Arama

Battal Gazi - Tek Mesaj #3

fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
7 Şubat 2009       Mesaj #3
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi

Battal Gazi

, yaklaşık olarak miladi 680 yıllarında Malatya’da doğdu. Babası Malatya serdarı Hüseyin Gazi, annesi Saide Hatun’dur. Babası Hüseyin Gazi, Bizans topraklarına yapılan bir akında şehit düştü.

Battal Gazi, farklı kaynaklarda Türk, Arap veya Anadolu’nun yerli halkından biri olarak nitelenmiştir. Anadolu’da Seyid Battal Gazi, Seyid Battal ve Battal Gazi isimleri ile maruftur. Asıl adının Abdullah, Cafer ya da Ebu Hüseyin olduğu ileri sürülmektedir. Adının Cafer olduğunu benimseyenler, onun Peygamberin soyundan geldiğine, atalarının İmam Cafer, İmam Zeynel Abidin yoluyla İmam Hüseyin'e, dolayısıyla da Hz. Ali'ye ulaştığına inanırlar ve seyyidlik unvanını da soy geçmişinin kanıtı olarak gösterirler. Battal adının yiğitliğinin, cesaretinin ifadesi olduğu, gazilik ünvanının da gazalarda gösterdiği kahramanlıktan dolayı verildiği belirtilmektedir.

Bazı rivayetlerde 9. yüzyılda, yani Abbasi Halifesi Hârûnürreşîd zamanında Malatya civarın da yaşamış gösterilirse de bu isabetli değildir. Onun bu şekilde Abbasiler devrine yerleştirilmesi Battalnâme’deki menkıbelerin tesiriyledir. Bundan dolayı Taberi ve zikredilen kaynakların çoğunluğunun da gösterdiği gibi Battal Gazi’yi 8. yüzyılda Emeviler devrinde yaşamış kabul etmek gerçeğe daha yakındır. Nitekim Battal Gazi’den bahseden Bizans ve Süryani kaynaklar da bunu teyit etmektedir.

Battal Gazi’nin tarihi şahsiyetiyle menkıbevi şahsiyeti kaynaklarda ve hafızalarda birbirine karışmıştır. Battal Gazi’den bahseden Ya’kûbî ve Taberî’den başlayarak Evliya Çelebi’ye gelinceye kadar pek çok kaynakta tarih ve menkıbe iç içedir. Ama bu malzemeye dayanarak Battal Gazi’nin tarihi şahsiyetini ortaya koymak oldukça zordur.

Battal Gazi'nin yaşadığı dönem, Anadolu'da Türk veya Arap olgusunun olmadığı bir zamandır. Hakkındaki kaynaklara, yani destanlar, mesneviler, menkıbeler ve halk hikayelerine bakıldığında, kendisinin; Bizans’ın zulmünden bıkan halkın hakkını savunmak için halktan bir ordu topladığı ve Bizans ile savaştığı görülmektedir. Battal Gazi'nin halkın içinden çıkan bir kahraman olması, dışarıdan gelip de akıncılık yapması düşüncesinden daha yüksek bir ihtimâldir.

Battal Gazi, çalışkanlığı, cesareti ve kahramanlığı sayesinde komutanlığa, hatta Misis şehri valiliğine kadar yükselmiştir. Battal Gazi, sadece Bizans zindanlarına düşen kılıçdaşı alperenleri değil, o zamanın heterodoks Hıristiyan’ı, bugünün Müslüman’ı Boşnakları da Bizans zulmunden kurtarmak için çaba harcamıştır.
Battal Gazi’nin bilhassa 717-740 yılları dolaylarında, Emeviler’in Bizans’a karşı yürüttükleri mücadelelerde rol almış ve hem müslüman hem de hıristiyan kaynaklara yansıyan efsanevi şöhretini bu sırada kazanmıştır. Taberî’de nakledilene göre Battal Gazi, 717 yılında Mesleme bin Abdulmelik komutasındaki İslam ordularıyla birlikte İstanbul'un hem denizden hem karadan kuşatıldığı sefere katılmış, İmparator Leon’un direnmesi karşısında bu kuşatma 718 yılında sona erdirilmiştir.

Anadoluda menkıbevi şahsiyet olan Battal Gazi’nin adı etrafında, daha ilk kaynaklardan başlayarak, bir destanlar halesi meydana gelmiştir. Onun Rum seferlerindeki maceraları, Taberi'den başlayarak, Arap tarihçilerinde ve Bizans kronolojilerinde, ya bir birinden nakledilmek suretiyle yahut da birbirini tamamlayacak şekilde anlatılmıştır.

Battal Gazi’nin muharebelerini anlatan söz konusu kaynakların zikrettikleri bölge, şehir ve kasaba isimlerine bakıldığında onun başta Kayseri, Afyon ve Eskişehir yöresi olmak üzere, el-Cezire ve Suriye bölgelerinde akınlarda bulunduğu görülür. Hiç şüphesiz bu coğrafya gerçek muharebelerin vuku bulduğu coğrafyanın aynı olmalıdır.

720 yılında Battal Gazi ve Melik Gazi 20 bin kişilik bir kuvvetle, Akroenes savaşlarına Leon ve Konstantin komutasındaki Bizans ordusu ile çarpışmakta olan İslâm ordusunun yardımına gelirler. Savaş çok şiddetli geçer ve her iki taraftan da çok sayıda insan ölür. Bu savaşta Battal Gazi şehit olur ve İslâm ordusu Şuhut’a çekilir. Akrenion'a yaklaşık 100 km. uzaklıktaki Seyitgazi’ye defnedilir.

Seyid Battal Gazi hikayeleri, Hz. Ali ve oğulları ve diğer İslam kahramanlık destanları ile birlikte, Anadolu haricindeki zümreler arasında da çok yayılmıştır. Bu nevi hikayeler kısmen yazıldıkları şivelerde ve kısmen mahalli şivelere çevrilerek, sık sık neşredildiği ve halk tarafından büyük bir alaka ile okunduğu gibi, kahramanların kendileri de bu muhitlerin evladı gibi olmuşlardır.

Battal Gazi’nin Türkler arasında bu kadar çok sevilip bir gazi-veli hüviyetiyle yüceltilmesinde, şehid düştüğü yerde eski bir Bizans manastırının yanında bulunan mezarının I. Alâeddin Keykubad’ın annesi tarafından bir rüya sonucu keşfedildiğini nakleden rivayetin önemli bir katkısı bulunmaktadır. Nitekim I. Gıyâseddin Keyhusrev, hanımının arzusu ile buraya bir türbe ve bir de mescid yaptırmıştır. Osmanlılar devrinde burası büyük bir külliye haline getirilmiştir.

Rüzgar kanatlı görkemli atı Aşkar Devzade’ye atlayıp, eline de dövme çelik kılıcını aldı mı; Anadolu’yu baştan başa geçen Battal Gazi, ünü Orta Asya'dan Endülüs'e kadar yayılmış, tarihi kimliği, efsanevi kişiliği tarafından yutulmuş bir İslam mücahididir...
Son düzenleyen Baturalp; 1 Aralık 2016 20:38 Sebep: sayfa düzeni