Hayvancılık Hayvancılık, insan beslenmesinde esansiyel besin maddelerinin kaynağını oluşturmak ve dengeli beslenmeye katkıda bulunmak yanında, bitkisel üretim ve sanayi artıkları ile başka türlü değerlendirilmesi mümkün olmayan alanları değerlendirme ve istihdam yaratma gibi özelliklere sahip olan çok yönlü bir üretim sektörüdür. Bitkisel üretim açısından da hayvancılık önemli bir yere sahiptir. Toprağın verimliliğini arttırmak ve üretimde sürekliliği sağlamak için organik gübre olarak bilinen hayvan gübresi suni gübrelere oranla daha avantajlıdır. Suni gübrelerin bilinçsiz kullanımı topraktan yararlanmayı olumsuz yönde etkilerken, hayvan gübresi toprağın organik madde kısmını arttırıp, daha verimli ve uzun süre kullanılabilir hale gelmesini sağlamaktadır. Nüfusun artmasına paralel olarak hayvansan ürünlere olan ihtiyacın artması, hayvancılığın ülke ekonomisi içindeki en azından koruyacağını, hatta giderek önemini daha da arttıracağının delilidir. Hayvancılık, geçmişte ülkemiz ekonomisinde önemli bir yere sahip olmuştur ve bu önemini bilgi-sanayi ülkesi olma sürecinde de sürdürmektedir. Nüfusun yaklaşık yarısının kırsal kesimde yaşadığı ve geçimini tarımsal üretim ile temin ettiği ülkemizde, 4 milyondan fazla tarım işletmesi bulunmakta ve bunların %96’lık bölümünde bitkisel ve hayvansal üretim birarada yapılmaktadır. Bu işletmelerin arazi varlığı, ortalama 50 dekar olmakla birlikte 50 dekardan daha az arazisi olan işletmelerin oranı %60 dolaylarındadır. Tarım işletmelerinin hayvan varlığı bakımından durumuna baktığımızda, işletme başına 3 baş sığır ve 11 baş koyun düştüğü ve ülkemiz tarımsal yapılanmanın büyük ölçüde küçük işletmelerin egemenliğinde olduğu görülmektedir. Bu durum ülkemiz tarımının en büyük problemi olarak görülmektedir. Çünkü küçük işletmeler, gider temini ve ürün pazarlanması konularında çeşitli zorluklarla karşılaşmakta; her zaman aracı ile muhatap olmak zorunda kalmaktadırlar. Zorlukların aşılmasınde en akılcı ve katılımcı çözüm,yetiştiricilerin örgütlenmesidir. Fakat bu konuda bugüne kadar yapılan çalışmalar yetersizdir. Bahsedilen genel çerçeve içerisinde ülkemiz hayvancılığının gelişebilmesi için, özellikle damızlık temini, örgütlenme ve ürün pazarlanması gibi konularda, gerektiğinde devletin düzenleyici ve yönlendirici tedbirler almasında yarar vardır. Buna göre Hayvancılık şu gruplarda incelenebilir:
|
TÜRKİYE'DE HAYVANCILIK Geniş anlamda hayvancılık tarımsal etkinlerin bir koludur. Tarımla uğraşan nüfus bir yandan toprağı işleyip çeşitli ürünler elde ederken, diğer yandan da hayvan besler. Tarımın bir kolu olan hayvancılık; ekonomik değeri olan hayvanların yetiştirilmesi, çeşitli şekillerde yararlanılması ve pazarlanması olayıdır. Kırsal kesimlerde hayvancılık tarımın sigortası durumundadır. İklimdeki karasızlıkların tarımı olumsuz yönde etkilemesinden dolayı, tarım hayvancılık birbirini destekler. Örnek: Şeker fabrikaları çevresinde besi hayvancılığının gelişmesi. Doğu Anadolu Bölgesi’nde iklim ve yer şekillerinin tarımsal faaliyetleri olumsuz etkilemesinden dolayı bölgede birinci ekonomik faaliyet hayvancılıktır. Türkiye hayvan varlığı fazla olan bir ülkedir. Ancak hayvanlarımızın et, süt, yumurta, yapağı verimleri düşüktür. Hayvancılık, ülkemizde hızlı bir gelişme göstermesine rağmen istenilen düzeye ulaşamamıştır. Çeşitli iklimleri ve geniş meralarıyla Türkiye, hayvancılık açısından önemli bir potansiyele sahiptir. Hayvancılık iki yöntemle yapılmaktadır: 1) Mera Hayvancılığı ve Özellikleri Türkiye'de genelde mera hayvancılığı gelişmiştir. Bundan dolayı hayvancılımızın coğrafi dağılışında daha çok iklim etkilidir. Ayrıca et ve süt üretimi de iklimin etkisi altındadır. Yağış ve doğal bitki örtüsünün dağılışı ile hayvan dağılışı arasında bir paralellik vardır. Örneğin çayır alanlarının geniş yer kapladığı alanlarda büyükbaş hayvancılık , bozkırların geniş yer kapladığı yerlerde ise küçükbaş hayvancılık yaygındır. Mera hayvancılığı iklim koşullarına bağlı olduğu için et ve süt verimi yıllara göre değişmektedir. Genel olarak et ve süt verimi düşüktür. 2) Ahır hayvancılığı ve Özellikleri Hayvancılık doğal koşullara bağlı değildir. Modern hayvancılık yöntemidir. Ahır adı verilen kapalı mekanlarda yapılır. Verim yüksektir. Marmara bölgesinde yaygındır. TÜRKİYE’DE HAYVANCILIĞI ETKİLEYEN FAKTÖRLER Türkiye’de hayvancılık bazı faktörlerin etkisi altındadır. Bunlar şunlardır ; a) Hayvan Soyları İyileştirilmeli (Islah edilmeli) Yerli ırklar et-süt verimi yüksek olan ırklarla melezleştirilmeli veya iyi cins hayvan ithal ederek sayısını artırmalıyız. İyi cins hayvan yetiştirmek amacıyla Cumhuriyetin ilk yıllarında çalışmalar başlatılmıştır. İyi cins hayvan yetiştiren çiftliklere hara denir. Örnek: Bursa-Karacabey, Eskişehir-Çifteler. b) Mera Hayvancılığı Yerine Ahır Hayvancılığı Geliştirilmeli Mera hayvancılığı otlaklarda yapılan hayvancılık şeklidir. Masrafsızdır. Ancak verim düşüktür. Bundan dolayı yem kullanımı fazla olan, fakat verimi yüksek olan ahır hayvancılığına önem verilmelidir. c) Otlaklar Korunmalı Otlaklarımız tarımda makineleşme ile sürekli olarak daralmaktadır. Ayrıca otlaklarda aşırı otlatma sonucu otlaklar bozulmaktadır. Bu olumsuzluklar sonucunda hayvanlarımız yeterince beslenememektedir. Hayvancılığı geliştirmek için bu olumsuz durumlar önlenmelidir. ç) Yem üretimi artırılmalı. d) Erken kesim önlenmeli (süt kuzu-süt dana) e) Salgın hastalıklarla mücadele edilmeli f) Çiftçi eğitilmeli ve kredi desteği sağlanmalı. KOYUN Kıvırcık: Soğuğa dayanıklı değildir. Et verimi yüksektir. Marmara ve Ege Bölgelerinde yetiştirilir. Dağlıç ve sakız: Ege ve İç Batı Anadolu’da yetiştirilir. Karaman: İç, Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölgelerinde yetiştirilir. Merinos: Güney Marmara Bölümünde yetiştirilir. Merinos yünü için yetiştirilmektedir. Kıl keçisi: Koyuna göre doğal koşullara daha dayanıklıdır. Beslenmesi koyundan daha kolaydır. Dağlık bölgelerin hayvanıdır. Ağaçların filizlerini yemek suretiyle beslenir. Ormanlara zarar verdiği için sayılarının azaltılması yoluna gidilmektedir. En fazla Akdeniz Bölgesi ile Doğu Anadolu Bölgelerinde yetiştirilir. TİFTİK KEÇİSİ (Ankara Keçisi) Tiftiği için yetiştirilmektedir. Yurdumuzda Ankara- Konya çevresi ile Güney Doğu Anadolu Bölgesinde Siirt çevresinde yetiştirilmektedir. SIĞIR Sığırların sütünden, etinden ve gücünden memleketimizde çok yararlanılmıştır. Anadolu'nun birçok köylerinde, birçok evlerde ailenin geçimine girmiş bir iki sığır bulunur. Evlerden çobanlar vasıtasıyla toplanan inekler, sürü halinde çevrede otlar, akşamlan yine yerli yerine dönerler. Kimi halde de sığırlar bir elden beslenir, yetiştirilir ve üretilir. Bunlar büyük sürüler halinde yaylalarda çayırlarda beslenir ve mandıralarda da yetiştirilirler. Bugün sığır, özellikle sütü ve eti bakımından ülkemizin başta gelen ekonomik kaynaklan arasındadır. Sayı bakımından da koyun ve keçiden sonra en fazla sayı sığırlarda olup. 15 milyona yaklaşmaktadır (1982 Türkiye'nin her bölgesinde sığır vardır. Uzun süre sığır, memleketimizde birinci derecede çift hayvanı olmuş ve sütünden faydalanılmış, etinden ise faydalanma yönü bunlara göre geride kalmıştır. Çoğunca bakımsızlık yüzünden ineklerimizin yerli cinsleri bozulmuş, gövdeleri küçük kalmıştır. Ancak. Kars - Erzurum yaylalarının boylu ve taze otları ile beslenen sığırlar gelişmiş, böyle şartların bulunduğu başka yörelerimizde de iyi cins inekler yetişebilmiştir. Ayrıca, haralarda ve mandıralarla çiftliklerde iyi beslenen ve iyi soylar olarak üretilen inekler verimli olmuşlardır. Şimdi, Batı ülkelerinde olduğu gibi memleketimizde de sığır eti son yıllarda daha çok aranır olmuş, böylece sığır yetiştirilmesi daha büyük önem kazanmıştır. Bugün yurdumuzda çeşitli soydan sığır yetiştirilmektedir ki, başlıcaları boz-sığır, kara-sığır, kırmızı-sığır ve çeşitli melez soylardır. Boz-inek adı ile de söylenen birincileri Trakya ve Batı Anadolu'da çoktur. Yerli kara-sığırlar ise İç Anadolu ile kuzey çevresinde beslenir. Bu soyun inekleri yılda 500 – 600 litre süt verir. İyi beslenmeyenlerinde ise bunu bile almak zorlaşır. Etleri makbuldür. Doğu kırmızı-inekleri Kuzeydoğu ve Kuzey Anadolu'da beslenir. Parlak kahverenkli olduklarından bu ad ile anılırlar. Bunlar bol süt verirler. Kasaplık olarak da kullanılırlar. Güney kırmızı-inekleri ise Akdeniz bölgesi ile Güneydoğu Anadolu'da beslenir. Koyu kahverenklidirler. Bütün bu sığırlar çoğunca gövdeli olup, inekleri az süt verirler (Kars tarafları hariç). Bunun için başka ülkelerden (Avustralya, İsviçre gibi) damızlıklar getirtilerek haralarımızda bol süt veren inekler yetiştirilmiştir. Bunlardan başka Türkiye'nin nispeten bol sulu ve bataklık yerlerinde manda (bir milyon) vardır. Bunların sütleri, öteki sütlerden daha yağlı, eti daha az makbuldür. Çoğunca koşum hayvanı olarak yararlanılmıştır. Ayrıca, at (1971 de 1 milyon, 1982 de 800 bin), köylümüzün çok işine yarayan eşek (2 milyon) dağınık ve sarp yerlerin önemli bir yük hayvanı olan katır (1978 de 300 bin) vardır. KÜMES HAYVANCILIĞI(Tavuk , horoz, hindi, kaz, ördek, devekuşu) Kümes hayvanları içinde en fazla yetiştirilen tavuktur. Kümes hayvancılığı bütün bölgelerimizde yapılabilmektedir. Ama en fazla Marmara ve Ege Bölgelerinde gelişmiştir. İstanbul, İzmir, Manisa, Balıkesir, Ankara gibi büyük kentler çevresinde gelişmiştir. Bu durumun nedeni tüketimin büyük kentlerde fazla olması ve tavuk etinin kısa sürede bozulmasıdır. Etinden ve yumurtasından yararlanmak için üretilen ve beslenen tavuk, hindi, kaz, ördek gibi kanatlı hayvanlar "kümes hayvanları" adı altında toplanmıştır. Memleketimiz için önemi gittikçe artan kümes hayvanlarının bakımı, üretilmesi, verimli olmaları "tavukçuluk" adı verilen ilmin uygulanmasıyla mümkün olur. Memleketimizde "Tavukçuluk Enstitüleri" ve üretimi yerleri kurulmuştur. Türkiye'de kümes hayvanlarının ekonomik değeri en fazla olanı tavuktur. Memleketimizde 57 milyondan çok tavuk ve horoz bulunmakta (1982), hindi sayısı ise 3 (1982) milyona yaklaşmaktadır. Yılda üretilen tavuk yumurtası sayısı 5 (1982) milyara yaklaşmaktadır. Bir tavuk ortalama olarak, 2 kilo kadar gelir. Besili tavuklar arasında ise 3 – 4 kilo gelenleri az değildir. Bütün kuşlar gibi, tavuklar da yumurtaları ile ürerler. İyi bir tavuk yılda 200 – 250 yumurta verir. Tavuk üremesi normal kuluçkalarla olduğu gibi, kuluçka makineleri ile de üretilmektedir. Türkiye'deki tavuk cinsleri arasında Denizli, hacıkadın, santepeli, cebeci, gerze cinsleri tanınmıştır. Bunların dışında sonra gelmiş başka tavuk cinsleri de vardır: İspenç, beç, legorn, brahma, koşin, plimut gibi. Memleketimiz ekonomisi bakımından tavukçuluğun önemi gittikçe atmıştır. Tavuk eti, sindirimi kolay olan iyi bir besin maddesidir. Yumurtanın da besinde önemli yeri vardır. Türkiye, tavuk yetiştiren ülkeler arasında ise de, modem tavukçuluk henüz gelişme yolundadır. Memleketimizde eskiden beri ve bugün tavuğu olmayan bir köye rastlamak hemen hemen mümkün değildir. Köylerde hemen her evin tavukları vardır ki, bunlar açıkta dolaşır, kendi kendine beslenir, yumurtlar Köylü, yumurtalarını ve tavuğunu çoğunca en yakın pazara götürerek bunları paraya çevirir. Tavukçuluk esaslarına dayalı tavuk üretimi, özellikle büyük şehirlerimiz çevresinde artmıştır. ARICILIK BALIKÇILIK Bal, bal mumu, polen, arı sütü elde etmek için arıcılık bütün bölgelerimizde yapılabilmektedir. En fazla Ege ve Doğu Anadolu Bölgelerinde gelişmiştir. Muğla, Manisa, İzmir, Balıkesir, Çanakkale, Ağrı, Erzurum, Hakkâri, Rize (Anzer yöresinin balları çok ünlüdür), Artvin, Ordu önemli bal üretim merkezlerimizdir. Türkiye değişik iklim bölgeleri ve coğrafyasından dolayı çok zengin ve çeşitli arı florasına sahiptir. Bu özelliği nedeni ile Çin, ABD ve Meksika'dan sonra koloni varlığı açısından 3.5 milyon adet koloni ile dünyada 4. sırada yer almaktadır. Türkiye'nin toplam bal üretimi 65.000 tondur. Bunun 4.000–8.000 tonu dış satıma gitmektedir. Halen 38.000 aile arıcılık yaparak, bal ve diğer arı ürünlerini üretmektedir. Bu ailelerin 10.000 adedi geçimini sadece arıcılıktan sağlamakta, diğer 28.000 aile ise yan gelir olarak arı ürünleri üretmektedir. Ancak ülkede koloni başına ortalama bal verimi 15–17 kg civarında olup, arıcılıkta gelişmiş ülkelerdeki verimin 1/3'ü kadardır. İPEK BÖCEKÇİLİĞİ İpek böceği yetiştirme ve kozasından ipek elde etme faaliyetidir. Dut yaprağı yemek suretiyle beslenir. En fazla Güney Marmara'da gelişmiştir. Bursa, Balıkesir, Bilecik çevresinde çok gelişmiştir. İpekli dokumada ise Bursa-Gemlik-İstanbul gelişmiştir. Türkiye , yüksek bir su ürünleri potansiyeline sahiptir. Ancak yurdumuzun etrafı denizlerle çevrili, birçok akarsu ve tatlı su gölümüz olmasına rağmen balıkçılık gelişmemiştir. Balıkçılık ülke ekonomisinde önemli bir yere sahip değildir. Ülkemizde yapılan balıkçıklık türleriBalıkçılığın Gelişmemesinin Sebepleri
Hayvansal ürün verimini artırmak için ahır hayvancılığı (mandıracılık) yaygınlaşmaya başlamıştır. Özellikle büyükbaş hayvanlar temiz ve bakımlı ahırlarda modern yöntemlerle beslenir. Şekerpancarının küspesi hayvan yemi olarak değerlendirilir. Bu nedenle şeker fabrikaları çevresinde ahır hayvancılığı gelişmiştir. Marmara Bölgesi’nde besicilik ve mandıracılık daha yaygındır. TÜRKİYE'DE HAYVANCILIĞI ETKİLEYEN FAKTÖRÜLER Hayvancılık tarımsal etkinliklerin bir koludur. Tarımla uğraşan nüfus bir yandan toprağı işleyip çeşitli ürünler elde ederken, diğer yandan da hayvan besler. Bunların etinden, sütünden, gelirlerinden yararlanılır. Engebeliklerin fazla olduğu bölgelerde önemli bir ekonomik etkinlik olarak gelişmiştir. Türkiye hayvan sayısı bakımından Dünya’da önemli bir yere sahip olmasına karşın hayvansal ürünlerin üretimi oldukça düşüktür. Verim düşüklüğünün nedenleri şunlardır:
Türkiye’de hayvancılık, artan nüfusun beslenmesinde ve endüstri hammaddesi olması açısından önemli bir yer tutar. Tarımsal üretimin % 40’ı, ulusal gelirimizin yaklaşık % 20’si hayvancılıktan sağlanmaktadır. Dış ticaretimizde hayvancılık % 15’lik bir paya sahiptir. ANTALYA AKDENİZ ÜNİVERTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ |
Hayvancılık Vikipedi, özgür ansiklopedi Hayvansal üretim yaygın adıyla Hayvancılık; ürünleri ve güçleri ile insanlara yararlı evcil hayvanların bakımı, beslenmesi, üretimi ve yetiştirilmesini kapsayan tarım kolu. Hayvansal üretim, hayvansal üretime yönelik temel bilimler, hayvan yetiştirme, hayvan besleme, hayvan ıslahı, hayvancılıkta mekanizasyon, ekonomi ve istatistik, biyoteknoloji, hayvansal ürünler ve işleme teknolojisi, pazarlama gibi konuları kapsar. Hayvansal üretimin, tarımı yapılan hayvan sınıfına göre 5 ana üretim kolu vardır: Büyükbaş hayvancılık http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/b/b2/Calfs_d1_2.jpg/300px-Calfs_d1_2.jpg Sığırcılık Büyükbaş Hayvancılık; sığırcılık, mandacılık, at, eşek ve katır yetiştiriciliğini kapsayan hayvancılık dalı. Süt ve besi sığırcılığı çeşitli ürünleri ile gerek insan beslenmesi ve sağlığı gerekse çeşitli endüstrilerini temin etmesiyle ülke ekonomilerinde önemli rol alır. Mandacılık, eski önemini kaybetmektedir ve hayvan sayısı giderek azalmaktadır. İş gücünden yararlanılan at, eşek, katırın, motorlu araçların gelişimiyle önemi ve hayvan sayıları azalmıştır. Türkiye'de Kazak kökenli vatandaşlar ve Orta Asya'da yaşayanlar için, etinden, sütünden ve iş gücünden yararlanılan atların bugün bile önemi büyüktür. büyük baş hayvancılık genellikle dogu anadolu bölgesinde yapılır çünkü yükseti fazladır büyük baş hayvancılık için ideal yerdir. Küçükbaş hayvancılığı http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/d/d6/Lamb_09807-a.jpg/250px-Lamb_09807-a.jpg Kuzu Küçükbaş hayvancılığı; koyunculuk, keçicilik, tavşan ve kürk hayvanı yetiştiriciliğini kapsayan hayvancılık dalıdır. Yurdumuzda değişik bölgelerde yetiştirilen koyun ırkları birbirinden farklılık gösterir. Batı Anadolu ve sahil bölgelerinde genellikle ince kuyruklu yerli koyunlar; Orta Anadolu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde ise yağlı kuyruklu yerli koyunlar yetiştirilmektedir. Keçi varlığımızı ise, bugün Orta Anadolu'da yok olma sınırında olan Tiftik keçisi (Ankara keçisi) ile Türkiye'nin dağlık, ormanlık ve çalılık bölgelerinde daha çok yetiştirilen Kara keçi oluşturur. Çeşitli yörelerimizde az miktarda süt keçisi göze çarpar. Türkiye'de hüküm süren kurak iklim ve buna bağlı yetersiz otlaklar, gelir düzeyi çok iyi olmayan halkın elindeki hayvanların yetersiz beslenmesi nedeniyle, hayvanların çoğunluğunu, küçük yapılı, düşük verimli olmasına neden olmuştur. Ayrıca bu şartlar altında sığır ve manda gibi büyükbaş hayvanlar yerine, koyun ve keçi gibi küçükbaş hayvanlar daha iyi çoğalabilmektedir. Çünkü koyun ve keçinin bakım ve beslemesi daha kolay, elverişsiz yetiştirme koşullarında yaşama şansları daha yüksektir. Koyun ve keçi yetiştiriciliği, son yıllarda ülkemizde hızla gerileme süreci yaşamaktadır. Hayvancılık sektörü; et, süt, yün, tiftik, kıl ve deri gibi geniş ürün potansiyeline rağmen, yeterince desteklenmemesi, hızla daralan ve yok olan mera alanlarından yararlanamama, hayvancılığın bilgi ve teknolojinin en az girdiği dal olması, hayvancılık sektördeki üreticilerin eğitim düzeyi ve mali durumlarının yetersizliği gibi nedenlerle giderek daralmaktadır. http://upload.wikimedia.org/wikipedia/tr/thumb/9/96/KBHayvanSay%C4%B1s%C4%B1.jpg/500px-KBHayvanSay%C4%B1s%C4%B1.jpg Türkiye'de Küçükbaş Hayvan Sayıları Su ürünleri yetiştiriciliği Su ürünleri yetiştiriciliği; avcılık faaliyetinden ayrı olarak, tatlı ve tuzlu suların ayrılmış bir bölümünde veya oluşturulan gölet ve havuzlarında, balık ve diğer deniz hayvanlarının yetiştiriciliğini kapsayan hayvancılık dalı. Tatlı su hayvancılığında sazan ve alabalık başta gelmektedir. Su ürünleri yetiştiriciliği, Türkiye'de henüz yeni olmasına rağmen, son yıllarda hızlı gelişmiş ve ihracat yapabilir hale gelmiştir. Kümes hayvancılığı Kümes Hayvancılığı; tavukçuluk, hindicilik, kaz ve ördek yetiştiriciliği, bıldırcın yetiştiriciliği, deve kuşu yetiştiriciliği gibi kanatlı hayvanların yetiştiriciliğini kapsayan hayvancılık dalı. Süs kuşu yetiştiriciliği, bir tarım faaliyeti sayılmadığı için bu grupta yer almaz. Kümes hayvancılığı, hayvancılık sektörünün en gelişmiş ve teknolojiye en açık olanıdır. Aynı zamanda hayvansal protein açığının kapatılmasında dünyanın elindeki en büyük kozudur. Üretiminin kolay ve hızlı olmasının yanında maliyetinin de düşük olması başlıca üstünlüklerindendir. Kümes hayvancılığı içinde tavukçuluk; üretim miktarı ve potansiyeliyle başta gelmektedir. Kümes hayvancılığı elde edilen ürüne göre iki ana gruba ayrılır: 1. Etçi kümes hayvancılığı Kanatlı hayvanlardan et üretmek amacı ile yapılan faaliyetlerin bütününe verilen ad. Kanatlı eti üreticiliği, günümüzde büyük bir sektör olmuştur. Özellikle 1990 yıllarda, artan tüketimle beraber hızlı bir gelişim göstermiştir.Bu gelişim sektörde çalışan şirketlerin entegreleşmeleriyle sonuçlanmıştır. Entegre şirketler, bünyelerinde damızlık, kuluçka,yem üretim,kesimhane ve pazarlama ünitelerini barındırırlar. Bu durumlarıyla oldukça büyük organizasyonu oluştururlar. Entegre şirketlerde sadece kümesler entegre bünyesinde değildir. Etlik kümes sahipleriyle, entegreler arasında fason üretim anlaşmalarıyla çalışma yapılır.Kümes sahipleri, genellikle küçük veya orta ölçekli çiftçilerdir. 2. Yumurtacı kümes hayvancılığı Yumurta yönlü kümes hayvancılığında, etçi işletmelerdeki gibi entegreler hakim değildir. Damızlık ve kuluçka işletmeleri ile yumurtacı işletmeler yaygındır. Yumurtacı işletmeler genellikle yumurtacı civcivini, damızlık ve kuluçkacı işletmelerden temin ederek yetiştirirler. Yumurtacı işletmeler, yetiştirme ve üretim boyunca ihtiyacı olan yemi kendi üretir. Üretilen yumurtanın pazarlanmasını da ya toptancılar aracılığıyla ya da kendileri yaparlar. |
HAYVANCILIK Tarımın bir kolu olan hayvancılık; ekonomik değeri olan hayvanların yetiştirilmesi, çeşitli şekillerde yararlanılması ve pazarlanması olayıdır. Kırsal kesimlerde hayvancılık tarımın sigortası durumundadır. İklimdeki karasızlıkların tarımı olumsuz yönde etkilemesinden dolayı. Tarım hayvancılık birbirini destekler. Doğu Anadolu Bölgesinde iklim ve yer şekillerinin tarımsal faaliyetleri olumsuz etkilemesinden dolayı bölgede birinci ekonomik faaliyet hayvancılıktır. Türkiye hayvan varlığı fazla olan bir ülkedir. Ancak hayvanlarımızın et, süt, yumurta, yapağı verimleri düşüktür. HAYVANCILIĞIMIZI GELİŞTİRMEK İÇİN · Hayvan soyları iyileştirilmeli, ıslah edilmelidir: Yerli ırklar et-süt verimi yüksek olan ırklarla melezleştirilmeli veya iyi cins hayvan ithal ederek sayısını artırmalıyız. İyi cins hayvan yetiştirmek amacıyla Cumhuriyetin ilk yıllarında çalışmalar başlatılmıştır. İyi cins hayvan yetiştiren çiftliklere hara denir. Örnek : Bursa-Karacabey, Eskişehir-Çifteler. · Mera hayvancılığı yerine ahır hayvancılığı geliştirilmelidir: Mera hayvancılığı otlaklarda yapılan hayvancılık şeklidir. Masrafsızdır. Ancak verim düşüktür. Bundan dolayı yem kullanımı fazla olan, fakat verimi yüksek olan ahır hayvancılığına önem verilmelidir. · Otlaklar korunmalıdır: Otlaklarımız tarımda makinalaşma ile sürekli olarak daralmaktadır. Ayrıca otlaklarda aşırı otlatma sonucu otlaklar bozulmaktadır. Bu olumsuzluklar sonucunda hayvanlarımız yeterince beslenememektedir. Hayvancılığı geliştirmek için bu olumsuz durumlar önlenmelidir. · Yem üretimi artırılmalıdır. · Erken kesim önlenmelidir (süt kuzu-süt dana). · Salgın hastalıklarla mücadele edilmelidir. · Çiftçi eğitilmeli ve kredi desteği sağlanmalıdır. *** Türkiye’de genelde mera hayvancılığı gelişmiştir. Bundan dolayı hayvancılımızın coğrafi dağılışında daha çok iklim etkilidir. Ayrıca et ve süt üretimi de iklimin etkisi altındadır. HAYVANCILIĞIMIZIN COĞRAFİ DAĞILIŞI 1. BÜYÜK BAŞ HAYVANCILIK (Sığır, at, eşek, katır, deve) 1.1. İNEK Büyük baş hayvanlar içinde en fazla sığır(inek, öküz ,dana, manda) yetiştiriciliği vardır. Sığırlar içinde de en fazla inek yetiştirilmektedir. Bütün bölgelerimizde inek yetiştiriciliği vardır. Ama en fazla Karadeniz Bölgesinin kıyı kesimi ile Doğu Anadolu Bölgesinde Erzurum-Kars Bölümünde gelişmiştir. Karadeniz Bölgesinde gelişmesi yağışların fazla olmasından dolayı çayırların fazla olmasıdır. Erzurum-Kars bölümünde gelişmesi yaz yağışlarıyla oluşan gür ot ve çayırlıklardır. İnek yetiştiriciliği ayrıca şeker fabrikaları çevresinde de gelişmiştir. Ş.Pancarı küspesinin hayvan yemi olarak kullanılmasından dolayı. 1.2. MANDA Bol sulu bataklık ve göl kenarlarında beslenir. Yurdumuzda başta Karadeniz Bölgesi kıyı kesimi olmak üzere G.Marmara Bölümünde yetiştiriciliği yaygındır. Et kalitesi düşük olduğundan yetiştiriciliği fazla gelişmemiştir. *** Büyük baş hayvancılık batı bölgelerimizde ahır hayvancılığı şeklinde gelişmiştir. 2. KÜÇÜKBAŞ HAYVANCILIK 2.1. KOYUN Bozkırların hayvanıdır. Hafif dalgalı düzlüklerde iyi yetişir. Türkiye’nin iklim şartları genelde koyun yetiştiriciliğine elverişlidir. Düşük sıcaklık sebebiyle Doğu Anadolu Bölgesinin doğusunda yetiştiriciliği gelişmemiştir. Ayrıca Doğu Karadeniz Bölümünün kıyı kesiminde yüksek nem ve gür çayırlardan dolayı koyun yetiştirilmez. En fazla koyun yetiştiren bölgemiz İç Anadolu’dur. Bozkırların geniş alan kaplamasından dolayı. Doğu Anadolu Bölgesi (batısı) ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi de koyun yetiştiriciliği gelişmiştir. Koyun Türleri · Kıvırcık: Soğuğa dayanıklı değildir. Et verimi yüksektir. Marmara ve Ege Bölgelerinde yetiştirilir. · Dağlıç: Ege ve İç Batı Anadolu’da yetiştirilir. · Karaman: Ege, İç, Doğu ve G.Doğu Anadolu Bölgelerinde yetiştirilir. · Sakız ve Merinos: G.Marmara Bölümünde yetiştirilir. Merinos yünü için yetiştirilmektedir. 2.2. KIL KEÇİSİ Dağlık bölgelerin hayvanıdır. Ağaçların filizlerini yemek suretiyle beslenir. Ormanlara zarar verdiği için sayılarının azaltılması yoluna gidilmektedir. En fazla Akdeniz Bölgesi ile Doğu Anadolu Bölgelerinde yetiştirilir. 2.3. TİFTİK KEÇİSİ (Ankara Keçisi) Tiftiği için yetiştirilmektedir. Yurdumuzda Ankara- Konya çevresi ile G.Doğu Anadolu Bölgesinde Siirt çevresinde yetiştirilmektedir. *** Sağılan ve kesilen hayvan sayısı az; üretilen süt ve et miktarı fazla ise orada Büyük baş hayvancılık (inek yetiştiriciliği) gelişmiştir. Sağılan ve kesilen hayvan sayısı fazla iken ; üretilen et ve süt miktarı az ise Küçük baş hayvancılık gelişmiştir( Koyun yetiştiriciliği). KÜMES HAYVANCILIĞI(Tavuk, horoz, hindi, kaz, ördek) Kümes hayvancılığı bütün bölgelerimizde yapılabilmektedir. Ama en fazla Marmara ve Ege Bölgelerinde gelişmiştir. İstanbul, İzmir, Manisa, Balıkesir, Ankara gibi büyük kentler çevresinde gelişmiştir. ARICILIK Bal, bal mumu, polen ,arı sütü elde etmek için arıcılık bütün bölgelerimizde yapılabilmektedir. En fazla Ege ve Doğu Anadolu Bölgelerinde gelişmiştir. Muğla, Manisa,İzmir, Balıkesir,Çanakkale, Ağrı, Erzurum, Hakkari, Rize (Anzer yöresinin balları çok ünlüdür.), Artvin, Ordu önemli bal üretim merkezlerimizdir. İPEK BÖCEKÇİLİĞİ İpek böceği yetiştirme ve kozasından ipek elde etme faaliyetidir.Dut yaprağı yemek suretiyle beslenir. En fazla G.Marmara’da gelişmiştir. Bursa, Balıkesir, Bilecik çevresinde çok gelişmiştir. İpekli dokumada ise Bursa-Gemlik-İstanbul gelişmiştir. BALIKÇILIK Yurdumuzun etrafı denizlerle çevrili, birçok akarsu ve tatlı su gölümüz olmasına rağmen balıkçılık gelişmemiştir. Balıkçılığın Gelişmemesinin Sebepleri: · Denizlerimizin balık bakımından zengin olmaması. · Açık deniz (Okyanus) balıkçılığının yapılmayışı. · Taşıma ve depolama imkanlarının yetersizliği. · Zararlı avlanma yöntemlerinin uygulanması (dinamit patlatma, trol avcılığı gibi). (H)(H)(H) |
Türkiyede Hayvancılık Haritası |
Hayvancılık Tarımın hayvan yetiştirmeciliğiyle uğraşan dalı; gücünden ya da et, süt, deri gibi ürünlerinden yararlanmak için hayvan yetiştirme işi. Sanayi ülkelerinde et, süt vb. günlük tüketim gereksinmeleri ya da atçılık gibi sportif amaçlarla hayvancılık yapılırsa da, bunun ekonomideki payı pek büyük bir yer tutmaz. Sanayileşmemiş ülkelerdeyse hem bu tür gereksinmeler için, hem de tarım ve ulaşım alanlarında gücünden yararlanmak için yapılan hayvancılık önemli bir ekonomik uğraştır. Hele toprakları tarıma elverişli olmayan dağlık bölgelerde diğer bütün gereksinmeler, ancak hayvancılık yaparak sağlanabilir. İnsanlık tarihinde insanın evrimi ve toplumların gelişmesine koşut olarak hayvancılığın da evrimleşip geliştiğine tanık oluyoruz. Avcılık döneminde insan, eti ve derisi için hayvan avlamak zorundaydı. Gerçek anlamda hayvancılık insanın ilk hayvanı evcilleştirmesiyle başlar. Domuz, köpek gibi, insanların beslenme artıklarıyla, kümes hayvanları gibi taneyle beslenen hayvanlar her yerde yetiştirilebilir. Hayvancılığın temelini oluşturan hayvanlarsa (koyun, sığır vb.) otla beslenenlerdir. Bu nedenle hayvancılığın gelişme gösterdiği bölgeler, ot ve samanın bol olarak elde edilebileceği yerlerdir. Dünyada bu alanlar orta kuşak ılıman iklim bölgelerindeki bozkır ve yaylalardır. Ilıman bölge orman kuşağı, ekvator ve kutup bölgeleri, hayvancılığa elverişli değildir. Kimi çetin doğa koşullarındaysa ancak bu koşullara uyabilen hayvanlar yetiştirilebilir (çöllerde deve, tundralarda rengeyiği, Tibet yaylalarında yak vb.). Doğa koşulları dışında insanların görenekleri de hayvancılığı etkiler. Müslümanlar domuz yemez, Hindistan'da ineklerin dokunulmazlığı vardır, Çinliler ve Japonlar sütten hoşlanmazlar vb. 18. yüzyıldan sonra bilim ve teknikteki ilerlemeler hayvancılığı da etkiledi. Yapay yem sanayii, hayvan ırklarını iyileştirme, hayvan hastalıklarıyla mücadele teknikleri gibi alanlardaki buluşlar hayvancılığı da alabildiğine geliştirdi. Modern hayvancılığın en çok geliştiği Avrupa ülkelerinde bugün sanayileşme yüzünden hayvancılık geri plana itilmiş bulunmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerde ise çoğunlukla ilkel yöntemlerle yapıldığından verim çok düşüktür. Günümüzde geniş çaplı çağdaş hayvancılık Kuzey Amerika ve Avustralya'da yapılmaktadır. Türkiye'de özellikle ahır ve besi hayvancılığı alanında son yıllarda gelişme olmakla birlikte, hayvancılık hâlâ doğal koşullara bağlı ve eski yöntemlerle yürütülen bir uğraştır. Var olan hara, üretme çiftliği, ıslah istasyonu gibi devlet kuruluşlarıysa bütün Türkiye hayvancılığını yönlendirecek düzeyde değildir. Türkiye'de toplam 87.067.000 baş hayvan bulunur (1980). Bunlar içinde sayıca en fazla olan koyun (48.630.000), sonra sığır (15.894.000), kıl keçisi (15.385.000) ve tiftik keçisidir (3.658.000). Toplam et üretimi 204.380 ton, süt üretimi 5.502 ton, yapağı üretimi 61.285 ton, kıl üretimi 9.275 ton, tiftik üretimi ise 5.875 tondur. MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi |
Saat: 13:57 |
©2005 - 2024, MsXLabs - MaviKaranlık