MsXLabs
Sayfa 1 / 2

MsXLabs (https://www.msxlabs.org/forum/)
-   Uzay Bilimleri (https://www.msxlabs.org/forum/uzay-bilimleri/)
-   -   NASA-Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (https://www.msxlabs.org/forum/uzay-bilimleri/12421-nasa-ulusal-havacilik-ve-uzay-dairesi.html)

Misafir 30 Ekim 2006 11:34

NASA-Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi
 
1 ek

NASA

Alıntıdaki Ek 53471

(National Aeronautics and Space Administration’ın [Ulusal havacılık ve uzay dairesi] kısaltması)

Amerika Birleşik Devletleri'nde sivil havacılık ve uzay araştırmalarını düzenlemek ve yönetmek için 29 Temmuz 1958’de oluşturulan kuruluş. NASA, 1915'te kurulan, ama verilen çok geniş yetkiler nedeniyle bir Federal ajans düzeyine yükselen NACA’nın (National Advisory Committee for Aeronautics, Havacılık danışma kurulu) yerini almıştır. Washington’daki yönetim merkezi dışında biri Amerika Birleşik Devletleri'nin doğu kıyısında (John F. Kennedy Space Çenter, Canaveral burnu), diğeri batı kıyısında (Vandenberg) olmak üzere iki fırlatma üssü ile en tanınmışları Ames (Mountain View, Kaliforniya), Goddard (Greenbelt, Maryland). Langley (Hampton, Virginia) Lewis (Cleveland, Ohio), otomatik sondalarla gezegenlerin araştırılması görevlerinde çok etkili Jet Propulsion Laboratory (Pasadena, Kaliforniya) ve pilotlu uzay uçuşlarının hazırlanmasından ve izlenmesinden sorumlu Johnson Space Çenter (Houston, Texas) olmak üzere bir dizi araştırma merkezi vardır.

Kaynak: Büyük Larousse


MaKaLeLe 27 Şubat 2007 23:55

1 ek
Alıntıdaki Ek 53472

Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi


İngilizce NATIONAL AERONAUTICS AND SPACE ADMINİSTRATİON (NASA)
ABD’de, atmosfer içi ve dışı uzay araştırmalarının yürütülmesi ve bu araştırmalarda kullanılacak araçların geliştirilmesi amacıyla 29 Temmuz 1958’de oluşturulan bağımsız resmî kuruluş. Merkezi Washington, D.C.’dedir.

NASA beş program bürosundan oluşur: Donanım geliştirme çalışmalarını yürüten Havacılık ve Uzay Teknolojisi Dairesi; evren, Güneş sistemi ve Yer’in kaynağı, yapısı ve evriminin araştırılmasıyla ilgili çalışmalar yapan Uzay Bilimi ve Uygulamaları Dairesi; uzay mekiğiyle yapılacak insanlı ve insansız uzay taşımacılığı ve uzay mekiğiyle ilgili her türlü çalışmayı konu edinen Uzay Uçuş Dairesi; izleme ve bilgi toplama konularıyla ilgilenen Uzay İzleme ve Bilgi Toplama Dairesi ve uzun vadede insanlı uzay istasyonu kurmaya yönelik çalışmalar yürüten Uzay İstasyonu Dairesi. Ayrıca kuruluşa bağlı olarak çalışan Green- belt’teki Goddard Uzay Uçuş Merkezi, Pasadena’daki Jetli İtme Laboratuvan, Houston’daki Lyndon B. Johnson Uzay Merkezi, Hampton’daki (Virginia) Langley Araştırma Merkezi gibi araştırma merkezleri de bulunmaktadır.

NASA, SSCB’nin 1957’de “Sputnik”i uzaya fırlatması üzerine, ABD Kongresi tarafından 1915’te kurulmuş olan Ulusal Havacılık Danışma Komitesi’nin (NACA) çerçevesinde oluşturuldu. John F. Kennedy’nin ABD’nin 1%0’ların sonlarında Ay’a insan gönderebileceğini ileri sürmesi, NASA’nın örgütlenmesi çalışmalarını hızlandırdı. Bu amaca yönelik olarak Apollo programı tasarımlandı ve 1969’da ABD astronotu Neil Armstrong Ay’a ayak basan ilk insan oldu. Daha sonra Viking, Mariner ve Voya- ger gibi insansız uzay programlarıyla Güneş sistemi içinde kalan Mars, Merkür, Jüpiter, Satürn ve Uranüs gibi gökcisimleri de incelendi.

NASA Yer araştırmalarına yönelik birçok uydunun geliştirilmesi ve fırlatılması çalışmalarını da yürüttü. Doğal kaynaklar ve Yer’in öbür özelliklerine ilişkin bilgi toplamak amacıyla fırlatılan “Landsat” uydusu, haberleşme uyduları ve meteoroloji uyduları bunlar arasında sayılabilir. NASA yörüngedeki bir uzay istasyonuyla bağlantılı kullanılan ve yeniden kullanımı olanaklı bir araç olan uzay mekiğini de planlayan ve geliştiren kuruluştur.

kaynak: Ana Britannica


nötrino 13 Ağustos 2008 00:19

Nasa ve Ufo'lar.
 
1 ek

NASA

1958’de kurulan Ulusal Havacılık ve Uzay Yönetimi (NASA), ABD’deki havacılık ve uzay araştırmaları programını koordine eder ve yönetir. Bütçesi, dünyadaki tüm ülkelerin önemli uzay aktiviteleri için ayırdığı bütçeden daha fazladır.
Alıntıdaki Ek 53473
NASA, resmi bir sivil ajans olmasına rağmen, CIA, Savunma Departmanı, Ulusal Keşif Ofisi, Ulusal Güvenlik Ajansı ve diğer ajanslarla birlikte çalışır. Bu birimlerdeki tüm personelin, önemli istihbarat programlarının, çok yüksek güvenlik ayrıcalığı vardır. UFO araştırmaları da bu programlardan biridir.

11 Mayıs 1962’de NASA pilotu Joseph A. Walker, görevlerinden birinin roket güçlü X-15 aracıyla uçarken, uçuşu sırasındaki tanımlanamayan cisimleri saptamak olduğunu itiraf etmiştir ve bu görevde 5, 6 silindir ya da disk şeklinde UFO’yu filme aldığını söylemiştir. “Uzay Araştırmalarının Barışçıl Kullanımı 2” adlı Ulusal konferansta, “Bununla ilgili spekülasyon yaptığımı sanmıyorum” diyen Walker sözlerini, “ Bildiğim tek şey uçuşun ardından çalıştırılan filmde görünendir” diye bitirmektedir.

Haziran 1962’de, X-15 pilotu Binbaşı Robert White, dönüşü sırasında 58 millik bir yükseklikteyken ön tarafta garip bir cisim gördüğünü rapor etti. Robert, “Onun ne olabileceğiyle ilgili bir fikrim yok. Grimsi bir renkteydi ve 30-40 fit uzaklıktaydı” dedi. Binbaşı White, Time Magazin’le olan ropörtajında, “Orada garip bir şeyler var. Kesinlikle oradalar” demiştir.

NASA’nın elinde uzay uçuşlarındaki UFO gözlemlerini ve Ay’daki uzaylı varlığını belgeleyen pek çok döküman bulunmaktadır.

Ağustos 1967’de Lunar Orbiter-5, Ay’ın Mars Humorum bölgesinde Vitallo kraterinin içinden yukarı doğru tırmanan, arkasından da kazmış olduğu toprakları püskürten mekanik bir maden makinesi fotoğraflamıştır.

Ocak 1969’da Apollo 5 Ayın arka yüzünün fotoğraflarını çekmiştir. Fotoğraflarda maden makineleri tarafından bir kenarı düzeltilmiş büyük bir krater görülüyordu. Aynı kraterin karşı kıyısında bu düzeltme işlemini tamamlamak üzere bekleyen makineler bulunmaktaydı. Bu makineler tahminen 1600 m. boyunda ve 68 m. genişliğindeydi. Daha küçükleri ise 4.5 m. genişlikte görünüyordu.

Montreal’de çıkan Kanada gazetelerinden Midnight, 8 Şubat 1977 tarihinde bu konuyla ilgili fotoğraflar ve Harry Sentt imzalı bir makale yayımlamıştır. Makalede şöyle denilmektedir:

“Amerikan bilim adamlarının söylediklerine göre, Ayda yabancılara rastlanmıştır. Onların makineleri ve çalışmaları, bu sayfada yayımlanmış bulunan NASA’nın resimli fotoğraflarında görülebilir. Bir Amerikan astronomun belirttiğine göre, Amerika Aydaki yabancılarla yüzyüze gelmekten çekindiği için Ay keşif programını ertelemiş bulunmaktadır. Astronom George H. Leonard isminin açıklanmasını istemeyen bir uzay bilimcinin, kendisine dünyadaki seçkin yöneticilerin uzaylılar hakkında haberdar edildiğini söylediğini belirtmiştir.”

Astronom Leonard “Midnight” gazetesine şunları söylemiştir:
“Ayın bir çeşit UFO üssü olduğuna dair beni oldukça emin kılan faktörlerden birisi orada gözlenen nesnelerin üzerindeki işaretlerdir. Bu işaretler, bir New Mexico polisinin yere konmuş bir UFO üzerinde gördüğü işaretlerle aynıdır.”

Leonard “Ayda Başka Biri Var” (Somebody Else is on the Moon) isimli kitabında, Amerikan uzay kuruluşu NASA’nın Aydaki yabancılar hakkındaki bilgiyi dünyadan gizlediğini söylemiştir. Aynı nedenlerle Apollo astronotları da bu konudaki haberlerin yayılmasını engellemek için şifreli bir dille konuşuyorlardı. Leonard’a göre, milyarlarca dolar harcanarak gerçekleştirilen Aya gidiş programlarının asıl amacı ne uzay yarışını kazanmak ne de bilimsel araştırmalar yapmaktı. Amerika ve Sovyetler Birliği kendi aralarındaki gizli bir işbirliği ile, bu yabancıların Ayda ne yaptıklarını öğrenmek için var güçleriyle çalışıyorlardı. Üstelik Ayda dev grayderleri bulduklarında iş bir türlü anlaşılanmadı. Bu makinelerle ne yapıldığı anlaşılamayınca iki ülkenin hükümetleri sonuçları gizledi. NASA da Aya insanlı yolculuk tasarılarından vazgeçtiğini dünyaya açıkladı.

Leonard iddialarını iki temele dayandırıyor: İlki Apollo astronotlarının çektiği ve basına da verilen yüzlerce Ay fotoğrafı. Diğeri ise 1960’larda Orbiter adlı insansız uzay araçlarıyla çekilen fotoğraflar.

Leonard Aydaki Tycho Krateri’nde, sekizgen biçiminde yapay bir alan olduğunu söylüyor. Bu sekizgenin üzerinde devasa harflerle PAF yazılmış. Ay yüzeyinde birçok yerde harf biçiminde kabartmalar var. Kabartma harflerin en sık rastlanılanları ise A, X, ve P harfleri. Leonard’ın buldukları arasında eski Cermen alfabesinden bazı harfler, eski Hindu alfabesindeki S harfi var. Leonard bu harflerin tepelerinden uçan UFO’lara yön göstermekte kullanıldığını düşünüyor.

1967 yılında NASA’dan bir bilim adamı, “2 yıl önce, bir çoğumuz UFO’lara Modern zaman insanlarının fobilerinden biri olan cadılar diye bakardık. Fakat pek çok saygı değer kişi, NASA’yla kendinden emin bir tutumla ilgilenmiştir ve uzay ajansları gelecek 20 ayda UFO çalışmaları kontratı yapmıştır” demiştir.

Konuyla yakından ilgilenen kişilerden biri de NASA’nın süper uzay izleme ağını, UFO’ların dünyaya girişlerini denetleme ve bilgilendirme amaçlı kullanmasını isteyen Dr. Hynek’tir. Buradaki problem, bugün de olduğu gibi, NASA tarafından izlenen UFO gözlemlerinin halktan saklı tutulması ve çok gizli olarak sınıflandırılmasıdır. Fakat sızan haberler vardır tabii.

Kaynak: Sirius


nötrino 17 Ağustos 2008 17:05

NASA


Astronotların birçoğu UFO’ları gördüler . Fakat kendilerine gözlemleriyle ilgili herhangi bir tartışmaya girmemeleri için emir verilmiştir. NASA’nın elinde UFO’ların yakın mesafeden çekilmiş pek çok fotoğraf ve filmi vardır.”
Dr. Garry Handerson

“ Uzayda bizim gidip keşfetmemizi bekleyen bazı ilginç hayat formları olabilir. Dünyadan başka yerlerde de hayat olabileceği ihtimalini kuvvetlendiren tanımlanamayan bazı objeler Dünya etrafında şimdiye kadar pek çok kereler izlenmiştir.”
Gordon Cooper Amerikan Astronotu

“ Hem çok üstün bir yaradanın bu uçsuz bucaksız evreni yaratmış olduğunu söylemek , hem de böyle bir evrende sadece bizlerin zeka sahibi varlıklar olduğumuzu düşünmek son derece abes kaçmaktadır.”
Donald Slayton Astronot

“ Aldrin, Ay’daki UFO’ların renkli filmlerini hem modülün içinden hem de Ay’a ayak bastıktan sonra çekmiştir.”
Prof. Dr. Vladimir Azhazha

“Geçmişteki şanlı günlerimizde ,söylemek istemediğimiz şeyleri söylememek ve diğer herşeyi inkar etmek mecburiyetinde bırakıldığımızda çok rahatsız olurdum. Bazı insanlar orada uzayda yalnız olup olmadığımızla ilgili sorular sorarlardı. Orada bir şeyler görürdük , garip şeyler.. Ama onlara hiç bir zaman doğruları söylemedik . Oysa biz ne gördüğümüzü biliyorduk ve bu konuda gerçekten hiç bir şey söyleyemiyorduk. NASA’daki Patronların “Dünyalar arası Savaş” çıkacağı ya da sokaklarda panik yaşanacağı gibi korkuları vardı. Bu yüzden sessiz kalmak zorundaydık. Ve şimdi , bu tür şeyleri yalnızca kabuslarımızda ya da belkide filmlerde görüyoruz ve bunlardan bazılarıı gerçeğe oldukça yakınlar.”

Apollo uçuşlarına devam edilmesi öngörülmemektedir; bu da NASA’nın Ay hakkında öğrenmek istediğini öğrenmiş olmasından ve Ay'ın başka varlıklar tarafından kullanılıyor olmasındandır. Günümüzde Ayın yörüngesinde son derece pahalı uydular dönmektedir. Bunlardan RAE uydusunun amacı Dünya gözlemevlerine kaliteli fotoğraflar sağlamak, Galaksi ve Galaksi dışının alçak frekansla taranma işlemleri, ya da Ay’da bulunan sondalar aracılığı ile uzaylılarla kontakt kurmak.

Hem NASA’nın hem de dünyanın çeşitli ülkelerinden UFO araştırmacılarının ellerinde Ay'daki varlıklarla ve UFO'larla ilgili sayısız belge, film ve fotoğraf bulunmaktadır. Bunları yalanlamakla UFO gerçeğini kimse değiştiremez. Vazgeçmek istemedikleri tutucu yaklaşımlar ise, insanların UFOlar konusunda meraklarının giderek artmasına ve bu konuda bireysel de olsa araştırmalar yapılmasına neden olmaktadır.

Kaynak: ufotrcx


Ziyaretçi 14 Kasım 2008 17:22

1 ek

NASA


"National Aeronautics and Space Administration"ın kısaltmasıdır. Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi olarak tercüme edilebilir.
Alıntıdaki Ek 53474

ABD 'nin uzay programı çalışmalarından sorumlu olan kurum, 29 Haziran 1958 yılında kurulmuştur. Bunun dışında uzun vadeli sivil ve askeri roket çalışmalarıda NASA'nın ilgi kolundadır. Yıllık olarak yaklaşık 16 milyar dolar bütçeye sahiptir.
NASA'nın ilk kuruluşu 1915 yılına denk gelir. O zamanki adıyla NACA (National Advisory Committee for Aeronautics) uçaklarla ilgilenir. Uçak kanatları ve çeşitli cisimlerin hava ile etkileşimlerini araştıran bu komite zamanla birçok rüzgar tüneli inşa eder ve ABD'nin bütün savaş uçaklarının tasarımlarını körükleyen bir kurum haline gelir.

4 Ekim 1957'de Sovyet Uzay Programı çerçevesinde uzaya ulaşmayı başaran ilk insan yapımı uydu (Sputnik 1) başarısı, ABD'nin bu konuda kendi uzay başarıları elde etme çabalarının tohumlarını oluşturur. Sonrasındaysa İkinci Dünya Savaşı'nın ardından NACA'ya katılan Alman aerodinami uzmanları kuruma büyük katkılar sağlar. Özellikle jet motorları ve süpersonik uçakların tasarımında ilerleme kaydedilir. 29 Haziran 1958'de o zamanın ABD Başkanı Dwight D. Eisenhower, kurumun adını NASA olarak değiştirir. 1 Ekim 1958'de NASA, 4 labaratuvar ve 8.000 çalışanı ile 46 yıllık geçmişe sahip bir kurumun (NACA) ve liderliğini Wernher von Braun 'un yaptığı Alman roket programının önemi tartışmasız katkılarıyla, köklü bir kurum haline gelir. Wernher von Braun halen Amerikan Uzay Programının babası olarak nitelendirilir. Askeri Balistik Füze Ajansı (Army Ballistic Missile Agency) ve Donanma Araştırma Labaratuvarı da yine NASA'ya dahil edilen birimler arasındadır. Cape Canaveral diye bilinen dev uzay üssünde fırlatma rampaları, uzay kontrol merkezleri, telekomünikasyon sistemleri gibi sayısız tesis yer almaktadır.

NASA'nın şimdiye kadar yaptığı uzay çalışmaları, büyük oranda başarıyla sonuçlanmış fakat ABD'ye milyarlarca dolara mal olmuştur. Özellikle Ay'ın fethiyle sonuçlanan Apollo programı, Skylab, uzay mekiği programları çok büyük harcamaları gerektirmiştir. Ancak 21. yüzyıla doğru gerçekleştirilmesi beklenen büyük uzay istasyonları, Ay istasyonu ve Mars seferi programları yanında, önceki harcamaların çok küçük kalacağı hesaplanmaktadır.


_Yağmur_ 3 Aralık 2010 08:47

NASA Beklenen Açıklamayı Yaptı
 
2 ek
Amerikalı bilim adamları, Kaliforniya'da tuzlu bir gölde keşfettikleri öldürücü arsenik zehiriyle yaşayan tuhaf bir bakteri türünün, bilinen yaşamı tekrar tanımlamak zorunda bıraktığını belirttiler.
Alıntıdaki Ek 53466 Alıntıdaki Ek 53467
NASA için yaptıkları araştırmada elde ettikleri bu keşifle ilgili basın toplantısı düzenleyen bilim adamları, bakterinin arseniği sadece yemekle kalmadığını, bu zehirli elementi doğrudan DNA'sına kattığının altını çizdiler.

Bulgularının bilim adamlarının Dünya'daki yaşam biçimlerinin çeşitliliği konusunda ne kadar az bilgi sahibi olduğunu gösterdiğini belirten araştırmacılar, bu keşfin diğer gezegenler ve uydularında yaşam için nerelere bakılması gerektiğini de açıkça ortaya koyduğunu kaydettiler.

Araştırmaya başkanlık eden Amerikan Jeolojik araştırma ve Astrobiyoloji Enstitüsü Profesörü Felisa Wolfe-Simon, ''Evrenin başka bir yerinde yaşamı nelerin mümkün kılabileceğinin anlaşılmasına yönelik kapıyı açtık'' dedi.

Science dergisinde de yayınlanan araştırma, Dünya'daki en meşhur doğal zehirlerden birinin aynı zamanda bazı canlılar için harika bir yaşam kaynağı olabileceğini açıkça gösterdi.

Dünya ve dünya dışı yaşam araştırmalarını altüst edebilecek keşifle ortaya çıkarılan bakteri, yalnızca arsenikle yaşamak ve beslenmekle kalmıyor, aynı zamanda arseniği kendi DNA'sına ve hücrelerine katıyor.

Keşif, bilimin ''karbon, hidrojen, azot, oksijen, fosfor ve kükürt'' elementlerini yaşamın gelişimi için gerekli temel unsurlar olarak göz önüne almasını yeniden tanımlamak zorunda bırakıyor.

Bu konudaki tüm çalışmalar, birkaç yıl önce, yazılmamış biyoloji yasaları olabileceği ve dünya üzerinde değişik yaşam biçimlerinin bulunabileceği olasılığı konusunda üç bilim adamı arasındaki tartışmalardan çıktı.

Amerikan Jeofizik Enstitüsü (USGS) astrobiyoloji Profesörü Felisa Wolfe-Simon, Arizona Üniversitesinden Ariel Anbar ve Paul Davies adlı araştırmacılar, 2009'da yayınladıkları ortak çalışmalarında, dünyadaki bazı yaşam biçimlerinde, arseniğin elementlerin periyodik tablosunda birbirine yakın olduğu fosforun yerini alabileceğini belirttiler.

Bunun üzerine Felisa Wolfe-Simon, yüksek düzeyde tuz ve arseniğin bulunduğu Kaliforniya'daki Mono Gölü'nde bu teorisini deneylerle ortaya koymak için çalışmalara başladı. Gölün tortularından numuneleri çok miktarda arsenik ve çok az miktarda fosfor içeren bir şişeye koydu.

Deneyin sonunda kökü GFAJ-1 olarak bilinen bir bakteri yaşamını sürdürdü.

Bunun bilinen bir bakteri olduğunun altını çizen bilim adamları, bunun aslında yeni bir durum olmadığını ama şimdiye kadar kimsenin ''arsenik gibi yaşam düşmanı bir ortamda gelişimin'' olabileceğini düşünmediğini, fark etmediğini kaydettiler.

Profesör Anbar, ''Burada yeni olan unsur, arseniğin bir organizma için yapı taşı olarak kullanılmasıdır'' dedi


nötrino 7 Mart 2012 12:18

Siber Saldırıya En Çok Uğrayan Kurum:NASA
 

Geçen Yıl 13 Defa Saldırmışlar!


Hacker'ların, sadece geçen yıl, tam 13 kere saldırdığı,hacker saldırılarından kendisini bir türlü kurtaramayan dev kurum NASA, yaptığı son açıklamada geçen yıl tam 13 defa hacker saldırısına maruz kaldığını duyurdu.

Bu saldırılar neticesinde ise hacker'lar çalışanların bilgilerini ele geçirmekle kalmayıp NASA'nın kritik önemdeki projeleriyle ilgili bilgilere de sahip oldular.

NASA, kendisine yönelik artan hacker saldırısına karşılık 1.5 milyar dolarlık BT bütçesinin 58 milyon dolarını siber güvenlik için harcadı.

Uzmanlar, NASA sistemlerinin kritik bilgilere ev sahipliği yaptığını ve hacker saldırısı neticesinde finansal kayıbın kaçınılmaz olduğunu belirtirken, saldırıların daha çok Çin tabanlı IP adreslerinden geldiğine dikkat çekildi.

Kaynak:CHİP(06 Mart 2012,21:00)


nötrino 14 Ağustos 2012 10:23

NASA'nın Curiosity Yazılım Güncelleme Çalışmaları
 

350 Milyon Milden Güncelleme!


NASA'nın Mars aracı Curiosity'nin yazılımı güncellendi, hem de çok ama çok uzaklardan...Biz işletim sistemimiz için yayınlanacak son güncellemeleri bekleyeduralım, NASA, Curiosity'nin yazılımlarını 350 milyon mil öteden güncellemek için çalışmalarını tamamladı bile.Halihazırda Mars'taki robotun üzerinde iniş için optimize edilmiş bir yazılım var. Yeni yazılımı birkaç ay önce, robotun gezegene yolculuğu sırasında yükleyen NASA, bunu haftasonu etkinleştirecek. Yeni yazılım, robotun gezegen yüzeyinde çalışması için optimize edilmiş.

Yeni yazılımın etkinleştirme süreci Cumartesi günü tetiklenecek. Süreç başladıktan sonra robotla 8 saat boyunca bağlantı kurulamayacak. Curiosity ertesi sabah yeniden faaliyete geçecek.Yazılımdan sorumlu başmühendis Steve Scandor, güncellemenin defalarca test edildiğini belirtiyor.Yapacağı işler Curiosity'ye her gün yeni komutlarla bildiriliyor. Bu komutlar, 100 kişilik bir geliştirme ekibi tarafından sürekli programlanıyor. Robot için şu ana kadar 1.000'in üzerinde farklı komut geliştirilmiş durumda.NASA yöneticilerinden Michael Watkins, "Curiosity kusursuz çalışıyor" dedi ve ekledi. "Mars'ta harika bir gün daha geçirdik."

Kaynak : CHİP / Bilim Teknoloji (13 Ağustos 2012,21:00)


nötrino 4 Kasım 2012 13:39

1 ek

NASA Uzay Sergisi (A Human Adventure: The Exhibition)


NASA Sergisi (orjinal adıyla A Human Adventure: The Exhibition), 50 yıldan fazla süredir uzay çalışmalarında öncü olan Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi NASA'nın bu süreçteki önemli adımlarını bir araya getiriyor. İstanbul Marmara Forum AVM'de kurulu olan sergi, 22 Aralık 2012 tarihine kadar gezilebilecek.
Alıntıdaki Ek 53475
Aslında sergi olarak tanımlansa da bunu bir NASA müzesi olarak adlandırmak daha doğru olur. NASA koleksiyonunda yer alan ve 110 adedi uzaya gitmiş ve geri gelmiş parçaların yanı sıra, dönemin tarihi ve toplumsal yapısını anlatan birbirinden farklı parçalar ve maketlerden oluşan 300'den fazla parça sergileniyor.Marmara Forum Satürn binasında kurulu olan sergiye ait bazı parçalar AVM'nin çeşitli yerlerinde birer parça olarak sergileniyor. Bu şekilde sergiye dair bir ilgi oluşturmayı hedeflemişler ve bunun bir benzeri İstanbul Balmumu Heykel Müzesi'nde bulunuyor.

Girişte görsel ve işitsel yardımcı cihazlar veriliyor. Bu cihazlar sayesinde gezmekte olduğunuz bölümle ilgili olarak hem video izleyebiliyor hem de sesli anlatımları dinleyebiliyorsunuz. Bu cihazları almadan sergiyi gezmek, sadece maket gezmekten ibaret kalabilir. Bu yüzden girişte bu cihazları almadan içeri girilmemesi önerilir.Sergide ilk olarak Uzayı Düşleyenler bölümü bizi karşılıyor. Henüz insanoğlu uzaya çıkmayı başaramamışken bunu hayal eden ve kurgulayan insanları (örneğin Jules Verne) tanıtan bu bölümün ardından uzay yarışının başladığı 50'ler sonu ve 60'lar başını anlatan Uzaya Yolculuk bölümü geliyor. Burada ilk göze çarpan, tavanda asılı duran ve birebir boyutlardaki Sovyet Sputnik uydusu oluyor.

Öncüler bölümünde ilk roketler ve bunlara dair parçalar ve ölçekli maketler yer alıyor. Uzay yarışının başlamasında önemli rolü olan ve II. Dünya Savaşı'nda Nazi Almanyası için V-2 roketlerini geliştiren ve savaş sona erdiğinde ABD için araştırmalarına devam eden Alman bilimadamı Wernher von Braun da tabi ki bu bölümde yer alıyor. Açıkcası onu atlamak, uzay yarışını anlatırken bir şeyleri eksik olarak aktarmak anlamına gelirdi.

Yenilikler bölümünde uzay mekiklerinin ortaya çıktığı olgunlaşma dönemi yer alıyor. ABD'nin insan taşıyan ilk uzay merkiği Mercury'nin kapsülü, Gemini kapsülü ve Ay'da insanları taşıyan Apollo Komuta Modülü'nün birebir boyutlardaki kopyalarını bu bölümde görebiliyorsunuz.Dayanıklılık bölümünde uzay giysilerinin gelişimine de tanık oluyoruz. Uzayda Gelecek bölümünde ise Uluslararası Uzay İstasyonu, Hubble Uzay Teleskobu, Skylab uydularının maketlerini görebileceksiniz.Atlantis Uzay Mekiği'nin kontrol odasını barındıran ve birebir ölçekli devasa bir maket de yer alıyor. Bu bölümde üst kısma çıkarak mekiğin kontrol odasını görebiliyorsunuz.Sergide ayrıca 2G kuvveti uygulayan uçuş simülatörü de yer alıyor. İkişer kişilik 2 kabini bulunan simülatör 2 dakika süren bir heyecan oluşturuyor. Başlarda biraz tedirgin etse de sizi pek zorlamıyor.

Nasa Sergisi'nde flaşsız olmak kaydıyla fotoğraf da çekebiliyorsunuz. Sergiyi sindirerek gezmek isteyenler, en az bir saatlerini burada harcayabilirler. Uzay çalışmalarında pek de varlık gösteremediğimiz bir ülkede yaşadığımızdan ötürü, bu alandaki çalışmaları derleyen bir sergiyi de kaçırmamak lazım.

Kaynak : Bilim org (25 Ekim 2012)


nötrino 13 Temmuz 2013 12:53

NASA'nın Yeni Mars Keşif Aracı Projesi
 
1 ek
Alıntıdaki Ek 53470
Çok Amaçlı Mars Keşif Aracı
Yeni Nesil Mars Keşif Robotu

Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), Kızıl Gezegen’e yollayacağı yeni keşif robotunun detaylarını içeren raporu tamamladı.Uzay aracı hakkındaki 154 sayfalık rapor, 5 ay süren sayısız toplantı ve 6 bin e-posta trafiği sonunda hazırlandı.Bir gün Dünya’ya gönderilmesi amaçlanan numuneler toplayacak yeni nesil keşif robotu, 2020 yılında Mars’a gönderilecek. Robot, Mars’ta ulaşılan yaşam izlerinin doğruluğunu araştıracak, Dünya’ya gönderilmesi için yaşam izlerini barındıran numuneler toplayacak ve ‘Evren’de yalnız mıyız?’ sorusunu yanıtlamaya çalışacak.Büyüklük bakımından Curiosity’e benzeyecek olan yeni keşif aracı, robotik kolu hariç 3 metre uzunluğunda olacak. Genişliği 9 metre, uzunluğu ise 2,1 metre olacak.

Yeni robot, Curiosity’e kıyasla yeni özelliklere sahip olacak. İnceleyeceği kayaların mineral içeriğini ve kimyasını çok daha gelişmiş ve yüksek çözünürlüklü görüntüleme ve deney araçlarıyla tanımlayabilecek. Dahası, Curiosity gibi sondaj yaparak numune toplamak yerine, inceleyeceği kayaları kimyasal yapılarına göre belirleyecek.2020’nin uzay aracı, kayalardan toplayacağı parçaları deney tüplerine aktaracak ve NASA’nın yıllar sonra toplaması için depolayacak. Depo biriminin 31 deney tüpünü saklayacak kapasitesi bulunacak.

Nasıl Gönderilecek?


Uzay aracı, Dünya'ya göndereceği numunelerin dış etkenlerden etkilenmemesini sağlayacak özel bir tasarıma sahip olacak.Mashable'ın verdiği bilgiye göre, numunelerin Dünya’ya nasıl gönderileceği hakkında NASA’nın şu an kesin bir fikri yok. Bu aşamada, 2030’da Mars’a ayak basmayı planlayan ABD’nin astronotları kullanabileceği düşünülüyor. Ancak bu henüz düşük bir olasılık olarak görülüyor.

NASA bilim danışmanlarından ve eski bir astronot olan John Grunsfeld, “20 yıl içinde insanların Mars ve Dünya arasında taşımacılık yapabileceği ihtimalini göz ardı etmem... Bu konuda bir rekabet doğmasını da isterim çünkü Mars’ta bilim insanlarını görmek harika olur” dedi.Space'in verdiği bilgiye göre, yeni Mars keşif aracı, Curiosity’e göre daha ucuz olacak. 2,5 milyar dolara mal olan Curiosity’e kıyasla 2020’nin keşif aracının 1,5 milyar dolara gelmesi bekleniyor.

Kaynak: BBC / Space (10 Temmuz 2013, 23:38)


nötrino 29 Temmuz 2013 09:50

1 ek

Uzay keşif araştırmalarında 3D roketler


Nasa'nın 3D Roket Projesi

Alıntıdaki Ek 53468

NASA’nın 3D roketleri testi geçti.
NASA, 3D yazıcılarda basılan parçalarla bir araya getirdiği ilk roket motorunu başarıyla denedi. Elde edilen başarı, uzay keşfi çalışmalarında çok daha ucuz yöntemlerin önünü açacak.Uzay keşfi görevlerinin yüksek maliyetini kısmak için 3D teknolojisine başvuran NASA, yazıcıdan çıkan ilk roketi başarıyla test etti.

Alabama eyaletindeki Marshall Uzay Uçuş Merkezi’nde özel 3D yazıcılar ile üretilen iki küçük ölçekli roket, 11 ana ateşleme testinden başarıyla geçti. Toplam 46 saniye süren ateşleme testlerinde, sıvı oksijen ve hidrojenin yanmasından 3315,6 derece sıcaklık ortaya çıktı. Testlerde yer alan mühendis Elam Greene, “3D yazıcılardan çıkan roketlerle geleneksel roketler arasında bir fark görmedik... İki ayrı enjektör tüm ateşleme testlerinden başarıyla geçti” dedi. Marshall Merkezi Mühendislik Direktörlüğü’nün başındaki isim Chris Singer, “Roket mühendisliği yüzlerce bağımsız parçanın üretilerek bir araya getirilmesini gerektiriyor... 3D teknolojiyle karmaşık parçaların üretim süresi ve maliyetinden kısabiliriz” ifadesini kullandı.

3D, Projelerden Sadece Biri


RedOrbit'in verdiği bilgiye göre, Uzay Ateşleme Sistemleri (SLS) akustik testlerinde kullanılan roket enjektörleri dört parça ve beş bağlantı yerinden oluşuyor ve her bir parçası 10 bin dolara gelen ateşleme sistemleri 6 ayda yapılıyor. Mühendisler, en son 3D teknolojisiyle çelik tozunu katılaştırarak oluşturdukları enjektörleri ise sadece 3 haftada, 5 bin dolara üretti.

Marshall Merkezi’nde materyal bilimi uzmanı olan Ken Cooper, her bir enjektörün ‘selektif lazer eritme’ yöntemiyle 40 saatte üretildiğini, diğer 2 haftada ise parçaların gözden geçirildiğini ve son hallerine getirildiğini belirtti. Böylece, geleneksel roketlerle 3D parçaları karşılaştırmak için yeterince zaman elde edildi.NASA, SLS enjektör testlerinin uzay keşfi görevlerinde üretilecek donanımların geliştirilmesi için yapılan denemelerden sadece biri olduğunu belirtti. Mühendisler, uzun dönem uzay görevlerinin başarısı için uçuştan diğer operasyonlara kadar yeni teknolojilerin etkinliği artıracağını belirtti.

Kaynak: BBC / RedOrbit (25 Temmuz 2013, 23:34)

3D Yazıcıda Üretilen Roket İkinci Kez Test Edildi

ABD Uzay ve Havacılık Dairesi’nin (NASA) ilk olarak Temmuz ayında başarıyla test ettiği 3D yazıcıda basılan roket, ikinci kez test edildi. NASA, 22 Ağustos’ta yapılan denemenin görüntülerini yayımladı.

Uzay keşfinde 3D yazıcı teknolojisiyle büyük atılımlar yapmayı hedefleyen NASA, bir gün Dünya dışındaki üslerde uzay araçları ve roket üretmesini sağlayacak teknoloji üzerinde çalışmalara devam ediyor. Uzay araçlarını atmosfer dışına taşıyacak roketlerin parçaların normalden çok daha kısa sürede ve düşük maliyetle üretilmesini sağlayan 3D yazıcılar, son denemede yine başarılı oldu. NASA’nın tasarımlarını kullanan Texas merkezli Directed Manufacturing şirketi, nikel-krom alaşımı tozdan, lazerli 3D yazıcıda 28 parçadan oluşan roketi bastı.

Boyu 4, eni 2 metreyi geçen RS-25 motorları için tasarlanan enjektör, NASA’nın derin Uzay’a (yörüngenin en az 400 km ötesindeki bölgelere) uzay aracı ve uydu göndermek için kullanacağı Uzay Ateşleme Sistemi (SLS) roket eteşleyicilerin bir parçası olacak.

Enjektör tasarımından sorumlu olan mühendis Brad Bullard, “Geleneksel roket tasarımını alarak 3D yazıcıda basabileceğimiz şekilde değiştirdik.. Testlerde geleneksel roketlerle 3D yazıcıdan roketin arasındaki farklı net bir şekilde değerlendirebileceğiz” dedi. 22 Ağustos’ta yapılan ve kısa süre önce görüntüleri yayımlanan testte, 3D yazıcıdan çıkan parçalarla bir araya getirilen enjektör, sıvı oksijen ve hidrojen gazından oluşan yakıtla ateşlendi. Roket enjektörü, 3300 derece sıcaklık ve 1400 psi basınca dayanabiliyor.

Kaynak: BBC (31 Ağustos 2013, 10:20)


_VICTORY_ 31 Temmuz 2013 16:09

Nasa


Amerikan Uzay ve Havacılık Araştırmaları Merkezi (National Aeronautics and Space Admnistration). 1958'de kuruldu. Örgüt yalnızca uzay ve havacılık konularında bilimsel araştırmalar yapmakla yetinmez. Amerikan hava kuvvetlerinin sorunlarıyla da uğraşır. Dünya ülkelerindeki türlü gelişmeler de bu örgütün ilgi alanı içindedir.

MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi


nötrino 17 Ocak 2017 21:27

2 ek

NASA'nın 10 Kentilyonluk Asteroid Projesi!


Alıntıdaki Ek 61472
Güneş sisteminde yer alan 200 kilometre genişliğindeki asteroid dünya ekonomisini yerle bir edebilir. Zira NASA'nın uzay aracı göndererek üzerindeki değerli madenleri çıkarmak istediği asteroidin ekonomik değeri 10 bin katrilyon dolar.

Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi'nin (NASA) bir sonraki hamlesi dünya ekonomisinin çökmesi anlamına gelebilir. Zira 10 kentilyon (10 bin katrilyon) dolar değerindeki 200 kilometre genişliğindeki asteroid dünya ekonomisinin tamamından daha değerli. Dünya ekonomisinin toplam değeri ise sadece 73.7 trilyon dolar.

Nikel, demir ve altın gibi değerli maddelere ev sahipliği yapan asteroide bir uzay aracı göndermek isteyen NASA henüz buradaki değerli maddeleri Dünya'ya nasıl getireceğini bilmiyor. NASA bu asteroide gözlem amacıyla 2023 yılında bir uzay aracı göndermeyi hedefliyor. Ancak uzay madenciliği bu yüzyılın en büyük iş kolu olarak görülüyor. Jüpiter ve Mars'ın arasında yer alan asteroidde bulunan maddelerin şu an için gezegenimize getirilmesi oldukça maliyetli. Ancak gelişen teknoloji ile uzay seyahatlerinin maliyetinin düşmesi ve uzay madenciliğinin de yaygınlaşması bekleniyor.

Alıntıdaki Ek 61473
Bugüne kadar bir gök taşından Dünya’ya sadece bir kez materyal getirilebildi. Japonya Uzay Ajansı’nın Hayabusa uzay aracı, 2010 yılında 25143 Itokawa asteroidinden Dünya’ya birkaç parça toz ulaştırabilmişti.

Bilim insanları, materyal taşınmasını kolaylaştırmak için asteroidleri solar-elektrik iyon motorlarıyla Dünya’ya yaklaştırmayı düşünüyor. Bu yöntemle gök taşlarının bir kaya topluluğu olarak yörüngede toplanması ve bir nevi ikinci bir Ay oluşturulması olası planlar arasında.

Bir diğer plan ise madeni işlenmesi için Dünya’ya taşımak. Ancak en yüksek platin kaynağa sahip gök taşlarında bile 800 gram platin elde etmek için bir ton cevher elde edilmesi gerekiyor. Bu da, 2,5 ton ağırlığındaki bir robotun, ağırlığının 100 katı cevher taşıması gerektiği anlamına geliyor. Kısaca, çok yüksek bir maliyet gerektiren planın ciddi olarak geliştirilmesi gerekiyor.

Kaynak: Ntvmsnbc (17 Ocak 2017)


nötrino 23 Ocak 2017 22:42

1 ek

NASA, Kendini Bileyen Bıçak Üretti!


Alıntıdaki Ek 61553
ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) mühendisleri ve Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü'nden (Caltech) bilim adamları, körelmeyen ve kendini bileyen bıçak üretti. Verilen bilgiye göre, Kaliforniya merkezli bıçak üreticisi Habitat'ın genel müdürü Adam Ackerman, "KNASA Şef Bıçağı" adı verilen ürünün, Caltech'den bilim adamları tarafından geliştirilen ultra sert alaşımdan üretildiğini ve NASA mühendisleri tarafından test edildiğini belirtti.

Diğerlerinden 2 kat keskin olan bıçağın 5 kat daha uzun ömürlü olduğunu söyleyen Ackerman, "Bu bıçak 200 yıldır yapılan ilk gerçek icat." dedi. Adam Ackerman, "Bıçak, titanyumdan 2 kat daha güçlü. Paslanmaz çelik, lazer birleştirme teknolojisi kullanılarak sapına bağlanıyor." ifadesini kullandı.

"Rockwell sertliği" 70'in üstünde çıkan bıçaktaki nano-tırtıkların, bıçağa benzersiz kesme performansı sağladığını söyleyen Ackerman, "Kullanıldıkça ortaya çıkan dişler, bıçağı zamanla daha keskin hale getiriyor." açıklamasında bulundu. Bıçağın her iki yüzünün de 12,5'ar derece açıyla üretildiğine dikkati çeken Adam Ackerman, bu özelliğinin KNASA Şef Bıçağı'nı diğerlerinden daha ince hale getirdiğini sözlerine ekledi. Habitat, bıçağın perakende satış fiyatının 100 doların altında olacağını ve mayıs ayında piyasaya çıkacağını açıkladı.

Kaynak: Caltech / Dailymail (19 Ocak 2017)


nötrino 30 Ocak 2017 12:44

1 ek

NASA'nın Ay Programı 50 Yaşında!


Alıntıdaki Ek 61616
ABD 1969 yılında Apollo 11 uzay aracını Ay'a indirerek, Dünya uzay tarihine adını yazdırmıştı. Ancak ABD’nin Ay programı 1967 yılında Apollo 1’de yaşanan bir kaza ile başlamıştı. Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi NASA'nın 27 Ocak 1967 tarihinde Apollo 1 uzay aracı ile gerçekleştirdiği deneme bir facia ile sonuçlandı.

Aslında bu deneme ile uzay uçuşuna hazırlık yapılması planlanıyordu. Yeryüzü'ndeki deneme kapsamında, astronotların uzay aracına girmesi daha sonra gerçekleştirilecek uçuş sırasındaki ortamın sağlanması ve böylelikle iletişim sisteminin çalışıp çalışmadığının kontrol edilmesi hedefleniyordu. Bu nedenle de rutin bir deneme olarak görülüyordu. Kimse bir kaza olabileceğini hesaba katmamıştı. Ancak deneme sırasında uzay aracının kapsülü içinde kısa devre oluştu, kapsül deneme için saf oksijen ile doldurulmuş olduğu için kısa sürede alev aldı.

Uzay aracının kapsülünün içinde oluşan basınç, kapının içeriden açılmasını engelledi. Basıncın yanı sıra olası bir kazaya hazırlıklı olunmadığı için kapı dışarıdan da yeterince hızlı açılamadı. Alevler kapsülü kısa sürede sardı ve çıkan yangın sonucu 31 yaşındaki Roger Chaffee, 36 yaşındaki Edward White ve 40 yaşındaki Virgil Grissom adlı astronotlar kurtarılamadı, çıkan zehirli gazlar yüzünden boğularak yaşamlarını yitirdiler.

Virgil Grissom, kaza öncesinde 1961 ve 1965 yıllarında iki kere, Edward White da 1965'te bir uzay uçuşu gerçekleştirmişti. White bu uçuşu esnasında uzayda yürümüştü. Roger Chaffee ise daha ilk uzay yolculuğuna hazırlanıyordu.Bu facianın ardından uzay aracı kapsüllerinin tasarımı değiştirildi ve bu tür bir kaza bir daha hiç yaşanmadı.

Kaynak: DW (30 Ocak 2017)


nötrino 24 Şubat 2017 13:59

1 ek

NASA'dan 'Güneş Sistemi Dışı Gezegen' Keşfi için Önemli Basın Toplantısı!


NASA, Güneş Sistemi dışında keşfedilen gezegenler için önemli bir basın toplantısı gerçekleştirileceğini açıkladı. NASA tarafından yayınlanan açıklamada, Güneş dışındaki yıldızların yörüngesinde dolaşan exoplanetler (Güneş dışı gezegen) hakkında önemli bilgilerin kamuoyuyla paylaşılacağı ifade edildi. Açıklanacak bilgi hakkında pek bir detay paylaşılmadı. Exoplanetlerin keşfinin evrende Dünya dışı canlı varlıkların keşfi için önemli bir temel oluşturabileceği düşünülüyor.

Alıntıdaki Ek 62133
Keşfedilen çok sayıda yeni gezegen içerisinde Dünya benzeri gezegenlerin de var olabileceği tahmin ediliyor. New York’da gerçekleştirilecek basın toplantısı, NASA’nın internet sitesinden canlı yayınlanacak. Aynı zamanda basın toplantısında dünya çapında çok sayıda astronomi ve uzay bilimcisinin bulunacağı ifade edilmekte. Twitter kullanıcıları #askNasa hashtag üzerinden uzmanlara sorularını yöneltebilecek.

Kaynak: Ntv Bilim (22 Şubat 2017)


nötrino 9 Mart 2017 11:43

1 ek

NASA, Evrenin En Soğuk Noktasını Oluşturacak!


Amerikan Ulusal Uzay ve Havacılık Dairesi (NASA), evrenin en soğuk noktasını oluşturmak için harekete geçti. Atomların çok düşük sıcaklıklarda farklı şekilde davrandığını belirteren NASA, bunu gözlemleyebilmek amacıyla ABD'nin California eyaletinde kurulan Soğuk Atom Laboratuvarı'nı geliştirdi. NASA, ağustos ayında başlayacağı deneylerde sandık büyüklüğünde soğuk bir kutunun içinde lazer, bir vakum alanı ve elektromanyetik bıçak kullanacak.

Atomların Aşırı Soğuk Derecelere Düşürülmesi için Lazerlerden Faydalanılacak!


Alıntıdaki Ek 62599
Gaz parçacıklarının enerjisi tamamen kesilecek. Ardından bu parçacıkların hareketsiz kalana dek yavaşlamaları sağlanacak. Bu teknoloji ile kutunun uzayın en derin kesimine kıyasla 100 milyon kat fazla soğutulacağını aktaran NASA yetkilileri, araçların gaz atomlarını mutlak sıfır derecesinin milyarıncı halinde dondurmak için tasarladığını açıkladı.

Projede çalışan bilim insanı Robert Thompson, böylece yer çekimine dair anlayışımızın geliştirilebileceğini vurguluyor. Thompson, kara enerji üzerinde de çalışma yapılacağını ve evrendeki en geçerli güçlere dair anlayışımızın pekişeceğini aktarıyor.

Kuantum Fiziği Çalışılacak!


NASA yetkilileri, atomların Soğuk Atom Laboratuvarı'ndaki gibi aşırı soğuk derecelerde 'Bose-Einstein Yoğuşması' olarak bilinen hale geçtiğini, bu noktada bilinen fizik kurallarının değil kuantum fiziğinin geçerli olduğunu söylüyor. 'Bose-Einstein Yoğuşması'nı 1995'te ilk defa bir laboratuvarda oluşturarak Nobel Fizik Ödülü'nü kazanan Colorado Üniversitesi'nden Eric Cornell de NASA ekibinin içinde yer alıyor. Deneylerin geliştirilmesiyle sensör, kuantum bilgisayarları ve uzay aracı navigasyonunda kullanılan atom saatleri gibi gelişmiş teknolojilerin oluşturulabileceği belirtiliyor.

Kaynak: BBC Bilim / Görsel Telif Hakkı: NASA (9 Mart 2017)


nötrino 10 Mart 2017 15:01

1 ek

NASA'nın Duyurduğu Yeni 7 Gezegene Dair Yeni Bilgiler Geldi!


Alıntıdaki Ek 62619
NASA bir süre önce 3'ü yaşanabilir 7 gezegenden oluşan TRAPPIST-1 yıldız sistemini bulduğunu duyurmuştu. Bu 7 gezegen hakkında yeni bilgiler gelmeye başladı. Elde edilen bilgilere göre 7 gezegende de suyun sıvı halinde bulunduğuna inanılıyor.

Araştırmacılar ayrıca her gezegenin bir atmosferi olduğunu düşünüyor. Bunlardan 3'ünün atmosferi yaşama elverişli. TRAPPIST-1'deki yedi gezegen de kendi sistemlerindeki Güneş'in etrafında dönüyor.

Bir başka bilgi de 7 gezegenin de birbirine çok yakın olması. Söz konusu gezegenlerin birbirlerine yakınlıkları Dünya ile Ay arasındaki mesafeden daha kısa.Sistemin Güneş'i turuncu ve kırmızı tonlarında bir renge sahip. Bu nedenle 7 gezegende de sürekli bir gün batımı görüntüsü mevcut. Güneş sistemi ile TRAPPIST-1 sistemi arasında 40 ışık yılı mesafe var. Şimdilik bilinenler bununla sınırlı. Yakında hizmete girecek James Webb Uzay Teleskobu Hubble'dan çok daha güçlü olması nedeniyle bize bu sistem hakkında daha detaylı bilgiler verebilecek.

Kaynak: CNN / BBC Bilim (9 Mart 2017)


nötrino 12 Mart 2017 12:53

1 ek

NASA’dan Guinness Rekoru!


Alıntıdaki Ek 62651
NASA tarafından yürütülen ve kısa adı MMS olan Dünya’nın manyetik atmosferiyle ilgili bir proje sırasında Guinness Rekoru kırıldı. Dünya’nın etrafında dönen MMS uyduları, yeryüzünün yaklaşık 70.000 kilometre üzerinde en yüksekte GPS sinyali kullanma rekoru kırdı.

MMS görevinde yer alan 4 uydu bir piramidin köşelerinde yer alıyor. Yeryüzüne en yakın konumdayken saatte yaklaşık 35.000 kilometre hızla hareket eden uydular, Güneş’in ve Dünya’nın manyetik alanları arasındaki etkileşim hakkında araştırmalar yapıyor. Uyduların hareketleri sırasında birbirlerine göre konumlarını koruması GPS yardımıyla mümkün oluyor. Önümüzdeki bahar aylarında MMS görevinde yeni bir aşamaya geçilecek. Dünya’nın manyetik atmosferinin başka bir bölgesini incelemeleri için daha yüksek irtifalara çıkarılması planlanan uyduların rekoru geliştirmesi bekleniyor.

Kaynak: Bilimgenç / TÜBİTAK


nötrino 16 Mart 2017 12:33

5 ek

NASA’nın Yeni Ötegezegen Keşfi Neden Önemli?


Alıntıdaki Ek 62746
Ötegezegenler Güneş sistemi dışındaki gezegenlerdir. Bilim insanları uzun yıllardır Güneş sisteminin dışında yaşama elverişli başka gezegenlerin olup olmadığını araştırıyor. Bu araştırmalar sırasında yıldızının etrafındaki yaşama elverişli bölgede hareket eden gezegenlere odaklanılıyor. Yaşama elverişli bölge, yıldızların etrafındaki bir yörünge aralığıdır. Bu bölgede hareket eden gezegenlerin yüzey sıcaklığı, suyun sıvı halde kalması için uygundur.

Keşfin Hikayesi!


Alıntıdaki Ek 62747
Gökbilimciler 2016 yılında Şili ve Fas’ta kurulu TRAPPIST teleskoplarıyla yaptıkları gözlemlere dayanarak, Dünya’dan 39 ışık yılı uzaklıktaki TRAPPIST-1 yıldızının etrafında hareket eden 3 gezegen keşfettiklerini açıklamışlardı. Bilim insanları daha sonra bu gök cisimlerini başka teleskoplarla izlemeye devam etti. NASA’nın Spitzer Uzay Teleskobu ile yapılan gözlemler şaşırtıcı başka bir sonucu açığa çıkardı. Bilim insanlarının tek bir gezegene ait olduğunu düşündüğü sinyaller, aslında birbirlerine çok yakın hareket eden 4 farklı gezegene aitti.

Alıntıdaki Ek 62748
Spitzer ile yapılan gözlemler sonucu ayrıca yörüngesi TRAPPIST-1 yıldızına daha uzak olan 7. gezegene ait izlere rastlandı. TRAPPIST-1 gezegenleri yıldıza olan uzaklıklarına göre sırasıyla TRAPPIST-1 b, c, d, e, f, g, h olarak isimlendirildi.Bilim insanları gözlemlerini, gezegenler yıldızın önünden geçerken TRAPPIST-1 yıldızının parlaklığında ortaya çıkan değişimleri ölçerek yaptı.

TRAPPIST-1 Sistemi, Güneş Sistemine Ne Kadar Benziyor?


Alıntıdaki Ek 62749
TRAPPIST-1 yıldızı, kütlesi Güneş’inkinin %8’i kadar olan ultrasoğuk sınıf bir yıldız. Ultrasoğuk yıldızların sıcaklığı, kütlesi ve parlaklığı çok düşüktür. Bu tür yıldızların yaşama elverişli bölgesi yıldıza çok yakındır. TRAPPIST-1 b, c, d, e, f ve g gezegenlerinin yörüngelerini tamamlama süreleri yani bir yılları 1,5 ile 12,3 gün arasında değişiyor. TRAPPIST-1 h’nin yörünge periyodunun ise 20 günden fazla olduğu öngörülüyor. Gezegenlerin kütleleri ise Dünya’nınkiyle benzer.

TRAPPIST-1 gezegenlerinden bazılarının yıldız etrafındaki yörüngesini tamamlama süresi ile kendi etrafındaki dönüşünü tamamlama süresi yaklaşık olarak aynı olabilir. Bu durumda Dünya’dan bakıldığında Ay’ın hep aynı yüzünün görülmesi gibi, bu gezegenlerin de hep aynı yüzü TRAPPIST-1 yıldızına dönük olacaktır. Spitzer Uzay Teleskobu’ndan elde edilen verilere göre yapılan yoğunluk hesaplamaları dikkate alındığında, TRAPPIST-1 gezegenlerinin kayaç yapısında olabileceği düşünülüyor. Bu özellikleriyle yeni keşfedilen ötegezegenler Dünya’yla benzerlik gösteriyor.

Alıntıdaki Ek 62750
Bu yedi gezegenin tamamı uygun atmosfer koşullarında sıvı halde suya sahip olabilir. Ancak gezegenlerden üçü tam olarak yaşama elverişli bölgede bulunuyor. Dünya’ya 39 ışık yılı uzaklıktaki TRAPPIST-1 sisteminin, astronomik ölçekte düşünüldüğünde, görece yakın olduğu söylenebilir. Bundan sonra cevap bekleyen soru ise bu gezegenlerde su bulunup bulunmadığı. 2018 yılında göreve başlaması planlanan James Webb Uzay Teleskobu’nun bu gezegenlerin atmosfer özelliklerinin (örneğin atmosfer sıcaklığı ve basıncı) ve atmosferlerinde bulunan moleküllerin (su, karbondioksit, metan, ozon) belirlenmesini sağlayabileceği düşünülüyor.

Kaynak: Nature / Görseller Telif Hakkı: NASA/JPL-Caltech (13 Mart 2017)


nötrino 18 Mart 2017 13:45

1 ek

NASA Gezegen X için Yardım Bekliyor!


NASA, internet kullanıcılarından “Backyard Worlds: Planet 9” projesi kapsamında Gezegen X'i bulmak için yardım istedi. 2006 yılında Plüton'un gezegen kategorisinden çıkarılması, Güneş sistemindeki gezegen sayısını 8'e düşürmüştü ancak son zamanlarda Gezegen X ismi verilen 9. gezegenin Plüton'un arkasında gizlendiğine dair teoriler ortaya atılıyor.

Alıntıdaki Ek 62814
NASA bu kapsamda Wise isimli teleskobun kaydettiği görüntüleri yayınlayacak ve internet sitesi üzerinden astronomların katkılarıyla da Gezegen X'i bulmaya çalışacak. Bu bağlamda NASA'ya yardım edecek olan astronomların yapması gereken ise verilen verilere bakarak hareket halindeki nesneleri saptamak ve NASA'ya iletmek. Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü'nde görevli bilim insanları Mike Brown ve Konstantin Batygin tarafından yapılan ölçüm ve analizlere göre, Gezegen X'in kütlesi Dünya'nın 10 katı kadar fazla. Bununla birlikte çapı da Dünya'dan 3 kat büyük.

Kaynak: NASA / Görsel Telif Hakkı: Caltech


nötrino 27 Mart 2017 13:13

NASA, Gezegenler Arası İletişime El Attı!


NASA, gezegenler arası iletişimimiz için verileri ışık sinyaline çeviren, yeni bir teknoloji üzerinde çalışıyor! Verileri yeryüzünde, uzak mesafelere aktarmak için yüksek kapasiteli fiber kablolardan faydalanıyoruz. Ancak günün birinde gezegenden gezegene dolaşan bir tür haline gelirsek, yeni iletişim tekniklerine ihtiyacımız olacak.

Uzayda fiber kabloları kullanamayacağımız açık, bu yüzden Nasa gezegenler arası iletişimi sağlayacak yeni bir iletişim sistemi geliştiriyor. Laser Communications Relay Demonstration (veya kısaca LCRD) adındaki bu teknoloji, verileri bir ışık sinyaline dönüştürüyor. Böylece veri, uzayda rahatça aktarılabiliyor. Işığın önüne çıkacak sis, bulut ve gezegenin kavisi gibi engeller bulunmadığından veri, kolayca iletiliyor. Bu sistemle ulaşılan veri hızı, radyo frekansını kullanan iletişim sistemlerinden 10-100 kat daha hızlı ve daha önemlisi, lazerli iletişim daha küçük ve hafif bir donanımla çalışıyor.

LCRD, 2013'teki bir uydu görevinde başarılı bir testten sonra Uluslararası Uzay İstasyonu'na 2021'de eklenecek. Böylece uydu, Kaliforniya ve Hawaii'deki istasyonlarla gigabit hızında iletişim kurabilecek. Nasa'nın teknolojinin ömrünü ve güvenilirliğini test etmesi birkaç yıl sürecek. LCRD yetkilisi Dave Israel, bu teknolojinin "uzay iletişiminde bir devrime neden olacağını" belirtiyor.

Kaynak: CHIP Online (24 Mart 2017)


nötrino 29 Mart 2017 15:46

NASA'nın Asteroid Misyonu!


NASA son zamanlarda asteroidler üzerinde çalışmalar yürütüyor. İlk olarak 2015’te Dawn görevi, asteroid kuşağındaki en büyük kaya olan Ceres’e ulaştı. Daha sonra, asteroid üzerinden toprak alıp Dünya’ya getirmesi için tasarlanan OSIRIS-Rex projesi planlandı. Şimdilerde ise uzay ajansı iki tane düşük bütçeli asteroid görevi planlandığını açıkladı. Lucy, Jüpiter etrafında sürüklenen Trojan asteroidine uçarken Psyche, metal bir asteroidi ziyaret eden ilk uzay aracı olacak. Program ayrıca, Dünya’ya yakın olan asteroidleri inceleyecek olan uzay teleskobu NEOCam’ın finansmanını da karşılayacak.

Asteroidler aslında Güneş sistemini temsil eden en iyi zaman kapsülleri. Donmuş ve el değmemiş olmaları sistemimizin kozmik başlangıcı ile ilgili ipuçları verebilir. Herkes bu görevlerin seçiminin yerinde ve harcanan paralara değecek olduğuna hemfikir, ancak bazı bilim insanları NASA’nın şu anda çeşitlilik oluşturacak yeni misyonlar için finansmanın yeterli olmadığı konusunda endişelere yol açıyorlar.

2018 yılında Kızıl Gezegen’deki sismolojiyi incelemek üzere başlatılacak Mars InSight projesi ve şu anda Ay’ı 3B olarak haritalandıran Ay Keşif Uydusu’nun da Keşif Programı’nda bulunan görevler arasında olduğunu belirtmek gerekiyor. NASA bir bütün olarak birçok görev yürütüyor. Önümüzdeki yıllarda tüm asteroidlerin incelenmesi zorlaşacağı gibi başka gezegenlerin atmosferini incelemek isteyen bilim insanlarına bütçe ayırmak da zorlaşacak. Dünya’nın kendi atmosferi üzerinde yapılan araştırmalar bile tehlikede olabilir.

Sınırlı bütçeye sahip NASA’nın, bir projeyi finanse etmek için verilen her kararın, başka bir projenin başarılı olamayacağı anlamına geldiği bu ortamda vermesi gereken bazı önemli kararlar var. NASA’nın Keşif Programı’na fon almak için başvuruda bulunan 28 proje arasından beşi (üçü asteroid görevi, ikisi Venüs projesi ile ilgili) yarı finale gitti.

Johns Hopkins’de gezegenlerle ilgili çalışmalar yapan ve Venüs’ün atmosferini incelemek için DAVINCI önerisini sunan bilim insanlarından biri olan Sarah Hörst’ün tweetine yanıt olarak birçok bilim insanının hayal kırıklığı yaşadığını ve NASA’nın seçimleri konusunda endişe duyduklarını dile getirdi. Güneş sistemi dışındaki gezegenlerin atmosferleri üzerine çalışmalar yapan Mark Marley, Popular Scıence'a ‘’NASA’nın Venüs projesini seçeceğinden emindim.’’ diye konuştu. Marley, NASA için çalışsa da görevleri seçim sürecinde yer almıyor ve NASA’nın görüşlerinin kendi düşüncelerini temsil etmediğini vurguluyor. “Bu kararı oldukça şaşırtıcı buldum.”

Marley, Venüs’e yapılacak bir yolculuğun ona diğer yıldızların etrafındaki dünyaları incelemede yardımcı olacağını belirtiyor. “Başka sistemlerdeki gezegenlerin ortamlarını anlamaya çalışıyorsanız öncelikle kendi Venüs’ümüzü elimizden geldiği kadar anlamamız gerekir. Diğer sistemlerdeki gezegenlerden verileri almak çok zor ve Güneş sisteminden elde edebileceğinizden daha düşük kalitede.” NASA’da gezegen bilimi direktörü Jim Green telekonferans üzerinden Venüs önerisinin, NASA’nın her projedeki bilim hedefleri, risk ve maliyeti üzerine kurulu olan değerlendirmelerinden yüksek puan alamadığını söyledi.

2017’de NASA, yeni bir New Frontiers projesi (Güneş sistemindeki gezegenlerin birkaçını araştırmak amacıyla NASA tarafından yürütülen bir dizi uzay keşif projesi) seçecek ve Venüs’e atmosferik sonda ve arazi aracı gönderimi, uzay ajansının önceliklerinden biri. New Frontiers projeleri genellikle Keşif Programı’ndan daha büyük bir bütçeye sahip olurlar, bu yüzden Venüs meraklıları için tüm umut kaybolmamış gibi görünüyor. Ancak NASA diğer şeylerin yanı sıra, Satürn’ün atmosferi ve Ay’ın güney kutbu arazisi keşif projelerine öncelik istiyor.

Kaynak: Popular Scıence


nötrino 30 Mart 2017 11:44

1 ek

NASA, Yeni Kütüphanesini Kullanıma Açtı!


Alıntıdaki Ek 63111
NASA şimdiye kadar bünyesinde bulunan fotoğraf, video ve sesleri ortak bir kütüphanede birleştirdi. Uzay dairesi yeni kütüphanesini kullanıma açtı. Arşivinde biriktirdiği fotoğraf, video ve ses kayıtlarını dijital bir kütüphanede birleştiren ve yeni kütüphanesini kullanıma açan NASA, hem uzaya hem de Dünya'ya ilişkin birbirinden güzel binlerce fotoğrafı paylaştı.Kütüphanede güncel olaylarla birlikte tarihe ışık tutacak anılara da yer veriliyor. NASA'nın kütüphanesine images.nasa.gov'dan ulaşılabilir.

Kaynak: Ntv Bilim / Görsel Telif Hakkı: NASA Kütüphanesi (29 Mart 2017)


nötrino 31 Mart 2017 11:25

NASA, Peru'da Mars'a Yakın Koşullarda Patates Yetiştirdi!


ABD Uzay ve Havacılık Dairesi (NASA) ile Perulu bilim insanlarının başkent Lima'da ortaklaşa yürüttüğü çalışmada, Pampas de la Joya çölünden alınan kumda filizlenen bitki ilk ürününü verdi.Mars'taki ortamın sağlanması için simülatörde sıfırın altında hava sıcaklığı, yüksek karbonmonoksit derişimi, 6 bin metre yüksekliktekine eşdeğer hava basıncı ve Kızıl Gezegen'deki gece ile gündüze benzeyen ışık sistemi gibi koşullar oluşturuldu.

Araştırmacılar, çölden getirdikleri 700 kilogram toprağa 65 çeşit patates ekti ancak bunlardan sadece dördü filizlendi. Daha sonra toprağın yerine kırma taş ve besin eriyiği konularak en dayanıklı patates türlerinden biri ekildi. Simülatöre yerleştirilen kameralar sayesinde, tomurcuk filizlenmesi ve yaprakların açması görüntülendi. Sürecin sonunda patates yetişti.

Donma Noktasına Yakın Hava Koşullarına Karşı Dayanıklı!


Peru Mühendislik ve Teknoloji Üniversitesi'nden astrobiyolog Julio Valdivia, çalışmanın dünyada patates yetiştirilemeyen alanlarda patatesin dayanıklı olması açısından da önemli olduğunu söyledi. Valdivia, "süper patateslerin" yüksek oranda karbondioksit bulunan ve donma noktasına yakın hava koşullarına karşı dayanıklı olduğunu ifade etti. Peru ile komşuları Bolivya ve Ekvador'da soğuk ve çorak arazilerde bile 4 binden fazla çeşit patates yetişiyor.

Kaynak: AA Bilim Teknoloji (30 Mart 2017)


nötrino 1 Nisan 2017 12:07

1 ek

NASA Mars'ın Keşfi için Ay'a İstasyon Kuracak!


Alıntıdaki Ek 63165
NASA, Ay'ın yörüngesine mini bir istasyon inşa ederek bu tesisi bir 'pit-stop' gibi kullanmayı planlıyor.Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi'nin (NASA) Güneş sistemini keşfetmek adına yürüttüğü onlarca planı var. Ancak NASA'nın en dikkat çeken projesi kuşkusuz Mars misyonu. İstasyonun Mars uçuşları için bir 'pit-stop' gibi işlev göreceği gelen ilk bilgiler arasında.

NASA'dan konuyla ilgili yapılan yazılı açıklamada istasyonun yapımı için özel şirketlerin katkısının da alınacağı belirtiliyor.Aynı açıklamada istasyonun Ay'a yapılacak ziyaretlerin dışında daha uzak hedefler için bir durak olarak kullanılabileceğinin altı çiziliyor. NASA' bu istasyonu uzay misyonlarının merkezi haline getirmeyi planlıyor. Zira NASA'nın 'Deep Space Transport Spacecraft' projesi, bu istasyonda birden fazla kez kullanılabilen bir uzay aracının bulunmasını ön görüyor.

Gezegenimizden Ay'ın yörüngesindeki istasyona gelen astronotların bu araçla Mars'a yolculuk yapıp aynı araçla geri dönmesi hedefleniyor. Şimdiye kadar fırlattığı hiçbir roketi ikinci kez kullanmayan ve 2011 yılından itibaren bu konuda çalışmalar yapan SpaceX, kritik bir uzay uçuşuna dün yaptığı test ile imza attı. Firma, "SES-10" haberleşme uydusunu taşıyan ve daha önce kullanılan Falcon 9 roketlerinden birini, ABD Uzay ve Havacılık Dairesi'nin (NASA) Florida'daki Kennedy Uzay Merkezi'nden yörüngesine gönderdi. Bu NASA'nın birden fazla kullanılabilen uzay araçları projesi için atılan ilk adım olarak da yorumlanıyor.

Kaynak: Ntv Bilim (31 Mart 2017)


nötrino 1 Nisan 2017 19:40

2 ek

NASA’nın İlk Metal Asteroid Misyonu: Psyche!


Asteroidler Güneş sistemindeki son keşfedilmemiş alanlardandır. NASA bu alandaki bazı boşlukları doldurmak üzere, yeni tür asteroidleri ziyarete yönelik, 2030’lara uzanan iki misyon duyurusu yaptı. 2023’de yola çıkacak olan Psyche isimli uzay aracı, daha önce üzerinde çalışılan çamur, buz ve kayadan oluşan toplardan farklı bir asteroidi keşfetmek için Mars ile Jüpiter arasındaki asteroid kuşağının içine dalacak. “16 Psyche” bir metal devi; çapı 209 kilometre, demir ve nikelden oluştuğu sanılıyor.

Alıntıdaki Ek 63178
16 Psyche, bir gezegen embriyosundan, başka bir deyişle Mars büyüklüğünde bir bebek Dünya'dan arta kalan çekirdek olabilir. Şiddetli çarpışmaların kayalık dış katmanları patlatıp geriye Dünya’nın metalik çekirdeğine çok benzer bir asteroid bırakmış olabileceği düşünülüyor. Psyche ekibi bu asteroidi inceleyerek, gezegenlerin nasıl oluştuğuna ve nasıl çekirdek, manto ve kabuk katmanlarına ayrıldığına dair daha fazla bilgi edinmeyi umuyor.

Psyche Araştırma Şefi Lindy Elkins-Tanton “bu, kaya ya da buz değil metalden yapılmış yeni bir Dünya türünü araştırma fırsatı” diyor ve ekliyor: “16 Psyche bu özelliğe sahip olduğu bilinen, Güneş sistemindeki tek uzay nesnesi, bizimki de bir çekirdeği insanların ziyaret etmesinin mevcut tek yolu.” Eğer planlandığı tarihte fırlatılırsa, uzay aracı 16 Psyche’ye 2030’da ulaşacak ve bu devasa metal parçasını 20 ay boyunca inceleyecek.

Alıntıdaki Ek 63179
Psyche-16 üzerinde uçan Psyche uzay aracına ait animasyon.

Lucy diye isimlendirilen bir başka misyon, Jüpiter yörüngesindeki Truva asteroidleri keşfetmek üzere Ekim 2021’de fırlatılacak. “Truvalar dış gezegenleri oluşturan en eski materyallerin kalıntıları oldukları için, Güneş sisteminin tarihçesini çözmemize yarayacak hayati ipuçları taşırlar” diyor Harold Levison, Lucy misyonu ekibinin baş araştırmacısı. Söylediğine göre “Lucy, adını aldığı insan fosili gibi, bizim köklerimizi anlamamız konusunda devrime neden olacak.”Her iki misyon da NASA standartlarına göre hesaplı; maliyetleri en çok 450 milyon $ civarında.

Kaynak: Popular Scıence


nötrino 3 Nisan 2017 10:46

1 ek

NASA'dan Çığır Açacak 'Güneş' Planı!


Alıntıdaki Ek 63224
NASA, Güneş'i lens olarak kullanmanın planlarını yapıyor. Peki bu plan gerçek olursa, Uzay araştırmalarında neler değişecek? NASA astronomları uzayın daha derinlerine bakarken, giderek daha büyük ve daha güçlü teleskoplara ihtiyaç duyuyor. Bu yüzden de Jet Propulsion Laboratory'den bir araştırma ekibi, yıldız sistemimizdeki en büyük nesne olan Güneş'i bir kozmik büyüteç olarak kullanmayı önerdi.

Einstein'ın Görelilik Teorisi'ne göre büyük nesneler çevrelerindeki alanı büküyor ve bu alan içerisinde ilerleyen her nesnenin yolunu eğiyor. Yolu değişen şeylerin arasında ışık da bulunuyor ve doğru şartlar altında bu durum, arkasında kalan alan için bir büyüteç etkisi oluşturabiliyor. Bu durum, yer çekimi lensi olarak biliniyor ve astronomlar, yıllardır bu özelliği kullanarak teleskopların yeteneklerini artırmaktaydı. Dış gezegen Kepler 452b bu şekilde keşfedildi ve bu gezegen binlerce ışık yılı uzaklıkta bulunuyor.

Ancak bu planın bazı teknik sorunları da yok değil. NASA'nın Planetary Science Vision 2050 atölyesinde JPL ekibi tarafından yapılan sunuma göre bu yöntemin çalışması için görüş nesnelerinin (teleskopların) ışığı düzgün odaklayabilmek için Güneş'ten 550 AU uzaklıkta yer almaları gerekiyor. 1 AU uzaklığı, Güneş ile Dünya arasındaki mesafeye denk gelmekte ve 550 AU uzaklığı da yıldızlar arası uzay içerisinde bir noktaya denk geliyor. Karşılaştırma amacıyla belirtmek için Voyager 1 şu anda Dünya'dan 137 AU uzaklıkta ve bu küçük uzay aracının bu noktaya ulaşması 40 yıl sürdü.

Ayrıca Dünya'nın yörüngesi ile ilgili de bir sorun söz konusu. Gezegenin Güneş ve görüş cihazlarına göre konumuna göre belirli yıldızları veya bölgeleri inceleme yeteneği oldukça sınırlı olabilir. Ancak bütün bu zorluklara rağmen, sistemin geri dönüşü oldukça karlı görünüyor. Şu anda bir dış gezegeni yıldızından ayırmakta zorlanmaktayız. Örneğin bu haftanın başlarında sunulan TRAPPIST-1 görüntüleri, genel olarak sadece küçük bir piksel grubundan oluşmaktaydı. Ancak Güneş'in kendisinin bir lens olarak kullanılması ile gezegenlerin kendilerini görme imkanımız olabilir.

Son olarak büyütme oranı da şu andakine göre ciddi bir şekilde iyileşiyor. Sadece birkaç piksel görüntü almaktansa 100 ışık yılı uzaklıktan 1000x1000 piksel görüntülere - gezegen yüzeyinin 10 kilometre kare büyüklüğündeki bir alanı - ulaşabiliriz. Hubble, bu görüntü kalitesine Mars'a bakarken bile ulaşamıyor. Bu büyütme yeteneği de gezegenlerin atmosferlerinin kimyasal yapısını belirleme yeteneğimizi ciddi bir şekilde artıracaktır.

Kaynak: JPL


nötrino 9 Nisan 2017 14:36

1 ek

NASA'nın Zipline Projesi!


Alıntıdaki Ek 63408
Uzay araçlarının kalkışı sırasında, bazı zamanlar meydana gelen aksaklıklar nedeniyle Boeing ve SpaceX, astronotların bu esnada roketten güvenli bir şekilde ayrılmalarını sağlamak adına ortak bir çözümle uçuş platformu için NASA'nın yönlendirmesiyle zipline sistemini geliştirdiler.

Roketlerin fırlatma anında bir sorun oluştuğunda astronotların ilgili ortamdan güvenli bir şekilde ayrılabilmeleri mümkün olmuyor, bunun için yeterli süre de yok zaten. Bu bağlamda söz konusu yöntemle astronotlara fırlatma platformunun tepesinde bulunan bir halatla hızlı bir şekilde çıkış imkanı sunuluyor.

Kalkış anında ise ısı ve titreşim seviyesinin yüksek olması nedeniyle platforma tırmanılarak çıkılıyor. Zipline sistemi ile astronotlar fırlatma bölgesinden bağımsız bir yere taşınmış oluyor.

Kaynak: Ntv Bilim / Spacenews (6 Nisan 2017)


nötrino 10 Nisan 2017 20:25

NASA'nın, Saniyenin Milyarda Birini Ölçen Saat Projesi!


NASA mühendislerinin Ice, Cloud and Land Elevation Satellite-2 (Buz, Bulut ve Kara Rakım Uydusu-2) veya ICESat-2'yi tasarladıklarında karşılaştıkları problem saniyenin binde biri gibi hızlarda gerçekleşen olayları zamanlamak, ölçebilmek. Söz konusu uzay aracı, buzullar, buz örtüleri, deniz buzu, ormanlar ve bulutlar gibi Dünya yüzeyinde bulunan çeşitli faktörlerin yüksekliğini ölçmek üzere tasarlandı. Ölçümlerin doğru alınabilmesi için Advanced Topographic Laser Altimeter System (ATLAS) adı verilen bir araç ile altı yeşil lazer ışını kullanılıyor. Dünya yüzeyine fırlatılan lazerler, yansıyıp, geri dönüyorlar. Bu işlemin süresi de lazerin yansıdığı yüzeyin yüksekliğine göre değişiyor. Ancak problem de tam olarak bu noktada oluşuyor.

Bilim adamları çözüm için, saniyenin milyarda birine kadar doğru bir şekilde zamanı ölçebilen çok iyi bir saat geliştirdiler. Geliştirilen saat, lazerin birkaç fotonunun sinyal algılayıcısına gönderilmesi ile çalışmaya başlıyor ve cihaz, uydu kaydına uzayda tam olarak nerede olduğunu söylüyor,bu bilgi ve beraberinde yerin yüksekliği hakkında daha önceden var olan bilgi ile ışınların tahminen ne zaman geri dönmesi gerektiğini de belirtiyor. Örneğin Himalayalar üzerine gönderilen bir ışının, Hollanda'ya gönderilen bir ışından çok daha hızlı bir şekilde geri dönmesi gerekiyor.

Sinyal geri döndüğünde, tüm fotonların ayrıldığı, lazerin yeşili ile tamamen eşleşmeyen bir filtreden geçiyor. Sonrasında filtreden geçiş yapan yeşil fotonlar sayılıyor ve geri dönmeleri için geçen zaman çok kararlı bir osilatör (saniyede 100 milyon kez "tikleyen" küçük bir kristal) yardımıyla ölçülüyor. Foton sayıcıların üzerindeki elektronikler ile "tikler" daha da küçük parçalara bölünüyor ve yüzlerce piko-saniyelik bir doğruluk elde edilmiş oluyor. İlgili sürecin saniyede yüzlerce defa uygulanması ve aynı arazinin çok kez ölçülmesi ile de hedef arazinin tam olarak nasıl bir yer olduğu inanılmaz bir doğruluk oranı ile ölçülebiliyor.

Kaynak: Bilimnet (7 Nisan 2017)


nötrino 12 Nisan 2017 21:37

1 ek

NASA, Yeni Keşifleri ile İlgili Bir Basın Toplantısı Düzenleyecek!


NASA'nın yeni keşifleriyle ilgili 13 Nisan'da düzenlemeyi düşündüğü toplantının asıl konusunu Europa ile ilgili araştırmalar oluşturacak. Açıklama yapacak olan NASA ekibi içerisinde Cassini projesini yürüten ekipten birkaç araştırmacı da yer alacak. NASA'nın ilgili toplantının Dünya dışı okyanus araştırmaları odaklı olacağı yönünde açıklama yapması, kilit noktanın Jüpiter'e en yakın 6. uydu olan Europa ile ilgili son araştırmalar olabileceğini düşündürüyor.

Europa'nın Yapısı ve Europa'da Yaşam Olasılığı!


Alıntıdaki Ek 63510
Europa'nın çekirdeği Jüpiter'in çekim etkisinde ve sıcak bir niteliğe sahip. Europa'nın yüzeyinde bulunan buz çatlakların, yer altı okyanusunun baskısı sonucunda, buz yüzeyindeki hareketlilik nedeniyle oluştuğu düşünülüyor. Buz altında bulunabilecek okyanuslar Europa'da yaşamı destekleyecek kadar enerji olabileceğine dair güçlü bir kanıt. Bilim insanlarına göreyse Europa, Güneş sistemi içerisinde yaşam potansiyeline sahip en uygun yer.

Kaynak: Ntv Bilim / Science (12 Nisan 2017)


nötrino 14 Nisan 2017 21:06

1 ek

NASA, Hubble ile Yeni Bir Galaksi Keşfetti!


Alıntıdaki Ek 63552
NASA, Başak Takımyıldızı'nda yer alan ve NGC 4536 adı verilen bir yıldız yağmuru galaksisi keşfetti. İlgili galaksinin yüksek çözünürlüklü görüntüsü, NASA tarafından kendi sitesinde yayınlandı. Hubble tarafından, WFC3 adlı geniş alan kamerası ile alınan görsellerde özellikle yıldız oluşum bölgelerindeki yoğunluk dikkat çekti.

Yıldız yağmuru niteliği taşıyan galaksilerde, yüksek hızlarda gaz tüketen yıldız oluşum bölgeleri bulunduğu bildirildi. NASA'dan araştırmacılar, ilgili türden galaksilerin oluşumunda galaksi çarpışmaları, herhangi bir nedenle gaz yoğunlaşması ve dar bir kesitte büyük oranda gazın varlığı gibi kriterlerin etkili olabileceğini belirtti.

Kaynak: Science / AA Bilim Teknoloji / Görsel Telif Hakkı: NASA (14 Nisan 2017)


nötrino 21 Nisan 2017 19:01

2 ek

NASA Ortaklığı ile ISS'den 4K Çözünürlüğünde Canlı Yayın!


Alıntıdaki Ek 63652
NASA ve bulut bilişim servisi Amazon Web Services, uzaydan ilk kez 4K çözünürlüğünde canlı yayın yapmak için bir proje başlattıklarını duyurdu. 26 Nisan tarihinde ve Türkiye saati ile 20:30'da gerçekleştirilecek olan yayın için Amazon Web Services'in sunacağı teknolojilerden faydalanılacak.

İlgili yayın uzaydan yapılacak ilk 4K canlı yayın olma özelliğini taşıyor. Canlı yayın akabinde ise NASA'nın sunum projesini kendi sitesi üzerinden kullanıcılarla paylaşacağı belirtildi.

Kaynak: Science / AA Bilim Teknoloji (17 Nisan 2017)


nötrino 22 Nisan 2017 11:02

1 ek

Zorlu Uzay Misyonları için NASA Çalışanları Uzay Kumaşı Üretti!


Alıntıdaki Ek 63672
Bir yandan Dünya dışında yaşama uygun gezegenler ile ilgili incelemelerde bulunan Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), bir yandan da zorlu misyonlar içeren uzay çalışmaları doğrultusunda 3D nitelikli metalik uzay kumaşı üretti.

NASA tarafından, ortam koşullarına uyumlu olduğu belirtilen ilgili uzay kumaşının şu an için prototip aşamasında olduğu bildirildi. Ayrıca üretilen malzemenin yansıtma özelliğine sahip, gerilme kuvveti ve pasif ısı üretecek kapasitede olduğu belirtiliyor. Bu çalışmalardan sonra NASA'nın ilk zorlu misyonunu ise 2018 yılında yapılacak olan test çalışmasının ardından insanlı Mars projesi oluşturuyor.


Kaynak: Science / Ntv Bilim (20 Nisan 2017)


nötrino 22 Nisan 2017 12:26

1 ek

NASA'nın Cüce Gezegen İncelemeleri!


Alıntıdaki Ek 63689
NASA, Dawn uzay aracını kullanarak yaptığı araştırma ve incelemeler sonucunda cüce gezegen Ceres'te belirgin toprak kaymaları belirledi. İlgili araştırma sonucunun söz konusu cüce gezegende buz olabileceğine dair güçlü bir kanıt niteliği taşıdığı belirtiliyor. Ayrıca cüce gezegen Ceres'te görülen toprak kaymalarının Dünya'daki toprak kaymalarına benzediği gözlendi. Araştırma sonucunda tespit edilen toprak kaymalarının ise 3 türe ayrıldığı belirtildi.

Tespit Edilen Toprak Kaymaları ve Özellikleri!

  • Büyük bir bölümü halka biçiminde olup, uçlara doğru kalın bir nitelik gösteren ve üst enlemlerde rastlanan Tip 1 adı verilen kayma, Dünya'da kutuplarda yer alan kaya buzulları ile buzla kaplı topraklara benziyor.
  • Çöküntü özelliği gösteren ve orta enlemlerde yer alan Tip 2 adı verilen kayma, Dünya'da çığ düşmesi sonucu oluşan çöküntülere benziyor.
  • Büyük çapta kraterlerin bulunduğu aşağı enlemlerde görülen Tip 3 adı verilen kayma ise Dünya'da belli miktar buzun çarpışarak erimesi sonucu ortaya çıkmış bir oluşuma benziyor.
NASA çalışanları tarafından yapılan bilimsel incelemeler sonucunda kayma dağılımı doğrultusunda cüce gezegenin özellikle üst enlemlerinin büyük ölçüde buz içerebileceği tespit edildi.

Kaynak: Nature Geoscience / AA Bilim Teknoloji / Görsel Telif Hakkı: NASA (20 Nisan 2017)


nötrino 2 Mayıs 2017 15:34

1 ek

NASA'dan Özel Balon Projesi!


Alıntıdaki Ek 63857
NASA, Dünya atmosferine giren yüksek enerjili kozmik parçacıkları tespit etmek amacıyla uzaya bir balon gönderdi. İlgili bilimsel çalışmanın 100 gün süreceği ve projede yer alan veri toplayıcı balonun deniz seviyesinden 34 kilometre yükseğe çıkacağı belirtildi. Yeni Zelanda'dan gönderilen özel balonda ayrıca Çanakkale Savaşı'nda ölenlerin anısına kırmızı bir gelincik bulunuyor. Çok önceden gönderilmesi planlanan fakat olumsuz hava koşulları nedeni ile uzaya gönderilemeyen balonun bir stadyum kadar büyük olduğu ve Dünya çevresinde 3 kez turlayacağı bildirildi.

Kaynak: Ntv Bilim / Science (26 Nisan 2017)


nötrino 4 Mayıs 2017 11:47

1 ek

NASA Araştırmacıları Mars'ta Kullanılabilecek Tuğla Geliştirdi!


Alıntıdaki Ek 63887
Mars gezegeninde bir koloni kurmak için çalışmalar yürüten Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), ilk misyonu olan Mars için tuğla geliştirdi. San Diego Üniversitesi'nde gerçekleştirilen çalışmada geliştirilen tuğlanın çelikle desteklenmiş betondan daha dayanıklı olduğu belirtildi. NASA araştırmacıları tarafından başlangıçta Mars toprağı baz alınarak yapılan tuğla simülasyonunda yüksek basınç olasılığında polimer yapılı maddelere gerek olmadığı keşfedildi.

Kaynak: Ntv Bilim / Science (28 Nisan 2017)


nötrino 5 Mayıs 2017 12:15

NASA, Türkiye'de Deprem Tahmin Yer İstasyonu Kuracak!


NASA uzmanları tarafından kurulan GeoCosmo Bilim ve Araştırma Merkezi'nin başkanlığını yapan ve bulutları inceleyerek deprem tahminlerinde bulunan Ronald Karel, Dokuz Eylül Üniversitesi Kampüsü'nde 'Deprem Tahmin Yer İstasyonu' kurulacağını bildirdi. İlgili projenin hava durumuna benzer deprem haritalarına zemin hazırlayacağı belirtildi.

GeoCosmo Bilim Araştırma Merkezi'nin kurucuları arasında yer alan ve bu merkezin Küresel Deprem Tahmin Projesi'nin Doğu Avrupa ve Asya Bölgesi başkanı seçilen Karel, Güneybatı Ege ve Akdeniz, Güneydoğu Anadolu Bölgesi üzerinde kurulacak olan deprem analiz istasyonlarının NASA uyduları ile birlikte hareket ederek yer altındaki değişik çaptaki deprem ön sinyallerinin uydu ve çeşitli yer aletleri tarafından bilgisayara kaydedileceğini ve bu çalışmanın Deprem Tahmin Sistemi (Global Earthquake Forecast System) Projesi içerisinde bulunduğunu belirtti.

Deprem olgusunun sadece litosferde meydana gelen olaylarla sınırlı kalmayacağını belirten Karel, GeoCosmo ile jeofizik, meteoroloji, oşinografi, atmosfer fiziği, kimyasal olaylar incelenerek deprem tahminlerinin çok önceden yapılabileceğini kaydetti. Türkiye'nin de aralarında bulunduğu 34 ülkede kurulacak istasyonlardan elde edilen verilerle depremin önceden tahmin edilebileceği ve deprem olasılığı yüksek haritalar oluşturularak söz konusu bilgilerin NASA'ya sunulacağı bildirildi.

Projenin, Dünya Meteoroloji Organizasyonu, UNESCO, American Geophysical Union, NOAA, American Weather Bureau, BBC World, Daily Telegraph ve USGS başta olmak üzere birçok bilim adamı, basın mensubu ve akademisyenlerin ilgi odağında bulunduğunu söyleyen Karel, yapılması düşünülen büyük araştırma ile deprem mekanizması kapsamında yer alacak olan deprem ön sinyallerinin zamanı, yeri ve kuvvetiyle tahmin edilebilmesinin amaçlandığını belirtti.

'İyonize Bulutlar' adlı 85 sayfalık araştırmasının NASA tarafından kabul edildiğini ve ilgili projeye dair çalışmaların bu araştırma doğrultusunda başladığını vurgulayan Karel, çalışmanın test aşamasında olduğunu, NASA'nın Agua ve Terra uyduları öncelikli olmak üzere birçok uydudan elde edilecek verilerden yararlanılacağını ve bu bilgilerin yeri gelince yayınlanacağını bildirdi.

Kaynak: Ntv Bilim / Science (2 Mayıs 2017)


nötrino 7 Mayıs 2017 20:56

NASA'nın Geleceğe Dönük Uzay Projeleri!


NASA'ya ait Innovative Advanced Concepts programı geleceğe dönük projelere fon sağlayan bir program.Bu bağlamda NASA yatırım yaptığı bazı uzay projelerini açıkladı. Aralarında asteroid fırlatan robot projesi (soft bot) gibi enteresan bir projenin de yer aldığı NASA projelerinden bazıları;
  • Mars Keşif Balonları:

    Mars'ın atmosferinin ince olması gezegenin yüzeyinde zorlu bir uçuşa neden oluyor. Bu bağlamda NASA zeplin benzeri vakumlu hava araçları tasarlamış. Bu araçlar keşif araçlarının ulaşamadığı yerlere bile ulaşabilme niteliği taşıyor.
  • Mach Effect Fenomeni:

    NASA yıldızlar arası uçuşları mümkün kılmak için Mach Effect adı verilen fenomeni kullanmayı düşünüyor.Böylece yıldızlar arası yolculukların çok daha kısa bir sürede gerçekleşmesi mümkün olabilir.
  • Lazer Gücüyle Uçuş:

    NASA bu pojeyle uzay aracını lazerle itmek yerine lazeri araca tutarak ışığı elektriğe dönüştürmeyi ve ardından iyonlu itiş sistemine aktarmayı planlıyor.
  • Yer Çekimi:

    Uzayda yer çekimi olmadığı için NASA, periyodik olarak 180 derece dönebilen turbolift ile uzayda aşağı doğru bir çekim oluşturmayı düşünüyor.
  • Yıldız Yankıları:

    Yıldızların yoğunluklarındaki değişimler dalgalanma durumunda yakın konumdaki gezegenlerde bir yankı etkisi oluşturuyor. NASA bu veriler doğrultusunda sistem dışı gezegenlerin görüntülerini üretmeyi planlıyor.
  • Plüton'a Hızlı Tur:

    Bu proje direkt-füzyon yoluyla kısa sürede Plüton'un yüzeyine dokunabilecek bir konsept içeriyor.
  • Venüs Üzerinde Uçuş:

    Çok sıcak olması ve zehirli gazları barındırması nedeniyle yeterince araştırılamayan Venüs atmosferinin incelenebilmesi için NASA balon tabanlı bir modül tasarlıyor.
  • Solar Sörf:

    Bu projeyle NASA, ışığı büyük bir oranda yansıtan özel kaplamalı diğer araçlardan Güneş'e çok daha fazla yaklaşabilecek özel bir uzay gemisi tasarlıyor.
Kaynak: CHIP Bilim Teknoloji / Science (6 Mayıs 2017)


nötrino 9 Mayıs 2017 22:37

NASA, Bilgisayarı için Eski Kodları Optimize Edecek Geliştiriciler Arıyor!


NASA, kompleks sıvı dinamiklerini modelleyip, yeni nesil deneysel uçaklar tasarlayan araştırma laboratuvarı için yazılım hızını artırmak amacıyla Yüksek Performanslı Hızlı Bilişim Yarışması (HPFCC) düzenlemeyi düşünüyor. Bu proje ile NASA, kendi yazılımlarını olduğundan hızlı çalıştırmayı başarabilecek yetenekli geliştiriciler bulmayı hedefliyor.

NASA'nın 246.048 çekirdeğe sahip NVIDIA bilgisayarı için düşündüğü 3 aşamadan oluşan projenin ilk aşamasında NASA çalışanları tarafından FUN3D yazılımı kullanılarak bilişimsel akışkan dinamik modelleri oluşturulacak ve fiziksel model öncesi potansiyel uçak tasarımları analiz edilecek. Bu misyondan sonra Pleiades donanımında, Fortran'da yazılan eski FUN3D yazılım kodları indirilip ilgili sistemin hesaplama süresini kısaltıcı hack yöntemleri araştırılacak. FUN3D yazılımı ABD tarafından yazılan bir yazılım olduğu için proje sadece ABD geliştiricilerine açık olacak.

Kaynak: Bilimnet (8 Mayıs 2017)


nötrino 12 Mayıs 2017 21:06

1 ek

NASA, Mars Projesi için Özel Araç Üretti!


Alıntıdaki Ek 64028
İlk misyonu olan Mars'a koloni kurma bağlamında araştırma geliştirme projelerini sürdüren NASA, bu görevde kullanılmak üzere özel bir araç tasarladı. 6 tekerlek ile bir elektrikli motora sahip olan ve Mars yüzeyinde çalışmalarda bulunması için tasarlanan araç Batman filminde yer alan 'Batmobile' benzetiliyor. 2016'da tasarlanarak NASA'nın yakın takibine giren aracın uzun süreli Mars araçlarına kaynaklık etmesi ve Mars projesinde kapsamlı bir şekilde kulanılması düşünülüyor.

Kaynak: Ntv Bilim / Science / Görsel Telif Hakkı: NASA (12 Mayıs 2017)


nötrino 14 Mayıs 2017 11:10

1 ek

NASA, Hubble Uzay Teleskobu ile İkiz Galaksi Görüntüledi!


Alıntıdaki Ek 64034
Dünya'dan 500 milyon ışık yılı ötede bulunan Tavşan (Lepus) Takımyıldızı'nda NASA'ya ait Hubble ile birbirine çok yaklaşan ikiz galaksi görüntülendi. NASA tarafından "IRAS 06076-2139" adı verilen galaktik oluşumun yüksek çözünürlüklü net görüntüsü NASA'nın kendi sitesinde yayınlandı.

İkiz galaksilerin saatte 2 milyon km hızla birbirine yakınlaşarak hareket ettikleri ve teğet noktasında Hubble'ın odağına girerek gözlendikleri bildirildi. Araştırmacılar galaksilere dair bu tür yakın geçişlerin iki galaksiden birinin diğerini yutması, galaksi çarpışmasının yaşanması ve iki galaksiden birinin bu şekilde yok olması, yakınlaşan galaksilerden birinin diğerinin alanını işgal etmesiyle sonuçlanabileceğini belirtiyor.

'IRAS 06076-2139' adı verilen galaktik olayda ise ikiz galaksilerin birbirine çok yaklaşmalarına rağmen birbirinin bütünlüğünü bozacak şekilde olası bir değişim yaşanmayacağını belirten bilim insanları ilgili galaksilerin kütle çekimi nedeniyle iç yapılarında görülebilecek bariz bir değişimin kaçınılmaz olduğunu bildirdi.

Kaynak: AA Bilim Teknoloji / Science / Görsel Telif Hakkı: NASA ( 13 Mayıs 2017)


nötrino 30 Mayıs 2017 20:53

1 ek

NASA, Güneş Koronasına Uzay Aracı Gönderecek!


Alıntıdaki Ek 64169
NASA, Güneş atmosferinin nasıl ısındığına dair detaylı veriler elde etmek amacıyla Solar Probe Plus adlı bir uzay aracını Güneş'in taç küresine (korona) göndermeyi planlıyor. Bilim insanları, elektron, proton ve alfa parçacıklarını içeren Güneş rüzgarlarının kaynağı olarak bilinen ve sıcaklığın yüzbinlerce derece yüksek olduğu ilgili Güneş katmanındaki sıcaklığın, neden Güneş'in iç kesimlerinden daha fazla olduğu üzerinde yoğun çalışmalar yürütüyor.

31 Mayıs'ta düzenleyeceği basın toplantısı öncesinde Solar Probe Plus adlı uzay aracının şimdiye kadar hiçbir uzay aracının yakınlaşamadığı bir derecede Güneş yüzeyine yaklaşacağını, yaklaşık 6,4 milyon km uzaklıkta bir yörüngede konuşlanacağını belirten NASA, 1400 derece sıcaklığın etkisinde kalacağı düşünülen söz konusu uzay aracının 11,5 cm kalınlığında karbon bileşimli bir ısı kalkanı olduğunu ve Güneş atmosferi yanında yıldızlarla ilgili genel araştırmalarda bulunacağını bildirdi. Araştırma sonucu elde edilecek verilerin, uzaydaki atmosfer olayları, uydular ve Dünya üzerindeki yaşamın bundan nasıl etkilendiği hakkında daha detaylı bilgiler sunması bekleniyor.

Kaynak: BBC Bilim / Science / Görsel Telif Hakkı: NASA (30 Mayıs 2017)


nötrino 1 Haziran 2017 21:44

1 ek

NASA,'Solar Probe Plus' Adlı Güneş Keşif Aracının Adını Değiştirdi!


Alıntıdaki Ek 64211
2018'de uzaya gönderilmesi planlanan Güneş koronasını inceleyecek olan keşif aracına NASA tarafından 90 yaşındaki Eugene Parker adlı bir astrofizikçinin adı verildi. Düzenlenen basın toplantısında NASA'nın, ilk defa uzay keşif aracına yaşayan bir bilim adamının adını verdiği belirtildi. Bu bağlamda NASA, Solar Probe Plus adlı keşif aracının adının Parker Solar Probe olarak değiştirildiğini bildirdi.

Astrophysical Journal adlı bilimsel dergide 1958 yılında yayımlanan Parker'a ait 'Gezegenler Arasındaki Gaz ve Manyetik Alan Dinamikleri' adlı makalede manyetik alanın ve yüksek hızda Güneş'ten koparak savrulan partiküllerin sistemdeki tüm gezegenleri ve genel anlamda uzay sistemini etkisi altına aldığı vurgulanmıştı.

Güneş rüzgarı adı verilen ilgili oluşum çok sayıda gözlemle de doğrulanmıştı. Bu doğrultuda 'Heliofizik' adı verilen yıldız ve yıldız yörüngesinde bulunan gezegenler arasındaki bağlantıyı araştıran astrofizik kapsamında yeni bir alt disiplin ortaya çıkmıştı. Keşif aracı Parker Solar Probe, NASA'nın 'Bir Yıldızla Yaşamak' adını verdiği araştırma projesi kapsamında Güneş atmosferini 59 milyon km uzaklıktan gözlemleyerek keşif çalışmalarını sürdürecek.

Kaynak: AA Bilim Teknoloji / Science / Görsel Telif Hakkı: NASA (1 Haziran 2017)


nötrino 5 Haziran 2017 21:29

Kütle Çekim Dalgaları NASA Tarafından 3. Kez Kaydedildi!


Evrene dair uzam-zaman eğriliğindeki titreşimler bilimsel literatürdeki diğer adıyla kütle çekimsel dalgalar Uzay Ajansı NASA araştırmacıları tarafından kayda alındı. İlgili kütle çekimsel dalgaların 4 Ocak 2017 tarihinde kaydedildiğini belirten NASA, söz konusu dalgaların 3 milyar ışık yılı ötedeki 2 karadeliğin çarpışması sonucu Lazer İnterferometre Kütle Çekimsel Dalga Gözlemevi'nin (LIGO) elde ettiği veriler ile belirlendiğini ifade etti.

2015 yılında Dünya'dan 1,5 milyar yıl ötedeki karadeliklerin çarpışması ile oluşan kütle çekim dalgaları ise LIGO tarafından 2 kez kayda alınmıştı. Gözlemevi LIGO, 3. kez kayda geçirilen ilgili çarpışmadan sonra oluşan karadeliğin Güneş'ten 49 kat daha büyük olduğunu bildirdi. Genel görelilik teorisiyle adını duyuran ve dolaylı olarak bilinen kütle çekim dalgalarının varlığı yapılan bu yeni araştırmalar doğrultusunda daha bir netlik kazanmış oldu.

Kaynak: AA Bilim Teknoloji / Physical Review Letters (5 Haziran 2017)


nötrino 9 Haziran 2017 22:35

2 ek

NASA Teleskobu Kütle Çekimiyle Işık Bükülüşünü Kaydetti!


Alıntıdaki Ek 64313
NASA'ya ait Hubble Uzay Teleskobu ile Einstein'ın görelilik teorisinde geçen ışığın kütle çekimiyle bükülüşünü destekleyen bir gözlem kaydedildi. İlgili gözlemde beyaz cüce niteliğinde bir yıldızın yakınından geçen ışığın kütle çekimiyle bükülüşü kaydedildi.

Araştırmacılar Dünya'dan yaklaşık 5 bin ışık yılı mesafede bulunan bir yıldıza ait ışığın Dünya ile arasında 17 ışık yılı mesafe bulunan Stein 2051 B adlı beyaz cücenin yakınından geçerken konum değiştirdiğini belirtti. Görelilik teorisinde belirtilen bilimsel etki 1919 yılında İngiliz gökbilimci Arthur Eddington başkanlığında çalışmalarını yürüten araştırma grubu tarafından Güneş tutulması gözleminde Güneş çevresindeki ışığın bükülme hareketleri doğrultusunda kayda alınmış ve ilk kez doğruluğu onaylanmıştı.

Alıntıdaki Ek 64312
Kütle bağlamında yaklaşık olarak Güneş'in kütlesinin % 67'si kadar bir büyüklüğe sahip olan ve nükleer işlevini noktalamış Güneş dışı bir yıldız olan 2051 B'de söz konusu etkinin ilk kez gözlendiğini vurgulayan bilim insanları tek bir gök cismine yönelik bu gözlemin ayrı bir yeri olduğunu ilgili etki bağlamında önceden yapılan çalışmaların ise uzak ve yakın galaksilerin kütle çekimsel mercekleme yöntemiyle incelenmesinden oluştuğunu belirtti.

Kaynak: AA Bilim Teknoloji / Science / Görsel Telif Hakkı: NASA (8 Haziran 2017)


nötrino 18 Haziran 2017 21:27

NASA'dan Astronot Eğitimi!


NASA, Extreme Environment Mission Operation (NEEMO 22) adını verdiği astronot eğitim programı çerçevesinde astronotların nasıl eğitim aldıklarına dair bir açıklama yaptı. Yapılan açıklamada 10 gün süreceği belirtilen eğitim programının Florida açıklarında yüzeyden yaklaşık 62 feet aşağıda gerçekleşeceği, astronotların bu alanda ilgili eğitim programı kapsamında bir uzay yürüyüşü simülasyonuna tabi tutulacağı ve uzayda kullanılması düşünülen araç, teçhizat vs gibi ekipmanların da ilk defa söz konusu eğitim alanında deneneceği bildirildi.

Kaynak: Ntv Bilim / Science (15 Haziran 2017)


nötrino 21 Haziran 2017 00:50

NASA Araştırma Grubu Sistem Dışında 10 Yeni Gezegen Keşfetti!


NASA'ya ait Kepler Uzay Teleskobu ile Kepler araştırma grubu öncülüğünde yaşam olasılığı yüksek Dünya büyüklüğünde 10 yeni gezegen keşfedildi. Kepler tarafından taranan ve incelenen alanda binlerce gezegen bulunduğunu belirten bilim insanları incelenen gezegenler içinde Dünya büyüklüğünde olup yaşam ihtimali olabilecek 10 gezegen belirledi.

Kepler programını yöneten ve söz konusu keşif bağlamında açıklama yapan bilim insanları ilgili keşfin, keşfedilen gezegenlerin frekanslarına dair gözlemlerin NASA'nın ileriki misyonlarında yönlendirici bir rol üstlendiğini, farklı Dünya'ları gözlemleme adına bilgi verici bir nitelik taşıması açısından da kilit bir işleve sahip olduğunu belirtti.

2009 yılında ilk kez gözlem yapmaya başlayan Kepler Uzay Telekobu ile 4 binden fazla gezegen keşfedildiğini belirten bilim insanları bu gezegenlerden yarısının Samanyolu galaksisi dışında yer aldığını ve Kepler tarafından keşfedilen ilgili gezegenlerin 2018 yılında ilk misyonunu gerçekleştirecek olan James Webb Uzay Teleskobu tarafından ileri seviyede analiz edileceğini kaydetti.

Kaynak: AA Bilim Teknoloji / Science (20 Haziran 2017)


nötrino 11 Temmuz 2017 00:18

1 ek

NASA, Tehlike Riski Taşıyan Gök Taşlarını Engelleme Amaçlı Silahını Tanıttı!


Alıntıdaki Ek 64616
NASA, Dünya'ya çarpma riski bulunan gök taşlarını engellemek için yeni bir silah geliştirdi. Geliştirilen yeni silah Dünya yörüngesinde konuşlanmış bir uzay aracına entegreli DART (Double Asteroid Redirection Test) adı verilen bir sistemden oluşuyor. Büyüklük olarak buzdolabı ölçülerinde olan ilgili aracın testlerine NASA tarafından 2022 yılında başlanacağı bildirildi. Söz konusu aracın test aşamalarından başarılı bir şekilde geçmesi halinde DART adlı sistem kullanıma girecek. Başarılı test aşaması sonrası ilgili sistemin kullanıma gireceği tarih için ise NASA tarafından herhangi bir açıklama yapılmadı.

Bilim İnsanlarının Gök Taşları Dışında Dünya'nın Sonuna Dair Öne Sürdüğü Olasılıklar!

  • Karadeliklerin Dünya'yı yutabileceği.
  • Dünya dışı yaşam formlarının Dünya'yı işgal edebileceği.
  • Yapay zekanın insan emrinden çıkabileceği ve nano makinelerin Dünya üzerindeki hakimiyeti.
  • Nükleer küresel bir savaş yaşanma olasılığı.
  • Dev bir yıldıza dönüşen Güneş'in Dünya'daki yaşamı noktalayabileceği.
  • Global salgın hastalıklar.
  • Biyolojik savaş ve küresel doğal felaketler.
  • Kıyamet günü.

Kaynak: Ntv Bilim / Science (4 Temmuz 2017)


nötrino 18 Temmuz 2017 22:36

1 ek

NASA'nın Haberleşme Uydusunda Arıza!


Alıntıdaki Ek 64691
Cape Canaveral Uzay Üssü!
Uzay ve Havacılık Dairesi'nin (NASA) uzaya göndermeyi tasarladığı yeni haberleşme uydusunun antenlerinden birinin Florida eyaletindeki Cape Canaveral uzay üssündeki hazırlık çalışmaları sırasında hasar gördüğü bildirildi. Uyduda oluşan hasarın 3 Ağustos tarihinde gerçekleştirilecek olan fırlatma işlemini geciktirip geciktirmeyeceği hakkında ise herhangi bir bilgi verilmedi.

Kaynak: AA Bilim Teknoloji / Science / Görsel Telif Hakkı: NASA (17 Temmuz 2017)



Saat: 08:07
Sayfa 1 / 2

©2005 - 2024, MsXLabs - MaviKaranlık