Bu konuda Hz. Muhammed için Yazılmış Şiirler işlenecektir. SENİ ANIYORUM Her gece bir kervan geçer ömrümden, Başımı secdeye koyduğum yöne doğru. Her gece beklerim onu, elimde çıkınım. En Sevgili'nin kervanıdır, bilirim. Yârenler Yâri'nin denklerini taşır katarlar. Kardelen tohumu oldum, Kolladım zamanı bilmem kaç bin gece. Zamanı kolladım, Kum saatinin en üstündeki kum taneciği gibi. Zamandan geçip an olabilmek için... O an, ayağının bastığı olabilmek için yaratılmışların arasında. Sen'i arıyorum Ey Sevgili! Gözümün iliştiği, düşüncemin geçtiği, Yüreğimin eriştiği her yerde, Sen'i arıyorum. İkliminde bestelenmiş her notada, Vuslatına göçen kervanının izlerini haritalaştırıyorum Özlem coğrafyalarında. Yedi iklim tam yedi bahar, gözlerimde güneşin rengi. Adı konmamış diyarlarda bile ararım Sen'i. Bu arayış; bazen güneşlerin çarpışmasıdır debdebeli. Bazen küçük bir derenin en durgun yerinde, Kıyısında su içen karıncanın ayaklarını ıslatması.. O kadar naif, tılsımlı bir o kadar da... Bebeklerin avuçlarındaydın Sen. Fırtınada ve sonrasındaki dingin havada söylenir adın. Ay her gece şâk olurken şehadet parmağınla. Bana düşen hep husûf (Ay tutulması)... Zaman, sensiz Kenan olur; mekân bin kuyu. Her kuyuda ben, bin Yusuf... Bastığım taşlardan silinmiş, Sularda şimdi ayak izim. Suyun sırrını ateşe sormalı, Ateşin sırrını pervaneye. Ya pervanenin sırrı? Dönmek olsa gerek, hep Sana dönmek. Yıldızlar, güneşler gibi döne döne yanmak. An döner, ömür döner, âlem döner... Her şey olursa, durmaz başım dâim döner. Dillerde adın gibi döner. Ellerimi açmışım Rahman'a, Sen'i arıyorum ey Sevgili. Sen'i arıyorum... Menekşe yaprağında meltem olur nefesim Sen'i söylerken. Kelebeğin kanadına nakşedilmiş rengarenk toz gibi, Serpilir Sen'i aradığım geceler ömrüme. Yıldızların geçtiği çizgide koşuyorum, ben bir karınca... Yeşil kuşlara bakarak koştum hep asumanda. Onlara özendim; Kanatlarını açtılar onlar, ben yanık ellerimi. Takıldım çölde Sen'i özleyen kuşun peşine. Zümrüdüanka dedim... Kafdağı dedim... Efsanelerdeki sevda ülkesinde bulmaktı hayalim efsununu. Ey Yâr! Sen'in diyârında bülbül, İkliminde açan gonca olabilmek hulyasıyla Gözyaşlarımda dualarımı, dualarımda hep Sen'i istedim. Beyt'ine damladı yanaklarımdan süzülen hasret. Kevser'le suladım gülünü, neredesin?... Bir yağmur taneciğiydin düşen alnıma, Kırk değil kırkbin ikindide. "Sen!" deyip yürüdüğüm yollarda, Saçlarım, omuzlarım, bir de yüreğim ıslandı Çağlar ötesinden türkünü söyleyen sağanaklarda. "Ümmetim!..."deyip döktüğün incileri Topluyorum şimdiki zamanda. Hızır-İlyas seherindeki gül tomurcuğunda şekillenir, Çiy tanesi oluverir incilerin. Gözlerime sürerim... Sücûdta ıslatır denizleri gözlerim. Yıldızların arasındaydı sanki gözlerinin ışıltıları, En parlak yıldızdı yıldızlardı... Burak'ın ayak izlerine basarak dolaştım Âlemler'i... Yine böyle bir seyerânda; pınarların çağladı, Cemâlin'e âşinâ bir çift zümrüt çekti beni sadağımdan. "Yağma! Servetim yağma!" deyip dönen Selahaddin'in, Gerçek hazineleri buluşuydu âdetâ. Cennet rengi zümrütlerin Çektiği yöne doğru sürükleniyor canım döne döne. Şems-i Tebrîzî'nin peşinden gidercesine... Gökler ötesinde aradım hep tebessümünü. Ve nihayet, solunmuş bir nefesten de yakın, Bir yürek atımlık benden de ben... Ve Gökçen bir bakışta buldum Sen'i... Ne Ankâ kaldı gözümde, ne korktum Kafdağı'ndan. İnsan dünyaya bir kere gelir. Öyleyse, yaşamamış olmalıyım bunca zaman. Her şeyim O'na ayak uyduruyordu, kalbimin tıp tıpları bile... Ne var ki; hazan kıskandı gülleri. Yaprakları savurdu Karayel. Büktü boynunu kardelen. Bana mevsim yine sonbahar... İmbatın estiği memleketteyim, üşüyorum. Şimdi ne Sen varsın En Sevgili, Ne de Sen'i görür gibi olduğum cennet rengi. Kervan, katarlarını toplar oldu bu diyardan. Mus'ab utancında saklıyorum yüzümü.... Her şeye rağmen, Hiç tükenmedi yüreğimin orta yerindeki ümit. Ateş böceği aydınlığıyla düştüm kör karanlıktaki yollara. Kör ufkunda vuslat çırağı bir ümid. Kaldırmadım başımı Efendim, koyduğum yerden... Aradığım yine Sen!... |
Efendimizin teridir,gülün kokusu.. insanlık tarihinin gördügü en büyük güzellik efendimizdir.. bizlerde onun ümmeti olmakla,tarifsiz bi nimetle bu dünyaya gelmişiz.. daima gül sunan el olmalıyız,hayatta ona layık olmak için.. ona ve onun ümmetine bu yakısmazmı http://img83.imageshack.us/img83/7615/bgulsunanelwt1.jpg |
Hz.Muhammed ***** Hz. Muhammed***** Annesi ÂMİNE hatun, |
Sultanım Benim Seni anlatmaya hiç sözler yeter mi? Nûr yüzünü görmeye gözler yeter mi? Sensiz bu diyarda hiç güller biter mi? Sen, güllerin gülüsün Sultanım benim. Güzel ahlakın, dünyamızı aydınlatır Kainat, susmaz; bak hep seni anlatır Beş vakit namaz, yüreğimizi parlatır Gönüllerin hak sultanı, Sultanım benim. Sen, Muhammedü'l-Eminsin ve güzelsin Sen, Hakk'ın seçtiği son Peygambersin Seni bilemeyenler, Hakk'ı nerden bilsin? Sen, gönüllerin sultanısın Sultanım benim. Mekke´den doğdun bütün dünyamıza Hakk'ın nurunu yaydın gönül deryamıza Ne olur lütuf buyur, gel birgün rüyamıza Gönüllerin hak sultanı, Sultanım benim Ey gül Ey gonca-i nur Meftun yaprak her şey sana Sensin gönüller mahı Bu yaz bu bahar sana Mucize saltanatın taşları ayna yapar Her ırmak ve her deniz her leyl-ü nehar sana senin zatı abdesin alemlere rahmettir Cibril vefalı yoldaş Yüce Allah yar sana Bu nice iştiyaktır eyy en güzel sevgili Asırlardır koşuyor genç ve ihtiyar sana Nazarın kalbe şifa sözün hikmet incisi Hangi dertli kavuşsa olur bahtiyar sana Misk kapında karar kılmıştır senin Nebilerin diliyle hep övgüler var sana Ay, güneş, zühre, ülke nuruna pervanedir Alemde olmak ister aşıklar civar sana Senin yolun hep açık gidişin allahadır Dağlar ateş kesilse olamaz duvar sana Güzelliğin alemde misli bulunmaz inci Ey gül hasret çekmede cennet o bulvar sana Dedinki şükreden kul olmak istememmi ben Rabbin ihsan buyurdu hurma üzüm nar sana Her muzcizen parmakla gösterilmede senin çağlatmak öyle kolay çöllerde pınar sana Hicranın bir kütüğü dertle bi karar et Hep özlem duymadadır selvi ve çınar sana Cennetin çiçekleri senin kokunu taşır Benzemeye çalışır beyazlıkta kar sana Güneş güzel yüzünden parlaklık aldı ey gül Acep hayran olmadan hangi göz bakar sana Aşkının esiridir ne çöl ne de dağ tanır Bu sevdalı gönüller su gibi akar sana Varlık bahçesi senin nurundan yaratıldı Hep medyum hep minnettar her can her nigar sana Tebessümün ayların zührenin sevincidir Nice hasret çekmede bu bülbül-ü zar sana Divane kesilir göz etse bir nazar sana Fazlının eteğine akıllar erişemez Eli kalem tutanlar övgüler yazar sana Haki payene sürsem bir kerecik yüzümü Bende olan sermaye hasret intizar sana |
MUHAMMED’İN YAKARIŞI Gerçi saklandığı yere, o pek yüce olan Girince bir bakışta tanınan Melek Dimdik ve görkemli parıltılar salan: Yalvardı bütün iddialardan vazgeçerek İzin verilsin diye gezgin kalmasına Eskisi gibi, dalgın bir tacir olarak yani; Okumuşluğu yoktu, fazla gelirdi ona da Bilginlere de görmek sözün böylesini. Melekse emredercesine gösteriyordu Levhasına yazılanları yalvarana Gösteriyor ve istiyordu tekrar: Oku Okudu O da: Öyleki Melek hayrandı. Çoktan okumuş denirdi artık ona Yapabilendi o, kulak veren ve yapandı. |
Hz. Muhammed için Yazılmış Resimli Şiirler Bu konuda Hz. Muhammed için Yazılmış Resimli Şiirler işlenecektir. |
|
|
|
|
Saat: 08:12 |
©2005 - 2024, MsXLabs - MaviKaranlık