Arama

Mehmet Ali Birand

Güncelleme: 4 Ocak 2017 Gösterim: 29.509 Cevap: 6
KisukE UraharA - avatarı
KisukE UraharA
VIP !..............!
28 Mart 2007       Mesaj #1
KisukE UraharA - avatarı
VIP !..............!
Mehmet Ali Birand (1941 - 2013)

Sponsorlu Bağlantılar
Mehmet Ali Birand
,
1941 yılında İstanbul'da doğdu. Mürvet ve İzzet Birand'ın oğlu. Galatasaray Lisesi'nde okudu. Mesleğe 1964 yılında Milliyet gazetesinde başladı. Sabah gazetesinde köşe yazarlığı, TRT ve Show televizyon kanalında 32.Gün programını yaptı.Halen Kanal D'de 32.Gün programini yapmakta ve Kanal D Haber Genel Yayın Yönetmenliği görevinde bulunmaktadır. Evli ve bir çocuk babası. Fransızca ve ingilizce biliyor.


Eserleri
  • 30 Sıcak Gün
  • Diyet
  • Türkiye'nin Avrupa Macerası
  • 12 Eylül 04.00
  • Emret Komutanım
  • 32. Gün
  • 10 Yılın Perde Arkası
  • Mehmet Ali Birand
  • Milliyat Yayınları / Aktüel Kitaplar Dizisi
"Aman kimselere söz vermeyin de, yine beraber olalım..." Türkiye on yıldır Mehmet Ali Birand'ın bu sözleriyle dünyaya açılıyor. Tam on yıldır Türkiye televizyonlarında "32. Gün" haberciliği yaşanıyor. Bu kitap, 32. Gün'ün bu on yıllık zirve serüveninin hikayesi, Mehmet Ali Birand'ın kaleminden okuyacağınız bu hikaye, aynı zamanda bu ekolün, zirveden zirveye, ödülden ödüle, başarıdan başarıya koşan bir ekran klasiğinin hikayesi.Ayrıca son on yılın önemli liderleriyle yüz yüze yapılan görüşmelerin bir tutanağı niteliğinde. Thatcher'dan Kohl'e, Kaddafi'den Yeltsin'e, Gorbaçov'dan Özal'a, Mitterrand'dan Demirel'e uzayıp giden büyük bir portreler galerisi... İşte "on yılın perde arkası"!



BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen KisukE UraharA; 4 Eylül 2009 19:08
Biyografi Konusu: Mehmet Ali Birand nereli hayatı kimdir.
Gerçekçi ol imkansızı iste...
kompetankedi - avatarı
kompetankedi
VIP Bir Dünyalı
17 Ocak 2013       Mesaj #2
kompetankedi - avatarı
VIP Bir Dünyalı
Kanal D Haber Grup Başkanı Mehmet Ali Birand'dan (72) kötü haber geldi. Birand'ın beyin ölümünün gerçekleştiği iddia edildi. Birand'ın oğlu ise babasının Twitter adresinden yaptığı açıklamada ''Ben Umur Birand, babam halen yoğun bakımda. İyileşmesi için dua ediyoruz. Gösterdiğiniz sıcak ilgi için çok teşekkürler' yazdı

Sponsorlu Bağlantılar

Kanal D Haber Grup Başkanı Mehmet Ali Birand, safra kesesine stent takılması için önceki gün Amerikan Hastanesi'ne kaldırılmıştı. Bugün sabah saatlerinde Mehmet Ali Birand'ın beyin ölümü gerçekleştiği iddia edildi. Ancak Birand'ın oğlu iddialar üzerine bir açıklama yaptı.



OĞLU TWITTER'DA YAZDI
Mehmet Ali Birand'ın oğlu yayılan kötü haber üzerine Twitter adresinden yaptığı açıklamada ''Ben Umur Birand, babam halen yoğun bakımda. İyileşmesi için dua ediyoruz. Gösterdiğiniz sıcak ilgi için çok teşekkürler.'' yazdı.

BİRAND KİMDİR
1941 İstanbul doğumlu, gazeteci, yazar, yapımcı ve sunucu. Köşe yazarlığı da yapan Mehmet Ali Birand, medyanın bir çok kolunda çalışmış, dil sürçmeleriyle tanınan, AB parlementosundaki bir çok bürokratın bildiği ya da adına aşina olduğu Türk gazeteci. Özellikle zor ve tehlikeli şartlarda yaptığı röpörtajlarıyla dünyadaki sayılı gazeteciler arasındadır.
Mürvet ve İzzet Birand'ın çocukları olan Mehmet Ali Birand, 9 Aralık 1941'de İstanbul'da dünyaya geldi. Orta öğrenimini Galatasaray Lisesi'nde tamamladı.

Gazetecilik mesleğine 1964 senesinde Milliyet Gazetesi'nde başladı. 1972'de Milliyet Gazetesi avrupa editörü oldu ve Brüksel bürosunu kurdu. Sonraları, 1984 yılında Milliyet Moskova bürosunun kuruluşunu da Birand üstlendi. Sabah Gazetesi'nde köşe yazarlığı da yapan Birand, 1985'de TRT de başlayan ve sonraları Show TV'de devam eden kariyerinin altın basamağı, 32. Gün programını sundu.

Bağımsızlık ve liberal bakış açısıyla tanınan 32.Gün programında, bir çok Türk politikacısının yanı sıra, dünya liderlerinden François Mitterrand, Jacques Chirac, Saddam Hüseyin, Mihail Gorbaçov, Boris Yeltsin, Vladimir Putin, Yaser Arafat, Peter Kohl, Gerhard Schröder ve Teacher Mehmet, gibi önemli isimleri konuk etti.

1992-1995 seneleri arası Show TV ana haber bülteni sunuculuğu görevini üstlendi. Türkiyenin içinde bulunduğu durumları anlatan ve türk siyasetini içeren bir çok kitap yayınladı. Türk Ordusu'nun yapısı, 12 Eylül askeri darbesi, 1974 Kıbrıs Çıkartması ve Türk-Yunan ilişkisini anlatan kitapları İngilizce, Almanca ve Yunanca'ya çevrildi.

Günümüzde CNN Türk yöneticilerinden biri olan gazeteci, haber programı olan Manşet ve 32.Gün'ü CNN Türk'de devam ettirmekte olup, Kanal D ana haber bültenini sunmaktadır. Evli ve bir çocuk babası olan Birand, iyi derecede Fransızca ve İngilizce bilmektedir. TV programcısı ve yazar olarak ulusal ve uluslararası bir çok ödülün sahibi olan Birand, Fransız "Chevalier de L’Ordre National de Merite" ünvanına sahiptir.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 3 üye beğendi.
_GüzelikMeleği_ - avatarı
_GüzelikMeleği_
Ziyaretçi
17 Ocak 2013       Mesaj #3
_GüzelikMeleği_ - avatarı
Ziyaretçi
Mehmet Ali Birand Öldü mü? Mehmet Ali Birand vefat etti mi?
17 Ocak 2013 Perşembe 12:34
17 Ocak 2013 Mehmet Ali Birand'ın oğlu Umur babasının sağlık durumuyla ilgili olarak Twitter'dan bir açıklama geçti. "Ben Umur Birand, babam halen yoğun bakımda. İyileşmesi için dua ediyoruz. Gösterdiğiniz sıcak ilgi için çok teşekkürler.

mehmet ali birand oldu mu mehmet ali birand vefat etti mi h3722

Sosyal medyada bir anda Tweet yağmuruna tutulan mehmet ali birand öldü haberleri Sosyal paylaşım sitesi Twitter'da.
Mehmet Ali Birand'ın oğlu Umur babasının sağlık durumuyla ilgili olarak Twitter'dan bir açıklama geçti. "Ben Umur Birand, babam halen yoğun bakımda. İyileşmesi için dua ediyoruz. Gösterdiğiniz sıcak ilgi için çok teşekkürler.

İşte hayat veren o tweet:

fft64 mf1293840

Haberciliğin duayen ismi Mehmet Ali Birand hayatını kaybetti. Kanal D Haber Grup Başkanı Mehmet Ali Birand'ın, tedavi gördüğü Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi'nde hayatını kaybettiği bildirildi..

Safra yollarındaki darlığa yönelik bir girişim geçiren Mehmet Ali Birand, gözlenen kardiyak sorunlar nedeniyle yoğun bakımda izlenmekteydi..

UMUR BİRAND: HEPİMİZİN BAŞI SAĞOLSUN

Duayen Gazeteci Mehmet Ali Birand’ın vefatının ardından oğlu Umur Birand gazetecilere açıklamalarda bulundu. Umur Birand, "Sizi mahcup ettik ki Mehmet Ali Bey’i yeniden karşınıza getiremedik. Çok çok teşekkürler, hepimizin başı sağolsun" dedi.
Umur Birand şu açıklamalarda bulundu: "Dün çok normal ve standart bir ameliyatı değişikliği sonrasında babamın kalbi durdu. Yaptıkları bütün çabalara rağmen kalbi yeniden çalıştıramadılar. Onun akabinde bir alete bağladılar. Yaşam destek ünitesine bağladılar. Maalesef bu akşam 6.29’da babamı kaybettik. Acı çekmediğini düşünüyoruz. Çünkü ameliyat çok basit bir ameliyat olacaktı. Hatta salı gecesi yayına çıkmak için Sülayman Ağabey’i yönlendiriyordu. Bizimle konuşuyordu. Hiç beklenmedik bir şey de kaybettik. Babam 71 yaşındaydı.
Eminin hepinizle bir ara çalıştı ya da çalışmadı. Vücudundaki son elektriğine kadar ben ve annem yanındaydık. Bütün arayan, telefon eden, gelen, bekleyen arkadaşları, meslektaşları, devlet büyükleri, tanıdık tanımadık herkese çok teşekkür ediyoruz. Sizi mahcup ettik ki Mehmet Ali Bey’i yeniden karşınıza getiremedik. Çok çok teşekkürler, hepimizin başı sağolsun."

MEHMET ALİ BİRAND’IN KALEMİNDEN MEHMET ALİ BİRAND

"Sonradan annem anlattı. 9 Aralık 1941 gecesi, Alman Hastanesi’nde dünyaya gelmişim. Kendimi bildiğimde, Erenköy’de 4 dönümlük bir bahçenin içindeki, her tarafı dökülmekte olan üç katlı köşk- konak karışımı bir evde kendimi buldum. Etrafımda sadece annem Mürvet ve ağabeyim Ural vardı. Bir de tavan arasında koşuşturan fareler.
Babam, ben 2 yaşındayken kalp krizi sonucu ölmüş. Annem 42 yaşında iki çocukla dul ve beş parasız kalmış. İzzet Birand, Maliye Bakanlığı Kaçakçılık Şubesi’nin başındaymış. Benim tanıdığımda epeyce yaşlanmış olan köşk, babamın döneminde Erenköy’ün en eğlenceli yeriymiş. Zamanının en tanınmış şarkıcıları, Necmi Rıza Zobu veya Naşit ve Vasfi Rıza gibi tiyatrocuları her hafta toplanıp yemek yer, rakı içer, şarkılar söyler, oyunlar oynarlarmış. Benim hayatıma damgasını vurduğu yıllarda ise aynı köşkün ahı gitmiş vahı kalmıştı.

HAYATA TALİHSİZ BAŞLANGIÇ

Annem, babamın üç aylıklarıyla bizi ve kendini geçindirmenin çaresizliği içindeydi. Kışları, kömür sobası etrafında toplanıp ısınmaya çalışarak geçirir, haftada bir yanan alt kattaki hamamda yıkanır, günde sadece 7-8 defa sefer yapan özel bir otobüsle, kar yağdığında yollar kapanmazsa, 1 saatlik yolculukla Kadıköy’e, oradan da vapurla şehre gidip gelerek yaşardık.
İşte öylesi karlı bir gece, annem 3 yaşındaki beni yıkamak için soba’nın üstünde su ısıtırken, üstünden atlamaya kalkmışım ve kovayı devirmişim. Kaynar su sol bacağımı yakmış. Böylece, hayatımın gidişini etkileyen, 5 ayrı ameliyat geçirip, toplam 1 yılımı hastanelerde geçirdiğim, ölümün ucundan bir şans eseri kurtulduğum talihsizlik dizisi başlamış.
Hayat hep kötü rastlantılarla geçmez tabii. İlk şans, ilkokulu Erenköy Zihnipaşa’da tamamladıktan sonra 1955’te Galatasaray Lisesine girmemle bana gülmüş. " Gülmüş" diyorum, zira o dönemlerde hiç farkına varmamıştım. Sonradan, bu gelişmenin beni nasıl değiştirdiğini anladım.

HAYATIMI DEĞİŞTİREN 4 KİŞİ

O şansı bana, dayım Mahmut Dikerdem verdi. Dışişleri Bakanlığında küçük bir diplomattı. Çok para kazanılan bir düzeyde olmamasına rağmen, ablasının küçük oğlunun eğitimini üstlendi. Annemin beni GS Lisesinde okutacak imkanı yoktu. Dayım okul taksitlerini yüklendi.
1962‘te Lise bittikten sonra, İstanbul Üniversitesi Filoloji Fakültesinde Fransızca bölümüne girerek eğitimimi sürdürmeyi denedim, ancak olmadı. Anamın artık takati tükenmişti. Ne yapıp edip çalışmam gerekiyordu.

İkinci şansım, Kenan İnal oldu. Koç Grubu’nun önde gelen isimlerinden biriydi. Aile dostumuzdu. Vehbi Koç’un benimle ilgilenmesini sağladı. 1963’te önce İngiltere’ye ayağımdan 5 inci ve sonuncu ameliyatımı olmaya gittim. Dönüşümde de Koç Holding’e girecektim. Londra’ya giderken, GS lisesi yıllarımda tanıştığım Abdi İpekçi, Milliyet’in Londra muhabirliğini verdi. "İlginç şeyler bulursan mektupla bize bildirirsin" demişti. Ben de, ameliyat bir yanda, İngilizce öğrenme ve Milliyet’e mektupla haberler gönderme öte yanda, 1 yılımı tamamlayıp geri döndüğüm 1964 yılı Temmuzunda, Koç Holding yerine, kendimi Milliyet’te buldum. Üçüncü şansımı, yani gazetecilik hayatımı, Abdi İpekçi önüme açtı. Vehbi Koç ile konuşup " Bırakın bir süre bizimle çalışsın. İki dili olan genç bir insan. Üstelik gazeteciliği seviyor ve yetenekli görünüyor. Bir deneyelim. Eğer yapamazsa size geri dönerö deyip, Vehbi beyin onayını almıştı.

GAZETECİLİKTEKİ PARLAK DÖNEM...

Dördüncü şansım ise, Milliyet’te çalışırken karşılaştığım Cemre oldu. Onunla 1971’de evlendim ve hayat mücadelemizi birlikte götürdük. Evlilik ile birlikte cebimizde, Milliyet’in verdiği 500 dolar maaşla Brüksel maceram başladı.
Milliyet’in Brüksel’deki muhabiri olmak bana çok şey kazandırdı. Hem dünya görüşümü etkiledi, hem de çok şey öğrenmemi sağladı. Eğer Brüksel’e gitmemiş, Cemre ile orada 20 yıl süreyle yaşamamış olsaydım, bugün geldiğim yerde olamazdım.
Brüksel’deki gazeteciliğimin dönüm noktası da, 1974 Kıbrıs Harekatı’yla gerçekleşti. Eskiden içine kapanık ve dış ilişkileri sorunlu olan Türkiye , birden bire dünyanın gündemine girdi. Bütün gözler Ankara’ya çevrildi. Hemen her yerde ilgi odağı oldu. Amerika’nın silah ambargosu, Kıbrıs konusunu daha da ön plana çıkardı. Uluslararası ilişkiler, o döneme kadar görülmemiş derecede arttı. O zaman da, benim gibi dışarda çalışan gazetecilere ihtiyaç inanılmaz derecede yükseldi. Ancak ben de sadece Brüksel’de kalmadım, oradaki kurumlarla (NATO ve Avrupa Birliği) yetinmedim. Dışarıda yaşamanın avantajını kullandım görev sınırlarımı genişlettim.
Yıldızım parlayıverdi. 1974’ten sonra sadece Brüksel değil, sürekli Washington, Atina, Strasbourg’a (Avrupa Konseyi için) gider oldum.
Dünyam genişledi. Bilgim arttı. Brüksel, bana sadece habercilik açısından değil, kişisel gelişim açısından da çok yarar sağladı. Çalışma randımanım birkaç misli arttı. Zamanımı da iyi kullandığımdan dolayı, art arda kitaplar yazabildim. Zira kalıcı birşeyler bırakmak istiyordum.
Brüksel’deki 20 yılım, kişisel olarak üretimimin en üst düzeye çıktığı dönemdi. Yazdığım ve her biri büyük ilgi toplayan kitaplarımın listesi bunun kanıtıdır:
  • 30 SICAK GÜN (1976) ve DİYET (1979) Kıbrıs harekatının perde arkasını, Türkiye’nin harekat sonrasındaki dış ilişkilerini ele alan iki kitap art arda çıktı.
  • BİR PAZAR HİKAYESI (Türkiye- Avrupa ilişkileri) kitabının ilk baskısı 1978’de yaptı ve 2005’e kadar 10 ayrı baskı yaptı ve her defasında son gelişmeler eklendi. Sonunda TÜRKİYENİN AVRUPA MACERASI (Doğan Kitap) adıyla, Türkiye’nin AB tarihçesini tümüyle içinde biriktiren bir kitap oldu.
  • EMRET KOMUTANIM (1986) (Türk Silahlı Kuvvetleri’nin subaylarını nasıl eğittiği ve TSK’nın işleyişini anlatan, TSK ile ilgili sivil biri tarafından yazılmış tek kitaptır. Milliyet Yayınları)
  • 12 EYLÜL 04.00 (1983)
  • APO ve PKK . (1988)

32.GÜN’ün GETİRDİĞİ ŞÖHRET

1985'de, bir adım daha attım ve 32.GÜN adlı, aylık bir haber programını başlattım. Gazetecilik artık beni tek başına tatmin etmiyordu. Televizyon ile daha geniş kitlelere sesimi duyurmak istdedim. Uluslararası ilişkileri ele alan ve yabancı devlet adamlarını konuk eden bir program yaptım. TRT’nin durağan dilinden farklı olduğu için çok beğenildi. Aslında programı, Avrupa TV’lerinde gördüklerimi örnek alıp, izlediklerimden esinlenerek yapmıştım, ancak program beklemediğim oranda beğeni kazandı ve beni şöhrete taşıdı. Bu programın böylesine başarılı olmasında en büyük katkı Can Dündar, Mithat Bereket, Çiğdem Anat, Ali Kırca, Deniz Arman, Cüneyt Özdemir, Rıdvan Akar, Musa Çözen, Talip Korkmaz, Sacit Baydar başta olmak üzere, sayısız muhabir, kameraman ve teknisyenden gelmiştir.
Yıllar boyunca 32. Gün için konuştuğum ünlülerin listesi epey büyüdü (eski Fransa Devlet Başkanı François Mitterand, Avrupa Komisyonu eski başkanı Romano Prodi, eski Fransa Devlet Başkanı Jacques Chirac, Ürdün Kralı Hüseyin ve oğlu Kral Abdullah, Suriye Devlet Başkanı Bessar Essad, eski Irak lideri Saddam Hüseyin, Rusya Federasyonu eski başkanı Gorbachov, Yeltsin, Filistin lideri Yassir Arafat, Alman Başbakanı Helmut Kohl, Schröder ve eski İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher, Karamanlis, Mitsotakis, Rabin, Simon Peres vs...
1986’da bir adım daha attım ve Sovyetler Birliği yetkililerini, hem de Milliyet’i ikna edip, Moskova’da da büro açtım. Her ay Moskova’ya gider ve gelişmeleri izlerdim. Tam o sıralarda Gorbaçov dönemiyle birlikte açılım başlıyordu. Moskova-Brüksel arasında gidiş gelişler bana çok katkı yaptı. Analizlerim renklendi, bilgi dağarcığım daha da derinleşti.
Bir süre sonra, TV çalışmalarımda, sadece 32.Gün’ü yapmak da beni tatmin etmedi. Gazete haberciliği yaparken nasıl kitap yazıp kalıcı birşeyler bırakmak için çırpındımsa, şimdi de TV programı yanısıra belgesel üretmek için harekete geçtim.
1989’daki KIBRIS Belgeseli, ardından DEMİRKIRAT (27 mayıs darbesini anlatan çalışma) ve arka arkaya, 12 MART-12 EYLÜL ve ÖZALLI YILLAR geldi. Bütün bunları Can Dündar ve Bülent Çaplı gibi iki dev ismin sayesinde gerçekleştirebildim.
Gazeteciliğimi ve özel hayatımı, uzun sürede en fazla etkileyen olay ise 1988 yılında Lübnan’ın Beka vadisindeki PKK kampında Abdullah Öcalan ile gerçekleştirdiğim ilk röportaj oldu. Öcalan’la o ana kadar kimseye konuşmamıştı. İlk defa Milliyet’e konuşması olay oldu.
Gazete toplatıldı. Röportajın yayını yasaklandı. Röportaj bir yandan da hayatımı boyunca asker ile ilişkilerimin bozulmasına neden oldu.

TÜRKİYE’YE GERİ DÖNÜŞ VE KARANLIK YILLAR...

Avrupa’da fırtına gibi geçen ve inanılmaz gazetecilik yaşamım 1991 yılına kadar sürdü. Cemre ile artık geri dönme zamanının geldiğine karar verdik. Oğlumuz Umur da ilkokulu bitirmişti. Hayatımızı ya tümüyle Brüksel’de geçirecek ya da geri dönecektik. Geri dönmeyi kararlaştırdık. Avrupa’daki yaşamımız ailece hepimize çok şey katmıştı ancak yetmişti.
1991’in haziranında, İstanbul’a yerleştik ve hayatımız tümünden değişti. Doğrusunu söylemem gerekir ki, hayatımız bir yandan karardı, öte yandan da çok renklendi. Sevdiklerimize yakın olmanın keyfine kavuştuk.
İstanbul’daki yaşam asıl, uzun yıllardır çalıştığım Milliyet’te ayrılıp SABAH’a geçmem ve 32. GÜN’ü de TRT’den Show TV’ye taşımamla birlikte çok değişti. Hem o dönemlerdeki PKK terörünün artması nedeniyle esen fırtınaların arasında kaldım hem de devlet politikalarına muhalif yaklaşımım bana pahalıya mal oldu. Yıllar sonra farkına vardım ki, TRT’de açılan davalarda dahi asker parmağı varmış. Yıllarca, ardı ardına gelen mahkemelerle mücadele ettim. Çok yorucu ve üzücü dönemlerden geçtim.
1997’de ünlü 28 Şubat müdahelesine muhalefetim ve Kürt sorununda resmi ideoloji ve söyleme karşı çıkmam nedeniyle, asker tarafından andıçlandım. Genelkurmay Başkanlığı’nda hazırlanmış bir komplo sonucu, SABAH’tan kovuldum ve Show TV’deki programım da durduruldu. Asker, Kürt sorunuyla ilgili tutumumdan dolayı beni cezalandırmıştı. Hayatımda hiçbir zaman bu kadar acı çekmemiştim.
Bu korkunç olay, bir yandan bana çok farklı bir dünyayı da açtı.

1997 Temmuzunda, askerden korkmayan tek patron sayılan Aydın Doğan, CNN TÜRK’ ün kuruluşunda bana görev verdi ve POSTA gazetesinde başyazı yazmaya başladım.
Doğan Grubu’yla yeniden buluşmak hoştu. CNN TÜRK’te geçen yıllarım da çok güzeldi. MANŞET adlı günlük siyasi bir talk show yaptım. Program çok başarılı oldu. 2005’te de, Kanal D Ana Haber Bülteni’nin Genel Yayın Yönetmeni ve bültenin Anchor’u oldum. Hiç bilmediğim bir alandı, ancak işin içinden sanırım yüzümün akıyla çıktım.
2009’un Ocak ayında, CNN TÜRK yeniden hayatıma girdi. Türkiye’de ilk defa uygulanan bir proje için kolları sıvadım. Hem CNN TÜRK’ün, hem de Kanal D’nin Genel Yayın Yönetmenliğini üstlendim. Ortak bir haber merkezi oluşturduk.
Bu satırları yazana kadar da işin başında olduğuma göre, demek ki hala başarılıyım, demektir.
Bütün bu yaşam sırasında yüzlerce konferansa katılıp konuşmalar yaptım, ödüller aldım. Ancak hiçbiri, Avrupa Konseyinin "Yılın Gazetecisi" (1987) , TÜYAP kitap fuarının "Yılın Yazarı" (1976), Lion klüplerinin Melvin Jones Fellow ödülü ve Fransızları Şövalye nişanı (1993) kadar beni tatmin etmedi.

YAZDIĞI KİTAPLAR, HAZIRLADIĞI BELGESELLER, ALDIĞI ÖDÜLLER

72 yaşındaki Mehmet Ali Birand uzun habercilik dönemiyle orantılı bir çok değerli eserini de okuyucusu, izleyicisi, kamuoyuyla buluşturdu.
Kıbrıs harekatının perde arkasını, Türkiye'nin harekat sonrasındaki dış ilişkilerini ele alan "30 SICAK GÜN" (1976) ve DİYET (1979); Türkiye- Avrupa ilişkilerini konu olan; "BİR PAZAR HİKAYESİ" ve "TÜRKİYENİN AVRUPA MACERASI"; TSK'nın işleyişini anlatan ve bir sivil biri tarafından yazılmış tek kitap olan "EMRET KOMUTANIM (1986); "12 EYLÜL 04.00" (1983)
"APO ve PKK." (1988) adlı kitapları yazdı.
1989'da "KIBRIS" ardından 27 mayıs darbesini anlatan "DEMİRKIRAT" ve arka arkaya, "12 MART"-"12 EYLÜL" ve "ÖZALLI YILLAR" adlı belgesellere imza attı.
Yüzlerce konferans, uluslararası organizasyona katılıp, çok sayıda ödül alan duayen Gazeteci Mehmet Ali Biranda bunlardan bazılarını diğerlerinden çok önde gördü.
O ödüller de şöyle;
Avrupa Konseyinin "Yılın Gazetecisi" (1987) ,
TÜYAP kitap fuarının "Yılın Yazarı" (1976),
Lion klüplerinin "Melvin Jones Fellow ödülü"

Fransızları Şövalye nişanı (1993)

(dha)

wolfmann - avatarı
wolfmann
VIP VIP Üye
17 Ocak 2013       Mesaj #4
wolfmann - avatarı
VIP VIP Üye
Ünlü gazeteci ve televizyoncu Mehmet Ali Birand vefat etti !

Gazeteci yazar Mehmet Ali Birand, tedavi gördüğü Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesinde bu gün (17.01.2013) saat 18.29’da hayatını kaybetti. Hastane yönetimi, Birand’ın ölümüyle ilgili, “Hastamız Mehmet Ali Birand, safra yollarına yönelik geçirdiği girişimi izleyen dönemde gelişen kardiyak yetmezlik sonrasında yapılan tüm müdahalelere cevap vermemiş ve saat 18.29’da hayatını kaybetmiştir.” açıklamasına yer verdi.
Allah rahmet eylesin...
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
ฬ๏lŦ๓@ภภ ®
kompetankedi - avatarı
kompetankedi
VIP Bir Dünyalı
18 Ocak 2013       Mesaj #5
kompetankedi - avatarı
VIP Bir Dünyalı
Birand hayatını kaybetti
17 Ocak 2013 21:49

Gazeteci Mehmet Ali Birand’ın hayatını kaybettiği açıklandı. Birand'ın cenazesi, Cumartasi günü öğlen namazından sonra Teşvikiye Camii'nde kılınacak cenaze namazı ardından toprağa verilecek.
Yapılan yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayan Mehmet Ali Birand saat 18.29'da yaşamını yitirdi. Efsane gazetecinin ölüm haberini, hastane önünde bekleyen gazetecilere konuşan oğlu Umur Birand açıkladı.
Umur Birand, gözyaşlarını güçlükle tutarak yaptığı açıklamada, “Babam 71 yaşındaydı. Hiç beklenmedik bir şeydi. Eminim ki hepinizle çalıştı ya da çalışmadı. Son elektriğe kadar ben ve annem yanındaydık. Bütün arayan, telefon eden, gelen bekleyen arkadaşları, meslektaşları, devlet büyükleri, tanıdık tanımadık herkese teşekkür ediyoruz" dedi.
Umur Ali Birand, ameliyatın çok basit bir ameliyat olmasının beklendiğini ifade ederek, şöyle devam etti:
"Hatta salı gecesi yayına çıkmak için Süleyman Ağabey'i (Süleyman Sarılar) yönlendiriyordu. Bizimle konuşuyordu. Hiç beklenmedik bir Sizi mahcup ettik ki Mehmet Ali Bey’i tekrar karşınıza getiremedik. Hepinizin başı sağolsun. Çok sağolun.”
"BEN DE BABAMI KAYBETTİM"
Kanal D Haber Direktörü Süleyman Sarılar ise gözyaşlarını tutamayarak, “Türkiye büyük bir gazetecisini kaybetti. Ben de babamı kaybettim” dedi.

Hastaneden açıklama
Vehbi Koç Vakfı (VKV) Amerikan Hastanesi ise gazeteci-yazar Mehmet Ali Birand'ın vefatına ilişkin açıklama yaptı. Hastanenin yazılı açıklaması şöyle:
"Hastamız Mehmet Ali Birand, safra yollarına yönelik geçirdiği girişimi izleyen dönemde gelişen kardiyak yetmezlik sonrasında yapılan tüm müdahalelere cevap vermemiş ve saat 18.29'da kaybedilmiştir."
Cenazesi cumartesi günü
Bu arada Mehmet Ali Birand'ın cenazesinin cumartesi günü toprağa verileceği bildirildi.
Kanal D Haber Koordinatörü Süleyman Sarılar, VKV Amerikan Hastanesi'nde gazetecilere yaptığı açıklamada, Mehmet Ali Birand için cumartesi günü öğle vakti Teşvikiye Camisi'nde cenaze töreni düzenleneceğini söyledi.

BEYİN ÖLÜMÜ GERÇEKLEŞMİŞTİ
Türk haber televizyonculuğunun efsane isimlerinden Mehmet Ali Birand, dün safra kesesindeki stent değişimi için Amerikan Hastanesi’nde ameliyat olmuştu. 71 yaşındaki deneyimli gazetecinin operasyon sırasında kalbinin durduğu ve doktorların çabasıyla yeniden çalıştırıldığı ortaya çıkmıştı.
Amerikan Hastanesi’nden bugün yapılan son açıklamada ise,“Safra yollarındaki darlığa yönelik bir girişim geçiren Mehmet Ali Birand, gözlenen kardiyak sorunlar nedeniyle yoğun bakımda izlenmektedir” denilmişti. Birand’ın bu sabah saatlerinde durumunun kötüye gittiği ve beyin ölümünün gerçekleştiği bilgisi gelmişti.

SEVENLERİ HASTANEYE KOŞTU
Birand’ın tedavisinin sürdürüldüğü Amerikan Hastanesi’ne sabah saatlerinden itibaren meslektaşları, siyaset ve iş dünyasından önemli isimler akın etti. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Koç Holding Onursal Başkanı Rahmi Koç, Basın Konseyi Başkanı Orhan Birgit, Hürriyet Gazetesi Yazarı Ertuğrul Özkök, Show Haber Müdürü Ali Kırca, Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören, Galatasaray Spor Kulübü Başkanı Ünal Aysal, Cem Boyner, Yılmaz Ulusoy, Hüsnü Özyeğin, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül hastaneye gelerek doktorlardan bilgi almıştı.

YARIM ASIRLIK MESLEK HAYATI

Mehmet Ali Birand, 9 Aralık 1941'de İstanbul'da dünyaya geldi. Galatasaray Lisesi mezunu olan Birand, meslek hayatına 1964 senesinde Milliyet Gazetesi'nde başladı.
1985 yılında TRT ile başlayan televizyonculuk kariyerini “32. Gün” programıyla zirveye taşıdı. Programında birçok Türk politikacının yanı sıra dünya liderlerini de ağırladı.
Gazeteciliğin yanı sıra çok sayıda kitap da yazan Birand’ın 12 Eylül darbesi, 1974 Kıbrıs Çıkartması ve Türk-Yunan ilişkisini anlatan kitapları İngilizce, Almanca ve Yunanca’ya çevrildi.
Kanal D Haber Grup Başkanı ve Posta Gazetesi Köşe yazarı olan Birand, ulusal ve uluslar arası birçok ödül aldı.
Can Dündar, Mithat Bereket, Çiğdem Anat gibi birçok gazetecinin yanında yetişti.
Evli ve bir erkek çocuk babası olan usta gazeteci, Fransız “Chevalier de L’Ordre National de Merite” unvanına sahipti.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
serhat_11 - avatarı
serhat_11
Kayıtlı Üye
28 Mayıs 2013       Mesaj #6
serhat_11 - avatarı
Kayıtlı Üye
Mehmet Ali Birand
MsXLabs.org 6 Vikipedi, özgür ansiklopedi

Mehmet Ali Birand (9 Aralık 1941; Beyoğlu, İstanbul - 17 Ocak 2013; Nişantaşı, Şişli, İstanbul), Türk gazeteci, yazar, köşe yazarı, haber sunucusu, televizyon yapımcısı. 1964 yılının Temmuz ayında Abdi İpekçi'nin vasıtasıyla Milliyet gazetesinde mesleğe başladı. Bu dönem Brüksel'e yerleşerek burada yirmi yıl yaşadı ve 1985 yılında TRT 1'de 32. Gün adlı bir aylık haber programı yapmaya başladı. Program oldukça başarılı oldu ve Birand, bu programla birlikte tanındı. 1991'de Türkiye'ye dönerek gazeteciliğe ve program sunuculuğa farklı yayın organlarında devam etti. Ayrıca hakkında çeşitli davalar açıldı. 17 Ocak 2013'te vefat etti.

İlk yılları ve özel yaşamı

Mürvet ve İzzet Birand çiftinin oğlu olarak 9 Aralık 1941 gecesi Alman Hastanesi'nde dünyaya geldi. Birand'ın kökeni anne tarafından Elazığ'ın Palu ilçesine[2] baba tarafından ise Karadeniz Ereğlisine dayanmaktadır ve anne tarafından Kürt kökenlidir.[3] Birand, iki yaşındayken babasını kalp krizi nedeniyle kaybetti. İlkokulu Erenköy Zihnipaşa'da tamamladı ve 1955'te Galatasaray Lisesi'nde okumaya başladı. Bu okula, Dışişleri Bakanlığında "küçük bir diplomat" olan dayısının maddi yardımlarıyla gitti. Liseyi 1962'de bitirdi. İstanbul Üniversitesi Filoloji Fakültesi'nde Fransızca bölümüne girerek eğitimini sürdürdü fakat maddi sorunlardan dolayı devam edemedi.

Birand, üç yaşındayken sol bacağına kaynar su döküldü ve bu sebeple toplamda beş ameliyat geçirdi.[4] Milliyet'te çalışırken 1971 yılında, Milliyet gazetesinin kurucusu Ali Naci Karacan'ın oğlu Ercüment Karacan'ın üvey kızı Cemre Güngören ile evlendi. Çift, evlendikten sonra Brüksel'e giderek burada yirmi yıl yaşadı.1977 yılında Umur Ali adında bir oğlu oldu. Belçika vatandaşılığı da bulunan Birand ana dili olan Türkçe'ye ek olarak Fransızca ve İngilizce de bilmekteydi.
Kariyeri

Mesleğe 1964 yılının Temmuz ayında Abdi İpekçi'nin vasıtasıyla Milliyet gazetesinde başladı. 1971'de evlendikten sonra 500 dolar maaşla Brüksel'de Milliyet için çalışmaya başladı ve burada yirmi yıl çalıştı.[1] 1974 Kıbrıs Harekatı'nın meydana gelmesiyle sürekli Washington, Atina, Strasbourg'a (Avrupa Konseyi için) gider oldu. Abdi İpekçi'den sonra kısa bir dönem Milliyet'in genel yayın yönetmenliğini yaptı.

1985 yılında TRT 1'de 32. Gün adlı bir aylık haber programını yapmaya başladı. Programda uluslararası ilişkileri ele aldı ve yabancı devlet adamlarını konuk etti. Birand, programı, Avrupa televizyonlarında gördüklerini örnek alarak ve izlediklerinden esinlenerek yaptı. 32. Gün'ün beğenilmesiyle Birand, oldukça tanındı.Can Dündar, Mithat Bereket, Çiğdem Anad, Ali Kırca, Deniz Arman, Cüneyt Özdemir, Rıdvan Akar, Musa Çözen, Talip Korkmaz, Sacit Baydar başta olmak üzere birçok muhabir, kameraman ve teknisyen program için çalıştı.

1986 yılında Sovyetler Birliği yetkililerini ve Milliyet'i ikna edip, Moskova'da da büro açtı. 1988'de Lübnan'ın Beka vadisindeki PKK kampında Abdullah Öcalan ile röportaj yaptı. Bu röportaj, Türkiye'de Öcalan ile yapılan ilk röportajdı ve basılması sonrası Milliyet gazetesi toplatıldı ve yayımlanması yasaklandı. Daha sonraki yıllarda çeşitli belgeseller çekti.

1991 yılının Haziran ayında Birand, ailesiyle birlikte Türkiye'ye geri döndü. İstanbul'a yerleştikten sonra Milliyet'ten Sabah'a geçti ve 32. Gün programını TRT'den Show TV'ye taşıdı. Fakat 28 Şubat sonrası Sabah'tan kovuldu ve Show TV'deki programı da durduruldu. 1997'de Aydın Doğan, kendisine CNN Türk'ün kuruluşunda görev verdi ve bu dönem, Posta gazetesinde yazmaya başladı. CNN Türk'te Manşet adlı günlük siyasi bir talk show yaptı. 2005'te Kanal D Ana Haber Bülteni'nin Genel Yayın Yönetmeni ve bültenin anchor'u oldu. Ocak 2009 hem CNN Türk'ü, hem de Kanal D'nin Genel Yayın Yönetmenliğini üstlendi.

Tartışmalar

Andıç
"Basın mensupları içinde de örgütün parayla yazdırdığı ya da konuşturduğu çok ünlü kişiler bulunmaktadır. Bazılarını da parayla satın alabileceğini düşünür. Bunlara örgütte eyyamcılar denir. Bunun yanında Ülkede Gündem, Özgürleşen Yurtsever Gençlik, Evrensel, Özgür Halk, Demokrasi, Emek gibi basın organları da örgütün finanse ettiği kuruluşlardır. Doğu Perinçek ve Mehmet Ali Birand'ın Öcalan ile görüşmesi ona Türk basınında kapıların açılmasına neden olmuştur. Öcalan bana, para karşılığında konuşan ya da yazanlar arasında Mahir Kaynak, Mahir Sayın, Cengiz Çandar, Mehmet Ali Birand ve Yalçın Küçük'ün isimlerini söyledi."

—26 Nisan 1998 tarihli Sabah gazetesinde yer alan ve sonradan yalan olduğu ortaya çıkan Şemdin Sakık'ın ifadelerinden bir kısmı
1998'de yakalanan PKK'nın üst düzey yöneticilerinden Şemdin Sakık'ın soruşturma zabtına, yalan ifadeler eklenerek basına sızdırılmasıyla andıç olayı ortaya çıktı. Çevik Bir ve Erol Özkasnak'ın gönderdiği sahte belgeye göre Sakık ifadesinde bazı gazetecilerin ve sivil toplum kuruluşlarının "para karşılığı PKK’ya destek verdikleri" iddia etmişti. Bu gazeteciler arasında Birand'ın adı da geçti. Birand, bu konu hakkında hazırladığı Son Darbe: 28 Şubat adlı belgeselindeki anlatımına göre, 24 Nisan günü dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir, "andıç" denilen belgeyi imzaladı. Amaç, Şemdin Sakık'ın ifadeleri ile "can sıkan" gazeteci, siyasetçi, iş adamlarını yıpratmaktı. Belgeselde anlatılan sürece göre söz konusu kişiler önce yıpratılacak ardından haklarında dava açılacaktı. Belgeselde anlatılanlara göre yıpratılmak istenen kişi ve kurumların isimleri Sakık'ın ifadesine eklendi. Planın bir sonraki aşamasında Hürriyet ve Sabah gibi gazetelerde "şok ifadeler" başlığında verilen Sakık'ın ifadelerinde içinde Birand'ın da yer aldığı bazı gazeteciler hedef tahtasına konuldu. Bu olayla birlikte Birand, Sabah'tan atıldı ve 32. Gün programı Show TV'de askıya alındı. Bu manşetlerden bir süre sonra, Sakık mahkeme karşısına çıkarıldı ve gazetelerde kendisine atfen çıkan "itirafları" reddetti; hiçbir zaman bu yönde itiraflarda bulunmamıştı. Konuya açıklık getiren ilk bilgiler Sabah gazetesi köşe yazarlarından Can Ataklı'dan geldi. Ataklı, Öküz dergisine verdiği uzun röportajda, 28 Şubat sürecinde Sabah'ın ve öbür büyük gazetelerin verdiği "haberlerin yüzde doksanının yalan" olduğunu söyledi ve "Dönemin çok güçlü bir generali, bu haberlerin konulmaması durumunda gazeteyi batırma tehdidinde bulunmuştu." cümlelerini sarfetti. 21 Ekim 2000 tarihinde Yeni Şafak gazetesi yazarı ve Fazilet Partisi (FP) milletvekili Nazlı Ilıcak, "Çevik Bir'in güçlü eylem planı" adlı bir köşe yazısı yazdı.Yazısında, Çevik Bir'in Şemdin Sakık'ın ifadesinden istifade ederek, Cengiz Çandar ve Mehmet Ali Birand gibi gazetecilerin yıpratılması talimatını verdiği; hatta icab ederse, aynı pakete, Yavuz Gökmen, Altan kardeşler vs. de konulmasını tavsiyesini verdiğini yazdı. 1 Kasım 2000'de Ilıcak bu kez milletvekili sıfatıyla bir basın toplantısı düzenledi ve elindeki belgenin fotokopisini basın mensuplarına dağıttı. Aynı gün akşam saatlerinde Genelkurmay'dan yapılan açıklamada, böyle bir belgenin hazırlandığı kabul edildi ama uygulamaya konduğu reddedildi.

TRT davası
"Rusya'nın bozkırlarından Arabistan'ın çöllerine kadar gitmediğimiz yer kalmadı. Faturanın işlemediği hatta bilinmediği yerlerde resmi muamelenin aradığı usule uygun şekilde nasıl belge bulabilirdik? [...] Dönemin bazı güvenlik kuvvet temsilcilerinin adalet mekanizması üstündeki "ikna yeteneklerini" kullanmaları, medyada bizi seven(!) bazı yazarların desteği sayesinde 17. Asliye Ceza Mahkemesi hiç oralı olmadı ve kararını verdi. Beş yıl içinde kuruma verdiğimiz 4400 belgeden (2 milyar 600 milyonluk harcama) TRT'nin usulsüz diye iddia ettiği 440 tanesinden gerekene uymayan altısını (64 milyon TL-9.573 dolar) suç niteliğinde buldu ve yasadaki en düşük cezayı 11 aylık hapis cezasını, 3.5 milyon Türk Lirasına çevirip tecil etti. Böylece Azerbaycan, Tacikistan ve Irak çöllerindeki çekimler için aldığımız ancak, usule uygun bulunmayan 64 milyon TL'lik 6 fatura yüzünden suçlu bulunduk."

—Birand'ın TRT davasında kendini savunan görüşleri
TRT için 32. Gün programını hazırladığı dönemde sahtecilik ve dolandırıcılık iddiası ile hakkında açılan kamu davasından yargılandı ve hüküm giydi. Olayı ortaya çıkaran TRT Teftiş Kurulu raporunda Birand'ın kurumu uğrattığı zarar: 2 milyon Belçika Frangı, 4 milyon 650 bin İtalyan Lireti, 104.100 Fransız Frangı, 34.600 ABD Doları, 28.400 İngiliz Sterlini, 35.360 Avusturya Şilini, 1.558 Alman Markı, 310 İsviçre Frangı olarak belirlenmiştir. Ankara 17. Asliye Ceza Mahkemesi'nin Esas 1994/1315 sayılı kararıyla TRT`yi dolandırmaktan 11 ay 20 gün hapis cezası almıştır. Cezası Yargıtay tarafından da onanan Birand, TRT'nin zararını geri ödemiş ve aldığı hapis cezası paraya çevirilmiştir. Hakkında aynı suçtan açılan ikinci bir davada, mahkemece suçu sabit görülmekle birlikte zaman aşımı nedeniyle dava düşmüştür.

Ölümü
Bir süre önce pankreas kanserine yakalanan Mehmet Ali Birand, hastalığı ile ilgili bir seri ameliyat geçirmiş ve kemoterapi görmüştü. Tedavisinin bir parçası olarak safra kesesindeki stentlerin değiştirilmesi için gittiği İstanbul Amerikan Hastanesi'nde yapılan ameliyat sonrasında 17 Ocak 2013 tarihinde yoğun bakımda hayatını yitirmiştir. Sabah saatlerinde medya tarafından verilen ölüm haberi, oğlu ve tedavi gördüğü hastane tarafından yalanlanmış ve Birand'ın yoğun bakım altında olduğu açıklanmıştır. Ancak oğlu Umur Birand saat 19.00'a doğru yaptığı basın açıklaması ile Birand'ın, 18.29 sıralarında vefat ettiğini açıklamıştır. Birand'ın cenazesi, 19 Ocak 2013'te Doğan TV Center'da yapılan törenin ardından Teşvikiye Camisi'ne getirildi ve burada yapılan cenaze töreninden sonra Anadolu Hisarı'ndaki aile kabristanında toprağa verildi.

Tepkiler
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ölümü sonrası Birand için "[...] renkli kişiliği, kendine has üslubu, cesareti, bilgisi, tecrübesi, başarılı meslek kariyeri, yetiştirdiği değerli gazeteciler ve Türkiye'nin önemli meseleleri konusunda açık sözlülükle savunduğu fikirleriyle; sevilen, sayılan, yeri doldurulamayacak bir gazeteci ve haberciydi." ifadelerini kullandı.[20] Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Birand'ın geriye bıraktığı eserleriyle daima seçkin ve saygın bir gazeteci olarak hatırlanacağını söyledi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, " Halkın doğru haber alma ve gerçekleri öğrenme hakkı çabasıyla, hayaliyle dünyamızdan ayrılan Mehmet Ali Birand’ın hayalinin birgün gerçekleşmesi dileğiyle..." sözlerini kullandı. MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Birand için "[...] gelişen olaylar karşısında, bu olaylara farklı bakan görüşleri de halka iletmeyi görev edinen ama kendi yorumunu da hür bir şekilde yapan bir gazeteciydi." ifadelerini kullandı.[22] BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık, Birand'ın Türkiye'nin ezberini ilk bozan gazeteci olduğunu belirtti.

Doğan Holding Onursal Başkanı Aydın Doğan, Kanal D Haber Bülteni'ne canlı bağlanarak Birand'ın ölümüyle ilgili "Bana göre Türk basını büyük bir haberciyi kaybetti. Hem basın hem televizyon dünyası.. Yeni yetişenler hep Mehmet Ali Birand'ı habercilikte, başarıda örnek alacaklar." dedi. Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı, Birand'ın ölümü sonrası "Türkiye gerçek bir tarafsız düşünce insanını, Türk medyası kendi başına bir ekol yaratmış duayen bir gazeteciyi kaybetti." sözlerini dile getirdi.

Çalışmaları


Televizyon programları

qr644qip

Çalıştığı gazeteler

dih68p4n

Diğerleri

Eserleri

  • 1984, 12 Eylül 04.00
  • 1992, Apo ve PKK
  • 1993, Demirkırat: Bir Demokrasinin Doğuşu'', Mehmet Ali Birand, Can Dündar, Bülent Çaplı
  • 1995, 10 yılın perde arkası 32. gün
32. Gün 20 Yılın Perde Arkası
  • 1996, Türkiye'nin Gümrük Birliği macerası (1959-1995)
  • 1997, Panorama '97 CD-ROM 32. Gün Dünya'da ve Türkiye'de Yılın Olayları
  • 1999, 12 Eylül: Türkiye'nin miladı
  • 2000, 12 Mart: İhtilalin pençesinde demokrasi
  • Emret komutanım
  • 30 Sıcak gün
  • Diyet: Türkiye ve Kıbrıs üzerine uluslararası pazarlıklar 1974-1980
  • The Özal Bir Davanın Öyküsü, Mehmet Ali Birand, Soner Yalçın
  • Türkiye'nin Büyük Avrupa Kavgası 31 Temmuz 1959'dan 17 Aralık 2004'e
  • Türkiye'nin Avrupa Macerası 1959 - 1999
  • Mehmet Ali Birand
  • 2012, Son Darbe: 28 Şubat
Hakkında yazılan kitaplar
  • 2012: "Birand, Bir Ömür Ardına Bakmadan", Can Dündar, Can Yayınları, Biyografi Dizisi, İstanbul 2012 (ISBN 9789750715679)
Rol aldığı filmler ve diziler
  • Unutulmaz Maçlar (belgesel) (2005) Rolü: Mehmet Ali Birand
  • 100 Yıllık Sevda (2006) Rolü: Mehmet Ali Birand
  • 17 Mayıs (2006) Rolü: Mehmet Ali Birand
  • Latife Hanım (2006) Rolü: Mehmet Ali Birand
  • Çok Güzel Hareketler Bunlar (2008) Rolü: Mehmet Ali Birand
  • Küçük Kadınlar (2009) Rolü: Mehmet Ali Birand
  • Kurtuluş Son Durak (2012) Rolü: Mehmet Ali Birand
  • Annem Uyurken (2012) Rolü: Mehmet Ali Birand
Çalıştığı TV kanalları
  • 1968-1992: TRT
  • 1992-1995: Show TV
  • 1993-1995: Cine5
  • 1995: atv
  • 1995-1998: Show TV
  • 1995-1999: Cine5
  • 1999: Eko Tv
  • 1999: Kanal D
  • 1999: Show TV
  • 1999-: CNN Türk
  • 1999-2003: Süper Kanal
  • 2005-2013: Kanal D
Son düzenleyen _Yağmur_; 31 Mayıs 2013 10:13 Sebep: İçerik düzenlendi.
Olması Gereken Şeylerin Adını İyilik Yapmak KoymuşIar.
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
4 Ocak 2017       Mesaj #7
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye

Mehmet Ali Birand

(1941, İstanbul)
Ad:  Mehmet Ali Birand.jpg
Gösterim: 644
Boyut:  37.9 KB

Gazeteci ve yazar. Galatasaray Lisesi'ni ve İ.Ü.Edebiyat Fakültesi Fransız Filolojisi'ni bitirdi. 1964'te Milliyet gazetesinin dış haberler servisinde gazeteci olarak çalışmaya başladı. Bu gazetenin yurtdışı bürolarında görev aldı ve Brüksel (1973) ve Moskova (1984) bürolarının kurucusu oldu. Ali Kırca ile birlikte TV için "32. Gün" adlı haber-röportaj programını hazırlamaya başladı (1985). Daha sonra bu programı tek başına yönetti. Çeşitli TV kanallarında programcılık ve yöneticilik yaptı. Avrupa Konseyi'nin Yılın Gazetecisi Ödülü'nü (1979), Gazeteciler Cemiyeti'nin beş kez birincilik ödülünü, Sedat Simavi Vakfı Kitle Haberleşme Ödülü'nü (1984) kazandı. Sedat Simavi Vakfı'nın 1986 ödülünü Ali Kırca ile paylaştı. Mehmet Ali Birand'ın Kıbrıs Barış harekâtını ayrıntılarıyla ve bilinmeyen yönleriyle anlattığı "30 Sıcak Gün" (1975), 1959-1980 arasındaki Türkiye AET ilişkilerini sergileyen "Bir Pazar Hikâyesi" (1978), 1974-1980 arasında Kıbrıs sorunuyla ilgili gelişmeleri anlatan "Diyet" (1978), 12 Eylül harekâtını ayrıntılarıyla veren "12 Eylül, Saat 04:00" (1984) ve Türk Silâhlı Kuvvetleri üzerine "Emret Komutanım" (1986), "12 Mart İhtilâlinin Gölgesinde Demokrasi" (C. Dündar ile birlikte, 1994), "Türkiye'nin Gümrük Birliği Macerası" (1996) adlı yapıtlarının yanı sıra yabancı dilden kitap çevirileri de vardır.

Mehmet Ali Birand, pek çok gazetecinin yetişmesine vesile oldu, çok önemli eserlere imza attı... Mehmet Ali Birand gazeteciliğe 1964'te başlamıştı. O günden itibaren durmaksızın çalıştı. Üst düzey haber yöneticisi olmasına rağmen tıpkı bir muhabir gibi sürekli gerçeğin peşindeydi. 72 yıllık ömründe çok sayıda, özel habere belgesele, kitaba imzasını attı.

Brüksel'de iken mesleğinin dönüm noktası 1974 Kıbrıs Harekatı oldu. Dünya durumu yakından takip ederken Avrupa'da olup bitenlerin nabzını o tuttu. Yaptığı haberlerle dikkat çekti. Kıbrıs Barış Harekatını konu alan iki kitaba imza attı. Yani '30 Sıcak Gün' ve 'Diyet'e... Birand, Avrupa'yı çok yakından tanıyordu. Türkiye-Avrupa İlişkilerini konu alan 'Bir Pazar Hikayesi' 1978'de yayımlandı. 2005'e kadar 10 ayrı baskı yaptı. ' Türkiye'nin Avrupa Macerası ' adıyla, Türkiye'nin AB tarihçesini tümüyle içinde biriktiren bir kitap oldu.

Mehmet Ali Birand'ın en önemli etkilerinden biri 32. Gün programıyla oldu. Program 1985'te ilk defa ekrana geldikten sonra büyük ilgi gördü. Programın yapımında emeği geçen pek çok isim, bugün, Türkiye'nin yakından tanıdığı gazeteciler ve televizyonculardır.

Mehmet Ali Birand gazetecilik hayatı boyunca 16 kitap yazdı...

Hayatında kariyeri boyunca birçok belgeseller, röportajlar, programlar yaptı. Bunlardan bazıları ise; 12 Eylül 04.00, Apo ve Pkk, Türkiye’nin Gümrük Birliği Macerası, 12 Eylül: Türkiye’nin Miladı, 12 Mart: İhtilalin Pençesinde Demokrasi, Emret Komutanım, 30 Sıcak Gün, Diyet: Türkiye ve Kıbrıs Üzerine Uluslararası Pazarlıklar 1974-1980, Türkiye’nin Büyük Avrupa Kavgası 31 Temmuz 1959’dan 17 Aralık 2004’e, Son Darbe: 28 Şubat.

1991 yılında kariyerini Türkiye’de devam ettirme kararı almış ailesi ile birlikte İstanbul’a yerleşmiş ardından Milliyet’ten Sabah’a geçmiştir. 32. Gün programını Trt’den Show Tv’ye taşıdı. 28 Şubat sonrası Sabah’tan kovuldu. Aydın Doğan 1997 yılında CNN Türk’ün kuruluşunda kendisine görev verildi. Aynı süreçte Posta gazetesinde yazmaya başlamıştır. 2005 yılında Kanal D Ana Haber Bülteni’ni sundu. 2009 yılında hem CNN Türk’ün hem de Kanal D’ Genel Yayın Yönetmeni oldu.

Kariyerini başarılı şekilde devam ederken, Mehmet Ali Birand canlı yayında zor bir ameliyat geçireceğini açıklayıp seyircilerle vedalaştıktan hemen sonra ameliyat oldu. Kesin bir bilgi olmamakla beraber sağlık durumu hakkında kanser söylentileri yayıldı. Yapılan ameliyatın yeterli olmaması, başka bir ameliyat geçirmesine neden olmuştur. Safra kesesinde stent değişimi için hastaneye yatan Birand, 17 Ocak 2013 akşamı saat 18.29 da hayata gözlerini yummuştur.
-derlemedir.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.

Benzer Konular

14 Temmuz 2011 / AndThe_BlackSky Spor tr
1 Ağustos 2008 / thedoctor_611 Sinema tr
20 Aralık 2012 / hülya özbek Soru-Cevap
4 Eylül 2016 / ThinkerBeLL Sanat tr
11 Haziran 2013 / _AERYU_ Taslak Konular