dinin toplum hayatındaki yeri ve önemi |
din dinin toplum hayatındaki yeri ve önemi nedir? açıklar mısınız ? |
Alıntı:
Alıntı:
İnsan Hayatında Dinin Yeri Nedir? Din inancı, insanla beraber doğmuştur. Çünkü insanlık tarihinin hiçbir döneminde din duygusundan mahrum bir millete rastlanamamaktadır. Nerede insan varsa, orada bir nevi îman, ibâdet ve din duygusu görülmüştür. Bundan anlaşılıyor ki, din, insanlığın yaratılışından getirdiği fıtrî ve zarurî ihtiyacıdır. İnsanoğlu vâr oldukça, din de vârolacaktır. Filozof Auguste Sabatier bu konuda der ki: "Diyânet, gayet kuvvetli bir ağaç gibi, insaniyetin geçirdiği inkılâpların hepsinde hayatını muhafaza etmiş ve edecektir. Zaman geçmekle, onun kaynağı kurumak şöyle dursun, bilâkis, gittikçe o menbaın derinleştiğini, genişlediğini görmekteyiz. Binaenaleyh, insan hayatı diyânetle başlamış olduğu gibi, diyânetle kuvvet bulacak, diyânetle nihayetlenecektir." "Ben niçin dinliyim" suâlini nefsime sorar sormaz, şu cevabı alıyorum: Dindarım, çünkü başka türlü olmaya muktedir değilim. Dinin Fertlere ve Cemiyete Sağladığı Faydalar Nelerdir? 1. İnsan, akıl ve şuur sahibi, varlığı üzerinde düşünebilen bir canlıdır. Nereden gelip nereye gittiğini, niçin yaratıldığını, hayat yolunun onu nasıl bir sonuca ulaştıracağını, vicdânıyla başbaşa kaldığı zaman, kendi kendine sorup durmaktadır. Bu konuda tatmîn olmak, içinde geleceğe ait olarak beliren endişelerden kurtulmak, sükûnete ve iç huzura ermek ihtiyacındadır. Bu huzuru, insan, ancak insanüstü bir hakikata inanıp bağlanmakla bulabilir. Bu hakikatı ise, ona ancak din verir ve öğretir. 2. İnsanlığın kendi dünyasında maddeten ve mânen inkişaf etmesi, gerçek insanlık mertebesine ulaşması için de, din mutlaka gereklidir. Bu hususu Bediüzzaman şöyle ifâde eder: "Nev'-i beşerin ahvaline dikkatle bakılsa görülür ki, ruhun mânen terakkisini, vicdanın tekâmülünü, akıl ve fikrin inkişaf ve terakkisini telkin eden, yani aşılayan şeriatlardır. Vücud veren tekliftir. Hayat veren peygamberlerin gönderilmesidir. İlham eden dinlerdir. Eğer bu noktalar olmasaydı, insan hayvan olarak kalacaktı. Ve insandaki bu kadar kemâlât-ı vicdaniye ve ahlâk-ı hasene tamamen yok olurlardı." (İşârâtü'l-İ'caz). Aynı konuda Ali Fuad Başgil ise şöyle der: "En âliminden câhiline kadar insan, nerden gelip nereye gittiğini kendi kendine soracak; insanüstü âlemlerden yüksek bir ideâl mesnedi ve bir hareket ve faaliyet prensibi arayacaktır. Fakat bu aradıklarına ve sorduklarına dînin dışında -ne ilimde, ne de felsefede- tatmin edici ve iç ferahlatıcı bir cevab bulamıyacaktır. Neticede ya dindâr olup, dinî hakikatlere gönül bağlayacak ve insan hayatı yaşayacaktır, yahut da hayvanlaşıp, fizikî hisler ve bayağı zevkleriyle yaşama yolunu tutacaktır. Bu yol, insanlığı uçuruma götürülecektir." (Din ve Lâiklik) 3. Din, cemiyet hayatını düzenleyici ve disipline edici olarak da, insanlık için lüzumlu bir müessesedir. * Dinî duygu, insandan hiçbir vakit ayrılmayan, onu daima murakabe altında bulunduran mânevî bir bekçidir. Bu bekçi, vicdanlar üzerinde son derece etkili olduğundan, hem insanı gizli âşikâr bütün fenalıklardan alıkoyar, hem de her nevi iyiliklere sevkeder. "Din, insan ihtiraslarını frenliyen en kuvvetli mânevî bir dizgindir." * Din sayesinde Allah'ın herşeyi bileceğini, hiçbir şeyin ondan gizlenemeyeceğini idrâk eden insanda kuvvetli bir irâde hâsıl olur. Böyle kuvvetli irâde ve seciye sahibi kişilerden meydana gelen bir cemiyette ise, âsâyiş ve istikrar, nizam ve âhenk bulunur. * Din her türlü ahlâkî fazîletin kaynağıdır. İnsanlık için dinin getirdiği ahlâkî sistemin ehemmiyeti çok büyüktür. Aleksi Betran şöyle der: "Dindar kimselerde mevcut olan îman, ahlâk için pek kıymetli bir istinad noktasıdır." Bir milletin ahlâkî yönden alçalması kadar müdhiş bir felâket yoktur. Tarih boyunca pek çok milletler, ahlâken tefessüh ettikleri için batmış, tarih sahnesinden silinip gitmişlerdir. 4. Dinsizlik, herşeyden önce ahlâk fikrini yıkar. Çünkü din olmadığı takdirde, ahlâk için hiçbir yaptırıcı güç kalmadığından, dinsizlik her türlü kötülüğün yayılmasına ve genişlemesine ve neticede cemiyetin çökmesine sebeb olur. Dinsizlik, aynı zamanda hukuk fikrini de ortadan kaldırır. Kendini herhangi bir ahlâkî müeyyideye bağlı hissetmeyen dinsiz insan, hiçbir hak ve hukuku yerine getirmez. Eline fırsat geçtiğinde zulüm yapmaktan, gasbetmekten, her türlü kötülüğü işlemekten geri durmaz. "Maddeye tapan ve şehvetlerine esîr olan dinsiz insanda, insanlık seciyeleri silinmekte; fazîlet, ferâgat ve fedakârlık yerine feci bir 'BOŞVER' zihniyeti hâkim olmaktadır. Bu zihniyet ise, bir cemiyet için felâkettir. |
İnsan Hayatında Dinin Yeri Nedir? İnsan Hayatında Dinin Yeri Nedir? Din inancı, insanla beraber doğmuştur. Çünkü insanlık tarihinin hiçbir döneminde din duygusundan mahrum bir millete rastlanamamaktadır. Nerede insan varsa, orada bir nevi îman, ibâdet ve din duygusu görülmüştür. Bundan anlaşılıyor ki, din, insanlığın yaratılışından getirdiği fıtrî ve zarurî ihtiyacıdır. İnsanoğlu vâr oldukça, din de vârolacaktır. Filozof Auguste Sabatier bu konuda der ki: "Diyânet, gayet kuvvetli bir ağaç gibi, insaniyetin geçirdiği inkılâpların hepsinde hayatını muhafaza etmiş ve edecektir. Zaman geçmekle, onun kaynağı kurumak şöyle dursun, bilâkis, gittikçe o menbaın derinleştiğini, genişlediğini görmekteyiz. Binaenaleyh, insan hayatı diyânetle başlamış olduğu gibi, diyânetle kuvvet bulacak, diyânetle nihayetlenecektir." "Ben niçin dinliyim" suâlini nefsime sorar sormaz, şu cevabı alıyorum: Dindarım, çünkü başka türlü olmaya muktedir değilim. Dinin Fertlere ve Cemiyete Sağladığı Faydalar Nelerdir? 1. İnsan, akıl ve şuur sahibi, varlığı üzerinde düşünebilen bir canlıdır. Nereden gelip nereye gittiğini, niçin yaratıldığını, hayat yolunun onu nasıl bir sonuca ulaştıracağını, vicdânıyla başbaşa kaldığı zaman, kendi kendine sorup durmaktadır. Bu konuda tatmîn olmak, içinde geleceğe ait olarak beliren endişelerden kurtulmak, sükûnete ve iç huzura ermek ihtiyacındadır. Bu huzuru, insan, ancak insanüstü bir hakikata inanıp bağlanmakla bulabilir. Bu hakikatı ise, ona ancak din verir ve öğretir. 2. İnsanlığın kendi dünyasında maddeten ve mânen inkişaf etmesi, gerçek insanlık mertebesine ulaşması için de, din mutlaka gereklidir. Bu hususu Bediüzzaman şöyle ifâde eder: "Nev'-i beşerin ahvaline dikkatle bakılsa görülür ki, ruhun mânen terakkisini, vicdanın tekâmülünü, akıl ve fikrin inkişaf ve terakkisini telkin eden, yani aşılayan şeriatlardır. Vücud veren tekliftir. Hayat veren peygamberlerin gönderilmesidir. İlham eden dinlerdir. Eğer bu noktalar olmasaydı, insan hayvan olarak kalacaktı. Ve insandaki bu kadar kemâlât-ı vicdaniye ve ahlâk-ı hasene tamamen yok olurlardı." (İşârâtü'l-İ'caz). Aynı konuda Ali Fuad Başgil ise şöyle der: "En âliminden câhiline kadar insan, nerden gelip nereye gittiğini kendi kendine soracak; insanüstü âlemlerden yüksek bir ideâl mesnedi ve bir hareket ve faaliyet prensibi arayacaktır. Fakat bu aradıklarına ve sorduklarına dînin dışında -ne ilimde, ne de felsefede- tatmin edici ve iç ferahlatıcı bir cevab bulamıyacaktır. Neticede ya dindâr olup, dinî hakikatlere gönül bağlayacak ve insan hayatı yaşayacaktır, yahut da hayvanlaşıp, fizikî hisler ve bayağı zevkleriyle yaşama yolunu tutacaktır. Bu yol, insanlığı uçuruma götürülecektir." (Din ve Lâiklik) 3. Din, cemiyet hayatını düzenleyici ve disipline edici olarak da, insanlık için lüzumlu bir müessesedir. * Dinî duygu, insandan hiçbir vakit ayrılmayan, onu daima murakabe altında bulunduran mânevî bir bekçidir. Bu bekçi, vicdanlar üzerinde son derece etkili olduğundan, hem insanı gizli âşikâr bütün fenalıklardan alıkoyar, hem de her nevi iyiliklere sevkeder. "Din, insan ihtiraslarını frenliyen en kuvvetli mânevî bir dizgindir." * Din sayesinde Allah'ın herşeyi bileceğini, hiçbir şeyin ondan gizlenemeyeceğini idrâk eden insanda kuvvetli bir irâde hâsıl olur. Böyle kuvvetli irâde ve seciye sahibi kişilerden meydana gelen bir cemiyette ise, âsâyiş ve istikrar, nizam ve âhenk bulunur. * Din her türlü ahlâkî fazîletin kaynağıdır. İnsanlık için dinin getirdiği ahlâkî sistemin ehemmiyeti çok büyüktür. Aleksi Betran şöyle der: "Dindar kimselerde mevcut olan îman, ahlâk için pek kıymetli bir istinad noktasıdır." Bir milletin ahlâkî yönden alçalması kadar müdhiş bir felâket yoktur. Tarih boyunca pek çok milletler, ahlâken tefessüh ettikleri için batmış, tarih sahnesinden silinip gitmişlerdir. 4. Dinsizlik, herşeyden önce ahlâk fikrini yıkar. Çünkü din olmadığı takdirde, ahlâk için hiçbir yaptırıcı güç kalmadığından, dinsizlik her türlü kötülüğün yayılmasına ve genişlemesine ve neticede cemiyetin çökmesine sebeb olur. Dinsizlik, aynı zamanda hukuk fikrini de ortadan kaldırır. Kendini herhangi bir ahlâkî müeyyideye bağlı hissetmeyen dinsiz insan, hiçbir hak ve hukuku yerine getirmez. Eline fırsat geçtiğinde zulüm yapmaktan, gasbetmekten, her türlü kötülüğü işlemekten geri durmaz. "Maddeye tapan ve şehvetlerine esîr olan dinsiz insanda, insanlık seciyeleri silinmekte; fazîlet, ferâgat ve fedakârlık yerine feci bir 'BOŞVER' zihniyeti hâkim olmaktadır. Bu zihniyet ise, bir cemiyet için felâkettir. |
din nedir? |
TeşekkürLr ama insan hayatındaki yeri değil toplum hayatındaki yeri :)) |
asf toplum hayatı ile bi bilgi hazırlarmınız tez hazırlıyorum |
biz dinin toplum hayrındaki yeri ve önemini sorduk cnm bnm |
dinin toplum hayatındaki yeri ve önemi nedir diye sormuştum ? |
Dinin Toplum Hayatındaki Yerini Sormustum ? |
dinin toplum hayatındaki yeri ve önemi nedir? |
toplum hayatı teşekürler ama toplum hayatındaki yeri |
Dilin insan ve toplum hayatındaki yeri ve önemi nedir? Dilin insan ve toplum hayatındaki yeri ve önemi nedir? ÖZET OLURSA İYİ OLUR |
Dil bir toplumun kültürünün aktarılmasında önemli rol oynar. |
Aynen yha dinin toplum hayatndaki yerii =) :P sordukk |
DİNİN TOPLUMDAKİ YERİ Din, akıl sahibi insanları, kendi irade ve arzuları doğrultusunda mutluluğa ulaştıracak olan ilahi kurallar bütünüdür Din, insana, kendi mahiyetini, nereden gelip, nereye gideceğini, yaradılışındaki gaye ve hedefi gösterir Yaratana kulluk; yaratılanlara karşı da insanlık vazifelerini bildirir Bu anlamda kastedilen din şüphesiz İslam dinidir Allah Teâla ayeti Kerime’de buyuruyor ki; "Şüphesiz Allah katında din İslam'dır"Başka bir ayetinde ise; "Kim İslam'dan başka bir din ararsa (bilsin ki o din) ondan kabul edilmeyecek ve o ahirette zarara uğrayanlardan olacaktır" Din, insanları yardımlaşmaya sevk eden, toplumda güzel ahlakı ve sosyal adaleti sağlayan en büyük amildir Din duygusu ve Allah korkusu, insanı daima murakabe eder, onu kötülükten korur, iyiliğe ve hayra yöneltir Çağımızda her türlü konfor ve teknik imkanlara rağmen, insanlardaki gerilim ve huzursuzluk ne yazık ki artarak büyük boyutlara ulaşmıştır Uyuşturucu kullanımı, alkol tüketimi, aile içi geçimsizlikler, intihar, saldırganlık, savaş ve zulüm, gasp ve tecavüz olayları, ardı arkası kesilmeyen şiddet ve terör, toplumların ruh sağlığını derinden etkilemektedir İşte bütün bunlar; büyük ölçüde çağımız insanının inanç değerlerinden uzaklaşması ve Kur'an'ın hayat veren ilahi mesajına yeterince kulak vermeyişindendir Oysa İslam Dini'nin hedefi, ilim ve inançla yoğrulmuş, tertemiz nesiller ve toplumlar oluşturmaktır Din, insanı kötülüklerden ve ruhsal gerilimlerden korur Çalışmayı emreder Tembelliği yasaklar, Kin, haset ve düşmanlığa izin vermez Düşmanına bile af ve merhameti telkin eder Ocakları söndüren içki, kumar ve zinayı yasaklar Bir insanı öldürmeyi bütün insanlığı öldürmüş gibi kabul eder Kendi canına kıymayı en büyük günahlardan sayar Bela ve musibetler karşısında sabrı tavsiye eder Yalnızlık ve çaresizlik karşısında yegane sığınağın Yüce Allah olduğunu hatırlatır Nitekim Cenab-ı Hak, kendisine inanan ve güvenen insanların huzura ve mutluluğa ulaşacağını şöyle bildirmektedir: “Biliniz ki kalpler ancak Allah'ı anmakla huzur bulur" Bu haftaki yazımızı bir ayet meâliyle bitiriyorum: “Bilesiniz ki, Allah'ın dostlarına hiçbir korku yoktur Onlar üzülmeyeceklerdir de Onlar iman etmiş ve Allah'a karşı gelmekten sakınmış olanlardır Dünyada da, ahirette de onlar için müjde vardır” |
acill cevap |
İnsan Hayatında Dinin Yeri Nedir? ya kısaca özet halinde istemiştim hiç bi sitede bulamıyorum yardımcı olur musunuz? |
Saat: 21:53 |
©2005 - 2024, MsXLabs - MaviKaranlık