MsXLabs

MsXLabs (https://www.msxlabs.org/forum/)
-   Soru-Cevap (https://www.msxlabs.org/forum/soru-cevap/)
-   -   Ben merkezli hikaye nedir? (https://www.msxlabs.org/forum/soru-cevap/209421-ben-merkezli-hikaye-nedir.html)

Ziyaretçi 11 Kasım 2008 14:17

Ben merkezli hikayeyi açıklar mısınız?


Keten Prenses 11 Kasım 2008 19:05

''ben merkezi'';(içinde ben merkezli düşüncenin özellikleride mevcut)
Her konuda fikir sahibidir. Üstelik güya en iyi fikrin sahibidir. Karşısındakinin kendi fikirlerinden farklı bir fikri olursa da
- “Bak ben şunu bunu senden bu kadar daha fazla yaşadım, okudum, gördüm. Sen benim yaşıma gel, benim okuduklarımı oku, yaşadıklarımı yaşa…” tavrına girer.
Fikrisabittir, övmez, övgü ve ilgi bekler. Odur sadece var olan, kendisinden gayrısı önem arzetmez.
İğnelemeye, aşağılamaya bayılır ama bunu alenen yapmaz. Bir kaşı yukarıda konuşur, üstten bakar. Kendisine eleştiri getirildiğinde ise kırmızı bir renkle;
- “Sen kim oluyorsun ki” ile lafa başlar.
Çünkü o katedilebilecek yolları katetmiştir de, diğerleri bu yolda yürürken onlarla dalga geçmek maksadındadır. Ama yine de kendisini sevimli ve ilgi çekici bulur!
Kendine sormaz ki; Be biçare hazret, kendi eksikliğinin farkındalığını yaşıyorsun da, bu nedenle kendini sürekli diğerleri ile kıyaslayıp “Amman ben ne büyük insanım” övgüsünü arıyorsun. Bırak buna insanlar karar versin. Kendi yaptığın tahtında, kendinin sultanı olmuşsun neye yarar.
Yaşanmışlarından aldığın tecrübe ve bilgi hep ıskartalar olmuş da, bunun farkında değilsin. Kişinin aynası işidir. Yap, ortaya koy da biz de bakalım tadına ama “Kötü olmuş” dediğimizde işte erdemin orada başlar. İşin olmamış ise, sen de daha olmamışsın demektir.


bu bilgileri,n ışığında kendiniz ben merkezli bir hikaye yazabilirsiniz:)


Ziyaretçi 15 Aralık 2008 19:54

ben merkezli hikayeler ne demektir
 
ben merkezli hikayeler ne demektir


Ziyaretçi 25 Aralık 2008 17:43

Benmerkezci hikayenin özellikleri nedir?
 
benmerkezci hikayenin özellikleri nelerdir


Ziyaretçi 6 Şubat 2009 13:51

Ben merkezli hikaye örneği var mı?
 
ben merkezli hikayeden 3 tane örnek bulabilir misiniz?


fadedliver 6 Şubat 2009 13:52

Her konuda fikir sahibidir. Üstelik güya en iyi fikrin sahibidir. Karşısındakinin kendi fikirlerinden farklı bir fikri olursa da
- “Bak ben şunu bunu senden bu kadar daha fazla yaşadım, okudum, gördüm. Sen benim yaşıma gel, benim okuduklarımı oku, yaşadıklarımı yaşa…” tavrına girer.
Fikrisabittir, övmez, övgü ve ilgi bekler. Odur sadece var olan, kendisinden gayrısı önem arzetmez.
İğnelemeye, aşağılamaya bayılır ama bunu alenen yapmaz. Bir kaşı yukarıda konuşur, üstten bakar. Kendisine eleştiri getirildiğinde ise kırmızı bir renkle;
- “Sen kim oluyorsun ki” ile lafa başlar.
Çünkü o katedilebilecek yolları katetmiştir de, diğerleri bu yolda yürürken onlarla dalga geçmek maksadındadır. Ama yine de kendisini sevimli ve ilgi çekici bulur!
Kendine sormaz ki; Be biçare hazret, kendi eksikliğinin farkındalığını yaşıyorsun da, bu nedenle kendini sürekli diğerleri ile kıyaslayıp “Amman ben ne büyük insanım” övgüsünü arıyorsun. Bırak buna insanlar karar versin. Kendi yaptığın tahtında, kendinin sultanı olmuşsun neye yarar.
Yaşanmışlarından aldığın tecrübe ve bilgi hep ıskartalar olmuş da, bunun farkında değilsin. Kişinin aynası işidir. Yap, ortaya koy da biz de bakalım tadına ama “Kötü olmuş” dediğimizde işte erdemin orada başlar. İşin olmamış ise, sen de daha olmamışsın demektir.
Anlayana…


Ziyaretçi 6 Şubat 2009 14:04

sorum yanlış mı anlaşıldı ben merkezli hikaye ne diye sormamıştın örnek istemiştim


fadedliver 6 Şubat 2009 14:17

Bu zaten ben merkezli hikaye örneğidir,açıklaması değil.


fadedliver 6 Şubat 2009 14:47

Emanet okla katıldığı seçmeleri kazanıp Avrupa Gençler Okçuluk Şampiyonası’nda birinci olan 16 yaşındaki Enes Uğurlu “Çok mutluyum“ dedi.

Danimarka’nın Silkeborg kentinde yapılan şampiyonada 57 rakibini geride bırakan Edirne Okçuluk İhtisas Kulübü sporcusu Enes Uğurlu Antalya’da düzenlenen Gençler Türkiye Şampiyonası’nda elemeleri nasıl kazandığını şöyle anlattı:

“Yarışmaya 6 okla başladım. Hedefe attığım 3 ok kırıldı. Yarışmaya devam etmek için en az 3 oka daha ihtiyacım vardı. Yarışmadan çekilme riskiyle karşı karşıya kalmıştım. Yardımıma rakibim olan İzmir Büyükşehir Belediyesi sporcusu Göktuğ Ergin Enez yetişti. Ondan aldığım 3 emanet okla atışlarıma devam ederek Türkiye 3'üncüsü olup şampiyonaya kazanma hakkını elde ettim. Ankara'da yaptığımız 10 günlük kamptan sonra Avrupa Şampiyonası'na katılarak birinci oldum.“ Enes Uğurlu’nun antrenörü Çilem Gemalmaz ise sporcusuyla gurur duyduğunu belirtti “Ondan bu başarıyı bekliyordum. Şimdiki hedefimiz Enes’in 2008 Olimpiyatları'nda Türkiye’yi temsil etmesi“ diye konuştu. Oğlunun başarısıyla onur duyduğunu belirten Şaban Uğurlu ise şunları söyledi:

“5 yıl önce bu sporu çok seven bir arkadaşım Enes’i okçuluk kulübüne göndermemi söyledi. Ona göre Enes bu işin üstesinden gelirdi. Ben pek üstünde durmadım. Daha sonra oğlum da çok ısrar edince kulübe gönderdim. Çok hırslı çalışıyor. Çalışmalarını hiç aksatmadı ve hepimizin yüzünü güldürdü.“


Misafir 20 Ekim 2009 20:11

ben merkezli hikaye anlatmaya bağlı edebi metinleri inceleme yöntemine göre nasıl incelenir


Misafir 24 Ekim 2009 18:21

ben merkezli hikayeye dünya edebiyatından bir örnek verebilir misiniz?


Misafir 3 Kasım 2009 22:07

örnek hikaye yokmu yha


Misafir 24 Kasım 2009 20:07

ben merkezli hikayenin özellikleri neler


_KleopatrA_ 24 Kasım 2009 20:20

Birinci Kişi: Geleneksel olarak, öteden beri kullanılan bir anlatı yöntemidir. Ben'li bir anlatımdır bu. Birinci kişi başından geçen bir olayı, içinde bulunduğu bir durumu, gözlem ve izlenimlerini bize anlatır. Bunun gibi çevresini, çevresindeki kişileri, bu kişilerin duygu ve düşünce evrelerini de yine birinci kişinin gözüyle görür, onun duygularıyla tanırız. Bu tür anlatışın doğrudanlık, okur için sağladığı yakınlık, canlılık gibi üstün yanları vardır. Dilsel engellerle karşılaşmadan anlatılanların içine kolayca girebiliriz. Öykünün kişilerini ayrımda da kolaylık sağlar bu anlatış biçimi. Bunu da ekleyelim, öyküleyen birinci kişi her zaman öykünün ana kişisi olmayabilir, bunun yerine yardımcı kişilerden biri olabilir. Bu durumda daha nesnel bir anlatış belirir. Ama ister ana kişilerden biri olsun, ister yan kişilerden biri olsun öyküyü anlatan birinci kişi, yaşantıyı doğrudan verir bize. Şu örnekte olduğu gibi.

"... Ben mağaranın kapısı önünde, bir ayağım içerde, bir ayağım dışarda beklerdim. Bir kapkaralık mağarayı, bir ışık içinde yüzen bahçeyi seyrederdim. Güneş ağaçlardaki eriklerin üzerinde ışıldardı. Komşu bahçeden küçük ağabeyimin sevgilisi 'Ayva çiçek aç-mış'ı bize duyurmaya çalışır, arada bir annem evin penceresinden belirip bana 'Sakın sen içeri girme...' diye seslenip kaybolurdu. Yaz akşamının tatlılığı geniş bahçeye, yeni açmış çiçeklere, meyva dolu ağaçlara sinerdi. Komşulardan birinin kuyudan su çektiği çıkrığın gıcırtısı derinden gelir, bir yanda da ağabeylerimin sesleri, kazma ile küreğin toprağa çarpmasının gürültüsü işitilirdi.

Sur dibindeki mağara bana korku verirdi. Gündüzleri yalnız başıma kapısından bile bakmak beni korkutuyordu. İçerisi daima karanlıkla, rutubetle, bir sürü bitip tükenmeyen çıtırtılarla dolu olurdu. Geceleri ise bahçeye çıkmak imkânsızdı. Bizans'tan kalma bu surların hikâyesini, alayı, şakayı, mübalayı seven güler yüzlü haliyle anlatır, bizleri heyecandan heyecana sürükler, sonra 'Biz vaktiyle bu mağaradaki defineyi çok arardık. Hele biçare Nihat Bey amcanın ömrü bu define peşinde geçti,' der, bizi sıcak hayallere, bir binbir gece masallarına doğru götürürdü."
(Oktay Akbal, Bizans Definesi’nden)

Birinci kişili anlatımın tüm özelliklerini bu kısa alıntıda bulabiliriz. Buradaki "ben", yazarın kendisi midir, yoksa öykünün bir kahramanı mıdır; bu önemli değil. Mağarayı, mağaranın çevresini öyküyü bize anlatan çocuğun gözüyle görüyor, onun izlenimlerini, onun gözlemlerini paylaşıyoruz. Böylece öyküden içeri girmemiz kolaylaşıyor. Anlatıcıyla (birinci tekil kişi) aramızda bir yakınlık, bir dostluk kuruluyor. Böylelikle onunla yer değiştirmemiz, kendimizi anlatıcının yerine koymamız kolaylaşıyor.
Gördüğümüz gibi, bu alıntıdaki birinci kişi hem bir gözlemci, hem de izlenimci kişi gibi davranıyor. Bir yandan gördüklerini gözlemlediklerini anlatırken bir yandan da anlattıkları üzerine görüşlerini belirtiyor. Böylece dolaylamalara başvurmadan, doğrudan anlatılanı algılamamıza olanak sağlıyor.

Kaynak: Emin ÖZDEMİR - Yazınsal Türler


Misafir 1 Aralık 2009 17:43

ben merkezli hikaye
 
arkadaşlar ben merkezli hikaye nedir ? özellikleri ve temsilcileri acil lütfen


Misafir 1 Aralık 2009 19:30

arkadaşlaar lütfen acilen ben merkezli hikaye örneği yazarmısınız ama kendinizin yazdığı olucak yazarsanız çok seviniirm şimdiden tşkkürler...:):)):) yarına acilllllllllll ödevim var :(:((:(


Misafir 3 Aralık 2009 20:08

ben merkezli jikayenin temsilcisi kimdir


Misafir 9 Aralık 2009 09:19

ben merkezli hikaye örneği özeti

teşekkürler arkadaşlar =)


Misafir 19 Aralık 2009 14:24

bu hikaye örneklerini nerden bulabilirim çooooooooooookkkkkkkkkkk acil:(


Misafir 5 Kasım 2010 14:36

ben merkezli hikaye örnerği


Misafir 24 Kasım 2010 22:59

bn merkezlı hıkaye orneklerı varmı....


ener 24 Kasım 2010 23:06

Alıntı:

Misafir adlı kullanıcıdan alıntı (Mesaj 1874490)
bn merkezlı hıkaye orneklerı varmı....

Birinci Kişi: Geleneksel olarak, öteden beri kullanılan bir anlatı yöntemidir. Ben'li bir anlatımdır bu. Birinci kişi başından geçen bir olayı, içinde bulunduğu bir durumu, gözlem ve izlenimlerini bize anlatır. Bunun gibi çevresini, çevresindeki kişileri, bu kişilerin duygu ve düşünce evrelerini de yine birinci kişinin gözüyle görür, onun duygularıyla tanırız. Bu tür anlatışın doğrudanlık, okur için sağladığı yakınlık, canlılık gibi üstün yanları vardır. Dilsel engellerle karşılaşmadan anlatılanların içine kolayca girebiliriz. Öykünün kişilerini ayrımda da kolaylık sağlar bu anlatış biçimi. Bunu da ekleyelim, öyküleyen birinci kişi her zaman öykünün ana kişisi olmayabilir, bunun yerine yardımcı kişilerden biri olabilir. Bu durumda daha nesnel bir anlatış belirir. Ama ister ana kişilerden biri olsun, ister yan kişilerden biri olsun öyküyü anlatan birinci kişi, yaşantıyı doğrudan verir bize. Şu örnekte olduğu gibi.

"... Ben mağaranın kapısı önünde, bir ayağım içerde, bir ayağım dışarda beklerdim. Bir kapkaralık mağarayı, bir ışık içinde yüzen bahçeyi seyrederdim. Güneş ağaçlardaki eriklerin üzerinde ışıldardı. Komşu bahçeden küçük ağabeyimin sevgilisi 'Ayva çiçek aç-mış'ı bize duyurmaya çalışır, arada bir annem evin penceresinden belirip bana 'Sakın sen içeri girme...' diye seslenip kaybolurdu. Yaz akşamının tatlılığı geniş bahçeye, yeni açmış çiçeklere, meyva dolu ağaçlara sinerdi. Komşulardan birinin kuyudan su çektiği çıkrığın gıcırtısı derinden gelir, bir yanda da ağabeylerimin sesleri, kazma ile küreğin toprağa çarpmasının gürültüsü işitilirdi.

Sur dibindeki mağara bana korku verirdi. Gündüzleri yalnız başıma kapısından bile bakmak beni korkutuyordu. İçerisi daima karanlıkla, rutubetle, bir sürü bitip tükenmeyen çıtırtılarla dolu olurdu. Geceleri ise bahçeye çıkmak imkânsızdı. Bizans'tan kalma bu surların hikâyesini, alayı, şakayı, mübalayı seven güler yüzlü haliyle anlatır, bizleri heyecandan heyecana sürükler, sonra 'Biz vaktiyle bu mağaradaki defineyi çok arardık. Hele biçare Nihat Bey amcanın ömrü bu define peşinde geçti,' der, bizi sıcak hayallere, bir binbir gece masallarına doğru götürürdü."
(Oktay Akbal, Bizans Definesi’nden)

Birinci kişili anlatımın tüm özelliklerini bu kısa alıntıda bulabiliriz. Buradaki "ben", yazarın kendisi midir, yoksa öykünün bir kahramanı mıdır; bu önemli değil. Mağarayı, mağaranın çevresini öyküyü bize anlatan çocuğun gözüyle görüyor, onun izlenimlerini, onun gözlemlerini paylaşıyoruz. Böylece öyküden içeri girmemiz kolaylaşıyor. Anlatıcıyla (birinci tekil kişi) aramızda bir yakınlık, bir dostluk kuruluyor. Böylelikle onunla yer değiştirmemiz, kendimizi anlatıcının yerine koymamız kolaylaşıyor.
Gördüğümüz gibi, bu alıntıdaki birinci kişi hem bir gözlemci, hem de izlenimci kişi gibi davranıyor. Bir yandan gördüklerini gözlemlediklerini anlatırken bir yandan da anlattıkları üzerine görüşlerini belirtiyor. Böylece dolaylamalara başvurmadan, doğrudan anlatılanı algılamamıza olanak sağlıyor.

Kaynak: Emin ÖZDEMİR - Yazınsal Türler


Misafir 24 Kasım 2011 20:15

Ben merkezci hikaye
 
- Gözlem ve olaylardan hareketle bireysel bunalımların,iç çatışmaların anlatıldığı hikayelerdir.
- Yazarın kendisiyle hikaye kahramanı iç içe geçmiştir.
- Gerçek ile hayal ayrıt edilemez.
- Hikayenin kahramanı çevresini anlatırken kendi iç dünyası ve ruh haline göre anlatır.Bu nedenle psikoloji ve psikiyatri etkisi görülür.
- Ben merkezci anlatım hakimdir.
- Son dönem modern edebiyatında;Bilge Karasu,Nezihe Meriç,Sait Faik Abasıyanık,Oğuz Atay ..



Saat: 13:14

©2005 - 2024, MsXLabs - MaviKaranlık