ve yağmalandı. Bu işgal ve yağma sonrasinda ortaçağın en büyük kenti 40-50.000 nüfuslu, yoksul ve harabe bir kente dönüştü. Bu dönemden sonra İstanbul sürekli küçülmeye ve fakirleşmeye başladı. Şehrin soylu ve zenginleri İznik'e göç etti. Latin İmparatorluğu sadece İstanbul ve yöresinde egemenlik kurabildi. İznik (Nikia), Trabzon ve Yunanistan'daki Epiros'ta bir Bizans muhalefeti gelişti. 1254 yılına gelindiğinde Latin İmparatorluğu çepeçevre kuşatılmıştı. Bu esnada İstanbul çok fakirleşmiş hatta Latin İmparatoru II. Baudouin ısınmak için sarayının ahşap bölümlerini yakacak olarak kullanmaya başlamıştı. Nihayet 1261 yılında Palailogos Hanedani İstanbul'u tekrar ele geçirdi ve böylece İstanbul'daki Latin dönemi sona erdi.
  • Osmanlı İmparatorluğu Dönemi (1453-1923)
Kent, 1391 yılından başlayarak Osmanlılar tarafından kuşatılmaya başlandı. 1396'da I. Bayazıd (1389-1403), Karadeniz'den gelecek yardımları önlemek için kentin Anadolu yakasına bir hisar yaptırdı. Kenti almaya kararlı olan II. Mehmed de (1451-1481), Bizans'a Kuzey'den gelecek yardımları her iki taraftan Boğaz'ı tutarak önlemek için bu defa kentin Avrupa yakasına Rumeli Hisarı'nı inşa ettirdi. İstanbul'un fetih hazırlıkları bir yıl önceden başlatıldı. Kuşatma için gerekli olan çok büyük toplar döktürüldü. 16 kadırgadan oluşan güçlü bir donanma oluşturuldu. Asker sayisi iki kat arttırıldı. Bizansın yardım almasını engellemek için yardım yolları kontrol altına alındı. Ceneviz'lilerin elinde bulunan Galata'nın da savas esnasında tarafsız kalması sağlandı. 2 Nisan 1453 tarihinde ilk Osmanlı öncü kuvvetleri İstanbul önlerinde görüldü. Böylece kuşatma başladı. İki aya yakın süren bu kuşatma dönemi 29 Mayıs 1453 günü sabaha karşı başlayıp, öğleden sonra kentin ele geçirilmesiyle tamamlandı. Bu tarihten itibaren İstanbul bir Osmanlı kenti oldu.
Fetihten sonra şehrin kalkındırılması için yeni iskan bölgeleri oluşturuldu. Bizans'in son dönemlerinde görkemini yitirmiş olan kentte, öncelikle eskiden kalma binalar ve surlar onarılmaya başlandı. Bizans altyapıları üzerinde Osmanlı'nın temel kurumlarının binaları yükselmeye başladı. Büyük su sarnıçlarının da korunması sağlandı. Osmanlı kimliğine uygun bir gelişme gösteren İstanbul artık imparatorluğun başkenti idi. Nüfusu artırmaya yönelik bu iskan ve sürgünlerle oluşan mahalleler daha sonraki Istanbul idari yapısının temelini oluşturdu. 1459'da İstanbul her biri farklı demografik özellikler taşıyan dört idari birime ayrıldı. Bunlardan biri idarenin merkezinin olduğu Suriçi, diğer üçü ise surdışında yeralan ve "Bilad-i Selase" olarak adlandırılan Eyüp (Büyük ve Küçük Çekmece, Çatalca ve Silivri dahil), Galata ve Üsküdar idi. 1457 sonunda eski başkent Edirne'nin uğradığı büyük yangınla şehre yeni göçmenler geldi ve şehir oldukça şenlendi. İstanbul, fetihten elli yıl sonra Avrupa'nın en büyük şehri haline geldi. 16. yüzyıla büyük bir şehir olarak giren İstanbul, Küçük Kıyamet olarak anılan 14 Eylül 1509 depreminde çok zarar gördü. 8 Şiddetinde olduğu tahmin edilen ve artçı sarsıntıları 45 gün süren depremde binlerce bina yıkıldı, binlerce kişi öldü.
İstanbul, 1510'da Sultan II. Beyazıd tarafından 80.000 kişinin istihdamıyla neredeyse yeniden kuruldu. Bu yüzden günümüze gelebilen eserlerin büyük çoğunluğu bu devirden kalmıştır. 1520-1566 yılları arasında Kanuni Sultan Süleyman yönetiminde İstanbul birçok değerli esere ve izleri günümüze kadar ulasan bir kent planına kavuşarak, gelişmiştir. Bu dönemde özellikle Mimar Sinan imzalı birbirinden değerli çok sayıda eser inşa edilmiştir. Veba salgını, yangınlar ve sellere rağmen Kanuni dönemi İstanbul için tam bir yükseliş dönemi sayılmıştır. Lale Devri olarak da anılan Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'nın sadrazamliğındaki 1718-1730 yılları, itfaiye teskilatının kurulması, ilk matbaanın açılması ve çesitli fabrikaların inşasıyla İstanbul'un değişmeye başladığı dönemdir. 3 Kasım 1839'da Topkapı Sarayı'nın Gülhane Bahçesi'nde okunarak halka ilan edilen Tanzimat Fermani ile İstanbul'da yeni bir dönem açıldı. Batılılaşma sürecinin hızlandığı bu dönemde İstanbul'da mimariden yaşama tarzına, eğitim kuruluşlarından sanayi kuruluşlarına kadar birçok alanda yenilikler yaşandı.
Bu dönemde şehir yeni alanlara doğru genişlemeye başladı. Suriçi Bakirköy yönünde, Galata ise Teşvikiye yönünde yayılırken; Boğaziçi'nde Sarıyer'e iskan hızlandı. Anadolu yakası ise bir taraftan Bostancı, diğer taraftan Beykoz'a doğru büyüdü. Bu yıllar, altyapı ve kent hizmetlerinde de önemli gelişmelere sahne oldu. Haliç üzerine köprü yapılması, tünel (metro), Rumeli Demiryolu, kent içi deniz tasımacılığı yapan Şirket-i Hayriye'nin açılması, Şehremaneti (Belediye) örgütünün diğer belediye dairelerinin kurulması, ilk telgraf hattinin çekilmesi, Zaptiye Nezareti'nin kurulması ve ona bağlı karakolların açılması, Vakıf Gureba Hastanesi'nin hizmete girmesi ve Atlı Tramvay Şirketi bu gelişmelerin sadece bazılarıdır. 23 Aralık 1876'da I. Meşrutiyet ve 24 Temmuz 1908'de II. Meşrutiyet ilanlarına sahne olan ve halk arasında "Üçyüzon Depremi" denen 1894 depreminde büyük zarar gören İstanbul', II. Dünya Savaşı'nın ardından 13 Kasım 1918'de İtilaf Devletleri donanmasınca işgal edildi.
1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuyla İstanbul'un başkent dönemi sona erdi.



Alıntı:

_KleopatrA_ adlı kullanıcıdan alıntı (Mesaj 1562425)
Balıkesir

Balıkesir, Marmara ve Ege Denizi'ne kıyı veren Türkiye'nin en çok adasını bünyesinde barındıran tarihi, kültürel ve doğal güzellikleriyle gerçek bir turizm cennetidir.
http://seyahat.buneki.org/content/images/bilecik/bilecik_s.jpgBilecik

Bilecik ili, Marmara Bölgesi'nin güney doğusunda; Marmara, Karadeniz, İç Anadolu ve Ege Bölgelerinin kesim noktaları üzerinde yer alır.
http://seyahat.buneki.org/content/images/bursa/bursa_s.jpgBursa

Bursa, M.Ö. yıllardan bu yana bir çok medeniyete ve onların dinlerine beşiklik etmiş ender illerin başında gelir. İlde Müslümanlık, Hıristiyanlık ve Musevilik dinlerine ait bir çok eser hala ayaktadır ve koruma altındadır.
http://seyahat.buneki.org/content/images/canakkale/canakkale_s.jpgÇanakkale

Kıyılarıyla Avrupa ve Asya'yı birleştiren Marmara ve Ege Denizini birbirini bağlayan Çanakkale savaşlarının en kanlı muharebelerinin cereyan ettiği, çok sayıda şehitlik, anıt ve mezarlıkların bulunduğu Gelibolu Yarımadası..
http://seyahat.buneki.org/content/images/edirne/edirne_s.jpgEdirne

Edirne'nin en eski halkı, Traklar soyundan Odrisler’in yörede, Meriç ve Tunca ırmaklarının birleştiği bugünkü Edirne'nin bulunduğu yerde bir kent kurdukları bilinmektedir.
http://seyahat.buneki.org/content/images/istanbul/istanbul_s.jpgİstanbul

Başkentler başkenti olarak bilinen, önce Roma, ardından Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu ve kıtalara hükmederek büyük barış coğrafyaları yaratmış, Osmanlı İmpatatorluğuna başkentlik yapan İstanbul ..
http://seyahat.buneki.org/content/images/kirklareli/kirklareli_s.jpgKırklareli

Bir sınır kenti olan Kırklareli'nde Antik dönem, Orta Çağ, Bizans, ve Osmanlı kültürünü yansıtan birçok eserler bulunmakta olup, kıyı turizmi, kültür, karavan, kamping ve su sporları turizmi, av ve doğa turizmi..
http://seyahat.buneki.org/content/images/kocaeli/kocaeli_s.jpgKocaeli

Kocaeli, Marmara Bölgesi'nde bulunan ülkemizin önemli ticaret ve kültür merkezlerinden biridir. Kocaeli iline kültürel niteliğini kazandıran faaliyetlerden ..
http://seyahat.buneki.org/content/images/sakarya/sakarya_s.jpgSakarya

Sakarya Marmara Bölgesi'nde önemli bir turizm merkezidir. Karadeniz sahili boyunca uzanan geniş plajları başta olmak üzere gölleri, zengin orman ve yaylaları, vadi ve kanyonları, sıcak su ve içme suyu kaynakları..
http://seyahat.buneki.org/content/images/tekirdag/tekirdag_s.jpgTekirdağ

Trakların kurduğu Tekirdağ, daha sonra Pers, Roma, Bizans ve Osmanlı egemenliğinde kalmıştır.
http://seyahat.buneki.org/content/images/yalova/yalova_s.jpgYalova

Yalova ili her mevsim turizm faaliyetinin yaşanabildiği, termal turizmi, kıyı turizmi, av turizmi, spor amaçlı doğa turizmi gibi etkinliklere sahip önemli bir liman kentidir.



Misafir 16 Kasım 2009 20:41

ödevime yardım ettigginiz için teşekkürler bu arada marmara bölgesinin önemli olan bir şeyi daha vardır ayçiçegi ddir


Misafir 22 Kasım 2009 15:04

istanbulun kültürel özellikleri arasındaki benzerlik ve farklılıklar nelerdir?


Daisy-BT 22 Kasım 2009 17:05

Alıntı:

Misafir adlı kullanıcıdan alıntı (Mesaj 1576111)
istanbulun kültürel özellikleri arasındaki benzerlik ve farklılıklar nelerdir?


Sorunuz anlaşılır değil. İstanbul hakkında aşağıdaki yazılanları okuyun, linklerden de Marmara Bölgesindeki diğer iller hakkında bilgi alın.



Alıntı:

Daisy-BT adlı kullanıcıdan alıntı (Mesaj 1566531)
Marmara Bölgesi'nde İstanbul başta olmak üzere Bursa, Edirne, Bilecik tarihi olarak büyük öneme sahiptir. Pek çok medeniyetin beşiği olan yurdumuzda bu kentler, ilk çağlardan beri çeşitli devletlere merkez olmuş, onların tarihi yapılarını halen de koruyarak barındırmaktadır.
Konu bildiğiniz gibi her kentin tek tek incelenmesiyle anlaşılabilir.
Aşağıdaki linklere tıklayıp bilgi alın ve arkadaşlarımızın eklediği mesajı inceleyin.


https://www.msxlabs.org/forum/resimlerle-fotograflarla-turkiye/101695-bursa-video.html

Edirne

Bilecik

Marmara Bölgesi - Genel Bilgi


Istanbul'un Tarihi

Istanbul'un tarihi 300 bin yıl önceye kadar uzanır. Küçükçekmece gölü kenarında bulunan Yarımburgaz mağarasında yapılan kazılarda insan kültürüne ait ilk izlere rastlanmıştır. Bu dönemde gölün çevresinde Neolitik ve Kalkolitik insanların yasadığı sanılmaktadır. Çeşitli dönemlerde yapılan kazılarda, Dudullu yakınlarında Alt Paleolitik Çağ'a, Ağaçlı yakınlarında ise, Orta Paleolitik Çağ ile Üst Paleolitik Çağ'a özgü aletlere rastlanmıştır. 5000 yıllarından itibaren başta Kadıköy Fikirtepe olmak üzere Çatalca, Dudullu, Ümraniye, Pendik, Davutpaşa, Kilyos ve Ambarlı'da yoğun bir yerleşimin başladığı sanılmaktadır. Ama bugünkü İstanbul'un temelleri M.Ö. 7. yüzyılda atılmıştır. M.S. 4. yüzyılda İmparator Constantin tarafından yeniden inşa edilip, başkent yapılmış; o günden sonra da yaklaşık 16 asır boyunca Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerinde başkentlik sıfatını sürdürmüştür. Aynı zamanda, İmparator Constantis ile birlikte Hristiyanlığın merkezlerinden biri olan İstanbul, 1453'te Osmanlılar tarafından fethedildikten sonra Müslümanların en önemli kentlerinden biri sayılmıştır.

Istanbul Tarihindeki Dönemler
  • Bizantion (M.O. 660 - M.S. 324)
Yunanistan'dan gelen Megara'lılar M.Ö. 680'lerde Marmara Denizi'ni geçerek İstanbul'a ulaştılar ve bugünkü Kadıköy'de Halkedon adını verdikleri bir kent kurdular. "Körler Ülkesi" olarak da anılan Halkedon'un halkı tarımla uğraşıyordu. M.Ö. 660'larda da Trak kökenli komutanları Bizans önderliğinde yola çıkan Mega'lıların diğer bir kolu bugünkü Sarayburnu'nun olduğu yerde başka bir kent daha kurdu. Efsaneye göre Delfi Tapınağı'ndaki kahinin öğüdüne uyarak burayı seçen Megara'lılar, komutanlarının adından hareketle, kente "Bizantion " adını verdiler. Bu yörede Megara'lılardan önce de bazı Trak toplulukları yaşadığı bilindiği için Megara'lılarla yerli halkın kaynaşmış oldukları sanılmaktadır. Pek çok istilalara uğrayan Bizantion, M.Ö. 269'da Bithynıalılar tarafından yağmalanarak ele geçirildi. M.Ö. 202'de Makedonyalılar'in tehdidinden korkarak, Bizantion Roma'dan yardım isteğinde bulundu. Bu dönemden itibaren kentte Roma İmparatorluğu'nun etkisi başlamış ve M.Ö 146'da kent Roma'nın egemenliğine girmiştir. Önceleri idari olarak varlığını sürdüren kent, daha sonra Bitinya-Pontus eyaletinin bir parçası haline gelmiştir. Böylece 700 yıllık kent devleti statüsü sona ermiştir. 73 yılında Bizantion Roma'nın Bithynia-Pontus eyaletine bağlandı. İmparator Vespasianus kentin gelişimine katkıda bulundu. 193 yılına gelindiğinde, Roma İmparatoru Septimus Severus, Partlar'in tarafını tutan Bizantion'u kuşatarak kenti yağmalayıp, surları da yıktırdı. Daha sonra ise surları yeniden inşa ettirip, kenti imar etti. Yeni binalarla sokakları düzenledi. Hipodrom inşaatını başlattı. 269'da kent bu defa Gotlar'ın saldırısına uğradı. Zafer kazanan Gotlar, deniz kıyısına yakın bir yere sütunlarını diktiler. 13'de Nicomedialılar kenti ele geçirdiler. I. Constantinus, Nicomedialilar'la yaptığı savası kazanarak kenti geri aldı.
  • Roma İmparatorluğu'nun Başkenti (324 - 395)
Bizantion Roma'nın Doğu'sunun yönetim merkezi olarak seçildi. Bu yeni konumu, kentin dünya kültürü ve siyaseti içindeki önemli rolünü de belirledi. I. Constantinus (324-337), Romalı soyluları Bizantion'a çağırarak kentin Romalı nüfusunu artırdı. Yeni başkentin konumuna yakışır bir imar hamlesi başlatıldı. Limanlar ve su tesisleri yeniden düzenlendi. Kent içi su dağıtım sistemlerinin temelleri atıldı. Savunma için yeni bir sur yaptırıldı. Septimus Severius'un başlattığı hipodrom inşaatı tamamlandı. 100 bin kişilik hipodromun genişliği 117, uzunluğu ise 480 metreydi. Hipodrom duvarlarinın üzeri çok sayıda heykelle süslüydü. En önemlisi de at heykelleriydi. Kentin Latinler tarafından istila edilmesiyle bu at heykelleri Venedik'e, San Marco Meydanı'na taşındı. Hipodrom'daki (Sultanahmet Meydanı) imparatorluk sarayı (Sultanahmet Camisi'nin bulunduğu alan) ve anıtsal ibadethaneler, akropolis (Topkapi Sarayı'nın bulunduğu yer) yapıldı. Önceleri Nea (Yeni) Roma adı ile anılan kenti, I. Constantinus kendi adıyla özdeşleştirdi. 11 Mayıs 330 tarihinde kentin adı Constantinopolis olarak ilan edildi. Önce Aya İrini, ardından 360 yılında da Ayasofya kiliselerini yaptıraran I. Constantinus, kenti Hristiyan dünyası için önemli bir merkez haline getirdi.
  • Bizans İmparatorluğu Dönemi (395 - 1453)
476'da Batı Roma'nın yıkılmasından sonra Doğu Roma İmparatorluğu, Bizans İmparatorluğu'na dönüşmüş ve İstanbul da, bu yeni imparatorluğun başkenti haline gelmiştir. 6. yüzyılın ortaları, Bizans İmparatorluğu ve İstanbul için yeni bir yükseliş döneminin başlangıcıdır. İmparator I. Jüstinyen yönetimindeki bu dönemde daha önce tahrip edilmiş olan Ayasofya bugünkü haliyle yeniden inşa edilmiş, 543'lerde kentte görülen ve nüfusun yarısının ölümüne sebep olan veba salgınının izleri silinmiştir.
7, 8 ve 9. yüzyıllar İstanbul için kuşatılma yılları oldu. Yedinci yüzyılda Sasaniler ve Avarlar'in saldırısına uğrayan kenti, sekizinci yüzyılda Bulgarlar ve Müslüman Araplar dokuzuncu yüzyılda ise Ruslar ve Bulgarlar kuşattılar. 1204'de kent Haçlılar tarafından ele geçirildi ve yağmalandı. Bu işgal ve yağma sonrasinda ortaçağın en büyük kenti 40-50.000 nüfuslu, yoksul ve harabe bir kente dönüştü. Bu dönemden sonra İstanbul sürekli küçülmeye ve fakirleşmeye başladı. Şehrin soylu ve zenginleri İznik'e göç etti. Latin İmparatorluğu sadece İstanbul ve yöresinde egemenlik kurabildi. İznik (Nikia), Trabzon ve Yunanistan'daki Epiros'ta bir Bizans muhalefeti gelişti. 1254 yılına gelindiğinde Latin İmparatorluğu çepeçevre kuşatılmıştı. Bu esnada İstanbul çok fakirleşmiş hatta Latin İmparatoru II. Baudouin ısınmak için sarayının ahşap bölümlerini yakacak olarak kullanmaya başlamıştı. Nihayet 1261 yılında Palailogos Hanedani İstanbul'u tekrar ele geçirdi ve böylece İstanbul'daki Latin dönemi sona erdi.
  • Osmanlı İmparatorluğu Dönemi (1453-1923)
Kent, 1391 yılından başlayarak Osmanlılar tarafından kuşatılmaya başlandı. 1396'da I. Bayazıd (1389-1403), Karadeniz'den gelecek yardımları önlemek için kentin Anadolu yakasına bir hisar yaptırdı. Kenti almaya kararlı olan II. Mehmed de (1451-1481), Bizans'a Kuzey'den gelecek yardımları her iki taraftan Boğaz'ı tutarak önlemek için bu defa kentin Avrupa yakasına Rumeli Hisarı'nı inşa ettirdi. İstanbul'un fetih hazırlıkları bir yıl önceden başlatıldı. Kuşatma için gerekli olan çok büyük toplar döktürüldü. 16 kadırgadan oluşan güçlü bir donanma oluşturuldu. Asker sayisi iki kat arttırıldı. Bizansın yardım almasını engellemek için yardım yolları kontrol altına alındı. Ceneviz'lilerin elinde bulunan Galata'nın da savas esnasında tarafsız kalması sağlandı. 2 Nisan 1453 tarihinde ilk Osmanlı öncü kuvvetleri İstanbul önlerinde görüldü. Böylece kuşatma başladı. İki aya yakın süren bu kuşatma dönemi 29 Mayıs 1453 günü sabaha karşı başlayıp, öğleden sonra kentin ele geçirilmesiyle tamamlandı. Bu tarihten itibaren İstanbul bir Osmanlı kenti oldu.
Fetihten sonra şehrin kalkındırılması için yeni iskan bölgeleri oluşturuldu. Bizans'in son dönemlerinde görkemini yitirmiş olan kentte, öncelikle eskiden kalma binalar ve surlar onarılmaya başlandı. Bizans altyapıları üzerinde Osmanlı'nın temel kurumlarının binaları yükselmeye başladı. Büyük su sarnıçlarının da korunması sağlandı. Osmanlı kimliğine uygun bir gelişme gösteren İstanbul artık imparatorluğun başkenti idi. Nüfusu artırmaya yönelik bu iskan ve sürgünlerle oluşan mahalleler daha sonraki Istanbul idari yapısının temelini oluşturdu. 1459'da İstanbul her biri farklı demografik özellikler taşıyan dört idari birime ayrıldı. Bunlardan biri idarenin merkezinin olduğu Suriçi, diğer üçü ise surdışında yeralan ve "Bilad-i Selase" olarak adlandırılan Eyüp (Büyük ve Küçük Çekmece, Çatalca ve Silivri dahil), Galata ve Üsküdar idi. 1457 sonunda eski başkent Edirne'nin uğradığı büyük yangınla şehre yeni göçmenler geldi ve şehir oldukça şenlendi. İstanbul, fetihten elli yıl sonra Avrupa'nın en büyük şehri haline geldi. 16. yüzyıla büyük bir şehir olarak giren İstanbul, Küçük Kıyamet olarak anılan 14 Eylül 1509 depreminde çok zarar gördü. 8 Şiddetinde olduğu tahmin edilen ve artçı sarsıntıları 45 gün süren depremde binlerce bina yıkıldı, binlerce kişi öldü.
İstanbul, 1510'da Sultan II. Beyazıd tarafından 80.000 kişinin istihdamıyla neredeyse yeniden kuruldu. Bu yüzden günümüze gelebilen eserlerin büyük çoğunluğu bu devirden kalmıştır. 1520-1566 yılları arasında Kanuni Sultan Süleyman yönetiminde İstanbul birçok değerli esere ve izleri günümüze kadar ulasan bir kent planına kavuşarak, gelişmiştir. Bu dönemde özellikle Mimar Sinan imzalı birbirinden değerli çok sayıda eser inşa edilmiştir. Veba salgını, yangınlar ve sellere rağmen Kanuni dönemi İstanbul için tam bir yükseliş dönemi sayılmıştır. Lale Devri olarak da anılan Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'nın sadrazamliğındaki 1718-1730 yılları, itfaiye teskilatının kurulması, ilk matbaanın açılması ve çesitli fabrikaların inşasıyla İstanbul'un değişmeye başladığı dönemdir. 3 Kasım 1839'da Topkapı Sarayı'nın Gülhane Bahçesi'nde okunarak halka ilan edilen Tanzimat Fermani ile İstanbul'da yeni bir dönem açıldı. Batılılaşma sürecinin hızlandığı bu dönemde İstanbul'da mimariden yaşama tarzına, eğitim kuruluşlarından sanayi kuruluşlarına kadar birçok alanda yenilikler yaşandı.
Bu dönemde şehir yeni alanlara doğru genişlemeye başladı. Suriçi Bakirköy yönünde, Galata ise Teşvikiye yönünde yayılırken; Boğaziçi'nde Sarıyer'e iskan hızlandı. Anadolu yakası ise bir taraftan Bostancı, diğer taraftan Beykoz'a doğru büyüdü. Bu yıllar, altyapı ve kent hizmetlerinde de önemli gelişmelere sahne oldu. Haliç üzerine köprü yapılması, tünel (metro), Rumeli Demiryolu, kent içi deniz tasımacılığı yapan Şirket-i Hayriye'nin açılması, Şehremaneti (Belediye) örgütünün diğer belediye dairelerinin kurulması, ilk telgraf hattinin çekilmesi, Zaptiye Nezareti'nin kurulması ve ona bağlı karakolların açılması, Vakıf Gureba Hastanesi'nin hizmete girmesi ve Atlı Tramvay Şirketi bu gelişmelerin sadece bazılarıdır. 23 Aralık 1876'da I. Meşrutiyet ve 24 Temmuz 1908'de II. Meşrutiyet ilanlarına sahne olan ve halk arasında "Üçyüzon Depremi" denen 1894 depreminde büyük zarar gören İstanbul', II. Dünya Savaşı'nın ardından 13 Kasım 1918'de İtilaf Devletleri donanmasınca işgal edildi.
1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuyla İstanbul'un başkent dönemi sona erdi.



Misafir 22 Kasım 2009 18:38

Tamam analadık ta şu marmara bölgesinin kültürünü eğitimini ulaşımının cevapını gönderin çok ihtiyacım var lütfannnnnnnnnnnnnnnnnn.


Misafir 23 Kasım 2009 19:21

Marmara bölgesinin kültürel özellikleri nelerdir?
 
alahh aşkına lütfen cvp verin camiilerde kültürel özelliğe giriyormu????lütfen acillllllll


Misafir 23 Kasım 2009 21:17

marmara bölgesinin kültürel özellikleri
 
marmara bölgesinin kültürel özellikleri istiyorum arıyorum arıyorum ama bulamıyorum.


Misafir 1 Aralık 2009 15:43

Alıntı:

istanbulun kulturel ozellikleri

3 tane kulterel oelllık verırmısınız

Alıntı:

istanbulun kulturel ozellikleri

istanbuldan 3 tane kültürel verirmisiniz

Alıntı:

istanbulun kulturel ozellikleri

istanbuldan 3 tane kültürel verirmisiniz


Misafir 1 Aralık 2009 19:36

Marmara Bölgesi'nin kültürel özellikleri nelerdir?
 
yaaaaaaaaaa marmara bölgesinin kültrel özelliklerini sölyler misi çook acil


Misafir 1 Aralık 2009 19:47

MARMARA BÖLGESİNİ KÜLTÜREL ÖZERLİKLERİ NEDİR? LÜTFEN ACİL
-


Misafir 2 Aralık 2009 17:37

Marmara Bölgesi'nin kültürel özellikleri nelerdir?
 
marmara bölgesinin kültürel özellikleri nelerdir


Misafir 8 Aralık 2009 10:32

akdeniz bölgesi tarihi güzellikleri nelerdir

Marmara Bölgesi'nin Genel Özellikleri:

1. Yükseltisi en az olan bölgedir.
2. Ekili - dikili arazi oranı %30 ile 1. sıradadır.
3. İklimler arasında geçiş özelliğine sahiptir. Bu sebepten tarım ürünleri çeşidi fazladır.
4. Genel orman dağılımında %11,5 ile 4. sıradadır.
5. Kümes hayvancılığı ve ipek böcekçiliğinde 1. sıradadır.
6. Nüfus ve nüfus yoğunluğu, göç alma ve şehirleşme bakımından başta gelir.
7. Sanayi tesisleri (%50) ve enerji tüketiminde 1. sıradadır.
8. Ulaşım ağının en geniş olduğu bölgedir.
9.Turizm gelirleri en yüksek olan bölgedir.
10. Kıtalar ve denizler arasında geçiş özelliğine sahiptir.
11. Marmara Bölgesi'nin yıllık sıcaklık değerleri ise,
Ortalama sıcaklık: 14 -16 °C
En sıcak ay ortalaması : 23 - 25 °C
En soğuk ay ortalaması: 5 - 6 °C


ener 8 Aralık 2009 11:15

Alıntı:

Misafir adlı kullanıcıdan alıntı (Mesaj 1596047)
akdeniz bölgesi tarihi güzellikleri nelerdir

Marmara Bölgesi'nin Genel Özellikleri:

1. Yükseltisi en az olan bölgedir.
2. Ekili - dikili arazi oranı %30 ile 1. sıradadır.
3. İklimler arasında geçiş özelliğine sahiptir. Bu sebepten tarım ürünleri çeşidi fazladır.
4. Genel orman dağılımında %11,5 ile 4. sıradadır.
5. Kümes hayvancılığı ve ipek böcekçiliğinde 1. sıradadır.
6. Nüfus ve nüfus yoğunluğu, göç alma ve şehirleşme bakımından başta gelir.
7. Sanayi tesisleri (%50) ve enerji tüketiminde 1. sıradadır.
8. Ulaşım ağının en geniş olduğu bölgedir.
9.Turizm gelirleri en yüksek olan bölgedir.
10. Kıtalar ve denizler arasında geçiş özelliğine sahiptir.
11. Marmara Bölgesi'nin yıllık sıcaklık değerleri ise,
Ortalama sıcaklık: 14 -16 °C
En sıcak ay ortalaması : 23 - 25 °C
En soğuk ay ortalaması: 5 - 6 °C


AKDENİZ BÖLGESİ
Bölge turizmden elde edilen gelirler bakımından 3. sıradadır.
Burdur'da İnsuyu mağarası, Alanya'da Damlataş mağarası, Tarsus'ta Yedi uyuyanlar mağarası, Antalya yakınlarında Karain mağarası, Düden, Manavgat Kurşunlu ve Tarsus şelaleri, Mersin'deki Cennet ve Cehennem obrukları ve Dilek kuyu mağarası bölgede yer alan ve turizm faaliyetlerine neden olan karstik şekillerdir.
Ayrıca yazın erken başlaması deniz turizminin de erken başlamasına ve gelişmesine neden olmuştur. Bütün Akdeniz kıyıları boyunca turistik tesisler kurulmuştur ve kurulmaktadır. Akdeniz Bölgesi'nde Olimpos - Beydağları Sahil,Güllük Dağı (Termessos), Kovada Gölü, Kızıldağ, Köprülü Kanyon ve Karatepe - Aslantaş milli parkları bulunur.
Antalya'da her yıl düzenlenen Altın Portakal Film Festivali ile Mersin Moda ve Tekstil Fuarı da önemli turizm etkinliklerindendir.


Misafir 9 Aralık 2009 15:29

yha arkadaşlar benim osmanlı zamanında istanbulun kültürünü bulmam gerek çok acil bana yardım ederseniz çok sewinirim lütfen çok kötü durumdayım ödewimi vermem lazım


ener 9 Aralık 2009 18:24

Alıntı:

Misafir adlı kullanıcıdan alıntı (Mesaj 1598073)
yha arkadaşlar benim osmanlı zamanında istanbulun kültürünü bulmam gerek çok acil bana yardım ederseniz çok sewinirim lütfen çok kötü durumdayım ödewimi vermem lazım


Fatih Sultan Mehmet Döneminde İstanbul'da Kültürel ve Sosyal Müesseseleler
izafet.Com - Fatih Sultan Mehmet Döneminde İstanbul'da Kültürel ve Sosyal Müesseseleler
Bir taraftan İstanbul nüfusunu çoğaltmak, ticari ve iktisadi faaliyeti arttırmak için çalışırken diğer taraftan da yeni Türk eserleriyle şehrin kültürel ve sosyal sahada inkişafına gayret edilmekte idi; bunun için başta pâdişâh ile vezirleri oldukları halde kudreti müsait olanlar tarafından istanbul'un muhtelif semtlerinde, cami, medrese, imaret, han, hamam, hastahane bedesten vesaire gibi eserler vücuda getirilmiştir. Mimarisine dokunulmadan Ayasofya Kilisesi tamir edilerek bir minare ilavesiyle cami yapılmıştır.
Fatih Sultan Mehmet fetihten 10 sene sonra yani 867 H. 1462 M. de camiini yaptırmaya başlamış ve 8 senede (875 H. 1470 M.) sona ermiştir; bu cami yeri İstanbul'un ikinci tepesi üzerinde bulunup bunun yerinde harap bir halde Rumların Havariyun Kilisesi ve Bizans imparatorlarının mezarları vardı. Camiin etrafına dördü kuzeye ve dördü güneye tesadüf etmek üzere sekiz medrese ile tetimmeleri ve imaret ve hastahânesini yaptırdı. Mahmud Paşa kendi adına olan cami, imaret ve hamamını, İshak Paşa, Gedik Ahmet Paşa ve Karamanî Mehmet Paşa ve şâirleri de ilmî ve içtimaî eserlerini vücuda getirdiler. Bugün İstanbul'un en işlek yerindeki Kapalıçarşı ile Bedesten de Fatih Sultan Mehmet zamanında yaptırılmıştır.
Fatih Sultan Mehmed sûr dahilinde ilk defa Ayasofya odalarını medreseye çevirdiği gibi sûr haricinde de bugün Eyüp dediğimiz mahalde peygamberimizin eshabından Halid ibn-i Zeyd Ebu Eyyüb Ensârî'nin kabrinin yanına bir cami ile bir de medrese yaptırarak az zamanda buranın sür'atle îmarını temin etmiş, dini bir kudsiyetle Eyüp semti kısa bir müddet içinde bir şehir halini almış ve Havass-ı Kostantiniyye ismiyle burası Eyüp kadılığı olmuştur.


Misafir 10 Aralık 2009 13:44

bnce buu cewabı yazınnnn ben bunu yazdımm öğrt çoooooooooookk beğendi kısa ve öz olmus cevabın dedi:ayçiçeği denince akla hemen marmara bölgesi gelir.marmara bölgesini sadece ayçiçeği değil aynı zamanda,kırkpınar güreşleri veya da kılıçkalkan ekiplerini hiç izlediniz mi ? işte bunlarda marmara bölgesini simgelrr.farklı kültürler bu bölgede öyle iç içe girmiştirr ki günlük yaşantımızda da her birinin izlerini bulabilirizzz arkadaslar eğer beğendiyseniz yazınn benden bukadar :D


Misafir 15 Aralık 2009 21:19

Marmara Bölgesi'nin kültürel özellikleri nelerdir?
 
marmara bölgesinin kültürel özellikleri


Misafir 16 Aralık 2009 16:05

marmabölgeis ikilmi çok güzeldir ve doğayla iç içe bir yerdir


Misafir 16 Aralık 2009 18:13

istanbul ve zonguldak arasındaki benzerlikler vegfarklılıklar nelerdir?


Misafir 22 Aralık 2009 18:02

marmara bölgesinin tarihi ve kültürel eserleri nelerdir
 
bu soruyu kesinlikle cevaplamanız lazımmmmmmmmmmmmmmm
öödevvvvvvvvvvvvvvvv


Misafir 26 Aralık 2009 11:33

Bölgenin fazla engebeli olmaması nedeniyle, yüzölçümüne göre ekli-dikili arazinin en geniş alan kapladığı bölgedir. Tarımsal ürün çeşitliliğinin en fazla olduğu bölge olmasında yükselti azlığı ve çeşitli iklimlerin geçiş alanında bulunması etkili olmuştur. Modern tarım yöntemleri kullanıldığından, elde edilen verim yüksektir. Ancak tüketici nüfus fazlalığı nedeniyle tarım ürünleri bölge gereksinimini karşılayamaz.



Tarım Ürünleri



Buğday : Trakya’da Ergene Bölümü’nde yoğun olarak yetiştirilir. Bölge, üretimde İç Anadolu’dan sonar 2. sırada yer alır.



Ayçiçeği : Tohumlarından yağ elde etmek için yetiştirilir. Türkiye üretiminin % 80 ini bu bölge karşılar. Ergene ve Güney Marmara Bölümleri’nde ekimi yoğunlaşır.



Şekerpancarı : Trakya, Güney Marmara ve Adapazarı ovalarında ekim yapılır.



Tütün : Bölge, Türkiye üretiminde 3. sırayı alır. Bursa, Balıkesir, Adapazarı’nda ekimi yoğunlaşır.



Mısır : Bölge, üretimde Karadeniz’den sonra 2. sırayı alır. Adapazarı ve Bursa önemli ekim alanlarıdır.



Pirinç : Meriç ovalarında ekimi yoğunlaşır. Edirne bölge üretiminde ilk sırayı alır.



Şerbetçi otu : Bira sanayinde tad ve koku verici olarak kullanılır. Bilecik Yöresi’nde ekimi yapılır.



Zeytin : Güney Marmara Bölümü’nde Gemlik ve Mudanya Yöresi’nde üretimi yoğunlaşır. Bölge, üretimde Ege’den sonar 2. sırayı alır. İri kalitede sofralık zeytin yetiştirilir.


Misafir 17 Ocak 2010 21:03

şivesi,yemekleri,çocuk oyunları,giyimi,halk oyunları...


Misafir 11 Şubat 2010 22:41

tam olarak ney arkadaşlar


Misafir 23 Şubat 2010 16:00

marmara bölgesi ile doğu anadolu bölgesi arasındaki kültürel farklılıklar nelerdir?
lütfen söleyin


Misafir 23 Şubat 2010 16:22

hiç bulamıyorum


Misafir 15 Mart 2010 16:17

istanbulun kürtürel özellikleri


Misafir 17 Nisan 2010 10:58

Marmara bölgesi nin kültürel özellikleri nedir?
 
Marmara bölgesinin kültürel özelliklerini arıyorum ama çıkmıyor


Efulim 17 Nisan 2010 11:43

Alıntı:

Misafir adlı kullanıcıdan alıntı (Mesaj 1759439)
Marmara bölgesinin kültürel özelliklerini arıyorum ama çıkmıyor

Linki inceleyiniz ;

Marmara Bölgesi - Genel Bilgi


Misafir 21 Nisan 2010 12:19

bizim ögretmen performans olarak istiyor


Misafir 28 Ekim 2010 19:41

topkapı sarayı kız kulesi fatih sultan mehmet cami


Misafir 4 Kasım 2010 15:12

çok güzel olmuş başka şeylerde yazılsın


Misafir 5 Ocak 2011 22:17

İstanbul'un kültürel özellikleri nelerdir?
Aranızda bilen varsa, lütfen söylesin arkadaşlar...


Misafir 20 Şubat 2011 14:33

ya konu işte
 
benim bi ödewim var o konu da bu ya yardım edin acil :))


Misafir 9 Kasım 2011 12:37

marmara bölgesinin kültürel özellikleri dediysek giyimi düğünleri halk oyunları vb.


Misafir 12 Kasım 2011 11:49

arkadaşlar marmara bölgesinin meşhur yemeklerini lütfen yazın acele


asdf123asdf19 12 Kasım 2011 12:00

Marmara Bölgesi'nin Genel Özellikleri:

1. Yükseltisi en az olan bölgedir.
2. Ekili - dikili arazi oranı %30 ile 1. sıradadır.
3. İklimler arasında geçiş özelliğine sahiptir. Bu sebepten tarım ürünleri çeşidi fazladır.
4. Genel orman dağılımında %11,5 ile 4. sıradadır.
5. Kümes hayvancılığı ve ipek böcekçiliğinde 1. sıradadır.
6. Nüfus ve nüfus yoğunluğu, göç alma ve şehirleşme bakımından başta gelir.
7. Sanayi tesisleri (%50) ve enerji tüketiminde 1. sıradadır.
8. Ulaşım ağının en geniş olduğu bölgedir.
9.Turizm gelirleri en yüksek olan bölgedir.
10. Kıtalar ve denizler arasında geçiş özelliğine sahiptir.
11. Marmara Bölgesi'nin yıllık sıcaklık değerleri ise,
Ortalama sıcaklık: 14 -16 °C
En sıcak ay ortalaması : 23 - 25 °C
En soğuk ay ortalaması: 5 - 6 °C

Marmara Bölgesine ait bazı kültürel özellikler şöyledir;

Şivesi

Yemekleri

Çocuk oyunları

Marmara Bölgesine ait bazı yerel Şive(ağız) örnekleri;
İzmit şivesi
bekmez - pekmez
gövercin - güvercin
yarışalak - koşarak
aigidiver - ***ürüver
eletiver - iletiver
kapatmayom - kapatmıyorum
aruklamak - zayıflamak
buba - baba
helbet - elbette
emme - ama
ta - daha
de ya - diyor
gı - kız
tükan - dükkan
garaş - kardeş
gonuş - konuş
bağa - bana
bek - pek
kirpit - kibrit
cövüz - ceviz
ge buraya - gel
naber la - nasılsın
abıla - abla
alıvar - alıver
dayanamayom - dayanamıyorum
gara - kara
goyuversene - koyuver

Marmara Bölgesine ait bazı yerel yemek örnekleri;
Etli Erik (Bursa)
Rumeli Paçası (Edirne)
Peynirli Sarıyer Böreği
Höşmerim (Balıkesir)
Patlıcan Tatlısı (Bursa)
Piliç Topkapı
İstanbul Pilavı
Soğanlı Pide (Çanakkale)
Peynirli Patlıcan (Çanakkale)
Ekşili Köfte (Çanakkale)
Asma Yaprağında Sardalye (Çanakkale)
Bursa Lokumu
Marmara Kreması
Kefal Pilakisi (İstanbul)
Pideli Beykoz Paçası
Marmara Deniz Türlüsü
Haseki Pilâvı
Trakya Usulü Yeşil Mercimek
Erdek Salatası Cantık (Bursa)
Tavşan Ciğeri Sote (Abant)
Çengelköy Salatası (İstanbul)
Beykoz Paça (İstanbul)
Peynir Helvası (Çanakkale)
Yoğurtlu Kavurma (Çanakkale)
Bozüyük (Bilecik)
Sebzeli Tavuk Çorbası (Kocaeli)
Terbiyeli Beykoz İncik Haşlama
Marmara Bölgesine ait bazı yerel oyun örnekleri;

1-EŞ TUT:
On bir kişi ile oynanan bir oyundur. Oyuncu sayısı Daha da artırılabilir. Altta kalacak ebeyi bulmak için çöp tutulur. Ebe belli olduktan sonra diğer oyuncular çift çift olur, el ele tutarlar.
Oyun başladığı zaman çiftler birbirlerinden ayrılır;
Eş tut
Ebe ebe
Eşimi tut.
diye bağırırlar. Ebe yaklaştığı zaman
Eşim eşim
Nerdesin?
Diye eşine bağırır. Eşi hemen gelip elinden tular. Eğer eşinin elinden tutmağa zaman bulamazsa ebe koşup eşinin elinden tutar açıkta kalan ebe olur.
Oyun böylece davam eder.


2-ÇÖMEL KURTUL:
Oyunu oynayacak çocuklar toplanıp sayışırlar. Altta kalan ebe olur. Sonra hep birden kaçarlar. Ebe onları kovmaya başlar. Yaklaştığına elini vurursa o ebe olur.
Koşanlar fırsatım buldukları zaman gelir ebeye bir vurup kaçarlar. Ebe da onları izler. Tam elini vuracağı zaman oyuncu çömelirse ebe vursa da bir şey değiştirmez.
Onun için bu oyunda oyuncular ebenin yanına kadar sokulurlar. Sırtına yahut omuzlarına vurup çömelirler.
Ebenin "üste" çıkması için çok dikkatli olması ve üsttekileri iyi izlemesi gerekir.
Bir boşluktan yararlanıp çömelmeden oyuncuya elini dokunursa üste çıkar. Bu kez öbürü ebe olur.


3 -MENDİL KAÇIRMACA:
Mendil Kaçırmaca oyununu onayacak çocuklar kendi aralarında eşledirler.
- Ibi Ibi?
- Iptirim seni
-Eş istersen?
- Beğendiğin?
Birinci oyuncu beğendiği eşi alır, sonra olunu Böylece çocuk sayısına göre en az beş kişi olma koşulu ile on on beş kişiye kadar çıkarılabilir İki baş oyuncu gruplarını seçtikten sonra ortada bir kişiye de mendil verilir. Mendil tutan kişi en az iki tarafa 20-30 metre uzaklıkta ve tam önada durur.
İki gruba da aynı anda başlardan başlama koşulu ile numara verilir. Bir kişi de hakem olur. Oyunun başlayışını, oyuncuların mendil kaçırmaları için komut vermesini sağlar. Hakem dilediği numarayı çağırmada özgürdür,
- Beşler.
Der.. Her İki takımın da beşleri koşup ortada mendil tutan kişiye yaklaşırlar Birbirleriyle karşılaştıkları an mendili erken davranan alıp kaçar
Ötekisi eğer mendili kaçıran elini vurabilirce o kişi "yanar" grubundan çıkarılır. Hakem yine İki kişiyi çağırır.
- Üçler..
Gelenler yine mendilin yanında karşılaşırlar Biri alıp kaçar.
Böylece oyuncuları daha çabuk "yanan" grup kaybeder, diğer grup kazanır,


4-DEVECİ:
-LEBBİ... OYUNU:
Bu oyunu oynayacak çocuklar iki gruba ayrılırlar Birinci grup elleriyle köprü kurar. İkinci grup la peş peşe dizilirler.
Peş peşe dizilen grup köprü kuran gruba doğru bağırır
- Deveci? Diğer gurup da:
- Labbi.
- Develer nerde?
- Köse Dağında
- Ne yer?
- Hurma
- Ne sıçar?
- Sürme.
- Bir kat oyun buradan neyle geçsin?
- Davul- Zurnayla.
Söylenen biçimde davul zurna sesi çıkararak köprü kuran grubun elleri arasından geçerler
"Neyle geçsin?" sorusuna karşılık kedi sesi, köpek sesi gibi sesler de istenir


Misafir 27 Kasım 2011 11:20

yaa ne biçim site bu böyle sitelere hayır


Misafir 26 Aralık 2011 20:22

Balıkesir

Balıkesir, Marmara ve Ege Denizi'ne kıyı veren Türkiye'nin en çok adasını bünyesinde barındıran tarihi, kültürel ve doğal güzellikleriyle gerçek bir turizm cennetidir.
Bilecik

Bilecik ili, Marmara Bölgesi'nin güney doğusunda; Marmara, Karadeniz, İç Anadolu ve Ege Bölgelerinin kesim noktaları üzerinde yer alır.
Bursa

Bursa, M.Ö. yıllardan bu yana bir çok medeniyete ve onların dinlerine beşiklik etmiş ender illerin başında gelir. İlde Müslümanlık, Hıristiyanlık ve Musevilik dinlerine ait bir çok eser hala ayaktadır ve koruma altındadır.
Çanakkale

Kıyılarıyla Avrupa ve Asya'yı birleştiren Marmara ve Ege Denizini birbirini bağlayan Çanakkale savaşlarının en kanlı muharebelerinin cereyan ettiği, çok sayıda şehitlik, anıt ve mezarlıkların bulunduğu Gelibolu Yarımadası..
Edirne

Edirne'nin en eski halkı, Traklar soyundan Odrisler’in yörede, Meriç ve Tunca ırmaklarının birleştiği bugünkü Edirne'nin bulunduğu yerde bir kent kurdukları bilinmektedir.
İstanbul

Başkentler başkenti olarak bilinen, önce Roma, ardından Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu ve kıtalara hükmederek büyük barış coğrafyaları yaratmış, Osmanlı İmpatatorluğuna başkentlik yapan İstanbul ..
Kırklareli

Bir sınır kenti olan Kırklareli'nde Antik dönem, Orta Çağ, Bizans, ve Osmanlı kültürünü yansıtan birçok eserler bulunmakta olup, kıyı turizmi, kültür, karavan, kamping ve su sporları turizmi, av ve doğa turizmi..
Kocaeli

Kocaeli, Marmara Bölgesi'nde bulunan ülkemizin önemli ticaret ve kültür merkezlerinden biridir. Kocaeli iline kültürel niteliğini kazandıran faaliyetlerden ..
Sakarya

Sakarya Marmara Bölgesi'nde önemli bir turizm merkezidir. Karadeniz sahili boyunca uzanan geniş plajları başta olmak üzere gölleri, zengin orman ve yaylaları, vadi ve kanyonları, sıcak su ve içme suyu kaynakları..
Tekirdağ

Trakların kurduğu Tekirdağ, daha sonra Pers, Roma, Bizans ve Osmanlı egemenliğinde kalmıştır.
Yalova

Yalova ili her mevsim turizm faaliyetinin yaşanabildiği, termal turizmi, kıyı turizmi, av turizmi, spor amaçlı doğa turizmi gibi etkinliklere sahip önemli bir liman kentidir.

--------------------------------------------------------------------------------


Kaynak: Marmara Bölgesi'nin kültürel özellikleri nedir?


Misafir 13 Şubat 2012 19:40

marmara bölgesinin kültürel yerleri?
 
Marmara Bölgesinin Kültürel Yerleri Nerelerdir?


Misafir 13 Nisan 2012 18:23

marmara bölgesinin kültürel özellikleri


kosovalı hulya 13 Nisan 2012 21:02

Marmara Bölgesi'nin Kültürel Özellikleri Hakkında Bilgiler Nelerdir?
Marmara Bölgesi'nin Kültürel Özellikleri Hakkında Bilgiler Nelerdir?
Balıkesir

Balıkesir, Marmara ve Ege Denizi'ne kıyı veren Türkiye'nin en çok adasını bünyesinde barındıran tarihi, kültürel ve doğal güzellikleriyle gerçek bir turizm cennetidir.
http://seyahat.buneki.org/content/images/bilecik/bilecik_s.jpgBilecik

Bilecik ili, Marmara Bölgesi'nin güney doğusunda; Marmara, Karadeniz, İç Anadolu ve Ege Bölgelerinin kesim noktaları üzerinde yer alır.
http://seyahat.buneki.org/content/images/bursa/bursa_s.jpgBursa

Bursa, M.Ö. yıllardan bu yana bir çok medeniyete ve onların dinlerine beşiklik etmiş ender illerin başında gelir. İlde Müslümanlık, Hıristiyanlık ve Musevilik dinlerine ait bir çok eser hala ayaktadır ve koruma altındadır.
http://seyahat.buneki.org/content/images/canakkale/canakkale_s.jpgÇanakkale

Kıyılarıyla Avrupa ve Asya'yı birleştiren Marmara ve Ege Denizini birbirini bağlayan Çanakkale
savaşlarının en kanlı muharebelerinin cereyan ettiği, çok sayıda şehitlik, anıt ve mezarlıkların bulunduğu Gelibolu Yarımadası.. http://seyahat.buneki.org/content/images/edirne/edirne_s.jpgEdirne

Edirne'nin en eski halkı, Traklar soyundan Odrisler’in yörede, Meriç ve Tunca ırmaklarının birleştiği bugünkü Edirne'nin bulunduğu yerde bir kent kurdukları bilinmektedir.
http://seyahat.buneki.org/content/images/istanbul/istanbul_s.jpgİstanbul

Başkentler başkenti olarak bilinen, önce Roma, ardından Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu ve kıtalara hükmederek büyük barış coğrafyaları yaratmış, Osmanlı İmpatatorluğuna başkentlik yapan İstanbul ..
http://seyahat.buneki.org/content/images/kirklareli/kirklareli_s.jpgKırklareli

Bir sınır kenti olan Kırklareli'nde Antik dönem, Orta Çağ, Bizans, ve Osmanlı kültürünü yansıtan birçok eserler bulunmakta olup, kıyı turizmi, kültür, karavan, kamping ve su sporları turizmi, av ve doğa turizmi..
http://seyahat.buneki.org/content/images/kocaeli/kocaeli_s.jpgKocaeli

Kocaeli, Marmara Bölgesi'nde bulunan ülkemizin önemli ticaret ve kültür merkezlerinden biridir. Kocaeli iline kültürel niteliğini kazandıran faaliyetlerden ..
http://seyahat.buneki.org/content/images/sakarya/sakarya_s.jpgSakarya

Sakarya Marmara Bölgesi'nde önemli bir turizm merkezidir. Karadeniz sahili boyunca uzanan geniş plajları başta olmak üzere gölleri, zengin orman ve yaylaları, vadi ve kanyonları, sıcak su ve içme suyu kaynakları..
http://seyahat.buneki.org/content/images/tekirdag/tekirdag_s.jpgTekirdağ

Trakların kurduğu Tekirdağ, daha sonra Pers, Roma, Bizans ve Osmanlı egemenliğinde kalmıştır.
http://seyahat.buneki.org/content/images/yalova/yalova_s.jpgYalova

Yalova ili her mevsim turizm faaliyetinin yaşanabildiği, termal turizmi, kıyı turizmi, av turizmi, spor amaçlı doğa turizmi gibi etkinliklere sahip önemli bir liman kentidir.


Misafir 18 Ekim 2012 16:46

Istanbul'un tarihi 300 bin yıl önceye kadar uzanır. Küçükçekmece gölü kenarında bulunan Yarımburgaz mağarasında yapılan kazılarda insan kültürüne ait ilk izlere rastlanmıştır. Bu dönemde gölün çevresinde Neolitik ve Kalkolitik insanların yasadığı sanılmaktadır. Çeşitli dönemlerde yapılan kazılarda, Dudullu yakınlarında Alt Paleolitik Çağ'a, Ağaçlı yakınlarında ise, Orta Paleolitik Çağ ile Üst Paleolitik Çağ'a özgü aletlere rastlanmıştır. 5000 yıllarından itibaren başta Kadıköy Fikirtepe olmak üzere Çatalca, Dudullu, Ümraniye, Pendik, Davutpaşa, Kilyos ve Ambarlı'da yoğun bir yerleşimin başladığı sanılmaktadır. Ama bugünkü İstanbul'un temelleri M.Ö. 7. yüzyılda atılmıştır. M.S. 4. yüzyılda İmparator Constantin tarafından yeniden inşa edilip, başkent yapılmış; o günden sonra da yaklaşık 16 asır boyunca Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerinde başkentlik sıfatını sürdürmüştür. Aynı zamanda, İmparator Constantis ile birlikte Hristiyanlığın merkezlerinden biri olan İstanbul, 1453'te Osmanlılar tarafından fethedildikten sonra Müslümanların en önemli kentlerinden biri sayılmıştır.

Istanbul Tarihindeki Dönemler
Bizantion (M.O. 660 - M.S. 324)
Yunanistan'dan gelen Megara'lılar M.Ö. 680'lerde Marmara Denizi'ni geçerek İstanbul'a ulaştılar ve bugünkü Kadıköy'de Halkedon adını verdikleri bir kent kurdular. "Körler Ülkesi" olarak da anılan Halkedon'un halkı tarımla uğraşıyordu. M.Ö. 660'larda da Trak kökenli komutanları Bizans önderliğinde yola çıkan Mega'lıların diğer bir kolu bugünkü Sarayburnu'nun olduğu yerde başka bir kent daha kurdu. Efsaneye göre Delfi Tapınağı'ndaki kahinin öğüdüne uyarak burayı seçen Megara'lılar, komutanlarının adından hareketle, kente "Bizantion " adını verdiler. Bu yörede Megara'lılardan önce de bazı Trak toplulukları yaşadığı bilindiği için Megara'lılarla yerli halkın kaynaşmış oldukları sanılmaktadır. Pek çok istilalara uğrayan Bizantion, M.Ö. 269'da Bithynıalılar tarafından yağmalanarak ele geçirildi. M.Ö. 202'de Makedonyalılar'in tehdidinden korkarak, Bizantion Roma'dan yardım isteğinde bulundu. Bu dönemden itibaren kentte Roma İmparatorluğu'nun etkisi başlamış ve M.Ö 146'da kent Roma'nın egemenliğine girmiştir. Önceleri idari olarak varlığını sürdüren kent, daha sonra Bitinya-Pontus eyaletinin bir parçası haline gelmiştir. Böylece 700 yıllık kent devleti statüsü sona ermiştir. 73 yılında Bizantion Roma'nın Bithynia-Pontus eyaletine bağlandı. İmparator Vespasianus kentin gelişimine katkıda bulundu. 193 yılına gelindiğinde, Roma İmparatoru Septimus Severus, Partlar'in tarafını tutan Bizantion'u kuşatarak kenti yağmalayıp, surları da yıktırdı. Daha sonra ise surları yeniden inşa ettirip, kenti imar etti. Yeni binalarla sokakları düzenledi. Hipodrom inşaatını başlattı. 269'da kent bu defa Gotlar'ın saldırısına uğradı. Zafer kazanan Gotlar, deniz kıyısına yakın bir yere sütunlarını diktiler. 13'de Nicomedialılar kenti ele geçirdiler. I. Constantinus, Nicomedialilar'la yaptığı savası kazanarak kenti geri aldı.
Roma İmparatorluğu'nun Başkenti (324 - 395)
Bizantion Roma'nın Doğu'sunun yönetim merkezi olarak seçildi. Bu yeni konumu, kentin dünya kültürü ve siyaseti içindeki önemli rolünü de belirledi. I. Constantinus (324-337), Romalı soyluları Bizantion'a çağırarak kentin Romalı nüfusunu artırdı. Yeni başkentin konumuna yakışır bir imar hamlesi başlatıldı. Limanlar ve su tesisleri yeniden düzenlendi. Kent içi su dağıtım sistemlerinin temelleri atıldı. Savunma için yeni bir sur yaptırıldı. Septimus Severius'un başlattığı hipodrom inşaatı tamamlandı. 100 bin kişilik hipodromun genişliği 117, uzunluğu ise 480 metreydi. Hipodrom duvarlarinın üzeri çok sayıda heykelle süslüydü. En önemlisi de at heykelleriydi. Kentin Latinler tarafından istila edilmesiyle bu at heykelleri Venedik'e, San Marco Meydanı'na taşındı. Hipodrom'daki (Sultanahmet Meydanı) imparatorluk sarayı (Sultanahmet Camisi'nin bulunduğu alan) ve anıtsal ibadethaneler, akropolis (Topkapi Sarayı'nın bulunduğu yer) yapıldı. Önceleri Nea (Yeni) Roma adı ile anılan kenti, I. Constantinus kendi adıyla özdeşleştirdi. 11 Mayıs 330 tarihinde kentin adı Constantinopolis olarak ilan edildi. Önce Aya İrini, ardından 360 yılında da Ayasofya kiliselerini yaptıraran I. Constantinus, kenti Hristiyan dünyası için önemli bir merkez haline getirdi.
Bizans İmparatorluğu Dönemi (395 - 1453)
476'da Batı Roma'nın yıkılmasından sonra Doğu Roma İmparatorluğu, Bizans İmparatorluğu'na dönüşmüş ve İstanbul da, bu yeni imparatorluğun başkenti haline gelmiştir. 6. yüzyılın ortaları, Bizans İmparatorluğu ve İstanbul için yeni bir yükseliş döneminin başlangıcıdır. İmparator I. Jüstinyen yönetimindeki bu dönemde daha önce tahrip edilmiş olan Ayasofya bugünkü haliyle yeniden inşa edilmiş, 543'lerde kentte görülen ve nüfusun yarısının ölümüne sebep olan veba salgınının izleri silinmiştir.
7, 8 ve 9. yüzyıllar İstanbul için kuşatılma yılları oldu. Yedinci yüzyılda Sasaniler ve Avarlar'in saldırısına uğrayan kenti, sekizinci yüzyılda Bulgarlar ve Müslüman Araplar dokuzuncu yüzyılda ise Ruslar ve Bulgarlar kuşattılar. 1204'de kent Haçlılar tarafından ele geçirildi ve yağmalandı. Bu işgal ve yağma sonrasinda ortaçağın en büyük kenti 40-50.000 nüfuslu, yoksul ve harabe bir kente dönüştü. Bu dönemden sonra İstanbul sürekli küçülmeye ve fakirleşmeye başladı. Şehrin soylu ve zenginleri İznik'e göç etti. Latin İmparatorluğu sadece İstanbul ve yöresinde egemenlik kurabildi. İznik (Nikia), Trabzon ve Yunanistan'daki Epiros'ta bir Bizans muhalefeti gelişti. 1254 yılına gelindiğinde Latin İmparatorluğu çepeçevre kuşatılmıştı. Bu esnada İstanbul çok fakirleşmiş hatta Latin İmparatoru II. Baudouin ısınmak için sarayının ahşap bölümlerini yakacak olarak kullanmaya başlamıştı. Nihayet 1261 yılında Palailogos Hanedani İstanbul'u tekrar ele geçirdi ve böylece İstanbul'daki Latin dönemi sona erdi.
Osmanlı İmparatorluğu Dönemi (1453-1923)
Kent, 1391 yılından başlayarak Osmanlılar tarafından kuşatılmaya başlandı. 1396'da I. Bayazıd (1389-1403), Karadeniz'den gelecek yardımları önlemek için kentin Anadolu yakasına bir hisar yaptırdı. Kenti almaya kararlı olan II. Mehmed de (1451-1481), Bizans'a Kuzey'den gelecek yardımları her iki taraftan Boğaz'ı tutarak önlemek için bu defa kentin Avrupa yakasına Rumeli Hisarı'nı inşa ettirdi. İstanbul'un fetih hazırlıkları bir yıl önceden başlatıldı. Kuşatma için gerekli olan çok büyük toplar döktürüldü. 16 kadırgadan oluşan güçlü bir donanma oluşturuldu. Asker sayisi iki kat arttırıldı. Bizansın yardım almasını engellemek için yardım yolları kontrol altına alındı. Ceneviz'lilerin elinde bulunan Galata'nın da savas esnasında tarafsız kalması sağlandı. 2 Nisan 1453 tarihinde ilk Osmanlı öncü kuvvetleri İstanbul önlerinde görüldü. Böylece kuşatma başladı. İki aya yakın süren bu kuşatma dönemi 29 Mayıs 1453 günü sabaha karşı başlayıp, öğleden sonra kentin ele geçirilmesiyle tamamlandı. Bu tarihten itibaren İstanbul bir Osmanlı kenti oldu.
Fetihten sonra şehrin kalkındırılması için yeni iskan bölgeleri oluşturuldu. Bizans'in son dönemlerinde görkemini yitirmiş olan kentte, öncelikle eskiden kalma binalar ve surlar onarılmaya başlandı. Bizans altyapıları üzerinde Osmanlı'nın temel kurumlarının binaları yükselmeye başladı. Büyük su sarnıçlarının da korunması sağlandı. Osmanlı kimliğine uygun bir gelişme gösteren İstanbul artık imparatorluğun başkenti idi. Nüfusu artırmaya yönelik bu iskan ve sürgünlerle oluşan mahalleler daha sonraki Istanbul idari yapısının temelini oluşturdu. 1459'da İstanbul her biri farklı demografik özellikler taşıyan dört idari birime ayrıldı. Bunlardan biri idarenin merkezinin olduğu Suriçi, diğer üçü ise surdışında yeralan ve "Bilad-i Selase" olarak adlandırılan Eyüp (Büyük ve Küçük Çekmece, Çatalca ve Silivri dahil), Galata ve Üsküdar idi. 1457 sonunda eski başkent Edirne'nin uğradığı büyük yangınla şehre yeni göçmenler geldi ve şehir oldukça şenlendi. İstanbul, fetihten elli yıl sonra Avrupa'nın en büyük şehri haline geldi. 16. yüzyıla büyük bir şehir olarak giren İstanbul, Küçük Kıyamet olarak anılan 14 Eylül 1509 depreminde çok zarar gördü. 8 Şiddetinde olduğu tahmin edilen ve artçı sarsıntıları 45 gün süren depremde binlerce bina yıkıldı, binlerce kişi öldü.
İstanbul, 1510'da Sultan II. Beyazıd tarafından 80.000 kişinin istihdamıyla neredeyse yeniden kuruldu. Bu yüzden günümüze gelebilen eserlerin büyük çoğunluğu bu devirden kalmıştır. 1520-1566 yılları arasında Kanuni Sultan Süleyman yönetiminde İstanbul birçok değerli esere ve izleri günümüze kadar ulasan bir kent planına kavuşarak, gelişmiştir. Bu dönemde özellikle Mimar Sinan imzalı birbirinden değerli çok sayıda eser inşa edilmiştir. Veba salgını, yangınlar ve sellere rağmen Kanuni dönemi İstanbul için tam bir yükseliş dönemi sayılmıştır. Lale Devri olarak da anılan Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'nın sadrazamliğındaki 1718-1730 yılları, itfaiye teskilatının kurulması, ilk matbaanın açılması ve çesitli fabrikaların inşasıyla İstanbul'un değişmeye başladığı dönemdir. 3 Kasım 1839'da Topkapı Sarayı'nın Gülhane Bahçesi'nde okunarak halka ilan edilen Tanzimat Fermani ile İstanbul'da yeni bir dönem açıldı. Batılılaşma sürecinin hızlandığı bu dönemde İstanbul'da mimariden yaşama tarzına, eğitim kuruluşlarından sanayi kuruluşlarına kadar birçok alanda yenilikler yaşandı.
Bu dönemde şehir yeni alanlara doğru genişlemeye başladı. Suriçi Bakirköy yönünde, Galata ise Teşvikiye yönünde yayılırken; Boğaziçi'nde Sarıyer'e iskan hızlandı. Anadolu yakası ise bir taraftan Bostancı, diğer taraftan Beykoz'a doğru büyüdü. Bu yıllar, altyapı ve kent hizmetlerinde de önemli gelişmelere sahne oldu. Haliç üzerine köprü yapılması, tünel (metro), Rumeli Demiryolu, kent içi deniz tasımacılığı yapan Şirket-i Hayriye'nin açılması, Şehremaneti (Belediye) örgütünün diğer belediye dairelerinin kurulması, ilk telgraf hattinin çekilmesi, Zaptiye Nezareti'nin kurulması ve ona bağlı karakolların açılması, Vakıf Gureba Hastanesi'nin hizmete girmesi ve Atlı Tramvay Şirketi bu gelişmelerin sadece bazılarıdır. 23 Aralık 1876'da I. Meşrutiyet ve 24 Temmuz 1908'de II. Meşrutiyet ilanlarına sahne olan ve halk arasında "Üçyüzon Depremi" denen 1894 depreminde büyük zarar gören İstanbul', II. Dünya Savaşı'nın ardından 13 Kasım 1918'de İtilaf Devletleri donanmasınca işgal edildi.
1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuyla İstanbul'un başkent dönemi sona erdi.


Kaynak: Marmara Bölgesi'nin kültürel özellikleri nedir?


Misafir 12 Aralık 2012 18:50

Çok saçma kötüent, 1391 yılından başlayarak Osmanlılar tarafından kuşatılmaya başlandı. 1396'da I. Bayazıd (1389-1403), Karadeniz'den gelecek yardımları önlemek için kentin Anadolu yakasına bir hisar yaptırdı. Kenti almaya kararlı olan II. Mehmed de (1451-1481), Bizans'a Kuzey'den gelecek yardımları her iki taraftan Boğaz'ı tutarak önlemek için bu defa kentin Avrupa yakasına Rumeli Hisarı'nı inşa ettirdi. İstanbul'un fetih hazırlıkları bir yıl önceden başlatıldı. Kuşatma için gerekli olan çok büyük toplar döktürüldü. 16 kadırgadan oluşan güçlü bir donanma oluşturuldu. Asker sayisi iki kat arttırıldı. Bizansın yardım almasını engellemek için yardım yolları kontrol altına alındı. Ceneviz'lilerin elinde bulunan Galata'nın da savas esnasında tarafsız kalması sağlandı. 2 Nisan 1453 tarihinde ilk Osmanlı öncü kuvvetleri İstanbul önlerinde görüldü. Böylece kuşatma başladı. İki aya yakın süren bu kuşatma dönemi 29 Mayıs 1453 günü sabaha karşı başlayıp, öğleden sonra kentin ele geçirilmesiyle tamamlandı. Bu tarihten itibaren İstanbul bir Osmanlı kenti oldu.
Fetihten sonra şehrin kalkındırılması için yeni iskan bölgeleri oluşturuldu. Bizans'in son dönemlerinde görkemini yitirmiş olan kentte, öncelikle eskiden kalma binalar ve surlar onarılmaya başlandı. Bizans altyapıları üzerinde Osmanlı'nın temel kurumlarının binaları yükselmeye başladı. Büyük su sarnıçlarının da korunması sağlandı. Osmanlı kimliğine uygun bir gelişme gösteren İstanbul artık imparatorluğun başkenti idi. Nüfusu artırmaya yönelik bu iskan ve sürgünlerle oluşan mahalleler daha sonraki Istanbul idari yapısının temelini oluşturdu. 1459'da İstanbul her biri farklı demografik özellikler taşıyan dört idari birime ayrıldı. Bunlardan biri idarenin merkezinin olduğu Suriçi, diğer üçü ise surdışında yeralan ve "Bilad-i Selase" olarak adlandırılan Eyüp (Büyük ve Küçük Çekmece, Çatalca ve Silivri dahil), Galata ve Üsküdar idi. 1457 sonunda eski başkent Edirne'nin uğradığı büyük yangınla şehre yeni göçmenler geldi ve şehir oldukça şenlendi. İstanbul, fetihten elli yıl sonra Avrupa'nın en büyük şehri haline geldi. 16. yüzyıla büyük bir şehir olarak giren İstanbul, Küçük Kıyamet olarak anılan 14 Eylül 1509 depreminde çok zarar gördü. 8 Şiddetinde olduğu tahmin edilen ve artçı sarsıntıları 45 gün süren depremde binlerce bina yıkıldı, binlerce kişi öldü.
İstanbul, 1510'da Sultan II. Beyazıd tarafından 80.000 kişinin istihdamıyla neredeyse yeniden kuruldu. Bu yüzden günümüze gelebilen eserlerin büyük çoğunluğu bu devirden kalmıştır. 1520-1566 yılları arasında Kanuni Sultan Süleyman yönetiminde İstanbul birçok değerli esere ve izleri günümüze kadar ulasan bir kent planına kavuşarak, gelişmiştir. Bu dönemde özellikle Mimar Sinan imzalı birbirinden değerli çok sayıda eser inşa edilmiştir. Veba salgını, yangınlar ve sellere rağmen Kanuni dönemi İstanbul için tam bir yükseliş dönemi sayılmıştır. Lale Devri olarak da anılan Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'nın sadrazamliğındaki 1718-1730 yılları, itfaiye teskilatının kurulması, ilk matbaanın açılması ve çesitli fabrikaların inşasıyla İstanbul'un değişmeye başladığı dönemdir. 3 Kasım 1839'da Topkapı Sarayı'nın Gülhane Bahçesi'nde okunarak halka ilan edilen Tanzimat Fermani ile İstanbul'da yeni bir dönem açıldı. Batılılaşma sürecinin hızlandığı bu dönemde İstanbul'da mimariden yaşama tarzına, eğitim kuruluşlarından sanayi kuruluşlarına kadar birçok alanda yenilikler yaşandı.
Bu dönemde şehir yeni alanlara doğru genişlemeye başladı. Suriçi Bakirköy yönünde, Galata ise Teşvikiye yönünde yayılırken; Boğaziçi'nde Sarıyer'e iskan hızlandı. Anadolu yakası ise bir taraftan Bostancı, diğer taraftan Beykoz'a doğru büyüdü. Bu yıllar, altyapı ve kent hizmetlerinde de önemli gelişmelere sahne oldu. Haliç üzerine köprü yapılması, tünel (metro), Rumeli Demiryolu, kent içi deniz tasımacılığı yapan Şirket-i Hayriye'nin açılması, Şehremaneti (Belediye) örgütünün diğer belediye dairelerinin kurulması, ilk telgraf hattinin çekilmesi, Zaptiye Nezareti'nin kurulması ve ona bağlı karakolların açılması, Vakıf Gureba Hastanesi'nin hizmete girmesi ve Atlı Tramvay Şirketi bu gelişmelerin sadece bazılarıdır. 23 Aralık 1876'da I. Meşrutiyet ve 24 Temmuz 1908'de II. Meşrutiyet ilanlarına sahne olan ve halk arasında "Üçyüzon Depremi" denen 1894 depreminde büyük zarar gören İstanbul', II. Dünya Savaşı'nın ardından 13 Kasım 1918'de İtilaf Devletleri donanmasınca işgal edildi.
1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuyla İstanbul'un başkent dönemi sona erdi.



Sayfa 1 | Toplam 5 1 2 3 > Son »
« Önceki Konu | Sonraki Konu »
Hızlı Cevap
Sorunun Cevabını Yazın
Türkiye'nin başkenti?



Kaynak: Marmara Bölgesi'nin kültürel özellikleri nedir?


Misafir 6 Kasım 2013 18:49

Marmara bölgesinde meşhur yemekler nelerdir ve neden meşhurdurlar?
 
Marmara bölgesinde meşhur yemekler nelerdir ve neden meşhurdurlar?Acill :(



Saat: 19:24

©2005 - 2024, MsXLabs - MaviKaranlık