Miken Uygarlığı (Akalar) 4 ek Miken Uygarlığı (Akalar)
İzleyen yüzyıllarda Yunanistan yarımadasının tüm hâkimiyetini ele geçiren Miken uygarlığının en parlak dönemi M.Ö. 1400'lü yıllarla M.Ö. 1100'lü yıllar arasındadır. Bu dönemin başlarında Girit adasındaki Minos uygarlığını yıkan Miken kralları, tüm Doğu Akdenizdeki Minos ticaretini de kontrol altına almışlardır. Daha doğrusu, Doğu Akdeniz'deki Minos ticaret gemilerinin yerini, Yunanistan, Batı Anadolu kıyıları ve Girit'in oluşturduğu üçgenin pek dışına çıkamamakla birlikte Miken korsan gemileri almıştır. M.Ö. 1400'lü yıllardan itibaren geliştirilen Doğrusal B hece yazısı, Miken Yazısı ya da Miken Yunancası olarak bilinir. Doğu Akdeniz'de Minos deniz ticareti egemenliğinin bu şekilde yok olması, Fenike kentlerinin ticari anlamda tüm Akdeniz'e yayılmalarına olanak sağlamış, Akdeniz'deki pek çok Fenike kolonisinin yanında Kartaca'nın da kurulmasına ve giderek gelişmesine yol açmıştır. Miken yayılması kara yönünde Teselya, Trakya ve Çanakkale Boğazı yoluyla Batı Anadolu yönünde olmuştur. Bu ilerlemede ilk engel olan Troya, M.Ö. 1.150 yılları dolaylarında Miken birleşik ordusunca yıkılmıştır. Homeros'un İlyada destanında konu edilen Troya Savaşı sırasında Miken savaşçıları Batı Anadolu yerleşimlerine akınlar düzenlemişlerdir. Bunun sonucunda tüm Batı Anadolu yerleşimleri Troya'ya birlik göndererek destek olmuşlardır. Miken siyasi varlığı, M.Ö. 1100 yılları dolaylarında Makedonya'dan gelen demir silahlı Dor akınlarıyla son bulmuştur. Girit'te İkinci Saraylar dönemine rastlayan zaman dilimi içerisinde (M.Ö. 1600'ler), Yunanistan'da önemli değişimler meydana gelmekteydi. Mykenai bir anda zenginleşmiş ve güçlü bir yönetim merkezi olmuş, çok geçmeden Anadolu, Yakın Doğu ve Batı Akdeniz ile sıkı ilişkiler kurmuştu. Bundan sonraki 400 yıl içinde Kıta Yunanistanı ve çevre bölgelerde görülen arkeolojik bütünlük, bu uygarlığa en önemli temsilcisi Mykenai'a atfen "Miken" denmesine yol açmıştır, fakat aslında Miken terimi bu uygarlığın Mykenai tarafından kontrol edildiği anlamına gelmez. Diğer bir deyişle siyasal bir çağrışımı yoktur. Bununla birlikte, Miken kültürü en açık ve geniş bir biçimde Mykenai'da izlenir. Burada bulunan A ve B Mezar Halkaları, hiçbir önceli olmaksızın ortaya çıkar ve Miken Uygarlığı'nın en belirgin ve göz kamaştırıcı özelliklerini taşırlar. Mykenai A Mezar Halkası Rekonstrüksüyonu Geleneksel olarak M.Ö. 1600'e tarihlendirilen B ve ondan bir yüzyıl sonraya ait A Halkası'nda yapılan kazılarda altın ölü maskeleri, altın diskler, kılıçlar ve kaliteli işçilik gösteren lüks mallar ele geçirilmiştir. Bu mezarlar, kuşkusuz yönetici sınıfa -belki de bizzat krallara- aittir. Bu yeni toplumun ortaya çıkışı, savaş arabaları ile Yunanistan'a gelen Hint-Avrupalı topluluklara bağlanır (aslında B Mezar Halkası bu göçlerden biraz daha erkene tarihlendirilmektedir). Mykenai A Mezar Halkası Rekonstrüksüyonu Miken kültürünün gelişimi en açık biçimde, Orta Yunanistan'da ve Peloponnesos'ta izlenebilmektedir. Bu gelişimin en önemli kanıtlarından biri, yuvarlak planlı, dromos'lu ve bindirme tekniğiyle inşa edilmiş tholos mezarlardır. Bunların inşa edildiği dönem, aynı zamanda Mikenlerin faaliyetlerini arttırdığı zaman dilimine denk düşer. Özellikle Batı Akdeniz'de (İtalya ve Sicilya) Miken çanak çömleği yoğunlaşmaya başlar ve GH II'den itibaren Rhodos, Kıbrıs, Anadolu ve diğer birçok yerde görülür. Arkeolojik bulgular ve metinler, Miken Çağı'nda Yunanistan'ın savaşçı bir aristokrasi ile yönetilen, uzmanlaşmış iş gücüne sahip, geniş ticarî ilişkiler sürdüren bürokratik bölgelerden oluştuğunu gösterir. Mykenai'de ele geçen Agamemnon'un Altın Maskesi M.Ö. 1200-1190'da, Mikenlerin çağdaşı Hitit İmparatorluğu yıkılır. Hitit arşivleri bunun sebebi hakkında bilgi vermemekle birlikte, aynı zaman dilimi içerisinde Mısır'da başıboş Akdeniz halklarından meydana gelen bir kalabalığın neden olduğu büyük karışıklıklardan söz edilir. Firavun III. Ramses, "Deniz Kavimleri" olarak adlandırılan bu halkları M.Ö. 1191'de bozguna uğratmıştır. Bu dönemin sonunda kuzeyde Thessalia'dan güneyde Lakonia'ya kadar Pylos, Mykenai, Iolkos, Gla gibi önemli merkezler tahrip edilmiştir. Bu hareketlerin sonucunda Akdeniz bir kargaşaya sürüklenmiş, hâlâ tam açıklığa kavuşmamış sebeplerden dolayı aynı dönemde Miken merkezlerinin bürokratik yapısı tamamen çökmüş, bu yapının temel taşlarından Linear B yazısı terkedilmiş ve bir daha da kullanılmamıştır. Miken Vazosu (Mykenai Akropolisi) Phylakopi'deki gibi, Yunanistan yarımadasında yapılmış saraylar da, Minosluların saraylarından farklıdır. Bu sarayların ortasında, orta Tunç Devri'nde yarımadada yapılan uzun ev modeline uygun, büyük bir merkezi ocağı ve sütunlu bir girişi bulunan geniş bir galeri yer alır. Homeros'un Odysseiasında bu tür saraylar betimlenmiş ve söz konusu galeri tipine "megaron" adı verilmiştir: Megaronun sütunlu girişinin önünde, çeşitli odaların ve büroların açıldığı bir avlu bulunur. Minosluların saraylarıysa dikdörtgen biçiminde geniş bir avlunun çevresinde kurulmuşlardır; bu avlu, belki de dinsel nedenlerle, kuzey-güney yönündedir. Girit'i ele geçiren Mykenaililer Phaistos, Maliia ve Zakros saraylarını yıkmışlar, buna karşılık Knossos'taki sarayı yıkmayıp, kendilerine uyarlamışlardır. Phaistos yakınındaki Haghia Triada'daysa, küçük bir Minos sarayının kalıntıları üstüne, yarımada tipi bir saray kurdukları sanılmaktadır.Yeni gömme gelenekleri ve çömlekçilikteki değişiklikler de, İ.Ö. yaklaşık 1450'den sonra Knossos gibi yerleşme merkezlerinin Yunanistan yarımadasından gelme toplulukların eline geçmiş olduklarını göstermektedir. Üstünde yazılar bulunan çok sayıda levhanın ortaya çıkarıldığı Knossos'ta, Girit'in Mykenaililer tarafından ele geçirilmesinden önce kullanılan çizgisel A'dan ayırt etmek için çizgisel B diye adlandırılan bir yazı kullanılmıştır. 1952'de, bu levhalardaki yazılar Mikhail Ventris tarafından çözülmüş ve Yunanca oldukları anlaşılmıştır. Bu sonuç kabul edilirse, Girit'i ele geçiren Mykenaililerin Yunanca konuştukları ve Dor olmayan Yunanlılardan oldukları sonucuna varmak gerekir. M.Ö. 1450 yılından başlayarak ve sonraki yıllarda Mykenai egemenliğinde olan Ege bölgesinde, tekbi-çimli bir uygarlık oluşmuşsa da, yerel farklılıklar (özellikle çömlek süsleme üsluplarında) sürmüştür. Yunanistan yarımadasında, Mykenai, Tirgos, Pylos ve Thebai gibi yerleşme merkezlerindeki ve Girit'teki Knossos'taki saraylar, çok sayıda bağımsız devletin birarada yaşamış olduklarını ortaya koymaktadır. Büyük bir olasılıkla, bu devletlerin bir bölümü, Tunç Devri'nin sona ermesinden önce ötekiler tarafından yutulmuştur. Özellikle Knossos'taki sarayın, son olarak İ.Ö. XIV. yy'da yıkılmış olduğu düşünülmektedir. Kral cenazelerinin gömüldüğü daire biçiminde ve tonozlu "tholos"ların en büyüklerinin (bunların arasında Atreus hazinesi de vardır) bulunduğu Mykenai'nin, İ.Ö.18.yüzyıl'da Ege bölgesinin büyük bölümünü denetimi altında tutan minyatür bir imparatorluğun başkenti olduğu sanılmaktadır. Günümüzde Anadolu'da bulunmuş Hitit metinlerinde geçen "Ahhiyava" ile Homeros'un Truva'yı kuşatan Yunanlılara verdiği ad olan "Akhaioi"nin aynı sözcük olduğu sanılmaktadır; bu doğruysa, söz konusu Mykenai İmparatorluğu'nun ya da daha küçük bir devletin varlığı da doğrudur. O tarihlerde Mykenaililer, Anadolu'nun batı kıyısındaki, Minosluların kendilerinden önce kolonileştirdikleri Miletos gibi merkezleri de egemenlikleri altına almışlardır. |
Miken Uygarlığı:
|
Akalar Akalar Akalar (Akhalar), (Yunanca:Ἀχαιοί, Akhaioi) Homeros'un İlyada'da (598 kez) ve Odysseia'de eski Yunan halkları için kullandığı müşterek isimdir. Diğerleri İllyada'da 138 kez kullanılan Danao'lar (Δαναοί), İlyada'da 29 kez geçen Argos'lar (Ἀργεῖοι) isimleridir. İlk Çağ'da bugünkü Yunanistan'da yaşamış olan bir kavim. İ.Ö. 2000 yıllarında Yunanistan'a girdiler. İ.Ö. 1600 yıllarından başlayarak Girit uygarlığının etkisinde kaldılar. Birtakım şehir devletleri kurdular. Bunların başlıcaları Miken ve Tirins'dir. Zamanla Ege Denizi'nde ve Anadolu'da bazı yerleri ele geçirdiler. Troya Savaşları'nın Akalar ile Troyalılar arasında olduğu sanılmaktadır. Dor istilâsıyla Dorların egemenliği altına girdiler. İ.Ö. 7. yüzyılda ortadan silindiler. Tarihte Akalar, Mora'nın kuzey merkezinde bulunan Akhea denilen bölgenin yerleşikleridir. Bu bölgenin şehir devletleri, M.Ö. 3ncü ve 2nci yüzyıllarda etkili olan Aka Birliği denilen bir konfederasyon kurdular. M.Ö. 1600 yıllarında Mora'ya Aka istilası başladı. M.Ö. 1200 yıllarına gelindiğinde Girit, Çanakkale ve RodosuEge Denizinde söz sahibi oldular. Homeros'a göre Danoalar ve Argoslarla birlikte Truva savaşında 1000 gemilik bir donanma ile kuşatmayı yapanlardır. Savaş Tanrıçası Athena'dan yardım istedikleri, onun yardımıyla savaşı kazandıkları İlyada efsanesinde anlatılmıştır. Ayrıca bu savaşta Aşil adıyla bilinen yenilmez olduğuna inanılan bir savaşçıdan bahsedilmektedir. Aşil'in Truvalılar tarafından topuğundan ok ile vurularak durdurulabildiği anlatılır. Bu yükselme devresi sonunda Akalar, daha sonra Anadolu ve Suriye ile ticari ilişkilere gidirler. Sonraları daha modern, demirden yapılmış silahlar kullanan Dorlar Mora Yarımadasına gelince Akalar direnemediler Mora'nın kuzeyine göç edip orada askeri iddiası olmayan, tarım yapan bir topluluk olarak varlıklarını sürdürdüler. istila ettiler Arkeolojik bulgular Akaların yaşadığı bölgede M.Ö. 13. yüzyıla kadar Mikenler'in yaşadığını ortaya koymaktadır. Homores'a göre Kuzeyden gelen Aka kabileri Miken kralları ile hanedan evlilikleri ile ilişki kurmuş daha sonra Mikenlerin yerini almış, daha sonra Akaların yakın akrabaları sayılan Dorlar tarafından yıkılmışlardır. Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi & MsXLabs |
Akhalar Yunanca AKHAÎOS, Eski Yunan halklarından biri. Homeros’a göre, Troya’yı kuşatanlar Danaolar ve Argoslularla birlikte Akhalardır. Gene Homeros Akhaların yaşadığı bölgeyi Yunan Yarımadası ve onun batısındaki adalarla, Girit, Rodos ve (Kyklad Adaları dışında) bunlara komşu adalar olarak beljrler. Arkeolojik bulgulara göre bu bölge, İÖ 14. ve 13. yüzyıllarda Mikenlerin yaşadığı yerdir. Bazı uzmanlar buna ve öteki göstergelere dayanarak Akhalarla Mikenlerin aynı halk-olduğu sonucuna varmışlardır. Ama başka bazı bulgulara göre de Akhalar, İÖ 12. yüzyıldaki Dor istilalarından önce Eski Yunan’a girmemişlerdir. Soyağaçlarından Homeros’ta kısaca söz edilen askerlik ya da hanedan evlilikleri yoluyla Miken krallıklarına sızmayı başaran Akha reislerinin, Mikenlerin savaşçı ve yarı barbar oldukları son dönemlerinde bu bölgede birkaç kuşak boyu hüküm sürdükleri, daha sonra da yerlerini yakın akrabaları sayılacak Dorlara bıraktıkları varsayılabilir. Herodotos’a göre, İsa’dan hemen önceki yüzyıllarda Peloponnesos’un kuzeyinde yaşayan Akhaialıların soyu da Akhalardan gelir. İÖ 14. ve 13. yüzyıllara ait Hitit belgelerinde geçen Ahhiyava adı, bazı uzmanlarca Akhalarla özdeşleştirilmişse de, bu bağıntı kesinleşmiş değildir. kaynak: Ana Britannica |
Saat: 15:52 |
©2005 - 2024, MsXLabs - MaviKaranlık