Acem Ali (Mimar Acem İsa)
Şehremini'de, masrafını da bizzat karşılayarak yaptığı ve bugün Mimar Camii, Mimar Acem Camii ve Örümceksiz Dede Camii adlarıyla anılan caminin mihrap cephesi önündeki hazirede gömülü olduğu bilinmektedir. 8 Şevval 943 tarihli vakfiyesinden o tarihte hayatta olduğu öğrenilmekte, yerine tayin edilen Mimar Sinan'ın 944 (1537 - 38) yılı içinde göreve başlamış olmasından da vakfiyenin tanziminden kısa bir müddet sonra öldüğü anlaşılmaktadır.
Acem Ali, Bursa üslûbundan gelen yan mekânları terketmek ve orta kubbeyi ayak kullanmadan doğrudan duvarlar üzerine oturtmak suretiyle, kendinden önce Edirne ve İstanbul Bayezıt camilerinin yapımıyla başlatılmış olan klasik Osmanlı mimarisine, daha sonra halefi Mimar Sinan'ın geliştireceği toplu plan esasını getirmiştir. Kanunî döneminin başlarına ait olan İstanbul Sultan Selim Camii, Acem Ali'nin kendi üslûbunu eksiksiz biçimde ortaya koyduğu en önemli eseridir. Halefi ve üslûbunun takipçisi olan Mimar Sinan, başlangıçta Şehzade Camii gibi, Acem Ali'nin yalın görünümlü yapılarına ters düşen zengin bir eser yapmışsa da Süleymaniye'de onun sadeliğine dönmüştür. Mimar Sinan'ın, gerek selefinin üslûbunu benimsemiş olması, gerekse onun yaptığı birçok eseri tamir ve tâdil etmesi, Acem Ali'nin bazı eserlerinin ona mal edilmesine yol açmıştır. Gebze'deki Çoban Mustafa Paşa Camii ile İstanbul Sultanahmet'teki İbrahim Paşa Sarayı bunların en önemlileridir.
Bazılarının kitabesinin bulunmamasına rağmen üslûplarından ve yapıldıkları tarihlerden Acem Ali'ye ait oldukları anlaşılan başlıca eserler arasında Çorlu'da Süleymaniye Camii (1521), İstanbul'da Yavuz Sultan Selim Camii (1523), Gebze' de Çoban Mustafa Paşa Külliyesi (1523), Topkapı Sarayı'nda Bâb-üs selâm (İkinci Kapı, 1523), Eyüp'te Cezeri Kasım Paşa Camii (XVI. yy.ın ilk yarısı), Bozüyük'te Güzelce Kasım Paşa Camii (1528), Saraybosna'da Gazi Hüsrev Bey Külliyesi (1532) sayılabilir.
Gerçek adı Alâeddin Ali Bey olan Acem Ali ("Acem Alisi" ya da "Esir Ali" de denir), klasik Osmanlı mimarlığında adı bilinen ilk başmimardır. Ölümünden sonra, onun yerine Osmanlı İmparatorluğu'nun hassa başmimarlığma Mimar Sinan'ın atandığı bilinir. Bu bilgiye dayanılarak Acem Ali'nin Mimar Sinan'ın yetişmesinde büyük payı olduğu söylenebilir.XVI. yy'in ilk yarısı içinde yapılmış yapıtlar arasında hangilerinin Acem Ali tarafından gerçekleştirildiği kesin olarak bilinmemekle birlikte, Osmanlı mimarlık tarihinde Acem Alisi ve Esir Ali adlarıyla da tanınır. Alîsî kelimesinin Babinger ve Mayer tarafından yanlışlıkla İsa şeklinde okunması üzerine literatüre giren Mimar Acem İsa ile aynı kişidir. Azerabaycan Türklerinden olan ve kendi vakfiyelerinde adı Abdülkerim oğlu Alâeddin Ali Bey şeklinde geçen Acem Ali'nin bu lakaplarla tanınmasının sebebi, Yavuz Sultan Selim'in doğu seferi sırasında İranlılardan esir alınmış olmasıdır.Sponsorlu Bağlantılar
Şehremini'de, masrafını da bizzat karşılayarak yaptığı ve bugün Mimar Camii, Mimar Acem Camii ve Örümceksiz Dede Camii adlarıyla anılan caminin mihrap cephesi önündeki hazirede gömülü olduğu bilinmektedir. 8 Şevval 943 tarihli vakfiyesinden o tarihte hayatta olduğu öğrenilmekte, yerine tayin edilen Mimar Sinan'ın 944 (1537 - 38) yılı içinde göreve başlamış olmasından da vakfiyenin tanziminden kısa bir müddet sonra öldüğü anlaşılmaktadır.
Acem Ali, Bursa üslûbundan gelen yan mekânları terketmek ve orta kubbeyi ayak kullanmadan doğrudan duvarlar üzerine oturtmak suretiyle, kendinden önce Edirne ve İstanbul Bayezıt camilerinin yapımıyla başlatılmış olan klasik Osmanlı mimarisine, daha sonra halefi Mimar Sinan'ın geliştireceği toplu plan esasını getirmiştir. Kanunî döneminin başlarına ait olan İstanbul Sultan Selim Camii, Acem Ali'nin kendi üslûbunu eksiksiz biçimde ortaya koyduğu en önemli eseridir. Halefi ve üslûbunun takipçisi olan Mimar Sinan, başlangıçta Şehzade Camii gibi, Acem Ali'nin yalın görünümlü yapılarına ters düşen zengin bir eser yapmışsa da Süleymaniye'de onun sadeliğine dönmüştür. Mimar Sinan'ın, gerek selefinin üslûbunu benimsemiş olması, gerekse onun yaptığı birçok eseri tamir ve tâdil etmesi, Acem Ali'nin bazı eserlerinin ona mal edilmesine yol açmıştır. Gebze'deki Çoban Mustafa Paşa Camii ile İstanbul Sultanahmet'teki İbrahim Paşa Sarayı bunların en önemlileridir.
Bazılarının kitabesinin bulunmamasına rağmen üslûplarından ve yapıldıkları tarihlerden Acem Ali'ye ait oldukları anlaşılan başlıca eserler arasında Çorlu'da Süleymaniye Camii (1521), İstanbul'da Yavuz Sultan Selim Camii (1523), Gebze' de Çoban Mustafa Paşa Külliyesi (1523), Topkapı Sarayı'nda Bâb-üs selâm (İkinci Kapı, 1523), Eyüp'te Cezeri Kasım Paşa Camii (XVI. yy.ın ilk yarısı), Bozüyük'te Güzelce Kasım Paşa Camii (1528), Saraybosna'da Gazi Hüsrev Bey Külliyesi (1532) sayılabilir.
Derlemedir.
Biyografi Konusu: Acem Ali nereli hayatı kimdir.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!