Arama

Osmanlı Kurumları - Emniyet Teşkilatı

Güncelleme: 2 Nisan 2010 Gösterim: 6.240 Cevap: 0
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Nisan 2010       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Emniyet Teşkilatı

Sponsorlu Bağlantılar
Devletin iç güvenliğini temin eden teşkilât.
Osmanlı Devleti'nin kuruluşundan bu yana, devlet teşkilâtı ve sosyal müesseseler içerisinde zabıta kuruluşu da devletin gelişmesine paralel bir yön takip etmiş ve diğer ülkelerde rastlanmayan bir olgunluğa erişmiştir. Devletin çözülüş döneminde bu teşkilat da iç ve dış tesirlerle yeni şekillere girmek ve değişikliklere uğramak suretiyle yeniden düzenlenme devrelerini geçirmiştir. Askerî ve mülkî teşkilâtın yanında zabıta kuruluşları da zamanın icaplarına uydurulmuştur.


Subaşı: Türk zabıta tarihinde önemli bir rol oynayan ve tarih boyunca çeşitli şekil ve sıfatlarda görünmekle beraber daima zabıta işlerinin başında bulunduğu anlaşılan Subaşı, ilk zabıta âmiri olarak kabul edilmektedir.

Osmanlılar devrinin ilk dönemlerinde Subaşılar, güvenlik işlerine bakmakla beraber, belediye zabıtası hizmetlerini de yürütmüşlerdir.

Osmanlı Devletinin kuruluşunda her kasabada birer kadı ve subaşı bulunurdu. Kadı, mülkî işlere bakardı. Kasabanın huzur ve güvenini, kadı'nın verdiği hükümlerin yerine getirilmesini, aynı zamanda bir askerî âmir olan subaşılar sağlardı.
Sancakların başındaki Sancak Beyleri ile eyaletlerdeki Beylerbeyleri, emirleri altındaki askerlerle bölgelerinin güvenliğini sağlıyorlardı.

Yeniçeri döneminde zabıta: Yeniçerilerin kuruluşundan sonra asayiş, bunlar tarafından sağlandı ve Yeniçeri Ağaları kumandanlık yaptı. Yeniçeri ağaları hükümet merkezinin güvenliğinden mesul kimselerdi.

İstanbul’un fethinden sonra bu şehir, beş büyük zabıta bölgesine ayrıldı. Bu bölgeler:

1)Yeniçeri Ağasına ayrılan bölge,

2) Cebecibaşına ayrılan bölge,

3) Kaptanpaşaya ayrılan bölge,

4) Topçubaşına ayrılan bölge,

5) Bostancıbaşına ayrılan bölge, olarak bilinmektedir.

Bu zabıta bölgeleri dışında, yalnız kendi kesimlerinin güvenliğini sağlayan ve Usta denilen memurlar da vardı.

Birçok semtlerde o bölgenin en büyük zabıta âmirinin emrinde kolluklar, yani bugünkü tabirle karakollar bulunurdu. Buralarda zabıta hizmetlerini yürüten ve Kollukçu denilen kişiler vazife yapardı.

Kale kapısına muhafızlık eden kollukçulara da Yasakçı denilirdi.

Zâbıta Makamları

Sadrazam: Devletin iç ve dış güvenliğini sağlayan en yüksek makam. sadrazamlık olduğu için, en büyük zabıta âmirliği yetkisi de sadrazama aitti. Kendisi seferde olduğu zamanlar bu yetkiyi Kethüdâ Bey kullanırdı.

Yeniçeri Ağası: İstanbul’un güvenlik işleri ile de alâkası olduğundan, devriye gezerken yolsuz ve kanuna aykırı davranışlarda bulunanları yakaladığı zaman bunları yanındaki falakacılara dövdürür veya hapsettirirdi.

Falakacı: Yeniçeri Ağasının emri altındaki Acemi Oğlanlar falakayı taşır ve bunlara da falakacı denirdi.

Cebecibaşı ve Cebeciler: İstanbul’un Ayasofya, Hocapaşa, Ahırkapı taraflarının korunması ve güvenliğinin sağlanması bunlara âitti.

Kaptanpaşa: İstanbul’un Kasımpaşa ile Galata semtinin güvenlik işlerinden Kaptanpaşa mesul idi. Galata semtinin asayişinden Galata Çavuşu, Kasımpaşa ile yakın sahillerin asayişinden ise Tersane Çavuşu mesul kılınmıştı.
Bu çavuşların emri altında kalyoncu denilen zabıta görevlileri vardı.

Topçubaşı ve Topçular: Tophâne semti ile Beyoğlu taraflarının korunması, dirlik ve düzenliğinin sağlanması Topçubaşılarına verilmişti.

Bostancıbaşı ve Bostancılar: İstanbul’un Üsküdar, Eyüp, Kâğıthane, Boğaziçi’nin iki tarafı, Kadıköy, Adalar ve Ayastefanos (Yeşilköy) taraflarının zabıta işleri Bostancıbaşılara verilmişti. Padişahın saray ve köşklerini de bunlar korurlardı.

Kadı: Sadrazam ve Yeniçeri Ağasından sonra, mülkî, adlî ve beledî işlere ve bu arada zabıta görevlerine de karışan büyük bir âmirdi. Suçluları bizzat sorguya çeker ve hükmünü de kendisi verirdi. Zabıta âmirliği yetkilerini bilhassa ahlâk zabıtası hizmetlerinde kullanırdı.
İstanbul şehri, İstanbul-Galata-Üsküdâr-Eyüp olmak üzere dört kadılığa ayrılmıştı.

Böcekbaşı: Failleri ortaya çıkarılamayan suçları takip etme, suçluları yakalama ve diğer gizli zabıta işleri ile vazifeli âmire Böcekbaşı denirdi. Zamanımızın sivil zabıta görevlilerinin hizmetini görürlerdi. Emirlerinde kadın memurlar da bulunurdu.

Ustalıkla kıyafet değiştiren bu memurlar, kanun ve nizamlara aykırı davranışları tespit ederler, yerinde ve zamanında müdahale ile birçok yolsuzlukların önünü alırlardı. Bu teşkilât içinde haber alma hizmetini gören ve Çuhadar unvanı verilen birtakım memurlar da vardı. Ayrıca, İstanbul’da sadrazamın, illerde de valilerin emrinde Baştebdil Ağası denilen bir haber alma şefi bulunurdu.

Yeniçeri Ocağının 1826 tarihinde ortadan kaldırılmasından sonra, bunun yerine İstanbul’da Asâkir-i Muntazama-i Hâssa adıyla zabıta hizmetlerini yürütmek üzere yeni bir teşkilât kuruldu.

Böylece Yeniçeriler ve Yeniçeri Ağasının yerine Asâkir-i Mansûre-i Muhammediyye ve Serasker’in zabıta hizmetlerini yüklenme dönemi başlamaktadır.

Bu dönemde İstanbul zabıta hizmetleri, İhtisab Nezâreti tarafından yürütülmüştür. Eyaletlerde ise, bu hizmetler Sipahilere bırakılmıştı.

1834 tarihinde, Anadolu ve Rumeli’nin bazı eyaletlerinde Asâkir-i Redife adı ile bir askerî teşkilât kuruldu. Bu askerlerin yönetimi, Serasker denilen bir kumandana bırakılmıştı.
Seraskere, eskiden, Yeniçeri Ağasına bırakılan yetkiler verildi. Bu suretle, kendisine hükümet merkezinde İstanbul yakasının en büyük emniyet âmiri sıfat ve yetkileri tanınmış oldu.

Yukarıda belirtildiği gibi; Yeniçeriliğin kaldırılmasından sonra da, eyaletlerde ve İstanbul’da zabıta hizmetleri ayrı ayrı başlara bağlı olarak yürütülmekteydi.

Teşkilât ve yürütme alanındaki bu farklılığı ortadan kaldırmak maksadıyla ilk defa, 1845 tarihinde, İstanbul’da polis teşkilâtının kurulduğu görülmektedir.

Yayınlanan ilk Polis Nizamnâmesi, 10 Nisan 1845 tarihini taşımakta ve polis adı verilen yeni zabıta teşkilâtının vazifeleri bu nizamnâmede gösterilmektedir.

Polis Nizamnâmesinin yayımını ve polis adı verilen zabıta teşkilâtının kuruluşunu izleyerek, zabıta hizmetlerindeki karışık yönetimi önleme ve birleştirme amacı ile, bir yıl sonra da 1846 yılında ilk defa Zaptiye Müşirliği kuruldu.

Zaptiye Müşirliği, yalnız zabıta işleriyle uğraşmak üzere kurulmuş yeni bir teşkilât özelliği taşımaktadır.

1879 tarihinde kurulan Zaptiye Nezareti, 1909 yılına kadar bugünkü Emniyet Genel Müdürlüğü görev ve yetkilerini yapıyor ve kullanıyordu. Yurdun her tarafında kurulan polis teşkilâtları, bu nezaret tarafından idare ediliyordu.

Başkent İstanbul; Üsküdar, Beyoğlu, Polis Müdürlükleri ve Beşiktaş Polis Memurluğu adları ile dört Polis Dairesine ve her polis dairesi de merkezlere ayrılmıştı.

1886 yılından sonra, İstanbul Polis Müdürlüğü dışındaki diğer müdürlüklerin Mutasarrıflık adını aldığı, Polis Müdürüne Matasarrıf denildiği görülmekte ve 1898 yılında da İstanbul’da Sivil Polis Teşkilâtı kurulmuş bulunmaktadır.

Bu dönemde ve başlangıçta 15 ilde Polis Teşkilâtı kurulmuş ve her il dairesinin başına bir Serkomiser getirilmişti.

İkinci Meşrutiyetin ilanından sonra 1909 yılının başında Zaptiye Nezâreti kaldırılmış, onun yerine polis işlerinin yürütülmesiyle vazifelendirilen, Emniyet-i Umumiye Müdüriyeti, 22 Temmuz 1909 tarihli İstanbul Vilâyeti ve Emniyet Umumiye Vilayeti ve Emniyet Umumiye Müdüriyeti Teşkilâtına Dair Kanunla kurulmuştu.

Bu durumda, bütün memleket polisini yönetimi altında bulunduran Emniyet-i Umumiye Müdüriyeti, Zaptiye Nezaretinin yerini almış oldu.

Zabıta hizmetinde geçirilen tecrübeler göz önünde bulundurularak yeni bir Polis Teşkilâtı ve Vazife Nizamnâmesi meydana getirildi. 21 Mayıs 1913 tarihli bu nizamnâme ile, polisin teşkilâtlanması, görev ve yetkileri ile personelin dereceleri, sınıfları, mesleğe giriş, yükselme ve diğer bütün özlük işleri en iyi şekilde günün şartlarına göre yeniden düzenlenmiştir.





Benzer Konular

20 Ağustos 2013 / ThinkerBeLL Osmanlı İmparatorluğu
15 Nisan 2013 / Misafir Osmanlı İmparatorluğu
27 Haziran 2011 / Misafir Osmanlı İmparatorluğu
20 Ağustos 2009 / Misafir Osmanlı İmparatorluğu
20 Ağustos 2009 / Misafir Osmanlı İmparatorluğu