![]() |
Kas Sistemi Nedir - Kas Sisteminin Yapısı ve Görevleri 1 ek Kas Sitemi ![]() Toplam vücut ağırlığının yaklaşık yarısını kas dokusu oluşturur. İskeletin üzerini sararak vücudumuza esas şeklini veren ve eklemlerle birlikte hareketi sağlayan yapılara kas denir. Kaslar, kasılıp gevşeyebilen liflerden oluşan yapılardır. İnsanlarda yaptıkları işe göre büyüklüğü ve şekli değişen 600’den fazla kas vardır. Kas dokusu uyaranlara tepki verebilme, uyaranları iletebilme, kasılabilme, uzayabilme ve esneyebilme gibi yeteneklere sahiptirler. Kasların Fonksiyonları
Kaslar kas teli denilen çok sayıda ince kas lifinden oluşur. Kas liflerinin membranına sarkolemma, sitoplazmasına ise sarkoplazma denir. Kas hücrelerinde enerji ihtiyacı fazla olduğu için sitoplazmada kasılmayı sağlayan çok sayıda mitokondri bulunur. Kasların yapısında aktin ve miyozin denen miyofilamentler bulunur. Miyozin filamenti yaklaşık 200 miyozin molekülünden oluşmuştur. Miyozin başı kas kasılmaları sırasında önemli görevlere sahiptir. Miyozin başı ATPaz işlevine sahiptir. Aktin ise proteinlerden oluşmuştur. Kaslar kemiklere kirişlerle bağlanmıştır. Kiriş; kırmızı kasların ucunda bulunan beyaz renkli, sağlam ve kası kemiğe bağlayan kısımdır. Kas Tipleri Omurgalılardaki kas sisteminde üç ana tip kas bulunur. Bunlar:
İskelet etrafında bulunan, hareketi sağlayan ve istemli olarak hareket ettirdiğimiz kaslardır. Bu kaslar, tüm kas boyunca uzayan çok sayıda liften oluşmuştur. Bu lifler de miyofibrillerden meydana gelir. Her miyofibrilde ise yanyana uzayan aktin ve miyozin filamentleri bulunur. Bu filamentler, dizilişlerinden dolayı bir koyu bir açık bölge oluşturarak miyofibrilin enine çizgili görünmesini sağlarlar. Yüz ve mimik kasları, gövdede bulunan kol kasları, kaburgalar arası kaslar, kol ve bacak kasları isteğimize bağlı olarak hareket ettirebildiğimiz kaslardır. 2. Düz Kaslar İsteğimiz dışında, kendiliğinden çalışırlar. Çalışmaları otonomik sinir sistemine bağlıdır. Vücutta en çok sindirim, dolaşım, solunum ve ürogenital sistemler gibi içi boşluklu sistemlerde bulunur. İskelete bağlı değildir. Düz kaslar barsak duvarı, damar duvarı, rahim kasları gibi iç organlarda bulunan kaslar düz kaslardır. Uzun süre yorulmadan kasılmalarını sürdürebilirler. 3. Kalp Kası Sadece kalpte bulunur. Miyofibrillerin dizilişi yönünden iskelet kasına, istemsiz kasılması açısından düz kasa benzer. Kalp kası hücrelerinde bol miktarda bulunan mitokondri, kasın devamlı çalışmasını sağlar. Kalp kas lifi dallanmış ve birbiri içine geçmiş şekildedir. Kasların Kasılması Kasların kasılmasında kalsiyum ve magnezyumun rolü vardır. Kasın kasılması, miyozin moleküllerinin başından oluşan çapraz köprülerin aktin miyofilamentini çekmesi ile ortaya çıkar. Kasılan kasın boyu kısalır ve böylece bağlı bulunduğu kemiği çekerek iş yapmış olur. Kas kasılması için gerekli enerji kaynağı ATP’dir. Enerjinin çoğu çapraz köprülerin aktin filamentlerini çekmesinde kullanılır. Kasılmada esas enerji kaynağı besinlerle alınan karbonhidrat, yağ ve proteinlerin oksidatif yıkımından elde edilen ATP’dir. ATP’yi yeniden oluşturabilmek için gerekli enerji kaynağı, kasta depolanmış olan glikojenden gelir. Kasılma Tipleri
Mimik ve Çiğneme Kasları Yüz mimiklerinin belirginleşmesini sağlayan kaslardır. Gülümseme, konuşma, dudak hareketleri, çiğneme sırasında gerçekleşen tüm hareketler, nefes alıp verme sırasında burun deliklerinin genişlemesini, yüzle ilgili tüm ifadelerin gelişmesini sağlayan kaslardır. Boyun Kasları Başın sağa sola döndürülmesini, öne eğilmesini, arkaya bükülmesini, dikliğini ve boyun derisinin gerginliğini sağlayan kaslardır. Sırt Kasları Omuzu aşağıya ve yukarıya çeken, kolun rotasyonunu (kendi ekseni etrafında dönmesini) ve addüksiyonunu (orta hatta yaklaşmasını) sağlayan kaslardır. Göğüs Kasları M.pectoralis major, göğüsteki yüzeysel kastır, kolun addüktörü ve içe rotatörüdür. M.pectoralis minör göğsün yukarı kısmında ve derinde bulunan kastır. Diyafram, göğüs kafesini kapatan, göğüs boşluğu ile karın boşluğunu birbirinden ayıran ince bir kastır. Nefes alıp vermede önemli bir role sahiptir. Kasıldığında göğüs boşluğunu genişletip büyüterek nefes alınmasını sağlar. Karın Kasları Diyaframın solunum için iniş çıkışını, işeme, ıkınma ve doğum olayı ile belin öne ve yana eğilmesi gibi görevleri yerine getiren kaslardır. Omuz ve Kol Kasları Kolun orta hatta yaklaştıran, orta hattan uzaklaştıran, kolu büken, eklem açısını azaltan ve genişleten kaslardır. Önkol ve El Kasları Önkolda ele ve bileğe doğru uzanan çok sayıda kas vardır. Önkol, el ve parmak hareketlerini sağlayan kaslardır. Leğen ve Uyluk Kasları Uyluk kemiğini büken, eklem açısını azaltan ve arttıran, tüm hareketlerini sağlayan kaslardır. Bacak ve Ayak Kasları Diz eklemini büken, ayak ekleminin içe ve dışa döndüren, ayak ve parmakların hareketlerini sağlayan kaslardır. Kas, vücutta bulunan, gelişmekte olan asıl hücreciklerin mezodermal tabakalarından oluşan, büzülebilen bir dokudur. Vücuttaki görevi güç oluşumu ve dış veya iç (organlar arası) hareket sağlamaktır. Kas hareketlerinin büyük çoğunluğu bilinç dışında gerçekleşir ve yaşam için gerekli fonksiyonların gerçekleşmesi için büyük önem taşımaktadır (kalbin kasılarak kan pompalaması gibi). Gönüllü kas hareketleri vücüdun hareket etmesi için kullanılır. Kaslar, çizgili, düz ve kalp kası olmak üzere üçe ayrılır. Çizgili kaslar, isteğimiz doğrultusunda çalışan kaslardır. Düz kaslar isteğimiz dışında çalışır. Kalp kası da bir çizgili kas olmasına rağmen, isteğimiz dışında çalıştığı için, kalp kası adı verilmiştir. Kasların faydaları şunlardır.
Gastrulasyon sırasında, hücreler aktif ve pasif olarak yer değiştirirler. Bu yer değiştirmeler sonucunda hücreler gastrula boşluğuna göre dışta, ortada ve içte olmak üzere sıralanırlar. Porifera , Ctenophora , ve Cnidaria şubelerinde orta tabaka bulunmaz ve diğer iki tabaka hayvanın tüm dokularını oluşturur. Buna diploblastik gelişim denir. Echinodermata ve Chordata gibi diğer yüksek hayvanlarda ise ektoderm ve endoderm arasında mezoderm denen üçüncü bir tabaka oluşur ki bu olaya triploblastik gelişim denir. Bu hücre tabakaları görünüm ve genetik aktivite yönünden birbirlerinden farklıdırlar. Mezoderm, kasları, cinsiyet organlarını, iç organların dış yüzeyini, iç deriyi, kemik ve kıkırdağı, kalp ve kan damarlarını oluşturur. Embriyonik mezoderme mezenşim denir. Bazı hayvan takımlarında (örneğin Mollusca ve Annelida) bazı hücrelerin kaderleri bu gibi erken safhalarda belirlenir ve hatta bazen döllenmeden önce bile sabitlenmiş olabilir. |
1 ek KAS YAPISI İskelet kaslarını oluşturan lifler, TİP I (ST) ve TİP II (FT) şeklinde karışık olarak bulunur ve histolojik-morfolojik yönden iki çeşidi oluşturur. Dolayısıyla bu iki tip lif arasında histokimyasal farklılıklar vardır. Yapılan sporun ve antrenmanın özelliğine göre, aynı tip fibrillerde gelişme olmaktadır. ![]() Kas teli yada kas lifi; kas hücrelerinin birleşmesi sonucunda oluşan ipliksi yapının adıdır. TİP I Lifleri yavaş kasılan, oksidatif lifler olup kapiller damarlar yönünden zengin olduğundan, kırmızı lif adını da alırlar. Bu lifler daha çok dayanıklılık faktörü ile ilgilidir. Postürü sağlayan kaslarda bol miktarda bulunur. Anaerobik kapasiteleri düşük, oksidatif kapasiteleri yüksektir. TİP II lifleri ise hızlı kasılan glikolitik liflerdir. Beyaz lif adı da verilir. IIa , IIb ve IIc olmak üzere üç alt gruba ayrılırlar. Tip lla süratli kasılan oksidatif glikolitik, Tip llb süratli kasılan glikolitik, Tip IIc çok süratli kasılan glikolitik fibrillerdir. Bu liflerin en önemli özelliği, hızlı kasılmaları, kasılma sürelerinin kısa, kasılma gücünün ise yüksek olmasıdır. Yüksek şiddette ve daha kısa süreli aktiviteye iyi uyum sağlarlar. Anaerobik kapasiteleri yüksek, oksidatif kapasiteleri düşüktür. Bu nedenle çabuk yorulurlar. Hakkinen ve ark hızlı yapılan çalışmalardaki performansın sinir kas adaptasyonundan oluştuğunu, bunu da genetik faktörlerin belirlediğini tespit etmiştir. Bosco ve Komi performansı etkileyen nedenlerin başında motor ünitelerin mekanik karakteristikleri ve onların kas-fibril yapılarıyla açıklandığını belirtmiştir. Ayrıca, ağırlık kaldırmada kabiliyetin artması ise kas grupları arasında koordinenin sağlanmasıyla tespit edilir. Ağır direnç ve patlama gücüne yönelik antrenmanların oluşturduğu performans değişikliğinin, insan kaslarının karakteristiklerindeki elektromyografik ve kuvvet, refleks kasılması anındaki değişiklikler özel çalışmaların yol açtığı sinir-kas adaptasyonundan oluşmaktadır. Yani, kasın performans ve gelişim derecelerinin de sinir sisteminin olgunlaşmasına bağlı olduğu da unutulmamalıdır. Hettinger, her cm2 kasın 6 kg., Kalyon ise ortalama 3-4 kg. ağırlığı kaldırabildiği ve dolayısıyla kasın enine kesiti arttıkça (hipertrofi) üretebileceği kuvvetin de arttığını ve temelde de kas lifi sayısının artmadığını belirtmiştir. Kaslar antrenmanla yüzde 30-60 kadar daha hipertrofiye olabilir. Bu da büyük ölçüde kas liflerinin çapını arttırmasının yanında genişleyen kas lifleri ortalarından bölünerek lif boyunca ayrılırlar, böylece oluşan lifler sayıyı da çoğaltmış olur . Hakkinen ve ark.az yoğun çalışmalarda hipertrofinin çok fazla olduğunu, bunu takip eden çok yoğun dönemde hipertrofi gözlenmediği hatta kasın inceldiğini ve dinlenme sezonunda kas fibril alanının azaldığını, hatta ileri derecede antrenmanlı kişilerde hipertrofik kaslarda pek verim alınamadığını belirtmiştir. Kawakami ve ark.kuadriceps femoris kasının, antrenman sonrasındaki kesit alanının ortasında ve 10 cm. aşağısında eksantrik, konsantrik ve izometrik kasılma sırasında kas çapının büyümesi bakımından önemli bir ilişki gözlendiğini belirtmiştir. Maughan ve ark. hipertrofik olarak kasın kesit alanıyla kuvvetin ilişkili olmadığını tespit etmiştir. Goldberg ve ark. ise kas lifinin enine kesitinin belirli bir değere geldikten sonra çatallandığını tespit ederek bu olaya hiperplazi demişlerdir. Kaslarda herhangi bir uyarım sonucu kas-sinir iletiminin elektriksel uyarımı sonucu alınan yanıt, önce kasılma sonra gevşeme tarzındadır. Bu tek kasılma ve gevşemeden olan aktivite, kasın elemanlarla birlikte yaptığı aktivitesini oluşturur ve buna tek kasılma adı verilir. Bu durumda, kasılma, dışardan gelen direkt elektriksel uyarılma ya da fizyolojik olarak sinirlerin uyarılmasıyla gerçekleşir. Bu iki kasılma şeklinde de kas lifi boyunca uzanan retikülümden lif içine kalsiyum (Ca++) boşalır. Sarkoplazmik sıvıya geçen Ca++, miyozini aktive eder. Bu sayede kasın aktin ve miyozin filamanları birbirine yaklaşır; olayın devamı için enerjiye gereksinim vardır. Bunu da ATP sağlar. ATP 'nin ADP ve P 'ye ayrışması ile büyük miktarda enerji açığa çıkar. Aynı anda kas lifi membranı (sarkolemma), Na + ve K+ için geçirgen hale gelir; Na+ hücre içine girer, K+ dışarı çıkar. Ca++ un açığa çıkmasıyla da troponin ile birleşir ve filamanlar arasında bir etkileşim meydana gelerek aktin filamanları çapraz köprüler vasıtasıyla miyozin filamanları arasına çekilir. Yani filamanlar üzerinde kayar. Bu nedenle de kayan filamanlar teorisi diye adlandırılır. Kasılmaya neden olan uyaranın kalkmasıyla Ca++, sarkoplasmik retikülum içine geri pompalanmaya başlar ve filamanlar eski haline geri döner.. Bu şekilde kasılma ve gevşeme tamamlanır. Kas lifi membranında, hücre dışına çıkmış potasyumu içeri sokmak, sodyumu dışarı çıkarmak için enerjiye gerek vardır. Bu olay, 'Sodyum-potasyum pompası' olarak adlandırılır. Sarkomerler, bir kasılma sırasında % 50 oranında kısalırlar. Eğer uyaranlar çok hızlı ve kısa aralıklarla peşpeşe olursa, Ca++ hücre içinde kalır ve birikir. Uyaran sıklığı çok artarsa, tek kasılmalar ayırt edilemez ve tetanik kasılma ortaya çıkar. Buna göre kassal aktiviteyi etki eden faktörleri şu şekilde sıralamak mümkündür: 1. Sinir liflerindeki deşarj sıklığı 2. Aktif hale geçirilen motor ünite sayısı, 3. Kasın başlangıç uzunluğu. Bu faktörlerin ilk ikisi, kası innerve eden motor sinirlerle; üçüncüsü ise kasın durumu ile ilgilidir. Hep veya hiç yasası uyarınca kas lifleri, uyaran şiddeti belli bir eşik değeri aşınca kasılma ile yanıt verir. Uyaranın şiddeti arttıkça kasılmaya katılan liflerin sayısında da artış olur ve kas daha güçlü kasılır. KASILMA TİPLERİ (KASILMA MEKANİZMASI) Kaslar normal koşullarda sinirler yolu ile uyarılarla kasılırlar. Kasılma çok sayıda aktin ve miyozinin birbiri ile etkileşimleri sonucunda kasta kuvvetin meydana getirilmesini ifade eder. Miyozin flamentlerinin çapraz köprüleriyle aktin filamentlerinin etkileşmesi sonucu gelişen mekanik, kimyasal ya da elektrostatik kuvvetler aktinin miyozin içinde kaymasını sağlayarak kontraksiyon denilen kasılmayı meydana getirir. Kasılmayla oluşturulan kuvvet ile organlar hareket ettirilir, bir dış yük kaldırılır, yer çekimine karşı konulur, vücudun sabit durması sağlanır, dıştan gelen bir yüke daha büyük-küçük kuvvet ile yönünün değiştirilmesi gibi etkiler sağlanır. Bu tip hareketler genellikle dinamik (hareketli) ve statik (durgun) kas çalışması olarak iki ana grupta toplanabilir. Dinamik çalışma bir hareket içerdiğinden dolayı eklemlerin eklem açıları değişir ve bu değişiklikte kasların gerilmesi ve dolayısıyla kas boyunda bir değişiklik olduğunu belirtir. Statik çalışmada ise eklemlerin eklem açılarında bir değişiklik oluşmadığı için kas boyunda da bir değişiklik oluşmaz. Dinamik ve statik kuvvetlerin oluşturulması vücutta farklı kasılma türlerini de meydana getirirler. Bu nedenle kombine çalışma şekilleri daha çok kullanılmaktadır, çünkü bunlar gerek maksimal kuvvet gerekse hızlı kuvvet açısından iyi sonuçlar vermekte ve genellikle elverişli ve branşa özgü dinamik bir seyre sahip bulunmaktadır. Bunları inceleyecek olursak : İzometrik Kasılma Uzunluğu sabit kalan bir kasta, tonus (gerilim) atmasıyla oluşan statik bir kasılma şeklidir. Kas boyunda bir değişiklik oluşmadığından dolayı ekstremitelerde hareket ortaya çıkmaz. Hettinger ve Müller adlı iki araştırmacı bu kasılma şeklinde hareketin ortaya çıkmamasına karşın kuvvet artışı olabileceğini ilk defa ortaya koymuştur. Bu araştırmacılar submaksimal güçte 6 sn süre ile yapılan izometrik çalışmaların, kasta belirgin bir güç artışı sağladığını ortaya koymuştur. Yapılan kas gücünün yalnızca kasılmanın yapıldığı hareket açısında kasın güçlendiği anlaşılmıştır. İzometrik kasılmada dış direnç kasın ürettiği iç gerilimden fazla olduğu için kas boyunda ve eklem açısında değişiklik olmadan kasın gerilimi artar. İzometrik çalışma maksimum gerilimin ifadesidir. İzometrik egzersizle kasın gücü arttırılmak istenirse, hareket açıklığı boyunca değişik açı derecelerinde bu egzersizi tekrarlamak gerekir. Sportif hareketlerin çoğu komplike hareketler içerdiğinden, izometrik egzersizler tek başına yeterli olması mümkün değildir. Ancak belli bir pozisyonda (dirence karşı), kas gücü azlığı gibi sakatlanmalarda bundan yararlanmak uygun olacaktır. Özellikle immobilizasyon gereken durumlarda, alçı ya da atel içinde kalan ekstremitelerde kasların artrofisini önlemek amacıyla yararlanılır. İzotonik (Konsantrik) Kasılma Basit olarak kasılma esnasında kas kısalması olarak tanımlanır. 'İzotonik' in kelime anlamı aynı ya da sabit gerilimdir. Bu kasılmada kas kuvvet üretirken eklem açısı küçülür, kasın boyu kısalır. Kas gücünü arttırmak ve kasta hipertrofiyi oluşturmak için en çok kullanılan ve tercih edilen kasılma türüdür. Örneğin koşma veya merdiven çıkma sırasında aktif kaslar başlıca konsantrik olarak kasılırlar. Eksantrik Kasılma Dinamik bir kasılmadır. Kasılma sırasında eklem açısı büyürken kasın boyu uzar. Bu tip kasılmada kasta oluşan net gerilimin kuvveti, kasın kendi olağan kasılma mekanizması ile oluşturulan kuvvetten daha fazladır. Ayak parmakları üzerinde dikilip, vücudu yere doğru yavaş yavaş eğme esnasında soleus ve gastroknemius kaslarının kasılmaları eksantrik kasılmadır. İnsan günlük yaşamında genellikle eksantrik kasılmayı takip eden konsantrik kasılma ile hareketlerini yapar. Bu şekilde yapılan çalışmalar ise gözle görülebilen hareket yeteri kadar sık ve dirence karşı yapılması durumunda kasta güç artışı ve hipertrofi sağlanabilir. Bunun sonucunda egzersiz sonrasında kas ağrılarına çok sık neden olur. İzokinetik Kasılma İzokinetik kasılmada bütün hareket boyunca maksimal bir gerilim sabit (aynı açı ile) şekilde devam ettirilir. Yani tüm hareket açıklığı içinde, sabit bir hızla yapılan kasılma şeklidir. Hareketin her açısında maksimal bir güçte kasılma olur ve bu kasılma tüm hareket boyunca devam eder. Böylece tüm hareket açıklığı boyunca kaslar aynı dirençle yüklenmiş olur. Yani, eşit yada sabit hareketli kasılma; aletlerin dayanıklılığının, tüm hareket dizisi boyunca sabit tutulduğu zaman meydana gelir. Konsantrik yada eksantrik kasılmaları birleştiren hareket sırasında, makine sporcunun uyguladığı kuvvete eşit bir direnç sağlar. İzokinetik egzersizlerin yapılması oldukça komplike ve pahalı sistemlere gereksinim duyulur. Bu nedenle piyasaya çıkmış olan en tanınmış aletler Cybex, Kinetro, İzotron, Orthotron, Nautilus, Mini-Gym ve Biyodeks adlarıyla bilinmektedir. Bu tip sistemlerle çalışılırken kişi ne kadar hızlı kasılma yapmak isterse istesin hız ayarlayıcı dinamometre buna olanak tanımaz ve hareket ancak belirli bir hızda yapılır. Buna karşılık kasılma gücü artar. Sabit hıza karşın kişi daha çok efor harcadığı zaman daha çok dirençle karşılaşır ve bu direnç hareketin her noktasında kasa aynen yansıtılır. İzokinetik sistemlerdeki hız kontrolü, elektromanyetik veya hidrolik düzeneklerle sağlanır. Blattner ve Noble izokinetik çalışmaların plyometrik egzersizler kadar etkili olduğunu tespit etmiştir. Oksotonik Kasılma İzometrik ve İzotonik (konsantrik) kasılmanın birlikte yapılmasıyla olur. Bu şekilde kasın hem boyunda hem de tonusunda bir değişme meydana gelir. Pozitif, mekanik bir iş yapılır. Kuvvet alıştırmalarının büyük kısmı, oksotonik kas çalışmasının kapsamına girmektedir. KAS VE KAS KASILMA TÜRLERİ Hareket sistemimizin temelini iskelet ve kaslar oluşturmaktır. Yapılan tüm sportif etkinlikler kassal aktivitelerle gerçekleşir. İnsan organizmasında 217 çift civarında kas vardır. Her insanda değişkenlik göstermesine rağmen, erişkin bir insanda yaklaşık %40-50 civarında kas dokusu bulunmaktadır. Kas Bilesimi Kasın kimyasal yapısında %75 su, %20 kas proteinleri, %5 inorganik materyallar (karbonhidrat. glikojen) vardır. Kas fibrilleri proteininde, a) Myosin: Fibrillerde bol miktarda bulunur. Globülin yapısındadır. Kasılma faaliyetlerini gerçekleştirir. b) Aktin: Molekül ağırlığı yaklaşık 60.000 dolayında olan bir globülindir. c) Globülin x: Sarkoplazma proteinidir. d) Miyojen: Albumin yapısında bir sarkoplazma proteinidir. e) Myoglobin: Oksijen taşıma görevi olan kas hemoglobinidir. Kasların Fonksiyonları: Hareket: Organizmanın hareketleri (koşma, atlama, itme-çekme vb) kas kasılmaları ile sağlanır. Koruma: İç organları korurlar. Kemik, sinir, damar, venöz ve arterler kas içinde yer alır. Kaslar dış darbelere karşı koruma görevi yapar. Isı Oluşturma: Meydana gelen enerjinin bir kısmı mekanik işe çevrilir, geri kalanı da ısıya dönüşür. Örneğin; sabah kalktığımızda gerinme. Mekanik İş Yapabilme: Kasılma ve gevşemeler sonucunda mekanik iş oluşur. Yükün belirli bir mesafe sonucunda uygulanmasını sağlar. Sportif etkinliklerde, teknik antrenmanlar sayesinde bu verimi arttırma olanağı vardır. Postür Sağlama: Vücudun dik duruşunu sağlar. Kasların Ortak Özellikleri: Uyarılabilme: Kaslar, her canlı doku gibi, kendilerine yapılan bir uyarana cevap verme özelliğine sahiptir. Kasın uyarana cevabı kasılmadır. İletilebilme: Sinir yoluyla gelen uyarıları sinaps yoluyla iletebilme özelliğine sahiptir. Kasılabilme: Kasın kendisine yapılan uyarana cevabı kasılma şeklindedir. Elastik Olabilme: Kasılma sonrası gevşeme durumunda kas eski formuna dönebilme özelliğine sahiptir. Vizkozite Özelliği: Kas kasılırken şeklini değiştirmek isteyen iç ve dış kuvvetlere karşı iç sürtünmeyle direnç gösterir. Kasılma sırasında bir frenleme meydana gelirken, buda kası tehlikelerden (yırtılma, kopma) korur. Kasın Yapısı Kas dokusu, fibril (lif) denen iğ şeklindeki hücrelerden oluşur. Bu fibrillerin boyu 1-40 mm ve çapları ise 1-100 mikron arasında değişiklik gösterir. Fibriller bir araya gelerek fasikülü meydana getirir. Fasiküllerin bir araya gelmesiyle kas dokusu oluşur. Her fibrilin üzeri endomisyum denen kalın ve güçlü membranla kaplıdır. Her fasikülün çevreside perimisyum denen membranla kaplıdır. Fasiküller arasındaki bağ dokusu kasın iki ucuna doğru ilerledikçe tendona dönüşür ve bu tendon1ar kemiğe yapışarak hareketin oluşmasını sağlar.Kas dokusunun en küçük birimi olan kas fibrilleri, myofibril denen daha küçük lifçiklerden oluşmuştur. Myofibrillerde myoflament denen protein yapısından daha küçük yapılardan meydana gelmiştir. Kalın olan kısma myosin, ince olan kısma ise actin denir. Kas lillerinin dıştan sarcomella denen hücre zarı ile sarılmış ince elastiki hücresel olmayan bir rnembrandır. Sarcomella olağan üstü elektriksel özelliklere sahiptir. Hücrenin kasılma elementi myofibrilden oluşur. Her bir kas lifi içinde birçok miyofibril vardır ve birbirine paralel dizilidirler. Tek myofibrils sarcomella içinde sıraya dizilir. Kas liflerinin kalınlıkları arasındaki geçişi gösterir. Sarcomer, Z çizgisi (dar. ensiz) membran tarafından sımrlandınlır. Bölüm aralarını myofibril keser. Sarcomerin orta bölgesinde koyu bir bant vardır. A bandı olarak adlandırılır. A bantlarının karşılıkları arasında I bantları yer alır. Z çizgisi I bandının ortasında yer alır. A bandının merkezindeki bölge H zonu olarak adlandırılır. H zonunun ortasında daha koyu yapıya M çizgisi denir. Myosin flamentleri uzunluğuna sıralanır ve A bandını doldurur. Actin flamentleri daha incedir ve H zonu başlangıcı, A bandı boyunca devam eder ve Z çizgisinin kenarına kadar uzanır. I bandı sadece ince flamentler tarafından tutulur. H bandı daha kalın flamentler tarafından tutulur. A bandı dışındaki parçaları hem ince hem de kalın flamentler tarafından tutulur. Kas fibrillerinin çevresinde. uzunlamasına seyreden tüplerden ibaret olan sarkotübüler sistem yer alır. Bu sistemde başlıca 2 kısım vardır: 'T sistemi' ve 'Sarkoplazmik retikulum'. T sistemi, kas liflerinin çevresindeki membranın devamıdır. Sarkoplazmik retikulum ise A ve I bandlarının birleşme yerinde, fibrillerin çevresinde yer alır. T sistemi aksiyon potansiyelinin daha hızlı iletilmesini sağlar. Kas Reseptörleri Kaslardaki sinir liflerinin %40 kadarı duysal fonksiyonla ilgilidir ve reseptör görevi görürler. 3 tip reseptör organ vardır: 1) Kas İğcikleri: Fibriller veya tendonlara yapışık haldedirler. Görevleri; a) Aktif veya pasif şekilde kasta oluşan gerilim değişimlerini santral sinir sistemine iletmek. b) Özel reflekslerin ortaya çıkmasına yardımcı olmaktır. 2) Golgi Tendon Organı: Kastaki aşırı gerilmeleri önleyicidir. 3) Serbest Sinir Uçları: Kasın derin palpasyonu ve tendonun sıkılması sırasındaki ağrının oluşmasında rol oynayan ve kan damarlarıyla birlikte bulunan sinir uçlarından ibarettir Kasın Kanlanması İstirahat durumundaki kasların kan gereksinimi çok fazla olmadığı halde egzersiz sırasında çok artar ve yapılan eforun şiddetine göre 10-20 kat artış meydana gelir.Dinlenme esnasında 100 gr iskelet kası 4-7 cc/dk. Kassal çalışmada 100 gr iskelet kası 50-75 cc/dk. Kan ihtiyacı bulunur. Kasılma Çizgili kasların kasılması, santral sinir sisteminden gelen uyarıların kasa ulaşması ile olur. Bir motor nöron hücresi ve bu hücreden innerve olan kas liflerinin tümü birden ınotor üniteyi oluşturur. Motor ünitede ne kadar az fibril varsa kas o kadar hızlı kasılabilir. Tek bir sinirsel uyarıma, kas ani bir kasılma ile karşılık verir. Kasa gevşeme olanağı vermeden artarda sinirsel uyarılar gönderilirse tetanik kasılma örneği ortaya çıkar. Kastaki kasılmanın gücü uyarılan motor ünite miktarının yanı sıra, sinirsel uyarımların sıklığına ve şiddetine bağlı olarak değişir. Sinirsel uyarım kasa gelmeden önce motor son plağa ulaşır. Son plak potansiyeli kas aksiyon potansiyelini oluşturur ve kas 'hep veya hiç' yasasına uygun olarak kasılır. Bu sırada ATP nin ADP ve indirgenmesiyle gerekli enerji ortaya çıkar. ADP den yeniden ATP oluşması da glikolitik mekanizmadan gelen enerji ile gerçekleşir. Kas Kasılması ve Enerji Hareket edebilmeyi sağlayan kas kasılması ATP adı verilen molekülün varlığı ile sağlanır. Bunun rolünü de şöyle özetleyebiliriz; ATP'ye myozindeki çapraz köprülerinin ATP az enzimleri sayesinde kas hareketi için gerekli enerji sağlanır. Sarkoplazmadaki biyolojik pompanın enerjisi ATP'den sağlanarak Ca++ iyonlarının sarkoplazmadan sarkoplazmik retikuluma dönmesi sağlanır. Ca iyonlarının sarkoplazmik retikuluma dönüşü ise kasın gevşemesine neden olur. Kasta depolu bulunan ATP'den maximum bir kasılma için enerji ihtiyacını 0,5-1 sn kadar karşılayabilecek düzeyde enerji açığa çıkar. ATP'nin yeniden sentezlenmesi için devreye alaktik anaerobik metabolizma girer ve böylece birkaç saniye daha kasılma ve hareket için gerekli enerji sağlanır. Eğer kas kasılması devam ediyorsa ve 02 borçlanması söz konusu ise, enerji glikoz ve glkojenin laktik anaerobik ınetabolizması ile sağlanır. Meydana gelen enerji ile ATP sentezlenir, buda 2-3 dk lık hareket sağlar. Şu halde kas maximal egzersizde enerjisini; Kasta depolu ATP'den Kasta depolu PC'den Kasta mevcut glikojenin glikoz yoluyla laktik asite kadar indirgenmesiyle Mitokondriada meydana gelen aerobik oksidasyon enerjisinden sağlamaktadır. Kas kasılması esnasında sağ ve sol kenarlarından actin (I Bandı), A bandında actin ve myosin, H bandında ise sadece myosin fLamentleri bulunur. Kasılma ile Z çizgileri birbirine yaklaşır yani, sarcomerin boyu kısalır. Bu sırada A bandında bir değişiklik yokken, I ve H bölgesinde küçülme vardır. Bu olaya 'kayan flamentler teorisi' denir. Kayma sırasında kalın flament (myosin) sabit dururken, ince flament (actin) kalın flarnentlere doğru kayar (ortaya doğru) H bandına doğru çekilir yani kaydırılır. Actin flamentleri myosini örter ve H bölgesi kaybolur. I bandı kısalırken. A bandı değişmez kalır. Kasın Dinlenim Aşaması Myosin flamentlerinin çapraz köprüleri actin flamentlerine doğru uzanır fakat onlara temas edemez. Actin üzerinde bulunan myosin çapraz köprü başlarının tutunacağı aktif bölgeler, Ca iyonlarının sarkoplazmik retikulumda depolu oluşu nedeniyle troponin-tropomyosin kompleksi tarafından kapatılmıştır. Bu yüzden kasılma söz konusu değildir. Kasın Kasılmasının Başlama Aşaması Sinir uyarılar motor son plağa ulaştığında asetil kolin salınım ile uyarı kas hücre zarında yayılarak, T sistemi yoluyla kas lif içine girerek sarkoplazmik retikulumda depolu bulunan Ca iyonlarının sarkoplazmaya salınmasına neden olur. Ca iyonları actinin aktif bölgelerini kapatan troponinle birleşerek actin myosin etkileşimini başlatır. Myosin çapraz köprü başlan actinin aktif bölgelerine bağlanarak actomyosin kompleksini oluştururlar ve böylece kasılma süreci başlatılmış olur. Kasın Kasılma Aşaması Actomyosin kompleksinin oluşumu ile myosin çapraz köprü başına önceden bağlanmış bulunan ATP'nin parçalanması için myosin ATP az enzim aktivitesi harekete geçirilerek enerji açığa çıkarılır. Açığa çıkan bu enerji actin flamentlerinin myosin flamentleri üzerinden merkeze doğru (H bandına) kaymasını sağlar. Böylece kas kasılır. Kas Kasılmasının Sürdiirülme Aşaması Myosin çapraz köprü bağlandığı bölgeden ayrılır, çapraz köprüde meydana gelen bükülme hareketi ile parçalanan ATP yeniden sentezlenir. Böylece myosin çapraz köprüsü başına yeniden ATP yüklenir. Bu duruma myosin çapraz köprü başının actinden ayrılması neden olur. Yine dikey duruma geçen çapraz köprü actin flamentinin başka bir bölgesine bağlanır, buda kasılmanın devam etmesini sağlar. Kasın Gevşeme Aşaması Ca iyonları ile troponin molekülleri arasındaki bağ bozulur. Ca iyonları sarkoplazmik retikuluma geri pompalanır. Actinin tutunma bölgelerinin troponin tarafından örtülmesine neden olur.Böylece troponin actin-myosin etkileşimi engellenir. Yeni sinirsel uyarı gelene kadar kas gevşemiş durumda kalır. Kas kasılma tipleri: İzometrik kasılma
Elimize aldığımız poşetleri dirsek ekleminden hareket ettirmeden taşıma. Burada taşımayı sağlayan kaslar izometrik olarak kasılmaktadır. Bu kasılma en çok güreş sporunda görülür. A konsantrik kasılma, B ekzantrik kasılma, C izometrik kasılma izotonik (konsantrik) kasılma
Dambıl çalışması Elimize aldığımız bir ağırlıkla dirsek eklemimize fleksiyona getirdiğimiz sırada dirsek bölgesini önceden kat eden biceps brachii kası konsantrik kasılmaktadır. İzokinetik Kasılma
Saniyede 300º, 240°, 180° yada 60° dairesel hızlarda hareket yapılabilir. Hareket sabit hızda yapılırken direnç yada yük kasın o açıda üreteceği güce göre farklılık göstermektedir. Dirsek eklemini ele alırsak hareketin 170° yada 115° lik açılarında uygulanan direnç farklı farklıdır. Böylece o açıda uygulanması gereken kuvvet de farklı ortaya konacaktır. Bu hareketler dinamometre ile gerçekleştirilebilir. Oksotonik kasılma İzometrik ve izotonik kasılmaların beraber olması yani; kasın hem uzunluğunun hem de tonusunun değişmesi şeklindeki kasılmalardır. Eksantrik kasılma
Tetanik kasılma Kasa yapılan bir defa max. uyarıya, kas kasılır ve gevşer. Uyarılar çok sık aralıklarla tekrarlanırsa (sn. 100-200 uyarı gibi) kas gevşemeye firsat bulamaz.Uyarı boyunca kasılıma devam eder.Kasın bu kasılmasına Tetanik kasılma denir.Bu kasılma kalb'de görülür. Tonus Liflerinin kasılmaları yavaş ve süratli kasılan çizgili liflerin aksine her zaman kontraktür (kas kasılır fakat gevşeyemez) şeklindedir. Tonus lifleri çizgili kas liflerinin aksine hep veya hiç kanununa uymazlar. Kramp Lokal bir kas spazmıdır ve serttir ayrıca ağrılıdır. Kas metabolizmasında oluşan şiddetli üşüme kasa gelen kan akımındaki azalma kasın çok ağır bir çalışma içine girmesine neden olur. Krampın neden ağrılı olduğu henüz saptanamamıştır. Duyusal reseptörlere sürekli gelen uyarılar daha şiddetli kasılmaya neden olur. Sürekli olan kasılmalar sonucu kramp meydana gelir . Kramplı kas isteme bağlı olarak gevşetilemez . Terleme ve aşırı tuz kaybı krampa zemin hazırlar. Sıcak bir ortamda çok terleyen bir kişinin 2 gram kadar tuz kaybettiği bilinmektedir. Tuzla birlikte K, Mg gibi diğer minerallerde kaybedilir. Buda elektrolit dengesini bozduğu için kramplara neden olur. Sıvı kaybı da kramplara neden olur. Sıvı ve tuz kaybı karşılanırsa kramp meydana gelmez. |
iskelet ve kas sistemi 1 ek ![]() Kas hücrelerinin birleşmesiyle oluşan ipliksi yapılara kas teli (lif) denir. Kas tellerinin birleşmesiyle oluşan yapılara da kas demeti denir. Kas lifi, vücudun hareketlerini sağlayan, organların çoğunun çalışmasını sağlayan, kasılıp gevşeme özelliğine sahip olan kas hücrelerinin birleşmesinden oluşan ipliksi yapıya denir. Kas lifleri ise birleşerek kas demetlerini oluşturur. İskelet kası değişik kas liflerinin karışımından oluşur. Bu kas lifleri fiziksel ve biyokimyasal olarak farklı özelliklere sahiptir. Kasları uyaran sinirlerin özelliklerine ve kasılma hızına bağlı iki tür kas lifi grubu bulunmaktadır. Bunlar yavaş ve hızlı üniteler olarak ayrılır. Vücuttaki kas liflerinin oranını ve ünitelerinin sayısı doğuştan gelen özelliklere göre bellidir. Bu yüzden ünitelerin birbirine dönüşme yeteneği yoktur. Bunun sebebi ünitelerin çalışmasını sağlayan sinir lifleri iletme hızının değişmeyecek olmasıdır. Fakat kas liflerinin içinde bulunan hızlı ya da yavaş çalışma özelliğine sahip olan lifler antrenmanlara uyum sağlayabilirler. Buradan kasların gücünün, dayanıklılığının ve büyüklüğünün antrenman ile belirlenebileceği anlaşılabilir. Kas lifi gruplarının çeşitleri Hızlı üniteler: Bu türler kasılmaya gerilmeye ve gevşemeye daha hızlı ulaşırlar. Hızlı üniteler daha kalın sinirlerle uyarılmakta ve daha kalın kas liflerinden oluşmaktadır. İçeriklerinde kılcal damar az olduğundan, mikroskop altında daha beyaz görünürler. Bu yüzden bunlar beyaz kas lifleri olarak anılır. Bunlar yorgunluğa karşı dirençli ve çabuk yorulan türdedir. Bu üniteleri uyaran sinirler bunu yüksek hızda yapmaya uygundur. Bunlar kısa süreli kasılmalardan, yüksek performanstan ve yoğun geçen antrenmandaki kasılmalardan sorumludur. Yani anaerobik metabolizmayı kullanırlar. Vücutta beyaz kas lifleri çalışmış olan kişiler kısa performanslarda başarı elde ederler. Ancak uzun süre süren çalışmalara dayanıklı olmazlar. Yavaş üniteler: Bunlar yavaş kasılma özelliğine sahip olup, yorgunluğa karşı dayanıklı liflerden oluşur. Bu üniteleri uyaran sinirler elektrik akımını yavaş iletirler. İçerikleri fazla miktarda kılcal damara sahip olduğundan, mikroskop altında kırmızı renkte görünürler. Bunlarda kırmızı kas lifleri olarak anılır. Kan akımının yoğun olmasından dolayı, aerobik metabolizmayı kullanabilirler. Düşük yoğunlukta, uzun süre kasılma yeteneği olduklarından dolayı dayanıklılık gerektiren aktiviteleri yerine getirirler. Vücudunda bulunan kas liflerinde kırmızı kas lifleri zayıf olanlar, uzun aktivitelere dayanıklı olmazlar. Kas lifleri ne işe yarar? Vücudun yapısı ne kadar mükemmel olursa olsun, yürümek için bir kas sistemine ihtiyaç duyar. Kasların içeriğinde milyarca kas lifi bulunmaktadır. Vücutta ortalama olarak 6 milyar kas lifi vardır. Bunların sayesinde su içebilir, araç kullanabilir, konuşur, kalbimiz atar, nefes alırız, gözlerimizi hareket ettirebilir, boynumuzu çevirebiliriz. Kas lifleri bir araya gelerek kasları oluştururlar. Yürümeyi sağlamak için kaslar ve kemiklerin birbirine bağlanması özel bir yapı sayesinde olur. Bağın olduğundan sıkı olması halinde kaslar hareket edemez, gevşek olması halinde kaslar kemikten ayrılırdı. Yürüme sırasında vücutta yüze yakın kas çalışmaktadır. Bu kadar fazla sayıda kasın çalışmasına rağmen, harcanan enerji oldukça azdır. Kas liflerinin % 25 verimle çalıştığı düşünüldüğünde, bunu anlatmak istersek bir otomobilin verimine eşdeğer olduğunu söyleyebiliriz. Yapılan eylem, iş ya da hareket sırasında kas lifleri sırayla devreye girmektedir. Yapılan çalışmalarda ağırlık çalışmasıysa, yapılan tekrar sayısı kas lifini etkiler. Az sayıda yapılan tekrar beyaz kas lifini arttırırken, çok sayıda yapılan tekrar kırmızı kas lifini arttırır. Bu sebeple ağırlık çalışmaları yapan bir kişi kas yapmak ve hacim kazanmak istiyorsa, beyaz lifleri arttıracak şekilde az sayıda tekrar yapmalıdır. Bunları yaparken kasların kondisyonunu arttırmak gerektiği unutulmamalıdır. Sürekli bu şekilde çalışmak vücutta kırmızı kas lifi oranını düşüreceğinden, uzun süreli aktivitelerde sorun yaşayacaklardır. Bu yüzden sağlıklı olarak yağ yüzdesi azaltılmalı, kas kütlesi arttırılmalıdır. Vücuttaki kas liflerinin oranı korunmalıdır. Beyaz ve kırmızı kas lifleri eşit oranda çalıştırılmalıdır.
|
KAS SİSTEMLERİ Kaslar, canlı organizmada hareket sistemini meydana getiren yapılardandır. Kasların en önemli özellikleri uzayıp kısalma yeteneğine sahip olmalarıdır. A. KAS ÇEŞİTLERİ Kaslar, anatomik yapılarına ve çalışma özelliklerine göre; çizgili kas, düz kas ve kalp kası olarak ayrılır. 1. Çizgili Kaslar (İskelet Kasları)
Vücudumuzda bulunan kaslarımız çizgili ve düz kaslar olmak üzere ikiye ayrılırlar. Çizgi kaslar istemli ve süratle kasılabilme yeteneğine sahiptirler. Kalp kası çizgili bir kas olmasına rağmen istem dışı çalışan bir kastır. İç organlarımızda bulunan bir çok kas ise düz kaslar kategorisine girer. Kas Sayısı İnsan organizmasında 217 adet kas bulunur. Bunların her birinin kendine özgü bir hareketi yapmada özel görevleri vardır. Örneğin, hentbolda topu tutabilmek için öne uzatılmış kol kasları ve omuz kasları hatta göğüs kasları devreye girerken, yakalanmış bir topun atılmasında yalnızca bir kol kası daha aktif rol oynayabilir. Tutulmuş bir topun şut veya pas olarak kullanılabilmesi için kolumuzda bulunan M. Triceps Brachii kasının kasılması ve gevşemesi gereklidir. Vücut ağırlığının % 40-45 i kaslardan oluşur. Düz kaslar ve kalp kası olan myocard ın toplamı ise vücut ağırlığının % 5-10 u kadardır. Kasların ortak özellikleri Kasların, uyarılabilme, iletme, kasılabilme, elastik olma ve viskoz olma gibi özellikleri vardır. Kaslar bu özellikleri ile; hareket oluşturma, korunma, ısı oluşturma, mekanik iş yapma fonksiyonlarını yerine getirirler. Kaslarımızın bu işleri yaparken verimleri % 20 civarında olmaktadır. Mekanik işlerdeki bu verim sürekli arttırılmak zorundadır. Bu nedenle kasların dayanıklılık, kuvvet ve süratlerinin geliştirilmesi için antrenman bilimlerinde geliştirilen yüklenme yöntemleri kullanılmalıdır. Kasların dayanıklılığı için devamlı yüklenme yöntemi, kuvveti için tekrar yüklenme yöntemi veya intensif interval kullanılırken, sürat için tekrar yüklenme yöntemi uygun bulunmaktadır. Ancak bu yüklenmeler esnasında yüklenme ölçütleri dikkate alınmalı, yüklenme ve dinlenme arasındaki ilişki gözden uzak tutulmamalıdır. Kasın kanlanması Kaslarımız dinlenme esnasında 100 gr kas kitlesi olarak dakikada 4-7 cc kan kullanır. Bu miktar kassal bir aktivite esnasında 50-75 cc/dk ya çıkmaktadır. Bu nedenle hentbol antrenman ve maçları sırasında kaslarımızın ihtiyacı olan kan miktarı depolanmış halde bulunan dalak ve karaciğerden çalışmakta olan kaslarımıza doğru transfer edilir. Doğal olarak bu kan miktarının artışı için artan kalp atım hızı, antrenmanlarla yakaladığımız yüksek kalp atım volümü (kalbin dakikada fırlattığı kan miktarı) devreye girecektir. Kas kasılma tipleri Kaslar yaptıkları işlere göre farklı kasılma gösterirler. Bilinen tipler olarak, izometrik, izotonik, izokinetik ve eksantrik kas kasılmaları bulunmaktadır. İzometrik kas kasılmasında kasın uzunluğu sabit, tonüsü artmış, statik bir çalışma ve mekanik bir işin yapılmadığı görülür. İzotonik kasılmada ise tonüs aynı, dinamik bir kasılma, kasın boyu kısalmış, kısalarak bir kasılma oluşmuş, mekanik bir iş yapılıyor görünümü vardır. Örneğin herhangi ağırlığı yerden yukarıya doğru kaldırılması, kalecinin tuttuğu topu hızlı hücuma koşmakta olan oyuncuya atması hareketi buna örnektir. İzokinetik kas kasılmasında konsantrik bir kasılma söz konusudur. Kas kuvveti ve dayanıklılığı için bu tür kasılma tipi sıklıkla antrene edilmelidir. Hareket sürati sabit aksiyonlar için bu tür kasılmalar önemlidir. Yüzmede serbest teknikle yapılan kulaç hareketleri buna verilebilecek en iyi örnektir. Bu tür çalışmalarla maksimal kasılmalara ulaşılmaya çalışılır. Eksantrik kas kasılması da dinamik bir kasılma şeklidir. Tonüs ve gerilim artar, kas boyu uzar,negatif karakterli mekanik bir iş yapılır. Otomobil direksiyonu kullanma, merdiven inme, yokuş aşağı inme, koldaki bir ağırlığı indirme gibi hareketlerdeki kas kasılma tipi eksantrik kasılmalar grubuna girer. |
1 ek Kaslar ![]() Kaslar insanın vücut ağırlığının %40-50'sini oluştururlar. Vücut şeklinin korunmasını, desteklenmesini, sindirim, dolaşım, boşaltım sistemlerinin çalışması faaliyetleri bu organları oluşturan kaslar sayesinde gerçekleştirilir. Kaslar, kas hücrelerinden oluşur. Kas hücreleri birleşerek kas liflerini, kas lifleri de kasları oluştururlar. Aralarında bol miktarda kan damarları ve sinirleri yer alır. İnsanda yapı ve çalışma bakımından üç çeşit kas bulunur:
Mekik şeklindeki hücrelerden oluşurlar. Sarkolemma denilen hücre zarları vardır. Sarkoplazma denilen sitoplazmalarında kasılmayı sağlayan ve boyuna uzanan, miyofibril denilen iplikçikler bulunur.Hücreleri yanyana gelerek demetler meydana getirirler. Düz kaslar, isteğimiz dışında (istemsiz) çalışırlar. Bu nedenle çalışmaları yavaş, düzenli ve uzun sürelidir. Sindirim, dolaşım, solunum ve üreme organlarının yapısında bulunur. Organın görevine göre uzunlamasına, halka ve çapraz şeklinde düzenlenerek organların peristaltik hareketlerini sağlar. 2. Çizgili Kaslar: Birden fazla çekirdekleri vardır. Çekirdekleri hücrenin zarına yakın yerlerde bulunur. Çizgili kaslar, isteğimizle (istemli) çalışırlar. Düz kaslara göre daha hızlı çalışırlar fakat çabuk yorulurlar. Çizgili kas hücrelerinin sitoplazmalarındaki miyofibriller düz kaslardan farklı olarak açık ve koyu renkli bantlar şeklinde dizilmişlerdir. Bunlar aktin ve miyozin ipliklerinin oluşturdukları bantlardır. Miyofibrillerin oluşturdukları kas telleri birbirlerine bağlanarak kas demetlerini meydana getirirler. Çizgili kas kasıldığında;
3. Kalp Kası: İsteğimiz dışında çalışan çizgili kastırç İskelet kaslarından farklı olarak kalp kası hücreleri tek çekirdeklidir. İskelet kaslarından daha yavaş kasılır. Ritmik kasılır, yorulmaz. Kasın Özellikleri Çizgili kasların özellikleri;
Düz kasların özellikleri;
Kalp kasının özellikleri;
|
KAS SİSTEMİ İskelet sistemindeki kemiklerin üzerini örten, iç organların yapısına katılarak vücudun ve iç organların hareket etmesini sağlayan kasların oluşturduğu sisteme kas sistemi denir. Kasların Yapısı Kaslar, kas hücrelerinden oluşur. Kas hücreleri kasılıp gevşeme özelliğine sahip olduğu için kaslar da kasılıp gevşeme özelliğine sahiptir. Kasların en önemli görevi vücudun ve iç organların hareket etmesini sağlamaktır. Vücuttaki hareketlerin tamamı kasların kasılıp gevşeme özelliği sayesinde yapılır. (Göz bebeğinin büyüyüp küçülmesi, kılların dikleşmesi, kalp, mide ve bağırsak gibi organların boşluklardaki madde akışı, kasların kasılması ile sağlanır). Kaslar, kas teli veya lif denilen uzun, ince, ipliksi (iplik şeklindeki) yapılardan oluşur. Kas tellerinin oluşturduğu topluluğa kas demeti denir. Kasların kemiklere bağlandığı yere de tendon veya kiriş denir. Kasların içinde sinirler (sinir uçları) bulunur. Kaslar beynin (veya omurilik soğanının) sinirlerle gönderdiği emre göre kasılıp gevşeyerek kemiklerin yani vücudun (ve iç organları) hareket etmesini sağlarlar. Kas Çeşitleri Kaslar özelliklerine, vücutta bulundukları yere ve çalışma şekillerine göre düz (beyaz) kas, çizgili (kırmızı) kas ve kalp kası olarak üç çeşittir. Çizgili (Kırmızı) Kaslar : İskelet sistemindeki kemiklerin üzerini örten (kemikleri saran) ve vücudun hareket etmesini sağlayan kaslara çizgili (kırmızı) kaslar veya iskelet kasları denir. Çizgili kaslar;
İç organların yapısında bulunan ve iç organların çalışmasını sağlayan kaslara düz (beyaz) kaslar denir. (Kanın damarlarda pompalanmasını, doğum sırasında rahmin kasılmasını sağlarlar). Düz kaslar;
Kalp Kası Kalbin yapısında bulunan ve kalbin çalışmasını yani kasılıp gevşemesini sağlayan kasa kalp kası denir. Kalp kası
Kasların Çalışması Kemikler ve eklemlerle birlikte vücudun hareket etmesini sağlayan kaslar vücutta çift olarak bulunurlar. Bu çift kaslar aynı yönde veya zıt yönlerde kasılıp gevşeyebilirler. Vücuttaki kemiklerin hareket etmesini sağlayan kaslar zıt yönde çalışırlar. Kemiklerin üzerinde karşılıklı bulunan iki kastan biri kasılırken diğeri gevşer ve kasılma anında kemiği çekerek kemiğin eklem yerinde hareket etmesini sağlar. Zıt çalışan kasların birbiriyle uyumu vücudun daha kolay hareket etmesini sağlar. |
3 ek Kas ve Doku Çeşitleri Kasılıp gevşeyebilme yeteneğinde olan kaslar, Kemik doku ile birlikte hareketi sağlayan ve vücuda desteklik veren dokulardır.Kas dokusunda hücreler arası madde bulunmaz. Kas hücrelerinin sitoplazmasına sarkoplazma , hücre zarlarına ise serkolemma denir. Kas hücresinin endoplazmik reti- kulumuna sarkoplazmik retikulum denir. Sarkoplazmada kasılmayı sağlayan miyofibril olarak adlandırılan telcikler vardır. Miyofibriller aktin ve miyozin proteinlerinden oluşmuştur. Kaslar yüksek enerji harcamalarından dolayı çok sayıda mi- tokondri bulundurur. Vücutta bulunan toplam kasın yaklaşık %80’i çizgili kas, %20’side düz ve kalp kası oluşur. Yapılarına ve çalışmalarına göre kaslar; 1-Çizgili kas, 2- Düz kas 3- Kalp kası Çizgili Kas ![]() Bu kaslar iskeletle birlikte vücudun hareketinin sağlar. Çizgili kas hücrelerinde miyofibriller düzenli aralıklarla açık ve koyu olarak enine bantlaşmalar gösterir. Her bir miyofibril protein yapılı aktin ve miyozin iplikçiklerden oluşmuştur. Bu protein moleküllerinin en önemli bileşiği aktin ve miyozin proteinlerdir. İnce olan aktin proteini, ışığı az kırar ve açık renkli görünür. Kalın olan miyozin proteini ise ışığı çok kırar ve koyu renkli görünür. Çizgili kas hücreleri sitoplazmalarında demir içeren miyoglobin pigmenti taşıdığından kırmızı renkte görülür. Miyoglobin oksidatif fosforilasyon için gerekli oksijeni tutar. Genel özellikleri
Düz Kaslar ![]() Mekik şeklinde olan düz kas hücreleri tek çekirdeklidir. Oval şekilli çekirdekleri hücrenin ortasında yer alır. Düz kasların kasılmaları yavaş, düzenli ve uzun sürelidir. İsteğimiz dışında çalışan dolaşım, sindirim, solunum, üreme ve boşaltım sistemlerini meydana getiren organların yapılarında düz kaslar yer alır. Düz kas hücreleri mikroskopla incelendiğinde sarkoplazmalarında bantlaşma görülmez. Bu nedenle düz kas olarak isimlendirilir. Düz kasların genel özellikleri:
Kalp Kası ![]() Bir veya iki çekirdekli olan kas hücreleri düzgün silindirik yapıda olmayıp dallanmalar gösterir. Oval şekilli çekirdekleri, hücrenin ortasında yer alır. Kalp kası çizgili kaslar gibi bantlaşma gösterir. Yapı olarak çizgili kasa benzeyen kalp kası çalışma prensbi olarak düz kaslara benzer. Çalışması istemsiz olarak gerçekleşir. Kalp kasının çalışması iskelet kası gibi hızlı, düz kas gibi istemsiz ve devamlıdır. Kalp kasının genel özellikleri:
Kasların görevleri:
|
7 ek İskelet Kasının Kasılma Mekanizması Kasın kasılabilmesi uyartı ile için uyarılması gerekir. Kasların kasılmasının sağlayan uyartı şiddetinin belirli bir düzeyin üstünde olması gerekir. Kasların kasılmasının sağlayan bu uyartı şiddetine eşik şiddeti denir. Kaslar, eşik şiddetinin altında ki uyartılara cevap vermezler ve tepki göstermezler. Ancak eşik şiddetinin üstünde ki uyartılara ise hep aynı şiddette cevap ve tepki verirler. Kaslardaki bu olaya ya hep ya hiç prensibi denir.Kas sarsı (kasıl sarsılma): Uyarılar bir kasın bir kez kasılıp gevşeyerek eski halini almasına denir. ![]() Bu süre içinde üç evre gözlenir: Gizli evre:(a-b) Kasın uyarıldığı an ile kasılmaya başladığı an arasında geçen süredir. Kasılma evresi:(b-c) Kasılmanın başladığı an ile gevşemenin başladığı an arasında geçen süredir. Gevşeme evresi:(c-d) Kasın gevşeyerek eski haline dönmesine kadar geçen süredir. Kas, gevşeme evresinden sonra tekrar uyarılıncaya kadar dinlenir. Bir kas, kısa aralıklarla sık sık uyarılırsa tam olarak gevşemeden sürekli kasılı durumda kalır. ![]() A-Tam olmayan tetanos: (Birikim) Kaslara ard arda uyaranlar gönderildiğinde kaslar tam gevşemeden gelen uyarılarla tekrar kasılır.Bu kasılma önceki kasılmadan daha şiddetli gerçekleşir.Gittikçe artan şiddetle kasılan kaslar bir süre sonra uyarılardan etkilenmez ve yorgunluk gösterir. B-Tam tetanos: (Fizyolojik tetanos) Kaslara devamlı uyaran gönderildiğinde gittikçe artan bir şiddetle kasılır- lar.Kaslar bu sürede kasılı kalırlar. Bir süre sonra yorgunluk gösterirler.Arda arda gelen uyarılarla oluşan sarsılar birbirleri ile kaynaşarak tek bir sarı gibi görülür. İnsanların iskelet kasları dinlenme halindeyken insanın bilinci açık olduğu sürece hafif kasılı durumdadır. Bu duruma kas tonosu denir. Bayılama durumunda kas tonosu ortadan kalkarak vücut, hafif kasılı durumunu kaybeder. ![]() Çizgili kaslarda bulunan aktin ve miyozin iplikçikleri açık ve koyu bantlar oluşturacak şeklindedir.Kasın yapısında sadece aktin iplikçiklerin oluşturduğu bölge ince yapıda olduğundan ışığı az kırar ve bu bölge açık renkli görünür. Bu bölgeye I bandı veya İzotrop bölge adı verilir. Miyozin ve aktin iplikçiklerin bulunduğu bölge ise ışığı çok kırar ve koyu renkli görülür. Bu bölge A bandı veya Anizotrop bölge adını alır. A bandının ortasında sadece miyozin iplikçiklerinin bulunduğu açık renkli görünen şerit şeklindeki kısma H bandı denir. Bandının ortasında Z çizgisi bulunur. İki Z çizgisi arasında ki bölge sarkomer olarak adlandırılır. Sarkomer, kasılma birimidir. ![]() Çizgili kasların kasılması Huxley’in kayan iplikler model ile açıklanır. Bu modele göre kasılma, kası oluşturan aktin ipliklerinin miyozin iplikler üzerinde kaymasıyla gerçekleşir A-Kasın kasılma mekanizması: Hipoteze göre kasılmayı aktin ve miyozin içine yerleşmiş iki tarağın dişlerinin birbirine girmesine benzetebiliriz. ![]() Kasılma anında:
Kasılmanın teri reaksiyonlar gerçekleşir ![]() Gevşeme anında:
|
5 ek Kas Kasılmasının Kimyasal Olarak Açıklanması Kasların kasılması beyin tarafından kontrol edilir.Kas beyinden gelen uyartılarla uyarılır. Kasta uyarılma sinirlerin akson ucundan nöradrenalin,asetil kolin vb. kimyasal maddelerin (nörotransmit) sinir ve kas hücreleri arasındaki sinapsik boşluğa salgılanmaya başlar. Bu (nöradrenalin,asetil kolin vb.) maddeler kas hücresi zarının Na+ iyonlarına geçirgenliğini artırarak elektriksel yük değişimine neden olur. Bu yük değişim kas hücresindeki sarkoplazmik retikulumu etkileyerek burada toplanan Ca+2 iyonlarının aktin ve miyo- zin iplikçiklerinin arasına salınmasını sağlar. Ca+2 iyonları miyozin protein lifleri üzerinde bulunan ATPaz enzimini aktif hale geçirerek ATP’nin ADP+P’ ye dönüşümünü sağlar. Bu şekilde kasılma için gerekli enerji elde edilir. Ca+2 iyonu aktif taşımayla yeniden sarkoplazmik retikulumlara geçer ve kas gevşer.Kasılma için gerekli enerji ilk önce kas hücrelerinin sitoplazmasında hazır olarak bulunan ATP den elde edilir. ![]() Kasların hızlı çalışması esnasında ATP kısa sürede tükenir. Bu durumda devreye kreatin fosfattan girer. Kreatin fosfat hidrolize edilerek fosfatını ADP’ye verir yeniden ATP sentezlenmiş olur. ![]() Kaslar dinlenme halindeyken bu mekanizma tersine işler keatin, ATP den bir fosfat alarak kreatin fosfat şekline dönüşür. Böylece enerji gerektiğinde kreatin fosfatta depolanmış olur. ![]() Kasların uzun süre çalışması halinde kreatin fosfatta yeterli olmaz. Bu durumda kaslar da depo edilen glikojen kullanılır. Glikojen önce glikoza çevrilir. ![]() Glikoz moleküllerinde oksijenli solunum veya oksijensiz solunumla kasların ihtiyacı olan ATP sentezlenir. Kas hücreleri normalde enerji ihtiyaçlarını oksijenli solunumla karşılar. Ancak yoğun hareketlerde kasa gelen oksijen yeterli olmadığından oksijensiz solunum (laktik asit fermantasyonu) ile de enerji elde edilir. Oluşan laktik asit, hücrelerden kana geçerek beyni uyarır ve yorgunluk hissi oluşmasına neden olur. Dinlenme anında laktik asidin bir kısmı karaciğerde glikoza dönüştürülür. Bir kısmı da prüvik aside dönüştürülerek ATP sentezinde kullanılır. Kasılan kaslarda görülen kimyasal değişmeler. Kasılan kaslarda artan maddeler:
Kas İskelet İlişkisi İskelet kasları kemiklere lifli bağ dokudan oluşan lifli bağ kirişleri (tendon) ile bağlanmıştır. İskelet kaslarının bir tarafı kemiğe bağlanırken diğer tarafı hareketli bir ekleme ya da deriye bağlanır. Kemiğe bağlandığı yere başlangıç noktası, ekleme bağlandığı yere de sonlanmış noktası denir.İskelet kasları çoğunlukla çiftler halinde çalışır. Çift kaslardan biri kasılırken diğeri gevşer. Birbirine zıt çalışan bu kaslara antagonist kas denir. Kol ve bacaklarda ki kaslar antagonist kaslardır. Örneğin kolun hareketini sağlayan kaslardan biri bükücü kas, diğeri de açıcı kas olarak görev yapar. Aynı anda kasılıp aynı anda gevşeyen kaslara sinerjist kaslar denir. Karın ve sırt kasları bu gruba girer. ![]() |
5 ek KAS SİSTEMİ Vücudun hareketi için iskelet sistemi, eklemler ve kas sistemi bir bütün oluşturur. Kassal hareketliliği sinir sistemi sağlar. Beyin ve omurilikteki sinir hücreleri kaslara uyarıları vererek hareketi başlatır ve sürdürür.İnsan vücudunda yaptıkları işe göre büyüklüğü ve şekli değişen 600’ den fazla kas bulunur. Bu kasların ortak fiziksel özellikleri uyarılabilme, kasılabilme, esneklik, uyarıları iletme ve vizkozite (kasın kendini zorlayan kuvvete karşı gösterdiği direnci) dir. Görevleri ise, yürüme, koşma, ağırlık taşıma vb. hareketi sağlamak, iskeleti ve iç organları korumak, soğuk havalarda iskelet kasının istem dışı kasılmasıyla ısı üretimini sağlamaya çalışmaktır. Kas Tipleri İnsan vücudunda üç ana tip kas vardır. Bunlar; iskelet kasları ya da çizgili kaslar ( bilinçli olarak kontrol edilebildikleri için istemli kaslar), düz kaslar ya da çizgisiz kaslar (bilinçli olarak kontrol edilemedikleri için istemsiz kaslar ) ve kalbin özelleşmiş kas dokusu olarak gruplandırılır. Düz Kaslar ![]() Lifleri çok ince olduğu için çizgisiz kas olarak değerlendirilir. İnsan, yaşadığı süre içersinde bu kaslar istem dışı çalışmaya devam eder. Mide, bağırsak, solunum sistemi ve kalp gibi iç organların hareketini sağlayan kaslardır. Kalp Kası ![]() Kalp kası ayrı bir grupta değerlendirilir, çünkü çizgili kas olmasına rağmen istem dışı çalışıp çizgisiz kas özelliği gösterir. İskelet Kası ![]() İskeleti oluşturan kemiklere yapışık olarak bulunan bu kaslar istemli çalışır. İskelet kasları, enine çizgiler meydana getiren kas hücreleri ve bunların arasındaki bağdokusundan meydana gelmişlerdir. Bu nedenle çizgili kas olarak da bilinir. İskelet kası istenilen hareketin yapılmasını sağlar. Boyun, kol, bacak, göz, dudak, solunum ve dışkılama gibi hareketler bu kaslar sayesinde yapılır. Kaslar, iskelete başlangıç ve yapışma yerlerinden bağlanır. Her kasın en az bir başlangıç, bir de yapışma yeri vardır. Başlangıç yeri, kas kasıldığı zaman durumu değişmeyen uçtur. Örneğin kol ve bacak kaslarında başlangıç yerleri, genellikle gövdeye en yakın uçlardır. Yapışma yerleri ise, kas kasıldığı zaman hareket eden uçtur. Kol ve bacak kaslarında yapışma yerleri genellikle bedene en uzakta olan uçlardır, brakiyo-radiyal kas, kol kemiğinin (humerus) alt bölümünden başlar ve ön kolun döner kemiğinin (radius) alt bölümüne yapışır. Birden fazla kasın demet şeklinde bağlanması gerektirdiği yerlerde “tendonlar”lar (kas kirişi) oluşur ve kas bunlarla kemiklere tutunur. Bazı kasların birden çok başlangıç ya da yapışma yeri vardır. İskelet kasının yüzeyini ince bir zar kaplar ve buna akzar denir. Kasların sert yerlerde kolay kaymalarını sağlamak için kasların kemik çıkıntılarına denk gelen yerleri altında kaygan ve içi sıvı dolu yastıklar bulunur. Kas tonusu, kasların dinlenme durumundaki gerginliğidir. Bütün kaslar tonusta olduğu zaman vücudun normal duruşu sağlanmış olur. Görevlerine Göre Kaslar Kaslar görevlerine göre sınıflandırılabilir. Uzaklaştırıcı (abductor) kas, vücudun bir bölümü bedenin orta çizgisinden uzaklaştıracak biçimde hareket ettirirken, yaklaştırıcı (adductor) kas, bu bölümün orta çizgiye doğru hareket etmesini sağlar. Delta kası (m. deltoideus) omuz ekleminin büyük bölümünü örten üçgen biçiminde bir kastır; kasıldığı zaman kolu bedenden uzaklaştırır. Göğüs büyük kası (m. pectoralis major) yaklaştırıcıdır; kasıldığında kolu bedene geri çeker.Bükücü kas (flexör), ekleme bükülme hareketini yaptıran , gerdirici (extensör) kas, eklemi açarak düzleştiren kastır. Kol iki başlısı (biceps) en çok bilinen bükücüdür; ön kolu büker, yani dirsek eklemini eğerek ön kolu kol üzerine getirir. Bu kas kasılınca, kolda gençlerin göstermekten hoşlandığı bir şişlik (pazu) oluşur. Kol üç başlısı (triceps) dirsek eklemini doğrultarak ön kolu açar. Öteki kas çeşitleri, kaldırıcı (levatör) kaslar, indirici (depressör) kaslar ve çeşitleridir. Büzücü (konstrüktör) ve genişletici (dilatatör) kaslar, gözbebeği, midenin ince bağırsağa açıldığı bölümü (pylor) ve makat (anüs) gibi açıklıkları çevirir. Büzücü kaslar, açıklığın çapını daraltır ya da kapatır. Genişletici kaslar açıklığı genişletir ya da tümüyle açarlar. Döndürücü (rotatör) kaslar, bedenin bir bölümünü kendi ekseni çevresinde döndürür. Dıştan içe döndürücüler (pronatör) içe ve aşağıya; içten dışa döndürücüler (supinatör) ise dışa ve yukarıya çevirir. Bazı kasların birden çok işlevi vardır. Korako-brakiyal kas kolun hem bükücü, hem de yaklaştırmışı, baldır ön kası (tibialis anterior) ise, ayağın hem dışa döndürücüsü, hem de bükücüsüdür. ![]() ![]() kaynak: Anatomi |
10 ek Baş kası ![]() Baş kasları, yüz kasları ( musculi faciales) ve çiğneme kasları olmak üzere iki grupta incelenir. Çene eklemi baş bölgesindeki tek hareketli eklem olup alt çenede kemiğe ve eklemlere etki ederek ağzın açılıp kapanmasını sağlar ve böylece çiğnemeye etki ederek besinlerin öğütülmesinde görev alır. Eklemin hareketlerini, ( M. Masseter, M. Temporalis ) çiğneme kasları sağlar. Ağız iç kısmını oluşturan kaslar ise dil kemiği üstü (Hyoid üstü kaslar) kaslarıdır. Dil kemiği altı kasları ise boynun ön kısmında deri ve kas zarının altındadır. Mimik Kasları Yüz ifadesinin oluşumunu mimik kasları sağlar. En önemli mimik kasları yüz çevresinde, dudaklarda ve yanaklarda bulunur. Bir uçları ile yüz kemikleri ve kıkırdaklara, diğer uçları ile deriye tutunmuş olarak bulunan 19 adet mimik kasından başlıcalarının görevi ağız çevresi (Orbicularis Oculi), göz kapağı (Orbicularis Oculi), alın (Frontalis) ve gülme ( Zygomaticus) hareketleri ile yanak yapısını oluşturup üflemeyi (Buccinatorius) sağlamaktır. Boyun Kasları ![]() Boyun ile alt çene arasında ince ve yassı şekilde bulunan kaslar, ağız tabanını oluşturur. Boynun ön ve arka kısmında uyum içinde çalışan birçok kas vardır. Bu kaslar boynun normal dönüşünü ve hareketini sağlar. Boynun ön kısmındaki altı kastan en büyüğü (M. Sternocleidomastoideus) boyun ön duvarını kaplar ve başın sağa sola hareket etmesinde görevlidir. Bu kaslar iki taraflı olarak kasılırlarsa başı geriye çeker, tek taraflı kasılmada ise başı kasılan tarafa çevirir. Sırt Kasları ![]() Sırt kasları; yüzeysel ve derin sırt kasları olmak üzere iki gruba ayrılır. Derin kaslar, omurları birbirine bağlayan kaslardır. Omurganın sağ ve sol tarafındaki enlemesine uzanan çıkıntılar ile kaburgalar arasındaki boşlukları doldurur. Derin sırt kasları, uzun lifler halinde kuyruk sokumu ile baş arasındaki tüm omurga boyunca sıralanır. Gövdenin dik durması ve dengede kalmasını sağlar. Omura bitişik kaslar çok kısadır ve yalnızca omurlar arasında yer alır. Derin sırt kasları, iki taraflı kasıldığında omurgayı ve gövdeyi geriye doğru çeker. Yüzeysel kaslar: m. trapezius, sırtın en yüzeysel kasıdır. Scapulayı (kürek kemiği) ve omzu yukarı ve içe çeker. Ayrıca scapulayı aşağı doğru çeker ve orta hatta yaklaştırır. Kolun baş üzerine kaldırılmasında diğer kaslara yardımcı olur. m. latissimus dorsi, bel ve üst sırt kasıdır ve tüm beli kaplar. Kolun kuvvetli abdüktorüdür ( orta çizgiden uzaklaştırma), öne ve yukarı kalkmış olan kolu aşağıya ve arkaya çeker. Kol yukarıda sabit şekilde ise gövdeyi yukarı çeker. m. rhomboideus major ve m. rhomboideus minör kasları scapulanın ( kürek kemiğinin) iç kenarını içe doğru çeker. m. levator scapula boynun arka dış kısmındadır ve scapulayı içe ve yukarı çeker. İki taraflı kasıldığında boynu arkaya çeker. Karın Kasları ![]() Karın boşluğunun arka, yan ve ön duvarını kaplayan üst üste gelmiş yassı ve geniş kaslardır. Gövdenin sağa sola dönmesini, insan vücudunun hareketli, esnek olmasını sağlar ve karın boşluğundaki iç organları korur. M. rectus abdominis (karın kası), karın bölgesinin arka duvarını sınırlar. Bu kas tek taraflı kasıldığında gövdeyi kasıldığı yöne eğer. Omurganın bel kısmında, her iki yanda bulunan kaburgalarla pelvis kemiği arasındaki açıklığı kapatan ve karın yan duvarını kaplayan kaslar m. obliguus externus abdominis ( çapraz ) kaslardır. Gövdenin dışa döndürülmesini sağlar. Gövde dış yanında yer alan 1. ve 9. kaburgaların ön dış yüzeylerini kaplayan kastır. Kolların öne çekilmesini ve aşağıya doğru bastırılmasını sağlayan m.serratus anterior (dişli) kastır. Göğüs Kasları ![]() Vücut ön kısmında önden arkaya üst üste duran ve göğüs kabartısını oluşturan iki kas bulunur. Göğüs kafesinin ön kısmıyla kol kemiği arasında yer alır ve kasıldıklarında kolu öne ve içe doğru çeker. Ayrıca bu bölgede kaburgaların arasını dolduran kaslar, solunuma yardımcı olur. Bunların en önemlisi büyük göğüs kası ( m. pectoralis majör) ve küçük göğüs kasıdır (m. pectoralis minör). Omuz Kasları ![]() Omuz kasları toplam 6 adettir ve tümü kürek kemiği ile kol kemiği arasında yer alıp omuz kuşağının yapısına katılarak omuz ekleminin hareketliliğini sağlar. Omuza şeklini veren ve kol hareketini sağlayan en önemli kas, m. deltoideus kasıdır. Omuzun kabarıklığını oluşturur ve 3 parçadır. Ön parça köprücük kemiğinden, orta ve arka parçaları kürek kemiğinin üst kısmından başlar ve bu parçalar birleşerek tendonla humerusun dış kısmına bağlanır. Kasın ön lifleri, içe dönme ve kolu vücuda yaklaştırma, orta lifleri kolu yana yukarı kaldırma ve arka lifleri dışa dönme ile kolu geriye çekme hareketlerini yaptırır. Kol Kasları Kolun ön pazu kısmında üç adet, arkada ise bir adet kas vardır. Kasıldığında dirseğin bükülmesini sağlayan m. biceps brachi iki başlıdır ve pazu kası adını alır. Pazu kasının altında yer alan diğer kaslar ise pazu kasının yardımcısıdır ve dirseği büker. Kolun arka kısmında yer alan, m. triceps brachi üç başlı tek kastır ve dirseğin gerdiricisidir. Ön kolu kaldırmak için iki başlı kas kasılıp kısalırken üç başlı kas gevşer, ön kol indirilirken tersi olur. ![]() Ön Kol Kasları Ön kolda el ve parmak hareketlerini sağlayan ince, yassı ve uzun 19 adet kas vardır. Ön kolun iç tarafındaki kaslara fleksör (büken) kaslar denir. Ön kolun dış kısmında bulunan kaslar ise ekstensör (gerdiren, düzelten) kaslardır. Bu kaslar sayesinde el ve parmaklar kapanır, açılır ve avucun yukarıya çevrilmesi sağlanır. El Kasları ![]() El kasları yalnızca avuç içinde bulunur. Dört kas başparmak tarafında ve başparmak hareketiyle ilgilidir. Küçük parmak tarafında da üç adet kas bulunur. Avuç içi kabarıklığını oluşturan bu kaslar dışında avuç ortasında çok ince tendonlara ve kemiklere karışmış kaslar da vardır. Bunun yanı sıra el tarağı kemiklerinin arasını dolduran ve basit hareketler yaptıran kaslar vardır. kaynak: Anatomi |
8 ek Kalça Kasları ![]() Kalça kasları, ön ve arka kaslar olmak üzere iki grupta incelenir. Kalçanın ön tarafında üç adet kas bulunur. Bunlar m. psoas major, uyluğa fleksiyon ( bükme) ve dış rotasyon (döndürme) yaptırır. m. psoas minör zayıf olarak gövdeyi öne büker. M. iliacus, uyluğun en kuvvetli fleksorüdür (bükücü) ve ayrıca dış rotasyon ( döndürme) yaptırır. Kalçanın arka tarafında ![]() dört adet kas bulunur. Bunlardan m. gluteus maximus, uyluğun en kuvvetli ekstensörüdür (düzeltici) ve uyluğa rotasyon (dönüş) yaptırır. m. gluteus medius, uyluğun en kuvvetli abdüktorüdür (orta çizgiden uzaklaştırma ) ve iç rotasyon (döndürme) yaptırır. m. gluteus minimus, uyluğa abdüksiyon ve iç rotasyon yaptırır. m.tensor fascia latae, uyluğa abdüksiyon , fleksiyon ve iç rotasyon yaptırır. Uyluk Kasları Uyluk kasları bulundukları bölgelere göre, ön iç ve arka grup kaslar olarak üçe ayrılır. Uyluk Önü ![]() Uyluk önünde bulunan m. sartorius kası vücudun en uzun kasıdır. Uyluğa ve bacağa fleksiyon (bükme) yaptırır. M. quadriceps femoris, dört kasın birleşiminden oluşan ( m. rectus femoris, m. vatus lateralis, m. vatus medialis, m.intermedius) uyluğun ön ve yan taraflarını dolduran geniş ve kalın bir kas olup bacağın en kuvvetli extensör (düz) kasıdır. M. articularis genus, küçük bir kastır. Dizin extensiyonu (düz hale geliş) esnasında toplanan synovial (eklem sıvısından oluşan) kılıfı yukarı çekerek eklem aralığına girmesini önler Uyluk İç Yanı ![]() Uyluğun iç kısmında bulunan kaslar, m. pectineus uyluğa addüksiyon (orta çizgiye yaklaştırma) ve fleksiyon (bükme) yaptıran kaslardır. m. gracilis, uyluğun iç yüzeyinde bulunan en yüzeysel kastır ve uyluğa addüksiyon, bacağa fleksiyon yaptırır. m. addüctor longus, m. addüctor brevis uyluğa adducsiyon yaptırır ve m. addüctor magnus uyluğun en kuvvetli addüctor (orta çizgiye yaklaştıran ) kasıdır. Uyluk Arkası ![]() Uyluk arkası kaslarına hamstring kaslar denilmektedir. Bu grupta üç adet kas bulunur. Bu kaslardan, M. biceps femoris iki başlı kastır, bacağa fleksiyon (bükme) ve bir parça da rotasyon (döndürme) yaptırır. M. semitendinosus ve M. semimemebranosus kasları uyluğa extensiyon (düzleme), bacağa fleksiyon ( bükme) yaptırır. Alt Bacak Kasları Bacak Ön Kası ![]() Bacak ön kasında, m. tibialis anterior kası ayağın en kuvvetli ekstensorudur (doğrultucu kas).Ayak kubbesinin korunmasında rol alır. M. extensor hallucis longus kası ince bir kastır. Başparmağa ektensiyon (düz duruma geçme) yaptırır. Ayrıca ayağa ektensiyon ve biraz addüksiyon (orta çizgiye yaklaştırma) yaptırır. M. extensor dıgıtorum longus bacağın ön ve dış tarafında bulunur. Başparmak hariç diğer 4 parmağa ekstensiyon yaptırır. M. peroneus (fibularis) tertius kasının parmağa etkisi yoktur. Ayağa ekstensiyon ve abdüksiyon yaptırır. Bacak Arkası Kasları ![]() Bacağın arka tarafındaki fleksör (bükücü) kaslar, yüzeysel ve derin olmak üzere 2 grupta incelenir. Bacağın yüzeysel fleksör kasları , “m. gostrocnemius ve m. Soleus” tur. Her ikisine birden m.triceps surae denir. m. gostrocnemius, bacağın arka tarafındaki kabartıyı oluşturan “triceps surae” nin yüzeysel bölümünü meydana getirir. Caput laterale ve caput mediale olmak üzere 2 başlıdır. “m. soleus , m. Gostrocnemius” un derininde bulunur ve daha geniştir. m. triceps surae, ayağın en kuvvetli fleksör kasıdır. Bacağın derin fleksör kaslarından olan m. popliteus küçük, ince ve yassı bir kastır. Bacağa fleksiyon yaptırır. Bacak fleksiyon durumunda ise biraz içe rotasyon yaptırır. Ancak kas küçük olduğu için hareketler zayıftır. M. flexor hallucis longus kası bacağın arka yüzünde derinde fibula tarafında bulunan kastır. Başparmağa ve ayağa fleksiyon yaptırır. M. flexor digitorum longus, bacağın arka yüzündeki derin fleksörlerin tibia tarafında olanıdır. Başparmak hariç diğer 4 parmağa daha sonra da ayağa fleksiyon yaptırır. Daha zayıf olmak üzere m. flexör hallucis longus gibi yürüme esnasında gövdenin ileri itilmesinde etkilidir. M. tibialis posterior, bacağın derin fleksörlerinden olup m. flexor hallucis longus ile M. fleksor digitorum longusun arasında yer alır. Ayağın supinatörü (döndürücü) ve addüktörüdür (yaklaşma). Bacak Dış Yanı Kasları Bacağın dış tarafında M. peroneus (fıbularis) longus ve M. peroneus brevis kasları bulunur. M.peroneus (fibularis) longus, bacağın dış tarafında ve “M. peroneus brevis” in yüzeyinde bulunur. Ayağın içe ve dışa hareketini sağlar. M. peroneus brevis, “m.peroneus longus” un derininde bulunur. Bu kas, diğer kasların koruyucu etkisi ortadan kalkınca ayak kubbesini çökertici etki gösterir. Ayak Kasları ![]() Ayak tarağı kemiklerinin arasını dolduran, ayak tabanını şekillendiren çok küçük kaslardır ve ayak ön yüzü, ayak tabanı kasları olmak üzere 2 gruptur. Ayak ön yüzeyi kaslarının görevi, ayak parmaklarını yukarı kaldırmak, ayak tabanı kaslarının görevi ise ayakaltı kemerini sağlamlaştırmaktır. Ayak tabanında 4 tabaka halinde 15 taban kası vücut ağırlığını taşımakla görevlidir. kaynak: Anatomi |
DİYAFRAM Diyafram kası çizgili bir kas çeşididir. Diyafram, göğüs boşluğunu karın boşluğundan ayıran kasa verilen isimdir.Kas-kiriş karışımı bir organ olan diyafram, göğüs kafesine bağlıdır. Solunumda görev alır ve çalışması beynin iki diyafram siniri aracılığıyla yönlendirilir. Diyafram, üç delikle yemek borusuna, aorta ve alt ana toplardamara açılır. Diyafram, nefes aldığımızda kasılır ve düzleşir. Nefes verdiğimizde ise gevşer ve kubbeleşir. DEVAMI Diyafram Kası Nedir - Diyafram Kasının Yapısı ve Görevleri |
İşlevsel İnsan Kası Üretildi!Kas hücresi olmayan cilt, kan gibi hücrelerden elde edilen indüklenmiş pluripotent kök hücreler kullanılarak ilk defa işlevsel insan kası üretildi. Duke Üniversitesi'nden araştırmacılar, cilt gibi kas olmayan dokulardan alınan olgun hücreleri öncelikle indüklenmiş pluripotent kök hücrelere (İPS) dönüştürdü. Pax7 molekülü enjekte edilen ilgili kök hücreler kasa dönüşmeye başladı. Canlıyı oluşturan tüm hücre tiplerine dönüşebilme yeteneğinde, henüz farklılaşmamış hücreler pluripotent kök hücreler olarak tanımlanıyor. İPS'ler ise farklılaşmış bir hücreden bazı genlerin üretilmesi sağlanarak veya dışarıdan faktörler verilerek, farklılaşmanın tersine çevrilmesi sonucu elde ediliyor. İlk denemelerde, hücreler geliştikçe erişkin kas kök hücrelerine benzedi ancak onlar kadar güçlü olmadı ve çalışan kaslara dönüşmedi. Bu bağlamda araştırmacılar, çok sayıda deneme sonucu İPS'leri işlevsel insan kasına dönüştürmeyi başardı. Araştırmada yer alan Lingjun Rao, süreçte Pax7 molekülü enjekte etmeyi bırakarak hücrelere tam olarak olgunlaşmaları için destek ve besi sağlamaya devam ettiklerini belirtti. Çalışmada, 2-4 haftalık 3 boyut desteğinin ardından oluşan kas hücreleri, elektrik titreşimleri ile biyokimyasal sinyaller gibi dış uyarıcılara kas lifleri gibi tepki verdi ve de doğal kas dokularının nöronal girdilerini taklit etti. Oluşturdukları kas liflerini yetişkin farelere nakleden araştırmacılar, bu liflerin en az 3 hafta boyunca çalıştığını, bu süreçte damarlaşma yoluyla doğal dokulara yavaş yavaş entegre olduğunu gösterdi. Ancak oluşan kas, doğal kas dokusu kadar güçlü olmadı. Söz konusu kas liflerinin ilerisi için potansiyeli bulunduğunu aktaran araştırmacılar, bu liflerle normal yetişkin kasların hasar gidermesi için gerekli "uydu benzeri hücreler" geliştirdiğini kaydetti. Kaynak: AA Bilim Teknoloji / Nature Communications (10 Ocak 2018) |
| Saat: 19:29 |
©2005 - 2025, MsXLabs - MaviKaranlık