MsXLabs
Sayfa 1 / 2

MsXLabs (https://www.msxlabs.org/forum/)
-   Uzay Bilimleri (https://www.msxlabs.org/forum/uzay-bilimleri/)
-   -   Gezegenler - Mars (https://www.msxlabs.org/forum/uzay-bilimleri/80521-gezegenler-mars.html)

Mira 21 Kasım 2007 11:09

1 ek

Mars


Dünya'dan sonra Güneş'e en yakın dördüncü gezegen. Rengi nedeniyle kırmızı gezegen diye de anılır. Güneş etrafında bir dönüşünü 687 günde tamamlar. Kendi ekseni etrafında dönüşüyse her 24 saat 37 dakika 23 saniyede bir tamamlanır. Ekseni, yörünge düzlemiyle 25°'lik açı yapar. Gezegenin çapı Dünya'nınkinden daha küçüktür (yaklaşık 6.750 km kadar). Mars'ın Phobos ve Deimos adlı iki küçük (çapları 32 km'yi geçmez) uydusu vardır. Dünya, Güneş çevresinde çok daha hızlı dönerek Mars'ı yakalar ve her iki yılda bir onu geçer. Mars'ın yörüngesi elips biçiminde olduğundan Dünya ile Mars arasındaki uzaklık 56.000.000 ve 101.000.000 km arasında değişir.

Mars, Dünya'ya 15 yılda bir yaklaşır. Bu olay en son 1971 yılında gerçekleşmiştir. Sıcaktan çatlamış geniş çöller nedeniyle gezegenin büyük bir bölümü koyu sarı bir renktedir. 19. yüzyılın sonunda, Mars'ın Dünya'ya bir yaklaşması sırasında, Amerikalı gökbilimci Percival Cowell, Mars yüzeyinde yüzlerce yarık tespit etti. Lowell, gördüğü yarıkların su kanallarının yüzeyi aşındırması nedeniyle oluştuğu sonucuna varınca Mars'ta yaşam olduğuna dair düşünceler yaygınlaşmaya başladı. Daha sonra bazı araştırmacılar bu yarıkları optik bir yanılsamaya bağladılar.

Mars'a gönderilen uydular bu gezegenin yüzeyinde Ay'dakine benzer kraterler olduğunu tespit etti. Mars'ın atmosferi çok ince ve karbon dioksitle kaplıdır. Manyetik bir alana sahip değildir. Gündüz ekvatora yakın yerlerde sıcaklık 26°C'a ulaşır, geceleyin -37°C'a kadar düşer. Günümüze dek yapılan inceleme ve araştırmalar sonucu, Mars'ta herhangi bir yaşam belirtisi saptanamamıştır.


Mars güneşe yakınlık bakımından dördüncü gezegendir ortalama güneş mars uzaklığı 227.4 milyon kilometredir. Gök yüzünde kırmızı renkte görünür ve kendisine ait bir atmosferi vardır. Büyüklük olarak yaklaşık dünyanın yarısı kadardır (yarı çapı 3200 km). Gündüz ekvator sıcaklığı 10 C° civarlarına ulaşır, fakat atmosferi bu sıcaklığı tutabilmesi için yeterli olmadığından, geceleri sıcaklığı -75 C° 'ye kadar düşer. Kutuplarındaki sıcaklık ise -120 C° kadardır. Marstaki atmosfer basıncı altında bu sıcaklık CO2 'nin donma sıcaklığı olduğundan kutuplarda CO2 buzları bulunmaktadır. Mars günü dünya gününden yalnızca yarım saat daha fazladır fakat dünyaya göre güneşe daha uzak olduğu için bir yılı 687 gündür. Marsı atmosferinde dünyadakine benzer olarak H, O, CO ve CO2 belirlendiği halde dünyada bol olarak bulunan Ni bulunmamaktadır. 1877 yılında marsın iki uydusu bulunmuştur. Bunlar ancak çok iyi teleskoplarla gözlenebilen Phobos ve Deimos tur.

Bilindiği gibi yıllarca Marsta yaşam olduğu düşünülmüştü, bu teori için gerçekten geçerli sebepler vardı. Marsta da dünyadaki gibi eksen eğikliği olduğundan mevsimler oluşur. Değişik mevsimlerde yer kabuğunun değişik renkler alması yıllarca astronomların marsta bitkisel yaşam olduğuna inanmalarına neden olmuştur. Ayrıca mars yüzeyinde yer alan geniş kanalların marslı yaratıklar tarafından kutuplardan ekvatora su götürmek için yapıldığı sanılmaktaydı. Fakat ilki 1965'de olmak üzere yollanan bir çok uzay sondası sayesinde marstaki bu kanalların tamamen kendiliğinden var olduğu anlaşılmıştır.

Mars yüzeyi de ay yüzeyi gibi volkanik ve çarpma kraterleriyle doludur. 1965'den başlayarak yollanan uzay sondaları sayesinde elde edilen yüzey şekillerine isimler verildi. Tharsis bölgesinde artık etkinlik göstermeyen Olympus Mons,
Alıntıdaki Ek 46120
Ascraeus Mons, Pavonis Mons ve Arsia Mouns volkanları marsın en dikkat çekici yüzey şekilleridir. Bu volkanların çevresinde meteorların açtığı kraterlere rastlanmaz. Çünkü buradaki kraterler zamanla lav ile dolmuştur. Ayrıca ekvator bölgesinden başlayarak 3000 km doğuya doğru uzanan bir vadi, sonra kuzeye kıvrılarak Chryse'ye varır. Bu vadi bazı yerlerde 100 km genişliğe ve 6 km derinliğe sahiptir. Bu denli bir vadinin yalnızca akarsular tarafından oyulabileceği düşünülmektedir. Bu da daha önce Mars yüzeyinde suyun var olduğuna inanılmasını sağlamıştır.
  • Güneşe Olan Uzaklığı 227.400.000 km
  • Yarı Çapı 3200 km
  • Kütlesi 0.64 x 1024 kg
  • Yoğunluğu 3933 gr/cm3
  • Atmosferik Basınç ----
  • Sıcaklığı -25 C°
  • Görünür Parlaklığı 1.2 m
  • Güneş Etrafında Dönme Süresi 687 gün
  • Kendi Ekseninde Dönme Süresi 25 saat
  • Dönme Hızı 24.13 km/sn


Edd-iTöR 26 Haziran 2008 00:15

1 ek
Alıntıdaki Ek 46121
MARS

Mars (eski adıyla Merih), Güneş Sistemi'nin dördüncü gezegenidir. Türkçesi Sakıttır. İsmi Eski Roma'daki savaş tanrısı Mars'tan gelmektedir (Bu Tanrı Eski Yunan Mitolojisinde Ares'e karşılık gelir). Literatürde kullanılan bir diğer ismi de Kızıl Gezegen'dir. Gece temiz bir havada basit bir teleskopla kırmızılığı görülebilir.
Mars'ın 1877 yılında Amerikan astronom Asaph Hall tarafından keşfedilen Phobos ve Deimos adında iki uydusu vardır. Bu uyduların nasıl oluştukları bilinmemekle beraber, Mars'ın kütle çekim alanına kapılmış asteroitler oldukları düşünülmektedir. Bu uyduların isimleri Eski Yunan Mitolojisinde Ares'in Afrodit'ten olma iki oğlu Phobos ve Deimos'tan gelmektedir.
Gel-git etkileri yüzünden, tıpkı Dünya ve Ay gibi her iki uydunun da yalnız bir yüzü Mars'a dönüktür. Phobos Mars'ın çevresinde Mars'ın kendi ekseni etrafında döndüğünden daha hızlı döndüğü için yörüngesi giderek küçülmektedir. Bu nedenle ileriki bir tarihte Phobos Mars'a çarpacaktır. Buna karşın, Deimos Mars'tan yeterince uzakta olduğu için, yörüngesi giderek büyümektedir.
İnce bir atmosferi olan karasal gezegen Mars'ın yüzey şekilleri Ay'daki kraterlerle ve Dünya 'daki volkanlar vadiler ve çöller ve kutuplarla benzerlik göstermektedir. Olimpus Dağı, mars yüzeyindeki bilinen en yüksek dağdır. En büyük kanyonu iseValles Marineris'dir. Mars'ın coğrafik yapısı dışında, dönüş periodları ve mevsim döngüleri de Dünya'ya benzemektedir.
1965'te Mariner 4'ün Mars yakınındaki gözlemlerinden önce, gezegenin yüzeyinde sıvı halde su bulunabileceği düşünülüyordu. Bu düşüncenin temel dayanağı yapılan gözlemlerde özellikle kutup bölgelerinde denizler ve kıtalar gibi görünen aydınlık ve karanlık bölgeler ve düz çizgiler bulunması ve bunların bazı gözlemciler tarafından su kanalları veya vadi benzeri oluşumların varlığı ve gezegende sıvı halde suyun varlığı olarak yorumlanmasıdır. Daha sonra bu düz çizgilerin gerçek olmadığı ispatlandı ve bunların bir ışık yanılsamasından ibaret olduğu açıklaması getirildi. Ancak halen daha Mars, güneş sistemimizde dünyadan sonra suyun ve belki de yaşamın var olabileceği yegane gezegen olarak görülmektedir.
Mars gezegeni hala bir takım uzay araçlarına ev sahipliği yapmaktadır, bunlar: Mars Odyssey, Mars Express ve Mars Reconnaissance Orbiter'dir. Dünya dışındaki tüm gezegenler içinde bu en yüksek rakamdır.




CrasHofCinneT 30 Ekim 2008 15:40

Mars - Mars Hakkında Bilgi
 
2 ek
MARS ya da Merih, Güneş'in çevresinde dolanan dokuz büyük gezegenden, Güneş'e uzaklık bakımından dördüncü sırada (Dünya' dan bir sonra) yer alan gezegendir. Dünya'yla olan benzerliklerinden ve yüzey görünümü­nün sürekli olarak değişmesinden ötürü, her zaman astronomların özel ilgisini çekmiştir. Mars'ın Güneş'ten ortalama uzaklığı yaklaşık 228 milyon kilometredir; bu, Güneş ile Dün­ya arasındaki uzaklığın bir buçuk katı kadar­dır. Bu nedenle Mars, Güneş'ten Dünya kadar ısı alamaz. Ama gene de Dünya'dakine benzer bir atmosferi olan tek gezegendir; yüzeyindeki ve atmosferindeki sıcaklık dağılı­mı da Dünya'dakine oldukça yakındır.

Mars'ın büyüklüğü Dünya'nın yarısı kadar­dır, oysa kütlesi Dünya'nın onda biridir. Yani, Mars'ın üzerindeki yerçekimi kuvveti, Dünya'dan çok daha azdır. Mars'ın Güneş çevresindeki yörüngesi elips biçimindedir; bu nedenle de gezegenin Güneş'ten ve Dünya' dan olan uzaklığı değişir. Mars, Dünya'ya yakın bir noktaya geldiğinde, astronomi bil­ginleri gezegenin "karşıkonum"da bulun­duğunu söylerler. Bu tür "karşıkonumlar"ın bazıları öbürlerinden daha yakındır. Mars teleskopla en iyi biçimde bu dönemlerde gözlemlenebilir. Mars karşıkonumdayken, en parlak yıldızlardan bile daha parlak gö­rünür.

Mars'ın Uyduları
Mars'ın iki küçük uydusu vardır. 1877'de
Alıntıdaki Ek 46122


MARS'A İLİŞKİN BİLGİLER
GÜNEŞ'TEN ORTALAMA UZAKLIK: 228 milyon km.
YIL UZUNLUĞU: 687 Dünya günü.
GÜN UZUNLUĞU: 24 saat 39 dakika 36 saniye.
ÇAP: 6.787 km.
KÜTLE: 0,11 (Dünya: 1).
ÖZGÜL AĞIRLIK: 3,933 (su: 1).
YÜZEYİNDEKİ ORTALAMA ÇEKİM KUVVETİ: 0,38
(Dünya:1). ORTALAMA YÜZEY SICAKLIĞI: -23°C.

ABD'li astronom Asaph Hall'ın keşfettiği bu uyduların adı, Eski Yunanca'da "korku" an­lamına gelen Phobos ve "dehşet" anlamına gelen Deimos'tur. Uzay sonda araçlarıyla çekilen fotoğraflarından, her iki uydunun da yüzeyinin düzensiz, karanlık ve bol kraterli olduğu anlaşılmıştır. Phobos'un ortalama çapı yalnızca 22 kilometredir; daha da küçük olan Deimos'un ise 14 kilometredir.

Hava ve Yüzey Özellikleri

Mars'ın yüzeyini örten turuncu kumlar, geze­genin çıplak gözle bakıldığında bile kırmızı görünmesine neden olur. Teleskopla bakıldı­ğında ise, yüzeyindeki aydınlık ve karanlık bölgeler ile kuzey ve güney kutuplarındaki buzul takkeleri seçilebilir. Dünya'da olduğu gibi Mars'ta da mevsimler vardır. Kışın bu­zul takkeleri genişler, yazın ise küçülür; gü­ney buzul takkesi her zaman kuzeydekin-den daha büyüktür. Mars, Güneş çevresinde­ki bir tam dolanımını 687 günde tamamladı­ğından, bu gezegende mevsimler Dünya'dan yaklaşık iki kat daha uzundur. Buna karşılık Mars kendi çevresinde bir tam dönüşünü 24,62 saatte tamamlar; yani, gezegende bir günün uzunluğu, hemen hemen Dünya'daki kadardır. Gezegenin öbür özellikleri de mev­simlere bağlı olarak değişir; bu özelliklerin bazılarının değişim süresi daha uzundur. Her iki buzul takkesi de, en azından bir bölü­müyle donmuş karbon dioksitten oluşur; kuzeydeki takkede ayrıca buzlara da rastlan­mıştır. Mars'ın atmosferi, Dünya'nınkiyle karşılaştırılacak olursa çok incedir. Hemen hemen bütünüyle karbon dioksitten oluştuğu, ayrıca yaklaşık yüzde 2 azot ve yüzde 1 ile 2 arasında değişen oranlarda argon içerdiği sap­tanmıştır.

Mars'ın yüzeyinde esen güçlü rüzgârlar, özellikle kışın şiddetli toz fırtınalarına neden olur. Atmosferindeki su buharı miktarının çok düşük olmasına karşın, sık sık bulut ve pus oluşumlarına, hatta bazen don olaylarına rastlanır. Mars'ın yüzeyinde, meteoritlerin (göktaşlarının) çarpması sonucunda açılmış çok sayıda krater vardır; ama, üzerinde az sayıda kraterin yer aldığı geniş düzlükler de bulunur. Bunlar volkanik lavlarca örtülmüş alanlardır. Tharsis olarak adlandırılan bölge­de, dört büyük sönmüş yanardağ yükselir. Bunların en büyüğü olan Olympus Mons'un genişliği 600 km, yüksekliği ise 25 kilometre­dir, yani Everest Dağı'nın^yaklaşık üç katıdır. Birçok başka küçük yanardağa da rastlanır. Gezegenin ekvator çizgisinin hemen güneyin­de, Vallis Marineris olarak adlandırılan, 4.000 km uzunluğunda dev bir kanyon vardır. Kanyonun duvarları arasındaki genişlik 150 km kadardır; derinliği ise 2 ile 7 km arasında­dır. Bu kanyon ve yanardağlar Dünya'daki benzer yüzey şekillerinden kat kat daha bü­yüktür. Vallis Marineris'in, gezegenin kayaç yapılı kabuk katmanının bir bölümünün çök­mesi sonucunda ortaya çıktığı sanılmakta­dır.

Su olmadan canlılar yaşayamaz. Mars'ın yakın çekim fotoğraflarında, kurumuş akarsu yataklarına benzeyen kıvrımlı kanallara rast­lanır. Bugün gezegenin yüzeyinde su yoktur, ama geçmişte belki de iklim daha ılımandı ve akarsular bulunuyordu. Hatta, gezegeni oluş­turan kayaçların içinde hâlâ donmuş su bulu­nuyor olabilir.

Mars'taki koşullara ilişkin en ayrıntılı bilgi­ler, 20 Temmuz ve 3 Eylül 1976 tarihlerinde gezegenin yüzeyine indirilen iki Viking uzay aracından elde edildi (bak. Uzay Araştirma-LARl). Viking'ler Mars'ta belirgin bir yaşam izine rastlamadılar. Toprakta mikroorganiz­maların olup olmadığına yönelik araştırmalar da kesin bir sonuç vermedi. Ama bu, Mars'ta hiçbir canlı türünün bulunmadığını göster­mez; daha pek çok araştırmanın yapılması gerekiyor.
Alıntıdaki Ek 46123

Mars Gözlemleri
Astronomlar, ürkütücü kırmızı renginden ötürü Mars'a Eski Roma mitolojisindeki sa­vaş tanrısının adını verdiler. Gezegene yöne­lik ilk teleskoplu gözlemleri 1610'da İtalyan astronofni bilgini Galileo (bak. Galilei, Gali­leo) başlattı; gezegene ilişkin ilk çizimleri ise 1659'da Hollandalı bilim adamı Christiaan Huygens hazırladı. Huygens, Mars'ın kendi ekseni çevresinde döndüğünü gösterdi. Bir başka İtalyan astronomi bilgini Giovanni Do­menico Cassini de yaklaşık 1666'da Mars'taki buzul takkelerini buldu. 18. yüzyılda Alman asıllı İngiliz astronomi bilgini Sir William Herschel, Mars'ta ince bir atmosfer ve değiş­ken mevsimler olduğunu keşfetti.
1877'den sonra gene bir İtalyan astronomi uzmanı Giovanni Schiaparelli, Mars'ın görü­nür yüzünde çizgi benzeri izler bulunduğunu gözlemledi. Bunlardan 100 kadarını belirle­yen Schiaparelli, bu izleri İtalyanca'da "oluk" anlamına gelen canali sözcüğüyle adlandırdı. Daha sonra bu sözcük öbür Avrupa dillerine "kanal" olarak aktarıldı. Bu "kanallar"ın, tarımsal sulama amacıyla Marslılar tarafından açılmış olduğu inancı hızla yayıldı; bu inancın başını çekenlerden biri de ABD'li astronomi bilgini Percival Lowell oldu. Ne var ki, bu ilginç ama hayal ürünü iddianın, 1969'da Ma­riner 6 ve Mariner 7 uzay araçlarının çektiği yakın plan fotoğrafların Dünya'ya ulaşmasıy­la doğru olmadığı ortaya çıktı; fotoğraflardan, olukların gerçek birer kanal değil, optik bir hata, yani görsel bir yanılgı olduğu anlaşıldı. O günden sonra Mariner ve Viking uzay araç­ları sayesinde bu gezegene ilişkin bilgiler gi­derek çoğaldı.

Kaynak: MsXLabs.org & Temel Britannica


estudiantes 9 Mart 2009 16:21

1 ek

MARS


yoğunluk = 3933 gr/cm3;
ortalama yörünge hızı = 24.13 km/sn;
Mars güneşe yakınlık bakımından dördüncü gezegendir ortalama güneş mars uzaklığı 227.4 milyon kilometredir. Mars ekliptik bir yörüngeye sahip olduğundan Güneş ile arasındaki mesafe çok değişkendir. En uzak olduğu mesafe 248.000.000 km iken en yakın olduğu mesafe ise 208.000.000 km'dir. Eksensel eğimi bizimkine çok yakın olduğundan mevsimlere rastlanır(Mars 240 - Dünya 23,50 dir). Bir Mars yılı 687 gündür. Kendi ekseni etrafındaki dönmesi ise 24 saat 37 dakika 22,6 saniyedir. Bu değerlerin ayrıntılı hesaplanabilmesinin nedeni, Mars'ın yüzey şekillerinin net görülebilmesidir.

Gök yüzünde kırmızı renkte görünür ve kendisine ait ince bir atmosferi vardır. Büyüklük olarak yaklaşık dünyanın yarısı kadardır (yarı çapı 3200 km). Gündüz ekvator sıcaklığı 10 C° civarlarına ulaşır, fakat atmosferi bu sıcaklığı tutabilmesi için yeterli olmadığından, geceleri sıcaklığı -75 C° 'ye kadar düşer. Kutuplarındaki sıcaklık ise -120 C° kadardır. Marstaki atmosfer basıncı altında bu sıcaklık CO2 'nin donma sıcaklığı olduğundan kutuplarda CO2 buzları bulunmaktadır. Mars günü dünya gününden yalnızca yarım saat daha fazladır fakat dünyaya göre güneşe daha uzak olduğu için bir yılı 687 gündür. Marsın atmosferinde dünyadakine benzer olarak H, O, CO ve CO2 belirlendiği halde dünyada bol olarak bulunan N2 bulunmamaktadır. 1877 yılında marsın iki uydusu bulunmuştur. Bunlar ancak çok iyi teleskoplarla gözlenebilen Phobos ve Deimos tur.
Alıntıdaki Ek 46124

Bilindiği gibi yıllarca Marsta yaşam olduğu düşünülmüştü, bu teori için gerçekten geçerli sebepler vardı. Marsta da dünyadaki gibi eksen eğikliği olduğundan mevsimler oluşur. Değişik mevsimlerde yer kabuğunun değişik renkler alması yıllarca astronomların marsta bitkisel yaşam olduğuna inanmalarına neden olmuştur. Ayrıca mars yüzeyinde yer alan geniş kanalların marslı yaratıklar tarafından kutuplardan ekvatora su götürmek için yapıldığı sanılmaktaydı. Fakat ilki 1965'de olmak üzere yollanan bir çok uzay sondası sayesinde marstaki bu kanalların tamamen kendiliğinden var olduğu anlaşılmıştır.

Mars yüzeyi de ay yüzeyi gibi volkanik ve çarpma kraterleriyle doludur. 1965'den başlayarak yollanan uzay sondaları sayesinde elde edilen yüzey şekillerine isimler verildi. Tharsis bölgesinde artık etkinlik göstermeyen Olympus Mons, Ascraeus Mons, Pavonis Mons ve Arsia Mouns volkanları marsın en dikkat çekici yüzey şekilleridir. Bu volkanların çevresinde meteorların açtığı kraterlere rastlanmaz. Çünkü buradaki kraterler zamanla lav ile dolmuştur. Ayrıca ekvator bölgesinden başlayarak 3000 km doğuya doğru uzanan bir vadi, sonra kuzeye kıvrılarak Chryse'ye varır. Bu vadi bazı yerlerde 100 km genişliğe ve 6 km derinliğe sahiptir. Bu denli bir vadinin yalnızca akarsular tarafından oyulabileceği düşünülmektedir. Bu da daha önce Mars yüzeyinde suyun var olduğuna inanılmasını sağlamıştır.


asla_asla_deme 12 Eylül 2009 01:44

Çıplak gözle bakıldığında Mars belirgin kırmızımsı turuncu renkli bir ışık noktası olarak görülür. Mars'ın parlaklığı Dünya'ya yakınlaşıp uzaklaşmasıyla değişir. En yakın konumundaki parlaklığı en uzak konumundaki parlaklığının 50 katıdır. Mars, karşı konumda (opposition) olduğunda yani Dünya, Güneş ve gezegen arasında iken, Mars Gün batımında doğar ve gece boyunca gökyüzünde kalır. Yörüngesel dışmerkezliliği nedeniyle Mars karşı konumda iken Dünya'ya 50 ila 90 milyon kilometre uzakta olabilir. Mars'ın en çok tercih edilen karşı konumu enberi (perihelion Güneşe ve tabiki Dünya'ya en yakın olduğu) dönemidir. Tüm bu koşullar her 17 yılda bir oluşur.

Dünya-Ay sisteminden sonra sıra, bizim için her zaman özel bir konuma sahip olan, kızıl gezegen Mars'a geldi. Şu anda içinde bulunduğumuz yüzyılda bile, Mars'ta gelişmiş bir hayat olabileceği düşünülüyordu ve Marslılardan gelen sinyallerle ilgili hikayeler oldukça ciddiye alınıyordu. Sonra bu fikirden vazgeçilmek zorunda kalındı; ancak Mars'ın çeşitli bitkilere sahip olabileceği iddiası sürdürüldü.

Şimdi daha çok şey biliyoruz. Insansız ilk uzay aracı Mars'ın yakınından geçtiğinde gezegenle ilgili fikirlerimizi değiştirmek zorunda kaldık. Aslında hâlâ Mars'ın tamamen temiz olduğundan emin değiliz; ancak elimizdeki kanıtlar öyle gösteriyor. Konuya bazı olguları belirterek ve sayılar vererek girelim.

Mars'ın etrafında dönmekte olduğu Güneş'ten ortalama uzaklığı 228.000.000 kilometredir. Eliptik yörüngesi oldukça dış merkezli olduğundan, Güneş ile arasında ki mesafe çok değişkendir. Bu uzaklık, Mars günöte noktasındayken yaklaşık 248.000.000 km; günberi noktasındayken ise yaklaşık 208.000.000 km kadardır. Bunun, 687 gün süren Mars yılı içinde yer alan mevsimler üzerindeki etkisi büyüktür. Eksenel eğimi bizimkine çok yakın olduğundan (24* ; Dünya'nınki ise 23,5*), Marsta Dünya'da olduğu gibi güney yarım kürede yaz mevsimi gezegenin Güneş'e en yakın olduğu zamanlarda yaşanır. Dolayısıyla güney yarım kürede yaz, kuzey yarım küreye göre daha kısa ve sıcak; kış daha uzun ve soğuk geçer. Beklenildiği üzere Mars biraz serindir. Sıcak bir yaz gününde ekvatordaki sıcaklık 10*C'a (50*F) kadar çıkabilir; ancak herhangi bir Mars gecesi, Dünya'daki bir kutup gecesinden daha soğuk geçer. Yani termometre Güneş batmadan çok önce donma noktasının altına düşmüş olacaktır. Eksenel dönme süresi 24 saat 37 dakika 22,6 saniyedir. Bu değeri böylesine kesin bir şekilde bulabilmemizin nedeni, yüzey şekillerinin açık bir şekilde görülebilmesi sonucu Mars'ın dönüşünü rahatlıkla izleyebilmemizdir. Gezegenin yüzeyine yumuşak iniş yapan ilk uzay sondalarından yani Vikinglerden beri, Mars'ın bir günü, sol olarak tanımlanmaktadır.

Mars yaklaşık 780 günlük aralıklarla karşı-konuma gelir. Mart 1997'de ve Nisan 1999'da karşı konuma geldi. Ancak Mars'ın yörüngesinin dışmerkezli oluşu karşı-konumların hepsinin aynı olmasını beraberinde getirir. Sözgelimi, 1988'deki Karşı-konum Mars günberi noktasının yakınındayken yani Dünya'dan uzaklığı 58.400.000 km kadarken gerçekleşti. Ama 1995'tekinde günötede, Dünya'dan en az 101.000.000 km uzakta olmuştur. Mars, Dünya'ya 1988'deki gibi yakın bir noktadayken, gökyüzündeki cisimlerin neredeyse hepsinden (Güneş Ay ve Venüs’ü hariç tutarsak hepsinden) daha parlak olur. Ama karşı-konum sonrasında Kutup Yıldızı gibi ikinci kadirden bir gök cismi olarak görülür. Elimizde 1917 yılında Mars’ın aşırı parlak olduğuna dair bilgiler var. Hatta o kadar ki insanlar kırmızı bir kuyruklu yıldızın Dünya'ya çarpmak üzere olduğu gibi yanlış bir kanıya kapılarak alarma geçmişler.

Teleskopla bakıldığında Mars'ın, Ay'ın dolunaydan önceki ve sonraki evrelerine benzer şekilde görüldüğü gözlemlenebilir. Hiçbir zaman yarım ya da hilal olmaz, daha doğrusu bu evreler Dünya'dan görülmez.

Gök bilimi ölçütlerine göre bize yakın sayılabilecek olan Mars'ın gözlemlenmesi düşünüldüğü kadar kolay değildir. Öncelikle çok küçüktür. Çapı 6790 km kadardır; bu da Dünya ile Ay arasında bir büyüklük anlamına gelir. Yakın bir karşı-konumda olmadığı sürece, yüzeyindeki şekilleri ayrıntılı olarak sadece büyük teleskoplar kullandığımızda görebiliriz. Zaten Uzay Çağı öncesinde çok çeşitli tartışmalara yol açması da bu yüzdendir.

Ay'ın atmosferi yoktur; ancak Dünya, göreli olarak büyük olan kütlesi ve yüksek kurtulma hızı sayesinde kalın bir atmosfer tutabilmektedir. Mars'ın atmosferinin ince olduğu tahmin ediliyordu, nitekim öyle olduğu saptandı; ama yine de astronomların 1965'tan önce umduğundan bile daha seyrek olduğu görüldü. Hiçbir zaman Dünya üzerinde yaşayan yaratıklar gibi, yani bize benzer canlıların, Mars'ta nefes alabileceği yönünde ciddi bir iddia olmamıştı. Bilim kurgu yazarlarınca çok sık kullanılan Marslıların, değişik ve alışılmadık bir görüntüleri olduğu varsayılmıştı.

Mars Venüs'ten, görünebilir yüzey şekillerinin keskin hatlı ve bariz oluşu ile ayrılır. Onları ilk olarak, 1659 gibi eski bir tarihte Hollandalı gök bilimci Christiaan Huygens çizmiştir. Yaptığı V biçimli koyu renkli şekil kolayca tanınır. O şekil bugün Syrtis Major ismiyle anılmaktadır. Yüzeyin büyük bir kısmı kırmızıyken kutup bölgeleri -kutup takkeleri olarak anılan kısım- beyazdır.

Ilk Mars haritaları on dokuzuncu yüzyılın ilk yarısında çizilmiştir. 1870'li yıllara gelindiğinde yapılmış olan haritalar oldukça başarılı sayılırdı; ayrıca bu haritalarda yüzey şekillerine son derece hoş isimler verilmişti. Genel kanı karanlık bölgelerin deniz; kırmızı bölgelerin ise kara olduğu yönündeydi. Onlar gezegeni gözlemleyen gök bilimcilerin isimleri verildi. Sözgelimi, Madler Kıtası, Lassel Arazisi gibi. Daha sonra 1877'de Italya gök bilimci Giovanni Virgino Schiaparelli, Milan'ın açık açık gökyüzü altında, kullandığı 22 santimlik mercekli teleskop ile bir dizi gözlem yaptı ve terminolojiyi değiştirdi. Beer Kıtası, Lockyer Arazisi ve diğerleri gitti, yerlerini Solis Lacus, Chryse, Utopia ve Margaritifer Sinus aldı. Üçgen şeklin adı Syrtis Major olmuştu.

Yine o tarihlerde, Mars atmosferinin denizlerin varlığına izin vermeyecek kadar ince ve kuru olduğunu saptamıştık. Karanlık bölgelerin şu anda bitkilerle kaplı olan eski deniz yatakları veya bataklık oldukları yönünde iddialar vardı. Schiaparelli tüm yüzey şekillerini dikkatli bir şekilde çizmişti; ama haritasında ne olduklar anlaşılmayan bazı şekiller de vardı. Aşı boyası kırmızısı çölleri boydan boya geçen, Italyanca canali adını verdiği düz çizgiler yapmıştı. Ancak bu sözcük Ingilizce'ye gerçek anlamı olan oyuk (channel) olarak değil, yanlış bir şekilde kanal (canal) olarak çevrilince, ünlü Mars kanalları söylemi ortaya çıkmış oldu. Schiaparelli'nin haritasının çok garip bir görüntüsü vardı. Kanal ağı neredeyse simetrik bir yapıya sahipti; tüm bunların üstüne Schiaparelli bir de bazı kanalların yanında onlarla tamamen aynı birer kanal daha uzandığını söyleyince herşey daha da karıştı.

Bir süre boyunca bu kanalları gören başka kimse çıkmadı. Ancak1886 yılında, Perrotin ve Thollon adlı iki fransız gözlemci Nice'teki güçlü teleskop vasıtasıyla onları gördüklerini iddia ettiler. Kanallar bir anda herkesin ilgi odağı haline geldi. Schiaparelli bile onların oluşumları konusunda şüpheci bir tutum sergilerken zengin bir Amerikalı olan Percival Lowell kendinden çok emindi. Lowell, Arizona Flagstaff'ta gezegeni gözlemlemek için özel olarak bir gözlemevi kurdurmuştu. 1895'ten ölümüne yani 1916'ya kadar yüzlerce çizim yapmıştı. Çizimlerinde doğal yollardan oluşması imkânsızmış gibi duran bir kanal sistemi görülüyordu. Lowell, bunun Marslılar tarafından buzlarla kaplı kutuplardan, ekvatora yakın kuru bölgelere su taşıma amacıyla yapılmış sunî bir sulama ağı olduğundan emindi. Hatta şöyle yazacak kadar da ileri gitmişti: "Mars'ta şu ya da bu tür canlıların yaşıyor olduğu, o canlıların ne olduklarının bilinmediği kadar açık."

Lowell gözlemlerini yaparken 60 santimlik bir mercekli teleskop kullanıyordu. Türünün en gelişmiş örneklerinden biriydi.

Her şey Lowell ve kanal sisteminin varlığına inanan diğerlerinin yaptığı çizimlere bağlıydı. Çizimler gerçeği göstermekteyse Mars'ta hayat var demekti. Ama ne yazık ki durumun böyle olmadığını biliyoruz. Kanalların net hiçbir fotoğrafı çekilemedi. Tek görülen şey, insan elinden çıkmışa benzemeyen garip biçimli şekillerdi. Sorun 1965 yılında Mars'ın yakınından geçen ilk uzay aracının gönderdiği yakın plan fotoğraflar sayesinde çözüldü. Mars üzerinde kanal olarak adlandırabileceğimiz herhangi bir şey yoktu. Sadece basit bir göz aldanmasıydı. Aslında bu pek de şaşırtıcı değil; yani görüş sınırlıyken ayrıntılı bir çalışma yapma çabası sonucu ortaya böyle şeyler çıkabiliyor. Ayrıca şu da bir gerçek ki pek çok bakımdan büyük bir adam olan Lowell, güvenilir bir gözlemci değilmiş. Lowell, bu çizgili şekilleri sadece Mars üzerinde değil Merkür, Venüs ve Jüpiter üzerinde de gördüğünü öne sürüyordu.

Buradan çıkarılması gereken bir ders var. Bir kişi Mars üzerinde kanal sistemi gördüğünü öne sürdükten sonra birçok başka gözlemci de kanalları görmeye başladı (Ya da gördüklerini sandılar). 15 santimlik gibi küçük teleskoplarla yapılmış gözlemlere dayanan kanal çizimleri bile yapıldı. Oysa 15 santimlik bir teleskopla Mars'ın yüzey şekillerini görme imkânı,imkansız denecek kadar azdır. Demek ki insanın görmeyi ümit ettiği şeyi görmesi çok daha kolay.

Uzay araçlarının gönderdiği verilere dayanan modern bir harita ile yüzey şekillerinin hatlarının Lowell'ın kanal haritasıyla karşılaştırılacak olursa hiçbir benzerlik bulunamayacaktır.

Diğer taraftan belirtmem gerekir ki Mars sadece uygun konumda olduğu zaman gözlemlenebilecek pek çok ayrıntı vardır. Ancak büyütme oranı çok yüksek olan aletlere ihtiyaç duyulur. Bu da amatör gözlemcinin sahip olduğu aletlerden yalnızca yılın birkaç ayında yararlanabileceği anlamına gelir.

1965'ten yani başarıyla sonuçlanan ilk Mars uçuşundan önce bile koyu renkli bölgelerin bitkilerle kaplı olduğu düşünülüyordu. Herkes bitkilerin çok karmaşık bir yapıları konusunda hemfikirdi; ancak çok az kişi varlıklarından kuşkulanıyordu. Ikna edici bir iddia da Kuzey Irlanda'da yaşayan Estonyalı gök bilimci Ernst Öpik tarafından öne sürülmüştü. Öpik'in iddiasına göre – ki oldukça doğrudur-, kırmızı çöller çok tozluydu ve buralarda sık sık toz fırtınaları çıkıyordu. Dolayısıyla eğer koyu renkli bölgelerde yaşayan herhangi bir bitki varsa tozla baş edebilecek türden olmalıydı; yoksa kısa zamanda üzeri kaplanırdı. Çöller kumlu değillerdi; daha çok demir oksit veya demir silkat gibi minerallerle kaplı gibi görünüyorlardı. Bu da Mars'ın çok paslı bir dünya olduğu anlamına geliyordu.

Kutup takkeleri de inceleme konusuydu. Mars mevsimlerine bağlı olarak büyüyüp küçülüyorlardı. Kış boyunca son derece parlak ve belirgin olurlarken, yazın görülmeyecek kadar küçülüyorlardı. Genel kanı onların ince bir kırağı tabakası olduğu yönündeydi. Ancak kuru buz (katı karbon dioksit) nedeniyle ortaya çıktıklarını savunan bir görüş de vardı. Bir de, Mars atmosferinin esas olarak nitrojenden oluştuğu ve yüzey basıncının 87 milibar kadar olduğu tahmin ediliyordu. Bu değer, Dünya üzerindeki Everest Tepesi'nin yüksekliğinin iki katı kadar bir yükseklikte görülebilecek basınca eşitti. Mars'ta dağlar olduğunu gösteren işaret yoktu; yüzeyin hiçbir yerde aşırı bir yükseltinin bulunmadığı dalgalı bir yapısı olduğu düşünülüyordu.

Mariner 4,Cape Canaveral Hava Üssü'nden 20 Kasım 1964 günü fırlatıldı 14 Temmuz 1965'te Mars'ın 9500 km kadar yakınından geçti. Bu geçişiyle de birkaç gün içinde neredeyse tahminleri çürüttü. Atmosfer beklenildiğinden de daha inceydi. Yüzey basıncı her yerde on milibardan düşüktü ki, bu neredeyse bizim laboratuar boşluğu olarak kabul ettiğimiz değerdir. Ana element ise nitrojen değil karbon dioksitti. Koyu renkli bölgelerin hepsi alçak değildi; söz gelişi Syrtis Major yüksek bir platoydu. Ayrıca bitki örtüsüyle de kaplı değillerdi. Mars rüzgârlarını kaldırdığı kırmızı tozun altında, daha koyu renkli olan yüzey görünüyordu. Kutup takkelerinin beyazlığına gerçekten de buz neden oluyordu. Ama bu buz, su buzu ve karbon dioksit buzunun bir karışımıydı; ayrıca basit yüzey tabakası olmaktan uzak bir şekilde kalındı. En önemli şeylerden biri de Mars'ın kraterli bir yapıya sahip olmasıydı. Bu şekliyle Dünya'dan çok Ay'a benzediği söylenebilirdi.

1969'da fırlatılan Mariner 6 ve 7 de bu sonuçları doğruladı. Bu arada başarısız olan bazı Rus araçları da oldu (Ruslar bugün bile Mars konusunda şanssızlar; aslında onların çok daha zor bir hedef olan Venüs’e ulaşabildikleri göz önüne alınırsa bu durum çok garip) Sonra 1971’de Mariner 9, Mars yörüngesine oturtuldu ve çalıştığı bir yıl boyunca bize birçok –tam 7329 adet- mükemmel resim gönderdi. Böylece Mars’taki volkanları, kanyonları, uçurumları, ovaları ve oyukları ilk kez görmüş olduk.

Yüzey şekilleri arasında en yüksek mevkiyi, en büyüklerinin Olimpus Dağı olduğu volkanlara vermeliyiz. Bu dağ 24 km yüksekliğindedir; tepesinde 85 km çapında bir zirve krateri bulunmaktadır; taban uzunluğu ise yaklaşık 600 kilometredir. Ayrıca Tharsis Yaylası'nda bulunan sıra dağları oluşturan üç büyük volkan daha vardır. Bunlar, Pavonis, Arsia ve Ascraeus Dağları'dır. Bu yüzey şekillerinin hepsi Dünya'dan görülebilir.

Mars'ta bir de Valles Marineris gibi kanyonlar vardır. Valles Marineris'in toplam uzunluğu 4500 kilometreyi bulur; genişliğinin 600 kilometreye ve derinliğinin 7 kilometreye kadar çıktığı görülür. Bu haliyle Colorado'daki Büyük Kanyon'u gölgede bırakır.

Mars'ın iki yarım küresi birbirine benzemez. Gezegenin güney kesimi daha yüksektir; daha kraterli bir yapıdadır ve daha eskidir. Ancak yine bu yarım kürede Hellas ve Argyre adlı iki derin ve düzgün şekilli havza vardır. Kuzey yarım küre ise güneye göre daha genç, daha alçak ve daha az kraterli bir yapıdadır. Tharsis Yaylası'nın bir kısmı da buradadır. Gezegenin üzerindeki en koyu renkli bölge olan Syrtis Major, ekvatorun hemen kuzeyindedir. Daha kuzeyde karanlık bir bölge daha vardır; bu üçgen biçimli şekil Acidalia Planitia'dır.

Eski dere yataklarına benzeyen bazı şekillerde vardır. Hatta ortalarında adalar olanlarına bile rastlanır. Bu da geçmişteki Mars'ın, kalın atmosferi ve akarsularıyla bugünkünden daha sevimli ve sıcak bir yer olduğunu gösteriyor. Kutup takkeleri de birbirinden farklıdır. Güney kutbundaki takke, üstünde karbon dioksit buzunun bulunduğu su buzu ile kaplıdır. Kuzey kutbundaki karbon dioksit örtünün yaz ortalarında kalktığı ve alttaki su buzunun görünür hale geldiği olur. Mars'ın eksenel eğikliği bizimki kadar olduğundan ve güney yarımkürede yaz mevsimi gezegen günberi noktasının yakınlarındayken yaşandığından güney yarım kürede hüküm süren iklim kuzeydekinden farklıdır.

Bir sonraki adım 1975'te, iki Viking uzay aracının Mars'a gönderilmesiyle atıldı. Viking 1, Haziran 1976'da; Viking 2 ise aynı yılın Ağustos ayında gezegene vardılar. Bu iki uzay sondası da bir orbitlerden ve bir iniş aracından oluşuyordu. Orbiter, gezegenin çevresinde yörüngeye oturuluyor ve hem harita çalışmalarında kullanılıyor hem de yedek olarak tutuluyordu. Iniş aracı ise paraşütlerin ve roket freninin yardımıyla yavaşça gezegenin yüzeyine iniyordu. Iki Viking de başarılı oldu. Ilk araç, ekvatorun kuzeyinde bulunan Chryse'ye inerken ikincisi daha kuzeydeki bir ova olan Utopia'ya indi. Ikisi de kırmızı, kayalık manzaranın hâkim olduğu son derece güzel fotoğraflar gönderdiler. Gökyüzü birçok kişinin olacağını zannettiği gibi koyu mavi değil pembeydi. Sıcaklık ise çok düşüktü. Chryse'de sıcaklık hiçbir zaman -13*C'ın (-24*F) üzerine çıkmıyordu; üstelik Utopia daha dondurucuydu. Rüzgâr orta şiddetteydi. Herhangi bir hayat belirtisi olup olmadığını anlamak üzere çöllerden örnekler alınıp araca götürülerek incelendi. Sonucun çok kesin olduğunu iddia edemeyiz; ama yaşayan herhangi bir canlı olduğuna dair hiçbir belirti bulunamadı. Bu durumda Mars'ta -en azından şu an için- hayat olmadığı söylenebilir. Yani anlayacağınız, Percival Lowell'ın kanal inşa eden akıllı Marslıları henüz çok uzakta.

Diğer taraftan, hatırlarsanız, geçmişte akan sular bulunduğuna dair kanıtlarımız olduğunu da söylemiştik. Bu durumdan Mars iklimlerinin çok değişken olduğu sonucu çıkarılabilir. Üstelik büyük olasılıkla gezegenin kabuğunun çok altında olmayan bir yerde buz bulunuyor. Bu da Mars'ın Ay;'dan farklı olarak, oluşumundan beri kuru olmadığı anlamına geliyor. Ayrıca geçmişte yaşanmış sel baskınlarının izleri de görülüyor. Bu bilgilerin ışığında Mars'ta bir zamanlar hayat olduğu; ama şimdi bu hayatın ya bilinmeyen nedenlerle yok olduğunu ya da uzun bir kış uykusuna yattığını söyleyebiliriz. Kesin bir yanıt bulmak ancak Mars'tan alınan örneklerin kapsamlı bir incelemeden geçirilmesiyle mümkündür. Mars'ta fosil bulunma olasılığını iddia etmiyorum ama kesinlikle bulunmuyor da diyemem.

1993 yılında gönderilen son uzay sondası Mars Observer, gezegene iniş yapmadı. Onun görevi onun görevi yüzey haritalarımızın genişletilmesini sağlamaktı. Ayrıca Hubble Uzay Teleskopu sayesinde de ayrıntılı ve muhteşem fotoğraflar elde ettik. Peki bütün bunları göz önünde tutarsak Dünya'dan gözlem yapmanın bir anlamı kalmamıştır diyebilir miyiz?

Diyemeyiz, çünkü Mars sürekli değişen bir gezegendir. Öncelikle, bulut fenomeni olarak adlandırılan oluşumlar vardır. Diğer oluşumlardan ayrı bir şekilde bir arada duran bulutlara çok sık rastlanır. Bu bulutlar, geniş bir alanı etkileyen toz fırtınalarından farklıdırlar. Ne zaman ve nerede ortaya çıkacakları belli olmaz; ancak onları izlemek çok önemlidir. Böylece Mars'taki hava koşulları konusunda daha fazla bilgi edinebiliriz. Karanlık ve parlak alanların sınırlarındaki değişimleri ve ayrıca kutup takkelerinin büyüyüp küçülmelerini not etmek son derece önemlidir. Son olarak Mars volkanlarının sönmüş olduklarından nasıl emin olabiliriz? Kanıtlanması olanaksız bir iddia ama; büyük bir volkanik patlama gerçekleşse büyük bir olasılıkla ilk fark edecek olan kişi, uygun aletler sahip bir amatör olacaktır . Sonuçta gezegende pek fazla değişiklik olmayacaktır, ama hiç olmayacak da denemez.

Mars'ın Phobos ve Deimos adlarında iki uydusu vardır. Ikisi de 1877'de Asaph Hall tarafından yürütülen uzun bir çalışma sonucu keşfedilmiştir. Küçük ve şekilsizdirler. Phobos, 27 x 22,5 x 19 km büyüklüğündeyken Deimos topu topu 9,5 x 11 x 14,5 km kadardır. Mariner 9 ve Vikingorbitleri tarafından yakın plan fotoğrafları çekilmiştir. Sonuçta ikisinin de kraterli bir yapıya sahip oldukları anlaşılmıştır. Phobos'un üzerinde 5 km çapında bir krater olduğu görülmüştür. Eğer bu krater bir göktaşı çarpması sonucunda oluştuysa Phobos parçalanmaktan ucuz kurtulmuş demektir. Bu minik arkadaşlar bizim Ay'ımıza hiç benzemezler; zaten onlar büyük bir ihtimalle, bir zamanlar küçük gezegenlerken Mars tarafından yakalanmış ve onun uydusu haline gelmişlerdir.

Mars yüzeyinin 5800 km kadar yukarısında hareket eden Phobos'un dolanım süresi 7 saat 39 dakikadır; bu da bir Mars solünden daha kısadır. Gezegen üzerindeki bir gözlemci,Phobos'un batıdan doğduktan 4,5 saat sonra doğudan battığını görecektir; üstelik uydu bu sırada yeniden dolun olana kadar olan evrelerin yarısından fazlasını geçirecektir. Görülebilir olduğu iki doğuş arasında geçen süre 11 saatten biraz fazla olacaktır. Mars yüzeyinden yaklaşık 20.00 km yukarıda dolanan Deimos'un dolanım süresi ise 30.25 saattir. Bu, iki buçuk sol boyunca ufuk çizgisinin üzerinde kalacağı anlamına gelir. Geceleri pek ışık yaydıkları söylenemez. Mars'tan bakıldığında Phobos, Ay'ın Dünya'dan göründüğünün üçte biri; Deimos ise dokuzda biri kadar görünecektir. Ufkun üstünde bulundukları sürenin büyük bir kısmında Mars'ın gölgesinde olacaklardır. Ayrıca Deimos'un evrelerini çıplak gözle görmek pek kolay olmayacaktır. Güneş tutulmasına neden olmazlar ama sık sık Güneş ile Mars'ın arasından geçerler. Phobos bir Mars yılı içinde 1300 kere Güneş'in önünden geçer; bu yolculuğu yirmi saniye kadar sürer. Yörüngeleri, gezegenin ekvatoruyla aynı düzlemde olduğundan hiçbir zaman Mars yüzeyindeki yüksek enlemlere çıkamazlar.

Bu iki gök cismi son derece soluktur; ayrıca bir de Mars'ın parlaklığı içinde kalırlar. 38 santimlik aynalı teleskopla tutulumlarda kullanılan bir tür göz merceği kullanılırsa ikisi de görülebilir, ama pek de kolay olmaz. Bir gün doğal uzay istasyonları olarak kullanılabilirler; ama kütle çekimleri ihmâl edilebilecek kadar düşük olduğundan onlara inmek, bir rıhtıma yanaşmak gibi zor olacaktır.

Bazı kişiler için Mars hayal kırıklığı yarattı. Çeşitli bitkilerin ve hatta yeraltı kaynak sularının bulunduğu canlı bir dünya bekleyenler karşılarında volkanik bir çöplük buldular. Ama yine de Mars, Güneş sistemindeki gezegenler arasında en cana yakın olanıdır. Insanlı uzay araştırmalarımız için bir sonraki hedefin o olması gerektiği de çok açıktır. Bana önümüzdeki yüzyılın ilk yarısı içinde bir Mars üssü kurulacakmış gibi geliyor. Ancak olasılığı daha yüksek olan bir şey var ki o da Mars'a ayak basacak ilk adamın doğmuş olduğu.
Spaceturk


nötrino 5 Aralık 2009 18:28

Mars'taki Yaşam Kanıtları
 

Mars'taki Yaşam Kanıtları


Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), Mars'taki robotlarından Spirit'in, Kızıl Gezegen'deki en önemli keşiflerinden birisini yaptığını bildirdi.

NASA'da görevli bilim adamları Amerikan Jeofizik Birliği'nin bir toplantısında yaptıkları açıklamada, Spirit'in inceleme yaptığı bir toprak parçasında, mikrobik yaşam için geçmişte mükemmel bir çevrenin varolduğunun kanıtlarının bulunduğunu düşündüklerini belirttiler.

Mars robotunun bulduğu tortuların büyük olasılıkla, sıcak kaynak suyu veya buhar volkanik kaya ile temasa geçince oluştuğunu söyleyen Mars robot programında görevli bilim adamlarından Steve Squyres, Dünya'da bu tip yerlerin bakteriyle dolu olduğunu anımsatarak, "Bu bizi çok heyecanlandırıyor" diye konuştu.

NASA'nın robot programında görevli araştırmacılar, mayıs ayında, Mars toprağında normalden daha parlak görünen bir toprak parçası üzerinde çalıştıklarını açıklamışlardı. İncelemeleri sonunda buranın, camın ana maddesi olan silisyum açısından zengin bir toprak olduğunu belirten araştırmacılar, Spirit ile bu toprak parçası üzerinde ve yakındaki kayalarda, fazladan kanıt için incelemelerini sürdüreceklerini bildirmişlerdi

Ne olursa olsun yaşam çevresi aynı


Şimdi bu parlak maddenin, sıcak yeraltı tortularının, suyun silisyumu çözelti haline getirmesi veya asitli buharın kaya çatlaklarından gayzer gibi yükselmesi ve silisyumu ayrıştırarak, mineral bileşenlerini ortaya çıkarmasıyla oluşmuş olabileceğini düşünen bilim adamları, hangi tez doğru olursa olsun, Mars'ın eski yaşanabilirlik durumunun çoğunlukla aynı olduğunu belirtiyorlar.

"Sıcak yeraltı kaynaklarına veya volkanik buhar püskürten fümerollara gidebilir ve Dünya'da bunların mikrobik yaşama ev sahipliği yaptığını görebilirsiniz. Yani bu Kızıl Gezegen'in yerel yaşam çevresinin geçmişte nasıl olduğunun bir sunumu olarak kabul edilebilir" diyen Squyres, görev süreleri 2009'a kadar uzatılan Mars robotlarının ne yazık ki, sadece önlerindeki jeolojik durumu okuyacak ve bilim adamlarına çevre koşullarının nasıl olabileceğini anlatacak şekilde tasarlandıklarından, yaşamın bizzat kendisinin kanıtlarını bulacak teçhizata sahip olmadığını belirtti.

Sonraki mars araştırmalarında,yaşam izinin bizzat kendisi aranacak


Gelecekteki Mars araştırmalarında, böylesi bir yaşamdan geriye kalan kimyasal izlerin işaretlerinin aranacağını kaydeden Amerikalı araştırmacılar, 2009'da uzaya gönderilecek Mars Bilim Laboratuvarı'nın ve 2010'dan sonra fırlatılacak Avrupa robotu ExoMars'ın bunu yapabilecek donanıma sahip olacağını söylediler.

Mars'a sadece 90 günlüğüne gönderilen ikiz robotlardan Spirit 1400, Kızıl Gezegen'in öbür tarafındaki Opportunity de 1379 gündür görev başında bulunuyor. Güneş ışınlarının iyice azaldığı Mars kışını sağ salim geçirecek enerjiyi muhafaza etmek için yakında faaliyetlerini asgariye indirecek robotlardan Spirit için özellikle gelecek aylar son derece kritik görülüyor. Yazın toz fırtınalarından güneş panellerinin tozla kaplı olmasından ötürü elektrik üretme kapasitesi iyice azalan Spirit için kışı sağ salim geçirebilmek "riskli" görülüyor.

Kışı geçirmek için kuzeye doğru yönelerek bir tepeye tırmanmakta olan Spirit'in elektrik üreten güneş panellerinin burada, azami güneş ışığı alacağı var sayılıyor. Volkanik püskürme sonucu oluştuğu sanılan 90 metre genişliğindeki Home Plate'de (Yurt Düzlüğü) aylardır araştırmalar yapan Spirit'in kışı sağ salim atlatması için 60 metre ötedeki 25 derece eğimli tepeye çıkması önemli görülüyor. Mars robot projesi müdürü John Callas, aracın, şimdiye dek tırmandığı en fazla 20 derece eğimli tepelerden sonra, kışı geçireceği bu 5 derece daha eğimli tepede, bir Mars gününde 10 vat fazladan elektrik üretme şansına sahip olacağını, bunun da soğuk ve karanlık kışta yaşam ile ölüm arasındaki farkı belirleyeceğini belirtmişti.

NASA mühendisleri, robotun tırmanacağı tepede rüzgarların güneş paneli üzerindeki tozları temizleyip temizleyemeyeceğini de hesaplayamıyorlar, zira, Mars'ın diğer tarafındaki Opportunity'nin tersine, Spirit genellikle rüzgarsız bir bölgede bulunuyor ve çok seyrek olarak rüzgar çıkıyor. Diğer Mars robotu Opportunity ise 800 metre çapındaki Victoria Krateri'nde, 30 metre aşağıda kaya katmanlarını bir süredir incelemeye devam ediyordu. NASA, Spirit ve Opportunity'nin görev süresini önceki ay 5. kez uzatmıştı. Kızıl Gezegen'in zorlu koşullarında küresel kum fırtınalarını atlatan ve bataryaları tamamen boşalmadan hayatta kalmayı başaran robot kaşifler böylece, 2009 yılı boyunca da görevlerini sürdürecekler. Şimdiye dek Opportunity, 12 kilometreden fazla yol katetti, 94 binden fazla görüntüyü Dünya'ya geçti, Spirit de 7 kilometreden fazla yol katetti ve 102 binden fazla görüntü geçti.

Kaynak:Bilimnet


nötrino 1 Kasım 2010 11:23

Değişen Yeraltı Su Havzalarından Oluşan Mars Gölleri ve Denizleri
 

Değişen Yeraltı Su Havzalarından Oluşan Mars Gölleri ve Denizleri


Gezegen Bilim Enstitüsü (Planetary Science Institute)’ndeki araştırmacılar Mars’ta bir zamanlar denizlerin ve göllerin nasıl olabileceğine yeni bir açıklama getirdiler. Mars’ın kuzeyindeki çok fazla çökelti katmanı içeren ve Yer’in derin katmanlarına benzeyen alçak bölgeleri inceleyen araştırmacılar, daha önceden olduğu düşünülen okyanuslar ile diğer havza katmanlarının birbirine benzediğini açıkladılar.

Tüm bu birikintilerin kökeni ile kızıl gezegendeki göllerin ve denizlerin oluşumu çelişki oluşturuyor. Çünkü bu kurama göre belirgin kabuk bölgenin çökmesinden dolayı çökelti ve geniş hacimli su aniden yayılmış ve bilindiği gibi düzensiz bölge oluşmuştur. Bununla birlikte geniş havza bölgeleri içeren ve yaygın birikintili bölgeler olduğu halde çöküntü bölgelerinin az sayıda olduğu görülmektedir.

Araştırmacılar, çalışmalarında kıta boyutlarındaki havzalarda çatlak şekillerinin oldukça büyük bir oranı kapladığını dile getiriyor. Ayrıca su birikintileri ve geniş çaplı bölgesel erozyonlar, çökeltili nehir düzeninin oluşmasına neden olmuş olabilir. Bu model büyük kütleli yeraltı suyunun aniden taşmasını gerektirmiyor. Onun yerine yüzeye dağılmış yeraltı suyunun Mars’ın kuzeyinde uzun süre kalmış olabileceğini savunuyor. Günümüzde bildiğimiz sert engebeli alanların kızıl gezegenin kuzeyindeki yüzeyin altındaki su birikintilerinin çökmesi sonucunda oluştuğu öne sürülüyor. Çökelti yerleri içeren uçsuz bucaksız yerlerdeki hidrostatik hareket bazı yüksek düzlüklerin oluşmasını da engellemiş olabilir. Ayrıca yerbilimsel ölçümler dağlık çöküntü bölgelerinin düzensiz ve büyük oranda kayıp olabileceğini açıklıyor.

Bu model Mars’ta su havzaları içeren boşalmış yeraltı sularının çamur yığını, göller ve denizlerin oluşumuna neden olabileceğini anlatmaya çalışıyor. Ek olarak model, gezegen tarihinin herhangi bir noktasında bu olayın gerçekleşmiş olduğunu da gösteriyor.

Eğer Mars’ın yeraltı sisteminde yaşam varsa, derin yerlerdeki akışkanların boşalmasıyla yüzeyde yaşam var olabilir. Ayrıca araştırmacılara göre organizmaların ve diğer fosillerin bazıları çökelti katmanları içinde korunmuş olabilir.

Kaynak:Astronomi Bülteni(Ege Üniv.Astronomi Topluluğu/1 Kasım 2010-Sayı:62)


nötrino 4 Aralık 2010 13:20

Mars Gezgininin Gezici Laboratuvarı
 

Curiosity Mars Gezgininin Gezici Laboratuvarı Hazır


Mars’ta Örnek Çözümleme (Sample Analysis at Mars - SAM) aygıtı NASA’nın Goddard Uzay Uçuş Merkezi (Goddard Space Flight Center)’nde tamamlanarak 2011’in sonlarında fırlatılacak olan Mars gezgini Curiosity (Merak)’e yerleştirilmek üzere Aralık ayında NASA’nın Jet İtki Laboratuvarı (Jet Propulsion Laboratory)’na aktarılacak. Gezginin 2012 yılının Ağustos ayında gezegenin yüzeyine inmesi planlanmaktadır.

SAM aygıtının son uçuş ayarlamaları yapılmaktadır. Bu ayarlar özellikle Curiosity gezgininin fırlatılışı esnasında aygıtın etkilenmemesi ve gezgin, kızıl gezegene indiğinde aygıtın verimli bir şekilde çalışması açısından çok önemli. Bu ayarlamalarda SAM, titreşim ve sıcaklık gibi son çevresel denemeleri tamamlamakta ve Mars görevi için hazır hale getirilmektedir.

SAM aygıtı, kütle tayfölçeri, gaz kromatografı (karbon bileşenlerinden oluşan gazların çözümlenmesinde kullanılan cihaz) ve ayarlanabilir lazer tayfölçerinden oluşmaktadır. Mars Bilim Laboratuvarı (Mars Science Laboratory) görevinde gezginin üzerindeki SAM ve diğer aygıtlar kullanılarak kızıl gezegen üzerindeki mikrobiyal yaşama uygun koşulların bulunduğu ilgi çekici bölgelerin çevresel şartlarını araştırmada ve eğer varsa yaşamın kanıtını bulmada oldukça işe yarayacak. Bu görevde SAM aygıtının önemi yaşamla ilgili molekülleri ve elementleri araştıracak olmasıdır.

Aygıt, Mars kayaçları ve toprağı üzerinde yapacağı çözümlemelerle organik içerikli karbon kimyasını inceleyecek ve gezegenin değişimi hakkında ipuçları arayacak.

Kaynak:Mars Science Laboratory


nötrino 17 Ocak 2011 20:54

Mars Kaşifi Opportunity
 
1 ek

Gezgin Yedinci Yılını Stadyum Büyüklüğündeki Kraterde Geçirecek



Alıntıdaki Ek 46135

31 Aralık 2010 tarihinde NASA’nın Mars Yörünge Kaşifi (Mars Reconnaissance Orbiter)’nin üzerindeki Yüksek Çözünürlüklü Görüntü Bilim Deneyi (High Resolution Imaging Science Experiment - HIRISE) kamerası Santa Maria isimli futbol sahası büyüklüğünde bir kraterin güneybatısında, Mars kaşifi Opportunity’nin görüntüsünü yakalamıştır.

Opportunity, Aralık ayının ortalarında Santa Maria kraterinin batı kıyısına vardı ve yaklaşık iki ay boyunca buradaki kayaları inceleyecek. Bu incelemeler, Opportunity’nin Mars’taki sekizinci yılının başlarına kadar sürecek. Opportunity, 25 Ocak 2004’de Mars’ın Meridiani Planum bölgesine, yalnızca üç aylık bir görev için inmişti.Opportunity ve Mars’taki yedinci yıldönümünü geçiren ikizi Spirit, eskiden Mars’ta bulunan nemli ortamlarla ilgili önemli keşifler yapmışlardır, keşifler bakteriyel yaşamı destekleyen olumlu bulgulardır.

Kaynak:NASA-Jet Propulsion Laboratory


nötrino 25 Mart 2011 21:03

NASA’nın Gelişmiş Aracı
 

NASA’nın Mars Kayalarına Yakından Bakacak Gelişmiş Aracı


NASA’nın Mars Bilim Laboratuvarı gezgini, Curiosity (Merak), Mars kayalarının ve toprağının kimyasal yapısını ölçmek için üzerinde yeni nesil bir “kimyasal element tarayıcısı” taşıyacak. Gezgin üzerindeki bu alet, kızıl gezegenin belirli bölgelerinin geçmişte ve günümüzdeki yaşanabilirlik durumunu araştıracak on bilimsel aletten biridir. Gezginin, 2012 yılının Ağustos ayında Mars’a inmek üzere, 25 Kasım ile 18 Aralık 2011 tarihleri arasında fırlatılması planlanmaktadır.

Alfa Parçacığı X-Işını Tayfölçeri (Alpha Particle X-Ray Spectrometer - APXS) aleti,inceleyeceği hedefini alfa parçacığı ya da helyum çekirdeği ve X ışını bombardımanına tutarak hedefin karakteristik alfa parçacıklarını ve X ışınını salmasını sağlamaktadır. Bu ışınım, alıcı başlıktaki X ışını alıcısı tarafından ölçülerek kaya ve toprakta hangi elementin ne oranda bulunduğu açığa çıkarılıyor.

Ağır elementler olan demir, nikel, çinko gibileri kadar, daha hafif elementler olan sodyum, magnezyum ya da alüminyum gibi elementlerin birleşimlerinin açığa çıkarılmasının,Mars yüzeyinin yapı taşlarının belirlenmesi konusunda bilim insanlarına yardımı büyük olacaktır. Yeni bulguların eski Mars gezginlerinin elde ettiği bulgularla da birleştirilmesiyle asırlar önce oluşmuş olan Mars kayalarının hava şartlarından ne kadar etkilendiği açığa çıkarılabilecek.

NASA’nın şimdiye kadar Mars’a gönderdiği tüm gezginler bu aleti taşımaktaydı. Pathfinder’ın gezgini Sojourner, Spirit, Opportunity ve şimdi de Curiosity. Her yeni tür, bir öncekinden daha gelişmişti ancak tamamı temelde aynı mantık üzerine çalışmaktaydı.Yeni araç üzerindeki APXS, öncekilerden daha hızlı çalışabilmektedir ve bu da onun daha hızlı ölçümler yapabilmesini sağlamakta. Eski gezginler Spirit ve Opportunity’nin üzerindeki alet beş ile on saat arasında bir ölçüm yapabilirken, bu yeni alet iki ile üç saat içerisinde ölçümünü tamamlayarak yoluna devam edebilecek.

Bu yeteneği ile yeni aletin daha çok örnek toplayabilmesi beklenmektedir. Yeni nesil APXS üzerindeki bir diğer yenilik ise X ışını alıcısı yongasının soğutma sistemiyle ilgilidir.Spirit ve Opportunity üzerindeki alet yalnızca geceleri ölçüm yapabilirken, yeni soğutma sistemi sayesinde Curiosity hem gece, hem de gündüz ölçüm yapabilecek.Gezginin robotik kolunda bulunan fırça sistemi, incelenecek bölge üzerindeki tozu süpürerek APXS ve kolda bulunan yakın araştırma kamerası olan Mars Büyüteç Görüntüleyicisi (MArs Hand Lens Imager - MAHLI)’ne çalışması için uygun ortamı sağlayacak.

Umut verici örneklerin bulunması durumunda gezgin, matkabını kullanıp hedeften örnekler alarak kimyasal inceleme aletleri olan Mars’ta Örnek Çözümleyici (Sample Analysis at Mars - SAM) ile Kimya ve Mineraloji (Chemistry and Mineralogy -CheMin) aletlerine aktararak oldukça ayrıntılı incelemeler yapacaktır.Mars gezginleri bugüne kadar pek çok yeni bulguya imza atmıştır ancak pek çok yeni sorunun da ortaya çıkmasına neden olmuştur. Curiosity, Spirit ve Opportinity’nin emekli olmasından sonra görevi devralacaktır.



nötrino 5 Ağustos 2011 13:27

NASA Mars'ta Su(H2O) mu Buldu?
 
1 ek

Kızıl Gezegen'in Yüzeyinde Muhtemel Su Akıntısı Tespit Edildi


Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi'nin (NASA) Mars'ın yörüngesindeki uzay aracının elde ettiği görüntüler, Kızıl Gezegen'in yüzeyinde mevsimsel su akıntısı olma olasılığını gündeme getirdi.Mars Reconnaissance Orbiter (MRO-Mars Yörünge Kaşifi) aracının yüksek çözünürlüklü bilimsel görüntüleme kamerası (HiRISE) tarafından yakalanan görüntülerde, Mars'ın güney yarıküresindeki bazı sarp tepelerde tekrarlanarak devam eden bu durum, bilimadamlarına Kızıl Gezegen'de suyun varlığının kanıtı olduğunu düşündürüyor.

Alıntıdaki Ek 46136
NASA'nın web sitesinde yayımladığı açıklama ve görüntülerde, Mars'ın en sıcak aylarında muhtemel bir su akıntısı olduğu görülüyor.

NASA'nın Başkanı Charles Bolden konuyla ilgili yaptığı açıklamada, Mars Keşif Programı'nın, Kızıl Gezegen'in bir biçimde yaşama evsahipliği edip edemeyeceğini anlamalarına yardımcı olmayı sürdürdüğünü belirterek, "Mars ilerde insanlı keşif için önemli bir hedef" dedi.Gözlemlere göre, Mars'ın bazı yüksek kesimlerinde baharın sonu başlayan ve yaz boyunca süren karanlık, parmak şeklinde ve aşağıya doğru uzayan bir oluşum ortaya çıkıyor, kışın kayboluyor ve ertesi bahar tekrar beliriyor.

Uzay aracındaki HiRISE kamerasının baş gözlemcisi ve bu konudaki makaleyi Science dergisinde kaleme alan Tucson'daki Arizona Üniversitesi'nden Alfred McEwen, "Bu gözlemlere en iyi açıklama, bunun çok tuzlu bir su akıntısı olduğu" diyor. McEwen Space.com'a yaptığı açıklamada da "Bu bugünün suyu, geçmişin değil" ifadesini kullanarak, bu maddenin Mars'ta olduğu bilinen buz ya da normal sıvı sudan epey farklı olduğunun altını çiziyor."Daha çok bir şurup gibi akıyor" diyen bilimadamı, gözlemlerinden bu maddenin ne kadar tuzlu olduğunu anlayamadıklarını sözlerine ekledi.

Kaynak : Science/AA(04 Ağustos 2011,23:28)


nötrino 14 Ağustos 2011 12:35

Mars Krateri ve Opportunity
 

Mars'ta Dev Krater


7 yılı aşkın süredir Mars'taki keşiflerini sürdüren 'Opportunity' adlı robot araç, o günden bu güne toplam 21 kilometre yol yaptı ve dev bir kraterin başına ulaştı. Endeavour Krateri'nin batı kıyısından, Opportunity tarafından çekilmiş panoramik bir görüntü.Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi’nin (NASA) Mars’ta 7 yılı aşkın süredir hala keşif yapan robotu Opportunity, 3 yıl süren bir yolculuğun ardından şimdiye dek görülmemiş dev bir kratere ulaştı.

NASA’nın web sayfasında verilen bilgiye göre, golf arabası büyüklüğündeki tekerlekli robot, daha önce keşifte bulunduğu Victoria kraterini tırmandıktan sonra 21 kilometre katetti ve Endeavour adı verilen 22 kilometre çapındaki kraterin köşesine vardı.

İlkel Yaşama Evsahipliği Yaptı mı?


Dev kraterde Kızıl Gezegen’in daha sıcak ve ıslak dönemlerinde oluştuğu tahmin edilen killi mineral toprak ve kayaları inceleyecek Opportunity, ilkel yaşama evsahipliği etmiş olabilecek kraterde keşiflerini sürdürecek. Bu kraterdeki mineral oluşum, robotun daha önce geçtiği yerlerde incelediği daha genç ve kurak kayalardan çok farklı bir görünüm ortaya koyuyor.

Saatte 60 Santimetre İlerliyor


Saatte ortalama 60 cm ilerleyebilen ve keşiflerini Ocak 2004’ten beri sürdüren Opportunity, Mars’a kendisi gibi sadece 3 aylığına gönderilen ikizi Spirit’ten birkaç hafta sonra inmişti. Mart 2010’da Dünya ile iletişimi kesilen Spirit’in resmi görevi geçen mayısta sona ermişti.

Kaynak:Gençbilim(12 Ağustos 2011,13:21)


nötrino 13 Ekim 2011 10:26

Mars Gezegeninin Atmosferi
 

Mars'ta Hava Sağanak Yağışlı


Bilimadamları, Mars'ın atmosferinin üst tabakalarının tahmin edilenden yüz katı su buharına sahip olduğunu tesbit ettiler

NASA'nın Mars Reconnaissance Orbiter ve Avrupa Uzay Ajansı'nın Mars Express uzay araçlarının gönderdiği verileri kullanan astronomlar, Kızıl Gezegen'in atmosferinin üst tabakalarındaki su buharının "süper doygunluk" noktasına ulaştığını gördüler. Bunu, kuru ve tozlu bir gezegende olmayacak bir durum olarak gören araştırmacılar, önceki tahminlerin 20 ila 50 km kalınlığındaki su buharı miktarını büyük ölçüde gözardı ettiğini kaydettiler.

Bulgularını Science dergisinde yayımlanan bilimadamları, bu sürpriz keşfin Mars'ın su döngüsü ve atmosferinin gelişimini anlamaya önemli katkılar yapacağını belirterek, Mars atmosferinin bu katmanlarının su buharına, bu sıcaklık ve basınçta artık daha fazlasını kabul edemeyecek kadar doyduğuna işaret ettiler.

Yoğuşma noktasını aşan su buharının normalde damlacık ya da buz kristali oluşturması gerektiğinin altını çizen araştırmacılar, su buharının atmosferin bir yerinde asılı kaldığı zaman damlacık veya buz kristali haline gelmek yerine süper doygunluğun meydana gelebileceğini kaydetti. Bilimadamları şimdiye kadar böyle bir süper doygunluğun soğuk Mars atmosferinde varolmadığını düşünüyorlardı.

Öte yandan, NASA, otomobil büyüklüğündeki Mars Bilim Laboratuvarı olarak da bilinen Curiosity (Meraklı) adlı yeni tekerlekli robotu, kasım sonu veya aralık başı Kennedy Uzay Merkezi'nden gönderecek. Mars'a sekiz ay sürecek yolculuğun ardından varacak robot, Gale adlı kraterdeki yüksek dağın 4,5 km uzağına inecek. Bilimadamları, 150 km genişliğindeki dev kraterde bulunan dağın, aralıksız esen Mars rüzgarının zaman içinde burayı doldurarak, şekillendirmesiyle oluştuğunu düşünüyorlar.

Kaynak:Gençbilim/Science(05 Ekim 2011,11:22)


nötrino 8 Kasım 2011 11:33

Mars Science Laboratory
 

Mars Laboratuvarı Yolculuğa Hazır


Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi'nin (NASA), Mars'ta yaşam için uygun ortam olup olmadığını belirlemek üzere tasarladığı 2,5 milyar dolar değerindeki yeni robotu Mars Science Laboratory, 25 Kasım'da yapılması öngörülen fırlatma işlemi için Florida'daki rampaya getirildi.

NASA, Mars'a sekiz ay sürecek yolculuğun ardından varacak Curiosity (Meraklı) olarak da adlandırılan küçük bir otomobil büyüklüğündeki tekerlekli robotun Cape Canaveral Hava Kuvvetleri üssünden bir insansız Atlas 5 roketiyle fırlatılacağını belirtti.

Radyoaktif plütonyumun parçalanması sonucu açığa çıkan sıcaklıkla çalışan robotun, Kızıl Gezegen'de bir Mars yılı (687 Dünya günü) geçirmesi ve içinde 5 kilometre yüksekliğinde bir dağ bulunduran 150 kilometre genişliğindeki dev Gale kraterini incelemesi öngörülüyor.

Bilim adamları, 150 kilometre genişliğindeki dev kraterde bulunan dağın, aralıksız esen Mars rüzgarının zaman içinde burayı doldurarak, şekillendirmesiyle oluştuğunu düşünüyorlar.

Taşıdığı 10 bilimsel cihazla, kaya parçalarının kimyasal tahlilini yapacak Curiosity, indiği Gale kraterinde yaşam için organik unsurlar bulunup bulunmadığını inceleyecek.

Curiosity, Mars'ta 2004'ten beri keşiflerini sürdüren Opportunity ile yörüngeden faaliyetlerini devam ettiren Mars Reconnaissance Orbiter (MRO) ile Avrupa uzay ajansının Mars Express uzay araçlarına katılmış olacak.

Ancak bilim adamları, mali kısıntı nedeniyle ABD'nin bunun ardından başka uzay aracını Kızıl Gezegen'e göndermeyeceği endişesi taşıyorlar.

Kaynak:BBC/AA(06 Kasım 2011,15:25)


nötrino 13 Kasım 2011 10:42

Mars'ta Şimdi de 'Tren Yolu' Bulundu!


Tanınmış Amerikalı araştırmacı ve "sanal" arkeolog Joseph Skipper, Mars gezegeninden gelen fotoğraflarla ilgili yeni bir şaşırtıcı iddiada bulundu. Skipper, fotoğraflardan birinde açık bir şekilde tren rayları, tren istasyonu ve rayların üzerinde taşıyıcı olabilecek bir obje görüntülendiğini söyledi.

Yüksek çözünürlüklü Google Mars uzay fotoğrafları üzerindeki çalışmalarıyla tanınan Skipper, tam bir taşıma sistemi keşfettiğini söylüyor.Çoğunluk Skipper'ın iddialarını inandırıcı bulmasa da, fotoğraflarda görülen tren yoluna benzer çizgilerin ve üzerindeki objenin kaynağı da açıklanamıyor.

Bu "raylar" kızıl gezegenin Gale kraterinden 900 kilometre kadar uzağında başlıyor ve kratere kadar uzanıyor. NASA, kraterin bulunduğu bölgeye bir keşif aracı göndermeyi planlıyor.

Skipper krater çevresinde yapılar bulunduğunu da belirtiyor, ancak araştırmacılar gezegene yeni bir keşif aracı gönderilmeden bu konunun açıklık kazanamayacağını düşünüyor.

Kaynak:Gençbilim(02 Kasım 2011)


nötrino 9 Aralık 2011 18:31

Mars Gezegeninde H2O
 

Mars'ta Suyun Varlığına 'Kesin' Kanıt


Kızıl gezegenin yüzeyinde dolaşarak analizler yapan robot-araç opportunity, su tarafından bırakılan alçıtaşı damarlarına rastladı.Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi'nin (NASA) Mars'a 8 yıl önce gönderdiği ve hala faal tekerlekli robotu Opportunity, Kızıl Gezegen'de eskiden suyun varlığına dair şimdiye kadarki en iyi kanıtı keşfetti.

Opportunity'nin bilimsel sorumlusu Cornell Üniversitesi'nden Steve Squyres Amerikan Jeofizik Derneği toplantısında yaptığı açıklamada, son kullanım tarihini çoktan doldurmasına rağmen keşiflerini sürdüren Opportunity'nin incelediği dev Endeavour kraterinin duvarının yakınında ince, parlak bir mineral damarı keşfettiğini belirterek, bunun milyarlarca yıl önce suyun bıraktığı alçı taşı (jips) olduğunu kaydetti.

Bunun Opportunity'nin şimdiye dek Mars'ta suyun varlığı konusunda keşfettiği en kuvvetli kanıt olduğunun altını çizen Amerikalı bilimadamı, geçen ay Opportunity'nin kamerası ve röntgen spektrometresiyle mineral damarında yaptıkları analizin ardından, bunun kartonpiyer ve alçı yapımında kullanılan jips olduğuna kanaat getirdiklerini söyledi. Bileşiminde iki molekül kristal suyu olan kalsiyum sülfat, endüstride 'jips' olarak adlandırılıyor.

Squyres, "Kayada kırık vardı, su bu kırık boyunca akmış, sudaki jips çökelmiş, durum bundan ibaret" dedi. Bu arada, keşiflerini sürdüren Opportunity'nin "ilerleyen yaşından" dolayı robot kolunun eklemlerinde "romatizma" benzeri bazı sorunlar baş göstermeye başlasa da, robotun hala çok iyi durumda olduğu belirtiliyor.

Hiç de eski bir robot gibi olmayan Opportunity, dondurucu Mars kışını geçirmek üzere gelecek aya kadar kendisi için en uygun yere kadar ilerlemek zorunda bulunuyor. Bilimadamları, robotun bu süre zarfında kendisini kapatmayacağını ve bu korunaklı yerde çevresindeki kayaları az da olsa hareket ederek incelemeye devam edeceğini belirtiyorlar.Opportunity'nin ikizi Spirit adlı robotun devre dışı kaldığı daha önce açıklanmıştı.

Kaynak:Ntvmsnbc-Ajanslar(09 Aralık 2011,09:37)


nötrino 13 Aralık 2011 10:44

Mars Toprağının Yapısı
 

Mars Toprağının Altı


Avustralyalı bilim adamları, Dünya ile Mars'taki yaşam koşullarını kıyaslayarak, Kızıl Gezegen'in geniş bölümünde toprağın altında mikrobik bir yaşama elverişli ortamın olduğunu tesbit ettiler.

Avustralya Ulusal Üniversitesi'nden (ANU) Charley Lineweaver ve ekibinin iki gezegenin sıcaklık ve basınç koşullarına bağlı hesaplamalarına göre, Dünya çekirdekten üst atmosfere kadar bir yaşayan organizmaya sadece yüzde 1 oranında ev sahipliği ederken, bu oran Mars'ta başlıca yeraltında olmak üzere yüzde 3'e ulaşıyor.

Mars'a "büyük fotoğraf" halinde bakıldığında, Kızıl Gezegen'in geniş bölgelerinin Dünya'da bilinen yaşama uygun olduğunun altını çizen araştırmacılar, yaşam işareti için yapılan önceki araştırmalarda Mars'ın belirli bölgelerinin bölüm bölüm incelendiğini kaydettiler.

ANU araştırmacıları, Mars'ın düşük basıncından ve sıcaklığın sıfırın altında 60 santigrat derece kadar düşmesinden ötürü suyun sıvı halde kalmadığını ve yüzeyinde buharlaştığını, ancak yeraltında, toprağın ilave basınç sağlaması sayesinde suyun sıvı halde bulunabileceği uygun koşulların oluştuğunu belirterek, aynı zamanda, toprak altının, belirli derinlikte gezegenin çekirdeğinden kaynaklanan sıcaklığa bağlı olarak bakteri ve başka mikro-organizmalar için yeterince sıcak olduğuna işaret ettiler.

Araştırmalarının, Mars'ın mikroplara nasıl ev sahipliği edebileceği konusunda şimdiye dek yapılan en iyi tahmin olduğunu belirten Avustralyalı bilim adamları, bu çalışmaların yaşamın kökeni ve diğer gezegenlerde yaşamın nasıl başlamış olabileceği konularıyla da alakalı olduğunun altını çizdiler.

Kaynak: Astrobiology (12 Aralık 2011,23:24)


nötrino 17 Aralık 2011 11:52

Mars Robotu Curiosity Yoğun Çalışıyor
 

Mars Robotu İş Başında


Şimdiye kadar bir gezegene gönderilen en gelişmiş robot olduğu belirtilen ve bir diğer adı "Mars Science Laboratory" (MSL) olan robot, "Radiation Assessment Detector" (RAD) adlı radyasyon ölçüm cihazını çalıştırarak, Kızıl Gezegen'e gelecekte yapılacak insanlı uçuşlarda kullanılmak üzere uzay aracının içindeki radyasyon düzeyiyle ilgili verileri elde ediyor.

RAD cihazının sorumlusu Southwest Araştırma Enstitüsü Uzay Araştırmaları Bölümü'nden Bilim Programı Direktörü Don Hassler, cihazdan gelen ilk veri paketinin harika olduğunu belirterek, "Uzayda, kuvvetli bir akış var, hatta uzay aracının içinde fırlatmadan önce ölçülenin dört katı kadar daha fazla miktarda radyasyon tesbit ettik" dedi.

RAD, galaksilerden, Güneş'ten ve diğer kaynaklardan gelen kozmik ışınların yol açtığı enerji parçacıklarını ölçüyor.

Kızıl Gezegen'e insanlı seyahate hazırlık amacıyla 9 aylık yolculuk sırasındaki radyasyon düzeyini ölçmek üzere tasarlanan cihaz, Mars yüzeyindeki radyasyon seviyesini de tesbit edecek."Curiosity" robotu, Kızıl Gezegen'in yaşamın gelişimine uygun bir geçmişi olup olmadığını belirleyecek.

Mars toprağına, 570 milyon km yol katettikten sonra Ağustos 2012'de konacak Curiosity veya "Mars Science Laboratory" (MSL) için NASA uzmanları, Güneş Sistemi'nin bir başka gezegenine şimdiye kadar gönderdikleri en kapasiteli robot olduğunun altını çiziyor.

Mars'ın atmosferinin ilk tabakalarına girdikten sonra paraşütlerini açıp kapsülden ayrılacak Curiosity'yi toprağa, yeni geliştirilen vinç sistemi indirecek.

Radyoaktif plütonyumun parçalanması sonucu açığa çıkan sıcaklıkla çalışan robotun, Kızıl Gezegen'de bir Mars yılı (687 Dünya günü) geçirmesi ve sıcaklığın sıfırın altında 90 ve 0 santigrat derece arasında değiştiği dev Gale kraterine inerek burayı incelemesi öngörülüyor.

Bilim adamları, 150 kilometre genişliğindeki dev kraterde bulunan yüksek dağın, aralıksız esen Mars rüzgarının zaman içinde burayı doldurarak şekillendirmesiyle oluştuğunu düşünüyor.

Taşıdığı 10 bilimsel cihazla kaya parçalarının kimyasal tahlilini yapacak Curiosity, indiği Gale kraterinde yaşam için organik unsurlar bulunup bulunmadığını inceleyecek.Yüksek çözünürlüklü kamerası ve 7 metre mesafeden hedefini inceleyebilen lazer sistemine sahip altı tekerlekli robot, kayaları delebilececek 2,1 metre uzunluğunda eklemli bir kolu da bulunuyor. Toplanan numuneler analiz edilmek üzere robotun içindeki iki laboratuvardan birine iletilecek.Proje değeri 2,5 milyar dolar olan Curiosity'nin bir de meteoroloji istasyonu bulunuyor.

Kaynak:AA(16 Aralık 2011,10:36)


nötrino 27 Ocak 2012 12:24

Mars Robotu Opportunity
 

Opportunity,Mars Yüzeyinde 8 Yılı Tamamladı


Mars'a sadece üç aylığına gönderilen ancak 8. yılını tamamlayan NASA'nın tekerlekli robotu Opportunity, hala çalışmaya devam ederek bilimadamlarını şaşkına çeviriyor.

Geçen yıl kaybedildiği ilan edilen ikizi Spirit'ten üç hafta sonra Kızıl Gezegen'e konan Opportunity'nin proje sorumlusu NASA'nın Pasadena'daki Jet Motorları Laboratuvarı'ndan John Callas, "İnanılmaz, kendime sürekli bu şey hala çalışıyor diye hatırlatmam gerekiyor. Ama en önemlisi yüzeyde hala çok üretken" diye konuştu.

Mars'ın geçmişinde varolduğu düşünülen suyun faaliyetiyle ilgili ipuçlarını toplamak üzere gönderilen ikiz robotlar, bilim dünyası için çok heyecan verici keşiflerde bulundular.

Spirit, Kızıl Gezegen'in eski hidrotermal sistemine ilişkin kuvvetli kanıtlar bulurken, bu keşif gezegenin en azından bazı bölgelerinde, bilinen yaşama ait, sıvı halde su ve enerji kaynağı gibi en az iki kilit unsurun bulunduğunu gösterdi.

Bilimsel çalışmalarını hala sürdüren Opportunity de kısa süre önce, uzun zamandır incelediği Endeavour kraterinin duvarının yakınında sıcak suyun aktığı ya da süzüldüğüne dair kanıtlar buldu.

Bilimadamları, son kullanım tarihini çoktan doldurmasına rağmen keşiflerini sürdüren Opportunity'nin incelediği dev Endeavour kraterinin duvarının yakınında ince, parlak bir mineral damarı keşfettiğini belirterek, bunun milyarlarca yıl önce suyun bıraktığı alçı taşı (jips) olduğunu kaydetmişlerdi.

Bunun Opportunity'nin şimdiye dek Mars'ta suyun varlığı konusunda keşfettiği en kuvvetli kanıt olduğunun altını çizen Amerikalı bilimadamları, Opportunity'nin kamerası ve röntgen spektrometresiyle mineral damarında yaptığı analizin ardından, bunun kartonpiyer ve alçı yapımında kullanılan jips olduğuna kanaat getirdiklerini söylemişlerdi.

Bu arada, keşiflerini sürdüren Opportunity'nin "ilerleyen yaşından" dolayı robot kolunun eklemlerinde "romatizma" benzeri bazı sorunlar baş göstermeye başlasa da, robotun hala çok iyi durumda olduğu belirtiliyor.

Hiç de eski bir robot gibi olmayan Opportunity, dondurucu Mars kışını geçirmek üzere,kendisi için en uygun yere kadar ilerledi. Bilimadamları, robotun bu süre zarfında kendisini kapatmadığını ve bu korunaklı yerde çevresindeki kayaları az da olsa hareket ederek incelemeye devam edeceğini belirtiyorlar.Opportunity'nin ikizi Spirit adlı robotun geçen yıl devre dışı kaldığı açıklanmıştı.

Her tür zor arazide hareket etmeye uygun şekilde tasarlanan 6 tekerlekli Opportinuty'nin yüksekliği 1,5, genişliği 2,3, uzunluğu 1,6 metre.

Kaynak:Gençbilim/AA(26 Ocak 2012,17:29)


nötrino 5 Şubat 2012 12:19

Mars'ın Derinliklerinde Yaşam
 

Çok Derinlerde Yaşam Olabilir


Mars'ın yüzeyinin çok uzun bir süredir kuru olduğu ve herhangi bir yaşam biçiminin gezegenin ancak derinliklerinde söz konusu olabileceği açıklandı.

Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi'nin (NASA) Kızıl Gezegen'de yaşamın izlerini araması için gönderdiği uzay aracı Phoenix'in (Zümrüdü Anka Kuşu) getirdiği toprak örneklerini inceleyen bilimadamları,yaklaşık 5 bin yıl önce gezegenin daha sıcak olduğunu ve yüzeyinde su bulunduğunu, ancak bu sürenin Mars'ta yaşamdan söz edebilmek için çok kısa olduğunu ileri sürdü.

Londra'daki Imperial College araştırmacılarının ''Geophysical Research Letters'' dergisinde yayımlanan raporuna göre Mars'taki toprak, Ay'dakine benzer bir kuraklık sonucu oluşmuş.

Milyonlarca Yıl Daha Sürecek


Toprak örneklerinin gezegenin kuzey kutbundan alındığını ancak tüm gezegenin aynı tür toprakla kaplı olduğunu kaydeden bilim adamları, Mars'taki kuraklığın milyonlarca yıl devam etmesinin beklendiğini söyledi.

Bilimadamları, NASA ve Avrupa Uzay Ajansı'nın (ESA) gelecekte Mars'a gönderecekleri uyduların yaşam kanıtı bulmak için gezegenin derinliklerini araştırmaları gerektiğini kaydetti.

Kaynak:AA/Geophysical Research Letters(04 Şubat 2012,15:28)


nötrino 8 Şubat 2012 12:01

Mars'ta Okyanusun Varlığı
 
1 ek

Bir Zamanlar Mars



Alıntıdaki Ek 46139

Avrupa Uzay Ajansı’nın (ESA) Mars Express uzay aracı, Mars’ın milyarlarca yıl önce dev bir okyanusla kaplı olduğu gösteren bulgular elde etti.

Mars Express, MARSIS radarıyla Kızıl Gezegen’in yüzeyinin derinliklerini inceleyerek katı veya sıvı halde su olup olmadığını araştırdı. İki yıldan fazla süren analizlerin sonucunda, Mars’ın kuzeyindeki düzlüklerde düşük yoğunuklu materyallere rastlandı. Bulgular, bu bölgenin bir zamanlar okyanusla kaplı olduğu ihtimalini iyice güçlendirdi.

Gök bilimciler, Kızıl Gezegen’in kuzeyindeki düzlüklerde aynı zamanda “kıyı şeridine” benzeyen yapılar bulunduğuna dikkat çekti. ABD’nin California Üniversitesi’nden Jérémie Mouginot, “MARSIS, Mars yüzeyinin 60-80 metre derinliklerinde buz kalıntılarına rastladı. Yeni bulgular Mars’ın bir zamanlar dev bir okyanusa sahip olduğuna işaret ediyor” dedi.

Mars'ta İki Dev Okyanus Vardı


Antik Mars’ın sulak ve yaşama olanak veren bir gezegen olduğu iddiası uzun yıllardır savunulan bir düşünce. Ancak Kızıl Gezegen’in bugünkü kurak haline nasıl geldiği sorusu sorulduğunda, gök bilimciler “çok büyük bir kuraklık” yaşanmış olabileceğini belirtiyor.

Mars’ın geçmişini inceleyen bilim insanları, Kızıl Gezegen’in iki farklı zamanda iki dev okyanusa sahip olduğunu öne sürüyor. Bu teoriye göre, ilk okyanus Mars’ın sıcak ve nemli bir iklime sahip olduğu 4 milyar yıl önce oluştu. 3 milyar yıl önce ise büyük bir meteor çarpması sonucunda Mars’ın derinliklerindeki buzlar eridi ve yeraltı kanallarındaki su kanallarında bir okyanus oluşturdu.

Mouginot, geride kalan milyonlara yıl içinde Mars’ta okyanuslar oluşmuş olabileceğini belirtti. Ancak okyanuslar su ve buz halinde yüzeyin altında kaldı veya buharlaşarak atmosfere karıştı.Avrupalı gök bilimciler, Mars okyanuslarının yaşamın oluşması için yeterli zamanı tanıyamadan yok olduğunu düşünüyor.

Bu Kadar Su Nereye Gitti ?


Mars Express projesinde yer alan Olivier Witasse, “Geçmişte yapılan ve fotoğraflara, mineral örneklerine ve atmosfer ölçümlerine dayanan analizler, Mars’ta su olduğuna işaret etti... MARSIS’in elde ettiği görüntüler ise tamamlamaya çalıştığımız yapboza yeni bir bilgi ekledi. Ancak hala bu kadar suyun nereye gittiğini bilmiyoruz” dedi.Mars Express Haziran 2003’te uzaya gönderildi. Aralık 2003’ten bu yana Kızıl Gezegen’in yörüngesinde bulunan uzay aracı, 2012’in sonuna kadar görev yapacak.

Kaynak:Ntvmsnbc(08 Şubat 2012,10:09)


nötrino 12 Şubat 2012 10:25

NASA'dan Obama'ya MARS Resti


ABD Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) bütçesinden, başta Mars gezegeni olmak üzere diğer gezegenlere yönelik keşif programları için ayrılan payda kesintiye gidileceği bildirildi.

Gelecek hafta açıklanacak 2013 yılı NASA bütçesi hakkında verilen brifinge katılan iki bilim insanı, kısıtlı kaynaklar ve bütçeyi aşımları nedeniyle, NASA'nın uzay keşfine öncelik vererek Mars gezegeninin keşfi için ayrılan payda kesintiye gitme kararı alındığını belirtti. Bu açıklama, 2030’de Mars’a astronot gönderileceğini açıklayan Başkan Obama’yı zor duruma düşürdü.

İsimleri gizli kalmak koşuluyla açıklamada bulunan bilim insanları, NASA'nın Avrupa ülkeleriyle ortak hayata geçirilmesi planlanan iki Mars keşif görevini iptal ettiğini duyurdu. NASA'nın daha önce 1,4 milyon dolar bütçe ayıracağını açıkladığı Mars keşif görevlerinin 2013 ve 2016 yıllarında hayata geçirilmesi planlanıyordu.

Mars Bütçesi 1 Milyar Dolar Bile Değil


NASA'nın bazı Mars görevlerini sürdürme kararı almasına karşın, Mars'tan Dünya'ya kaya örnekleri getirilmesi de dahil olmak üzere bu gezegene gelecekte yapılacak uçuşların akıbetinin belirtisiz hale geldiğini kaydeden bilimadamları, Mars gezegeniyle ilgili görevlerin iptal edilmesinin NASA'nın gezegen bilimi için ayırdığı 1,5 milyon dolarlık bütçesinde yapılan 300 milyon dolarlık kesintinin bir bölümünü oluşturduğunu ifade etti.

Söz konusu bütçe kesintisinin 200 milyon dolarlık bölümünün Mars programıyla ilgili olduğunu anlatan bilimadamları, son kesintilerle birlikte NASA'nın Mars gezegeninin keşfi için bütçeden ayırdığı payın 581,7 milyon dolara düştüğünü belirtti.

Elektronik postayla konuya ilişkin açıklamada bulunan NASA sözcüsü David Weaver, NASA'nın da tıpkı diğer devlet kurumları gibi ''zor seçimler yapmak ve ayağını yorganına göre uzatmak zorunda kaldığını'' söyledi.

Weaver açıklamasında ''NASA yapabileceklerinin azamisini yapmak için şu anki Mars keşif önceliklerini yeniden gözden geçiriyor'' ifadesini kullandı.

2030'da Mars'a Astronot Göndereceğiz


ABD Başkanı Barack Obama, yaklaşık iki yıl önce “nihai amacının Mars’a astronot göndermek olduğunu” açıklamıştı. Obama, Mayıs 2010’da açıkladığı yeni uzay progamı kapsamında, özel şirketlerin üreteceği roketlerle 2015’ten itibaren uzaya astronot gönderileceğini belirtmişti. Ancak Obama’nın planı ABD’li uzmanlar tarafından ağır eleştiri almıştı.

Uzmanlar, yeni standartlar altında üretilecek roket ve uzay araçlarına ait projelerin çok geç kalacağını ve yaşanacak her türlü aksaklığın uzay görevlerinin ertelenmesine neden olacağını belirtmişti. Obama, eleştirilere rağmen Kongre’ye gönderiği bütçe planı altında Ay’a tekrar insan gönderilmesini amaçlayan Constellation programını iptal etmiş, Mars’a insan gönderilmesini ana hedef olarak belirlemişti.

NASA’nın önündeki en büyük bütçe sorunlarından biri olarak, 21 yıldır uzayda çok büyük keşiflere imza atan Hubble Uzay Teleskobu’nun James Webb Teleskobu’yla değiştirilmesi süreci yatıyor. Algılayıcıları Hubble’dan 100 kat daha güçlü olacağı belirtilen teleskobun 3,5 milyar olacağı tahmin edilen maliyeti 8 milyara çıkmış ve 2011’de uzaya gönderilmesi amaçlanan teleskobun görevi 2014’e ertelenmişti.

Kesintiler Akılsızca


NASA'nın Eylül 2011'e kadar yardımcı bilim yöneticisi görevini yürüten Edward Weiler, kurumun Mars keşif programına ilişkin yapacağı kesintileri eleştirdi.

''Bence bu tamamen akılsızca'' diyen Weiler, ''Biz, başka bir gezegene, yani Mars'a inme yeteneğine sahip olduğunu gösteren bu gezegendeki tek ülkeyiz. Bu bir ulusal itibar meselesidir'' dedi.

Mars görevleri için NASA bütçesinden ayrılan payda kesinti yapılmasını önlemek amacıyla mücadele etmekten yorgun düştüğü için NASA'daki görevinden geçen yıl ayrıldığını ifade eden Weiler, bu yılki bütçede Mars hakkında önemli kesintiler yapılmasını önlemeyi başardığını, ancak 2013 yılı bütçe teklifi konusunda ilk ağızdan bir bilgi sahibi olmadığını belirtti.

Kaynak:Ntvmsnbc-Ajanslar(10 Şubat 2012,10:03)


nötrino 12 Şubat 2012 10:34

Mars Keşif Uzay Aracı (MRO)
 

Phoenix Küllerinden Doğmayacak


Mars Keşif Uzay Aracı (MRO) tarafından 26 ve 29 Ocak’ta çekilen renkli fotoğraflarda, buz tutmuş Mars yüzeyinde ölü olarak duran Phoenix Lander ve keşif robotu Spirit’in iniş takımı tesbit edildi.

Phoenix Lander, 2008 yılında Mars’ın yüzeyine inmişti. Sprit keşif robotu ise Ocak 2004’te, paraşüt ve hava yastıkları sayesinde Mars’ın yüzeyinde zıplayabilen üç ayaklı platform sayesinde Gusey kraterine düşmüştü.

Geride kalan altı yıl içinde 3.2 kilometre mesafe kaydeden Sprit, 2010 yılında sinyal göndermeyi kesmişti. Spirit’in iniş platformu, Bonneville kraterinin güney batısında bulundu.

NASA yetkilileri, enkazların geçmişte de tesbit edilmiş olabileceğini ancak siyah beyaz fotoğrafların buna izin vermediğini belirtti. MRO, sahip olduğu HiRise kamerasıyla Mars’ın renkli fotoğraflarını gönderince, Kızıl Gezegen’in buz tutmuş yüzeyinde yatan enkazlar da ortaya çıktı.

Spirit, ikizi olan Oppurtunity ile Mars’a iniş yapmış ancak Mayıs 2009’da kuma saplanmıştı. 10 ay saplı kaldığı yerden veri göndermeye devam eden keşif robotunun daha sonra sinyali kesildi. Sekiz yıldır görevine devam eden Oppurtunity ise Ağustos 2011’de 22 kilometre genişliğindeki Endeavour kraterine ulaşmayı başardı.

Phoenix Küllerinden Doğmayacak


Phoenix Mars Lander, Mayıs 2008’de, Kızıl Gezegen’in kuzey kutup dairesinin etrafındaki buzul bölge Vastitas Borealis’i incelemeye başladı. 475 milyon dolarlık uzay aracı, altı ay süren görevi boyunca Mars yüzeyinin altında katı halde su bulunduğuu doğruladı ve Mars’ın kumu hakkında önemli analizler yaptı.Phoenix, yeterli güneş ışını almaması ve sert rüzgarlar nedeniyle Kasım 2008’de faaliyet dışı kaldı.

Mars’ın mezar olduğu iki uzay aracını görüntüleyen MRO, NASA’nın bugüne dek yürüttüğü tüm gezegenlerarası görevlerde elde edilen verilerin tümünden daha fazla bilgiyi Dünya’ya yollamayı başardı. Uzay aracı, Mart 2006’da Mars yörüngesine girdi.MRO, Mars’ın iklim özelliklerini, sert rüzgarlarını ve meteor çarpmalarının neden olduğu etkileri inceliyor.

Kaynak:Ntvmsnbc(10 Şubat 2012,17:07)


nötrino 21 Şubat 2012 11:55

Mars Keşif Programı
 

Mars Keşif Programına Ayrılan Payda Kesinti


Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) bütçesinden, başta Mars gezegeni olmak üzere diğer gezegenlere yönelik keşif programları için ayrılan payda kesintiye gidileceği bildirildi.

Önümüzdeki hafta açıklanacak 2013 yılı NASA bütçesi hakkında verilen brifinge katılan iki bilimadamı, bilim için ayrılan kısıtlı mali kaynak ve yeni uzay teleskobunun bütçeyi aşan maliyeti nedeniyle NASA'nın uzayın uzak köşelerini keşfetmeye öncelik vererek Mars gezegeninin keşfi için ayrılan payda kesintiye gitme kararı aldığını belirtti.

İsimleri gizli kalmak koşuluyla açıklamada bulunan bilimadamları, NASA'nın Avrupa ülkeleriyle ortak hayata geçirilmesi planlanan 2 Mars keşif görevini iptal ettiğini söyledi. NASA'nın daha önce 1,4 milyon dolar bütçe ayıracağını açıkladığı Mars keşif görevlerinin 2013 ve 2016 yıllarında hayata geçirilmesi planlanıyordu.

NASA'nın bazı Mars görevlerini sürdürme kararı almasına karşın, Mars'tan Dünya'ya kaya örnekleri getirilmesi de dahil olmak üzere bu gezegene gelecekte yapılacak uçuşların akıbetinin belirsiz hale geldiğini kaydeden bilimadamları, Mars gezegeniyle ilgili görevlerin iptal edilmesinin NASA'nın gezegen bilimi için ayırdığı 1,5 milyon dolarlık bütçesinde yapılan 300 milyon dolarlık kesintinin bir bölümünü oluşturduğunu ifade etti.

Söz konusu bütçe kesintisinin 200 milyon dolarlık bölümünün Mars programıyla ilgili olduğunu anlatan bilimadamları, son kesintilerle birlikte NASA'nın Mars gezegeninin keşfi için bütçeden ayırdığı payın 581,7 milyon dolara düştüğünü belirtti.

Elektronik postayla konuya ilişkin açıklamada bulunan NASA sözcüsü David Weaver, NASA'nın da tıpkı diğer devlet kurumları gibi "zor seçimler yapmak ve ayağını yorganına göre uzatmak zorunda kaldığını" söyledi.

Weaver açıklamasında "NASA yapabileceklerinin azamisini yapmak için şu anki Mars keşif önceliklerini yeniden gözden geçiriyor" ifadesini kullandı.

Eski NASA Yöneticisi Weiler'den Kesintilere Eleştiri


Bu arada, Eylül 2011'e kadar NASA'nın yardımcı bilim yöneticisi görevini yürüten Edward Weiler Florida'dan telefonla yaptığı açıklamada, kurumun Mars keşif programına ilişkin yapacağı kesintileri eleştirdi.

"Bence bu tamamen akılsızca" diyen Weiler, "Biz, başka bir gezegene, yani Mars'a inme yeteneğine sahip olduğunu gösteren bu gezegendeki tek ülkeyiz. Bu bir ulusal itibar meselesidir" dedi.

Mars görevleri için NASA bütçesinden ayrılan payda kesinti yapılmasını önlemek amacıyla mücadele etmekten yorgun düştüğü için NASA'daki görevinden geçen yıl ayrıldığını ifade eden Weiler, bu yılki bütçede Mars hakkında önemli kesintiler yapılmasını önlemeyi başardığını, ancak 2013 yılı bütçe teklifi konusunda ilk ağızdan bir bilgi sahibi olmadığını belirtti.

ABD Başkanı Barack Obama'nın geçen yıl yaptığı bir konuşmada, nihai amacının Mars'a astronot gönderilmesi olduğu yönündeki sözlerini hatırlatan Weiler, Mars'a seyahatin, Obama'nın yabancı işbirliğini teşvik etmeye yönelik uzay politikasını yerine getirecek olmasının yanı sıra topluma da cazip gelen bir konu olduğunun altını çizdi.

Kaynak:CNN(10 Şubat 2012,10:54)


nötrino 27 Şubat 2012 10:12

Mars Gezegeninde Deprem
 

Mars’ta Deprem


Uzay bilimleriyle uğraşanların en merak ettiği gezegen olan Mars’ta deprem oldu.Gezegendeki sarsıntı, herhangi bir cihazın bu sarsıntıyı tespit etmesiyle değil, NASA’nın Mars Keşif Uydusu’ndan gelen fotoğraflarla anlaşıldı. Bu fotoğraflar, Mars’ın yüzeyindeki dev kayaların yer değiştirdiğini gösteriyor.Ölçümlere göre Mars’ta, bu dev kayaların 10 metre kadar yer değiştirebilmesi için, en az 7 büyüklüğünde bir depremin olması gerekiyor.

Kaynak:Gençbilim/Dünyabülteni(26 Şubat 2012,12:57)


nötrino 8 Mart 2012 16:11

Mars Gezegeninde Hortum
 

Mars'ın En 'Havalı' Hortumu


Kızıl Gezegen’de yaşanan hortumlar 30 yıldan bu yana gözlemleniyor. Hatta, Mars’ın yüzeyinde hortumların oluşturduğu çizgilere çok sık rastlanıyor. Mars’ın kuzeyindeki Amazonia Planitia bölgesinde 16 Şubat’ta çekilen hortum, gök bilimciler tarafından 30 yılın en sanatsal hortumu ilan edildi.

Mars’taki hortumların boyu 800 metreye ulaşabiliyor. Genişlikler ise yaklaşık 30 metre oluyor. Esintinin hızıyla kızıl kumlar hortuma yakalanırken, Güneş ışıkları ise hortum boyunca uzanan bir gölge oluşturuyor.

Kızıl Gezegen’deki hortumların, Dünya’dakilerden bir farkı yok. Daireler çizerek ilerleyen hava, yakaladığı tozla görünür hale geliyor. Güneş’in ısıttığı Mars yüzeyinde hortumlara sıkça rastlanıyor. Yüzeye yakın olan atmosfer tabakası ısındıkça, hava, üzerindeki soğuk katmanın içinden yükseliyor ve daireler çizmeye başlıyor.

Mars’taki hava, Dünya’dakine kıyasla çok daha ince ve ağırlıklı olarak karbondioksitten oluşuyor. NASA, Mars’taki hortum ve rüzgarların sıkça yaşanmasından oldukça memnun. Çünkü Mars keşif aracı Oppurtunity’nin güneş panelleri, bu hava olaylarıyla kumdan temizleniyor.

Kaynak:Ntvmsnbc(08 Mart 2012,10:54)


nötrino 14 Mart 2012 10:35

1 ek

Rusya'nın Büyük Mars Planı


Alıntıdaki Ek 60637

Rusya, 2030'a kadar Ay, Venüs ve Jüpiter'e uzay araçları göndermek için yeni bir roket geliştirmeyi ve Mars'a kalıcı bir bilimsel istasyon ağı yerleştirmeyi planlıyor.

Kommersant gazetesinin belirttiğine göre, hırslı bir strateji geliştiren Rus uzay kurumu Roskosmos, başka gezegenleri keşfetmekten vazgeçmedi ve Ay'ın insanlı uçuşlarla Dünya'ya toprak numunesi getirilmesi dahil incelenmesi, özellikle Venüs ve Jüpiter'in keşfi için bir dizi proje yürütülmesini öngörüyor.

Hükümete geçen hafta iletilen bu belgeye göre, Roskosmos, 2030'dan önce Ay'a insanlı bir uçuş yapmayı, yüzeyine kozmonot indirdikten sonra bunları Dünya'ya getirmeyi istiyor.

Gazete, ayrıca Rus uzay kurumunun başka ülkelerle işbirliği yaparak Mars'a kalıcı bir bilimsel istasyon ağı yerleştirmeyi planladığını yazdı.

Roskosmos'un ayrıca Angara isimli yeni bir roket, insanlı uçuşlar için yeni bir uzay aracı inşa etmek istediğini belirten gazete, kuruluşun şu an kullanılmakta olan ve geçen yıl önemli sorunlarla karşılaşan Sovyet teknolojilerini de değiştirmek istediğini duyurdu.

Rusya'nın en doğusundaki Vostoçni uzay üssünün 2015'te uyduların fırlatılması için hazır olması gerektiğini de belirten Kommersant, Rusya'nın uzay sektörünü modernize etmek için 2015'e kadar yabancı teknolojiye yatırım yapacağını, 2020'den itibaren de bunu Rus teknolojisine çevirmeyi amaçladığını yazdı.

Gazete ayrıca 2030'a kadar bu stratejiyi hayata geçirmek amacıyla devlet başkanlığı nezdinde uzay için özel bir kurul oluşturulacağını belirtti.

Rusya geçen yıl birçok uyduyu uzaya fırlatamamış, Uluslararası Uzay İstasyonu'nan (UUİ) gönderilen bir ikmal aracı ile 15 yıldan bu yana ilk gezegenlerarası keşif projesi için Mars'ın uydusu Phobos'a gönderilen uzay aracı başarısız olmuştu.

Kaynak : CNN / Kommersant (13 Mart 2012,13:30)


nötrino 17 Mart 2012 11:05

Mars Gezegeninde Bilimsel İstasyon Ağı
 

Mars'a İstasyon Ağı


Rusya’nın Federal Uzay Ajansı Roscosmos, hükümete 2030 yılına kadar izlenecek yeni uzay programı hakkındaki planı sundu. Planda Ay’a insan gönderilmesi, Venüs ile Jüpiter gibi gezegenlerin keşif araçlarıyla incelenmesi ve Mars’ta istasyon ağı kurulması yer alıyor.

Kommersant gazetesi, kamuya duyurduğu uzay programı hakkında, “Belirlenen yeni stratejinin amacı, Rus uzay sanayisinin dünya standartlarındaki seviyesini koruması ve uzay programlarında dünyanın önde gelen üç ülkesi arasındaki yerini güçlendirmesini sağlamak” ifadesi kullanıldı.

Planın taslağına göre, Rusya, küresel uzay piyasasındaki payını 2030 yılında yüzde 10 artırmayı hedefliyor. Roscosmos, 2011 yılında piyasaki büyüklüğünü sadece yüzde 0.5 artırabildi.

Uzay sanayisinin sadece Rusya’da üretilen parçalarla uydu ve uzay aracı yapabilecek kapasiteye ulaşması gerektiğini ifade edilirken, 2020 yılı itibariyle özellikle elektronik donanım üzerinde büyük ilerleme sağlanması gerektiği vurgulandı.

2030 Kırılma Noktası Olacak


Ruslar, Dünya’nın yörüngesindeki uydularının, kamu ve savunma alanlarındaki taleplerin yüzde 95’ini karşılayacak duruma gelmesini istiyor.

Birçok keşif programı gerçekleştirmek isteyen Ruslar, Ay’a insan göndererek yüzeyinde üs kurmayı, Venüs ve Jüpiter’e de keşif araçları göndermeyi planlıyor. Bir diğer önemli proje ise Mars’la ilgili.

Kommersant’ın eline geçen Roscosmos imzalı taslakda, “Yabancı ülkelerle yapılacak işbirliğiyle, Mars’ın yüzeyinde sürekli olarak faaliyet gösterecek araştırma istasyonu ağı kurmayı planlıyoruz” ifadesi yer alıyor.

Asteroidlere Karşı Savunma


Rusya, gelecekte Dünya’yı tehdit edebilecek asteroid ve kuyruklu yıldızlara karşı da hazırlıklı olmayı amaçlıyor. Ayrıca, uzay programı yürüten birçok ülkenin başını ağrıttığı gibi, Dünya’nın yörüngesinde giderek artan uzay çöplüğünün temizlenmesi hedefleniyor.

Kommersant, birçok proje içeren yeni uzay programının federal bütçe ve özel yatırımlar tarafından finanse edileceğini belirtti. Gazete, yeni uzay politikasının koordine edilmesi için bağımsız bir organın da kurulabileceğini ifade etti.

Rusya için 2011, uzay keşfinde hayal kırıklığı oluşturan bir yıl oldu. Üç Glonass navigasyon uydusunun kaybedilmesinin yanı sıra, Çin ile ortak yürütülen bir projenin ürünü olan Mars keşif aracı Phobos-Grunt, atmosferde sıkışmış ve aylar sonra yer yüzüne çakılmıştı. Bu başarısızlıklar, dönemin devlet başkanı Dimitri Medvedev’in tepkisini çekmişti.

Kaynak : Ntvmsnbc / Kommersant (16 Mart 2012,15:15)


nötrino 24 Mart 2012 11:06

SpaceX ve Mars Yolculuğu
 

Mars'a Yolculuk 500 Bin Dolar


Uzay araçlarını atmosfer dışına taşıyan roketlerin tasarımını yapan SpaceX, 10 yıl içinde Mars’a yolculuk hayalini gerçekleştirmeyi amaçlıyor. Mars’a yapılacak seyahatin fiyatı ise 500 bin dolar olacak.

SpaceX, 2010 yılında atmosfer dışına çıktıktan sonra Dünya’ya geri dönebilen bir uzay aracı üreten ilk özel şirket olma başarısını gösterdi. ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) ile ortaklık kuran SpaceX, Uluslararası Uzay İstasyonu’na (ISS) donanım taşınması konusunda ortaklık kurdu.

Musk, “Mars’a 500 bin dolar kaşılığında gidiş dönüşü alabileceğiniz günler hayal değil” dedi. Henüz 40 yaşındaki başarılı iş adamı ve girişimci, “Dünya ile Mars arasında tamamen kendini yenileyebilen bir ulaşım sistemi kurmayı istiyorum. Uzay araçlarının sürekli kullanılabileceği ve yakıt taşımanın sorun olmaktan çıkacağı bir sistem kurulabilir” dedi.

Teknolojinin İlerlemesi Lazım


Musk, Mars’a yapılacak yolculuk için gereken teknolojinin henüz patentinin alınmadığını belirtti. SpaceX’in çok titiz bir plan çizeceğini belirten Musk, “Planın genel hatlarını bu yılın sonlarına doğru açıklamayı planlıyoruz. Başarılı olacağımıza inanıyorum” dedi.

SpaceX, yakın zamanda ISS’ye seferler düzenleyecek Dragon uzay aracının test uçuşunu gerçekleştirecek. 7 Şubat’ta ISS’ye doğru ateşlenecek olan Dragon insansız uzay aracı, görevinin başarısız olması ihtimali dahilinde, kaybedilmesi mühim olmayan, az miktarda donanım taşıyacak.

Dragon, başarıyla ateşlenmesi halinde ISS’ye iki kilometreye kadar yaklaşacak. Ardından, uzay istasyonundan uzatılacak robotik bir kolla çekilecek ve donanımı boşaltılacak. Görev tamamlandığında, Dragon serbest bırakılacak ve uzay aracı iticileriyle Pasifik’in sularına doğru harekete başlayacak. SpaceX, projelerinin başarıyla sürdürülmesi halinde ilk insanlı uzay görevini 2014’te gerekleştirmeyi planlıyor.

Kaynak:Ntvmsnbc(23 Mart 2012,14:24)


nötrino 11 Nisan 2012 12:45

Mars Gezegeni Yüzeyinde File Benzeyen Oluşum
 
2 ek

Mars Yüzeyinde 'Fil' Görüntüsü



Alıntıdaki Ek 46140

Viking-1 uzay aracının 1976 yılında tesbit ettiği “Mars’taki Yüzün” ardından, ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi’nin (NASA) Mars keşif aracı, Kızıl Gezegen’in yüzeyinde koca bir “fil” görüntüsü buldu.

Mars Reconnaissance Orbiter uzay aracının HiRISE kamerası tarafından bu ayın başlarında çekilen fotoğrafta beliren fil, kuruyan lav akıntılarından meydana geliyor. İnternette büyük merak uyandıran fotoğraf kısa sürede o kadar büyük bir tartışma konusu oldu ki, Arizona Üniversitesi’nden gök bilimci Alfred McEwen, HiRISE sitesinde esrarengiz fil hakkında açıklama yaptı:

“Gördüğümüz şekil, psikolojide ‘pareidolia’ olarak tanımlanan kavramın içine giriyor. Örneğin, bulutlarda saklı yüzler görmek gibi doğada saklı olduğunu sandığımız ses ve görüntüleri fark etmemiz böyle tanımlanıyor. Aslında fotoğrafta gördüğümüz şey, Mars’ın lavlarla kaplı bölgeleri arasında en genci olan Elysium Planitia’nın kenarında oluşan bir akıntı. Lav seli çok geniş alan kaplayabiliyor. Hatta zamanın bu sellerin tıpkı su gibi çok hızlı bir şekilde bir alanı kapladığını düşünürdük.”

Bir 'Mars Fili'miz Eksikti


Bilim insanları, tıpkı Dünya’da olduğu gibi, lav akıntılarının Kızıl Gezegen’de belli bir coğrafi alana yayılmasının bir yıl ile on yıllar alabildiğini tahmin ediyor. Gök bilimciler, zamanla filin hortumunun uzayarak bozulabileceğini veya akıntıların güçlü olması halinde filin daha uzun bir zaman orada kalabileceğini ifade etti.

Alıntıdaki Ek 46141

Üzerindeki tartışmalar son bulmayan 'Mars'taki Yüz'.
NASA’nın sadece bir göz yanılması olduğunu iddia ettiği, bazı gök bilimcilerin ise üzerine on yıllardır geometrik ölçümler yaptığı “Mars’taki Yüz”, belki düşük çözünürlükte çekilmiş olabilir. Ancak HiRISE ile görüntülenen koca bir fil kafası ve gözü gerçeğinde olması beklendiği gibi doğru yerde bulunuyor.

Kaynak:Ntvmsnbc(10 Nisan 2012,14:10)


nötrino 14 Nisan 2012 11:01

Mars Gezegeninde Yaşam
 

'Mars’ta Yaşam 1976’da Tespit Edildi'


Bilim insanları, 36 yıl önce Mars’a düzenlenen Viking görevlerinde mikrobik yaşama dair güçlü kanıtlar elde edildiğini düşünüyor.Mikrobik yaşam izlerine işaret eden geçmişteki testleri yeniden değerlendiren bilim insanları, 1976’da düzenlenen Viking-1 ve Viking-2 görevlerinde elde edilen numunelerde, Mars’ın yüzeyinde organik bileşenler olduğuna dair önemli bulgular elde etti.

Aeronautical and Space Sciences dergisinde 9 Nisan’da yayımlanan araştırmaya göre, Mars’tan on yıllar önce getirilen numuneler üzerinde yapılan yeni deneyler, Kızıl Gezegen’in toprağında karbon temelli bileşenler tesbit etti.

Yapılan en son deneyler, Mars’ta kesin olarak yaşam bulunduğunu belirtmese de, bu olasılığın çok yüksek olduğuna dikkat çekti. Araştırma makalesinin sonunda, “Gerçekleştirilen en son araştırmalarda elde edilen sonuçların, Mars’ta yaşam olduğuna işaret eden Viking LR (Labeled Release) deneylerinin sonuçlarını desteklediğinin açıkça söyleyebiliriz” ifadesi kullanıldı.

Yıllardır Süren Tartışma


Araştırmacılar, Viking uzay araçlarının getirdiği toprak numunesi üzerinde istatistiksel analizler gerçekleştirerek, bakterilerde olduğu gibi günlük (24 saatlik) ritim tesbit etti. Makalenin yazarlarından Joseph Miller, Science Blog sitesine, “Günlük ritmin mevcudiyeti ve yüksek dereceli matematiksel karmaşıklık, Viking uzay araçlarının 36 yıl önce Mars’ın yüzeyinde büyük olasılıkla mikrobik yaşam tesbit ettiğini gösteriyor” açıklamasını yaptı.

Güney California Üniversitesi’ne bağlı Keck Tıp Okulu’nda akademisyen olan Miller, “Mars atmosferinin mor ötesi ışınları engellemediğini, bu yüzden bakterileri toprak altında bulmanın geçmişte daha olası kabul edildiğini” belirtti.

Viking-1 ve 2, Güneş Sistemi’ndeki gezegenlerde yaşam olup olmadığına yönelik gerçekleştirilen ilk görevlerdi. Astronomi dünyası, 1970’li yıllarda Mars’ta yaşam olmadığı düşüncesini destekleyince, keşif görevleri de ertelenmişti. Ancak Miller ve onun gibi düşünen ilim insanları, keşif görevlerinni yeniden başlaması gerektiğini savunuyor.

Aynı Deney,Aynı Sonuç


Viking-1 Haziran 1976’da, Viking-2 ise Ağustos 1976’da Mars’ın yörüngesine girdi. İki uzay aracı, birbirlerinden 6 bin 500 kilometre mesafeyle Kızıl Gezegen’in yüzeyine indiler. Uzay araçları, Mars’ın yüzeyinden topladıkları toprağa, radyoaktif madde içeren besin değeri yüksek bir karışım döktü. Eğer toptakta bakteriler bulunuyorsa, besinleri metabolize edecek ve ortaya karbondioksit veya metan gazı çıkacaktı.

Deneylerde metabolizmaya dair bulgular elde edildi ancak, sterilize edilmiş toprakta yapılan deneylerde çok az veya hiç gaz çıkışı olmadı. Viking deneylerinde hiçbir organik molekül bulunamaması da, 36 yıl önce bilim insanlarının ortaya çıkan tepkimeyi biyolojik olmayan oksitleyici tepkime olarak kabul etmelerine neden olmuştu.

Viking görevlerinde Dünya’ya getirilen toprak üzerinde yapılan analizlere ait tartışmalar ilk defa yaşanmıyor. Yakın dönemde yapılan kimyasal bir analizde, bilim insanları “perkloratlar” olarak bilinen bir çeşit bileşenin Mars yüzeyinde bulunduğunu tesbit etti. 2011 yılında Şili’nin perklorat zengini topraklara sahip Atacama Çölü’nde yapılan bir deneyde, bilim insanları karbon bazlı gazlara rastladı. Ancak aynı gazlar Viking’in getirdiği numunelerde tesbit edildiğinde, atık madde olarak göz ardı edilmişlerdi. Ancak, aradan 30 yılı aşkın süre geçtikten sonra, bu sonuçların yanlış olduğu ortaya çıkabilir.

Kaynak : Ntvmsnbc / Aeronautical and Space Sciences (13 Nisan 2012,13:49)


nötrino 25 Mayıs 2012 17:48

Gezegenler - Mars / Mars Keşif Robotu Oppurtunity'nin Yakaladığı Gün Batımı
 

Mars'ta Gün Batımı


Kraterin batı ucunda bulunan robot, gün batımı esnasında Güneş ışınlarının kratere düştüğü anı görüntüledi. Fotoğrafta, Oppurtunity’nin gölgesi kratere uzanıyormuş gibi görünüyor. Keşif robotu, 22 kilometre genişliğindeki kratere Ağustos 2011’de ulaşmıştı.

NASA’nın yayımladığı en son fotoğraf, Oppurtunity’nin panoramik kamerasıyla Mars saatiyle 16:30 ile 17:00 arasında çekildi. NASA yetkilileri, fotoğrafın 9 Mart tarihine ait olduğunu belirtti. Sahte renkte yayımlanan fotoğraf, Endeavour’un yüzeyindeki karanlık tepeler gibi kraterin yüzeyindeki farklılıkların belli olmasını sağlıyor.

Oppurtunity, yaklaşık dört ay boyunca dev krateri Greeley Haven adı verilen bölgeden gözlemledi ve henüz iki hafta önce tekrar hareket etmeye başladı. Kış süresince sabit bir noktada bekleyen keşif robotu, bu sürede solar panellerini Güneş’e konumlandırarak aktif kaldı.

Mars'ta Sekiz Yıl


Her iki robotun görev süresi geride kalan aylar boyunca uzatılırken, Mars’ın bir zamanlar daha sulak ve sıcak bir yer olduğuna dair bulgular elde edildi. Spirit, Mart 2010’da Güneş’i görecek şekilde konumlanmayı başaramayınca devre dışı kaldı ve geçtiğimiz yıl tamamen kullanılamaz hale geldiği açıklandı. Oppurtunity ise geride kalan sekiz yılın ardından hala güçlü. Keşif robotunun bu sürede geride bıraktığı mesafe 34.4 km.

NASA’lı mühendisler, yakın zamanda Oppurtunity’e eşlik edecek yeni bir robotu Kızıl Gezegen’e gönderecek. Bir ton ağırlığındaki Curiosity, bir aksaklık yaşanmadığı takdirde 5 Ağustos günü Mars’ın yüzeyine inecek. Araba büyüklüğündeki keşif robotu, Mars’ın yüzeyinde mikrobik hayata dair bulgular arayacak.

Kaynak : Ntvmsnbc (24 Mayıs 2012,17:33)


nötrino 24 Haziran 2012 10:33

Mars Keşif Robotu Curiosity
 

Curiosity Mars’a Nasıl İnecek?


Mars'a daha önce de keşif robotları gönderilmişti ancak Curiosity'nin ağırlığı ve boyutları, geleneksel hava yastığı metodunu yetersiz kılıyor. Curiosity'nin Mars yüzeyine sorunsuz bir iniş yapabilmesi için roket itkili uzay vinci kullanılacak. Bu da inişi daha karmaşık ve tehlikeli hale getiriyor. Böylece gezegen iniş mühendisliğinde de yeni bir seviyeye geçilmiş olacak. Ancak bu yeni ve büyük boyutlu Mars keşif aracının sağlayacağı faydalar, tüm bu risklere değiyor.

Adeta bir film fragmanı formatında hazırlanmış olan videoda NASA'nın 5 Ağustos'taki Mars inişine detaylı şekilde hazırlandığı görülüyor. Umarız herşey yolunda gider ve bizler de Mars'ta yeni şeyler keşfedilmesine tanık oluruz.

Kaynak : Unıverse Today (22 Haziran 2012)


nötrino 30 Haziran 2012 10:00

Gezegenler - Mars / Ankara Üniversitesi Rasathanesinin Düzenlediği Etkinlik
 
1 ek

Rasathaneden Kızıl Gezegen Daveti



Alıntıdaki Ek 46161

Gökyüzü meraklıları, kızıl gezegen Mars'ı teleskoplarla izleyebilecek. Ankara Üniversitesi Rasathanesi'nin düzenleyeceği etkinlikte, Ay ve Satürn de gözlemlenebilecek.

Ankara Üniversitesi Rasathanesi'nin üzenleyeceği etkinlikte, gökyüzü meraklıları kızıl gezegen Mars'ı teleskoplarla izleyebilecek.30 Haziran'da saat 19:30'da başlayacak etkinlikte katılımcılar, ışık kirliliği altında unutulan yıldızlar, gezegenler ile görsel bir şölen yaşayacak.Havanın açık olması durumunda, kızıl gezegen Mars, kraterleriyle Ay ve halkalı dev gezegen Satürn teleskoplarla izlenecek.

Etkinlikte, çıplak gözle gökyüzü tanıtımı ve teleskoplarla çeşitli gökcisimlerinin gözlemlerinin yanısıra gökbilim ile ilgili söyleşi yapılacak.Teleskoplarla gözlem deneyimi yaşayarak gözlem araçlarının ve rasathanede kullanılan aletlerin zaman içinde nasıl değiştiğini ve geliştiğini görmek isteyenler için de Rasathane Müzesi etkinlik boyunca katılımcıların ziyaretine açık olacak.

Kaynak : Ntvmsnbc - Ajanslar (29 Haziran 2012,12:42)


nötrino 7 Temmuz 2012 10:33

Mars Keşif Robotu Oppurtunity'nin Çektiği Görüntüler
 

En Nadir Fotoğraflardan Biri


ABD Havacılık ve Uzay Dairesi’nin Jet İtiş Gücü Laboratuvarı, yayımladığı fotoğraf hakkında, “Mars’ta olmak için en iyi sebeplerden biri” yorumunu yaptı.Mars’ın yüzeyinde geniş bir alanı gösteren fotoğraf, 817 kareden meydana getirilmiş. 21 Aralık 2011 ile 8 Mayıs 2012 tarihleri arasında çekilen karelerden oluşan fotoğrafta, keşif aracının bir kısmı ve etrafını saran alan görülüyor.Endeavour Krateri’nin köşesinde yer alan Oppurtunity, bu fotoğrafla aynı zamanda dev kraterin en ayrıntılı görüntülerinden birini elde etti.

Mars'ta 15 Yıl


NASA, Mars’taki keşif görevlerine 4 Temmuz 1997’de Pathfinder uzay aracıyla başlamıştı. Ocak 2004’ten bu yana Kızıl Gezegen’de bulunan Oppurtunity ise 2 Temmuz günü Mars’taki üç bininci gününü gördü.NASA, Pathfinder’ın görevde olduğu yıllarda, Mars’ı Global Surveyor uydusuyla gözlemlemeye başlamıştı. Pathfinder’dan en son sinyal 27 Eylül 1997’de alınabilirken, Global Surveyor 2006’ya kadar görevini sürdürdü.Sadece 90 günlük bir görev için tasarlanan Oppurtunity, üç bin günü geride bırakırken Kızıl Gezegen’de 15 yıldan bu yana devam eden görevlerin yüzeydeki tek temsilcisi konumunda .

Kaynak : Ntvmsnbc (06 Temmuz 2012,13:00)


nötrino 15 Temmuz 2012 10:48

Mars'ın Kutup Yıldızı
 

Mars’ın da Bir Kutup Yıldızı Var mı?


Yan komşumuz Mars’ın bizim Polaris’imiz gibi bir kuzey yıldızı var mı? Eğer yoksa en azından kuzey kutbuna yakın bir yerde bir yıldıza sahip mi?Öncelikle kuzey yıldızı ya da kutup yıldızı terimlerini ne zaman kullandığımızı açıklayalım. Herhangi bir gezegenin, eksenin kuzeyine doğru uzaya uzanan hayali bir çizgi çizersek ve bu çizgi eğer bizi gözümüzle görebileceğimiz kadar parlak bir yıldıza götürüyorsa o yıldıza o gezegenin kuzey yıldızı yada kutup yıldızı diyoruz. Dünya için bu yıldız Polaris.Buna karşın, Dünyamız güney yarımküresinde, bir Güney yıldızına sahip değil. Dünya’nın güneydeki gök kutbuna en yakın görülebilir yıldız yaklaşık 9 derece uzakta.

Peki, Mars Gerçekten Kuzey ya da Güney Yıldıza Sahip mi?


Bu soruya verilecek cevap ‘hayır’. Mars’tan görülen kuzey gökyüzünde en uygun aday kutuptan yarım derece kaymış; bu da aslına bakarsanız Polaris’in Dünya’nın Kuzey gök kutbuyla yaptığı açıdan daha yakın. Buna rağmen, Polaris gerçekten parlak (gece gökyüzünde tüm yıldızlar arasında en parlak 50. yıldız), Mars’tan görülen yıldız ise zayıf bir parlaklıkta Dolayısıyla zar zor görülen bu yıldız , “Kuzey yıldızı” tanımını alamıyor.

Diğer taraftan, Mars’tan görülen güney gökyüzünde, Kappa Velorum( Vela(yelken) takımyıldızının bir üyesi) Mars’ın güney gök kutbunun 3 derece uzağında bulunmasına rağmen o da aynı sebeplerden, aday olmaktan ileri gidemez durumda.

Sonuç olarak Mars, ne Kuzey ne de Güney yıldızına sahip. Ama halen, gece Mars’tan gökyüzüne baktığınızda tanık olabileceğiniz inanılmaz farklılıklar var .Buna bir örnek; Ay’ın uydusu olduğu Dünyamızın etrafında bir aylık turunu gözlerinizle inceleyebilmeniz. Dünyadan, herhangi bir uyduyu, gezegeni etrafındaki turunu çıplak gözle izleyebilmek mümkün değil. Elbette; bir Venüs gibi Dünya ve Ay'ı da yıldız gibi görüyorsunuz.

Kaynak : EarthSky (11 Temmuz 2012)


nötrino 18 Temmuz 2012 10:26

Mars Keşif Robotu Curiosity
 

Curiosity İçin Geri Sayım


Mars robotu Curiosity (Merak), Kızıl Gezegen'e doğru rotasında sorunsuz şekilde ilerliyor. Curiosity, yaklaşık üç hafta sonra Kızıl Gezegen'de olacak.ABD Havacılık ve Uzay Dairesi'nin (NASA) keşif seferlerinden sorumlu başkan yardımcısı John Grunsfeld, Washington'da düzenlediği basın toplantısında, Curiosity'nin Mars'a inişinin, gezegenlerin robotlar vasıtasıyla araştırılması tarihinde NASA'nın en zor görevi olduğunu söyledi.

Curiosity'nin, her şey planlandığı gibi giderse 2 Ağustos'ta Mars'a teker koyması bekleniyor.ABD'nin Florida eyaletindeki Cape Canaveral üssünden 26 Kasım 2011'de fırlatılan Curiosity'nin, 5 bin metre yüksekliğindeki Sharp dağında, 150 kilometre genişliğindeki dev Gale kraterine inmesi öngörülüyor.900 kilo ağırlığındaki robot, daha önce gönderilen araçların aksine, hava yastıklarıyla inmek için fazla ağır. Robot, Mars yüzeyine yaklaştığında, saatte 21 bin 243 kilometre olan hızını, fren yaparak saatte 2,74 kilometreye düşürmek zorunda.

Kızıl Gezegen'in yaşamın gelişimine uygun bir geçmişi olup olmadığını belirleyecek olan robotun 570 milyon kilometrelik yolunun en kritik bölümünü son yedi dakika oluşturuyor.Mars'ın atmosferinin ilk tabakalarına girdikten sonra paraşütlerini açıp kapsülden ayrılacak olan Curiosity'yi toprağa, yeni geliştirilen vinç sistemi indirecek. Radyoaktif plütonyumun parçalanması sonucu açığa çıkan sıcaklıkla çalışan robotun, Kızıl Gezegen'de bir Mars yılı (687 Dünya günü) geçirmesi ve sıcaklığın sıfırın altında 90 ve 0 santigrat derece arasında değiştiği Gale kraterinde araştırma yapması öngörülüyor.

Bilim adamları, Sharp dağının, aralıksız esen Mars rüzgarının zaman içinde burayı doldurarak şekillendirmesiyle oluştuğunu düşünüyor.Taşıdığı 10 bilimsel cihazla kaya parçalarının kimyasal tahlilini yapacak Curiosity, indiği Gale kraterinde yaşam için organik unsurlar bulunup bulunmadığını inceleyecek.Yüksek çözünürlüklü kamerası ve yedi metre mesafeden hedefini inceleyebilen lazer sistemine sahip altı tekerlekli robotun, kayaları delebilecek 2,1 metre uzunluğunda eklemli bir kolu da bulunuyor. Toplanan numuneler analiz edilmek üzere robotun içindeki iki laboratuvardan birine iletilecek.Proje değeri 2,5 milyar dolar olan Curiosity'nin bir de meteoroloji istasyonu bulunuyor.

Kaynak : AA (17 Temmuz 2012,11:59)


nötrino 28 Temmuz 2012 10:14

Mars'ın Gizemi / Mars Gezegeninde Dünya Dışı Yaşama Ait Kanıtlar
 

37 Yıldır Sırrı Çözülemiyor


Dünya’nın gerisinde duran, Güneş Sistemi’nin dördüncü gezegeni olan Mars, henüz ilk keşif araçları yüzeyine inmeden önce gök bilimciler için oldukça esrarengiz bir gök cismiydi. Bugün ne kadar kurak olsa da, Kızıl Gezegen’in bir zamanlar okyanuslarla kaplı olduğu, hatta üzerinde yaşam barındırdığı her zaman öne sürülen bir düşünce oldu.

Mars’a yollanan uydu ve keşif araçları, ıssız gezegen hakkındaki birçok soru işaretini ortadan kaldırdı. Ancak, çok sayıda bağımsız araştırmacı, Mars hakkında hala tam olarak cevap bulmamış detaylar olduğunu düşünüyor. Bunlardan bir tanesi, tam 37 yıl önce bugün fotoğrafları çekilen Cydonia bölgesi ve barındırdığı yapılar.Mars gezegeni, son derece zehirli bir gaz kütlesiyle çevrili. Yüzeyi kraterler, devasa büyüklükte dağlar ve büyük çöllerle kaplı. Bilim dünyası, bugüne kadar Dünya’da var olan ve Mars’taki koşullarda yaşabilecek tek canlının, Güney Amerika’daki yanardağlarda hayatta kalabilen bir çeşit mikrop olduğunu tesbit etti.

Yine de Mars, uluslararası uzay programları için çok büyük bir önem taşıyor. Bunun sebebi, Ay’ın ardından Dünya’ya en yakın konumdaki kozmik cisim olması. Gök bilimciler, ulaşması en kolay gezegen olan Mars’a bir gün koloni kurmak, burada madencilik yapmak ve Kızıl Gezegen’in geçmişine ait sırları ortaya çıkarmak istiyor.

Uzay Araçları 'Kayboluyor'


Bu amaçla, 1960’lı yıllarda Sovyetler Birliği ve ABD, Mars’a keşif araçları yollamaya başladı. Ruslar, sırasıyla Mars 1M ve Mars 3MV araçlarını gönderdi ancak her ikisi de Kızıl Gezegen’e ulaşamadan kayboldu. Benzer bir sorunu, ABD 1964 yılında Mariner 3 uzay aracıyla yaşadı. NASA’da görev almış bilim insanı Gregory Moleenar, 1960’lı yıllarda başlayan keşifleri şöyle anlatıyor:

“Rusların iki esrarengiz başarısızlığının ardından, aynı durumla karşılaşan Amerikalılar kendi aralarında Mars’ta bilerek bu keşif araçlarının önünü kesen bir şeyler olup olmadığı hakkında şakalar yapmaya başladılar. Kasım 1964’te ABD Mariner 3 ve Mariner 4 keşif araçlarını Mars’a yolladı. Mariner 3 uzay aracı Mars yüzeyine ulaşmayı başardı, ancak görüntü almak için kamerasını çalıştırmaya çalıştığı anda kamera sistemi bozuldu.”

Mariner 3’ün, güneş panellerinde yaşadığı teknik arızadan dolayı Mars yüzeyine inemediği ve bataryaları tükenince öldüğü açıklandı. Mariner 3’ten 28 gün sonra fırlatılan Mariner 4 ise yedi buçuk ay süren yolcuğunun ardından Mars’ın yörüngesinden geçebilen ilk uzay aracı olma başarısını gösterdi.Ruslar, hiç geri kalmadı ve aynı başarıyı kendileri adına gerçekleştirmek için 30 Kasım günü Zond 2 uzay aracını Mars’a yolladı. Araç Mayıs 1965’te başarılı bir şekilde Mars’ın yörüngesine indi ve ilk birkaç dakika sorunsuz bir şekilde görüntü iletmeye başladı. Ancak aniden keşif aracıyla bağlantı kesildi. Bu olay o tarihe kadar Mars projelerinde iki ülkenin yaşadığı toplam altıncı başarısızlık olmuştu.

Çabalar Büyük Sürprizle Sonuçlandı


İki ülke, ilerleyen yıllarda Mars yarışında 10 deneme daha yaptı. Rusların Mars 4, Mars 5, Mars 6 ve Mars 7 uzay araçlarından üçü, gezegene inmeye başaramadı ve atmosferi sıyırıp geçti. Mars 6, atmosfere girmeyi başardı ancak yüzeye çarparak devre dışı kaldı. 12 Mart 1974 günü yaşanan kazada, uzay aracı çarpmadan önce geçen 224 saniye boyunca Dünya’ya veri iletti ve Mars’ın yüzeyinden Dünya’ya veri iletmeyi başaran ilk keşif aracı oldu.

Rusların 1960’da başlayan Mars keşif programı, en son uzay aracının ateşlendiği 1973’e kadar sürdü ve istenilen başarının çok gerisinde kalındı. ABD ise yoluna devam etti ve tarihler Temmuz 1976’yı gösterdiğinde, Mars keşfinde yeni bir sayfa açılmasını sağlayan büyük bir başarı elde edildi.ABD’nin Viking-1 uzay aracı, 19 Haziran 1976’da Mars atmosferine girdi. ABD’nin bağımsızlık günü olan 4 Temmuz’da iniş yapması planlanan uzay aracı, iniş bölgesinin yeterince güvenli olmadığına karar verilince yörüngede bekletildi. 20 Temmuz günü, yörünge aracından ayrılan Viking-1, Mars’a indi. Viking-1 için seçilen ilk iniş bölgesinin kayalıklarla kaplı olması, uzay aracının esrarengiz yapılarla dolu bir alana inmesini gerektirirken, bilim dünyası hiç beklemediği bir durumla karşı karşıya kaldı. Cydonia adı verilen bu bölgede, piramit benzeri yapılar ve ve en önemlisi, insan suratını andıran devasa bir kaya bulunuyordu.

'Sadece Göz Yanılması'


Mars hakkında cevap bulunması istenen yığınla soru işareti vardı. Ancak Viking–1 uzay aracının dünyaya gönderdiği görüntüler analiz edildiğinde, Cydonia adı verilen bölgede yer alan şekil, NASA yetkililerini hiç beklemedikleri bir durumun içine soktıu.Eski NASA çalışanı Gregory Moleenar'a göre Mars'ın koşulları akıllı varlıkların yaşamasına uygun değil: “NASA’nın ‘yüze’ yönelik ilk açıklaması, bunun sadece güneş ışınlarının yaptığı bir yanılma olduğuydu. Kimse Mars’ın yüzeyinde devasa bir insan yüzü oyulmuş olacağına inanmamıştı. Böyle bir şeyi kim yapmış olabilirdi? Ayrıca Mars bildiğimiz kadarıyla akıllı canlıları barındırabilecek yaşam koşullarına sahip değildi. Bu yüzden NASA ilk başta bu olasılığı ele almadı. İnsan yüzünü içeren görüntüye 'Head' yani kafa ismi verildi.”

NASA yaptığı bir açıklamada, “insan yüzüne benzeyen şeklin yer aldığı fotoğrafın, Viking-1’in başka bir açıdan aynı bölgenin tekrar çektiği bir görüntüsü olduğunu ve bu görüntüde aslında hiçbir şey olmadığını” savundu. NASA’nın sunduğu görüntüde, yüz yerine dağınık bir kum tepesi görülüyordu.

NASA arşivlerin girme yetkisi bulunan Moleenar ise araştırmalarına devam etti ve aynı bölgeyi başka uyduların görüntüleyip görüntülemediğini kontrol etmek için arşivlere baktı. Moleenar, “NASA ilk başta yok demişti ama biz arşivlerde bulduk. İkinci görüntülerde ilkinden çok daha belirgin bir şekilde insan yüzü görülüyordu. Hatta gözlerde göz bebekleri, ağızda ise dişler belli oluyordu. Bunu gördüğümüzde çok etkilendik.”

'Sfenks İle Bağlantılı'


İkinci resim, Mars üzerindeki esrarengiz yapının akıllı varlıklar tarafından yapılabilmiş olabileceğini akla getirdi. Ancak bu yapbozun daha başlangıcıydı. NASA, yüzün ilk görüntüsüne 35A72, ikinci ve çok daha detaylı görüntüsüne ise 70A13 kod numaralarını koydu. Bu iki görüntü hakkındaki Moleenar’ın verdiği bilgi, “sadece insan yüzünü değil, etrafındaki yapıları da ayrıntılı bir şekilde gösterdikleriydi.”

Molenaar: “Yüzden belli bir mesafe ötede birkaç tane piramit göze çarpıyordu. Bu piramitlerin en ilginç tarafı ise, bizim bildiğimiz, çok standart üçgen şekline sahip olmaları. Piramitlerin her köşesinde, taban kısımda görüldüğü kadarı birer ayaklık-payanda bulunuyordu. Ve yakından bakıldığında bu ayaklıklarda piramit şeklindeydi. Bunlar gerçekten çığır açabilecek bilgilerdi.”

Cydonia'da en ilgi çeken piramit, D&M adı verilen yapıydı. 60 derecelik açılarla birbirinden ayrılan üç köşesi olan piramidin köşeleri, sırasıyla 'Şehri', 'Yüzü' ve 'Tholus'u (kubbe şeklinde dağ) gösteriyor.NASA görevleri hakkındaki komplo teorileriyle tanınan ve 1974-83 yıllarında kurumun Goddard Uzay Uçuş Merkezi’nde çalışan Richard Hoagland, “Head” adlı yapının, ”oyma bir heykel” olduğunu öne sürdü. Hoagland,“Araştırma ekibimiz yüzü üç boyutlu bilgisayar programları ile araştırdı. Elde edilen bilgiler ise aslında bu yapının, üç boyutlu tasarlanmış bir oyma heykel olduğunu” ifadesini kullandı.

Hesaplamalara göre, heykel yaklaşık 457 metre yüksekliğinde ve 1,6 kilometreyi geçen bir uzunluğa sahip. Hoagland, NASA’nın açıklamaları ve bu yapıların doğal olarak ortaya çıkma ihtimalini bir kenara koyarak, Cydonia’daki insan yüzü ve piramitlerini, Mısır’ın Giza Platosu’ndaki Sfenks ve piramitlerle bağdaştırdı. Hoagland ve diğer araştırmacılara göre, Mars yaşama elverişli bir gezegen iken burada yaşayan medeniyetler, yıldızların konumlarına göre birçok dev yapı inşa etmişti. Aynısını, on binlerce yıl Dünya'ya geldiklerinde, o dönemler en verimli topraklar olan Giza Platosu'na inşa ettiler.

Hoagland, Sfenksin en bilinen özelliği olan yarı insan-yarı aslan bileşimi ifadesinin, Cydonia’daki insan yüzünde de geçerli olduğunu savundu. Bu kapsamda, bilgisayar programlarıyla Cydonia’daki yüzün sol tarafını sağ tarafın üzerine katladılar ve ortaya yeniden bir insan yüzü çıktı. Ardından, sağ taraf sol tarafın üzerine katlandı ortaya aslan suratına benzeyen bir ifade çıktı. Hoagland, böylece, Sfenks ile Mars yüzeyindeki yüz arasındaki benzerliği ortaya koyduğunu savundu.

Phobos'ta Dev 'Uçan Daire'


Viking-1’in elde ettiği başarının ardından, Sovyetler ABD ile işbirliği yaparak, Mars’ın iki uydusundan biri olan Phobos’a uzay araçları gönderdi. Ancak Phobos 1 bilinmeyen bir nedenle kayboldu.Phobos 1’den beş gün sonra, 12 Temmuz 1988’de fırlatılan Phobos 2 ise uyduyu görüntülemeyi başardı. Ancak elde edilen bilgiler kamuoyuna açıklanmadı. Bazı araştırmacılar, bunun nedenini, Kızıl Gezegen’in uydusunda “dev, oval bir şekil” tesbit edilmesine bağladı. Cisim, yaklaşık 20 kilometre uzunluğundaydı.Phobos 2, Ocak 1989’da Mars’ın yörüngesine girmişti. 28 Mart günü uzay aracı kontrolden çıktı ve veri iletimini durdurdu. Bir gün sonra Ruslar, “Phobos 2’yle radyo iletişiminin kesildiğini ve aracı yüzde 99 kaybettiklerini” belirtti.

Komplo teorisyenleri, Mars’ın uyduları Phobos ve Deimos’un uzaylılara ait üsler barındırdığını ve Phobos 2’nin, “vurulduğunu” öne sürdü. ABD, beş yıl sonra, Eylül 1992 senesinde fırlatılan Mars Observer aracını uzaya gönderdi. Keşif aracı, Mars yörüngesine inmeden üç gün önce kayboldu. Bu kadar uzay aracının kaybolması ya da görevlerini yerine getiremeden hasar görmeleri, bir çok uzman tarafından ‘teknik arıza’ olarak tanımlanacak bir durum değildi. Son söz, yine komplo teorisyenlerine kaldı: “Orada bizi istemeyen birileri var!”

Kaynak: Ntvmsnbc / BBC (25 Temmuz 2012,11:15)


nötrino 6 Ağustos 2012 11:01

Mars Keşif Robotu Curiosity
 
1 ek

Curiosity Mars'ta



Alıntıdaki Ek 46163

Bir başka gezegene gönderilen en kapsamlı hareketli laboratuvar Mars'a inmeye hazırlanıyor.

"Curiosity" yani "Merak" isimli NASA aracının inişi, Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi tarafından "araç iğne deliğinden geçecek" ifadesiyle tanımlandı.Nükleer enerjiyle çalışan 1 tonluk, 6 tekerlekli aracın tek parça olarak Mars'a inmesi son derece riskli ama Mars'taki şartlar inişe şimdilik elverişli gözüküyor.Curiosity, Mars'ın bir zamanlar mikrobik düzeyde hayata uygun olup olmadığını araştıracak.Mars'a ulaşmak için 567 milyon kilometre yol kateden aracın hedefi, Gale krateri olarak bilinen alana inişi gerçekleştirmek.

Kaynak : CNN (05 Ağustos 2012,15:11)


nötrino 7 Ağustos 2012 12:31

Curiosity (Merak), Mars Gezegenine İndi
 
1 ek

NASA’da Tarihi Gün


Alıntıdaki Ek 46166
NASA’nın tasarladığı Curiosity (Merak) adlı robot Mars’a iniş yaptı. Küçük bir otomobil büyüklüğündeki robot Mars’ta 687 gün yani 1 Mars yılı geçirecek.

Mars’ta Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) tarafından şimdiye kadar üretilmiş gezegenler arası en zeki gezginci robot olan Curiosity (Merak), Mars gezegenine indi.Radyoaktif plütonyumun parçalanması sonucu açığa çıkan sıcaklıkla işleyen, yaklaşık 900 kilogram ağırlığındaki Curiosity, son derece hassas olarak tasarlanmış ısı kalkanı ve gezegen yüzeyine inişini yavaşlatmak için kullanacağı sesten hızlı açılan paraşütü yardımıyla Kızıl Gezegen'e indi.

Curiosity, Mars ile Dünya arasında, 14 dakikayı bulan sinyal ulaşma farkı nedeniyle Earthlings adlı bilgisayar yazılım şirketince geliştirilen yarım milyon bilgisayar kodunu izleyerek Mars'a inişini, dünyadan hiçbir yardım almadan kendi başına gerçekleştirdi.Curiosity Mars’ta yaşam olup olmadığını araştıracak.

Kaynak : Ntvmsnbc - Ajanslar (06 Ağustos 2012,16:27)


nötrino 9 Ağustos 2012 09:47

Curiosity'den Mars Gezegenine Ait İlk Renkli Görüntüler
 
1 ek

Mars'tan İlk Renkli Fotoğraf Geldi


Alıntıdaki Ek 46168

Fotoğrafta Gale Krateri’nin kuzey tarafı ve kenarı yer alıyor.

NASA’nın tasarladığı 'Curiosity' (Merak) adlı robot Pazar gecesi Mars’a iniş yaptı. ‘Curiosity’ Mars’taki gezisine devam ederken aradan geçen 3 günün ardından 'MAHLI' adlı kamerasıyla Mars’tan ilk renkli fotoğrafı gönderdi.

Gezegenin kuzeyine iniş yapan robot, Gale kraterinin kenarını renkli olarak görüntüledi. Fotoğrafın bulanık görünmesinin sebebi ise kamera objektifinin önündeki kapağın iniş sırasında tozla kaplanması. Bir hafta içinde kapağın açılmasının ardından fotoğraf kalitesinin artması bekleniyor. ‘Curiosity’nin üzerinde 17 farklı kamera bulunuyor. En son renkli fotoğrafı çeken MAHLI kamerası daha sonra kullanılmak üzere robotun üzerine yerleştirilmişti. MAHLI, geniş çaplı bir araştırma için robotu çevreleyen kayaları ve toprağı yakından inceleme imkanı sunacak. Küçük bir otomobil büyüklüğündeki robot Mars’ta 687 gün yani 1 Mars yılı geçirecek.

Kaynak : Ntvmsnbc (08 Ağustos 2012,10:05)


nötrino 15 Ağustos 2012 10:07

Hollanda Şirketinin Mars Projesi : Mars One
 

Biri Bizi Gözetliyor: Mars!


Dünya NASA’nın en gelişmiş Mars keşif aracı Curiosity’nin başarılı inişini kutlarken, Hollandalı bir şirket ABD’nin Kızıl Gezegen’e yönelik planlarını fazlasıyla geride bırakacak bir proje için kollarını sıvadı.Hollanda’nın Mars One şirketi, 2023 yılında geri dönmemek üzere Mars’a ilk insanları göndermeyi ve yaşadıklarını bir ‘Biri Bizi Gözetliyor’ benzeri bir TV programı olarak yayınlamayı amaçlıyor. Mars One, oldukça iddialı olduklarını belirttikleri proje kapsamında, 2030’da Mars’a çıkmayı düşünen ABD’yi geride bırakmayı istiyor. Şirket, gelecek yıl ‘Mars TV şovunda’ yer alacak gönüllüleri aramaya başlayacak.

Uzmanlar, Hollandalı şirketin ne kadar başarılı olacağı konusunda şüphelere sahip olsa da, 1999 yılında Nobel Fizik Ödülü’nün kazanan Hollandaki bilim insanı Gerard 't Hooft, Mars One projesine destek verdiğini açıkladı.

'Radyasyon Sorun Olacak'


Hooft, konu hakkında yaptığı açıklamada, “İlk başta ‘bu iş olmaz’ diye düşündüm. Ancak projeye daha yakından bakınca gerçekleştirilebileceğine inandım” dedi. Bilim insanlarının Mars’ta koloni kurulması aşamasında en çok kafasını kurcalayan unsur, Dünya’dan 54.6 milyon kilometre uzaklıktaki gezegene yapılacak yolculukta maruz kalınacak radyasyondan nasıl korunacağı. İnsanlı yolculuklar bir kenara, 1960’dan bu yana Mars’a gönderilen Rus ve ABD yapımı keşif araçlarının yarısı Kızıl Gezegene ulaşmayı bile başaramadı.

Mars One mühendislerinden Bas Lansdorp, Curiosity (Merak) keşif aracının Mars’a inmeyi başaran altıncı uzay aracı olduğuna dikkat çekerek, 2023 projelerinin gerçekleşebileceğine inandıklarını söyledi. Lansdorp, insanlı uzay araçları için yaklaşık 6 milyar dolarlık bir harcama yapmaları gerektiğini belirtti. En son teknoloji ürünü, nükleer enerjili Curiosity’nin maliyeti 2,5 milyar dolara gelmişti. Hollandalı mühendis, Mars yolculuğunu TV şovuna dönüştürme fikrinin ise “Biri Bizi Gözetliyor” yarışmasını 1999’da Hollanda’da ilk kez düzenleyen Paul Romer adlı televizyoncudan geldiğini söyledi. Lansdorp, “Medya aracılığıyla bu yolculuğu bir maceraya dönüştürmemiz, projenin finanse edilmesini kolaylaştıracak” dedi.

'İnsanlığın Atacağı En Büyük Adım'


Lansdorp, Kızıl Gezegen’e ayak basılmasının “insanlık tarihindeki en büyük adım olacağını” belirtti ancak Mars One projesi hakkında üstesinden gelinmesi gereken önemli konular bulunduğuna da değindi. Bunlardan birisi, hayatlarının geri kalanını Dünya’dan uzakta geçirmeyi kabul edecek gönüllülerin bulunması. Lansdorp'un planına göre, “Biri Bizi Gözetliyor: Mars” programı için seçilecek astronotların Dünya’daki eğitim süreçleri de televizyon programına dönüştürülecek. Astronotlar, kameralarla dolu bir evde yaşayacak.

Mars kolonisi ve TV şovu projesi için fizikçiler, endüstri tasarımcıları ve iletişim uzmanlarıyla çalışan rüzgar enerjisi uzmanı Lansdorp, inşa edecekleri uzay gemisinin “en iyi şirketlet tarafından destekleneceğini” ifade etti.

Takvim Belli


Mars One şirketi, çılgınca gelen projeleri için takvimi şimdiden belirledi. Buna göre, 2013’te astronotlar seçilecek ve eğitime başlanacak. Mars’ta kurulacak uzay istasyonu ve gıda, robotik cihazların hazırlanması 2016-2022’de gerçekleştirilecek. 2023’te kurulacak ilk kolonide dört kadın ve dört erkek yer alacak. 10 yıl sonra, aralarına 20 kişi daha katılacak. Mars’ın ilk Dünyalıları, ağırlıklı olarak bilimsel deneyler gerçekleştirecek.

Uzmanlar ise hava sıcaklığının -55 Santigrat derece civarında olduğu bir gezegende hayatta kalınması için daha fazlasının yapılması gerekli olduğuna inanıyor. Fransa’nın Strasbourg kentindeki Uluslararası Uzay Üniversitesi’nden Chris Welch, “Mars’ta oksijen elde etmenin olası olduğunu ancak bu konuda kesin bir şey demenin mümkün olmadığını” söyledi. Welch, “Mars’a insan gönderebilirsiniz. Ancak onları hayatta tutmak çok daha zor. Teknik açıdan bakılırsa bu olasılık yüzde 50-50” dedi.

Yolculuk Sanılandan Zor


Avrupa Uzay Ajansı’nda Mars keşif projesi ExoMars’ta görevli olan Jorge Vargo, “Kızıl Gezegen’deki türbülansın iki uzay aracını aynı noktaya indirmeyi imkansız kıldığını, Mars One projesinin de bu stratejiye bağlı olduğunu” belirtti. Vargo, “Yaşama modülünü inşa edecek olan robot cihaz, hedeflenen yerden 20 km öteye bile inse görev çok zorlaşır... Ayrıca, Güneş patlamarının saçtığı parçacıklar astronotların ve uzay gemilerinin Mars’a varmadan yanmalarına neden olabilir” ifadesini kullandı. Mars One Gerard Blaauw ise kararlı: “Medya ve uzay havacılığını bir araya getireceğiz... Mars One kesinlikle izlemeye değer bir program olacak.”

Kaynak : Ntvmsnbc (14 Ağustos 2012,11:07)


nötrino 16 Ağustos 2012 09:56

Hindistan'ın Mars'a Yönelik İnsansız Uzay Projesi
 

NASA'ya Sürpriz Rakip


Hindistan'ın gelecek yıl Mars'a bir uzay aracı göndereceği bildirildi.
ABD'nin keşif aracı Curiosity'nin Kızıl Gezegen'e inmesinin ardından, Hindistan'ın da gelecek yıl Mars'a bir uzay aracı göndereceği bildirildi.Hindistan Başbakanı Manmohan Singh, planlanan Mars'a yönelik insansız uzay görevinin, Hint bilim ve teknolojisinin attığı dev bir adım olacağını söyledi.

Singh, Hindistan'ın İngiltere'den bağımsızlığını kazanmasının 65’inci yıl dönümü dolayısıyla yaptığı konuşmada, Hindistan hükümetinin Kızıl Gezegen hakkında önemli bilimsel bilgi toplayacak uzay görevine onay verdiğini belirtti.Uzay aracının Mars'a 11 ay içinde yaklaşmasının beklendiğini kaydeden bilim adamları, uzay aracının bundan sonra Mars yörüngesine yerleştirileceğini bildirdi.Hindistan'ın 1960'lı yıllardan beri faal bir uzay programı bulunuyor.

Kaynak : Gençbilim / AA (15 Ağustos 2012,11:03)


nötrino 12 Eylül 2012 09:57

Mars Gezegeninin Fiziksel Yapısı
 

‘Mars Sanıldığı Kadar Sulak Değildi’


Bilim insanları, Büyük Okyanus'ta yapılan bir deneyin ardından Mars'ın geçmişte iddia edildiği gibi sıcak ve sulak olmadığı sonucuna vardı.
Araştırmalar sonucunda, Fransız Polinezya'sındaki Mururoa Mercan adası bölgesinde bulunan kil minerallerinin Mars'ta bulunanlara benzer olduğu ortaya çıkmıştı. Ancak Mars'taki killerin, kayaların sıvılarla karışmasından oluştuğu tahmin edilirken, mercan adalarındaki kilin kaynağının ise farklı olduğu ortaya çıktı. Bu killer, su düzeyi zengin olan kayaların eridikten sonra kuruması sonucunda oluşmuş.

Söz konusu araştırmayı Fransa'daki Poitiers Üniversitesi'nden Profesör Alain Meunier yürüttü. Bu araştırma, Mars'taki kil oluşumlarını açıklamak için, gezegenin yüzeyinde 3,75 milyar yıl önce su olduğunu iddia edenlerin tezini zayıflatacak.Muroroa bölgesindeki kil oluşumu, büyük miktarda kil oluşumu için yüksek miktarda suya gereksinim olacağını düşüncesini geçersiz kılıyor.

Bulgular Mars'ta Yaşam İddialarını Zayıflatıyor


Mars'ın önceki dönemlerinde, bu gezegende su olduğu iddiası, gezegende yaşam bulunmuş olabileceği tahminlerini de gündeme getirmişti.BBC'ye konuşan Profesör Meunier, Muroroa'nın oluşum sürecinin Mars'ın ilk dönemindeki kil oluşumlarını açıkladığını, ancak gezegende sonraki dönemlerde su olduğunun kesin görüldüğünü söyledi.Fransız Polinezyası'ndaki mercan kayalıkları 1960'lardan 1990'lara kadar süren nükleer denemelerin yapıldığı yer olmuştu. Bu denemeler nedeniyle toplanan kayalar son dönemlerde incelemeye alınmıştı.Profesör Meunier'in ekibi, bu bölgedeki killerin uzun süre su ile temas halinde bulunmaktan dolayı oluşmadığını ortaya koydu.

Kaynak: BBC (11 Eylül 2012,11:40)


nötrino 8 Ekim 2012 11:35

Mars'ta Gizemli Küreler
 
1 ek

Mars’ta Esrarengiz Küreler Keşfedildi



Alıntıdaki Ek 46182
NASA'nın 2004’ten beri Mars’ta bulunan keşif aracı Opportunity (Fırsat), 3 milimetre çapında küçük küreler fotoğrafladı. ‘Mars’ın yabanmersini’ adı verilen kürelerin demir içerdiği sanılıyor.

Opportunity’nin Endeavour kraterinin batı kenarındaki Kirkwood adı verilen bir çıkıntıda 6 Eylül’de tesbit ettiği gizemli kürelerin fotoğrafı bir mozaik tablosunu andırıyor. Bu kürelerin benzerleri Opportunity kızıl gezegene ilk indiğinde de görülmüştü. Ancak bulunan yeni kürelerin daha az demir içerdiği ve farklı bir yapısının olduğu düşünülüyor. ABD’deki Cornell Üniversitesi’nden Steve Squeyres, “Gördüğümüz, bütün Opportunity görevi boyunca elde edilen en olağanüstü fotoğraflardan biri. Kirkwood bölgesi bu kürelerle dolu. Mars’ın kaya çıkıntılarında hiç bu kadar çok küreyi bir arada görmemiştik” dedi.NASA’daki bilim insanları, kürelerin nasıl oluştuğunu ve hangi maddeleri içerdiğini araştırıyor.

Kaynak: Gençbilim (15 Eylül 2012,08:41)


nötrino 24 Kasım 2012 09:57

1 ek

Mars ile Dünya Arasındaki Büyük Benzerlik



Alıntıdaki Ek 46183

Mars'tan gelen gök taşları üzerine yapılan araştırma, Dünya ile bu gezegenin benzer yapı taşlarından oluştuğunu ortaya koydu.

NASA'ya ait Johnson Uzay Merkezi, Carnegie Institue ve Lunar and Planetary Institute adlı bilimsel kuruluşlardan bilim adamlarının, Mars'tan Dünya'ya düşen iki gök taşı üzerinde yaptıkları ortak araştırmanın sonuçları açıklandı.Bilimsel çalışmanın sonuçlarına göre iki gezegende de tıpkı dünya benzeri diğer gezegenlerde olduğu gibi, içlerinde büyük miktarlarda su barındıran kondritik gök taşları bulunuyor. Ancak iki gezegenin daha sonraki gelişiminde oluşan farklılıklar nedeniyle Mars'taki, içlerinde su benzeri atmosferik değişkenleri barındıran kayalar, Dünya'da olduğu gibi dönüşüme uğrayarak gezegenin derinliklerinde yeni kaya oluşumları meydana getirmiyor.

Carnegie Institute'dan, Conel Alexander ile Jianghua Wang tarafından hazırlanan, Earth and Planetary Science Letters adlı derginin 1 Aralık sayısında yayımlanacak araştırmada, gök taşlarının içine sıkışmış durumdaki kristallerde bulunan su yoğunlukları ve hidrojen izotop alaşımları üzerinde yapılan incelemelerin sonuçları yer aldı.Bazalt sıvılar ve Mars'ın değişken element ortamlarına ilişkin eski zamanlardan kalma örnekleri barındıran gök taşlarını inceleyen araştırmacılar, benzer su kaynaklarına sahip, aynı ilkel yapıdaki gök taşlarından birinin, hidrojen gibi elementler açısından zengin, diğerinin ise bu açıdan tükenmiş durumda olduğunu saptadı.

Meteorlardan, izotop alaşımı Dünya'dakinin benzeri olanının, Mars'ın üst tabakalarından koparak dünyaya geldiğini ve çok az değişikliğe uğradığını, diğerinin ise yüzeyin derin tabakalarından koparak Mars atmosferiyle temas ettiğini belirleyen araştırmacılar, buna bakarak meteorlardan birinin gezegenin yüzeyindeki, diğerinin ise gezegenin alt tabakalarındaki su oluşumunu temsil ettiği sonucuna vardı.

İki meteordaki su yoğunluklarında da farklılıklar bulunduğunu saptayan araştırmacılar, az su yoğunluğuna sahip olan meteorun, Mars'ın iç kısımlarının kuru olduğunu gösterdiğini kaydetti.Araştırmacılar buna karşılık zenginleşmiş bazalttan oluşan diğer meteorun ise diğerine göre 10 kat fazla su barındırdığını, bunun da Mars'ın yüzeyinin bir zamanlar çok nemli olduğuna işaret ettiğini ifade etti.Araştırmanın sonuçlarını yayımlayan bilim adamlarından Alexander, Mars'ın jeolojik tarihini anlamak açısından Mars'ın hem yüzeyi hem de alt tabakalarına ilişkin daha fazla bilgiye ihtiyaç bulunduğuna dikkati çekti.

Kaynak : CNN (21 Kasım 2012,15:28)


nötrino 2 Ocak 2013 11:43

Mars Keşiflerinde Yüksek Radyasyon Riski
 

Mars Keşfindeki En Büyük Risk: Alzheimer


Fareler üzerinde yapılan en son araştırmalar, Uzay’daki radyasyonun astronotların beyinlerini olumsuz etkileyerek Alzheimer hastalığını ilerletebileceğini gösterdi. Araştırma, Mars gibi hedeflere yapılması planlanan derin Uzay yolculuklarının, astronotlar için sanıldığından daha riskli olabileceğini ortaya koydu.

Ay’ın ardından Mars ile devam etmesi beklenen ve sonrasında Güneş Sistemi’nin daha uzak noktalarını keşfetmeyi planlayan astronotlar, Alzheimer hastalığı nedeniyle planlarında beklenmedik değişimler yaşayabilir. Fareler üzerinde yapılan araştırmalar, Uzay’ın derinliklerindeki yoğun radyasyon seviyesinin astronotların beyinlerini olumsuz etkileyebileceğini gösterdi.

Araştırmayı yürüten ekibin başında yer alan ABD’nin Rochester Üniversitesi Tıp Merkezi’nden sinir bilimci Kerry O'Banion, “Araştırma, Mars keşfi görevinde maruz kalınacak radyasyon seviyesinin, algı yeteneğinde sorunlara neden olabileceğini ve Alzheimer hastalığına neden olan değişimleri hızlandırabileceğini gösteriyor” ifadesini kullandı.

Dünya, elektromanyetik alanları sayesinde Uzay’ın derinliklerinde radyasyondan büyük ölçüde korunuyor. Yörünge altında bulunan astronotlar kozmik parçaların bombardımanından elektromanyetik alanlar sayesinde, yörüngedekiler ise uzay araçları ve istasyonlarla korunuyor. Ancak ilk olarak 2025’te asteroidlere, 2035’te ise Mars’a astronot gödermeyi planlayan NASA (ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi) için yüksek radyasyon sorun halini alabilir.

NASA, 25 yılı aşkın bir süredir devam eden çalışmalarında, kozmik ışınların kanserin yanı sıra kardiyovasküler ile kas-iskelet sisteminde görülen hastalıklarla olan ilişkisini inceliyor. En son araştırmalar, radyasyonun beyindeki sinirleri öldürebileceğini ve yıllar içinde zihin sağlığında sorunlara neden olabileceğini ortaya koydu.

'Kalkan Sağlamak Çok Zor'


O'Banion ve ekibi, araştırmalarında yüksek yoğunluklu (HZE) radyasyon parçacıklarını analiz etti. HZE parçacıkları, Güneş fırtınalarıyla saçılan ve sadece hidrojen çekirdeği içeren kozmik ışınlara kıyasla, süpernova patlamaları gibi büyük kozmik olaylarda ortaya çıkıyor. Bu parçacıklar, çok hızlı ilerledikleri gibi uzay istasyonları ve araçlarından rahatlıkla geçebiliyor.O'Banion, “Derin uzayda bulunan bu parçacıklara karşı koyacak bir zırh geliştirmek çok zor... Uzay araçlarında iki metre kalınlığında beton duvar örmek zorunda kalacağınızı düşünmek gibi” dedi.

Radyasyona maruz kalan fareler üzerinde yapılan gözlemler, çeşitli deneyler kapsamında yapıldı. Fareler, ayaklarına elektroşok verilerek labirentte izlemeleri gereken yolları hatırlarken, zamanla kaybolmaya başladı ve beyin kan damarlarında iltihaplanma gözlemlendi. Dahası, Alzheimer’a neden olan beta amyloid proteinin aşırı oranda arttığı görüldü.O'Banion, araştırma sonucunda, “Elde edilen bulgular, Uzay’daki radyasyonun Alzheimer hastalığının hızlanmasında ciddi bir rol oynayabileceğine işaret etti... NASA, gelecekte düzenlemeyi planladığı görevler için bu bilgilere dikkat etmeli” dedi.

Kaynak : Ntvmsnbc / BBC (01 Ocak 2013,14:17)


nötrino 1 Haziran 2013 10:20

Kızıl Gezegen Mars
 

'Mars'ta Kanser Riski Çok Yüksek'


İnsanoğlu Mars’a ilk astronot filosunu göndermenin planlarını yaparken, yeni araştırmalar bu yolculuğun astronotları çok yüksek kanser riskiyle karşı karşıya bırakacağına işaret ediyor.

Kızıl Gezegen’e 2030 yılında ilk insanı göndermeyi hedefleyen NASA bir soru üzerinde fazlasıyla kafa yoruyor: Mars’a gitmek ve orada yaşamak astronotları nasıl etkiler?

Mars’ta yüksek miktarda bulunan radyasyonun olumsuz etkilerinden korunmak için kurulacak olan ilk koloninin koruyucu bir kalkanla örtülmesi gerektiği biliniyor. Ancak araştırmalar, astronotların Mars’a ayak bile basmadan büyük bir kanser riski altında olduğunu gösterdi.NASA, astronotların Mars’ta radyasyona dayanıklı uzay aracı içerisinde maruz kalacağı radyasyon seviyesini ölçmek için ‘Radyasyon Değerlendirme Detektörü’ (RAD) kullanıldı. Radyasyon ve korunma çabalarıyla ilgili veri toplamada çok başarılı olan bu cihaz sayesinde, araştırmacılar radyasyondan korunma yöntemlerinin verimliliğini görebiliyor.

1 Sievert (Sv) radyasyona maruz kalmak, ölümcül kanser oluşumu riskini yüzde beş oranında arttırıyor. Bu oran, NASA’nın yaşam boyu maruz kalınabilecek yüzde üçlük sınırını geçiyor.RAD ile yapılan ölçüme göre, günde çoğu Güneş aktivitesinden olmayan ortalama 1.8 miliSievert radyasyona maruz kalınıyor. Bir araştırmacıya göre bu miktar her beş altı günde bir tüm vücudun bilgisayarlı tomografisinin çekilmesiyle eşdeğer.

Curiosity Öncü Olacak


NASA’nın İnsan Keşif ve Operasyonları biriminin yöneticisi William Gerstenmaier, “ABD olarak bir asteroide ve Mars’a yakın zamanda ulaşmak için uğraşırken, doğanın oluşturduğu tüm karmaşıklıkları, astronotlarımız güvenli bir şekilde bilinmeyeni keşfedip evlerine dönsünler diye çözmeye çalışıyoruz. Kaşiflerimizin karşısındaki tüm riskleri ortadan kaldırmak için çalışmaya devam edeceğiz. Şu anda Mars’ta keşif yapan Curiosity’nin bize çok önemli verileri aktarması sayesinde bizler de Mars’a gitmeye cesaret edeceğiz”dedi.

Discovery News'in verdiği bilgiye göre, NASA, radyasyona maruz kalınmasıyla ortaya çıkan kanser riskini azaltmak için astronotların karşılaşabileceği radyasyon miktarını sınırlıyor. RAD ile yapılan analizlere göre, Mars’taki radyasyon seviyesinin belirlenen sınırın üzerinde olması daha iyi bir radyasyon kalkanını gerektiriyor. Radyasyona karşı daha dirençli uzay araçları ve donanım sayesinde, radyasyona maruz kalma sınırının da yükseltilmesi gerekiyor.

Mars, Dünya benzeri atmosferi bulunmadığı için Güneş'ten saçılan radyasyon yüklü fırtınalara karşı savunmasız kalıyor. Eylül 2012'de yaşanan büyük patlama, bunlardan biriydi.ABD'li SpaceX şirketi de Mars'a koloni kurma projesini açıklayan bir diğer firma olmuştu.

Kaynak: Ntvmsnbc / Discovery News (31 Mayıs 2013,12:53)


nötrino 29 Ağustos 2013 16:47

‘Dünya’daki Yaşam Mars’tan mı Geldi?'


Bilim insanları Dünya’daki yaşamın kökeninin Mars’ta oluştuğunu savunan teoriyi yeniden tartışmaya açtı. Teoriye göre, Mars’ta eski zamanlarda var olan yaşam izleri, meteorit veya yanardağ patlamalarıyla Dünya’ya ulaştı.

Coğrafya kimyası uzmanı bir bilim insanının başını çektiği teoriye göre, yaşamın oluşması için çok büyük önem taşıyan elementlerden bir tanesi, sadece Kızıl Gezegen’de oluştu. ABD’nin Westheimer Bilim ve Teknoloji Enstitüsü ’nden Profesör Steven Benner, ‘yaşamın tohumlarının, Mars’taki volkanik patlamalar veya bu gezegenden gelen meteoritler aracılığıya Dünya’ya ulaştığını’ öne sürdü. Benner,molibdenum adı verilen elementin oksitlenmiş mineral halinde Dünya’ya ulaştığını ve organik moleküllerin ilk canlılara dönüşmesini sağladığını düşünüyor.

Guardian'ın verdiği bilgiye göre, Benner, “Sadece molibdenum canlıların oluşmasını sağlayacak yüksek seviyede oksitlenmişti... Molibdenum’un bu hali, Dünya’nın ilk zamanlarında gezegenimizde var olmuş olamaz. Çünkü 3 milyar yıl önce, Dünya’nın atmosferi çok az oksijene sahipti. Mars’ta ise oksijen vardı” dedi.ABD’li bilim insanı, molibdenum’un, ‘yaşamın Dünya’da başlamadığına ancak Mars’tan ulaştığına dair önemli bir delil olduğunu’ savundu.

'Yaşam Mars'ta Başladı'


Benner, “Tüm canlı varlıklar organik maddeden oluşuyor ancak sadece enerjiye sahip olmaları, organik moleküllerin yaşam ortaya koyacağı anlamına gelmiyor. Tersine, eğer organik molekülleri kendi haline bırakırsanız daha çok zift veya asfalt gibi bir şeye dönüşürler” dedi. Bilim insanı, ‘belli elementlerin, organik moleküllerin zifte dönüşme eğilimini değiştirebildiğini, özellikle bor ve molibdenum içeren minerallerin yaşamın başlamasında büyük rol oynamış olabileceğini’ ifade etti. Geçmişte incelenen Mars meteoritlerinde bor bulunduğunu tespit ettiklerine dikkat çeken Benner, şimdi de molibdenum’un varlığını kesinleştirdiklerini söyledi.

'Su Bir Engeldi'


Benner, Dünya’nın ilk zamanlarında suyla kaplı olmasının da yaşamın oluşumuna engel teşkil etmiş olabileceğini belirtti. Suyun, bor yoğunluğunun yeterli miktarda olmasını engellemiş olabileceği gibi, RNA ’nın da çözülmesine neden olduğu düşünülüyor. İtalya’nın Floransa kentinde düzenlenen Goldschmidt 2013 konferansında bulgularını açıklayan Benner, “Mars’ta daha az su vardı. Kısaca yaşam burada oluştu ve kayalarla Dünya’ya geldi” dedi.

Kaynak: BBC / Guardian (29 Ağustos 2013, 12:08)


nötrino 19 Şubat 2015 16:03

Mars'taki Bulut Oluşumları
 

Mars’taki Bulutlar Şaşırttı


Amatör astronomlar, Mars üzerinde iki bulut benzeri oluşum fark etti. Bu ilginç gözlem bulutların su ya da karbondioksit içerebileceği savıyla bir araştırmada değerlendirildi.İlk gözlem, 12 Mart 2012 tarihinde Mars'ta gece-gündüz sınırı üzerinde yapıldı. Bulutlardan biri yaklaşık 10 saat içerisinde gelişti ve 11 gün boyunca oluştuğu yerde kaldı. Bu zaman içerisinde sütuna kadar pek çok şekil değiştirdiği kaydedildi. İkinci bulut ise 6 Nisan 2012 tarihinde gözlemlendi ve 10 gün olduğu yerde kaldı.

Bulut benzeri oluşumların izleri yaklaşık 500-1000 kilometre uzunluğunda bir alanı kaplıyor ve 200-250 metre yükseklikte yer alıyordu.Mars'ta uzun süredir su ve volkanik aktivite izleri araştırılıyor. Bu ikisi teoride yaşam formlarının oluşumunu sağlayabilir.Geçmişte Mars üzerinde toz bulutları ve buz kristalleri keşfedilmişti. Ancak hiçbiri bu iki bulut benzeri oluşum kadar geniş değildi ve ayrıca 100 kilometrenin altında bir yükseklikte tespit edilmişlerdi.

Basque Country Üniversitesi'nden Agustin Sanchez-Lavega önderliğindeki bir ekip tarafından yapılan ve Nature Geoscience adlı dergide yayınlanan araştırmada, bulutların su ya da karbondioksit içerebileceği belirtildi.Bir başka alternatif tez ise bunların, güneş ışınlarının Dünya'nın manyetik alanıyla çarpışması sonucu atmosferde oluşan Kuzey Işıkları benzeri bir ışık oyunu olabileceğini içeriyor.

Kaynak: Nature Geoscience / Ntvmsnbc (17 Şubat 2015)



Saat: 09:14
Sayfa 1 / 2

©2005 - 2024, MsXLabs - MaviKaranlık