MsXLabs

MsXLabs (https://www.msxlabs.org/forum/)
-   Tıp Bilimleri (https://www.msxlabs.org/forum/tip-bilimleri/)
-   -   İlk Yardım Nedir? İlk Yardım Uygulamaları Hakkında (https://www.msxlabs.org/forum/tip-bilimleri/6342-ilk-yardim-nedir-ilk-yardim-uygulamalari-hakkinda.html)

lionhead 15 Haziran 2006 23:06

İlk Yardım Nedir? İlk Yardım Uygulamaları Hakkında
 
İLK YARDIM NEDİR?
MsXLabs.org
Herhangi bir kaza ya da yaşamı tehlikeye düşüren durumda, sağlık görevlilerinin yardımı sağlanıncaya kadar, hayatın kurtarılması ya da durumun daha kötüye gitmesini önlemek amacıyla, ilaçsız olarak yapılan uygulamalara ilk yardım denir.
* İLK YARDIM UYGULAMASINDA KESİNLİKLE İLAÇ KULLANILMAZ.


İLK YARDIMDA AMAÇ NEDİR?
1. Yaşamı koruma ve sürdürülmesini sağlama
2. Durumun kötüleşmesini engelleme
3.İ yileşmesini kolaylaştırma

İLK YARDIMCININ ÖZELLİKLERİ VE SORUMLULUKLARI NEDİR?
1. Sakin ve telaşsız olmalı.
2. Hastayı sakinleştirmeli.
3. Çevreyi değerlendirip süren bir tehlike olup olmadığını belirlemeli.
4. Kendi can güvenliğini tehlikeye atmamalı.
5. Çevredeki kişileri, sağlık kuruluşları, itfaiye ve güvenliğe haber vermeleri için organize etmeli.
6. Hastanın durumunu değerlendirerek uygun ilk yardıma başlamalı.
7. Hastanın sağlık kuruluşuna bir an önce ulaşmasını sağlamalı.

İLK YARDIMIN ABC'Sİ NEDİR?
A. Soluk yolunun açılması.
B. Solunumun düzeltilmesi.
C. Dolaşımın etkinliğini sağlama.

SOLUK YOLU NASIL AÇILIR?
1. Ağızda toz toprak,kırık takma diş ve yabancı cisimler varsa çıkarılır.
2. Bilinci kapalı kişilerde dil arkaya düşüp havayolunu tıkayabilir.Bu durumda baş geriye itilip çene yukarı kaldırılarak soluk yolu açılır.

SOLUNUM YOLU NASIL DÜZELTİLİR? (YAPAY SOLUNUM)
Solunumu duran kişiye derhal yapay solunum uygulanmalıdır.
1. Hasta sert bir zemine yatırılır.
2. Ağız içi temizlenerek varsa yabancı cisimler çıkarılır.
3. Çenesi yukarı kaldırılarak baş hafifçe arkaya itilir.
4. Ağızdan ağıza solunum yapılacaksa burun kapatılır.Burundan solunum yapılacaksa ağız kapatılır.

5. Derin bir soluk alınıp, solunum yaptırılacak kişinin ağzına (ya da burnuna) ağız yerleştirlir.
6. Hastanın göğsünün kabarmasına yetecek şiddette soluk verilir.


DOLAŞIMIN ETKİNLİĞİ NASIL SAĞLANIR? (KALP MESAJI)

1. Kalp durmuşsa hemen kalp mesajına başlanır.
2. Hasta sert bir zemine yatırılır ve bir yanına diz çökülür.
* YARA İÇİNDEKİ YABANCI CİSİM,KEMİK,PARÇASI VS. ÇIKARILMAMALIDIR.


3.
Göğüs kemiğinin(iman tahtası)üçte bir alt ucuna bir elin ayası sıkıca yerleştirilir,diğer elin ayası bunun üstüne konur.Parmaklar hastaya temas etmemelidir.
4. Kollar dik tutularak (bilek ve dirsekler bükülmeden) sabit ve ritmik bir şekilde göğüse 4-5 cm bastırılır.
5. Arada nabız kontrol edilerek dakikada 60 kez olmak üzere dolaşım başlayıncaya kadar devam edilir.


BAYILMALARDA UYGULANACAK İLK YARDIM KURALLARI
1. Elbiseleri boyundan,göğüsten ve karından gevşetilir.
2. Hastanın beynine kan gitmesini sağlamak için düz bir yerde sırtüstü yatırılarak,ayakları yukarı kaldırılır ve sonrada şok pozisyonunda bekletilir. Kesinlikle başının altına yastık konmaz.
3. Hastaya uyarıcı kokular koklatılır. (Amonyak vb.)
4. Hastanın zorlanmaksızın kendine gelmesi beklenir.
5. Kendine geldiğinde su, çay gibi içecekler azar azar verilmelidir.

GÖĞÜS YARALANMALARINDA İLK YARDIM
1. Yaralı,yarı oturur duruma getirilir
2. Havanın akciğerler dolmasına engel olmak için açık olan yara yerine temiz bir bez kapatıp basınç yapmadan sarılır
3. Kazazedenin ısı kaybı önlenir.

KARIN YARALANMALARINDA İLK YARDIM
1. Hastaya ağızdan yiyecek içecek verilmez.
2. Yaralı başı hafif yüksek, dizlernin altına rulo edilmiş bir battaniye konularak sırt üstü yatırılır.
3. Herhangi bir organ dışarı çıkmış ise asla el sürülmez. Geniş bir gaz bezi varsa serum fizyolojik ile ıslatılarak basınç yapmadan organların üzerine örtülür.
4. Yaralı zaman geçirmeden sevkedilir..

EGZOS ZEHİRLEMELERİNDE İLK YARDIM
1. Hasta derhal temiz havaya çıkarılır.
2. Şuuru tam kapalı olmayanlar temiz havada derin solunum yaptırılır.
3. Şuuru kapalı veya solunum yapmakta güçlük çeken hastalara suni solunum tatbik edilir.
4. Beden ısısının düşmesini engellemek için üstü örtülür.
5. Hasta en seri şekilde sağlık merkezine gönderilir.

SİNDİRİM YOLU İLE OLAN ZEHİRLEMELERİNDE İLK YARDIM
1. Zehrin sulanması ve emilimin yavaşlaması için hastalara; süt, yumurta akı, nişasta solisyonlu su içirilir
2. Kusmasına yardım edilir.
3. Asitle olan zehirlenmelerde,hasta hiçbir zaman kusmaya zorlanmaz. Su ve süt yumurta akı karıştırılarak içirilir.
4. Alkali ile olan zehirlenmelerde: 1/4 oranında sirke ile hazırlanmış 500ml. su veya limon suyu içirilir.


KANAMALARDA İLK YARDIM NASIL YAPILIR?
1. Kanayan uzuv (kol,bacak vs.) yükseltilir.
2. Yara üzerine temiz gazlıbez, mendil veya çamaşır parçası konur ve sıkıca bastırılır.
3. Kanama durmazsa kanayan yerin 5 cm yukarı kısmına bandaj uygulanır.

BURUN KANAMASINDA İLK YARDIM NASIL YAPILIR?
1. Burnu kanayan kişinin başı hafifçe öne eğilir.
2. Hasta burun üzerine basınç yapar
3. Bu sırada ağızdan soluk alıp verir ve asla sümkürmez.
* BURUN KANAMASINDA HASTANIN BAŞI GERİYE DOĞRU KALDIRILMAZ.

ELEKTİRİK ÇARPMALARINDA İLK YARDIM NASIL YAPILIR?
1. Önce ilk yardımcı kendi güvenliğini sağlar.
2. Elektrik akımının yaralı ile teması kesilir. Bu yapılmadan önce yaralıya dokunulmaz
3. Kuru tahta parçası ve lastik gibi elektrik geçirmeyen maddelerle hasta çekilerek veya kablo itilerek akımdan kurtarılır.
4. Solunum durmuşsa yapay solunuma,kalp durmuşsa kalp mesajına başlanır.
5. Yanık varsa soğuk su ile yıkanır.

KIRIKLARDA İLK YARDIM NASIL YAPILIR?
1. Hasta sarsılmaz ve hareket ettirilmez.
2. Kanama varsa durdurulur.
3. Hasta taşınmadan önce kırık bölgesi hareketsiz hale getirilir. (Bunun için tahta gibi sert cisimler kullanılabilir.)
4. Açık kırık varsa (kırık uçları görülüyorsa)kırık kemik parçalarına kesinlikle dokunulmaz ve bunlar yerleştirilmeye çalışılmaz.Yara üzerine temiz bir gazlıbez kapatılır.

YANIKLARDA İLK YARDIM NASIL YAPILIR?
1. Soğuk musluk suyu ile ağrı azaltılır.
2. Hastanın takıları çıkartılır. (Daha sonra oluşabilecek şişler nedeniyle çıkarmak zorlaşabilir.)
3. Oluşan kabarcıklar patlatılmaz.
4. Yanan kısımların üzeri temiz gazlıbezle kapatılır hiçbir şey sürülmez.
5. Hastanın bilinci yerinde ise bol su içirilir.
* YANIK YÜZEYİNE DİŞ MACUNU, SALÇA, YOĞURT GİBİ MADDELER KESİNLİKLE SÜRÜLMEMELİDİR.

YARALANMALARDA İLK YARDIM NASIL YAPILIR?
1. Kanama varsa kontrol edilir.
2. Yaranın kirlenmesi önlenir.
3. Varsa kopan parça korunur. (Islak bir gazlı beze sarılıp bir naylon torbaya konulur,bu torba da içi buz dolu başka bir torbaya konulur.)


Mystic@L 9 Temmuz 2006 23:11

İlk Yardım Uygulamaları

İlk yardımın Temel Aşamaları:
İlk önce yaralının genel sağlık durumu değerlendirilir. Yaralının omuzlarına hafifçe dokunup ona seslenerek bilincinin yerinde olup olmadığı saptanır.
  • Derhal ambulans çağırılır.
  • Yaralı, boynu ve başı sabit tutularak sırt üstü yatırılır.
  • Yaralının bilinci kapalı ise çenesi yukarı kaldırılarak başı geride tutulur. Böylece dilin, nefes borusunu kapatması önlenir.
  • Yaralının nefes alıp almadığına bakılır. Nefes almıyorsa ağzından veya burnundan suni teneffüs yapılır. Nefes verirken göğüs kalkıyor mu diye bakmak gerekir. Nefes verme aralarında akciğerlerden hava boşalması beklenmelidir.
  • Kan dolaşımının gerçekleşip gerçekleşmediğini anlamak için nabız kontrol edilir. Nabız, adem elması ve boyun kası arasındaki bölgeye, üç parmakla hafifçe bastırılarak kontrol edilir.
  • Yaralının nabzı yoksa kalp masajına başlanır. Temel yaşam desteği tek kişi ile yapılıyorsa 15 kalp masajı ve 2 tam nefes şeklinde tekrarlanarak uygulanmalıdır. İki kişi ile ise 5 kalp masajı 1 nefes şeklinde uygulanır. Temel yaşam desteği, sadece solunumu ve kan dolaşımı durmuş kişilere uygulanır.
  • Eğer nabız var, solunum yoksa her 5 saniyede bir nefes verilmelidir.
  • Solunum ve kan dolaşımı sağlandığında temel yaşam desteği kesilmelidir.

İLK YARDIM EĞİTİMİNİZ YOKSA, İNSANLAR ÜZERİNDE BU HAREKETLERİ DENEMEYİN,
ÖLDÜRÜCÜ OLABİLİR.


lionhead 12 Temmuz 2006 18:59

Bilgisayar başında akciğer embolisi tehlikesi

Zamanının çoğunu hiç hareket etmeden bilgisayar başında geçiren pek çok kişi, akciğer embolisi, yani akciğer damarlarının pıhtı ile tıkanması tehlikesi ile karşı karşıya.

Şişmanlar, gebeler, doğum kontrol hapı kullananlar, sigara tiryakileri, varisleri olanlar, kalp hastaları ve yakın zaman önce ameliyat geçirmiş kişilerde pıhtı oluşma riski ise çok daha yüksek.

Akciğer embolisinin, akciğer damarlarının bir kan pıhtısı ile tıkanmasına bağlı olarak gelişen bir tablo olduğunu açıklayan uzmanlar, pıhtının kaynağının çoğu zaman bacakların derin toplardamarları olduğunu belirtiyor. Bacak toplardamarlarında pıhtı oluşumuna ise üç önemli faktör neden oluyor; kanın damarlarda birikmesi, damar duvarının zedelenmesi ve kanın koyulaşması.

Uzmanların verdikleri bilgiye göre, uzun süre hareket etmeden oturmak, kan akımının yavaşlamasına ve kanın bacak toplardamarlarında birikmesine neden oluyor. Hem uzun süre oturmak hem de bacakları sarkıtmak, toplardamarlardaki kan akımının yavaşlaşlamasına ve pıhtı oluşumuna zemin hazırlıyor. Bacak damarlarında oluşan pıhtılar buradan koparak akciğer damarlarını tıkıyor ve akciğer embolisi adı verilen hastalığa neden oluyor. Bu duruma kolaylaştırıcı risk faktörleri de eklendiğinde, pıhtı oluşumu kaçınılmaz oluyor.

Uzmanlar; şişmanlar, gebeler, doğum kontrol hapı kullananlar, sigara tiryakileri, varisleri olanlar, kalp hastaları ve yakın zaman önce ameliyat geçirmiş kişilerde pıhtı oluşma riskinin çok daha yüksek olduğuna dikkat çekiyor.

Akciğer embolisinin belirtilerinin, tıkanan akciğer damarının büyüklüğüne göre farklılık gösterdiğine işaret eden uzmanlar, pıhtı çok büyük ise kişinin aniden fenalaşıp daha ne olduğu anlaşılamadan ölebileceğini bildiriyor. Daha küçük pıhtılar ise ani başlayan nefes darlığı, göğüs ağrısı, öksürük, öksürükle kan tükürülmesi, çarpıntı, ateş, sıkıntı hissi gibi değişik belirtilere neden oluyor. Akciğer embolisinin kesin tanısı için; akciğer röntgeni, sintigrafi, spiral tomografisi, kanda D- dimer yüksekliği, bacak toplardamar ultrasonografisi gibi tanı yöntemlerinden yararlanılıyor.

Uzmanlar, zamanlarının çoğunu bilgisayar başında geçirenlerin şu önerileri dikkate almaları durumunda bu ciddi tehlikeyi azaltabileceklerini bildiriyor:

-Bilgisayar karşısında uzun süre hareket etmeden oturmayın, arada kalkıp dolaşın.
-Kan dolaşımını arttırmak için, bacak kaslarına zaman zaman masaj yapın veya bacaklarınızı 5-10 saniye süre ile gerip gevşetin.
-Oturduğunuz zaman bacaklarınızı sarkıtmayın, yükseğe koyun.
-Çok sıkı çoraplar giymeyin ve jartiyer kullanmayın.
-Düzenli olarak yürüyüş ve egzersiz yapın.
-Bol sıvı alın.
-Sigara, alkol ve kafeinli içeceklerden uzak durun".


GusinapsE 18 Temmuz 2006 02:46

Genel İlk Yardım Bilgileri
 
Genel İlk Yardım Bilgileri
Herhangi bir kaza veya hayatı tehlikeye düşüren bir durum karşısında sağlık personelinin yardımı sağlanıncaya kadar hayatın kurtarılması yada durumun daha kötüye gitmesini önlemek amacıyla ilaçsız olarak yapılan uygulamalara ilkyardım denir.

İlkyardımcı kişiler aldıkları eğitimlerle sağlık mesleğine mensup kişilerin yetki ve sorumluluklarını kazanmadıklarını bilmelidirler. İlkyardım eğitimi kişilere sağlık personelinin yetkisinde bulunan bazı uygulamaları yapabilme yetkisi vermeyecektir.
İlkyardımcı uygulamalarda kesin karar verme yetkisinin sağlık personelinde olduğunu bilmelidir. Onun yardımcısı durumunda hareket etmeli ve tartışmamalıdır. Hasta en yakındaki sağlık kuruluşuna götürülmeli uzak hastanelere götürülmeye çalışılmamalıdır.

İlk yardım yapan kişinin özellikleri:
Sakin olmalıdır, telaşa kapılmamalıdır. Hasta ile onu rahatlatacak tonda konuşmalıdır. Hiçbir zaman kendi can güvenliğini tehlikeye atmamalıdır. Kendi can güvenliğini aldıktan sonra müdahale etmelidir. Çevrede bulunanları organize etmeli (polis, itfaiye, ambulans çağırma konusunda) Hastaya müdahalede önem sırasını iyi bilmeli örneğin nefes almayan bir hastanın ayağında kanayan bir yara ile uğraşmamalıdır.

İlk yardım ilkeleri ve öncelikler:
Öncelikli amaç yaralı kişinin hayatının korunması ve mevcut sağlık durumunun daha kötüleşmesini önlemektir. Kanaması olan bir hastanın kan kaybı devam ettikçe mevcut durumu da kötüleşecektir. Kanama durdurulursa mevcut durum korunmuş olur ve sıra iyileşmeyi kolaylaştırıcı önlemlere gelir. Örneğin yara su ve sabunla yıkanır ise enfeksiyon oluşma riski azalır ve iyileşme hızlanmış olur.
Hastanın boynunu sıkan kravat düğme vs. gibi şeyler gevşetilir. Solunum kontrol edilir. Durmuş ise yapay solunum yapılır. Hastanın kalbi kontrol edilir. Eğer kalp atımı yok ise gecikmeden kalp masajı uygulanır. Kanama kontrolü yapılır kanama varsa daha sonra anlatılacak olan tekniklerle durdurulur.
Çevredekilerin hastanın başına toplanıp onu huzursuz edecek biçimde konuşmaları engellenir. Kazazede kendine gelse, kendini iyi hissetse bile durumundan emin olunmadan ayağa kalkmasına izin verilmemelidir. Bilici kapalı hastalara ağızdan hiçbir yiyecek yada içecek verilmez. Hastanın üzerine bir battaniye örtülerek ısıtılması gereklidir. Kaza ortam koşullarına bağlı ise hemen ortamdan uzaklaştırılmalıdır (örneğin gaz zehirlenmesi) ancak böyle bir neden yoksa hastanın yerinden kıpırdatılmaması esastır. Kırık varsa kırık bölgesi hareketsiz bırakılır. Şok var ise şokla savaşılır. Bilinci açık ise sakinleştirilir. Hastanın ağzında toz toprak kırık diş vs. olabileceği akla getirilmeli ve temizlenmelidir. Hastaya turnike uygulanmış ise bu bildirilmelidir. İlkyardımcının kaza yerinde kalmasını gerektirecek bir neden yoksa hastaneye kadar yaralı ile birlikte gitmelidir.

İlkyardımın A B C si:
A: Hava yolunun açılması
B: Solunumun düzenlenmesi
C: Dolaşımın sağlanması
Hastaya saplanmış herhangi bir şey varsa bunlar çıkartılmaz.çıkartılmaya çalışılırsa hasta ölebilir. Ameliyatla hastanede çıkartılır. Mümkünse kesilir veya sökülür. Elbiselerin çıkartılmasında hırpalayıcı hareketlerden kaçınılmalıdır. Önce sağlam kol ve bacak çıkartılır. Hırpalanma olacaksa kesilip çıkartılmalıdır. Yanık olan bölgelerde elbiseler kesinlikle sıyrılmamalı kesilip çıkartılmalıdır.
Hastanın veya ilkyardımcının hayatını tehdit eden bir durum yoksa hastanın durumu kontrol altında değilse hareket ettirilmemelidir taşımaya en elverişi araç sedyedir.

Bilinç Kaybı ve Koma:
Bilinç kapalı kişilerde 5 duyu ile algılama ortadan kalkar. İleri derecede komada ise ağrılı uyaranlara cevap veremez.bilinci kapalı kişiler.
1- Yardım isteyemez.
2- Dikkatli değerlendirilemez ise ölü sanılabilirler.
3- Nedene yönelin tahmin hayat kurtarabilir.
4- Kolayca zarar görebilirler.
5- Solunum yolu tıkanmış olabilir.
6- Hasta kusabilir kusmuk solunum yollarına kaçabilir.
7- Refleksler ortadan kalkmıştır.
En ileri bilinç kaybına koma denir. Çeşitli nedenlerle oluşabilir. İlk olarak hava yolu açılır. Soluk alıyor ise koma duruşuna getirilir. Soluk almıyor ise yapay solunum başlanır. Nabız kontrol edilir. Kalp durmuş ise yapay solunumla birlikte kalp masajı ile birlikte yapay solum devam ettirilir. Kalp ve solunum geri döndükten sonra koma duruşuna getirilerek hastaneye nakledilir.

Kafa travmalarına bağlı komalar:
Beyin sarsıntısı, zedelenme, kanama koma nedeni olabilir. Kaza sonrası kulaktan veya burundan kan veya beyaz bir sıvı gelmesi kırık riskini ve ileri derecede beyin sarsıntısını gösterir. Kafa travmasına uğrayan kişinin muayenesi normal olsa bile 24 saat süre ile yalnız kalmamalıdır. Derin uykuya dalar ve uyanmazsa, fışkırır tarzda kusarsa en yakın hastaneye götürülmelidir. Bu süre içinde ağrı kesici ve uyku ilacı verilmemelidir.

Ölüm:
Çevre ile anlamlı iletişim kurma yeteneği kaybolur. Bilinç kaybı ve hava yolu tıkanıklığı bunu izler dil kökü geriye kayarak soluk borusunun ağzını kapatır. Daha sonra solunum durur. Solunum ile sağlanan oksijenin kesilmesinin 1-2 dk ardından kalpte durur. Kalbin durmasına klinik ölüm denir. Kalbin durması ile bütün hücrelere oksijen gitmesi engellenir. Oksijensizliğe en duyarlı hücreler beyin hücreleridir. 4-6 dk sonra beyinde geri dönüşü olmayan doku ölümü olur. Beyin hücreleri öldükten sonra kalp çalışacak olursa kişi bitkisel hayata girer. Soğukta beyin ölümü gecikebilir. İlkyardımcı kişinin ölüp ölmediğini değerlendirmelidir. Nabız alınmıyorsa (boyundan, bilekten, kasıktan) kulak göğse dayanıp dinlendiğinde ses duyulmuyorsa. Soluk almıyorsa, gözler mat bulanık ve kaymış durumda ise her iki gözbebeği de ileri derecede genişlemişse vücut gittikçe soğuyorsa ölmüş demektir.

Görüldüğünden daha önemli olan durumlar:
  • Bilinç kaybı
  • İç kanama olasılığı kuşkusu
  • Püskürür tarzda kusma kafaya darbe geldikten sonra veya darbe ile birlikte bilinç kaybı olması.
  • Delici yaralar
  • Eklemlere yakın yaralanmalar
  • Kırık olasılığı
  • Göz yaralanmaları
  • Elektirik çarpması
  • Etkeni bilinmeyen zehirlenmeler
Hava Yolu Tıkanıklığı:
Oksijen olmazsa hücreler kaçınılmaz olarak ölürler. Beyin hücreleri oksijene en duyarlı olanlardır. Genellikle oksijensizliğe 3 dk dayanabildiği kabul edilir. Kalp hücreleri oksijensizliğe 20-30 dk dayanabilirler. Deri ve tırnaktaki hücreler oksijensizliğe en çok dayanan hücrelerdir. Solunum dakikada 12-20 kez olur. Ve beyin sapı tarafından kontrol edilir. Solunum yolu tıkanırsa 2 dk içinde bilinç kaybı olur. 5-10 dk içinde kalp durur. Hava yolu tıkanıklığına dilin geri kaçması, yabancı cisimler nefes borusunun şişlikleri ve ödemi neden olur.
Dil tabanının geriye sarkmasına bağlı tıkanıklıklarda hava yolu birkaç yöntemle açılabilir. Sırtüstü yatırılır. Baş geri bükülür boyun desteklenerek kaldırılır. Boyun kırığı riski varsa yapılmamalıdır. Bebekler dede uygulanabilir.
Baş bükülürken çene kaldırılması. Buda boyun kırığı riski varsa yapılmamalıdır.
Üçlü havayolu manevrası: Baş geri bükülürken çene öne çekilir alt dudak aşağı itilir.
Çeneye baskı yöntemi hasta sırtüstü yatarken çene öne çekilir baş nötral durumda kalır. Boyun kırığı riskinde uygulanabilir.

Koma duruşu: Hasta sol yana çevrilir. Sol bacak ve kalça içe bükülür. Baş kol üzerinde yarı yüzüstü durumudur. Boyun kırığı tehlikesi varsa kullanılmaz.

Yabancı Cisim: Hasta birdenbire konuşamaz hale gelir. Soluk alamadığını belirten işaretler yapar. Hastanın öksürükle yabancı cismi çıkarabilmesi için akciğerlere kısmen hava girmesi gereklidir.
Sırta darbe yöntemi ile kürek kemiklerinin arasına el tabanı ile 4 kez sert darbe vurulur. Göğüsten desteklenmelidir.

Elle bası:
Karnın üst kısmına veya göğse bası yaparak adeta yapay öksürük oluşturma durumudur. Çocuk ve bebeklerde karna baskı uygulanmamalı sırta darbe ve göğse baskı uygulanmalıdır.
Parmakla sıvazlama. Bu yöntemler etkisiz kaldı ise çene ve dil başparmak ve parmaklarla yukarı çekilir. Nefes borusunun ağzı görülür. Bu uygulama ile öksürük refleksi uyarılır elin işaret parmağı ile boğaza yakın cisimler çıkartılır. Başka bir cisim sokulmalıdır.

Solunumun Durması:
Solunumu durmuş kişilerde vakit kaybetmeden yapay solunuma geçilmeli buda ağızdan ağza veya ağızdan buruna hava verilerek yapılmalıdır. Çoğu zaman suda boğulmalarda hastanın midesindeki ve akciğerindeki suyu çıkartmak için gereksiz yere zaman kaybedilmektedir. Oysaki midedeki suyun herhangi bir zararı yoktur. Akciğerdeki suyunda çıkarılması mümkün değildir.
Hasta sert bir zemine sırt üstü yatırılır. Ağız içi sıvazlanarak içinde kusmuk, toprak, yosun, kırık diş, takma diş vs varsa çıkartılır. Çene yukarı çekilirken baş hafif geri yatırılır. Ağızdan solunum yapılacaksa burun burundan yapılacaksa ağız kapatılır. Derin nefes alınır. Çapraz olarak ağız ağza yerleştirilir. Göğsün kabarmasına yetecek kadar nefes verilmelidir. Baş yana çevrilerek yeniden nefes alınır. Bu işlem 3-4 sn de bir tekrarlanır. Hastanın kendi solunumu gelene kadar tekrarlanır.

Kalp Durması:
Kalp Durmasında hastanın bilincinin kapalı olduğunu kalp atımlarının nabız hissedilmediğini görürüz. Boyunda şah damarı kalp atımlarının en kolay hissedildiği yerdir.

Kalp Masajı: Kesinlikle kalp durduğundan emin olduktan sonra yapılmalıdır. Hasta sert bir zemine sırt üstü yatırılır. Hastanın ayaklarının altına bir yastık konur. Kalbe kanın dönüşü kolaylaşır. Göğüs kemiğinin 1/3 alt kısmına gelecek şekilde el ayası altta diğer el ayası alttaki elin üstünde olacak şekilde baskı uygulanır. Parmaklar göğse değmemelidir. Kollar dirsekten bükülmeden baskı uygulanır. Normal bir erişkinde göğüsün 4-5 cm aşağı inmesi yeterlidir. Dakikada 80-100 kez masaj yapılır. Her 5 kalp masajından sonra 1 kez yapay solunum yaptırılır. Eğer tek kişi var ise her 15 kalp masajından sonra 2 kez yapay solunum yaptırılır.

Suda Boğulma:
İster tuzlu suda ister tatlı suda boğulma olsun yapılacaklar aynıdır. Boğulma sırasında soluk borusunun kasılmasına bağlı olarak çok az miktarda su akciğere gider. Soğuk havada suda boğulanlarda 20-30 dk geçse bile yapay solunum ve kalp masajına başlanmalıdır.

Şok:
Kan dolaşımının etkin olarak çalışabilmesi için kalbin pompa görevini yapması, kapalı damar ağının ve dolaşım sisteminin bütünlüğünün korunması ve yeterli miktarda kan hacminin bulunması gereklidir. Bu bölümlerden herhangi birinde bir eksiklik olursa dokulara kan iletimi bozulacak ve şok oluşacaktır. Kalp dakikada yaklaşık 8 litre kanı damarlara pompalar. Kalp krizi, şiddetli kanamalar, aşırı sıvı kayıpları, büyük yanıklar, aşırı isal, kusma, karın içi iltihaplanmalar, karın ve başa şiddetli darbelerde aşırı korku ve heyecanlanmalarda şok görülebilir.
Başlıca Şok Belirtileri: Huzursuzluk, endişe hali, aşırı susama, dudakların kuruması, bulantı, kusma, soğuk ve nemli deri. Nabız zayıf ve hızlıdır. Solunum yüzeysel ve hızlıdır. Bilinç bozulur, uyku hali ve komaya doğru giden evreler olabilir. Kan basıncında düşme olur.

Kanama Nedeniyle Olan Şokta İlk yardım: Kan kaybı olunca vücut bunu kendi çabalarıyla önlemeye çalışır. Damarlar büzülür ve daralır.kalp atımı hızlanır. Eğer bunlar etkili olmaz kan kaybı devam ederse şok gelişir. Kan kaybı durdurulmalı ve ilkyardımın ABC si yerine getirilmelidir. Eğer imkan varsa hastaya oksijen verilmelidir. Ayaklarının altına bir yastık konularak ayaklar yükseltilir. Çok fazla yükseltilmemeli solunum sıkıntısı oluşabilir. Şoktaki hastaya ağızdan hiçbir şey verilmez. Çok susamış ise ıslak pamukla ağız silinir. Kırık varsa sabit hale getirilmeli. Hastanın üzerine battaniye örtülerek üşümesi engellenmelidir.

Kanamalar:

Damarlar atardamar, toplardamar, kılcal damar olarak ayrılmıştır. Atardamarlar kalpten dokulara kan taşıyan damarlardır. Atardamarlarda basınç yüksektir ve her kalp atımıyla daha da yükselir.kılcal damarlar dokular arası dağılmış olan küçük ince damarlardır. Toplar damarlar ise dokulardan kanı tekrar kalbe getiren damarlardır.negatif bir basınç vardır ve sürekli bir kan akımı vardır.
Atardamar kanamalarında kan nabızla birlikte kan ritmik olarak fışkırır. Kısa sürede çok miktarda kan kaybına neden olabilir. Toplardamar kanaması ise daha yavaştır ama süreklidir.

Kanama Tedavisi:
1- Direk Bası uygulama: En basit ve en etkili yoldur. Kanayan bölgenin üzerine mikropsuz bir gazlı bez ile el ayası ile baskı uygulanır. Kanama nedeniyle bezin dış kısmı ıslanırsa bez kaldırılmadan üzerine bir bez daha konarak baskı uygulanır.
2- Basınç Noktalarına Baskı: Büyük damarların kolayca bastırılarak kan akımının kesilebileceği noktalarına baskı uygulanarak kanama durdurulabilir bunlar genellikle nabız noktalarıdır.
3- Turnike Veya Boğucu Sargı Uygulaması: Turnike uygulaması istenen bir uygulama değildir. Bütün yollar denendikten sonra kanama durmazsa uygulanmalıdır. Alttaki dokuları ezme damar ve sinirlere kalıcı zararlar verme riski vardır. Turnike ince olmamalıdır. Genişliği 7-8 cm olmalıdır. Sıkıştırma işlemi kanama durana kadar yapılmalıdır. Daha fazla sıkılmaz 15 dk da bir gevşetilmeli ve kan geçişi sağlanmalıdır. Elbise kolları vs turnikeyi ötmemelidir. Hastaya turnike uygulandığı belirtilmelidir. Dikkatli olunmalıdır.

Küçük dış kanamalar:
kısa süreli basınç uygulama kolayca pıhtılaşmayı sağlar hiçbir zaman yaradaki pıhtı silinmez. Yara kirli ise su ve sabunla yıkanır. Yaranın üzerine mikropsuz sargı bezi ile baskı uygulanır. yara kolda elde veya bacakta ise kalp seviyesinden yukarı kaldırılırsa kanama durması kolaylaşır. Yaraya herhangi bir ilaç vs. sürülmemelidir.

Büyük Dış Kanamalar: Kanama çok fazla olursa şok gelişebilir. İlkyardımın ABC si unutulmamalıdır. Kanama durdurulmaya çalışılır. Gerekirse turnike uygulanır.

Kol ve Bacak Kopmaları:
Kopan kol ve bacak gibi uzuvların yerine dikilmesi mümkündür. Güdük bölümüne baskı uygulanarak kanama durdurulur. Kopan bölümler plastik bir torba içinde buz dolu bir kaba konur. Buz ile doğrudan temas engellenmelidir. Hasta hemen en yakın sağlık kuruluşuna iletilmelidir.

İç Kanmalar: Vücut boşluklarına olan kanamalardır. Karın içi, göğüs içi veya kafa içi kanamalardır. Biriken kan dışarı akmıyor olsa da damar içinden kayıp olduğundan şok gelişebilir. Büyük kemik kırıklarında önemli miktarda kan kayıpları olabilmektedir.
Hasta başı aşağıda ayakları hafif yükseltilerek yatırılır. Boğazını sıkan şeyler kravat düğme vs. gevşetilir. Hasta rahatlatılmaya çalışılır. Şok önlenmeye çalışılır. Hastada başka yaralanma ve darbe olup olmadığı kontrol edilir. Bilinç kapanır ise kalp atımı ve solunum varsa koma yatışına getirilir. Üzerine battaniye örtülerek üşümesi engellenir. En yakın sağlık kuruluşuna iletilir.

Delici Göğüs Yaralanmaları: Hemen göğüsteki delik kapatılır. Göğüs içinde kanama varsa hasta sağlık kuruluşuna yarı oturur biçimde iletilmelidir.
Burun Kanamaları: Eğer kafatası kırığından kuşkulanılıyorsa burun kanamasını durdurmak için uğraşılmamalıdır. 35 yaş üzerinde burun kamalarında yüksek tansiyon akla gelmelidir. Hasta oturtulur sakinleştirilir. Başı öne eğilerek kendisine burun delikleri sıkıca tutturulur. Gerekirse buruna buz torbası uygulanabilir. 30 dk üzerinde devam ederse sağlık kuruluşuna iletilmelidir.
Kulak Kanamaları: Kafa darbesi sonucu olursa çok önemlidir. Kanama dış kulak veya iç kulaktan olabilir. Hasta yarı oturur pozisyonda baş kanayan tarafa eğilir. Kulk ilaçsız ve mikropsuz bir sargı bezi ile sarılır.
Saçlıderi Kanamaları: Önemli miktarda kanama olur. Kafatası kırığı olabileceği unutulmamalıdır. Bilinç kaybı varsa bu ihtimal yüksektir. Doğrudan bası uygulanarak kontrol altına alınabilir. İçinde yabancı cisim varsa doğrudan bası uygulanmamalıdır. Simit sargı konulur.

YARALAR:
Deriye gelen darbeler soncu kapalı doku zedelenmeleri olabilir. Bu durumda ağrı ve şişlik meydana gelebilir. Bazen morarma ve şişlik içinde kan birikebilir. Şiş olan bölgeye sıkı bandaj uygulanır soğuk uygulanır. Yalnız bandaj kan dolaşımını engelleyecek derecede sıkı olmamalıdır. Açık yaralarda tetanos riski unutulmamalıdır bu neden tetanos aşısı yapılmalıdır.

YANIKLAR:
1. derece yanık: yüzeysel yanıktır.kızarıklık ve ağrı vardır. İz bırakmadan 1 haftada iyileşir.
2. derece yanık: cilt ve cilt altı dokularda yanmıştır. Benekli kırmızı renkli kabarcık oluşumu vardır. Derideki sinir uçları da zarar görmüştür. Enfeksiyon gelişmezse 2-3 hafta da iyileşir.
3. derece yanık: Deri tamamen yanmıştır. Alttaki kas tabakasına kadar uzanır.
Tehlikeli yanıklar: Vücudun %30 dan fazlasının yanması, solunum sistemini içine alan yanıklar, vücudun %10 dan fazlasında 3. derece yanık olması, yüz, el, genital bölge yanıkları, göz yanıkları, derin asit ve elektrik yanıkları, boyunda halka şeklinde yanıklar.
Yanık yüzeye hiçbirşey örtülmez. Soğuk su ağrıyı azaltır. Kabarcıklar patlatılmaz yanık alanındaki kolye yüzük bilezik vs. çıkartılmalıdır. Elbiseler kesilerek çıkartılmalı sıyrılmamalıdır.
Kimyasal Yanıklar: Etken hızla uzaklaştırılmalı 10-20 dk bol su altında tutulmalıdır. Daha sonra yumuşak sabunla yıkanır. Sönmemiş kireç su ile karşılaştığında yakıcı etki gösterir. Tozlar fırça ile alındıktan sonra bol su ile yıkanır.
Elektirik yanığından şüphelenilen her hasta durumu normal olsada hastanede değerlendirilmelidir.

SARGI VE ATELLER:
Sargıların çok sıkı ve gevşek sarılmaması gerekir. El ve ayak parmakları dışarıda kalacak şekilde sarılmalıdır. Parmaklarda uyuşma karıncalanma morarma olduğu görülürse sargı sıkı sarılmış demektir. Sargılar mikropsuz olmalıdır.
Ateller ise herhangi bir vücut bölgesini hareketsiz olarak bırakmak için kullanılan desteklerdir. Kırık bacağa sağlam bacağı kırık kola gövdeyi destek yapmakta mümkündür. Mümkünse şişme ateller kullanılmalı bunlar kırığı her yönden desteklerler. Tekrar tekrar kullanılabilirler.

Kırık çıkık ve incilmelerde ilkyardım:
Kemik üzerine darbe gelen yada zorlanma olan bölgelerde ağrı, şişme, kabarıklık, olağan dışı görünüm, biçim bozukluğu, eklem olmayan yerde eklem görünümü, kol veya bacağın boyunda kısalma, yarada kırık uçlarının görülmesi. O bölgede kırık olduğunu gösterir.
Kırık olup olmadığını belirlemeden hasta yerinden oynatılmamalıdır. Eğer hasta kırık bölgesi hareketsiz hale getirilmeden kıpırdatılmaya çalışılırsa kırık uçları kemiğe yakın veya paralel uzana damar ve sinirlere zarar verebilir. Hasta taşınmadan önce kırık atele alınmalıdır. Kırığın ilerisindeki nabız kontrol edilmelidir. Atel kırığa yakın yerdeki eklemide hareketsiz hale getirmelidir. Açık kırıklarda kanama kontrol altına alınır. Kırık bölgesinde kopmuş kemik parçaları varsa dokunulmaz, kırık uçları uçuca getirilmeye çalışılmaz. Hastaneye nakledilirken ağızdan yiyecek verilmemelidir. Çünkü hasta ameliyat olacaksa bu nedenle gecikebilir.

Çıkıklar:
Hareketle artan ağrı olur. Yapısal şekil bozukluğu olur. Hassasiyet vardır. Şilik erken dönemde olmayabilir. Hareket kısıtlılığı olabilir. Anatomik yapıyı iyi bilen kişiler tarafından oturtulması gerekir. Burkulmalarda eklem sabitleştirilir ve hastaneye iletilir.
Boyun Kırığı: Kafası üzerine düşen kafasına darbe gelen herkeste boyun kırığı akla gelmelidir. Ani frenlerde kamçı hareketi sonrasında boyun kırığı oluşabilir. Hastanın boynu boyunlukla desteklenmelidir. Hasta yerinden oynatılmamalı bu konuda eğitim görmüş personelce taşınmalıdır.

Zehirlenmeler:
Kusturulur. Alınan maddenin sulandırılması için bol miktarda su veya süt verilir. Bilinç kaybı varsı havale geçiriyorsa yakıcı madde içti ise petrol ürünü içmiş ise kusturulmaz. Gaz zehirlenmelerinde hasta hemen açık havaya çıkarılmalı oksijen verilmelidir.

Böcek, Yılan Sokmaları:
Yara bol su ile yıkanır. Hasta sakinleştirilir. Yara bölgesindeki şişliğin 5 er cm altından ve üstünden turnike uygulanır. Turnike venöz dolaşımı engelleyecek arteryel dolaşımı engellemeyecek şekilde sıkılmalıdır. Hastanın yürümesine izin verilmez. Isırılan extremite atele alınmalıdır. Isırılan alanda diş izleri arasında yarım santim derinliğinde kesi yapılır. Zorunlu olmadıkça ağız kullanılmadan kanama sağlanır. İlkyardımın ABC si yönünden izlenir. Yılan serumu uygulanmak üzree hastaneye iletilir.

Soğuk ve Donma:
Yüzeyel soğuk çarpması: deri mumsu bir görünüm alır. Dokunmakla serttir. Ellerde küntlük hissedilir. Şişlik ve kabarcık olabilir. Hasta sıcak biryere alınır üşüyen bölge vücut ısısıyla ısıtılır. Doğrudan ısı kaynağı ile ısıtılmamalıdır. Ovmaktan masajdan kaçınılmalıdır.
Derin soğuk çarpması kısmi donma: dokunmakla his alınmaz. Travmadan kaçınılmalıdır. 37.7-40,5 C arasında ısıtılır. Kabarcıkların patlatılması tehlikelidir.


GusinapsE 19 Temmuz 2006 22:25

Evinizdeki Sessiz Tehlikeler
 
Evinizdeki Sessiz Tehlikeler
Banyoda
Islak bez, sabun ve deterjan, şampuan, sıcak su, tıraş bıçağı, saç kurutucusu, makas, elektrikli tıraş makinası, priz, cam karpuz, ampul, ayna, lavabo seramiği, çamaşır makinesi, şofben, elektrikli ısıtıcı gibi.

Oturma Odasında
Elektrik anahtarları, prizler, cam sehpa, cam eşya, soba, ısıtıcılar, muhtelif seramik eşya, avize, bazı zehirli ev bitkileri (diffenbahia) gibi.

Çocuk Odasında
Top, küçük parçalı oyuncaklar, paten, yayla kurulan oyuncaklar, patlayıcı oyuncaklar (maytap, çatapat vb.), vurucu oyuncaklar (ucu sivri oklar) gibi.

Depo Alanları ve İş Odasında
Üst üste dengesiz dizilmiş ağır nesneler (odun vb.), balta, keser, burgu, tornavida, testere, çekiç, tüm elektrikli hobi aletleri, av silahları, fişek, barut, kapsül, solvent (tiner, gazyağı vb.) ve boyalar, ısı yayan araçlar (ütü, soba vb.) gibi.

Mutfakta
Kibrit, çakmak, tüp gaz, cam eşya, çatal, bıçak, tirbüşon, tabak – çanak, ağır metal tencere, rende, tüm elektrikli ev aletleri gibi.


Evdeki Güvenliğiniz İçin Vazgeçmemeniz Gereken Hazırlıklar Neler Olmalıdır?
Hazırlıklı olun!
Acil merkezlerle ilgili tem telefon numaralarını telefonun yanında görünebilir bir yerde bulundurun!
155 Polis İmdat
110 İtfaiye
112 Hızır Acil

Kendinize ve ailenize ait önemli sağlık bilgilerini kolayca görülebilir bir yere yazın (kan grubu, alerji, şeker, böbrek nakli, by - pass, hemofili, hipertansiyon, kalp yetmezliği.)
- Sağlık kontrolleriyle ilgili hiçbir belgeyi atmayın, dosyalayın.
- İlk yardım kurallarını öğreniniz ve sık sık tekrarlayın.
Bu amaçla elinizdeki kitapçığın ilgili bölümlerini okuyun. Gerekli olduğunu düşünüyorsanız sivil veya resmi kuruluşların düzenlediği ilk yardım kurslarına katılabilirsiniz. Üniversiteler, yerel idareler, acil tıp dernekleri bu gibi kursları periyodik olarak düzenlemektedirler.
- Ev veya apartman numaranız dışarıdan kolayca okunabilmelidir.
- Kronik bir hastalığınız varsa buna ait bilgileri yakınlarınıza bildirin, künye veya cüzdanınızda taşıyın. Sürekli olarak kullanmak mecburiyetinde olduğunuz insülin, kalp hipertansiyon, hormon ilaçlarını; kanama probleminiz var ise bunu tedavi etmek için kullandığınız ilaçları kolayca anlaşılabilir bir şekilde sağlık dosyanıza kaydedin.
- Donanımı eksiksiz bir sağlık çantası bulundurun.


Donanımı Eksiksiz Bir Sağlık Çantasında Olması Gerekenler
25 cm’lik lastik turnike
1 adet 10’luk steril enjektör
1 adet makas
1 adet penset
10 adet büyük boy çengelli iğne
1 adet 5 x 5 cm’lik flaster
5 adet 5 x 5 cm’lik steril tampon
5 adet 10 x 10 cm’lik steril tampon
1 adet 50x50 cm’lik kare bez (üçgen askı yapmak için)
1 adet antibiyotikli merhem
1 şişe 30 cc yara temizleme çözeltisi (battikon)
1 çift steril lastik ameliyat eldiveni
2 adet 15x20 cm ebatında plastik torba
2 adet 10 cm eninde sargı bezi (rulo)
1 adet 10 cm’lik elastik bandaj
1 adet küçük paket hidrofil pamuk
1 adet tebeşir




Evimizde En Çok Karşılaştığımız “Ev Kazası” Ne?
Aygaz’ın, “Aygaz ev kazalarına karşı uyarıyor!” kampanya kapsamında yaptırdığı araştırmaya göre; “Yanma ve haşlanmalar konusunda yapılan hatalar”, ev kazalarına yol açan hatalar sıralamasında %14,10 ile ilk sırada yer aldı.
LPG sektörünün öncü kuruluşu Aygaz’ın araştırma şirketi Strateji Mori’ye yaptırdığı araştırma, kampanya kapsamında iki yıldır sürdürülen Halk Eğitim Merkezi Seminerleri’ne katılan 350 ev kadını arasında yapıldı. Araştırma sonucunda; kadınların %14,10’unun yanıklara buz konulmasından diş macunu sürülmesine, ocak üstünde kaynayan tencere ve çaydanlık bırakılmasına kadar birçok hata yaptığı belirlendi.
Öte yandan Aygaz’ın HEM Seminerleri’ne katılan ev kadınları arasında yaptırdığı araştırma sonucunda;
Yanma ve haşlanmalar konusunun yanısıra, elektrikli ev aletlerinin kullanılması, elektrik prizlerine ıslak elle dokunulması, elektrikli aletlerin prizde bırakılması gibi hata yapanların oranının ise %8 olduğunu belirleyen araştırmaya göre; %7,3 oranında şohben kazaları, %6,1 oranında kesici ve delici yaralanmalar, %0,3 oranında düşmeler ve kırılmalar, %0,3 oranında zehirlenmeler, konusunda hata yapılıyor.

İlk yardımın öneminin ve ilk yardım uygulamalarının bilinmemesi, kazalara karşı alınacak önlemlerin bilinmemesi, dedantörün kullanımının bilinmemesi, marka ayırt etmeksizin tüp satın alınması, tüp takarken gaz kaçağı kontrolünün kibritle / ateşle yapılması, gaz bittiğinde tüpün yana çevrilmesi, sallanması ve gaz kaçağı olduğunda elektrik düğmesine dokunulması gibi konularda yapılan hataların ise toplam % 31,5 olduğunu ortaya koyan araştırma, özellikle ev kadınlarının ve 7 yaş altı çocukların karşı karşıya bulundukları tehlikenin boyutlarını gözler önüne serdi.
İki yıldır sürdürdüğü “Aygaz ev kazalarına karşı uyarıyor!” kamyanyası kapsamında yaklaşık 400 bin ev kadınını ve kazaları ve LPG konusunda bilinçlendiren Aygaz; yanmalar ve haşlanmalardan korunmak için kibrit, çakmak ve ateş yakma gereçlerinin ortalıkta bırakılmaması konusunda tüketicileri uyarıyor.


GusinapsE 20 Temmuz 2006 02:49

Evdeki Güvenliğiniz İçin Vazgeçmemeniz Gereken Hazırlıklar Neler Olmalıdır?
 
Evdeki Güvenliğiniz İçin Vazgeçmemeniz Gereken Hazırlıklar Neler Olmalıdır?

Hazırlıklı olun!
Acil merkezlerle ilgili tem telefon numaralarını telefonun yanında görünebilir bir yerde bulundurun!
155 Polis İmdat
110 İtfaiye
112 Hızır Acil
Kendinize ve ailenize ait önemli sağlık bilgilerini kolayca görülebilir bir yere yazın (kan grubu, alerji, şeker, böbrek nakli, by - pass, hemofili, hipertansiyon, kalp yetmezliği.)
- Sağlık kontrolleriyle ilgili hiçbir belgeyi atmayın, dosyalayın.
- İlk yardım kurallarını öğreniniz ve sık sık tekrarlayın.
Bu amaçla elinizdeki kitapçığın ilgili bölümlerini okuyun. Gerekli olduğunu düşünüyorsanız sivil veya resmi kuruluşların düzenlediği ilk yardım kurslarına katılabilirsiniz. Üniversiteler, yerel idareler, acil tıp dernekleri bu gibi kursları periyodik olarak düzenlemektedirler.
- Ev veya apartman numaranız dışarıdan kolayca okunabilmelidir.
- Kronik bir hastalığınız varsa buna ait bilgileri yakınlarınıza bildirin, künye veya cüzdanınızda taşıyın. Sürekli olarak kullanmak mecburiyetinde olduğunuz insülin, kalp hipertansiyon, hormon ilaçlarını; kanama probleminiz var ise bunu tedavi etmek için kullandığınız ilaçları kolayca anlaşılabilir bir şekilde sağlık dosyanıza kaydedin.
- Donanımı eksiksiz bir sağlık çantası bulundurun.
Donanımı Eksiksiz Bir Sağlık Çantasında Olması Gerekenler
25 cm’lik lastik turnike
1 adet 10’luk steril enjektör
1 adet makas
1 adet penset
10 adet büyük boy çengelli iğne
1 adet 5 x 5 cm’lik flaster
5 adet 5 x 5 cm’lik steril tampon
5 adet 10 x 10 cm’lik steril tampon
1 adet 50x50 cm’lik kare bez (üçgen askı yapmak için)
1 adet antibiyotikli merhem
1 şişe 30 cc yara temizleme çözeltisi (battikon)
1 çift steril lastik ameliyat eldiveni
2 adet 15x20 cm ebatında plastik torba
2 adet 10 cm eninde sargı bezi (rulo)
1 adet 10 cm’lik elastik bandaj
1 adet küçük paket hidrofil pamuk
1 adet tebeşir

Çocuklarınızın ve Kendinizin Evdeki Güvenliğini Sağlamak İçin Ne Gibi Önlemler Almanız Gerekiyor?
- Çocuklar, büyüklerin hareketlerini izler ve onlar gibi davranmayı öğrenir. Emniyetli hareket ederek çocuğa örnek olunuz ve nasıl davranması gerektiğini sık sık anlatın.
- Çocukları yalnız bırakmayın. Ev kazalarındaki çocuk yaralanmalarının yüzde 90’ı çocuklar yalnızken oluşturur.
- Evde, dolu bulunan ve kilit altında olmayan silah muhafaza etmeyin.
- Yutulabilecek küçük nesneleri ulaşabileceği yerlere koymayın. Oynadığı oyuncaklardan parçaların çıkmaması için oyuncak seçimine dikkat edin.
- Plastik torba, ip, kablo, iğne, çivi, bıçak, jilet, tornavida, kırılgan cam eşya gibi cisimleri ulaşabileceği alanlardan kaldırın.

Unutmayın ki, çocukların başına gelebilecek kazalardan erişkinler sorumludur.

Çocuklarınızın ve Kendinizin Güvenliğini Sağlamak İçin Evin Çeşitli Kullanım Alanlarında Alınabilecek Diğer Önlemler:
Depo Alanları:
- Çiçek ilaçlarını, tüm aerosolleri çocukların ulaşamayacağı bir yere koyunuz, ateş yakma gereçlerini ortadan kaldırın.
- El aletleri de aynı kurala tabi olmalıdır.
- Av silahlarını ve gereçlerini boş ve kilit altında tutun.

Genel Kullanım Alanları:
- Merdivenleri iyi aydınlatın.
- Emekleyen bebeğin merdivenden inmesini veya merdivene çıkmasını engelleyen bariyerler kurun.
- Şömine, ocak, radyatör, kalorifer boruları, soba gibi ısı yayan cihazların etrafında, doğrudan teması engelleyen önlemler alın.
- Keskin köşeli ve uçlu mobilyaların bu bölgelerini yumuşak sünger veya kumaşla kaplayın.
- Sildikten sonra yerlerin ve merdivenlerin kaygan olduğu konusunda ev halkını uyarın.
- Elektrik fişlerini emniyetli kapatıcılarla kapayın.
- Perde iplerini erişilecek düzeyde bırakmayın.
- Pencereler kapalı mı? Balkon kapısı açık kalabilir, dikkat!
- Plastik torbaları ortadan kaldırın.
- Evde yangın söndürücü var mı? Yoksa alın.
- Duman dedektörleriniz çalışır durumda mı?
- Evde sürekli sıcak su var ise lütfen derecesini 50 dereceden fazlaya ayarlamayın.
- Evde zehirli bitki bulundurmayın.

Mutfak:
- Yemekleri daima duvara yakın taraftaki ocak gözlerinde pişiriniz veya ısıtın. Tavaların saplarını duvara paralel tutun.
- Tezgahın kenarına yakın yerlere sıcak tencere, tabak, sıcak su kabı koymayın.
- Sıcak sıvıları çocuklardan uzak tutun.
- Kesici aletleri çocukların ulaşamayacağı yerlere koyun.
- Bebek sandalyesini, soba, fırın ve benzeri ısıtıcıların yakınına koymayın.
- Kibrit ve çakmağı ortalarda bırakmayan.
- Kablo, uzatma fişi gibi gereçleri ortada bırakmayın.
- Dolap kapaklarını kapalı tutun.
- Temizlik malzemeleri ve gereçlerini ortalıkta bırakmayın.
- Bebeğe vereceğiniz mamanın sıcaklığını daima kontrol edin.

Banyo:
- Banyo kapısını kilitlemeyin.
- Şampuan, vb. maddeleri çocukların ulaşamayacağı bir yere koyun.
- Jilet, traş bıçağı vb. keskin maddeleri çocukların ulaşamayacağı bir yere koyun.
- Saç kurutucusu, elektrikli ısıtıcısı gibi elektrikli ev aletleri banyo küveti yakınında veya fiş prize takılı olarak asla bulundurmayın.
- Kullanılmış sağlık malzemelerini ve tarihi geçmiş ilaçları içine plastik torba takılmış çöp kutusuna atın ve çöp kutusunun kapağını sıkıca kapatın.
- Banyo küvetinin tabanına kaymayı önleyen lastik bir paspas koyun.
- Banyo küvetinin yakınına sağlam bir tutunma demiri taktırın.
- Bebekleri ve çocukları banyoda yalnız bırakmayan.

Bebek Odası:
- Bebeğin yatağını ısıtıcı yüzeylere yakın tutmayınız.
- Bebeğin bahçe çubukları arası en fazla birbirinden 1 cm uzaklıkta olmalıdır.
- Bebeğin çarşafı yatağının altına yeterince kıvrılabiliyor mu?
- Bebeğin oynadığı oyuncakların boyası toksit olmamalıdır.
- Bebeğin giysileri çabuk alev alan plastik, naylon yanıcı materyalden olmamalıdır.
- Oyuncaklar sağlam olmalı, üzerlerine takılı parçalar çıkmamalıdır. Kolay çıkan parçaları bebekler ağızlarına sokabilirler.

Oyun Alanı (bahçe):
- Çöp kutusunun kapağını sıkıca kapatmalısınız.
- Merdiven vb. bahçe yolları temiz ve bakımlı olmalıdır.
- Çukur, drenaj alanı gibi noktaları, su ızgaralarını sürekli kontrol edip emniyetli olduklarını tespit etmelisiniz.

Ebeveyn Odası:
- Kozmetik ürünleri, parfümleri, kırılacak cam malzemeleri yüksekte tutmalısınız.
- İğne, düğme, dikiş malzemesi gibi eşyaları kilit altında tutmalısınız.
- Yatakta sigara içmemelisiniz.

Tüm bu önlemleri alacak olursanız, kaza şansını ciddi bir biçimde azaltabilirsiniz. Ancak yine de hazırlıklı olmalısınız.



Neden Çocuklar Sık Sık Kazaya Uğrarlar
- Etraflarındaki nesnelere aşırı ilgi gösterirler, meraklıdırlar.
- Zamanlarının çoğunu etrafı kurcalamak ve öğrenmeye çalışmakla geçirirler.
- El ve vücut maharetleri yetişkinlerden azdır.
- Vücut oranları yetişkinlerden farklıdır. Örneğin; kafaları daha büyüktür, dar alanlarda kolayca sıkışabilirler.
- Kendilerini bir işe kaptırdıklarında dış ortamdan gelen diğer uyarıları erişkinlere kıyasla daha az algılarlar.
- Öğrenme yollarından biri de buldukları cisimleri ağızlarına sokmaktır.
- Ev aletlerinin kabloları, prizler, musluklar ilk ilgi alanlarıdır.
- Delik ve küçük aralıklara çivi, firkete, tel, kibrit çöpü gibi nesneler sokmaya bayılırlar.
- Yürümeye başladıklarında daha çok tehlike gösteren noktalara kolayca ulaşabilirler. (Merdiven, balkon, pencere vb.)
- Boylarınca ulaşabildikleri lavabo altı gibi alçak dolaplarda duran kimyasal temizleyicilere kolayca ulaşabilirler, bunları içebilirler.
- Konuşmayı öğrendikleri dönemde soru sormayı da öğrenirler. Ancak yargılama yetenekleri ve karar verme yetenekleri yoktur.
- Anlama kabiliyetleri kısıtlıdır. Sıcak bir cismin kendilerine zarar verip veremeyeceğini kestiremezler. Keskin nesnelerin kendilerine ciddi bir zarar verebileceğini anlayamazlar.
- Ağır cisimleri devirip altında kalabilirler. Çaydanlığı devirip haşlanabilirler. Ütü tahtasını devirip yaralanabilirler


GusinapsE 20 Temmuz 2006 03:59

Kesici ve Delici Yaralanmalar
 

Kesici ve Delici Yaralanmaları Tanımak İçin Temel Bilgiler
Mutfakta iş yapanların en sık karşılaştıkları yaralanma tipidir. Cam eşya ve kesici aletlerle meydana gelir.

Deri altına ulaşan kesikler büyük sinir, kiriş ve damarları keserek kopmalarına, yoğun kanamalara sebep olabilir.

Kesici yaraların oluşturduğu yaraların oluş biçimi ve anatomik olarak gösterdiği özellikler yara zemininin rahatça görülmesine olanak verir. Delici yaralarda ise yaranın eni ve boyu çok küçüktür. Bu tür yaralar bazen ince - uzun kesici aletler, bazen sivri dal ve çubuklar bazen de ateşli silahlar yol açarlar. Bıçak, şiş, sivri cam gibi nesnelerle meydana gelen yaralanmalarda isabet alan yere göre hangi organın ne derece yaralandığını kestirmek son derece zordur.

Delici Göğüs Yaralanmaları
Göğüse isabet eden yaralanmalarda göğüs kafesi delinebilir. Bu durumda göğüs kafesi ile akciğer arasına hava kaçar. Buradaki basınç dengesi bozulur, akciğer kendi üzerine toplanarak büzüşür ve solunum hareketlerine katılamaz. Hasta sağlam taraftaki akciğeri yardımıyla solunuma devam eder.

Delici Karın Yaralanmaları
Delici yaralanmalar insanlarda karın duvarının açılması ve iç organların dışarı çıkmasına da sebep olabilirler.

Kesici ve delici yaralanmalarda alınması gereken önlemler nelerdir?
- Kesici ev ve tamir aletlerini açıkta bulundurmayın.
- Çocukların bu aletlerle oynamasına izin vermeyin.
- Çatal, bıçağı yüksekten düşebilecek şekilde ortada bırakmayın.
- Bıçakların yeni bilendiğini ailenin diğer fertlerine hatırlatın.
- Tıraş takımlarını çocukların ulaşamayacağı yerlere koyun.
- Ateşli silahları kilit altında tutun ve anahtarlarını üzerinizde taşıyın.
- Çivi, bıçak, jilet, elektrikli hobi aletleri, kırılgan cam eşya gibi nesneleri ortadan kaldırın.
- Evde asla dolu silah bulundurmayın.
- Tamamen camdan olan balkon kapıları için etrafınızdakileri uyarın.

Kesici ve delici yaralanmalarda yapılması gerekenler nelerdir?
- Paslı maddeler ve cam kesiklerinde tetanoz aşısı olun.
- Küçük kesiklerde kesiği su ve sabunla yıkayıp, temiz gazlı bezle 5 dk. boyunca üstüne bastırın.
- Fışkıran tarzda kanayan kesiklerde hemen hastaneye gidin. Hastaneye ulaşana kadar, yaranın üstüne temiz bir bez ile bastırmaya devam edin. Yaralı ekstremite (kol, bacak, parmak öb) yukarı kaldırılmalıdır.
- Damarları açan kesikler için bir doktordan, turnike kullanmayı öğrenin.
- Delici yaralanmalarda, batarak vücutta kırılmış delici cisimleri yerinde bırakarak kabu bir bandajla bölgeyi sargılayın ve doktora başvurun.
- Delici göğüs yaralanmalarında göğüs kafesindeki deliği hava ile irtibatı tam olarak kesilecek şekilde bantlarla kapatın ve hastayı acilen hastaneye ulaştırın.

Delici karın yaralanmalarında yapılması gerekenler:
- Vakit kaybetmeden acil ambulans servisini arayın.
- Hastayı sırtüstü yatırın.
- Karından dışarı çıkan organların üstünü mutfakta kullandığınız şeffaf plastik film ile kapatın.
- Bunu üzerine temiz, kutlanmış bir havlu koyun.
- Daha sonra kalın bir çarşafı katlayarak havluyu takviye edin. Hastayı bu şekilde hastaneye nakledin.
Parmak ve küçük organ kopmalarında yapılması gerekenler:
- Kanayan yere kesinlikle tütün, makine yağı, solvent gibi maddeler sürmeyin.
- Kesilen yeri, mikrop kapacak bir yere değdirmeyin.
- Sıcak kompres uygulamayın.
- Yaraya batan cismi (bıçak, tahta çubuk cb.) çıkartmaya çalışmayın, bölgeyi kalın bir bandajla sarın.
- Kesik kısmı vücudun aşağısına doğru sarkıtmayın.


GusinapsE 20 Temmuz 2006 22:01

Sıcak Bitkinliği, Krampları, Çarpması
 
Sıcak Bitkinliği, Krampları, Çarpması
Hayat ve enerji kaynağı olan Güneş, bazı durumlarda hayatımızı tehdit edebilir. İnsan vücudunun yaşam formülü olarak da bilinen metabolizma döngüsünün sağlıklı olarak işleyebileceği vücut iç sıcaklığı 37 santigrad derece civarındadır. Vücut ısısını regüle etmeye yönelik tüm mekanizmalar, 37 santigrad dereceyi korumayı hedefler. Örneğin, vücut ısımız artarsa cilt altındaki kan damarları genişler ve ter bezlerinden salgılanan ter miktarı artar ve hatta üzerimizdeki elbiseleri çıkarmak ve soğuk bir ortama kendimizi atmak isteriz. Böylece ısı kaybını arttırarak, vücut ısımızı normal sınırlar içerisinde tutmuş oluruz.

Sıcağa maruz kalmayla gelişen tehlikeleri hayatı tehdit edebilirlikleri bakımından üç ana grupta ele alabiliriz


1. Sıcak Krampları
2. Sıcak Bitkinliği
3. Sıcak Çarpması

Sıcak Krampları

Aşırı egzersizden sonra ve çoğunlukla bacak kaslarında ağrılı kramplar şeklinde kendini gösterir. Sıcak kramplarının nedeni pek bilinmiyor, ortaya çıkması için sıcak ortam da şart değil. Vücudun su-tuz dağılım dengesi bozulmuştur. Egzersiz sonucu gelişen sıvı kaybının, duyarlı kaslara etkisiyle ilişkili olabilir.

Sıcak krampları olan bir hasta ile karşılaşırsanız neler yapmalısınız?
1.
Önce hastayı bulunduğu ortamdan uzaklaştırınız. Mümkünse serin bir ortama alınız.
2. Hastayı yatırarak veya oturtarak dinlendiriniz. Böylece bacaklarındaki kramplar geçecektir.
3. Ağızdan su veya sulandırılmış dengeli tuz solüsyonları vermek yararlı olacaktır. Sakın hastaya ağızdan tuz vermeyiniz.

Unutmayınız ki! Sıcak krampları uzun süre devam etmezler ve kalıcı bozukluk yapmazlar. Aşırı egzersizle yeniden ortaya çıkabilirler.


Sıcak Bitkinliği veya Baygınlığı

Aşırı sıcağa maruz kalma sonucu en sık karşılaşılan rahatsızlıktır. Aşırı terleme sonucu su-tuz kaybı ve sonuçta kan hacminin azalmasıyla şok gelişir. Sıklıkla güneş altında kat kat elbiselerle maç seyreden taraftar olarak adlandırılan meraklılarda görülür. Bu durumda terleme fazladır ancak ısı kaybı azdır. Kan hacminin azlığıyla seyreden şok tipi gelişir. Cilt soğuk-nemli ve yüz gri- soluktur. Baş dönmesi, göz kararması, çarpıntı ve bayılma hissi görülebilir. Bazen de baş ağrısı ve bulantı eşlik edebilir. Hastanın ağzından ölçülen ateşi çoğunlukla normal veya biraz yüksektir.

Sıcak bitkinliği veya baygınlığı belirtileri olan hasta için neler yapmalısınız?
1.
Hastayı serin bir ortama götürünüz ve üzerindeki sıkı giysileri çıkartınız.
2. Hastayı sırtüstü yatırınız ve ayaklarını vücut seviyesinden 30 cm yükseltiniz.
3. Bilinci açıksa, su veya dengeli tuz solüsyonları içirilmelidir. Sakın! Bilinci kapalı hastaya ağızdan sıvı veya katı herhangi bir şey vermeyiniz.

Hastaların çoğu, bu önlemlerle yaklaşık yarım saat içerisinde kendisine gelir. Belirtiler düzelmezse veya ilerlerse, hastayı mutlaka en yakın sağlık kuruluşuna götürünüz.


Sıcak Çarpması

Aşırı sıcağa maruz kalmanın, en az görülen ve en dramatik sonucudur. Aşırı ısı, vücudun ısıdan korunma mekanizmalarını bozmuştur. Sıcak çarpmalarında vücut ısısı 40 santigrad derecenin üzerine çıkar, metabolizma durur ve hızlı doku zararı gelişir. Sıklıkla aşırı sıcak dalgaları sırasında, iyi havalanamayan ve nemli binalarda yaşayan yaşlı hastalarda, yoğun fiziksel aktivite sırasında görülür. Ayrıca sıcak yaz gününde, arabada kilitli olarak bırakılan çocuklarda da sıcak çarpması görülür. Son örnek ülkemiz insanını yakından ilgilendiriyor. Sıcak çarpması olan kişilerde terleme mekanizmaları bozulduğu için terleme olmaz ve cilt kurudur. Tedavi edilmemiş sıcak bitkinliği sıcak çarpmasına ilerlemişse aksine cilt nemlidir. Sıcak çarpmalarında hastanın bilinci giderek kapanır, nabız sayısı ve dolgunluğu azalır. Tedavi edilmezse daima ölümle sonuçlanır.

Sıcak çarpması belirtileri olan hasta için neler yapmalısınız?
1.
Hastayı hızlıca sıcak ortamdan uzaklaştırınız, giysilerini çıkartınız ve üzerine ıslak havlular koyunuz.
2. Kliması maksimum serinliğe ayarlanmış bir ambulans veya araçla, hastayı en kısa sürede hastaneye götürünüz. Hastanın durumu hakkında hastaneye mutlaka önceden bilgi veriniz! Çünkü bu hastalar için acil serviste buzlu su banyosu hazırlanması gerekir.

Çok Önemli Uyarılar!
1.
Güneşin yakıcı etkilerinin yoğun olduğu 11-16 saatleri arasında, uzun süre korunmasız olarak güneş altında kalmayınız ve sıcak ortamlarda egzersizden kaçınınız.
2. Değerli varlıklarınız olan çocuk ve bebeklerinizi araçlarınızda bırakıp kısa süreli de olsa bir yere gitmeyiniz.
3. Çocuğunuz okuldan eve servis aracıyla geliyorsa, servis şoförünü ortalama varış süresini aştığında hemen arayıp, çocuğunuz hakkında bilgi alınız. Görevlerinin bilincinde olan, güvenilir servis firmalarırıı tercih ediniz.



lionhead 22 Temmuz 2006 22:53

SOLUNUM SİSTEMİ İLE İLGİLİ İLK YARDIM
Dakikada ortalama 12 – 16 kez soluk alınır.
BOĞULMA:Normal solunum ile hava akciğer keseciklerinden kana geçmekte ve kandaki CO2 akciğer keseciklerine geçmektedir. Çeşitli nedenler ile bu işlemler yapılmazsa kandaki CO2 yükselir. Buna boğulma denir.
Boğulmada görülen önemli belirtiler: Halsizlik, baş dönmesi, soluk almada zorluk. Hızlı nabızlıdır. Dudaklarda, tırnaklarda, deride morarma, göz bebeklerinde genişleme, boyun damarlarında şişme ve hafif şuur kaybı olur. İlerleyen dönemde deride, yanaklarda, tırnaklarda, burunda , kulaklarda, parmaklarda görülen morluk artar. Mavi grimsi bir renk alır. Solunum ya hiç yoktur yada zorlu ve kesik ke*****r. Nabız düzensizleşir ve hafifler. Tam şuur kaybı olur. Kalp durması ve ölüm meydana gelir.
BOĞULMANIN GENEL NEDENLERİ

1 ) Solunum yolu tıkanıklıkları: Solunum yolu çeşitli nedenlerle tıkanabilir.
  • Anatomik nedenler: Dilin arkaya gitmesi, başın öne doğru bükülmesi
  • Mekanik nedenler : Yabancı cisimler, ağızda biriken kan, takma diş.
  • Çeşitli hastalıklar: Solunum yollarının yaralanması, ses tellerinin şişmesi
2 ) Solunumu (deprese ) yavaşlaması veya durması:
  • Santral sinir sistemine etki eden durumlar: Çeşitli zehirli gazlar, böcek ilaçları, kafa yaralanmaları
  • Solunum sistemi ile ilgili durumlar: Suda boğulma, iple boğulma, solunum yollarına çeşitli maddelerin (sıvı, yemek vs.) kaçması
3 ) Kan ve dolaşım sistemi ile ilgili durumlar
Zehirlenmesi ( eksoz gazı gibi ),elektrik çarpmaları, derin şok durumu, ağır kanamalar, siyanür zehirlenmesi vb. bulunmaktadır.
4 ) Akciğer ve göğüs duvarı ile ilgili durumlar
Yaralanmalar sonucu akciğer ve akciğer zarı arasında hava girer. Akciğer büzülür. Solunum zorluğu olur. Şiddetli ezilmeler vb. durumlarda asfikseye yol açar.
BOĞULMADA ANA İLKYARDIM KURALLARI
1- Boğulmaya yol açan neden ortadan kaldırılır.
2- Boyun arkaya doğru bükün. Çene açılır, dil öne doğru çekilir.
3-Ağızdan ağıza yapay solunum yapılır. Bu sırada göğüs öne doğru yükselip yükselmediği kontrol edilir.En önemli ilkyardımdır. İlk üç dakikada yapılmalıdır. Daha uzun süre beyin O2’liğe dayanmaz. Şuursuz kalan kişinin dili arkaya doğru kayarak solunum yolunu tıkar. Başıda öne doğru düşer. Solunum yolunu bükerek ve daraltarak havanın geçmesi önlenmiş olur. (Şekil 80)





SOLUNUMUN KONTROLÜ
1- Solunum sesini dinleyin.
2- Ağız- buruna ayna, gözlük camı tutarak soluk verme ile camın buğulandığını görürsünüz.
3-Göğüs kafesinin öne doğru yükselip yükselmediğini kontrol edin.
4-Elinizin sırtını ağız – buruna doğru tutarak soluk verişini hissediniz
5-Elinizi göğüs kafesinin üzerine koyarak 1 dakika süre ile göğüs kafesinin öne doğru hareket edip etmediğini saptayınız.
AĞIZDAN AĞIZA YAPAY SOLUNUMA NE ZAMAN BAŞLANMALIDIR ?
Yeterli solunum, basit önlemler ile ( solunum yolunun açılması ve açık tutulması ) sağlanamıyorsa solunuma yardım edilmelidir.
Hasta – yaralının solunumu durmadan gerekebilir. Solunum yardımı yardımcı gerek olmaksızın yada yardımcı gereçle yapılabilir.
Ağızdan - ağıza
Ağızdan - buruna

Ağızdan yardımcı gereçle
  • Solunum hızı ve soluk hacmi:Yaşa ve vücut ölçülerine bağlıdır.
  • Aşırı yüksek soluk hacmi: Hastanın göğüs bölgesinde yüksek basınç oluşturur. Verilen hava ile hastanın midesi de şişer. Buda akciğerlerin genişlemesini engeller.
  • Çok az soluk hacmi: Hastaya gerekli O2 ve CO2 değişimi sağlayamaz
  • Çok yüksek sayıda: İlkyardımı yapan kişinin çabuk yorulmasına veya yaralının kasılmasına sebep olur.
YAPAY SOLUNUM ÇEŞİTLERİ

AĞIZDAN – BURNA SOLUNUM:
  • Hastanın hava yolları, ağız kapalı iken ve alt çene yukarı kaldırılmışken daha kesin olarak açık tutulabilir.
  • Hastanın burnuna ilkyardımı yapan kişi ağızını daha rahat yerleştirebilir.
  • Üfleme basıncı burun boşluklarından azalır. Böylece midenin şişmesi önlenir.
Teknik:Hastayı düz bir zemine yatırın. Kemer ve kravatı çözün. Hastanın başına diz çökün. Bir elinizle hastanın alın saç çizgisinden, diğer elinizle çene altından kavrayın. Hastanın başını arkaya – geriye doğru çekin, çeneyi öne çekin. Ağız alt dudak ve çene ucu arasına uygulanan basınç ile kapatılır.
Derin bir nefes alarak ağzını hastanın burnuna sıkıca kapatın. Nefesinizi üfleyin. Başarılı olup olmadığınızı anlamak için göğüsün yükselip yükselmediğini kontrol edin.Şekil.81





AĞIZDAN – AĞIZA SOLUNUM
Burun yaralanmaları veya burun tıkalı olduğu zamanlarda uygulanır.
Teknik:Hastayı düz bir zemine yatırın. Kemer, kravatı çözün. Göğüs kısmından harekatı görebilecek şekilde göğüs kısmını açın. Hastanın yanına diz çökün. Bir elinizle alın saç çizgisinden diğeriyle çene altından kavrayın. Başını arkaya, çeneyi öne doğru çekin, hastanın ağzı parmak genişliğinde açın. Alına yerleştirdiğiniz elinizle burun deliklerini kapatın. Derin bir nefes alıp hastanın ağzına üfleyin. Kontrol için göğüsün hareketine bakın. (Şekil 82-83-84-85-86)



DİKKAT EDİLECEK NOKTALAR
  • Hastayı düz bir zemin üzerine sırtüstü yatırın.
  • Yakasını, kemerini, kravatını, elbisesinin önünü açın.
  • Boyun kırığından şüpheleniyorsanız baş ve boyunu bükmeyin. Yalnızca alt çeneyi öne doğru çekin. (Şekil 87)
  • Takma diş, ağız boşluğunda bulunan kan, kusmuk gibi yabancı cisimleri parmağınıza doladığınız bir mendil ile temizleyin. Bunu yaparken daha derine, soluk borusuna kaçmamasına dikkat edin.( Şekil 88 )
  • Büyükler için 1 dakikada 12 kez düzenli ve kuvvetli olarak üfleyin.
  • Başkası tarafından doktora telefon ettiriniz.
  • İlkyardıma hiç ara vermeden tıbbi yardım gelene kadar, yada hastaneye gidene kadar devam edin.
Bir bez yada mendili hastanın ağız – burnuna koyarak ilkyardımı yapabilirsiniz. Solunuma engel teşkil etmez.

SUDA BOĞULMADA İLK YARDIM
Suda boğulma yada solunum yollarına bir sıvının kaçması sonucu akciğerler sıvı ile dolar. Gırtlak kaslarında kasılma olur. Kalp düzensizleşir. Kana geçen su ile kırmızı kan hücreleri parçalanır ve ölüm meydana gelir.

Kişi soluk, soğuk, gevşek ve morumsu renktedir. Nabız zayıflamıştır, yada kaybolmuştur. Şuur değişik derecede azalmış olur.
  • Tatlı suda boğulmada kana geçen su kan hücrelerin parçalanmasına yol açar.
  • Tuzlu suda boğulmada kandan su akciğerlere geçer ve kanın akıcılığı azdır.
1-Boğulma tehlikesi geçiren kişiyi karaya çıkarıp sırtüstü yere yatırın. Yakasını, kravatını, kemerini gevşetin. Ağız içindeki yabancı cisimleri temizleyin.
2-Ağızdan - ağıza yapay solunum yapınız.
3-Verdiğiniz hava solunum yollarındaki hava ile karışır. Solunum yolundaki su köpürerek dışarı çıkar. Soluk verdiği zaman kişinin başını çabucak yana çevirin. Her seferinde daha fazla su köpürerek dışarı çıkar ve yaralıya yeterince solunum yaptırmış olursunuz. Mide üzerine bastırarak midedeki suyunda dışarı çıkmasını sağlayın.( Şekil.89)

4-Islak elbiselerini çıkartır. Battaniyeye sarıp ısınmasına yardımcı olun. Şuuru düzelince sıcak içecekler verin
5-Kendi solunumuna başlayana kalp normal çalışana kadar ilkyardıma gerekirse kalp mesajına (kompresyonuna)devam edin.
6-Şuuru yerine gelirken amonyak, kolanya koklatın. Derin soluk almasını sağlayın.
7-Kesinlikle hastaneye gönderin.
ELEKTRİK ÇARPMASINDA İLK YARDIM
Yüksek voltajlı elektrik akımının yerle temas eden vücuttan geçmesi sonucu olur.
Yaralı yüksek bir yerde, direkte bulunuyorsa itfaiyenin yardımı ile kurtarılıp yere indirilmelidir
Unutulmamalıdır ki elektrik yanıkları görüldüğünden daha derindir. Kas krampları ile kırıklar sinir felci solunum merkezinin felci solunumun ve kalbin durması.
1-Kesinlikle kendinizi tehlikeye sokmayın
2-Elektrik devresinin kapatılması ve başka uzman kişiler tarafından yeniden açılmamasına yönelik önlem alınması ( İtfaiye, elektrik idaresi)
3-Hasta bazen akım kaynağına yapışabilir. Kuru tahta, sopa vb. aletler ile hastanın elektrik teli olan ilişkisi kesilmelidir. Elbisesi yanıyorsa söndürün. Hemen başka yere taşımak için zaman kaybetmeyiniz.
Yaralı şuursuzsa(-) ve soluk almıyorsa(-)
Elbiselerini gevşetin, kemerini çözün, yakasını açın. Yapay solunum yapın. Gerekiyorsa kalp masajı yapın. Şok durumunu önleyici tedbir alın. Ayaklarını yukarı kaldırın.
Yaralı şuursuzsa(-) ve soluk alıyorsa(+) (Şk.90)
Elbiselerini gevşetin, kemerini çözün, yakasını açın. Şok durumunu önleyici tedbir alın. Ayaklarını yukarı kaldırın. Gerekiyorsa kalp masajı yapın. NATO pozisyonunda yatırın.



Yaralı şuurlu (+) ve soluk alıyorsa(+) (Şk.91)
En yakın hastaneye taşıyın. Sakinleştirin. Sodalı su, çay gibi içecekler alabilir. Bir çay kaşığı yemek sodası ve bir çay kaşığı tuzu 1/3 litre suda eritip kazadan sonra ilk saatlerde her saat içirin. Ambulansla hastaneye gönderin. Kesinlikle yürütmeyin.


Hafif ve kısa süren elektrik çarpması ile kas kasılmaları, uyuşukluk, karıncalanma duygusu olabilir.Uzun süren ve kuvvetli çarpmalarda şiddetli kas kasılmaları, şuur kaybı, solunum ve kalp durması olabilir

GÖGÜS YARALANMALARINDA İLK YARDIM
Göğüse etki eden darbe sonucu, göğüs veya göğüs organlarının yaralanması yaşamı tehdit edebilecek düzeyde olabilir. Soluk alma ile göğüs kafesi genişler. Soluk verme ile göğüs kafesi daralır.
Kaburga kırıklarında ilkyardım:
Yaralıyı yere oturur durumda dinlendirin. Ağrı olmaması için derin soluk almamasını söyleyin. Kırık bölgesi üzerine kalın bir bez parçası koyup sarın. Kırık bölgesi üzerine yaralıyı yatırın. Hemen hastaneye gönderin.
Göğüs duvarını geçip akciğere kadar giden yara:Bıçak, ateşli silah yaralanmaları ile dışarıdaki hava göğüs civarındaki delikten göğüs boşluğuna girer. Akciğer büzülür. Şiddetli solunum zorluğu olur.
Hemen göğüs duvarındaki deliği kapatmak gerekir.Bunun için deliğin üzerine ıslak mendil veya bir bez parçası ile örtülür. Üzerine su geçirmeyen bir cisim örneğin naylon torba vb. koyup etrafı bantlanır. Üzerinden elastik bir sargı ile sarılır.
Yaralı şuuru yok ise yaralı taraf yere gelecek şekilde yatırılır.
Yaralının şuuru var ise baş ve göğüs arkaya yastık koyup 45 dereceyükseltilerek yaralıyı yan oturur durumda hastaneye taşıyınız. (Şekil 92)


YUTULMUŞ YABANCI CİSİMLERDE YAPILACAK İLK YARDIM
Sert, büyük, sivri gıdaların yanı sıra bazı yabancı cisimler (Örneğin ısırılmış bir elma parçası) yutulduğunda yemek borusunu tıkayabilir.
1-Önce yutulmuş olan yabancı cisimin ne olduğunu öğreniniz.
2-Öksürmek yada kusmaya çalışmak, yemek borusuna takılan yabancı cismin yerinde dışarı çıkmasına yardımcı olabilir.
3-Ağıza parmak sokarak yabancı cismi dışarı çıkartmaya çalışın. Ancak daha derine kaçmamasına dikkat edin.
4-Batıcı yada yakıcı bir cisim değilse, küçükse kendiliğinden dışarı atılma şansı çok fazladır.
5-Kesinlikle hastaneye gidin.

SOLUNUM YOLUNA YABANCI CİSİM KAÇMASINDA İLK YARDIM
Solunum yoluna yabancı cisim kaçması ile üst hava yolu tamamen tıkana bilir. Akciğerde hasara yol açar. Yabancı cisim oyuncak parçası, kuruyemiş parçası yada kan, kusmuk olabilir. En sık Süt Çocuklarında, çok yaşlılarda, beyin kanaması sonucu yutma güçlüğü olan hastalarda görülür. Solunum sıkıntılıdır. Bazen öksürük, hırıltılı ve sesli solunum olabileceği gibi sessizde olabilir. Dudaklar morarır, solunum durmuş olabilir. Yabancı cismin çıkartılıp ağızdan – ağıza yapay solunum yapılması gerekmektedir. (Şekil 93)


ERİŞKİNLERDE YABANCI CİSMİ SOLUK YOLUNDAN ÇIKARMAK İÇİN
1.Sırta vurma yöntemi (şekil 94) iki kürek kemiğinin ortasına vurulur.
2.Karına bastırma yöntemi (şekil 95) göbekle iman tahtasının alt ucu arasında karın üzerine kuvvetlice arkaya ve yukarıya doğru bastırın.
3.Göğüse bastırma yöntemi (şekil 96) Çocuklarda uygulanmaz. Hamile , karın kısmı geniş ve şişmanlarda uygulanır.
Ayakta dururken karına bastırma yöntemi (şekil 97)


Heimlich Manevrası :
Yabancı cisim kuvvetli öksürme ile çıkartılamıyorsa avuç içi ile hastanın sırtına kuvvetlice vurulur. Ayakta veya oturan hastanın arkasına geçin. Ellerinizi göbeğin üstüne iman tahtasının altına birleştirerek birden fazla sayıda kuvvetli bası uygulanır.
Yatan hastada kurtarıcı hastanın üzerine diz çöker. Ellerini göbek üstüne iman tahtasının altına koyar ve dik olarak bir veya birden fazla bası uygulanır Şk.98

Unutulmamalıdır kisolunum yolunun tam tıkalı olmasında ilk yardım en fazla 3-5 dk. bir zaman içinde yapılmalıdır. Beyin daha uzun bir süre O2 dayanamaz. Beyin hücrelerinde ölüm meydana gelir.
Bebek ve Çocuklarda sırta vurma yöntemi (şekil 99-100-101)
Ayaklarından basacağı tutma, sırta vurma yöntemi (şekil 102-103) hemen hastaneye gönderilmelidir.


GusinapsE 24 Temmuz 2006 03:20

Şofben Kazaları
 

Şofben Kazalarını Tanımak İçin Temel Bilgiler
-
Şofben sistemleri sıcak su temini amacıyla yaygın olarak kullanılır.
- Elektrikle çalışanlar daha çok termostat arızası nedeniyle kazan patlamalarına sebep olmakta, hastalar sıcak su yanıkları ile karşılaşır.
- LPG ile çalışan şofbenler de bazen kazalara sebep olur. Ancak bu kazalar, ortamdaki oksijenin yanma sırasında tüketilmesine bağlıdır.
- LPG zehirli değildir ancak 6 m3’den küçük, iyi havalandırılmamış mekanlarda şofben kullanıldığında, ortamdaki oksijen süratle tükenmekte, kazazedeler bu yüzden kaybedilir.


Şofben kazalarında alınması gereken önlemler nelerdir?
-
Şofbeni mutlaka iyi çeken bir bacaya bağlayın.
- Şofbeni havalandırmasız, kapalı ve 6 m3’den küçük hacimli mekanlarda kullanmayın.
- Şofben ile tüp arasındaki LPG hortumunu 125 cm’den uzun tutmayın.
- Banyoya bolca hava girişi sağlayın.
- Banyoyu içerden kilitlemeyin.
- Koku hissettiğinizde şofbeni kullanmayın.
- Banyodan uzun süre çıkmayan kişiyi kontrol edin.
- Korsan tüp kullanmayın, tüpünüzü her zaman abonesi olduğunuz bayiden alın.
- Gaz kaçağını kibrit ve çakmakla kontrol etmeyin.


Şofben kazalarında yapılması gerekenler nelerdir?
-
Yardım isteyin.
- Hastayı bulunduğu yerden çıkarın.
- Zehirlenen kişiyi sırtüstü yatırın, soluk alıp almadığını kontrol edin.
- Nabız atışlarını araştırın.
- Nabız ve solunum yoksa suni solunum ve kalp masajına hazırlanın.
- Gaz kaçağında evi hemen havalandırın.
- Çukur ve kuytu yerleri süpürerek LPG’yi havalandırın.
- Suni solunum ve kalp masajı uygulayın.
- Acil tıbbi yardım çağrısını tekrarlayın.


Şofben kazalarında yapılmaması gerekenler nelerdir?
-
Paniğe kapılmayın.
- Sorunu tek başına çözmeye kalkışmayın.
- Hastayı düştüğü yerde tedavi etmeyin.
- Gaz kaçağı olan mekanlarda 1 dakikadan uzun süre bulunmayın.
- Pencereleri ve kapıları kapalı tutmayın.
- Elektrik düğmesine dokunmayın.
- Ateş yakmayın.



GusinapsE 26 Temmuz 2006 03:51

Yanmalar ve Haşlanmalar
 

Yanmalar ve haşlanmaları tanımak için temel bilgiler:

Yanık kendisini meydana getiren fiziksel etkenin adıyla anılır. Yanıkları, sıcak su yanıkları, sıcak buhar yanıkları, sıcak yüzey yanıkları (soba, ütü, ısıtma paneli), alev yanıkları (ocak, soba, mangal), elektrik yanıkları ve kimyasal maddelerin meydana getirdiği yanıklar şeklinde ayırabiliriz.

Yanığı oluşturan fiziksel etkenin vücutta meydana getirdiği tahribat, deri, deri altı ve daha derindeki kas ve kemiklerin olaydan zarar görmesiyle sonuçlanır. Bu harabiyetin oluş şiddeti, etkenin enerji olarak yoğun oluşuna ve etkenin vücuda temas süresine bağlı olarak değişir.

Bu bakımdan yanıklar üç gruba ayrılmıştır:

1. Derecedeki yanıklarda deri yüzeysel olarak etkilenir. Tüm deri katları olaydan zarar görmez. Gözle bakıldığında derinin kızardığı görülebilir. Uzun süre güneşte yatan bir insanın
derisinin kızarması, birinci derece yanığa örnektir.

2. Derecedeki yanıklar derinin en üst tabakası olan ve ortalama 1,5 mm. kalınlığındaki epidemis tabakasının tamamen harap olması anlamına gelir. Bu tür yanıklarda, deri yüzeyinin hemen altına toplanan serum sızıntısı içi sıvı dolu kabarcıklar oluşturur. Bu sıvı tabakasının üstünü örten zar, tamamen ölmüş deri tabakasından oluşur.

3. Derecedeki yanıklar derinin tüm katlarını ısıl etken nedeniyle tamamen tahrip olması demektir. Yanığı doğuran etkenin deriye temas süresinin uzun olduğu anlaşılır. Bölge bu nedenle tamamen kömürleşir. Yara içine bakıldığında kasların ortay çıktığı, bazen kemiklerin bile kömürleştiği görülebilir.

Yanığın derinliği yanında yanık yüzeyin genişliği de çok önemlidir. Gerek birinci, gerekse ikinci ve üçüncü derece yanıklarda yanık yüzeyinin genişliği kazazedenin hayatta kalma şansıyla doğrudan bağlantılıdır.
Bebeklerde yüzde 10, erişkinlerde yüzde 20’den geniş yanıklar muhakkak yataklı kurumlarda tedavi edilmelidir.

Yanık, insanı dış etkenlerden ve bakterilerden koruyan bir organ olan deriyi devre dışı bıraktığı için hastalar kolayca enfeksiyon tehlikesiyle karşı karşıya kalırlar. Yanık olan yüzey bakteriler tarafından kısa süre içinde işgal edilerek bölge iltihaplanır. Bu bölgede mikroplardan açığa çıkan zehirli maddeler (toksinler) tüm vücuda yayılarak hastaların vücut direncinin kırılmasına ve ağır bir sistemik iltihap tablosunun ortay çıkmasına sebep olur. Diğer taraftan bu açık yüzeyden dışarı sızan serum, vücut sıvılarının süratle azalmasına yol açar.
Vücutta kaybolan gündelik sıvı miktarı yanık yüzeyinin genişliğine bağlıdır ve 1 - 9 litre arasında değişir. Bu açığın kapatılmaması dolaşımın zayıflamasına ve böbreklerin iflasına giderek ölüme sebep olur.

Güneş Yanıkları

Güneş yanıkları yalnız ışınları nedeniyle değil bazı güzellik salonlarında cildi esmerleştirmek için yapılan UV radyasyonlarıyla (solaryum) da oluşturulabilir. Bu konuda bilinmesi gereken bazı olgular vardır:
- Derinin kısa süreli olarak güneş ışınlarına maruz kalması bazı vitaminlerin oluşmasına ve kemiklerin sağlıklı büyümesine yarar.
- Ancak uzun süreli güneş ışınına maruz kalmak deri kanserine, derinin erken yaşlanmasına neden olur.
- Güneş ışınlarına ultraviyole ışınları denir.


İki Tür UV Işını Vardır.

- UVA denen ışın, güzellik salonlarında esmerleştirme için kullanılır. Ancak bu ışınlar diğerlerinden daha derin katlara nüfuz eden deri kanserine, deri yaşlanmasına gözlerin zedelenmesine ve derinin bağışıklık direncinin azalmasına sebep olur.
- UBV denen ışın deri kanseri yapan ve deriyi yakın ışın türüdür.

Yanmalar ve haşlanmalarda alınması gereken önlemler nelerdir?

- Kibrit, çakmak ve ateş yakma gereçlerini ortalıkta bırakmayın.
- Devamlı sıcak suyunuz varsa derecesini 50 dereceden yukarıya ayarlamayın.
- ısıtıcıların etrafına direkt teması engelleyen barikatlar koyun.
- Sıcak sıvıları çocuklardan uzak tutun.
- Bebeğe mama verirken yemeğin, yıkarken de suyun ısısını bilen.
- Ocak üstündeki tava saplarını, çocukların erişemeyeceği şekilde yerleştirin.
- Yatakta sigara içmeyin.
- Sıcak tencere ve su kaplarını tezgahların kenarına yakın koymayın.
- Kullandığınız güneş yağının UVA ve UVB ışınlarını tamamen engellediğinden emin olur.
- Satın aldığınız güneş gözlüğünün UV ışınlarını engellediğine emin olun.
- Evde daima dolu bir yangın söndürücü bulundurun.

Yanmalar ve haşlanmalarda yapılması gerekenler nelerdir?
- Yanığa elle dokunmamaya çalışın.
- Yanığın derecesini saptayın.
- Yanık bölgesini derhal musluk suyuyla soğutun.
- Yanık bölgesini steril olduğunu bildiğiniz pansuman malzemesiyle örtün.
- Sadece kızarıklık varsa yanığı bol su ve sabunla yıkayın.
- Evde tedavi etmekten kaçının.
- Tam teşekküllü bir hastanenin acil merkezlerine başvurun.
- Şehir dışı yörelerde sağlık ocaklarına başvurun.
- Acil ambulans isteyin.
- Kazaya uğrayan kişiyi aşırı sıcak ve aşırı soğuk ortamda tutmayın.
- Tetanoz aşısı olmayı / yaptırmayı unutmayın.

Yanmalar ve haşlanmalarda yapılmaması gerekenler nelerdir?
- Yanık yüzeyini direkt buzla temas ettirerek soğutmaya kalkışmayan.
- 2. derece yanığı dezenfektanla temizlemeye çalışmayın (alkol, tentürdiyot, savlon).
- Yoğurt, yağ, sabun, diş macunu, yağlı kremler vb. yabancı maddeler sürmeyin.
- İçi sıvı dolu su kabarcıklarını patlatmayın.
- Eczane veya pansumancıya gitmeyin, doktora gidin.
- Yanık yüzeyine hava üflemeyin.
- Yanık yüzeyine çıplak el, parmak gibi mikropsuz olduğundan emin olmadığınız şeyleri temas ettirmeyin.
- Yanık yüzeyine yapışan kumaş vb. şeyleri kazıyıp kaldırmaya çalışmayın.
- Evde tedavi yapmaya kalkışmayın.


GusinapsE 27 Temmuz 2006 23:28

Zehirlenmeler
 

Zehirlenmeleri Tanımak İçin Temel Bilgiler
Zehir, vücuda belirli bir miktarda alınınca, sürekli veya geçici tehlike yaratan zararlı maddedir.
- Zehirlenmelerin yüzde 90’ı evlerde olur.
- Zehirlenenlerin yüzde 60’ı 5 yaş altındaki çocuklardır.
- Bu çocukların yüzde 5’i kaybedilir.
- 18 yaş üstündekilerde ölüm oranı daha yüksektir.

Sindirim Yoluyla
Ağızdan alınan zehirli maddelerin oluşturduğu zehirlenmelerdir.
- Yabani manatr, alkol, aspirin, temizlik ürünleri, böcek ilaçları, DDT, uyku hapı, çamaşır suyu, kezzap, cıva, kurşun, arsenik, siyanür, fosfor, fare zehiri, kalp ilaçları, mavi ispirtor, benzin, gazyağı, tiner, yağlı boya, boya çözücüler, aseton.
- Normalde kullanılan ilaçların aşırı dozda alınması (aspirin, uyku hapı vb.)
- Son kullanma tarihi geçmiş ilaçlar ve gıda maddeleri.

Solunum Yoluyla
- Karbonmonoksit (soba, mangal, oto egzost gazları, kuyu ve derin çukurlarda biriken gazlar.)
- Sentetik boya ve yapıştırıcılardan buharlaşan gazlar.
- Petrol ürünlerinin buharları (tiner, benzin vb.)
- Kimyasal buharlar (tuz ruhu, çamaşır suyu vb.)
- Yanık plastik maddelerden çıkan dumanlar (siyanür).
- Harp gazları.

Deriden Emilim yoluyla
Geniş deri yüzeylerine zehirli madde sıvaşmasıyla oluşur.
- Bazı zehirli bitkiler (zehirli ısırganlar)
- Çim ve çiçekler için kullanılan gübre ve böcek ilaçları

Enjeksiyon yoluyla
Bir iğneyle deri altına girilerek oluşur.
Böcek sokmaları ve ısırılmayla

Zehirlenmelerde alınması gereken önlemler nelerdir?
- Çocukları yalnız bırakmayın.
- Tüm ilaçları kolay erişilmeyecek bir dolaba koyun ve kilitleyin.
- Tüm temizleyiciler zehirlidir, ortalıkta tutmayın.
- İlaç ve kimyasal maddelerin kapaklarını sıkı kapatın.
- Çocuklara vereceğiniz ilaçları şeker olarak tanıtmayın.
- İlaçların kullanım talimatlarını okuyun.
- Boya, kimyasal maddeler, solventer ve otonuzla açık havada uğraşın.
- Evde zehirli bitki bulundurmayın.
- Kullanılmış sağlık malzemelerini ve tarihi geçmiş ilaçları, içine plastik torba atılmış çöp kutusuna atın ve çöp kutusunun kapağını sıkıca kapatın.
- Aerosolleri (böcek / bitki ilacı, deodorontlar, kimyasal çözeltiler, deterjan / kozmetik ürünleri) ortalıkta bırakmayın.

Zehirlenmelerde yapılması gerekenler nelerdir?
- Önce zehirlenmenin neden kaynaklandığını anlayın.
- Kendinizi emniyete alın, gerekiyorsa uzaklaşın.
- Hastayı tehlikeli alandan uzaklaştırın.
- Acil tıbbi yardım isteyin.
- Zehirlenmenin şiddetini anlamaya çalışın (bilinç düzeyi önemli bir ipucudur.)




http://212.175.80.208/images2/CONTENT/Library/8.jpg - Hastanın solunum ve nabzını kontrol edin.

- Hayatı tehdit eden bir durum varsa suni solunum ve kalp masajı için hazırlanın.
- Zehirlenmenin ne kadar süre önce oluştuğunu saptayın.
- Zehirlenen şahsın etrafında olaya neden olması mümkün olan ilaç, kimyasal madde şişelerini vb. hastaneye giderken yanınızda götürün.


TheGrudge 28 Temmuz 2006 04:35

HAYVANLARIN SOKMA VE ISIRMALARINA İLK YARDIM

KÖPEK ISIRMASINDA : Isırılan yeri sabun ve su ile yıkayın. Köpeği tespit edip karantina altına alınmalıdır.
Hastaneye gidin. Kuduz ihtimaline karşı aşı olun.
Kuduz:Yarasa ısırmasından, yalamasından ya da yarasaların dolaştığı mağaranın havasının solunmasından bulaştığı bildirilmiştir.
AKREP SOKMASINDA : Kişiyi yürütmeyin. Isırılan yerin yukarısına eşarp yada mendil bağlayın. Sokulan yere amonyak sürün. Gerekli ise yapay solunum yapın. Hastaneye gidin.
ARI SOKMASINDA : Çok duyarlı kişilerde ölüm görülebilir.
Sokulan bölgeyi hareket ettirmeyin. Üzerine buz koyun. Amonyak sürün. Daha sonra yemek sodası eritilmiş su ile pansuman. Gerekli ise yapay solunum yapın. Ağız, boğaz sokulmuşsa, astımınız varsa, birden fazla arı tarafından sokulmuş iseniz hemen hastaneye gidin.
KEDİ ISIRMASI :Musluk suyu ile bolca yıkayın. Temiz pansuman koyun. Isırılan yeri kalp seviyesinden yüksekte tutun. Buz koyun. Hastaneye gidin.
FARE ISIRMASI:Musluk suyu ile yıkayın. Temiz pansuman koyun. Isırılan yeri kalp seviyesinden yüksekte tutun. Hastaneye gidin.
ÖRÜMCEK ISIRMASINDA:Dişi siyah örümcek zehirlidir. Zehri sinir sistemine etki eder. Sokulan yeri oynatmayın. Üzerinden eşarp, kravat ile bağlayın. Buz koyun. Yemek sodası eritilmiş su ile bir bez konursa ağrı azaltılabilir. Gerekli ise yapay solunum ve kalp masajı yapılmalıdır. Hastaneye gönderin.
YILAN ISIRMASI:En tehlikeli olanı engerek yılanının sokmasıdır. Geceleri avlanmaya çıkar. Başı üçgen şeklinde olup üst dudağında uçta ve yukarı kalkık pullu yumuşak bir boynuzu vardır. Esas rengi boz olup sırtında uç ucuna dizili ve baklava şeklinde siyah bir şeridi vardır. Çok zehirlidir.
Isırılan yerde ağrı, yanma duygusu, şişlik, morluk olur. Diş izleri görülür. Yılan zehrinde etki yapan toksinler
1-Sinir sistemine etki yapan toksin(nörotoksin):Solunum merkezini felç eder. Kan dolaşımını etkiler. Bazı sinir hücrelerinin ölümüne yol açar.
2-Dolaşım sistemine etki yapan toksin(hemorojik):Kanın kıl kökü damlarlarından dışarı çıkmasına ısırılan yerin mor görünmesine neden olur.
3-Kanın pıhtılaşmasına etki eden toksin(koçgulin):Kanın damar içinde pıhtılaşmasına yol açar.(entikoagulin) kanın pıhtılaşmasını önler.
4-Kan hücresine etki eden toksin(hmolisi):Kanın kırmızı hücrelerinin parçalar.
· Hücre zehri olan toksin kangrene yol açar.
En çok sinir sistemine ve kan sistemine etki yapar. İnsanda uyuklama, mide bulantısı, kusma ve solunum kaslarında felç, solunum durması ve ölüm olabilir.
İlk yardım: Sırt üstü yatırın. Oynatmayın. Tespit edin. Isırılan yeri kalp seviyesinden yüksekte tutun. Isırılan yukarısına eşarp, kravat ile sıkın. Yılan zehri lenf damarlarıyla yayılır. 1,5 saatten fazla sıkmayın.,her yarım saatte bir 5-10 dakika gevşeterek zehrin yavaş yavaş vücuda yayılmasının sağlayın. Yılan serumu uygulandıktan sonra turnike uygulamayın. El ve ayak parmaklarına turnike uygulamayın.
Isırılan yeri kaynatılmış soğutulmuş su ile bolca yıkayın. Buz uygulayın. Isırılan kişiyi kesinlikle sarsmadan, ısırılan yeri oynatmadan hastaneye kaldırın. Masaj yapmayın.
Isırılan yerin emilip-kesilmesi:Pek faydası yoktur. Yaranın iltihaplanması, damar, sinirlerde yaralanmaya yol açar. Yardımı yapan kişide zehirlenir. Yılan serumu ölüm oranını % 10 kadar düşürür. Gereksiz yere yaptırılmamalıdır. İlerde tekrar yılan serumu yapılması gerektiğinde alerjik durumlar olur.
Isırılan yerdeki şişlik ve morluk yukarıya doğru ilerlemişse turnikeyi daha yukarı koyun. Alkollü içki vermeyin. Isırılan yeri ateşle dağlamayın. Mümkünse ısıran yılanı öldürün., kuyruğundan tutarak kaşıyın. Yılanın cinsinin tespiti hakkında bilgi verin.
Kişi en az 6-8 saat gözlem altında tutunuz. Zehrin etkisi geçtikten 2-3 gün sonra ısırılan yeri kalp seviyesinden yukarı kaldırın.


GozDemNur 28 Temmuz 2006 12:36

Güneş Çarpması ve Bayılmalarda İlkyardım
Su ve tuz kaybı nedeniyle halsizlik, baş dönmesi, görme bulanıklığı, nabız hızlanması, şuur kaybı, genel huzursuzluk görülür.
— Kişiyi serin bir yere taşıyınız.
— Elbiselerini çıkarınız.
— Bacaklarını yukarı kaldırarak yatırınız. Dinlendiriniz. Soğuk, ıslak havlu ile sarınız. Serin tutunuz. Ayakları ve elleri soğuk su bulunan kovalara sokunuz.
— Bacaklarını aşağı, yukarı hareket ettiriniz.
— Bacaklara ve gövdesine masaj yapınız.
— Bir litre su içine veya ayrana çeyrek çay kaşığı kadar tuz karıştırıp bunu her saat başı içiriniz.
— Ateşi çok yükselmişse soğuk su bulunan bir küvete sokarak ateşin 38°C dereceye kadar düşmesini sağlayınız.
— Alına, bütün vücuda soğuk su ile ıslatılmış çarşaf örtünüz.
— Gerekirse vantilatöre karşı tutunuz.
— Bu önlemlerden sonra hemen hastaneye götürünüz.


GozDemNur 28 Temmuz 2006 12:55

Diş Ağrısında İlkyardım

Diş ağrısı, çoğu kez diş çürüğünden dişin tutucu dokusundan veya diş kökünden gelişen apselerden ileri gelir.

— Dişimizin çürük kısmına girmiş yemek artıklarını fırçalayarak temizleyiniz.
— Eğer evinizde varsa karanfil yağına batırılmış ufak bir pamuk koyunuz.
— Eğer apse gelişmişse, ağrıyı dindirmek zordur. Diş doktoruna gidiniz.
— O bölge üzerine havluya sarılı buz torbası soğuk suda ıslatılmış, sıkılmış havlu koyunuz. Bu ağrıyı giderme ve iltihabı geriletmede faydalı olabilir.
— Ağrıyan dişinizin etrafına, çürük yerine aspirin ya da kolonya ile ıslatılmış pamuk koyunuz. Yara oluşabilir.
— Evinizde ağrı dindirici ilaç varsa alınız.
— Basit önlemlerle ağrınız geçse de diş doktoruna gidiniz. Dış kökünde apse olabildiği gibi diş çürüğü daha derinlere de inebilir.

Bel Ağrısında İlkyardım

Ağır yük kaldırma, çekme veya itme ile bele özellikle omurlar arasında bulunan disk denilen kıkırdaklara binen yük artar. Bel iskeleti, kasları ve bağları zorlanır, Belde ağrı olur. Bu ağrı bacaklara kadar yayılabilir, Uyuşukluk, karıncalanma hissi kuvvet azlığı olabilir.
— Sırt üstü yatınız. Yatağın altına geniş tahta koydurunuz.
— Dizlerinizi ve kalçalarınızı 90 derece bükünüz. Bacaklarınızın altına 2-3 yastık koyunuz. Bu şekilde dinlenme belinizin rahatlamasını sağlar.
— Bele sıcak uygulayabilirsiniz. Ağrı dindirici ve kasları gevşetici ilaç alabilirsiniz.
— Ikınmayınız. Ağır cisimleri çekmeyiniz. İtmeyiniz ya da kaldırmayınız. Belinize döndürücü hareket yaptırmayınız.
— Kabızsanız mülayim yapıcı (Laksatif) ilaç alınız. — Yataktan kalkarken yavaşça yanınıza döndükten sonra oturunuz.
— Eğer bir kapı kenarına veya o yükseklikteki bir demir boruya elbiselerinizle tutturup vücudunuzu aşağıya sarkıtırsanız çok rahatlayabilirsiniz.
— Bel ağrısının nedeninin saptanması için ortopedi ve travmatoloji veya fizik tedavi uzmanına muayene olunuz.



GusinapsE 28 Temmuz 2006 19:15

Zehirlenen Hastalara Nasıl Yaklaşmalı?
 
Zehirlenen Hastayı Nasıl Tanıyabiliriz?

Çocuklarda görülen zehirlenmelerde, çoğunlukla çok özel belirtiler görülmez. Çok açık bir nedene bağlanamayan ani şuur kayıplarında, ilaç zehirlenmelerinden mutlaka şüphelenilmelidir. Acilde çalışan hekimler de çocuk zehirlenmeleri konusunda uyanık olmak zorundalar. Alışılmadık klinik durumlarla karşılaştıklarında zehirlenmeleri ön planda düşünmeleri gerekir.
Şuuru açık yetişkin hastaların intihar amaçlı ilaç zehirlenmelerinde, hastayı yargılayıcı ve kırıcı biçimde davranmak, bilgi almayı güçleştireceğinden, doğru bir davranış olmayacaktır. Yaklaşımlar, bilgi alıcı ve sorunları çözmeye yönelik olmalıdır. Binlerce zehir içerisinden hastanın, hangisiyle zehirlendiğini ancak iyi bir iletişimle anlayabiliriz.

Bazı zehirlenmelerin kendine has özellikleri vardır. Tansiyon düşürücü ilaçlara bağlı zehirlenmelerde tansiyon düşüklüğü ve kalp atım sayısının azalması beklenen bulgular olmakla beraber, kalp ritm düzenleyicisi ilaçlara bağlı zehirlenmelerde ise kalp ritminde bozulma görülebilir. Bazı ilaçların yan etkilerinin bariz hale gelmesi zehirlenme bulgusu olabilir. Morfin, eroin ve dolantin gibi narkotik analjeziklere bağlı zehirlenmelerde tansiyon düşüklüğü, kalp atım sayısının azalması, vücut ısısının düşmesi ve solunumun yavaşlaması yan etki barizleşmesinin örneğidir. Kafein, kokain ve amfetamin gibi uyarıcı ilaçlara bağlı zehirlenmelerde tansiyon yükselmesi, kalp atım sayısının artması, terlemenin artması, göz bebeklerinin irileşmesi ve vücut ısısının artması beklenir. Antiallerjik ilaçlara bağlı zehirlenmelerde kalp hızının artması, vücut ısısının artması ve göz bebeklerinin irileşmesi beklenen bulgulardır. Organofosfat kökenli tarım ilaçlarına bağlı zehirlenmelerde hastalarda epilepsi, salya artışı ve sarmısak kokusu beklenir. Karbonmonoksit gazının solunmasıyla gelişen zehirlenmelerde derinin pembemsi kırmızı renkte olması, bazen deride sulu lezyonların görülmesi ve vücut ısısının düşmesi tipik özelliklerdir. Gıda zehirlemelerinde karın ağrısı, bulantı, kusma, ishal, ateş ve tansiyon düşüklüğü olması beklenir. Zehirli mantarların içerdiği toksinlere bağlı olarak göz bebeklerinde küçülme, kalp hızının azalması, göz yaşı ve salya artışı görülür.




Zehirlenen Hastalara Nasıl Yaklaşmalı?
Zehir veya toksin, en kısa şekliyle 16. yüzyılda yaşayan Paracelsus’un ‘Her madde zehirdir. Zehir olmayan madde yoktur; zehirle ilacı ayıran dozdur’ ifadesiyle tanımlanabilir. Bu bağlamda kullandığımız ilaçlar da dahil olmak üzere, yaşadığımız ortamda bulunan bütün kimyasal maddeler, zehir özelliği taşıması açısından potansiyel bir tehlike oluştururlar. Zehirleri, ilaçlar ve vücuda yabancı kimyasal maddeler (diğer adıyla Zenobiyotikler) olarak iki ana grupta ele alabiliriz. Toplumumuzdaki bir grup insanın, her ilacı zehir gibi görmelerinin yanlış bir kanı olduğunu hemen vurgulamak yerinde olur. Kanımca, hekim tarafından kullanım gerekçesi ve dozu iyi belirlenmiş bir ilaç zehir değildir.
Ayrıca çevre kirlenmesi sonucu çeşitli kimyasal maddelerin, insan da dahil birçok canlıya geçerek birikmesiyle yavaş gelişen çevresel kaynaklı zehirlenmeler de vardır. Günümüz endüstrisinde kullanılan 80.000’ den fazla kimyasal maddenin 500’den fazlasının insan vücuduna geçebildiğinin gösterilmesi, insan kaynaklı çevre kirlenmesinden ne kadar etkilendiğimizi göstermesi bakımından çok anlamlıdır. Şunu unutmamalıyız ki, zenobiyotik adını verdiğimiz vücuda yabancı kimyasal maddelerin giderek artan kontrolsüz kullanımı, sadece insanları değil, çevremizdeki hayvan ve bitkileri de olumsuz yönde etkileyerek ekolojik dengeyi bozmuştur. Bu yönüyle insan ‘Yaşadığı ortama en çok zarar veren canlı’ olarak değerlendirilebilir.
Acil servis hekimleri olarak bizleri daha çok ilaçların aynı anda birden fazla dozunun alınmasıyla, ilk 24 saat içerisinde gelişen akut ilaç zehirlenmeleri ve ilaç dışı diğer kimyasal maddelerin yanlışlıkla veya intihar amaçlı içilmesine bağlı zehirlenmeler ilgilendirir. Acil servislere başvuran hastaların yaklaşık yüzde 5’ini oluşturan akut zehirlenmeler çoğunluğunun kendi kendini zehirleme (self poisoning) şeklinde, ev ortamında, 5 yaşın altındaki çocuklarda, ilaç veya kimyasal maddenin yanlışlıkla ağızdan alınmasıyla meydana gelir. Çocukluk çağının intihar amaçlı zehirlenmeleri ise sıklıkla 13 -17 yaşları arasında görülür. Yetişkin çağdaki ilaç zehirlenmeleri 25 yaş altı bayanlarda daha yaygındır. Yüksek dozda ilaç alınmasıyla gerçekleşen zehirlenmelerin en az yarısında, birden fazla ilaç alınması (multidrog poisoning) söz konusudur. Kendi kendini zehirleyen hastaların çoğunluğu, daha önce de benzer girişimler yapmıştır.
5 yaşından küçük çocukların akut zehirlenmelere en elverişli grubu oluşturması; bu yaş grubunun meraklı, her şeyi yapmaya ve tatmaya eğilimli olmaları ve sonuçları değerlendirme yeteneklerinin yetersiz oluşuyla açıklanabilir. Gelişmiş ülkelerde, çocukların kolayca açamayacağı türde kapak dizaynına sahip ilaç kutularının kullanımının yaygınlaşması sonucu, 5 yaş altı çocuklarda görülen ilaç zehirlenmeleri anlamlı bir biçimde azalmıştır. Ülkemizde ise ‘Zor açılan kapaklı ilaç kutusu’ kullanımı henüz yaygın olmadığından, 5 yaş altındaki çocuklar halen risk altındadır. Ayrıca sosyoekonomik sorunların ağırlık kazandığı toplumumuzda, gençler arasında uyuşturucu ve uyarıcı ilaç kullanımına bağlı zehirlenmeler de giderek artar. Özellikle 13 - 17 yaş arasındaki gençler, bu açıdan daha çok risk altındadır.
Özellikle 0 - 1 yaş grubu bebekler, erişkinlere göre farklı bir metabolizmaya sahip olduğundan, ilaç zehirlenmeleri açısından özel bir öneme sahiptirler; Karaciğerde ilaçların etkisiz hale getirilmesini sağlayan özel enzim düzeyleriyle kana geçen ilaçları bağlayarak etkisiz hale getiren özel kan proteini düzeylerinin yetişkinlere göre daha az olması ve ilk 5 ayda böbreklerden ilaç atılım hızının yetişkinlere göre daha yavaş olması, bu yaş grubunun hassasiyetleridir. Süt çocuklarına ilaç yazarken ideal dozu ayarlamada hekimlere, önerilen dozlara uymada ise ebeveynlere büyük sorumluluklar düşer.
Hafıza sorunu olan demanslı hastalar, -kullandığı ilaçlar daha bilinçli birisi tarafından verilmiyorsa-ilaç aldığını çoğunlukla unutup, defalarca aynı ilacı birden fazla dozda alarak zehirlenebilirler.
Ev ortamında karşılaşılan zehirlenmeler sadece ilaçlar ve temizlik maddeleriyle sınırlı değildir. Kömür sobalarının halen yaygın olarak kullanıldığı bölgelerde, iyi yanmayan sobadan sızan karbonmonoksit gazının yoğun bir şekilde solunmasıyla meydana gelen gaz zehirlenmeleri ve LPG ile çalışan şofbenlerin banyo içerisinde bulunduğu evlerde şofbenin, bacanın geri tepmesine bağlı olarak sönmesi sonucu havadan ağır LPG gazının solunum yollarını kaplamasıyla, boğulma tipi zehirlenmeleri de sıklıkla görülür. LPG’li sistemlere göre çok daha güvenli olan doğalgaz sistemlerindeki sızıntılara bağlı boğulma tipi gaz zehirlenmelerine daha az sıklıkla rastlanılır.
Bahçe, piknik gibi doğa ortamlarında ise yılan ve akrep sokmalarıyla mantarların yenilmesine bağlı zehirlenmeler ağırlık kazanır.
LPG, doğalgaz ve karbonmonoksit zehirlenmeleriyle yılan, akrep ve böcek ısırıklarına bağlı zehirlenmeler, diğer zehirlenmelerden birçok yönüyle farklı olduğundan ayrı başlıklar altında ele alınacaktır.
Özellikle kurallarına uygun olmayan biçimde hazırlanmış ev konservelerinde, nadiren hazır konservelerde ve soğukta korunmamış balık, ciğer gibi hayvansal ürünlerde mikrobik bulaşma veya diğer adıyla kontaminasyon olasılığı yüksektir. Gıda zehirlenmelerinde, aynı yemeği yiyenlerde benzer belirtiler görülür.


GusinapsE 28 Temmuz 2006 19:17

Zehirlenmelerde İLk Olarak Neler Yapılmalı?
 
Zehirlenmelerde Neler Yapılmalı?
Zehirlenmelerin tedavisinde üç yol izlenir;
1.
Hastaya destekleyici tedavi uygulanması: Zehirlenme nedeniyle bozulan vücut dengesinin düzeltmeye yönelik girişimleri içerir. Örneğin, düşmüş kan basıncının yükseltilmesi gibi.
2. Zehirin vücuttan uzaklaştırılması: Hastayı kusturmak, mide yıkanması, aktif kömür uygulanması ve hemodiyaliz gibi uygulamaları içerir.
3. Panzehir veya antidot adı verilen özel ilaçlar kullanılarak zehirlerin etkilerinin önlenmesi: Örneğin, aşırı miktarda demir preparatları alımına bağlı zehirlenmelerde Desferoksamin isimli antidot, demiri bağlayıp bağırsaklardan emilimini engeller.
Destekleyici tedavi uygulamak ve zehiri vücuttan uzaklaştırmak, çoğunlukla hayat kurtarmak için yeterli olduğundan, öncelikli tedavi yaklaşımlarıdır. Ayrıca oldukça kısıtlı sayıda zehirin antidotu bulunduğunu unutmayın!
Zehirlenen bir hastayla karşılaştığımızda, izlememiz gereken yol aşağıdaki gibi olmalıdır;
1. En yakın acil yardım / ambulans servisine haber verin. Daha sonra şunları yapın;
2. Hastanın neyle zehirlendiğini anlamaya çalışın. Ancak hastanın koroziv temizlik maddeleri veya petrol ürünleriyle zehirlenmediğinden eminseniz, hastayı sorgulama işini hekimlere bırakın.
3. Sakıncası yoksa hastayı kusturmak, ilkyardım uygulayan kişinin yapabileceği en uygun girişim olacaktır.


Hangi hastalar kusturulmaz?
1.
Bilinci kapalı hastalar kusturulmaz! Bilinci kapalı hastalarda, soluk borusunun girişini kapatan kapakçığın yeterince kontrol edilememesine bağlı olarak kusmuk içeriğinin akciğerlere kaçma ihtimali daha yüksektir. Aynı şekilde, bilinci kapalı hastalara her ne amaçlı olursa olsun, katı veya sıvı yiyecek verilmez.
2. Petrol ürünlerinin ağızdan alınmasıyla gelişen zehirlenmelerde hastalar kusturulmaz! Eğer bu hastalar kusturulursa, petrol ürünleri akciğerlere kaçarak ‘kimyasal nedenli akciğer enfeksiyonu’ gelişir.
3. Koroziv madde adını verdiğimiz ev temizliğinde kullanılan hipoklorit, amonyak gibi yakıcı kimyasal maddelerin ağızdan alınmasıyla gelişen zehirlenmelerde, hastalar kusturulmaz. Eğer bu hastalar kusturulurlarsa, yakıcı kimyasal maddeler, çıkarken temas ettiği dokularda ikinci kez yanık meydana getirir.
4. Epilepsi geçiren veya geçirmesi muhtemel hastalar kusturulmaz.
5. Öğüremeyen hastalar kusturulmaz.

Hasta zehirlendiği maddenin etkisiyle kusuyorsa, kusmasına engel olmayın. Ancak, hastanızın bilinci açık değilse, kustuğunu akciğerlerine aspire etmemesi için başını yana çevirin. Bu durumdaki hastayı yalnız bırakmayın. Kusmasında sakınca olmayan hastalarda, elinizi hastanın dil köküne bastırarak kusmasını sağlayabilirsiniz. Ancak kusturma, midedeki zehirin dışarıya atılmasını sağlayan tek seçenek olmadığı için, kusturma konusunda ısrarlı davranmayın. Bu durumda, bilinci açık hastaya bir bardak süt, ayran veya su vermek, midedeki zehiri seyrelterek bağırsaklardan emilim hızını azalttığı için faydalı olacaktır.
İlaç zehirlenmelerinde aktif kömürün ağızdan kullanımı, birçok ilacı barsakta bağlayarak emilimini önler. Aktif kömürün yeterince etkili olabilmesi için, mide boşaltıldıktan veya yıkandıktan sonra verilmesi gerekir. İlkyardım uygulayanın kısa zamanda yapabileceği en uygun işlem sadece hastayı kusturmak olmasına rağmen, gelişmiş ülkelerde evlerde çoğunlukla kullanıma hazır, hiperaktif sıvı kömür preparatları bulundurulur.

Dr. Mehmet DOKUR


TheGrudge 29 Temmuz 2006 06:53

YANIK

Doğrudan ateş ya da yüksek ısı veren fiziksel kimyasal etkenlerl karşılaşma sonucu yanıklar oluşur. Bu etkenler ateş, elektrik, güneş, sıcak su ya da yağ, kimyasal maddeler, sıcak metal cisimler olabilir.
Yanık cilt, açık yara gibi değerlendirilmelidir. Vücut bu kısımdan su kaybeder ve açık yara gibi mikroplanmaya açıktır. Toplam vücut yüzeyinin %20'sinden fazlasını etkileyen yanıklar yaşamsal tehlike doğurur.
Yanıklar, ortaya çıkan tahribata göre derecelendirilir.

1. Derece Yanıklar
  • En çok güneşte fazla kalma nedeniyle olur.
  • Cildin kızarması ve şiddetli ağrı ile tanınır.
  • Kendiliğinden iyileşip, cilt normal görünümünü alabilir.
Elbisesi tutuşan kişi yere yatıp kendi etrafında dönmelidir



2. Derece Yanıklar
  • Kızarıklığa ek olarak su dolu keseciklerin görünmesi ile tanınır.
  • En sık sıcak sıvılar ile olur.Ağrılı ve ciddi yanıklardır.
  • Su keselerini patlatmak sakıncalıdır.
  • Doğru bakım yapılmaz ise iz kalır. Mikrop üremesine açıktır.
3. Derece Yanıklar
  • Cildin tamamı etkilenmiştir. Ağrı azdır. Hayati tehlike yaratacak sıvı kayıpları ve iltihaplanmalar mümkündür.
  • Yanıklarda ilkyardımcının ilk amacı, yanığa neden olan madde ya da kaynağın uzaklaştırılmasıdır.
  • Tutuşmuş kazazedenin kaçması önlenir. Üzerine bir örtü atılarak ya da yuvarlanarak söndürülür.
  • Yanıklı kazazede soyulurken cilt de soyulabileceğinden elbiseler kesilerek çıkartılır.
  • Tüm yanıklarda ilk yapılacak işlem, yanık bölgenin ağrı geçene ve sonra 10 dakika kadar soğuk suda tutulmasıdır.
  • Yaralının üzerinde yüzük, bilezik, saat, künye varsa çıkarılır.
  • Yanık bölge üzeri ıslak, temiz bir bezle örtülür.
  • Bu nitelikte malzeme yoksa açık bırakılır.
  • Bilinç açık ise ağızdan sulu gıdalar ve su verilir. Şoka karşı uygun pozisyonda tutulur.
  • İkinci ve üçüncü derece yanıklar var ise kişi nakledilir.
SICAK ÇARPMASI

Güneşte fazla kalma sonucu ortaya çıkar. Güneş çarpması olarak da bilinir. Kazazede aşırı terlemektedir ya da terlemiştir. Vücut sıcaklığı 40 derece ya da üzerinde olabilir. Nabız hızlı, bilinç bulanıktır. Aşırı susuzluk hissi, halsizlik ve ağrılar vardır.
Bilinç kapalı ise;
    • Kazazede gölge, serin bir yere taşınır.
    • ABC kontrol edilir, serinletilir.

    Bilinç açık ise
    • Kazazede serin bir yere taşınır, yarı oturur pozisyon verilir.
    • Su serpme, ıslak havlu ve hava akımı kullanılarak (yelpaze, vantilatör vb.) serinletilir, su ve alkolsüz içecekler verilir.
    • Fazla giysileri çıkarılır.

SUDA BOĞULMA
  • Havuz ya da denizde çırpınmakta olan kişiye suda kurtarmaalmamış kişilerin, yüzme bilseler dahi yaklaşmaması gerekir.
  • Bir tekne ile yaklaşmak mümkün değil ise, ipe bağlı bir can simidi ya da tahta parçası, çırpınan kişiye yardım amacı ile atılabilir.
  • Uzun bir sırık ya da ip ile kişiye ulaşmak denenebilir. Bunlar yapılamıyorsa, çırpınmaların bitmesi beklenir .
  • Tekneye ya da sahile çıkarılan kazazedenin ABC’si kontrol edilir.
  • Normal solunum ve dolaşım sağlandıktan sonra bilincin durumuna göre pozisyon verilir.
  • Üzeri örtülerek nakledilir.
HAYVAN ISIRIĞI

Bir tahrik olmaksınız saldırarak ısıran kedi ya da köpeğin kuduz olmasından şüphe edilmelidir. Kuduz mikrobu ısırılmış bölgeden vücuda girer. Isıran hayvanın gözlem altına alınması gerekir.
Isırılma halinde, ısırık yeri hemen bol su ve sabun ile iyice yıkanır. Kazazede yürütülmeden nakledilmelidir.
Arı Sokması
İğnenin girdiği yerde kızarıklık, ağrı, kaşıntı, şişme olabilir. İğne hala ciltte ise düzgünce çıkarılır. İğne yerine buz koyarak soğutma yapılır. Alerjisi olanlar, astımlılar, ağızdan sokulanlar, çok sayıda arı tarafından sokulanların hemen nakli gerekir.
Yılan Sokması
Yılan zehirlenmelerinde ısırık yerinde ağrı, şişlik, morluk, hassasiyet vardır. Sokulan yer hareket ettirilmeden yıkanır. Isırılan yerin birkaç cm yukarısına boğucu sargı uygulanır. Isırık yeri 0.5 cm kesilerek ve elle sıvazlanarak zehrin kısmen çıkması sağlanır. Yaranın emilmesi etkili değildir ve zararlı olabileceği için uygulanmamalıdır. Isırık yerine buz uygulanabilir. Kişinin yatarak nakli sağlanır.
Akrep Sokması Akrep sokmasında yara yerinde ağrı ve uyuşukluk olur. Solunum bozulabilir. Sokulan bölge yıkanır, buzla soğutulur, sokulan kol veya bacakla vücut arasına boğucu sargı uygulanılarak akrep antiserumu bulunabilecek bir merkeze yatarak nakledilir.


GusinapsE 31 Temmuz 2006 02:40

Acil Servis Yaşam Kurtarıyor
 
Acil Servis Yaşam Kurtarıyor
Trafik kazaları, düşme, çarpma, kalp krizi gibi olaylar sonucu her yıl milyonlarca insan acil servislere başvuruyor. 24 saat, 365 gün aralıksız olarak verilen acil sağlık hizmeti sayesinde birçok insanın yaşamı kurtarılıyor.
Türkiye’de her yıl nüfusun dörtte biri trafik kazası, darp, düşme gibi nedenlerle yaralanıyor. Yaralanan kişilerin yüzde 50’si hastanelere başvuruyor. Hastanelere başvuranların yüzde 12’si yatırılarak tedavi ediliyor. Araştırmalar yaralanan insanların yüzde 98’inin acil servislere kendi imkanlarıyla başvurduğunu gösteriyor. Avrupa ve Amerika’daki rakamlar ise bunun tam tersi. İnsanların kendi başlarına acil servislere başvurmaları ölüm riskini de beraberinde getiriyor. Travma 38 yaşın altındaki insanlarda bir numaralı ölüm nedeni. Her bin kişiden 6’sı travma nedeniyle kaybediliyor.

Acil Sağlık Hizmeti Nedir?
Türkiye’de acil sağlık hizmeti örgütlenmesinin tam olarak yapılamaması, acil servislerde bu konuda uzman hekim sayısının azlığı birçok sorunu da birlikte getiriyor.
Acıbadem Carousel Hastanesi Acil Servis Direktörü Acil Tıp Uzmanı Dr. Serpil Yaylacı, acil sağlık hizmetini, 24 saat, 365 gün acil servise başvuran her hastaya sunulan sağlık hizmeti olarak tanımlıyor. Hastaların acil servise kendileri açısından katlanılmaz bir sağlık sorunuyla, bir kriz durumuyla başvurduklarını belirten Dr. Serpil Yaylacı, şunları söylüyor:
“Acil sağlık ekibinin sürekli olarak yaptığı iş, kriz durumunu yönetmek ve hasta için uygun olan en etkin girişimi en kısa zamanda yapmaktır. Bu durumda verilen hizmet üst solunum yolu enfeksiyonundan, hayatı tehdit eden kanamalı bir yaralanmaya, ayak bileği burkulmasından kalp krizine kadar geniş bir yelpazeye yayılır. Ayrıca olağanüstü durumlarda, doğal afetlerde verilen sağlık hizmeti de acil sağlık hizmeti içinde değerlendirilir.”

Acil Servise Kimler Başvuruyor?
Acil servise hastalar çok çeşitli nedenlerle başvuruyor. Küçük travmalar, trafik kazaları, strese bağlı sorunlar ve enfeksiyon hastalıklarının daha sık görüldüğünü belirten Dr. Serpil Yaylacı, “Kronik kalp hastalığı ve şeker hastalığının seyri sırasında acil başvuru gerektiren sorunlar çıkabiliyor. Hastanemiz yeni açılmış olmasına rağmen kısa zamanda önemli sayıda ciddi acil olgusuyla karşılaştığımızı söyleyebilirim. Bunda nüfus yoğunluğunun fazla olduğu bir bölgenin merkezinde olmamız ve hızlı şehir yaşantısının etkili olduğunu düşünüyorum” diye ekliyor.
Acil sağlık hizmeti, hastane organizasyonu içinde önemli bir yer tutuyor. Acil servis ile laboratuvar, görüntüleme birimleri ve konsültanların eşgüdümlü çalışması ve bu uyumun acil olguların değerlendirilmesi ve iyileştirilmesine yansıması, hastanenin hizmet kalitesini artırıyor. Acil servislerin; hastaların ciddiyetine göre özelleşmiş koşulları barındıran, yeniden canlandırma odası, alçı odası, ayaktan bakım odası gibi farklı bölümlerden oluşması hastanın, daha acilden içeri alınırken uygun bölüme yönlendirilmesi büyük önem taşıyor. Mimari açıdan da aci1 servisin; görüntüleme birimlerine, ameliyathane ve yoğun bakım ünitelerine bağlantılı olması şart.

30 Yıllık Geçmişi Var
Acil tıp uzmanlığının Amerika’daki geçmişi 30 yıl öncesine dayanıyor. Acil tıp uzmanlığının ayrı bir uzmanlık eğitim dalı olarak görülmesinin 1960’lı yıllarda travma ve kazalarda acil servislerde verilen sağlık hizmetinin irdelenmesinden sonra olduğunu belirten Dr. Serpil Yaylacı, son derece çarpıcı bir de örnek veriyor:
“Vietnam savaşında vurulan bir askerin New York’ta hastaneye birkaç blok ötede yaralanan bir sivilden daha çok yaşama şansına sahip olduğunun rapor edilmesiyle askeri düzende hızlı taşıma, bilgili ve deneyimli tıbbi bakımın yarattığı fark gözlendi. Bu alandaki deneyimin sivil hayata aktarılması amacıyla Acil Tıp Uzmanlığı programı başladı.”

Günümüzde ABD, İngiltere, Kanada, Avustralya ve Hong Kong’ta olgunlaşmış, oturmuş bir acil tıp uzmanlık sistemi bulunuyor. İtalya, İsrail, Hollanda, İsveç ve Meksika’da gelişen sistemlerin göze çarptığını belirten Dr. Yaylacı, şunları söylüyor:
“Türkiye, Tayvan, Belçika ve Çin’de acil tıp uzmanlık eğitim programları yürüyor. Türkiye’de Acil Tıp Uzmanlığı’nın geçmişi sekiz yıldır. Ülke olarak yaşadığımız afetler ve trafik kazaları bizi acil tıp sistemleri hakkında daha çok düşünmeye çözümler üretmeye zorluyor. Bu konuda önceden yola çıkmış ülkelerde acil tıbbın sağlık sistemi içinde yerini aldığını görüyoruz.”
Acil tıbbın diğer uzmanlıklardan farklı olarak, bütün yaş gruplarının dahili ve cerrahi sorunlarını kapsayan bir alanı bulunuyor. Ulusal sağlık sistemi açısından bakıldığında, acil sağlık hizmetinin günün her saatindeki hasta başvuruları için güvenli bir süzgeç oluşturduğunu belirten Dr. Sepil Yaylacı, “Acil bakıma gereksinim duyan hastaların hastane öncesi bakımı, afet planlamaları da acil sağlık hizmetinin içinde yer alıyor” diye konuşuyor.

İdeal Bir Acil Tıp Uzmanı Nasıl Olmalı?
Acil tıp uzmanının diğer tüm hekimler gibi birçok özelliğe sahip olması gerekiyor. Acil Tıp Uzmanlığı, acil hastaları bütüncül bir bakışla değerlendirme, birden çok sorunu olan hastaların tedavisi sırasında koordinasyonu sağlama, acil tüm durumlarda farklı yaş grupları ve farklı hastalıklar için tanı, tedavi sürecini gerçekleştirme açısından çok önemli bir rol oynuyor. Dr. Serpil Yaylacı, ideal bir acil tıp uzmanını şöyle tanımlıyor:
“Profesyonel yaşam kurtarıcı uygulamalara hakim, ekip çalışmasına yatkın, liderlik özellikleri ve iletişim becerileri gelişmiş bir hekim olmak durumundadır. Kriz anında herkeste gözlenen kaygı ve telaş durumunda soğukkanlı ve durumu yöneten kişi olarak ayakta kalmak, stresle başa çıkmak, hızlı karar vermek, aynı anda birden çok değişkeni izlemek acil tıp uzmanının işidir.”

Acil Bir Durumda Ne Yapılmalı?
Dr. Serpil Yaylacı, günlük yaşamda ortaya çıkabilecek acil durumlarla ilgili yapılması gerekenler konusunda şu uyarılarda bulunuyor:
“Biz ya da çevremizdekiler her an acil yardım gerektiren bir durumla karşılaşabiliriz. Sokakta önümüzde bir trafik kazası olduğunu düşünelim. Temel kural olarak birine yardım etmeye çalışırken mutlaka kendi güvenliğinizi sağlamalısınız. Olay yerinde yaralı sayısının artmaması için önlem almayı unutmamak gerekir. 112’yi arayın, profesyonel yardım isteyin. Eğer ilk yardım konusunda eğitim alınmış ise olay yerinde insiyatifi ele alıp, yardım edebileceğini düşündüğünüz kişileri görevlendirin, ardından temel yaşam desteği ve diğer ilk yardım uygulamalarına geçin. Bu noktada eğer ilk yardım konusunda eğitim almamışsanız hastaya zarar verebileceğiniz için herhangi bir girişimde bulunmamanız daha doğru olacaktır. Nefes darlığı, göğüs ağrısı, bilinç değişikliği, ateş, karın ağrısı gibi yakınmalar yaşamı tehdit eden bir hastalığın habercisi olabilir. Böyle bir durumda acil servise başvurulması gerekir. Acil servise gelen hastaya önceki ilaçları, tetkikleri, alerjileri, tıbbi öyküsü hakkında bilgi verebilecek, olayı anlatabilecek birinin eşlik etmesi tanıyı hızlandıracaktır. Acil bir durumda kalınca ne yapılacağı konusunda eylem planını yapmış olmak, telaş ve zaman kaybını en aza indirecektir.”


TheGrudge 31 Temmuz 2006 21:08

İLK YARDIM


İLK YARDIM NEDİR?
İLK YARDIMDA AMAÇ NEDİR?
İLKYARDIMCININ ÖZELLİKLERİ VE SORUMLULUKLARI NEDİR?
İLK YARDIMIN ABC'Sİ NEDİR?
SOLUK YOLU NASIL AÇILIR?
SOLUNUM YOLU NASIL DÜZELTİLİR?(YAPAY SOLUNUM)
DOLAŞIMIN ETKİNLİĞİ NASIL SAĞLANIR?(KALP MESAJI)
BAYILMALARDA UYGULANACAK İLKYARDIM KURALLARI
GÖĞÜS YARALANMALARINDA İLKYARDIM
KARIN YARALANMALARINDA İLKYARDIM
EGZOZ ZEHİRMELERİNDE İLKYARDIM
SİNDİRİM YOLU İLE OLAN ZEHİRMELERİNDE İLKYARDIM
KANAMALARDA İLK YARDIM NASIL YAPILIR?
BURUN KANAMASINDA İLK YARDIM NASIL YAPILIR?
ELEKTRİK ÇARPMALARINDA İLK YARDIM NASIL YAPILIR?
KIRIKLARDA İLK YARDIM NASIL YAPILIR?
YANIKLARDA İLK YARDIM NASIL YAPILIR?
YARALANMALARDA İLK YARDIM NASIL YAPILIR?


İLK YARDIM NEDİR?
Herhangi bir kaza yada yaşamı tehlikeye düşüren durumda,sağlık görevlilerinin yardımı sağlanıncaya kadar,hayatın kurtarılması ya da durumun daha kötüye gitmesini önlemek amacıyla,ilaçsız olarak yapılan uygulamalara ilkyardım denir.
İLK YARDIM UYGULAMASINDA KESİNLİKLE İLAÇ KULLANILMAZ.

İLK YARDIMDA AMAÇ NEDİR?
1.Yaşamı koruma ve sürdürülmesini sağlama
2.Durumun kötüleşmesini engelleme
3.İyileşmesini kolaylaştırma

İLKYARDIMCININ ÖZELLİKLERİ VE SORUMLULUKLARI NEDİR?
1.Sakin ve telaşsız olmalı.
2.Hastayı sakinleştirmeli.
3.Çevreyi değerlendirip süren bir tehlike olup olmadığını belirlemeli.
4.Kendi can güvenliğini tehlikeye atmamalı.
5.Çevredeki kişileri,sağlık kuruluşları,itfaiye ve güvenliğe haber vermeleri için organize etmeli.
6.Hastanın durumunu değerlendirerek uygun ilk yardıma başlamalı.
7.Hastanın sağlık kuruluşuna bir an önce ulaşmasını sağlamalı.

İLK YARDIMIN ABC'Sİ NEDİR?

A.Soluk yolunun açılması.
B.Solunumun düzeltilmesi.
C.Dolaşımın etkinliğini sağlama.

SOLUK YOLU NASIL AÇILIR?
1.Ağızda toz toprak,kırık takma diş ve yabancı cisimler varsa çıkarılır.



http://www.sanalsurucukursu.com/ilk1.jpg


2.Bilinci kapalı kişilerde dil arkaya düşüp havayolunu tıkayabilir.Bu durumda baş geriye itilip çene yukarı kaldırılarak soluk yolu açılır.




SOLUNUM YOLU NASIL DÜZELTİLİR?(YAPAY SOLUNUM)
Solunumu duran kişiye derhal yapay solunum uygulanmalıdır.
1.Hasta sert bir zemine yatırılır.
2.Ağız içi temizlenerek varsa yabancı cisimler çıkarılır.
3.Çenesi yukarı kaldırılarak baş hafifçe arkaya itilir.
4.Ağızdan ağıza solunum yapılacaksa burun kapatılır.Burundan solunum yapılacaksa ağız kapatılır.




5.Derin bir soluk alınıp,solunum yaptırılacak kişinin ağzına (yada burnuna) ağız yerleştirlir.
6.Hastanın göğsünün kabarmasına yetecek şiddette soluk verilir.



DOLAŞIMIN ETKİNLİĞİ NASIL SAĞLANIR?(KALP MESAJI)
1.Kalp durmuşsa hemen kalp mesajına başlanır.
2.Hasta sert bir zemine yatırılır ve bir yanına diz çökülür.
YARA İÇİNDEKİ YABANCI CİSİM,KEMİK,PARÇASI VS. ÇIKARILMAMALIDIR.




3.Göğüs kemiğinin(iman tahtası)üçte bir alt ucuna bir elin ayası sıkıca yerleştirilir,diğer elin ayası bunun üstüne konur.Parmaklar hastaya temas etmemelidir.
4. Kollar dik tutularak (Bilek ve dirsekler bükülmeden)sabit ve ritmik bir şekilde göğüse 4-5 cm bastırılır.
5. Arada nabız kontrol edilerek dakikada 60 kez olmak üzere dolaşım başlayıncaya kadar devam edilir.



BAYILMALARDA UYGULANACAK İLKYARDIM KURALLARI
1.Elbiseleri boyundan,göğüsten ve karından gevşetilir.
2.Hastanın beynine kan gitmesini sağlamak için düz bir yerde sırtüstü yatırılarak,ayakları yukarı kaldırılır ve sonrada şok pozisyonunda bekletilir. Kesinlikle başının altına yastık konmaz.
3.Hastaya uyarıcı kokular koklatılır. (Amonyak vb.)
4.Hastanın zorlanmaksızın kendine gelmesi beklenir.
5.Kendine geldiğinde su, çay gibi içecekler azar azar verilmelidir.

GÖĞÜS YARALANMALARINDA İLKYARDIM
1.Yaralı,yarı oturur duruma getirilir
2.Havanın akciğerler dolmasına engel olmak için açık olan yara yerine temiz bir bez kapatıp basınç yapmadan sarılır
3.Kazazedenin ısı kaybı önlenir.

KARIN YARALANMALARINDA İLKYARDIM
1.Hastaya ağızdan yiyecek içecek verilmez.
2.Yaralı başı hafif yüksek, dizlernin altına rulo edilmiş bir battaniye konularak sırt üstü yatırılır
3.Herhangi bir organ dışarı çıkmış ise asla el sürülmez.Genişbir gaz bezi varsa serum fizyolojik ile ıslatılarak basınç yapmadan organların üzerine örtülür.
4.Yaralı zaman geçirmeden sevkedilir..

EGZOS ZEHİRMELERİNDE İLKYARDIM
1.Hasta derhal temiz havaya çıkarılır.
2.Şuuru tam kapalı olmayanlar temiz havada derin solunum yaptırılır.
3.Şuuru kapalı veya solunum yapmakta güçlük çeken hastalara suni solunum tatbik edilir.
4.Beden ısısının düşmesini engellemek için üstü örtülür.
5.Hasta en seri şekilde sağlık merkezine gönderilir.

SİNDİRİM YOLU İLE OLAN ZEHİRMELERİNDE İLKYARDIM
1.Zehrin sulanması ve emilimin yavaşlaması için hastalara;süt,yumurta akı,nişasta solisyonlu su içirilir
2.Kusmasına yardım edilir.
3.Asitle olan zehirlenmelerde,hasta hiçbir zaman kusmaya zorlanmaz.Su ve süt yumurta akı karıştırılarak içirilir.
4.Alkali ile olan zehirlenmelerde:1/4 oranında sirke ile hazırlanmış 500ml. su veya limon suyu içirilir.

KANAMALARDA İLK YARDIM NASIL YAPILIR?
1.Kanayan uzuv(kol,bacak vs.)yükseltilir.
2.Yara üzerine temiz gazlıbez,mendil veya çamaşır parçası konur ve sıkıca bastırılır.
3.Kanama durmazsa kanayan yerin 5 cm yukarı kısmına bandaj uygulanır.

BURUN KANAMASINDA İLK YARDIM NASIL YAPILIR?
1.Burnu kanayan kişinin başı hafifçe öne eğilir.
2.Hasta burun üzerine basınç yapar
3.Bu sırada ağızdan soluk alıp verir ve asla sümkürmez.
BURUN KANAMASINDA HASTANIN BAŞI GERİYE DOĞRU KALDIRILMAZ.

ELEKTİRİK ÇARPMALARINDA İLK YARDIM NASIL YAPILIR?
1.Önce ilk yardımcı kendi güvenliğini sağlar.
2.Elektrik akımının yaralı ile teması kesilir.Bu yapılmadan önce yaralıya dokunulmaz
3.Kuru tahta parçası ve lastik gibi elektrik geçirmeyen maddelerle hasta çekilerek veya kablo itilerek akımdan kurtarılır.
4.Solunum durmuşsa yapay solunuma,kalp durmuşsa kalp mesajına başlanır.
5.Yanık varsa soğuk su ile yıkanır.

KIRIKLARDA İLK YARDIM NASIL YAPILIR?
1.Hasta sarsılmaz ve hareket ettirilmez.
2. Kanama varsa durdurulur.
3. Hasta taşınmadan önce kırık bölgesi hareketsiz hale getirilir.(Bunun için tahta gibi sert cisimler kullanılabilir.)
4.Açık kırık varsa(kırık uçları görülüyorsa)kırık kemik parçalarına kesinlikle dokunulmaz ve bunlar yerleştirilmeye çalışılmaz.Yara üzerine temiz bir gazlıbez kapatılır.

YANIKLARDA İLK YARDIM NASIL YAPILIR?
1.Soğuk musluk suyu ile ağrı azaltılır.
2.Hastanın takıları çıkartılır.(Daha sonra oluşabilecek şişler nedeniyle çıkarmak zorlaşabilir.)
3.Oluşan kabarcıklar patlatılmaz.
4.Yanan kısımların üzeri temiz gazlıbezle kapatılır hiçbir şey sürülmez.
5.Hastanın bilinci yerinde ise bol su içirilir.
YANIK YÜZEYİNE DİŞ MACUNU,SALÇA,YOĞURT GİBİ MADDELER KESİNLİKLE SÜRÜLMEMELİDİR.

YARALANMALARDA İLK YARDIM NASIL YAPILIR?
1.Kanama varsa kontrol edilir.
2.Yaranın kirlenmesi önlenir.
3.Varsa kopan parça korunur.(Islak bir gazlı beze sarılıp bir naylon torbaya konulur,bu torba da içi buz dolu başka bir torbaya konulur.)


kompetankedi 1 Ağustos 2006 11:38



İŞTE BURUN KANAMASINDA YAPILMAMASI GEREKENLER

Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Erkan, burun kanamasını durdurmak için başa ve enseye soğuk su dökmenin hiçbir faydası olmadığını, sırtüstü yatmanın da kanın akciğere kaçmasına ve boğulmaya neden olabileceğini bildirdi.
Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Erkan, burun kanamasını durdurmak için başa ve enseye soğuk su dökmenin hiçbir faydası olmadığını, sırtüstü yatmanın da kanın akciğere kaçmasına ve boğulmaya neden olabileceğini bildirdi.
Prof. Dr. Erkan, nezle, buruna yabancı cisim sokulması, burun karıştırma alışkanlığı, burun travmaları, burun ve geniz tümörleri ve burun damar problemleri gibi lokal nedenler ile genel damar patolojileri, genel enfeksiyonlar, faktör yetmezlikleri, lösemi ve hipertansiyonun burun kanamalarına neden olduğunu söyledi.
Çocuklardaki burun kanamalarının en önemli nedeninin enfeksiyonlar, yaşlılardaki burun kanamalarının en önemli nedeninin ise hipertansiyon olduğuna işaret eden Prof. Dr. Erkan, şu bilgileri verdi:
'Yaşlılarda görülen hipertansif burun kanamaları, daha büyük tehlikeleri önlemek için supap görevi görür. Bu nedenle hastaneye hipertansif burun kanaması ile gelen hastaya tampon uygulanması kesinlikle yasaktır. Önce tansiyon düşürülmelidir. Tansiyon normal seviyeye geldiği halde kanama devam ederse o zaman tampon uygulanır.'

SIRTÜSTÜ YATMAYIN

Prof. Dr. Mustafa Erkan, halk arasında burun kanamasının 'sırtüstü yatarak, başa ve enseye soğuk su dökerek durdurulabileceği' gibi yanlış bir inanış olduğuna dikkat çekerek, sırtüstü yatıldığı için kanın mideye ve akciğere kaçabileceğini, başa soğuk su döküldüğü için üşütülebileceğini belirtti.
Prof. Dr. Erkan, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Burun kanamasını durdurmak için sırtüstü yatmanın, başa ve enseye soğuk su dökmenin hiçbir faydası yoktur. Aksine sırtüstü yatıldığında kanın akciğer kaçması, boğulmaya neden olabilir. Mideye kaçması ciddi bulantı, kusma nedenidir. Yapılması gereken ilk müdahale, hasta dik şekilde oturtularak bel hafif öne eğilir, baş arkaya doğru kaldırılır ve burnun içine buzlu, soğuk su püskürtülür. Kanama devam ederse burun, temizliğinden emin olunduktan sonra baş ve işaret parmağı arasına alınarak sıkılmalı ve 3-5 dakika bu şekilde beklenmelidir. Bu müdahale genellikle kanamayı kontrol eder. Kanama devam edecek olursa mutlaka kulak burun boğaz hekimine başvurulması gerekir.' Burun kanamasının aşırı olması ve vaktinde müdahale edilmemesi halinde ölüme kadar gidebilecek çok ciddi sonuçlar doğurabileceğini ifade eden Prof. Dr. Erkan, 'Kanama, kanamayı kontrol eden faktörlerin yetersizleşmesine neden olur. Bu faktörler yetersizleşince kanama artar ve kontrolsüz bir kanama başlar. Hemofili kanamaları, lösemi kanamaları, damar patolojilerine bağlı kanamalar da öldürücü olabilir' diye konuştu.


GusinapsE 26 Ağustos 2006 21:09

7 Gün 24 Saat Hayat Kurtaran Sistem: Ambulanslar!
 
7 Gün 24 Saat Hayat Kurtaran Sistem: Ambulanslar!
Ambulans veya cankurtaran; sağlık ekibini olay yerine en kısa sürede ve güvenli bir şekilde ulaştıran, içerisinde hastaya acil girişimle ilgili bütün ekipmanların bulunduğu, gerektiğinde hasta transportunu sağlamada kullanılan, özel olarak dizayn edilmiş araçlardır. İçerisinde standart acil girişim ekipmanlarına ek olarak, yoğun bakım hastalarını taşımak için gerekli ekipmanları (Respiratör, EKG, Pulse Oxymeter, Kapnografi vb.) bulunduranlar ise Reanimobil Ambulans adını alır.

Ambulanslarla sadece erişkin ve çocuklar değil, içerisine küvöz yerleştirilerek, infant adını verdiğimiz 0 - 2 yaş grubu bebekler de taşınabilir. Üzerinde mobil oksijen verme ünitesi, bebek izleme monitörü ve infant respiratörü bulunan transport küvözleriyle, sadece infant taşımaya yönelik olarak dizayn edilmiş İnfant Transport Araçları da vardır. Daha ergonomik ve hijyenik olması bakımından, önümüzdeki günlerde İnfant Transport Araçları’nın yaygınlaşacağını umuyoruz.

Ambulans sağlık ekibinde acil deneyimli doktor, acil tıbbi teknisyen / tekniker (paramedik), yardımcı sağlık personeli ve ambulans sürücüsü bulunur. Gelişmiş ülkelerde paramedikli ambulans sağlık ekipleri yaygın olmasına karşın; ülkemizde paramedikli sistem henüz yeterince yerleşmediğinden, ambulans sağlık ekipleri çoğunlukla doktor yönetimindedir.



Mobil Sağlık Hizmetlerinin vazgeçilmez birkaç unsuru vardır:

1. Sağlık Ekibi
2. Ambulans / Reanimobil Ambulans
3. Alarm Merkezi (Call Center)

Call Center, acil yardım çağrısını aldıktan sonra, hem sağlık ekibini, hem de hastayı yönlendirir. Call Center, acil durumlar dışında sağlık danışmanlık hizmeti de verebilir.
‘Emergency Rescue’ olarak bilinen acil kurtarma işlemi, oldukça pahalı teknik techizat ve özel eğitim gerektirdiğinden, şimdilik çoğunlukla itfaiye tarafından yapılmaya çalışılır. Acil kurtarma işlemini yakın bir gelecekte tamamen ambulans firmalarının üstleneceği umuluyor.

Ambulansları trafikte birkaç konumda görebiliriz;
1. Aktif görev durumu:
Hastaya acil yardım için gidişi, yerinde müdahaleyi ve hastanın sağlık kuruluşuna tansportunu içeren oldukça hareketli bir seri olaylar zinciridir. Bu durumdaki ambulanslar, sesli ve ışıklı uyarı sistemlerinden maksimum düzeyde yararlanırlar.

2. Pasif görev durumu:
Aktif görevin sona ermesiyle başlar. Bu durumdaki ambulanslar trafikte sakin bir seyir izlerler. Bu durumdaki ambulanslar sesli ve ışıklı uyarı sistemlerini çalıştırmazlar, ancak diğer araçlara göre biraz daha seri ve hızlıdırlar.

Ambulanslarla elektif hasta transportları da yapılabilir. Elektif hasta grubunda taburcu hastalarla, hastaneye, hemodiyaliz ve görüntüleme merkezlerine götürülen hastalar yer alır.

Ambulanslar, çok seri kullanılan ve oldukça bakım gerektiren araçlardır. Ayrıca ambulanslarda iletişim için telsiz, GSM telefon ve araç telefonu gibi çok yönlü ve yüksek maliyetli iletişim sistemlerinden yararlanılır.

Trafikteki Diğer Araç Sürücüleri Ambulanslara Karşı Nasıl Davranmalı?
Arkanızdan hızla gelen bir ambulans sizden yol istiyorsa, hemen yol vermeden önce;
öncelikle durum değerlendirmesi yaparak, ne yapacağınıza hızlıca karar verin! Karar vermenizde en etkili parametre, ambulans sürücüsünün sizi hoparlörle sesli olarak uyarmasıdır. Ancak ambulans sürücüsünün sizden yapmanızı istediği davranışın sizin için tehlikeli veya imkansız olduğunu düşünüyorsanız, trafikteki seyrinizi değiştirmemenizi öneririz. Bazı araç sürücülerinin arkalarından hızlıca gelen ambulanslara ilk tepkisi, ani fren yapmak olur. Arkanızdan hızlı bir araç gelirken yapacağınız en tehlikeli hareket, ani fren yapmaktır. Bilakis araç sürücüsü olarak önümüzdeki bir tehlike kaynağı varsa, yavaşlamak veya ani fren yapmak daha doğru bir davranış değil mi? Bazı araç sürücüleri ne yapacağını bilemezler, panik içerisinde sağa - sola refleksif ani direksiyon hareketleri yaparak, hem kendi hayatlarını tehlikeye atarlar, hem de bizleri şaşırtırlar.

Bazen ters yola girmiş bir ambulansla karşı karşıya kalabilirsiniz. Bu durumda önce aracınızın hızını azaltın, sonra yolun sağına yanaşın ve ambulansın geçmesini bekleyin. Kesinlikle ani sağ - sol direksiyon hareketlerinden kaçının! Aracınızı yavaşlatacak ve sağa yanaşacak kadar bir zamana sahip olduğunuzu unutmayın.

Bir grup araç sürücüsü ambulanslara hiçbir şekilde yol vermeme yolunu izlerler. Bu davranış şeklini sizlerin yorumuna bırakıyoruz. Sanki onların zamanı, ambulansta zamana karşı mücadele veren hastanın zamanından daha mı değerli?

Bazı araç sürücüleri de hızlı giden ambulansları takip ederler. Bu oldukça tehlikeli bir davranıştır. Çünkü, ambulanslar hızla ani fren yapıp durduklarında, arkalarındaki araçlar ambulansa çarpabilirler.

Dr. Mehmek Dokur, sürücülerin arıza halleri dışında emniyet şeritlerini kullanmaması, onlar için çok önemli olduğunu belirtiyor.

Ambulansların hızlı gitme çabaları, bazı hızlı araç sürücüleri tarafından sanki ‘Slalon Yarışı’ startı olarak algılanıyor. Bu araç sürücüleri, yavaş seyreden diğer sürücülerini Slalon yarışındaki direkler gibi görüyor ve zigzaklar çizerek hızlıca onları geçiyorlar. Tehlikeli davranışlar sergileyen bu araç sürücülerini 154’e bildirmek zorunda kalıyoruz.



Trafik Polislerinden Beklentiler
Ambulanslarla trafik polisleri arasında genellikle ciddi sorunlar yaşanmaz. Bazı şehiriçi otoyollarda sürücülerin emniyet şeritlerini işgal etmesini engellemek amacıyla konulan bariyerler, ambulanslar için ciddi geçiş engeli oluşturuyor.

Acil Hizmetler Operasyon Sorumlusu Uğur Kaya, şunları söylüyor; “Bir dönem taksi ambulans olaylarının ortaya çıkmasıyla beraber, aktif göreve giden ambulanslarımızın trafik polisi tarafından kontrole tabi tutulması gibi, bizler için zaman ve saygınlık kaybettirici sorunlar yaşadık. Trafik polislerinden en önemli beklentimiz, çok önemli bir gerekçe olmadığı sürece ambulansları trafikte alıkoymamalarıdır.”



Yayalardan Beklentiler
Yayalar; yakınınızda herhangi bir araç siren sesi duyduğunuzda, tehlikeli durum geçinceye kadar size yeşil ışık yansa da, yaya geçitlerinden veya yoldan karşıya geçmemenizi öneririz. Eğer yolun ortasındaysanız hızlıca yolun karşısına geçebiliyorsanız geçiniz, ancak bunu yapacak kadar zamanınız yoksa, olduğunuz yerde hareketsiz kalmayı tercih edin. Kesinlikle belirsiz ve sürücüleri şaşırtıcı hareketlerden kaçının.




virtuecat 23 Eylül 2006 20:33

İlk Yardım
 
İlkyardım uygulamalarının öncelik sırasıyla üç temel amacı vardır; 1-) Yaşamı kurtarmak ve sürdürülmesini sağlamak
2-) Durumun kötüleşmesini önlemek,
3-) Olanaklar ölçüsünde iyileşmeyi kolaylaştırmak.
Yaşamı korumak ve sürdürülmesini sağlamak için ilkyardımcı; İlkyardımın ABC sini uygular
A-)Solunum yolunu açar;
B-) Solunumu sağlar,
C-) Dolaşımı sağlar
http://img139.imageshack.us/img139/3996/ilkyardim3be6.gif

Bir insanın soluk yollarında bir tıkanma olması, kendiliğinden soluk alıp vermenin bozulması, kalbinin durup damarlarındaki kan akışının kesilmesi dakikalar içinde ölüme neden olacaktır. Bu nedenle, yaşamın devamın sağlayacak bu üç girişim ilkyardımın ilk ve en önemli maddeleridir. Bu nedenle ilkyardımın ABC si olarak adlandırılıdr.
İlkyardımın ikinci ve üçüncü amacına ulaşmak üzere ilkyardımcı;
- Kanamayı durdurur,
- Gerekli sargıları yapar,
- Kırık ve çıkıkları hareketsiz hale getirir,
- Kazazedeyi durumuna uygun pozisyona getirir.



TANIM VE ONEMI


Bir kaza ya da hayatı tehlikeye düşüren bir durumda, sağlık görevlilerinin yardımı sağlanıncaya kadar, hayatın kurtarılması ya da kazazedenin durumunun kötüleşmesini önlemek için, ilaç kullanılmadan yapılan uygulamalara ilkyardım denir.
Belirli bir eğitim almış ve insan vücuduna müdahale etme alanında yasalarla yetkilendirilmiş kişilerce yapılan, ilaçlı müdahalelere acil tedavi denir ve ilkyardım kavramı ile karıştırılmamalıdır. İlkyardım eğitimi almış olmak bir kişiyi sağlık personeli yapmaz.
İlkyardım bir kaza anında ya da hayatı tehlikeye düşüren durumlarda uygulanır. Bu durumlarda nasıl davranılması gerektiği sade vatandaşlar bir yana, ülkemizde itfaiye, sivil savunma, emniyet, eğitim, ulaşım, sanayi alanlarında profesyonel olarak çalışan insanlarca dahi yeterince bilinmemektedir. Az sayıda insanımızın katıldığı ilkyardım kursları ise nitelik olarak çoğu kez yetersiz kalmaktadır. Sürücü kursları, görsel ve yazılı basın aracılığıyla geniş kesimlere ulaşan ilkyardıma ilişkin çeşitli mesajlar ise anlamlı yararlar sağlamak bir yana pek çok traji-komik örnek olaylarla sonuçlanmaktadır.
İlkyardım bilgisi açığımızın büyüklüğüne paralel bir özelliğimiz de, ilkyardım gerektirecek olayların sıklığıdır. Yetersiz altyapı, eğitimsiz insan gücü, kurumsallaşma bozuklukları, idari ve kişisel sorumsuzluklar işyerlerinde, trafikte ve evlerde sık rastladığımız sakatlanma, yaralanma hatta ölümle sonuçlanan kazalara neden olmaktadır. Bireysel ve toplumsal zararları en aza indirmek dışında sosyal bir varlık olmanın bir gereği olarak, ilkyardım eğitimi almak ve uygulamak özel bir anlam ve önem taşımaktadır.
Doğru ilkyardım eğitimi belli özelliklere sahiptir:
- Eğitim verecek kişiler ilkyardım bilgi ve becerisi dışında, eğiticilik yönünden de nitelikli olmalıdır.
- Eğitilenler öncelikli olarak, ilkyardım bilgisinin gerçekten gerekli olacağı ortamlarda çalışanlardan seçilmeli, bu özelliklerinin farkında ve öğrenmeye istekli olmalıdır.
- Eğitilen grupları 10-12 kişiyi geçmemeli, birbirine yakın eğitim düzeyinde olmalı, eğitim mekanı sağlıklı, yeterli olmalıdır.
- Eğitimde erişkin eğitimi ilkeleri gözetilmeli, eğitilenin her aşamaya katılımı sağlanmalıdır.
- Eğitim malzemeleri, manken, maketler, afişler, slayt, tepegöz, film kasetleri gibi desteklerle zenginleşen konu aktarımlarından sonra, tüm beceriler tüm eğitilenlerce doğru uygulanana dek tekrarlanmalıdır.
- Eğitimden önce bir ön değerlendirme, kurs sonunda uygulamalar ve teorik test içeren bir son değerlendirme mutlaka yapılmalı, başarılı olanlar belgelendirilmelidir.
- Eğitilenlerin çalışma yaşamlarına dönüşlerinden sonra eğiticileri ile bağı kopmamalı, bilgi ve becerileri belli aralarla tazelenmelidir.


İLK YAPILACAKLAR



Kazazedeler arasında isen önce kendini değerlendir.
- Sakin ol.
- Kendi vücudunu kontrol et.
- Gerekiyorsa kendine ilkyardı uygula.Ortamı değerlendir.
- Devam eden riskleri ortadan kaldır.Kendini tanıt, etraftakileri sakinleştir.
- Sağlam kişileri yardım ve güvenlik için organize et.Kazazedeleri değerlendir.
- Tüm kazazedeleri hızla kontrol et
- Öncelikli olanları belirleÖncelikli kazazede ile işbirliği sağla.
- Kazazede ile tanış, güven ver, sakinleştir. ve rahatlat
- Yatmasını ya da oturmasını sağla, gereksiz hareket ettirme.Gereken ilkyardım müdahalelerini yap.
- ABC yi sağla
- Kanamayı durdur, kırık veya çıkıklı bölgeyi hareketsizleştir, sargıları yap, pozisyon ver.Koru ve Naklet
- Kazazedenin ısı kaybetmesini önle, kımıldatma, yedirme, içirme, yanında git, sağlıkçılara bilgi ver
- Eğitilenlerin çalışma yaşamlarına dönüşlerinden sonra eğiticileri ile bağı kopmamalı, bilgi ve becerileri belli aralarla tazelenmelidir.



İLK YARDIMCIDA BULUNMASI GEREKEN ÖZELLİKLER


İyi bir ilkyardımcı:
- Oturduğu ve çalıştığı yerleşim biriminin coğrafi özelliklerini, ulaşım olanaklarını, sağlık kuruluşlarının yerlerini, özelliklerini, uzaklıklarını bilir.
- Yaşadığı ülkenin sağlık ve idari mevzuatına yabancı değildir, toplumsal ve bireysel sağlık sorunlarına duyarlıdır. Temel sağlık ve insan vücudu bilgisine sahiptir.
- Birey olarak kendisini sağlıklı, zinde tutmaya çalışır. Düzenli spor yapar, düzenli sağlık kontrolünden geçer, madde bağımlılığı gibi zararlı alışkanlıklardan uzak durur. Dengeli beslenmeye gayret eder. Kendi vücudunun kapasitesini bilir, uygulayacağı ilkyardım tekniğini gereğinde buna göre seçer.
- İşyerinin fiziksel özelliklerini, özellikle acil çıkışı, yangın hortumu vb. yerleri önceden bilir. Kurumundaki idareciye, şoföre, varsa sağlıkçıya, en çabuk nasıl ulaşacağını bilir. İşyerinde ve çevrede gerekebilecek telefon numaralarını yanında taşır.
- Sakin, pratik, dengeli, olgun, yardımsever, girişken bir kişi olarak tanınır.
- Bir kaza anında, aldığı eğitim nedeniyle kendisi ve ortamdakilere yardımcı olabilecek bir kişi olduğunun bilinci ve güveni ile paniğe kapılmaz, düşünerek davranır.
- Davranışları hızlı ancak bilinçli, sıralı ve ölçülüdür.
- Bir kahraman değil ilkyardımcı olduğunu bilir, kendisini asla tehlikeye atmaz.
- Bilgisinin olmadığını düşündüğü durumlarda bir şey yapmaz, yardım çağırır.
- Bir sağlıkçının yardıma gelmesiyle, ona bilgi verip onun yardımcısı durumuna geçer. Bilgi ve yetki sınırlarını bilir.
- Üzerinde girişimde bulunacağı kişi ya da yakınının onayını aldıktan sonra müdahalesini yapar. Gereğinde çevredekileri de örgütleyerek çalışır.
- Güvenli ve kararlı bir konuşma tarzı vardır. Kullanacağı ses tonu ve kelimeleri iyi seçer. Sürtüşmeye meydan vermez.
- İlkyardım bilgisi içinde yapılması gereken ve yapılmaması gerekenler olduğunu bilir. Yararlı olmak kadar zarar vermemeye de çalışır. Duyguları ve ortam etkisiyle değil, bilgileri ile tarafsız bir değerlendirme yaparak karşısındakinin ilkyardım girişimlerine gerçekten gereksinimi olup olmadığını belirler.
- Uygun ilkyardım uygulamasını doğru yere, yeterli sayı ve şiddette, yeterli süre uygular. Her uygulamadan sonra yaptığının doğru ve yeterli olduğunu kontrol eder. Eksik ya da yanlıştan dönmeyi bilir.
- Edindiği bilgi ve becerilerin bir süre sonra unutulacağını, bazılarında değişiklikler olabileceğini bilir. Unutmamak için becerilerini kendisi ve yakınları üzerinde zaman zaman dener. İşyeri hekimi, sağlıkçı, ilkyardım eğiticisi ile gerektikçe ilişki kurar. Belli aralıklarla eğitimini tazelemek için isteklidir. Çevresindeki olayları yakınındaki ilkyardımcı ve sağlıkçılarla tartışır.




BURUN KANAMALARI




Burun kanaması deyip geçmeyin. Burun kanamaları çoğunlukla can sıkıcıdır, bazen korkutucu ve yaşamı tehdit edici bile olabilir.
Uzmanlar burun kanamalarını iki gruba ayırmaktadırlar.
1. Ön burun kanamaları: Burnun ön kısmından gelen kanamalardır. Ayakta duran ya da oturan kişide bir burun deliğinden akan kanama şeklinde kendini gösterir.
2. Arka kanama: Burun arkasından ve derinden olan kanamadır. Kanama genize doğrudur. Otururken veya ayakta dururken bile kanama boğaza doğru olur. Hasta sırt üstü yattığında ön kanama bile olsa her iki yönde kanama olabilecektir.
Arka burun kanamalarının tanınması çok önemlidir.Bu kanama tipi oldukça şiddetlidir ve bir uzmanın takibini gerektirmektedir. Arka kanamalar çoğunlukla yaşlı kişilerde görülür. Bu hasta grubu genellikle yüksek kan basıncı (tansiyon) olan kişiler ya da travma geçirmiş kişilerdir.
Burun kanamaları çocuk yaş grubunda genellikle ön kanama tipinde olmaktadır. Kuru hava veya kış aylarında görülen kabuklanmalar kanamaya neden olmaktadır. Bundan korunmak için nemlendirici bir kremi burunun orta bölmesine parmak ucu ile sürmek yararlı olacaktır. Bu amaçla vaselin ve viks faydalı ilaçlardır. Günde üç defa kullanılması önerilir ancak gece yatmadan önce sürmek yeterlidir. Burun kanaması sık tekrarlıyorsa doktorunuza görünmenin faydası vardır.
Siz ya da çocuğunuzda ön burun kanaması varsa şunları uygulayınız.
1. Burnun uçtaki yumuşak kısmını baş parmağınızla diğer iki parmağınız arasına alınız.
2. Burnu parmakla sıkıştırılmış olarak yüzünüze doğru bastırınız.
3. Beş dakika böyle bekleyiniz (Saat tutunuz).
4. Başınızı kalbinizden daha yüksek tutmaya dikkat ediniz. Bu nedenle oturunuz ya da başınız daha yukarıda uzanınız.
5. Burun ve yanağınıza buz tatbik ediniz (Bir plastik torba içinde buz doldurarak).
KANAMA DURDUKTAN SONRA YENİDEN KANAMAYI ÖNLEMEK
6. Sümkürmemeye özen gösteriniz.
7. Yerden ağır bir şey kaldırmak ya da buna benzer zorlayıcı hareketler yapmayınız.
8. Başınızı mutlaka göğsünüzden daha yukarıda tutmaya çalışınız.
TEKRAR KANAMA OLURSA
9. Burun içindeki tüm pıhtıları sümkürterek temizleyiniz.
10. 3, 4 defa her iki burun deliğine dekonjestan burun spreyi sıkınız (Otrivine, Burnil, Faral v.b.).
11. Tekrar en baştaki 1. ve 3. basamaktaki gibi buruna baskı yaparak sıkınız.
12. Doktorunuzu arayınız.



ELEKTİRİK ÖARPMASINDA İLK YARDIM






Elektrikle çarpılmak için akımın vücuttan geçerek + ve - kutuplar arasındaki devreyi tamamlaması gerekir. Pil, batarya, ve akümülatörler doğru akım üretirler. Doğru akım 20-30 volttan sonra çarpılma hissi vermekte ancak tahribat yapmamaktadır. Pil ve oto aküsü ile çarpılmak olası değildir. 30 volt üstü doğru akım (DC) kaynakları tehlikelidir.

Evde kullanılan elektrik alternatif akım (AC) tipindedir. Alternatif akım, 15 volt üstünde çarpılma hissi verir, tahribat yapmaz. 20 volt üstü tehlikeli sayılabilir. Elektriğe temas eden noktalar arası mesafe kısa ise arada kalan doku şiddetle ısınır ve yanar. Yanık, elektrik akımının kuvvetine bağlı olarak artar.

Alternatif akım, kalp üzerinden geçecek olursa, kalbin sinirsel ileti sistemini bozar, kalp durur.

Allternatif akımla çarpılma çok kolaydır. Prizdeki aktif kutba değildiğinde, vücut devreyi tamamlamak için yere basan ayakları kullanır.

Su, elektrik akımını iyi iletir. Kuruyken iletken olmayan tahta, plastik gibi maddeler ıslanınca iletken olurlar.

Yıldırım, doğal elektrik kaynaklarıdır. Yıldırım havadaki durağan elektriğin bir ark ile boşalması demektir. Bu nedenle çocukların yağışlı ve fırtınalı havalarda uçurtma uçurmaları tehlikelidir. Çünkü ıslanan uçurtma ipi iletken hale gelir ve elektrik, ipi elle tutan kişi üzerine boşalabilir.

Ülkemizde yerleşim alanları üstünden geçen ve zaman zaman evlerin çok yakınlarına kadar gelen yüksek gerilim hatları başka bir tehlike kaynağıdır. Bu gibi yerlerde televizyon antenlerin düzeltilmesi için dama çıkılması başlı başına ayrı bir tehlikedir. Çocukların uçurtmalarını almak için bir sopayla tellere dokunmaya kalkışmaları ölümle sonuçlanan kazalara yol açmaktadır. Bu hatlara 20 m. den daha yakına gelmek son derece tehlikelidir.

Elektrik çarpmalarına karşı alınması gereken önlemler

*Saç kurutucusunu ve elektrikli ısıtıcıyı banyo küvetinin ve lavabonun yakınlarına koymayın.

*Islak ortamda elektrikli cihaz çalıştırmayın. Banyoda saç kurutucusu kullanmayın

*Prizlere emniyet kapağı takın

*Evde topraklı priz kullanın

*Yuvasından çıkmış, telleri açıkta kalmış prizleri tamir ettirin

*Sigortaları tel sararak yenilemeyin, orjinal malzeme kullanın

*Elektrikli cihazları fişe takmadan önce kapalı olduklarına emin olun

*Elektrikli ev aletlerini kullanım talimatlarına uygun kullanın

*Sigortayı kapatmadan elektrikle ilgili hiçbir iş yapmayın

*Evi uzunca bir süre terk edecekseniz sigortaları kapatın

*Ekmek kızartma aletini kahvaltı masasına almayın. İçinde sıkışan dilimi çatal, bıçak gibi nesnelerle kurcalamayın

*Sıcak ütüyü kablosunun üstüne koymayın

*Elektrikle uğraşırken kalın lastik tabanlı ayakkabı giyin

Elektrik çarpmalarında yapılması gerekenler

*Elektriği kesmek için sigortaları kullanın

*Lastik tabanlı ayakkabı giyin, kuru bir lastik eldiven takın

*Elektrik akımını iletmeyecek kuru bir cismin üzerine çıkın

*Elektrik çarpan kişinin yakınındaki kablo gibi iletkenleri, yalıtkan bir çubukla uzaklaştırın

*Hastayı giysilerinden çekerek bölgeden uzaklaştırın

*Elektrik çarpan kişiye kalın lastik tabanlı ayakkabınız yoksa dokunmayın

*Sigortaları kapatmadan yaralıya temas etmeyin

*Çıplak elle çarpılmış kişiye dokunmayın

*Çocukları olay yerinden uzak tutun

*Dokunmak için iletken cisimler kullanmayın


BILINC KAYBI



Beyine giden kan miktarının azalması sonucu, beş duyu organından gelen uyarılara geçici olarak cevap verememe haline bilinç kaybı, ya da bayılma denir. Bu durumdaki bir kişi, sözle ya da dokunarak kendisine ulaşmaya çalışan ilkyardımcıya cevap veremez, ancak, ağrı yaratan bir uyarana refleks karşılık verir.
Basit bayılmalar genellikle uzun süren açlıklar, ağır yorgunluk, uykusuzluk, ani korku ya da acılar sonucu olarak ortaya çıkar.
Bu durumdaki bir kazazedeye ağızdan yiyecek, içecek verilmez, giysileri rahatlatılır, ayakları yukarıya kaldırılır, kusma olabileceği için yan güvenli pozisyonda tutulur. Kendine gelmeye başlayan kazazede hemen ayağa kaldırılıp, yürümeye zorlanmamalıdır.



BOGAZDA YANANCI CİSİM


Boğaza takılan yabancı cisim, elle ulaşılabiliyorsa elle çıkarılır. Aksi takdirde çocuksa baş aşağı tutularak, büyükçe iki kürek kemiği arasına vurularak yardım edilir.


BURKULMALAR


Eklem bağlarının kopması, ya da kısmen zedelenmesine burkulma denir. Ağrı, hassasiyet, şişlik ve morluk görülebilir. Zorlanan eklem buz torbası ve benzer uygulamalarla soğutulur. Varsa, elastik bandaj uygulanarak şişlik önlenmeye çalışılır. Zedeli eklem kullanılmadan ve hareket ettirilmeden, mümkünse yukarıda tutularak taşınır.



BURUNDA YABANCI CİSİM


Çocuklarda görülebilir. Buruna sivri, uzun cisimler sokmamak gerekir. Yabancı cismin olduğu tarafın karşısındaki burun köküne bastırılarak kişi sümkürtülür. Başarılı olunamazsa kişi nakledilir.



ÇIKIKLAR


Bir eklemi meydana getiren kemiklerden birinin, bir dış etki sonucu normalde bulunduğu yerden ayrılmasına çıkık denir. Eklem bağlarının normalde izin vermeyeceği bir harekete zorlanan kemik bağları, aralayarak ya da yırtarak yerinden uzaklaşır.
- Eklemin ve vücut uzantısının görünümünde bozukluk
- Ağrı nedeniyle kısıtlanmış ya da tamamen ortadan kalkmış hareket
- Hassasiyet ve şişlik görülmesi çıkık düşündürmelidir.
http://img84.imageshack.us/img84/2152/cikikcu4.jpg

Çıkmış bir kemiği, eklem boşluğuna ancak yetkili ve deneyimli bir kişi yeniden yerleştirebilir. Yetkisiz kişilerce yapılan denemeler ise damar-sinir sıkışmalarına, eklem bağlarının düzelemeyecek ölçüde tahrip olmasına, sık sık çıkığın tekrar etmesine (alışkanlık çıkığı) neden olabilir. İlkyardımcın görevi, yetkili ve deneyimli bir sağlıkçıya ulaşana kadar çıkık eklem bölgesini hareketsiz hale getirmektir. Bu amaçla askı, atel ve sargı uygulamaları yapılır


DONMALAR



Aşırı soğuk ortamda uzun süre kalınması sonucu donma ortaya çıkar. Kazazede halsiz, uykuludur. Donuk vücut bölümleri beyaz, sert, soğuktur. Henüz donmamış kısımlar kızarık olabilir. Hareketleri ağır ve ağrılıdır. Ciltte su dolu keseler görülebilir. Donmuş kısımlarda duyu kaybı vardır.
Karla ovuşturmak, masaj yapmak, kumaş parçaları sürterek ısıtmaya çalışmak, sıcak odaya ya da sıcak suya sokmak, bandaj yapmak, cilde ilaçlar sürmek, alkol ya da sigara vermek sakıncalıdır.
İlkyardımcı önce kazazedenin ıslak giysilerini çıkartıp kurumasını sağlamalıdır. Donmuş bölgeler temas, sürtünme, doğrudan ısıdan korunmalı, yüksekte tutularak bir battaniye ile sarılmalıdır. Isıtma işlemi yavaş ve aşamalı olarak yapılmalıdır. Ilık su bu amaçla kullanılabilir. Kazazedeye ılık içecekler ve şekerli sıvı gıdalar verilebilir.


EPILEPSI-SARA NOBETI



Doğuştan ya da sonradan ortaya çıkabilen, bir grup beyin hücresinin düzensiz emirler üreterek beyinin çalışmasını geçici olarak bozması ile oluşan bir durumdur.
Bilinç kaybı, idrar kaçırma, çenenin kilitlenmesi, adalelerde kasılmalar görülür. Nöbet sırasında solunumda bozularak ağızdan köpüklü tükürük akar.
Kendiliğinden düzelene kadar kişinin dilini ısırması ve başını bir yere çarpması engellenir. Bu amaçla dişler arasına rulo yapılmış bir kumaş parçası ya da mendil konur. Baş iki el ile kontrol altına alınır, altına yumuşak destekler konur. Nöbetin sonlandığı görülünce hasta nakledilir.


GOZDE YABANCI CISIM



Çocuklarda ve işçilerde sıkça rastlanabilir. Açık havada oynayan çocuklarda bitki parçaları ya da toprak taneleri, metal kesimi, düzeltilmesi, sıva işinde çalışan işçilerde ise metal ve sıva parçacıkları göze kaçar.
Gözde yanma, batma, sulanma, kaşıntı ve ovmaya bağlı kızarıklık görülür. Hatalı müdahaleler göze zarar verir ve yabancı cismin çıkarılması da güçleşir. İlkyardımcı, kişinin gözlerini ovmasını önlemeli bol suyla yıkandıktan sonra gözlerini kapattırıp cismin gözyaşı ile çıkmasını beklemelidir. Bu olmuyor ve cisim gözle görülebiliyorsa temiz bir bez parçasının kenarı ile alınabilir. Çıkartma işleminden pamuk kullanılmaz. Yabancı cisim yine çıkmıyorsa kişi nakledilir.



HAYVAN ISIRIĞI


Bir tahrik olmaksınız saldırarak ısıran kedi ya da köpeğin kuduz olmasından şüphe edilmelidir. Kuduz mikrobu ısırılmış bölgeden vücuda girer. Isıran hayvanın gözlem altına alınması gerekir.
Isırılma halinde, ısırık yeri hemen bol su ve sabun ile iyice yıkanır. Kazazede yürütülmeden nakledilmelidir.
Arı Sokması
İğnenin girdiği yerde kızarıklık, ağrı, kaşıntı, şişme olabilir. İğne hala ciltte ise düzgünce çıkarılır. İğne yerine buz koyarak soğutma yapılır. Alerjisi olanlar, astımlılar, ağızdan sokulanlar, çok sayıda arı tarafından sokulanların hemen nakli gerekir.
Yılan Sokması
Yılan zehirlenmelerinde ısırık yerinde ağrı, şişlik, morluk, hassasiyet vardır. Sokulan yer hareket ettirilmeden yıkanır. Isırılan yerin birkaç cm yukarısına boğucu sargı uygulanır. Isırık yeri 0.5 cm kesilerek ve elle sıvazlanarak zehrin kısmen çıkması sağlanır. Yaranın emilmesi etkili değildir ve zararlı olabileceği için uygulanmamalıdır. Isırık yerine buz uygulanabilir. Kişinin yatarak nakli sağlanır.
Akrep Sokması
Akrep sokmasında yara yerinde ağrı ve uyuşukluk olur. Solunum bozulabilir. Sokulan bölge yıkanır, buzla soğutulur, sokulan kol veya bacakla vücut arasına boğucu sargı uygulanılarak akrep antiserumu bulunabilecek bir merkeze yatarak nakledilir.


HIÇKIRIK


Göğüs ve karın boşluğunu ayıran solunumda rol alan diafram adlı adelenin düzensiz kasılmasıyla ortaya çıkar peşpeşe ve uzun süre devam eden hıçkırık solunumu aksatır ve kişiyi rahatsız eder. Soluğunu bir süre tutturmak ya da su içirmek düzelmeyi sağlayabilir. Başarılı olmazsa bir torba yada poşet içindeki hava kısa süre solunarak hıçkırık sonlandırılabilir


IC KANAMALAR



İç kanamada ilkyardımcı kanamanın varlığını dışarıdan göremez. Büyük kemik kırıkları, kafaya gelen darbeler, tüm vücudu etkileyen kazalarda, dıştan izlenebilen kanama olsun ya da olmasın, iç kanamadan şüphe edilmelidir.
- Huzursuz kazazede, görme
- işitme sorunlari, uyuklama hali
- Soguk, soluk, nemli cilt
- Karinda sertlik ve bastirmakla agri
- Vücutta yaygin siyrik, morluk, şişlikler
- Halsizlik
- Susuzluk hissi
- Sayisi artmiş ancak zayif solunum ve nabiz varsa iç kanama düşünülmelidir.
Iç Kanama Düşünülen Kazazede Için Yapilacaklar:
1. Şok ile mücadele et (ayaklari yüksek olarak yatir, isit)
2. Hizli naklet

KALP KRIZI


Şiddetli göğüs ağrısına şok belirtileri eklenen bir kişinin kalp krizi geçiriyor olabileceği düşünülmeli, sakinleştirilmeli, oturtulmalı ve nakledilmelidir.


KANAMALAR



Kanın, normal olarak içinde bulunduğu kalp ve damarlardan dışarıya çıkmasına kanama denir.
Nedeni ve yeri ne olursa olsun, durmayan ya da durdurulamayan her kanama, şok, hatta ölüme yol açar. Kazalarda ölümlerin önemli bölümü bir kanamadan kaynaklanır. Kanama kontrolü bir ilkyardımcının en çok gereksinim duyacağı ve kullanacağı becerilerdendir.
Kanamaları zedelenmiş damar çeşidine göre üçe ayırabiliriz;
1. Kılcal damar kanamaları: Kılcal damarlar hücrelere ulaşan son damar uzantılarıdır. Çok ince olup içlerinde çok az kan bulunduğu için zedelenme, kesilmelerinde ancak sızıntı tarzında ve hafif bir kanama olur. Bir kesi ya da darbe sonrası ortaya çıkabilir. Hemen her zaman, dış müdahale olmasa bile, kendiliğinden sona erer. Hayati tehlike yaratmaz.
2. Toplardamar kanamaları: Toplardamarlar hücrelerden dönen kanı kalbe taşıyan, düşük basınçlı kan akımı olan damarlardır. Cilde yakın, yüzeysel toplardamarlar kol ve bacak, el, ayak sırtında rahatça seçilebilir. Toplardamar kesileriyle olan kanamalarda koyu renkli, taşma tarzında kan kaçışı görülür. Çoğu kez doğrudan baskı uygulayarak kontrol altına alınabilir. Genellikle yaşamı tehlikeye sokmaz.
3. Atardamar kanamaları: Atardamarlar kalbimizden yüksek basınçla pompalanan kanı hücrelere ileten, toplardamarların tersine kol ve bacakta derinde yol alan damarlardır. Atardamardan olan kanamalarda, açık renkli kanın, yara ağzından kalp atımına uyumlu şekilde fışkırarak çıktığı izlenir. Genellikle durdurulması daha zor olan, hayati tehlike yaratan kanamalardır.
Kanamaları konumu ve yönüne göre de üçe ayırmak mümkündür.
Kanın kaçışının gözle izlenebildiği kanamaya dış kanama adı verilir. İç organlara ait damarlar, ya da vücut içinde kafa-göğüs-karın boşluklarında yerleşik damarların, bir darbe ya da kesici delici bir aletle parçalanmasıyla ortaya çıkan kan kaçışı dışardan görülmez. Bunlar, iç kanama olarak adlandırılır. Kanayan damarın vücudun iç organlarında olduğu kanamalar, doğal deliklerden dışarıya doğru kanama olarak adlandırılır.
Kanamada ilkyardımcının amacı, önce damardan kan kaçışını önlemek, sonra da, kan hacmi azaldığı için şoka karşı önlem almaktır.
Kanamaya müdahalede en basit, risksiz, malzeme gerektirmeyecek yöntemden daha etkili, ancak uygulaması daha zor, riskler taşıyan yönteme doğru bir sıra izlenir. Değişik yöntemlerle damarı sıkıştıran, içinden kan geçmesi ve dışarıya kaçmasını önleyen ilkyardımcı, damardan kan kaçışını önleyen sağlam pıhtı oluşuna kadar uygulamasını sürdürmelidir.
Kanamayı durdurmak için kullanılan ilkyardım yöntemleri sırayla;
1. Kanayan yer üzerine doğrudan baskı yapmak,
2. Kanayan damarın kalpten geliş yolu üzerindeki özel noktalara baskı yapmak,
3. İlk iki yöntemle kontrol edilemeyen özel durumlarda, turnike-boğucu sargı yapmaktır.
Ufak bir keside, kesi yerinin su ve sabunla yıkanıp üzerine birkaç dakika bastırılması yeterli olacaktır. Üzeri bir yara bandı ile kapatılabilir.
Daha büyük bir yaralanmada, yara bezi üzerinden avuç ya da parmaklarla yapılacak baskı ile kanama durdurulduktan sonra, yeniden açılmayı önlemek için rulo, ya da, bohça haline getirilecek yara bezleri ile, üzerine sıkı bandaj yapılması uygun olur. Kanamalı kişinin sakinleştirilmesi ve kanayan kol ya da bacağın yukarıya kaldırılması, kanamanın durmasını kolaylaştıracaktır. Kanla ıslanan bandaj sökülmez, üstten yenilenir.
Doğrudan baskı ile kontrol edilmeyen kanamalarda, ilkyardımcı kanamanın yerine uygun bir noktadan, baş parmağı ya da yumruğu ile baskı yaparak, kanı getiren atardamarı sıkıştırır. Ancak uygun baskı noktaları bu konuda beceri eğitimi almadan kullanılmamalıdır.
Organ kopması birden fazla atardamar kanamasına yanı anda baskı uygulayamayacak tek ilkyardımcı olması, kazazedenin yanından ayrılma zorunluluğu, ilkyardımcının uzun sürecek yol boyunca baskı yapacak gücü olmaması durumunda, son çare olarak, boğucu sargı-turnike uygulanır. Uygulama omuz-dirsek ya da diz-kalça arasındaki tek kemikli bölgeye yapılır. Kan dolaşımının tam olarak kesilmesi kalıcı doku hasarlarına neden olabileceği için istenmeyen bir uygulamadır.

http://img84.imageshack.us/img84/3315/iy1me8.gif

Her yüz kanamalı olaydan doksanının yara yerine baskı yapılarak, geri kalan on olayın dokuzunun özel noktalara baskı ile kontrol altına alınabileceği, turnike-boğucu sargının çok az başvurulacak yöntemler olduğu unutulmamalıdır.

http://img204.imageshack.us/img204/8229/iy218b224fc0.jpg

http://img84.imageshack.us/img84/2761/iy3rf5.gif




virtuecat 23 Eylül 2006 20:33

KIRIKLAR


Yüksekten düşen, üzerine bir cisim düşen, trafik kazası geçiren kazazedelerde kırık, çıkık ve burkulmalara sıklıkla rastlanır. Kırıklar, büyük kemik kırıklarında görülebilen iç kanamalar dışında, hayatı doğrudan tehdit etmeyen olaylardır. Bununla birlikte, hatalı yaklaşımlar sonucu bir boyun ya da omurga kırığı olan kazazede felç kalabilir, kol yada bacak kemiği kırık bir kazazedede kol ve bacak damarları ve sinirleri kesilip durum ağırlaşabilir, yerine takma çabası içine girilen omuz çıkığı ameliyatla dahi düzelemeyecek hale gelebilir.
Kırık, çıkık, burkulma gibi kemik ve eklemi ilgilendiren olaylarda ilkyardımcının temel hedefi, sorunlu vücut uzantısı ya da bölümünü hareketsiz hale getirerek, kazazedenin durumunun kötüleşmesini önlemek, ağrısız ve güvenli bir şekilde naklini sağlamaktır.
Kemik bütünlüğünün çarpma ya da düşme sonucu ortadan kalkmasına kırık denir. Kırık kemik parçaları cildi delerek dışarıya çıkmış ise buna açık kırık, cilt sağlam ise kapalı kırık olarak tanımlanır.
Aşağıdaki maddelerin birkaçının varlığında kırıktan şüphelenmek gerekir.
- Düşme, üzerine düşme, çarpma tarif edilmesi
- Sorunlu bölgede hareketle ya da temasla çok şiddetlenen ağrı
- İlgili vücut bölümünde şekil bozukluğu, simetrinin kaybolması
- Kırılma sırası ya da sonrasında kırık sürtünme sesinin duyulmuş olması
- Kırık bölgesinde şişlik, morarma ,
- Kol ya da bacakta kısalma
- Eklem olmayan bir yerde, eklem varmış gibi açılaşma olması
- Deriyi parçalamış kırık kemik ucunun dışarıdan görülmesi
- Hareket kısıtlılığı ya da hiç hareket ettirememe
- İlgili bölgede hissetmede azalma, uyuşma, karıncalanma
- Dolaşımda aksama sonucu soğuma
Kırığı olan, ya da kırık şüpheli kazazedeye ilkyardım uygularken, aşağıdaki ilkelere uymak gerekir:
- Kırık olmadığına kanaat getirilmiş bir kazazede kesinlikle yerinden oynatılmamalıdır. Kırık bölgenin hareket ettirilmesi sonucu kırık parçanın keskin kenarı etrafındaki bir damar ya da siniri kesebilir, kas dokusunu zedeleyebilir.
- Kazazedenin oturması ya da sağa sola kımıldamasına izin verilmez, kırık şüpheli bölge hareketsizleştirilmeden taşıma yapılmaz.
- Kaza ortamında hayatı tehdit eden bir zararlı etkenin bulunmadığı her durumda kırığa müdahale bulunduğu ortamda yapılır.
- Kırık açık kırık şeklinde ve kopuk kemik parçaları görünüyorsa parçalara dokunulmaz.
- Kırıklı uzvun bileğinden nabız ve bölgede kanama olup olmadığı kontrol edilmelidir.
- Açık kırıklarda görünen kemik parçasını içeri sokmaya, kemik uçlarım birleştirmeye, kol ya da bacakta bozulmuş şekli düzeltmeye çalışmamak gerekir.
- Kırıkla beraber kanama-şok belirtileri varsa öncelikle bunlara müdahale edilir.
- Boyun kırıklarında hatalı taşıma ve gereksiz hareketler omurilik zedelenmesi sonucu tüm vücutta felçle sonuçlanabilir. Boynun desteklenmesi ve hareketsizleştirme hayati önem taşır.
- Başa gelen darbeden sonra burun ve kulaktan su gelmesi; gözlük şeklinde morarma, bayılma, uyku hali, nabız ve solunum zayıflaması, gözbebeklerinde büyüklük farkı, püskürür tarz kusma, kafa kemiklerinde çökme şeklinde şekil bozukluğu varsa; kafatasında kırıkla beraber beyinde de sıkıntı var denektir. Acilen kazazedenin nakli gerekir.
- Sorunlu bölgenin hareketsizleştirilmesi, yani tespit edilmesi ağrıyı azaltacak, kırık uçlarının çevre dokuları zedelemesini önleyerek, kırık uçların birbirinden ayrılması ya da deriden dışarı çıkmasına engel olacaktır. Böylece iyileşme de daha kolay olacaktır.
- Tespit işlemi, kırık kemikleri ilgilendiren iki eklemin sert-uzun bir cismin yardımıyla hareketsiz hale getirilmesidir. Bu amaçla kullanılacak standart malzemenin bulunmadığı yerlerde ilkyardımcı pratik çözümler aramalıdır. Bir dal parçası, katlanmış gazeteler, karton kutular, baston ya da şemsiye atelle tespitte, kazak-ceket gömlek vb. eşyalar askı ile tespitte, kemer, kravat, gömlek kolu gibi eşyalar sargı olarak kullanılabilir. Hiçbir malzeme bulunamaz ise kazazedenin sağlam bacağı kırık bacağa atel olabilir

http://img204.imageshack.us/img204/340/kirik1a5092ke5.jpg


KOMALAR



Bilinç kaybının en ileri durumu komadır. Sözlü uyaranlara ek olarak, komadaki kişi ağrılı uyarılara da cevap vermez. Kolunun kuvvetli bir şeklide cimdiklenmesine, hatta cildine batırılacak bir iğneye hiçbir tepki vermez. Beyin hücreleri canlılığını hala koruyor olmakla beraber, hiçbir uyarıya cevap çıkartamayacak ölçüde sıkıntıdadır.
Koma Nedenleri:
- Ağır kafa darbeleri (kafada darbe izleri, nedensiz püskürür tarz kusma)
- Beyin kanamaları ve inme (cebinden tansiyon ilacı çıkabilir, yüz ve vücut simetrisi bozuktur)
- Beyin tümörleri (düzensiz, şiddetli baş ağrıları ve çeşitli belirtiler)
- Beyin zarının iltihabi hastalıkları (yüksek ateş, ciltte döküntüler)
- İlaç zehirlenmesi (etrafta boş ilaç şişesi ya da enjektör, kusmukta ilaç)
- Aşırı alkol alımı (nefesinde alkol kokusu)
- Karaciğer yetmezliği (ince, bitkin bir vücut, bazen şişmiş bir karın)
- Üre birikimi (cilt renginde değişiklik, zihinsel sorunlar, halsizlik)
- Şeker hastalığı (nefesi meyva kokar, kalp hızlı, cilt kuru ve sıcaktır, karın ağrısı kusma)
Komadaki kazazedenin özellikleri:
- Yardım isteyemez, kolayca zarar görebilir
- Dikkatli incelenmezse öldüğü sanılabilir
- Solunum ve dolaşımın bozulma riski vardır
- Soluk yolu her an tıkanabilir
- Her an kusabilir
- Göz kapağı refleksi bozulmuştur
- Öğürme ve öksürük refleksi çalışmayabilir
Komadaki kazazedeye müdahale ABC ile başlar. Solunum ve dolaşım normal ise koma pozisyonunda (yan güvenli pozisyon) tutulur ve nakledilir. Nedene uygun müdahalelerle yaşamı kurtulup, zaman içinde tamamen normale de dönebilir.

http://img204.imageshack.us/img204/3825/iy51b09b1rh2.jpg


KULAKTA YABANCI CİSİM


Kulağa nohut, mercimek gibi gıdalar, boncuk tanesi, böcek ya da bitki parçaları kaza ile kaçabilir. Özellikle böcekler hareket ve sesleri ile çok rahatsızlık verir. Su ile şişen tahıllar ve kuru baklagillerin çıkarılması çok zorlaşır. Bazen kulağı temizlemekte kullanılan pamuk, çöpler kulakta kalabilir.
Kulaktaki yabancı cisimleri çıkartmak için sivri, uzun cisimler sokmak doğru değildir. Kulak yere bakar durumda iken kulak kepçesi küçük çocukta geriye ve aşağıya büyükte geriye ve yukarıya çekilerek cisim çıkarılır. Böcekler ışık tutularak dışarıya çıkarılabilir. Başarı olunamazsa kişi nakledilir.


ORGAN KOPMASI



Parmak, el, kol, ayak, bacak, kulak, burun gibi vücut uzantılarının vücutla olan bütünlüğünün bozulmasına, organ kopması denir. Bütünlüğün bir kısım dokularla devam ettiği hallere kopma değil, kesi demek doğru olur.
Organ kopmasına müdahale edilmezse;
1. Kanama nedeniyle kazazedenin yaşamı tehlikeye girer
2. Organın kaybı fiziksel görünüm bozukluğu, işlev kaybı ve ruhsal sorunlar yaratır.
Kasıt, ya da kaza sonucu ortaya çıkacak organ kopmasına ilkyardımcının müdahalesi iki yönlü ve hızlı olmalıdır. Kanama kontrolü kadar, nakil ve ulaşılacak merkezin bilgilendirilmesi de önemlidir. Diğer ilkyardım uygulamalarından farklı olarak, organ kopmasında, kazazede ve kopmuş organın ulaştırılacağı sağlık merkezinin damar- sinir cerrahisi yapılabilecek nitelikte olması gerekmektedir. Soğuk ortamda taşınan kopmuş organ canlılığını daha uzun süre koruyacak, birleştirme sonrası, işlev de daha iyi korunacaktır.
Organ kopmasında ilkyardım uygulamaları öncelikle ABC kontrolü ile başlar. Daha sonra kazazede yatar pozisyona getirilir., bilinci açıksa sırtüstü, kapalı ise yan güvenli pozisyonda tutulur.
Kopma, eğer tek tek kemikli bölgelerin uzağında meydana gelmiş ise kolun ve bacağın vücuda yakın kısımlarından turnike uygulanır. Daha sonra kopan organ temiz, su geçirmez plastik bir torba ya da kaba konulup ağzı kapatılır. Daha sonra bu torba veya buz dolu bir kap ya da torbaya konur. Kazazede ve kopan organ aynı araçla nakledilir.

SICAK ÇARPMASI

Güneşte fazla kalma sonucu ortaya çıkar. Güneş çarpması olarak da bilinir. Kazazede aşırı terlemektedir ya da terlemiştir. Vücut sıcaklığı 40 derece ya da üzerinde olabilir. Nabız hızlı, bilinç bulanıktır. Aşırı susuzluk hissi, halsizlik ve ağrılar vardır. Bilinç kapalı ise;
Kazazede gölge, serin bir yere taşınır.
ABC kontrol edilir, serinletilir.
Bilinç açık ise
Kazazede serin bir yere taşınır, yarı oturur pozisyon verilir.
Su serpme, ıslak havlu ve hava akımı kullanılarak (yelpaze, vantilatör vb.) serinletilir, su ve alkolsüz içecekler verilir.
Fazla giysileri çıkarılır.


ŞOK


Değişik nedenlerle kalbin pompalama etkinliğinin zayıflaması, ya da, damarlarda pompalanacak yeterli kan olmaması halinde, ciltte, bilinçte ve kaslarda ortaya çıkan ilerleyici nitelikte belirtilerin tümüne şok denir. Müdahale edilmezse, belirtiler ilerler, kişi ölebilir.
Aşırı kanamalar, ishal, yanıklar, kusma, kalp krizi, aşırı korku ve heyecan, allerjik olaylar, aşırı ağrılı olaylar şok nedeni olabilir.
Şok belirtileri:
- Soğuk, soluk, nemli deri
- Eller ve ayaklarda soğuma, his kaybı
- Nabız sayısında artma, nabızın zayıflaması
- Solunumun sayıca artması, ancak yüzeyselleşmesi
- Göz kararması, halsizlik
- Bulantı, kusma
- Huzursuzluk
- Aşırı susuzluk hissi, ağızın kurumasıdır.
Başlangıçta açık ya da bulanık olabilen bilinç, zamanla kapanabilir. Şokla mücadelede temel ilke, kan kaybı varsa daha fazla kaybın önlenmesi, mevcut kanın daha hayati organlarca kullanılması için uygun pozisyon verilmesidir.
Şok pozisyonu için kazazede, bilinci açıksa sırtüstü, bilinci kapalı ise, yan güvenli pozisyonda yatırılır. Daha sonra ayakları 30 cm yukarı kaldırılır. Üzeri battaniye ile örtülür ve 112 ye haber verilir.

http://img204.imageshack.us/img204/4079/iy41d927eir8.png


SUDA BOGULMA


Havuz ya da denizde çırpınmakta olan kişiye suda kurtarmaalmamış kişilerin, yüzme bilseler dahi yaklaşmaması gerekir.
Bir tekne ile yaklaşmak mümkün değil ise, ipe bağlı bir can simidi ya da tahta parçası, çırpınan kişiye yardım amacı ile atılabilir.
Uzun bir sırık ya da ip ile kişiye ulaşmak denenebilir. Bunlar yapılamıyorsa, çırpınmaların bitmesi beklenir .
Tekneye ya da sahile çıkarılan kazazedenin ABC’si kontrol edilir.
Normal solunum ve dolaşım sağlandıktan sonra bilincin durumuna göre pozisyon verilir.
Üzeri örtülerek nakledilir

YABANCI MADDE YUTMA


Yutulan cisim küçük, düzgün kenarlı ise kendiliğinden çıkacaktır. Müdahale gereksizdir. Sivri, uzun, batıcı, kesici cisimler yatılmış ise acilen nakledilir.


YANIKLAR



Doğrudan ateş ya da yüksek ısı veren fiziksel kimyasal etkenlerle karşılaşma sonucu yanıklar oluşur. Bu etkenler ateş, elektrik, güneş, sıcak su ya da yağ, kimyasal maddeler, sıcak metal cisimler olabilir. Yanık cilt, açık yara gibi değerlendirilmelidir. Vücut bu kısımdan su kaybeder ve açık yara gibi mikroplanmaya açıktır. Toplam vücut yüzeyinin %20 sinden fazlasını etkileyen yanıklar yaşamsal tehlike doğurur.
Yanıklar, ortaya çıkan tahribata göre derecelendirilir.
1. Derece Yanıklar
En çok güneşte fazla kalma nedeniyle olur.
Cildin kızarması ve şiddetli ağrı ile tanınır.
Kendiliğinden iyileşip, cilt normal görünümünü alabilir.
Elbisesi tutuşan kişi yere yatıp kendi etrafında dönmelidir
2. Derece Yanıklar
Kızarıklığa ek olarak su dolu keseciklerin görünmesi ile tanınır.
En sık sıcak sıvılar ile olur.Ağrılı ve ciddi yanıklardır.
Su keselerini patlatmak sakıncalıdır.
Doğru bakım yapılmaz ise iz kalır. Mikrop üremesine açıktır.
3. Derece Yanıklar
Cildin tamamı etkilenmiştir. Ağrı azdır. Hayati tehlike yaratacak sıvı kayıpları ve iltihaplanmalar mümkündür.
Yanıklarda ilkyardımcının ilk amacı, yanığa neden olan madde ya da kaynağın uzaklaştırılmasıdır.
Tutuşmuş kazazedenin kaçması önlenir. Üzerine bir örtü atılarak ya da yuvarlanarak söndürülür.
Yanıklı kazazede soyulurken cilt de soyulabileceğinden elbiseler kesilerek çıkartılır.
Tüm yanıklarda ilk yapılacak işlem, yanık bölgenin ağrı geçene ve sonra 10 dakika kadar soğuk suda tutulmasıdır.
Yaralının üzerinde yüzük, bilezik, saat, künye varsa çıkarılır.
Yanık bölge üzeri ıslak, temiz bir bezle örtülür.
Bu nitelikte malzeme yoksa açık bırakılır.
Bilinç açık ise ağızdan sulu gıdalar ve su verilir. Şoka karşı uygun pozisyonda tutulur.
İkinci ve üçüncü derece yanıklar var ise kişi nakledilir.


YÜKSEK ATEŞ HAVALE


Genellikle iltihabi hastalıklar arasında yükselen ateşe bağlı olarak küçük çocuklarda ortaya çıkar. Beyin hücrelerinin yüksek ısıda normal çalışmayıp kontrolsüz emiriler iletmesi sonucu bilinç kapanıp, titreme-kasılmalar ortaya çıkar. Çocuğun üzerinin soyulması, ıslak havlularla serinletilmesi ya da yıkanması yoluyla ateşi düşürülerek havale durdurulabilir.


ZEHİRLENMELER



Zehirlenmeleri oluşturan faktörlerin arasında kazalar, bilgisiz intihar girişimleri ve zehirle öldürme olayları gelmektedir. Endüstri alanındaki zehirlenmeler genellikle kronik zehirlenmelerdir ve meslek hastalıklarından sayılmaktadır. Zehirlenme vakalarının başında uyku ilaçlarının oluşturduğu zehirlenmeler gelir. Bunu karbon monoksit zehirlenmeleri izler. Zehirlenme belirtileri birçok hastalıklarda olduğu gibi kusma, ishal, baygınlık ve adale krampları halinde ortaya çıktığından zehirlenme cinsinin saptanması pek kolay olmaz. Zehirlenme vakalarında acele müdahale gerekir, aksi halde hastanın kurtarılması olasılığı azalır.
Zehirlenmeye neden olan maddeler şöyle sıralanabilir:
Alkol
Belirtiler: Konuşma güçlüğü, baş dönmesi, bilinç kaybı.
Tedavi: Mide yıkanması, kan dolaşımını arttırıcı kafein gibi maddelerin verilmesi, yapay solunum.
Arsenik
Belirtiler: Titreme, kramp, bilinç kaybı, sancı, kusma ve ishal.
Tedavi: Hayvansal kömür, acı tuz, mide yıkanması.
Asitler
Belirtiler: Parşömen kağıdım andıran asit kabukları oluşur ve bu kabukların kendilerine özgü renkleri vardır.
Sülfirik asit: Önce beyaz, sonra siyah.
Azot asit: Sarı.
Tuzruhu (kezzap): Beyaz.
Pikrin asiti: Kirli kahverengi.
Eter kireci: Beyaz halkayla çevreli urlar.
Karbolik asit: Beyaz, sonra kahverengi, yüzeysel kabuk oluşumu.
Lizol: Yüzeysel kahverengi kabuk oluşumu.
Asit oksalat
Belirtiler: Kanlı kusmuk, nabız yavaşlaması, solunum güçlüğü, vücutta şişme.
Tedavi:Bol miktarda yumurta akı karıştırılmış süt.
Atropin
Belirtiler : DEride kızarma, ağız kuruluğu, göz sulanması, ateş, gözbebeğinin büyümesi, bilinç kaybı.
Tedavi: Hayvansal kömür, yatak dinlenmesi, soğuğa yakın ılık banyo.
Benzol
Belirtiler: Baş ağrısı, baş dönmesi, adalet krampları.
Tedavi: Temiz hava, mide yıkanması, hayvansal kömür.
Cıva
Belirtiler: Kanlı kusmuk, karın ağrısı, ishal.
Tedavi: Bol miktarda az yağlı süt ve yumurta akı, midenin yıkanması.
Dijital
Belirtiler: İştahsızlık, bulantı, kusma, nabız yavaşlaması, kalp atımında düzensizlik.
Tedavi:İlacın hemen kesilmesi, karşıt madde olarak atropin verilmesi.
Fenol
Belirtiler: Baş dönmesi, kulak çınlaması, terleme, salya salgısı.
Tedavi:Zeytinyağı ve yumurta akı içirilmesi, mide yıkan. ması.
Fosfor bileşikleri
Belirtiler: Bulantı, salya salgısı, ishal, karın ağrısı, solunum güçlüğü, adale krampları ve gözbebeklerindeki belirgin değişim.
Tedavi: Oksijen verilmesi, midenin yıkanması.
Gıda maddeleri
Belirtiler: Kusma, mide ağrısı, ishal, halsizlik, terleme, bilinç kaybı, heyecan.
Tedavi:İlik tuzlu su vererek kusturma, mide yıkama, hay. vansal kömür, iki yemek kaşığı tuz eritilmiş su, gerekirse lavman ve yapa~r solunum.
Karbon monoksit
Belirtiler: Baş ağrısı, kulak çınlaması, baş dönmesi, bilinç kaybı, kramplar, yüz kızarması, uyku hali.
Tedavi: Açık hava, yapay solunum, uyutmama, birkaç kaşık kuru kahve.
Mantarlar
Belirtiler: Bulantı, kusma, karın ağrısı, ishal, bunalma ve baldır krampları.
Tedavi: Hayvansal kömür, tavşan beyninin ya da midesinin çiğ olarak yedirilmesi.
Siyanür
Belirtiler: Solunum güçlüğü, kramplar, kalp çarpıntısı.
Tedavi: Yalnızca doktor tarafından uygulanır.
Talyum
Belirtiler: Baldır ağrıları, yarı felç, kusma, uykusuzluk, zehirlenmenin üçüncü haftasında tüm saçların dökülmesi.
Tedavi: Hayvansal kömür, süt, kimyasal tuz, kireç.
Uyku ilacı
Belirtiler: Baygınlık, uyku hali, bilinç kaybı, vücut ısısında azalma, solunum önceleri hızlı, sonra yavaş ve düzensiz, adale krampları.
Tedavi: Midenin yıkanması, damardan serum.


peramos 5 Eylül 2007 08:58

İlkyardım
 
T.C.
SAĞLIK BAKANLIĞI
İSTANBUL İL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ

ACİL SAĞLIK HİZMETLERİ ŞUBESİ

TEMEL İLKYARDIM UYGULAMALARI
EĞİTİM KİTABI

İSTANBUL 2006

İÇİNDEKİLER:
1-GENEL İLKYARDIM BİLGİLERİ:
İlkyardım nedir? 7
Acil tedavi nedir? 7
İlkyardımcı kimdir? 7
İlkyardım ve acil tedavi arasındaki fark nedir? 7
İlkyardımın öncelikli amaçları nelerdir? 7
İlkyardımın temel uygulamaları nelerdir? 7
112’nin aranması sırasında nelere dikkat edilmelidir? 8
İlkyardımcının müdahale ile ilgili yapması gerekenler nelerdir? 8
İlkyardımcının özellikleri nasıl olmalıdır? 8
Hayat kurtarma zinciri nedir? 8
İlkyardımın ABC’si nedir? 9

2-HASTA/YARALININ VE OLAY YERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
İlkyardımcının bilmesi gereken ve vücudu oluşturan sistemler nelerdir? 9
Vücutta nabız alınabilen bölgeler nelerdir? 11
Hasta/yaralının değerlendirilmesinin amacı nedir? 11
Hasta/yaralıların ilk değerlendirilme aşamaları nelerdir? 11
Hasta/yaralının ikinci değerlendirmesi nasıl olmalıdır? 12
Olay yerini değerlendirmenin amacı nedir? 13
Olay yerinin değerlendirilmesinde yapılacak işler nelerdir? 13

3-TEMEL YAŞAM DESTEĞİ:
Solunum ve kalp durması nedir? 14
Temel yaşam desteği nedir? 14
Hava yolunu açmak için Baş-Çene pozisyonu nasıl verilir? 14
Yapay solunum nasıl yapılır? 14
Dış kalp masajı nasıl yapılır? 14
Çocuklarda (1-8 yaş) Temel Yaşam Desteği nasıl yapılır? 15
Bebeklerde (0-1 yaş) Temel Yaşam Desteği nasıl yapılır? 16
Hava yolu tıkanıklığı nedir? 16
Hava yolu tıkanıklığı belirtileri nelerdir? 16
Tam tıkanıklık olan kişilerde Heimlich manevrası nasıl uygulanır? 17
Kısmi tıkanıklık olan kişilerde nasıl ilkyardım uygulanır? 18

4-KANAMALARDA İLKYARDIM:
Kanama nedir? 18
Kaç çeşit kanama vardır? 18
Kanamalarda ilkyardım uygulamaları nelerdir? 19
Vücutta baskı uygulanacak noktalar nelerdir? 19
Kanamalarda üçgen bandaj uygulaması nasıl yapılmalıdır? 19
Hangi durumlarda turnike uygulanmalıdır? 20
Turnike uygulamasında dikkat edilecek hususlar neler olmalıdır? 20
El ve ayak kopmalarında turnike nasıl uygulanır? 21
Şok nedir? 21
Kaç çeşit şok vardır? 22
Şok belirtileri nelerdir? 22
Şokta ilkyardım uygulamaları nelerdir? 22
Şok pozisyonu nasıl verilir? 22
5-YARALANMALARDA İLKYARDIM:
Yara nedir? 22
Kaç çeşit yara vardır? 23
Yaraların ortak belirtileri nelerdir? 23
Yaralanmalarda ilkyardım nasıl olmalıdır? 23
Ciddi yaralanmalar nelerdir? 24
Ciddi yaralanmalarda ilkyardım nasıl olmalıdır? 24
Delici göğüs yaralanmalarında ne gibi sorunlar görülebilir? 24
Delici göğüs yaralanmalarında ilkyardım nasıl olmalıdır? 24
Delici karın yaralanmalarında ne gibi sorunlar olabilir? 25
Delici karın yaralanmalarında ilkyardım nasıl olmalıdır? 25
Kafatası ve omurga yaralanmaları neden önemlidir? 25
Kafatası yaralanmaları çeşitleri nelerdir? 25
Kafatası ve omurga yaralanmalarının nedenleri nelerdir? 25
Kafatası ve omurga yaralanmalarında belirtiler nelerdir? 25
Kafatası ve omurga yaralanmalarında ilkyardım nasıl olmalıdır? 26

6-YANIK, DONMA VE SICAK ÇARPMASINDA İLKYARDIM:
Yanık nedir? 26
Kaç çeşit yanık vardır? 26
Yanığın ciddiyetini belirleyen faktörler nelerdir? 27
Yanıklar nasıl derecelendirilir? 27
Yanığın vücuttaki olumsuz etkileri nelerdir? 27
Isı ile oluşan yanıklarda ilkyardım işlemleri nedir? 27
Kimyasal yanıklarda ilkyardım nasıl olmalıdır? 27
Elektrik yanıklarında ilkyardım nasıl olmalıdır? 28
Sıcak çarpması belirtileri nelerdir? 28
Sıcak çarpmasında ilkyardım nasıl olmalıdır? 28
Sıcak çarpmasında risk grupları var mıdır? 28
Sıcak yaz günlerinde sıcak çarpmasından korunmak için alınması gereken önlemler nelerdir? 29
Donuk belirtileri nelerdir? 29
Donukta ilkyardım nasıl olmalıdır? 29

7-KIRIK, ÇIKIK VE BURKULMALARDA İLKYARDIM:
Kırık nedir? 30
Kaç çeşit kırık vardır? 30
Kırık belirtileri nelerdir? 30
Kırığın yol açabileceği olumsuz durumlar nelerdir? 30
Kırıklarda ilkyardım nasıl olmalıdır? 30
Burkulma nedir? 30
Burkulma belirtileri nelerdir? 31
Burkulmada ilkyardım nasıl olmalıdır? 31
Çıkık nedir? 31
Çıkık belirtileri nelerdir? 31
Çıkıkta ilkyardım nasıl olmalıdır? 31
Kırık çıkık ve burkulmalarda tespit nasıl olmalıdır? 31
Tespit sırasında dikkat edilmesi gereken hususlar nelerdir? 31
Tespit yöntemleri nelerdir? 31


8-BİLİNÇ BOZUKLUKLARINDA İLKYARDIM:
Bilinç bozukluğu/Bilinç kaybı nedir? 34
Bilinç kaybı nedenleri nelerdir? 34
Bilinç bozukluğu belirtileri nelerdir? 34
Bilinç bozukluğu durumunda ilkyardım nasıl olmalıdır? 35
Koma pozisyonu (Yarı yüzükoyun-Yan pozisyon) nasıl verilir? 35
Havale nedir? 36
Havale nedenleri nelerdir? 36
Nedenlerine göre havale çeşitleri nelerdir? 36
Ateş nedeniyle oluşan havale nedir? 36
Ateş nedeniyle oluşan havalede ilkyardım nasıl olmalıdır? 36
Sara krizi ( Epilepsi) nedir? 36
Sara krizinin belirtileri nelerdir? 36
Sara krizinde ilkyardım nasıl olmalıdır? 37
Kan şekeri düşüklüğü nedir? 37
Kan şekeri düşmesinin nedenleri nelerdir? 37
Kan şekeri aniden düştüğünde hangi belirtiler görülür? 37
Kan şekeri düşüklüğü yavaş ve uzun sürede oluşursa hangi belirtiler görülür? 37
Kan şekeri düşmesinde ilkyardım nasıl olmalıdır? 38
Göğüste kuvvetli ağrı nedenleri nelerdir? 38
Göğüste kuvvetli ağrı belirtileri nelerdir? 38
Göğüs ağrısında ilkyardım nasıl olmalıdır? 38

9-ZEHİRLENMELERDE İLKYARDIM:
Zehirlenme nedir? 39
Zehirlenmelerde genel belirtiler nelerdir? 39
Zehirlenme hangi yollarla meydana gelir? 39
Sindirim yoluyla zehirlenmede ilkyardım nasıl olmalıdır? 39
Solunum yolu ile zehirlenmelerde ilkyardım nasıl olmalıdır? 40
Cilt yolu ile zehirlenmelerde ilkyardım nasıl olmalıdır? 40
Zehirlenmelerde genel ilkyardım kuralları nelerdir? 40

10-HAYVAN ISIRMALARINDA İLKYARDIM:
Hayvan ısırmalarında ilkyardım nasıl olmalıdır? 40
Arı sokmalarının belirtileri nelerdir? 40
Arı sokmalarında ilkyardım nasıl olmalıdır? 41
Akrep sokmalarının belirtileri nelerdir? 41
Akrep sokmalarında ilkyardım nasıl olmalıdır? 41
Yılan sokmalarının belirtileri nelerdir? 41
Yılan sokmalarında ilkyardım nasıl olmalıdır? 41
Deniz canlıları sokmasında belirtiler nelerdir? 42
Deniz canlıları sokmasında ilkyardım nasıl olmalıdır? 42

11-GÖZ, KULAK VE BURUNA YABANCI CİSİM KAÇMASINDA İLKYARDIM:
Göze yabancı cisim kaçmasında ilkyardım nasıl olmalıdır? 42
Kulağa yabancı cisim kaçmasında ilkyardım nasıl olmalıdır? 42
Buruna yabancı cisim kaçmasında ilkyardım nasıl olmalıdır? 42


12-BOĞULMALARDA İLKYARDIM:
Boğulma nedir? 43
Boğulma nedenleri nelerdir? 43
Boğulmalarda genel belirtiler nelerdir? 43
Boğulmalarda genel ilkyardım işlemleri ne olmalıdır? 43

13-HASTA/YARALI TAŞIMA TEKNİKLERİ:
Hasta/yaralı taşınmasında genel kurallar nelerdir? 44
Acil taşıma teknikleri nelerdir? 44
Sürükleme yöntemleri nelerdir? 44
Araç içindeki yaralıyı taşıma (RENTEK manevrası) 44
Kısa mesafede süratli taşıma teknikleri nelerdir? 45
Sedye üzerine yerleştirme teknikleri nelerdir? 46
Sedye ile taşıma teknikleri nelerdir? 47



(1)
GENEL İLKYARDIM BİLGİLERİ

İlkyardım nedir?
Herhangi bir kaza veya yaşamı tehlikeye düşüren bir durumda, sağlık görevlilerinin yardımı sağlanıncaya kadar, hayatın kurtarılması ya da durumun kötüye gitmesini önleyebilmek amacı ile olay yerinde, tıbbi araç gereç aranmaksızın, mevcut araç ve gereçlerle yapılan ilaçsız uygulamalardır.
Acil tedavi nedir?
Acil tedavi ünitelerinde, hasta/yaralılara doktor ve sağlık personeli tarafından yapılan tıbbi müdahalelerdir.
İlkyardımcı kimdir?
İlkyardım tanımında belirtilen amaç doğrultusunda hasta veya yaralıya tıbbi araç gereç aranmaksızın mevcut araç gereçlerle, ilaçsız uygulamaları yapan eğitim almış kişi ya da kişilerdir.
İlkyardım ve acil tedavi arasındaki fark nedir?
Acil tedavi bu konuda ehliyetli kişilerce gerekli donanımla yapılan müdahale olmasına karşın, ilkyardım bu konuda eğitim almış herkesin olayın olduğu yerde bulabildiği malzemeleri kullanarak yaptığı hayat kurtarıcı müdahaledir.
İlkyardımın öncelikli amaçları nelerdir?
Hayati tehlikeyi ortadan kaldırmak,
Yaşamsal fonksiyonların sürdürülmesini sağlamak,
Hasta/yaralının durumunun. kötüleşmesini önlemek,
İyileşmeyi kolaylaştırmak.

İlkyardımın temel uygulamaları nelerdir?
İlkyardım temel uygulamaları Koruma, Bildirme, Kurtarma (KBK) olarak ifade edilir.
Koruma:
Kaza sonuçlarının ağırlaşmasını önlemek için olay yerinin değerlendirilmesini kapsar. En önemli işlem olay yerinde oluşabilecek tehlikeleri belirleyerek güvenli bir çevre oluşturmaktır.
Bildirme:
Olay / kaza mümkün olduğu kadar hızlı bir şekilde telefon veya diğer kişiler aracılığı ile gerekli yardım kuruluşlarına bildirilmelidir. Türkiye'de ilkyardım gerektiren her durumda telefon iletişimleri, 112 acil telefon numarası üzerinden gerçekleştirilir.
Kurtarma (Müdahale):
Olay yerinde hasta / yaralılara müdahale hızlı ancak sakin bir şekilde yapılmalıdır.

112’nin aranması sırasında nelere dikkat edilmelidir?
Sakin olunmalı yada sakin olan bir kişinin araması sağlanmalıdır.
112 merkezi tarafından sorulan sorulara net bir şekilde cevap verilmelidir;
Kesin yer ve adres bilgileri verilirken, olayın olduğu yere yakın bir caddenin yada çok bilinen bir yerin adı verilmelidir,
Kimin, hangi numaradan aradığı bildirilmelidir,
Hasta/yaralı(lar)ın adı ve olayın tanımı yapılmalıdır,
Hasta/yaralı sayısı ve durumu bildirilmelidir,
Eğer herhangi bir ilkyardım uygulaması yapıldıysa nasıl bir yardım verildiği belirtilmelidir,
112 hattında bilgi alan kişi, gerekli olan tüm bilgileri aldığını söyleyinceye kadar telefon kapatılmalıdır.
İlkyardımcının müdahale ile ilgili yapması gerekenler nelerdir?
Hasta / yaralıların durumunu değerlendirmek (ABC) ve öncelikli müdahale edilecekleri belirlemek
Hasta/yaralının korku ve endişelerini gidermek
Hasta/yaralıya müdahalede yardımcı olacak kişileri organize etmek
Hasta/yaralının durumunun ağırlaşmasını önlemek için kendi kişisel olanakları ile gerekli
müdahalelerde bulunmak
Kırıklara yerinde müdahale etmek
Hasta/yaralıyı sıcak tutmak
Hasta/yaralının yarasını görmesine izin vermemek
Hasta/yaralıyı hareket ettirmeden müdahale yapmak
Hasta/yaralının en uygun yöntemlerle en yakın sağlık kuruluşuna sevkini sağlamak (112) (Ancak, ağır hasta/yaralı bir kişi hayati tehlikede olmadığı sürece asla yerinden kıpırdatılmamalıdır.)
İlkyardımcının özellikleri nasıl olmalıdır?
Olay yeri genellikle insanların telaşlı ve heyecanlı oldukları ortamlardır. Bu durumda ilkyardımcı sakin ve kararlı bir şekilde olayın sorumluluğunu alarak gerekli müdahaleleri doğru olarak yapmalıdır. Bunun için bir ilkyardımcıda aşağıdaki özelliklerin olması gerekmektedir:
İnsan vücudu ile ilgili temel bilgilere sahip olmak,
Önce kendi can güvenliğini korumak,
Sakin, kendine güvenli ve pratik olmak,
Eldeki olanakları değerlendirebilmek,
Olayı anında ve doğru olarak haber vermek (112’yi aramak),
Çevredeki kişileri organize edebilmek ve onlardan yararlanabilmek,
İyi bir iletişim becerisine sahip olmak.
Hayat kurtarma zinciri nedir?
Hayat kurtarma zinciri 4 halkadan oluşur. Son iki halka ileri yaşam desteğine aittir ve ilkyardımcının görevi değildir.
1.Halka - Sağlık kuruluşuna haber verme
2.Halka - Olay yerinde yapılan Temel Yaşam Desteği
3.Halka - Ambulans ekiplerince yapılan müdahaleler
4.Halka - Hastane acil servisleridir
İlkyardımın ABC'si nedir?
Bilinç kontrol edilmeli, bilinç kapalı ise aşağıdakiler hızla değerlendirilmelidir:
A. Hava yolu açıklığının değerlendirilmesi
B. Solunumun değerlendirilmesi ( Bak-Dinle-Hisset)
C. Dolaşımın sağlanması (Kalp masajının yapılması)

(2)
HASTA/YARALININ VE OLAY YERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

İlkyardımcının bilmesi gereken ve vücudu oluşturan sistemler nelerdir?
Hareket sistemi: Vücudun hareket etmesini, desteklenmesini sağlar ve koruyucu görev yapar. Hareket sistemi şu yapılardan oluşur:
Kemikler
Eklemler
Kaslar
Dolaşım sistemi: Vücut dokularının oksijen, besin, hormon, bağışıklık elemanı ve benzeri elemanları taşır ve yeniden geriye toplar. Dolaşım sistemi şu yapılardan oluşur:
Kalp
Kan damarları
Kan
Sinir sistemi: Bilinç, anlama, düşünme, algılama, hareketlerinin uyumu, dengesi ve solunum ile dolaşımı sağlar. Sinir sistemi şu yapılardan oluşur:
Beyin
Beyincik
Omurilik
Omurilik soğanı
Solunum sistemi: Vücuda gerekli olan gaz alışverişi görevini yaparak hücre ve dokuların oksijenlenmesini sağlar. Solunum sistemi şu organlardan oluşur:
Solunum yolları
Akciğerler
Boşaltım sistemi: Kanı süzerek gerekli maddelerin vücutta tutulması, zararlı olanların atılması görevlerini yaparak vücutta iç dengeyi korur. Boşaltım sistemi şu organlardan oluşur:
İdrar borusu
İdrar kesesi
İdrar kanalları
Böbrekler


Sindirim sistemi: Ağızdan alınan besinlerin öğütülerek sindirilmesi ve kan dolaşımı vasıtasıyla vücuda dağıtılmasını sağlar. Sindirim sistemi şu organlardan oluşur:
Dil ve dişler
Yemek borusu
Mide
Safra kesesi
Pankreas
Bağırsaklar
Yaşam Bulguları:
Bilinç
Solunum
Dolaşım
Vücut Isısı
Kan Basıncı
Bilinç Durumu:
Normal bir kişi kendine yöneltilen tüm uyarılara cevap verir
Bilinç düzeyi yaralanmanın ağırlığını gösterir.
Bilinç Yerinde => Tüm uyarılara cevap var
Derece 1 => Sözlü ve gürültülü uyarılara cevap var
Derece 2 => Ağrılı uyaranlara cevap var
Derece 3 => Tüm uyarılara karşı kapalı (cevap yok)
Solunum Değerlendirilir
Solunum sıklığı
Solunum aralıkları eşit mi
Solunum derinliği’ ne bakılır.
Düzensiz solunum sinir sistemi zedelenmesini düşündürür.
Kişinin bir dakika içinde yaptığı nefes alma verme sayısı solunum sıklığı dır.
Normali dakikada 12-20 dir.
Nabız:
Kalp atımlarının atardamara yaptığı basınca nabız denir. Normal nabız, yetişkin bir kişide, dinlenme halinde dakikada 60-100 dür.

Nabız alınabilen yerler:
Şah Damarı:Adem elmasının her iki yanı
Kol Damarı: Kolun iç yüzü, dirseğin üstü
Ön-Kol Damarı:Bileğin iç yüzü,baş parmağın üst hizası
Bacak Damarı:Ayak sırtının ortasında
Vücut Isısı:
İlkyardımda vücut ısısı daima koltuk altından ölçülmelidir.
Normali 36.5 C’ dir.
Normal değerin üstünde olması yüksek ateş, altında olması düşük ateş olarak ifade edilir.
41-42 üstü ve 34.5 altı tehlikeyi işaret eder.
31.0 ve altı ölümcüldür.
Kan Basıncı:
Kalbin kasılma ve gevşeme anında damar duvarına yaptığı basınçtır.
Kalbin kanı pompalama gücünü gösterir.
Normali; 100/50 ve 140/100 mm Hg dir.

Hasta/yaralının değerlendirilmesinin amacı nedir?
Hastalık yada yaralanmanın ciddiyetini değerlendirmek
İlkyardım önceliklerini belirlemek
Yapılacak ilkyardım yöntemini belirlemek
Güvenli bir müdahale sağlamak
Hasta/yaralının ilk değerlendirilme aşamaları nelerdir?
Hasta/yaralıya sözlü uyaran yada hafifçe omzuna dokunarak “iyi misiniz?” diye sorularak bilinç durumu değerlendirmesi yapılır. Bilinç durumunun değerlendirilmesi daha sonraki aşamalar için önemlidir. Buna göre hasta/yaralının ilk değerlendirilme aşamaları şunlardır:
A. Havayolu açıklığının değerlendirilmesi:
Özellikle bilinç kaybı olanlarda dil geri kaçarak solunum yolunu tıkayabilir yada kusmuk, yabancı cisimlerle solunum yolu tıkanabilir. Havanın akciğerlere ulaşabilmesi için hava yolunun açık olması gerekir.
Hava yolu açıklığı sağlanırken hasta/yaralı baş, boyun, gövde ekseni düz olacak şekilde
yatırılmalıdır.
Bilinç kaybı belirlenmiş ise ağız içi önce göz ile daha sonra işaret parmağı yandan ağız içine sokularak bir çengel gibi kullanılarak diğer yandan çıkartılmak suretiyle kontrol edilmeli, ardından yabancı cisim varsa bir bez aracılığı ile çıkarılmalıdır.
Daha sonra bir el hasta/yaralının alnına konarak, diğer elin 2-3 parmağı ile çene tutularak baş geriye doğru itilip Baş-Çene pozisyonu verilir. Bu işlemler sırasında sert hareketlerden kaçınılmalıdır.
B. Solunumun değerlendirilmesi:
İlkyardımcı, başını hasta/yaralının göğsüne bakacak şekilde yan çevirerek yüzünü hasta/yaralının ağzına yaklaştırır, Bak-Dinle-Hisset yöntemi ile solunum yapıp yapmadığını 5 saniye süre ile değerlendirir.
Solunum hareketini gözler.
Solunum sesini dinler.
Yanağında hasta/yaralının nefesini hissetmeye çalışır.
Solunum yoksa derhal yapay solunuma başlanır.
İlk değerlendirme sonucu hasta/yaralının bilinci kapalı fakat solunum varsa derhal koma
pozisyonuna getirerek diğer yaralılar değerlendirilir.

C. Dolaşımın Sağlanması
Kalp masajı yapılarak hayati öneme sahip organların oksijen alması sağlanır.
Hasta/yaralının ikinci değerlendirmesi nasıl olmalıdır?
İlk muayene ile hasta/yaralının yaşam belirtilerinin varlığı güvence altına alındıktan sonra ilkyardımcı ikinci muayene aşamasına geçerek baştan aşağı muayene yapar. İkinci değerlendirme aşamaları şunlardır :
Görüşerek bilgi edinme:
Kendini tanıtır,
Hasta/yaralının ismini öğrenir ve adıyla hitap eder,
Hoşgörülü ve nazik davranarak güven sağlar,
Hasta/yaralının endişelerini gidererek rahatlatır,
Olayın mahiyeti, koşulları, kişisel özgeçmişleri, sonuç olarak ne yedikleri, kullanılan ilaçlar ve alerjinin varlığı sorularak öğrenilir.
Baştan aşağı kontrol yapılır:
Bilinç düzeyi, anlama, algılama
Solunum sayısı, ritmi, derinliği
Nabız sayısı, ritmi, şiddeti
Vücut veya cilt ısısı, nemi, rengi
Baş: Saç, saçlı deri, baş ve yüzde yaralanma, morluk olup olmadığı, kulak yada burundan sıvı yada kan gelip gelmediği değerlendirilir, ağız içi kontrol edilir.
Boyun: Ağrı, hassasiyet, şişlik, şekil bozukluğu araştırılır. Aksi ispat edilinceye kadar boyun zedelenmesi ihtimali göz ardı edilmemelidir.
Göğüs kafesi: Saplanmış cisim, açık yara, şekil bozukluğu yada morarma olup olmadığı, hafif baskı ile ağrı oluşup oluşmadığı, kanama olup olmadığı değerlendirilmelidir. Göğüs kafesi genişlemesinin normal olup olmadığı araştırılmalıdır. Göğüs muayenesinde eller arkaya kaydırılarak hasta/yaralının sırtı da kontrol edilmelidir.
Karın boşluğu: Saplanmış cisim, açık yara, şekil bozukluğu, şişlik, morarma, ağrı yada duyarlılık olup olmadığı ve karnın yumuşaklığı değerlendirilmelidir. Eller bel tarafına kaydırılarak muayene edilmeli,ardından kalça kemiklerinde de aynı araştırma yapılarak kırık yada yara olup olmadığı araştırılmalıdır.
Kol ve bacaklar: Kuvvet, his kaybı varlığı, ağrı, şişlik, şekil bozukluğu, işlev kaybı ve kırık olup olmadığı, nabız noktalarından nabız alınıp alınmadığı değerlendirilmelidir.İkinci değerlendirmeden sonra mevcut duruma göre yapılacak müdahale yöntemi seçilir.
Olay yerini değerlendirmenin amacı nedir?
Olay yerinde tekrar kaza olma riskini ortadan kaldırmak,
Olay yerindeki hasta/yaralı sayısını ve türlerini belirlemek.
Olay yerinin hızlı bir şekilde değerlendirilmesinin ardından yapılacak müdahaleler planlanır.
Olay yerinin değerlendirilmesinde yapılacak işler nelerdir?
Herhangi bir olay yerinin değerlendirilmesinde aşağıdakiler mutlaka yapılmalıdır:
Kazaya uğrayan araç mümkünse yolun dışına ve güvenli bir alana alınmalı, kontağı kapatılmalı, el freni çekilmeli, araç LPG’li ise aracın bagajında bulunan tüpün vanası kapatılmalıdır.
Olay yeri yeterince görünebilir biçimde işaretlenmelidir. Kaza noktasının önüne ve arkasına
gelebilecek araç sürücülerini yavaşlatmak ve olası bir kaza tehlikesini önlemek için uyarı işaretleri yerleştirilmelidir. Bunun için üçgen reflektörler kullanılmalıdır.
Olay yerinde hasta/yaralıya yapılacak yardımı güçleştirebilecek veya engelleyebilecek meraklı kişiler olay yerinden uzaklaştırılmalıdır.
Olası patlama ve yangın riskini önlemek için olay yerinde sigara içilmemelidir.
Gaz varlığı söz konusu ise oluşabilecek zehirlenmelerin önlenmesi için gerekli önlemler alınmalıdır.
Ortam havalandırılmalıdır.
Kıvılcım oluşturabilecek ışıklandırma veya çağrı araçlarının kullanılmasına izin verilmemelidir.
Hasta/yaralı yerinden oynatılmamalıdır.
Hasta/yaralı hızla yaşam bulguları yönünden (ABC) değerlendirilmelidir.
Hasta/yaralı kırık ve kanama yönünden değerlendirilmelidir.
Hasta/yaralı sıcak tutulmalıdır.
Hasta/yaralının bilinci kapalı ise ağızdan hiçbir şey verilmemelidir.
Tıbbi yardım istenmelidir (112).
Hasta/yaralının endişeleri giderilmeli, nazik ve hoşgörülü olmalıdır.
Hasta/yaralının paniğe kapılmasını engellemek için yarasını görmesine izin verilmemelidir.
Hasta/yaralı ve olay hakkındaki bilgiler kaydedilmelidir.
Yardım ekibi gelene kadar olay yerinde kalınmalıdır.

(3)
TEMEL YAŞAM DESTEĞİ

Solunum ve kalp durması nedir?
Solunum durması: Solunum hareketlerinin durması nedeniyle vücudun yaşamak için ihtiyacı olan
oksijenden yoksun kalmasıdır. Hemen yapay solunuma başlanmaz ise bir süre sonra kalp durması meydana gelir. Kalp durmasına 5 dakika içinde müdahale edilmezse dokuların oksijenlenmesi bozulacağı için beyin hasarı oluşur.
Temel Yaşam Desteği nedir?
Hayat kurtarmak amacı ile hava yolu açıklığı sağlandıktan sonra, solunumu ve/veya kalbi durmuş kişiye yapay solunum ile akciğerlerine oksijen gitmesini, dış kalp masajı ile de kalpten kan pompalanmasını sağlamak üzere yapılan ilaçsız müdahalelerdir.
Kendisinin ve hasta/yaralının güvenliğinden emin olma
Hasta/yaralıyı sert bir zemine yatırma
Hasta/yaralının yanına diz çökme
Hasta/yaralının omuzlarına hafifçe dokunarak ve “iyi misiniz?” diye sorarak bilincini kontrol etme eğer bilinci yok ise;
Hasta/yaralının kravat kemer ve yakasını açma
Temel yaşam desteğine başlarken eğer çevrede biri varsa hemen 112 aratılmalıdır. Bebeklerde, çocuklarda ve erişkinlerde (sadece boğulmalarda) ilkyardımcı yalnız ise 30/2 göğüs basısını 5 tur uygulamasından sonra kendisi yardım çağırmalıdır. Bebeklerde (0-1 yaş) , ilkönce 5 solunum yapılır,30/2 göğüs basısının 5 tur uygulaması ardından 112 aranır.
Hava yolunu açmak için Baş-Çene pozisyonu nasıl verilir?
Bilinci kapalı bütün hasta/yaralılarda solunum yolu kontrol edilmelidir. Çünkü dil geriye kayabilir yada herhangi bir yabancı madde solunum yolunu tıkayabilir. Ağız içi kontrol edilerek temizlendikten sonra hastaya baş-çene pozisyonu verilir.
Bunun için ;
Bir el alına yerleştirilir,
Diğer elin iki parmağı çeneye yerleştirilir,
Baş geriye doğru itilir.
Böylece dil yerinden oynatılarak hava yolu açıklığı sağlanmış olur.
YETİŞKİNLERDE DIŞ KALP MASAJI VE YAPAY SOLUNUM UYGULAMA
1. Kendisinin ve hasta/yaralının güvenliğinden emin olma
2. Hasta/yaralının omuzlarına hafifçe dokunarak ve “iyi misiniz?” diye sorarak bilincini kontrol etme eğer bilinci yok ise:
3. Tıbbi yardım isteme(112 arama)
4. Hasta/yaralıyı sert bir zemin üzerine yatırma
5. Hasta/yaralının yanına diz çökme
6. Hasta/yaralının kravat,kemer ve yakasını açma
7. Ağız içini kontrol ederek hava yolu tıkanıklığına neden olan cisim varsa çıkarma
8. Hava yolunu açmak için bir elini hasta/yaralının alnına, diğer elinin parmak uçlarını çenesinin altına yerleştirme
9. Çene kemiğinin uzun kenarı yere dik gelecek şekilde başı geriye doğru eğme
10.Hasta/yaralının solunum yapıp yapmadığını bak-dinle-hisset yöntemiyle 5-10 saniye süre ile kontrol etme:
*Göğüs kafesinin solunum hareketlerini gözleme,
*Eğilerek yüzünü hastanın ağzına yaklaştırarak solunumu dinleme ve soluğu yanağında
hissetmeye çalışma,,
*El ile göğüs kafesinin hareketlerini hissetmeye çalışma,
11.Soluk alıp vermiyorsa, alnının üzerine konulan elin baş ve işaret parmağını kullanarak
hasta/yaralının burnunu kapatma
12. Baş geriye doğru eğilmiş pozisyonda iken hasta/yaralının ağzını içine alacak şekilde yerleştirme
13. Eğer solunum yoksa hasta/yaralının göğsünü yükseltmeye yarayacak kadar her biri bir saniyenin üzerinde 2 kurtarıcı nefes verme, havanın geriye çıkıp çıkmadığını kontrol etme
14. Kalp basısı uygulamak için göğüs kemiğini ortalayarak (göğüs kemiğinin üst ve alt ucunun ortası) göğsün merkezini tespit etme
15.Bir elin topuğunu göğsün merkezine yerleştirme
16.Diğer elini bu elin üzerine yerleştirme
17.Her iki elin parmaklarını birbirine geçirme
18.Parmakları göğüs kafesi ile temas ettirmeden, dirsekleri bükmeden, göğüs kemiği üzerine vücuda dik olacak şekilde tutma
19.Göğüs kemiği 4-5 cm aşağı inecek şekilde (yandan bakıldığında göğüs yüksekliğinin 1/3'ü kadar) bası uygulama, bu işlemi dakikada 100 kez uygulama
20.Hasta/yaralıya 30 kalp masajından sonra 2 solunum yaptırma (30:2)
21.Temel yaşam desteğine hasta/yaralının yaşamsal refleksleri veya tıbbi yardım gelene kadar
kesintisiz devam etme
NOT: Suda boğulmalarda; eğer ilkyardımcı yalnız ise 30:2 kalp basısı uygulamasının 5 tur tekrarından sonra 112'yi arama
ÇOCUKLARDA (1-8 YAŞ) DIŞ KALP MASAJI VE YAPAY SOLUNUM UYGULAMA
1. Kendisinin ve hasta/yaralının güvenliğinden emin olma
2. Çocuğun omuzlarına hafifçe dokunarak ve “iyi misiniz?” diye sorarak bilincini kontrol etme
(Çocuğun bilinci yoksa ve çevrede birileri varsa 112'yi aratma) İlkyardımcı yalnız ise ; 30:2 göğüs
basısının 5 tur uygulamasından sonra 112'yi arama
3. Çocuğu sert bir zemin üzerine yatırma
4. Çocuğun sıkan giysilerini gevşetme
5. Ağız içini kontrol edilerek varsa yabancı cisim temizleme
6. Hava yolunu açmak için bir elini hasta/yaralının alnına, diğer elinin parmak uçlarıyla çenesinden
tutarak geriye hafifçe iterek solunum yolu açıklığını sağlama
7. Çocuğun solunum yapıp yapmadığını bak-dinle-hisset yöntemiyle 5-10 saniye süre ile kontrol etme:
8. Soluk alıp vermiyorsa alnının üzerine koyulan elin baş ve işaret parmağını kullanarak
hasta/yaralının burnunu kapatma
9. Baş geriye doğru eğilmiş pozisyonda iken hasta/yaralının ağzını içine alacak şekilde yerleştirme
10.Eğer solunum yoksa Hasta/yaralının göğsünü yükseltmeye yarayacak kadar her biri 1 saniyenin
üzerinde 2 kurtarıcı nefes verme, havanın geriye çıkıp çıkmadığını kontrol etme
11.Kalp basısı uygulamak için göğüs kemiğini ortalayarak (göğüs kemiğinin üst ve alt ucunun ortası) göğsün merkezini tespit etme
12.Bir elin topuğunu göğsün merkezine yerleştirme;(çocuk yetişkin görünümündeyse yetişkinlerde
olduğu gibi iki el ile kalp basısı uygulama)
13.Parmakları göğüs kafesi ile temas ettirmeden, dirsekleri bükmeden, göğüs kemiği üzerine vücuda dik olacak şekilde tutma
14.Göğüs kemiği 2.5-5 cm aşağı inecek şekilde (yandan bakıldığında göğüs yüksekliğinin 1/3'ü kadar) bası uygulama, bu işlemi dakikada 100 kez uygulama
15.Hasta/yaralıya çocuğa 30 kalp masajından sonra 2 solunum yaptırma (30:2)
16.Temel yaşam desteğine hasta/yaralının yaşamsal refleksleri veya tıbbi yardım gelene kadar
kesintisiz devam etme
BEBEKLERDE (0-12 AY) DIŞ KALP MASAJI VE YAPAY SOLUNUM UYGULAMA
1. Kendisinin ve hasta/yaralının güvenliğinden emin olma
2. Ayak tabanına hafifçe vurarak bilincini kontrol etme ( Bebeğin bilinci yoksa ve çevrede birileri
varsa 112'yi aratma) İlkyardımcı yalnız ise ; 5 kurtarıcı solunumdan sonra 30:2 göğüs basısının 5
tur uygulamasından sonra 112'yi arama
3. Ağız içini kontrol edilerek varsa yabancı cisim çıkarma
4. Sıkan giysilerini gevşetme
5. Bir elini alnına koyma, diğer elinin iki parmağı ile çeneyi yukarı geriye iterek hafifçe başı geriye
eğme
6. Bebeğin solunum yapıp yapmadığını bak-dinle-hisset yöntemiyle 5 saniye süre ile kontrol etme:
7. Solunum yoksa, ağız dolusu nefes alarak ağzını bebeğin ağız ve burnunu içine alacak şekilde
yerleştirme
8. Bebeğin göğsünü yükseltmeye yarayacak kadar her biri 1 saniyenin üzerinde 5 kurtarıcı nefes verme ve havanın geriye çıkıp çıkmadığını kontrol etme
9. Kalp basısı uygulamak için bebeğin (iki meme başının altındaki hattın ortası göğüs merkezini
oluşturur) göğsün merkezini tespit etme
10.Bir elin orta ve yüzük parmağını bebeğin göğüs merkezine yerleştirme
11.İki parmakla göğüs kemiği 1-1.5 cm aşağı inecek şekilde (yandan bakıldığında göğüs yüksekliğinin 1/3'ü kadar) bası uygulama, bu işlemi dakikada 100 kez uygulama
12.Bebeğe 30 kalp masajından sonra 2 solunum yaptırma (30:2)
13.Temel yaşam desteğine bebeğin yaşamsal refleksleri veya tıbbi yardım gelene kadar kesintisiz
devam etme
Hava yolu tıkanıklığı nedir?
Hava yolunun, solunumu gerçekleştirmek için gerekli havanın geçişine engel olacak şekilde tıkanmasıdır. Tıkanma tam tıkanma yada kısmi tıkanma şeklinde olabilir.
Hava yolu tıkanıklığı belirtileri nelerdir?
Tam tıkanma belirtileri:
Nefes alamaz,
Acı çeker, ellerini boynuna götürür,
Konuşamaz,
Rengi morarmıştır,
Bu durumda Heimlich Manevrası (=Karına bası uygulama) yapılır .
Kısmi tıkanma belirtileri:
Öksürür
Nefes alabilir
Konuşabilir
Bu durumda hastaya dokunulmaz, öksürmeye teşvik edilir.
Tam tıkanıklık olan kişilerde Heimlich Manevrası (=Karına bası uygulama) nasıl uygulanır?
Bilinci yerinde olan(=bilinci açık) kişilerde Heimlich manevrası:
Hasta ayakta ya da oturur pozisyonda olabilir,
Arkadan sarılarak gövdesi kavranır,
Bir elin baş parmağı midenin üst kısmına, göğüs kemiği altına gelecek şekilde yumruk yaparak konur. Diğer el ile yumruk yapılan el kavranır,
Kuvvetle arkaya ve yukarı doğru bastırılır,
Bu hareket 5-7 kez yabancı cisim çıkıncaya kadar tekrarlanır,
Şah damarından nabız ve solunum değerlendirilir,
Tıbbi yardım istenir (112).
Bilincini kaybetmiş(=bilinci kapalı) kişilerde Heimlich Manevrası: (*)
Hasta yere yatırılır, yan pozisyonda sırtına 5 kez vurulur,
Tıkanma açılmadığı taktirde hasta düz bir zeminde başı yana çevrilir,
Hastanın bacakları üzerine ata biner şekilde oturulur,
Bir elin topuğunu göbek ile göğüs kemiği arasına yerleştirilir, diğer el üzerine konur,
Göbeğin üzerinden kürek kemiklerine doğru eğik bir baskı uygulanır,
Şah damarından nabız ve solunum değerlendirilir,
İşleme yabancı cisim çıkıncaya kadar devam edilir,
Tıbbi yardım istenir (112),
Bu hareketi 5-7 kez yabancı cisim çıkıncaya kadar ya da yardım gelinceye kadar devam edin,
Bu tür olgularda havayolu tıkanıklığından şüphelenildiğinde, ilkyardımcılar Temel Yaşam Desteği uygulamalarını yapacaklardır. Kurtarıcı nefes verdikten sonra hava gitmiyorsa tıkanıklık olduğu düşünülür, ilkyardımcı ağız içinde yabancı cisim olup olmadığını kontrol etmeli, yabancı cisim görüyorsa çıkarmalıdır. Havayolu tıkanıklığı varsa havayolunu açacak manevraları profesyonel acil yardım ekibi uygular.
(*)Yukarıdaki bilgiler sadece ilkyardım eğitmenleri için verilmiş olup bilinci kapalı olan erişkinlerde havayolunun açılması için gerekli olan girişimler ve hareketler ilkyardımcılara öğretilmeyecektir.
Bebeklerde tam tıkanıklık olan hava yolunun açılması (**):
Bebek ilkyardımcının bir kolu üzerine ters olarak yatırılır,
Başparmak ve diğer parmakların yardımıyla bebeğin çenesi kavranarak boynundan tutulur ve yüzüstü pozisyonda öne doğru eğilir,
Baş gergin ve gövdesinden aşağıda bir pozisyonda tutulur,
5 kez el bileğinin iç kısmı ile bebeğin sırtına kürek kemiklerinin arasına hafifçe vurulur,
Diğer kolun üzerine başı elle kavranarak sırtüstü çevrilir,
Yabancı cismin çıkıp çıkmadığına bakılır,
Çıkmadıysa başı gövdesinden aşağıda olacak sırtüstü şekilde tutulur,
5 kez iki parmakla göğüs kemiğinin alt kısmından karnın üs kısmına baskı uygulanır,
Yabancı cisim çıkana kadar devam edilir,
Tıbbi yardım istenir (112).
(**)Bebek çok küçük ise ve karından baskı uygulanamıyorsa bebekler için yukarıda anlatılan
uygulamalar yapılır. Ancak diğer hallerde bebeklerde yapılan uygulamalar, bilinci kapalı erişkinlerde yapılan Heimlich Manevrası uygulamaları ile aynıdır. Yukarıdaki bilgiler sadece ilkyardım eğitmenleri için verilmiş olup bebeklerde havayolunun açılması için gerekli olan girişimler ve hareketler ilkyardımcılara öğretilmeyecektir.
Kısmi tıkanıklık olan kişilerde nasıl ilkyardım uygulanır?
Eğer kişinin hava yolunda yeterli hava giriş çıkışı mevcutsa, kazazede öksürmeye teşvik edilmeli,yakından izlenmeli ve başka bir girişimde bulunulmamalıdır. Kazazedenin henüz ayakta durabildiği bu dönemde onun arka tarafında yer alınmalıdır.
Bu durumda, kazazede öncelikle bulunduğu pozisyonda bırakılmalıdır.
Kazazedenin solunum ve öksürüğü zayıflarsa ya da kaybolursa ve morarma saptanırsa derhal girişimde bulunulmalıdır.
Belirgin bir yabancı cisim, yerinden çıkmış veya gevşemiş takma dişleri varsa bunlar yerinden çıkarılır.
Eğer yabancı cisim görülemiyorsa ve hastanın durumu kötüye gidiyorsa yukarıda tam tıkanmada anlatılan uygulamalara başlanır

(4)
KANAMALARDA İLKYARDIM

Kanama nedir?
Damar bütünlüğünün bozulması sonucu kanın damar dışına (vücudun içine veya dışına doğru) doğru akmasıdır. Kanamanın ciddiyeti aşağıdaki durumlara bağlıdır:
Kanamanın hızına,
Vücutta kanın aktığı bölgeye,
Kanama miktarına,
Kişinin fiziksel durumu ve yaşına.
Kaç çeşit kanama vardır?
Vücutta kanın aktığı bölgeye göre 3 çeşit kanama vardır :
Dış kanamalar: Kanama yaradan vücut dışına doğru olur.
İç kanamalar: Kanama vücut içine olduğu için gözle görülemez.
Doğal deliklerden olan kanamalar:Kulak, burun, ağız, anüs, üreme organlarından olan kanamalardır.Kanama arter, ven yada kılcal damar kanaması olabilir. Arter kanamaları kalp atımları ile uyumlu olarak kesik kesik akar ve açık renklidir. Ven kanamaları ise koyu renkli ve sızıntı şeklindedir. Kılcal damar kanaması küçük kabarcıklar şeklindedir.
Kanamanın değerlendirilmesinde, şok belirtilerinin izlenmesi çok önemlidir.

Kanamalarda ilkyardım uygulamaları nelerdir?
Dış kanamalarda ilkyardım:
Hasta/yaralının durumu değerlendirilir (ABC),
Tıbbi yardım istenir (112),
Yara yada kanama değerlendirilir,
Kanayan yer üzerine temiz bir bezle bastırılır,
Kanama durmazsa ikinci bir bez koyarak basıncı arttırılır,
Gerekirse bandaj ile sararak basınç uygulanır,
Kanayan yere en yakın basınç noktasına baskı uygulanır,
Kanayan bölge yukarı kaldırılır,
Çok sayıda yaralının bulunduğu bir ortamda tek ilkyardımcı varsa, yaralı güç koşullarda bir yere taşınacaksa, uzuv kopması varsa ve/veya baskı noktalarına baskı uygulamak yeterli olmuyorsa turnike uygulanır,
Şok pozisyonu verilir,
Sık aralıklarla (2-3dakikada bir) yaşam bulguları değerlendirilir,
Kanayan bölge dışarıda kalacak şekilde hasta/yaralının üstü örtülür,
Yapılan uygulamalar ile ilgili bilgiler (turnike uygulaması gibi) hasta/yaralının üzerine yazılır,
Hızla sevk edilmesi sağlanır.
Vücutta baskı uygulanacak noktalar nelerdir?
Ataradamar kanamalarında kan basınç ile fışkırır tarzda olur. Bu nedenle, kısa zamanda çok kan kaybedilir. Bu tür kanamalarda asıl yapılması gereken, kanayan yer üzerine veya kanayan yere yakın olan bir üst atardamar bölgesine baskı uygulanmasıdır. Vücutta bu amaç için belirlenmiş baskı noktaları şunlardır:
1-Boyun : Boyun atardamarı (şah damarı) baskı yeri
2-Köprücük kemiği üzeri : Kol atardamarı baskı yeri
3-Koltukaltı : Kol atardamarı baskı yeri
4-Kolun üst bölümü : Kol atardamarı baskı yeri
5-Kasık : Bacak atardamarı baskı yeri
6-Uyluk : Bacak atardamarı baskı yeri
Kanamalarda üçgen bandaj uygulaması nasıl yapılmalıdır?
Üçgen bandaj, vücudun değişik bölümlerinde bandaj ve/veya askı olarak kullanılabilir. Üçgen bezin tepesi tabanına doğru getirilip yerleştirilir, sonra bir yada iki kez daha bunun üzerine katlanarak istenilen genişlikte bir sargı bezi elde edilmiş olur.
Elde üçgen bandaj uygulama:
Parmaklar, üçgenin tepesine gelecek şekilde el üçgen sargının üzerine yerleştirilir. Üçgenin tepesi bileğe doğru katlanır. Elin sırtında, üçgenin uçları karşı karşıya getirilir ve çaprazlanır, bilek seviyesinde düğümlenir.
Ayağa üçgen bandaj uygulama:
Ayak, üçgenin üzerine düz olarak, parmaklar üçgenin tepesine bakacak şekilde yerleştirilir. Üçgen bandajın tepesini ayağın üzerinde çaprazlayacak şekilde öne doğru getirilir. İki ucu ayak bileği etrafında düğümlenir.
Dize üçgen bandaj uygulama:
Üçgenin tabanı dizin 3-4 parmak altında ve ucu dizin üzerine gelecek şekilde yerleştirilir. Dizin arkasından uçları çaprazlanır, dizin üstünde uçları düğümlenir.
Göğüse üçgen bandaj uygulama:
Üçgenin tepesi omuza yerleştirilir ve tabanı göğsü saracak şekilde sırtta düğümlenir. Bu düğüm ile üçgenin tepesi, bir başka bez kullanılarak birbirine yaklaştırılarak bağlanır.
Kalçaya üçgen bandaj uygulama:
Üçgenin tabanı uyluğun alt kısmının etrafında düğümlenir, tepesi ise belin etrafını saran bir kemer yada beze bağlanır.
Hangi durumlarda turnike uygulanmalıdır?
Bugün için turnike başlıca 3 durumda uygulanmaktadır,bunlar:
Çok sayıda yaralının bulunduğu bir ortamda tek ilkyardımcı varsa (kanamayı durdurmak ve daha sonra da diğer yaralılarla ilgilenebilmek için),
Yaralı güç koşullarda bir yere taşınacaksa,(engebeli uzun bir yola gidilecekse)
Uzuv kopması varsa baskı noktasından yapılan bası etkisiz ise turnike uygulanabilir,bunların dışında kesinlikle uygulanmaz.
1. Bası noktasına bir elle baskı uygulamaya devam etme
2. Bir eline geniş,kuvvetli ve esnemeyen bir materyal alma
3. Şeridi yarı uzunluğunda katlama, uzuv etrafına sarma
4. Bir ucu halkadan geçirip çekme ve iki ucu bir araya getirme
5. Bası noktasında basıncı kaldırma ve kanamayı tamamen durduracak yeterlikte sıkı bir bağ atma
* Geniş sargı uygulama
* Sargının içinden sert cisim (kalem gibi) geçirme ve uzva paralel konuma getirme
* Kanama durana kadar sert cismi döndürme
6. Sert cismi uzva dik konuma getirerek sargıyı çözülmeyecek şekilde tespit etme
7. Hasta/yaralının elbisesinin üzerinde, hasta/yaralının adı ve turnikenin uygulandığı zaman (saat ve
dakika) yazılı bir kart iğneleme
8. Çok sayıda yaralı olduğunda, yaralının alnına rujla veya sabit kalemle ”turnike” veya “ T ” harfini yazma
9. Hasta/yaralının pansuman ve turnike görülecek şekilde battaniye ile sarma
10.Turnikeyi 15-20 dakika aralıklarla gevşetme, sonra tekrar sıkma
Turnike uygulamasında dikkat edilecek hususlar neler olmalıdır?
Turnike uygulamasında kullanılacak malzemelerin genişliği en az 8-10 cm olmalıdır.
Turnike uygulamasında ip, tel gibi kesici malzemeler kullanılmamalıdır.
Turnikeyi sıkmak için tahta parçası, kalem gibi malzemeler kullanılabilir.
Turnike kanama duruncaya kadar sıkılır, kanama durduktan sonra daha fazla sıkılmaz.
Turnike uygulanan bölgenin üzerine hiçbir şey örtülmez.
Turnike uygulamasının yapıldığı saat bir kağıda yazılmalı ve yaralının üzerine asılmalıdır.
Uzun süreli kanamalardaki turnike uygulamalarında, kanayan bölgeye göre 15-30 dakikada bir turnike gevşetilmelidir.
Turnike, kol ve uyluk gibi tek kemikli bölgelere uygulanır, ancak önkol ve bacağa el ve ayağın beslenmesini bozabileceği için uygulanmaz. Uzuv kopması durumlarında, önkol ve bacağa da turnike uygulanabilir.
Uzuv kopmalarında turnike nasıl uygulanır?
1.Hasta/yaralıyı sırt üstü yatırma
2.Hasta/yaralının bacaklarını 30 cm kadar yükseltme
3.Kanamayı durdurmak için kanayan yere veya baskı noktalarına bası uygulama. Bu önlemlerle kanama kontrol edilemiyorsa turnike uygulama
4.Kopan parçayı temiz su geçirmez ağzı kapalı bir plastik torbaya yerleştirme
5.Kopan parçanın konduğu torbayı buz içeren ikinci bir torbanın içine koyma
6.Torbayı temiz bir bez ile sarıp hasta/yaralı ile aynı vasıtaya koyma,üzerine adı ve soyadını yazma
7.Tıbbi birimleri haberdar etme (112)
Torbanın üzerine kopan uzuv parçasının sahibine ait kimlik bilgileri kaydedilir ve yaralı ile aynı araca konarak en çok 6 saat içerisinde sağlık kuruşuna sevki sağlanır.
İç kanamalarda ilkyardım:
İç kanamalar, şiddetli travma, darbe, kırık, silahla yaralanma nedeniyle oluşabilir. Hasta/yaralıda şok belirtileri vardır. İç kanama şüphesi olanlarda aşağıdaki uygulamalar yapılmalıdır.
Hasta/yaralının bilinci ve AB si değerlendirilir,
Üzeri örtülerek ayakları 30 cm yukarı kaldırılır,
Tıbbi yardım istenir (112),
Asla yiyecek ve içecek verilmez,
Hareket ettirilmez (özellikle kırık varsa),
Yaşamsal bulguları incelenir,
Sağlık kuruluşuna sevki sağlanır.
Doğal deliklerden çıkan kanamalarda ilkyardım:
Burun kanaması:
Hasta/yaralı sakinleştirilir, endişeleri giderilir,
Oturtulur,
Başı hafifçe öne eğilir,
Burun kanatları 5 dakika süre ile sıkılır,
Uzman bir doktora gitmesi sağlanır.
Kulak kanaması:
Hasta/yaralı sakinleştirilir, endişeleri giderilir,
Kanama hafifse kulak temiz bir bezle temizlenir,
Kanama ciddi ise, kulağı tıkamadan temiz bezlerle kapanır,
Bilinci yerinde ise hareket ettirmeden sırt üstü yatırılır, bilinçsiz ise kanayan kulak üzerine yan yatırılır,
Kulak kanaması, kan kusma, anüs, üreme organlarından gelen kanamalarda hasta/yaralı kanama örnekleri ile uzman bir doktora sevk edilir.
Şok nedir?
Kalp-damar sisteminin yaşamsal organlara uygun oranda kanlanma yapamaması nedeniyle ortaya çıkan ve tansiyon düşüklüğü ile seyreden bir akut dolaşım yetmezliğidir.
Kaç çeşit şok vardır?
Nedenlerine göre 4 çeşit şok vardır:
Kardiyojenik şok
Hipovolemik şok
Toksik şok .
Anaflaktik şok
Şok belirtileri nelerdir?
Kan basıncında düşme
Hızlı ve zayıf nabız
Hızlı ve yüzeyel solunum
Ciltte soğukluk, solukluk ve nemlilik
Endişe, huzursuzluk
Baş dönmesi,
Dudak çevresinde solukluk ya da morarma
Susuzluk hissi
Bilinç seviyesinde azalma
Şokta ilkyardım uygulamaları nelerdir?
Kendinin ve çevrenin güvenliği sağlanır,
Hava yolunun açıklığı sağlanır,
Hasta/yaralının mümkün olduğunca temiz hava soluması sağlanır,
Varsa kanama hemen durdurulur,
Şok pozisyonu verilir,
Hasta/yaralı sıcak tutulur,
Hareket ettirilmez,
Hızlı bir şekilde sağlık kuruluşuna sevki sağlanır (112),
Hasta/yaralının endişe ve korkuları giderilerek psikolojik destek sağlanır.
Şok pozisyonu nasıl verilir?
Hasta/yaralı düz olarak sırt üstü yatırılır,
Hasta/yaralının bacakları 30 cm kadar yukarı kaldırılarak, bacakların altına destek konulur (Çarşaf, battaniye yastık, kıvrılmış giysi vb.),
Üzeri örtülerek ısıtılır,
Yardım gelinceye kadar hasta / yaralının yanında kalınır,
Belli aralıklarla (2-3 dakikada bir) bir yaşam bulguları değerlendirilir.


peramos 5 Eylül 2007 09:07

İlkyardım Devam
 
(5)
YARALANMALARDA İLKYARDIM

Yara nedir?
Bir travma sonucu deri yada mukozanın bütünlüğünün bozulmasıdır. Aynı zamanda kan damarları, adale ve sinir gibi yapılar etkilenebilir. Derinin koruma özelliği bozulacağından enfeksiyon riski artar.
Kaç çeşit yara vardır?
Kesik yaralar:
Bıçak, çakı, cam gibi kesici aletlerle oluşur. Genellikle basit yaralardır. Derinlikleri kolay belirlenir.
Ezikli yaralar:
Taş yumruk yada sopa gibi etkenlerin şiddetli olarak çarpması ile oluşan yaralardır. Yara kenarları eziktir. Çok fazla kanama olmaz, ancak doku zedelenmesi ve hassasiyet vardır.
Delici yaralar:
Uzun ve sivri aletlerle oluşan yaralardır. Yüzey üzerinde derinlik hakimdir. Aldatıcı olabilir tetanos
tehlikesi vardır.
Parçalı yaralar:
Dokular üzerinde bir çekme etkisi ile meydana gelir. Doku ile ilgili tüm organ, saçlı deride zarar görebilir.
Enfekte yaralar:
Mikrop kapma ihtimali olan yaralardır. Enfeksiyon riski yüksek yaralar şunlardır:
Gecikmiş yaralar (6 saatten fazla),
Dikişleri ayrılmış yaralar,
Kenarları muntazam olmayan yaralar,
Çok kirli ve derin yaralar,
Ateşli silah yaraları,
Isırma ve sokma ile oluşan yaralar.
Yaraların ortak belirtileri nelerdir?
Ağrı
Kanama
Yara kenarının ayrılması
Yaralanmalarda ilkyardım nasıl olmalıdır?
Yaşam bulguları değerlendirilir (ABC),
Yara yeri değerlendirilir,
- Oluş şekli
- Süresi
- Yabancı cisim varlığı
- Kanama vb.
Kanama durdurulur,
Üzeri kapatılır,
Sağlık kuruluşuna gitmesi sağlanır,
Tetanos konusunda uyarıda bulunulur,
Yaradaki yabancı cisimlere dokunulmamalıdır!
Ciddi yaralanmalar nelerdir?
Kenarları birleşmeyen veya 2-3 cm olan yaralar,
Kanaması durdurulamayan yaralar,
Kas veya kemiğin göründüğü yaralar,
Delici aletlerle oluşan yaralar,
Yabancı cisim saplanmış olan yaralar,
İnsan veya hayvan ısırıkları,
Görünürde iz bırakma ihtimali olan yaralar.
Ciddi yaralanmalarda ilkyardım nasıl olmalıdır?
Yaraya saplanan yabancı cisimler çıkarılmaz,
Yarada kanama varsa durdurulur,
Yara içi kurcalanmamalıdır,
Yara temiz bir bezle örtülür (nemli bir bez),
Yara üzerine bandaj uygulanır,
Tıbbi yardım istenir (112).
Delici göğüs yaralanmalarında ne gibi sorunlar görülebilir?
Göğsün içine giren cisim, akciğer zarı ve akciğeri yaralar. Bunun sonucunda şu belirtiler görülebilir:
Yoğun ağrı
Solunum zorluğu
Morarma
Kan tükürme
Açık pnömotoraks (Göğüsteki yarada nefes alıyor görüntüsü)
Delici göğüs yaralanmalarında ilkyardım nasıl olmalıdır?
Hasta/yaralının bilinç kontrolü yapılır,
Hasta/yaralının yaşam bulguları değerlendirilir (ABC),
Yara üzerine plastik poşet naylon vb. sarılmış bir bezle kapatılır,
Nefes alma sırasında yaraya hava girmesini engellemek, nefes verme sırasında havanın dışarı çıkmasını sağlamak için yara üzerine konan bezin bir ucu açık bırakılır,
Hasta/yaralı bilinci açık ise yarı oturur pozisyonda oturtulur,
Ağızdan hiçbir şey verilmez,
Yaşam bulguları sık sık kontrol edilir,
Açık pnömotoraksta şok ihtimali çok yüksektir. Bu nedenle şok önlemleri alınmalıdır,
Tıbbi yardım istenir (112).
Delici karın yaralanmalarında ne gibi sorunlar olabilir?
Karın bölgesindeki organlar zarar görebilir,
İç ve dış kanama ve buna bağlı şok oluşabilir,
Karın tahta gibi sert ve çok ağrılı ise durum ciddidir,
Bağırsaklar dışarı çıkabilir.
Delici karın yaralanmalarında ilkyardım nasıl olmalıdır?
Hasta/yaralının bilinç kontrolü yapılır,
Hasta/yaralının yaşam bulguları kontrol edilir,
Dışarı çıkan organlar içeri sokulmaya çalışılmaz, üzerine geniş ve nemli temiz bir bez örtülür,
Bilinç yerinde ise sırt üstü pozisyonda bacaklar bükülmüş olarak yatırılır, ısı kaybını önlemek için üzeri örtülür,
Ağızdan yiyecek yada içecek bir şey verilmez,
Yaşam bulguları sık sık izlenir,
Tıbbi yardım istenir (112).

Kafatası ve omurga yaralanmaları neden önemlidir?
Darbenin şiddetine bağlı olarak kafatası boşluğunda yer alan merkezi sinir sistemi etkilenebilir. Bel
kemiğindeki yaralanmalarda omurgada ani sıkışma yada ayrılma meydana gelebilir. Bunun sonucunda sinir sistemi etkilenerek bazı olumsuz sonuçlar oluşabilir. Trafik kazalarında ölümlerin % 80’i kafatası ve omurga yaralanmalarından olmaktadır.
Kafatası yaralanmaları çeşitleri nelerdir?
Saçlı deride yaralanmalar: Saç derisi kafatası yüzeyi üzerinde kolaylıkla yer değiştirebilir ve herhangi bir
darbe sonucu kolayca ayrılabilir. Bu durumda çok fazla miktarda kanama olur, bu nedenle öncelikle
kanamanın durdurulması gereklidir.
Kafatası, beyin yaralanmaları:
Kafatası kırıkları: Kafatası kırıklarında beyin zedelenmesi, kemiğin kırılmasından daha önemlidir. Bu nedenle beyin hasarı bulguları değerlendirilmelidir.
Yüz yaralanmaları: Ağız ve burun yaralanmalarında solunum ciddi şekilde etkilenebilir ve duyu organları zarar görebilir. Bir yüz yaralanması sonucunda burun, çene kemiği kemiklerinde yaralanma görülebilir.
Omurga (bel kemiği) yaralanmaları: En çok zarar gören bölge bel ve boyun bölgesidir ve çok ağrılıdır.Kazalarda en çok boyun etkilenir.
Kafatası ve omurga yaralanmalarının nedenleri nelerdir?
Yüksek bir yerden düşme
Baş ve gövde yaralanması
Otomobil yada motosiklet kazaları
Spor ve iş kazaları
Yıkıntı altında kalma
Kafatası ve omurga yaralanmalarında belirtiler nelerdir?
Bilinç düzeyinde değişmeler, hafıza değişiklikleri yada hafıza kaybı
Başta, boyunda ve sırtta ağrı
Elde ve parmaklarda karıncalanma yada his kaybı
Vücudun herhangi bir yerinde tam yada kısmi hareket kaybı
Baş yada bel kemiğinde şekil bozukluğu
Burun ve kulaktan beyin omurilik sıvısı ve kan gelmesi
Baş, boyun ve sırtta dış kanama
Sarsıntı
Denge kaybı
Kulak ve göz çevresinde morluk
Ancak, hastada hiçbir belirti yoksa bile,
Yüz ve köprücük kemiği yaralanmaları
Tüm düşme vakaları
Trafik kazaları
Bilinci kapalı tüm hasta / yaralılar kafa ve omurga yaralanması olarak var sayılmalıdır.

Kafatası ve omurga yaralanmalarında ilkyardım nasıl olmalıdır?
Bilinç kontrolü yapılır,
Yaşam bulguları değerlendirilir,
Hemen tıbbi yardım istenir (112),
Bilinci açıksa hareket etmemesi sağlanır,
Her hangi bir tehlike söz konusu ise düz pozisyonda sürüklenir,
Baş-boyun-gövde ekseni bozulmamalıdır,
Yardım geldiğinde sedyeye baş-boyun-gövde ekseni bozulmadan alınmalıdır,
Taşınma ve sevk sırasında sarsıntıya maruz kalmaması gerekir,
Tüm yapılanlar ve hasta/yaralı hakkındaki bilgiler kaydedilmeli ve gelen ekibe bildirilmelidir,
Asla yalnız bırakılmamalıdır.

-6-
YANIK, DONMA VE SICAK ÇARPMASINDA İLKYARDIM

Yanık nedir?
Herhangi bir ısıya maruz kalma sonucu oluşan doku bozulmasıdır. Yanık, genellikle sıcak su veya buhar teması sonucu meydana geldiği gibi, sıcak katı maddelerle temas, asit/alkali gibi kimyasal maddelerle temas, elektrik akımı etkisi yada radyasyon nedeni ile de oluşabilir.
Kaç çeşit yanık vardır?
Fiziksel yanıklar:
Isı ile oluşan yanıklar
Elektrik nedeni ile oluşan yanıklar
Işın ile oluşan yanıklar
Sürtünme ile oluşan yanıklar
Donma sonucu oluşan yanıklar
Kimyasal yanıklar:
Asit alkali madde ile oluşan yanıklar

Yanığın ciddiyetini belirleyen faktörler nelerdir?
Derinlik
Yaygınlık
Bölge
Enfeksiyon riski
Yaş
Solunum yoluyla görülen zarar
Önceden var olan hastalıklar

Yanıklar nasıl derecelendirilir?
1. derece yanık: Deride kızarıklık, ağrı, yanık bölgede ödem vardır. Yaklaşık 48 saatte iyileşir.
2. derece yanık: Deride içi su dolu kabarcıklar (bül) vardır. Ağrılıdır. Derinin kendini yenilemesi ile kendi kendine iyileşir.
3. derece yanık: Derinin tüm tabakaları etkilenmiştir. Özellikle de kaslar, sinirler ve damarlar üzerinde etkisi görülür. Beyaz ve kara yaradan siyah renge kadar aşamaları vardır. Sinirler zarar gördüğü için ağrı yoktur.
Yanığın vücuttaki olumsuz etkileri nelerdir?
Yanık, derinliği, yaygınlığı ve oluştuğu bölgeye bağlı olarak organ ve sistemlerde işleyiş bozukluğuna yol açar. Ağrı ve sıvı kaybına bağlı olarak şok meydana gelir. Hasta/yaralının kendi vücudunda bulunan mikrop ve toksinlerle enfeksiyon oluşur.
Isı ile oluşan yanıklarda ilkyardım işlemleri nedir?
Kişi hala yanıyorsa paniğe engel olunur, koşması engellenir,
Hasta/yaralının üzeri battaniye yada bir örtü ile kapatılır ve yuvarlanması sağlanır,
Yaşam belirtileri değerlendirilir (ABC),
Solunum yolunun etkilenip etkilenmediği kontrol edilir,
Yanık bölge en az 20 dakika soğuk su altında tutulur (yanık yüzeyi büyükse ısı kaybı çok
olacağından önerilmez),
Ödem oluşabileceği düşünülerek yüzük, bilezik, saat gibi eşyalar çıkarılır,
Yanmış alandaki deriler kaldırılmadan giysiler çıkarılır,
Takılan yerler varsa kesilir,
Hijyen ve temizliğe dikkat edilir,
Su toplamış yerler patlatılmaz,
Yanık üzerine ilaç yada yanık merhemi gibi maddeler de sürülmemelidir,
Yanık üzeri temiz bir bezle örtülür,
Hasta/yaralı battaniye ile örtülür,
Yanık bölgeler birlikte bandaj yapılmamalıdır,
Yanık geniş ve sağlık kuruluşu uzaksa hasta / yaralının kusması yoksa bilinçliyse ağızdan sıvı (1 litre su -1 çay kaşığı karbonat -1 çay kaşığı tuz karışımı) verilerek sıvı kaybı önlenir,
Tıbbi yardım istenir (112).
Kimyasal yanıklarda ilkyardım nasıl olmalıdır?
Deriyle temas eden kimyasal maddenin en kısa sürede deriyle teması kesilmelidir,
Bölge bol tazyiksiz suyla, en az 15-20 dakika yumuşak bir şekilde yıkanmalıdır,
Giysiler çıkarılmalıdır,
Hasta/yaralı örtülmelidir,
Tıbbi yardım istenmelidir (112).
Elektrik yanıklarında ilkyardım nasıl olmalıdır?
Soğukkanlı ve sakin olunmalıdır,
Hasta/yaralıya dokunmadan önce elektrik akımı kesilmelidir, akımı kesme imkanı yoksa tahta çubuk yada ip gibi bir cisimle elektrik teması kesilmelidir,
Hasta/yaralının ABC’si değerlendirilmelidir,
Hasta/yaralıya kesinlikle su ile müdahale edilmemelidir,
Hasta/yaralı hareket ettirilmemelidir,
Hasar gören bölgenin üzeri temiz bir bezle örtülmelidir,
Tıbbi yardım istenmelidir (112).
Sıcak çarpması belirtileri nelerdir?
Yüksek derece ısı ve nem sonucu vücut ısısının ayarlanamaması sonucu ortaya bazı bozukluklar çıkar.Sıcak çarpmasının belirtileri şunlardır:
Adale krampları
Güçsüzlük, yorgunluk
Baş dönmesi
Davranış bozukluğu, sinirlilik
Solgun ve sıcak deri
Bol terleme (daha sonra azalır)
Mide krampları, kusma, bulantı
Bilinç kaybı, hayal görme
Hızlı nabız
Sıcak çarpmasında ilkyardım nasıl olmalıdır?
Hasta serin ve havadar bir yere alınır,
Giysiler çıkarılır,
Sırt üstü yatırılarak, kol ve bacaklar yükseltilir,
Bulantısı yoksa ve bilinci açıksa su ve tuz kaybını gidermek için 1 litre su -1 çay kaşığı karbonat -1 çay kaşığı tuz karışımı sıvı yada soda içirilir.
Sıcak çarpmasında risk grupları var mıdır?
Sıcak çarpması için özel bir risk grubu bulunmamakla beraber, diğer hastalık yada yaralanmalar için hassas olan kişiler, sıcaktan da diğer kişilere göre daha çok etkilenirler. Bu kişiler;
Kalp hastaları
Tansiyon hastaları
Diyabet hastaları
Kanser hastaları
Normal kilosunun çok altında ve çok üzerinde olanlar
Psikolojik yada psikiyatrik rahatsızlığı olanlar
Böbrek hastaları
65 yaş üzeri kişiler
5 yaş altı çocuklar
Hamileler
Sürekli ve bilinçsiz diyet uygulayanlar
Yeterli miktarda su içmeyenler

Sıcak yaz günlerinde sıcak çarpmasından korunmak için alınması gereken önlemler nelerdir?
Özellikle şapka, güneş gözlüğü ve şemsiye gibi güneş ışığından koruyacak aksesuarlar kullanılmalıdır,
Mevsim şartlarına uygun, terletmeyen, açık renkli ve hafif giysiler giyilmelidir,
Bol miktarda sıvı tüketilmelidir,
Vücut temiz tutulmalıdır,
Her öğünde yeteri miktarda gıda alınmalıdır,
Gereksiz ve bilinçsiz ilaç kullanılmamalıdır,
Direk güneş ışığında kalınmamalıdır,
Kapalı mekanların düzenli aralıklarla havalandırılmasına özen gösterilmelidir.
Donuk belirtileri nelerdir?
Aşırı soğuk nedeni ile soğuğa maruz kalan bölgeye yeterince kan gitmemesi ve dokularda kanın
pıhtılaşması ile dokuda hasar oluşur. Donuklar şu şekilde derecelendirilir.
Birinci derece: En hafif şeklidir. Erken müdahale edilirse hızla iyileşir.
Deride solukluk, soğukluk hissi olur,
Uyuşukluk ve halsizlik görülür,
Daha sonra kızarıklık ve iğnelenme hissi oluşur.
İkinci derece: Soğuğun sürekli olması ile belirtiler belirginleşir.
Zarar gören bölgede gerginlik hissi olur,
Ödem, şişkinlik, ağrı ve içi su dolu kabarcıklar (bül) meydana gelir,
Su toplanması iyileşirken siyah kabuklara dönüşür.
Üçüncü derece: Dokuların geriye dönülmez biçimde hasara uğramasıdır.
Canlı ve sağlıklı deriden kesin hatları ile ayrılan siyah bir bölge oluşur.
Donukta ilkyardım nasıl olmalıdır?
Hasta/yaralı ılık bir ortama alınarak soğukla teması kesilir,
Sakinleştirilir, kesin istirahata alınır ve hareket ettirilmez,
Kuru giysiler giydirilir,
Sıcak içecekler verilir,
Su toplamış bölgeler patlatılmaz, bu bölgelerin üstü örtülür,
Donuk bölge ovulmaz, kendi kendine ısınması sağlanır,
El ve ayak doğal pozisyonda tutulur,
Isınma işleminden sonra hala hissizlik varsa bezle bandaj yapılır,
El ve ayaklar yukarı kaldırılır,
Tıbbi yardım istenir (112).

(7)
KIRIK, ÇIKIK VE BURKULMALARDA İLKYARDIM

Kırık nedir?
Kırık, kemik bütünlüğünün bozulmasıdır. Kırıklar darbe sonucu yada kendiliğinden oluşabilir. Yaşlılık ile birlikte kendiliğinden kırık oluşma riski de artar.
Kaç çeşit kırık vardır?
Kapalı kırık: Kemik bütünlüğü bozulmuştur. Ancak deri sağlamdır.
Açık kırık: Deri bütünlüğü bozulmuştur. Kırık uçları dışarı çıkabilir. Beraberinde kanama ve enfeksiyon tehlikesi taşırlar.
Kırık belirtileri neler olabilir?
Hareket ile artan ağrı
Şekil bozukluğu
Hareket kaybı
Ödem ve kanama nedeniyle morarma
Ağrılı bölgelerin tespiti için elle muayene gereklidir.
Kırığın yol açabileceği olumsuz durumlar nelerdir?
Kırık yakınındaki damar, sinir, kaslarda yaralanma ve sıkışma. (Kırık bölgede nabız alınamaması, solukluk, soğukluk)
Parçalı kırıklarda kanamaya bağlı şok
Kırıklarda ilkyardım nasıl olmalıdır?
Hayatı tehdit eden yaralanmalara öncelik verilir,
Hasta/yaralı hareket ettirilmez, sıcak tutulur,
Kol etkilenmişse yüzük ve saat gibi eşyalar çıkarılır (aksi takdirde gelişebilecek öden doku hasarına yol açacaktır,)
Tespit ve sargı yapılırken parmaklar görünecek şekilde açıkta bırakılır. Böylece parmaklardaki renk, hareket ve duyarlılık kontrol edilir),
Kırık şüphesi olan bölge, ani hareketlerden kaçınılarak bir alt ve bir üst eklemleri de içine alacak şekilde tespit edilir. Tespit malzemeleri, sopa, tahta, karton gibi sert malzemelerden yapılmış olmalı ve kırık kemiğin alt ve üst eklemlerini içine alacak uzunlukta olmalıdır,
Açık kırıklarda, tespitten önce yara temiz bir bezle kapatılmalıdır,
Kırık bölgede sık aralıklarla nabız, derinin rengi ve ısısı kontrol edilir,
Kol ve bacaklar yukarıda tutulur,
Tıbbi yardım istenir (112).
Burkulma nedir?
Eklem yüzeylerinin anlık olarak ayrılmasıdır. Zorlamalar sonucu oluşur.
Burkulma belirtileri nelerdir?
Burkulan bölgede ağrı
Kızarma, şişlik
İşlev kaybı
Burkulmada ilkyardım nasıl olmalıdır?
Sıkıştırıcı bir bandajla burkulan eklem tespit edilir,
Şişliği azaltmak için bölge yukarı kaldırılır,
Hareket ettirilmez,
Tıbbi yardım istenir (112).
Çıkık nedir?
Eklem yüzeylerinin kalıcı olarak ayrılmasıdır. Kendiliğinden normal konumuna dönemez.

Çıkık belirtileri nelerdir?
Yoğun ağrı
Şişlik ve kızarıklık
İşlev kaybı
Çıkıkta ilkyardım nasıl olmalıdır?
Eklem aynen bulunduğu şekilde tespit edilir,
Kırık yerine oturtulmaya çalışılmaz,
Hasta / yaralıya ağızdan hiçbir şey verilmez,
Bölgede nabız, deri rengi ve ısısı kontrol edilir,
Tıbbi yardım istenir (112).
Kırık çıkık ve burkulmalarda tespit nasıl olmalıdır?
Tespit için ilkyardımcı elde olan malzemeleri kullanır. Bunlar üçgen sargı, rulo sargı, battaniye, hırka, eşarp, kravat, vb. tahta, karton vb. malzemeler olabilir.
Tespit sırasında dikkat edilmesi gereken hususlar nelerdir?
Tespit yapılırken yaralı bölge sabit tutulmalıdır,
Yara varsa üzeri temiz bir bezle kapatılmalıdır,
Tespit edilecek bölge önce yumuşak malzeme ile kaplanmalıdır,
Yaralı bölge nasıl bulunduysa öyle tespit edilmelidir, düzeltilmeye çalışılmamalıdır,
Tespit kırık, çıkık. ve burkulmanın üstündeki ve altında kalan eklemleri de içerecek şekilde
yapılmalıdır.
Tespit yöntemleri nelerdir?
Kol ve köprücük kemiği kırığı tespiti:
Koltuk altına yumuşak malzeme yerleştirilir,
Kol askısı yerleştirilir,
Üçgen bandaj yaralının gövdesinin üzerinde, üçgenin tepesi dirsek tarafına, tabanı gövdeyle aynı hizada olacak şekilde yerleştirilir,
El dirsek hizasında bükülü olarak göğsün alt kısmına yerleştirilir. üçgen bandajın iki ucu
yaralının boynuna düğümlenir, tespit edilen elin parmakları görülebilir şekilde olmalıdır,
Kol askısı desteği, göğüs boşluğu ve yaralı kol üzerine yerleştirilir (geniş dış bandajda
yerleştirilebilir.), böylelikle vücuda yapışık bir şekilde yaralı kol ve omuz eklemi sabitlenmiş olur.
Pazı kemiği kırığı tespiti:
Sert tespit malzemesiyle yapılır,
Kırık kemiği tespit edecek olan malzemeler yerleştirilmeden önce, kolun altına (koltuk boşluğundan yararlanılarak) iki şerit yerleştirilir,
Malzemelerden kısa olanı koltuk altından itibaren dirseği içine alacak şekilde yerleştirilir,
Uzun olanı omuzla dirseği içine alacak şekilde yerleştirilir,
Daha önceden yerleştirilen şeritlerle bağlanarak tespit edilir. Şeritler çok kısa bağlanmamalıdır,
Dirseği tespit için kol askısı takılır,
Omur tespiti için, göğüs ve yaralı kol üzerinden geniş kumaş şerit veya üçgen bandaj uygulanır.
Dirsek kırığı tespiti:
Kol gergin vaziyette bulunduysa, hastanın vücudu boyunca gergin ve deri ile arası yumuşak
malzemeyle doldurulmuş tespit malzemeleri yardımıyla tespit edilir,
Eğer bükülmüş vaziyette bulunduysa, bir kol askısı desteği yardımıyla tespit edilir.
Kol askısıyla ön kol, bilek ve el tespiti:
Kırık dirsek ve bilek ekleminin hareketini önlemek için yaralı ön kolun altına üçgen kol askısı yerleştirilir. Hasta/yaralının boynunun arkasına üçgenin iki ucu düğümlenir,
Aşırı hareket etmesini engellemek için geniş bir bandaj yardımıyla, gövdeye bağlanır.
Dirsek kemiği ve/veya ön kol kemiği kırığında sert malzemelerle tespit:
Ön kolun altına 2 şerit yerleştirilir,
Yumuşak maddeyle desteklenmiş sert tespit malzemelerinden biri parmak diplerinden dirseğe kadar içe, diğeri elin dış yüzünden dirseğe gelecek şekilde dışa konarak tespit edilir,
Daha önceden yerleştirilen şeritlerle bağlanır, fazla sıkılmamalıdır,
Dirsek eklemini tespit için kol askısı takılır,
Bilek kemiklerinde veya el tarak kemiğinde, bölgeyi bir kol askısı ile tespit yeterlidir,
Parmak kemiği kırıkları ile çıkığı ayırt etmek zordur. Tespit için, bir tespit malzemesi ile, yaralı parmak, yanındaki sağlıklı parmakla bandaj yapılabilir.
Pelvis kemiği kırığı tespiti:
Her iki bacak arasına bir dolgu malzemesi konur,
Sekiz şeklindeki bir bandajla bilekler tespitlenir,
Doğal boşlukların altından (dizler ve bilekler) bandajları kaydırmak ve iki tanesi kalça ve dizler arasında diğer ikisi dizler ve bilekler arasında olacak şekilde düğümlenerek tespit edilir. Bütün düğümler aynı tarafta olmalıdır.
Uyluk kemiği kırığının tespiti:
Sert tespit malzemesi ve sağlam bacağı (ikinci bir tespit malzemesi gibi) kullanarak tespit etme:
Bir el ayağın üst kısmına, diğeri bileğe konularak yaralı bacak tutulur ve sağlam bacakla bir hizaya getirmek için yavaşça çekilir. Aynı zamanda hafif bir döndürmede uygulanır,
Her iki bacak arasına (dizler ve bilekler) bir dolgu malzemesi konur,
Sekiz şeklinde bir bandajla bilekler sabitlenir,
Yaralının vücudunun altından, kımıldatmaksızın doğal boşlukları kullanarak bel, diz ve bileklerin arkasına 7 kumaş şerit (veya benzeri) geçirilir,
Yumuşak malzemeyle desteklenmiş sert tespit malzemesi, koltuk altından ayağa kadar yerleştirilir ve ayaklardan yukarı doğru bağlanır,
Düğümler tespit malzemesi üzerine atılarak bandajlar bağlanır,
Bilek hizasındaki bandaj öncekinin üzerine sekiz şeklinde bağlanır,
Sert tespit malzemesi bulunmaması halinde, sağlam bacağı tek destek olarak kullanarak, geniş bandajlarla tespit edilir.

Diz kapağı kırığı tespiti:
Geniş bandajlar yardımı ile iki bacağı birleştirerek dizkapağı tespit edilir. Dizin üst ve altında kalan bandajları sıkarken dikkatli olunmalıdır,
Geniş ve sert tespit malzemesi (tabla) varsa, kalçadan ayağa kadar yaralı bacağın altına yerleştirilir ve iki tane kalça ve diz arasında, iki tanede diz ile bilek arasında olmak üzere geniş bandajlarla bağlanabilir. Bunun üzerine eklemi sabitlemek amacıyla, sekiz şeklinde bir bandaj sarılır.
Kaval kemiğinin tespiti:
Uyluk kemiği kırığı tespitindeki gibidir,
Bacaklar tutulur ve yavaşça çekilir,
Doğal boşluklar kullanılarak (dizlerin altı, bileklerin altı) yaralı bacağın altından kumaş şeritler geçirilir,
Uygun bir şekilde yumuşak dolgu malzemesiyle desteklenmiş tespit malzemelerinden biri iç tarafta kasıktan ayağa kadar, diğer tarafta kalçadan ayağa kadar yerleştirilir,
Ayaklardan başlanarak şeritler dış tespit malzemesi üzerinde düğümlenerek bağlanır. Bilek
hizasındaki bandaj ayak tabanı üzerine sekiz şeklinde düğümlenir.
Bileğin / ayağın tespiti:
Yaralının ayakkabıları çıkarılmadan bağları çözülür,
Bilek seviyesinde sarılmış sekiz şeklinde bir bandajla her iki ayak birlikte tespit edilir ve yumuşak malzemelerle iyice kaplanmış (rulo yapılmış bir battaniye) bir yüzeye dayamak suretiyle bacakları yukarıda tutmak gerekir.

-8-
BİLİNÇ BOZUKLUKLARINDA İLKYARDIM

Bilinç bozukluğu/ bilinç kaybı nedir?
Beynin normal faaliyetlerindeki bir aksama nedeni ile uyku halinden başlayarak (=bilinç bozukluğu),hiçbir uyarıya cevap vermeme haline kadar giden (=bilinç kaybı) bilincin kısmen yada tamamen kaybolması halidir.
Bayılma (Senkop): Kısa süreli, yüzeysel ve geçici bilinç kaybıdır. Beyne giden kan akışının azalması sonucu oluşur.
Koma: Yutkunma ve öksürük gibi reflekslerin ve dışarıdan gelen uyarılara karşı tepkinin azalması yada yok olması ile ortaya çıkan uzun süreli bilinç kaybıdır.
Bilinç kaybı nedenleri nelerdir?
Bayılma nedenleri:
Korku, aşırı heyecan
Sıcak, yorgunluk
Kapalı ortam, kirli hava
Aniden ayağa kalkma
Kan şekerinin düşmesi
Şiddetli enfeksiyonlar
Koma nedenleri:
Düşme veya şiddetli darbe
Özellikle kafa travmaları
Zehirlenmeler
Aşırı alkol, uyuşturucu kullanımı
Şeker hastalığı
Karaciğer hastalıkları
Havale gibi ateşli hastalıklar
Bilinç bozukluğu belirtileri nelerdir?
Bayılma ( Senkop) Belirtileri:
Baş dönmesi, baygınlık, yere düşme
Bacaklarda uyuşma
Bilinçte bulanıklık
Yüzde solgunluk
Üşüme, terleme
Hızlı ve zayıf nabız
Koma belirtileri:
Yutkunma, öksürük gibi tepkilerin kaybolması
Sesli ve ağrılı dürtülere tepki olmaması
İdrar ve gaita kaçırma
Bilinç bozukluğu durumunda ilkyardım nasıl olmalıdır?
Kişi başının döneceğini hissederse;
Sırt üstü yatırılır, ayakları 30 cm. kaldırılır,
Sıkan giysiler gevşetilir,
Kendini iyi hissedinceye kadar dinlenmesi sağlanır.
Eğer kişi bayıldıysa;
Sırt üstü yatırılarak ayakları 30 cm kaldırılır,
Solunum yolu açıklığı kontrol edilir ve açıklığın korunması sağlanır,
Sıkan giysiler gevşetilir,
Kusma varsa yan pozisyonda tutulur,
Solunum kontrol edilir,
Etraftaki meraklılar uzaklaştırılır.
Bilinç kapalı ise:
Hasta/yaralının yaşam bulguları değerlendirilir (ABC),
Hasta/yaralıya koma pozisyonu verilir ,
Yardım çağrılır (112),
Sık sık solunum ve nabız kontrol edilir,
Yardım gelinceye kadar yanında beklenir.
Koma pozisyonu (yarı yüzükoyun-yan pozisyon) nasıl verilir?
Sesli veya omuzun dan hafif sarsarak, uyarı verilerek bilinç kontrol edilir,
Sıkan giysiler gevşetilir,
Ağız içinde yabancı cisim olup olmadığı kontrol edilir,
Bak, dinle, hisset yöntemi ile solunum kontrol edilir,
Şah damarından nabız kontrol edilir ,
Hasta/yaralının döndürüleceği tarafa diz çökülür,
Hasta/yaralının karşı tarafta kalan kolu karnının üzerine konur,
Karşı taraftaki bacağı dik açı yapacak şekilde kıvrılır,
İlkyardımcıya yakın kolu baş hizasında omuzdan yukarı uzatılır,
Karşı taraf omuz ve kalçasından tutularak bir hamlede çevrilir,
Üstteki bacak kalça ve dizden bükülerek öne doğru destek yapılır,
Alttaki bacak hafif dizden bükülerek arkaya destek yapılır,
Başı uzatılan kolun üzerine yan pozisyonda hafif öne eğik konur,
Tıbbi yardım (112) gelinceye kadar bu pozisyonda tutulur,
3-5 dakika ara ile solunum ve nabız kontrol edilir.
Havale nedir?
Sinir sisteminin merkezindeki bir tahriş (irritasyon) yüzünden beyinde meydana gelen elektriksel
boşalmalar sonucu oluşur. Vücudun adale yapısında kontrol edilemeyen kasılmalar olur.
Havale nedenleri nelerdir?
Kafa travmasına bağlı beyin yaralanmaları
Beyin enfeksiyonları
Yüksek ateş
Bazı hastalıklar
Nedenlerine göre havale çeşitleri nelerdir?
Ateş nedeniyle oluşan havaleler
Sara krizi (=Epilepsi)
Ateş nedeniyle oluşan havale nedir?
Herhangi bir ateşli hastalık sonucu vücut sıcaklığının 38°C'nin üstüne çıkmasıyla oluşur. Genellikle 6 ay-6 yaş arasındaki çocuklarda rastlanır.
Ateş nedeniyle oluşan havalede ilkyardım nasıl olmalıdır?
Öncelikle hasta ıslak havlu ya da çarşafa sarılır,
Ateş bu yöntemle düşmüyorsa oda sıcaklığında bir küvete sokulur,
Tıbbi yardım istenir (112).
Sara krizi (=Epilepsi) nedir?
Kronik bir hastalıktır. Doğum sırasında yada daha sonra herhangi bir nedenle beyin zedelenmesi oluşan kişilerde gelişir. Her zaman tipik sara krizi karakterinde olmasa da bazı belirtilerle tanınır. Sara krizini davet eden bazı durumlar olabilir. Örneğin uzun süreli açlık, uykusuzluk, aşırı yorgunluk, kullanılan ilaçların doktor izni dışında kesilmesi ya da değiştirilmesi, hormonal değişiklikler sara krizinin ortaya çıkmasına neden olabilir. Bazı durumlarda sara krizi, madde bağımlılarının geçirdiği madde yoksunluk krizi ile karıştırılabilir.
Sara krizinin belirtileri nelerdir?
Hastada sonradan oluşan ve ön haberci denilen normalde olmayan kokuları alma, adale kasılmaları gibi ön belirtiler oluşur,
Bazen hasta bağırır, şiddetli ve ani bir şekilde bilincini kaybederek yığılır,
Yoğun ve genel adale kasılmaları görülebilir, 10-20 saniye kadar nefesi kesilebilir,
Dokularda ve yüzde morarma gözlenir,
Ardından kısa ve genel adale kasılması, sesli nefes alma, aşırı tükürük salgılanması, altına kaçırma görülebilir,
Hasta dilini ısırabilir, başını yere çarpıp yaralayabilir, aşırı kontrolsüz hareketler gözlenir,
Son aşamada hasta uyanır, şaşkındır, nerede olduğundan habersiz, uykulu hali vardır.
Sara krizinde ilkyardım nasıl olmalıdır?
Olayla ilgili güvenlik önlemleri alınır (Örneğin kişi yol ortasında kriz geçiriyorsa olay yerindeki trafik akışı kesilmelidir).
Kriz, kendi sürecini tamamlamaya bırakılır,
Hasta bağlanmaya çalışılmaz,
Kilitlenmiş çene açılmaya çalışılmaz,
Genel olarak yabancı herhangi bir madde kullanılmaz, koklatılmaz yada ağızdan herhangi bir yiyecek içecek verilmez,
Kendisini yaralamamasına dikkat edilir,
Başını çarpmasını engellemek için başın altına yumuşak bir malzeme konur,
Yaralanmaya neden olabilecek gereçler etraftan kaldırılır,
Sıkan giysiler gevşetilir,
Kusmaya karşı tedbirli olunur,
Düşme sonucu yaralanma varsa gerekli işlemler yapılır,
Tıbbi yardım istenir (112).
Kan şekeri düşüklüğü nedir?
Herhangi bir nedenle vücutta glikoz eksildiği zaman ortaya çıkan belirtilerdir.
Kan şekeri düşmesinin nedenleri nelerdir?
Şeker hastalığı tedavisine bağlı
Uzun egzersizler sonrası
Uzun süre aç kalma
Barsak ameliyatı geçirenlerde yemek sonrası
Kan şekeri aniden düştüğünde hangi belirtiler görülür?
Korku
Terleme
Hızlı nabız
Titreme
Aniden acıkma
Yorgunluk
Bulantı
Kan şekeri düşüklüğü yavaş ve uzun sürede oluşursa hangi belirtiler görülür?
Baş ağrısı
Görme bozukluğu
Uyuşukluk
Zayıflık
Konuşma güçlüğü
Kafa karışıklığı
Sarsıntı ve şuur kaybı
Kan şekeri düşmesinde ilkyardım nasıl olmalıdır?
Hastanın ABC’si değerlendirilir ,
Hastanın bilinci yerinde ve kusmuyorsa ağızdan şeker, şekerli içecekler verilir, fazla şekerin bir zararı olmaz (Ayrıca belirtiler fazla şekerden meydana gelmiş ise bile fazladan şeker verilmesi, hastanın düşük kan şekeri düzeyinde kalmasından daha az zararlı olacaktır. Çünkü düşük kan şekeri, beyinde ve diğer hayati organlarda kalıcı zararlara neden olabilir.),
15-20 dakikada belirtiler geçmiyorsa sağlık kuruluşuna gitmesi için yardım çağırılır ,
Hastanın bilinci yerinde değilse koma pozisyonu verilerek tıbbi yardım çağırılır(112).
Göğüste kuvvetli ağrı nedenleri nelerdir?
Göğüste kuvvetli ağrı nedenleri arasında en sık angina pektoris ve miyokart enfarktüsü görülür. Her ikisi de kalp kasının belli bir yerine gönderilen kanın azalması sonucu oluşur.
Göğüste kuvvetli ağrı belirtileri nelerdir?
Kalp Spazmı (Angina Pektoris) belirtileri:
Sıkıntı veya nefes darlığı olur,
Ağrı hissi; genellikle göğüs ortasında başlar, kollara, boyuna, sırta ve çeneye doğru ilerler
Sıklıkla fiziksel hareket, fiziksel zorlanma, heyecan, üzüntü yada fazla yemek yeme sonucu
ortaya çıkar,
Kısa sürelidir, ağrı yaklaşık 5-10 dakika kadar sürer
Ağrı, istirahat ile durur, istirahat halindeyken görülmesi ciddi bir durumu gösterir,
Nefes alıp vermekle ağrının şekli ve şiddeti değişmez.
Kalp Krizi (Miyokart Enfaktüsü) belirtileri:
Hasta ciddi bir ölüm korkusu ve yoğun sıkıntı hisseder, terleme, mide bulantısı, kusma gibi bulgular görülür,
Ağrı; göğüs yada mide boşluğunun herhangi bir yerinde, sıklıkla kravat bölgesinde görülür,
omuzlara, boyuna, çeneye ve sol kola yayılır,
Süre ve yoğunluk olarak kalp spazmı (angina pektoris) ağrısına benzemekle birlikte daha
şiddetli ve uzun sürelidir,
En çok hazımsızlık, gaz sancısı veya kas ağrısı şeklinde belirti verir ve bu nedenle bu tür
rahatsızlıklarla karıştırılır (Bu tür gaz yada kas ağrıları, aksi ispat edilinceye kadar kalp krizi
olarak düşünülmelidir),
Nefes alıp vermekle ağrının şekli ve şiddeti değişmez.
Göğüs ağrısında ilkyardım nasıl olmalıdır?
Hastanın yaşamsal bulguları kontrol edilir (ABC),
Hasta hemen dinlenmeye alınır, sakinleştirilir,
Yan oturur pozisyon verilir,
Kullandığı ilaçları varsa almasına yardım edilir,
Yardım istenerek (112) sağlık kuruluşuna gitmesi sağlanır,
Yol boyunca yaşam bulguları izlenir.

(9)
ZEHİRLENMELERDE İLKYARDIM

Zehirlenme nedir?
Vücuda zehirli (toksik) bir maddenin girmesi sonucu normal fonksiyonların bozulmasıdır. Vücuda
dışarıdan giren bazı yabancı maddeler, vücudun yaşamsal fonksiyonlarına zarar verebileceğinden zehirli (toksik) olarak kabul edilirler.
Zehirlenmelerde genel belirtiler nelerdir?
Sindirim sistemi bozuklukları: Bulantı, kusma, karın ağrısı, ishal
Sinir sistemi bozuklukları: Bilinç kaybı, havale, rahatsızlık hissi, hareketlerde uyumsuzluk
Solunum sistemi bozuklukları: Nefes darlığı, morarma, solunum durması
Dolaşım sistemi bozuklukları: Nabız bozukluğu, kalp durması
Zehirlenme hangi yollarla meydana gelir?
Zehirlenme yolları üç grupta toplanır.
Sindirim yoluyla: En sık rastlanan zehirlenme yoludur. Sindirim yoluyla alınan zehirler genellikle ev yada bahçede kullanılan kimyasal maddeler, ıehirli mantarlar, bozuk besinler, ilaç ve aşırı alkoldür.
Solunum yoluyla: Zehirli maddenin solunum yolu ile alınmasıyla oluşur. Genellikle
Karbonmonoksit (tüp kaçakları, şofben, bütan gaz sobaları), Lağım çukuru veya kayalarda biriken karbondioksit, havuz hijyeninde kullanılan klor, yapıştırıcılar, boyalar ev temizleyicileri gibi maddeler ile oluşur.
Cilt yoluyla: Zehirli madde vücuda direk deri aracılığı ile girer. Bu yolla olan zehirlenmeler böcek sokmaları, hayvan ısırıkları, ilaç enjeksiyonları, saç boyaları, zirai ilaçlar gibi zehirli maddelerin deriden emilmesi ile oluşur.
Sindirim yoluyla zehirlenmede ilkyardım nasıl olmalıdır?
Bilinç kontrolü yapılır,
Ağız zehirli madde ile temas etmişse su ile çalkalanır, zehirli madde ele temas etmişse el sabunlu su ile yıkanır,
Yaşam bulguları değerlendirilir,
Kusma, bulantı, ishal gibi belirtiler değerlendirilir,
Kusturulmaya çalışılmaz, özellikle yakıcı maddelerin alındığı durumlarda hasta asla kusturulmaz,
Bilinç kaybı varsa koma pozisyonu verilir,
Üstü örtülür,
Tıbbi yardım istenir (112),
Olayla ilgili bilgiler toplanarak kaydedilir ;
-Zehirli maddenin türü nedir?
-İlaç yada uyuşturucu alıyor mu?
-Hasta saat kaçta bulundu?
-Evde ne tip ilaçlar var?
Solunum yolu ile zehirlenmelerde ilkyardım nasıl olmalıdır?
Hasta temiz havaya çıkarılır yada cam ve kapı açılarak ortam havalandırılır,
Yaşamsal belirtiler değerlendirilir (ABC),
Yarı oturur pozisyonda tutulur,
Bilinç kapalı ise koma pozisyonu verilir,
Tıbbi yardım istenir (112),
İlkyardımcı müdahale sırasında kendini ve çevresini korumak için gerekli önlemleri almalıdır,
Solunumu korumak için maske veya ıslak bez kullanılır,
Elektrik düğmeleri ve diğer elektrikli aletler ve ışıklandırma cihazları kullanılmaz,
Yoğun duman varsa hastayı dışarı çıkarmak için ip kullanılmalıdır,
Derhal itfaiyeye haber verilir (110).
Cilt yolu ile zehirlenmelerde ilkyardım nasıl olmalıdır?
Yaşam bulguları değerlendirilir,
Ellerin zehirli madde ile teması önlenmelidir,
Zehir bulaşmış giysiler çıkartılır,
15-20 dakika boyunca deri bol suyla yıkanmalıdır,
Tıbbi yardım istenir (112).
Zehirlenmelerde genel ilkyardım kuralları nelerdir?
Zehirlenmeye neden olan maddeyi uzaklaştırmak (Kirli madde vücuttan ne kadar çabuk
uzaklaştırılırsa o kadar az miktarda emilir).
Hayati fonksiyonların devamının sağlanması
Sağlık kuruluşuna bildirme (112)

(10)
HAYVAN ISIRMALARINDA İLKYARDIM

Hayvan ısırmalarında ilkyardım nasıl olmalıdır?
Hasta/yaralı yaşamsal bulgular yönünden değerlendirilir (ABC),
Hafif yaralanmalarda yara 5 dakika süreyle sabun ve soğuk suyla yıkanır,
Yaranın üstü temiz bir bezle kapatılır,
Ciddi yaralanma ve kanama varsa yaraya temiz bir bezle basınç uygulanarak kanama
durdurulmalıdır,
Derhal tıbbi yardım istenmeli (112),
Hasta kuduz ve/veya tetanos aşısı için uyarılmalıdır,
Arı sokmalarının belirtileri nelerdir?
Belirtiler kısa sürer. Acı, şişme, kızarıklık gibi lokal belirtiler olur. Arı birkaç yerden soktuysa, nefes borusuna yakın bir yerden soktuysa yada kişi alerjik bünyeli ise tehlikeli olabilir.

Arı sokmalarında ilkyardım nasıl olmalıdır?
Yaralı bölge yıkanır,
Derinin üzerinden görülüyorsa arının iğnesi çıkarılır,
Soğuk uygulama yapılır,
Eğer ağızdan sokmuşsa ve solunumu güçleştiriyorsa buz emmesi sağlanır,
Ağız içi sokmalarında ve alerji hikayesi olanlarda tıbbi yardım istenir (112).
Akrep sokmalarının belirtileri nelerdir?
Kuvvetli bir lokal reaksiyon oluşturur.
Ağrı
Ödem
İltihaplanma, kızarma, morarma
Adale krampları, titreme ve karıncalanma
Huzursuzluk, havale gözlenebilir.
Akrep sokmalarında ilkyardım nasıl olmalıdır?
Sokmanın olduğu bölge hareket ettirilmez,
Yatar pozisyonda tutulur,
Yaraya soğuk uygulama yapılır,
Kan dolaşımını engellemeyecek şekilde bandaj uygulanır,
Yara üzerine hiçbir girişim yapılmaz.
Yılan sokmalarının belirtileri nelerdir?
Lokal ve genel belirtiler verir :
Bölgede morluk, iltihaplanma (1-2 hafta sürer)
Kusma, karın arısı, ishal gibi sindirim bozuklukları
Aşırı susuzluk
Şok,kanama
Psikolojik bozukluklar
Kalpte ritim bozukluğu, baş ağrısı ve solunum düzensizliği
Yılan sokmalarında ilkyardım nasıl olmalıdır?
Hasta sakinleştirilip, dinlenmesi sağlanır,
Yara su ile yıkanır,
Yaraya yakın bölgede baskı yapabilecek eşyalar (yüzük, bilezik vb.) çıkarılır,
Yasa baş ve boyunda ise yara çevresine baskı uygulanır,
Kol ve bacaklarda ise yara üstünden dolaşımı engellemeyecek şekilde bandaj uygulanır (Turnike uygulanmaz),
Soğuk uygulama yapılır,
Yara üzerine herhangi bir girişimde bulunulmaz (yara emilmez),
Yaşamsal bulgular izlenir,
Tıbbi yardım istenir (112).
Deniz canlıları sokmasında belirtiler nelerdir?
Çok ciddi değildir. Lokal ve genel belirtiler görülür :
Kızarma
Şişme
İltihaplanma
Sıkıntı hissi
Huzursuzluk
Havale
Baş ağrısı
Deniz canlıları sokmasında ilkyardım nasıl olmalıdır?
Yaralı bölge hareket ettirilmez,
Batan diken varsa ve görünüyorsa çıkartılır,
Etkilenen bölge ovulmamalıdır.

(11)
GÖZ, KULAK VE BURUNA YABANCI CİSİM KAÇMASINDA İLKYARDIM

Göze yabancı cisim kaçmasında ilkyardım nasıl olmalıdır?
Toz gibi küçük madde ise;
Göz ışığa doğru çevrilir ve alt göz kapağı içine bakılır,
Gerekirse üst göz kapağı açık tutulur,
Nemli temiz bir bezle çıkarılmaya çalışılır,
Hastaya gözünü kırpıştırması söylenir,
Göz ovulmamalıdır,
Çıkmıyorsa sağlık kuruluşuna gitmesi sağlanır.
Bir cisim batması varsa ya da metal cisim kaçmışsa;
Gerekmedikçe hasta yerinden oynatılmaz,
Göze hiçbir şekilde dokunulmaz,
Tıbbi yardım istenir (112),
Hastanın göz uzmanı olan bir sağlık kuruluşuna gitmesi sağlanır.
Kulağa yabancı cisim kaçmasında ilkyardım nasıl olmalıdır?
Kesinlikle sivri ve delici bir cisimle müdahale edilmez,
Su değdirilmez,
Tıbbi yardım istenir (112).

Buruna yabancı cisim kaçmasında ilkyardım nasıl olmalıdır?
Burun duvarına bastırarak kuvvetli bir nefes verme ile cismin atılması sağlanır,
Çıkmazsa tıbbi yardım istenir (112).

(12)
BOĞULMALARDA İLKYARDIM

Boğulma nedir?
Boğulma, vücuttaki dokulara yeterli oksijen gitmemesi sonucu dokularda bozulma meydana gelmesidir.
Boğulma nedenleri nelerdir?
Bayılma ve bilinç kaybı sonucu dilin geriye kayması
Nefes borusuna sıvı dolması
Nefes borusuna yabancı cisim kaçması
Asılma
Akciğerlerin zedelenmesi
Gazla zehirlenme
Suda boğulma (*)
(*) Suda boğulmalarda, boğulma sırasında nefes borusu girişinin kasılmasına bağlı olarak çok az miktarda su akciğerlere girer. Suda boğulanlarda özellikle soğuk havalarda 20-30 dakika geçse bile yapay solunum ve kalp mesajına başlanmalıdır.
Suda boğulmalarda, ağızdan ağıza ya da ağızdan buruna solunumun suda yaptırılması mümkündür ve bu uygulamaya su içerisinde iken başlanmalıdır. Bu uygulama derin sularda mümkün olmayabilir, bu nedenle hasta/yaralının hızla sığ suya doğru çekilmesi gerekir.
Suya atlama sonucu, boğulma riskinin yanısıra genel vücut travması ya da omurga kırıkları da akla gelmelidir. Bu nedenle suda, başın çok fazla arkaya itilmemesi gereklidir.
Boğulmalarda genel belirtiler nelerdir?
Nefes almada güçlük
Gürültülü, hızlı ve derin solunum
Ağızda balgam toplanması ve köpüklenme
Yüzde, dudaklarda ve tırnaklarda morarma
Genel sıkıntı hali, cevaplarda isabetsizlik ve kararsızlık
Bayılma
Boğulmalarda genel ilkyardım işlemleri ne olmalıdır?
Boğulma nedeni ortadan kaldırılır,
Bilinç kontrolü yapılır,
Hastanın yaşamsal bulguları değerlendirilir (ABC),
Temel yaşam desteği sağlanır,
Derhal tıbbi yardım istenir (112),
Yaşam bulguları izlenir.

(13)
HASTA/ YARALI TAŞIMA TEKNİKLERİ

Hasta/yaralı taşınmasında genel kurallar nelerdir?
Hasta/yaralı taşınmasında ilkyardımcı kendi sağlığını riske sokmamalıdır,
Gereksiz zorlama ve yaralanmalara engel olmak için aşağıdaki kurallara uygun davranmalıdır,
Hasta/yaralıya yakın mesafede çalışılmalıdır,
Daha uzun ve kuvvetli kas grupları kullanılmalıdır,
Sırtın gerginliğini korumak için dizler ve kalçalar bükülmelidir (Omurilik yaralanmaları riskini azaltır),
Yerden destek alacak şekilde her iki ayağı da kullanarak biri diğerinden biraz öne yerleştirilmelidir,
Kalkarken, ağırlığı kalça kaslarına vererek dizler en uygun biçimde doğrultulmalıdır,
Baş her zaman düz tutulmalı, homojen ve düzgün bir şekilde hareket ettirilmelidir,
Yavaş ve düzgün adımlarla yürümek gerekir, adımlar omuzdan daha geniş olmamalıdır,
Ağırlık kaldırırken karın muntazam tutulup kalçayı kasmak gerekir,
Omuzlar, leğen kemiğinin ve omuriliğin hizasında tutulmalıdır,
Yön değiştirirken ani dönme ve bükülmelerden kaçınılmalıdır,
Hasta/yaralı mümkün olduğunca az hareket ettirilmelidir,
Hasta/yaralı baş-boyun-gövde ekseni esas alınarak en az 6 destek noktasından kavranmalıdır,
Hasta/yaralı taşımak mükemmel bir ekip çalışması gerektirir,
Tüm hareketleri yönlendirecek sorumlu bir kişi olmalı, bu kişi hareketler için gereken komutları (dikkat, kaldırıyoruz gibi) vermelidir. Bu kişi genellikle ağırlığın en fazla olduğu ve en fazla dikkat edilmesi gereken bölge olan baş ve boyun kısmını tutan kişi olmalıdır.
Acil taşıma teknikleri nelerdir?
Genel bir kural olarak, hasta/yaralının yeri değiştirilmemeli ve dokunulmamalıdır. Olağanüstü bir tehlike söz konusuysa, taşıdığı her türlü riske rağmen acil taşıma zorunludur.
En kısa sürede yaralılar güvenli bir yere taşınmalıdır.
Sürükleme yöntemleri nelerdir?
Hasta/yaralının sürüklenmesi, oldukça faydalı bir yöntemdir. Özellikle, çok kilolu ve iriyarı kişilerin taşınması gerekiyorsa; dar, basık ve geçiş güçlüğü olan bir yerden çıkarmalarda herhangi bir yaralanmaya neden olmamak için seçilebilecek bir yöntemdir. İlkyardımcının fiziksel kapasitesi göz önünde bulundurulmalıdır. Mümkünse battaniye kullanılmalıdır.
Sürükleme yöntemleri şunlardır:
Ayak bileklerinden sürükleme
Koltuk altından tutarak sürükleme
Araç içindeki yaralıyı taşıma (RENTEK manevrası) tekniği nedir?
Kaza geçirmiş yaralı bir kişiyi eğer bir tehlike söz konusu ise omuriliğine zarar vermeden çıkarmada kullanılır. Bu uygulama solunum durması; yangın tehlikesi gibi olağanüstü durumlarda uygulanacaktır.
Öncelikle;
Kaza ortamını değerlendirme, patlama, yangın tehlikesini belirleme; çevre ve kendi güvenliğini
sağlama
1. Hasta/yaralının omuzlarına hafifçe dokunarak ve “iyi misiniz ?” diye sorarak bilincini kontrol etme
2. Hasta/yaralının solunumunu gözlemleme (göğüs hareketlerinin izlenmesi) Eğer solunum yok ise
3. Hasta/yaralının ayaklarının pedala sıkışmadığından emin olma; emniyet kemerini açma
4. Hasta/yaralıya yan tarafından yaklaşma. Bir eliyle kolunu, diğer eliyle de çenesini kavrayarak
boynunu tespit etme (Hafif hareketle)
5. Baş-boyun-gövde hizasını bozmadan araçtan dışarı çekme
6. Hasta/yaralıyı yavaşça yere veya sedyeye yerleştirme
Kısa mesafede süratli taşıma teknikleri nelerdir?
1-Kucakta taşıma :
Bilinci açık olan çocuklar ve hafif yetişkinler için kullanışlı bir yöntemdir. Bir ilkyardımcı tarafından uygulanır.
Bir elle yaralı dizlerinin altından tutularak destek alınır,
Diğer elle gövdenin ağırlığı yüklenerek sırtından kavranır,
Yaralıya kollarını ilkyardımcının boynuna dolaması söylenebilir. Bu yaralının kendini güvende hissetmesini sağlar,
Ağırlık dizlere verilerek kalkılır.
2-İlkyardımcının omzundan destek alma :
Hafif yaralı ve yürüyebilecek durumdaki hasta/yaralıların taşınmasında kullanılır. Bir ilkyardımcı
tarafından uygulanır. Bu yöntem iki kişi ile de uygulanabilir.
Yaralının bir kolu ilkyardımcının boynuna dolanarak destek verilir,
İlkyardımcı boşta kalan kolu ile hasta/yaralının belini tutarak yardım eder.
3-Sırtta taşıma:
Bilinçli hastaları taşımada kullanılır. Bir ilkyardımcı tarafından uygulanır.
İlkyardımcı hasta/yaralıya sırtı dönük olarak çömelir ve bacaklarını kavrar,
Hasta/yaralının kolları ilkyardımcının göğsünde birleştirilir,
Ağırlık dizlere verilerek hasta/yaralı kaldırılır.
4-Omuzda taşıma ( İtfaiyeci yöntemi) :
Yürüyemeyen yada bilinci kapalı olan kişiler için kullanılır. Bir ilkyardımcı tarafından uygulanır.
İlkyardımcının bir kolu boşta olacağından merdiven yada bir yerden rahatlıkla destek alınabilir.
İlkyardımcı sol kolu ile omuzun dan tutarak hasta/yaralıyı oturur duruma getirir,
Çömelerek sağ kolunu hasta/yaralının bacaklarının arasından geçirir,
Hasta/yaralının vücudunu sağ omzuna alır,
Sol el ile hasta/yaralının sağ elini tutar, ağırlığı dizlerine vererek kalkar,
Hasta/yaralının önde boşta kalan bileği kavranarak hızla olay yerinden uzaklaştırılır.
5-İki ilkyardımcı ile ellerin üzerinde taşıma (Altın Beşik Yöntemi) :
Hasta/yaralının ciddi bir yaralanması yoksa ve yardım edebiliyorsa iki, üç, dört elle altın beşik yapılarak taşınır.
İki elle: İki ilkyardımcının birer eli boşta kalır, bu elleri birbirlerinin omzuna koyarlar, diğer elleri ile bileklerinden kavrayarak hasta/yaralıyı oturturlar.
Üç elle: Birinci ilkyardımcı bir eli ile ikinci ilkyardımcının omzunu kavrar, diğer eli ile ikinci
ilkyardımcının el bileğini kavrar. İkinci ilkyardımcı bir el ile birinci ilkyardımcının bileğini, diğer eli ile de kendi bileğini kavrar.
Dört elle: İlkyardımcılar bir elleri ile diğer el bileklerini, öbür elleri ile de birbirlerinin bileklerini kavrarlar.
6-Kollar ve bacaklardan tutarak taşıma:
Hasta/yaralı bir yerden kaldırılarak hemen başka bir yere aktarılacaksa kullanılır. İki ilkyardımcı
tarafından uygulanır.
İlkyardımcılardan biri sırtı hasta/yaralıya dönük olacak şekilde bacakları arasına çömelir ve elleri ile hasta/yaralının dizleri altından kavrar. İkinci ilkyardımcı hasta/yaralının baş tarafına geçerek kolları ile koltuk altlarından kavrar. Bu şekilde kaldırarak taşırlar.
7-Sandalye ile taşıma:
Hasta/yaralının bilinçli olması gereklidir. Özellikle merdiven inip çıkarken çok kullanışlı bir yöntemdir. İki ilkyardımcı tarafından uygulanır.
Bir ilkyardımcı sandalyeyi arka taraftan, oturulacak kısma yakın bir yerden, diğer ilkyardımcı sandalyenin ön bacaklarını aşağı kısmından kavrayarak taşırlar.
Sedye üzerine yerleştirme teknikleri nelerdir?
1-Kaşık tekniği:
Bu teknik hasta/yaralıya sadece bir taraftan ulaşılması durumunda üç ilkyardımcı tarafından uygulanır.
İlkyardımcılar hasta/yaralının tek bir yanında bir dizleri yerde olacak şekilde diz çökerler,
Hasta/yaralının elleri göğsünde birleştirilir,
Birinci ilkyardımcı baş ve omzundan, ikinci ilkyardımcı sırtının alt kısmı ve uyluğundan, üçüncü ilkyardımcı dizlerinin altından ve bileklerinden kavrar. Daha sonra kendi ellerini hasta/yaralının vücudun altından geçirerek kavrarlar,
Başını ve omzunu tutan birinci ilkyardımcının komutu ile tüm ilkyardımcılar aynı anda
hasta/yaralıyı kaldırarak dizlerinin üzerine koyarlar,
Sonra uyumlu bir şekilde ayağa kalkarlar,
Aynı anda tek bir hareketle hasta/yaralıyı göğüslerine doğru çevirirler ve aynı anda düzgün bir şekilde sedyeye koyarlar.


2-Köprü tekniği:
Hasta/yaralıya iki taraftan ulaşılması durumunda dört ilkyardımcı tarafından yapılır.
İlkyardımcılar bacaklarını açıp, hasta/yaralının üzerine hafifçe çömelerek yerleşirler,
Birinci ilkyardımcı başı koruyacak şekilde omuz ve ensesinden, ikinci ilkyardımcı kalçalarından,üçüncü ilkyardımcı da dizlerinin altından tutar,
Birinci ilkyardımcının komutu ile her üç ilkyardımcı hastayı kaldırırlar,
Dördüncü ilkyardımcı sedyeyi arkadaşlarının bacakları arasına iterek yerleştirir ve hasta/yaralı sedyenin üzerine konulur.
3-Karşılıklı durarak kaldırma:
Omurilik yaralanmalarında ve şüphesinde kullanılır. Üç ilkyardımcı tarafından uygulanır.
İki ilkyardımcı hasta/yaralının göğüs hizasında karşılıklı diz çökerler,
Üçüncü ilkyardımcı hasta/yaralının dizleri hizasında diz çöker,
Hasta/yaralının kolları göğsünün üzerinde birleştirerek, düz yatması sağlanır,
Baş kısımdaki ilkyardımcılar kollarını baş-boyun eksenini koruyacak şekilde hasta/yaralının sırtına yerleştirirler,
Hasta/yaralının dizleri hizasındaki üçüncü ilkyardımcı kollarını açarak hasta/yaralının bacaklarını düz olacak şekilde kavrar. Verilen komutla, tüm ilkyardımcılar hasta/yaralıyı düz olarak kaldırarak sedyeye yerleştirirler.
Sedye ile taşıma teknikleri nelerdir?
Sedye ile taşımada genel kurallar şunlardır:
Hasta/yaralı battaniye ya da çarşaf gibi bir malzeme ile sarılmalıdır,
Düşmesini önlemek için sedyeye bağlanmalıdır,
Başı gidiş yönünde olmalıdır,
Sedye daima yatay konumda olmalıdır,
Öndeki ilkyardımcı sağ, arkadaki ilkyardımcı sol ayağı ile yürümeye başlamalıdır (Sürekli
değiştirilen adımlar sedyeye sağlam taşıma sağlar),
Daima sedye hareketlerini yönlendiren bir sorumlu olmalı ve komut vermelidir,
Güçlü olan ilkyardımcı hasta /yaralının baş kısmında olmalıdır.
1-Sedyenin iki kişi tarafından taşınması:
Her iki ilkyardımcı çömelirler, sırtları düz, bacakları kıvrık olacak şekilde sedyenin iki ucundaki iç kısımlarda dururlar,
Komutla birlikte sedyeyi kaldırırlar ve yine komutla dönüşümlü adımla yürümeye başlarlar,
Önde yürüyen yoldaki olası engelleri haber vermekle sorumludur.
2-Sedyenin dört kişi tarafından taşınması:
Yaralının durumu ağır ise yada yol uzun, zor ve engelli ise sedye 4 kişi ile taşınmalıdır,
İlkyardımcıların ikisi hasta/yaralının baş, diğer ikisi ayak kısmında sırtları dik, bacakları bükülü olarak sedyenin yan kısımlarında çömelirler. Sedyenin sapından tutarlar ve yukarı komutu ile sedyeyi kaldırırlar,
Sedyenin sol tarafından tutan ilkyardımcılar sol, sağ tarafındakiler sağ adımlarıyla yürümeye başlarlar,
Dar bölgeden yürürken ilkyardımcılar sırtlarını sedyenin iç kısmına vererek yerleşirler,
Merdiven, yokuş inip çıkarken sedye mümkün olabilecek en yatay pozisyonda tutulmalıdır.
Bunun için ayak tarafındakiler sedyeyi uyluk hizasında, baş tarafındakiler omuz hizasında tutmalıdır.
3-Bir battaniye ile geçici sedye oluşturma:
Tek bir battaniye ile sedye oluşturmada ise battaniye yere serilir kenarları rulo yapılır. Yaralı üzerine yatırılarak kısa mesafede güvenle taşınabilir.
4-Bir battaniye ve iki kirişle geçici sedye oluşturma:
Yeterli uzunlukta iki kiriş ile sedye oluşturmak mümkündür.
Bir battaniye yere serilir,
Battaniyenin 1/3'üne birinci kiriş yerleştirilir ve battaniye bu kirişin üzerine katlanır,
Katlanan kısmın bittiği yere yakın bir noktaya ikinci kiriş yerleştirilir,
Battaniyede kalan kısım bu kirişin üzerini kaplayacak şekilde kirişin üzerine doğru getirilir,
Hasta/yaralı bu iki kirişin arasında oluşturulan bölgeye yatırılır.


goksu18 6 Eylül 2007 17:04

İlkyardımcı Olarak Kaza Yerine
Ulşatığınızda Neler Yapmalısınız ? *

Kazazedeler arasında isen önce kendini değerlendir.

Sakin ol. Kendi vücudunu kontrol et. Gerekiyorsa kendine ilkyardı uygula.
Ortamı değerlendir.
Devam eden riskleri ortadan kaldır.
Kendini tanıt, etraftakileri sakinleştir.
Sağlam kişileri yardım ve güvenlik için organize et.
Kazazedeleri değerlendir.
Tüm kazazedeleri hızla kontrol et Öncelikli olanları belirle
Öncelikli kazazede ile işbirliği sağla.
Kazazede ile tanış, güven ver, sakinleştir. ve rahatlat Yatmasını ya da oturmasını sağla, gereksiz hareket ettirme.
Gereken ilkyardım müdahalelerini yap.
ABC‘yi sağla Kanamayı durdur, kırık veya çıkıklı bölgeyi hareketsizleştir, sargıları yap, pozisyon ver.
Koru ve Naklet
Kazazedenin ısı kaybetmesini önle, kımıldatma, yedirme, içirme, yanında git, sağlıkçılara bilgi ver

İlkkyardımın Tanıtımı, Önemi, Eğitimi *
--------------------------------------------------------------------------------
Bir kaza ya da hayatı tehlikeye düşüren bir durumda, sağlık görevlilerinin yardımı sağlanıncaya kadar, hayatın kurtarılması ya da kazazedenin durumunun kötüleşmesini önlemek için, ilaç kullanılmadan yapılan uygulamalara ilkyardım denir.
Belirli bir eğitim almış ve insan vücuduna müdahale etme alanında yasalarla yetkilendirilmiş kişilerce yapılan, ilaçlı müdahalelere acil tedavi denir ve ilkyardım kavramı ile karıştırılmamalıdır. İlkyardım eğitimi almış olmak bir kişiyi sağlık personeli yapmaz.

İlkyardım bir kaza anında ya da hayatı tehlikeye düşüren durumlarda uygulanır. Bu durumlarda nasıl davranılması gerektiği sade vatandaşlar bir yana, ülkemizde itfaiye, sivil savunma, emniyet, eğitim, ulaşım, sanayi alanlarında profesyonel olarak çalışan insanlarca dahi yeterince bilinmemektedir. Az sayıda insanımızın katıldığı ilkyardım kursları ise nitelik olarak çoğu kez yetersiz kalmaktadır. Sürücü kursları, görsel ve yazılı basın aracılığıyla geniş kesimlere ulaşan ilkyardıma ilişkin çeşitli mesajlar ise anlamlı yararlar sağlamak bir yana pek çok traji-komik örnek olaylarla sonuçlanmaktadır.

İlkyardım bilgisi açığımızın büyüklüğüne paralel bir özelliğimiz de, ilkyardım gerektirecek olayların sıklığıdır. Yetersiz altyapı, eğitimsiz insan gücü, kurumsallaşma bozuklukları, idari ve kişisel sorumsuzluklar işyerlerinde, trafikte ve evlerde sık rastladığımız sakatlanma, yaralanma hatta ölümle sonuçlanan kazalara neden olmaktadır. Bireysel ve toplumsal zararları en aza indirmek dışında sosyal bir varlık olmanın bir gereği olarak, ilkyardım eğitimi almak ve uygulamak özel bir anlam ve önem taşımaktadır.






Doğru ilkyardım eğitimi belli özelliklere sahiptir:


Eğitim verecek kişiler ilkyardım bilgi ve becerisi dışında, eğiticilik yönünden de nitelikli olmalıdır.
Eğitilenler öncelikli olarak, ilkyardım bilgisinin gerçekten gerekli olacağı ortamlarda çalışanlardan seçilmeli, bu özelliklerinin farkında ve öğrenmeye istekli olmalıdır.
Eğitilen grupları 10-12 kişiyi geçmemeli, birbirine yakın eğitim düzeyinde olmalı, eğitim mekanı sağlıklı, yeterli olmalıdır.
Eğitimde erişkin eğitimi ilkeleri gözetilmeli, eğitilenin her aşamaya katılımı sağlanmalıdır.
Eğitim malzemeleri, manken, maketler, afişler, slayt, tepegöz, film kasetleri gibi desteklerle zenginleşen konu aktarımlarından sonra, tüm beceriler tüm eğitilenlerce doğru uygulanana dek tekrarlanmalıdır.
Eğitimden önce bir ön değerlendirme, kurs sonunda uygulamalar ve teorik test içeren bir son değerlendirme mutlaka yapılmalı, başarılı olanlar belgelendirilmelidir.
Eğitilenlerin çalışma yaşamlarına dönüşlerinden sonra eğiticileri ile bağı kopmamalı, bilgi ve becerileri belli aralarla tazelenmelidir.

İlkyardımcıdan Beklenen Özeellikler *
--------------------------------------------------------------------------------
İyi bir ilkyardımcı:

Oturduğu ve çalıştığı yerleşim biriminin coğrafi özelliklerini, ulaşım olanaklarını, sağlık kuruluşlarının yerlerini, özelliklerini, uzaklıklarını bilir.
Yaşadığı ülkenin sağlık ve idari mevzuatına yabancı değildir, toplumsal ve bireysel sağlık sorunlarına duyarlıdır. Temel sağlık ve insan vücudu bilgisine sahiptir.
Birey olarak kendisini sağlıklı, zinde tutmaya çalışır. Düzenli spor yapar, düzenli sağlık kontrolünden geçer, madde bağımlılığı gibi zararlı alışkanlıklardan uzak durur. Dengeli beslenmeye gayret eder. Kendi vücudunun kapasitesini bilir, uygulayacağı ilkyardım tekniğini gereğinde buna göre seçer.
İşyerinin fiziksel özelliklerini, özellikle acil çıkışı, yangın hortumu vb. yerleri önceden bilir. Kurumundaki idareciye, şoföre, varsa sağlıkçıya, en çabuk nasıl ulaşacağını bilir. İşyerinde ve çevrede gerekebilecek telefon numaralarını yanında taşır.
Sakin, pratik, dengeli, olgun, yardımsever, girişken bir kişi olarak tanınır.
Bir kaza anında, aldığı eğitim nedeniyle kendisi ve ortamdakilere yardımcı olabilecek bir kişi olduğunun bilinci ve güveni ile paniğe kapılmaz, düşünerek davranır.
Davranışları hızlı ancak bilinçli, sıralı ve ölçülüdür.
Bir kahraman değil ilkyardımcı olduğunu bilir, kendisini asla tehlikeye atmaz.
Bilgisinin olmadığını düşündüğü durumlarda bir şey yapmaz, yardım çağırır.
Bir sağlıkçının yardıma gelmesiyle, ona bilgi verip onun yardımcısı durumuna geçer. Bilgi ve yetki sınırlarını bilir.
Üzerinde girişimde bulunacağı kişi ya da yakınının onayını aldıktan sonra müdahalesini yapar. Gereğinde çevre dekileri de örgütleyerek çalışır.
Güvenli ve kararlı bir konuşma tarzı vardır. Kullanacağı ses tonu ve kelimeleri iyi seçer. Sürtüşmeye meydan vermez.
İlkyardım bilgisi içinde yapılması gereken ve yapılmaması gerekenler olduğunu bilir. Yararlı olmak kadar zarar vermemeye de çalışır. Duyguları ve ortam etkisiyle değil, bilgileri ile tarafsız bir değerlendirme yaparak karşısındakinin ilkyardım girişimlerine gerçekten gereksinimi olup olmadığını belirler.
Uygun ilkyardım uygulamasını doğru yere, yeterli sayı ve şiddette, yeterli süre uygular. Her uygulamadan sonra yaptığının doğru ve yeterli olduğunu kontrol eder. Eksik ya da yanlıştan dönmeyi bilir.
Edindiği bilgi ve becerilerin bir süre sonra unutulacağını, bazılarında değişiklikler olabileceğini bilir. Unutmamak için becerilerini kendisi ve yakınları üzerinde zaman zaman dener. İşyeri hekimi, sağlıkçı, ilkyardım eğiticisi ile gerektikçe ilişki kurar. Belli aralıklarla eğitimini tazelemek için isteklidir. Çevresindeki olayları yakınındaki ilkyardımcı ve sağlıkçılarla tartışır

İlkyardımın Amacı, Temel İlkyardım Uygulamaları *


--------------------------------------------------------------------------------

İlkyardım uygulamalarının öncelik sırasıyla üç temel amacı vardır;
1-) Yaşamı kurtarmak ve sürdürülmesini sağlamak
2-) Durumun kötüleşmesini önlemek,
3-) Olanaklar ölçüsünde iyileşmeyi kolaylaştırmak.
Yaşamı korumak ve sürdürülmesini sağlamak için ilkyardımcı;

İlkyardımın ABC'sini uygular
A-)Solunum yolunu açar;
B-) Solunumu sağlar,
C-) Dolaşımı sağlar


Bir insanın soluk yollarında bir tıkanma olması, kendiliğinden soluk alıp vermenin bozulması, kalbinin durup damarlarındaki kan akışının kesilmesi dakikalar içinde ölüme neden olacaktır. Bu nedenle, yaşamın devamın sağlayacak bu üç girişim ilkyardımın ilk ve en önemli maddeleridir. Bu nedenle ilkyardımın ABC ‘si olarak adlandırılıdr.
İlkyardımın ikinci ve üçüncü amacına ulaşmak üzere ilkyardımcı;
Kanamayı durdurur,
Gerekli sargıları yapar,
Kırık ve çıkıkları hareketsiz hale getirir,
Kazazedeyi durumuna uygun pozisyona getirir.


KENCISii 6 Ekim 2007 08:28

Trafik kazalarında temel ilkyardım

Bir trafik kazası ile karşı karşıya kaldığımız zaman ne yapacağız?


Trafik kazalarına kurban verdiğimiz yüzlerce kişiden pek azı olay yerinde yaşamını yitirmektedir. Yüzde 80 gibi korkunç orandaki kayıplar ise yaralının bilinçsizce araçtan çıkartılması ve karga tulumba taşınarak hastaneye götürülmesi sırasında oluşmaktadır.

Herhangi bir ilkyardım bilgisinden yoksunsanız bile, uzman ekipler gelmeden yaralıya el sürülmesini engellemeniz, emin olun onun hayatını kurtarmada çok ciddi bir rol üstlenecektir.

Dikkat: Burada verilen bilgiler çok temel ve basit işlemlerden ibarettir. Sağlıklı bir ilkyardım müdahalesinde bulunabilmek için bu eğitimi almanızı şiddetle tavsiye ediyoruz. Unutmayın! İlkyardım hayat kurtarır.

DİKKAT!
Soluk alıp veren ve nabız vuruşları hissedilen bir hastaya baygın olsa bile kesinlikle kalp-akciger canlandırması yapılmaz!

KANAMAYI DURDURUN!
Trafik kazasında kanamalı bir kazazede ile karşılaşmanız mümkündür. Kesik ve darbe sonucu oluşan yaralanmalarda yapılacak temel eylem, kanama olan bölgeye bastırmaktır.
YARDIM GELENE KADAR
Hasta baygın, ama soluk alıp verebiliyor… Veya suuru açık... Istediğiniz yardım gelene kadar hastayı nasıl bekleteceksiniz? Bunun en rahat ve güvenli şekli "Recovery Pozisyonu"dur.

ARAÇ YANGINLARI

Bir araç yangını ile karşılaşabiliriz. Yangına müdahale edebilmemiz için ön koşul aracımızda bir yangın söndürücü bulundurmaktır.

Bir trafik kazası ile karşı karşıya kaldığımız takdirde yapılacak işlemler belli kurallarla sınırlanmıştır.

a) Yardım çağırın

Genellikle, trafik kazası ile karşılasan bir kişi hemen 155 veya 156 numaralı telefonlarla polise haber verir. Oysa ilk aranması gereken yer 112 Acil Ambulans'tır. Polisin ambulansı harekete geçirmesi zaman kaybına yol açar. Bu da yaşamla ölüm arasındaki süreçte ciddi bir etkendir. 112 Acil Ambulans servisinin operasyon merkezi, zaten ihbari aldıktan sonra polisi bilgilendirecektir. Öncelikle aranması gereken yer 112'dir. İhbari yaparken olayın tam olarak aktarılmasını sağlayın (Hastanın durumu, bulunduğu yer, tam olarak adres, cinsiyet, yaş, kazanın türü v.b.)

b) Ek kazalara meydan vermeyin
Bu durumda yapılacak işlemler kazazedenin olduğu kadar sizin yaşamınızı da güvence altına alacaktır.
Trafik kazasına müdahale ederken aracınızı güvenli bir yerde durdurun ve flaşörlerinizi açın.
Üzerinizde dikkat çekici renkte (tercihen fosforlu) bir giysi olmasına dikkat edin. Aksi halde bir trafik kazasına da siz kurban olabilirsiniz. Eğer böyle bir giysi sözkonusu değilse, atletinizi çıkartıp giysinizin üzerine giyin. Ama en iyisi böyle dikat çekici yelek veya ceket benzeri bir giysiyi bagajınızda bulundurun.
Trafik uyarı işaretlerini koyun veya zaman kazanmak için birisinden bu konuda size yardım etmesini isteyin. Yine aynı dikkat çekici giysiye sahip birine, belli bir mesafede trafikteki araçları uyarmasını söyleyin.


Sedef 21 21 Aralık 2007 21:26

ORGAN KOPMASI VE İLKYARDIM

Organ kopması (amputasyon, ampute organ); vücutta çıkıntı oluşturan organların herhangi bir nedenle bulunduğu yerden ayrılmasıdır.

Çıkıntı oluşturan organlar: burun, kulaklar, çene, kollar, bacaklar, eller, ayaklar, parmaklar şeklinde sıralanabilir.

Organın yerinden ayrılması, genellikle kazalar sonucunda görülmekle beraber tedavi amaçlı da (örnek: gangren nedeniyle ayakların kesilmesi…)olabilmektedir. Kaza nedeniyle oluşan organ kopmalarının en önemli nedenleri: motorlu araç kazalarında sıkışma, iş kazaları, düşme veya kesici nitelikteki bir şeyin düşmesi ve benzeridir.

Kopan organ, 24 saat içinde(McCarthy, 1990) uygun koşullarda, uygun hastaneye nakledildiği takdirde, yerine dikildiğinde eski görevini sürdürebilir.



Uygun koşullar: 1- Hasta, 2- Kopan organ açısından ele alınmaktadır.



1- Hasta için uygun koşullar:

- Kanama hemen doğrudan basınçla durdurulmalıdır

- Hastanın soluk yolunun, solunumunun ve dolaşımının devamlılığı sağlanmalıdır

- Şoka karşı önlem alınmalıdır: ayakların yükseltilmesi gibi

- Kanama, doğrudan basınca ve kalp seviyesinden yükseğe kaldırmaya rağmen durdurulamamışsa, son seçenek olarak turnike uygulanabilir. Doğrudan turnike uygulanması, dokunun beslenmesini bozacağından istenmemektedir; beslenmesi bozulan organın yerine dikilmesinde sorunlar ortaya çıkmaktadır (McCarthy,1990; Caroline,1995).



2- Kopan organ için uygun koşullar:

- ISLATILMAMALIDIR (doğrudan su içine konulmamalıdır)

- DONDURULMAMALIDIR (doğrudan buz ile temas etmemelidir; kuru buz kullanılmamalıdır)
- Organ nemli ve soğuk tutulmalıdır. Bunun için: bulunabilen en temiz kumaş (çevrede hiçbir şey yoksa kazazedenin fanilası kullanılabilir) bulunabilen en temiz su (varsa çaydanlıktaki kaynamış ve soğumuş su, içme suyu, musluk suyu vs.) ile nemlendirilir(ıslatılıp sıkılır). Kopan organ nemlendirilmiş bu kumaş parçasına yerleştirilerek, sarılır ve bulunabilen en temiz, deliksiz bir plastik torbaya konur. Ağzı sıkıca bağlandıktan sonra içinde su ve buz parçaları olan bir başka torba yada kap içine yerleştirilir


Gabriella 21 Mart 2008 14:09

Elektrik Çarpmasında İlk Yardım
 
Yüksek voltajlı elektrik akımının yerle temas eden vücuttan geçmesi sonucu olur.

Yaralı yüksek bir yerde, direkte bulunuyorsa itfaiyenin yardımı ile kurtarılıp yere indirilmelidir

Unutulmamalıdır ki elektrik yanıkları görüldüğünden daha derindir. Kas krampları ile kırıklar sinir felci solunum merkezinin felci solunumun ve kalbin durması.

1-Kesinlikle kendinizi tehlikeye sokmayın

2-Elektrik devresinin kapatılması ve başka uzman kişiler tarafından yeniden açılmamasına yönelik önlem alınması ( İtfaiye, elektrik idaresi)

3-Hasta bazen akım kaynağına yapışabilir. Kuru tahta, sopa vb. aletler ile hastanın elektrik teli olan ilişkisi kesilmelidir. Elbisesi yanıyorsa söndürün. Hemen başka yere taşımak için zaman kaybetmeyiniz.

Yaralı şuursuzsa(-) ve soluk almıyorsa(-)

Elbiselerini gevşetin, kemerini çözün, yakasını açın. Yapay solunum yapın. Gerekiyorsa kalp masajı yapın. Şok durumunu önleyici tedbir alın. Ayaklarını yukarı kaldırın.

Yaralı şuursuzsa(-) ve soluk alıyorsa(+)
Elbiselerini gevşetin, kemerini çözün, yakasını açın. Şok durumunu önleyici tedbir alın. Ayaklarını yukarı kaldırın. Gerekiyorsa kalp masajı yapın.

Yaralı şuurlu (+) ve soluk alıyorsa(+)
En yakın hastaneye taşıyın. Sakinleştirin. Sodalı su, çay gibi içecekler alabilir. Bir çay kaşığı yemek sodası ve bir çay kaşığı tuzu 1/3 litre suda eritip kazadan sonra ilk saatlerde her saat içirin. Ambulansla hastaneye gönderin. Kesinlikle yürütmeyin.
Hafif ve kısa süren elektrik çarpması ile kas kasılmaları, uyuşukluk, karıncalanma duygusu olabilir.Uzun süren ve kuvvetli çarpmalarda şiddetli kas kasılmaları, şuur kaybı, solunum ve kalp durması olabilir


E_T_ 22 Eylül 2008 01:47

Bir ilkyardımcı olarak birkaç basit ama cok onemli bilgiler eklemek istedim:)
Tabi oncelikle bu geniş arşiv için arkadaslarımıza cok tesekkür ediyoruz.

Oncelikle, son yıllarda yapılan arastırmalara gore (gunumuzun en son gelişmiş teknigidir bu) boyundan ya da elbilek v.b nabız alma noktalarından alınan nabızlar kişileri yanıltabilir! Ornegin, nabzı olmayan bir hasta/yaralıya nabız alırken, farkında olmadan kendi nabzımızı hissetmemiz sonucu nabzı var diyebiliriz. Halbuki nabzı yoktur, kalbi durmuştur! Hiç vakit kaybetmeden derhal TDY(Temel Yasam Destegi)ne baslamamız gerekir. Bu yuzden artık sürücü kurslarında, okullarda v.b yerlerde ogretilen yanlıs bilgilerin aksine sadece solugunu kontrol etmemiz yeterlidir(Bak-Dinle-Hisset 5-10sn). Uygulamada olan en son teknige gore; solunumu olmayan bir hasta/yaralının kalbi durmus oldugu kabul edilir ve öyledir de zaten... Bu durumda solunumu olmayan bir birey bizim için ölüdür ve derhal TYD gore kalp masajına baslanması gerekir!(Enson tekniklere gore 30:2 yani 2 suni soluk 30 gogus basısı seklindeturlara devam edilir, bu işleme kişi kendine gelinceye, ambulans(112) gelinceye ya da siz yorgunluktan geçinceye kadar devam edilir) Unutulmamalıdır ki kaybedilen her saniye yaşama şansını dogrudan azaltır. Tabi ilkyardımcı eger kendine guveni yoksa, emin degilse, kalp masajı ve/veya TDY uygulamalarını bilmiyorsa, uygulama yapmaktan kaçınmalıdır. Cunku yanlıs bir uygulama daha kötü durumlara meydan verebilir.Çalışan bir kalbi de durdurabilirsiniz!
Bunların haricinde;
-Yanıklar hafife alınmamalıdırlar. Şok riski yüksektir.Ciddi yanıklara; bir kol boyu, bir baldır boyu buyuklugudeki yanıklar ornektir.
-Kalça kırıkları en ciddi kırıklardır! Vucuttaki kanın neredeyse hepsi o anda o bolgede toplanır. ciddi bir kan kaybı riski vardır.
-Kimyasal zehir(asit v.b.) yutma vakalarında hasta kusturulmaz!sebebi kusma sırasında ikincil bogaz yanıgı ve ödem riskidir. Devamında soluk yolu tıkanabilir. Kimyasal ilaç kutusuyla birlikte cok acil en yakın hastane acil servisine goturulmelidir. Su içirme konusunda asidin suyla tepkime verip vermedigini bilmedigimiz için bundan da kaçınmak gerekir.
-Akut allerji acilleri de cok acil yardım gerektirir. Vakit kaybedilmeden yardım cagrılmalı ya da hastane yakınsa hastaneye ulaştırılmalıdır.
-Bayılmalarda cok yaygın olarak dogru bilinen yanlıs uygulama olan, yüze bolca kolonya sürmek ve tokatlamak...! Halbuki kişiyi alkol buharıyla iyice boğmak yerine, ayaklarını 30cm kadar yukarı kaldırmanız yeterli olacaktır. O anda onun ihtiyacı olan tek şey oksijendir alkol degil! Rahat nefes almasını saglamak ve ilkyardımın ABC sini uygulamk yeterlidir.

Herşeyden önemlisi bu gibi durumlarda olaya sakin, kontrollü, bilinçli ve sogukkanlı yaklasmak gerekir. Panik bizim ne yapacagımıza, saglıklı karar vermemize engel olur. Hayatta hiç beklemedik anlarda bazı olumsuz sonuclarla karsılasabiliriz. karsılastıgınız manzara cok kotu olabilir. Bacagı kopmus biriyle ya da bagırsakları asfaltta olan yaralılarla da karsılabilirsiniz. Hastalanan/yaralanan kişi size cok yakın biri, bir aile ferdi de olabilir. Duygusal davranmak yerine bilinçli, saglıklı adımlar atılmalı. Önemli olan kendimizi kaybetmememiz ve sogukkanlı olmamızdır...

Hepimize saglıklı gunler...
Umarım bir nebze katkımız olmustur.:)


körkuyu 28 Ekim 2008 20:25

Acil durumlarda havayolu sağlanması ve yönetimi

Giriş
Kalp-akciğer canlandırmasının (KAC) gerektiği acil durumlarda, havayolunun sağlanması ve yönetimi büyük önem arz etmektedir ve KAC’nın ilk basamaklarından biridir. Resüsitasyon esnasında solunum ve oksijen desteği gereklidir. Fakat şimdiye kadar yapılan çalışmalarla uygun solunum hacmi, solunum sayısı ve oksijen konsantrasyonu hala belirlenememiştir (1). Bu konudaki çalışmalar devam etmektedir.


Kalp durmasının ilk dakikalarında doku hipoksisi gelişir. Akut solunum yetmezliği olan hastalarda veya kardiyopulmoner arrest durumunda, bazı teknikler veya yardımcı cihazlar kullanılarak havayolu açılmalı ve oksijenizasyon sağlanmalı ve özellikle yaşamsal önemi olan beyin ve kalbin oksijen ihtiyacı karşılanmalıdır.
Havayolu sağlanmasının çeşitli yöntemleri vardır. Bunlar; pozisyon verme, oral-nasal airway cihazı kullanma, laringeal maske airway ve özafagotrakeal kombitüp kullanma veya endotrakeal entübasyon sağlanması gibi yöntemlerdir. Havayolu açıklığını sağlayan teknikler ile kişinin oksijenizasyonu yanında, salgıların kontrolü, aspirasyondan koruma ve resüsitasyonda kullanılan bazı ilaçların havayolundan verilmesi de sağlanabilir.
Havayolunun açılması
Havayolu tıkanıklığı kısmi veya tam olabilir. Kişinin cevapsızlığının değerlendirdikten ve yardım istedikten sonra ilk olarak havayolu açıklığı sağlanmalıdır. Bilincini kaybetmiş bir kişinin havayolu tıkanıklığı en sık farinks bölgesinde görülür ve bunun sebebi tonusunu kaybetmiş kaslar dolayısıyla dil ve epiglottur (2,3). Bundan dolayı malzemesiz olarak dili ve epiglotu yukarı kaldırarak havayolu açıklığını sağlayabiliriz. Bunun için sıklıkla kullandığımız iki teknik; başın geri itilmesi-çenenin kaldırılması (şekil 1) ve çenenin itilmesi (şekil 2) yöntemleridir. Bu teknikleri hastayı düz bir zemine sırtüstü yatırarak uygulamalıdır.

Malzemesiz Havayolu Teknikleri:
Elimizde hiçbir havayolu malzemesi olmadan, sadece ellerimizle havayolu açıklığı sağladığımız tekniklerdir.
Başı Geri İtme- Çene Kaldırma Manevrası:
Bir elimizle baş alın bölgesinden hafifçe geri itilirken, diğer elimizin işaret ve orta parmakları kullanılarak çene yukarı kaldırılır. Başı geriye iten elin baş ve işaret parmaklarının boşta bırakılması, daha sonra ağızdan ağza nefes verirken burnu kapatmak için bu parmakları kullanmamızı sağlar. Eğer boyun omurlarında yaralanma şüphesi varsa, başın geri itilmesinin uygulandığı manevradan sağlık personeli olan kişiler kaçınmalıdır. Fakat ilkyardım eğitimi almış olan sağlık personeli harici kişiler veya sağlık personeli olan ama çene itme manevrasıyla havayolun açıklığını sağlayamayan kurtarıcılar bu manevrayı kullanabilir (1).

Çene İtme Manevrası:
Hastanın başucuna geçerek her iki elle çene köşelerinden başparmak haricindeki parmaklar ile çene öne doğru kaldırılır, başparmaklarla ise ağız açılır. Bu manevra daha çok sağlık personeli olan kişiler tarafından ve boyun omurlarında yaralanma şüphesi varsa yapılmalıdır. Yine de havayolu sağlanamıyorsa, başı geri itme-çene kaldırma manevrası denenmelidir.

http://www.tkd.org.tr/cg/IKYD/images/havayolu1.gifhttp://www.tkd.org.tr/cg/IKYD/images/havayolu2.gifŞekil 1: Başı geri itme-çene kaldırma manevrasıŞekil 2: Çene itme manevrası
Havayolu Tıkanıklığını Tanıma:
Havayolu açma manevraları yapıldıktan sonra tıkanıklığın tanısı BAK-DİNLE-HİSSET yöntemiyle konur (Şekil 3). Kurtarıcı hastanın ağzına yanağını yaklaştırır ve gözleriyle hastanın göğüs hareketlerine BAKAR, kulağıyla nefesini DİNLER, yanağı ile de nefesi HİSSEDER. On saniye kadar bu işlemi yapar. Eğer nefes almıyorsa iki kurtarıcı soluk verir. Kişide kısmi havayolu tıkanıklıkları varsa nefes alır ama üst seviyelerde tıkanıklık varsa nefes alırken zorlanma ve stridor duyulur. Alt havayolu tıkanıklıklarında ise nefes darlığı yanında wheezing duyulur.

Basit Malzemeli Havayolu Sağlama Teknikleri:
Elimizin altında basit havayolu malzemeleri varsa bunları kullanarak da havayolu açıklığını sağlayabiliriz. Bu malzemeler kişinin trakeasını yabancı cisim aspirasyonuna karşı koruyamazlar.

Orofaringeal Havayolu:
“S” şeklinde, dilin geriye doğru giderek hipofarenksin tıkanmasını engelleyen sert bir malzemedir (Şekil 4). Öğürme refleksi olmayan, bilinci kötü kişilere takılmalıdır (3,4). Bilinci açık ve öğürme refleksi olan kişilerde kusmaya sebep olabileceğinden dolayı kullanılmamalıdır. Ayrıca takarken, havayolunu tıkayabileceği için dil ileriye itilmemelidir. Yine malzeme ile dişler arasında, dil veya dudak gibi yumuşak dokuların kalmamasına özen gösterilmelidir. Orotrakeal entübasyondan sonra da, hastanın bilinci yerine geldiğinde tüpü ısırmaması için kullanılabilir.
Yöntem olarak; ağız içi salgılar, kan ve kusmuktan temizlendikten sonra, konkav yüzü baş tarafına bakacak şekilde ilerletilir ve 180º döndürülür veya konkav yüz kulağa bakacak şekilde ilerletilir ve 90º döndürülür. Eğer dil basacağı varsa kullanılabilir.
Takılacak orofaringeal havayolu kişinin boyutlarına uygun seçilmelidir (Tablo 1). Bunun dışında pratik olarak; ağız kenarından mandibula köşesinin hemen üstüne kadar olan mesafeyle uyumlu havayolu kullanılabilir.

http://www.tkd.org.tr/cg/IKYD/images/havayolu3.gifhttp://www.tkd.org.tr/cg/IKYD/images/havayolu4.gifŞekil 3 : Bak-Dinle-Hisset yöntemi Şekil 4: Orofaringeal Havayolu

Yaş
Tüp boyutu (Guedel)
Yeni doğan
000
Süt çocukları
00
Oyun çocukları
0
Çocuklar
1
Gençler
2
Erişkinler (kadın)
3
Erişkinler (erkek)
4
Erişkinler (iri)
5

Tablo 1: Orofaringeal Havayolu Boyutları
Nazofaringeal Havayolu:
Yumuşak ve bükülebilir lastik veya plastikten yapılmıştır (Şekil 5). Öğürme refleksi olan yarı bilinçli ve orofaringeal havayolunu tolere edemeyen hastalarda kullanılabilir. Yine trismus veya ağız çevresinde ciddi travması olduğu için orofaringeal havayolu takılamıyorsa da kullanılabilir.
Yöntem olarak; uygun boyutta nazofaringeal havayoluna suda eriyen kayganlaştırıcı veya anestezik madde içeren jel sürülür ve açık olan burun deliğinden kibarca ilerletilir. Dirençle karşılaşılırsa hafifçe çevirme işlemi uygulanır.
Nazofaringeal havayolunun çok çeşitli boyutları (12-36 Fr) vardır (5). Kişiye uygun boyut seçilmeli ve ilerletirken solunumu en iyi duyduğumuz yerde bırakılmalı, ileriye gitmemesi için de havayoluna çatal iğnesi takılmalıdır. Eğer daha ileriye ilerletilirse, özafagusa geçer ve solutmayı engelleyebileceği gibi mideyi şişirerek aspirasyona da sebep olabilir. Yine takarken burun mukozasında hasara sebep olabilir.

http://www.tkd.org.tr/cg/IKYD/images/havayolu5.gif

Şekil 5: Nazofaringeal Havayolu

İleri Havayolu Teknikleri
Endotrakeal Entübasyon:
Acil servislerde ve ameliyathanelerde, havayolu ve solunumu sağlamak için çok sık kullanılan yöntemlerdir. KAC sırasında, deneyimli personel tarafından mümkün olan en kısa sürede gerçekleştirilmelidir. Hastayı aspirasyondan koruması, %100 oksijen verilebilmesi gibi avantajları vardır. Özelikle apneik, kardiyak arrest olan, hipoksemik, havayolunu aspirasyona karşı koruyamayan (gag refleksi olmayan ve Glaskow Koma Skoru düşük) göğüs travması olan ve hemodinamik durumu bozuk olan kişilerde endotrakeal entübasyon yapılmalıdır.

Endotrakeal entübasyon için malzemelerimiz hazır olmalı ve deneyimli personel tarafından yapılmalıdır. Gerekli malzemeler;
1. Laringoskop ve uygun boyda palası (Düz veya eğri)
2. Uygun boyda endotrakeal tüp
3. Kafı şişirmek için enjektör
4. MacGill forsepsi
5. Stile
6. Tüpü sabitleme malzemeleri
7. Tüp yerini doğrulamak için stetoskop
8. Aspirasyon sistemi ve katateri (Yankauer tipi)
9. Karbondioksit dedektörleri
10. Kişiyi solutmak için balon-valv-maske
11. Oksijen sistemi

Orotrakeal Entübasyon:
1. Hazırlık:
Kalıcı havayolu sağlamak ve kişiyi solutmak için en sık kullanılan ve en güvenli yöntemdir. Entübasyon öncesinde kişi balon-valv-maske sistemiyle %100 oksijen vererek solutulmalıdır. Faringeal ve laringeal aksı birbirine paralel duruma getirip, koklama pozisyonu vererek entübasyonu kolaylaştırmak için başın altına yaklaşık 10 cm yastık konulmalıdır. Nabız oksimetre ile sürekli saturasyon kontrol edilmelidir. Tüm malzemelerin çalışır durumda olması sağlanmalıdır. Özellikle laringoskop aydınlatması ve endotrakeal tüpün kafına bakılmalıdır. Hastaya uygun boyda endotrakeal tüp hazırlanmalıdır. Bunun için yetişkin erkekte 8.0-8.5 mm, bayanda ise 7.5-8.0 mm iç çaplı tüpler seçilebilir.

2. Teknik:

Laringoskop sol elle, ağız içi aspirasyon malzemeleri ve endotrakeal tüpü ise sağ elle tutulmalıdır. Ağız içinde varsa diş parçaları, kan, salgı ve kusmuk gibi yabancı cisimler aspire edilerek uzaklaştırılmalıdır. Uygun boyda laringoskop palası hastanın sağ ağız kenarından sokularak yavaş yavaş ilerletilmelidir. Bu sırada dil sola doğru kaydırılarak epiglot görülmeli ve laringoskop palası eğri ise uç kısmı vallekulaya, düz pala ise epiglotuda kaldıracak şekilde yerleştirilmelidir. Sonrasında laringoskop sapı hasta ile 45º açı yapacak şekilde yukarı doğru kaldırılır. Bu hareket ile ses telleri görünür hale getirilir ve endotrakeal tüpün kafı ses tellerinin altında kalacak şekilde tüp ses telleri arasından ilerletilir (Şekil 6). Endotrakeal tüp takıldıktan sonra kafı şişirilir. Bunun için kaf balonu çok sert veya yumuşak olmamalı, hava kaçağı olmayacak şekilde ve trakeada nekroz oluşturmayacak şekilde olmalıdır.
Eğer ses telleri görünmüyorsa ve yardımcı olabilecek biri varsa hastanın tiroid kıkırdağını baş ve işaret parmakları arasına alarak BURP (Backwards,Upwards and Right Pressure=arkaya, yukarıya ve sağa doğru basarak) manevrası uygulayabilir.

http://www.tkd.org.tr/cg/IKYD/images/havayolu6.gif
Şekil 6: Endotrakeal tüpün ses telleri arasından geçirilmesi

Endotrakeal tüpün yerini doğrulamak için;
1. Kişiyi solutulurken akciğer sesleri, akciğerin her iki üst ve alt bölgeleri ile epigastriumdan dinlenmeli
2. Özafageal dedektörler veya
3. Nefes verirken CO2 ölçen dedektörler kullanılmalıdır
Tüpün yeri doğrulandıktan sonra flaster, gazlı bez veya bandajlarla sabitlenmelidir. Sonrasında hastanın bilinci yerine geldiğinde tüpü ısırmasını önlemek için bir orofaringeal havayolu takılmalıdır ve hasta endotrakeal tüpten %100 oksijenle solutulmalıdır.

Nazotrakeal Entübasyon:
Nazotrakeal entübasyon, laringoskop kullanmanın sakıncalı olduğu ve nöromuskuler blokajın problem yaratabileceği kişilerde tercih edilmelidir. Ciddi solunum güçlüğü çeken konjestif kalp yetmezlikli, kronik obstrüktif akciğer hastalığı veya astımı olan kişileri yatırmadan ve uyanık haldeyken entübe etmek için de nazotrakeal entübasyon yapılabilir.
Teknik:
İşlem öncesinde her iki burun deliğine lokal anestezik ve vazokonstrüktör madde sprey şeklinde sıkılmalıdır. Orotrakeal entübasyonda kullanılan tüpün yaklaşık 0.5-1 mm küçüğü kullanılmalıdır. Tüpün üzerine anestezik ve suda eriyen bir jel sürüldükten sonra uygun olan burun deliğinden hafif rotasyonel hareketlerle ilerletilir. Bir elle larinksi krikoidden arkaya doğru iterken diğer elle de tüpü hastanın nefes almasıyla birlikte trakeaya doğru ilerletmeliyiz. Erkekte tüpü 28 cm, bayanda ise 26 cm’e kadar ilerletebiliriz. Fakat sonrasında akciğer grafisi ile tüpün yerini doğrulamalıyız.

alternatif Havayolu Teknikleri
Özafagotrakeal Kombitüp (ETC):
Faringeal alanı kapatan bir kafı, özafagus veya trakeayı kapatan bir kafı olan çift lümenli bir tüptür (Şekil 7). Lümenlerden biri, iki kaf arsında delikleri olan ve son ucu tıkalı lümendir. Diğer lümen in ise son ucu açıktır. Ağız içine körlemesine gönderilir, üzerinde bulunan iki adet siyah hat arasına üst kesici dişler gelinceye kadar ilerletilir ve önce 1 numaralı kaf, sonra ise 2 numaralı kaf üzerinde yazılı olan miktarlarda şişirilir. Ucu trakeaya veya özafagusa yönlenebilir, her iki durumda da kişiyi solutma imkanı sağlar. Eğer ucu trakeaya giderse 2 numaralı lümenden, özafagusa giderse ise 1 numaralı lümenden solutulur. Sadece yetişkinler için boyutları vardır ve 16 yaş altında kullanılmaz.

http://www.tkd.org.tr/cg/IKYD/images/havayolu7.gifhttp://www.tkd.org.tr/cg/IKYD/images/havayolu8.gifhttp://www.tkd.org.tr/cg/IKYD/images/havayolu9.gif
Şekil 7: Özafagotrakeal Kombitüp, Özafagus yerleşimi Trakea yerleşimi
Laringeal Maske Havayolu (LMA):
LMA, endotrakeal entübasyon yapılamadığı durumlarda körlemesine yerleştirilerek pozitif basınçlı ventilasyonu verilebilir. Şişirilebilen distal silikon larengeal maske, larenksin etrafını kapatarak kişinin solutulmasını sağlar. Doktor olmayan acil personelince hastaya uygulanması standart endotrakeal tüpten daha kolay ve hızlıdır. LMA, körlemesine farinkse ilerletilir ve sonrasında balonu şişirilerek kişi solutulur (Şekil 10).

http://www.tkd.org.tr/cg/IKYD/images/havayolu10.gifhttp://www.tkd.org.tr/cg/IKYD/images/havayolu11.gifhttp://www.tkd.org.tr/cg/IKYD/images/havayolu12.gif
Şekil 10: Laringeal maske havayolu ve takılması
Cerrahi Havayolu Teknikleri
Endotrakeal veya nazotrakeal entübasyonun yapılamayıp da havayolunun sağlanması zor olduğu durumlarda kullanılır. Trakeostomi cerrahi beceri ve ekip gerektirmesi, ayrıca zaman alması dolayısıyla tercih edilmez, bunun yerine krikotiroidotomi (koniotomi) tercih edilir. Özellikle, kısa boyunlu şişmanlarda, larinks ödeminde ve boyunda hematom geliştiyse krikotiroidotomi gerekebilir (6).

İğne Krikotiroidotomi:
Genellikle hazır setleri vardır veya malzemeleri kendimiz hazırlayabiliriz. Malzeme olarak; koruyucu örtü ve eldivenler, 14 veya 12 gauge (G) katater, 3 ml şırınga, 7 mm endotrakeal tüp ve oksijene bağlamak için Y bağlantısı olmalıdır. 10-12 yaş altındaki çocuklarda tercih edilir.
Krikotiroidotomiyi yaparken önce hastaya pozisyon verilir ve boyun povidon iyotla temizlenir. Hasta sırtüstü yatar pozisyonda ve başı hafifçe ekstansiyonda olmalıdır. Tiroid ve krikoid kıkırdak arasındaki krikoid membranın yeri belirlenir. Üç ml’lik enjektöre 12-14 G katater takılır ve ciltle 90º açı yapacak şekilde enjektör aspire edilerek katater ilerletilir. Enjektöre hava geldikten sonra katater ucu 45º açı ile trakeaya doğru yönlendirilir ve ilerletilir. Kataterin iğnesi ve enjektörün pistonu çıkarılır, kateterle pistonsuz enjektör tekrar birleştirilir. Enjektörün içine 7 mm endotakeal tüp yerleştirilip kafı şişirilir. Oksijen kaynağına bağlanmış balon-valv-maske ile solutulur. Aralıklı pozitif basınçlı jet ventilasyon vermek için endotrakeal tüpe Y konnektör bağlanır ve konnektörün açık ucu 1 saniye veya göğüs kafesi yükselinceye kadar kapatılır, 4 saniye havanın boşalmasına izin verilir. Bu teknikle havayolu sağlandığında bize yaklaşık 45 dakika kadar bir zaman tanır. Bu süre içinde cerrahi krikotiroidotomi veya trakeostomi planlanıp yapılmalıdır.

Cerrahi Krikotiroidotomi:
Yaşı 12’nin üzerinde olan kişilere uygulanmalıdır. Trakeostomi kanülü veya endotrakeal tüp kullanıldığından dolayı iğne krikotiroidotomiye göre daha güvenlidir. Malzemeler; koruyucu örtü ve eldivenler, 10 veya 11 numaralı bistüri, 6 mm endotrakeal tüp veya trakeostomi tüpü, tüpü bağlama veya sütüre etme malzemeleri ve balon-valv-maske ile oksijen kaynağıdır.
Cerrahi krikotiroidotomiyi yaparken de kişiye iğne krikotiroidotomi gibi pozisyon verilir ve boyun povidon iyotla temizlenir. Krikoid membranın yeri belirlenir. Baskın olmayan elimizin baş ve orta parmakları ile tiroid kıkırdak sabitlenir. Bu elimizin işaret parmağı ile cildi sabitleyerek, kullandığımız elle orta hattan cilt ve ciltaltı doku uzunlamasına kesilir. Sonrasında krikoid membran, bistürinin yarısı girecek şekilde yataylamasına kesilir. Bu işlemler sırasında boyundaki damarsal yapılar korunmalıdır. Krikotiroid membran açıklığını genişletmek için bistürinin sap kısmı kullanılır. Genişletme işleminden sonra buradan 6 mm endotrakeal tüp veya trakeostomi kanülü geçirilir ve sabitlenir. Sonrasında %100 oksijene bağlanmış balon-valv-maske ile solutulur.



Pasakli_Prenses 26 Kasım 2008 00:10

KALP KRiZi
Diyelim ki, mesai saati bitti ve siz de akşam 18:30 civarında, alışılmadık derecede zorlu bir iş gününün ardından (tabii ki tek başınıza) arabanıza binip evin yolunu tuttunuz.
Çok yorgunsunuz ve canınız da
fena halde sıkkın.



VE SİNİRLİ BİR HALDESİNİZ…

Birdenbire göğsünüzde,
kolunuza ve çenenize doğru yayılmaya başlayan
korkunç bir ağrı
hissediyorsunuz.
En yakın hastaneye sadece on dakikalık mesafedesiniz ama hastaneye ulaşmayı başarıp başaramayacağınızdan bile emin değilsiniz.



NE YAPACAKSINIZ???
İLK YARDIM KURSLARINA KATILACAK KADAR AKLI BAŞINDA BİRİYDİNİZ AMA KURSTAKİ EĞİTMEN, SİZİN BAŞINIZA BİR ŞEY GELDİĞİNDE NE YAPACAĞINIZI ÖĞRETMEDİ!!!




YALNIZ BAŞINIZAYKEN KALP KRİZİ GEÇİRİRSENİZ NASIL HAYATTA KALIRSINIZ?
PEK ÇOK İNSAN KALP KRİZİ GEÇİRDİĞİ SIRADA TEK BAŞINA OLUYOR; ETRAFTA YARDIM EDECEK KİMSE BULUNMUYOR. KALP ATIŞLARI DÜZENSİZLEŞEN VE KENDİSİNİ BAYILACAKMIŞ GİBİ HİSSEDEN BİRİNİN
BİLİNCİNİ YİTİRMEDEN ÖNCE
YALNIZCA 10 SANİYE KADAR ZAMANI VARDIR.
BU DURUMDA NE YAPMANIZ GEREKİR?



CEVAP:
PANİĞE KAPILMADAN ÜST ÜSTE KUVVETLİCE ÖKSÜRMEYE BAŞLAYIN.
ARABANIZI SAĞA ÇEKİN MOTORU DURDURUP DÖRTLÜLERİ YAKIN ARABANIN ARKASINA GEÇİP SIRT ÜSTÜ YERE YATIN AYAKLARINIZI ARABANIZIN BAGAJINA DOĞRU YUKARI KALDIRIN VE ÖKSÜRMEYE BAŞLAYIN ÖKSÜRMEDEN ÖNCE HER SEFERİNDE DERİN BİR NEFES ALIN; ÖKSÜRÜKLERİNİZ GÜÇLÜ OLSUN, DERİNDEN GELSİN VE UZUN SÜRSÜN, TIPKI GÖĞSÜNÜZDE BİRİKMİŞ BALGAMI ATMAYA ÇALIŞIR GİBİ ÖKSÜRÜN.
HER İKİ SANİYEDE BİR DERİN NEFES ALIP ÖKSÜRÜN VE BUNU YA YARDIM GELENE DEK YADA KALP ATIŞLARINIZ TEKRAR NORMALE DÖNENE DEK SÜREKLİ YAPIN. SAKIN ARABANIZIN İÇİNDE OTURMAYIN BU ESNADA SİZİ GÖREN İNSANLAR YARDIM EDECEKLERDİR



  • DERİN NEFES ALMAK CİĞERLERİ OKSİJENLE DOLDURUR.
  • ÖKSÜRMEK KALBE TAZYİK YAPAR VE KAN DOLAŞIMINI RAHATLATIR.
  • KALBE UYGULANAN BU TAZYİK, KALBİN NORMAL RİTMİNE DÖNMESİNİ KOLAYLAŞTIRIR.
  • BÜTÜN BUNLAR SİZE, BİLİNCİNİZİ KAYBETMEDEN ÖNCE HASTANEYE YETİŞECEK ZAMANI TANIR.
  • AYAKLARINIZ YUKARI DOĞRU KALDIRILMIŞ OLDUĞUNDAN VÜCUDUNUZDAKİ BÜTÜN KAN KALBE BASINÇ YAPACAKTIR.
  • BU POSİZYONDA YATMAK KALBİN NORMAL ÇALIŞMAYA DÜZENİNE GEÇMESİNE YARDIMCI OLUR


BU KONUDA MÜMKÜN OLDUĞUNCA ÇOK KİŞİYİ BİLGİLENDİRİN.
BU BİLGİ SAYISIZ İNSANIN HAYATINI KURTARABİLİR!!!
ASLA, 'BENİM BAŞIMA GELMEZ!' DİYE DÜŞÜNMEYİN.
HAYAT TARZIMIZIN EPEYCE DEĞİŞTİĞİ ŞU SON YILLARDA ARTIK HER YAŞTA İNSAN
KALP KRİZİ GEÇİRİYOR.



HerHangiBiri 2 Aralık 2008 00:28

TEMEL YAŞAM DESTEĞİ

İnsan vücudu ve özellikle beyin yaşamak için mutlaka oksijene ve besin­lere gereksinim duyar. Besin maddelerinin aksine oksijen depolanamaz, bu nedenle solunum yoluyla sürekli hava almamız gerekir.

Akciğerlere ulaşan oksijen, kalbin vurulan sayesinde dokulara oksijeni ta­şıyan kana geçer.

Bu nedenle, solunum ve kan dolaşımı iki yaşamsal işlevdir. Bu işlevlerin etkilenmesi ya da durması, yasamın devamı açısından acil bir sorun oluşturur. Beyin hücreleri oksijen almadan 3-5 dakika dayanabilir. Dolayısıyla, beyin hücrelerinde geriye dönüsü olmayan bir hasar gelişmeden önce bu süre için­de solunumun ve kan dolaşımının düzeltilmesi gerekir.

Solunumun durmasına yol açan nedenler çok çeşitlidir, havasızlıktan bo­ğulma, boğulma, soluk borusunun tıkanması, elektrik şoku, ilaçlarda dozaşımı, zehirli madde solunması gibi durumlar sonucunda solunum duracaktır (Şekil 3.1).

Solunumun durduğu andan itibaren kalp birkaç dakika (2-5 dakika) daha atmaya devam eder. Bu süre sonunda solunum yeniden başlarnamışsa (yapay olarak ya da kendiliğinden), kalp de oksijen eksikliğinden etkilenerek dura­caktır.

Kalp krizi, elektrik şoku gibi bazı durumlarda önce kalp durur, ancak ar­dından hemen (15-30 saniye sonra) solunum da durur.

Tüm bunlar göz önüne alındığında, bilinçsiz bir kişinin soluk alıp almadı­ğının nasıl anlaşılacağı ve solunumun ya da kalbin durduğu durumlarda ne yapılacağını bilmek önemlidir.



YAPILMASI GEREKENLER

Önceki bölümde gördüğümüz gibi, bir hasta/yaralıyı incelerken yaşam için tehdit oluşturabilecek durumların belirlenmesi önceliklidir. Yani bilinç du­rumu, solunum ve kan dolaşımı değerlendirilmelidir.

İlk değerlendirmeyi yaparken "Temel Yaşam Desteğinin ABC'si" olarak adlandırılan aşamaları sırasıyla izlemek gerekir.


BİLİNÇ DURUMUNUN DEĞERLENDİRİLMESİ

SOLUNUM YOLUNUN AÇILMASI

SOLUNUMUN DEĞERLENDİRİLMESİ (B)

DOLAŞIMIN DEĞERLENDİRİLMESİ

BİLİNÇ DURUMUNUN DEĞERLENDİRİLMESİ

Hasta/yaralının bilinçli durumunu anlamak için onunla konuşun, yu­muşak bir şekilde omuzlarından sarsın ya da hafifçe çimdikleyin (Sekil 3.2):

Eğer hasta/yaralı uyarılarımıza yanıt verirse (konuşursa, yakınırsa, in­lerse ya da kıpırdarsa). Ne olduğunu sorun, kanama ve/veya sok belirtilerini arayın ve ola­sı yaralan belirlemek için ikinci değerlendir­meyi gerçekleştirir.

Eğer herhangi bir ya­nıt vermiyorsa bilinç­siz demektir. Bu du­rumda yardım iste­mek ve hızla, solu­numa, dolaşıma bak­mak gerekir. Solunu­mu ve nabzı varsa güvenli yan pozisyon verilmelidir.




ÖNEMLİ

Eğer yalnızsanız, yardım istemek için hasta/yaralı hiç bir zaman tek başına bırakmayın, yaklaşan ilk kişiden yardım getirmesini isteyin.




SOLUNUM YOLUNUN AÇILMASI

Bilinçsiz bir hasta/yaralı, özellikle ağzı yukarıya gelecek şekilde sır­tüstü yatıyorsa, dil gevşeyip aşağı düşebilir ve akciğerlere hava girişi­ni zorlaştırabilir ya da engelleyebi­lir. Ya da hasta/yaralının ağzında tıkanmaya neden olan yabancı cisim yiyecek v.b. olabilir bu neden­le ağız İçi kontrol edilerek temi­zlenmelidir (Şekil 3.3a).

Daha sonra, bilinçsiz bir kişinin nefes alıp almadığını görmek İçin bir elimizle başını arka/a doğru yatırırız böylece dili yukarıya doğru çekilerek hava girişine izin veririz (Şekil 3.3b).




Bu, başı arkaya doğru yatırma ma­nevrası "hava yolunun açılması" olarak adlandırılır.




SOLUNUMUN DEĞERLENDİRİLMESİ (B)


Hava yolunun açıklığını koruyarak, hasta/yaralının nefes alıp almadığı­nı kontrol edin, göğsünün inip kalkıyor mu bakın, soluğunu dinleyin ve ağzı, burnundan hava çıkıp çıkmadığını hissetmeye çalışın (Bak, dinle, hisset) (Şekil 3.6).




Eğer hasta/yaralı nefes alıyorsa, güvenli yan pozisyon vermek gerekir. Bu pozisyon, dilin hava yolunu tıkamasını önlemeye yöneliktir. Salgılar ya da kusmuk bu pozisyonda ağızdan çıkabilir ve hava yolunun ağızda biriken salgılarla tıkanması önlenir {Şekil 3.7 - 3.10}






Eğer hasta/yaralının nefes almıyorsa, akciğerlerin oksijenlenmesini sağ­lamak amacıyla hemen "ağızdan ağıza solunum" yöntemiyle yapay (su­ni) solunuma başlamak gerekir. Ağızdan ağıza solunum etkilidir, çünkü her soluk alıp vermede akciğerlerimizden çıkan hava, solunumu dur­muş bir kişiye yetecek kadar oksijen içerir {yaklaşık % 16, soluduğu­muz havadaki oksijen oranı ise % 21'dir).






AĞIZDAN BURUNA SOLUNUM TEKNİĞİ

Eğer ağzınızı h asta/y aralının ağzının çevresine sı­kıca yerleştirmekte zorlanıyorsanız ya da ağızdan agıza solunumu zorlaştıracak yaralar bulunuyor­sa, "ağızdan buruna" yöntemiyle yapay solunum uygulanabilir.

Bu tekniğin uygulama aşamaları "ağızdan ağıza" solunum yöntemiyle aynıdır, yalnız burada hasta/yaralının ağzını kapatır ve havayı burnun­dan üfleriz (Şekil 3.14b).




ÖNEMLİ:

" Eğer hasta/yaralının göğsü kalkmıyorsa (üflediğinizde havanın gir­mekte zorlandığını hissedebilirsiniz), başının iyice arkaya yatırılmış olup olmadığını ve burnu doğru bir şekilde sıkıp sıkmadığınızı kont­rol edin ve ağzınızı hasta/yaralının ağzını iyice kapatacak şekilde yerleştirerek tekrar deneyin.

* Tüm bunlara rağmen hala hava girmiyorsa, muhtemelen hava yolu­nu tıkayarak havanın geçişini engelleyen bir yabancı cisim vardır. Bu durumda hava yolunu açmak için "Heimlich manevrasını" uygula­yın.

DOLAŞIMIN DEĞERLENDİRİLMESİ

Bu bölümün başında gördüğümüz gibi, solunum ve kan dolaşımı büyük Ölçüde bağlantılıdır. Bu nedenle, bir kişinin dolaşımı durmuşsa, kalbinin atıp atmadığına bakmamız gerekir ve bu değerlendirmeyi "şahdamar nabzı'na bakarak yaparız.

Şahdamar nabzını aramak için, hasta/yaralının gırtlak çıkıntısından bir­kaç santimetre yukarıya, yana doğru 3 parmağımızı kaydırıp burada şahdamarın vurularını hissederiz, bunun için parmaklarımızı 5 saniye burada tutmamız gerekir

" Eğer hasta/yaralının şahdamarı nabzı alınmıyorsa, bu kalbinin dur­durduğu anlamına gelir ve "dış kalp masajı" yapmaya başlanmalıdır.

Bu teknik, kalbin omurga ve göğüs kemiği arasında bastırılarak kanın pompalanmasını sağlamak amacıyla göğüs kemiğinin alt kısmına rit­mik bîr basınç uygulanmasından oluşur.


Basınç her gevşediğinde, kalp kanla dolar ve bu şekilde dolaşımı ya­pay olarak sürdürmek mümkün olur (Şekil 3.15).




ÖNEMLİ:

Ağızdan ağıza yapay solunum tekniği gibi harici kalp mesajının da, yetkin eğiticilerin gözetiminde bu amaçla hazırlanmış mankenler üze­rinde çalışılması gerekir. Bu teknikleri hiçbir zaman normal koşullarda insanlar üzerinde denemeye kalkışmayın, zarar verici olabilir.

Dış kalp masajını gerçekleştirmek için önce göğüs kemiği üzerinde doğru basınç noktasını saptamak gerekir, bunun için:

Bir elin işaret ve orta parmaklan/la kaburgaların alt sınırını saptayın ve parmaklarınızı Kaburgaların birleştiği noktaya, göğüs kemiğine doğru hareket ettirin (Şekil 3.16 ve 3.17).

Daha sonra parmaklarınızı göğüs kemiğinin alt ucuna koyun diğer elinizin topuğunu parmakların bitimine yerleştirin (Şekil 3.18).

Diğer elinizi bu elin üzerine yerleştirin ve basıncın parmaklar kaburgalara değmeden yalnızca elin topuğu ile uygulanmasını sağlayacak şekilde parmaklarınızı birbirine geçirin (Şekil 3.15).




DIŞ KALP MASAJI TEKNİĞİ


1-Omuzlarınız tam hasta/yaralı­nın göğüs kemiği hizasında ve kollarınız dik olacak şekilde ken­dinizi dik tutun. 4-5 santim bas­tıracak şekilde (Yandan bakıldı­ğında göğüs yüksekliğinin 1/3 kadar) dirseklerinizi kırmadan sert bir bası uygulayın ve elleri­nizi kaldırmadan basıncı gevşe­tin. 15 kez basınç uygulayın ve ritmi tutturmak İçin "bir ve İki ve üç ve" diyerek sayın (Şekil 3.19).




2-15 kez basınç uyguladıktan son­ra hasta/yaralının başına geçin ve başını arkaya doğru yatırarak "ağızdan ağıza" iki solunum uy­gulayın (Şekil 3.20).




3- Ağızdan ağıza iki solunumun ar­dından 15 kalp masajı daha uy­gulayın ve uygulamayı böylece sürdürün (Şekil 3.21). Hasta/yaralının nabzının atıp atmadığını görmek için her 4 siklüsta bir (bir sîklüs = 2 solu­num + 15 kalp masajı) kontrol edin.

4- Hasta/yaralının nabzı yeniden alınmaya başladığında yapay so­lunuma ile devam edin.

5- Kendiliğinden solunum başladı­ğında, hasta/yaralının yan gü­venli pozisyona getirin.




ThinkerBeLL 21 Haziran 2009 04:29

3 ek
İlkyardım
MsXLabs.org & Temel Britannica

Kaza geçiren, yaralanan ya da birdenbire hastalanan kişilere, yaşamsal tehli­keyi atlatıncaya kadar uygulanan her türlü yardım ve tedavi yöntemine ilkyardım denir.
İlkyardımın birinci ilkesi hastanın ya da yara­lının yaşamını kurtarmak, ikincisi durumunun daha kötüye gitmesini önlemek, üçüncüsü ise tümüyle iyileşmesine yardımcı olmaktır. Has­tanelerin acil servisleri de bu amaçla kurul­muştur. Ama yaralıyı ya da hastayı bir hasta­neye ulaştırıncaya kadar geçen zaman çok önemlidir. Bu gibi durumlarda çevredeki kişilerin nasıl davranılacağını bilmesi ve ilk önlemleri alması yaralının ya da hastanın yaşamını kurtarabilir. Bu yüzden her evde iyi bir ilkyardım elkitabı ile çocukların ulaşama­yacağı bir dolapta saklanan bir ilkyardım çan­tası bulunmalıdır.
Bir kaza anında unutulmaması gereken birkaç önemli nokta:
1. Soğukkanlı olun ve kaza geçiren kişiyi yatıştırmak için elinizden geleni yapın.
2. Yardım isteyin; örneğin telefon ederek bir ambulans çağırın.
3. Kaza geçiren kişiyi, hiçbir zarar verme­yeceğinizden emin olmadıkça kıpırdatmayın. Örneğin sırt ya da bel omurları örselen­miş bir yaralının, uzman sağlık personeli ge­linceye kadar kesinlikle hareket ettirilme­mesi gerekir.
4. Eğer hareket etmesinde bir sakınca yoksa, yaralıyı rahat edeceği biçimde yatırın ve sıcak tutun.
Önemli Kazalar
Trafik kazaları gibi çok önemli ve ciddi kazalarda ilkyardımı yapacak kişinin hiç paniğe kapılmadan çok hızlı düşü­nüp çok hızlı davranması gerekir. Çünkü kaza geçiren kişinin yaşamı gerçekten tehlikede olabilir. Bu gibi durumlarda ilk yapılacak şey yaralının solunumunun ve kan dolaşımının kesintiye uğramasını engellemektir:
1. Kaza geçiren kişinin solunum yolları (ağız, gırtlak ve soluk borusu) açık olmadığı sürece yapılacak hiçbir yardımın yararı yok­tur. Bunun için öncelikle boğazından soluk almasını engelleyecek yabancı bir cisim olup olmadığına bakın. Eğer yerde yatıyorsa, dili­nin arkaya doğru kayıp gırtlağını tıkamasını engellemek için, yaralının başını geriye yatı­rıp yana doğru çevirin.
2. Solunum yolları açık olduğu halde, beyindeki solunum merkezi, sinirler ya da solunum kasları zarar görmüş olabilir. Bu durumda, soluk alıp veremeyen kişiye yapay solunum uygulamak gerekir.
3. Kaza geçiren kişinin kalbi durmuşsa, kanı bütün vücutta rahatça dolaşamıyorsa ve kan kaybına yol açacak önemli bir yara varsa gene yaşamsal tehlike söz konusudur. Bu nedenle, ilk yapacağınız şeylerden biri de yaralının kalbini dinleyerek atıp atmadığını denetlemek olmalıdır. Eğer kalp durmuşsa yeniden çalıştırabilmek için dıştan kalp masajı yapmak gerekir. Ama bu çok güç bir tekniktir ve yalnızca doktorlar ya da uzmanlaşmış kişiler uygulayabilir. Buna karşılık, ne yapıla­cağını bilen herhangi birisi, yırtılmış bir atar­damarın ya da ciddi bir yaranın kanamasını bir an önce durdurarak yaralının kan kaybın­dan ölmesini engelleyebilir.
İlk tehlikeyi atlattıktan sonra, kaza geçiren kişiyi en uygun konumda yatırarak yardım gelinceye kadar beklemelidir.

Alıntıdaki Ek 15762

Solunum Durması
Solunum durması ya da boğulma çok çeşitli nedenlerden kaynaklana­bilir. Yemek yerken soluk borusunu tıkayan bir lokma, yutulan yabancı bir cisim ya da solunan zehirli gazlar insanın havasızlıktan ölmesine yol açabilir. En sık rastlanan neden­lerden biri de suda boğulmadır.
Suda boğulma tehlikesi geçiren kişiyi ya­vaşça karaya taşıdıktan sonra düz ve sert bir yere sırtüstü yatırın. Ağzında yosun parçalan ya da herhangi bir yabancı madde varsa elinizle temizleyin ve başını geriye doğru yatırarak çenesini yukarı kaldırın. Böylece dilin geriye kayıp soluk borusunu tıkamasını önlemiş olursunuz. Daha sonra, yutmuş oldu­ğu suyu boşaltmak için başını yana çevirin. Akciğerlerdeki su boşalıp yerine hava dolun­ca solunumun normal olarak kendiliğinden başlaması gerekir. Eğer başlamazsa, hiç za­man yitirmeden yapay solunum uygulama­lıdır.
Akciğerlere hava üfleyerek solunumu yeni­den başlatmanın en iyi yolu, ağızdan ağza uygulandığı için "hayat öpücüğü" denen ya­pay solunum yöntemidir. Bunu uygulamak için, kaza geçiren kişinin burnunu iki parma­ğınızın arasında sıkıştırarak tıkayın ve derin bir soluk alarak ağzından içeriye kuvvetlice hava verin. Aynı yöntemi, soluk alamayan kişinin ağzını elinizle sıkıca kapayıp soluğunu­zu burnundan vermekle de yapabilirsiniz; ama burun yolları daha dar olduğu için ağızdan hava vermek her zaman daha etkili­dir. Her iki durumda da, dudaklarınızı kaza geçiren kişinin ağzına ya da burnuna iyice dayayıp dışarıya hava kaçırmamaya özen gös­termeniz gerekir. Eğer boğulma tehlikesi geçiren kişi küçük bir çocuksa, dudaklarınızı aynı anda hem ağzına, hem burnuna dayaya­rak soluğunuzu iki yoldan verebilirsiniz.
Soluk verirken, üflediğiniz hava akciğerlere dolacağı için, kaza geçiren kişinin göğsü şişecektir. Göğsü indiği anda başınızı yana çevirerek yeniden derin bir soluk alın. Baş­langıçta akciğerlere dört kez üst üste hava üfledikten sonra, erişkinlerde dakikada yak­laşık 12, çocuklarda 20 kez hava vererek bu işlemi sürdürün. Eğer göğsü inip kalkmıyorsa ya verdiğiniz soluğun bir bölümü dışarı kaçıyor demektir ya da solunum yolları hâlâ tıkalıdır. Omuzların arasındaki bölgeye bir­kaç kez sertçe vurmakla soluk borusundaki tıkanıklık giderilebilir. Böylece normal solu­num başlayınca yapay solunumu kesebilirsi­niz. Gene de, boğulma tehlikesi atlatan kişiyi mutlaka doktorun görmesi gerekir. Çünkü solunumun bir an bile durması beynin oksi­jensiz kalmasına ve bilinç yitimine yol aça­bilir.
Boğazına yabancı bir cisim kaçtığı için soluk alamayan kişilerde ise bu cismin hemen çıkarılarak tıkanan soluk borusunun açılması gerekir. Bunun için, solunumu durmuş olan kişiyi öne doğru eğerek başının olabildiğince aşağıya sarkmasını sağlayın. Bir yandan da kürekkemiklerinin arasına yumruğunuzla hız­la vurun. Böylece, soluk borusunu tıkayan cisim yukarıya doğru çıkarak bazen kendili­ğinden dışarı atılabilir. Eğer gırtlaktaki cisim ağızdan bakıldığında görülebilecek bir yerdey-se, ilkyardımı yapan kişi işaret parmağını sokarak cismi çekip alabilir.
Soluk borusunu tıkayan cismin yerinden oynayarak ağza doğru ilerlemesi için küçük çocukları başaşağı tutmak çoğu zaman yeterli olur. Eğer kolayca çıkmıyorsa gene kürekke­miklerinin arasına hafifçe vurmak gerekir.
Karna basınç uygulama tekniği, bu yolla çıkmayan cisimleri soluk borusundan dışarı atmak için başvurulacak son çare olmalıdır; çünkü iç organlara zarar verebilir. Büyükler­de bu tekniği uygulamak için, soluğu tıkanmış olan kişinin arkasına geçip bir elinizi tam midesinin üstüne yerleştirin. Öbür elinizi bunun üstüne koyup içeriye ve yukarıya doğru dört kez hızla bastırın. Soluk borusunu tıkayan cisim yerinden oynayıncaya kadar aynı hareketi sırtına da uygulayın. Çocukların yalnızca midesine tek elle bastırmak gerekir. Bebeklerde ise uygulanacak yöntem farklıdır. Bebeği sırtüstü yatırın ve göbeği ile göğüs kemiğinin arasına iki parmağınızla dört kez sertçe bastırın.

Yaralar
Derideki yaralardan, hatta küçük bir çizikten bile kolayca mikrop girebildiği için yaranın çevresinde iltihaplanma başlar; o bölge kızarır, şişer ve ağrı yapar. İrin ya da cerahat denen beyazımsı ya da sarımsı yeşil renkli akıntı da yaranın iltihaplandığını göste­ren belirtilerden biridir. Bazen yaradan içeri girmiş olan mikroplar kan dolaşımına karışa­rak kan zehirlenmesine (septisemiye) yol açabilir. Bu nedenle, ne kadar küçük olursa olsun hiçbir yarayı hafife almamak gerekir.
En iyisi, açık yaraların üstünü temiz bir sargı beziyle kapatmaktır. Yaraların daha çabuk kapanması için çeşitli merhemler ya da yara tozları kullanma alışkanlığı oldukça yay­gındır; ama günümüzde uzmanlar küçük ke­sik ve sıyrıkların kendi kendine iyileşmesini yeterli görüyorlar. Önemli olan yarayı temiz tutmaktır; bunun için de mikrop girmeyecek biçimde kapatılması yeterlidir. Hazır yara bantları mikropsuz (steril) olduğu için güven­le kullanılabilir.

Kanamalar
Şiddetli kanamaların hiç za­man yitirmeden durdurulması ve hastanın en kısa sürede hastaneye ulaştırılması çok önem­lidir. Kanın dışarı akmasını önlemek için kanayan yere parmakla ya da avuç içiyle kuvvetlice bastırmak gerekir. Eğer olanak varsa, yaranın üstüne önce temiz bir sargı bezi koyup sonra elle bastırmalıdır. Böylece yara­nın mikrop kapmasını önlemiş olursunuz.
Bu basıncın etkisiyle kan sızıntısı durunca, yaranın üzerine birkaç kat sargı beziyle kap­lanmış pamuk yerleştirip sıkıca sarın. Eğer bu bez de kanlanırsa üzerine yeniden sargı bezli pamuk koyup biraz daha sıkarak sarın. Ama hiçbir zaman sargıyı açıp kanlanan bezi ve pamuğu değiştirmeye kalkışmayın; çünkü bu hareket kanın pıhtılaşmasını ve kanamanın durmasını geciktirecektir.
Bazı kişilerde burun kanaması damarlardaki yüksek kan basıncına karşı doğal bir savunma yoludur. Bu nedenle, bazen kana­mayı bir iki dakika kadar engellememek daha doğru olur. Ama dakikalar geçtiği halde kanama duracağa benzemiyorsa önlem almak gerekir. Hasta, genzine kan dolmaması için yatırılmaz, dik olarak oturtulur. Bu arada kanı yutmamalı, burnunu boşaltmak için ken­dini zorlamamalı ve yalnızca ağzından soluk alıp vermelidir. İlkyardım uygulayan kişi de hastanın burnunu kemiğin hemen altından parmaklarıyla sıkıştırarak kanayan damara basınç yapmaya çalışmalıdır. Soğuk suya batı­rılmış bir bezi burun kemerinin üstüne bastı­rarak soğuk kompres yapmak da kanamanın durmasını kolaylaştırabilir. Eğer yarım saat içinde kanama hâlâ durmamışsa hemen dok­tor çağırmalıdır.

Şok
Kazaların birçoğu ve birdenbire ağır­laşan bazı hastalıklar şokla sonuçlanır. Bu, baygınlıkla karıştırılmaması gereken tehlikeli bir durumdur. Hasta baygın gibi gözükür; ama çoğu kez bilinci yerindedir, yalnız büyük bir huzursuzluğa ve korkuya kapılmıştır. Yü­zü solmuş, dudakları ve yanakları morarmış­tır. Derisi soğuk ve nemli, nabzı hızlı ve zayıftır. Ağzı ve dudakları kuruduğu için sık sık susar. Şoka giren hastayı rahatça soluk alabileceği biçimde yatırmak, kan dolaşımının aksamamasını sağlamak ve sıcak tutmak gere­kir.

Alıntıdaki Ek 15763

Elektrik Çarpması
Elektrik çarpan kişiyi tehlikeden kurtarmak için yapılacak ilk iş hemen akımı kesmektir. Eğer bu yapılamı­yorsa, kazaya uğrayan kişiyi elektrikten uzak­laştırmak gerekir. Ama bunu yaparken çok dikkatli olmalıdır, çünkü akım yardıma gelen kişinin vücuduna geçerek onu da çarpabilir. Bu tehlikeyi önlemek için, elektrik çarpmış olan kişiye asla çıplak elle değil, süpürge sopası ya da tahta iskemle gibi iletken olma­yan bir eşyayla dokunmalıdır. İkinci bir ko­runma yolu da kalın bir lastik paspasın üstüne basmak, lastik pabuçlar ya da kalın lastik eldivenler giymektir.

Yanıklar
Doğrudan ateşe değmekten ya da kaynar suyla haşlanmaktan ileri gelen yanık­lar derinin büyük bir bölümünü kaplıyorsa tehlikelidir; özellikle çocuklarda ve yaşlılarda ağır sonuçlar doğurabilir. Önemli yanıklarda alınacak ilk önlem, yanmış olan bölgeyi soğuk suya daldırarak ya da musluktan akan suyun altında tutarak soğutmaktır. Daha sonra has­tayı, şok durumunda belirtilen ilkyardım yön­temleriyle rahat ettirmek ve hiç zaman yitir­meden hastaneye götürmek gerekir. Bu arada yanığın üstü çok temiz bir örtüyle, örneğin bir çarşaf ya da bir mendille örtülmelidir.

Alıntıdaki Ek 15764

Yanık çok geniş değilse, üzerini temiz ve kuru bir örtüyle örtüp hafifçe sarmak yeterli­dir. Ama yanıklara hiçbir zaman merhem sürmemeli ve yapışkan yara bantları kullan­mamalıdır.
Eğer yardımına koştuğunuz kişinin elbise­leri tutuşmuşsa, kazaya uğrayan kişiyi yere yatırın ve üstüne bir kilim, bir battaniye ya da kalın bir ceket atarak önce alevleri söndürün, sonra yanıkları için gerekeni yapın.

Kırık ve Çıkıklar
Kemiklerdeki kırıklar çok değişik biçimlerde olabilir, ama en önem­lileri kapalı ve açık kırıklardır. Kapalı ya da basit bir kırıkta, kemiğin ucu deriyi delerek dışarı çıkmadığı için gözle görülür bir yara ya da bere yoktur. Açık kırıklarda ise kırılan kemiğin ucu dışarı fırlayarak deriyi deldiği için yalnız kırık değil ciddi bir yara da söz konusudur; mikroplar bu yaradan içeri gire­rek kan zehirlenmesine yol açabilir.
Kırıkların başlıca belirtileri ağrı ve şoktur. Kemiği kırılmış olan kol ya da bacak genellik­le şişer, biçimi bozulur ve dokunulduğunda çok acı verir. Genel kural olarak, kaza geçiren kişinin vücudunu elinizle yoklarken dokunulmayacak kadar duyarlı bir bölge keş­federseniz, başka hiçbir belirti olmasa bile o bölgede bir kırıktan kuşkulanmanız gerekir. Bu durumda hemen bir doktor ya da ambu­lans çağırmalı ve yangın ya da zehirli gaz gibi önemli bir tehlike söz konusu olmadıkça yaralıyı kesinlikle kıpırdatmamalıdır.
Çıkık, bir eklemdeki kemiklerin yerinden oynayarak birbirinden ayrılması demektir. Belirtileri kırıktakiyle hemen hemen aynıdır; yalnız eklem kilitlenmiş gibidir, hiç hareket etmez. Eklemin üstüne soğuk kompres uygu­layarak ağrıyı biraz hafiflettikten sonra teda­viyi doktora bırakmak gerekir.

Burkulma ve İncinme
Burkulma eklem bağlarının, incinme ise kas liflerinin aşırı zor­lanmasından ileri gelir. Eklemler çok sert bir hareketle zorlanarak büküldüğünde (burkulduğunda), kemikleri bir arada tutan bağlar iyice gerilerek kopabilir. En çok el ve ayak bileklerinde, diz, dirsek ve parmak eklemlerinde görülen burkulmanın başlıca belirtileri de birdenbire duyulan şiddetli bir ağrı, şişme, duyarlılık ve çoğu kez kan sızıntısından ileri gelen morarmadır. Ağrıyı hafifletmek için, burkulan kolu ya da bacağı altına bir destek koyarak yüksekte tutmalı ve eklemin üstüne bol pamuk yerleştirerek sıkıca sarmalıdır.
Kas incinmesi genellikle sırt, kol ve baldır kaslarının aşırı zorlanmasından ileri gelir. Kas liflerinin gerilerek koptuğu bu durumda da in­cinen kastaki şişliği ve ağrıyı azaltmak için so­ğuk kompres uygulanmalıdır.

Baygınlık ve Nöbet
Baygınlık kısa süreli bir bilinç kaybıdır ve çok çeşitli durumlarda ortaya çıkabilir. Örneğin insanlar sıcaktan, korkudan, heyecandan ya da yalnızca kan gördükleri için bayılabilirler. Bu durum bey­ne giden kan akımının bir an kesilmesinden kaynaklandığı için, bayılmak üzere olan kişiyi bir iskemleye oturtup başını dizlerine değecek kadar öne eğerek beyne yeniden kan gitmesi sağlanırsa bayılması önlenebilir. Eğer gene de bayılmışsa, sırtüstü yere yatırıp bacaklarını yüksekte tutmalıdır.
Bazı hastalık nöbetlerinde de bilinç kaybı olabilir. Örneğin sara nöbetinde hasta yere düşer, bilincini yitirir, bütün vücudu kaskatı kesilir ve şiddetli kasılmalarla sarsılır. Sara nöbetleri tehlikeli değildir ve birkaç dakika içinde kendiliğinden geçer. Hastaya yardımcı olmak için yapılacak tek şey sert bir yere ya da mobilyaların köşelerine çarparak yaralan­masına engel olmaktır.

Göz Örselenmesi
Çoğu kez göze kaçan kum tanecikleri, tozlar ya da küçük sinekler buradaki duyarlı dokuları örseleyerek ağrı ya­par. Bu yabancı cisimler hemen çıkarılmalı ve göz kesinlikle ovuşturulmamalıdır; çünkü elle ya da parmakla bastırarak ovmak göze çok zarar verebilir.
Eğer göze kaçan cisim görünür bir yerde değilse önce tam yerini saptamak gerekir. Gözünden yakınan kişiyi bir yere oturtup ba­şını geriye doğru eğdikten sonra önce alt gözkapağını dışa döndürerek içini araştırın. Ya­bancı cisim hâlâ görülmüyorsa, karşınızdaki kişiye aşağıya doğru bakmasını söyleyin ve üst gözkapağını kirpiklerinden tutarak alt gözka­pağının üstüne doğru çekin. Bu hareket de yabancı cismi yerinden oynatamamışsa, ılık su doldurulmuş bir göz kadehinin ya da fincanın içinde gözkapaklarını açıp kapatmasını söyle­yin. Yabancı cisim gözün görülebilen bir bö­lümüne doğru kaymışsa, temiz bir mendilin ıslatılmış ucunu hafifçe değdirerek dışarı çıka­rabilirsiniz.
Eğer yabancı cisim gözün ön bölümündeki saydam kornea katmanına yapışıp kalmışsa, o zaman cismi çıkarmaya kalkışmadan gözü te­miz bir sargı beziyle kapatıp hemen doktora başvurmalıdır.

Başka Kaza ve Yaralanmalar
Bazen küçük çocuklar fasulye, bilye gibi küçük ve sert ci­simleri burun ya da kulak deliklerinden içeri iterler. Bu durumda en iyisi hiçbir girişimde bulunmadan çocuğu hemen bir doktora götürmektir; çünkü cismi çıkarmaya uğraşırken daha ileriye itebilirsiniz.
Deriye batmış bir kıymığı ya da cam parça­cığını çıkarmak da büyük bir özen ister. Eğer cımbızla sımsıkı tutup kuvvetlice çekemezseniz ucu kopar ve parçası derinin içinde kalır. Tırnağın altına girmiş olan kıymıkları çıkar­mak çok daha güçtür ve yapılacak en iyi şey hastayı doğrudan bir doktora götürmektir.

Sokma ve Isırmalar
Böcek sokmasından ileri gelen ağrı ve rahatsızlık duygusu genel­likle kısa sürede geçer, ama her zaman ilti­haplanma tehlikesi vardır. Mikropların bulaş­masını ve iltihaplanmayı önlemek için yarayı kesinlikle kaşımamah ve üstünü bir sargı be­ziyle örtmelidir. Bazı böceklerin sokması vücutta bir alerji tepkisi başlatarak hastayı şoka sokabilir. Bu durumda hemen bir doktor çağırmak ve hastanın şoku atlatabilmesi için doktor gelinceye kadar ilkyardım önlemlerini almak gerekir.
Arının iğnesi soktuğu yerde kaldığı için bu­nu bir cımbızla çıkarmak gerekir. Ama cımbı­zı kullanmadan önce antiseptik bir sıvıya batı­rarak ya da kaynatarak mikroptan arındırma­yı unutmamalıdır. Bu arada iğneyi çıkarmaya uğraşırken çevresindeki dokuları sıkıştırmamaya da özen göstermelidir; yoksa iğnenin battığı yerdeki zehir yaranın içine iyice da­ğılır.
Böceğin soktuğu yerin çevresindeki ağrı, kızarıklık ve şişlik, karbonatlı su (bir bardak suya iki çay kaşığı karbonat), amonyak ve tu­valet ispirtosu karışımıyla pansuman yapıldı­ğında ya da böcek sokmasına karşı hazırlan­mış merhemler sürüldüğünde kısa sürede geçer.
Köpek ısırmasında yarayı iyice yıkadıktan sonra üstünü temiz bir bezle sarmak yeterli­dir; ama kuduz tehlikesine karşı mutlaka bir doktora başvurmak gerekir. Bazı zehirli yı­lanların ısırması da çok tehlikeli olduğundan, ışınlan kişiyi hemen bir doktora götürmelidir.

Zehirlenmeler
Zehirli bir gazı solumak, yanlışlıkla tarım ilaçlarını içmek, bozulmuş yi­yecekleri, zehirli bitkileri ya da mantarları ye­mek, aşırı dozda uyku hapı ya da başka bir ilaç almak en sık karşılaşılan zehirlenme ne­denleridir. Bazı zehirler doğrudan kalbi ve so­lunum sistemini etkiler, bazılan da sinir siste­mine zarar verir. Zehirlenmenin başlıca belir­tileri kusma, sancı ve ağızdan mideye kadar olan sindirim yolundaki yanma duygusudur.
Zehirlenmenin farkına varılır vanlmaz he­men bir doktor ya da ambulans çağırmalı, bu arada kesinlikle hastayı kusturmaya çalışmamalıdır. Çünkü doktorun hiç zaman yitirme­den doğru tedavi uygulayabilmesi için zehir­lenme nedenini bilmesi gerekir. Doktor gelin­ceye kadar yapacağınız tek şey zehirlenme ne­denini araştırmak (örneğin çevredeki bir ilaç şişesi ya da tanımadığınız bir bitki ipucu olabi­lir) ve hastanın dudaklarında ya da ağzında yanık belirtileri varsa içmesi için biraz süt ya da su vermektir. Eğer hasta bilincini yitirmişse, çizimdeki gibi yan yatırarak rahatça soluk almasını sağlamanız gerekir.


reyan 26 Ağustos 2009 16:06

Karın Ağrılı Hastanın Değerlendirmesi

İLK DEĞERLENDİRME :

Tüm vakalarda olduğu gibi AVPU ve ABC değerlendirilir. Sonra karın ağrılı hastaya özgü değerlendirmeye geçilir :
  1. Ağrı (PQRST)
  2. SAMPLE [HİKAYE ; H: hastalıkları(P), İ: ilaçları(M), K: çağrıya neden olan kaza veya hastalık (E), A: Alerjileri, Alışkanlıkları (A), Y: yediği/içtiği(L),E: Emareler/belirti/bulgular (S)]
  3. Kanama
  4. Bulantı-kusma
  5. Halsizlik, deri rengi
  6. Barsak alışkanlıkları
  7. Üriner bulgular
  8. Ateş,üşüme (titreme)
  9. Kardiyo - pulmoner semptomlar
1- P → Ağrıyı artıran azaltan etkenler var mı?
> Ağrıyı azaltmak üzere hasta pozisyon arayışında mı?
Q → Nasıl bir ağrı : batıcı, yırtılır gibi, kramp girmiş gibi, yangılı, sancılı, sinsi (künt) ?
NOT: Ağrıyı hastanın tanımladığı şekilde rapora yazın ; bıçak saplanır veya iğne batar gibi vs
R → Ağrı yaygın mı / lokalize mi ?
> Yansıyor mu / yayılıyor mu ?
S → Hafif mi, dayanılacak gibi mi, dayanılamayacak kadar şiddetli mi ?
NOT : 65-70 yaşlarında ağrı eşiği daha yüksek olduğundan yanılmayın ! Hafif bir ağrı ciddi bir sorunun habercisi olabilir.
T → Ne zaman başladı
> Aniden mi başladı, giderek artan bir ağrı mı?
> Sürekli mi, sabit mi, aralıklarla mı geliyor, kramp tarzında mı?
> Ağrı ile birlikte bayılma, bulantı, kusma vb görülüyor mu?

2- H→ Şimdikinin benzeri yakınmaları daha önce olmuş mu ? Evetse sonuç ne olmuş?
→ Kalp hastalıkları, KOAH, hipertansiyon, diyabet, karaciğer hastalıkları, ülserler, idrar yolu enfeksiyonları,
batın ameliyatı, geçirilmiş aorta abdominalis anevrizması gibi yakınmaları var mı ?
İ → Abdominal yakınmaları için kullandığı ilaç/lar var mı?
Başka nedenlerden dolayı sürekli veya geçici olarak kullandığı ilaçlar var mı ( aspirin, gripin, doğum kontrol hapı gibi)
K→ Ambulansı çağırmaya neden olan yakınma nedir, nasıl başlamış?
A→ Alerjileri var mı, sigara – içki alışkanlığı var mı?
Y→ En son ne zaman, ne yemiş / içmiş, ne kadar yemiş / içmiş (iştahı nasıl) ?
E→ Belirti ve bulgular – vaka hazırlarken ilk muayenedeki veriler olduğundan “S” yi yazmaya gerek yok.

3-Kanama var mı > ağızdan ( balgamda mı, köpüklü mü, kahve telvesi gibi mi ?), rektumdan (taze kanlı, zift
gibi siyah ve parlak?) vajen, idrar yolu ?
> kanama sızıntı şeklinde, hafif, aşırı miktarda ?
> kanamanın rengi parlak kırmızı mı, koyu mu ?
4- Bulantı – kusma > Ne zamandan beri var ?
> Ağrı ile bağlantılı mı ?
> Kusmuğun rengi, miktarı, özelliği, kokusu ?
> Dehidratasyon var mı?
5- Deri rengi > Sklera ve deride sarılık var mı ? Ne zamandan beri var ?
Halsizlik > Ne zamandan beri var ?

6- Barsak alışkanlıkları > Herhangi bir değişiklik, kabızlık, ishal var mı?

7- Ateş / üşüme / titreme > Enfeksiyon durumunda ortaya çıkar

8- Üriner bulgular > Dizüri (yangılı idrar), hematüri, poliüri, pollaküri, anüri var mı?

9- Kardiyopulmoner semptomlar > Çocuklarda Pnömoni karın ağrısına neden olabilir
> Myokard infarktüsü karın ağrısına ve kusmaya neden olabilir. Öncelikle bunların olmadığı saptanmalıdır.

İKİNCİ MUAYENE :

1-BAK > Karında şişlik, çökme, ameliyat izi, (travmada CLAP bulguları)

2-DİNLE > Barsak seslerini. Ortam sessizse ve hastanın durumu acilen nakletmeyi gerektirecek kadar kötü değilse dinlenir. Barsak seslerinin alanda dinlenmesi acil bakım açısından bize bir fayda sağlamayacağından vakit kaybetmeye değmez. Ancak hastanın durumu ve ortam uygunsa hastane tedavisinde değerli bir bilgi olabilir. Göbeğin hemen altından steteskopla dinlenir. Dakikada 5 – 10 kez çağıldayan ses olarak duyulur.
Dakikada 5 altında olması barsakların hipoaktif, 10 üzerinde ise hiperaktif olduğunu gösterir. Genellikle barsak tıkanmalarında hipoaktif, ishallerde hiperaktif ses duyulur

3-HİSSET (PALPASYON) > Karın, göbek merkez alınarak, hayali dört bölmeye(kadrana) ayrılır. Soğuk olmayan ellerle, ani bastırmaktan (basınç oluşturmaktan) kaçınarak, eller birbirine ve karna paralel olarak tutularak parmak uçları ile muayene edilir. Hassas ya da ağrılı bölge en sona bırakılır.

Rebound > Karna bastırdıktan sonra aniden ellerin çekilmesiyle oluşan şiddetli ağrıdır (şoka neden olabilecek kadar şiddetli ağrı olabilir). ALANDA MUAYENE YÖNTEMİ OLARAK ASLA KULLANILMAZ ! Peritoneal iritasyon (örnek:peritonit) sonucu görülür.

Muayene esnasında bakılacak batın özellikleri > Yumuşaklık, sertlik, gerginlik (muskular kasılma), tümöral veya atımlı kitle (abdominal aorta anevrizması rüptürü belirtisidir), hassasiyettir

4- PRİAPİZM : Cinsel uyarı olmaksızın penisin devamlı ereksiyonudur. Nedeni genellikle lumbosakral bölgedeki omurga yaralanması veya batın içindeki hastalıklardır.
Başa Dön



KARIN / BATIN / ABDOMENANATOMİSİKarın boşluğunun (abdominal kavitenin)
·Üst sınırı èdiyafram
·Alt sınırı èpelvis
·Arka sınırı è lumbalomurlar
·Ön sınırı è karın duvarı kasları

PERİTON
Karın boşluğunu çevreler
·Çift katlıdır :
Visseral periton
Pariyetal periton
·Karın boşluğunu ikiye böler:
Peritoneal boşluk
Retroperitoneal aralık

SİNDİRİM SİSTEMİNİ OLUŞTURAN YAPILAR
Sindirim sistemi = gastrointestinal / midebarsak sistemi
·Ağız/ağız boşluğu
·Dudaklar, yanaklar, dişetleri, dişler, dil
·Farinks (Pharynx, boğaz)
·Burun boşluğu ile lareks(gırtlak) arasında kalan soluk yoludur
·Özefagus (yemek borusu) farinksle mide arasındaki sindirim borusu
·Mide
·Boşluklu sindirim organıdır
·Yemek borusu ile gelen besinlerin dolduğu yerdir
·İnce bağırsak
·Mide ile çekum arasındaki kısımdır; duodenum(oniki parmak bağırsağı), jejenum ve ileumdan oluşur
·Kan yoluyla, besinlerin vücuda emildiği yerdir
·Kalın bağırsak
·İleçekal kapaktan anüse kadar olan kısımdır
·Çekum, kolon ve rektumdan oluşur
·Sindirim sisteminden salgılanan su buradan geri emilir

SİNDİRİM SİSTEMİNE YARDIMCI YAPILAR
·Tükürük bezleri
·Tükürük salgısını yapar ve salgılanmasını sağlar
·Kanallarla ağız içine açılır
·Karaciğer
·Sağ üst kadranda, büyük ve katı bir organdır
·Safra yapar ve salgılar
·Vücuda gerekli proteinleri üretir
·Pıhtılaşma faktörlerini üretir
·Zehirli maddelerin zehrini etkisiz hale getirir
·Glikojeni depolar
·Safra kesesi
·Karaciğerin hemen altında yer alır
·Safrayı depolar
·Pankreas
·İç kısmından (endokrin pankreas ) kanainsülin salgılar
·Dış (ekzokrin pankreas)bağırsaklara sindirim enzimleri ile bikarbonat salgılar
·Appendiks
·Kalın bağırsağa yapışık, boşluklu oluşumdur, herhangi bir fizyolojik işlevi yok
Başa Dön


KARIN İÇİ ORGANLARI
BÜYÜK KAN DAMARLARI
·Aorta
·Inferior vena cava

KATI ORGANLAR
·Karaciğer
·Dalak
·Pankreas
·Böbrekler
·Yumurtalıklar (Overler, kadınlarda)

BOŞLUKLU ORGANLAR
·Mide
·Bağırsaklar
·Safra kesesi ve safra kanalları
·Üreterler
·Mesane
·Rahim (Uterus)ve Fallop tüpleri (kadınlarda)


KARNIN KADRANLARINDA YER ALAN ORGANLAR
SAĞ ÜST KADRAN
·Karaciğer
·Safra kesesi
·Onikiparmak bağırsağı(Duodenum)
·Enine (transverse) kolonun bir kısmı
·Çıkan (assenden) kolonun bir kısmı

SOL ÜST KADRAN
·Mide
·Karaciğer (bir kısmı)
·Pankreas
·Dalak
·Enine (transverse) kolonun bir kısmı
·İnen (dessenden) kolonun bir kısmı

SAĞ ALT KADRAN
·Çıkan bağırsak (kolon)
·Appendiks
·Yumurtalıklar
·Fallop tüpleri

SOL ALT KADRAN
·İnen Bağırsak
·Sigmoid kolon
·Yumurtalıklar
·Fallop tüpleri




KARIN AĞRILARININ ÇEŞİTLERİ·Visseral(yaygın) ağrı
·Somatik(organa ait) ağrı
·Yansıyan ağrı

VİSSERAL AĞRI
·Periton ya da organ çeperinde ödem veya gerilme nedeniyle ortaya çıkan ağrıdır
·Yayılan bir ağrıdır; nadiren, bir yerde hissedilir
·Organın duyusal sinirleri tarafından, organdan uzak bir yerde algılanabilir

SOMATİK AĞRI
·Pariyetal(karın duvarındaki) peritonun veya diyafragmanın inflamasyonu (yangısı, iltihabı) sonucu oluşan ağrıdır
·Keskindir (bıçak saplanır tarzda)
·Yeri bellidir

YANSIYAN AĞRI
·Etkilenen (hasta) organın uzağında algılanan ağrıdır
·Yansıyan ağrıya neden olan bazı hastalıklar
·Pnönomi
·Akut myokard infarktüsü
·Erkek cinsel ve üreme organları (genitoüriner) sorunları


Misafir 23 Nisan 2010 19:46

Heimlich Manevrası
 
LÜTFEN DİKKAT: Konu bilgi amaçlıdır, Heimlich Manevrası eğitiminiz yoksa lütfen uygulamayınız.





Heimlich Manevrası




Yabancı cisim boğulmalarında hayat kurtaran manevra: Heimlich Manevrası


Dr. Henry Jay Heimlich tarafından 1974 yılında tarif edilmiştir. Solunum yolunun yabancı cisim tarafında tıkanması sonucu oluşan boğulma durumlarında kullanılan ve hayat kurtaran bir manevradır. Yabancı cisim ile olan boğulmalar erişkinlerde kalp krizi ile karıştırılabilir. Hastanın klinik tablosu, yemek sırasında birden bir şey söyleyemeden, yere yığıldıkları ve öldükleri için, eski yıllarda kalp krizinden kaybedildikleri sanılmış ve yanlış olarak "café coronary" olarak adlandırılmıştır.

Yabancı cisimlerle boğulmalar sıklıkla yemek sırasında olur, o sırada ağızda olan yiyecek, kemik vb gibi maddeler solunumla soluk borusuna kaçar. Cisim, soluk borusunu kısmi veya tam olarak tıkar. Tam tıkanmalarda müdahale ile yabancı cisim çıkarılmazsa ölüm kaçınılmazdır.


Hastadaki belirtiler;


* Olay çoğunlukla yemek sırasında olur,
* Hasta konuşamaz, bağıramaz (kısmen tıkanma varsa öksürmeye çalışır ve tiz bir ses çıkarır)
* Yüzü oksijensizlikten morarır,
* Çaresizlik içinde boğazını tutar,
* Kısa bir süre sonra bilinci kaybolarak yere yığılır. Tam tıkanmada 3-4 dakika içinde cisim çıkarılmazsa ölüm meydana gelir.






Boğazına yabancı cisim kaçan hastanın tipik hareketi


Bu durumda yabancı cisim hastanın ağzından el ile çıkarılamayacak kadar aşağı inmiş ise Heimlich Manevrası yapılır. Hastanın bilinci henüz kaybolmamışsa, kurtarıcı (hastaya manevrayı yapacak olan kişi) hastanın arkasına geçer ve ellerini hastanın göbek ile kaburgalar arasındaki kısmına kenetler. Daha sonra ani bir hareketle, yumruğu ile karnına doğru basınç uygulayarak hastanın ayakları yerden kesilinceye kadar kaldırır. Bu işlem, solunum yolunu tıkayan cismin ağızdan atılmasına kadar devam eder. Burada amaç karına yapılan basınç artışının akciğerleri sıkıştırması ve tıkayan cismin basınçla dışarı atılmasının sağlanmasıdır (Bunu şişedeki basıncı artan gazoz veya maden suyunun kapağını fırlatmasına benzetebiliriz).






Heimlich Manevrasının yapılışı


Şuursuz durumda olup yerde yatan hastalarda ise manevra hasta sırt üstü yerde yatarken yapılabilir:





Hasta şuursuz ise manevra yerde yapılabilir.




Not: Elizabeth Taylor, Ronald Reagan, Cher, New York Eski Belediye Başkanı Ed Koch, Goldie Hawn, Walter Matthau, Carrie Fisher, Dick Vitale, Jack Lemmon gibi meşhurların Heimlich Manevrası sayesinde ölümden döndüklerini biliyor musunuz?




Kaynak: Sağlık Bakanlığı CPR Uygulamaları Kurs Kitapçığı


Misafir 23 Nisan 2010 19:55

Kalp Akciğer Canlandırması - Yeniden Canandırma
 
1 ek
LÜTFEN DİKKAT: Konu bilgi amaçlıdır, Kalp Akciğer Canladırması Sağlık Bakanlığı Eğitimleri sonrasında sertifika almış profesyoneller tarafından yapılır. Sokakta ya da evde bu durumda karşılaştığınız kimseye CPR uygulamayınız, kişinin yaşama şansını elinden alabilirsiniz. Kanuni açıdan da suçlu durumuna düşersiniz. Yapmanız gereken 112'yi aramaktır.




Kalp Akciğer Canlandırması - Yeniden Canandırma


Cardiopulmonary Resuscitation - CPR


Yeniden canlandırma: Nedir? Neden bilmemiz gerekiyor?



Diğer isimler: Kalp akciğer canlandırması, Kardiyopulmoner resussitasyon, Kalp masajı ve suni solunum, Cardiopulmonary resuscitation (CPR)

Tanım

Yeniden canlandırma; kalbin çalışmasının ve/veya solunum işinin durmasının sonucu müdahale edilmediği takdirde ölmesi kaçınılmaz kişileri yeniden hayata döndürmek için yapılması gereken acil müdahaledir.

Neden önemli ve neden bilmemiz gerekiyor?

1- Hastane dışı kalp durmalarından olan ölümlerin %75-80'i evde olmaktadır.

2- Ani kalp durmasından olan ölümlerin %95'i hasta hastaneye ulaşamadan olur. Bu durumda "yeniden canlandırma" işlemini biliyorsanız sevdiklerinizi yaşatabilme şansınız olur.

3- Ani kalp durmasından olan ölümler kader değildir. Ne kadar fazla insan yeniden canlandırmayı biliyorsa o kadar insan ölümden kurtulur.

Kalbin ve/veya solunumun durmasının çeşitli nedenleri vardır: kalp krizi, boğulma, elektrik çarpması, vb. Kalbin ve/veya solunumun durması halinde; dokulara yaşamaları için gereken oksijen taşınamaz ve dokulardaki hücreler ölmeye başlar. Vücudumuzda oksijensizliğe en hassas olan doku beyindir. Beyin dokusu, 3 dakikadan fazla oksijensiz kalması halinde ölmeye başlar ve geri dönüşü olmayan bir biçimde beyin hasarı gelişir. Beyne oksijen gelişi 3 dakikadan daha uzun bir sürede gecikirse beyin dokusu değişen derecelerde harap olduğu için bilinç kısmen veya hiç yerine gelemez (bitkisel hayat).

Onun için kalp ve/veya solunumun durması durumunda hastaya müdahale 3 dakika içinde yapılmalıdır. Bu altın kıymetinde değerli olan 3 dakika içinde çoğunlukla tıbbi destek veya ekip olmayacağı için bu müdahaleler o sırada orada bulunan kişilerce, yani sizler tarafında yapılmalıdır.

Önce durumun acil olup almadığını değerlendirmemiz gerekir: kalp çalışıyor mu? solunum var mı? Çoğu durumda kalp önce durur ve oksijensizlikten dolayı etkileneceği için solunum da ardından durur.

Kalp durmasında hasta hareketsizdir, bilinç tamamen KAPALIDIR; uyaranlara, seslenmelere cevap vermez. En önemlisi büyük damarlardan (boyunda karotis (şah damarı), bilekteki atardamar) nabız alınmaz.






Boyunda karotis atardamarından (şah damarı) nabız bakma



Eğer dinlenebilirse kalp sesleri alınmaz.

Hastanın hareketsiz halini psikolojik bayılmalar (histeri, sinirsel bayılma), sara (epilepsi) gibi bayılmalardan MUTLAKA ayırt etmek gerekir. Bu durumlarda kalp çalışır ve hasta nefes alır.

Kalbin çalışmasının ve/veya solunumun olmadığı bir hastada yapılacak ilk iş tıbbi yardım çağırmaktır. Hastanın yanında birden fazla kişinin olduğu durumlarda bir kişi acil servise (112) telefon ederken diğer kişi "yeniden canlandırma" işlemine başlamalıdır. Hastanın yanındaki kişi yalnız ise önce telefon edip ardından işleme başlamalıdır. Yeniden canlandırma işlemi 3 basamaktan oluşur; bunlar akılda kolay kalması yönünden ABC olarak bilinir.


Nasıl Yapalım?

Yeniden canlandırma işlemi A, B ve C olmak üzere 3 basamaktan oluşur demiştim. Bunlar şunlardır;

A: Airway (hava yolu)

B: Breathing (solunum)

C: Circulation (dolaşım yani kalp)



Şimdi bunları tek tek inceleyelim:

A: (Airway) Hava yolu: Burada hava yolunun açık olup olmadığı kontrol edilir. Yani akciğerlerle ağız arasında havanın geçişine engel olan bir cisim var mı diye bakılır. Bunu için işaret parmağı hastanın ağzına sokularak yabancı cisim olup olmadığı kontrol edilir. Özellikle kazalarda hastanın ağzına veya solunum yoluna yabancı cisim (taş, takma diş vs) girme olasılığı yüksektir. Yabancı cisim ağzın daha aşağılarında ve elle çıkarmak mümkün olmuyorsa Heimlich manevrası yapılmalıdır. Uygulanması oldukça kolay olan bu manevra herkes tarafından bilinmelidir.






Bilinçsiz durumda olan hastanın dili, arkaya kayarak solunum yolunu kapatabilir. Bunun için kurtarıcı, bir eli ile hastanın alnına hafifçe bastırıken diğer elle de çene yukarıya doğru kaldırılmaya çalışmalıdır.




Hava yolunun açık olduğu teyit edildikten sonra 2. aşamaya geçilir:

B: (Breathing) Solunum: Solunum var mı? Solunumun olup olmadığını göğüs kafesinin solunumla hareket edip etmediğini veya kulağımızı hastanın ağzına yaklaştırarak nefes alıp almadığını hissederek anlayabiliriz.






Hastanın nefes alıp almadığını kontrol etme


Solunum yoksa suni solunuma geçmeliyiz. Bunun için sırtı yere gelecek şekilde yatırılmış hastanın başı hafifçe arkaya doğru alınarak burun delikleri bir elin baş parmağı ile işaret parmağı arasında kapatıldıktan sonra diğer el ile çene aşağı doğru itilerek hastanın ağzı açılır. Sonra solunumu yaptıran kurtarıcı normal bir soluk aldıktan sonra ağzını, hastanın ağzına hava geçirmeyecek bir şekilde birleştirip içindeki havayı hastaya üfler. Bu sırada hastanın göğüs kafesi giren havanın etkisiyle yukarı doğru kalkmalıdır. Eğer kalkmıyorsa hava yolunun tıkayan bir şey olup olmadığı tekrar kontrol edilmelidir. Ağızdan ağıza solunum mümkün olmuyorsa (ağzın açılamaması, kaza sonucu ağız bölgesinde hasar olması vb) aynı teknikle ağızdan buruna solunum yapılabilir. Bu sefer de hastanın ağzı kapalı tutulmalıdır.





Suni solunumda, sırtı yere gelecek şekilde yatırılmış hastanın başı hafifçe arkaya doğru alınarak burun delikleri bir elin baş parmağı ile işaret parmağı arasında kapatıldıktan sonra diğer el ile çene aşağı doğru itilerek ağzı açılır. Sonra solunumu yaptıran kurtarıcı normal bir soluk aldıktan sonra ağzını, hastanın ağzına hava geçirmeyecek bir şekilde birleştirip içindeki havayı hastaya üfler.



C: (Circulation) Dolaşım: Kalp çalışıyor mu? Kalbin çalışıp çalışmadığı nabızlara bakılarak veya kalp sesleri dinlenerek anlaşılabilir. Kalp çalışmıyorsa kalp masajına başlanır. Bunun için hastanın sırtı yere gelecek şekilde sert bir zeminde yatıyor olması gereklidir. Masajda amaç, kalbi halk arasında imam tahtası denilen göğüsün orta kısmındaki kemik ile (sternum) arkada omurga arasında sıkıştırıp içindeki kanı aort damarına atmasını böylece kalbin kanı pasif olarak pompalamasını sağlamaya yöneliktir.

Bunun için göğüs orta kısmındaki kemiğin 1/3 alt kısmına bir elimizin ayasına (bilek kısmına yakın) diğer elimizle destek yapıp (şekil) dirseklerimiz dik olarak hastanın göğüs kemiğini 3-5 cm aşağı indirecek kadar basınç uygulamak gerekir. Kurtarıcı dizlerinin üzerine eğilmiş olursa bu basınç kolayca uygulanabilir. Bu basınç dakikada yaklaşık 100 kez tekrarlanmalıdır. Her baskı hareketinden sonra hastanın göğsünün eski durumuna dönmesi için zaman verilmeli ve ardından tekrar basınç uygulanmalıdır.




Kalp masajında dirseklerimiz dik olarak hastanın göğüs kemiğini 3-5 cm aşağı indirecek kadar basınç uygulamak gerekir.


Solunum ve dolaşım desteği beraber veriliyorsa her 30 kalp masajından sonra 2 kez suni solunum yaptırılmalıdır. Kalp masajı ve/veya suni solunum acil tıbbi ekip gelinceye kadar veya hastanın kendi kalbi ve/veya solunumu dönünceye kadar yapılmalıdır. Hastanın kendi nabız ve/ya solunumunun dönüp dönmediğini 10-15 dakikada bir 3-5 saniye süre işlemi kesip hastayı gözleyerek anlayabiliriz.

Profesyonel sağlık ekibinin olmadığı veya gelme olasılığının olmadığı durumlarda canlandırma işlemine ne kadar devam edilmesi gerektiği konusunda kesin bir süre vermek mümkün değilse de 45 dakikadan daha uzun yapılan canlandırma işlemi sonucunda hasta geri dönmüyorsa bundan sonraki zaman içinde geri dönme olasılığı son derece azdır.

Burada anlattığım ve herkes tarafından bilinmesi ve gerekirse yapılması gereken olan kalp akciğer canlandırması, profesyonel tıbbi ekip gelinceye kadar hastanın beyin fonksiyonlarını canlı tutmak amacını taşır. Kurtarıcı 2 kişi olursa bir kişi kalp masajını yaparken diğer kişide solunum işini yaptırır, kalp masajı daha yorucu olduğu için kişiler yoruldukça yer değiştirirler.


Çocuklarda ve bebeklerde kalp akciğer canlandırması


1-8 yaş arasındaki çocuklarda canlandırma işlemi tamamen aynıdır. Ancak kalp masajı tek elle yapılır ve göğüs kafesinin 2.5-4 cm aşağı inmesi yeterlidir.

1 yaş altındaki bebeklerde ise durum biraz değişir. Bebek hareketsiz ise, bilincinin açık olup olmadığı; ayak tabanını gıdıklayarak veya derisini cimdikleyerek tepki verip vermediğine bakılarak karar verilir. Prensipler aynı olmakla birlikte suni solunumda kurtarıcı ağzını bebeğin hem ağzını, hem de burnunu kaplayacak şekilde yerleştirir. Kurtarıcı kalp masajını ise göğüs orta kısmına 2 meme arasından geçen çizginin hemen altına 2 parmağını yerleştirerek, göğüs kafesini 1-2.5 cm bastırarak yapar. Hızı yine erişkinlerde olduğu gibi dakikada 100 kalp masajdır. Suni solunum sayısı ise yine 30 kalp masajında bir 2 solunumdur.






Bebekte kalp masajının yapılma şekli ve bölgesi



İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü'nce hazırlanmış pdf şeklindeki Temel Yaşam Desteği Eğitim Dosyası ektedir.








Misafir 2 Haziran 2011 11:56

Kalp Akciğer Canlandırması - Yeniden Canandırma
 
1 ek
Temel Yaşam Desteği Güncellemeleri


Ekim 2010 tarihinden itibaren Avrupa Resüsitasyon Birliği (ERC) ve Amerikan Kalp Birliği (AHA) tarafından standartlarda bazı değişiklikler ve güncellemeler yapılmıştır.


Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Temel Yaşam Desteği işlem basamaklarında yapılan değişiklikler ve güncellemeleri Haziran 2011 ayından geçerli olmak üzere yayınlanmıştır.

Yetişkinlerde, Çocuklarda, Bebeklerde Dış Kalp Masajı ve Yapay Solunum İle İlgili Güncellemeleri

Yetişkinlerde Dış Kalp Masajı Ve Yapay Solunumun Birlikte Uygulanması



1- Kendisinin ve hasta/yaralının güvenliğinden emin olunur,
2- Hasta/yaralının omuzlarına dokunup “iyi misiniz?” diye sorularak bilinci kontrol edilir; eğer bilinci yok ise:
3- Çevreden yüksek sesle yardım çağrılır; 112 aratılır;
4- Hasta/yaralı sert bir zemin üzerine sırt üstü yatırılır,
5- Hasta/yaralının yanına diz çökülür,
6- Hasta/yaralının boynunu ve göğsünü saran giysiler açılır,
7- Hasta/yaralının ağız içi kontrol edilir; görünen yabancı cisim var ise çıkartılır,
8- Hava yolunu açmak için bir el hasta/yaralının alnına, diğer elin iki parmağı çene kemiğinin üzerine yerleştirilir,
9- Çene kemiğinin uzun kenarı yere dik gelecek şekilde alından bastırılıp, çeneden kaldırılarak baş geriye doğru itilir; hastaya baş geri çene yukarı pozisyonu verilir,
10- Hasta/yaralının solunum yapıp yapmadığı bak-dinle-hisset yöntemiyle 10 saniye süre ile kontrol edilir:
Göğüs kafesinin solunum hareketlerine bakılır,
Eğilip, kulağını hastanın ağzına yaklaştırarak solunum dinlenirken diğer el göğüs üzerine hafifçe yerleştirilerek hissedilir.
11- Hasta/ yaralının solunumu yok ise,
12- Çevrede başka kimse yok ve ilkyardımcı yalnız ise, kendisi 112’yi arar,
13- Kalp basısı uygulamak için göğüs kemiğinin alt ve üst ucu tespit edilerek alt yarısına bir elin topuğu yerleştirilir,
14- Diğer el bu elin üzerine yerleştirilir,
15- Her iki elin parmakları birbirine kenetlenir,
16- Ellerin parmakları göğüs kafesiyle temas ettirilmeden, dirsekler bükülmeden, göğüs kemiği üzerine vücuda dik olacak şekilde tutulur,
17- Göğüs kemiği 5 cm aşağı inecek şekilde ( yandan bakıldığında göğüs yüksekliğinin 1/3’ü kadar) 30 kalp basısı uygulanır, bu işlemin hızı dakikada 100 bası olacak şekilde ayarlanır,
18- Baş geri çene yukarı pozisyonu tekrar verilerek hava yolu açıklığı sağlanır,
19- Alnın üzerine konulan elin baş ve işaret parmağını kullanarak hasta/ yaralının burnu kapatılır,
20- Normal bir soluk alınır, baş geri çene yukarı pozisyonunda iken hasta/yaralının ağzını içine alacak şekilde ağız yerleştirilir,
21- Hasta /yaralının göğsünü yükseltmeye yarayacak kadar her biri 1 saniye süren 2 kurtarıcı nefes verilir, havanın geriye çıkması için zaman verilir,
22- Hasta/ yaralıya 30 kalp masajından sonra 2 solunum yaptırılır, (30;2)
23- Temel yaşam desteğine hasta/yaralının yaşamsal refleksleri veya tıbbi yardım gelene kadar kesintisiz devam edilir.



Çocuklarda (1-8 Yaş) Dış Kalp Masajı Ve Yapay Solunumun Birlikte Uygulanması


1- Kendisinin ve çocuğun güvenliğinden emin olunur,
2- Çocuğun omuzlarına dokunup “iyi misiniz?” diye sorularak bilinci kontrol edilir; eğer bilinci yok ise:
3- Çevreden yüksek sesle yardım çağrılır; 112 aratılır;
4- Çocuk sert bir zemin üzerine sırt üstü yatırılır,
5- Çocuğun yanına diz çökülür,
6- Çocuğun boynunu ve göğsünü saran giysiler açılır,
7- Ağız içi gözle kontrol edilir; hava yolu tıkanıklığına neden olan yabancı cisim var ise çıkartılır,
8- Hava yolunu açmak için bir el hasta/yaralının alnına, diğer elin iki parmağı çene kemiğinin üzerine yerleştirilir,
9- Çene kemiğinin uzun kenarı yere dik gelecek şekilde alından bastırılıp, çeneden kaldırılarak baş geriye doğru itilir; çocuğa baş geri çene yukarı pozisyonu verilir,
10- Hasta/yaralının solunum yapıp yapmadığı bak-dinle-hisset yöntemiyle 10 saniye süre ile kontrol edilir:
Göğüs kafesinin solunum hareketlerine bakılır,
Eğilip, kulağını hastanın ağzına yaklaştırarak solunum dinlenirken diğer el göğüs üzerine hafifçe yerleştirilerek hissedilir.
11- Solunum yok ise; alnın üzerine konulan elin baş ve işaret parmağını kullanarak çocuğun burnu kapatılır,
12-Baş geri çene yukarı pozisyonunda iken çocuğun ağzını içine alacak şekilde ağız yerleştirilir,
13- Çocuğun göğsünü yükseltmeye yarayacak kadar her biri 1 saniye süren 2 nefes verilir, havanın geriye çıkması için zaman verilir,
14- Kalp basısı uygulamak için göğüs kemiğinin alt ve üst ucu tespit edilerek alt yarısına bir elin topuğu yerleştirilir, (çocuk yetişkin görünümündeyse yetişkinlerde olduğu gibi iki el ile kalp basısı uygulanır ) ,
15- Elin parmakları göğüs kafesiyle temas ettirilmeden, dirsek bükülmeden, göğüs kemiği üzerine vücuda dik olacak şekilde tutulur,
16- Göğüs kemiği 5 cm aşağı inecek şekilde ( yandan bakıldığında göğüs yüksekliğinin 1/3’ü kadar) 30 kalp basısı uygulanır, bu işlemin hızı dakikada 100 bası olacak şekilde ayarlanır,
17- Çocuğa 30 kalp masajından sonra 2 solunum yaptırılır (30;2) ,
18- İlkyardımcı yalnız ise; 30;2 göğüs basısının 5 tur tekrarından sonra 112’yi kendisi arar,
19- Temel yaşam desteğine çocuğun yaşamsal refleksleri veya tıbbi yardım gelene kadar kesintisiz devam edilir.



Bebeklerde (0–12 Ay) Dış Kalp Masajı Ve Yapay Solunumun Birlikte Uygulanması


1- Kendisinin ve bebeğin güvenliğinden emin olunur,
2- Ayak tabanına hafifçe vurarak bilinci kontrol edilir; eğer bilinci yok ise,
3- Çevreden yüksek sesle yardım çağrılır; 112 aratılır;
4- Bebek sert bir zemin üzerine sırt üstü yatırılır,
5- İlkyardımcı temel yaşam desteği uygulayacağı pozisyonu alır (yerde uygulama yapacak ise diz çöker, masa v.b. yerde uygulama yapacak ise ayakta durur),
6- Bebeğin boynunu ve göğsünü saran giysiler açılır,
7- Ağız içi gözle kontrol edilir; hava yolu tıkanıklığına neden olan yabancı cisim var ise çıkartılır,
8- Hava yolunu açmak için, bir el bebeğin alnına, diğer elin iki parmağı çene kemiğine koyulup baş hafifçe yukarı geri itilerek eğilir, baş geri çene yukarı pozisyonu verilir,
9- Bebeğin solunum yapıp yapmadığı bak-dinle-hisset yöntemiyle 10 saniye süre ile kontrol edilir:
Göğüs kafesinin solunum hareketlerine bakılır,
Eğilip, kulağını hastanın ağzına yaklaştırarak solunum dinlenirken diğer el göğüs üzerine hafifçe yerleştirilerek hissedilir,
10- Solunum yoksa ağız dolusu nefes alınır ve ağız bebeğin ağız ve burnunu içine alacak şekilde yerleştirilir,
11-Bebeğin göğsünü yükseltmeye yarayacak kadar her biri 1 saniye süren 2 solunum verilir, havanın geriye çıkması için zaman verilir,
12- Kalp basısı uygulamak için bebeğin (iki meme başının altındaki hattın ortası göğüs merkezini oluşturur) göğüs merkezi belirlenir,
13- Bir elin orta ve yüzük parmağı bebeğin göğüs merkezine yerleştirilir,
14- Göğüs kemiği 4 cm aşağı inecek şekilde ( yandan bakıldığında göğüs yüksekliğinin 1/3’ü kadar) 30 kalp basısı uygulanır, bu işlemin hızı dakikada 100 bası olacak şekilde ayarlanır,
15- Bebeğe 30 kalp masajından sonra 2 solunum yaptırılır (30;2) ,
16- İlkyardımcı yalnız ise; 30;2 göğüs basısının 5 tur tekrarından sonra 112’yi kendisi arar,
17- Temel yaşam desteğine bebeğin yaşamsal refleksleri veya tıbbi yardım gelene kadar kesintisiz devam edilir.



İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü Yetişkinlerde, Çocuklarda, Bebeklerde Dış Kalp Masajı ve Yapay Solunum İle İlgili Güncellemeleri Web Sayfası


Yetişkinlerde, Çocuklarda, Bebeklerde Dış Kalp Masajı ve Yapay Solunum İle İlgili Güncellemeleri pdf dosyası.




Efulim 11 Ekim 2012 13:39

İlk Yardım
 
Sıcak Çarpması
MsXLabs.Org & Morpa Genel Kültür Ansklopedisi

İnsanın birdenbire aşırı sıcak karşısında kalması sonucu ortaya çıkan sağlığa zararlı durum. Sıcak hava da soğuk hava kadar tehlikelidir, ciddî rahatsızlıklara ve ölümlere yol açabilir. Beyinde vücudun ısısını düzenleyen özel bir merkez vardır. Çevre ısısı arttığında vücut bu fazla ısıyı atamaz ve organizmada ısı birikmesi olur, bu da havadaki nem ve rüzgâr oranına bağlıdır. Sıcak çarpmasında ortaya çıkan belirtiler şunlardır: Dermansızlık, baş dönmesi, baş ağrısı, bulantı, kusma ve terleme. Deri kuru ve sıcaktır. Ateş 41-42 dereceyi bulur. Sıcak çarpmasına uğrayan bir kimseyi serin bir odada başı aşağıya gelecek şekilde yatırmalı ve vücudunu alkolle ovmalıdır. Başına buz koymak yararlı olur. Ciddî durumlardaysa ancak doktorun uygulayabileceği tedavi yolları vardır.

Sıcak çarpmasında ilk yardım
  • Hasta serin ve havadar bir yere alınır,
  • Giysiler çıkarılır,
  • Sırt üstü yatırılarak, kol ve bacaklar yükseltilir,
  • Bulantısı yoksa ve bilinci açıksa su ve tuz kaybını gidermek için 1 litre su -1 çay kaşığı karbonat -1 çay kaşığı tuz karışımı sıvı yada soda içirilir.

Sıcak çarpmasından korunmak için alınması gereken önlemler
  • Özellikle şapka, güneş gözlüğü ve şemsiye gibi güneş ışığından koruyacak aksesuarlar kullanılmalıdır,
  • Mevsim şartlarına uygun, terletmeyen, açık renkli ve hafif giysiler giyilmelidir,
  • Bol miktarda sıvı tüketilmelidir,
  • Direk güneş ışığında kalınmamalıdır,
  • Kapalı mekanların düzenli aralıklarla havalandırılmasına özen gösterilmelidir.



Saat: 16:54

©2005 - 2024, MsXLabs - MaviKaranlık