Arama

Paul Ricoeur

Güncelleme: 17 Ekim 2015 Gösterim: 3.385 Cevap: 2
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
26 Eylül 2009       Mesaj #1
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi
Paul Ricoeur

Sponsorlu Bağlantılar



Paul Ricoeur;

Doğumu: 27 Şubat 1913
Ölümü: 20 Mayıs 2005
Fransız Filozof

Ününü, felsefede çok büyük ölçüde rasyonellik öncesi işaret ya da simgelerde içerilen anlamı yorumlamaktan oluşan hermeneutik yöntemi özgün bir biçimde geliştirmiş olmaktan alan Ricoeur, rakip kuramlardan uyumlu, sağlam ve yetkin bir sentez yarattı.
Hermeneutikten başka, Karl Jaspers ve Gabriel Marcel'in varoluşçuluğu ve Edmund Husserl'ın fenomenolojisiyle de uzun yıllar meşgul olan Ricoeur, "Sembol düşünceyi doğurur" derken, hermeneutiğin ilk ve temel öncülünü iyi bir biçimde ifade etmiştir.
Efsane, din, sanat ve ideolojinin sembollerinin felsefi yorum yoluyla açığa çıkarılabilecek mesajlar taşıdığını öne sürdü ve hermeneutiği, dolaylı anlamı yorumlama, görünüşteki anlamların gerisindeki gizli anlamları gözler önüne serme yöntemi olarak tanımladı.


Kaynak: Vikipedi





Son düzenleyen Safi; 17 Ekim 2015 01:13
Biyografi Konusu: Paul Ricoeur nereli hayatı kimdir.
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
3 Ocak 2013       Mesaj #2
Avatarı yok
Yasaklı
Paul Ricoeur (1913 - 2005)

Sponsorlu Bağlantılar
Fransız felsefeci, yorumbilimci, göstergebilimci, yazın eleştirmeni ve kuramcısı. 1930’lu yıllarda Fransa’da aldığı felsefe eğitimi süresince daha çok felsefe tarihine, özellikle Eski Yunan filozoflarına odaklanmıştır. Kant ile Hegel’in Fransa’da en etkili iki filozof olduğu bu dönemde, II. Dünya Savaşı patlak vermeden hemen önce Gabriel Marcel ile karşılaşmış, onun büyük etkisi altında kalmıştır.

II. Dünya Savaşı boyunca Alman savaş tutukluları kampındayken düşünsel gelişiminde derin izleri olacak Husserl, Heidegger ve Jaspers’in yapıtlarını okumuştur. 1945 yılında savaşın sona ermesiyle birlikte ülkesine dönerek Karl Jaspers ile Gabriel Marcel üzerine çeşitli çalışmalar yapmış; bu çalışmaların yanında Husserl’in ünlü yapıtı İdeen’i Fransızca’ya çevirerek açıklayıcı çıkmalar ve açımlamalarla birlikte yayımlamıştır. 1950 yılında, büyük ölçüde etkilendiği Husserl’in”eidetik” yönteminin ışığı altında ilk büyük yapıtı olarak gösterilen Le Volontaire et i’involonlaire’i (İstençlilik ile İstençsizlik) yazmıştır. Söz konusu yöntem, varolan bütün deneysel bilgileri ya da varsayımları askıya (“ayraç içine”) alarak istencin, istenç görüngüsünün kendisini kavramaya odaklanan titizlikle yürütülen bir kavramsal çözümlemeden oluşmaktadır.

Ricoeur’ün araştırmasına özellikle istenci konu etmiş olması bir rastlantı olmayıp doğrudan Gabriel Marcel’in üzerindeki etkisinin bir göstergesi olarak görülebilir. Kitapta ortaya konan ana sava göre, istencin bütün yönlerinin istençsizlikle birebir karşılıklı ilişki içinde ele alınması gerekmektedir. Bu ise doğrudan Sartre’ın dünya tarafından ya da herhangi bir zorunlulukça koşullandırılmamış saltık özgürlük tasarımına karşı geliştirilmiş gibidir. “Eidetik” istenç çözümlemesi ortaya üç “an” koyar: (i) karar anı; (ii) istenç deyinisi anı; (di) rıza gösterme anı. Bu anların her biri ancak istençsizlikte karşılık geldikleri anlarla olan ilişkileriyle kavranabilir anlardır. Bunların dışında “güdülenim anı” ile “direniş olarak beden anı” ise kişinin karakterince, bilinçdışınca ve ölüm ile doğum olarak kendini gösteren yaşamın kendisince dayatılan zorunluluklarla karşılaşma sularıdır.

Ricoeur’ün uyguladığı Husserl’in “eidetik” yöntemi özü gereği hem aşkı hem de kötülüğü “ayraç içine alma”yı gerektirdiğinden, bir başka yapıtı Finitude et culpbilite (Sorumluluk ile Suçluluk, 1960) “Yanılabilir İnsan” başlıklı ilk cildinde “Kötülük nasıl olanaklıdır?” sorusuyla ilgilenirken, “Kötülüğün Simgeselliği” başlığını taşıyan ikinci cildinde kötülüğün insanlarca nasıl dışavurulup nasıl betimlendiği sorusuna odaklanır. Ricoeur, Kant’tan da esinlenerek ilk soruya aşkınsalcı bir yanıt verir. Buna göre, insanda olanakları ile gerçekleri arasındaki uçurumun kapanmadan sürmesine olanak tanıyan bir oransızlık vardır.

Söz konusu oransızlık kötülüğü olanaklı kılan bir “kırılganlık” oluşturur. İnsanlık durumumuz hep daha çok şey elde etmeyi, daha güçlü olmayı, daha çok beğenilmeyi, daha fazla saygı duyulmayı arar. Bu yöndeki arzular hiçbir zaman doyuma ulaşmazlar. Ricoeur, ikinci soruyu ise kötülüğün insanlarca her zaman simgesel olarak ya da eğretilenerek dışa vurulduğunu söyleyerek yanıtlar. “Kirlenmişlik”, “kaybolmuşluk”, “batmışlık” ifadeleri söz konusu simgesel dışavurumun yalnızca birkaç örneğidir. Kötülüğün simgeselliği üzerine yaptığı açıklamalar Ricoeur’ü felsefi insan bilimden 1960’lı yıllardan 1990’lı yıllara gelinene değin çalıştığı ana felsefe çizgisi yorum bilgisine yöneltmiştir.



Kaynak : Felsefe Sözlüğü / Bilim ve Sanat Yayınları

Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
17 Ekim 2015       Mesaj #3
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Paul Ricoeur

Ad:  Paul Ricoeur.jpg
Gösterim: 446
Boyut:  279.7 KB

Benzer Konular

12 Eylül 2015 / _KleopatrA_ Bilim ww
8 Mayıs 2011 / BrookLyn Edebiyat ww
12 Mart 2010 / _KleopatrA_ Sanat ww
12 Mart 2010 / _KleopatrA_ Sanat ww
5 Kasım 2015 / Jumong Müzik ww