destan, halk hikayesi, mesnevi, roman bu edebi türler hangi dönemde ortaya çıkmıştır??? |
Alıntı:
DESTAN:İSLAMİYET ÖNCESİ DÖNEM MESNEVİ: İSLAMİ DÖNEM ROMAN:BATI ETKİSİNDE GELİŞEN TÜRK EDEBİYATI DÖNEMİ HALK HİKAYESİ: Türk edebiyatı verimleri içinde 16.asırdan itibaren görülmeye başlanmış halk hikayesi Destan (Farsça: داستان), milletlerin hayatında büyük yankılar uyandırmış (savaş, göç, istilâ gibi) tarihî olayların (yangın, salgın hastalık, sel, deprem gibi) toplumsal ve doğal olayların çağdan çağa aktarılmış, aktarılırken de hayal unsurlarıyla oluşmuş, süslenmiş, değiştirilmiş manzum söylenceleridir. Destanlar, Araplar’da “esastır “, Batı’da “myth” olarak adlandırılır. Destanlar ikiye ayrılır; Yapay ve Doğal Destanlar. Yapay Destanlar: yazarı belli olan,daha yakın zamanda yazılan ve olağanüstü durumlara az yer veren bir destan türü iken, Doğal Destanlar: anonim( yazarı belli olmayan),ilkel dönemde yaşanmış olayları konu alan ve sözlü destan türüdür. Destanlar İslamiyet’in kabulünden önceki Türk Edebiyatı kategorisine aittirler. Ayrıca da çok uzun yazılardırlar. Destanlar 3 safhadan oluşur: Halkın benliğinde iz bırakan olaylar ve bunda rol oynayan kahramanlar, Olayın ağızdan ağıza aktarılması, Yazıya daha sonradan geçirilmesidir. Milletlerin toplumu derinden etkileyen, tarihi önem arz eden önemli olaylarını (doğal afetler, savaşlar, göç, yangın vb.) konu edinirler. Çoğu kez manzum olurlar. Tarih, etnografya, folklor gibi bilimler destanlardaki bilgilerden yararlanır. Destanlar da masallar gibi Sözlü ve Yazılı olmak üzere ikiye ayrılır. a)Doğal Destanlar (İslamiyet öncesi ve islami dönem destanları-Sözlü Destanlar-Anonim) b)Yapay Destanlar (Örn. Nazım Hikmet ^ Kuvayı Milliye) Türk edebiyatında destanlar İslamiyet öncesi ve İslami dönem olmak üzere ikiye ayrılır. Bunlar doğal destanlardır. Doğal Destanlar : Bu destanların çoğu destan döneminde yani İslamiyet öncesi dönemde ortaya çıkmıştır. Destan dönemi çok eski dönemlerde mitolojilerin ortaya çıktığı dönemdir. İnsanların evreni, yaradılışlarını, yaşanılan tüm doğa olaylarını sorguladıkları, adlandırmaya çalıştıkları dönemdir. (Örn. Yunan mitolojisindeki Zeus ve Afrodit gibi tanrı ve tanrıçaların ortaya çıkması bu dönemdedir.) 1-) Destanların temelinde çekirdek bir olay vardır. Bu olay gerçektir. Zaman içerisinde yaşanmış olan bu gerçek olay o millet tarafından; kimi zaman benzetmeler, kimi zaman abartmalar kullanılarak yaratılmıştır. 2-) Özellikle İslamiyet öncesi döneme kaynaklık ederler. 3-) Destanların dil ve anlatımı kimi zaman kahramanlara olağanüstü özellikler kazandırır, ifadeler açıktır. Uzun betimlemeler yer almaz. 4-) Sözlü ürünlerdir. Doğal destanların üç dönemi vardır : a) Ortaya çıkma b) Yayılış c) Derleme 5-) Destanlar manzum örneklerdir. Bu, akılda kalıcılığı ve sürekliliği sağlamak içindir. 6-) İslamiyet öncesi Türkler göçebe yaşam tarzı sürerlerdi. Atçılık ve avlanma onlar için önemlidir. Göktanrı inancı hakimdir. Tüm bu sosyal şartları aynı zamanda destanlarda görebiliriz. 7-) Destanlarda iki tip vardır : a) “Veli” tipi (yol gösteren, yaşlı pir kişi) b) “Alperen” tipi (savaşçı, cesur, korkusuz kişi) Özellikle bazı destanlarda, anlatılan bölüm hikaye, karşılıklı konuşmaların ve seslenmelerin olduğu bölüm nazımdır. Yani nazım ve nesir iç içedir. (Destanların aslı manzum örneklerdir) Vikipedi Türk edebiyatında roman 19. yüzyılda ortaya çıkan bir yazım türüdür MESNEVİ: İSLAMİ DÖNEM Masal ve destanlar sözlü edebiyat geleneğimize ait ürünlerdir. Yani henüz yazı kullanmadan önce ortaya çıkmışlardır. Günümüze ağızdan ağıza söylenerek, dilden dile aktarılarak gelmiştir. |
halk hikayesinden anlamdım |
Alıntı:
Alıntı:
|
Alıntı:
bana acil olarak destanın özlliklerini gönderin |
Alıntı:
Destanlar, toplum hayatında derin izler bırakan büyük olayların (kuraklık, gttç, düşman istilası, tabiî afetler, savaşlar vb.) o topluluğun hafızasında yoğrula yoğrula şekillenmesi ile oluşur. Halk şairleri, bu önemli olaylanrı manzum olarak terennüm ederler. Bu şekilde meydana gelen destanlar, bazen yüzyıllarca sonra yazıya geçirilir. Aradan geçen zamanda, destanlar, yeni eklemeler yapılması, yeni semboller ve motifler ilavesi suretiyle zenginleşir, hatta bir ölçüde değişikliğe uğrayabilir. Böylece destan bütün bir milletin ortak eseri halini alır. Bu durum, destanların değerini azaltmaz.Destanda geçen olaylar, tarihî gerçeklere tam olarak uymasa bile, destan sahibi toplulukların millî mizaçları, anlayışları, tutum ve davranış özellikleri hakkında fikir sahibi olmamızı sağlar. Bazı milletler ise, destanlarında tarihî gerçeklerden fazla uzaklaşmazlar, onlan abartmazlar veya kendi lehlerine değiştirmezler. Türk destanları genellikle bu niteliktedir. Millî mizacımıza uygun olarak net, açık ve yalın ifadelerle dile getirilmiştir. Bu özellikleri ile, tarihî bazı olayların aydınlatılmasına bile yardımcı olurlar. TÜRK DESTANLARININ NİTELİKLERİ Her millet, destan sahibi değildir. Destan sahibi olmak için bir milletin, tarihin en eski dönemlerinde yaşamış olması gerekir. Ayrıca, o millet zengin bir geçmişe de malik bulunmalıdır. Ancak böyle bir geçmiş, unutulması mümkün olmayan olağanüstü hadiseleri sinesinde barındırabilir. Türk milleti, bu nitelikleri taşıdığı için bahtiyar bir millet sayılır. Türk destanlar arasında, millî motifler bakımından özellikle dikkat çekenler: 1. Oğuz DestanıOğuz Destanı, Hunlar; Bozkurt ve Ergenekon destanları, Göktürkler; Göç Destanı Uygurlar dönemlerine aittir. Oğuz Kağan Destanı'ndaki Oğuz Han'ın, büyük Hun hükümdarı Mete olduğu genellikle kabul edilmektedir. Destan, Mete'nin diğer kavimler ve devletler üzerine yaptığı seferleri anlatmaktadır. Bozkurt Destanı'nda, düşman baskınına uğrayan Aşına boyundan bir tek çocuğun kurtuluşu ve bu boyun, kurtulan çocuk sayesinde varlığını devam ettirişi dile getirilmektedir. Ergenekon Destanı ise, düşman karşısında kırılan Göktürklerden sadece iki prensin sağ kalışı; bunların, kadınlarıyla birlikte tutsaklıktan kurtuluşu ve "Ergenekon" adını verdikleri, insan ayağı değmemiş bir yere sığınışları ifade edilmektedir. Göktürkler, burada dört yüz yıl yaşayıp çoğalmışlardır. Sonunda ayrılan o kadar artmıştır ki, Ergenekon'dan çıkış yollan aramak zorunda kalmışlardır. Demirden bir dağı eritip kendilerine yol açmışlar, kağanlı ve illi bir topluluk haline gelip düşmanlarını yenerek öclerini almışlardır. Göç Destanına gelince: Bu destanda, ülkedeki kutsal sayılan bir kayanın Çinlilere verilmesi üzerine uğranılan felaketler, bunun sonucunda büyük bir göç hareketinin başlaması ve yeni bir yurt edinilmesi hikaye edilmektedir. BOZKURT Bu dört destandaki ortak ve temel motif "Bozkurtur. Bozkurt, seferleri sırasında Oğuz Han'a yol gösterip kılavuzluk yapmış, Oğuz Han'ın orduları bu sayede zaferler kazanılmıştır. Bozkurt Destanı'nda, ayakları ve kollan kesildiği halde hayatta kalan genci dişi bir kurt besleyip yaşamasını sağlamış, yeni bir düşman baskınında bu genci deniz aşın bir yere, Altay Dağları'na kaçınp kurtarmıştır. Dişi kurt, gençle evlenip on oğlan doğurmuştur. Bu çocukların büyüyüp çoğalması ile Aşına boyu eriyip gitmekten kurtulmuştur. Hükümdar olan Aşına, kurdun hatırasını unutmadığını göstermek için, çadırının önüne kurt başlı bir bayrak diktirmiştir. Ergenekon Destanı'nda da, Bozkurt, demir dağı eritip çıkan Türklere yol göstermektedir. Çıkıştan sonra, Türklerin ilk hükümdarı da Börteçene (Bozkurt) adını almıştır.Göç Destanı'nda, ana yurtlarından ayrılmak zorunda kalan Uygurlara, göç sırasında bir Bozkurt yol göstermektedir Bu destanlarda, Bozkurt'un şu temel nitelikleri öne çıkmaktadır: 1. Neslin devamım sağlamak,Unutmamak gerekir ki, bir milletin yüz yıllarca tarih sahnesinde kalabilmesi, ancak bu sayede mümkün olabilir. Yani, bir millet, varlığını sağlam ve diri olarak muhafaza edebilmeli, millî bir rehbere sahip olabilmeli ve başına gelecek her felaketten kurtulmasını bilebilmelidir. Türk destanlarındaki ışık, kutlu dağ, Bozkurt gibi motifler, hiç şüphesiz birer semboldür. Bozkurt hayatiyetin, millî rehberin, kurtuluşun (hür ve bağımsız yaşamanın) sembolü olmuştur. Yine kolayca tahmin edilebilir ki, tarih öncesi ve sonrası pek çok millî kahraman, Bozkurt sembolü ile temsil edilmiştir. "Aşına'nın hem Bozkurt anlamına gelmesi hem de Hun ve Göktürk hükümdarlık ailesinin adı olması tesadüf değildir.Bozkurt'tan türemiş olmak inancı, Türklere uzun çağlar boyunca büyük bir gurur, itimat, emniyet ve geleceğe güvenle bakma duygusu vermiştir. Yine Türklerin dar zamanlarında millet hayatında büyük etkisi olacak hareketlere girişileceği Bozkurt onlara yol göstermekte, eşi bulunmaz şekilde rehberlik etmektedir. Türk'ün başı çok sıkıştığı zaman Bozkurt'un meydana çıkarak onu kurtarması, evladı üzerine şefkatle eğilen bir anababa duygusunu hatırlatacak ölçüde derin bir mana taşımaktadır. Sanki Bozkurt, manevî bir filemden Türk milletinin akıp giden hayatını devamlı olarak takip etmekte ve çaresiz kalındığı zaman ortaya çıkarak onlara yol göstermektedir. Bütün bunların gösterdiği gibi, milletin büyümesi, güçlenmesi ve yayılması için takibi gereken metodları destanlar maddî unsurlarla ifade etmektedir. "Bozkurt" bu unsurların biri ve en önemlisidir. Eğer, Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Türk topraklarının işgaline karşı girişilen Millî Mücadele, destan çağlannda cereyan etmiş olsaydı, Kurtuluş Destanı'nda mutlaka bir "Bozkurt” motifi bulunacaktı. Mustafa Kemal Paşa, Anadolu'ya çıkışından itibaren Millî Mücadele'nin öncüsü ve en baştaki teşkilatçısı olmuş, bu niteliği ile bir "rehber" vazifesi görmüştür. Daha sonra, Büyük Zafer'in kazanılması ve istilacı düşmanın denize dökülmesi ile "kurtarıcı" (müncî) durumuna yükselmiştir. Nihayet, inkılapları ile çağdaş, ileri, milliyetçi Türk nesilleri yetiştirme gayreti, onun, Türk milletinin bekasını sağlamaya yönelik amacını göstermektedir. Kendisine teklif edilen soyadları arasından "Atatürk'ü seçmesi ise, onun, gelecekteki Türk nesilleri tarafından "ata" olarak anılma arzusunun işaretidir. Böylece rehber, kurtarıcı ve ata niteliklerini kendisinde birleştirmiştir. Bu sebepledir ki, bazı yabancı mualifler tarafından derin bir sezgi ile "Bozkurt" olarak isimlendirilmiştir. Burada, Türkçülüğün aslî unsurlarını hatırlayalım. Bu unsurlar, birlik ve bütünlük, hür ve bağımsız yaşamak, Türk varlığının, gittikçe güçlenerek, sonsuza kadar devam ettirilmesi azim ve iradesi, başka bir deyişle millî ülküsüdür.Şu halde "Bozkurtta sembolleşen düşüncelerle Türkçülüğün hedefleri tam bir ayniyet içinde bulunmaktadır. Bunun içindir ki, Bozkurt, aynı zamanda Türkçülüğün de sembolü olmuştur.Sonuç olarak, Bozkurt, Türk destanlarındaki müstesna mevkii kadar, Türkçülük tarihinde de seçkin bir yere sahiptir. |
Edebiyat Destan masal mesnevi halk hikayerleri tiyatro ve roman türlerinin ortaya çıktıkları zaman dilimleri |
Alıntı:
|
tiyatro tiyatroyu yazmamışsın kardeşim |
destan destan hangi dönemde ortaya çıktı yardımcı olabilirmisiniz lütfen |
Alıntı:
Alıntı:
|
Roman hangi dönemde çıkmıştır ??? |
'' Bozkurt Destanı '' metni hangi dönemde oluşmuştur ? ( Önemli ) |
destan masal mesnevi halk hikayesitiyatro ve roman türlerinin ortaya çıktıkları... destan masal mesnevi halk hikayesitiyatro ve roman türlerinin ortaya çıktıkları zaman dilimlerini yazarmısınz ? |
bide TİYATROYU yazsaydınız tam olurdu |
türk edebiyatının tarihi gelişimini sözlü ve yazılı edebiyat ürünlerimizin oluşum şartlarını öğrenmenin ne gibi faydaları olabilir? |
. destan masal mesnevi halk hikayesi tiyatro ve roman türlerinin ortaya çıktıkları zaman dilimleri acaba nelerdir? çok saolun bir tek tiyatro yok |
türk edebiyat tarihinin Tük uygarlık tarihine ne gbi katkısı olmuştur? (kısa öz) |
cevap (: destan masal mesnevi halk hikayesinin ortaya çıktığı dönemleri söylüyorum arkadaşlar: ) destanın ortya çıktıı zaman dilimi : ilkçağlardan beri .. masal: yazı kullanılmadan önce ortaya çıkmıştır.. mesnevi: türk edebiyatına girişi 11. yy dadır. halk hikayesi : 15.yy da oğuzlar döneminde türk edebiyatına girdi.. tiyatro : antik çağlarda ortaya çıkmıştır (antik yunan çağları) roman : tanzimat döneminde türk edebiyatına girmiştir. HICA SÖYLEMİŞTİ (: UMARIM YARDIMCI OLUR.. KOLAY GELSİN :)))) |
masal islam öncesi ürk edebiyatına mı ait |
Gılgamış Mezopotamya’da yaşadığı kabul edilen ilkçağ destan kahramanı. Onun hayatını konu alan yazılı metinlere de Gılgamış Destanı adı verilir. Akkadca’nın en önemli yazılı örneklerinden olan Gılgamış Destanı, Asur Kralı Asurbanipal’in Ninova’daki kitaplığında bulunmuş on iki tabletten meydana gelmiştir. Metindeki boşluklar Mezopotamya’da ve Anadolu’da ortaya çıkarılan başka kitabelerden (yazıtlardan) elde edilen bilgilerle tamamlanmıştır. M.Ö. ikinci bin yılın ilk yarısında Sümer dilinde yazılmış beş küçük şiir de Gılgamış’la ilgili bilgi vermektedir. Bu şiirler; “Gılgamış ve Huvava”, “Gılgamış ve Göklerin Boğası”, “Gılgamış ve Kişli Agga”, “Gılgamış, Enkidu ve Ölüler Dünyası” ve “Gılgamış’ın Ölümü” adlarını taşırlar. Destanda ve şiirlerde adı geçen Gılgamış büyük ihtimalle M.Ö. üçüncü bin yılın ilk yarısında Mezopotamya’nın güneyinde Uruk’ta hüküm sürmüş olan bir kraldır. Dolayısıyla Kiş Hükümdarı Agga ile aynı çağda yaşamışlardır. Tufandan sonraki Sümer kralları listesinde de söz edilen Gılgamış’a kutsal bir kişilik izafe edilmektedir. Destan ve şiirlerde anlatılan ve Gılgamış’a ait olduğu söylenen kahramanlıkların tarihi belgesi yoktur. İlahi dinlerin bozulduğu, putlara tapıldığı bir zamanı anlatan Gılgamış Destanı hakkında bu tabletlerden başka bilgi bulunamamıştır. Ninova’da bulunan yazılı tabletlere göre Gılgamış; büyük bir savaşçı, yapıcı, yeryüzünde ve denizlerde olup bitenleri bilen yarı tanrı, yarı insandır. Zalim ve sert bir idarecidir. Uruk halkı başka tanrılara başvurarak onun bu sert idaresinin önlenmesini isterler. Gök Tanrısı Anu, Gılgamış’ın sert ve zalim idaresini engelleyebilmek için Enkidu’yu yaratır. Enkidu daha önce hayvanlar arasında yaşamış vahşi bir insandır. Fakat Gılgamış’ın gönderdiği bir ****** Enkidu’yu şehre getirir ve uysallaştırarak şehir hayatına alıştırır. Enkidu kısa sürede şehirlilerin hayat biçimine alışarak Uruk’a gelir. Gılgamış onu beklemektedir. Bu bilgiler birinci tablette anlatılmıştır. İkinci tablette bildirildiğine göre Enkidu ile Gılgamış arasında bir güç denemesi yapılır. Bu güç denemesinden Gılgamış üstün çıkar. Bundan sonra Enkidu Gılgamış’ın dostu ve yoldaşı olur. Üçüncü, dördüncü ve beşinci tabletlerde bildirildiğine göre; Gılgamış ile Enkidu uzaktaki bir sedir ormanının korucusu Huvava’yı öldürmeye giderler. Eldeki parçalarda bu mücadelenin neticesiyle ilgili bilgi yoktur. Altıncı tabletteki bilgilere göre; Uruk’a dönmüş olan Gılgamış Aşk Tanrıçası İştar’ın evlenme teklifini geri çevirir, tanrıçanın onu yok etmek üzere gönderdiği kutsal boğayı da Enkidu’nun yardımıyla öldürür. Yedinci tablet; Enkidu’nun gördüğü bir rüya ile başlar. Enkidu rüyasında boğayı öldürmesi sebebiyle Ea, Anu ve Şamas adındaki üç tanrının, kendisini öldürmeye karar verdiklerini görür. Bunun üzerine Enkidu hastalanır ve ölür. Sekizinci tablette; Gılgamış’ın Enkidu için yaktığı ağıt ve onun için düzenlediği büyük cenaze töreni anlatılır. Dokuzuncu, onuncu ve onbirinci tabletlere göre; Gılgamış, Babil tufanından sağ kurtulan Utnapiştim’i bularak ölüme yakalanmamanın sırrını öğrenmek için tehlikeli bir yolculuğa çıkar. Sonunda Utnapiştim’e ulaşır. Utnapiştim ona tufanın hikayesini anlatır ve gençliğini geri getirecek bitkiyi nerede bulacağını gösterir. Gılgamış, bitkiyi elde ettikten sonra bir yılana kaptırır ve üzüntülü olarak Uruk’a döner. Destan’a ek özelliğinde olan on ikinci tablette pukku ve mikku adı verilen nesnelerin kaybolması anlatılır. Destan, Enkidu’nun ruhunun yeryüzüne dönüşü ve ölüler dünyasındaki kötü ve üzücü halleri anlatmasıyla son bulur. Akkadca yazılmış olan Gılgamış Destanı’nın Hitit ve Hurri dillerinde çeşitlemeleri de vardır. Destanın metni İngiliz Arkeolog R.C. Thompson tarafından The Epic of Gilgamish adıyla 1930’da Oxford’da yayımlandı. Schott tarafından Almancaya Das Gilgamesch-Epos adıyla çevrilerek 1934’te Leipzig’de yayımlandı. G. Contenau tarafından da Epopée de Gilgamesh adıyla 1939’da Paris’te Fransızcaya çevrilmiştir. Muzaffer Ramazanoğlu tarafından Türkçeye çevrildi. Orhan Asena, Tanrılar ve İnsanlar adlı oyununun konusunu Gılgamış Destanı’ndan almıştır. Nüvit Kodallı, Orhan Asena’nın oyunu için hazırladığı sahne müziği üzerine Gılgamış Operasını bestelemiştir. Melih Cevdet Anday da Ölümsüzlük Ardında Gılgamış adlı eserinde bu destandan faydalanmıştır. |
Alıntı:
|
KimSeyiii Görmedimm Benn Senden Dahaa Sekerrr :):) destan,masal,mesnevi,halk hikayesi,tiyatro ve roman türlerinin ortaya çıktığı zaman dilimleri nelerdir |
tiyatro nerde |
---------------------------------------------------Destan Masal Mesnevi Hikaye Tiyatro Roman İslamiyet Öncesi İslamiyet Uygarlığı Çevresinde Batı Etkisinde Gelişen bunları işaretleyerek yazarmısınız ?? |
lütfen tiyatro türlerinin ortaya çıktıkları zaman dilimlerini yazarmısınız ? şimdiden tşkkürler :) |
Alıntı:
|
doğal afet doğal afetler nedeniyle ortaya çıkmış destanlaar çok aciiiil |
hikaye türleri ve hikayenin nasıl ortaya çıktıgını gösterirmisiniz yaa |
Hikayenin de zamanı lazımdı ama ? |
ben masal,hikaye ve romanıda öğrenmek istiyordum onları yazmayı unutmuşsunuz galiba |
lütfen masal,hikaye ve romanla da ilgili birşeyler yazar mısınız? |
çok acil dastoral nedir söyler misiniz? |
yha görülmeye başlandıqı donemlerin bunlar olduquna emin misiniz ?? |
UOTE=sheeyma;1532922]destan, halk hikayesi, mesnevi, roman bu edebi türler hangi dönemde ortaya çıkmıştır???[/QUOTE] tanzimat döneminde |
bu türlerin birbirlerinden farkları acil |
Verdiğiniz cevaplar çok işime yaradı fakat : Mesnevi için bir örnek yok mu ? Mesela : Roman: 1. yüzyıl ( Satyricon - Petrinius ) gibi. |
tiyatro batı uygarlığı etkisinde gelişen türk edebıyatında ortaya cıkmıstır |
destan,mesnevi,masal,halk hikayesi ve roman gibi edebi türlerin birbirlerinden farklarını belirtiniz. |
destan hangi dönemdegörülmeye başlıdı |
Destan Roman Masal Mesnevi Halk Hikayeleri arasındaki farklar nedir acaba yarına lazım da yardımcı olur musunuz? |
destan masal mesnevi halk hikayesi ve roman gibi edebi türlerin birbirinden farklılıkları neler acaba acillll olursa |
Türk edebiyatında destan,masal,mesnevi,halk hikayesi ve romangibi edebi türlerin ortaya çıktıkları zaman dilimlerini ve bu türlerin birbirlerinden farkları nelerdir?? |
edebi türlerin birbirinden farkı nedir? lütfen acil durum |
Alıntı:
|
bana acil olarak türk toplumunda sözlü edebiyat hangi dönemde başlamıştır cevap veriniz !!!! |
romanin genel özellikleri nelerdir |
m.ö 3000 yılda |
Tanker: Bioloji Tek Hücreli Canlılar 1: Amip 2: Öglena 3: Mantarlar 4: Bakteri |
destan mesnevi halk hikayesi ve romanın ortaya çıkış dönemlerii yazarmısınız |
Saat: 23:44 |
©2005 - 2024, MsXLabs - MaviKaranlık