MsXLabs

MsXLabs (https://www.msxlabs.org/forum/)
-   Soru-Cevap (https://www.msxlabs.org/forum/soru-cevap/)
-   -   Alice Harikalar Diyarında kitabının özetini nasıl bulabilirim? (https://www.msxlabs.org/forum/soru-cevap/218424-alice-harikalar-diyarinda-kitabinin-ozetini-nasil-bulabilirim.html)

Ziyaretçi 18 Aralık 2008 16:30

alice harikalar diyarında adlı kitabın özetini nasıl cıkarsammmm


Kral_Aslan 18 Aralık 2008 16:51

bakınız Alice Harikalar Diyarında


Misafir 18 Aralık 2009 09:24

Alıntı:

alice harikalar diyarinda ozet
alice harikalar diyarında özeti


Daisy-BT 18 Aralık 2009 09:32

Alıntı:

Misafir adlı kullanıcıdan alıntı (Mesaj 1611235)
alice harikalar diyarında özeti


Kitabı bulup okumanızı öneririm. Aşağıda bilgi var, ancak okumadan tam kavrayamazsınız.

Alice Harikalar Diyarında
Alice ablasının yanında, bankta boş boş oturmaktan sıkılmaya başlamıştı. Bir, iki defa ablasının okuduğu kitaba göz atacak oldu. Fakat bunda ne bir resim vardı, ne de bir konuşma. Alice, resim ya da konuşma olmayan kitapların ne yararı var, diye düşündü.
Hava çok sıcak olduğu için sersemlemiş ve uykusuda gelmişti. İçin için papatya toplamanın uygun olup olmayacağını düşünüyordu. İşte o sırada kırmızı gözlü, beyaz bir tavşan Alice'nin hemen yanından geçti.
Bunda olağanüstü bir şey yoktu. Hatta Alice hayvanın, «Eyvah! Eyvah! Çok geç kalacağım!» demesine bile şaşırmadı. Daha sonra düşününce, buna şaşmak gerektiğine karar verdi ama nedense o anda bu durum küçük kıza pek doğal gelmişti.
Kitabın Girişinden
Alice Harikalar Diyarında kitabını bir çoğumuz çocuk masalı olarak bilse de aslında bu kitap bir çocuk masalının olmasının yanı sıra mantık ve matematik kavramlarının arka planda tartışıldığı bir eserdir. Yazarı her ne kadar Lewis Caroll takma ismini kullanmış olsa da Charles Lutwidge Dodgson aslında Britanyalı bir matematikçidir. Alice Harikalar Diyarı'nda isimli masalın ana karakterlerinden biri ise her daim onun karşısına çıkan ve mantığı temsil eden Cheshire Kedisi'dir. Ee bir kedi bir masala girince doğal olarak masal sadece masal olmaktan çıkar ve arka planında bir çok derin konuyu da beraberinde getirir.
1865 yılında ilk baskısı yapılan Alice Harikalar Diyarında'nın günümüze ulaşan 22 kopyasından birinin 1.5 milyon dolara satıldığını da dikkate alacak olursak bu ilginç masal dünya edebiyatında eşsiz bir yer edinmiştir denilebilir. Bu ünlü masaldan esinlenen sanatçı sayısı da hiç az değildir. The Beatles'ın "Lucy in the Sky with Diamonds" şarkısında, Nabakov'un bir çok eserinde Alice'den izler görülür.
Masal, kız kardeşi ile pikniğe çıkan küçük sarışın Alice'in "Geç kaldım" diyen bir beyaz tavşanın arkasından gitmesi ve tavşanın girdiği deliğe bakarken delikten içeriye düşmesiyle başlar. Küçük delik bir anda büyür ve Alice'i fantastik bir dünyanın içine çekiverir. Bir çok hayvan ve konuşan oyun kağıtları ile bezeli masal kahramanları Alice'i şaşkınlığa uğratır. Masal bu büyüleyici hayal dünyasından bir ağacın dibinde Alice'in uyanması ile sona erer.
Masalda yer alan Cheshire Kedisi, Alice istediğinde ortaya çıkar ve genellikle Alice'i kızdıran konuşmalar yapar. Ama Cheshire Kedisi'nin tüm konuşmaları felsefi değer taşır ve Alice'i yaşam pencerelerini zorlar. Bir kanıya göre Cheshire, yazarının doğduğu kasabanın ismidir. Cheshire Kedisi her seferinde tebessüm ederek belirir ve tebessüm ederek gözden kaybolur. Alice, "hayatımda hiç gülümseyen bir kedi görmedim" der ve Cheshire Kedisi onu yanıtlar "Çünkü bu Cheshire Kedisi'dir. Ondandır."
Cheshire Kedisi ile Alice arasında geçen her konuşma rahatlıkla alınıp çerçevelenip duvarlara asılacak cinstendir. Bir keresinde Alice ile Cheshire Kedisi arasında şöyle bir konuşma geçer:
Alice: Deli insanların arasına gitmek istemiyorum.
Cheshire Kedisi: Bunun sana pek bir yararı yok. Hepimiz burada deliyiz. Ben deliyim. Sen delisin.
Alice: Benim deli olduğumu nereden biliyorsun?
Cheshire Kedisi: Öyle olmalısın. Öyle olmasaydın buraya gelmezdin.
...
Alice: Buradan gitmek için bana hangi yolu izlemem gerektiğini söyler misin?
Cheshire Kedisi: Nereye gitmen konusunda iyi bir anlaşamaya bağlı bu.
Alice: Neresi olduğunun önemi yok!
Cheshire Kedisi: O zaman hangi yol olduğunun da bir önemi yok.
Alice: Sonunda herhangi bir yere varsın da.
Cheshire Kedisi: Elbette varacaksın. Eğer yeterince uzun yürürsen.


Misafir 3 Mart 2010 10:17

alice harikalar diyarında
 
bu hikayede zalim kraliçenin adı ne


Daisy-BT 3 Mart 2010 10:25

Alice Harikalar Diyarında
 
Alıntı:

Misafir adlı kullanıcıdan alıntı (Mesaj 1716450)
bu hikayede zalim kraliçenin adı ne

Kitabı okumanızı öneririm. Altta özeti var ama özet kitabı anlatmaya yetmez.

Alıntı:

Daisy-BT adlı kullanıcıdan alıntı (Mesaj 1611240)

Kitabı bulup okumanızı öneririm. Aşağıda bilgi var, ancak okumadan tam kavrayamazsınız.

Alice Harikalar Diyarında
Alice ablasının yanında, bankta boş boş oturmaktan sıkılmaya başlamıştı. Bir, iki defa ablasının okuduğu kitaba göz atacak oldu. Fakat bunda ne bir resim vardı, ne de bir konuşma. Alice, resim ya da konuşma olmayan kitapların ne yararı var, diye düşündü.
Hava çok sıcak olduğu için sersemlemiş ve uykusuda gelmişti. İçin için papatya toplamanın uygun olup olmayacağını düşünüyordu. İşte o sırada kırmızı gözlü, beyaz bir tavşan Alice'nin hemen yanından geçti.
Bunda olağanüstü bir şey yoktu. Hatta Alice hayvanın, «Eyvah! Eyvah! Çok geç kalacağım!» demesine bile şaşırmadı. Daha sonra düşününce, buna şaşmak gerektiğine karar verdi ama nedense o anda bu durum küçük kıza pek doğal gelmişti.
Kitabın Girişinden
Alice Harikalar Diyarında kitabını bir çoğumuz çocuk masalı olarak bilse de aslında bu kitap bir çocuk masalının olmasının yanı sıra mantık ve matematik kavramlarının arka planda tartışıldığı bir eserdir. Yazarı her ne kadar Lewis Caroll takma ismini kullanmış olsa da Charles Lutwidge Dodgson aslında Britanyalı bir matematikçidir. Alice Harikalar Diyarı'nda isimli masalın ana karakterlerinden biri ise her daim onun karşısına çıkan ve mantığı temsil eden Cheshire Kedisi'dir. Ee bir kedi bir masala girince doğal olarak masal sadece masal olmaktan çıkar ve arka planında bir çok derin konuyu da beraberinde getirir.
1865 yılında ilk baskısı yapılan Alice Harikalar Diyarında'nın günümüze ulaşan 22 kopyasından birinin 1.5 milyon dolara satıldığını da dikkate alacak olursak bu ilginç masal dünya edebiyatında eşsiz bir yer edinmiştir denilebilir. Bu ünlü masaldan esinlenen sanatçı sayısı da hiç az değildir. The Beatles'ın "Lucy in the Sky with Diamonds" şarkısında, Nabakov'un bir çok eserinde Alice'den izler görülür.
Masal, kız kardeşi ile pikniğe çıkan küçük sarışın Alice'in "Geç kaldım" diyen bir beyaz tavşanın arkasından gitmesi ve tavşanın girdiği deliğe bakarken delikten içeriye düşmesiyle başlar. Küçük delik bir anda büyür ve Alice'i fantastik bir dünyanın içine çekiverir. Bir çok hayvan ve konuşan oyun kağıtları ile bezeli masal kahramanları Alice'i şaşkınlığa uğratır. Masal bu büyüleyici hayal dünyasından bir ağacın dibinde Alice'in uyanması ile sona erer.
Masalda yer alan Cheshire Kedisi, Alice istediğinde ortaya çıkar ve genellikle Alice'i kızdıran konuşmalar yapar. Ama Cheshire Kedisi'nin tüm konuşmaları felsefi değer taşır ve Alice'i yaşam pencerelerini zorlar. Bir kanıya göre Cheshire, yazarının doğduğu kasabanın ismidir. Cheshire Kedisi her seferinde tebessüm ederek belirir ve tebessüm ederek gözden kaybolur. Alice, "hayatımda hiç gülümseyen bir kedi görmedim" der ve Cheshire Kedisi onu yanıtlar "Çünkü bu Cheshire Kedisi'dir. Ondandır."
Cheshire Kedisi ile Alice arasında geçen her konuşma rahatlıkla alınıp çerçevelenip duvarlara asılacak cinstendir. Bir keresinde Alice ile Cheshire Kedisi arasında şöyle bir konuşma geçer:
Alice: Deli insanların arasına gitmek istemiyorum.
Cheshire Kedisi: Bunun sana pek bir yararı yok. Hepimiz burada deliyiz. Ben deliyim. Sen delisin.
Alice: Benim deli olduğumu nereden biliyorsun?
Cheshire Kedisi: Öyle olmalısın. Öyle olmasaydın buraya gelmezdin.
...
Alice: Buradan gitmek için bana hangi yolu izlemem gerektiğini söyler misin?
Cheshire Kedisi: Nereye gitmen konusunda iyi bir anlaşamaya bağlı bu.
Alice: Neresi olduğunun önemi yok!
Cheshire Kedisi: O zaman hangi yol olduğunun da bir önemi yok.
Alice: Sonunda herhangi bir yere varsın da.
Cheshire Kedisi: Elbette varacaksın. Eğer yeterince uzun yürürsen.



Misafir 3 Mart 2010 10:27

Alıntı:

Misafir adlı kullanıcıdan alıntı (Mesaj 1716450)
bu hikayede zalim kraliçenin adı ne


Kitabı bulup okumanızı öneririm.


Misafir 5 Mart 2010 18:23

...çok güzel bir kitap mutlaka okumanızı öneririm...


Misafir 14 Mart 2010 17:00

Alıntı:

alice harikalar diyarinda ozet
s


Misafir 16 Ocak 2011 13:48

- ALİCE HARİKALAR DİYARINDA (KİTAP ÖZETİ)
ALİCE HARİKALAR DİYARINDA


işte size kitabın özeti
ama bu kitabı ayrıca da okumanızı öneriyorum...


Alice bir gün bahçede oynarken bir tavsan gördü.Peşinden koşarken bir delikten girmişti tavşan.Alice’de peşinden.Bir yerden yuvarlandı ve sonra durdu.Bir masanın üzerinde anahtar buldu.Bu anahtarı her kapıya denedi ama hiçbirine olmadı.Sonra bir kapıya anahtarı koydu ve oldu ama çok küçük bir aralık kadar boşluk vardı.Bir şişeye baktı ve dikledi.Birden küçülmeye başladı.ama kapı çoktan kapanmıştı kapı.Sonra bir kurabiyenin üzerinde beni ye yazıyordu.Alice de yedi ve boyu uzadı.Ama öyle uzamıştı ki ayakkabıları bile olmuyordu ona bu duruma çok üzülen Alice ağlamaya başladı.Birden elinde yelpazesi öbür elinde beyaz eldiveni olan olağanüstü bir tavşan.Tavşan yelpaze ile eldiveni aceleden düşürdü.Alice’de eldiven eline aldı ki.Tavşanın peşinden koşmaya başladım ama terledi ve yelpazelendi.Birde ne görsün tavşanın eldiveni eline oldu yani boyu kısalmış.Birden bir fare gördü.Bu fare ile konuşsam mı diye düşündü.Fare ile kaynaşmıştı bile.Baya konuşmuşlardı fare ile.Birden Alice’nin aklına kedisi Dinah gelmişti.Fare senin kedin mi var diye sordu.Alice ;evet sen yoksa kedileri sevmez misin diye sordu;tabi ki sevmem ,dedi.Alice ama benim kedim öyle değildir çok iyidir.

Diye sohbet ettiler.Sonra Alice bir evin önünden geçerken eve uğradı.İçinde bir fındık faresi iki tanede tavşan vardı.beraber çay içtiler sohbete daldılar.E tabi bunlar basta Alice’ye sen kimsin diye sordular.

Alice’de anlattı.Alice’den masal istediler ama Alice şuan aklımda anlatacak masal yok.Bu sefer fındık faresinden masal istediler.Fındık faresi hep uyuklayarak masal anlatıyordu tabi masal da kendileri gibi acayipti ama masallar böyle olur.E bu nedenle Alice her anlattığı kelime için soru buluyordu.Bu bir tartışma haline gelmişti.Tabi sonra Alice yoluna devam etti.Sonra Alice’nin yolunda krallık vardı.Birden bir kadın haykırıyordu.Herkes önünde onu dinliyorlardı.Kraliçe Alice’in varlığını fark etti.Alice’e sen de kimsin ,dedi.Ben burada dolaşıyordum.Birden sizin haykırışınızı duydum.Kraliçe Alice’in kafasının uçurulmasını emretti.Alice biraz korkmuştu.Birkaç gün böyle geçti.Sonra Alice yalancı kaplumbağa diye biriyle tanıştı.Bu kaplumbağa ona hayatını anlattı.Ve Alice’nin de hayatının masalını anlatmasını istedi.

Ama Alice kendi masalının biraz karışık olduğunu düşündüğü için anlatmak istemedi.Birden biri mahkeme var diye seslendi birisi.Çabukça koşarak mahkemeye yetiştiler.Mahkeme çok karışıktı fareler tavşanlar ve kraliçe kral ve yalancı kaplumbağa ve Alice.Birkaç tartışma sonrası Alice’ye ablası seslenıyordu sanki.Alice uyan artık elini yüzünü yıkayıp yemeğe gel.Alice abla çok değişik bir rüya gördüm.Ablası anlat bakalım Alice hatırladığı kadarıyla anlattı.Ablası da bence de saçmaymış ,dedi.

BİTTİİ!


Misafir 6 Şubat 2011 12:35

'Yaa 200 KéLimeyi GecméYén Özét YazabiLir Misinz ???????? '


Misafir 9 Şubat 2011 19:24

ya bize okuldan kitap verdiler kitabın adıda alice harikalar diyarında 15 tatil bitti ben daha kitabı bitiremedim 4. sınıfa gidiyorum eğer okuyanlar varsa bir çoçuğun ağzındanmış gibi yazarmısınızz lütfen çünkü 15 tatil bitti nerdeyse :((


Misafir 7 Mayıs 2011 19:01

çok uzunnnnnnnnnnnnn


rey_cenaxD 18 Mayıs 2011 20:05

kitap özetleri
 
lütfen aşağıdaki kitapların kısa özetlerini yazın
-seksen günde devri alem
-alice harikalar diyarında
-altın ışık
-billur köşk masalları
-türk bilmecelerinden seçmeler
-dede korkut hikayeleri
-define adası
-değirmenimden mektuplar
-falaka
-güliverin gezileri
-heidi
-isan ne ile yaşar
-karagöz ile hacivat
-keloğlan masalları
-mehmet akiften seçmeler
-mevlananın mesnevisinden masallar
-mutlu prens
-nasreddin hoca hikayeleri
-türk ninnilerinden seçmeler
-ömerin çocukluğu
-peter pan
-pinokyo
-polyanna
-robin hood
-şermin
-tekerlemeler
-tiryaki sözleri
-tom sawyer


Misafir 24 Mayıs 2011 20:09

Yhaa özet daha az olamazmı????


Misafir 15 Eylül 2011 12:23

alice harikalar diyarında özetini 8 satırlık özetini nasıl bulabilirim


Misafir 22 Eylül 2011 20:53

büyük boy bir defterde kaç saffa tutar


Misafir 14 Kasım 2011 16:54

Kitabın Özeti:
Alice ablası ile birlikte parkta oturmaktaydı ablası yanında kitap okuyordu ama Alice’in canı sıkılıyordu. Ablasının okuduğu kitaba bakarak, “Resimsiz ve konuşmazız kitap ne işe yarar ki?” diye düşündü. İşte tam o sırada, pembe gözlü Beyaz tombiş bir tavşan yanından koşarak geçti. Aslında bu sıradan bir olaydı. Ancak, Tavşan yelek cebinden bir saat çıkarıp baktı ve ardından koşarak uzaklaştı. İşte bu sıradan birşey değildi. Alice merakla tavşanın peşinden koştu. Tavşan bir deliğe girdi, Alice de arkasından deliğe girdi. Kuyu sanki dipsiz gibiydi düştükçe düşüyordu. Aşağıya doğru baktı, karanlıktı. Duvarlara baktı. Her şeyi görüyordu. Raflar, kitaplarla doluydu. “Acaba dünyanın diğer ucana kadar düşer miyim?” dedi. Düşüşü devam ediyordu. Kedisi aklına geldi. “Zavallı Dinah’ağım beni çok arayacak…” Birden kendini yerde buldu. Canı hiç acımamıştı. Önüne bakınca bir koridor gördü. Tavşan da hızla koşuyordu. Böylece bir salona geldi Salonun bütün kapıları kapalıydı. Sadece ortasında üç ayaklı bi masa vardı. Masanın üzerindeki altın anahtarı aldı ve perdenin arkasındaki küçük kapıyı bularak açtı. Ancak, bu kapıdan geçmesi mümkün değildi çünkü kapı çok küçüktü..Tekrar masanın yanına döndü. Burada üzerinde “beni iç” diye yazan bir şişe vardı. İyice kontrol ettikten sonra içti. Çok lezzetliydi. Küçül­dükçe küçüldü. Bu sefer de anahtarı masadan alamadı çünkü anahtar çok ağır geliyordu. Üzülüp, ağladı. Sonra kendisini toparlayınca, masanın altında “Beni ye” diye yazan bir çörek gördü ve son kırıntısına kadar yedi.
Birden boyu uzamaya başladı. Uzadıkça uzuyordu. Artık üç metre boyunda, kocaman, dev gibi bir kızdı. Anahtarı alıp, kapıyı açtı. Ancak giremiyordu. Oturup ağladı. Birden yine tavşanı gördü ve ona “Afedersiniz, biraz bakabilir misiniz?” diye seslendi. Tavşan, sesi duyunca korktu ve kaçtı. Tavşanın bıraktığı yelpazeyi kullanınca tekrar küçüldüğünü hissetti. Neredeyse bitme noktasına geliyordu ki, yelpazeyi hızla elinden attı. Bu sefer yine anahtarı masanın üzerinde bırakmıştı. Birden kendisini bir gölün İçinde buldu. Çok tuzluydu. Sonra, kendi gözyaşları olduğunu anladı.

Sonra, bir fare gördü. Ona kedisinden bahsedince, fare gücendi ve oradan uzaklaştı. Alice’in dilediği özürler onu geri döndürmeye yetmemişti. Tüm bunlar olup biterken, gözyaşı denizi kartal yavrusu, kuğu, ördek…ve daha bir sürü hayvanla dolmuş, burası büyük bir hayvanat bahçesine dönüşmüştü. Alice önde, onlar arkada kıyıya doğru yüzdüler.
Kıyıya çıktıklarında, hepsi sırılsıklamdı. Aralarında nasıl kuruyacaklarını konuşmaya başladılar. Fare Dodo, “ben sizleri kuruturum” diyerek başladı, İngiliz krallığını, Normanları vb. anlatmaya. Ancak, kimse kurumamıştı. Bu sefer “Caucus yarışı yapacağız” deyip, bir daire çizdi ve yarışı başlattı. Yarım saat, bütün hayvanlar bir o tarafa, bir bu tarafa koşuşturup durdular. Sonra da onlara Alice’in ödül vermesini istedi. Alice elini cebine attığında bir kutu şeker buldu ve hepsine tek tek dağıttı. Bu arada, fare yine, kediler üzerine yaptığı konuşma üzerine, Alice’e küstü ve ayrıldı.
Bu arada tavşan yine geldi. Yelpazesini ve eldivenini arıyordu. Alice görünce, “Maria Ann, koş benim yelpazemle eldive-nimi getir” diye emretti. Alice, koşa koşa tavşanın odasına gitti. Yelpaze ve eldiveni aldı. Orada gördüğü bir şişedeki şurubu içti. Bu sefer büyümeye başladı. Büyüdü, büyüdü. Odaya sığmaz oldu. Kolunu pencereden dışarı çıkarınca büyümesi durdu. An-cak, yerinden kımıldayamıyordu. Tavşan kapıya geldi ve seslendi. Kapıdan giremeyince, pencereden girmeye çalıştı. Alice eliyle yakamak isteyince, aşağı düştü. Bir kere daha denedi, yine aşağıya düştü. Tavşan, adamlarını çağırdı. Bil merdiven dayayıp, çıkmaya çalışınca o da yediği tekme ile devrildi. Bu sefer Alice çakıl taşlan atmaya başladılar. Ancak, taşlar yere pasta olarak düşüyordu. Alice yemeye başladı. Yedikçe ufalıyordu. Kapıdan çıkacak duruma gelince, hızla odadan çıktı ve koşarak ormana girdi.
Ormanda, gördüğü bir köpekten çok korktu. Sonra, bir yaprağın üzerine kurulmuş nargile içen tırtılı gördü. Onunla bir müdret konuştuktan sonra, yerdeki mantardan ısırdı. Isırdıkça, vücudunun bir kısmı dengesiz bir şekilde büyüyordu. Bu defa da bir güvercin, “yılan” diyerek Alice’e laf attı. Alice “ben yılan değilim ” dediyse de güvercini inandıramadı.

Başka bir çeşit mantar da yedikçe küçültüyordu. Biraz yedi ve ilk günkü haline döndü. Ancak, inanamıyordu. Ormanda yürüme üne devam etti. Önüne çıkan küçük eve girmek için, küçülten mantardan biraz yedi. Evin kapısında kurbağa uşak duruyordu. Ona, evin içine nasıl girebileceğini sordu. Uşak, hık mık edince, kapıyı iteleyip içeri girdi. Kimse Alice hoş geldin dememişti. Alice, dayanamayıp ev sahibi düşese sordu: “Affedersiniz efendim, kediniz niçin böyle sırıtıyor?”
Düşes, “Bunda bilmeyecek ne var? O bir Cheshîre kedisidir. Bütün Cheshire kedileri de sırıtır” diye cevap verdi. Sonra da, düşes kucağındaki bebeği Alice’e fırlatıp, “Ben kriket oynamaya gidiyorum” dedi. Alice bebeği kucağına aldı. Sürekli hırıldayan acaip bir bebekti. Dışarı çıkardı. Dışarıda bebek, bir domuza benziyordu. Yere bırakınca, koştu gitti. Alice, kafasını kaldırınca, Cheshire kedisinin kendisine baktığını gördü. Her zamanki gibi sırıtıyordu. Kediye, “Lütfen bana ne yöne doğru gideceğimi söyler misiniz?” diye sordu. Kedi, “Ne tarafa gidersen git, elbet bir yere varırsın” diye cevap verdi. Alice, Mart Tavşanı’nın evine doğru yürüdü. Ev, tıpkı bir tavşana benziyordu. Büyüten mantardan biraz yedi. Evin ö-nündeki ağacın altındaki masanın başına toplanmış çay içiyorlardı. Alice’i görünce, “yer yok,yer yok” diye bağrıştılar. Sonra da, masada bulunan tavşan, şapkacı ve fare ile Alice arasında kimilerine saçma gelecek bir konuşma başladı. Alice karşı oldukça kaba davrandıkları için yanlarından ayrıldı. Ormanda yürürken yine bir ağaç kapı gördü. İçeri girince, kendisini o uzun salonda, cam masanın yanında buldu. Bu sefer tecrübeli olduğu için önce altın anahtarı alıp, bahçeye açılan kapıyı açtı. Sonra cebindeki mantarı kemirip, kapıdan geçebilecek kadar küçüldü. Sonunda bahçedeydi.
Biraz ilerleyince bu sefer de bir kriket sahası İle karşılaştı. Burada bütün kahramanlar oyun kâğıtlarından oluşuyorlardı. Alice burada büyük bir kalabalıkla geçen kraliçeyi gördü. Herkes eğildiği halde, Alice’nin eğilmemesi dikkat çektiği için, kraliçe tam karşısında durdu ve kim olduğunu sordu. Alice kendisini tanıttı. Sonra kraliçe, Alice’i kriket oynamaya davet etti.
Tuhaf bir oyundu bu. Ne saha belliydi, ne de oyuncular. Birden gökyüzünde kedinin başı beliriverdi. Alice onunla konuştu.
Kral gelip kiminle konuştuğunu sordu. O da kediyi anlattı. Kral, “elimi öpebilir” dedi. Kedi ise, “öpmesem daha İyi olur” diye cevap verdi. Kral kızmıştı. Şu küstah kedinin kafasını vurdurmalıydı. Ancak, kedinin kafası biraz sonra gökyüzünden kaybolmuştu.
Düşes ve Alice birlikte yürüyorlardı. Düşes, “Dünyayı yürüten kuvvet sevgidir, sevgi” dedi. Sonra da devam etti: “Sen manaya bak, sesler kendi başlarının çaresine bakarlar.” Kraliçe, Alice ile Dü-şes’in bu samimiyetine bozulmuştu. Gelip, düşesi kovdu. Sonra, Alice’i yeniden kriket sahasına davet etti. Biraz oynadıktan sonra, sıkıldı ve bu sefer de Yalancı Kaplumbağa’nın Hikâyesi’ni anlatmaya başladı. Sonra da”en iyisi kendisi anlatsın” diyerek, ejderle beraberer kaplumbağanın yanına gönderdi.
Kayanın üzerinde duran kaplumbağanın çok acıklı bir görünümü vardı. “Bir zamanlar ben de sahici bir kaplumbağa idim” diyerek hikâyesine başladı. Sonra da, denizin dibinde yaşadığını, oku­la gittiğini, ailesinin durumu iyi olmadığı için, ana dersleri okuyabildiğini anlattı. Sık sık hıçkırarak ağlıyordu.
Sonra, Ejder’le birlikte Alice için, “İstakoz yarışması” oyunu oynadılar. Şarkılar söylediler. Sonra da Alice’den başından geçenleri anlatmasını istediler. O da yaşadığı her şeyi anlattı. Kaplumbağa yine, çorba ile ilgili güzel bir şiir söyledi.
Keyifli halleri “Mahkeme başlıyor!” sesini duyunca sona erdi ve telâşla hep birlikte mahkemenin olduğu yere doğru yürüdüler. Kral, kraliçe ve mahkeme heyeti oturuyordu. Suçlu ise elleri ke­lepçeli Yürek Oğlan idi. Beyaz Tavşan, salondakileri sessiz olmaları için ikaz ediyordu. Yine, Beyaz Tavşan’ın okuduğuna göre, Yürek Oğlan’ın suçu Yürek Kralİçesi’nin pişirmİş olduğu nefis çörekleri yeyip, bitirmekti. Dinlenen şahitler, tartışmalar tam bir curcunaydı. Bu arada Alîce yeniden büyüdüğünü hissetti. Oraya sığıncaya kadar oturmaya karar verdi.’ Beyaz Tavşan, üçüncü şahit olarak Alice’in ismini okudu. Alîce kalkıp yürüyünce jüri üyeleri birbir yere serildiler. Haliyle mahkeme devam edemeyecekti. Neyse, güçbela jüri yerine yerleştikten sonra, Alice soruldu. Ancak, bir şey bilmediğini söyledi. Sonra, yine tartışmalar oldu. Bu arada Alice’in boyu gerçek haline dönüşmüştü. Bu nedenle artık hiçbirinden çekinmesine gerek yoktu. “Hepiniz oyun kâğıdısınız, sizden kim korkar” deyince, bütün iskambil kâğıtları Alice’in üzerine yürüdüler. Alice, korku ve heyacanla çığlık atıp, bütün kağıtları savurmaya çalıştı.
İşte o an baktı ki, başı ablasının dizlerinde, nehir kıyısında yatıyor. Ablası, “Uyansana tatlım. Neredeyse, gezinin tamamını uyumakla geçirdin” dedi. Alice de ablasına, rüyasında gördüklerini dilinin döndüğünce anlattı. Sonra da kahvaltı yapmaya koştu. Bu sefer de ablası uykuya daldı ve rüyasında Alice’in anlattığı bütün kahramanları gördü. Gözlerini hiç açmadan, hep harikalar ülkesinde kalmak istiyordu.


Misafir 26 Aralık 2011 16:17

Merhaba arkadaşlar alice harikalar diyarının olayını yerini kişilerini üslup incelemesini yazar mısınz?


Misafir 27 Nisan 2012 08:45

Alice bir gün bahçede oynarken bir tavşan gördü. Peşinden koşarken bir delikten girmişti tavşan. Alice’de peşinden. Bir yerden yuvarlandı ve sonra durdu. Bir masanın üzerinde anahtar buldu. Bu anahtarı her kapıya denedi ama hiçbirine olmadı. Sonra bir kapıya anahtarı koydu ve oldu ama çok küçük bir aralık kadar boşluk vardı. Bir şişeye baktı ve dikledi. Birden küçülmeye başladı. Ama kapı çoktan kapanmıştı kapı. Sonra bir kurabiyenin üzerinde beni ye yazıyordu. Alice de yedi ve boyu uzadı.
Ama öyle uzamıştı ki ayakkabıları bile olmuyordu ona bu duruma çok üzülen Alice ağlamaya başladı. Birden elinde yelpazesi öbür elinde beyaz eldiveni olan olağanüstü bir tavşan. Tavşan yelpaze ile eldiveni aceleden düşürdü. Alice’de eldiven eline aldı ki. Tavşanın peşinden koşmaya başladım ama terledi ve yelpazelendi.

Birde ne görsün tavşanın eldiveni eline oldu yani boyu kısalmış. Birden bir fare gördü. Bu fare ile konuşsam mı diye düşündü. Fare ile kaynaşmıştı bile. Baya konuşmuşlardı fare ile. Birden Alice’nin aklına kedisi Dinah gelmişti. Fare senin kedin mi var diye sordu. Alice; evet sen yoksa kedileri sevmez misin diye sordu; tabi ki sevmem, dedi. Alice ama benim kedim öyle değildir çok iyidir. Diye sohbet ettiler. Sonra Alice bir evin önünden geçerken eve uğradı. İçinde bir fındık faresi iki tanede tavşan vardı. Beraber çay içtiler sohbete daldılar. E tabi bunlar basta Alice’ye sen kimsin diye sordular. Alice’de anlattı. Alice’den masal istediler ama Alice şuan aklımda anlatacak masal yok. Bu sefer fındık faresinden masal istediler. Fındık faresi hep uyuklayarak masal anlatıyordu tabi masal da kendileri gibi acayipti ama masallar böyle olur. E bu nedenle Alice her anlattığı kelime için soru buluyordu. Bu bir tartışma haline gelmişti. Tabi sonra Alice yoluna devam etti. Sonra Alice’nin yolunda krallık vardı. Birden bir kadın haykırıyordu. Herkes önünde onu dinliyorlardı. Kraliçe Alice’in varlığını fark etti. Alice’e sen de kimsin, dedi. Ben burada dolaşıyordum. Birden sizin haykırışınızı duydum. Kraliçe Alice’in kafasının uçurulmasını emretti. Alice biraz korkmuştu. Birkaç gün böyle geçti. Sonra Alice yalancı kaplumbağa diye biriyle tanıştı. Bu kaplumbağa ona hayatını anlattı. Ve Alice’nin de hayatının masalını anlatmasını istedi.

Ama Alice kendi masalının biraz karışık olduğunu düşündüğü için anlatmak istemedi. Birden biri mahkeme var diye seslendi birisi. Çabukça koşarak mahkemeye yetiştiler. Mahkeme çok karışıktı fareler tavşanlar ve kraliçe kral ve yalancı kaplumbağa ve Alice. Birkaç tartışma sonrası Alice’ye ablası sesleniyordu sanki. Alice uyan artık elini yüzünü yıkayıp yemeğe gel. Alice abla çok değişik bir rüya gördüm. Ablası anlat bakalım Alice hatırladığı kadarıyla anlattı. Ablası da bence de saçmaymış, dedi.


Misafir 22 Ekim 2012 22:50

lütfen doru ve düzgün bir şekilde kitabın tanımını yapınız.ayrıca bahçede oynarken değil nehrin kıyısında ablası ile otururken olmalıydı.lütfen özetleri kitaba göre yapınız ve kitabı okumanızı tavsiye ederim.


Misafir 17 Ekim 2013 09:36

n b
 
Alıntı:

Misafir adlı kullanıcıdan alıntı (Mesaj 2159167)
büyük boy bir defterde kaç saffa tutar

4 5


Misafirsıla 27 Mart 2014 20:24

işte size kitabın özeti
ama bu kitabı ayrıca da okumanızı öneriyorum...


Alice bir gün bahçede oynarken bir tavsan gördü.Peşinden koşarken bir delikten girmişti tavşan.Alice’de peşinden.Bir yerden yuvarlandı ve sonra durdu.Bir masanın üzerinde anahtar buldu.Bu anahtarı her kapıya denedi ama hiçbirine olmadı.Sonra bir kapıya anahtarı koydu ve oldu ama çok küçük bir aralık kadar boşluk vardı.Bir şişeye baktı ve dikledi.Birden küçülmeye başladı.ama kapı çoktan kapanmıştı kapı.Sonra bir kurabiyenin üzerinde beni ye yazıyordu.Alice de yedi ve boyu uzadı.Ama öyle uzamıştı ki ayakkabıları bile olmuyordu ona bu duruma çok üzülen Alice ağlamaya başladı.Birden elinde yelpazesi öbür elinde beyaz eldiveni olan olağanüstü bir tavşan.Tavşan yelpaze ile eldiveni aceleden düşürdü.Alice’de eldiven eline aldı ki.Tavşanın peşinden koşmaya başladım ama terledi ve yelpazelendi.Birde ne görsün tavşanın eldiveni eline oldu yani boyu kısalmış.Birden bir fare gördü.Bu fare ile konuşsam mı diye düşündü.Fare ile kaynaşmıştı bile.Baya konuşmuşlardı fare ile.Birden Alice’nin aklına kedisi Dinah gelmişti.Fare senin kedin mi var diye sordu.Alice ;evet sen yoksa kedileri sevmez misin diye sordu;tabi ki sevmem ,dedi.Alice ama benim kedim öyle değildir çok iyidir.

Diye sohbet ettiler.Sonra Alice bir evin önünden geçerken eve uğradı.İçinde bir fındık faresi iki tanede tavşan vardı.beraber çay içtiler sohbete daldılar.E tabi bunlar basta Alice’ye sen kimsin diye sordular.

Alice’de anlattı.Alice’den masal istediler ama Alice şuan aklımda anlatacak masal yok.Bu sefer fındık faresinden masal istediler.Fındık faresi hep uyuklayarak masal anlatıyordu tabi masal da kendileri gibi acayipti ama masallar böyle olur.E bu nedenle Alice her anlattığı kelime için soru buluyordu.Bu bir tartışma haline gelmişti.Tabi sonra Alice yoluna devam etti.Sonra Alice’nin yolunda krallık vardı.Birden bir kadın haykırıyordu.Herkes önünde onu dinliyorlardı.Kraliçe Alice’in varlığını fark etti.Alice’e sen de kimsin ,dedi.Ben burada dolaşıyordum.Birden sizin haykırışınızı duydum.Kraliçe Alice’in kafasının uçurulmasını emretti.Alice biraz korkmuştu.Birkaç gün böyle geçti.Sonra Alice yalancı kaplumbağa diye biriyle tanıştı.Bu kaplumbağa ona hayatını anlattı.Ve Alice’nin de hayatının masalını anlatmasını istedi.

Ama Alice kendi masalının biraz karışık olduğunu düşündüğü için anlatmak istemedi.Birden biri mahkeme var diye seslendi birisi.Çabukça koşarak mahkemeye yetiştiler.Mahkeme çok karışıktı fareler tavşanlar ve kraliçe kral ve yalancı kaplumbağa ve Alice.Birkaç tartışma sonrası Alice’ye ablası seslenıyordu sanki.Alice uyan artık elini yüzünü yıkayıp yemeğe gel.Alice abla çok değişik bir rüya gördüm.Ablası anlat bakalım Alice hatırladığı kadarıyla anlattı.Ablası da bence de saçmaymış ,dedi.

BİTTİİ!

Kaynak: Alice Harikalar Diyarında kitabının özetini nasıl bulabilirim?


pelin 21 Mayıs 2014 21:59

Alice bir gün bahçede oynarken bir tavşan gördü. Peşinden koşarken bir delikten girmişti tavşan. Alice’de peşinden. Bir yerden yuvarlandı ve sonra durdu. Bir masanın üzerinde anahtar buldu. Bu anahtarı her kapıya denedi ama hiçbirine olmadı. Sonra bir kapıya anahtarı koydu ve oldu ama çok küçük bir aralık kadar boşluk vardı. Bir şişeye baktı ve dikledi. Birden küçülmeye başladı. Ama kapı çoktan kapanmıştı kapı. Sonra bir kurabiyenin üzerinde beni ye yazıyordu. Alice de yedi ve boyu uzadı.

Ama öyle uzamıştı ki ayakkabıları bile olmuyordu ona bu duruma çok üzülen Alice ağlamaya başladı. Birden elinde yelpazesi öbür elinde beyaz eldiveni olan olağanüstü bir tavşan. Tavşan yelpaze ile eldiveni aceleden düşürdü. Alice’de eldiven eline aldı ki. Tavşanın peşinden koşmaya başladım ama terledi ve yelpazelendi. Birde ne görsün tavşanın eldiveni eline oldu yani boyu kısalmış. Birden bir fare gördü. Bu fare ile konuşsam mı diye düşündü. Fare ile kaynaşmıştı bile. Baya konuşmuşlardı fare ile. Birden Alice’nin aklına kedisi Dinah gelmişti. Fare senin kedin mi var diye sordu. Alice; evet sen yoksa kedileri sevmez misin diye sordu; tabi ki sevmem, dedi. Alice ama benim kedim öyle değildir çok iyidir. Kitap Özetleri, Performans Ödevleri ve Kapakları

Diye sohbet ettiler. Sonra Alice bir evin önünden geçerken eve uğradı. İçinde bir fındık faresi iki tanede tavşan vardı. Beraber çay içtiler sohbete daldılar. E tabi bunlar basta Alice’ye sen kimsin diye sordular.

Alice’de anlattı. Alice’den masal istediler ama Alice şuan aklımda anlatacak masal yok. Bu sefer fındık faresinden masal istediler. Fındık faresi hep uyuklayarak masal anlatıyordu tabi masal da kendileri gibi acayipti ama masallar böyle olur. E bu nedenle Alice her anlattığı kelime için soru buluyordu. Bu bir tartışma haline gelmişti. Tabi sonra Alice yoluna devam etti. Sonra Alice’nin yolunda krallık vardı. Birden bir kadın haykırıyordu. Herkes önünde onu dinliyorlardı. Kraliçe Alice’in varlığını fark etti. Alice’e sen de kimsin, dedi. Ben burada dolaşıyordum. Birden sizin haykırışınızı duydum. Kraliçe Alice’in kafasının uçurulmasını emretti. Alice biraz korkmuştu. Birkaç gün böyle geçti. Sonra Alice yalancı kaplumbağa diye biriyle tanıştı. Bu kaplumbağa ona hayatını anlattı. Ve Alice’nin de hayatının masalını anlatmasını istedi.Kitap Özetleri, Performans Ödevleri ve Kapakları

Ama Alice kendi masalının biraz karışık olduğunu düşündüğü için anlatmak istemedi. Birden biri mahkeme var diye seslendi birisi. Çabukça koşarak mahkemeye yetiştiler. Mahkeme çok karışıktı fareler tavşanlar ve kraliçe kral ve yalancı kaplumbağa ve Alice. Birkaç tartışma sonrası Alice’ye ablası sesleniyordu sanki. Alice uyan artık elini yüzünü yıkayıp yemeğe gel. Alice abla çok değişik bir rüya gördüm. Ablası anlat bakalım Alice hatırladığı kadarıyla anlattı. Ablası da bence de saçmaymış, dedi.


Misafir 22 Kasım 2014 22:22

Alice in Wonderland kitabının Türkçe özetini verir misiniz?
 
alice in wonderland kitabının tükçe özeti


Misafir 10 Aralık 2014 22:30

ALICE HARİKALAR ÜLKESİNDE KİTAP ÖZETİ KISA VE ANLAMLI OLSUN LTFEN ÇOK KISA DA OLMASIN :D



Saat: 11:32

©2005 - 2024, MsXLabs - MaviKaranlık