MsXLabs
Sayfa 11 / 11

MsXLabs (https://www.msxlabs.org/forum/)
-   Müslümanlık/İslamiyet (https://www.msxlabs.org/forum/muslumanlik-islamiyet/)
-   -   Dini Şiirler / İlahiler (https://www.msxlabs.org/forum/muslumanlik-islamiyet/1092-dini-siirler-ilahiler.html)

_Yağmur_ 16 Aralık 2010 11:44

SORGULARDAYIM

Kendimle bir hasbihal edecek oldugumda
Beyhude geçmiş yıllar yazık yazık der bana
Hesabını veremem çürüttüğüm ömrümün
Boşuna akmışım der anlımdaki ter bana

Ne bıraktın ardında adını yad edecek
Bir fatiha okuyup ruhunu şad edecek
Ne mucizeler indi seni irşad edecek
Gafletin iziyim der ruhumdaki kir bana

Hiç dehşete düştümü titreyip duyguların
Bölündü mü sâlâ da o derin uykuların
Yalan Dünya bir oyun sahnesiyken kulların
Kötü rol benimsedim ahbap oldu şer bana

Duymazmısın ezanlar günde beş kez okunur
Ah üşengeç bedenim asi tavır takınır
Ecel gelmiş arkamda omuzuma dokunur
Faydasız gitmem demek kullanıyor zor bana

Daracık yarın altı bir toprak gediğinde
Başımı kaldırınca alnıma değdiğinde
Münkir nekir dikilip Rabbin kim dediğinde
Rabbim Allah diyecek kadar kudret ver bana

İzanım korkulardan çatlasa da ne yazar
Çiyanlar etlerimi kopartır azar azar
Mezar taşım titreyip bir incecik ah sızar
Gözünün önündeyken neden baktın kör bana

Yarın ruz-i mahşerde hesaba çekilirken
Günahlarım önüme yağarken dökülürken
Güneş bir mızrak boyu tepeme dikilirken
Ya Rahman defterimi sağ elimden ver bana


_Yağmur_ 17 Aralık 2010 09:10

Âdemoğlu aç gözünü

Âdemoğlu aç gözünü,
Yeryüzüne kıl, bir nazar,
Gör bu latif çiçekleri,
Hangi kuvvet yapar, bozar.

Her bir çiçek bir naz eder,
Över Hakk’ı, niyaz eder,
Kurtlar, kuşlar, hepsi birden,
Hâlık’ına âvâz eder.

Bu çiçekler bezenirken,
Göğe doğru uzanırken,
İbret alıp özenirken,
Habersizce gelir sefer.

Rengi döner günden güne,
Toprağa dökülür yine,
Bu ibrettir söyleyene,
Hakikati, ârif sezer.

Bu sırları duymalıydın,
Büyüklere uymalıydın,
Dinimizi yaymalıydın,
Gafletlerin neye değer?

Gelen elbet gider imiş,
Konan geri göçer imiş,
Mevt şerbetin içer imiş,
Her kim, bu manadan geçer.

Koşanlar bir gün yorulur,
Yapılanlar bir gün sorulur,
Kim nettiyse herkes bulur.
Hak’tan gelir hayırla şer.


_Yağmur_ 27 Aralık 2010 10:56

Sevda Cicegim…

Yüregimin Güzel Sevdasi,

Güllerin En Güzeli,
Gözyasim,Yüzümdeki Tebessümüm…
Sevda Cicegim Resulum..

„Gel“ de yanina geleyim Ey Sevgili,

Duramam daha fazla buralarda,
Yaninda olsam,Gül Yüzüne Yüzüm Sürsem,
Ellerine sarilsam,Güzel Kokunu alsam,
Ne olur „Gel“ de geleyim,
Bir kez olsun Göreyim Sevda Cicegim..

Sana Hasret bu Ben,

Görmedigi bir Güzele vurgun,
Senin Sevdan yaksin su Bedenimi,
Senin Askinla dolup tassin Su Yüregim,
Ne olur Sevda Cicegim..

Sen ALLAHiN Habibi

Alemlerin Sevgilisi,
Yüregimdeki derde dermansin.
Yüregim dokunsa elimdeki kaleme,
Yine anlatamaz Sana olan Sevdami,
Yürek Yarali,Sana Sevdali Sevda Cicegim..

Gün gelir Gözyasim

Gün gelir Tebessüm olursun su bende,
Olmuyor Sevda Cicegim Sensiz
Bu dünya bana huzur vermiyor,
Kimseler Yerini dolduramiyor
Hasretin dersen dinmiyor ,
“Gel” de geleyim Sevda Cicegim..


“Gel” de Geleyim Ey Sevgili

”Gel” de geleyim,bir kez olsun Göreyim,
Sen benim Gönlümdeki Solmayan Gülüm,
Sana Hasret su ben Ey Sevda Cicegim..
”Gel” diye beklerim...

Ey Can,Ey Nebi,Ey Yar,

Medinen Gülü,
Sultanimsin,
Sana Sevdali bu Genclik Sevda Cicegim ..Sana Sevdali.."Gel" demeni beklecegim...


_Yağmur_ 30 Aralık 2010 09:01

Rabbime

Aşk söyletir hece hece,
Bana seni gerek seni.
Yanıyorum gündüz gece,
Bana seni gerek seni.

Ne varlığa sevinirim,
Ne yokluğa yerinirim,
Aşkın ile avunurum,
Bana seni gerek seni.

Aşkın beni öldürse de,
Deryalara daldırsa da,
İnci mercan buldursa da,
Bana seni gerek seni.

Karınca bile ezemem,
Delirip dağda gezemem,
Her deryada ben yüzemem,
Bana seni gerek seni.

Beni yakıp kavuralar,
Külüm göğe savuralar,
Küllerim şöyle çağıralar,
Bana seni gerek seni.

Âşığa sevda gerektir,
Mecnuna Leyla gerektir,
Yunusa Mevla gerektir,
Bana seni gerek seni.


_Yağmur_ 4 Ocak 2011 10:20

İÇİM YANIYOR
http://i122.photobucket.com/albums/o258/Terri36_album/whtrosesbar.gif

Gönlüm döne döne izler semâyı.
İçerimde tarifsiz bir hüzün var.
Hangi bahar sevindirir âmâyı,
Yüreğimde yetimin, öksüzün var.
http://i122.photobucket.com/albums/o258/Terri36_album/whtrosesbar.gif
Hasretin rüzgâr, dallarımı kıran.
Aşkın ateş, beni yakıp kavuran.
Canım Muhammedim ve Aziz Kuran,
Nasıl tatlı kelâmın var sözün var.
http://i122.photobucket.com/albums/o258/Terri36_album/whtrosesbar.gif
Adına canımı adadığım yâr,
Yüreğimde hem ateş var hem de kar.
Gönlüm yarınlara umutla bakar.
Gecen varsa, bilirim gündüzün var.


_Yağmur_ 10 Ocak 2011 10:36

SeN GiTTiN

Sen gittin
Hayatın öbür ucunda bıraktın beni
Issızlaştı şehir
Yetim kaldı şarkılar

Sen gittin Ummanımı besleyen dereler gitti
Enlemler boylamlar
Ülkeler gitti
Şaşırdı yönleri kuzey ve güney
Demirden kavilik, yelden hafiflik
Savaşlar barışlar gitti

Sen gittin Aşımın hamuru gitti
Sen gittin Yapımın çamuru gitti
Sen gittin Nisanın yağmuru gitti
Sen gittin Dünyanın uğuru gitti
Söylesene ağzımın tadı mı kalır
Hangi beyaz keyif çatar çayımda

Sen gittin aralandı sahte dünyam yokluğa
Bir yağ emmez çıkrık kolu hatıran
Sen içimde büyüdükçe, ben küçülüyorum
Adını kazıyamadı zaman
Nar tadından
Kar suyundan

Sen gittin Devletim gitti
Sen gittin Servetim gitti
Sen gittin İzzetim gitti
Sen gittin Saadetim gitti
Yıkılmış bir hisar kaldı tevarüs
Bulutlara kan karıştı ardından

Sen gittin Örtüm gitti
Açıktayım cascavlak
Muhteşem rüzgarlar dağımı yoklar
Tüm yangınlar beni yakar önce
Tipi bir yandan boran bir yandan biler dişini
Bende kalan en son yanını ister

Sen gittin Elim gitti
Sen gittin Dilim gitti
Sen gittin Gülüm gitti
Baştan sona diken dolu gülistan
Yediveren suya saldı ıtrını
Kırağı düştü bülbüllerin sesine
Akreplere kaldı bütün türküler

Sen gittin Kalakaldım tamtakır
Zenginliğim eteğinle sürüldü
Bir yığın suç, zillet bastı hanemi
Ateşten gömlek giydim, şerbet içtim kızılcık
Tacirlere bayram oldu gidişin

Sen gittin Ben bittim

Ne olur
Benden uzak tutma nurunu
Nerde aşk varsa oraya yetişir elin
Yalnızlıklardan beni yine
Korursa sevdan korur ancak....


PrinceOfPersia 15 Ocak 2011 15:18

Hepsi de cok güzel elinize sağlık


PrinceOfPersia 15 Ocak 2011 15:21

Acılar acı değilmiş,ayrılıklar ayrılık!
Toprağın altına girince anladım,elimden bir şey gelmiyor artık.
Beğenilmek için giyindim,kuşandım!insan içinde gayrete geldim,yalnızken üşendim!
Bitişik mezardakinin kefeni yırtık o cenneti seyrediyor bense cehennemi.
Herkes bana boyun eğerdi.Ayaklarım toprağı titretirdi.Yumuşak yataklar sardı beni hep,sıcak kucaklar.Göğsümde kertenkele var şimdi gözlerimde böcekler...
Dört yanım duvar üst yanım örtük elimden birşey gelmiyor artık!…
Nerde makam sahibi var, onu tanırdım, kendimi önemli biri sanırdım, bana her şeyi verenden her şeyi kıskanırdım!
Burası öyle bir yer ki, sıfatlar servetler bela oluyor! Münker-nekir kaşları çatık, geri dönmek istiyorum geri dönmek,Elimden birşey gelmiyor artık!..
Ve benden şanslıdır,karadan su diye zıplayan balık,defterim soldan verildi,
Elimden birşey gelmiyor artık!..Yılları onyılları su gibi harcadım,bilseydim ah!..saniyenin nabzını tutardım.
yoksulun ayağına kapanır,alimin eşiğinde yatardım.
”Rabbin kim?” dediler dilim dolaştı.duyulmadı,taş taş üstüne bırakmazdı dünyada,son pişmanlık,son hıçkırık!Elimden bir şey gelmiyor artık!..
Omuzları üzerimde getirenler mezarımın başında oturanlar gitti işte..
Koynunda uyuduğumun muhabbeti,okşayarak büyüttüğümün hasreti bitti işte..
Orada ormanlarım,bahçelerim vardı,hani burada ağacım..
Ey kapımdan eli boş dönenler,zebaniler bekliyor yüzleri asık.Duanıza şiddetle muhtacım,elimden birşey gelmiyor artık!…

Acılar acı değilmiş ayrılıklar ayrılık..
Son nefesten sonra anladım elimden birşey gelmiyor artık!…


_Yağmur_ 20 Ocak 2011 10:16

Yandım Gül Oldum..

Ben kalbimi dünyanın dert duvarları arasında ezdirdim
Çok özledim sonsuz genişliğini secdelerin
Ben ruhumu zehir parmaklıklar ardında tutuklu bıraktım
Öyle çok susadım ki ilk tekbirin;dudağımdan içtiğim serinliğe
Ben bencilliğin dehlizlerinde ümitsizce dolandım…dolandım…dolandım…
Öyle çok hasretim ki bir rüku’nun kavsinde
Belimi kıran ayrılıkları göğe savurmaya
Ben ellerine cilvelik kelepçeleri vurulmuş bir zavallıyım
Çok isterdim bir kıyamın kıyametinde
İçimdeki bütün kuşları dağlara uçurmayı

Ayaklarımı dar zamanların prangalarına kaptırdım ben
Öyle hasretim ki yalnız ve yalnız sana kul olmayı
Cümle dilenciliklerden kurtulmayı
Öyle hasretim ki göğsümde sakladığım kanadı kırık serçeleri
Rahmetinin yuvasına uçurmaya
Öyle çok hasretim ki yalnız ve yalnız sana muhtaç olmaya
İçimde saklı sancılı incileri rahmetinin kıyılarına savurmaya ahdettim
Mülteci ellerimin ayazında ölmüş kelebekleri
Kudsi levhanın dokunuşuna emanet etmeye geldim
Ben gururun mahkumuyum…
Ben gerçeğin kaçkınıyım…
Ben günahın tutsağıyım…
Ben isyan çöllerinin çorağına sürgün bir yetimim
Sevindir beni,sevdir,sevindir,sev,sevdiğini bildir…
Hüzünlerimi bir secdenin billur sularında erit ne olur
Ne olur korkularımı rahmetinin kucağında teskin eyle Sen
Ben sahte uzaklıkların sürgünüyüm…
Ben içine kalbimi sığdıramadığım dar vakitlerin küskünüyüm…
Öyle özledim ki seccademin alnımdan öpüşlerini…öyle özledim…
İşte huzuruna geldim …
Şöyle başımı sokacak bir umudum olsun istedim
İstedim ki yüzünden menekşeler toplayacağım sonsuz ovalarım olsun
İstedim ki koşup koşabildiğim kadar
İçimde sakladığım bütün uçurtmaları rüzgarlara verebileyim
Ben sonsuz derinlikte uykuların yitiğiyim
Ben unutuş uçurumların dibinde unutulmuş bir cesedim
Ben benlik ve bencillik yabancılıklarında
Evine yol bulamayan bir yitirmişim
Çok özledim En Sevgilinin en çok sevdiği yerde durmayı
Öyle hasretim ki öyle muhtaçım ki
En Sevgilinin en çok sevildiği halde olmaya
Geldim…Huzuruna vardım…Geçtim kendimden…Kendime geçtim
Deldim benlik dağını…Yolda kaldı ferhat…Şirinin ben oldum
Yandı her yanım…İbrahimin oldum…Gül oldum…
Çöle verdim leylayı;aklı mecnuna sattım
Mecnun oldum yakınlığına geldim
Tüm uzaklıkları uzaklara savurdum keremini gördüm
Vazgeçtim aslıdan,gölgeden çıktım,aslına geldim…vaslına geldim…
Yandım KUL oldum…Yandım KÜL oldum…Yandım GÜL oldum…
Durdum namaza; Miracına geldim, niyazına durdum
Nazla beni ne olur…
En Sevgilinin durduğu eşikte durdum
Miracına geldim…Miracına geldim
Nazarında tut ne olur
Bakışınla sar beni, el üstünde tut, bırakma ellerimi…Bırakma…

Senai Demirci


_Yağmur_ 25 Şubat 2011 14:14

Anneme Dua


Annem başa taç imiş her derde ilaç imiş,
Bir evlat pir olsada anneye muhtaç imis.

İlk oyuncağım sendin sıcacık kundağım sendin
Küçük bir bebek iken, dilim dudağım sendin,

Annem hakkın ödenmez sevmeye ömür yetmez
Bütün dünya benim olsa bir tane annem etmez

Cennet demiş peygamber annenin ayağı altında
Benim canım anneciğim hep kalbimin içinde

Annem hakkın ödenmez sevmeye ömür yetmez
Bütün dünya benim olsa bir tane annem etmez

Daha gelmemişken dünyaya korktum,
Ben ne yaparım oralarda dedim,

Korkma dedi bir melek
Senin yanına dünyada da bir melek gelecek, sevindim,

Ben onu nasıl bulacam diye sordum.
Merak etme dedi melek o seni bulacak onu çok seveceksin,

Yanından ayrılmayacak dünyadaki melek.
Ona anne diyeceksin.

ALLAH’ım, annem yalnız ve kimsesiz bırakmadı beni
Yanımda oldu koruyucu bir melek gibi.

Anlattı bana ahireti ve seni .
Sende onu dünyada ve ahirette mutlu et

ALLAH’ım çünkü bana kıyamayan anne sevgisinden
Çok daha büyüktür senin şefkatin


_Yağmur_ 1 Mart 2011 10:06

Ey Nefsim...

Bilirmisin , esyanın hakikatını ...

Hani o duran tasın zikri ile o uçan kusun fikrini..

Bilirmisin , su büyük zannettiğin maddenin , zerreden ibaret olduğunu..

Sen hic Allah dostu gördünmü , masiva perdeleri olmadan ..

Nurun adından baska duydunmu hakikatını..

Sen hic gözyaşı ile abdest aldınmı ?

İliklerinde Zikrullahı tattınmı , Marifet denizinde yüzdünmü hic..

Hani o gölgelenme zamanı kadar bir hayat vermisti Rabbin..

Hani tavsiye ettiğin o iyilikler vardı Ya !.. Kendi yapmadığın..

Hani o namazlar vardı ya ulasmak için Yaradana ,

Spor yapar gibi yaptığın , o dualar vardı ya kapıların anahtarı..

Hani oruclar , zekatlar , sadakalar vardı ya gariplerin hakları..

İste bugün hesap günüdür , geri dönüsü olmayan..

Hani o mizan , o defter , o sırat diye duyardın ya

İste bugün o gündür..

Hani o ellerin vardı ya klavye basında yazan fütursuzca...

İste bugün onun hesabının verileceği gündür..

Varsa hünerin bugün göster , iste bugün o gün...

YA RABBİ.....

Sunulacak , hic bir şeyim yok , o akan gözyaslarım da kurudu bugün..

Takdir-e sayan hic bir amelim yok , hepsi beni terketmis..

Ancak vakti zamanında bu eğri eller bir kağıt karalamıştı ya..

Hani o eğri bügrü çekistirdigi cümlelerle...

Hani bir kulun da bir cevap vermisti de , görüsmeden tanıs olmustuk..

Hani hep birbirimize dua ederdik.. Rabbimiz ayırmasın diye..

İste biz acizler sanal dünyanın kıtmirleri,

Kelimelerin hissiyatı anlatma kabiliyetini yitirdiği yerden sesleniyoruz..

Bizleri de affeyle...


Misafir 11 Mart 2011 15:57

NEVRUZ SEMAHI

Bugün dağlar yeşillendi

Sultan nevruz sefa geldin

Cümle kuşlar hep dillendi

Sultan nevruz sefa geldin



Tacik, Çeçen hem Altaylar

Mesirede zengin baylar

Kırgız, Kıpçak cümle boylar

Sultan nevruz sefa geldin



Bugün bahar eyyamıdır

Nevruz, Türk'ün bayramıdır

Gönüllerin sultanıdır

Sultan nevruz sefa geldin



Allah deyü öten kuşlar

Dua eyler dağlar taşlar

Yeşillendi hep ağaçlar

Sultan nevruz sefa geldin



Geçti şita döndük yaza

Ali Nebi'm vurur saza

Kızanlar düştü alaza

Sultan nevruz sefa geldin


Misafir 26 Mart 2011 16:28

dini
 
Allah adamlarından, çok büyük bir evliyâ,
Gazne'nin Çerh köyünde, teşrif etti dünyâya

İlim tahsil etmeye, Herat'a gitti ilkin,
Mısır ve Buhârâ'da bulundu tahsil için.

Çeşitli âlimlerden, okuyup en nihâyet,
Zâhirî ilimlerde, aldı mutlak icâzet.

Dönmek üzereydi ki, sonra memleketine,
Behâeddîn Buhârî'nin, tutuldu sevgisine.

Onu görmek arzusu, öyle kuvvetlendi ki,
Görünmez bir bağ ile, çekildi ona sanki.

Tehir etti dönmeyi, bir hikmet vardır diye,
Gitti büyük şevk ile, Behâeddîn Buhârî'ye.

İçeriye girince, buyurdu ki bâhusus:
"Tam dönecek zaman mı, bize geliyorsunuz?"

Dedi ki: "Ey efendim, seviyorum sizi ben,
Ve çok büyük zâtsınız, biliyorum yakînen."

Buyurdu ki: "Yanılma, olabilir teşhiste,"
Dedi ki:"Resûlullah, buyurdu ki hadîste:

"Hak teâlâ sever ve seçerse birisini,
Kulların kalbine de, düşürür sevgisini."

Behâeddîn Buhârî, tebessüm eyledi ve,
Sonra "Biz azîzânız" buyurdu kendisine.

Bu Azîzân sözünü, işitince o zâttan,
Gördüğü bir rüyâyı, hatırladı o zaman.

Şöyle ki rüyâsında, denilmişti ki ona:
"Ey Ya'kûb, sen de gidip, tâbi ol Azîzân'a."

Ona karşı sevgisi, oldu daha ziyâde,
Sonra da gitmek için, istedi müsâade.

Dedi ki: "Ey efendim, gidiyorum ve lâkin,
Çâre nedir, sizleri, çok hatırlamam için?"

Çıkarıp verdi ona mübârek takkesini,
Buyurdu: "Kullandıkça hatırlarsın hep beni."

Ellerini öperek, ayrıldı huzurundan,
Lâkin memleketine, henüz vâsıl olmadan.

O zâtın muhabbeti, set oldu gitmesine,
Yarı yoldan dönerek, huzura geldi yine.

Dedi: "Yoldan çevirdi, beni muhabbetiniz,
Lütfen kabul edin de, olayım talebeniz."

Buyurdu ki: "Bu işe, büyükler verir karar,
Bakalım ki bu gece, bize ne buyururlar?

Onlar kalb câsusudur, girerler kalbinize,
Bakıp vâkıf olurlar, sizin himmetinize.

Eğer kabul ederse, sizi büyüklerimiz,
Bu gece belli olur, biz de kabul ederiz."

Ya'kûb-i Çerhî der ki: "Çıktım başım önümde,
Böyle çetin bir gece geçirmedim ömrümde.

"Kabul edecekler mi, acep bu bîçâreyi?"
Diye düşünerekten, zor geçirdim geceyi.

O sabah namazını, kılar kılmaz beraber,
Buyurdu ki: "Ey Ya'kûb, müjde, kabul ettiler."

Böylece hizmetine girdim bu büyük zâtın,
Çıkardı zirvesine, beni her kemâlâtın


_Yağmur_ 30 Mart 2011 11:19

"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
 
İnşallah derse yakaran inşa eder Yaradan.

Can çekişiyorum zamanın kıskacında,sancılarım bana unutturuyor kendimi
Kayboluyorum ağrılarım içinde,etime bıçak gibi saplanıyor sızılarım.
Ne gelecek hayallerim aklımda ne bitmez telaşlarım…
Bazen sadece bir baş ağrısı yenik düştüğüm,bazen bir kaç derece fazlalık;ateş…
Bu kadar yeter çok önemli planlarımı (!) alt üst etmeye
Sonrasını geç !

Kıvranırken,ellerimi sıkıca bağlamışım kendime.
Elim uzanmıyor sevdiklerimin ellerine,onların ellerinde tutunamıyor.
Kendime anlatıyorum dertlerimi.Yalnız kendim anlıyorum kendimi.

Ruhumda el çekmiş bel bağladıklarından.
Şimdiden devriliyor gibi “sarsılmaz” fikirleri
Boşuna yük etmişim aklıma bu zifirleri
Yeni yeni anlıyorum neden bu denli inlediğimi:

Baş ucunda beklerken hastalığın,farkettim de bir kaç şeyi:
Sahi! Nerdeler hayallerim ? Nereye kaçtılar sicim gibi ?
Hele o ! O rutin işlerim. Hani olmazsa olmazlarımdandı.
İtiraf etsin hadi , gitti , gitti işte hepsi !
Umutlarım bile mi ? Ah evet ! Onlar yiteli çok olmuştu zaten.

Ve nihayet yalnızım işte !
Şimdi ne altında ezildiğim o bitmez telaşlarım
Ne kendisi gelmeden yorulduğum “gelecek hayallerim” yanımda.
Sadece ben varım hayatta.
Pek de yalnızlık değil aslında,”yalınlaşmak” denir buna.
Ve kendime geliyorum yakınlaştıkça aslıma.

Benimle olduğunu zannettiklerim…
Benden izin almadılar ki hayatıma girerken,izin alarak çıksınlar…
İzin alarak sahiplenmedim ki izin vererek bırakayım.
Kıtlıktan çıkmış ırgat gibi saldırırken tarlaya
Düşünmeliydim,bunların bir sahibi olacaktı aslında.
Gelip el koyacaktı tarlasına.Ki ben kim olduğumu hatırlayayım.
Ve böylece tarladan çıkıp kalakalınca ortada
Aslıma dönüp kendime geldim haddimi bildim.
Her olayın merkezi sandığım ,başrol oynadığıma kandığımdan beri
İşsiz güçsüz bir ırgattan pek de farklı değilmişim meğer.
Gözümde büyütüp kendimi işe yarar bildiğim ben
O ahmak adamın yaptığını yapmışım yıllarca.
Hani gemiye binmiş yüküyle de yol boyunca sırtından indirmemiş..
Benim yaptıklarım da o kadar ahmakçaymış aslında.
Dert edindiklerim,yük bildiklerim bırakıversem kendi hallerine gideceklermiş.
Sahiplenmeseymiş onları,sadece “emanet bırakıldıklarını” hatırlasaymışım.
Bu kadar yükün altında ezilmeyecekmişim.

Aciz olan benim,
Bir kollayanım olacaktı elbet kendimi dev sanmasaydım.
Emanet ağır yük! Değil ki sahiplik…
Bu yüzden ezildim işte,bir düzine cahillik
Kaldıracağım kadar verildi bana.
Daha fazlasına karışarak kendime eziyet eden benim.

Bunca şeyi anlayınca,”inşaallah”,
Çoktan dilimin en zarif duası oldu bile.
Yeniden kabul edilmenin beklentisiyle “inşallah” derken içten içe
Ne sunulan tarlalara baktım ne de başka bir şeye.

Zaten iyisinden bir tevekkül borçluyum rabbime

“inşaallah” dedikten sonra başlayan işe
Ruhum uyanıverdi,hani o yıllardır durmadan kıvranan
Sen de yeter ki onu an ,çünkü
İnşallah derse yakaran inşa eder Yaradan.


Misafir 31 Mart 2011 19:47

Çocuğun Duası

Allahım sevdim seni,
Sende sev koru beni.
Sağlık ve afiyet ver,
Yarattın büyüttün beni.

Anam babam kardeşim,
Sevdiklerim milletim.
Hep inandık bağlandık,
Rabb’imizsin sen bizim.

Kötülere uydurma,
Yanlış işler yaptırma.
Hayat boyu ışık tut,
Doğru yoldan saptırma.

Bizi yoktan var ettin,
Yedirdin ve içirdin.
Aç ve açık bırakma,
Kulunuz biz senin.


_Yağmur_ 4 Nisan 2011 11:43

Bu Çağrı Sanadır

Bir damla SU gönder bana
Eğer gönderebilirsen
Ana sütü gibi tertemiz olsun
Bir damlası Karadeniz
Bir damlası Akdeniz olsun

Bir avuç TOPRAK gönder bana
Edirne koksun, Ağrı koksun
Her zerresi burcu burcu
Türkiye koksun
Anadolu’dan çağrı koksun

Bir dilim EKMEK gönder bana
Yiyince lezzetini hissedeyim
Bereketini hissedeyim
Köy köy, tarla tarla
Memleketimi hissedeyim

Bir demet ÇİÇEK gönder bana
Renkleri;
Sarı, kırmızı, beyaz ve mavi olsun
Râyihâsı, estetiği
semâvi olsun

Bir tutam SEVDA gönder bana
Veysel Garani’nin, Yunus Emre’nin
Sevdasından olsun
Mevlâna’nın Mevlâ’sından olsun
Sevdâların hasından olsun

Bir RÜYA gönder bana
Yürürken, otururken
Güneşi, Ayı seyredeyim
Aradan kalksın tüm duvarlar
Mâverâyı seyredeyim



_Yağmur_ 9 Mayıs 2011 14:37

Özlemek mi istiyorsun

Seni yaratana kavuşturacak zamanı özle
Seni Harem-i şerife götüren toprağın kokusunu özle
Medine-i muharremin yeşil kubbesini özle
Eğer özlemek istiyorsan
Asr-ı Saadet’in nurlu yolunu özle
Hz. Peygamberin nur cemalini, gül kokusunu özle
Sıdık-ekberin dostluğunu özle
Ömer-i Faruğun yiğitliğini özle, adaletini özle
Hz. Osman’ın hayâsını özle
Hz. Ali’nin âlim aşkını özle
Eğer özlemek istersen
Hz. Bilal’in Davudî sesindeki ezanı özle
Hz. Peygamberin miracını özle...
Eğer özlemek istiyorsan
Hz. Hatice’nin vefasını özle
Ashabı kram’ın muazzam kardeşliğini özle
Anam babam sana feda olsun ya rasulAllah
diyen dilleri özle
Mushab’ın malını mülkünü kenara itip
imana koşmasını özle
Bir yılanın yıllar sonrada olsa
bir sevgiliye olan hasretini gidermesini özle
Hz. Ebubekir’in dikenli cübbesini özle
Nebi nin kütüğünün hüngür hüngür ağladığını özle
Hz. Aişe’nin iffetini özle
Hz. Ali’nin cesaretini özle
Ashabın gece döktüğü gözyaşını özle
Aşere-i mübeşşereyi özle
Hz Nebi’nin geçtiği topraklardan geçebilmeyi özle
O mübarek ele değen bardağı özle
Özlemek mi istiyorsan
O zaman olup da şimdi olamayan milyonlarca şeyi
özlemeyi bilmeyi özle
Nebinin Nübüvvet mührünü özle
O’nun ayağındaki çarık olabilmeyi özle
Ashabın samimiyetini özle
H.z peygamberin verdiği ibretlik cevapları özle
Hıradaki geceyi özle
Uhud’un üzerindeki yükü kaldırmayıp sallanmasını özle
Üveys-i karani’nin hırka-i şerifini aldıktan sonraki sevmemi özle
Hz. Peygamber-i zişar nın Allahu ekber deyip namaza duruşunu özle
Hz. Nebinin Karnına bağlandığı iki taştan biri olabilmeyi özle
Bedir deki nusretullah ın heceli etiğini özle
Tarifteki Hz peygambere gerilen çelik duvarın amacını özle
Kabe’nin Allah, Allah sesleriyle yankılandığı günü özle
Hz. Eyyüb’ün yüreğindeki temizliği özle
Hz. Esma’nın kuşağını özle
Sırf Öptüğü için Hecerül esvedini öpebilmeyi özle
Medinelilerin biatlarını özle
O mübarek parmakların ayı ikiye bölmesini özle
Peygamber hürmetine yağmurların bahşedildiğini özle
Özlemek mi istiyorsun
yaradana layık bir kul,
Hz. Peygambere ümmet olabilmeyi özle...


_Yağmur_ 4 Temmuz 2011 09:20

Ya Râb...

Ya Râb bana öyle bir dert ver ki dermanı tek olan
Beni öyle bir insan yap ki adın anıldığında gözü dolan

Ya Râb beni bir yola koy ki ucunda Sen olan
Beni öyle bir insan yap ki durmadan o yolda koşan

Ya Râb kalbimde öyle bir gül açın ki dikeni battıkça acıtan
Beni öyle bir insan yap ki bu acıdan ders alan

Ya Râb bana öyle bir hayat ver ki yalnızca gül kokan
Beni öyle bir insan yap ki gül kokusuyla sarhoş olan

Ya Râb bana öyle bir ateş ver ki zalimi cayır cayır yakan
Beni öyle bir insan yap ki mum gibi etrafa ışık yayan

Ya Râb bana öyle bir göz ver ki yalnızca doğruya bakan
Beni öyle bir insan yap ki yanlış yoldan kaçan

Ya Râb bana öyle bir el ver ki harama uzanmayan
Beni öyle bir insan yapki yalnızca helal kazanan

Ya Râb bana öyle bir dil ver ki sürekli adını anan
Beni öyle bir insan yap ki adını anmaktan yorulmayan

Ya Râb bize öyle bir can ver ki yalnız ALLAH diye atan
Bizi öyle bir millet yap ki Senin yolunda canından cayan


HANDSOME 26 Aralık 2011 18:08

Zamane şeyhi
 
Zamane şeyhi

Nasıl şeyhlik edersin?

Hem şeriki yok dersin,
Şirkten şirke girersin,
Müşriklerden farkın ne?

Kimlere bu garazın?

Yükseliyor avazın,
Gösteriştir namazın,
Münafıktan farkın ne?

Hak için emelin yok,

İlmin yok, amelin yok,
Nasihate karnın tok,
Zamaneden farkın ne?

Doğru yola gelmezsen,

Küfrü, şirki bilmezsen,
İman ile ölmezsen,
Hayvanlardan farkın ne?

Sapık haydi şeyh geçin!

Fetvaların kim için,
Kendin tutmazsın, niçin?
Riyakârdan farkın ne?




buz perisi 26 Aralık 2011 18:58

http://www.siirler.biz/wp-content/gallery/dini-siirler/dini-siirler.jpg


HANDSOME 26 Aralık 2011 19:31


Dünyada hatasız tek kul olamaz,
Kusur işlediysek Allah affetsin!
Kaderinde yoksa aşkı bulamaz,
Kusur işlediysek Allah affetsin!

http://i41.tinypic.com/2j1twjo.jpg
Olmayacak dua istemez âmin,
Hep dürüst davrandım, ederim yemin,
Kalbini kırınca üzüldüm demin,
Kusur işlediysek Allah affetsin!

http://i41.tinypic.com/2j1twjo.jpg
Vicdansız insanın gözleri dolmaz,
Kim yuva yıkarsa yuvası olmaz,
Her iki dünyada mutluluk bulmaz,
Kusur işlediysek Allah affetsin!

http://i41.tinypic.com/2j1twjo.jpg
Harika yuvayı dişi kuş yapar,
Sahip çıkmaz isen kuşu kurt kapar,
Hak bin kapı açar, bir kapı kapar,
Kusur işlediysek Allah affetsin!



buz perisi 26 Aralık 2011 19:34

http://img1.loadtr.com/b-461742-dini_%C5%9Fiir.gif


ZeRGaNa 26 Aralık 2011 19:51

Niçin geldin bu dünyaya
Kul olsana sen mevlaya
Aldanma yalan dünyaya
Namazını kıl kardeşim...

Münker Nekir tutacaklar
Namazlarını soracaklar
Eğer yoksa vay haline
Cehenneme atacaklar...

Büyük yanlız Allahtır bil
Haydi sende hakka eğil
Müslümanlık böyle değil
Namazını kıl kardeşim...

Müminlerin miracıdır
Müslümanın baş tacıdır
Unutma farzı ayindir
Namazını kıl kardeşim...

Münker Nekir tutacaklar
Namazlarını soracaklar
Eğer yoksa vay haline
Cehenneme atacaklar...


---------- Mesaj tarihi 19:51 ---------- Önceki mesaj tarihi 19:51 ----------

Rahman ve Rahim olan adına sığınarak
Açtım iki elimi, kor gibi iki yaprak
Bir edep ölçeğinde umutlu ve utangaç
İşte dünya önümde benim ruhum sana aç
Bu seyriyen ellerle senden seni isterim
Senden seni isterken canımdan çıkar terim
Sana aşık ruhumdu merceği yakan ışık
Gözlerim Cemal’ini görmeden de kamaşık
Bir mirasyediyim ben iflasın eşiğinde
Hep sabrım ölçülüyor ihlas bileşiğinde
Kimim? Kimlik ararken hem güler, hem aglarim,
Yükseklerden dökülen sular gibi çağlarım…
Çok tuzlu bir denizim, her anim med ve cezir,
Sana aşık olalı, yüreğim kut’la esrir.
Döşeğim kara toprak, yorganım kara bulut;
Ben, Seninle doluyken vurgun yapamaz kunut.
Her insan günah işler, Senden saklanır mı sır?
Tövbe dilekçesiyle sırttan kalkar bu nasır…
Kainatı yarattın, donattın, rızık verdin;
Kimine sonsuz körlük, kimine ışık verdin;
Yanlış adım atmayın diye indi her kitap,
Sana açılan eli geri çevirmezsin Rab!
Ulu bir silsileden peygamberler gönderdin,
Gökyüzüne yıldızlar, yere çiçekler serdin;
Senden önce bir sen yok, kainatta ilk Sensin;
Bu kainat bir meta, hepsine Malik Sensin…
Rabbim Seni tanıyan, bilir doluyu, boşu,
Kapına geldi işte yorgun bir aşk sarhoşu.
Garibim, muzdaribim, ama umutsuz değil,
Seninle dost olanlar cihanda mutsuz değil.
Kulunum, kurbanınım, Rabbim Senin mülkünde,
Garip kulun ne söyler, gülümse dilekçeme…
Senin için verince, verenin feyzi artar,
Gönülden bir sadaka, dağca bir ömrü tartar.
Kainatta ne varsa hepsinin zikrinde Sen.
Hamd ve Şükür Sanadır, herşey Seninle esen;
Sen ki, Sana geleni çevirmezsin eli boş,
Aşık boşa dememiş; “Lütfun da, kahrın da hoş”
Bir beyaz dilekçedir sana her yalvarışım,
Imanımla amelim, hem perdem, hem nakışım
Çalı bile kendine sığınan kuşu itmez,
Sen Gafur’sun, Aziz’sin, senin keremin bitmez.
Geldim işte kapına, kul senden ırak olmaz,
Sana adanmamışsa yürek de yürek olmaz.
Benden önce esirge Muhammed ümmetini,
Esen gitsin her kervan, en sona ula beni.
Kainat bir mozaik, her şeye sahip Allah,
Ey gizli ve aşikar her derde tabip Allah…


_Yağmur_ 10 Şubat 2012 10:14

Sabitim de sen ol yıkılışım da sen ya Rabbi
 
Nafile dönüşler için gidenler var yüreğimden,
Bir sürgün yemeyen ben mi kaldım ya Rabbi,
Izdırabım vuruyor yine derinden,
Bu gurbete ben alışamadım ya Rabbi.

Dilimden dökülen sitem değildir haşa,
Ne gelirse senden gelir bu garip başa,
Bir gün düşersem bu dertten musalla denilen taşa,
Şahidim de sen ol sevenim de sen ya Rabbi.

Artık sevgin paidar olsun istiyorum,
Fani sevgiler yüreğimden çıksın diliyorum,
Görüyorsun ben hala bocalıyorum,
Sabitim de sen ol yıkılışım da sen ya Rabbi.

Bükülmez denilen bileklerim oldu biçare,
Solmaz denilen gülizarım oldu harabe,
Ben cahilliğimden düştüm bu derde,
Derdim de sen ol dermanım da sen ya Rabbi.

Amin diyen dudaklarım değil bedenim duaya,
Sana muhtaçken kirli ellerim kalkıyor hep semaya,
Doğdum doğalı düşmüşüm nefsim ile belaya,
Bitişim de sen ol başlangıcım da sen ya Rabbi.



adsız 16 Ağustos 2012 11:35

Rahmetini umarak
Günahkar bir dille;
Allah azze ve celle

Ya rasulallah,
Âlemlere rahmet hayatın geçiyor kalbimizden,
Kalbimizden seyrediyoruz seni.

İşte
Bir yaşındasın,
Beni sa'd yurdundasın
Sana süt anne olmadı kadınlar
Bu yüzden dargın bulutlar
Bir damla yağmur indirmiyor
Kıtlık hüküm sürüyor beni sa'd yurdunda
Minicik bir bulut var gökyüzünde
Sana aşık...
Ayrılmıyor başucundan
Ve insanlar yağmur duasında...
Hz.halime kucağına alıyor seni
Yeryüzünde bir gölgelik...seni güneşten korumak için
Oysa minicik bulut gökyüzünde
Sana meftun, sana kilitli...
Ve dua eden rahibin kucağındasın
Dünyalar güzeli gözlerine bakıyor rahip
Kıtlığı da unutuyor, yağmuru da, duayı da
Ama sen unutmuyorsun
Uğruna canlarımız feda o gözlerinle gökyüzüne bakıyorsun
O minicik bulut ilişiyor bakışlarına
Büyüyor, büyüyor...
Sonra nazlı, nazlı yağmur damlaları iniyor buluttan
Fakat çoğusu bilmiyor yağmurun geliş sebebini
Çoğusu bilmiyor seni...

Altı yaşındasın
Medine-i münevvere yolundasın
Yanında aziz annen ve ümmü eymen
Yetimliğini hissediyorsun baba kabristanında
Sonra yolda, ebva'da öksüzlük karşılıyor seni
Mekke'ye annesiz giriyorsun
Abdulmuttalip bir başka seviyor seni
Ebu talip bir başka seviyor

Ya rasulallah
Mekke çocukları annelerine seslenirler miydi senin yanında
Onlar anne deyince sen yere mi bakardın
Mekke rüzgarları kaç gece gözyaşlarını taşıdı ebva'ya
Kaç gece anne diye hıçkırdın
Efendim!
Senin yerine de anne dedik annemize
Senin yerine de baba dedik

Yirmi beş yaşındasın
Ve bambaşkasın
Kimse sana denk değil
Şefkat yayıyor kokun
Güven veriyor sesin
Sen muhammed-ül emin' sin

Otuz üç yaşındasın
Dalga dalga rahmet var

Otuz beş yaşındasın
Hadi gel bekletme yar
İniltiler çalıyor kapısını göklerin
Hadi gel bekletme yar
Sinesi çatlayacak rasul bekleyenlerin...
Hadi gel ey yâr!
Nurdağına davet var

İşte
Kırk yaşındasın
Hira nur dağındasın
Cibril iniyor göklerden
Ve nokta nokta her yerden salat, selam yükseliyor
Sen kâinatın yüreğinden hasretle kopan " ah! " sın
Karanlık gecelerimize sabahsın
Sen nebiyullahsın
Sen habibullahsın
Sen rasulullahsın

Niye incittilerki seni sultanım
Niye işkence yaptılarki sana
Ebu talip öldü diye mi bu pervasızca saldırılar
Himayesiz kaldın diye mi
Kabe'deki ağlayışın geliyor gözümüzün önüne
" amca yokluğunu ne çabuk hissettirdin " diyişin
Haremde namaz kılışın geliyor aklımıza
Başına pislikler saçılıyor
Başlar feda o mübarek başına
Nasipsizler sana bakıp nasıl da gülüyorlar
Biri koşuyor mekke sokaklarından sana doğru
Biri koşuyor ama sanki yere inmiş arş-ı Âla
" bu koşan kimdir " diye bir soru dolaşıyor boşlukta
Bu koşan kim?
Ve cevap veriyor biri:
Muhammed' in kızı fatımatüz-zehra
Velilerin anası...
Yüzünü gözünü siliyor biricik kızın
Sana yeryüzünde en çok benzeyen
Gülmesi sen, ağlaması sen
" ağlama kızım " diyişin geliyor aklımıza
Niye çıkardılar ki yurdundan seni
Himayesiz kaldın diye mi
Onlar bilmiyorlar mıydı seni himaye edeni
Seni yetim bulup barındıranı
Seni alemlere rahmet kılanı
Onlar deli diyorlardı sana, sen susuyordun
Mecnun diyorlardı, şair diyorlardı, sen susuyordun
"seni bizim elimizden kim kurtaracak" diyorlardı
Sen,
Sen " allah! " diyordun
Allah azze ve celle
Semayı haşyet kaplıyordu
Sen " allah! " diyordun
Arş-ı Âla titriyordu
Bedir' de " allah! " diyordun
Üç bin melek iniyordu alaca atlarda
Yüz yirmi beş bin sahabi :
" anam babam sana feda olsun " diyordu

Ya rasulallah
Medine-i münevvere sokaklarında yürüyordun
Neccar oğulları'nın küçük kızları seni görünce
Sevinçten ne yapacaklarını bilememişlerdi
" beni seviyor musunuz " diye sormuştun onlara
" seni çok seviyoruz ya habiballah " demişlerdi
Sen de:
" allah biliyor ki ben de sizi çok seviyorum" demiştin
Bu gün yaşayan gençler var
Neccar oğulları'nın kızları diğil belki
Ama seni onlar da çok seviyor
Gözyaşlarından belli ki seni canlarından çok seviyorlar
Senden başka kimseleri yok
Allah biliyor ki sen onları da çok seviyorsun

Altmış üç yaşındasın
Refik-i Âla duasındasın
Senin için siyah yünden çizgili bir cüppe dokunmuştu
Kenarları beyazdı
Onu giyerek ashabının yanına çıkmıştın
Ve mübarek ellerini dizine vurarak :
" görüyor musunuz ne kadar güzel " demiştin
Meclisinde bulunan biri sana seslenmişti :
" anam babam sana feda olsun ya rasulallah, onu bana ver "
Niye istemişti ki senden sevdiğini bile bile
İstendiğinde katiyyen " hayır " demediğini bile bile
" peki " dedin o zata
Ve sen yine yamalı, eski cübbeni giydin
Dostuna kavuşmana bir hafta kalmıştı
Aynı cübbeden yine yine diktiler
Ama giyinmek nasip olmadı
Haberler uçurmuştun ebu hureyre' nin diliyle :
" benden sonra öyle kimseler gelecek ki, keşke peygamberi görseydik de ne malımız ne evladımız olsaydı diyecekler "
Ve hz. enes ile paylaşmıştın özlemini
" beni görmedikleri halde bana iman eden kardeşlerimi görmeyi çok isterdim"

Sultanım!
Ey medine minberinde " ümmeti, ümmeti " diye hüznü giyen sevgili
Ey mekke mihrabında alemler hesabına " allah! " diyen sevgili
Bize lütfu ilahi bahşedilen kapına diz çöktük, bey' at ettik
Rabbinden bize ne getirdi isen amenna
Duyduk, itaat ettik

Ya rasulallah
Sen hâlâ kırk yaşındasın
Ve hâlâ ümmetinin başındasın...


Dursun Ali ERZİNCANLI


enes05252 2 Nisan 2013 21:48

Sedat Uçan Gururlanma İnsanoğlu İlahisinin Sözleri

Ölmemeye Çare mi Var ilahisi

Gururlanma insanoğlu
Ölmemeye çaremi var
Hazen görmüş bir gül gibi
Solmamaya çaren mi var

Hayat denen dolap döner
Bütün mahluk olan biner
Yağı biten kandil söner
Sönmemeye çare mi var

Hiç aldanma mala mülke
Gitmez isen doğru yola
Tatlı canın azraile
Vermemeye çare mi var

Hiç güvenme can dostuna
Uçuşurlar mal kastına
Çıkıp teneşür üstüne
Yatmamaya çare mi var

Düşünmezsin hiç ölmeyi
Terk etmezsin hiç gülmeyi
Yakası yok ak gömleği
Giymemeye çare mi var

Nerde ecdad nerde ata
Hak'ka karşı yapma hata
Taput denen ağaç ata
Binmemeye çaremi var

Daim yürür Hak izinde
Hak'kı söyler her sözünde
Dört kişinin omzunda
Gitmemeye çare mi var

Kalkacaktır gözden perde
Göreceksin yarin, nerde
Ev kazılmış kara yerde
Yatmamaya çare mi var

Münker nekir gelecektir
Rabbin kimdir diyecektir
Mümin cevap verecektir
Vermemeye çare mi var


ORHAN AFACAN 4 Mart 2015 17:29

NESİLDEN NESİLE
 
NESİLDEN NESİLE BEŞ VAKİT EZAN

Beş vakit ezan ilahi davettir.
Müezzinle bir tekrarlayacaksın.
Beş vakit ezan namazda sünnettir
Tevhidi dille tekrarlayacaksın.

Beş vakit ezan aleni şekilde.
Asla mazeret bulamayacaksın.
Beş vakit ezan anlaşılır dilde
Anlamamış hiç olamayacaksın.

Beş vakit ezanın nihayetinde.
Namaz kılıp rahatlayacaksın.
Beş vakit farzda secde ettiğinde.
Kul olduğunu ispatlayacaksın.

Beş vakit ezanda ruhu Bilal’in.
İlk anki ezanı yaşayacaksın.
Beş vakit ezan da İslam idealin
Nesilden, nesile taşıyacaksın

Beş vakit ezanda yapılan ısrar.
Şahadeti unutmayacaksın.
Beş vakit ezanda bulunan esrar
Farz namazını kaçırmayacaksın.

Beş vakit ezanı anlamayana
Orhan tatlı dille anlatacaksın.
Beş vakit ezana anlam takana
Islahı için dua yapacaksın.

Orhan Afacan
İzmir-2014.12.14-Maide-58

EZÁN-I MUHAMMEDÍ´NÍN KELÌMELERÌ
Ezanın Sözleri Nasıldır? Ezanın sözleri ve bu sözlerin kısaca mânaları şöyledir


Allâhu Ekber Allâhu Ekber. اللّهُ اَكْبَرُ اللّهُ اَكْبَرُ

Allâhu Ekber Allâhu Ekber. اللّهُ اَكْبَرُ اللّهُ اَكْبَرُ

Eşhedü en lâ ilâhe illâllah اَشْهَدُ اَنْ لا اِلَهَ اِلاَّ اللّهُ

Eşhedü en lâ ilâhe illâllah اَشْهَدُ اَنْ لا اِلَهَ اِلاَّ اللّهُ

Eşhedü enne Muhammeder-Resûlüllah اَشْهَدُ اَنَّ مُحَمَّدَاً رَسُولُ اللّه

Eşhedü enne Muhammeder-Resûlüllah اَشْهَدُ اَنَّ مُحَمَّدَاً رَسُولُ اللّه

Hayye ale's-Salâh حَىَّ عَلَى الصَّلاةِ

Hayye ale's-Salâh حَىَّ عَلَى الصَّلاةِ

Hayye ale'l-Felâh حَىَّ عَلَى الْفَلاحِ

Hayye ale'l-Felâh حَىَّ عَلَى الْفَلاحِ

Allâhu Ekber Allâhu Ekber اَللّهُ اَكْبَرُ اللّهُ اَكْبَرُ

Lâ ilâhe illâllah لا اِلَهَ اِلاَّ اللّهُ

GÜNDE BEŞ DEFA MİNAREDEN DIŞA BEŞ DEFADA kaamet olarak namaz için okunur.İslamin ilk şartı şehadet böyle ezanla 10 defa tekrarlanır.Namaz kılmayıpta ezanı dinleyen ve tekrar eden imanın ilk şartını duyduğu ezanla tazeler.Namaz kılyorsa kaametle imanını yine 10 defa tazeler.Yani ezanı tekrar eden beynamaz imanlı -şehadetle ölürse cennete gidr.Ancak namaz vs. sorumludur vs.


ORHAN AFACAN 30 Temmuz 2016 12:37

UMRE KINASI
 
Umre Kınası
REKLAM
Ellere yakmışlar umre kınası
Kadını, erkeği, kızı, anası
Resule özlemdir bunun manası
Kırmızı güllerdir ellerde kına.

Gerçek olur iken ömrün rüyası
Sevinçleri kabul gören duası
Kırmızı gül acı Uhut anısı
Kırmızı güllerdir ellerde kına.

Baktıkça ellere solar yüzleri
Muhammed aşkınla yanar özleri
Zemzem kuyusuna döner gözleri
Kırmızı güllerdir ellerde kına.

Orhan afacan
Mekke – 11 Mayıs 2016


Tarihçi 6 Ağustos 2020 15:56

MERT OLUN

“Mert olun” dedim beyler “biraz daha mert olun
Hukukun karşısında doğru dürüst fert olun
Kim dedi; insanların başlarına dert olun”
Milletim hak etmiyor kan fışkırtan ayağı
Halktan yiyeceksiniz elbet bir gün dayağı.

İnkar etme açıkla; “Ama ekmek parası
İşi mi var milletin ne yapsın fukarası
Çalışmak zorundaydık dağ uçurum arası
Açılan okullarda kaldık biraz aş için
Yuvanın temeline bırakmaya taş için.”

Alakam yok derseniz mazlum olan ne desin
Kaçma korkak kuş gibi bir söyle neredesin
Polisleri duyunca kesilir mi nefesin
“Sonuna kadar inkar” doğru ne zaman gelir
Gök düşer üstünüze kızgın asuman gelir.

Yurtdışına çıkarak rahatına bakanlar
Alakasız isimle insanları yakanlar
İnşallah sizlere de basacak hafakanlar
Bu karmaşık oyundan çıkacağım ant olsun
Hepinizi mezara tıkacağım ant olsun.

BU DİZELERİ NEDEN YAZDIM

Cemaat denilen oluşumu yaklaşık 20 yıl önce duymuştum. Duyduğumuz kadarıyla inançlı, Allah’ı peygamber efendimizi seven, yardım sever, eğitime ve bilime önem veren kişilerdi. Aralarına girmesem de saygı duyardım. Ben hümanist bir yapıda Cumhuriyetçi bir kadınım ve en önemlisi anayım, anacım. Onun için din, dil, ırk farkı aramam arkadaşlıklarımda ve hep öyle kalmaya çalışmışımdır. Sadece cemaat değil hiçbir siyasi görüşle fanatik bir bağlantım olmamıştır. Onların iç yüzünü gerçekten bilenler ve kandırıldık diye kendilerini aklayanlar bu günkü siyasilerdir. Nasıl kandırıldıkları da meçhul. İlkokul 3. Sınıftan sonra okul yüzü görmemiş bir cami imamı tarafından hem de….

15 temmuzda kötü bir olay yaşadık. Gerçekten kim yaptı Allah bilir. Körü körüne de kimseyi suçlayamam. O geceden başlayarak birkaç gün içinde on binlerce kişi tespit edilip yakalandı. Ne çabuk öğrenmişlerdi hayret edilecek bir durum. Sonra tutuklamalar işten atmalar devam etti. Hapishaneler dolmuştu. Yer açmak için katilleri, hırsızları, ahlak yoksunu tecavüzcüleri serbest bıraktılar ve yeni hapishaneler yapılmaya başlandı. Emniyet görevlileri polis kardeşlerimiz işlerini en süratli biçimde hallederken yargı tamamen durdu. Suçlu suçsuz herkes damgalandı ama aylar geçtiği halde duruşmaları görülmüyor.

Cemaatin ön saflarında olanlar hariç geri kalan hizmet aşkıyla, işsiz kaldığı için onların verdikleri işlerde çalışanlar, diğerlerine göre çok daha başarılı öğrenciler yetiştiren ve devletin izniyle açılan okullarda çocuğunu okutan veliler KANDIRILMIŞ değil SUÇLU kabul edildi. Bana göre onlar suçlu değildiler, devletin sağlayamadığı imkanları diğerleri sağladı. Yuva kurmak için, çocuklarının nafakasını sağlayabilmek için çalışmak zorundaydılar. Nasıl ki madenciler kaderlerinde yazıldığı söylenen göçük tehlikesini yaşayıp yine de çalışmaya devam ediyorlarsa öyle…

İdareci konumunda olanlar kaçtılar. Bazıları da başka isimleri kullanarak sahte kimliklerle, kimlik bilgileriyle telefon hattı alıp işlerine devam ettiler. En çok kızdığım o kişiler. Madem bir iş yaptınız gidip mertçe teslim olun ve suçsuz insanlar kurtulsun. Ya kendinizi aklar ya da cezanızı çekersiniz. İnsanlık bunu gerektirir.

Şimdi çözülmeyin deniliyormuş, sonuna kadar bizlerle olduğunuzu inkar edin! Peki bu işin içinde olanlar inkar ederse hiçbir şeyden haberi olmayan, kimliği kullanılan insanlar nasıl kendilerini savunacaklar? Ekmeğini yiyip, hizmetini edip, nemalanan kişiler şimdi masum insanların savunma hakkını da ellerinden almış olmuyor mu? Belki bazıları masum çok az diyecek ama haksız yere vurulan damga sadece o kişiyi değil tüm ailesini de etkiliyor.

Bunun için öfkeliyim bunun için yazdım.

AFET İNCE KIRAT



Saat: 21:59
Sayfa 11 / 11

©2005 - 2024, MsXLabs - MaviKaranlık