Arama

İskandinav Efsaneleri

Güncelleme: 21 Haziran 2009 Gösterim: 12.908 Cevap: 1
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
8 Ekim 2008       Mesaj #1
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
İskandinavyalılar birçok tanrıya tapıyorlar­dı. Ayrıca cinler, ayaz ve ateş devleri gibi tuhaf ve güçlü yaratıklara da inanıyorlardı. Yaklaşık İS 1. yüzyılda Avrupa'nın kuzeyinde yaşayan Germenler tanrılarına, kutsal saydık­ları korularda taparlardı.

Sponsorlu Bağlantılar
iskandinavyp2

Bazı ağaçlarda tanrısal özellik bulunduğuna inanılırdı. Büyük dişbudak ağacı Yggdrasü'in evreni taşıdığı söylenirdi. İki çeşit cin vardı: Biri gün ışığında yaşayan neşeli cinler; öbürleri ise derin, karanlık mağaralarda yaşayan ve yalnızca geceleri dışarı çıkan kara cücelerdi. İskandinavyalılar "Norn" denen ve insanların yazgılarını belir­leyen tuhaf yaratıklara da inanırlardı.

Tanrıların kralı Odin tek gözlüydü. Öbür gözünü akıl çeşmesinden bir bardak su karşılı­ğında vermişti. İskandinav tanrılarının en büyüğü ve güçlüsü Thor'du. Freyr çok sevilen ilkbahar tanrısıydı. Öbür önemli İskandinav tanrıları Odin'in karısı Frigg ile oğlu Balder'di. Bunlar arasında en tuhafı, durmadan tanrılara sataşan Loki'ydi.

Msxlabs & Temel Britannica

Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
21 Haziran 2009       Mesaj #2
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
İskandinav Efsaneleri
MsXLabs.org & Temel Britannica
Sponsorlu Bağlantılar

Danimarka, İsveç, Norveç ve İzlanda gibi İskandinav ülkelerinde yaşayan halkların atalarının ku­şaktan kuşağa aktardığı zengin bir öykü ve masal dağarcığı vardır. Saga denen ve kahramanların, haydutların, hayaletlerin, canavar­ların, deniz krallarının, köylülerin, cücelerin aşk ve serüvenlerinin anlatıldığı bu öykülerin yanı sıra, bir de İskandinavya'da tapılan tanrılara ilişkin efsaneler vardır.
Eski zamanlarda aralarında İngiliz ve Al­man halklarının ataları da olmak üzere, çeşitli halklar değişik adlar altında aynı tanrılara tapıyordu. Ne var ki, İngiltere ve Almanya'da bu efsanelerden günümüze yalnızca bölük pörçük öyküler kalmıştır. Hıristiyanlık'ın İskandinavya'ya, özellikle uzak İzlanda Adası' na girmesinin gecikmesi ve ancak 1100'den sonra kurumlaşması, efsanelerin, anlatıla anlatıla belleklere iyice yerleşmesine yol açtı. İskandinav tanrılarıyla ilgili öyküler eski İz­landa edebiyatı örneklerini içeren Edda adlı iki kitapta ayrıntılı ve eksiksiz bir biçimde yer almaktadır.

İskandinav Tanrıları
İskandinav tanrıları insana benzemekle birlik­te dev boyutluydu. Bu tanrılar, yer, uyur, doğar, ölür, sever, nefret eder, korkar ve kederlenirdi. Arkadan vurmayı kınar, başarılı olduğu kadar başarısızlık da gösterebilir, sa­vaşta yenilebilirlerdi.
İçlerinde en başta gelenler Aesir tanrılarıy­dı. Gökyüzünde Asgardr denen gizemli bir yerde yaşarlardı. Baş tanrı Odin'di; tüm tanrıların ve insanların babası, gökyüzünün efendisi, ölüler dünyasının kralıydı. Büyük sarayı Valhalla'da, ölen savaşçıları yargılardı. Şairlere esin veren oydu. Büyücülükte ustay­dı. Odin, ak sakalı, gökyüzü gibi renk değişti­ren peleriniyle, görmüş geçirmiş, yaşlı bir adam olarak resmedilirdi. Yalnızca tek gözü vardı, çünkü öbürünü, tanrı Münir'in bilgelik kuyusuna, akıl karşılığı kurban vermişti. Odin' in ayaklarının dibinde iki kurt yata;, bir omzunda Düşünce öbüründe Bellek adlı iki kuzgun tünerdi. Sekiz ayaklı, güçlü atı Sleip-nir, rüzgârdan daha hızlı koşar, suda yüzer, havada uçardı. Karısı bereket tanrıçası Frigg' di. Odin'in başka tanrıçalarla ya da ölümlü kadınlarla aşk ilişkilerini anlatan öyküler de vardı.
Odin'in sayısı belirsiz oğullarından en güç­lüsü kızıl sakallı Thor'du. Kendisine güç veren sihirli bir kemer takar, ellerine demir eldivenler giyer, çekicini vurmasıyla şimşek­ler yağdırır, arabasının tekerlekleri döndük­çe, gök gürültüsü oluşurdu. Kötü devlere karşı savaşan tanrıların ve insanların önderiy­di. Devler ülkesinde birçok savaş ve serüven yaşayan Thor'un karısı altın saçlı, hasat ve aile tanrıçası Sif'ti. Önemli tanrıların üçüncü­sü savaşan erkeklerin koruyucusu savaş tanrı­sı Tyr'di.
Odin'in erkek kardeşi Loki de önemli olduğu kadar ilginç bir tanrıydı. Başlangıçta ateş tanrısı olan Loki, Edda'da. tanrıların bazen dostu, bazen düşmanı olarak anlatılır. Düzenbazlığı ve huysuzluğu yüzünden pek sevilmezse de, kurnazlığı zaman zaman işe yarardı. Canı istediği zaman biçim değiştire­rek insan ya da hayvan kılığına girebilirdi. Cinsiyetini değiştirdiği de olurdu. Loki'nin canavar ruhlu üç çocuğu vardı: Ölüm tanrıçası Hel, Tyr'in sağ elini ısırıp kopardıktan sonra tanrıların zincire vurduğu korkunç kurt Fenrir ve denizin derinliklerinde yaşayan, kuyruğuyla fırtınalar çıkaran yılan Jörmungand.
Loki'nin yaptığı en büyük kötülük, Odin'in oğlu, çok sevilen genç gün ışığı tanrısı Balder' in ölümüne neden olmasıydı. Annesi Frigg, tüm yaratıklardan ona zarar vermemeleri için söz almış, ama ökseotunu gözden kaçırmıştı. Loki sonradan ökseotundan bir ok yaptı ve bu Balder'in ölümüne neden oldu. Tüm canlılar Balder için yas tuttu ve öfkeli tanrılar Loki'yi sonsuza kadar bir kayaya zincire vurarak cezalandırdılar.
Öbürlerine göre daha az önemli tanrılar arasında bilge Mimir, gözcü Heimdall, deniz tanrısı Njörd, gençlik tanrıçası Idun ve şarkıcı Bragi sayılabilir. Njörd'un iki çocuğu yaşam tanrısı Freyr ve aşk tanrıçası Freyja'ydı. Gün ve gece, Ay ve Güneş, ateş ve rüzgâr, gündoğumu ve günbatımı, kar ve sis tanrıları ya da tanrıçalarından başka, ayaz ve dağ devleri, mağarada yaşayan cüceler, cinler, geceleri evlerin çatılarında gezen düşsel yara­tıklar ve rüzgârda uluyan ruhlar vardı.

Yaratılış ve Dünyanın Sonu
Hemen hemen tüm uluslar gibi İskandinavyalılar'ın da dünyanın yaratılışını anlatan öykü­leri vardır. Bu öykülere göre başlangıçtaki boşluk ve kargaşadan sonra, önce tanrılar yaratıldı; sonra koca bir devin gövdesinden dünya oluştu. Devin, dünyanın köşelerinde duran dört güçlü cücenin omuzlarında taşınan kafatası gökyüzüydü. Dünya yassıydı ve dünyayı kuşatan okyanusun dibinde yılan Jör­mungand yaşıyordu.
Dünya, büyük dişbudak ağacı Yggdrasil'in üzerinde duruyordu. Bu ağacın en üst dalları Asgardr'a değiyor, yeraltındaki kökleri Mimir' in kuyusundan ya da insanların yazgılarını belirleyen Nornlar'ın pınarından sulanıyordu. İnsan ırkı, tanrıların ağaç kütüklerinden biçimlendirdiği Askr ve Embla'dan türemişti.
Ragnarök, yani "tanrıların alacakaranlığı" dünyanın sonuna ilişkin bir öyküydü. Loki ve kurt Fenrir zincirlerinden kurtulacak, devler Asgardr'a saldıracak, ölüm gemisi dehşet salacak, Jörmungand yılanı denizden çıkacak, dağlar titreyecekti. Tanrılar ve düşmanları arasındaki son savaşta, herkes birbirini öldü­rerek yok olacak, tüm dünya ve üzerindeki insanlar ateşte yanacaktı. Ne var ki, bu mutlak son değildi. Bir süre sonra yeni bir çağ başlayacak, Balder dirilecek ve eski dünyanın küllerinden yeni bir dünya oluşacaktı (bak. Efsane ve Mitler).
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!

Benzer Konular

20 Şubat 2009 / Misafir Mitoloji
16 Ocak 2008 / Misafir Mitoloji
26 Temmuz 2012 / Misafir Coğrafya
8 Ekim 2008 / asla_asla_deme Mitoloji
9 Ekim 2008 / Pasakli_Prenses Mitoloji