Arama


virtuecat - avatarı
virtuecat
Ziyaretçi
11 Haziran 2006       Mesaj #3
virtuecat - avatarı
Ziyaretçi
AZTEKLER
Kristof Kolomb'un 1492'de Amerika kıtasını keşfetmesinden önce, eski Amerika halklarının en önemlilerindendi. Kendilerini "Meksika" ya da "Tenoçka" ola­rak adlandıran bu insanlar, bugün Meksiko kentinin bulunduğu vadide yaşıyorlardı. Ne­reden geldikleri kesin olarak bilinmemekte­dir. Destanlarına göre, kuzeyde bir göl adası olan Aztlân adlı anayurtlarından ayrılarak büyük bir olasılıkla 12. ya da 13. yüzyılda Meksika vadisine ulaşmışlardır.
Ad:  Aztek Uygarlığı (Aztekler)3.jpg
Gösterim: 1596
Boyut:  56.5 KB

Aztekler, buraya ilk geldiklerinde hayvan avlayarak, meyve toplayarak, balık tutarak ve ticaret yaparak yaşayan güçsüz ve önemsiz bir kabileydi. Bugün kurumuş olan Texcoco Gö­lü kıyısında bataklık bir adaya yerleştiler. Başlangıçta, daha güçlü komşularının saldırı­larından korunabilmek için, onlara haraç ödüyorlardı. Zaman geçtikçe, ticaretle zen-ginleştiler. Öte yandan, başarılarının asıl ne­deni ileri tarım yöntemleriydi. Tarım alanları elde etmek için, önce gölde "çinampa" adını verdikleri yapay adalar oluşturdular; daha sonra da adaların çevresindeki toprakları ele geçirdiler. 1325'te adada büyük bir başkent kurmaya başladılar. Başkentin adı, kendi adları olan Tenoçka'dan kaynaklanan Tenoç-titlân oldu. Kent, karaya su yüzeyinden yük­sekte yapılan geçit ve yollarla bağlanıyor, saldırı durumunda kaldırılan köprülerle koru­nuyordu. Toprağı tarıma elverişli kılarak ken­tin alanını genişlettiler. Bir zamanlar bu kentte 150 bin kişinin yaşadığı tahmin edil­mektedir. Tek ulaşım aracı kanolardı.

Aztek İmparatorluğu


Aztekler'in gücü giderek arttı 1428-40 yılları arasında hüküm süren dördüncü kralları Itz-cöatl döneminde, öteki kabilelere mal ve para haracı ödemeye son verdiler ve yaşadıkları bölgenin en önemli halkı olan Texcoco'lular kadar güçlü oldular. Kısa sürede komşu uygarlıkların önderi durumuna gelerek, gü.ıü-müzde Guatemala olarak adlandırılan ülkeye kadar topraklarını genişlettiler. Gelmiş geç­miş Orta Amerika uygarlıkları arasında en yoğun nüfuslu olanı Aztekler'di.

Gittikçe daha da güçlenip zenginleşen Az­tekler'in başkenti Tenoçtitlân, 16. yüzyılda tüm Meksika'nın en görkemli kenti oldu. Adanın çeşitli bölümleri arasında ulaşımı kolaylaştırmak için kanallar açıldı, ev ve saraylar yapıldı; 25 piramidi kapsayan kutsal bir alan kuruldu. Bunların en önemlisi, yağ­mur ve savaş tanrılarına adanan ve 1485'te tamamlanabilen Huitzilopoçtli piramidiydi. Yüksek bir platform üzerinde yükselen bu piramidin, dik basamaklarla ulaşılan tepesi düzdü; sunak ile putlar buraya yerleştiril­mişti.

Aztekler ticareti iyi biliyordu. Başlıca tica­ret maddeleri yeşim ve başka değerli taşlar, kuş tüyleri ve kakao çekirdeğiydi. Kendileri­ne haraç ödemek zorunda olanlardan da çeşitli mallar elde ediyorlardı. Aztek toplu­munda tüccarların ayrıcalıklı bir yeri vardı; kendi "semf'lerinde oturuyor ve Yacetecuhtli adlı kendi tanrılarına tapıyorlardı.

Aztekler, kocaman taşları yontarak büyük yapılar, gerçek boyutlarda insan figürleri ya da ilginç desenler yaptılar. Yeşim ya da kristalden oyulmuş minyatür hayvan ve insan figürlerini, değerli taşlar ya da incilerle süs­lenmiş kutsal masklar gibi küçük parçalan işlemekte de çok ustaydılar. Parlak renklerle boyanmış çömlekler yaptılar. Gelişmiş bir pa­muklu dokuma sanayileri vardı; altın, değerli kürkler ve tropikal kuşlann parlak renkli tüyle-riyle süslenmiş zarif giysiler yaparlardı. Başlıca müzik aletleri boru, trompet, davul ve zildi. Şenliklerde şiir okuyup, şarkı söylerlerdi.

Aztekler'in alfabesi olmamasına karşın, re-simyazısıyla tarihlerini kaydetmişlerdi. Zen­gin kişilerin çocukları, rahip ve rahibelerin yönetimindeki okullarda eğitilirdi. Doktor ve cerrahların görevlendirildiği hastaneleri var­dı. Aztek bilim adamları, Ay ve Güneş tutulmalarının tarihlerini hesaplayabilecek ve ayrıntılı bir takvim geliştirebilecek kadar iyi astronomi bilgisine sahiptiler; xiuhmolpilli adı verilen 52 yıl süreli dönemleri vardı. Aztek destanlarında, bu dönemlerden birinin biti­minde dünyanın sonunun geleceği kehanetin­de bulunuluyordu. Aztek kalıntılarının en ünlüsü, 20 ton ağırlığındaki taştan oyma takvimdir. Aztek evrenini betimleyen bu tak­vimin üzerine Güneş tanrısı Tonatiuh'un yüzü oyulmuştu. Başka bir kalıntı ise, insanların kurban edildiği adak taşıdır.

Komşu uygarlıkların tanrılarının çoğunu benimseyen Aztekler, çok sayıda tanrıya ta­par ve onlardan korkarlardı. Tanrıların, özel­likle savaş tanrısı Huitzilopoçtli'nin, insan kurban edilmesini istediğine inanırlardı. Ba­zen binlerce kurban gerekirdi. Tanrıların insan kalbiyle beslendiğine inandıklarından, rahipler savaş tutsaklarının kalbini çıkararak tanrılara armağan ederlerdi. Savaşçı etkinlik­lerinin bir gerekçesi de, tanrılara kurban edilecek yeterli sayıda tutsak ele geçirmekti.

İmparatorluğun Sonu


İmparator II. Montezuma yönetiminde, bü­yük bir Meksika imparatorluğuna dönüşme evresinde olan Aztekler'in egemenliğine son veren, 600 kişilik ordusuyla Küba Adası'ndan gelen İspanyol kaptan Hernân Cortes oldu. Aztek destanlarında, doğudan gelerek onları yönetecek olan bir beyaz tanrıdan söz edili­yordu. Bu Aztek inancı Cortes'in işine yaradı ve 1519'da bu bölgeyi fethetmeye başlayarak sonunda Aztek İmparatorluğu'na son verdi.

Pırıl pırıl beyaz sarayları ve tapınaklarıyla, güzel Tenoçtitlân kenti işgalci İspanyollar'ın gözlerini kamaştırdı. Burada, eşsiz bitkilerle dolu gölgeli parklar ve bahçeler, Meksika'nın benzersiz hayvanlarını barındıran hayvanat bahçeleri buldular. Kentte, İspanyollar'ın da­ha önce hiç benzerini görmedikleri yiyecek, giysi ve el ürünleri ticaretiyle gelişmiş, hare­ketli, kalabalık ve büyük pazarlar vardı. Tenoçtitlân, Avrupa'da gördükleri kentler kadar büyük ve güzeldi. Meksika vadisini çevreleyen dağların tepesinden kenti ilk gördüklerinde İspanyollar çok şaşırmışlardı.

Merkezden yönetilen, etkili devlet örgütü de İspanyollar'ı hayran bıraktı. Erkek çocuk­lara devlet okullarında savaş sanatı öğretili­yor, imparatorluğun her köşesinden vergi top­lanıyordu. İmparatorluk yasalarla yönetili­yor, suç işleyenler cezalandırılıyordu. Yabancı ülkelere giden tüccarlar, devlet adına elçilik ve casusluk yapıyordu.

Cortes yönetimindeki İspanyollar, uzun ve zorlu savaşlardan sonra Aztek egemenliğine son verdiler. Böylece Meksika, İspanya'ya bağlandı. Aztek ülkesine, Yeni İspanya adını verdiler. Bu fethin üzerinden dört yüzyıldan fazla süre geçmiş olmasına karşın, Meksika' da yaşayan pek çok Yerli hâlâ Aztek dilini konuşur, böylece de İspanyolca'yı zenginleşti­rir. Günümüz Meksika'sında halk, Aztek atalarıyla övünür; Aztek giyim, yemek ve yaşam alışkanlıklarının çoğunu da sürdürür.

MsXLabs.org & Temel Britannica
Son düzenleyen Safi; 24 Aralık 2016 00:07