MsXLabs

MsXLabs (https://www.msxlabs.org/forum/)
-   Tıp Bilimleri (https://www.msxlabs.org/forum/tip-bilimleri/)
-   -   Kemik Nedir - Kemiğin Yapısı Ve Görevleri (https://www.msxlabs.org/forum/tip-bilimleri/405824-kemik-nedir-kemigin-yapisi-ve-gorevleri.html)

Misafir 14 Ocak 2010 10:24

1 ek

KEMİK NEDİR, NASIL OLUŞUR


İnsan ve omurgalı hayvanlarda iskeleti oluşturan sert madde. Kemik, vücudu oluşturan dokular arasında en sert olanıdır. Organizmada gerçek anlamda destek görevi yapan dokudur. Ayrıca organizmanın kalsiyum depolarıdır. Kalsiyum bakımından doymuş olduklarından serttir. Sert olmalarına rağmen kıkırdak dokusundan farkları damar içermeleridir. Bu doku yapısında çeşitli tipte hücreler (osteosit, osteoblast, osteoklast) ve hücrelerarası madde (matrix) bulunmaktadır. Kemiğin enine kesiti incelendiğinde dış ve iç yüzeyleri bir zarla örtülüdür. Bunlardan dıştakine; periosteum, iç yüzeydekine; endosteum denir. Bu zarlar düzensiz sıkı bağ dokusundan yapılmışlardır. Periosteumun hemen altında dış halkasal sistem yer alır. Endosteumun hemen üstünde ise iç halkasal sistem bulunur.
Alıntıdaki Ek 48212


Kemik yaşayan ve gelişen bir yapıdır. Yapısı, kollajen adı verilen ve yumuşak bir çatı sağlayan bir protein ile bu çatıya güç veren ve sağlamlaştıran bir mineral olan kalsiyum fosfattan oluşmaktadır. Bu kombinasyon kemiği güçlendirirken üzerine uygulanan kuvvetlere karşı da esnek hale getirir. Vücudun kalsiyumunun %99'undan fazlası kemiklerde ve dişlerde yer almaktadır. %1'i de kanda bulunur. Yaşam boyunca eski kemikler yıkıma uğrar (rezorpsiyon) ve iskelete yeni kemik eklenir (formasyon).Çocukluk ve ergenlik çağlarında yeni kemik oluşumu kemik rezorpsiyonundan daha hızlıdır. Bunun sonucunda kemikler daha büyür, ağırlaşır ve yoğunluğu artar. 30 yaş civarında pik kemik kütlesine (maksimum kemik yoğunluğu ve gücü) ulaşılana kadar, kemik yapımı, kemik yıkımından daha hızlıdır. 30 yaşından sonra yavaş yavaş kemik yıkımı kemik oluşumunu geçer.

Kemikler canlı kemik hücrelerinden ve cansız ara maddeden oluşur.Kemik hücrelerine "osteosit"denir.Osteositler çok sayıda sitoplazmik uzantıya sahiptir.Kemik doku ara maddesine "osein"denir.Osein,protein(hücreler tarafından salgılanır)ve inorganik tuzlardan(kalsiyum fosfat,kalsiyum karbonat,kalsiyum florür gibi) oluşur.

Kemik dokuda hücrelerin irtibatını sağlayan havers ve volkman kanalları vardır.

Kemikler bebeklerde kıkırdak halindedir.Bu özellik bebekte esnekliği ve direnci arttırır.Kıkırdak bir müddet sonra kemikleşir.Kemiklerimiz kıkırdak ve bağ dokudan gelişir.Örneğin bebeklerin kafatasındaki yumuşak kısım olan bıngıldak bağ dokudan oluşur.Daha sonra bağ doku kemikleşip sertleşir.Vücudumuzdaki kol ve bacaklarımız gibi kemiklerimiz ise kıkırdağın kemikleşmesiyle olur.Kemik doku yapı bakımından iki kısma ayrılır.Bunlar;sert kemik(sıkı kemik)ve süngerimsi kemiktir.

SERT KEMİK


Sert bir yapıya sahiptir.Kemik doku içinde boşluklar yoktur(gözeneksizdir).Sert kemikteki havers kanalları kan damarı ve sinirlerin girmesini sağlar.Sert kemiğin ortasında sarı ilik bulunur.

SÜNGERİMSİ KEMİK


Gözenekli bir yapıdadır.İçinde düzensiz boşluklar vardır.Bu boşlukların içini kırmızı kemik iliği doldurur.Süngerimsi kemik yumuşak bir yapıya sahiptir.Kemiklerimiz sürekli kendilerini yenilerler.Yani kemik doku bir taraftan yapılır bir taraftan da yıkılır.Genç evrede yapım yıkımdan fazla,orta yaşta yapım ve yıkım eşit,ileri yaşlarda ise yıkım yapımdan fazladır.Bundan dolayı yaşlı insanların kemikleri kolay kırılır.Ayrıca yaşlanınca boyda da bir kısalma olur.

Kemiklerin dışında "periost"denilen kemik zarı bulunur.Kemik zarı,kemiğin enine kalınlaşmasını,kırılan kemiğin onarımını ve kemiğin beslenmesini sağlar.İskeletimizi oluşturan kemikler şekillerine göre;uzun kemik,kısa kemik ve yassı kemik olmak üzere üç çeşittir.

Kemik Çeşitleri,


Vücut iskeletimizde 3 çeşit kemik bulunur, bunlar
  • Uzun Kemikler,
  • Kısa Kemikler,
  • Yassı Kemiklerdir.
Uzun Kemikler:
Uzun kemikler dıştan kemik zarları ve kıkırdakla sarılıdırlar. Bunlar kemiğin beslenmesi onarılması ve büyümesini sertleşmesine yardımcı olurlar.
Uzun kemiğin içine kanal vardır bu kanal içerisinde sarı ilik vardır, sarı ilikler alyuvar üretirler.
Kemik başlarında gözenekler vardır bu gözeneklerde kırmızı ilik vesilesi ile kemik hücreleri üretitir.
  • Boyu eninden uzun olan kemiklerdir.
  • Vücudun hareketini sağlayan kemiklerdir.
  • Kol ve bacaklarda bulunur.
  • Sarı ilik ve kemik kanalı vardır.
Kısa Kemikler,
Ayak ve ellerimizde bulunur ve bu kemiklerin içinde sarı ilik olmaz.
  • Boyu, eni ve genişlikleri hemen hemen aynı olan kemiklerdir.
  • Sarı ilik ve kemik kanalı yoktur.
  • Omurga, el ve ayak bilek kemikleri kısa kemiklerdir.
Yassı Kemikler,
Yassı kemikler kaburga, göğüs kafesi, kafa tasında bulunur. Yassı kemikle süngerimsi yapıya sahip olduklarından sünme özelliklerine sahiptirler. En ve boyları fazla ama çok kalın değildirler.
Yassı kemiklerde sarı ilik yoktur ama kemik hücresi üreten kırmızı ilikler mevcuttur.
  • Yassı görünümlü kemiklerdir.
  • Sarı ilik ve kemik kanalı voktur.
  • Göğüs, kafatası ve kaburga kemikleri yassı kemiklerdir.


_KleopatrA_ 16 Mart 2010 19:11

3 ek

İSKELET VE KEMİK ÇEŞİTLERİ

İSKELET ÇEŞİTLERİ


Hayvanların çoğunda, vücuda destek olan, koruyan ve kaslara bağlanarak hareketi sağlayan iskelet sistemi bulunur. Hayvanlarda görülen iskelet dış ve iç iskelet olmak üzere iki tiptir.

1. Dış İskelet
Dış iskelet özel hücreler tarafından dışarıya salgılanan organik ve inorganik maddelerden meydana gelir. Dış iskelete sahip canlılarda iskelet görevi yapan kısımlar vücut dışında bulunduğu için kaslar iskelete içeriden bağlanır. Eklem bacaklılarda ve bazı yumuşakçalarda görülür.
Dış iskelet büyümeyi sınırlandırır. Bu nedenle dış iskelete sahip hayvanlar, gelişme döneminde iskeletini ya tamamen atarlar veya daha büyüğünü oluştururlar. Bu olaya deri veya kabuk değiştirme denir.

2. İç İskelet
İç iskelet embriyonun mezoderm (orta deri) tabakasından farklılaşır. Genellikle kıkırdak ve kemikten meydana gelir. Kaslar iskelete dışarıdan bağlanır. Canlının büyümesini sınırlandırmaz. Aksine boyca uzamayı sağlar.
Omurgasızlarda yaygın olarak iç iskelet görülmez. Sadece derisi dikenlilerde gelişmiş bir iç iskelet vardır.
Omurgalılarda iç iskelet, kıkırdak ve kemik dokudan meydana gelmiştir.

Kemiklerin Yapısı


Kemiklerde bulunan, % 25 su, % 45 inorganik madensel tuzlar (kalsiyum fosfat, kalsiyum karbonat, magnezyum fosfat az miktarda sodyum ve demir) kemiğin sert yapısını, % 30 organik maddeler ise esnekliği sağlar. Canlı kemik hücrelerine osteosit ve bu hücreler tarafından salgılanan organik ara maddeye osein denir. Bu iki yapı kemik dokusunu meydana getirir.Kemik dokusu, insan ve omurgalı hayvanların iskeletini oluşturan dokudur. Bu doku, canlı kemik hücreleri ile bu hücreleri salgıladığı ara maddeden oluşur. Kemik hücrelerine osteosit, ara maddeye ise osein denir. Kemik hücreleri çok sayıda sitoplazmik uzantılara sahiptir. Ara. maddelerin çoğunu protein yapısındaki kollegen bağ dokusu lifleri oluşturur. Bu liflerin arasında magnezyum, fosfat, kalsiyum karbonat, kalsiyum.florür gibi inorganik tuzlar birikerek kemik dokusunu sertleştirirler. Kemik dokusu sıkı ve süngerimsi yapıda olmak üzere iki kısımdır.
Örneğin humerus kemigi.Kemik hücrelerinin her biri vücudun hangi bölgesinde, nasıl bir şekil alacaklarını ve ne kadar büyüyeceklerini çok iyi bilirler. Büyüme hormonunun verdiği emirleri eksiksiz yerine getirirler. Vücudumuzdaki hücreler arasındaki bu iletişim sayesinde orantılı bir vücuda sahip oluruz.

Kemikler yapıları yönüyle iki kısma ayrılır.
a. Sıkı Kemik Dokusu :
İskeleti oluşturan bütün kemiklerin dış yüzeyi ile uzun kemiklerin gövdesi, sıkı kemik dokusundan meydana gelir. Bu doku iç içe daireler halinde sıralanmış lamelli yapıdadır.
Lamellerin ortasında kan damarları ve sinirlerin geçtiği Havers kanalı bulunur. Havers kanalındaki kan damarlarından kemik hücrelerine besin ve oksijen iletilirken artık maddeler aynı yoldan geri alınır.
Havers kanallarını birbirine bağlayan yan kanallara da Volkman kanalları denir. Ortasında havers kanalı, etrafında halkasal kemik hücreleriyle aralarını boşluk bırakmadan doldurmuş ara maddeden yapılmış lamelli birimlere Havers sistemi denir.

b. Süngerimsi Kemik Dokusu :
Kırmızı kemik iliği ve düzensiz boşlukların bulunduğu ince kemik lamellerinden oluşmuştur. Sıkı kemiğe oranla daha yumuşaktır. Uzun kemiklerin baş kısmı ile diğer kemiklerin iç kısmında bulunur.

Kemik Çeşitleri

Kemik çeşitleri
Yapı bakımından üç çeşit kemik bulunur.
1. Uzun kemikler
2. Yassı kemikler
3. Kısa kemikler

Alıntıdaki Ek 48215
Uzun Kemikler
  • Boyu eninden uzun olan kemiklerdir.
  • Vücudun hareketini sağlayan kemiklerdir.
  • Kol ve bacaklarda bulunur.
  • Sarı ilik ve kemik kanalı vardır.
Kol ve bacaklarda bulunur. Uzun kemiği dıştan saran kemik zarı (periyost) kemiğin enine büyümesini, onarılmasını ve beslenmesini sağlar. Ayrıca periyost kemiğin sertleşmesine de katkıda bulunur.
Uzun kemiğin başı ile gövdesi arasında bulunan kıkırdak tabakası, kemiğin boyuna büyümesini sağlar. Uzun kemiklerin iç kısmındaki kanalda akyuvarların oluşumunu sağlayan sarı kemik iliği bulunur. Kemik başlarını iç kısmı, sünger gibi düzensiz gözenekli bir yapıdadır. Gözeneklerin içinde kırmızı ilik bulunur. Kırmızı kemik iliği, kan hücrelerinin üretildiği iliktir.

Alıntıdaki Ek 48216
Yassı Kemikler
  • Yassı görünümlü kemiklerdir.
  • Sarı ilik ve kemik kanalı voktur.
  • Göğüs, kafatası ve kaburga kemikleri yassı kemiklerdir.
Yassı Kemikler yassı görünümlü kemiklerdir. Sarı ilik ve kemik kanalı yoktur. Göğüs, kafatası ve kaburga kemikleri yassı kemiklerdir. Koruma fonksiyonları vardır. İki kompakt kemik tabakası ile, aralarında bulunan ve diploë adı verilen spongios kemik tabakasından ibarettir.
Yassı kemiklerin kalınlığı genişliğinden ve boyundan daha az olan kemiklerdir.Yassı kemikler göğüs, kafatası, kürek ve kaburga kemiklerinden oluşur. Yassı kemiklerde sarı ilik kanalı bulunmaz. Bu tip kemiklerde süngerimsi kemik dokusu sıkı kemik dokusundan fazladır. Eni ve boyu fazla kalınlığı çok az olan kemiklerdir.
Yassı ve kısa kamiklerin süngerimsi dokuları içinde uzun kemiklerin baş kısmında olduğu gibi alyuvarların yapımını sağlayan kırmızı kemik iliği bulunur.

Yassı kemikleri özetlemek gerekirse;
  • Yassı görünümlü kemiklerdir.
  • Sarı ilik ve kemik kanalı voktur.
  • Göğüs, kafatası ve kaburga kemikleri yassı kemiklerdir.

Alıntıdaki Ek 48217
Kısa Kemikler
  • Boyu, eni ve genişlikleri hemen hemen aynı olan kemiklerdir.
  • Sarı ilik ve kemik kanalı yoktur.
  • Omurga, el ve ayak bilek kemikleri kısa kemiklerdir.
Omurgada, el ve ayak bileklerinde bulunur. Sarı ilik kanalı bulunmaz. Yaklaşık olarak eni boyu ve kalınlığı eşit olan kemiklerdir.

Kemik Oluşumu ve Kontrolü


Kemiklerin sağlıklı olarak büyüyüp gelişebilmesi için, bir yandan yeterli miktarda kemik hücresinin yapılması bir yandan da yeterli ara maddenin oluşması gerekir. Bu olaylar bazı iç ve dış faktörler tarafından düzenlenir. Kemik oluşumunda etkili olan faktörleri teker teker inceleyecek olursak;

Hormonlar :
Kemiğin sertleşmesi için gerekli olan Ca, P, K minerallerinin kemiğe geçmesi ve bunların kandaki miktarının belirli bir seviyede tutulması gerekir. Özellikle, kalsiyumun kemikten kana, kandan kemiğe geçişi tiroid bezinden salgılanan kalsitonin (tirokalsitonin) hormonu ve paratiroid bezinden salgılanan parathormon ile düzenlenir.
Hipofiz bezinden salgılanan büyüme hormonu (STH) yetersiz olduğunda cücelik, (nanizm) aşırı salgılandığında devlik hali (jigantizm) ortaya çıkar. Timus bezi hormonu embriyonik gelişimde iskeletin oluşumunda etkilidir.

Vitaminler :
D vitamini kemiklerde Ca ve P birikmesini sağlayarak kemiklerin sertleşmesini sağlar. D vitamini eksikliğinde bağırsaktan kalsiyum ve fosfatın emilmesi azalır.
Sonuçta kemiklerde yumuşama ve eğilme olur. Bu da çocuklarda raşitizm, yetişkinlerde ise osteomalazi denen kemik hastalığını yapar.

Mineraller :
Kalsiyum, mağnezyum, fosfor kemiklerin yapısında bulunur. Büyüme ve hamilelik sırasında çok miktarda alınması gereklidir.

Genetik Faktörler :
Kemiğin büyümesi ile son şeklini almasında genetik faktörler de önemlidir.

İskelet Sisteminin Görevleri

  • Vücudun çatısını oluşturmak.
  • Vücuda diklik ve sertlik sağlamak.
  • Bazı iç organları dış etkenlerden korumak.
  • İç organlara ve kaslara bağlanma yüzeyi sağlamak.
  • Eklemlerin yardımıyla vücuda hareketlilik sağlamak.
  • Vücudun ihtiyacı olan bazı minarelleri depo etmek.
  • Kan yapımında görev almak.


Daisy-BT 17 Mart 2010 23:12

2 ek

İskelet Sistemindeki Kemik Çeşitleri


İskelet sistemini oluşturan kemikler şekillerine göre; uzun kemikler, yassı kemikler ve kısa kemikler olmak üzere üç çeşittir.

Uzun Kemikler :


Uzunluğu kalınlığından fazla olan silindir şeklindeki kemiklerdir. Kol ve bacaklarda bulunan kemiklerin çoğu uzun kemiktir. İnsan vücudundaki en uzun kemik uyluk kemiğidir.
Uzun kemiğin yapısında; eklem kıkırdağı, süngerimsi kemik doku, sert kemik doku, kırmızı kemik iliği, sarı kemik iliği, kemik zarı, kan damarları ve sinirler bulunur.
Alıntıdaki Ek 48188

Yassı Kemikler :


Uzunluğu ve genişliği fazla, kalınlığı az olan kemiklerdir.
Yassı kemiğin yapısında; eklem kıkırdağı, süngerimsi kemik doku, sert kemik doku, kırmızı kemik iliği, kemik zarı, kan damarları ve sinirler bulunur. Yassı kemikte sarı kemik iliği bulunmaz.
  • Kürek kemiği
  • Kalça kemiği
  • Kaburga kemiği
  • Göğüs kemiği
  • Kafatası kemikleri

Kısa Kemikler :


Uzunluğu, genişliği, kalınlığı birbirine yakın olan kemiklerdir.
Kısa kemiğin yapısında; eklem kıkırdağı, süngerimsi kemik doku, sert kemik doku, kırmızı kemik iliği, kemik zarı, kan damarları ve sinirler bulunur. Kısa kemikte sarı kemik iliği bulunmaz.
  • El bilek kemiği
  • Ayak bilek kemiği
  • Omurgayı oluşturan omur kemikleri

Uzun Kemiğin Yapısı :

Alıntıdaki Ek 48213
Uzun kemiğin yapısında; eklem kıkırdağı, süngerimsi kemik doku, sert kemik doku, kırmızı kemik iliği, sarı kemik iliği, kemik zarı, kan damarları ve sinirler bulunur.

1- Kemik Ucu (Kemik Başı) :
Uzun kemiğin iki ucundaki şişkin kısma kemik ucu (başı) denir.

2- Kemik Gövdesi :
Uzun kemikte iki kemik ucu arasında kalan uzun kısma kemik gövdesi denir.

3- Kemik Zarı (Periost) :

Kemiğin dış kısmında bulunan, kemiği dış etkilere karşı koruyan, kemiğin beslenmesini, enine kalınlaşmasını ve kırılan, çatlayan kemiklerin onarılmasını sağlayan kısma kemik zarı (periost) denir.
Kemik zarı görevini yerine getiremezse kemiklerin enine büyümesi gerçekleşmez, kırılan kemikler iyileşemez, kemikler beslenemez ve buna bağlı olarak kemik gelişiminde bozukluklar görülür.

4- Eklem Kıkırdağı :

Kemik başının uç kısmında bulunan, kemiklerin boyca uzamasını sağlayan, eklem yerlerindeki kemiklerin uç uca değerek sürtünüp aşınmasını önleyen yapıya eklem kıkırdağı denir. (Eklem kıkırdağı 2–5 mm kalınlığındadır. Kan damarları ve sinir uçları kıkırdağa girmez. Kıkırdak, sinir ucu içermemesi nedeni ile ağrıya duyarsızdır).

5- Süngerimsi Kemik Doku
:
Kemik başının içini dolduran sünger şeklindeki yumuşak dokuya süngerimsi kemik doku denir. Süngerimsi kemik doku, düzensiz boşlukların bulunduğu gözenekli yapıya sahiptir. Süngerimsi kemik dokunun yapısında bulunan boşluklar kemiğin dayanıklılığını azaltmaz, kemiğin esnekliğini arttırır.
Süngerimsi kemik doku görevini yerine getiremezse kırmızı kemik iliği üretilemez.

6- Kırmızı Kemik İliği :

Süngerimsi kemik dokunun içinde bulunan ve alyuvarlar denilen kan hücresini üreten kısma kırmızı kemik iliği denir.
Kırmızı kemik iliği görevini yerine getiremezse kan hücresi üretimi gerçekleşmez.

7- Sarı Kemik İliği :
Kemik gövdesinin içini dolduran, yağ depolayan (dokudan oluşan), akyuvarlar denilen kan hücresini üreten, içinde kan damarları ve sinirlerin bulunduğu kısma sarı kemik iliği denir. (Kırmızı kemik iliğinin yetersiz kaldığı durumlarda kan hücresi üretir).
Sarı kemik iliği görevini yerine getiremezse yağ depolanamaz ve kan hücresi üretimi gerçekleşmez.

8- Sert (Sıkı) Kemik Doku

Kemiğin dış kısmında bulunan, madensel tuzlar ile sertlik kazanan ve kemiğin sert olmasını sağlayan ve kemik zarının (hemen) alt kısmında bulunan dokuya sert (sıkı) kemik doku denir. Sert kemik dokunun 2/3’ ü madensel tuzlardan (minerallerden = Ca ve P), 1/3’ ü kemik hücrelerinden oluşmuştur. (Sirke, kemiğin yapısındaki kalsiyumu uzaklaştırdığı için sirkede bekletilen kemik yumuşar ve bükülebilir hale gelir).


_Yağmur_ 29 Nisan 2010 17:19

1 ek

Kemiklerin Yapısı

Kemiklerimiz canlı ve cansız bölümlerden oluşur. Kemiğin canlı bölümleri, kıkırdak hücreleri, kemik hücreleri, fîbröz bağ dokusu, kan damarları ve sinirlerdir. Kıkırdak ve kemik hücreleri mineral kalıntıları ile çevrelenmiştir. Bu mineraller jelatin içerisinde çökelir. Genellikle kalsiyum karbonat ve kalsiyum fosfat yapısındadırlar. Yetişkin bir kişide, canlı, öğeler toplam kemik yapısının üçte birini, cansız öğeler ise üçte ikisini oluşturur. Küçük bir bebekte kemiklerin büyük çoğunluğu kıkırdak halindedir. Çocuklarda iskelet sisteminin daha esnek ve dış etkilere karşı daha dirençli olmasını sağlayan bir yapı özelliğidir bu. Büyüklerde kemikler kuru bir ağaç dalının kırılması gibi kopma biçiminde ikiye ayrılır. Oysa küçük çocuklarda; kemikler, yaş ağaç dalı gibi bir tarafta bütünlüğünü sürdürecek biçimde kırılır. Buna, yaş ağaç karığı denir.
Alıntıdaki Ek 48220


Kıkırdağın, minerallerin çökelmesiyle sertleşmesine kemikleşme denir. Kemikleşme ilerledikçe kemikler, daha sert ve daha büyük ağırlıklara dirençli hale gelir. Fakat kırılma olayı daha kolaylaşır. Yaşlılarda kemiklerin canlı bölümü çok azalmıştır. Onlarda en ufak bir düşme sonucu önemli tanklar meydana gelmesinin nedeni budur.

İnsan Kemik yapısındaki kıkırdak, geçici kıkırdak ve kalıcı kıkırdak olmak üzere iki şekilde bulunur. Geçici kıkırdak kemiğin oluşumunda öncülük yapar. Kalıcı kıkırdak ise hayat boyu özenliğini korur. Dış kulak kıkırdağı, burun kıkırdağı, soluk borusu kıkırdakları kalıcı kıkırdağa örnek verilebilir. Omurları birleştiren omurga diskleri de kıkırdak yapılardır. Kalıcı kıkırdaktan yapılmış bu gibi yapılar, iskelet sistemine direnç ve sanki bir amortisör gibi esneklik verirler. Burnumuzdaki kıkırdak yapı olmasaydı, en ufak bir darbede burun kırılabilirdi.

Bir kemik uzunluğuna kesilecek olursa, en dışta periost denilen ve kemiğin ana gövdesini saran bir zar yapı görülür. Kemiğin kan damarlarından en zengin bölümü burasıdır. Bu damarlar, periostu delerek kemiğin iç bölümlerine de ilerler. Periost, kemiğin beslenmesini ve kendisini yenilemesini sağlar. Kemiğin sertleşmesine, hücrelerin üremesine kırılan kemiğin onarılmasına katkıda bulunur.

Kemiklerin iki ucunda eklem kıkırdağı denilen kaygan bir yapı bulunur. Hareket sırasında kemiklerin uç uca değerek aşınmasını engeller. Bunun altında kemiğin uçtaki bölümünde sünger kemik yapısı vardır. Sünger gibi gözenekli olduğu için bu isim verilmiştir. Bunların içerisinde kan yapımında görev alan kırmızı kemik iliği vardır. Kemiğin ortasındaki boşlukta ise büyük oranda yağ dokusundan ibaret sarı kemik iliği vardır. Kemik iliğinin bu tipinde de zengin kan damarları bulunur ve bir kısım akyuvarların yapımında görev alır.

Kemik gövdesinin ana yapısını periostun yaptığı sert kemik dokusu oluşturur. Çok sayıca havers kanalındaki kan damarlan kemiğin beslenmesini sağlar.

KEMİKLERE DAYANIKLILIK KAZANDIRAN YAPI

Kemiğin iç yapısı, dayanıklılığı nedeniyle bir mikroskobik harikadır. Vücutta oldukça büyük bir alan kaplayıp, çok önemli işlevleri olan iskeletin bu kadar hafif, ancak bir o kadar da dayanıklı olmasındaki sır, kemiklerin yapısındadır. Bilimadamlarının bir “mühendislik harikası” olarak adlandırdıkları kemiklerin içleri, hayranlık uyandıracak bir tasarıma sahiptir.

Hatta mühendisler yirminci yüzyılın ikinci yarısında yapımı oldukça zor, uzun ve masraflı olan gökdelen, köprü gibi büyük ve yüksek yapılar için kemiğin yapısına benzeyen bir teknik geliştirdiler. Kafes sistemi adı verilen bu yönteme göre yapının taşıyıcı elemanları tek parça değil, birbiri içine geçmiş kafes şeklinde çubuklardan oluşmaktaydı. Ancak bilgisayarların yapabileceği karmaşık hesaplarla, kemiklerin tasarımındaki bu yöntem kullanılarak, büyük köprüler ve endüstriyel yapılar çok daha dayanıklı ve daha ucuza inşa edildi.

Kemiklerdeki kafes yapının sağlamlığı mühendisler için de esin kaynağı olmuştur. Kemiğin yapısına benzeyecek şekilde geliştirilen inşaat teknikleri sayesinde çok daha dayanıklı ve ucuz yapılar inşa edilmiştir.
Ancak burada gözardı edilmemesi gereken çok önemli bir nokta vardır. Kemiğin içindeki sistem bu binaların inşasında kullanılan teknikten çok daha komplekstir. Kemikler birbirine zıt gibi görünen iki özelliğe aynı anda sahiptir. Sağlamlık ve hafiflik… Mühendislerin inşa ettikleri binalar ise kullanılan malzeme nedeniyle aynı anda bu iki özelliğe birden sahip değildir. Kemiklerdeki gözenekli ve boşluklu yapı ise onun hafif olmasına neden olmaktadır. Ancak bunun yanında kemikler çok sağlam ve dayanıklıdırlar.

Kemiğin yapısındaki hafiflik ve sağlamlık kriterlerinin altını bir kez daha çizmekte fayda vardır. Çünkü bu iki özelliğin birarada olması insana çok büyük kolaylıklar sağlarken, tam aksi insan için öldürücü olabilirdi. Kemikler bu özelliklerden yalnızca birine sahip olsalardı, örneğin sağlam olup aynı zamanda ağır olsalardı, tüm iskelet insanın taşıyabileceği ağırlığın çok üzerinde olurdu.

Bu ağırlık nedeniyle insanın hareket imkanı azalır, günlük hayatı çok kısıtlanırdı. Ayrıca bu sertlik ve gevrekliğin sonucu olarak en ufak bir darbede kemiklerde kırılma ve çatlama olabilirdi.
Bunun tam aksi olsaydı yani kemikler yine hafif olup, sert olmasaydı, bu durumda vücut şu an olduğu şekliyle olmaz, pelte halinde bir deri kütlesine benzerdi. Bu haldeyken beyin, kalp gibi hayati öneme sahip birçok organ her an tehlikeye maruz kalırdı.
Üstelik insan vücudundaki kemikler bulundukları bölüme göre farklı özelliklere sahip olurlar. Bütün kemikler esnektir ve dayanıklıdır, ancak bunların oranı birbirinden farklı olabilmektedir.

Örneğin göğüs kafesinde, kalp ve akciğer gibi hayati organları koruyacak kadar sağlam olan kemikler, aynı zamanda sürekli olarak akciğerlere havanın dolmasını ve boşalmasını sağlayacak şekilde genişleme ve büzülme özelliğine de sahiptirler. Eğer akciğeri koruyan göğüs kemikleri kafatası gibi sert kemiklerden oluşmuş olsaydı, nefes almak neredeyse imkansızlaşır, akciğer her nefes alışımızda bu sert kemikler arasında sıkışır kalırdı. Buraya kadar sıralanmış özelliklerinde de görüldüğü gibi kemiklerdeki tek bir özelliğin dahi ayrıntılı olarak incelenmesi insanın önüne pek çok yaratılış mucizesini çıkarmaktadır. Ancak kemiklerdeki özel yapılar sadece bunlarla sınırlı değildir.


_Yağmur_ 29 Eylül 2010 20:48

1 ek

Kemik İliği Nedir?


Kemik iliği nakli nedir? Neden önemlidir?


Kemik iliğini; kök hücrelerden kırmızı kan hücreleri, beyaz kan hücreleri ve kan pulcuklarının yapıldığı bir fabrika olarak kabul edebiliriz. Bu fabrikadaki bir hasar, direkt olarak kök hücreleri bozabileceği için kan hücrelerinin yapımı da bundan etkilenir. Bu nedenle, bazı hastalıklarda tedavi için kök hücreleri yerine koymak gerekebilir.

Halk arasında kemik iliği nakli olarak bilinir ancak gerçekte; kemik iliği, dolaşan kan, kordon kanı gibi kaynaklardan toplanan kök hücrelerin naklidir. Kan hücreleri; kırmızı kan hücreleri (Alyuvarlar), beyaz kan hücreleri (akyuvarlar) ve kan pulcuklarıdır (trombositler). Kırmızı kan hücreleri (alyuvarlar), vücut için hayati önem taşıyan oksijeni dokulara taşır, beyaz kan hücreleri (akyuvarlar) enfeksiyonlarla mücadeleye ve kan pulcukları (trombositler) ise kanamayı kontrole yardım ederler. Sağlıklı bir insan için, bu üç serinin düzenli çalışması gereklidir. Yaşamak için, sağlıklı kemik iliği ve kan hücreleri şarttır. Hastalık kemik iliğini etkileyip düzgün işlev yapamaz hale getirdiğinde, bir kemik iliği veya kordon kanı nakli en iyi tedavi seçeneği olabilir.

Hangi hastalıklar kemik iliği naklini gerektirir?
• Lösemi ve Lenfomalar
• Multiple myeloma ve bazı durumlarda diğer plazma hücre bozuklukları
• Myelodisplastik sendrom ve myeloproliferatif hastalıklar
• Ciddi aplastik anemi ve diğer kemik iliği yetmezliği durumları
• Ciddi kombine immün yetmezlik ve diğer genetik immün sistem bozukluklar
• Hemoglobinopatiler
• Hurler Sendromu ve diğer genetik metabolik bozukluklar
• Diğer habis tümörler

Alıntıdaki Ek 48214
Kemik iliği işlevleri

Kırmızı kan hücrelerinin (eritrositler) dokulara oksijen taşırlar.

Trombosit ya da thrombocytes (megakaryocytes ' türetilmiş) kanama önlemek ve kan pıhtılaşması yardım yardımcı.

GRANÜLOSİTLER (nötrofil, bazofil ve Eozinofiller) ve makrofajlar (topluca Miyeloid hücre olarak da bilinir) bakteri, mantar ve diğer parazit enfeksiyonları mücadele. Onlar da ölü hücreleri kaldırmak ve doku ve kemiklerin yeni model.

t-lenfositleri doğrudan öldürmek veya işgal hücreleri izole ederken lenfositler b antikorları üretirler.
rbc canlı yaklaşık 170 gün ve geri kalan kısa yaşamış ve sürekli doldurulan gerekir. Ortalama bir insan, her gün için yaklaşık bir yüz milyar yeni hematopoetik hücrelerin gerektirir. Bu hematopoetik kök hücre (HSCs) tarafından gerçekleştirilir.

Kemik iliği ve kök hücre
Merkez Mezenkimal Kök hücre kemik ya da merkez sinüs yalan taşıyordu. Bu hücreler (oluşturan kemikler) osteoblasts, (oluşturan kıkırdak) kondrosit, (Bu kaslar formu) miyositler ve diğer hücreler gibi vücudun çeşitli hücre oluşturmak için kapasitesine sahiptir. Bunun dışında kan damarlarını oluşturan endotel kök hücreler vardır.

Kemik iliği patoloji ve Tanı
Kemik iliğinde lösemi, Multipl Miyelom, myelodisplastik Sendrom (mds) ve pancytopenia gibi bazı hastalıklar, anemi vs kemik iliği doku incelenmesi gerekir. Bu kemik iliği aspirasyon veya kemik iliği biyopsisi adı verilir. Bir iğne, kemik iliği örnekleri geri çekmek için kullanılır. Bu genellikle çok sancılı bir süreçtir.

Kemik iliği kanseri kemoterapi kullanımı ile bastırılır. Bu şiddetli RBCs (anemi için lider), (riski hayatı tehdit eden enfeksiyonlar lider) WBCs ve trombosit (eğilimler kanama riski lider) üretim düşüşe yol açar.

Tıp biliminin ortaya çıkmasıyla şimdi hastalıklı bireyler kemik iliği nakli için mümkündür. Bu süreci bir dizi kanserli hastalarda başarı göstermiştir.

Kemik İliği Biyopsisi
Kemik iliği kemiklerin ortasında bulunan süngerimsi dokudur. Görevi kırmızı ve beyaz kan hücreleri ile trombosit üretimidir. Ağırlıklı olarak kafatası, kaburga, omurga, omuz kemikleri, kalça kemikleri, göğüs kemikleri ile uzun kemiklerin uçlarında bulunur. Kemik iliği biyopsisi anemi, kanser ve enfeksiyonel bazı hastalıklara karşı yapılan testlerde kullanılan bir yöntemdir. İlikten biyopsi için örnek iğneyle alınmaktadır.

Nasıl Yapılır?
Kemik ortasında bulunan iliğe ulaşmak için yüzeyden batırılan iğne kullanılır. İğne iliğe ulaştığında test için yeterli miktarda örnek alınır.

Nasıl Hazırlanılır?
Genellikle kemik iliği biyopsisi öncesinde hastane tarafından size teste izin verdiğinize dair bir form imzalatılır. Test günü ağrı kesici alacağınız için eve dönüşte araba kullanmayın. Bazı hastaları sakinleştirmek için yatıştırıcı ilaçlar verilebilir.

Eğer uyuşturucu ilaçlara karşı alerjiniz varsa (bu tür ilaçlar genellikle dişçilerde kullanılır) doktorunuza bunu söyleyin. Ayrıca insülin alıyorsanız test öncesi doktorunuzla konuşun. Aspirin, steroid olmayan anti-inflamatuar ilaç kullandıysanız ya da düzenli olarak kullandığınız başka bir ilaç varsa bunu doktorunuza bildirin. Bazı durumlarda test sırasında kanama sorununa karşı doktor kemik iliği biyopsisinden bir süre önce kan testi yaptırmanızı isteyebilir.

Genellikle testten önceki gece yarısından sonra bir şey yememeniz söylenecektir. Bu ertesi gün kaygıyı giderecek ilaçlar aldığınızda mide bulantısına neden olabilir.

-derlemedir.


_Yağmur_ 1 Mart 2011 10:01

1 ek

Kemik


vücudu oluşturan dokular arasında en sert olanıdır. Organizmada gerçek anlamda destek görevi yapan dokudur. Ayrıca organizmanın kalsiyum depolarıdır. Kalsiyum bakımından doymuş olduklarından serttir. Sert olmalarına rağmen kıkırdak dokusundan farkları damar içermeleridir. Bu doku yapısında çeşitli tipte hücreler (osteosit, osteoblast, osteoklast) ve hücrelerarası madde (matrix) bulunmaktadır. Kemiğin enine kesiti incelendiğinde dış ve iç yüzeyleri bir zarla örtülüdür. Bunlardan dıştakine; periosteum, iç yüzeydekine; endosteum denir. Bu zarlar düzensiz sıkı bağ dokusundan yapılmışlardır. Periosteumun hemen altında dış halkasal sistem yer alır. Endosteumun hemen üstünde ise iç halkasal sistem bulunur.

Havers sistemleri ise (osteon) iç ve dış halkasal sistemlerin arasını doldurur. Volkmann kanalları ise komşu Havers kanallarını birleştirir.

Yetişkin bir insan iskeleti 207 kemikten oluşmaktadır. Fakat yeni doğan bir bebeğin ise 300'e yakın kemiği bulunmaktadır. Bu farklılığın sebebi ise insanın yetişkin haline gelirken kemiklerin zamanla birleşmesiyle yeni kemiklerin ortaya çıkmasıdır.

Kemiklerin Yapısı ve Çeşitleri

Alıntıdaki Ek 48218
1. Kısa Kemikler
Boyları kısa olan kübik yapılı kemiklerdir. Omurlar, el ve ayaklardaki bilek parmak kemikleri… bu gruba girer.

2. Yassı Kemikler
Kalınlıkları az, levha şeklindeki kemiklerdir. Kaburga, kürek kalça, yüz ve kafatası kemikleri… bu gruba girer.

3. Uzun Kemikler
Boyları uzun silindirik kemiklerdir. Kol ve bacaklarda bulunan kemiklerdir. (uyluk, kaval, pazı, önkol… kemikleri gibi).

4. Düzensiz Şekilli Kemikler
Uzun veya kısa belirli bir şekle sahip olmayan kemiklerdir. Omurgayı oluşturan omur kemikleri bu gruba girer.

Kemiklerin Yapısı

  • Kemik zarı (Periost) : Kemiğin enine büyümesini, beslenmesini, kırılma ve çatlamalarda onarılmasını sağlar.
  • Kıkırdak Doku : Eklem bölgelerinde, hareket esnasındaki kemiğin aşınmasını önler.
  • Süngerimsi Kemik : İçinde kırmızı iliği bulundurur. Kırmızı kemik iliği kan hücreleri üretir.
  • Sarı ilik : Yağ depolar ve kan hücreleri (akyuvarlar) üretir.
  • Sert (sıkı) Kemik : 2/3 ü minerallerden (kalsiyum, fosfor), 1/3 de hücrelerden oluşur. Kemiğe sertlik ve direnç kazandırır.
  • Kırmızı İlik : Süngerimsi kemikte bulunur. Alyuvarları üretir.
  • Kan damarları : Üretilen kanı vücut damarlarına taşır.


Daisy-BT 6 Eylül 2011 23:36

1 ek

Göğüs


Göğüs insan ve çeşitli diğer hayvanların anatomik bir parçasıdır. Vücudun boyunla karın arasında bulunan, solunum ve dolaşım organlarının yer aldığı bölümüdür.

Kaburga kemikleri ya da göğüs kafesi denilen 12 çift esnek kemikle çevrilir. Bu kemikler, arkada göğüs omurlarına bağlıdır. Üstten ilk yedi çifti göğüs kemiğine, üç çifti birbirlerine bağlanır. Son iki çiftin ön uçlarıysa serbesttir. Göğüs boşluğunda kalp, akciğerler, bronşlar, bronşiyoller, yemek borusu ve nefes borusunun bir bölümü bulunur. Solunum, diyafragma ve göğüs kaslarının karşılıklı kasılmasıyla gerçekleşir. Kalp ve kalp damarları dışında, göğüsteki organların bozukluklarına göğüs hastalıkları denir.

Göğüs anatomisi - insanda


İnsanda,göğüs iç organları ve diğer içeriği ile birlikte vücudun boyun ile karın arasında kalan bölümüdür.Göğüs kafesi, omurga ve omuz kuşağı tarafından sarılmış ve çevrelenmiştir. Göğüsün içeriğinde şunlar bulunur:
  • Organlar
    • kalp
    • akciğerler
  • Kaslar
    • Majör pektoral kas ve Minör pektoral kas pektoral kaslar
    • trapezius kası ve boyun
  • İç yapıdakiler
    • diyafram
    • özofagus
    • trakea
    • xiphoid process
  • Arter ve venler
    • aort
    • vena cava superior
    • vena cava inferior
    • pulmoner arter
Alıntıdaki Ek 28696
İnsan göğüs bölgesinin X-ışını altında görünümü
  • Kemikler
    • Humerusun üst kısmını da kapsayacak şekilde omuz yuvası
    • skapula
    • sternum
    • Thoraks omurları
    • gerdan kemiği
    • göğüs kafesi
    • yüzeydeki kaburgalar
  • Dışardaki yapılar
    • meme ucu
    • süt bezleri
  • Toraks karın bölgesi (mide, böbrek,pankreas, dalak, ve alt özofagus)
İnsanlarda, göğüsün göğüs kafesi ile korunan bölgesine aynı zamanda toraks da denir. Göğüs ve toraks kelimeleri zaman zaman hatalı olarak birbirinin yerine kullanılır.

Göğüs anatomisi - diğer hayvanlarda


Dört bacaklı memelilerde, süt bezleri ve meme uçları arka bacaklara yakın konumlanmıştır ve dolayısıyla göğüsün bir parçası değildir. Başka bir deyişle göğüs anatomisinde benzer iç organlar vardır ancak değişik şekilde konumlanmışlardır.

Göğüs yaralanmaları


Göğüs yaralanmaları (aynı zamanda şu şekilde de geçer:göğüs travması, toraksa ait yaralanma, toraks travması) Birleşik Devletlerdeki fiziksel travmalardan ölümle sonuçlananlarının ¼'üne tekabül eder. İnsan vücudunda, göğüs boyun ve diyafram arasında kalan ön bölgedir.Göğüs bölgesinde çok önemli iç organlar bulunur ve göğüs kafesi ile korunurlar.

MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi


Safi 24 Nisan 2016 23:52

3 ek
Kemik dokusunun yapısı ve çeşitleri
İnsanda iskelet embriyonik devrenin ilk iki ayında kıkırdak halinde bulunur. Daha sonraki aylarda kemikleşmeye başlar ve kemik dokuyu oluşturur. Kemik dokuyu oluşturan hücrelere osteosit, hücrelerin arasını dolduran organik ve inorganik maddelerden oluşan ara maddeye osein denir. Oseinin organik kısmı protein yapısında ki kollagen liflerden oluşur iken inorganik kısmı ise kalsiyum fosfat, kalsiyum karbonat, kalsiyum florür, potasyum ve magnezyumdan meydana gelir.
Kemik hücreleri yıldız şeklinde olup dokusunda lakün adı verilen boşluklarda yer alır. Yıldız şeklindeki bu hücreler kemik kanalcıkları içindeki sitoplazmik uzantılarla birbirine bağlanır. Ayrıca kemiklerin dışında periost denilen kemik zarı bulunur. Bu yapı bağ dokudan yapılmıştır, bol miktarda sinir ve kan damarlar taşır.
Alıntıdaki Ek 48189

Periostun görevi:
1 -Kemik zarı yeni kemik hücreleri oluşturur,
2- Kemiğin enine büyümesini,
3 - Yenilenmesini ve onarımını sağlar.

Anne karnında ikinci aydan sonra bebeğin iskeletinde kemikleşme süreci başlar. Doğumdan sonra bu sürecin tamamlanması ortalama 20-25 yaşlarına kadar devam eder.
İnsanın kemiği analiz edildiğinde %20-25 oranında su, %30 organik madde, %45- 50 madensel tuzlar (kalsiyum fosfat, kalsiyum karbonat magnezyum fosfat vb.) bulunduğu görülür. Madensel tuzlar kemiğe sertlik verir. Yaş ilerledikçe madensel tuzların kemikte birikme oranları artar. Organik maddeler ise azalır. Bu durum kemiğin daha sert ve kırılgan bir yapıya sahip olmasına neden olur.
Alıntıdaki Ek 48190Alıntıdaki Ek 48191

Kemik dokunun görevleri
1- Kemikler vücuda şekil verir ve desteklik sağlar.
2- Ayrıca kaslarla birlikte vücudu hareket ettirirler.
3- Kafatası ve göğüs kafesi kemikleri çevreledikleri yaşamsal organları dış etkilere karşı korur.
4- Kemiklerin iç kısmında bulunan kırmızı kemik illiği kan hücrelerinin yapımında görev alır.
5- Kemikler kalsiyum fosfat, magnezyum gibi minerallerin deposu olarak ta iş görür.


Safi 27 Nisan 2016 20:44

5 ek
Yapılarına Göre Kemik Çeşitleri
Sert (Sıkı) Kemik Dokusu:
Bu doku uzun kemiklerin gövdesinde, kemiğin baş kısmında ki süngerimsi kemik doku üzerinde, kısa ve yassı kemiklerin dış yüzeyinde bulunur.Sert (Sıkı) kemik dokusu İç içe daireler şeklinde sıralanmış lamelli yapıya sahiptir. Lamellerin ortasında birbirine paralel uzanan Havers kanalı yer alır. Bu kanaldan içinden kan damarları ve sinirler geçer. Osteositler (kemik hücreleri) kan damarlarından besin ve oksijeni alırken, artık ürünleri aynı yolla kana verir. Havers kanallarını birbirlerine bağlayan enine uzanan yan kanallara ise Volkmann kanalları denir.

Süngerimsi Kemik Doku
Bu doku; uzun kemiklerin baş kısmında, yassı, kısa ve düzensiz kemiklerin üst yüzeyini kaplayan sıkı kemik dokunun altında yer alır. Süngerimsi kemik; ince, düzensiz kemik lamellerinden oluşmuş gözenekli yapıya sahiptir. Bu gözeneklerin içerisi kan hücrelerinin yapıldığı kırmızı kemik iliği ile doludur.
Alıntıdaki Ek 48192

Uzun Kemikler
İki ucu şişkin silindir şeklinde ki kemiklerdir. Kol ve bacaklarda bulunur. Ön kol, dirsek, pazu, uyluk, kaval kemikleri bu gruba girer. Uzun kemiklerin ucunda ki şişkin kısma baş, iki baş arasında ki bölgeye ise gövde denir. Uzun kemiklerin baş kısmı, üzeri sıkı kemik doku ile kaplı olan süngerimsi kemik dokudan meydana gelmiştir. Bu dokunun boşluklarında kırmızı kemik iliği bulunur. Gövde kısmı ise sıkı kemik dokudan oluşmuştur. Uzun kemiklerin ortasında ise sarı kemik iliği bulunur. Uzun kemiğin baş kısmı ile gövdesi arasında kemiğin boyuna uzamasını sağlayan kıkırdak dokudan yapılmış büyüme bölgesi bulunur. Epifiz plağı olarak adlandırılan bu kıkırdak yapı 19-23 yaşından sonra kemikleşir ve kemiğin boyuna uzaması durur. İnsanlarda boydaki uzamanın sınırlı olmasının nedeni budur.
Alıntıdaki Ek 48193
Yassı Kemikler
Kalınlığı az olan kemiklerdir. Kafatası, kürek, kalça, kaburga kemikleri yassı kemiklerdendir. Bu kemiklerde periost denilen kemik zarının altında sıkı kemik, ortada ise içerisinde kırmızı kemik iliği bulunan süngerimsi kemik doku yer alır. Yassı kemiklerde sarı kemik iliği bulunduran kanal yoktur.

Kısa Kemikler
Boy ve genişliği birbirine yaklaşık olarak eşit kemiklerdir. El ve ayak bileklerinde ki kemikler bu gruba girer. Şekil olar ark farklı olmakla beraber yapısal olarak yassı kemiklere benzer. Dıştan içe doğru kemik zarı, sıkı kemik dokusu ve süngerimsi kemik dokusundan oluşur.

Düzensiz Şekilli Kemikler
Vücudun değişik bölgelerinde bulunan, belirli bir şekli olmayan kemiklerdir. Örneğin, omurlar ve bazı yüz kemikleri bu gruba girer. Yapısal olarak kısa ve yassı kemiklere
Alıntıdaki Ek 48194

Kemik Dokusunun Yapısını Etkileyen Faktörler
Canlının hayatı boyunca kemik yapımı ve yıkımı devam eder. Bu kemiklerin şekillenmesi ve güçlenmesi için gereklidir.
Kemik yapımında:
Alıntıdaki Ek 48195

1- Hormonlar,
2- Vitaminler,
3- Mineraller,
4- Genetik
5- Dengeli ve düzenli beslenme
6- Spor ve hareket faktörler etkilidir.

İnsanlarda büyüme ve gelişme döneminde kemik yapımı fazladır. Bu nedenle kemikler büyür ve gelişir.İnsanda yaş ilerledikçe, orta yaşlılarda kemik yapımı ve yıkımı denge halindendir. Yaşlılık ve ihtiyarlık döneminde kemiklerde yıkım kemik yapımından fazladır. Bundan dolayı yaşlı insanlarda kırılan kemiğin iyileşmesi gençlere göre daha zordur.

Kemiğin gelişip sertleşmesi için kalsiyum, fosfor ve potasyum gibi minerallerin kemiğe geçmesi ve bunların miktarlarının kanda belirli bir seviyede tutulması gerekir. Bu denge kalsiyumun kemikten kana kandan da kemiğe geçişini hormonlar düzenler. (Kalsitonin ve Parathormon) Ayrıca büyümeyi ve eşeysel olgunlaşmayı sağlayan hormonlarda iskeletin gelişiminde etkilidir.
D,A,C vitaminlerin kemik oluşumunda etkisi vardır. A vitamini eksikliğinde kemiklerin büyümesi yavaşlar, C vitamini eksikliğinde ise kemiklerde zayıflama ve kırılma görülür. D vitamini kemiklerde kalsiyum ve fosfat birikmesinde önemli rol oynar.Vücutta D vitamini eksikliğinde kemiklerde yumuşama ve eğilme meydana gelir.Bu durumda olan çocuklar da raşitzm, yetişkinlerde ise osteomalizi denen kemik hastalığı meydana gelir.
Alıntıdaki Ek 48196
Bazı insanlarda yaşlanmaya bağlı olarak kemik hücresi kaybı, genetik özellikler, D vitamini ve Ca++ gibi minerallerin eksikliği nedeniyle kemiklerin ara maddesi azalır. Bu durumda olan insanlarda osteoporoz adı verilen kemik doku hastalığı görülür.
Kemiklerin enine ve boyuna büyümesinde ve son şeklini almasında canlının genetik özellikleri önemli rol oynar. Dengeli ve düzenli beslenmenin, hareket ve sporunda kemik gelişimi üzerinde önemli etkisi vardır.


Safi 27 Nisan 2016 21:24

12 ek
Alıntıdaki Ek 48198
İskelet Sistemi

İskelet, kemikler ve hareketi meydana getiren eklemlerden oluşmuştur. Kalsiyum, fosfor ve kollojen denen lifli bir maddeden oluşan kemikler, vücudun sert ve güçlü iskelet yapısını oluşturur.
Her kemiğin süngerimsi yapıda bir iç bölümü ve bunu çevreleyen sert ve sıkı yapıda bir dış bölümü vardır. Kemiklerin çevresini örten tabakaya tıkız doku adı verilir. Üzerini örten zar ise periost adını alır. Kemikler tek başlarına sert ve hareketsiz olmalarına rağmen, bir bütün olarak düşünüldüğünde insan vücuduna çok geniş hareket olanağı sağlar.
İskelet sistemi; kan hücrelerini üreten, kalsiyum deposu oluşturan, vücudu ayakta tutan, organları koruyan ve vücudun hareketini sağlayan başta 22, göğüste 25, omurgada 26, üst ekstremitede 64, alt ekstremitede 62, kulaklarda 6, dilde 1 adet kemik olmak üzere toplam 206 kemikten oluşan bir sistemdir

Kemik Türleri
Kemikler şekillerine göre yassı, kısa ve uzun olmak üzere üç gruba ayrılır.
Yassı Kemikler
Kafatası, sterneum (göğüs kemiği) ve scapula (kürek kemiği) yassı kemiklerdir. Bu kemiklerin yüzeyleri geniş yapıları incedir. Görevleri uzun kemiklere hareket esnekliği sağlamak ve organları korumaktır.
Kısa Kemikler
Omurgalar, el ve ayaklardaki kemikler kısa ve küçük kemiklerdir. Görevleri bulundukları organlara basit hareketler yaptırmaktır.
Uzun Kemikler
Uzun kemiklerde bir gövde ve iki tane de uç bulunur, bu uçlar eklemleri oluşturur. Uzun kemiklerde merkezden çevreye doğru boyuna büyüme görülürken, kısa kemiklerde enine büyüme görülür.
Uzun kemiklerin iç kısmında kemik iliği bulunur ve kan yapımıyla görevlidir. Kemik iliği çocuklarda kırmızı iken yetişkinlerde sarı renkte ve yağlı görünümdedir. Uzun kemiklerin gövdesi boyunca bir kanal oluşur buraya kemik iliği kanalı adı verilir.
En önemli uzun kemikler; humerus (kol kemiği) kolda ve femur (uyluk kemiği) üst bacakta bulunur, tıbia (kaval kemiği) ve fibula (kamış kemiği) alt bacakta bulunur.

Baş Kemikleri
Beyin, duyu organları, solunum ve sindirim sistemlerinin başlangıç bölümlerini dış etkilere karşı koruyan kemiklere baş kemikleri denir. Baş bölgesinde, 14’ü kafada, 14’ü yüzde ve 1 adet kemik dilin tutunduğu hyoid (dil kemiği) olmak üzere (kulak kemikleri dahil) toplam 29 adet kemik bulunur. Baş kemikleri kafatası ve yüz kemikleri olarak 2 bölümde incelenir.
Alıntıdaki Ek 48199

Kafatası Kemikleri
Kafa boşluğunu çevreleyen, beyni içinde bulunduran kemiklerdir. Kafa yapısının tavan ve tabanını oluşturan bu kemikler yassıdırlar ve hareketsiz eklemlerle birbirlerine bağlanmışlardır.
Kafa boşluğunun etrafında dördü tek, ikisi çift olmak üzere üç kemik bulunur. Tek olanlar frontal (alın kemiği), etmoid (kalbur kemiği), sfenoid (temel kemik) ve oksipital (art kafa) kemiğidir.
Çift olanlar ise, şakak kemiği (temporal) ve duvar kemiğidir.
Kranial kemikler: 8 adettir
Frontal (alın),
paryetal (yan kafa; 2 adet),
Oksipital (ense),
temporal ( şakak; 2 adet),
sfenoid (kafa tabanında bulunur)
etmoid kemik (burun kökünde ve kafa tabanında bulunur)

Yüz Kemikleri
Göz çukurlan, ağız ve burun boşluklarını çevreleyen kemiklerdir. Yüz bölgesinde üst ve alt çene olmak üzere iki parça bulunur. Üst çenede 1 tane tek, 6 tane çift olmak üzere toplam 13 tane kemik bulunur. Tek olan kemikler vomer (soğan) kemiktir. Çift olanlar ise, masilla (üst çene kemikleri), palatinal (damak kemikleri), zygomal (elmacık kemikleri), tırnaksı kemikler, nasal (burun kemikleri) ve alt boynuzcuklardır. Alt çene kemiği mandibula ise at nalına benzeyen tek kemiktir. Alt çene kemiği, zygomal (şakak) kemiklerine oynar eklem ile bağlanır.
YÜZ KEMİKLERİ : 14 adettir
Nazal 2 adet
Maksilla 2 adet
Lakrimal 2 adet
Zigomatik 2 adet
palatin 2 adet
İnferior nazal konka 2 adet
Vomer
Mandibula (alt çene)
Hyoid kemik normalde boyundadır fakat spinal kolon yapısına katılmadığı için yüz kemiklerine dahil edilir.


Gövde Kemikleri
Alıntıdaki Ek 48211
Omurga ve göğüs kafesi kemikleri vücut iskeletinin gövde bölümünü oluşturur.
Omurga ( Columna Vertebralis)
Kafa tabanından başlayıp, kuyruk sokumu bölgesine kadar uzanan 33-34 adet omurun üst üste sıralanması ve bağlanması ile oluşan bir yapıdır. Normal yetişkin bir insanda omurga, yandan bakıldığında ‘S’ harfi şeklinde kıvrımlar gösterir.
Omurganın görevi başın, gövdenin, göğüs ve karın boşluğunda bulunan organların ağırlığını taşımak ve onlara destek olmaktır. Omurlar yapıları itibarıyla ortası boşluk olan, dışa doğru çıkıntıları bulunan kemiklerdir. Omurların üst üste gelmesi ile bir kanal oluşur.
Bu kanal merkezi sinir sisteminin önemli bir bölümü olan omurilik kanalıdır ve koruyuculuk görevi yapar.
Omurga beş bölümden oluşur.
  • Boyun bölgesi ( servikal) : 7 omur
  • Göğüs bölgesi (thorasik) : 12 omur
  • Bel bölgesi (lumbal) : 5 omur
  • Sağrı bölgesi (sacrum) : 5 omur
  • Kuyruk bölgesi ( cocsiks) :4 omur
Omurlar, taşıdığı yüke göre aşağıya doğru gittikçe büyür. Bel omurları en büyük gövdeli omurlardır. Omurganın en çok hareketli bölümü boyun bölgesidir. Omurlar arasında kıkırdaktan yapılmış yassı şekilde yastıklar vardır. İki omurun arasında eklem görevi yapan bu yastıklara disk denir. Diskler yerlerinden bir miktar oynayıp yanlara kayabilir. Bu duruma herni (fıtık) denir.

Göğüs Kafesi (Thoraks)
Göğüs boşluğu da denilmektedir. Göğüs kafesini önde stemum (göğüs kemiği) , arkada göğüs omurları ve bunların dışında kalan bölgelerde yer alan costea (kaburga) kemikleri oluşturmuştur.

Göğüs Kemiği (Sternum)
Göğüs kemiği ön tarafta bulunan yassı ve 15-20 cm uzunlukta bir kemiktir. Kaburgalar ve köprücük kemikleri ile eklem yapar. Derinin hemen altında ‘hançer’ şeklinde olan kemiktir.

Kaburgalar (Costea)

Göğüs kemiğinin her iki yanında 12 adet kaburga vardır. İnce ve yassı kemikler olup dışa doğru bükülü durumdadır, arkada göğüs omurları ile eklem yapar. Yukarıdan ilk yedi çift göğüs kemiği ile eklem yapar. 8 , 9 ve 10 çiftler 7. çifte bağlıdır. 11 ve 12. çiftlerin ön uçları serbest durumda bulunur. Kaburgaların ön uçları kıkırdak yapıdan oluşmuştur. Bu durum esneklik sağladığı için solunumu kolaylaştırır.


Üst Ekstremite Kemikleri
Alıntıdaki Ek 48222
Omuz, kol, ön kol ve el kemiklerinin hepsine birden üst ekstremite kemikleri denir. İnsan vücudunda iki taraflı üst ekstremite kemikleri vardır ve bir üst ekstremitede 32 adet olmak üzere insan vücudunda toplam 64 adet üst ekstremite kemikleri bulunur.
Omuz Bölgesi Kemikleri
Alıntıdaki Ek 48223

Omuz bölgesinde scapula (kürek kemiği) ve clavicula (köprüçük) kemiği vardır. Her iki omuzun arka bölgesinde bulunan kürek kemiği, üçgen şeklinde, yassı ve oldukça büyük bir kemiktir. Her iki omuzun ön bölgesindeki köprücük kemiği, kürek kemiği ve göğüs kemiği ile eklem yaparak omuz ile göğüs arasında köprü görevi yapar. Ayrıca kol kemiği de köprücük kemiği ile eklem yapar.

Kol Kemikleri
Omuz ve dirsek eklemi arasında tek bir kemik bulunur. Buna humerus (kol) ya da pazu kemiği denir.
Alıntıdaki Ek 48221

Ön Kol kemikleri
İki adet uzun kemik vardır. Avuç içi öne baktığında dış tarafta olan radius (döner kemik) iç tarafta olan ise ulna (dirsek kemiği) dır.







El Kemikleri
Alıntıdaki Ek 48219

El; bilek, el tarağı ve parmaklardan oluşur. El bileğinde, iki sıra halinde dizilmiş sekiz adet kısa kemik bulunur. Parmaklara doğru beş adet el tarağı uzanır. Başparmakta iki adet, diğer parmaklarda üçer adet olmak üzere toplam on dört adet parmak kemiği bulunur. Parmak kemiklerinin hepsi kendi aralarında eklem yapar.






Alt Ekstremite Kemikleri

Alıntıdaki Ek 48207
Kalça, uyluk, bacak ve ayak kemikleri alt ekstremite bölümünde bulunur. İnsan vücudunda iki taraflı alt ekstremite kemikleri vardır. Alt ekstremitede toplam 62 kemik bulunur ve bu kemikler vücudun ağırlığını taşıdıkları için sağlam yapıdadır.
Kalça
Kalça kemiği, ilium (kalça kemiği), iskiyum (oturak kemiği), pubis (çatı kemiği) denilen üç kemiğin birleşiminden oluşur. Arkada, iki kalça kemiği arasında sağrı kemiği vardır. Önde ise kalça kemiği arsında ince kıkırdak yapı bulunur ve bu birleşim yerine simfisis pubis denir. İki kalça kemiği ve sacrum (arka sağrı kemiği) arasında kalan boşluğa pelvis denir.

Uyluk Kemiği (Femur)
Alıntıdaki Ek 48208
Vücudun en uzun kemiği olan “femur”un (uyluk kemiği) diğer uzun kemiklerde olduğu gibi iki ucu ve bir gövdesi vardır. Üst ucu kalça kemiği ile eklem yapar, alt ucunda iki yumru (lokma) vardır. Lokmalar bacaktaki tibia (kaval kemiği) ile eklem yapar. Diz ekleminin ön tarafında patella (diz kapağı kemiği) bulunur. Patella, kısa ve yassı bir kemiktir. Ön yüzü hemen derinin altındadır. Arka yüzü ise eklem yüzeyini oluşturur ve uyluk kemiğinin alt ucu ile eklem yapar.

Bacak kemikleri
Diz eklemi ile ayak bileği eklemi arasındaki iki uzun kemiğin oluşturduğu bölümdür.
Alıntıdaki Ek 48209
Bu kemiklerden, ön ve içte olanına tibia (kaval kemiği), arka ve dış tarafta olanına fibula (kamış kemiği) denir. Kaval kemiği vücudun en kalın kemiğidir. Kamış kemiği bacak kasının içine gömülmüş halde bulunur. Kaval kemiğinin ön yüzü deriye çok yakın olduğu için dışardan çok rahat fark edilebilir.
Bacak Kemikleri: Bacak kemikleri ikişer çift olmak üzere toplamda sekiz adet olarak bulunmaktadır. Bunlardan ilki Baldır Kemiğidir; bacağın alt kısmında bulunan iki kemikten diğerine oranla daha ince ve uzun olanının adıdır. Vücudun nerede ise bütün ağırlığını taşıyan Kaval Kemiği kadar sağlam olduğu söylenemez. Baldır kemiği iki bölümde incelenir. ön ve dış bölge olan ilki, burada ön baldır adalesi, baş parmak germe kası, baldırın yan kasları, kaval kemiği siniri ve deri kas siniri bulunmaktadır. İkincisi art bölge, burada ayak parmak bükücü kası ve baldır kası bulunur. Baldır kemiğinin yukarı ucu diz eklemine ile birleşmez.
Diz Kapağı Kemiği: Tepesi aşağı doğru bakan üçgen şeklinde bir kemiktir, ön yüzü dizde, derinin altında kolayca hissedilir. Arka yüzünün üst kısmının 4'te 3'ü eklem yüzeyi ile kaplı olmaktadır. Uyluk kemiğinin alt ucu, ön yüzündeki eklem yüzeyi ile eklemleşmektedir.
Kaval Kemiği: Baldırın içinde bulunan uzun iki kemikten kalın olanına denir. Vücutta uzunluk ve kalınlık açısından uyluk kemiğinden sonra gelir. Yetişkinlerde kaval kemiği üç köşeli olur; üç kenarı ve üç yüzü bulunur. Baldırın iç ve ön tarafındadır; bunun dış arka tarafında kamış kemiği vardır. Bu iki kemikten yalnız kaval kemiği, uyluk kemiği ile eklemlidir ve uyluk kemiği aracılığıyla iletilen gövde ağırlığı baldırda yalnız kaval kemiğine aktarılır. Kaval kemiği çok kalın olmamasına rağmen çok sağlamdır. Bu sayede uyluk kemiğinden devredilen beden ağırlığını tek başına taşıyabilecek sağlamlıktadır. Kamış kemiğinin ağırlık taşıma gibi bir lüksü olmadığından, kaval kemiğinden çok daha incedir.

Ayak Kemikleri
Ayak bileği, ayak tarağı ve parmaklardan oluşan bölümdür. Ayak bileğinde yedi adet kemik bulunur. Bunlardan iki tanesi iri kemiklerdir. Bunlar, talus (aşık kemiği) ve calcaneus (topuk kemiği) dir. Topuk kemiği ayağın arka alt kısmında, aşık kemiği üstte yer alır ve ayak bileği eklemine katılır. Diğer beş kemik daha önde bulunur ve bunlardan beş adet ayak tarağı kemiği uzanır. Elde olduğu gibi ayakta da başparmakta iki, diğerlerinde üçer adet küçük kemik bulunur.
Alıntıdaki Ek 48210

kaynak: Anatomi


Safi 28 Nisan 2016 02:33

1 ek
Yüz Kemikleri
Alıntıdaki Ek 48224


Safi 28 Nisan 2016 02:33

1 ek
Yüz Kemikleri
Alıntıdaki Ek 48225


Safi 28 Nisan 2016 02:35

1 ek
Üst Ekstremite Kemikleri
Alıntıdaki Ek 48226


Safi 28 Nisan 2016 02:35

1 ek
Üst Ekstremite Kemikleri
Alıntıdaki Ek 48227


Safi 28 Nisan 2016 02:40

1 ek
El Kemikleri
Alıntıdaki Ek 48228


Safi 28 Nisan 2016 02:40

1 ek
El Kemikleri
Alıntıdaki Ek 48229


Safi 28 Nisan 2016 02:42

2 ek
Alt Ekstremite Kemikleri
Alıntıdaki Ek 48230
Alıntıdaki Ek 48231


Safi 28 Nisan 2016 02:43

2 ek
Alt Ekstremite Kemikleri
Alıntıdaki Ek 48232
Alıntıdaki Ek 48233


Safi 28 Nisan 2016 02:43

1 ek
Ayak Kemikleri
Alıntıdaki Ek 48234


perlina 29 Ekim 2016 13:02

Kırık Nedir?


Kırık, kemik bütünlüğünün bozulmasıdır. Kırıklar darbe sonucu ya da kendiliğinden oluşabilir. Yaşlılık ile birlikte kendiliğinden kırık oluşma riski de artar.

Kaç Çeşit Kırık Vardır?


Kapalı kırık: Kemik bütünlüğü bozulmuştur. Ancak, deri sağlamdır.
Açık kırık : Deri bütünlüğü bozulmuştur. Kırık uçları dışarı çıkabilir.
Kırık Belirtileri Neler Olabilir?
• Hareket ile artan ağrı
• Şekil bozukluğu
• Hareket kaybı
• Ödem ve kanama nedeniyle morarma Ağrılı bölgelerin tesbiti için elle muayene gereklidir.

Kırığın Yol Açabileceği Olumsuz Durumlar Nelerdir?


• Kırık yakınındaki damar, sinir, kaslarda yaralanma ve sıkışma (kırık bölgede nabız alınamaması, solukluk, soğukluk)
• Parçalı kırıklarda kanamaya bağlı şok

Kırıklarda İlk Yardım Nasıl Olmalıdır?


• Hayatı tehdit eden yaralanmalara öncelik verilir.
• Hasta/yaralı hareket ettirilmez, sıcak tutulur.
• Kol etkilenmişse yüzük ve saat gibi eşyalar çıkarılır (aksi takdirde gelişebilecek ödem doku hasarına yol açacaktır).
• Tespit ve sargı yapılırken parmaklar görünecek şekilde açıkta bırakılır. Böylece parmaklardaki renk, hareket ve duyarlılık kontrol edilir.
• Kırık şüphesi olan bölge, ani hareketlerden kaçınılarak bir alt ve bir üst eklemleri de içine alacak şekilde tespit edilir. Tespit malzemeleri sopa, tahta, karton gibi sert malzemelerden yapılmış olmalı ve kırık kemiğin alt ve üst eklemlerini içine alacak uzunlukta olmalıdır.
• Açık kırıklarda, tespitten önce yara temiz bir bezle kapatılmalıdır.
• Kırık bölgede sık aralıklarla nabız, derinin rengi ve ısısı kontroledilir.
• Kol ve bacaklar yukarıda tutulur.
• Tıbbi yardım istenir (112).

Burkulma Nedir?


Eklem yüzeylerinin anlık olarak ayrılmasıdır. Zorlamalar sonucu oluşur.

Burkulma Belirtileri Nelerdir?


• Burkulan bölgede ağrı
• Kızarıklık, şişlik
• İşlev kaybı

Burkulmada İlk Yardım Nasıl Yapılmalıdır?


• Sıkıştırıcı bir bandajla burkulan eklem tespit edilir.
• Şişliği azaltmak için bölge yukarı kaldırılır.
• Erken dönemde soğuk uygulama yapılır.
• Hareket ettirilmez.
• Tıbbi yardım istenir (112).

Çıkık Nedir?


Eklem yüzeylerinin kalıcı olarak ayrılmasıdır. Kendiliğinden normal konumuna dönemez.

Çıkık Belirtileri Nelerdir?


• Yoğun ağrı
• Şişlik ve kızarıklık
• İşlev kaybı

Çıkıkta İlk Yardım Nasıl Yapılmalıdır?


• Eklem aynen bulunduğu şekilde tespit edilir.
• Çıkık yerine oturtulmaya çalışılmaz.
• Hastaya/yaralıya ağızdan hiçbir şey verilmez.
• Bölgede nabız, deri rengi ve ısı kontrol edilir.
• Tıbbi yardım istenir (112).

Kırık-Çıkık ve Burkulmalarda Tespit Nasıl Olmalıdır?


Tespit için ilk yardımcı elde olan malzemeleri kullanır. Bunlar üçgen sargı, rulo sargı, battaniye, hırka, eşarp, kravat vb. yumuşak malzemeler ile tahta, karton vb. sert malzemeler olabilir.

Tespit Sırasında Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar Nelerdir?


• Tespit yapılırken yaralı bölge sabit tutulmalıdır.
• Yara, varsa üzeri temiz bir bezle kapatılmalıdır.
• Tespit edilecek bölge önce yumuşak malzeme ile kaplanmalıdır.
• Yaralı bölge nasıl bulunduysa öyle tespit edilmelidir. Düzeltilmeye çalışılmamalıdır.
• Tespit; kırık, çıkık ve burkulma bölgesinin üstündeki ve altındaki eklemleri içerecek şekilde yapılmalıdır.

TESPİT YÖNTEMLERİ NELERDİR?


Kol ve Köprücük Kemiği Kırığı Tespiti
• Koltuk altına yumuşak malzeme yerleştirilir.
• Kol askısı yerleştirilir.
• Üçgen bandaj yaralının gövdesinin üzerinde, üçgenin tepesi dirsek tarafına, tabanı gövdeyle aynı hizada olacak şekilde yerleştirilir.
• El dirsek hizasında bükülü olarak göğsün alt kısmına yerleştirilir.
Üçgen bandajın iki ucu yaralının boynuna düğümlenir. Tespit edilen elin parmakları görülecek şekilde olmalıdır.
• Kol askısı desteği, göğüs boşluğu ve yaralı kol üzerine yerleştirilir (geniş dış bandajda yerleştirilebilir). Böylelikle vücuda yapışık bir şekilde yaralı kol ve omuz eklemi sabitlenmiş olur.

Üst Kol Kemiği Kırığı Tespiti


• Sert tespit malzemesiyle yapılır.
• Kırık kemiği, tespit edecek olan malzemeler yerleştirilmeden önce kolun altına (koltuk boşluğundan yararlanılarak) iki kumaş şerit yerleştirilir.
• Malzemelerden kısa olanı, koltuk altından itibaren dirseği içine alacak şekilde yerleştirilir.
• Uzun olanı omuzla dirseği içine alacak şekilde yerleştirilir.
• Daha önceden yerleştirilen şeritlerle bağlanarak tespit edilir. Şeritler çok kısa bağlanmamalıdır.
• Dirseği tespit için kol askısı takılır.
• Omuz tespiti için göğüs ve yaralı kol üzerinden geniş kumaş şerit veya üçgen bandaj uygulanır.

Dirsek Kırığı ve Çıkığı Tespiti


• Kol gergin vaziyette bulunduysa kolla vücut arasına yumuşak dolgu malzemeleri konularak vücuda tespit edilir.
• Eğer bükülmüş vaziyette bulunduysa bir kol askısı desteği ile tespit edilir.

Kol Askısıyla Önkol, Bilek ve El Tespiti


• Kırık dirsek ve bilek ekleminin hareketini önlemek için yaralı ön kolun altına üçgen kol askısı yerleştirilir. Hastanın/yaralının boynunun arkasına üçgenin iki ucu düğümlenir.
• Aşırı hareket etmesini engellemek için geniş bir bandaj yardımıyla askının üstünden sarılarak gövdeye bağlanır.

Dirsek Kemiği ve/veya Önkol Kemiği Kırığında Sert Malzemelerle Tespit


• Önkolun altına 2 şerit yerleştirilir.
• Yumuşak maddeyle desteklenmiş sert tespit malzemelerinden biri, parmak diplerinden dirseğe kadar içe; diğeri, elin dış yüzünden dirseğe gelecek şekilde dışa konarak tespit edilir.
• Daha önceden yerleştirilen şeritlerle bağlanır, fazla sıkılmamalıdır.
• Dirsek eklemini tespit için kol askısı takılır.
• Bilek kemiklerinde veya el tarak kemiğinde bölgeyi, bir kol askısı ile tespit yeterlidir.
• Parmak kemiği kırıkları ile çıkığı ayırt etmek zordur. Tespit için bir tespit malzemesi ile yaralı parmak, yanındaki sağlıklı parmakla bandaj yapılabilir.

Leğen Kemiği Kırığı Tespiti


• Her iki bacak arasına bir dolgu malzemesi konur.
• Sekiz şeklindeki bir bandajla bilekler tespitlenir.
• Doğal boşlukların altından (dizler ve bilekler) bandajları kaydırmak ve iki tanesi kalça ve dizler arasında diğer ikisi dizler ve bilekler arasında olacak şekilde düğümlenerek tespit edilir. Bütün düğümler aynı tarafta olmalıdır.

Uyluk Kemiği Kırığı Tespiti


Sert tespit malzemesi ve sağlam bacağı (ikinci bir tespit malzemesi gibi) kullanarak tespit etme;
• Bir el, ayağın üst kısmına; diğeri, bileğe konularak yaralı bacak tutulur ve sağlam bacakla bir hizaya getirmek için yavaşça çekilir. Aynı zamanda hafif bir döndürmede uygulanır.
• Her iki bacak arasına (özellikle dizler ve bilekler) bir dolgu malzemesi konur.
• Sekiz şeklinde bir bandajla bilekler sabitlenir.
• Yaralının vücudunun altından, kımıldatmaksızın doğal boşlukları kullanarak bel, diz ve bileklerin arkasına 7 kumaş şerit (veya benzeri) geçirilir.
• Yumuşak malzemeyle desteklenmiş sert tespit malzemesi, koltuk altından ayağa kadar yerleştirilir ve ayaklardan yukarı doğru bağlanır.
• Düğümler tespit malzemesi üzerine atılarak bandajlar bağlanır.
• Bilek hizasındaki bandaj öncekinin üzerine sekiz şeklinde bağlanır.
• Sert tespit malzemesi bulunmaması halinde, sağlam bacağı tek destek olarak kullanarak geniş bandajlarla tespit edilir.

Diz Kapağı Kırığı Tespiti


• Geniş bandajlar yardımı ile iki bacağı birleştirerek dizkapağı tespit edilir. Dizin üst ve altında kalan bandajları sıkarken dikkatli olunmalıdır.
• Geniş ve sert tespit malzemesi (tabla) varsa kalçadan ayağa kadar, yaralı bacağın altına tabla yerleştirilir. İki tanesi kalça-diz arasındaki bölgede, iki tanesi de diz-bilek arasındaki bölgede olacak şekilde geniş bandajlarla bağlanır ve bunların üzerine eklemi sabitlemek amacıyla, eklem üzerinden sekiz şeklinde bir bandaj ile sarılır.

Kaval Kemiği Kırığı Tespiti


Uyluk kemiği kırığı tespitindeki gibidir.
• Bacaklar tutulur ve yavaşça çekilir.
• Doğal boşluklar kullanılarak (dizlerin altı, bileklerin altı) yaralı bacağın altından kumaş şeritler geçirilir.
• Uygun bir şekilde yumuşak dolgu malzemesiyle desteklenmiş tespit malzemelerinden biri iç tarafta kasıktan ayağa kadar, diğer tarafta kalçadan ayağa kadar yerleştirilir.
• Ayaklardan başlanarak şeritler dış tespit malzemesi üzerinde düğümlenerek bağlanır. Bilek hizasındaki bandaj ayak tabanı üzerine sekiz şeklinde düğümlenir.

Bileğin/Ayağın Tespiti


• Yaralının ayakkabıları çıkarılmadan bağları çözülür.
• Bilek seviyesinde sarılmış sekiz şeklinde bir bandajla her iki ayak birlikte tespit edilir. Yumuşak malzemelerle iyice kaplanmış (rulo yapılmış bir battaniye) bir yüzeye dayamak suretiyle bacakları yukarıda tutmak gerekir.



perlina 29 Ekim 2016 13:26

Kırıkların iyileşmesi (Kaynaması)



Kırık iyileşmesi kırık olduğu andan itibaren başlar ve 3 aşamadan oluşur:

  1. İnflamatuvar dönem
  2. Tamir dönemi
  3. Remodelizasyon dönemi
Bu üç dönem biri bitmeden diğeri başlayarak devam eder ve en uzun süreni remodelizasyon dönemidir

İnflamatuvar dönemde

kırık uçlar arasında hematom oluşur ve hematom periost tarafından veya periost yırtılmışsa sağlam yumuşak dokular tarafından çepeçevre kolluk şeklinde sarılır. Bu dönem ilk 3-4 günlük süreyi kapsar. Oluşan bu hematom kırık iyileşmesi açısından son derece önemlidir ve kırık hematomunun boşalması bazı sorunlara neden olabilir. Kırık hematomu intramembranöz sağladığı gerginlikle kırık uçlarını birarada tutma görevini de kısmen üstlenir. Kırık uçlarda 1-5 mm arasında nekroz gelişir. Nekrotik kemik uçlarından ve kırık hematomunda bulunan ölü hücrelerden salınan inflamatuvar mediatörler kapiller membran permeabilitesini artırarak inflamatuvar hücrelerin kırık bölgesine gelmesine yol açarlar (polimorf çekirdekli lökositler , makrofaj ve lenfositler).
İnflamatuvar hücreler nekrotik dokuları rezorbe ederken fibroblastlar bölgeye gelerek Tamir dönemini başlatırlar. Tamir döneminde ilk 48 saat içinde periost, endeost ve kırığa yakın yerlerdeki havers kanallarının tabakalarından hücre proliferasyonu başlar ; kırık hattı boyunca rezorbsiyon devam eder. Hücre proliferasyonu sonucu kırık uçlardaki boşluklar hücrelerle dolar. Kırık hattına dolan hücreler kemiğin hücresel devamlılığının onarımına yardım eder. Proliferasyonla birlikte kondroblastlar ve osteoblastlar gelişerek kıkırdak ve kemik doku oluşur. Osteoblastlar osteosite dönüşerek (intramembranöz) veya enkondral kemikleşmeyle kemik devamlılık sağlanır. Nekrotik kemik rezorbe olur ve yerini yeni kemik dokusu alır.
Tamir döneminde özetleyecek olursak hematom içine yayılan makrofajlar ve osteoklastlar ölü kemiğin ortadan kaldırılmasını sağlar ve osteoblastlar kemik oluşumunu sağlar.

2-6 hafta arasında kırık uçlar arasında ve çevresinde sert osteoid doku gelişir. Kallus oluşumu hem subperiosteal hem de endeosteal gelişim gösterir. 6-12 haftada kemikleşme olur, fragmanlar arasında sert bir köprü oluşur ve mekanik zorlamalara oldukça dayanıklıdır. 12-26 haftada kallus dokusu olgunlaşır. 6-12 ayda fragmanlar arası kortikal kaynama tamamlanır.
Bu şekilde kallus formasyonu ile kemikleşmeye indirekt veya sekonder kırık iyileşmesi denilir. İnternal fiksasyonla tam anatomik redüksiyon yapılan kırıklarda veya fissür gibi ayrılmamış kırıklarda kallus formasyonu gelişmeksizin doğrudan kortikal uçların birbirine kaynaması ile iyileşme sağlanır ve buna direkt veya primer kemik iyileşmesi denilir.

Bundan sonra 1-2 sene içerisinde yeniden şekillenme Remodelizasyon olur, kırık çevresi fazla kemik dokusu rezorbe olur, medüller kanallar açılır ve normal kemik yapısı kazanılır. Remodelizasyon Wolff kanunlarına göre olur. Normalin dışında bir konveksite ve konkavite kalmışsa konveks tarafta gerilme ve kemik rezorbsiyonu, konkav tarafta sıkışma ve yeni kemik yapımı meydana gelir. Burada oluşan elektriksel aktiviteye göre rezorbsiyonun ve kemik yapımının meydana geldiği bulunmuştur. Remodelizasyon tamir döneminin sonlarına doğru başlayıp , kırık kaynadıktan sonra yıllarca devam edebilir. Remodelizasyonla çocuk kırıklarında 15-20○ ye kadar açılanmalar düzelebilir. Fakat rotasyon düzelmez. Ayrıca erişkinlerde açılanmalar daha zor düzelir; fakat sonuçta iş görür bir kemik haline tekrar gelir. Ekleme yakın kırıklarda, eklemin yaptığı major hareketleri istikametine aykırı kırıklarda düzelme daha zordur.

Kırık İyileşme Belirtileri


Kırıkların iyileşme süreçleri çok iyi takip edilmelidir. Bazen kırığın iyileşmesinin uzun sürmesi ters bir durumun olduğunun göstergesi olabilir. Kırığın yanlış şekilde kaynaması, bölgede ödem oluşması gibi durumlar kişinin iyileşme süresince acı çekmesine sebep olmaktadır.

Kırık kemik düzgün bir şekilde iyileşmeye başlayınca kişinin kırık bölgesinde bulunan ağrı ve sızısı azalmaya başlar. Aynı zamanda bu bölgede oluşan morluk, kızarıklık ve ödem gibi şikayetler de zaman içerisinde hızla gözden kaybolur.

Kişi alçı çıkmadan iyileşme olumlu yönde gidiyor ise kırığın olduğu bölgeyi daha rahat hareket ettirmeye başlar. Buraya gelen herhangi bir darbe eskisi kadar kişinin canını yakmaz. Tüm bunların tersi özellikler gözleniyor ise kişinin uzman bir doktora giderek tekrar muayene olmasını ve kırığın kontrol edilmesini tavsiye ederiz.
Kırık sonrası iyileşme süresi kırığın bulunduğu bölgeye göre değişiklik gösterebilmektedir. Normal bir kırık yani basit ve tek bir yerde meydana gelen kırık genellikle 4-6 hafta içerisinde iyileşmektedir.

Kırığın iyileşmesinde etkili birçok çevresel faktör ve kişinin kendisinden kaynaklı bireysel faktörler bulunmaktadır. Bu faktörlerin etkisi ile kırığın iyileşme süresi değişiklik gösterebilir.

Kırık sonrası iyileşme bazen beklenilen zamanda gerçekleşmez. Özellikle yaşlı kişilerde meydana gelen kırıkların birçoğu, tahmini iyileşme sürecinden daha geç sürede iyileşirler.

Yaşlı kişilerde kemik erimesi gibi hastalığın bulunması kırığın iyileşme sürecini uzatacağı gibi aynı zamanda kırığın iyileşme sürecinde kişinin ağrı ve acı duymasına sebep olabilmektedir.

Kırık sonrası iyileşmede;


Kişi kırığın olduğu bölgeyi zorlu hareketlerden ve ters hareketlerden sakınmalıdır.
Kişinin beslenmesi kırığın daha çabuk iyileşmesine etki eden bir faktördür. Kişi protein yüklü beslenir ise kırık çok daha hızlı iyileşme gösterebilir.
Kemik erimesi, kalsiyum eksikliği olan kişiler kesinlikle tedavi görmeli, doktor kontrolünde ilaç kullanmalıdır.

Kırık iyileşmesini olumsuz etkileyen faktörler:


Yüksek enerjili travmalar ve geniş yumuşak doku hasarı bulunması, kırık uçların birbirinden ayrılması, araya yumuşak dokuların girmesi (interpozisyon), besleyici damarların hasar görmesi, cerrrahi redüksiyon yapılmışsa aşırı disseksiyon ve yumuşak doku hasarı yapılması, kırığın transvers , parçalı veya segmenter olması (spiral ve oblik kırıklar daha çabuk kaynar) , açık kırık olması (hematomun boşalması, kontaminasyon ve enfeksiyon olasılığı ve aşırı yumuşak doku hasarı nedeniyle), redüksiyonun başarısızlığı, iyi stabilizasyon yapılmaması, yeterli süre immobilizasyon yapılmaması, kırık yerinde enfeksiyon olması, hastanın ileri yaşta olması, eklem içi kırık olması (sinovyal sıvının kırık iyileşmesini bozucu etkisi nedeniyle), kemikte önceden var olan patolojik bir durum olması, spongioza ihtiva etmeyen veya kortikal kemik içeriği yüksek kırık olması, beslenme ve sağlıklı metabolizmayı etkileyen her türlü sistemik hastalık (diabet, maligniteler, sistemik enfeksiyonlar, anemiler vb), kemoterapi, radyoterapi, sigara bağımlılığı (nikotin) ve kortikosteroidler kırık iyileşmesini olumsuz etkiler.

Kırık iyileşmesini olumlu etkileyen faktörler:


Olumsuz etkileyen faktörlerin tam tersi durumların olumlu etkilemesinin yanısıra; elektrik akımları, manyetik alan, ultrason, hiperbarik oksijen uygulamaları, düşük kuvvette lazer uygulaması, anabolik steroidler, D vitamini, kalsitonin, parathormon, prostoglandinler, BMP (Bone morphogenetic protein), büyüme hormonu , büyüme faktörleri , kafa travması , ameliyatla uygulanan kemik grefti ve demineralize kemik matriksi, gen tedavisi olumlu etkileyen faktörlerdir.

Kırığa iyi gelen besinler


Süt ürünleri:

Yoğurt, süt ve peynir gibi ürünler içerisinde en fazla kalsiyum bulunduran besinlerdir. Kemiklerin güçlenmesinde ve kırıkların iyileşmesi içinde kalsiyum ihtiyacı en üst noktalara ulaşır. Bu yüzden süt ürünleri tüketilerek kemiklerin daha kısa süre içerisinde kaynaması sağlanabilir. Süt ürünlerine ek olarak d vitamini bakımından zengin olan besinler beslenme zincirine eklenirse bu durum kemiklerin daha kısa süre içerisinde kaynamasını sağlayacaktır.

Sardalya

: Dvitamini bakımından dünyanın en zengin besin türü olan sardalye aşırı derecede küçük balık türü olmasına rağmen d vitamini bakımından şaşırtıcı derecede zengindir. Süt ürünleri ile yeterli oranda kalsiyum alan kişiler ayrıca beslenme zincirlerine sardalye gibi d vitamini bakımından zengin olan besinleri ekleyecek olursak bu durum kemik kırıklarının daha kısa süre içerisinde iyileşmesini sağlayacaktır. Ayrıca somon balığı gibi balık türleri de d vitamini bakımından zengindir. Beslenme zincirinize somon balığını da ekleyerek d vitaminini alabilirsiniz.

Yumurta:

yüksek oranda d vitamini içerdiği gibi yumurtanın ayrıca protein bakımından zengin olduğu ve bu sayede kas sistemini güçlendirerek kırılan kemiklerin daha ağrısız bir şekilde iyileşmesini sağladığı bilinmektedir. Uzmanlar özellikle kahvaltılarda tüketilen yumurtanın kemik kırıklarını daha hızlı bir şekilde iyileştirdiğini tespit etmiştir. Bu yüzden kemik kırıklarını iyileştirmek adına yumurta tüketecek olan kişilerin özellikle kahvaltılarda yumurta tüketmesi daha yerinde bir karar olacaktır.

Kuru incir

: Kalsiyum değeri yeterince yüksek olan kuru incir kemik kırıklarını iyileştirme konusunda en eski zamanlardan beri kullanılan bir yiyecek türüdür. Gün içerisinde yaklaşık olarak 10 tane kuru incir tüketecek olursanız günlük olan kalsiyum ihtiyacınızın yaklaşık olarak yüzde 25’lik kısmını karşılamış olursunuz. Süt ürünlerine ilave olarak kuru incir tüketilmesi bu etkisi sayesinde gereksinim duyulan kalsiyum miktarının kolay bir şekilde alınmasına yardımcı olmaktadır.
Aynı şekilde kabuklu kuruyemişlerin de kalsiyum bakımından zengin oldukları bilindiğinden dolayı kuru incire ek olarak kabuklu yiyecekler de tüketilebilir.

Kemik Çatlaması Nedir?


Nasıl Anlaşılır?


Kemik çatlaması; kemiğin kırılma olayının başlamış olup tamamen kırılmamış olmasıdır. Kemik tamamen kırılmadığı için ve kırılma olayı yarım kaldığı için çatlama meydana gelir. Çatlağın kırığa göre farkı yani anlaşılmasını belli eden özelliği ilk darbenin alındığı zaman eğer kırık değilse yani çatlaksa tam şişmez daha sonra yavaş yavaş şişmeler başlar. İlk başta pek fazla şişlik olmadığı için çoğu kişi tarafından anlaşılmayarak dikkate alınmaz fakat şişlik ve ağrılar saatler geçtikçe artar ve o zaman çatlama olduğu anlaşılır.

Kemik Çatlamasının Tedavisi Nasıl Olur?


Tedaviyi bizim kendi kendimize yapmamız imkânsız değildir fakat kesinlikle doğru da değildir. Çatlama oluştuğu zaman doktora gidilmeli ve doktorun size yapacağı tedavi sonucunda belirli bir süre içerisinde çatlağınız iyileşir. Yaş ilerledikçe çatlağın kaynama süresi artar, küçük bir çocuğun çatlağının kaynama süresi daha azken yaşlı birinin çatlağının kaynama süresi daha fazladır. Tedavide en önemli olaylardan birisi çatlak olan yerin alçıdayken uyuşmaması için sık sık hareket ettirilmesi gerekmektedir. Bunun yanında kolu çatlamış ve alçıya alınmış bir kişinin alçıya alınan bölgeyi havada tutması gerekir aksi takdirde kemiğin kaynaması tam olarak gerçekleşmeyebilir.
Derlemedir


_Yağmur_ 2 Ekim 2017 16:34

1 ek

Kemik


Omurgalılarda sert hücrelerarası dolgu dokusunda gömülü hücrelerden oluşan katı doku. Başlıca işlevleri vücudun iskelet yapısını oluşturarak dokulara destek olmak; yüzeyine tutunan kaslarla birlikte bir kaldıraç sistemi oluşturarak vücudun hareketliliğini sağlamak; beyin, omurilik ve iç organları korumak; vücuttaki başlıca kan yapıcı doku olan kemik iliğini barındırmak ve vücuttaki birçok süreç için gerekli olan kalsiyumu depolamaktır.

Alıntıdaki Ek 65462

Kimyasal bileşimi.


Kemik dokusunun hücrelerarası bölümü kollajen adlı lifsi bağdoku proteini ile kalsiyum, fosfat ve karbonat kristallerinden oluşur. Bu organik ve inorganik bileşenler birbiriyle yakın ilişki içindedir; mineral kristalleri kollajen liflerinin çevresini sarar. Kemiğe yük taşıyabilecek dayanıklılığı, büyük bir sıkışma dayanımı sağlayan sert kristaller verir. Öte yandan, kollajen lifleri esneklik ve gerginliğe katkıda bulunarak kemiğin gerilme güçlerine dayanabilmesini sağlar.

Kemik hücreleri, kemik dokusunun canlı bileşenleridir ve erişkin insanda iskeletteki toplam kemik hacminin yalnız yüzde 1-5’ini oluşturur. Dört tür kemik hücresi vardır:
1). Kemiğin dış ve iç yüzeyinde yer alan ve hücrelerarası dokunun yenilenmesine katkıda bulunan osteoblastlar,
2) kemiğin yüzeyinde yer alan ve hücrelerarası dokunun yıkılmasını sağlayan osteoklastlar,
3) hücrelerarası dokuda gömülü osteoblastlardan türeyen ve kemiğin canlılığını sürdürmesini sağlayan osteositler,
4) öncelikle periostta (kemik dışzarı) ve kemiğin içindeki boşluklarda yer alan ve kendisinden yeni osteoblastlar ya da osteoklastlar türeyen farklılaşmamış kemik hücreleri.

Yapısı.


Hemen bütün kemiklerde, özellikle de uzun kemiklerde iki farklı yapı bulunur. Kemiğin gövdesi (diyafiz) yoğun kemik dokusu içerirken, uçları (epifiz) ince bir yoğun kemik katmanıyla sarılı gözenekli kemik yapısından oluşur. Bu düzenleme,
kemiklere yüklenen ağırlık ve gerginliğin kemik gövdesinden eklemlere aktarılmasını sağlar.

Yoğun kemiklerdeki başlıca yapı birimi osteon ya da havers sistemi olarak adlandırılır. Mikroskopla görülebilecek boyutlarda sütun ve dallanmalardan oluşan bu yapının merkezinde, kalın duvarların çevrelediği dar bir kanal bulunur. Genellikle kemiğin uzun eksenine paraleldir ve bir ya da daha çok kan daman içerir. Osteonların duvarı kollajen ve mineral kristallerinden yapılı pulcuklann katmanlar yaparak üst üste binmesiyle oluşur. İçinde yer alan küçük boşluklarda osteositler ve kemiği besleyen sıvılann dolaştığı küçük kanalcıklardan oluşan bir şebeke bulunur. Osteon içermeyen süngersi kemik dokusu boşluklar, birbiriyle çaprazlaşan plakalar ve trabekül adı verilen iğneciklerden oluşan karmaşık bir yapı içerir.

Kemik oluşumu.


İnsanda kemik oluşumu dölütte, gebeliğin üçüncü ayında başlar, ergenliğin sonlarına doğru tamamlanır. Yoğun ve gözenekli kemik dokuları için iki farklı kemikleşme süreci söz konusudur.

Embriyonda yoğun kemik oluşumu kıkırdak yapısında bir iskelet modelinin ortaya çıkmasıyla başlar; zamanla kemik dokusu kıkırdağın yerini alır. Kıkırdaktaki osteoblastlar, kollajen ve mukopolisakarit yapısında bir dolgu maddesi salgılar. Bu maddenin içinde yerleşen ve depolanan organik tuzlar bu aşamadan sonra kemik olarak adlandırılabilecek sert dokuyu oluşturur. Yıkılan ve ölen kıkırdak hücrelerinin yerini, kemikleşme merkezi olarak bilinen bölgelerde, osteo- blast kümeleri alır. Kemikleşme bu merkezlerden dışa doğru ilerler. Kısa kemiklerin çoğunda kemiğin ortasına yakın tek bir kemikleşme merkezi bulunur. Kol ve bacak kemikleri gibi uzun kemiklerde biri ortada, öbürleri iki uçta olmak üzere üç merkez vardır. Uzun kemiklerde kemikleşme gövde ile epifizlerin arasında ince bir kıkırdak bandı kalana değin sürer; kemiğin erişkindeki boyuna ulaşmasından sonra, bu kıkırdağın yerini kemik dokusu alır.

Kafatasındaki yassı kemikler ile öbür gözenekli kemikler kıkırdaktan değil, kollajen ve kan damarları içeren lifsi zarlardan gelişir. Osteoblastların bu zarların arasına salgıladığı dolgu sıvısıyla sünger yapısında bir trabekül şebekesi oluşur. Bu süreç zardaki kemikleşme merkezlerinden dışa doğru ışınsal biçimde yayılır. Kafatasında birden çok kemikleşme merkezi vardır; yenidoğanda kemikleşme henüz tamamlanmamış olduğundan kafadaki bu noktalar dışarıdan dokunulduğunda ele daha yumuşak gelir. Kemikler gelişip büyüdükçe yumuşak bölgeler kaybolur; erişkinde kafatasında görülen zikzak birleşme çizgileri ortaya çıkar.
Her iki kemikleşme sürecinde de kemik hücreleri ile organik ve inorganik maddelerin gelişigüzel biçimde bir araya gelmesiyle olgunlaşmamış kemik yapısı oluşur. Olgun kemiğin dayanıklılık kazanması için kemiğin daha düzenli birimler halinde yapılanması gerekir; bu da bir yıkım ve yeniden yapım sürecinin sonucunda gerçekleşir.

Kemiğin yapısındaki inorganik bileşenler, öbür dokularda olduğu gibi hücre bölünmesi yoluyla büyümeyi engeller; osteoklastlar kemiğin iç yüzeyinde, kemik iliği boşluğunda ve gözenekli kemik dokusundaki boşluklarda yıkıma yol açarak kemiğin biçiminin ve boyunun değişmesini ve giderek erişkin boyutlara varmasını sağlarken, bir yandan da dış yüzeylerde etkinlik göstererek, örneğin uzun kemiklerin uçlarındaki epifiz çıkıntılarının küçülmesini sağlar. Epifizdeki büyüme kıkırdağının gerisinde yer alan kemik yıkımı, kemik yüzeyindeki çıkıntıları yok ederek gövdenin kalınlığının her bölgede aynı kalmasını sağlar. Kemiğin içindeki yıkım ise, osteon gelişimi için merkez oluşturan ve uzun eksene paralel boşluklar açarak olgunlaşmamış kemik dokusunun erişkindeki halini almasına yardımcı olur.

Osteoklastlar kemikte yer yer yıkıma yol açarken, osteoblastlar iskeleti oluşturmak üzere yeni kemik yapımını üstlenir. Çocukluk döneminde, büyüme oldukça hızlı olduğundan kemik yapımı yıkımdan daha fazladır. İskelet belirli bir olgunluk düzeyine eriştikten sonra yapım ve yıkım süreçleri birbirini dengelemeye başlar. Bu dengenin işlevi yalnızca kemiğin biçimini ve boyutlarını değiştirmek değildir; bu süreçler kandaki ve dokulararası sıvıdaki kalsiyum iyonu düzeylerinin ayarlanmasını da sağlar. Sinirlerde iletinin sağlanması, hücre zarlarının geçirgenliğinin ve kanın pıhtılaşma özelliğinin korunması için kalsiyum düzeyinin belirli sınırlar içinde olması gerekir. Vücuttaki kalsiyum miktarı düşerse, paratiroit hormonu osteoklastların etkinliğini uyararak kemik yıkımını hızlandırır ve kemikteki kalsiyumun bir bölümünün kana geçmesine neden olur. Öte yandan kan ve öbür vücut sıvılarındaki kalsiyum miktarı aşırı derecede artarsa kalsitonin hormonu kemik yıkımını yavaşlatır. Vücuttaki kalsiyum depolarının korunması ve dokuların kalsiyum gereksiniminin kemik yıkımıyla sağlanmaması için yiyeceklerle alman kalsiyumun yeterli olması gerekir.

Kemik hastalıkları.


Kemik dokusunun hastalığa yakalanma yatkınlığı yaşa göre değişir. Çocuklarda en sık görülen kemik hastalıkları gelişme bozukluklarıdır. Genç erişkinlerde romatoit artrit ve omurganın yapı bozuklukları, yaşlılarda ise kemiğin kimyasal bileşimini değiştiren metabolizma bozuklukları, kemik ve eklem iltihapları ile çeşitli dolaşım bozuklukları önem kazanır.

Kemik hastalıklarının çoğu kemik dokusunun bileşimiyle ve yapısıyla ilgilidir. Kemikteki mineral miktarı yetersizse çocuklarda raşitizm, erişkinlerde kemik yumuşaması (osteomalasi) olarak bilinen durum ortaya çıkar. Hastalıktan etkilenen kemiklerin biçimi kolayca bozulabilir, sık sık kırılabilir. Çocuklarda bu durum sıklıkla D vitamini eksikliği nedeniyle ortaya çıkar. En sık rastlanan kemik hastalığı ise kemik dokusunun yeterince yoğun olmamasından kaynaklanan ve özellikle yaşlılarda görülen kemik kırıklarının başlıca sorumlusu olan osteopo- ruzdur. Yaşlılarda daha sık rastlanan bir kemik hastalığı da kemiklerde yapı ve biçim bozuklukları ile kalsiyum dengesinde değişmelere yol açan Paget hastalığıdır. Kemiği etkileyen öbür hastalıklar arasında kemik dokusundaki kan dolaşımının herhangi bir nedenle kesintiye uğramasıyla ortaya çıkan kemik nekrozu, darbe ve yaralanmaların neden olduğu kırıklar, osteomiyelit (kemik iltihabı), doğuştan bozukluklar ile kemik urları sayılabilir. Kemikte ortaya çıkan urlar iyi ya da kötü huylu olabilir; ayrıca özellikle akciğer, meme, böbrek ve prostat gibi organlardan kaynaklanan kanserler sıklıkla kemiklere yayılır ve metastaz yapar.

MsXLabs.org & Ana Britannica


_Yağmur_ 2 Ekim 2017 16:48

1 ek

Kemik İliği

Alıntıdaki Ek 65463

Kemikteki boşlukları dolduran yumuşak jelatinimsi doku, içerdiği damar ve yağ dokusunun miktarına göre kırmızı ya da sarı olabilir. İnsanda kırmızı ilik, lenf dokusunda yapılan lenfositler dışında bütün kan hücrelerinin yapımından sorumludur; ayrıca karaciğer ve dalakla birlikte yaşlanmış alyuvarların yıkılmasını üstlenir. Sarı ilik, öncelikle bir yağ deposudur; ağır kan kaybı ve ateş gibi durumlarda kırmızı iliğe dönüşebilir. Doğumdan yedi yaşına değin kan yapımına gereksinim fazla olduğu için kemik iliğinin tümü kırmızıdır. Zamanla yağ dokusu kırmızı iliğin yerini alır. Erişkinde kırmızı ilik yalnızca omurgalar, kaburgalar, göğüs kemiği, kalça kemiği, kafatası ile kol ve bacaklardaki uzun kemiklerin uçlarında bulunur. Öbür gözenekli kemikler ve uzun kemiklerin gövdesindeki boşluklar sarı ilikle doludur.

Kırmızı ilik, çeşitli kan hücreleri ile makrofajlar biçiminde farklılaşabilen retiküler hücreleri içeren, ince, yoğun damarlı lifsi dokudan oluşur. Farklılaşma sürecinin ilk aşamasında retiküler hücreler çeşitli kan hücrelerinin öncüllerine, miyeloblast ve lenfoblast adını alan bu öncül hücreler ise alyuvarlara ve akyuvarlara dönüşür. Trombositler ise megakaryosit adını alan dev ilik hücrelerinden türer. Yeni yapılan kan hücreleri kemiğin toplardamarına açılan ve sinüzoit adı verilen geniş, ince duvarlı kanallara bırakılır. Memelilerde, erişkinde kan yapımını öncelikle kemik iliği üstlenir. Basit yapılı omurgalılarda, başka dokularda da kan yapımı sürerken, sürüngenler ve amfibyumlarda kan hücrelerinin bazıları kan dolaşımında kendiliğinden oluşur. İnsanda alyuvarlar ve trombositler de içinde olmak üzere birçok hücrenin gelişme ve büyümesi ilikten ayrıldıktan sonra durur.

Kemik iliğinde yapılan hücrelerin çoğu vücudun bağışıklığı ile ilgili olduğundan, bağışıklık eksikliğine neden olan birçok hastalıkta tedavi amacıyla kemik iliği nakli yapılır. Belirli hastalıkların tanısının konmasında kemik iliğinin mikroskop altında incelenmesi yardımcı olabilir. Bunun için erişkinlerde göğüs kemiğinden, çocuklarda kaval kemiğine batırılan iğne ile ilikten yaklaşık 0,2-0,3 mİ doku alınır. Bu işlemin gerekli olup olmadığına önceden yapılan kan tahlillerinin sonucu değerlendirilerek karar verilir. Kemik iliği incelemesi özellikle bazı lösemi I türleri, myelomatoz, Gaucher ve Niemann-Pick hastalıkları ile alyuvarların aşırı derecede büyüdüğü bazı kansızlık türlerinde tanı açısından önem kazanır.

MsXLabs.org & Ana Britannica



Saat: 16:19

©2005 - 2024, MsXLabs - MaviKaranlık