MsXLabs
Sayfa 1 / 2

MsXLabs (https://www.msxlabs.org/forum/)
-   Hz. Muhammed (https://www.msxlabs.org/forum/hz-muhammed/)
-   -   Hz. Muhammed için Yazılmış Şiirler (https://www.msxlabs.org/forum/hz-muhammed/308305-hz-muhammed-icin-yazilmis-siirler.html)

gizem_mechul 19 Kasım 2006 13:48

Bu konuda Hz. Muhammed için Yazılmış Şiirler işlenecektir.


SENİ ANIYORUM

Her gece bir kervan geçer ömrümden,
Başımı secdeye koyduğum yöne doğru.
Her gece beklerim onu, elimde çıkınım.
En Sevgili'nin kervanıdır, bilirim.
Yârenler Yâri'nin denklerini taşır katarlar.


Kardelen tohumu oldum,
Kolladım zamanı bilmem kaç bin gece.
Zamanı kolladım,
Kum saatinin en üstündeki kum taneciği gibi.
Zamandan geçip an olabilmek için...
O an, ayağının bastığı olabilmek için yaratılmışların arasında.
Sen'i arıyorum Ey Sevgili!
Gözümün iliştiği, düşüncemin geçtiği,
Yüreğimin eriştiği her yerde, Sen'i arıyorum.
İkliminde bestelenmiş her notada,
Vuslatına göçen kervanının izlerini haritalaştırıyorum
Özlem coğrafyalarında.
Yedi iklim tam yedi bahar, gözlerimde güneşin rengi.
Adı konmamış diyarlarda bile ararım Sen'i.
Bu arayış; bazen güneşlerin çarpışmasıdır debdebeli.
Bazen küçük bir derenin en durgun yerinde,
Kıyısında su içen karıncanın ayaklarını ıslatması..
O kadar naif, tılsımlı bir o kadar da...


Bebeklerin avuçlarındaydın Sen.
Fırtınada ve sonrasındaki dingin havada söylenir adın.
Ay her gece şâk olurken şehadet parmağınla.
Bana düşen hep husûf (Ay tutulması)...
Zaman, sensiz Kenan olur; mekân bin kuyu.
Her kuyuda ben, bin Yusuf...
Bastığım taşlardan silinmiş,
Sularda şimdi ayak izim.
Suyun sırrını ateşe sormalı,
Ateşin sırrını pervaneye.
Ya pervanenin sırrı?
Dönmek olsa gerek, hep Sana dönmek.
Yıldızlar, güneşler gibi döne döne yanmak.
An döner, ömür döner, âlem döner...
Her şey olursa, durmaz başım dâim döner.
Dillerde adın gibi döner.
Ellerimi açmışım Rahman'a,
Sen'i arıyorum ey Sevgili.
Sen'i arıyorum...


Menekşe yaprağında meltem olur nefesim Sen'i söylerken.
Kelebeğin kanadına nakşedilmiş rengarenk toz gibi,
Serpilir Sen'i aradığım geceler ömrüme.
Yıldızların geçtiği çizgide koşuyorum, ben bir karınca...


Yeşil kuşlara bakarak koştum hep asumanda.
Onlara özendim;
Kanatlarını açtılar onlar, ben yanık ellerimi.
Takıldım çölde Sen'i özleyen kuşun peşine.
Zümrüdüanka dedim... Kafdağı dedim...
Efsanelerdeki sevda ülkesinde bulmaktı hayalim efsununu.
Ey Yâr! Sen'in diyârında bülbül,
İkliminde açan gonca olabilmek hulyasıyla
Gözyaşlarımda dualarımı, dualarımda hep Sen'i istedim.
Beyt'ine damladı yanaklarımdan süzülen hasret.
Kevser'le suladım gülünü, neredesin?...


Bir yağmur taneciğiydin düşen alnıma,
Kırk değil kırkbin ikindide.
"Sen!" deyip yürüdüğüm yollarda,
Saçlarım, omuzlarım, bir de yüreğim ıslandı
Çağlar ötesinden türkünü söyleyen sağanaklarda.
"Ümmetim!..."deyip döktüğün incileri
Topluyorum şimdiki zamanda.
Hızır-İlyas seherindeki gül tomurcuğunda şekillenir,
Çiy tanesi oluverir incilerin.
Gözlerime sürerim...
Sücûdta ıslatır denizleri gözlerim.


Yıldızların arasındaydı sanki gözlerinin ışıltıları,
En parlak yıldızdı yıldızlardı...
Burak'ın ayak izlerine basarak dolaştım Âlemler'i...
Yine böyle bir seyerânda; pınarların çağladı,
Cemâlin'e âşinâ bir çift zümrüt çekti beni sadağımdan.
"Yağma! Servetim yağma!" deyip dönen Selahaddin'in,
Gerçek hazineleri buluşuydu âdetâ.
Cennet rengi zümrütlerin
Çektiği yöne doğru sürükleniyor canım döne döne.
Şems-i Tebrîzî'nin peşinden gidercesine...
Gökler ötesinde aradım hep tebessümünü.
Ve nihayet, solunmuş bir nefesten de yakın,
Bir yürek atımlık benden de ben...
Ve Gökçen bir bakışta buldum Sen'i...


Ne Ankâ kaldı gözümde, ne korktum Kafdağı'ndan.
İnsan dünyaya bir kere gelir.
Öyleyse, yaşamamış olmalıyım bunca zaman.
Her şeyim O'na ayak uyduruyordu, kalbimin tıp tıpları bile...


Ne var ki; hazan kıskandı gülleri.
Yaprakları savurdu Karayel.
Büktü boynunu kardelen.
Bana mevsim yine sonbahar...
İmbatın estiği memleketteyim, üşüyorum.
Şimdi ne Sen varsın En Sevgili,
Ne de Sen'i görür gibi olduğum cennet rengi.
Kervan, katarlarını toplar oldu bu diyardan.
Mus'ab utancında saklıyorum yüzümü....


Her şeye rağmen,
Hiç tükenmedi yüreğimin orta yerindeki ümit.
Ateş böceği aydınlığıyla düştüm kör karanlıktaki yollara.
Kör ufkunda vuslat çırağı bir ümid.


Kaldırmadım başımı Efendim, koyduğum yerden...
Aradığım yine Sen!...


el benna 24 Kasım 2006 14:27

Efendimizin teridir,gülün kokusu..
insanlık tarihinin gördügü en büyük güzellik efendimizdir..
bizlerde onun ümmeti olmakla,tarifsiz bi nimetle bu dünyaya gelmişiz..
daima gül sunan el olmalıyız,hayatta ona layık olmak için..
ona ve onun ümmetine bu yakısmazmı


http://img83.imageshack.us/img83/7615/bgulsunanelwt1.jpg


Misafir 26 Şubat 2010 02:20

Hz.Muhammed
Bir peygamber;
Cihan onun uğruna,
Bir sevgili;
Mahlukat-i can onun uğruna!

Tüm dünyaya doğar;
Umut gibi,
Mazlumun karşısında doğar;
Geçilmeyen bir hudut gibi!

Bir armağandır,
Yaradandan.
Bir çiçektir,
Baharın bağrından!

Akti çölün ortasına;
Irmak gibi,
Yayıldı dünya etrafına;
Mızrak gibi!

Bir selale gibi,
Nil'den Tibet'e,
Kırım'dan Yemen'e,
Kurtuluş çiçeklerini serpti!

Ümmetine nimet gibi,
Yüreklere umut gibi,
Ümmeti olmayana merhamet gibi,
Yoldan gitmek için kanıt gibi, Hz.Muhammed!

*****
Hz. Muhammed
Her zaman sevilen, övülensin
Ümmeti için üzülen
Ümmeti için gülensin
Allah için de en kıymetlisin

Günahlara batarken çevren
Senin gibi
'Güzel Ahlaklı'ya' kavuştu evren
Gelişin büyük olay
Hem de mazlumları sevindiren

Çevren güvenir, emin derdi
Daha küçükken de herkes severdi
Rabbim de peygamberliği verdi
Kuran'ı da seninle gönderdi

İlk kez zenci, beyaz yan yana
Herkesi davet ettin Kuran'a
Çok önem verdin her insana
En büyük ödül, Sana uyana

Köleleri, ezilenleri zulümden
Kız çocuklarını da ölümden
İnsanlığı 'Cahiliye' denen bölümden
Çevirdin Arabistan çölünden

Hep hak, adalet aradın
Tertemiz, şerefli yaşadın
Dillerde dualarda adın
İnsanlığa Rahmettir maksadın

Hayatın en güzel insanlık modeli
Sana uymayanlar öder bedeli
Senden şefaat ister
Döndükçe ümmetinin dili.
*****
Annesi ÂMİNE hatun,
Abdülmuttalip'e torun
İsmail'den gelir soyun
Muhammed Aleyhisselam

Yirmi Nisan Pazartesi
Beş yüz yetmiş bir gecesi
Doğdu cihan bir tanesi
Muhammed Aleyhisselam


Misafir 26 Şubat 2010 02:38

Sultanım Benim

Seni anlatmaya hiç sözler yeter mi?
Nûr yüzünü görmeye gözler yeter mi?
Sensiz bu diyarda hiç güller biter mi?
Sen, güllerin gülüsün Sultanım benim.

Güzel ahlakın, dünyamızı aydınlatır
Kainat, susmaz; bak hep seni anlatır
Beş vakit namaz, yüreğimizi parlatır
Gönüllerin hak sultanı, Sultanım benim.

Sen, Muhammedü'l-Eminsin ve güzelsin
Sen, Hakk'ın seçtiği son Peygambersin
Seni bilemeyenler, Hakk'ı nerden bilsin?
Sen, gönüllerin sultanısın Sultanım benim.

Mekke´den doğdun bütün dünyamıza
Hakk'ın nurunu yaydın gönül deryamıza
Ne olur lütuf buyur, gel birgün rüyamıza
Gönüllerin hak sultanı, Sultanım benim


Ey gül
Ey gonca-i nur
Meftun yaprak her şey sana
Sensin gönüller mahı
Bu yaz bu bahar sana
Mucize saltanatın taşları ayna yapar
Her ırmak ve her deniz her leyl-ü nehar sana
senin zatı abdesin alemlere rahmettir
Cibril vefalı yoldaş
Yüce Allah yar sana
Bu nice iştiyaktır eyy en güzel sevgili
Asırlardır koşuyor genç ve ihtiyar sana
Nazarın kalbe şifa sözün hikmet incisi
Hangi dertli kavuşsa olur bahtiyar sana
Misk kapında karar kılmıştır senin
Nebilerin diliyle hep övgüler var sana
Ay, güneş, zühre, ülke nuruna pervanedir
Alemde olmak ister aşıklar civar sana
Senin yolun hep açık gidişin allahadır
Dağlar ateş kesilse olamaz duvar sana
Güzelliğin alemde misli bulunmaz inci
Ey gül hasret çekmede cennet o bulvar sana
Dedinki şükreden kul olmak istememmi ben
Rabbin ihsan buyurdu hurma üzüm nar sana
Her muzcizen parmakla gösterilmede senin
çağlatmak öyle kolay çöllerde pınar sana
Hicranın bir kütüğü dertle bi karar et
Hep özlem duymadadır selvi ve çınar sana
Cennetin çiçekleri senin kokunu taşır
Benzemeye çalışır beyazlıkta kar sana
Güneş güzel yüzünden parlaklık aldı ey gül
Acep hayran olmadan hangi göz bakar sana
Aşkının esiridir ne çöl ne de dağ tanır
Bu sevdalı gönüller su gibi akar sana
Varlık bahçesi senin nurundan yaratıldı
Hep medyum hep minnettar her can her nigar sana
Tebessümün ayların zührenin sevincidir
Nice hasret çekmede bu bülbül-ü zar sana
Divane kesilir göz etse bir nazar sana
Fazlının eteğine akıllar erişemez
Eli kalem tutanlar övgüler yazar sana
Haki payene sürsem bir kerecik yüzümü
Bende olan sermaye hasret intizar sana


Misafir 1 Mart 2010 12:50

MUHAMMED’İN YAKARIŞI


Gerçi saklandığı yere, o pek yüce olan


Girince bir bakışta tanınan Melek


Dimdik ve görkemli parıltılar salan:


Yalvardı bütün iddialardan vazgeçerek


İzin verilsin diye gezgin kalmasına


Eskisi gibi, dalgın bir tacir olarak yani;


Okumuşluğu yoktu, fazla gelirdi ona da


Bilginlere de görmek sözün böylesini.


Melekse emredercesine gösteriyordu


Levhasına yazılanları yalvarana


Gösteriyor ve istiyordu tekrar: Oku


Okudu O da: Öyleki Melek hayrandı.


Çoktan okumuş denirdi artık ona


Yapabilendi o, kulak veren ve yapandı.


Misafir 1 Mart 2010 13:01

Hz. Muhammed için Yazılmış Resimli Şiirler
 
Bu konuda Hz. Muhammed için Yazılmış Resimli Şiirler işlenecektir.


Misafir 3 Mart 2010 12:55



Misafir 3 Mart 2010 13:08



Misafir 3 Mart 2010 13:17



Misafir 3 Mart 2010 23:34




Saat: 08:12
Sayfa 1 / 2

©2005 - 2024, MsXLabs - MaviKaranlık