MsXLabs

MsXLabs (https://www.msxlabs.org/forum/)
-   Müslümanlık/İslamiyet (https://www.msxlabs.org/forum/muslumanlik-islamiyet/)
-   -   İslam'da Selamlaşmak ve Selamlaşma Adabı (https://www.msxlabs.org/forum/muslumanlik-islamiyet/81760-islamda-selamlasmak-ve-selamlasma-adabi.html)

asla_asla_deme 23 Kasım 2007 14:25

ﺍﻟﺴﻼﻢ ﻋﻠﻴﻜﻢ
Es-selâmu 'aleykum

Selamun Aleyküm, "barış seninle" olsun demektir. aleyküm selam ise, "seninlede olsun" demektir.


Selamün aleyküm denince, Ve aleyküm selam demek farzdır. Esselamü aleyküm denince de, Ve

aleykümüsselam denir. Her ikisinde de “ve” harfini söylemelidir! (Ve aleyküm…) deki “ve”, (dahi)

manasındadır. Yani, (Allah(c.c.)(c.c.)’ın selamı bizim üzerimize olduğu gibi, sizin de üzerinize olsun!)

demektir. Sadece (Aleyküm selam) ise, sanki (Selam bize değil size olsun) gibi uygunsuz bir manaya

gelebilir.

Selam Vermek Sünnet almak Farz. Gayri Müslimlere Selam Verılmez. Yanı almasını vermesini

bilmeyene de onun anladığı dilden günaydın, tünaydın, merhaba şeklinde selam vermekte tabii ki

daha uygundur.



Dinimizde selamlaşmanın önemi büyüktür. Müslümanların yanına girerken, çıkarken, karşılaşınca,

ayrılırken mutlaka selam vermelidir! Bu husustaki hadis-i şeriflerden birkaçı şöyle:

(Mümin kardeşine selam vermek, yanına gelince ona yer göstermek ve hoşlandığı isimle hitap etmek,

aradaki sevgiyi pekiştirir.) [Taberani]













yüksel2 5 Aralık 2007 23:00

Vesselam - Vesselam Nedir - Vesselam Hakkında
 
vesselam ünlem (ve'sselâ:m) Arapça vessel¥m
"İşte o kadar, son söz şudur" anlamlarında kullanılan bir söz:
"İşsizlik kötü şey vesselam!"- O. V. Kanık.


' TOYUN HALİNDEN ANLAR MI HAM SÖZÜ KISA KESMEK LAZIM VESSELAM '
MEVLANA C. RUMİ / MESNEVİ


yüksel2 5 Aralık 2007 23:39

Aleyhissalatü Vesselam-Aleyhissalatü Vesselam Nedir-Aleyhissalatü Vesselam Hakkında
 
Aleyhissalatü Vesselam

Salât ve Selâm onun üzerine olsun, meâlinde Peygamberimiz Hazret-i Muhammed'in (A.S.M.) ismini duyunca söylenmesi sünnet olan bir duâdır .


asla_asla_deme 8 Aralık 2007 20:53

bir chat diyaloğu başlangıcına göz atalım
user 1: s/a
user 2: a/s

ne dedi şimdi bu arkadaşlar

user 1: selamün aleyküm
user 2: aleyküm selam


yazık değil mi yüzyılların selamına, ki bazı insanlar için hala allah selamıdır o. parmaklarınız kopmaz herhalde zahmet edip iki-üç harf daha yazsanız, öyle değil mi


RuffRyders 3 Haziran 2008 14:35

Selam Verme Adabı
 
Selam Verme Adabı
Müslümanlar birbirleri ile karşılaşınca selamlaşır ve tokalaşır.
Selam vermek sünnet, verilen selamı almak farzdır.

1. İslam'ın emrettiği selamı unutma.
2. Tanıdığın veya tanımadığın Müslümanlarla karşılaştığın zaman selam vermeyi ihmal etme
(Esselamü Aleyküm).
3. Selam verme şekli şöyle:
a) Binek üzerinde olan yürüyene,
b) Yürüyen oturana,
c) Az kişiler çok kişilere,
d) Küçükler büyüklere selam verirler.
4. Verilen selama onun misliyle veya ondan daha güzel bir şekilde cevap ver.
5. Konuşmadan önce selam ver. Peygamberimiz bir Hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyor:

"Kim selamdan önce konuşmaya başlarsa ona cevap vermeyin"
***
'Ey inananlar! Evlerinizden başka evlere izin almadan, selam vermeden girmeyiniz. Eğer düşünürseniz bu, sizin için daha iyidir.' (Nur suresi: 27)

Selamın İslam toplumunda yaygınlaştırılmasını emreden Allah elçisi, bir hadisinde bunun toplumsal sonucunu şöyle açıklamıştır:

"Ruhumu kudret elinde tutan Allah'a yemin olsun ki, siz iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Yaptığınız zaman birbirinizi seveceğiniz bir ameli size haber vereyim mi? Aranızda selamı yayınız."

hadis-i şerifine binaen selam verme dinimizde büyük bir önem arzetmiştir.

Dinimize göre selam vermek “Selamün Aleyküm” veya “Selamün Aleyküm ve rahmetullahi ve berekatühü” demektir. Hanefi mezhebine göre selam vermek büyük bir sünnet olup, selam almak vaciptir. Bir kişi bir zümreye selam vermişse; o zümreden bir kişi selama icabet ederse herkesin üzerinden vacip hükmü kalkmış olur. Ama kimse selamı almaz ise herkes yükümlü olmuş olur.

Günümüzde kullanılan "hayırlı sabahlar", "hayırlı akşamlar", "iyi günler", "iyi akşamlar", "günaydın" veya "tünaydın" gibi deyimler, selam verilenler üzerinde huzur, güven ve esenlik meydana getirebilirse de "İslam'a ait selam"ın yerini tutmadığında açıklık vardır. Belki bu deyimler asıl selamlaşmadan sonra dua ve temenni niteliğinde söylenebilir.

Selamlaşma dil ile olmalıdır. Bu konuda Tirmizi'nin bir rivayetinde Hadis-i Şerifte:

'Yahudi ve Hristiyanlara benzemeyin, çünkü Yahudilerin selamı parmaklarla işarettir, Hristiyanların selamı da avuçlarla işarettir.'

denmiştir.

Selam vermek toplumuzda olduğu gibi sadece bir yere girerken değil, aynı zamanda bir yerden çıkarken de yapılması gereken bir harekettir. Bir yere girerken verilen selamla çıkarken verilen selam arasındaki fark bir Hadis-i Şerif’te bakın nasıl belirtilmiş:

'Biriniz bir meclise gelince selam versin. Kalkmak isteyince de selam versin. Birinci selam ikinciden evla değildir. (ikisi de aynı derecede ehemmiyetlidir.) (Tirmizi)

Boş bir yere, eve veya camiye girdiğimizde bile selam vermek sünnettir. Umulur ki; orada bulunan melekler veya mü’min cinler bulunur da; selama cevap verirler.Selam bir duadır; böylece hiç bilmediğimiz ve görmediğimiz ama varlıklarına inandığımız meleklerin ve cinlerin dualarını üzerimize almış oluruz.

***

Evlere Girildiğinde Selam Verilmesi

Müminler cennetin kapısında meleklerin esenlik dilekleriyle ve selamlarıyla karşılanırlar. Ayrıca Kuran'da cennet halkının kendi aralarındaki konuşmalarından örnek verilirken birbirlerine dirlik temennisi olarak selam verdikleri bildirilir:

İman edenler ve salih amellerde bulunanlar da, Rableri onları imanları dolayısıyla altından ırmaklar akan, nimetlerle donatılmış cennetlere yöneltip-iletir (hidayet eder). Oradaki duaları: "Allah'ım, Sen ne Yücesin"dir ve oradaki dirlik temennileri: "Selam"dır; dualarının sonu da: "Gerçekten, hamd alemlerin Rabbi olan Allah'ındır." (Yunus Suresi, 9-10)

Bu nedenle evlere girilirken selam vererek girmek, orada bulunan insanlara cennet ahlakını hatırlatacağı için ruha hoşnutluk verir. Ayrıca selam verilerek içeri girilmesi, eve giren kişinin mümin olduğuna işaret ettiği için bir güvenilirlik alametidir. Allah evlere girerken selam verilmesi gerektiğini bir ayetinde şu şekilde bildirmektedir:

Ey iman edenler, evlerinizden başka evlere, yakınlık kurup (izin almadan) ve (ev halkına) selam vermeden girmeyin. Bu sizin için daha hayırlıdır; umulur ki öğüt alıp düşünürsünüz. (Nur Suresi, 27)



Misafir 3 Haziran 2008 17:32

«Size selâm verildiğinde, siz de ondan daha güzeliyle selâm verin veya aynısı ile karşılık verin. Şüphesiz ki Allah her şeyin hesabını sorucudur.» Nisa sûresi, âyet: 86

Selam; Allah'ın cc 99 güzel isminden biridir. Her çeşit ârıza ve hâdiselerden sâlim kalan; Her türlü tehlikelerden kullarını selâmete çıkaran; Cennetteki bahtiyar kullarına selâm eden manasındadır.

İki Müslüman karşılaşınca veya ayrılırken birinin diğerine; "Es-selâmü aleyküm" veya "Selâmün aleyküm" yâni (dünyâda ve âhirette selâmette ol, sıhhat ve âfiyet, dünya ve ahiret meşakkatlerinden beri olmak, mü'min kullardan dua, meleklerden istiğfar, peygamberlerden şefaat sizin üzerinize olsun) demesi, diğerinin de; "Ve Aleyküm selâm" yâni (Bana ettiğin bu güzel duâ senin de üzerine olsun) demesidir. Selamlaşmak yerine günaydın tünaydın gibi hiç bir mana ifade etmeyen sözlerle biri birini karşılamak Müslüman için büyük bir gaflettir, ama Selamdan sonra Merhaba demekte bir sakınca yoktur; Şâdlık, neşeli oluş. Genişlik, vüs'at. "rahat olunuz, serbest olun manasındadır.

Birbirinize selâm veriniz. (Hadîs-i şerîf-Tirmizî, Müslim)

Îmân etmedikçe Cennet'e giremezsiniz. Birbirinizle sevişmedikçe tam îmâna kavuşamazsınız. Size bir şey göstereyim mi? onu yaparsanız, sevişirsiniz. Aranızda selâmı çok yayınız. (Hadîs-i şerîf-Müslim)

Müslüman'ın Müslüman üzerinde beş hakkı vardır. Selâmına cevap vermek, hastasını yoklamak, cenâzesinde bulunmak, davetine gitmek ve aksırıp; "Elhamdülillah" deyince; "Yerhamükellah" diyerek cevap vermek. (Hadîs-i şerîf-Buhârî, Müslim)

Selâmda sünnet şöyledir ki; önce büyük küçüğe, şehirli köylüye, devedeki ata binmiş olana, attaki merkebde olana, merkeb üstündeki yaya yürüyene, ayakta olan oturana, az olan çok olana, efendi hizmetçisine, baba oğluna, ana kızına verir. Rütbe ve nimeti çok olan önce verir. İki Müslüman, birbirine aynı anda selâm verirse, her ikisinin de birbirine cevâb vermesi farz olur. Birbirinden sonra selâm verirlerse, ikincisinin verdiği selâm cevâb yerine geçer. Çok kimseye selâm verildiği zaman, bir kişi, hattâ bir çocuk cevâb verince, ötekiler vermese de olur. İki Müslüman karşılaşınca, birinin "Selâmün aleyküm" demesi sünnet, diğerinin cevap olarak "Ve aleyküm selâm" demesi farz-ı kifâyedir. (Muhammed Rebhâmî)

HADİSLER VE AÇIKLAMALAR

Çoğu din bilginlerimize göre selâm vermek sünnet, almak da vaciptir. Bu hükme de manasını verdiğimiz âyetteki, «selam verin.» emrinden varıyorlar.

Selâm veren bir kimseye iki şekilde karşılık verilir:

a) Daha güzeliyle.

Selâmın daha güzeli şöyle olur. Meselâ size, «Selâmun aleyküm» diyene, siz de «Aleyküm selâm ve rahmetûllah» diye mukabele edersiniz. Eğer selâm veren, «selâmûn aleyküm ve rahmetûllah» demişse, siz de, «Aleyküm selâm ve rahmetullahi ve berekâtûh.» diye karşılık verirseniz, bu son şekil selâmın en güzel şeklidir. Bundan daha güzel selâm yoktur.

b) Aynı sözlerle.

Bu selâm şekli, selâm verene aynı sözlerle karşılık vermek suretiyle verilen selâmdır. Meselâ size, "Selâmûn aleyküm." diyene siz de, «Aleyküm selâm," diye cevap verirsiniz.

Peygamberimiz diyor ki:

Hadisi rivayet eden anlatıyor: Birgün birisi Peygamber'e (s.a.v.), «Esselâmû aleyke» diyerek selâm verdi. Peygamber de, "Ve Aleykes-selâm ve rahmetûllah.» diye cevap verdi.

Bir başkası, «Esselâmû aleyke ve rahmetûllah» diye selâm verince Peygamberimiz (s.a.v.) ona, "Ve aleykes-selâm ve rahmetûllah; ve berekâtûh» diye mukabelede bulundu.

Bir başkası da, «Esselâmû aleyke ve rahmetûllahi ve berekâtûh» diye selâm verince peygamber de ona sadece, "Ve aleyke» diye karşılık vermekle yetindi.

Bunun üzerine selâm veren adam, «Ey Allah'ın elçisi!.. Bana selâm verirken selâmınızı kısa kestiniz. (Yukarıda âyeti okuyarak) bu Allah kelâmının gereğini niye yerine getirmediniz?» diye sordu. Peygamber de şöyle cevap verdi: «En geniş ve güzel şekliyle selâm verdiniz. Bana bir şey bırakmadınız. Ben de sizin selâmınızı aynen size iade etmek zorunda kaldım.»

Selâm almak vaciptir. Fakat bir topluluğa verilen selâmı, oradakilerden biri aldı mı, borç diğerlerinden düşer. Ve şu kimseler de selâm alamazlar:

Kur'an okumakta olan,

Cuma günü minberde hutbe okuyan,

Hamamda yıkanmakta olan,

Tuvalette bulunan,

Ezan okuyan,

Namaz kılan,

Sofrada yemek yiyene,

Dua eden,

Su içen.

Peygamberimiz diyor ki:

l— Selâm, Yüce Allah'ın isimlerinden birisidir. Öyleyse selâmı aranızda yaygınlaştırınız.

Bir başka rivayete göre şöyledir. Bir mü'min, diğer bir mü'min kardeşine selâm verdiğinde, selâmı iade eden mü'mine melekler yetmiş defa rahmet okurlar, eğer iade etmezse selâm vereni kırmakla birlikte meleklerin de yetmiş defa lanetine uğrar.

Dini Hikaye:

SELÂM VE EBU MÜSLİM HAVALÂNÎ

Ebu Müslim Havalânî bir gün bir topluluğun yanından geçerken onlara selam vermez. Yanındakilerden biri kendisine bu hareketinin sebebini sorunca Ebu Müslim şöyle cevap verir:

«Selam vermeyişim, selâmımı alamayacaklarından ve de meleklerin lanetine uğrayacaklarından korktuğum içindir.»

— Bahrul-Ulûm —

Bir topluluğun yanından geçerken onlara selâm veriniz. Onlara selâm verdiğinizde selâmınızı iade etmeleri üzerlerine vacip olur.

— Bostânûl-Arifin —

Ayaktaki oturana, büyük küçüğe, binek olan yürüyene, at üstündeki eşek üstündekine selâm verebilir. Yine senin ardından gelen kimse cevabını duyurmak şartıyle, sana selâm verebilir. Çünkü duyurmazsa cevap olmaz.

Kişi evine girdiğinde çoluk çocuğuna selâm vermelidir. Eğer evde kimse yoksa, "Esselâmüaleyna ve âlâ ibadillâhissalihin.» diyerek selâm vermelidir. Çünkü orada bulunan melekler onun selâmını iade ederler. Öylece de bereket artar.

Sözün burasında çocuklara selâm vermek konusuna dokunmak isteriz.

«Çocuklara selâm verilir mi, verilmez mi?» Bu konu din âlimlerimiz arasında görüş ayrılıkları doğurmuştur. Bazıları verilir, bazıları da verilmez diyen görüşler savunmuşlardır. Bazıları da selâmı vermek, terk etmekten daha iyidir, demişlerdir. Biz de sonuncu görüşü destekliyoruz.

Sahibine bir adam Ahmed'e selâm verip de bu selâmı Mehmed iade ederse, Ahmed'den borç düşmez.

— Zübdetül-Mesail —

SELÂMLAŞMAK ADABI

Birbiriyle yolda karşılaşan iki kişiden hangisinin daha önce selâm vermesi gerektiği noktasında fıkıh alimleri ayrı görüşlere sahiptir. Bazılarına göre şehirden gelenin, köyden gelene önce selâm vermesi gerekir. Çünkü şehirli daha çok güven telkin edicidir. Bazılarına göre de köyden gelenin önce selam vermesi icap eder. Çünkü şehirden gelen daha üstün yerden geliyor.

Ey saadet yolcusu!.. Bu anlattıklarımız sana yol gösterici olarak yeter. Eğer kanaat getirirsen. Bu ışık saçıcı sözlerimizi halkada yay ve

alimlerin parıl parıl parıldayan ilim kılıçlarından sakın. Onların gösterdikleri yoldan sakın ayrı düşme.

Peygamberimiz diyor ki:

Herhangi bir eser, kitap veya mektubunda salavat getiren kimsenin ismim oradan kazınmadığı sürece melekler daima Allah'tan affını dilerler.

SELAMLAŞMAK ŞEKLİ VE SELÂMIN HÜKMÜ

Birbiriyle karşılaşan iki kişi konuşmazdan veya hacetleri görmeden önce selâmlaşmak zorundadırlar. Bu şekilde hareket etmek sünnettir, verilen selâmı dinlemek de en doğru görüşe göre vaciptir. Selâm verenin selâmını aldıktan sonra tekrar sahibine iade etmek farzı kifâyedir. Eğer bir topluluğa selâm veriliyorsa, toplulukta bulunanlardan birinin selâmı alıp vermesi yeter. Tek tek hepsi alıp verirse sevap ve fazileti daha çoktur.

Selâm iade etmek vaciptir. Ayrıca iade ederken selâm sahibine duyurmak da gerekir. Eğer duyurulmazsa borçtan kurtulamaz. Eğer selâm verdiğimiz kişi sağırsa, dudaklarımızı kıpırdatmak suretiyle selâm verdiğimizi belirtmemiz gerekir.

Biri sana, «Esselâmû aleyke.» demek suretiyle tekil olarak selâm verirse sen ona, «Esselâmû aleyküm.» diyerek çoğul olarak selâm ver Çünkü mü'mine yaraşan hareket, çoğul olarak selâm vermektir. Çünkü tekil olarak verildiğinde melekleri selamdan mahrum bıraktığı gibi sahibini de meleklerin vereceği selâmın sevabından yoksun eder.

Gerçi melekler bizim selâmımıza muhtaç değildirler, ama biz onların rahmet okuyan selâmlarına şiddetle muhtacız.

SELÂMI İADE ETMENİN ŞEKLİ

Selâmı verene selâmını iade etmenin en güzel şekli, «Ve aleykümüsselâm» demektir. «Ve harfini» getirmeden de olur, fakat faziletinden mahrum kalmak vardır.

Selâm verirken, «Esselâmû aleykûm» demek suretiyle elif lam ile vermek de caizdir, elif lâm'sız da. Fakat namazın sonunda selâm verirken mutlaka selâmın başına elif lam getirmek yani, «Esselâmû aleykûm ve rahmetullah» demek şarttır.

Selâm verenin selâmını hemen almak gerekir. Biraz geciktirildikten sonra alınan selâm cevap sayılmaz. Hatta selâm alınmamış sayıldığı için günaha girilmiş olur. Selâm almamak ise mü'min kardeşimize ihanet demektir. Bir başka yerden elçi vasıtasıyla veya mektupla gönderilen selâm kişinin hemen (ve aleyhis-selâm) diyerek alması, ayrıca, bir iki satır yazıyla o selâma hemen cevap vermesi gerekir.

KİMLERE SELÂM VERİLMEZ

Şu kimselere dinimizce selâm vermek doğru değildir;

Kâfire,

Kumar oynayana,

İçki içene,

Zina edene,

Fal bakana,

Dinde olmayan şeyleri uyduranlara.

Bunlardan kâfirin verdiği selâmı alıp almama konusunda ayrı görüşler vardır. Hanefî mezhebine göre kâfire selâm vermek haram, fakat verdiği selâmı almak vaciptir. «Aleyke veya ve aleyke mislehû» diyerek.

Bu konuda Peygamberimiz şöyle buyuruyor:

Hıristiyan ve Yahudilere selam vermeyin. Yolda onlardan biriyle karşılaştığınızda onu yolun kıyısından geçmeye mecbur edin, siz ortadan gitmeye bakın.

Gerçekten Hıristiyan ve Yahudilere selâm vermek doğru değildir. Çünkü selâm vermek, onlara değer vermek demektir. Kâfirlere değer vermek ise caiz değildir.

Peygamberimiz diyor ki:

2— Eksiksiz bir imana sahip olmadıkça Cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevip saymadıkça da eksiksiz bir imana sahip olamazsınız.

Beni dinleyin!... Size yaptığınızda birbirinize karşı sevgi ve saygı bağlarını güçlendirecek olan şeyi bildireyim mi? Öyleyse çokça selâmlaşınız.

Bu sözlerden anlıyoruz ki selâmlaşmak ve selâmı yaygınlaştırmak, hatta selâmı tanıyalım, tanımayalım bütün Müslümanlar arasında bayraklaştırmak her mü'minin boynana borçtur.

SELÂM VERMENİN MEKRUH OLDUĞU YERLER

Açıktan Kur'an okuyana selâm vermek mekruhtur. Fakat hem Kur'an'ın hem de selâm almanın sevabına erişebilecek durumda olan kimseye vermekte bir sakınca yoktur.

İlmî sohbet yapanlara, ilmî çalışmalarda bulunanlara selâm verilmez. Kur'an dinleyenlere selâm verilmez. Ayrıca ezan okunurken, kamet getirilirken selâm alınıp verilmez. Gizli bile olsa en doğru olan görüşe göre bu saydığımız yerlerde selâm almak doğru değildir.

Peygamberimiz diyor ki:

3— Enes İbni Malik anlatıyor: Tam on yıl Peygamber'in (s.a.v.) hizmetinde bulundum. Bir günden bir gün bana yaptıklarım için, «Bunu niye böyle yaptın? dememiştir. Yine yapmadıklarım için de kalkıp da bana, «Bunu niye böyle yapmadın?» diye sözünü etmemiştir. Yalnız bir gün bana, «Ey Enes!..» dedi. «Sana bir tavsiyem var: Geceleri bol bol namazla geçirirsen koruyucu meleklerinin sevgisini kazanırsın; evine girdiğinde çoluk çocuğuna selâm verirsen Allah bet bereketini artırır; eğer yatağa yatarken banyo yapıp da yatma imkânına sahipsen yap. Eğer o gece ölürsen şehid olarak can verirsin.

Evinden çıktığında yolda her karşılaştığın kimseye selâm verirsen Allah iyiliklerini artırır; müslüman büyüklere karşı vakarlı (ağır başlı) ol; küçüklerine karşı da, merhametli ol. İşte bu öğütlerimi yerine getirdiğin takdirde ben ve sen Cennette (Şehadet parmağıyla orta parmağını birleştirerek) şunlar gibi olacağız.

Ey Enes!... Şunu bil ki Allah ağzına attığı bir lokma ve içtiği bir damla su karşılığında Allah'a şükredenden hoşnut kalır.

Peygamberimiz diyor ki:

3— Ey insanlar!... Selamı yayın; yoksulları doyurun, herkes derin

uykusunda uyurken namaz kılın. Eğer bunları yaparsanız selâmetle Cennete girersiniz.

Peygamberimiz diyor ki:

5— Cennette içi dışından, dışı içinden görünen (şeffaf) bir köşk vardır. Orada hiç bir gözün görmediği, hiç bir kulağın duymadığı ve hiçbir insan kafasının düşünmediği rengârenk nimetler yer almaktadır. Dinleyenler, «Ey Allah'ın elçisi!...» Bu köşk kimlere hazırlanmıştır.» diye sordular. Peygamber de şöyle cevap verdi: «Selâmı yayan, yoksulları doyuran, devamlı orucunu tutan, geceleri herkes derin uykuda uyurken namaz kılanlara hazırlanmıştır.»

Dinleyenler tekrar, «Buna kimin gücü yeter, Ey Allah'ın Resulü?» diye sorunca Peygamber şöyle karşılık verdi: «Size şunu bildireyim ki yolda mü'min kardeşiyle karşılaşıp da ona selâm veren, selâmı yaymış; çoluk çocuğunu doyasıya kadar doyuran, yoksulları doyurmuş; Ramazan ayı ile altı gün de Şevvalden oruç tutan, devamlı oruç tutmuş; yatsı namazını camide cemaatle birlikte kılan da herkes derin uykusunda yatarken gecelerini namazla geçirmiş demektir.»

SELÂM VERMENİN MEKRUH OLDUĞU KİMSELER

Şu kimselere selâm vermek mekruhtur (doğru değildir)

Hadis okuyana,

Ezan ve kamet okuyana ve dinlerken ezan ile kametin sözlerini tekrar eden cemaate.

Helada bulunana. Ebu Hanife'ye göre helada bulunan kimse verilen selâmı içinden alır. Fakat diliyle iade edemez. Ebu Yusuf'a göre ise ne içinden ne de dışından alıp veremez. İmam Muhammed'e göre heladan çıktıktan sonra verir.

Namaz kılana.

Dilenciye. Dilencinin verdiği selâm da alınmaz.

Mahkemede karar veren hâkime. Hâkime verilen selâmı da iade etmek borç değildir.

Ders veren hocaya. Hoca verilen selâmı iade etmek zorunda değildir.

Oyun oynayana.

Gülene.

Yalancıya.

Manasız şeylerle uğraşana.

Küfredenlere.

Alaycılara.

Karı-kız gözlemek için yol başlarında duranlara.

Çıplak olanlara.

Sokakta meşgul olana.

Herkesin gözü önünde yemek yiyene.

Şarkı okuyana,

Falcılara.

Kafirlere.

«Bu açıklamayı, "Selâm, kelâmdan öncedir.» diyen Peygamber hadisini incelerken İbni Kemâl Haşa vermiştir.

Peygamberimiz diyor ki:

6— Selâm vermeden konuşmaya başlayanlara sakın karşılık vermeyin (kendi kendine konuşsun dursun.)

Peygamberimiz diyor ki:

7— İki mü'min selâmlaşınca lânetlik şeytan, «Yazık, bu iki mü'min Allah kendilerini affetmedikçe birbirinden ayrılmayacaklardır!..» diye ağlayıp dövünmeye başlar.

Din uluları diyor ki:

Hıristiyanlar, ellerini ağızlarına koyarak; Yahudiler, parmağıyla işaret ederek Mecusiler (ateşperestler) eğilerek (reverans ederek); Araplar, «Allah uzun ömürler versin» diyerek; Müslümanlar da, «Esselâmü aleyküm.» diyerek selâmlaşırlar.

Bütün selamlaşmaların en güzeli ve Allah katında makbul olanı Müslümanlarınkidir.

Peygamberimiz diyor ki:

8— İmrân İbnil Hasîn anlatıyor: Bir gün bir adam gelerek Peygambere (s.a.v.), «Esselâmü aleyküm..» diye selâm verir. Peygamber de selâmını aldıktan sonra adama, «Bu selâmına karşılık on sevap alacaksın.» der.

Bir başkası gelir, «Esselâmü aleyküm ve rahmetûllah» der. Onun da selâmını aldıktan sonra «Sen de yirmi sevap kazandın» der.

Daha sonra gelip de, «Esselâmü aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtühü» diyerek selam verene, «Sen otuz sevap kazandın.» der.

Nihayet en son gelerek «Esselâmü aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtühü ve mağfiretûh» diye selâm verene de sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), «Sen de kırk sevap kazandın.» diye cevap verir.



MeLL 19 Temmuz 2008 16:36

Alıntı:

asla_asla_deme adlı kullanıcıdan alıntı (Mesaj 853769)
bir chat diyaloğu başlangıcına göz atalım
user 1: s/a
user 2: a/s

ne dedi şimdi bu arkadaşlar

user 1: selamün aleyküm
user 2: aleyküm selam


yazık değil mi yüzyılların selamına, ki bazı insanlar için hala allah selamıdır o. parmaklarınız kopmaz herhalde zahmet edip iki-üç harf daha yazsanız, öyle değil mi

Haklısın bundan sonra selamı doğru kullanacağım


kemaltiy 13 Ağustos 2008 09:14

ben dinimi en iyi şekilde yaşayan biriyim.Ancak her sabah bana selam werekleri yerde günaydın diyorlar.Ben bu iş için ne yapmalıyım???


Misafir 13 Ağustos 2008 19:29

toplulukta cemaate selam verildiğinde bir kişi aleykum selam derse cemaatin üstünden yük kalkmış olur islama göre


asla_asla_deme 14 Ağustos 2008 21:12

Alıntı:

kemaltiy adlı kullanıcıdan alıntı (Mesaj 1145371)
ben dinimi en iyi şekilde yaşayan biriyim.Ancak her sabah bana selam werekleri yerde günaydın diyorlar.Ben bu iş için ne yapmalıyım???


Selam Vermek Sünnet almak Farz. Gayri Müslimlere Selam Verılmez. Yanı almasını

vermesinibilmeyene de onun anladığı dilden günaydın, tünaydın, merhaba şeklinde selam

vermekte tabii ki daha uygundur.


RuffRyders 16 Ağustos 2008 12:13

"s.>@leykum!!, s.aLkm, slm a, slm alk, s.a" Allah'ın selamını böyle verip sonra sohbete başlamak çok garip alt tarafı 2 kelime yazıp Allah'ın selamını vericeksin çok mu zor kaldı ki 10 samiye sonra selamı yazmaya üşenen eller muhabbete başlıyor...

Chatlerde boşboş vakit geçiriyosunuz hiç değilse selamını düzgün verseniz...


asla_asla_deme 28 Aralık 2009 23:21

Erkek ve Kadının Selamlaşması
 
Erkek ve Kadının Selamlaşması

1) Selam ve selamlaşma

Selam terimi "selime" kökünden bir mastar olup, sözlükte; maddî ve manevî sıkıntılardan kurtulmak, barış ve esenliğe kavuşmak demektir, "es-Selamu", isim olarak ise; selam, selamet, sulh ve güven anlamına gelir. Bir fıkıh terimi olarak selam; karşılaşan iki müslümanın birbirine yaptıkları dua cümlesinden ibarettir. Selam veren "es-selamu aleyküm (Allah'ın selamı sizin üzerinize olsun)" der selamı alan ise "ve aleykümü's-selam ve rahmetullah (Allah'ın selamı ve rahmeti sizin üzerinize olsun)" diyerek ilaveli duada bulunur.
Kur'an-ı Kerîm'de şöyle buyurulur: "Bir selam ile selamlandığınızda, siz de ondan daha güzeli ile selamlayın veya aynı île karşılık verin" (en-Nisa, 4/86.) Selam aynı zamanda Cenab-ı Hakkın doksan dokuz güzel isimlerinden birisidir.
Selamlaşmanın "selam" sözcüğü ile yapılması gerektiğini bildiren pek çok ayet ve hadis vardır. Bunlardan bir kaç tanesini zikredeceğiz:
"Ayetlerimize inananlar sana geldiğinde onlara deki: Size selam olsun" (el-En'**, 6/54.) "Elçilerimiz (melekler) İbrahim'e müjde getirdiler ve "sana selam olsun" dediler." (Hûd, 11/69; örnekler için bk. Meryem, 19/15, 33, 47; Taha, 20/47; el-Kasas, 28/55; es-Saffat, 37/79, 109, 120, 130, 181.) Ahiret hayatında da selamlaşmanın aynı kelimelerle yapılacağı belirtilir. "Melekler: "Sabrettiğinize karşılık size selam olsun..." derler." "İman edip de iyi işler yapanlar, Rablerinin izni ile içinde sonsuza kadar kalacakları altından ırmaklar akan cennetlere sokulacaklardır. Orada birbirleriyle karşılaştıkça söyledikleri söz "selam"dır. (İbrahim, 14/23; bk. Yunus, 10/10) "Onlar meleklerin "size selam olsun. Yapmış olduğunuz iyi işlere karşılık cennete girin" diyerek, tertemiz bir şekilde canlarını aldıkları kimselerdir." (en-Nahl, 16/32. Hadiste "Selam, cennet ehlinin selamlaşma şeklidir.» buyurulur, bk. A. Hanbel, IV, 381)
Yahudiler Medine döneminde Hz. Peygamberle karşılaşınca "Sana ölüm olsun" anlamına gelen "Es-samu aleyke" şeklinde selam veriyorlardı. Hz. Peygamber onların bu kaba selamlarına "aleyküm "size olsun" diye cevap vermekle yetinir, edepli ve yumuşak tavrını değiştirmezdi. Bu arada inen bir ayetle yahudilerin bu tavrı kınandı ve onların cehenneme girecekleri bildirildi. (bk. el-Mücadele, 58/8.) Ashabı kiramdan kimilerinin yahudilere, aynı sözlerle, hatta "ölüm, kınama ve lanet size olsun" gibi ilavelerle cevap vermesi üzerine Allahın Rasulü ehli kitapla olan selamlaşmayı şu şekilde belirledi."
"Size ehl-i kitaptan birisi selam verince "aleyke veya aleykum (sana veya size de olsun)" şeklinde cevap veriniz." (Buharî, İsfi'zan, 22, Murteddîn, 4; Müslim, Selam, 9, 87; Malik, Muvatta', Selam, 3; A.b. Hanbel, II, 9, III, 99; İbn Kesîr, a.g.e., III, 462.)
Hz. Peygamberin ve ashab-ı kiramın birbirleriyle "es-selamu aleyke veya es-selamu aleykum (Allah'ın selamı sana veya size olsun)" sözlerini kullanarak selam verdikleri tevatür derecesine ulaşan hadislerle sabittir. ( bk. Buharî, İsti'zan, 1,3, 28; Tefsiru Süre, 33/8; Enbiya, 1; Müslim, Edeb, 37; Ebü Davud, Akdıye, 21, Libas, 24 45; A. b. Hanbel, l, 85, 146.) Nitekim Allahü Teala, Adem (a.s)'ı yarattığında, ona; "git, meleklere selam ver, nasıl selam alacaklarını dinle, bu senin ve neslinin selamlaşma örneği olacaktır" dedi. Bunun üzerine Adem (a.s) meleklere; "es-Selamu aleykum (Allah'ın selamı size olsun)" dedi. Onlar da; "es-Selamu aleyke ve rahmetullah (Allah'ın selamı ve rahmeti sana olsun)" diyerek karşılık verdiler. ( Buharî, Halku Adem, 2, IV, 102; Tecrîd Sarîh, Terc. IX, 46, H. No: 1367; el-Kurtubî, a.g.e, XX, 45.) Selam başta belirtme takısı olmaksızın "Selamün aleykum" şeklinde de ifade edilebilir. (Buharî, İsti'zan, 9; A.b. Hanbel, I, 387.)
Kimi zaman selam yerine "merhaba" denildiği, özellikle dışarıdan gelen kimseye karşı "hoş geldin" anlamında bu ifadenin de kullanıldığı nakledilmiştir. (bk. Buharî, İman, 40, İlm, 25, Salat, 4; Müslim, İman, 24, Misafirin, 82; İbn Mace, Mukaddime, 22; Ebu Davud, Zekat, 6) Merhaba; bolluk ve genişlik dileme, başımızın üstünde yerin var gibi anlamları kapsar. "Musafaha" konusunu incelerken, Medineli Ensar kadınların biat için toplandıklarında Hz. Ömer'in Selamım "Rasülulah'a ve Rasulultah'ın elçisi Ömer'e merhaba" sözleri ile cevapladıklarını belirtmiştik. Günümüzde kullanılan "hayırlı sabahlar", "hayırlı akşamlar", "iyi günler", "iyi akşamlar", "günaydın" veya "tünaydın" gibi deyimler, selam verilenler üzerinde huzur, güven ve esenlik meydana getirebilirse de "İslam'a ait selam"ın yerini tutmadığında açıklık vardır. Belki bu deyimler asıl selamlaşmadan sonra dua ve temenni niteliğinde söylenebilir.
Hanefilere göre, selamı vermek sünnet, almak vacip hükmündedir. Çünkü ayette, "size selam verilince, ona ondan daha güzeli ile veya aynı ile karşılık verin" buyurularak, selam alma emir siygası ile ifade olunmuştur. Diğer yandan Allah'ın Rasulü, müslümanın müslüman üzerindeki haklarını sayarken, ilkinin verilen selamı almak olduğunu belirtmiştir. (İbn Mace, Cenaiz, 1; A. b. Hanbel, II, 332, VI, 385.)
Selamın İslam toplumunda yaygınlaştırılmasını emreden Allah elçisi, bir hadisinde bunun toplumsal sonucunu şöyle açıklamıştır: "Ruhumu kudret elinde tutan Allah'a yemin olsun ki, siz iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Yaptığınız zaman birbirinizi seveceğiniz bir ameli size haber vereyim mi? Aranızda selamı yayınız." (Müslim, iman, 93; Ebu Davud, Edeb, 131; Tirmizî, Sıfatu'l-Kıyame, 54, İsti'zan, 1; ibn Mace, Mukaddime, 6; A. b. Hanbel, l, 165; bk. Buharî, Nikah, 71, Eşribe, 28, İsti'zan, 8; Nesaî, Cena'iz, 53.)

2) Erkek ve kadın arasında selamlaşma

Yukarıda verdiğimiz ayet ve hadislerde erkek-kadın ayırımı yapılmadığı için, özel bir delil bulunmadıkça, selamlaşma kapsamına her iki cins de girer.
Ebu Hanîfe ve arkadaşlarına göre, kadınların ilk olarak erkeklere selam vermesi caiz değildir. Çünkü kadınlar ezan, kamet, açıktan Kur'an-ı Kerîm okuma gibi faaliyetlerden menedilmişlerdir. Yalnız mahrem hısımlar bunun dışındadır. Bunlara onların selam vermesinde bir sakınca bulunmaz. Bu duruma göre, ünsiyet nedeniyle önce bir erkek selam vermişse, kadın bu selamı alabilecektir.
Malikîler selamlaşma konusunda genç kadınla yaşlı arasında ayırım yapmışlardır. Dayandıkları delil, "kötülüğe giden yolu kapama (seddü'z-zerîa)" prensibidir.
Hz. Peygamber'in mahremi olmayan kimi kadınlara selam verdiğini yada onların selamını aldığını gösteren uygulama örnekleri vardır.
Esma binti Yezîd (r. anha) Allah'ın Rasulünün bir kadınlar topluluğuna uğradığını ve kendilerine selam verdiğini nakletmiştir. (Ebü Davud, Edeb, 127.) Diğer yandan fetih yılında, bir gün Hz. Peygamber evde boy abdesti alıyor ve kızı Fatıma da onu örtüyordu. Bu sırada Ebu Talib'in kızı Ümmü Hanî içeri girip selam verince, Nebî (s.a.s) onun kim olduğunu sormuş ve kendisine "merhaba" demiştir. (Buharî, Gusl, 21, Salat, 4, Edeb, 94; Müslim, Hayz, 70, Müsafirin, 82; Tirmizî, İsti'zan, 34: Nesaî. Tahare. 142.)
Bir gün Hz. Peygamber, eşi Aişe ile birlikte bulunurlarken yanlarına Cebrail (a.s) gelmişti. Hz. Peygamber, eşine; "Bu Cebrail (a.s)'dır, Sana selam veriyor" buyurunca Hz. Aişe, "Ve aleyhi's-selam (ona da selam olsun)" diyerek selamı almıştır. (Buharî, Bed'u'l-Halk, 6, isti'zan, 16, 19; Müslim, Fazailu's-Sahabe, 90, 91; Tirmizî Menakıb, 62, isti'zan, 5.)
Benzer selamlaşma uygulaması kimi sahabe erkek ve kadınları arasında da olmuştur. Yukarıda, Hz. Ömer'in, Rasülullah (s.a.s) adına biat almak üzere gittiği kadınlar topluluğuna selam verdiğini ve kadınların da onun selamını "merhaba" diyerek aldıklarını belirtmiştik. (A.b. Hanbel, V, 85, VI, 409.) Diğer yandan Muaz b. Cebel (ö. 18/639) Yemen'e vali olarak gidince, yanına on iki çocuğu olan bir kadının gelerek selam verdiği nakledilmiştir. (A.b. Hanbel, V, 239.)
Ashab-ı kiramdan kimileri ise; erkekler kadınlara selam verebilir, fakat kadınlar onlara selam veremez, demişlerdir. Bununla birlikte Abdullah b. Ömer (r.a.)'in bir kadına rastlayınca selam verdiği, Ata b. Ebî Rabah'ın ise (ö. 115/733), "kadınlar genç olursa selam verilmez" dediği nakledilmiştir. (bk. Yusuf el-Kardavî, Fetava, II, 274.)
Yukarıdaki deliller dikkatlice incelendiğinde mahrem olmayan kadınlarla selamlaşmanın, ya kadınların topluluk halinde olması veya kadınla ünsiyet bulunması yahut da bir iş veya bir ihtiyaç nedeniyle bir araya gelme gibi durumlarda yapıldığı görülür.
Kimileri kadınlarla selamlaşmayı, onun sesinin erkeklere haram olması yüzünden yasaklama yoluna gitmişlerdir. Ancak zaruret veya ihtiyaç hallerinde ve normal zamanlarda kadının sesinin erkeğe haram olduğunu bildiren doğrudan bir ayet veya hadis yoktur. Nitekim Hz. Peygamberin aileleri için Allahü Teala, "Peygamberin hanımlanndan bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin" (el-Ahzab, 33/53.) buyurur. Sahabe erkekleri Hz. Aişe veya Hz. Peygamber'in diğer eşlerine bir şey sorar veya bir şey isterlerse, onlar perde arkasından cevap verirlerdi. Bunun gibi pek çok sahabe hanımı günlük hayatta alma, verme, sorma, cevap alma, selam ve konuşma tarzlarında erkeklere muhatap olmuş, bunlardan hiçbirisi "sus, senin sesin erkeklere haramdır" dememiştir.
Ancak bu konunun da fitne tehlikesi ve İslamî edeple sınırlı olduğunu unutmamak gerekir. Bu yüzden yaşlı veya toplu haldeki kadınlara, ya da amca, dayı eşi yahut bunların kızı gibi aile içinde ünsiyet bulunan hısımlara selam verip almada herhangi bir fitne tehlikesi yoksa da, tek başına bulunan genç kız ve hanımlara selam vermede böyle bir tehlikenin yokluğundan söz edilemez. Diğer yandan selamlaşma edebiyle ilgili olarakda şunlar söylenebilir. Binitli olan yürüyene, küçük büyüğe, az olan topluluk çok olan topluluğa, yukarıda bulunan aşağıda olana selam verir. Namaz kılana, yemek yemekte olana, tuvalette bulunana ve içki-kumar gibi bir haramı işlemekte olana selam verilmez. (bk. Buharî, İsti'zan, 3-7, 11; Müslim, Edeb, 46, Selam, 1; Ebu Davüd, İsti'zan, 6; Tirmizî, İsti'zan, 14; A. b. Hanbel, III, 44, 444,, VI, 19, 20.)

3) Kadınlarla selamlaşmada dikkat edilecek hususlar

a) Genç kız ve kadınlara topluluk halinde olurlarsa selam vermek, tek olan yabancı kadına selam vermemek. Ancak büro, iş yeri veya resmi daire gibi umuma açık olan yerler bunun dışında tutulmalıdır. İslam'a uygun çalışma şartları ve ırz güvenliği bulunan yerlerde çalışan kadınlarla, iş ve meslek gereği görüşen ve karşılaşan erkekler arasında "ünsiyet'in varlığını kabul etmek gerekir.
b) Sınıf, konferans salonu veya düğün salonu gibi yerlerde ders, konferans, seminer, sohbet vb. bir nedenle kadın topluluğunun huzuruna çıkınca selam vermek; fakat yol, bahçe, merdiven ya da koridor karşılaşmalarında ünsiyet bulunmayan tek kadına veya kadın topluluklarına selam vermemek.
c) Kız öğrencilerin çoğu zaman babası veya dedesi yaşında bulunan hocalarına, okul yönetici veya personeline selam vermesi, bunun dışında ünsiyet bulunmayan yabancı erkeklere selam vermemesi.
Sonuç olarak insanların birbiriyle tanışıp ünsiyet kurmasında ve bir iman kardeşliğinin oluşmasında, selamlaşmanın önemli bir yerinin bulunduğunda şüphe yoktur. Hatta İslam'da selam verme, kişi için mü'minlik belirtisi sayılmış ve selam verene "sen rnü'min değilsin" denilmesi yasaklanmıştır. (bk. en-Nisa, 4/94, Usame b. Zeyd, savaş sırasında şehadet kelimesini getirip selam veren bir müşriği öldürmüş ve ölüm korkusundan dolayı böyle söylediğini düşünmüştü. Durumu öğrenen Allah elçisi hiddetlenmiş ve «kalbini yarıp baktınız mı?» buyurarak Usame'ye çıkışmıştır.


KAPTAN 14 Mart 2012 17:40

Selamlaşmak ve Önemi
 


Sual:
Selamlaşmanın hükmü nedir? Bir yerden çıkarken de selam verilir mi?
CEVAP
Selam vermek sünnet, almak ise farzdır. Selam verirken, selamın sünnet olduğunu düşünmeli ve o kimseye dua etmeye niyet etmelidir! Sünnet olduğu düşünülmeden, alışkanlık halinde, şuursuzca selam verilince, sevap olmaz. Bir yere girerken de, çıkarken de selam verilir. Dinimizde selamın önemi büyüktür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Müslümanın müslüman üzerindeki altı haktan biri de selam vermektir.) [Müslim]

(Bir yere girerken oradakilere selam vermek borç olduğu gibi, çıkarken de selam vermek borçtur.)
[Beyheki]

(Bir yere, bir meclise giren oradakilere selam versin. Oradan kalkıp giderken yine selam versin.)
[Tirmizi]

(Bir kimse ayrılırken, selam verirse, onların hayırlı işlerine ortak olur.)
[Rüzeyn]

(İnsanların en âcizi dua etmeyen, en cimrisi de selam vermeyendir.) [Taberani]

(İnsanlara güler yüzle selam vermek sadakadır.)
[Beyheki]

(Bir eve girince, ev halkına selam verin. Çıkarken de selam verin.) [Beyheki]

Selam ne demektir
Selam, emniyet, huzur, selamet, sağlık, barış, rahatlık, iyi netice, kurtuluş gibi manalara gelir. Selam vermek, bir kimseye yapılacak en güzel duadır. Selam, (Ben müslümanım, benden sana zarar gelmez, selamettesin) manasına, selamet üzere ol, müslüman olarak öl manalarına da gelir. Gayrı müslimlerin hidayete kavuşmaları niyetiyle, ihtiyaç olduğu zaman onlara selam vermek, hidayete kavuşmaları için dua etmek caizdir. (R.Nasıhin, Redd-ül Muhtar)

Selamlaşırken eğilmek günahtır. Hadis-i şerifte, (Karşılaştığınız zaman birbirinize eğilmeyin, kucaklaşmayın) buyuruldu. (Berika)

Eshab-ı kiram, yolculuktan döndükleri zaman kucaklaşırlardı. Şu halde, uzun yoldan gelmiş veya uzun zamandır görülmeyen bir arkadaşla kucaklaşmak caiz olur.

Selamün aleyküm
diye selam vermek caiz ise de Esselamü aleyküm demek daha iyidir.

Selamün aleyküm
denince, Ve aleyküm selam demek farzdır. Esselamü aleyküm denince de, Ve aleykümüsselam denir. Her ikisinde de "ve" harfini söylemelidir! (Ve aleyküm...) deki "ve",(dahi) manasındadır. Yani, (Allah’ın selamı bizim üzerimize olduğu gibi, sizin de üzerinize olsun!) demektir. Sadece (Aleyküm selam) ise, sanki (Selam bize değil size olsun) gibi uygunsuz bir manaya gelebilir.

Selamı düzgün verip düzgün almak iyidir. “Ve” söylemeden de almak caiz ise de, ve'li söylemelidir.

Verilen selamı daha güzeli ile almak da farz değil ise de, çok sevaptır. Peygamber efendimiz, (Selamün aleyküm) diyen için, (On sevap kazandı) buyurdu. Başka biri, (Selamün aleyküm ve rahmetullahi) dedi. (Yirmi sevap kazandı) buyurdu. Bir başkası da, (Selamün aleyküm ve rahmetullahi ve berekatühü) dedi. Bu kimse için de, (Otuz sevap kazandı) buyurdu. Bu sırada orada oturanlardan biri selam vermeden çıkıp gitti. Resulullah efendimiz, (Arkadaşınız [selamın faziletini] ne tez unuttu) buyurdu. Daha sonra, (Bir topluluğa gelince de, ayrılırken de selam verin! Birinci selam, ikincisinden daha mühim değildir) buyurdu. (Taberani)

Dinimizde selamlaşmanın önemi büyüktür. Müslümanların yanına girerken, çıkarken, karşılaşınca, ayrılırken mutlaka selam vermelidir! Bu husustaki hadis-i şeriflerden birkaçı şöyle:
(Mümin kardeşine selam vermek, yanına gelince ona yer göstermek ve hoşlandığı isimle hitap etmek, aradaki sevgiyi pekiştirir.) [Taberani]

(Darlıkta infak eden, rastladığı müslümana selam veren, kendi aleyhinde de olsa adaletli davranan, iman hasletlerini toplamış olur.)
[Ebu Nuaym]

(Yirmi müslümana selam veren bir mümin Cenneti hak eder.)
[Deylemi]

(Tatlı dilli olmak, selamlaşmak ve yemek yedirmek, Cennete götürür.) [Hakim]

Kimlere selam verilmez?
Sual:
Kimlere selam verilmez?
CEVAP
Şunlara yalnız o halde iken selam verilmez:
1- Namazda olana,
2- Hutbe okuyana ve hutbeyi dinleyene,
3- Kur'an-ı kerim okuyana ve dinleyene,
4- Vaaz edene ve dinleyene,
5- Fıkıh dersi çalışana,
6- Din dersi verene ve din dersi ile meşgul olanlara,
7- Eşi ile meşgul olana,
8- Avret yeri açık olana,
9- Abdest bozmakta olana,
10- Yemek yemekte olana,
Baştan ikisi hariç, diğerlerine selam verilirse, alma mecburiyeti yoksa da selamı almaları iyi olur.

Şunlara da her zaman selam verilmez:
1- Yabancı kızlara ve genç kadınlara,
2- Kumarbaza ve her oyunu oynayana,
3- İçki içenlere,
4- Gıybet edenlere,
5- Şarkıcılara,
6- Fasıklara [Açıktan günah işleyenlere],
7- Kadınlara, kızlara bakanlara selam verilmez.

Selam verilmesi caiz olmayan bu kimseler selam verirlerse, selamları alınır, fitne çıkarılmaz. Gayri müslimlere, ancak iş düştüğü zaman selam verilebilir ve selamları alınır. Bid’at ehline de ihtiyaç halinde selam verilir. Zengine, zengin olduğu için selam vermek caiz değildir. Dilencinin, dilenirken verdiği selamı almak gerekmez. Yabancı kadın ihtiyar ise selam verilir. (Dürr-ül-muhtar)

Kâfire saygı göstermek için selam verilmez. Hadis-i şerifte, (Münafık [ve her çeşit kâfir] ile konuşurken, efendim, demeyiniz) buyuruldu. Zalime, kâfire hürmet etmek, saygı ile selam vermek, üstadım demek, küfür olur. (Berika)

İslamiyet’in hakim olduğu dönemlerde gayrı müslime ve fasık müslümana selam verilmezdi. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Yahudi ve Hıristiyanlara selam vermeyiniz!) [Müslim]

(Bir kitap ehli [Yahudi veya Hıristiyan] size selam verdiği zaman, “ve aleyküm” deyiniz!) [Buhari]

Bir kâfire, (Allah ömürler versin) demek, caiz değildir. Müslüman olması için veya cizye vererek devletimizin kuvvetlenmesi için, böyle dua etmek, caiz olur. (Berika)

Demek ki, ihtiyaç düşünce veya onu üzmemek için veya buna benzer sebeplerle Yahudiyle, Hıristiyanla veya başka bir kâfirle selamlaşmak veya onun müslüman olması için dua etmek caiz olur.

Müsafeha ederken
Sual:
Günahların dökülmesi için nasıl tokalaşmak gerekir?
CEVAP
İki müslüman, muhabbetle müsafeha ederek tokalaşırsa günahları dökülür. Müsafeha, sevgi ve dostluk kazandırır. Müsafeha, iki kişinin, sağ elin avuç içlerini birbirine yapıştırıp, iki baş parmağın yanlarını birbirlerine değdirmesidir. Dört el ile birlikte de yapılır. (Merakıl-felah)

Müsafeha ederken salevat getirmeli ve elleri sallamalıdır. Birkaç hadis-i şerif meali şöyledir:
(İki müslüman karşılaşıp müsafeha ederlerse, Allahü teâlâ, bunların dualarını kabul eder. Ellerini birbirinden çekmeden önce günahlarını affeder.) [Bezzar]

(İki müslüman, selamlaşıp müsafeha ederler, bir de salevat-ı şerife okurlarsa, anadan yeni doğmuş gibi günahları temizlenir.)
[R.Nasıhin]

(Kim mümin kardeşini ziyaret edip müsafeha ederek üç kere elini sallarsa, ellerini ayırmadan her ikisinin ağaçtan yaprak döküldüğü gibi günahları dökülür.)
[Ey oğul ilm.]

(İki müslüman karşılaşınca, müsafeha edip
"Allah’a hamd" ederse, günahları dökülür.) [Hakim]

(Müslüman, din kardeşi ile müsafeha eder ve birbirine kin duymazlar ise, elleri henüz ayrılmadan, günahları affolur. Kin duymadan, müslüman kardeşine sevgi ile bakanın da, günahları affolur.)
[İ.Neccar]

Selam, kelamdan öncedir
Sual:
Bir yere telefon edince veya bir yere girince, karşımızdakine selam vermek gerekir mi? (Selam ver önce) deniyor.Dinimizde bunun önemi nedir?
CEVAP
Bir odaya giren veya telefon edenin, önce selam vermesi, söze selamdan başlaması gerekir. Bu konudaki hadis-i şeriflerden birkaçının meali şöyledir:
(Selam, kelamdan öncedir.) [Tirmizi]

(Selam vermeden söze başlamayın. Selam vermeden konuşana cevap vermeyin.) [Hakim]

(Selam, sualden öncedir. Selam vermeden sual sorana, cevap vermeyin.)
[İ.Neccar]

(Mümin, önce selam vermek için atılır; münafık ise önce kendisine selam verilmesini bekler.) [Dare Kutni]

(Önce selam veren, Allah’a ve Resulüne daha yakındır.)
[Ebu Davud]

(Allahü teâlânın rahmet ve affına en layık olan, önce selam verendir.)
[Ebu Davud]

(Önce selam veren kibirden uzak olur.)
[Beyheki, Hatib]

Selamlaşmayı yaymak çok sevaptır. Birkaç hadis-i şerif meali:
(Selamlaşmayı yayarsanız Cennete girersiniz.) [Taberani]

(Selamlaşmayı yaygınlaştırın, yemek yedirin,
[salih] akrabayı ziyaret edin, gece herkes uykuda iken namaz kılın, sonra selametle Cennete girin.) [Darimi]

(Yemin ederim ki, iman etmedikçe Cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olamazsınız. Birbirinizi sevebilmenin yolu, aranızda selamlaşmayı yaymaktır.)
[Tirmizi, İ.Ahmed]

(Amellerin en iyisi, selamlaşmayı yaymaktır.)
[Eşiat-ül-lemeat]

(Yalnız tanıdıklara selam vermek kıyamet alametidir.) [Taberani]

(Karşılaştığınız arkadaşa selam verin. Eğer aranıza ağaç, duvar, yahut taş gibi bir engel girip de, sonra karşılaşırsanız tekrar selam verin.)
[Ebu Davud, İbni Mace]

(Bir eve girince, ev halkına selam verin. Çıkarken de selam verin.) [Beyheki]

(Bir yere giren oradakilere selam versin. Oradan kalkıp giderken yine selam versin.) [Tirmizi]

Selamda sünnet olan
Sual:
Selamda sünnet olan öncelik sırası nasıldır?
CEVAP
Selamda sünnet şöyledir: Rütbe ve nimeti çok olan önce selam verir. Büyük küçüğe, bir araç üstündeki yerdekine, yürüyen durana, ayakta olan oturana, az olan çok olana,âmir memura, hoca talebesine,baba oğluna, ana kızına önce selam verir. Bir odaya girildiğinde ise, rütbe, büyüklük küçüklük düşünülmez. Odaya giren, odadakine selam verir. Yani, küçük, büyüğe; memur, âmire; talebe, hocasına; oğlu babasına selam verir. Telefonda ise, telefon eden selam verir. Mektupta da mektubu yazan selam verir.

Aynı anda selam vermek
Sual:
İki kişi, karşılaşınca ikisi aynı anda selam verse, birbirlerinin selamlarını almaları gerekir mi?
CEVAP
Evet. İki Müslüman, birbirine aynı anda selam verirse, her ikisinin de, birbirine cevap vermesi farz olur. Biri diğerinden sonra selam verirse, ikincinin verdiği selam, cevap yerine geçer.

Eve girerken selam
Sual:
Nisa suresinin, (Verilen selamı daha güzeli ile alın veya aynı ile karşılık verin) mealindeki 86. âyeti ile Nur suresinin, (Evlere girince, kendinize, ehlinize Allah’tan bereket, esenlik ve güzellik dileği olarak selam verin) mealindeki 61. âyetine göre, selam vermek farz değil mi?
CEVAP
Hadis-i şerifte, (Selam vermek sünnet, almak farzdır) buyuruldu. (Deylemi)
Kur’an-ı kerimde, (Yapın, edin) gibi bildirilen âyetlerin bir kısmı farz değildir. Araf suresinin, (Her namazda, süslü, temiz, sevilen elbiselerinizi giyiniz) mealindeki 31. âyet-i kerimesi de böyledir. Yani namazda kıymetli elbise giymek farz değildir. Bunun gibi birçok âyet-i kerime vardır.

Eve girince, evdekilere selam vermeli, evde kimse yoksa, Esselamü aleynâ ve alâ ibadillahissalihin [Allah’ın selamı bizim ve salih kulların üzerine olsun] demelidir! Çünkü Müslümanın evinde rahmet melekleri bulunur. Kendi üzerimizde de melekler vardır. Hepsine selam vermiş oluruz. Evine giren kimse, selam verince, şeytan, (Artık benim bu evde duracak yerim kalmadı) der. (B. Arifin)

[Camiye erken gidip kimse yoksa, içeri girince de aynı şekilde selam verilir. Çünkü camide de melekler vardır.]

Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Evine girerken selam veren, Allah’ın himayesinin garantisi altındadır.) [Ebu Davud]

(Evine girince, ev halkına selam ver ki, evin iyiliği ve bereketi artsın!) [Harâiti]

(Gece gündüz şeytandan uzak kalmak isteyen evine girerken selam versin ve yemeği besmele ile yesin.)
[Taberani]

Dilencinin selamı
Sual:
Dilencinin selamı alınır mı?
CEVAP
Verilen selamı almak farzdır. Fakat dilencinin, dilenirken verdiği selamı almak farz değildir. Alınmasa da günah olmaz. Çünkü dilenmek için selam veriyor. Selamı dilenmeye alet ediyor. Bir dilenci, dilenmeden gezerken selam verirse, selamını almak gerektiği halde, dilenirken verdiği selamı almak gerekmez. Selam alıp verirken fakir-zengin ayrımı gözetilmez. Ancak, zengine zengin olduğu için selam vermek caiz olmaz. (Hindiyye)

Selam veren mi, alan mı?
Sual:
Selam veren alandan daha çok sevap alır deniyor. Selam vermek sünnet almak farz olduğuna göre selam veren nasıl çok sevap alıyor?
CEVAP
Bu bir istisnadır. Selam veren, karşıdaki Müslümana farz sevabı işletiyor. Bir sevaba sebep olana da aynı sevap verilir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Hayra delalet edene [yol gösterene, o hayra sebep olana], o hayrı işleyen kadar sevap verilir.) [Buhari, İ. Ahmed, Ebu Ya’la]

Selam veren sünnet sevabı aldığı gibi, karşısındakine de farz işlettiği için onun kadar sevap da alıyor. Böylece o daha çok sevap kazanıyor. Onun için selam vermeyi ihmal etmemelidir.

İyi ki varsın
Sual:
Selam verirken günaydın deniyor. Gece bile söyleyenler var. Doğum günlerinde iyi ki doğdun deniyor. Bir de teşekkür için iyi ki varsın deniyor. Böyle söylemek uygun mudur?
CEVAP
Bunlar yabancı dillerdeki ifadeleri yanlış tercüme etmekten ileri geliyor. Fransızlar bonjour diyorlar. Gününüz iyi olsun anlamındadır. İngilizler good morning diyorlar, bu da aynı anlamdadır. Almanlar da aynı anlamda guten tag diyorlar. Hepsi de iyi günler anlamındadır. Yani günün iyi geçmesi için yapılan bir dilektir. Bu yüzden, günaydın yerine gününüz aydın olsun veya iyi günler dilerim veya sadece iyi günler dense de olur. Elbette uygun olanı selam vermektir. Ama selamı bilmeyenlere günaydın falan demekte mahzur yoktur.

İyi ki doğdun
kelimesi de İngilizce’den yanlış tercüme edilmiş. Çünkü insan kendisi doğmaz. İyi ki doğmuşun diye tercüme edilmeliydi. Ama böyle de tercüme edilse bizim geleneklerimize ve dinimize uygun değildir. İyi ki varsın demek de öyle.

Eğer adam iyi ise, Allah’a hamd olsun ki sizi bana tanıttı. Elhamdülillah sizinle tanışmak şerefine kavuştum gibi bir şey söylemelidir.

Selama cevap vermek
Sual:
Bazıları, mektup veya e-maillerimizdeki verdiğimiz selamlara cevap vermiyorlar. Selam almak farz değil mi?
CEVAP
Tam İlmihal’de deniyor ki:
Mektupla [veya e-mail ile] gelen selamı okuyunca hemen ve aleyküm selam demek farzdır. Bunu yazıp cevap olarak göndermek müstehaptır.

Yani eğer o kimse, size cevap vermeden ve aleyküm selam demişse farzı yerine getirmiş olur. Bunu size bildirmesi lazım değildir. Bildirme imkanı varsa, bildirmesi iyi olur. Bu hususu bilmeden, selamı bile almıyor diye suizan etmek doğru olmaz. Üstelik, suizan ettiği için haram işlemiş olur. Dini tam bilmeden, insan kendisini haram veya küfürden koruyamaz. Dini tam bilmek yani her hususta lüzumlu bilgileri, kaideleri öğrenmek için, Tam İlmihal Seadet-i Ebediyye kitabını okumayı tavsiye ederiz. Hakikat Kitabevi adresinden okunabilir ve temin edilebilir.

El sallayarak selam
Sual:
Kitaplarda el ile selam vermenin ve eli başa kaldırarak ve eğilerek selamlaşmanın günah olduğu bildiriliyor. Peki uzaktaki bir arkadaşa nasıl selam vereceğiz?
CEVAP
Uzakta olunca el sallayıp, ağız ile de yavaşça Selamün aleyküm demek günah olmaz. O da, yavaşça, Ve aleyküm selam diye cevap verebilir.

Gönderilen selamı almak
Sual:
Biri, falancanın selamı var dediği zaman, biz ne demeliyiz? Aleyhisselam demek mi gerekir?
CEVAP
Kelime mânâsı olarak üçüncü şahıs olduğu için öyle denebilirse de, aleyhisselam peygamberler için söylenir. Kavram karışıklığına sebep olmamalı. Bir de, sadece selam gönderene değil, getirene de, müminin yanında meleklere de selam vermek için (Ve aleyküm selam) demeli. Yani küm = siz demekle, hem selamı getirene, hem meleklere, hem de gönderene selam verilmiş olur. Bunu değiştirmemelidir.

Hep Allah ile kal

Sual: Kur'anda mealen, (Nerede olursanız, olun, Allah sizinle beraberdir) buyuruluyor. Bu bakımdan (Hep Allah ile kal) demek caiz olur mu?
CEVAP
Âyet-i kerimede de, söylenilen sözde de, mecaz var. Allahü teâlânın bizim ile beraber olması, bir kimsenin bir kimse ile beraber olması gibi elbette değildir. O zaman hâşâ mahluka benzetilmiş olur. Hep Allah ile kal demek de, (Allahü teâlânın seni gördüğünü, ne yaptığını, ne düşündüğünü, yani her şeyini bildiğini hiç unutma, hep uyanık ol) anlamındadır. Bu bakımdan Allah ile kal demenin bir mahzuru olmaz ise de, tevilsiz yanlış anlaşılabilecek böyle sözleri, hiç söylememek iyi olur. Atalarımız, (Allah'a emanet olun) veya (Allah'a ısmarladık) demişler veya selam verip ayrılmışlardır. Biz de onlar gibi yapmalıyız, onlar gibi söylemeliyiz. Allah’a ısmarlamak, Allah’a emanet etmek demektir.

Misyonerlerin veya diğer din düşmanlarının itikadımızı bozmak için uydurdukları şeylere itibar etmemelidir. Ata sözlerimiz genellikle âyet-i kerime ve hadis-i şerif meallerinden alınmıştır. Bir âyet-i kerime meali:
[Babaları] dedi ki, “Daha önce [Bünyamin’in] kardeşini [Yusuf’u] size emanet ettiğim gibi, şimdi onu [Bünyamin’i] emanet eder miyim? Ben onu Allah’a emanet ediyorum, Allah en iyi koruyandır, O merhametlilerin merhametlisidir" dedi. [Yusuf 64]
Bir hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Vedalaşırken, birbirinizden ayrılırken, seni, emanetleri zayi etmeyen Allah’a emanet ediyorum deyin.) [İbni Mace]

Sual: Aşure günü, en az on müslümana selam vermenin çok sevap olduğu bildiriliyor. Bu selamı telefonla, e-mail ile mesaj ile de versek aynı sevaba kavuşur muyuz?
CEVAP
Evet.

Sual: Mektup falan yazarken, büyüklerin ellerinden küçüklerin gözlerinden öperim deniyor. Böyle demenin mahzuru olur mu? Büyüklerin içinde namahrem kimseler varsa öyle demenin mahzuru olur mu?
CEVAP
Mektupla olunca mahzuru olmaz. Gözden öpülmez ama mektupta denir. Namahrem olan büyük kimseye de ellerinden öperim demenin mahzuru olmaz.

Sual: Abdest alana selam verilir mi? Selam verene cevap vermek gerekir mi?
CEVAP
Evet abdest alana selam verilir. Selam vermek sünnet, alması ise farzdır. Yani muhakkak selamı almalıdır.

Sual: Selamı daha güzeli ile almak için "ve aleyküm selam ve rahmetullahi ve berekatühü ve mağfiretühü, ebeden daimen" desek uygun olur mu?
CEVAP
Tatarhaniyye
de bildiriliyor ki, en fazla veberekatühüye kadar söylenir. Bundan sonra bir şey ilave etmek uygun değildir. (Hediyyet-ül-alaiyye, Hindiyye)

Sual:
Tam İlmihal’de "selamlaşmak" bahsinde; "Selamün aleyküm veya Esselamü aleyküm diyerek selam verilir. Selam aleyküm diyenlere ve başka sözlerle selam verene cevap vermek farz olmaz" buyuruluyor. Alınırsa mahzuru olur mu?
CEVAP
Selamını almak farz olmaz ise de, alınırsa mahzuru olmaz.

Sual: Selam gönderen kimsenin mesela; "babana selam söyle" demesi yeterli mi?
CEVAP
Evet, yeterli.

Sual:
Selam gönderen kimse "babana selam söyle" dediğinde "Başüstüne efendim" deniliyor. Selam götürecek kimsenin selamı aldıktan sonra "Başüstüne efendim" demesi uygun mu?
CEVAP
Evet.

Sual: Selamı götüren kimsenin selamı aldıktan sonra "Ve aleyküm selam" demesi gerekiyor mu?
CEVAP
Hayır bir şey demesi gerekmez. Peki diyebilir, olur diyebilir. Olur anlamında başını sallayabilir.

Sual: (İstanbul’dayım, görüşmek üzere...) Böyle demek uygun mudur?
CEVAP
Görüşmek üzere demek caiz ise de, âdet etmemeli, yani selam yerine Allahaısmarladık yerine kullanmamalı.

Sual: Yolda yürürken bir dua veya sure okuyor isek karşıdan gelen biri selam verirse ne yapmamız gerekir?
CEVAP
Selamı alırız.

Sual:
Bazen arkadaşlar selam gönderecekleri şahısların isimlerini söylemeyip, arkadaşlara selam söyle diyor. Böyle söylenmesi uygun mudur?
CEVAP
Uygun değil. Uygunu şöyle olabilir: Mesela adam kitabevinde çalışıyor. Oradakileri teker teker saymayıp oradakilere selam söyle denebilir. Maksat belli olmalı. Önceki uygun olmaz.

Sual:
Falanı görürsen selam söyle, yahut selam söylenebilecekleri sen biliyorsun onlara söyle de deniliyor. Böyle söylenmesi uygun mu?
CEVAP
Biliniyorsa mesele yok. Mesela her zaman kimlere selam gönderiliyorsa, yine onlara selam söyle demektir. Falanı görürsen selam söyle demek de caizdir.

Sual:
Falan arkadaşa selam söyle denildiğinde selamı götürecek şahıs Ve aleykümselam derse, selamı almış olduğu için yine götürmesi lazım mı?
CEVAP
Yine götürmesi farzdır.

Sual: Ve aleyküm selam denildiğinde götürülmesi unutulursa durum aynı olmuyor mu?
CEVAP
Unutmak şer’i özürdür. Ve aleyküm selam denilse de götürmek gerekir. Her zaman inşallah demelidir. Unutulursa veya imkan olmazsa mahzuru olmaz.

Sual:
Bazen bir arkadaş selam göndermeyi unutuyor diğer arkadaşta unutmuştur diye niyet edip sana selam söyledi diyor. Uygun mudur?
CEVAP
Eğer kanaati kuvvetli ise caiz olur.

Sual:
Arkadaşlara benden her zaman selam söyleyebilirsin diye bir yetki verilebilir mi?
CEVAP
Verilebilir.

Sual: İnternette mesaj gönderirken veya chat yapıp giderken bye bye deniyor. Good bye deniyor. Yahut ayrılırken deniyor. Bonjur deniyor, goodmorning, hello, hi deniyor, yahut Türkçe günaydın deniyor. Selam vermeyip de bunları söylemekle küfre girer miyiz?
CEVAP
Kâfirlere, gayrı müslimlere söylemek caizdir. Müslümana, cevazdan küfre kadar gider. Eğer selamı beğenmeyip de öyle diyorsa diyen kâfir olur. Size hello diyene hello demek, bye bye diyene aynısını söylemek küfür olmaz. Selamı hafife almadan böyle söylemek küfür olmaz. Ama söylememek daha iyidir. Günaydın demek de öyledir. Selamın önemini bilmeyene, her zaman günaydın diyene günaydın demek caiz olur. Hello demek gibi bir şey. Selamı beğendiği halde, bir ihtiyaca mebni başka şeyler söylemek de caiz oluyor.

Sual:
Selamün aleyküm yerine (s.a) yazmakta bir sakınca var mıdır?
CEVAP
(s.a) yazmak uygun değil. Yeni yazılan bazı kitaplarda da aynı kısaltmalar var, uygun değildir, tam yazmalıdır. Peygamber efendimizin ismi yazılınca da sallallahü aleyhi ve sellem yazmalı, kısaca SAV yazmamalı, Allahü teâlânın ismi yazılınca da (c.c.) yazıyorlar, böyle yazmamalı. Celle celalühü yazmalıdır. Yahut Allahü teâlâ demelidir.

Sual:
Ayrılırken Allahaısmarladık mı denir, selam mı verilir?
CEVAP
İkisi de söylenir.

Sual: Bir kadın (Hanımına selam söyle) dese, selamı götürülür mü?
CEVAP
Yabancı kadının selamını götürmek gerekmez. Olay çıkmayacaksa, suizanna sebep olmayacaksa falanca hanımın selamı var denebilir.

Sual:
Eldivenle tokalaşmak (müsafeha) caiz mi?
CEVAP
Çok soğuk havalarda caizdir.

Sual:
Mevtaya verilen selamı kendimizin alması caiz mi?
CEVAP
Evet.

Sual:
(Selam söyle) diyene (Ve aleyküm selam) demek caiz mi?
CEVAP
Evet. Böylece selam götürmeyi kabul etmiş olur.

Sual:
İki el ile müsafeha daha mı efdaldir?
CEVAP
Evet.

Sual:
Ve’siz (Aleyküm selam) demekle de selam alınmış olur mu?
CEVAP
Evet.

Sual:
Sağır ve dilsize işaretle selam vermek caiz mi?
CEVAP
Evet.

Sual:
Mezarlığa (ve aleyküm selam) ve (selamün aleyküm) denir mi?
CEVAP
İkisi de caizdir.

Sual:
Namahrem akraba (Eşine selam söyle) diyor. Götürmeli mi?
CEVAP
Caiz olmayan selamı götürmemelidir!

Sual:
Akıl balig kızı ile konuşana selam verilir mi?
CEVAP
Verilir.

Sual:
El öptükten sonra, alna koymak bid'at mi?
CEVAP
Bu âdette bid'attir. Mahzuru olmaz.

Sual:
Karşılaşınca, kadın kadını, erkek erkeği öpse mekruh mu?
CEVAP
Umumi yerlerde mekruhtur.

Sual:
Mektubu her okuyuşta selamı almak gerekir mi?
CEVAP
Hayır.

Sual:
Müslüman kadının, kâfir kadınla tokalaşması haram mı?
CEVAP
Zaruretsiz caiz olmaz. Zaruret olunca da Hanbeli mezhebi taklit edilir.

Sual:
Âyet-el-kürsi okurken selam alıp, okumaya devam caiz mi?
CEVAP
Evet.

Sual: Selamı var denilince ve aleyhisselam demek de caiz mi?
CEVAP
Ve aleyküm... demek efdaldir.

Sual:
Mektuptaki, maildeki selamı sessiz, gözle okuyunca (ve aleyküm selam) demek farz mıdır?
CEVAP
Sessiz okuyunca selamı almak farz olmaz. Sesli okuyunca selamı almak farz olur.

Sual: Bir kuruluşa veya bir şahsa gelen mektubu yahut maili sesli okuyup, selam alındıktan sonra, bir başkası da, o mektubu veya o maili okuyunca, onun da, selam alması farz olur mu?
CEVAP
Hayır, selamı bir kere almak farzdır. Kim alırsa alsın, birisi alınca artık o selamı almak farz olmaz. Alınırsa da mahzuru olmaz.

Sual: Sorana selam... deniyor. Sorana selamı var demek lazım mı?
CEVAP
Evet.

Sual:
Bir arkadaşı iki taraflı kucaklamakta mahzur var mı?
CEVAP
Hayır.

Sual:
Müsafeha ettikten sonra eli yüze sürmek bid'at mi?
CEVAP
Evet.

Sual:
Yaşlı fasıklar, ellerini uzatınca, kerhen öpmek caiz mi?
CEVAP
Evet.

Sual:
Gözden öpmek caiz mi?
CEVAP
Hayır.

Sual: Evden çıktıktan sonra sokakta yürürken okuduğumuz sureler oluyor, biz okurken karşılaştığımız arkadaşlarla selamlaşmak gerekiyor, tabii ki okuduklarımızı keserek selamlaşıyoruz. Selamlaştıktan sonra kaldığımız yerden devam etsek olur mu, yoksa yeniden mi başlamak gerekir?
CEVAP
Kalınan yerden devam edilir.

Sual: Yolda hanımı ile veya kızı ile gezene selam verilir mi?
CEVAP
Hanımı ile gezene selam vermemeli, kızı ile gezene selam verilir.

Selam almanın önemi
Sual:
Selam verince bazıları almıyor. Selam almak farz değil mi?
CEVAP
Evet, selam almak farzdır. Selamı mazeretsiz almamak haramdır. Bütün nafile ibadetler, selam almanın yanında, denizde damla bile olamaz. Farzın önemini düşünerek, selamlaşmayı büyük bir nimet bilmelidir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Allahü teâlâya yemin ederim ki, mümin olmadıkça Cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de, mümin olamazsınız. Size, bir amel bildireyim de, onunla birbirinizi seversiniz: Aranızda selamı yayın!) [Müslim]

Sual: Bir kimse bize, filana selam söyle dese, selamını ona iletmemiz gerekir mi?
CEVAP
Falancaya selam söyle diyene, (ve aleyküm selam) dense de, denmese de, o selamı götürmek kabul edilmiş olur ve o selamı yerine iletmek gerekir. İnşallah denirse, iletilemediği zaman mahzuru olmaz.

Sual: Telefonda, alış-verişte kâfire (efendim) demek caiz midir?
CEVAP
Evet, kâfirlere de âdet olarak söylenilen hitapları söylemek caizdir.

Sual: Gençlerin, ana babasına veya yaşlı kimselere, İngilizlerden gelen (Kendine iyi bak) ifadesini kullanmaları doğru mudur?
CEVAP
Yaşlı olmasa da, arkadaşı bile olsa da, yine böyle öğüt verir gibi, akıl verir gibi konuşmak edebe aykırıdır. Torunlarımıza bile böyle söylesek, tepki verirler, (Dede, biz çocuk muyuz) derler. Hiç kimseyi küçük görmemeli, o tedbir almayı bilmiyor da, biz hatırlatıyoruz rolüne girmemeliyiz. (Kendine iyi bak) yerine, (Allah’a ısmarladık), (Allah’a emanet ol) veya (Hoşça kal) demeli veya selam verip ayrılmalıdır.

Merhaba ne demek?
Sual:
Bazı yerlerde, gelen misafire merhaba deniyor. Merhaba ne anlama geliyor?
CEVAP
Burada, (Rahat ol, serbest ol, hoş geldin, bizden sana zarar gelmez) manasındadır.

Selamda öncelik
Sual:
Yaşça küçük olan mı, yoksa büyük olan mı önce selam verir?
CEVAP
Büyük olan, makam ve nimeti çok olan, önce selam verir. Peygamber efendimiz, (Ben bu edebi [büyüğün küçüğe önce selam vermesini] Rabbimden öğrendim) buyurdu. (R. Nasihin)

Mirac gecesinde, önce Allahü teâlâ, Resulullaha selam verdi. Peygamber efendimiz de, (Ettehiyyatü lillahi, vessalevâtü, vettayyibatü) diyerek Rabbimizi övdü. Allahü teâlâ, (Esselâmü aleyke eyyühennebiyyü ve rahmetullahi veberekâtühü) buyurunca, Peygamber efendimiz, (Esselâmü aleyna ve alâ ibâdillahissâlihîn) dedi. Cebrail aleyhisselam da, (Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resülühü) dedi.

Baba oğluna, âmir memuruna, hoca talebesine, yaşlı olan genç olana önce selam verir.

"Selam" demek
Sual:
Sadece (selam) demek, selam yerine geçer mi? Bu selamı almak gerekir mi?
CEVAP
Selam yerine geçmez, almak da gerekmez. Böyle söyleyenlere, günaydın falan denebilir.

Soranlara selam
Sual:
Bir yere giderken, (Beni soranlara selam söylersin) deniyor. Sorulunca (Selamı var) demek gerekir mi?
CEVAP
Evet, gerekir.

Selamsız mail yazmamalı
Sual:
Sual sormak için veya başka konularda yazdığımız her maile, selamla başlamak gerekiyor mu?
CEVAP
Peş peşe de yazılsa, her seferinde selam yazmak sünnettir. Eve misafir gelse, onlara çay vesaire vermek için ikide bir girilip çıkılsa, her giriş ve çıkışta selam vermek sünnettir. Selam vermek sünnet, almak farz ise de, veren de, alan da farz sevabı kazanıyor. Nâfile ibadetler, bu farzın yanında denizde damla bile değildir. Bu farzı ihmal etmemeli.

Resulullah efendimiz, (Selam, kelamdan öncedir) buyurdu. Selam vermeden önce konuşan Müslümana cevap verilmez, çünkü hadis-i şerifte, (Selam vermeden önce konuşana cevap vermeyin) buyuruldu. (Redd-ül muhtar)

Sünnete uymalı, selam vermeyi ihmal etmemelidir.


asilsoy 30 Temmuz 2012 11:44

AS
Bu konuda izin verirseniz bir şeyler eklemek istiyorum.
Selamun aleykum arapça tercümesinde " esenlik, selamet sizin de üzerinize olsun" anlamında
ama mana olarak ise allahın selamı üzerine olsun burası çok kıymetli olan ve önemli olan kısmı. Burada tüm dileklerin iyi güzel isteklerin sınırsız dilenmesi yada sahip olunmasın istenmesi.



Saat: 19:03

©2005 - 2024, MsXLabs - MaviKaranlık