Arama

İbni Haldun - Tek Mesaj #4

asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
1 Kasım 2008       Mesaj #4
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Ad:  İbni Haldun.jpg
Gösterim: 4861
Boyut:  42.1 KB

İbn Haldun (1332-1406)


İbn Haldun, özellikle tarih ve toplumla ilgili görüşleri sonraki yüzyıllarda daha çok ilgi çeken büyük bir Arap düşünü­rüdür.

Asıl adı Veliyyüddin Ebu Zeyd Abdurrahman olan İbn Haldun Tunus'taki Tunus kentin­de doğdu. Ailesi 9. yüzyılda Arabistan Ya­rımadasının güneyindeki Hadramut'tan İs­panya'ya göç etmişti. Ama Endülüs Emevile-ri'nin yıkılışından sonra Hıristiyanların gittik­çe artan baskıları karşısında 13. yüzyılda Tunus'a yerleşmek zorunda kalmıştı. İbn Haldun Tunus'ta geleneksel medrese öğreni­mi görerek yetişti. Bir süre Fas Merini emirle­ri Ebu İnan (1348-59) ile Ebu Salim'in (1359-61) yanında çeşitli görevlerde bulundu. 1363'te İspanya'ya giderek Beni Ahmer Hükümdarı V. Muhammed'in sarayında görev aldı. Kastilya elçisi oldu. 1364'te Cezayir'e dönmek zorunda kaldı. Tlemsen, Bicaye ve Biskra'da bulundu. 1374'te İspanya'ya gittiy­se de ertesi yıl gene Cezayir'e döndü. Bundan sonra herhangi bir görev kabul etmeyerek Sahra Çölü'nün ortasındaki İbn Selame Kale-si'ne yerleşti ve büyük yapıtı el-İbef yazmaya koyuldu. 1378'de kitabını bitirerek Tunus'a gitti. Burada dersler verdi. 1382'de hac yolcu­luğu sırasında uğradığı Kahire'de Memlûk Hükümdarı Berkuk'tan büyük saygı görünce hac dönüşü Kahire'ye yerleşti. Burada mü­derrislik yaptı, çeşitli devlet görevlerinde bulundu, başkadılığa getirildi.

İbn Haldun'a ün sağlayan çalışması, tarih yapıtı el-İber'e başlangıç olarak kaleme aldığı Mukaddime'dir (Giriş). İbn Haldun bu çalış­masında tarihsel olaylara, toplum yapılarına nasıl baktığını anlatmış, tarihin ve toplumsal evrimin yasalarına ilişkin düşüncelerini açık­lamıştır. İbn Haldun'a göre tarihsel olgular incelendiğinde birçoğunun arasında benzer neden-sonuç ilişkileri vardır. Tarihçinin asıl görevi de bunları ortaya çıkarmak ve yorum­lamaktır. İbn Haldun'a göre insanlar toplum halinde yaşamak zorundadır. Bu zorunluluk­tan da yetke ve devlet doğmuştur. İnsanlar da çeşitli yaşam biçimleri ya da içinde yaşadıkları toplumun koşullan yüzünden farklı nitelikler kazanırlar. Örneğin, göçebe bir yaşam süren insanlar ile yerleşik yaşam içindeki insanların yapıları, ilişkileri, düşünceleri farklıdır.

İbn Haldun'a göre tarihteki toplumların hepsi beş aşamalı bir evrim çizgisi izlemiştir. Bu çizgi göçebelikten yerleşikliğe doğru uza­nır. Göçebeler önce bir ülkeyi istila ederek yerleşirler. İkinci aşamada egemenliklerini kurarlar, üçüncü aşamada tarım ve ticareti geliştirirler, dördüncü aşamada belli bir refah düzeyine ulaşınca buıjıu korumak için barışçı bir siyaset izlerler, son aşamada ise bu refah ortamında lükse ve eğlenceye kapılarak den­gelerini yitirir ve başka bir göçebe kavime boyun eğmek durumunda kalırlar.

İbn Haldun'un görüşleri yaşadığı dönemde fazla etkili olmamış,, değeri daha çok 19. yüzyılda özellikle de batıda anlaşılmış; ortaya koyduğu düşünceleriyle genç bir bilim olan sosyolojinin öncüsü sayılmıştır.

MsxLabs & TemelBritannica
Son düzenleyen perlina; 5 Temmuz 2017 15:38
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....