Bir ilkyardımcı olarak birkaç basit ama cok onemli bilgiler eklemek istedim:) Tabi oncelikle bu geniş arşiv için arkadaslarımıza cok tesekkür ediyoruz. Oncelikle, son yıllarda yapılan arastırmalara gore (gunumuzun en son gelişmiş teknigidir bu) boyundan ya da elbilek v.b nabız alma noktalarından alınan nabızlar kişileri yanıltabilir! Ornegin, nabzı olmayan bir hasta/yaralıya nabız alırken, farkında olmadan kendi nabzımızı hissetmemiz sonucu nabzı var diyebiliriz. Halbuki nabzı yoktur, kalbi durmuştur! Hiç vakit kaybetmeden derhal TDY(Temel Yasam Destegi)ne baslamamız gerekir. Bu yuzden artık sürücü kurslarında, okullarda v.b yerlerde ogretilen yanlıs bilgilerin aksine sadece solugunu kontrol etmemiz yeterlidir(Bak-Dinle-Hisset 5-10sn). Uygulamada olan en son teknige gore; solunumu olmayan bir hasta/yaralının kalbi durmus oldugu kabul edilir ve öyledir de zaten... Bu durumda solunumu olmayan bir birey bizim için ölüdür ve derhal TYD gore kalp masajına baslanması gerekir!(Enson tekniklere gore 30:2 yani 2 suni soluk 30 gogus basısı seklindeturlara devam edilir, bu işleme kişi kendine gelinceye, ambulans(112) gelinceye ya da siz yorgunluktan geçinceye kadar devam edilir) Unutulmamalıdır ki kaybedilen her saniye yaşama şansını dogrudan azaltır. Tabi ilkyardımcı eger kendine guveni yoksa, emin degilse, kalp masajı ve/veya TDY uygulamalarını bilmiyorsa, uygulama yapmaktan kaçınmalıdır. Cunku yanlıs bir uygulama daha kötü durumlara meydan verebilir.Çalışan bir kalbi de durdurabilirsiniz! Bunların haricinde; -Yanıklar hafife alınmamalıdırlar. Şok riski yüksektir.Ciddi yanıklara; bir kol boyu, bir baldır boyu buyuklugudeki yanıklar ornektir. -Kalça kırıkları en ciddi kırıklardır! Vucuttaki kanın neredeyse hepsi o anda o bolgede toplanır. ciddi bir kan kaybı riski vardır. -Kimyasal zehir(asit v.b.) yutma vakalarında hasta kusturulmaz!sebebi kusma sırasında ikincil bogaz yanıgı ve ödem riskidir. Devamında soluk yolu tıkanabilir. Kimyasal ilaç kutusuyla birlikte cok acil en yakın hastane acil servisine goturulmelidir. Su içirme konusunda asidin suyla tepkime verip vermedigini bilmedigimiz için bundan da kaçınmak gerekir. -Akut allerji acilleri de cok acil yardım gerektirir. Vakit kaybedilmeden yardım cagrılmalı ya da hastane yakınsa hastaneye ulaştırılmalıdır. -Bayılmalarda cok yaygın olarak dogru bilinen yanlıs uygulama olan, yüze bolca kolonya sürmek ve tokatlamak...! Halbuki kişiyi alkol buharıyla iyice boğmak yerine, ayaklarını 30cm kadar yukarı kaldırmanız yeterli olacaktır. O anda onun ihtiyacı olan tek şey oksijendir alkol degil! Rahat nefes almasını saglamak ve ilkyardımın ABC sini uygulamk yeterlidir. Herşeyden önemlisi bu gibi durumlarda olaya sakin, kontrollü, bilinçli ve sogukkanlı yaklasmak gerekir. Panik bizim ne yapacagımıza, saglıklı karar vermemize engel olur. Hayatta hiç beklemedik anlarda bazı olumsuz sonuclarla karsılasabiliriz. karsılastıgınız manzara cok kotu olabilir. Bacagı kopmus biriyle ya da bagırsakları asfaltta olan yaralılarla da karsılabilirsiniz. Hastalanan/yaralanan kişi size cok yakın biri, bir aile ferdi de olabilir. Duygusal davranmak yerine bilinçli, saglıklı adımlar atılmalı. Önemli olan kendimizi kaybetmememiz ve sogukkanlı olmamızdır... Hepimize saglıklı gunler... Umarım bir nebze katkımız olmustur.:) |
Acil durumlarda havayolu sağlanması ve yönetimi Giriş Kalp-akciğer canlandırmasının (KAC) gerektiği acil durumlarda, havayolunun sağlanması ve yönetimi büyük önem arz etmektedir ve KAC’nın ilk basamaklarından biridir. Resüsitasyon esnasında solunum ve oksijen desteği gereklidir. Fakat şimdiye kadar yapılan çalışmalarla uygun solunum hacmi, solunum sayısı ve oksijen konsantrasyonu hala belirlenememiştir (1). Bu konudaki çalışmalar devam etmektedir. Kalp durmasının ilk dakikalarında doku hipoksisi gelişir. Akut solunum yetmezliği olan hastalarda veya kardiyopulmoner arrest durumunda, bazı teknikler veya yardımcı cihazlar kullanılarak havayolu açılmalı ve oksijenizasyon sağlanmalı ve özellikle yaşamsal önemi olan beyin ve kalbin oksijen ihtiyacı karşılanmalıdır. Havayolu sağlanmasının çeşitli yöntemleri vardır. Bunlar; pozisyon verme, oral-nasal airway cihazı kullanma, laringeal maske airway ve özafagotrakeal kombitüp kullanma veya endotrakeal entübasyon sağlanması gibi yöntemlerdir. Havayolu açıklığını sağlayan teknikler ile kişinin oksijenizasyonu yanında, salgıların kontrolü, aspirasyondan koruma ve resüsitasyonda kullanılan bazı ilaçların havayolundan verilmesi de sağlanabilir. Havayolunun açılması Havayolu tıkanıklığı kısmi veya tam olabilir. Kişinin cevapsızlığının değerlendirdikten ve yardım istedikten sonra ilk olarak havayolu açıklığı sağlanmalıdır. Bilincini kaybetmiş bir kişinin havayolu tıkanıklığı en sık farinks bölgesinde görülür ve bunun sebebi tonusunu kaybetmiş kaslar dolayısıyla dil ve epiglottur (2,3). Bundan dolayı malzemesiz olarak dili ve epiglotu yukarı kaldırarak havayolu açıklığını sağlayabiliriz. Bunun için sıklıkla kullandığımız iki teknik; başın geri itilmesi-çenenin kaldırılması (şekil 1) ve çenenin itilmesi (şekil 2) yöntemleridir. Bu teknikleri hastayı düz bir zemine sırtüstü yatırarak uygulamalıdır. Malzemesiz Havayolu Teknikleri: Elimizde hiçbir havayolu malzemesi olmadan, sadece ellerimizle havayolu açıklığı sağladığımız tekniklerdir. Başı Geri İtme- Çene Kaldırma Manevrası: Bir elimizle baş alın bölgesinden hafifçe geri itilirken, diğer elimizin işaret ve orta parmakları kullanılarak çene yukarı kaldırılır. Başı geriye iten elin baş ve işaret parmaklarının boşta bırakılması, daha sonra ağızdan ağza nefes verirken burnu kapatmak için bu parmakları kullanmamızı sağlar. Eğer boyun omurlarında yaralanma şüphesi varsa, başın geri itilmesinin uygulandığı manevradan sağlık personeli olan kişiler kaçınmalıdır. Fakat ilkyardım eğitimi almış olan sağlık personeli harici kişiler veya sağlık personeli olan ama çene itme manevrasıyla havayolun açıklığını sağlayamayan kurtarıcılar bu manevrayı kullanabilir (1). Çene İtme Manevrası: Hastanın başucuna geçerek her iki elle çene köşelerinden başparmak haricindeki parmaklar ile çene öne doğru kaldırılır, başparmaklarla ise ağız açılır. Bu manevra daha çok sağlık personeli olan kişiler tarafından ve boyun omurlarında yaralanma şüphesi varsa yapılmalıdır. Yine de havayolu sağlanamıyorsa, başı geri itme-çene kaldırma manevrası denenmelidir. http://www.tkd.org.tr/cg/IKYD/images/havayolu1.gifhttp://www.tkd.org.tr/cg/IKYD/images/havayolu2.gifŞekil 1: Başı geri itme-çene kaldırma manevrasıŞekil 2: Çene itme manevrası Havayolu Tıkanıklığını Tanıma: Havayolu açma manevraları yapıldıktan sonra tıkanıklığın tanısı BAK-DİNLE-HİSSET yöntemiyle konur (Şekil 3). Kurtarıcı hastanın ağzına yanağını yaklaştırır ve gözleriyle hastanın göğüs hareketlerine BAKAR, kulağıyla nefesini DİNLER, yanağı ile de nefesi HİSSEDER. On saniye kadar bu işlemi yapar. Eğer nefes almıyorsa iki kurtarıcı soluk verir. Kişide kısmi havayolu tıkanıklıkları varsa nefes alır ama üst seviyelerde tıkanıklık varsa nefes alırken zorlanma ve stridor duyulur. Alt havayolu tıkanıklıklarında ise nefes darlığı yanında wheezing duyulur. Basit Malzemeli Havayolu Sağlama Teknikleri: Elimizin altında basit havayolu malzemeleri varsa bunları kullanarak da havayolu açıklığını sağlayabiliriz. Bu malzemeler kişinin trakeasını yabancı cisim aspirasyonuna karşı koruyamazlar. Orofaringeal Havayolu: “S” şeklinde, dilin geriye doğru giderek hipofarenksin tıkanmasını engelleyen sert bir malzemedir (Şekil 4). Öğürme refleksi olmayan, bilinci kötü kişilere takılmalıdır (3,4). Bilinci açık ve öğürme refleksi olan kişilerde kusmaya sebep olabileceğinden dolayı kullanılmamalıdır. Ayrıca takarken, havayolunu tıkayabileceği için dil ileriye itilmemelidir. Yine malzeme ile dişler arasında, dil veya dudak gibi yumuşak dokuların kalmamasına özen gösterilmelidir. Orotrakeal entübasyondan sonra da, hastanın bilinci yerine geldiğinde tüpü ısırmaması için kullanılabilir. Yöntem olarak; ağız içi salgılar, kan ve kusmuktan temizlendikten sonra, konkav yüzü baş tarafına bakacak şekilde ilerletilir ve 180º döndürülür veya konkav yüz kulağa bakacak şekilde ilerletilir ve 90º döndürülür. Eğer dil basacağı varsa kullanılabilir. Takılacak orofaringeal havayolu kişinin boyutlarına uygun seçilmelidir (Tablo 1). Bunun dışında pratik olarak; ağız kenarından mandibula köşesinin hemen üstüne kadar olan mesafeyle uyumlu havayolu kullanılabilir. http://www.tkd.org.tr/cg/IKYD/images/havayolu3.gifhttp://www.tkd.org.tr/cg/IKYD/images/havayolu4.gifŞekil 3 : Bak-Dinle-Hisset yöntemi Şekil 4: Orofaringeal Havayolu Yaş Yeni doğanTüp boyutu (Guedel) 000 Süt çocukları00 Oyun çocukları0 Çocuklar1 Gençler2 Erişkinler (kadın)3 Erişkinler (erkek)4 Erişkinler (iri)5 Tablo 1: Orofaringeal Havayolu Boyutları Nazofaringeal Havayolu: Yumuşak ve bükülebilir lastik veya plastikten yapılmıştır (Şekil 5). Öğürme refleksi olan yarı bilinçli ve orofaringeal havayolunu tolere edemeyen hastalarda kullanılabilir. Yine trismus veya ağız çevresinde ciddi travması olduğu için orofaringeal havayolu takılamıyorsa da kullanılabilir. Yöntem olarak; uygun boyutta nazofaringeal havayoluna suda eriyen kayganlaştırıcı veya anestezik madde içeren jel sürülür ve açık olan burun deliğinden kibarca ilerletilir. Dirençle karşılaşılırsa hafifçe çevirme işlemi uygulanır. Nazofaringeal havayolunun çok çeşitli boyutları (12-36 Fr) vardır (5). Kişiye uygun boyut seçilmeli ve ilerletirken solunumu en iyi duyduğumuz yerde bırakılmalı, ileriye gitmemesi için de havayoluna çatal iğnesi takılmalıdır. Eğer daha ileriye ilerletilirse, özafagusa geçer ve solutmayı engelleyebileceği gibi mideyi şişirerek aspirasyona da sebep olabilir. Yine takarken burun mukozasında hasara sebep olabilir. http://www.tkd.org.tr/cg/IKYD/images/havayolu5.gif Şekil 5: Nazofaringeal Havayolu İleri Havayolu Teknikleri Endotrakeal Entübasyon: Acil servislerde ve ameliyathanelerde, havayolu ve solunumu sağlamak için çok sık kullanılan yöntemlerdir. KAC sırasında, deneyimli personel tarafından mümkün olan en kısa sürede gerçekleştirilmelidir. Hastayı aspirasyondan koruması, %100 oksijen verilebilmesi gibi avantajları vardır. Özelikle apneik, kardiyak arrest olan, hipoksemik, havayolunu aspirasyona karşı koruyamayan (gag refleksi olmayan ve Glaskow Koma Skoru düşük) göğüs travması olan ve hemodinamik durumu bozuk olan kişilerde endotrakeal entübasyon yapılmalıdır. Endotrakeal entübasyon için malzemelerimiz hazır olmalı ve deneyimli personel tarafından yapılmalıdır. Gerekli malzemeler; 1. Laringoskop ve uygun boyda palası (Düz veya eğri) 2. Uygun boyda endotrakeal tüp 3. Kafı şişirmek için enjektör 4. MacGill forsepsi 5. Stile 6. Tüpü sabitleme malzemeleri 7. Tüp yerini doğrulamak için stetoskop 8. Aspirasyon sistemi ve katateri (Yankauer tipi) 9. Karbondioksit dedektörleri 10. Kişiyi solutmak için balon-valv-maske 11. Oksijen sistemi Orotrakeal Entübasyon: 1. Hazırlık: Kalıcı havayolu sağlamak ve kişiyi solutmak için en sık kullanılan ve en güvenli yöntemdir. Entübasyon öncesinde kişi balon-valv-maske sistemiyle %100 oksijen vererek solutulmalıdır. Faringeal ve laringeal aksı birbirine paralel duruma getirip, koklama pozisyonu vererek entübasyonu kolaylaştırmak için başın altına yaklaşık 10 cm yastık konulmalıdır. Nabız oksimetre ile sürekli saturasyon kontrol edilmelidir. Tüm malzemelerin çalışır durumda olması sağlanmalıdır. Özellikle laringoskop aydınlatması ve endotrakeal tüpün kafına bakılmalıdır. Hastaya uygun boyda endotrakeal tüp hazırlanmalıdır. Bunun için yetişkin erkekte 8.0-8.5 mm, bayanda ise 7.5-8.0 mm iç çaplı tüpler seçilebilir. 2. Teknik: Laringoskop sol elle, ağız içi aspirasyon malzemeleri ve endotrakeal tüpü ise sağ elle tutulmalıdır. Ağız içinde varsa diş parçaları, kan, salgı ve kusmuk gibi yabancı cisimler aspire edilerek uzaklaştırılmalıdır. Uygun boyda laringoskop palası hastanın sağ ağız kenarından sokularak yavaş yavaş ilerletilmelidir. Bu sırada dil sola doğru kaydırılarak epiglot görülmeli ve laringoskop palası eğri ise uç kısmı vallekulaya, düz pala ise epiglotuda kaldıracak şekilde yerleştirilmelidir. Sonrasında laringoskop sapı hasta ile 45º açı yapacak şekilde yukarı doğru kaldırılır. Bu hareket ile ses telleri görünür hale getirilir ve endotrakeal tüpün kafı ses tellerinin altında kalacak şekilde tüp ses telleri arasından ilerletilir (Şekil 6). Endotrakeal tüp takıldıktan sonra kafı şişirilir. Bunun için kaf balonu çok sert veya yumuşak olmamalı, hava kaçağı olmayacak şekilde ve trakeada nekroz oluşturmayacak şekilde olmalıdır. Eğer ses telleri görünmüyorsa ve yardımcı olabilecek biri varsa hastanın tiroid kıkırdağını baş ve işaret parmakları arasına alarak BURP (Backwards,Upwards and Right Pressure=arkaya, yukarıya ve sağa doğru basarak) manevrası uygulayabilir. http://www.tkd.org.tr/cg/IKYD/images/havayolu6.gif Şekil 6: Endotrakeal tüpün ses telleri arasından geçirilmesi Endotrakeal tüpün yerini doğrulamak için; 1. Kişiyi solutulurken akciğer sesleri, akciğerin her iki üst ve alt bölgeleri ile epigastriumdan dinlenmeli 2. Özafageal dedektörler veya 3. Nefes verirken CO2 ölçen dedektörler kullanılmalıdır Tüpün yeri doğrulandıktan sonra flaster, gazlı bez veya bandajlarla sabitlenmelidir. Sonrasında hastanın bilinci yerine geldiğinde tüpü ısırmasını önlemek için bir orofaringeal havayolu takılmalıdır ve hasta endotrakeal tüpten %100 oksijenle solutulmalıdır. Nazotrakeal Entübasyon: Nazotrakeal entübasyon, laringoskop kullanmanın sakıncalı olduğu ve nöromuskuler blokajın problem yaratabileceği kişilerde tercih edilmelidir. Ciddi solunum güçlüğü çeken konjestif kalp yetmezlikli, kronik obstrüktif akciğer hastalığı veya astımı olan kişileri yatırmadan ve uyanık haldeyken entübe etmek için de nazotrakeal entübasyon yapılabilir. Teknik: İşlem öncesinde her iki burun deliğine lokal anestezik ve vazokonstrüktör madde sprey şeklinde sıkılmalıdır. Orotrakeal entübasyonda kullanılan tüpün yaklaşık 0.5-1 mm küçüğü kullanılmalıdır. Tüpün üzerine anestezik ve suda eriyen bir jel sürüldükten sonra uygun olan burun deliğinden hafif rotasyonel hareketlerle ilerletilir. Bir elle larinksi krikoidden arkaya doğru iterken diğer elle de tüpü hastanın nefes almasıyla birlikte trakeaya doğru ilerletmeliyiz. Erkekte tüpü 28 cm, bayanda ise 26 cm’e kadar ilerletebiliriz. Fakat sonrasında akciğer grafisi ile tüpün yerini doğrulamalıyız. alternatif Havayolu Teknikleri Özafagotrakeal Kombitüp (ETC): Faringeal alanı kapatan bir kafı, özafagus veya trakeayı kapatan bir kafı olan çift lümenli bir tüptür (Şekil 7). Lümenlerden biri, iki kaf arsında delikleri olan ve son ucu tıkalı lümendir. Diğer lümen in ise son ucu açıktır. Ağız içine körlemesine gönderilir, üzerinde bulunan iki adet siyah hat arasına üst kesici dişler gelinceye kadar ilerletilir ve önce 1 numaralı kaf, sonra ise 2 numaralı kaf üzerinde yazılı olan miktarlarda şişirilir. Ucu trakeaya veya özafagusa yönlenebilir, her iki durumda da kişiyi solutma imkanı sağlar. Eğer ucu trakeaya giderse 2 numaralı lümenden, özafagusa giderse ise 1 numaralı lümenden solutulur. Sadece yetişkinler için boyutları vardır ve 16 yaş altında kullanılmaz. http://www.tkd.org.tr/cg/IKYD/images/havayolu7.gifhttp://www.tkd.org.tr/cg/IKYD/images/havayolu8.gifhttp://www.tkd.org.tr/cg/IKYD/images/havayolu9.gif Şekil 7: Özafagotrakeal Kombitüp, Özafagus yerleşimi Trakea yerleşimi Laringeal Maske Havayolu (LMA): LMA, endotrakeal entübasyon yapılamadığı durumlarda körlemesine yerleştirilerek pozitif basınçlı ventilasyonu verilebilir. Şişirilebilen distal silikon larengeal maske, larenksin etrafını kapatarak kişinin solutulmasını sağlar. Doktor olmayan acil personelince hastaya uygulanması standart endotrakeal tüpten daha kolay ve hızlıdır. LMA, körlemesine farinkse ilerletilir ve sonrasında balonu şişirilerek kişi solutulur (Şekil 10). http://www.tkd.org.tr/cg/IKYD/images/havayolu10.gifhttp://www.tkd.org.tr/cg/IKYD/images/havayolu11.gifhttp://www.tkd.org.tr/cg/IKYD/images/havayolu12.gif Şekil 10: Laringeal maske havayolu ve takılması Cerrahi Havayolu Teknikleri Endotrakeal veya nazotrakeal entübasyonun yapılamayıp da havayolunun sağlanması zor olduğu durumlarda kullanılır. Trakeostomi cerrahi beceri ve ekip gerektirmesi, ayrıca zaman alması dolayısıyla tercih edilmez, bunun yerine krikotiroidotomi (koniotomi) tercih edilir. Özellikle, kısa boyunlu şişmanlarda, larinks ödeminde ve boyunda hematom geliştiyse krikotiroidotomi gerekebilir (6). İğne Krikotiroidotomi: Genellikle hazır setleri vardır veya malzemeleri kendimiz hazırlayabiliriz. Malzeme olarak; koruyucu örtü ve eldivenler, 14 veya 12 gauge (G) katater, 3 ml şırınga, 7 mm endotrakeal tüp ve oksijene bağlamak için Y bağlantısı olmalıdır. 10-12 yaş altındaki çocuklarda tercih edilir. Krikotiroidotomiyi yaparken önce hastaya pozisyon verilir ve boyun povidon iyotla temizlenir. Hasta sırtüstü yatar pozisyonda ve başı hafifçe ekstansiyonda olmalıdır. Tiroid ve krikoid kıkırdak arasındaki krikoid membranın yeri belirlenir. Üç ml’lik enjektöre 12-14 G katater takılır ve ciltle 90º açı yapacak şekilde enjektör aspire edilerek katater ilerletilir. Enjektöre hava geldikten sonra katater ucu 45º açı ile trakeaya doğru yönlendirilir ve ilerletilir. Kataterin iğnesi ve enjektörün pistonu çıkarılır, kateterle pistonsuz enjektör tekrar birleştirilir. Enjektörün içine 7 mm endotakeal tüp yerleştirilip kafı şişirilir. Oksijen kaynağına bağlanmış balon-valv-maske ile solutulur. Aralıklı pozitif basınçlı jet ventilasyon vermek için endotrakeal tüpe Y konnektör bağlanır ve konnektörün açık ucu 1 saniye veya göğüs kafesi yükselinceye kadar kapatılır, 4 saniye havanın boşalmasına izin verilir. Bu teknikle havayolu sağlandığında bize yaklaşık 45 dakika kadar bir zaman tanır. Bu süre içinde cerrahi krikotiroidotomi veya trakeostomi planlanıp yapılmalıdır. Cerrahi Krikotiroidotomi: Yaşı 12’nin üzerinde olan kişilere uygulanmalıdır. Trakeostomi kanülü veya endotrakeal tüp kullanıldığından dolayı iğne krikotiroidotomiye göre daha güvenlidir. Malzemeler; koruyucu örtü ve eldivenler, 10 veya 11 numaralı bistüri, 6 mm endotrakeal tüp veya trakeostomi tüpü, tüpü bağlama veya sütüre etme malzemeleri ve balon-valv-maske ile oksijen kaynağıdır. Cerrahi krikotiroidotomiyi yaparken de kişiye iğne krikotiroidotomi gibi pozisyon verilir ve boyun povidon iyotla temizlenir. Krikoid membranın yeri belirlenir. Baskın olmayan elimizin baş ve orta parmakları ile tiroid kıkırdak sabitlenir. Bu elimizin işaret parmağı ile cildi sabitleyerek, kullandığımız elle orta hattan cilt ve ciltaltı doku uzunlamasına kesilir. Sonrasında krikoid membran, bistürinin yarısı girecek şekilde yataylamasına kesilir. Bu işlemler sırasında boyundaki damarsal yapılar korunmalıdır. Krikotiroid membran açıklığını genişletmek için bistürinin sap kısmı kullanılır. Genişletme işleminden sonra buradan 6 mm endotrakeal tüp veya trakeostomi kanülü geçirilir ve sabitlenir. Sonrasında %100 oksijene bağlanmış balon-valv-maske ile solutulur. |
KALP KRiZi Diyelim ki, mesai saati bitti ve siz de akşam 18:30 civarında, alışılmadık derecede zorlu bir iş gününün ardından (tabii ki tek başınıza) arabanıza binip evin yolunu tuttunuz. |
TEMEL YAŞAM DESTEĞİ İnsan vücudu ve özellikle beyin yaşamak için mutlaka oksijene ve besinlere gereksinim duyar. Besin maddelerinin aksine oksijen depolanamaz, bu nedenle solunum yoluyla sürekli hava almamız gerekir. Akciğerlere ulaşan oksijen, kalbin vurulan sayesinde dokulara oksijeni taşıyan kana geçer. Bu nedenle, solunum ve kan dolaşımı iki yaşamsal işlevdir. Bu işlevlerin etkilenmesi ya da durması, yasamın devamı açısından acil bir sorun oluşturur. Beyin hücreleri oksijen almadan 3-5 dakika dayanabilir. Dolayısıyla, beyin hücrelerinde geriye dönüsü olmayan bir hasar gelişmeden önce bu süre içinde solunumun ve kan dolaşımının düzeltilmesi gerekir. Solunumun durmasına yol açan nedenler çok çeşitlidir, havasızlıktan boğulma, boğulma, soluk borusunun tıkanması, elektrik şoku, ilaçlarda dozaşımı, zehirli madde solunması gibi durumlar sonucunda solunum duracaktır (Şekil 3.1). Solunumun durduğu andan itibaren kalp birkaç dakika (2-5 dakika) daha atmaya devam eder. Bu süre sonunda solunum yeniden başlarnamışsa (yapay olarak ya da kendiliğinden), kalp de oksijen eksikliğinden etkilenerek duracaktır. Kalp krizi, elektrik şoku gibi bazı durumlarda önce kalp durur, ancak ardından hemen (15-30 saniye sonra) solunum da durur. Tüm bunlar göz önüne alındığında, bilinçsiz bir kişinin soluk alıp almadığının nasıl anlaşılacağı ve solunumun ya da kalbin durduğu durumlarda ne yapılacağını bilmek önemlidir. YAPILMASI GEREKENLER Önceki bölümde gördüğümüz gibi, bir hasta/yaralıyı incelerken yaşam için tehdit oluşturabilecek durumların belirlenmesi önceliklidir. Yani bilinç durumu, solunum ve kan dolaşımı değerlendirilmelidir. İlk değerlendirmeyi yaparken "Temel Yaşam Desteğinin ABC'si" olarak adlandırılan aşamaları sırasıyla izlemek gerekir. BİLİNÇ DURUMUNUN DEĞERLENDİRİLMESİ SOLUNUM YOLUNUN AÇILMASI SOLUNUMUN DEĞERLENDİRİLMESİ (B) DOLAŞIMIN DEĞERLENDİRİLMESİ BİLİNÇ DURUMUNUN DEĞERLENDİRİLMESİ Hasta/yaralının bilinçli durumunu anlamak için onunla konuşun, yumuşak bir şekilde omuzlarından sarsın ya da hafifçe çimdikleyin (Sekil 3.2): Eğer hasta/yaralı uyarılarımıza yanıt verirse (konuşursa, yakınırsa, inlerse ya da kıpırdarsa). Ne olduğunu sorun, kanama ve/veya sok belirtilerini arayın ve olası yaralan belirlemek için ikinci değerlendirmeyi gerçekleştirir. Eğer herhangi bir yanıt vermiyorsa bilinçsiz demektir. Bu durumda yardım istemek ve hızla, solunuma, dolaşıma bakmak gerekir. Solunumu ve nabzı varsa güvenli yan pozisyon verilmelidir. ÖNEMLİ Eğer yalnızsanız, yardım istemek için hasta/yaralı hiç bir zaman tek başına bırakmayın, yaklaşan ilk kişiden yardım getirmesini isteyin. SOLUNUM YOLUNUN AÇILMASI Bilinçsiz bir hasta/yaralı, özellikle ağzı yukarıya gelecek şekilde sırtüstü yatıyorsa, dil gevşeyip aşağı düşebilir ve akciğerlere hava girişini zorlaştırabilir ya da engelleyebilir. Ya da hasta/yaralının ağzında tıkanmaya neden olan yabancı cisim yiyecek v.b. olabilir bu nedenle ağız İçi kontrol edilerek temizlenmelidir (Şekil 3.3a). Daha sonra, bilinçsiz bir kişinin nefes alıp almadığını görmek İçin bir elimizle başını arka/a doğru yatırırız böylece dili yukarıya doğru çekilerek hava girişine izin veririz (Şekil 3.3b). Bu, başı arkaya doğru yatırma manevrası "hava yolunun açılması" olarak adlandırılır. SOLUNUMUN DEĞERLENDİRİLMESİ (B) Hava yolunun açıklığını koruyarak, hasta/yaralının nefes alıp almadığını kontrol edin, göğsünün inip kalkıyor mu bakın, soluğunu dinleyin ve ağzı, burnundan hava çıkıp çıkmadığını hissetmeye çalışın (Bak, dinle, hisset) (Şekil 3.6). Eğer hasta/yaralı nefes alıyorsa, güvenli yan pozisyon vermek gerekir. Bu pozisyon, dilin hava yolunu tıkamasını önlemeye yöneliktir. Salgılar ya da kusmuk bu pozisyonda ağızdan çıkabilir ve hava yolunun ağızda biriken salgılarla tıkanması önlenir {Şekil 3.7 - 3.10} Eğer hasta/yaralının nefes almıyorsa, akciğerlerin oksijenlenmesini sağlamak amacıyla hemen "ağızdan ağıza solunum" yöntemiyle yapay (suni) solunuma başlamak gerekir. Ağızdan ağıza solunum etkilidir, çünkü her soluk alıp vermede akciğerlerimizden çıkan hava, solunumu durmuş bir kişiye yetecek kadar oksijen içerir {yaklaşık % 16, soluduğumuz havadaki oksijen oranı ise % 21'dir). AĞIZDAN BURUNA SOLUNUM TEKNİĞİ Eğer ağzınızı h asta/y aralının ağzının çevresine sıkıca yerleştirmekte zorlanıyorsanız ya da ağızdan agıza solunumu zorlaştıracak yaralar bulunuyorsa, "ağızdan buruna" yöntemiyle yapay solunum uygulanabilir. Bu tekniğin uygulama aşamaları "ağızdan ağıza" solunum yöntemiyle aynıdır, yalnız burada hasta/yaralının ağzını kapatır ve havayı burnundan üfleriz (Şekil 3.14b). ÖNEMLİ: " Eğer hasta/yaralının göğsü kalkmıyorsa (üflediğinizde havanın girmekte zorlandığını hissedebilirsiniz), başının iyice arkaya yatırılmış olup olmadığını ve burnu doğru bir şekilde sıkıp sıkmadığınızı kontrol edin ve ağzınızı hasta/yaralının ağzını iyice kapatacak şekilde yerleştirerek tekrar deneyin. * Tüm bunlara rağmen hala hava girmiyorsa, muhtemelen hava yolunu tıkayarak havanın geçişini engelleyen bir yabancı cisim vardır. Bu durumda hava yolunu açmak için "Heimlich manevrasını" uygulayın. DOLAŞIMIN DEĞERLENDİRİLMESİ Bu bölümün başında gördüğümüz gibi, solunum ve kan dolaşımı büyük Ölçüde bağlantılıdır. Bu nedenle, bir kişinin dolaşımı durmuşsa, kalbinin atıp atmadığına bakmamız gerekir ve bu değerlendirmeyi "şahdamar nabzı'na bakarak yaparız. Şahdamar nabzını aramak için, hasta/yaralının gırtlak çıkıntısından birkaç santimetre yukarıya, yana doğru 3 parmağımızı kaydırıp burada şahdamarın vurularını hissederiz, bunun için parmaklarımızı 5 saniye burada tutmamız gerekir " Eğer hasta/yaralının şahdamarı nabzı alınmıyorsa, bu kalbinin durdurduğu anlamına gelir ve "dış kalp masajı" yapmaya başlanmalıdır. Bu teknik, kalbin omurga ve göğüs kemiği arasında bastırılarak kanın pompalanmasını sağlamak amacıyla göğüs kemiğinin alt kısmına ritmik bîr basınç uygulanmasından oluşur. Basınç her gevşediğinde, kalp kanla dolar ve bu şekilde dolaşımı yapay olarak sürdürmek mümkün olur (Şekil 3.15). ÖNEMLİ: Ağızdan ağıza yapay solunum tekniği gibi harici kalp mesajının da, yetkin eğiticilerin gözetiminde bu amaçla hazırlanmış mankenler üzerinde çalışılması gerekir. Bu teknikleri hiçbir zaman normal koşullarda insanlar üzerinde denemeye kalkışmayın, zarar verici olabilir. Dış kalp masajını gerçekleştirmek için önce göğüs kemiği üzerinde doğru basınç noktasını saptamak gerekir, bunun için: Bir elin işaret ve orta parmaklan/la kaburgaların alt sınırını saptayın ve parmaklarınızı Kaburgaların birleştiği noktaya, göğüs kemiğine doğru hareket ettirin (Şekil 3.16 ve 3.17). Daha sonra parmaklarınızı göğüs kemiğinin alt ucuna koyun diğer elinizin topuğunu parmakların bitimine yerleştirin (Şekil 3.18). Diğer elinizi bu elin üzerine yerleştirin ve basıncın parmaklar kaburgalara değmeden yalnızca elin topuğu ile uygulanmasını sağlayacak şekilde parmaklarınızı birbirine geçirin (Şekil 3.15). DIŞ KALP MASAJI TEKNİĞİ 1-Omuzlarınız tam hasta/yaralının göğüs kemiği hizasında ve kollarınız dik olacak şekilde kendinizi dik tutun. 4-5 santim bastıracak şekilde (Yandan bakıldığında göğüs yüksekliğinin 1/3 kadar) dirseklerinizi kırmadan sert bir bası uygulayın ve ellerinizi kaldırmadan basıncı gevşetin. 15 kez basınç uygulayın ve ritmi tutturmak İçin "bir ve İki ve üç ve" diyerek sayın (Şekil 3.19). 2-15 kez basınç uyguladıktan sonra hasta/yaralının başına geçin ve başını arkaya doğru yatırarak "ağızdan ağıza" iki solunum uygulayın (Şekil 3.20). 3- Ağızdan ağıza iki solunumun ardından 15 kalp masajı daha uygulayın ve uygulamayı böylece sürdürün (Şekil 3.21). Hasta/yaralının nabzının atıp atmadığını görmek için her 4 siklüsta bir (bir sîklüs = 2 solunum + 15 kalp masajı) kontrol edin. 4- Hasta/yaralının nabzı yeniden alınmaya başladığında yapay solunuma ile devam edin. 5- Kendiliğinden solunum başladığında, hasta/yaralının yan güvenli pozisyona getirin. |
3 ek İlkyardım MsXLabs.org & Temel Britannica Kaza geçiren, yaralanan ya da birdenbire hastalanan kişilere, yaşamsal tehlikeyi atlatıncaya kadar uygulanan her türlü yardım ve tedavi yöntemine ilkyardım denir. İlkyardımın birinci ilkesi hastanın ya da yaralının yaşamını kurtarmak, ikincisi durumunun daha kötüye gitmesini önlemek, üçüncüsü ise tümüyle iyileşmesine yardımcı olmaktır. Hastanelerin acil servisleri de bu amaçla kurulmuştur. Ama yaralıyı ya da hastayı bir hastaneye ulaştırıncaya kadar geçen zaman çok önemlidir. Bu gibi durumlarda çevredeki kişilerin nasıl davranılacağını bilmesi ve ilk önlemleri alması yaralının ya da hastanın yaşamını kurtarabilir. Bu yüzden her evde iyi bir ilkyardım elkitabı ile çocukların ulaşamayacağı bir dolapta saklanan bir ilkyardım çantası bulunmalıdır. Bir kaza anında unutulmaması gereken birkaç önemli nokta: 1. Soğukkanlı olun ve kaza geçiren kişiyi yatıştırmak için elinizden geleni yapın.Önemli Kazalar Trafik kazaları gibi çok önemli ve ciddi kazalarda ilkyardımı yapacak kişinin hiç paniğe kapılmadan çok hızlı düşünüp çok hızlı davranması gerekir. Çünkü kaza geçiren kişinin yaşamı gerçekten tehlikede olabilir. Bu gibi durumlarda ilk yapılacak şey yaralının solunumunun ve kan dolaşımının kesintiye uğramasını engellemektir: 1. Kaza geçiren kişinin solunum yolları (ağız, gırtlak ve soluk borusu) açık olmadığı sürece yapılacak hiçbir yardımın yararı yoktur. Bunun için öncelikle boğazından soluk almasını engelleyecek yabancı bir cisim olup olmadığına bakın. Eğer yerde yatıyorsa, dilinin arkaya doğru kayıp gırtlağını tıkamasını engellemek için, yaralının başını geriye yatırıp yana doğru çevirin.İlk tehlikeyi atlattıktan sonra, kaza geçiren kişiyi en uygun konumda yatırarak yardım gelinceye kadar beklemelidir. Solunum durması ya da boğulma çok çeşitli nedenlerden kaynaklanabilir. Yemek yerken soluk borusunu tıkayan bir lokma, yutulan yabancı bir cisim ya da solunan zehirli gazlar insanın havasızlıktan ölmesine yol açabilir. En sık rastlanan nedenlerden biri de suda boğulmadır. Suda boğulma tehlikesi geçiren kişiyi yavaşça karaya taşıdıktan sonra düz ve sert bir yere sırtüstü yatırın. Ağzında yosun parçalan ya da herhangi bir yabancı madde varsa elinizle temizleyin ve başını geriye doğru yatırarak çenesini yukarı kaldırın. Böylece dilin geriye kayıp soluk borusunu tıkamasını önlemiş olursunuz. Daha sonra, yutmuş olduğu suyu boşaltmak için başını yana çevirin. Akciğerlerdeki su boşalıp yerine hava dolunca solunumun normal olarak kendiliğinden başlaması gerekir. Eğer başlamazsa, hiç zaman yitirmeden yapay solunum uygulamalıdır. Akciğerlere hava üfleyerek solunumu yeniden başlatmanın en iyi yolu, ağızdan ağza uygulandığı için "hayat öpücüğü" denen yapay solunum yöntemidir. Bunu uygulamak için, kaza geçiren kişinin burnunu iki parmağınızın arasında sıkıştırarak tıkayın ve derin bir soluk alarak ağzından içeriye kuvvetlice hava verin. Aynı yöntemi, soluk alamayan kişinin ağzını elinizle sıkıca kapayıp soluğunuzu burnundan vermekle de yapabilirsiniz; ama burun yolları daha dar olduğu için ağızdan hava vermek her zaman daha etkilidir. Her iki durumda da, dudaklarınızı kaza geçiren kişinin ağzına ya da burnuna iyice dayayıp dışarıya hava kaçırmamaya özen göstermeniz gerekir. Eğer boğulma tehlikesi geçiren kişi küçük bir çocuksa, dudaklarınızı aynı anda hem ağzına, hem burnuna dayayarak soluğunuzu iki yoldan verebilirsiniz. Soluk verirken, üflediğiniz hava akciğerlere dolacağı için, kaza geçiren kişinin göğsü şişecektir. Göğsü indiği anda başınızı yana çevirerek yeniden derin bir soluk alın. Başlangıçta akciğerlere dört kez üst üste hava üfledikten sonra, erişkinlerde dakikada yaklaşık 12, çocuklarda 20 kez hava vererek bu işlemi sürdürün. Eğer göğsü inip kalkmıyorsa ya verdiğiniz soluğun bir bölümü dışarı kaçıyor demektir ya da solunum yolları hâlâ tıkalıdır. Omuzların arasındaki bölgeye birkaç kez sertçe vurmakla soluk borusundaki tıkanıklık giderilebilir. Böylece normal solunum başlayınca yapay solunumu kesebilirsiniz. Gene de, boğulma tehlikesi atlatan kişiyi mutlaka doktorun görmesi gerekir. Çünkü solunumun bir an bile durması beynin oksijensiz kalmasına ve bilinç yitimine yol açabilir. Boğazına yabancı bir cisim kaçtığı için soluk alamayan kişilerde ise bu cismin hemen çıkarılarak tıkanan soluk borusunun açılması gerekir. Bunun için, solunumu durmuş olan kişiyi öne doğru eğerek başının olabildiğince aşağıya sarkmasını sağlayın. Bir yandan da kürekkemiklerinin arasına yumruğunuzla hızla vurun. Böylece, soluk borusunu tıkayan cisim yukarıya doğru çıkarak bazen kendiliğinden dışarı atılabilir. Eğer gırtlaktaki cisim ağızdan bakıldığında görülebilecek bir yerdey-se, ilkyardımı yapan kişi işaret parmağını sokarak cismi çekip alabilir. Soluk borusunu tıkayan cismin yerinden oynayarak ağza doğru ilerlemesi için küçük çocukları başaşağı tutmak çoğu zaman yeterli olur. Eğer kolayca çıkmıyorsa gene kürekkemiklerinin arasına hafifçe vurmak gerekir. Karna basınç uygulama tekniği, bu yolla çıkmayan cisimleri soluk borusundan dışarı atmak için başvurulacak son çare olmalıdır; çünkü iç organlara zarar verebilir. Büyüklerde bu tekniği uygulamak için, soluğu tıkanmış olan kişinin arkasına geçip bir elinizi tam midesinin üstüne yerleştirin. Öbür elinizi bunun üstüne koyup içeriye ve yukarıya doğru dört kez hızla bastırın. Soluk borusunu tıkayan cisim yerinden oynayıncaya kadar aynı hareketi sırtına da uygulayın. Çocukların yalnızca midesine tek elle bastırmak gerekir. Bebeklerde ise uygulanacak yöntem farklıdır. Bebeği sırtüstü yatırın ve göbeği ile göğüs kemiğinin arasına iki parmağınızla dört kez sertçe bastırın. Yaralar Derideki yaralardan, hatta küçük bir çizikten bile kolayca mikrop girebildiği için yaranın çevresinde iltihaplanma başlar; o bölge kızarır, şişer ve ağrı yapar. İrin ya da cerahat denen beyazımsı ya da sarımsı yeşil renkli akıntı da yaranın iltihaplandığını gösteren belirtilerden biridir. Bazen yaradan içeri girmiş olan mikroplar kan dolaşımına karışarak kan zehirlenmesine (septisemiye) yol açabilir. Bu nedenle, ne kadar küçük olursa olsun hiçbir yarayı hafife almamak gerekir. En iyisi, açık yaraların üstünü temiz bir sargı beziyle kapatmaktır. Yaraların daha çabuk kapanması için çeşitli merhemler ya da yara tozları kullanma alışkanlığı oldukça yaygındır; ama günümüzde uzmanlar küçük kesik ve sıyrıkların kendi kendine iyileşmesini yeterli görüyorlar. Önemli olan yarayı temiz tutmaktır; bunun için de mikrop girmeyecek biçimde kapatılması yeterlidir. Hazır yara bantları mikropsuz (steril) olduğu için güvenle kullanılabilir. Kanamalar Şiddetli kanamaların hiç zaman yitirmeden durdurulması ve hastanın en kısa sürede hastaneye ulaştırılması çok önemlidir. Kanın dışarı akmasını önlemek için kanayan yere parmakla ya da avuç içiyle kuvvetlice bastırmak gerekir. Eğer olanak varsa, yaranın üstüne önce temiz bir sargı bezi koyup sonra elle bastırmalıdır. Böylece yaranın mikrop kapmasını önlemiş olursunuz. Bu basıncın etkisiyle kan sızıntısı durunca, yaranın üzerine birkaç kat sargı beziyle kaplanmış pamuk yerleştirip sıkıca sarın. Eğer bu bez de kanlanırsa üzerine yeniden sargı bezli pamuk koyup biraz daha sıkarak sarın. Ama hiçbir zaman sargıyı açıp kanlanan bezi ve pamuğu değiştirmeye kalkışmayın; çünkü bu hareket kanın pıhtılaşmasını ve kanamanın durmasını geciktirecektir. Bazı kişilerde burun kanaması damarlardaki yüksek kan basıncına karşı doğal bir savunma yoludur. Bu nedenle, bazen kanamayı bir iki dakika kadar engellememek daha doğru olur. Ama dakikalar geçtiği halde kanama duracağa benzemiyorsa önlem almak gerekir. Hasta, genzine kan dolmaması için yatırılmaz, dik olarak oturtulur. Bu arada kanı yutmamalı, burnunu boşaltmak için kendini zorlamamalı ve yalnızca ağzından soluk alıp vermelidir. İlkyardım uygulayan kişi de hastanın burnunu kemiğin hemen altından parmaklarıyla sıkıştırarak kanayan damara basınç yapmaya çalışmalıdır. Soğuk suya batırılmış bir bezi burun kemerinin üstüne bastırarak soğuk kompres yapmak da kanamanın durmasını kolaylaştırabilir. Eğer yarım saat içinde kanama hâlâ durmamışsa hemen doktor çağırmalıdır. Şok Kazaların birçoğu ve birdenbire ağırlaşan bazı hastalıklar şokla sonuçlanır. Bu, baygınlıkla karıştırılmaması gereken tehlikeli bir durumdur. Hasta baygın gibi gözükür; ama çoğu kez bilinci yerindedir, yalnız büyük bir huzursuzluğa ve korkuya kapılmıştır. Yüzü solmuş, dudakları ve yanakları morarmıştır. Derisi soğuk ve nemli, nabzı hızlı ve zayıftır. Ağzı ve dudakları kuruduğu için sık sık susar. Şoka giren hastayı rahatça soluk alabileceği biçimde yatırmak, kan dolaşımının aksamamasını sağlamak ve sıcak tutmak gerekir. Elektrik Çarpması Elektrik çarpan kişiyi tehlikeden kurtarmak için yapılacak ilk iş hemen akımı kesmektir. Eğer bu yapılamıyorsa, kazaya uğrayan kişiyi elektrikten uzaklaştırmak gerekir. Ama bunu yaparken çok dikkatli olmalıdır, çünkü akım yardıma gelen kişinin vücuduna geçerek onu da çarpabilir. Bu tehlikeyi önlemek için, elektrik çarpmış olan kişiye asla çıplak elle değil, süpürge sopası ya da tahta iskemle gibi iletken olmayan bir eşyayla dokunmalıdır. İkinci bir korunma yolu da kalın bir lastik paspasın üstüne basmak, lastik pabuçlar ya da kalın lastik eldivenler giymektir. Yanıklar Doğrudan ateşe değmekten ya da kaynar suyla haşlanmaktan ileri gelen yanıklar derinin büyük bir bölümünü kaplıyorsa tehlikelidir; özellikle çocuklarda ve yaşlılarda ağır sonuçlar doğurabilir. Önemli yanıklarda alınacak ilk önlem, yanmış olan bölgeyi soğuk suya daldırarak ya da musluktan akan suyun altında tutarak soğutmaktır. Daha sonra hastayı, şok durumunda belirtilen ilkyardım yöntemleriyle rahat ettirmek ve hiç zaman yitirmeden hastaneye götürmek gerekir. Bu arada yanığın üstü çok temiz bir örtüyle, örneğin bir çarşaf ya da bir mendille örtülmelidir. Yanık çok geniş değilse, üzerini temiz ve kuru bir örtüyle örtüp hafifçe sarmak yeterlidir. Ama yanıklara hiçbir zaman merhem sürmemeli ve yapışkan yara bantları kullanmamalıdır. Eğer yardımına koştuğunuz kişinin elbiseleri tutuşmuşsa, kazaya uğrayan kişiyi yere yatırın ve üstüne bir kilim, bir battaniye ya da kalın bir ceket atarak önce alevleri söndürün, sonra yanıkları için gerekeni yapın. Kırık ve Çıkıklar Kemiklerdeki kırıklar çok değişik biçimlerde olabilir, ama en önemlileri kapalı ve açık kırıklardır. Kapalı ya da basit bir kırıkta, kemiğin ucu deriyi delerek dışarı çıkmadığı için gözle görülür bir yara ya da bere yoktur. Açık kırıklarda ise kırılan kemiğin ucu dışarı fırlayarak deriyi deldiği için yalnız kırık değil ciddi bir yara da söz konusudur; mikroplar bu yaradan içeri girerek kan zehirlenmesine yol açabilir. Kırıkların başlıca belirtileri ağrı ve şoktur. Kemiği kırılmış olan kol ya da bacak genellikle şişer, biçimi bozulur ve dokunulduğunda çok acı verir. Genel kural olarak, kaza geçiren kişinin vücudunu elinizle yoklarken dokunulmayacak kadar duyarlı bir bölge keşfederseniz, başka hiçbir belirti olmasa bile o bölgede bir kırıktan kuşkulanmanız gerekir. Bu durumda hemen bir doktor ya da ambulans çağırmalı ve yangın ya da zehirli gaz gibi önemli bir tehlike söz konusu olmadıkça yaralıyı kesinlikle kıpırdatmamalıdır. Çıkık, bir eklemdeki kemiklerin yerinden oynayarak birbirinden ayrılması demektir. Belirtileri kırıktakiyle hemen hemen aynıdır; yalnız eklem kilitlenmiş gibidir, hiç hareket etmez. Eklemin üstüne soğuk kompres uygulayarak ağrıyı biraz hafiflettikten sonra tedaviyi doktora bırakmak gerekir.Burkulma ve İncinme Burkulma eklem bağlarının, incinme ise kas liflerinin aşırı zorlanmasından ileri gelir. Eklemler çok sert bir hareketle zorlanarak büküldüğünde (burkulduğunda), kemikleri bir arada tutan bağlar iyice gerilerek kopabilir. En çok el ve ayak bileklerinde, diz, dirsek ve parmak eklemlerinde görülen burkulmanın başlıca belirtileri de birdenbire duyulan şiddetli bir ağrı, şişme, duyarlılık ve çoğu kez kan sızıntısından ileri gelen morarmadır. Ağrıyı hafifletmek için, burkulan kolu ya da bacağı altına bir destek koyarak yüksekte tutmalı ve eklemin üstüne bol pamuk yerleştirerek sıkıca sarmalıdır. Kas incinmesi genellikle sırt, kol ve baldır kaslarının aşırı zorlanmasından ileri gelir. Kas liflerinin gerilerek koptuğu bu durumda da incinen kastaki şişliği ve ağrıyı azaltmak için soğuk kompres uygulanmalıdır. Baygınlık ve NöbetBaygınlık kısa süreli bir bilinç kaybıdır ve çok çeşitli durumlarda ortaya çıkabilir. Örneğin insanlar sıcaktan, korkudan, heyecandan ya da yalnızca kan gördükleri için bayılabilirler. Bu durum beyne giden kan akımının bir an kesilmesinden kaynaklandığı için, bayılmak üzere olan kişiyi bir iskemleye oturtup başını dizlerine değecek kadar öne eğerek beyne yeniden kan gitmesi sağlanırsa bayılması önlenebilir. Eğer gene de bayılmışsa, sırtüstü yere yatırıp bacaklarını yüksekte tutmalıdır. Bazı hastalık nöbetlerinde de bilinç kaybı olabilir. Örneğin sara nöbetinde hasta yere düşer, bilincini yitirir, bütün vücudu kaskatı kesilir ve şiddetli kasılmalarla sarsılır. Sara nöbetleri tehlikeli değildir ve birkaç dakika içinde kendiliğinden geçer. Hastaya yardımcı olmak için yapılacak tek şey sert bir yere ya da mobilyaların köşelerine çarparak yaralanmasına engel olmaktır. Göz Örselenmesi Çoğu kez göze kaçan kum tanecikleri, tozlar ya da küçük sinekler buradaki duyarlı dokuları örseleyerek ağrı yapar. Bu yabancı cisimler hemen çıkarılmalı ve göz kesinlikle ovuşturulmamalıdır; çünkü elle ya da parmakla bastırarak ovmak göze çok zarar verebilir. Eğer göze kaçan cisim görünür bir yerde değilse önce tam yerini saptamak gerekir. Gözünden yakınan kişiyi bir yere oturtup başını geriye doğru eğdikten sonra önce alt gözkapağını dışa döndürerek içini araştırın. Yabancı cisim hâlâ görülmüyorsa, karşınızdaki kişiye aşağıya doğru bakmasını söyleyin ve üst gözkapağını kirpiklerinden tutarak alt gözkapağının üstüne doğru çekin. Bu hareket de yabancı cismi yerinden oynatamamışsa, ılık su doldurulmuş bir göz kadehinin ya da fincanın içinde gözkapaklarını açıp kapatmasını söyleyin. Yabancı cisim gözün görülebilen bir bölümüne doğru kaymışsa, temiz bir mendilin ıslatılmış ucunu hafifçe değdirerek dışarı çıkarabilirsiniz. Eğer yabancı cisim gözün ön bölümündeki saydam kornea katmanına yapışıp kalmışsa, o zaman cismi çıkarmaya kalkışmadan gözü temiz bir sargı beziyle kapatıp hemen doktora başvurmalıdır.Başka Kaza ve Yaralanmalar Bazen küçük çocuklar fasulye, bilye gibi küçük ve sert cisimleri burun ya da kulak deliklerinden içeri iterler. Bu durumda en iyisi hiçbir girişimde bulunmadan çocuğu hemen bir doktora götürmektir; çünkü cismi çıkarmaya uğraşırken daha ileriye itebilirsiniz. Deriye batmış bir kıymığı ya da cam parçacığını çıkarmak da büyük bir özen ister. Eğer cımbızla sımsıkı tutup kuvvetlice çekemezseniz ucu kopar ve parçası derinin içinde kalır. Tırnağın altına girmiş olan kıymıkları çıkarmak çok daha güçtür ve yapılacak en iyi şey hastayı doğrudan bir doktora götürmektir. Sokma ve Isırmalar Böcek sokmasından ileri gelen ağrı ve rahatsızlık duygusu genellikle kısa sürede geçer, ama her zaman iltihaplanma tehlikesi vardır. Mikropların bulaşmasını ve iltihaplanmayı önlemek için yarayı kesinlikle kaşımamah ve üstünü bir sargı beziyle örtmelidir. Bazı böceklerin sokması vücutta bir alerji tepkisi başlatarak hastayı şoka sokabilir. Bu durumda hemen bir doktor çağırmak ve hastanın şoku atlatabilmesi için doktor gelinceye kadar ilkyardım önlemlerini almak gerekir. Arının iğnesi soktuğu yerde kaldığı için bunu bir cımbızla çıkarmak gerekir. Ama cımbızı kullanmadan önce antiseptik bir sıvıya batırarak ya da kaynatarak mikroptan arındırmayı unutmamalıdır. Bu arada iğneyi çıkarmaya uğraşırken çevresindeki dokuları sıkıştırmamaya da özen göstermelidir; yoksa iğnenin battığı yerdeki zehir yaranın içine iyice dağılır. Böceğin soktuğu yerin çevresindeki ağrı, kızarıklık ve şişlik, karbonatlı su (bir bardak suya iki çay kaşığı karbonat), amonyak ve tuvalet ispirtosu karışımıyla pansuman yapıldığında ya da böcek sokmasına karşı hazırlanmış merhemler sürüldüğünde kısa sürede geçer. Köpek ısırmasında yarayı iyice yıkadıktan sonra üstünü temiz bir bezle sarmak yeterlidir; ama kuduz tehlikesine karşı mutlaka bir doktora başvurmak gerekir. Bazı zehirli yılanların ısırması da çok tehlikeli olduğundan, ışınlan kişiyi hemen bir doktora götürmelidir. Zehirlenmeler Zehirli bir gazı solumak, yanlışlıkla tarım ilaçlarını içmek, bozulmuş yiyecekleri, zehirli bitkileri ya da mantarları yemek, aşırı dozda uyku hapı ya da başka bir ilaç almak en sık karşılaşılan zehirlenme nedenleridir. Bazı zehirler doğrudan kalbi ve solunum sistemini etkiler, bazılan da sinir sistemine zarar verir. Zehirlenmenin başlıca belirtileri kusma, sancı ve ağızdan mideye kadar olan sindirim yolundaki yanma duygusudur. Zehirlenmenin farkına varılır vanlmaz hemen bir doktor ya da ambulans çağırmalı, bu arada kesinlikle hastayı kusturmaya çalışmamalıdır. Çünkü doktorun hiç zaman yitirmeden doğru tedavi uygulayabilmesi için zehirlenme nedenini bilmesi gerekir. Doktor gelinceye kadar yapacağınız tek şey zehirlenme nedenini araştırmak (örneğin çevredeki bir ilaç şişesi ya da tanımadığınız bir bitki ipucu olabilir) ve hastanın dudaklarında ya da ağzında yanık belirtileri varsa içmesi için biraz süt ya da su vermektir. Eğer hasta bilincini yitirmişse, çizimdeki gibi yan yatırarak rahatça soluk almasını sağlamanız gerekir. |
Karın Ağrılı Hastanın Değerlendirmesi İLK DEĞERLENDİRME : Tüm vakalarda olduğu gibi AVPU ve ABC değerlendirilir. Sonra karın ağrılı hastaya özgü değerlendirmeye geçilir :
> Ağrıyı azaltmak üzere hasta pozisyon arayışında mı? Q → Nasıl bir ağrı : batıcı, yırtılır gibi, kramp girmiş gibi, yangılı, sancılı, sinsi (künt) ? NOT: Ağrıyı hastanın tanımladığı şekilde rapora yazın ; bıçak saplanır veya iğne batar gibi vs R → Ağrı yaygın mı / lokalize mi ? > Yansıyor mu / yayılıyor mu ? S → Hafif mi, dayanılacak gibi mi, dayanılamayacak kadar şiddetli mi ? NOT : 65-70 yaşlarında ağrı eşiği daha yüksek olduğundan yanılmayın ! Hafif bir ağrı ciddi bir sorunun habercisi olabilir. T → Ne zaman başladı > Aniden mi başladı, giderek artan bir ağrı mı? > Sürekli mi, sabit mi, aralıklarla mı geliyor, kramp tarzında mı? > Ağrı ile birlikte bayılma, bulantı, kusma vb görülüyor mu? 2- H→ Şimdikinin benzeri yakınmaları daha önce olmuş mu ? Evetse sonuç ne olmuş? → Kalp hastalıkları, KOAH, hipertansiyon, diyabet, karaciğer hastalıkları, ülserler, idrar yolu enfeksiyonları, batın ameliyatı, geçirilmiş aorta abdominalis anevrizması gibi yakınmaları var mı ? İ → Abdominal yakınmaları için kullandığı ilaç/lar var mı? → Başka nedenlerden dolayı sürekli veya geçici olarak kullandığı ilaçlar var mı ( aspirin, gripin, doğum kontrol hapı gibi) K→ Ambulansı çağırmaya neden olan yakınma nedir, nasıl başlamış? A→ Alerjileri var mı, sigara – içki alışkanlığı var mı? Y→ En son ne zaman, ne yemiş / içmiş, ne kadar yemiş / içmiş (iştahı nasıl) ? E→ Belirti ve bulgular – vaka hazırlarken ilk muayenedeki veriler olduğundan “S” yi yazmaya gerek yok. 3-Kanama var mı > ağızdan ( balgamda mı, köpüklü mü, kahve telvesi gibi mi ?), rektumdan (taze kanlı, zift gibi siyah ve parlak?) vajen, idrar yolu ? > kanama sızıntı şeklinde, hafif, aşırı miktarda ? > kanamanın rengi parlak kırmızı mı, koyu mu ? 4- Bulantı – kusma > Ne zamandan beri var ? > Ağrı ile bağlantılı mı ? > Kusmuğun rengi, miktarı, özelliği, kokusu ? > Dehidratasyon var mı? 5- Deri rengi > Sklera ve deride sarılık var mı ? Ne zamandan beri var ? Halsizlik > Ne zamandan beri var ? 6- Barsak alışkanlıkları > Herhangi bir değişiklik, kabızlık, ishal var mı? 7- Ateş / üşüme / titreme > Enfeksiyon durumunda ortaya çıkar 8- Üriner bulgular > Dizüri (yangılı idrar), hematüri, poliüri, pollaküri, anüri var mı? 9- Kardiyopulmoner semptomlar > Çocuklarda Pnömoni karın ağrısına neden olabilir > Myokard infarktüsü karın ağrısına ve kusmaya neden olabilir. Öncelikle bunların olmadığı saptanmalıdır. İKİNCİ MUAYENE : 1-BAK > Karında şişlik, çökme, ameliyat izi, (travmada CLAP bulguları) 2-DİNLE > Barsak seslerini. Ortam sessizse ve hastanın durumu acilen nakletmeyi gerektirecek kadar kötü değilse dinlenir. Barsak seslerinin alanda dinlenmesi acil bakım açısından bize bir fayda sağlamayacağından vakit kaybetmeye değmez. Ancak hastanın durumu ve ortam uygunsa hastane tedavisinde değerli bir bilgi olabilir. Göbeğin hemen altından steteskopla dinlenir. Dakikada 5 – 10 kez çağıldayan ses olarak duyulur. Dakikada 5 altında olması barsakların hipoaktif, 10 üzerinde ise hiperaktif olduğunu gösterir. Genellikle barsak tıkanmalarında hipoaktif, ishallerde hiperaktif ses duyulur 3-HİSSET (PALPASYON) > Karın, göbek merkez alınarak, hayali dört bölmeye(kadrana) ayrılır. Soğuk olmayan ellerle, ani bastırmaktan (basınç oluşturmaktan) kaçınarak, eller birbirine ve karna paralel olarak tutularak parmak uçları ile muayene edilir. Hassas ya da ağrılı bölge en sona bırakılır. Rebound > Karna bastırdıktan sonra aniden ellerin çekilmesiyle oluşan şiddetli ağrıdır (şoka neden olabilecek kadar şiddetli ağrı olabilir). ALANDA MUAYENE YÖNTEMİ OLARAK ASLA KULLANILMAZ ! Peritoneal iritasyon (örnek:peritonit) sonucu görülür. Muayene esnasında bakılacak batın özellikleri > Yumuşaklık, sertlik, gerginlik (muskular kasılma), tümöral veya atımlı kitle (abdominal aorta anevrizması rüptürü belirtisidir), hassasiyettir 4- PRİAPİZM : Cinsel uyarı olmaksızın penisin devamlı ereksiyonudur. Nedeni genellikle lumbosakral bölgedeki omurga yaralanması veya batın içindeki hastalıklardır. Başa Dön KARIN / BATIN / ABDOMENANATOMİSİKarın boşluğunun (abdominal kavitenin) ·Üst sınırı èdiyafram ·Alt sınırı èpelvis ·Arka sınırı è lumbalomurlar ·Ön sınırı è karın duvarı kasları PERİTON Karın boşluğunu çevreler ·Çift katlıdır : Visseral periton Pariyetal periton ·Karın boşluğunu ikiye böler: Peritoneal boşluk Retroperitoneal aralık SİNDİRİM SİSTEMİNİ OLUŞTURAN YAPILAR Sindirim sistemi = gastrointestinal / midebarsak sistemi ·Ağız/ağız boşluğu ·Dudaklar, yanaklar, dişetleri, dişler, dil ·Farinks (Pharynx, boğaz) ·Burun boşluğu ile lareks(gırtlak) arasında kalan soluk yoludur ·Özefagus (yemek borusu) farinksle mide arasındaki sindirim borusu ·Mide ·Boşluklu sindirim organıdır ·Yemek borusu ile gelen besinlerin dolduğu yerdir ·İnce bağırsak ·Mide ile çekum arasındaki kısımdır; duodenum(oniki parmak bağırsağı), jejenum ve ileumdan oluşur ·Kan yoluyla, besinlerin vücuda emildiği yerdir ·Kalın bağırsak ·İleçekal kapaktan anüse kadar olan kısımdır ·Çekum, kolon ve rektumdan oluşur ·Sindirim sisteminden salgılanan su buradan geri emilir SİNDİRİM SİSTEMİNE YARDIMCI YAPILAR ·Tükürük bezleri ·Tükürük salgısını yapar ve salgılanmasını sağlar ·Kanallarla ağız içine açılır ·Karaciğer ·Sağ üst kadranda, büyük ve katı bir organdır ·Safra yapar ve salgılar ·Vücuda gerekli proteinleri üretir ·Pıhtılaşma faktörlerini üretir ·Zehirli maddelerin zehrini etkisiz hale getirir ·Glikojeni depolar ·Safra kesesi ·Karaciğerin hemen altında yer alır ·Safrayı depolar ·Pankreas ·İç kısmından (endokrin pankreas ) kanainsülin salgılar ·Dış (ekzokrin pankreas)bağırsaklara sindirim enzimleri ile bikarbonat salgılar ·Appendiks ·Kalın bağırsağa yapışık, boşluklu oluşumdur, herhangi bir fizyolojik işlevi yok Başa Dön KARIN İÇİ ORGANLARI BÜYÜK KAN DAMARLARI ·Aorta ·Inferior vena cava KATI ORGANLAR ·Karaciğer ·Dalak ·Pankreas ·Böbrekler ·Yumurtalıklar (Overler, kadınlarda) BOŞLUKLU ORGANLAR ·Mide ·Bağırsaklar ·Safra kesesi ve safra kanalları ·Üreterler ·Mesane ·Rahim (Uterus)ve Fallop tüpleri (kadınlarda) KARNIN KADRANLARINDA YER ALAN ORGANLAR SAĞ ÜST KADRAN ·Karaciğer ·Safra kesesi ·Onikiparmak bağırsağı(Duodenum) ·Enine (transverse) kolonun bir kısmı ·Çıkan (assenden) kolonun bir kısmı SOL ÜST KADRAN ·Mide ·Karaciğer (bir kısmı) ·Pankreas ·Dalak ·Enine (transverse) kolonun bir kısmı ·İnen (dessenden) kolonun bir kısmı SAĞ ALT KADRAN ·Çıkan bağırsak (kolon) ·Appendiks ·Yumurtalıklar ·Fallop tüpleri SOL ALT KADRAN ·İnen Bağırsak ·Sigmoid kolon ·Yumurtalıklar ·Fallop tüpleri KARIN AĞRILARININ ÇEŞİTLERİ·Visseral(yaygın) ağrı ·Somatik(organa ait) ağrı ·Yansıyan ağrı VİSSERAL AĞRI ·Periton ya da organ çeperinde ödem veya gerilme nedeniyle ortaya çıkan ağrıdır ·Yayılan bir ağrıdır; nadiren, bir yerde hissedilir ·Organın duyusal sinirleri tarafından, organdan uzak bir yerde algılanabilir SOMATİK AĞRI ·Pariyetal(karın duvarındaki) peritonun veya diyafragmanın inflamasyonu (yangısı, iltihabı) sonucu oluşan ağrıdır ·Keskindir (bıçak saplanır tarzda) ·Yeri bellidir YANSIYAN AĞRI ·Etkilenen (hasta) organın uzağında algılanan ağrıdır ·Yansıyan ağrıya neden olan bazı hastalıklar ·Pnönomi ·Akut myokard infarktüsü ·Erkek cinsel ve üreme organları (genitoüriner) sorunları |
Heimlich Manevrası LÜTFEN DİKKAT: Konu bilgi amaçlıdır, Heimlich Manevrası eğitiminiz yoksa lütfen uygulamayınız. Heimlich Manevrası Yabancı cisim boğulmalarında hayat kurtaran manevra: Heimlich Manevrası Dr. Henry Jay Heimlich tarafından 1974 yılında tarif edilmiştir. Solunum yolunun yabancı cisim tarafında tıkanması sonucu oluşan boğulma durumlarında kullanılan ve hayat kurtaran bir manevradır. Yabancı cisim ile olan boğulmalar erişkinlerde kalp krizi ile karıştırılabilir. Hastanın klinik tablosu, yemek sırasında birden bir şey söyleyemeden, yere yığıldıkları ve öldükleri için, eski yıllarda kalp krizinden kaybedildikleri sanılmış ve yanlış olarak "café coronary" olarak adlandırılmıştır. Yabancı cisimlerle boğulmalar sıklıkla yemek sırasında olur, o sırada ağızda olan yiyecek, kemik vb gibi maddeler solunumla soluk borusuna kaçar. Cisim, soluk borusunu kısmi veya tam olarak tıkar. Tam tıkanmalarda müdahale ile yabancı cisim çıkarılmazsa ölüm kaçınılmazdır. Hastadaki belirtiler; * Olay çoğunlukla yemek sırasında olur, * Hasta konuşamaz, bağıramaz (kısmen tıkanma varsa öksürmeye çalışır ve tiz bir ses çıkarır) * Yüzü oksijensizlikten morarır, * Çaresizlik içinde boğazını tutar, * Kısa bir süre sonra bilinci kaybolarak yere yığılır. Tam tıkanmada 3-4 dakika içinde cisim çıkarılmazsa ölüm meydana gelir. Boğazına yabancı cisim kaçan hastanın tipik hareketi Bu durumda yabancı cisim hastanın ağzından el ile çıkarılamayacak kadar aşağı inmiş ise Heimlich Manevrası yapılır. Hastanın bilinci henüz kaybolmamışsa, kurtarıcı (hastaya manevrayı yapacak olan kişi) hastanın arkasına geçer ve ellerini hastanın göbek ile kaburgalar arasındaki kısmına kenetler. Daha sonra ani bir hareketle, yumruğu ile karnına doğru basınç uygulayarak hastanın ayakları yerden kesilinceye kadar kaldırır. Bu işlem, solunum yolunu tıkayan cismin ağızdan atılmasına kadar devam eder. Burada amaç karına yapılan basınç artışının akciğerleri sıkıştırması ve tıkayan cismin basınçla dışarı atılmasının sağlanmasıdır (Bunu şişedeki basıncı artan gazoz veya maden suyunun kapağını fırlatmasına benzetebiliriz). Heimlich Manevrasının yapılışı Şuursuz durumda olup yerde yatan hastalarda ise manevra hasta sırt üstü yerde yatarken yapılabilir: Hasta şuursuz ise manevra yerde yapılabilir. Not: Elizabeth Taylor, Ronald Reagan, Cher, New York Eski Belediye Başkanı Ed Koch, Goldie Hawn, Walter Matthau, Carrie Fisher, Dick Vitale, Jack Lemmon gibi meşhurların Heimlich Manevrası sayesinde ölümden döndüklerini biliyor musunuz? Kaynak: Sağlık Bakanlığı CPR Uygulamaları Kurs Kitapçığı |
Kalp Akciğer Canlandırması - Yeniden Canandırma 1 ek LÜTFEN DİKKAT: Konu bilgi amaçlıdır, Kalp Akciğer Canladırması Sağlık Bakanlığı Eğitimleri sonrasında sertifika almış profesyoneller tarafından yapılır. Sokakta ya da evde bu durumda karşılaştığınız kimseye CPR uygulamayınız, kişinin yaşama şansını elinden alabilirsiniz. Kanuni açıdan da suçlu durumuna düşersiniz. Yapmanız gereken 112'yi aramaktır. Kalp Akciğer Canlandırması - Yeniden Canandırma Cardiopulmonary Resuscitation - CPR Yeniden canlandırma: Nedir? Neden bilmemiz gerekiyor? Diğer isimler: Kalp akciğer canlandırması, Kardiyopulmoner resussitasyon, Kalp masajı ve suni solunum, Cardiopulmonary resuscitation (CPR) Tanım Yeniden canlandırma; kalbin çalışmasının ve/veya solunum işinin durmasının sonucu müdahale edilmediği takdirde ölmesi kaçınılmaz kişileri yeniden hayata döndürmek için yapılması gereken acil müdahaledir. Neden önemli ve neden bilmemiz gerekiyor? 1- Hastane dışı kalp durmalarından olan ölümlerin %75-80'i evde olmaktadır. 2- Ani kalp durmasından olan ölümlerin %95'i hasta hastaneye ulaşamadan olur. Bu durumda "yeniden canlandırma" işlemini biliyorsanız sevdiklerinizi yaşatabilme şansınız olur. 3- Ani kalp durmasından olan ölümler kader değildir. Ne kadar fazla insan yeniden canlandırmayı biliyorsa o kadar insan ölümden kurtulur. Kalbin ve/veya solunumun durmasının çeşitli nedenleri vardır: kalp krizi, boğulma, elektrik çarpması, vb. Kalbin ve/veya solunumun durması halinde; dokulara yaşamaları için gereken oksijen taşınamaz ve dokulardaki hücreler ölmeye başlar. Vücudumuzda oksijensizliğe en hassas olan doku beyindir. Beyin dokusu, 3 dakikadan fazla oksijensiz kalması halinde ölmeye başlar ve geri dönüşü olmayan bir biçimde beyin hasarı gelişir. Beyne oksijen gelişi 3 dakikadan daha uzun bir sürede gecikirse beyin dokusu değişen derecelerde harap olduğu için bilinç kısmen veya hiç yerine gelemez (bitkisel hayat). Onun için kalp ve/veya solunumun durması durumunda hastaya müdahale 3 dakika içinde yapılmalıdır. Bu altın kıymetinde değerli olan 3 dakika içinde çoğunlukla tıbbi destek veya ekip olmayacağı için bu müdahaleler o sırada orada bulunan kişilerce, yani sizler tarafında yapılmalıdır. Önce durumun acil olup almadığını değerlendirmemiz gerekir: kalp çalışıyor mu? solunum var mı? Çoğu durumda kalp önce durur ve oksijensizlikten dolayı etkileneceği için solunum da ardından durur. Kalp durmasında hasta hareketsizdir, bilinç tamamen KAPALIDIR; uyaranlara, seslenmelere cevap vermez. En önemlisi büyük damarlardan (boyunda karotis (şah damarı), bilekteki atardamar) nabız alınmaz. Boyunda karotis atardamarından (şah damarı) nabız bakma Eğer dinlenebilirse kalp sesleri alınmaz. Hastanın hareketsiz halini psikolojik bayılmalar (histeri, sinirsel bayılma), sara (epilepsi) gibi bayılmalardan MUTLAKA ayırt etmek gerekir. Bu durumlarda kalp çalışır ve hasta nefes alır. Kalbin çalışmasının ve/veya solunumun olmadığı bir hastada yapılacak ilk iş tıbbi yardım çağırmaktır. Hastanın yanında birden fazla kişinin olduğu durumlarda bir kişi acil servise (112) telefon ederken diğer kişi "yeniden canlandırma" işlemine başlamalıdır. Hastanın yanındaki kişi yalnız ise önce telefon edip ardından işleme başlamalıdır. Yeniden canlandırma işlemi 3 basamaktan oluşur; bunlar akılda kolay kalması yönünden ABC olarak bilinir. Nasıl Yapalım? Yeniden canlandırma işlemi A, B ve C olmak üzere 3 basamaktan oluşur demiştim. Bunlar şunlardır; A: Airway (hava yolu) B: Breathing (solunum) C: Circulation (dolaşım yani kalp) Şimdi bunları tek tek inceleyelim: A: (Airway) Hava yolu: Burada hava yolunun açık olup olmadığı kontrol edilir. Yani akciğerlerle ağız arasında havanın geçişine engel olan bir cisim var mı diye bakılır. Bunu için işaret parmağı hastanın ağzına sokularak yabancı cisim olup olmadığı kontrol edilir. Özellikle kazalarda hastanın ağzına veya solunum yoluna yabancı cisim (taş, takma diş vs) girme olasılığı yüksektir. Yabancı cisim ağzın daha aşağılarında ve elle çıkarmak mümkün olmuyorsa Heimlich manevrası yapılmalıdır. Uygulanması oldukça kolay olan bu manevra herkes tarafından bilinmelidir. Bilinçsiz durumda olan hastanın dili, arkaya kayarak solunum yolunu kapatabilir. Bunun için kurtarıcı, bir eli ile hastanın alnına hafifçe bastırıken diğer elle de çene yukarıya doğru kaldırılmaya çalışmalıdır. Hava yolunun açık olduğu teyit edildikten sonra 2. aşamaya geçilir: B: (Breathing) Solunum: Solunum var mı? Solunumun olup olmadığını göğüs kafesinin solunumla hareket edip etmediğini veya kulağımızı hastanın ağzına yaklaştırarak nefes alıp almadığını hissederek anlayabiliriz. Hastanın nefes alıp almadığını kontrol etme Solunum yoksa suni solunuma geçmeliyiz. Bunun için sırtı yere gelecek şekilde yatırılmış hastanın başı hafifçe arkaya doğru alınarak burun delikleri bir elin baş parmağı ile işaret parmağı arasında kapatıldıktan sonra diğer el ile çene aşağı doğru itilerek hastanın ağzı açılır. Sonra solunumu yaptıran kurtarıcı normal bir soluk aldıktan sonra ağzını, hastanın ağzına hava geçirmeyecek bir şekilde birleştirip içindeki havayı hastaya üfler. Bu sırada hastanın göğüs kafesi giren havanın etkisiyle yukarı doğru kalkmalıdır. Eğer kalkmıyorsa hava yolunun tıkayan bir şey olup olmadığı tekrar kontrol edilmelidir. Ağızdan ağıza solunum mümkün olmuyorsa (ağzın açılamaması, kaza sonucu ağız bölgesinde hasar olması vb) aynı teknikle ağızdan buruna solunum yapılabilir. Bu sefer de hastanın ağzı kapalı tutulmalıdır. Suni solunumda, sırtı yere gelecek şekilde yatırılmış hastanın başı hafifçe arkaya doğru alınarak burun delikleri bir elin baş parmağı ile işaret parmağı arasında kapatıldıktan sonra diğer el ile çene aşağı doğru itilerek ağzı açılır. Sonra solunumu yaptıran kurtarıcı normal bir soluk aldıktan sonra ağzını, hastanın ağzına hava geçirmeyecek bir şekilde birleştirip içindeki havayı hastaya üfler. C: (Circulation) Dolaşım: Kalp çalışıyor mu? Kalbin çalışıp çalışmadığı nabızlara bakılarak veya kalp sesleri dinlenerek anlaşılabilir. Kalp çalışmıyorsa kalp masajına başlanır. Bunun için hastanın sırtı yere gelecek şekilde sert bir zeminde yatıyor olması gereklidir. Masajda amaç, kalbi halk arasında imam tahtası denilen göğüsün orta kısmındaki kemik ile (sternum) arkada omurga arasında sıkıştırıp içindeki kanı aort damarına atmasını böylece kalbin kanı pasif olarak pompalamasını sağlamaya yöneliktir. Bunun için göğüs orta kısmındaki kemiğin 1/3 alt kısmına bir elimizin ayasına (bilek kısmına yakın) diğer elimizle destek yapıp (şekil) dirseklerimiz dik olarak hastanın göğüs kemiğini 3-5 cm aşağı indirecek kadar basınç uygulamak gerekir. Kurtarıcı dizlerinin üzerine eğilmiş olursa bu basınç kolayca uygulanabilir. Bu basınç dakikada yaklaşık 100 kez tekrarlanmalıdır. Her baskı hareketinden sonra hastanın göğsünün eski durumuna dönmesi için zaman verilmeli ve ardından tekrar basınç uygulanmalıdır. Kalp masajında dirseklerimiz dik olarak hastanın göğüs kemiğini 3-5 cm aşağı indirecek kadar basınç uygulamak gerekir. Solunum ve dolaşım desteği beraber veriliyorsa her 30 kalp masajından sonra 2 kez suni solunum yaptırılmalıdır. Kalp masajı ve/veya suni solunum acil tıbbi ekip gelinceye kadar veya hastanın kendi kalbi ve/veya solunumu dönünceye kadar yapılmalıdır. Hastanın kendi nabız ve/ya solunumunun dönüp dönmediğini 10-15 dakikada bir 3-5 saniye süre işlemi kesip hastayı gözleyerek anlayabiliriz. Profesyonel sağlık ekibinin olmadığı veya gelme olasılığının olmadığı durumlarda canlandırma işlemine ne kadar devam edilmesi gerektiği konusunda kesin bir süre vermek mümkün değilse de 45 dakikadan daha uzun yapılan canlandırma işlemi sonucunda hasta geri dönmüyorsa bundan sonraki zaman içinde geri dönme olasılığı son derece azdır. Burada anlattığım ve herkes tarafından bilinmesi ve gerekirse yapılması gereken olan kalp akciğer canlandırması, profesyonel tıbbi ekip gelinceye kadar hastanın beyin fonksiyonlarını canlı tutmak amacını taşır. Kurtarıcı 2 kişi olursa bir kişi kalp masajını yaparken diğer kişide solunum işini yaptırır, kalp masajı daha yorucu olduğu için kişiler yoruldukça yer değiştirirler. Çocuklarda ve bebeklerde kalp akciğer canlandırması 1-8 yaş arasındaki çocuklarda canlandırma işlemi tamamen aynıdır. Ancak kalp masajı tek elle yapılır ve göğüs kafesinin 2.5-4 cm aşağı inmesi yeterlidir. 1 yaş altındaki bebeklerde ise durum biraz değişir. Bebek hareketsiz ise, bilincinin açık olup olmadığı; ayak tabanını gıdıklayarak veya derisini cimdikleyerek tepki verip vermediğine bakılarak karar verilir. Prensipler aynı olmakla birlikte suni solunumda kurtarıcı ağzını bebeğin hem ağzını, hem de burnunu kaplayacak şekilde yerleştirir. Kurtarıcı kalp masajını ise göğüs orta kısmına 2 meme arasından geçen çizginin hemen altına 2 parmağını yerleştirerek, göğüs kafesini 1-2.5 cm bastırarak yapar. Hızı yine erişkinlerde olduğu gibi dakikada 100 kalp masajdır. Suni solunum sayısı ise yine 30 kalp masajında bir 2 solunumdur. Bebekte kalp masajının yapılma şekli ve bölgesi İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü'nce hazırlanmış pdf şeklindeki Temel Yaşam Desteği Eğitim Dosyası ektedir. |
Kalp Akciğer Canlandırması - Yeniden Canandırma 1 ek Temel Yaşam Desteği Güncellemeleri Ekim 2010 tarihinden itibaren Avrupa Resüsitasyon Birliği (ERC) ve Amerikan Kalp Birliği (AHA) tarafından standartlarda bazı değişiklikler ve güncellemeler yapılmıştır. Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Temel Yaşam Desteği işlem basamaklarında yapılan değişiklikler ve güncellemeleri Haziran 2011 ayından geçerli olmak üzere yayınlanmıştır. Yetişkinlerde, Çocuklarda, Bebeklerde Dış Kalp Masajı ve Yapay Solunum İle İlgili Güncellemeleri Yetişkinlerde Dış Kalp Masajı Ve Yapay Solunumun Birlikte Uygulanması 1- Kendisinin ve hasta/yaralının güvenliğinden emin olunur, 2- Hasta/yaralının omuzlarına dokunup “iyi misiniz?” diye sorularak bilinci kontrol edilir; eğer bilinci yok ise: 3- Çevreden yüksek sesle yardım çağrılır; 112 aratılır; 4- Hasta/yaralı sert bir zemin üzerine sırt üstü yatırılır, 5- Hasta/yaralının yanına diz çökülür, 6- Hasta/yaralının boynunu ve göğsünü saran giysiler açılır, 7- Hasta/yaralının ağız içi kontrol edilir; görünen yabancı cisim var ise çıkartılır, 8- Hava yolunu açmak için bir el hasta/yaralının alnına, diğer elin iki parmağı çene kemiğinin üzerine yerleştirilir, 9- Çene kemiğinin uzun kenarı yere dik gelecek şekilde alından bastırılıp, çeneden kaldırılarak baş geriye doğru itilir; hastaya baş geri çene yukarı pozisyonu verilir, 10- Hasta/yaralının solunum yapıp yapmadığı bak-dinle-hisset yöntemiyle 10 saniye süre ile kontrol edilir: Göğüs kafesinin solunum hareketlerine bakılır, Eğilip, kulağını hastanın ağzına yaklaştırarak solunum dinlenirken diğer el göğüs üzerine hafifçe yerleştirilerek hissedilir. 11- Hasta/ yaralının solunumu yok ise, 12- Çevrede başka kimse yok ve ilkyardımcı yalnız ise, kendisi 112’yi arar, 13- Kalp basısı uygulamak için göğüs kemiğinin alt ve üst ucu tespit edilerek alt yarısına bir elin topuğu yerleştirilir, 14- Diğer el bu elin üzerine yerleştirilir, 15- Her iki elin parmakları birbirine kenetlenir, 16- Ellerin parmakları göğüs kafesiyle temas ettirilmeden, dirsekler bükülmeden, göğüs kemiği üzerine vücuda dik olacak şekilde tutulur, 17- Göğüs kemiği 5 cm aşağı inecek şekilde ( yandan bakıldığında göğüs yüksekliğinin 1/3’ü kadar) 30 kalp basısı uygulanır, bu işlemin hızı dakikada 100 bası olacak şekilde ayarlanır, 18- Baş geri çene yukarı pozisyonu tekrar verilerek hava yolu açıklığı sağlanır, 19- Alnın üzerine konulan elin baş ve işaret parmağını kullanarak hasta/ yaralının burnu kapatılır, 20- Normal bir soluk alınır, baş geri çene yukarı pozisyonunda iken hasta/yaralının ağzını içine alacak şekilde ağız yerleştirilir, 21- Hasta /yaralının göğsünü yükseltmeye yarayacak kadar her biri 1 saniye süren 2 kurtarıcı nefes verilir, havanın geriye çıkması için zaman verilir, 22- Hasta/ yaralıya 30 kalp masajından sonra 2 solunum yaptırılır, (30;2) 23- Temel yaşam desteğine hasta/yaralının yaşamsal refleksleri veya tıbbi yardım gelene kadar kesintisiz devam edilir. Çocuklarda (1-8 Yaş) Dış Kalp Masajı Ve Yapay Solunumun Birlikte Uygulanması 1- Kendisinin ve çocuğun güvenliğinden emin olunur, 2- Çocuğun omuzlarına dokunup “iyi misiniz?” diye sorularak bilinci kontrol edilir; eğer bilinci yok ise: 3- Çevreden yüksek sesle yardım çağrılır; 112 aratılır; 4- Çocuk sert bir zemin üzerine sırt üstü yatırılır, 5- Çocuğun yanına diz çökülür, 6- Çocuğun boynunu ve göğsünü saran giysiler açılır, 7- Ağız içi gözle kontrol edilir; hava yolu tıkanıklığına neden olan yabancı cisim var ise çıkartılır, 8- Hava yolunu açmak için bir el hasta/yaralının alnına, diğer elin iki parmağı çene kemiğinin üzerine yerleştirilir, 9- Çene kemiğinin uzun kenarı yere dik gelecek şekilde alından bastırılıp, çeneden kaldırılarak baş geriye doğru itilir; çocuğa baş geri çene yukarı pozisyonu verilir, 10- Hasta/yaralının solunum yapıp yapmadığı bak-dinle-hisset yöntemiyle 10 saniye süre ile kontrol edilir: Göğüs kafesinin solunum hareketlerine bakılır, Eğilip, kulağını hastanın ağzına yaklaştırarak solunum dinlenirken diğer el göğüs üzerine hafifçe yerleştirilerek hissedilir. 11- Solunum yok ise; alnın üzerine konulan elin baş ve işaret parmağını kullanarak çocuğun burnu kapatılır, 12-Baş geri çene yukarı pozisyonunda iken çocuğun ağzını içine alacak şekilde ağız yerleştirilir, 13- Çocuğun göğsünü yükseltmeye yarayacak kadar her biri 1 saniye süren 2 nefes verilir, havanın geriye çıkması için zaman verilir, 14- Kalp basısı uygulamak için göğüs kemiğinin alt ve üst ucu tespit edilerek alt yarısına bir elin topuğu yerleştirilir, (çocuk yetişkin görünümündeyse yetişkinlerde olduğu gibi iki el ile kalp basısı uygulanır ) , 15- Elin parmakları göğüs kafesiyle temas ettirilmeden, dirsek bükülmeden, göğüs kemiği üzerine vücuda dik olacak şekilde tutulur, 16- Göğüs kemiği 5 cm aşağı inecek şekilde ( yandan bakıldığında göğüs yüksekliğinin 1/3’ü kadar) 30 kalp basısı uygulanır, bu işlemin hızı dakikada 100 bası olacak şekilde ayarlanır, 17- Çocuğa 30 kalp masajından sonra 2 solunum yaptırılır (30;2) , 18- İlkyardımcı yalnız ise; 30;2 göğüs basısının 5 tur tekrarından sonra 112’yi kendisi arar, 19- Temel yaşam desteğine çocuğun yaşamsal refleksleri veya tıbbi yardım gelene kadar kesintisiz devam edilir. Bebeklerde (0–12 Ay) Dış Kalp Masajı Ve Yapay Solunumun Birlikte Uygulanması 1- Kendisinin ve bebeğin güvenliğinden emin olunur, 2- Ayak tabanına hafifçe vurarak bilinci kontrol edilir; eğer bilinci yok ise, 3- Çevreden yüksek sesle yardım çağrılır; 112 aratılır; 4- Bebek sert bir zemin üzerine sırt üstü yatırılır, 5- İlkyardımcı temel yaşam desteği uygulayacağı pozisyonu alır (yerde uygulama yapacak ise diz çöker, masa v.b. yerde uygulama yapacak ise ayakta durur), 6- Bebeğin boynunu ve göğsünü saran giysiler açılır, 7- Ağız içi gözle kontrol edilir; hava yolu tıkanıklığına neden olan yabancı cisim var ise çıkartılır, 8- Hava yolunu açmak için, bir el bebeğin alnına, diğer elin iki parmağı çene kemiğine koyulup baş hafifçe yukarı geri itilerek eğilir, baş geri çene yukarı pozisyonu verilir, 9- Bebeğin solunum yapıp yapmadığı bak-dinle-hisset yöntemiyle 10 saniye süre ile kontrol edilir: Göğüs kafesinin solunum hareketlerine bakılır, Eğilip, kulağını hastanın ağzına yaklaştırarak solunum dinlenirken diğer el göğüs üzerine hafifçe yerleştirilerek hissedilir, 10- Solunum yoksa ağız dolusu nefes alınır ve ağız bebeğin ağız ve burnunu içine alacak şekilde yerleştirilir, 11-Bebeğin göğsünü yükseltmeye yarayacak kadar her biri 1 saniye süren 2 solunum verilir, havanın geriye çıkması için zaman verilir, 12- Kalp basısı uygulamak için bebeğin (iki meme başının altındaki hattın ortası göğüs merkezini oluşturur) göğüs merkezi belirlenir, 13- Bir elin orta ve yüzük parmağı bebeğin göğüs merkezine yerleştirilir, 14- Göğüs kemiği 4 cm aşağı inecek şekilde ( yandan bakıldığında göğüs yüksekliğinin 1/3’ü kadar) 30 kalp basısı uygulanır, bu işlemin hızı dakikada 100 bası olacak şekilde ayarlanır, 15- Bebeğe 30 kalp masajından sonra 2 solunum yaptırılır (30;2) , 16- İlkyardımcı yalnız ise; 30;2 göğüs basısının 5 tur tekrarından sonra 112’yi kendisi arar, 17- Temel yaşam desteğine bebeğin yaşamsal refleksleri veya tıbbi yardım gelene kadar kesintisiz devam edilir. İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü Yetişkinlerde, Çocuklarda, Bebeklerde Dış Kalp Masajı ve Yapay Solunum İle İlgili Güncellemeleri Web Sayfası Yetişkinlerde, Çocuklarda, Bebeklerde Dış Kalp Masajı ve Yapay Solunum İle İlgili Güncellemeleri pdf dosyası. |
İlk Yardım Sıcak Çarpması MsXLabs.Org & Morpa Genel Kültür Ansklopedisi İnsanın birdenbire aşırı sıcak karşısında kalması sonucu ortaya çıkan sağlığa zararlı durum. Sıcak hava da soğuk hava kadar tehlikelidir, ciddî rahatsızlıklara ve ölümlere yol açabilir. Beyinde vücudun ısısını düzenleyen özel bir merkez vardır. Çevre ısısı arttığında vücut bu fazla ısıyı atamaz ve organizmada ısı birikmesi olur, bu da havadaki nem ve rüzgâr oranına bağlıdır. Sıcak çarpmasında ortaya çıkan belirtiler şunlardır: Dermansızlık, baş dönmesi, baş ağrısı, bulantı, kusma ve terleme. Deri kuru ve sıcaktır. Ateş 41-42 dereceyi bulur. Sıcak çarpmasına uğrayan bir kimseyi serin bir odada başı aşağıya gelecek şekilde yatırmalı ve vücudunu alkolle ovmalıdır. Başına buz koymak yararlı olur. Ciddî durumlardaysa ancak doktorun uygulayabileceği tedavi yolları vardır. Sıcak çarpmasında ilk yardım
Sıcak çarpmasından korunmak için alınması gereken önlemler
|
Saat: 00:13 |
©2005 - 2024, MsXLabs - MaviKaranlık