Kayıp bir şehrin kirli kaldırımları ve betonarme yapıları arasında, Düzensiz adımlarıyla, Ve son kullanma tarihini geçirmiş umutlarıyla, Minik bir orkestra dudaklarında, Senfonik ıslıklarla seslendiriyor Sözlerini anımsayamadığı şarkıları, Ansızın, Gök adi bir bukalemun gibi değiştiriyor ten rengini Simli bir karaya bürünüyor, Aydınlık göz bebeklerinden usulca kaçıyor, Fare deliklerine saklanıyor anlaşılmaz bir telaş içerisinde, Fırsatçı bakışlar fırlatıyor karanlığa ve yerin derinliklerine çekiliyor… Zaman avuçlardan kayıp gidiyor, Gün soluyor, Göz bebekleri kocaman açıyor yuvarlak pencerelerini, Daha fazla ışık istiyor, hayallerine güneş vursun istiyor, Artık Islıklar senfonik değil, dudaklar susuyor, Ve tüm şehir, dolambaç rüyaların derinliklerine dalıveriyor. 3 2 1 *** The End*** Üzgünüm, film bitiyor… |
Sana yazmak istedim aslında nereden başlayacağımı bilmeden.Ama başlayınca anlatmaya bendeki seni sana nasıl olsa devamı gelir diye düşündüm... Sana anlatacaklarım hiç bitmesin istiyorum sevgili...Aynı hayatımdaki varlığının bitmemesini istediğim gibi.Artık naftalin kokan kalp sandığımın kilidinin anahtarını elinde tuttuğunu farkettiğim andan beri içinde sakladıklarım ve bana acı verenlerin üzerine sevgini örtüp sana yeni yerler açma isteği içimdeki...Hayat yapbozumun ve hiç tam olamamış ruhumun eksik parçasısın sen.Unuttuğum tüm hislerin üzerindeki sis perdesi kalkıyor yavaş yavaş ve ben biz olmanın keyfini çıkartıyorum şimdilerde.Yaşanmışlıkları temize çekerken kötü anılarımı silen her zaman elimi uzatsam dokunabilecek kadar yakın ama olması gereken sınırlarımı aşmayacak kadar uzak... Sona doğru bitmeyecek gibi gelen koşuda zamanı ellerinle durduracak masal kahramanımsın sen...Beni ben yapanlardan çok sen yapacakları öğret bana.Kendi kendime inşa etmeye çalıştığım her yenilişte yerle bir olan aşk kalemin temellerini atmama yardım et yeniden.Yenile beni tekrar doğmuşcasına ve gözlerimi aydınlığa açmamı sağla...Senden istediklerim hiç bitmesin yaşam isteğim gibi... Ve son olarak... Hayatımızda sonlar olmaması dileğiyle... Varlığım varlığına armağan olsun... (A) |
Ey hayat repliklerin kimi anlatıyor! Ve kaç figüran oynuyor senin sahnende.. |
ßir hayat çizdim kndime, hapsettim kendimi içine..Sesszdi hayata haykırışLrm oysa, bu gürültü nie ? |
Hem o, hem şu olamazsın, biraz huzur bulamazsın ama seversin konuşmayı, çünkü konuşmak bedava meydanlar boş olunca, isteseydin yapardın ama yapmadın. şu farklı ama aynı yollarda, göz göze gelip susanlar. oysa ne kadar benziyorduk birbirimize: aldandığımız şeylerle. aslında birer fincan sohbet şehrin soğuğunda hepsi bu. en iyi dostlarımız ölülerdi nedense, insanlar ki çoğu anlamaz sözden. üzme kendini, biz bize yaşar gideriz, yeter ki vazgeçme. artık ne oyuz, artık ne şuyuz, şimdi biz buyuz, bu. ( Light of Moon...) |
Sizin alınız al inandım Morunuz mor inandım Tanrınız büyük amenna Şiiriniz adamakıllı şiir Dumanı da caba Ama sizin adınız ne ? Benim dengemi bozmayınız. Bütün ağaçlarla uyuşmuşum Kalabalık ha olmuş ha olmamış Sokakta yitirmiş cebimde bulmuşum Ama sokaklar şöyleymiş Ağaçlar böyleymiş... Benim dengemi bozmayınız. Aşkım da değişebilir gerçeklerim de Pırıl pırıl dalgalı bir denize karşı Yan gelmişim diz boyu sulara Hepinize iyi niyetle gülümsüyorum Hiçbirinizle döğüşemem Siz ne derseniz deyiniz Benim bir gizli bildigim var Sizin alınız al inandım Morunuz mor inandım Ben tam kendime göre Ben tam dünyaya göre Ama sizin adınız ne ? Benim dengemi bozmayınız. turgut uyar |
Gec oLdu ama anLadım.. Kimse giderken götürmüyor sevgiLeri yanında YanıLqıLarımı yüzüme vurmayın İcimdeki cocuqun masaL saatine denk geLdi aşk AnLadım dedim ya Daha fazLa yormayın.. |
Hiç başımızdan eksik olmayan gökyüzüne, günün karanlık saatlerine, ara sıra kopsa da fırtınalara, bir gün boğulacağımız denizlere, eski günlere, neler olacağını bilmesek de geleceğe, kötülüklerle dolu olsa bile tarihe, tarihin akışını düze çıkarmaya çalışan tüm güzel yüzlü çocuklara, don kişotlar'a, ateş hırsızlarına, ernesto "che" guevara'ya, yollara-yolculuklara, sevgililere, sevişmelere, sadece düşleyebildiğimiz olamamazlıklara, üşürken ısınmalara, her şeyden sıcak annelere, babalara ve tadını bütün bunlardan alan şarkılara kendi sıcaklığımızı gönderiyoruz. Kötü şeyler gördük. savaşlar, katliamlar, ölen-öldürülen çocuklar gördük. Kendi dilini, kendi kültürünü, kendisini kaybeden insanlar, topluluklar gördük. Yanan köyler, kentler, ormanlar, hayvanlar gördük. Yoksul insanlar, ağlayan anneler, babalar, her gün bile bile sokaklarda ölüme koşan tinerci çocuklar gördük. Biz de öldük. Ama her şeye rağmen bu yeryüzünde şarkılar söyledik. Teşekkürler dünya. " Kazım Koyuncu |
bazen dusunuyorum ınsanlar kafalarından ne gecırıyor? herkez hayatın adıl olmadıgını soylerken hep bır beklentı ve sevgı bulma pesınde kosuyor pekı bu beklentılerı ısterken arzularken bız ne kadar dogruyuz bunu sorgulamak gerek cunku herkez ıcıın hayat ne gulluk gulustanlık nede cok mukkemel. belkı gelgıtler olur bazen bogulur yada ısyan edecegımız donemler olur ama hep ayakta kalan yıne ınsan olur..benım dusuncemde ınsan kendı ruhunun efendısıdır cunku guclu erdemlıdır tasıyamacagı hıc bır agırlık kendını kurtaramıyacagı hıc bır acı yoktur..genelde bızım toplum dune gore yasayıp beynı ve kalbı orda sıkısıp kendılerını huzunlere bogarken dun dunde kaldı gıbı bır erdemı akıllarından gecırmıyor.gıden sevgılımı cokta umrumda benı bırakmıssa zaten sevgılı degıl tasıdıgım yukmu agır geldı umrumda degıl cunku gulusum bende saklı bır hazıne ınsanlar hayata her sekıl pozıtıf bakmasını ogrenmelı cunku dunyada yasıyoruz ve bır gece bır de gunduz oluyor yanı hem aydınlıgı goruyoruz hemde karanlıgı demek oluyorkı zaman bızı bır nakıs ıplıgı gıbı ıslıyor pısırıyor ve olgunlastırıyor ayagını saglam bastıgın surece hayat senden korksun eger hayattan cok sıkıldıysan delı olda dunya senın kahrını ceksın ben oyle yapıyorum her gun... |
Düşünsene, sen de bugünlerde zorla yaşamıyor musun aslında? geçip gitsin de bitsin diye bekliyorsun sanki.. öyle değil mi? Vitesi boşa alıp kendine yuvarlanmak, etin o hastalıklı, yumuşak kıvamı alıncaya dek durmak, sesli mi içinden mi konuştuğunu unutana kadar yalnız kalmak, derken ipin ucunu kaçırmak… Bir gün zararsız bir “mola” gibi başlayan o durma halinin, balçık gibi insanın üzerine yapıştığını söylemişlerdi de, kimse oradan nasıl çıkılacağını dememişti ki… *** Hangi bölümündesin bu çamur gibi seyahatin? varacağın dibi gördün mü, yoksa zaten vardın mı oraya? oradaysan zaten bu yazıyı da okumuyorsun. okumazsın, okunmaz yani, öyledir… Ama henüz dibe biraz uzaktan baktığın bir yerdeysen, tam oraya gelince, fizik kanunları uyarınca daha dibe gidemeyeceğine göre, hareketin ancak yukarı doğru olacağını, dibin seni gerisin geri hayata fırlatacağını sanıyorsun ihtimal. Ya da birilerinin mutlaka bir şey yapacağını, canım mutlaka bir şey olacağını ve yapış yapış melodramın nihayete ereceğini… Böyle şeyler olacak sanıyorsun, değil mi? Olmayacak. olmaz yani, öyledir… |
Saat: 09:10 |
©2005 - 2024, MsXLabs - MaviKaranlık