Arama


_PaPiLLoN_ - avatarı
_PaPiLLoN_
Ziyaretçi
30 Haziran 2009       Mesaj #10
_PaPiLLoN_ - avatarı
Ziyaretçi

ÇOCUKLUK ŞİZOFRENİSİ (ERKEN BAŞLANGIÇLI ŞİZOFRENİ)


Kişinin, gerçeklikle alakasını koparan akıl hastalıklarına psikoz denilmektedir. Şizofreni ise, bireyin dış dünyayla ilişkilerinin koptuğu, içe kapandığı, gerçeklik algısının bozulduğu, kendine ait bir dünyada yaşadığı, duygu ve davranış bozukluklarının görüldüğü bir psikozdur. Sebebi tam olarak bilinmemektedir.Ancak biyokimyasal etkenler önemlidir.Ailede şizofren olması bir risk faktörüdür.

Ad:  sizofreni-cocuk.jpg
Gösterim: 6377
Boyut:  59.6 KB
Eğer kişi de biyolojik bir yatkınlık varsa çevresel etkenler şizofreninin ortaya çıkmasını tetikler. Bu hastalık toplumun yaklaşık %1’inde görülmektedir. Şizofreni her toplumda görülebilir ve ülkemizde de yaklaşık 600 bin şizofreni hastası vardır. Kadın ve erkeklerde görülme sıklığı aynıdır ancak kadınlarda başlangıç yaşı daha geç olur. Kadınlarda 30, erkeklerde 20 yaş civarında başlar.
Şizofreni çocuklarda çok sık görülmemektedir. Kız ve erkek çocuklarda görülme oranı aynıdır. Önceleri yaşamın ilk yıllarında anne-bebek ilişkisindeki bozuklukların şizofreninin oluşumunda etkili olduğu düşünülmekteydi.Ancak sadece annenin etkili olduğunu düşünmek hatalı olabilir. Bebek doğuştan genetik bir yatkınlığa sahipse anneyle olan ilişkideki problem sadece bir tetikleyici olabilir.5 yaşından önce nadiren görülür ve genellikle ilk belirtiler ergenlik dönemi sonunda ortaya çıkar. Çocukluk şizofrenisi otizm ile karıştırılabilir. Ancak otizm belirtileri 3 yaşından önce ortaya çıkar, şizofreni ise 5 yaşın üstünde görülür.

Çocuklarda ve ergenlerde de yetişkinlerdeki belirtiler görülür
Hastalığın belirtileri şöyle sıralanabilir:


· Halüsinasyon (varsanı) ve ilüzyonlar (yanılsama) görülür. Halüsinasyon aslında olmayan sesler duymak, görüntüler görmek(hayaller) gibi durumları ifade eden idrak bozukluğudur. İşitsel halüsinasyonlar daha fazla görülür.Mesela birilerinin sürekli kendisine hakaret ettiğini söyler. İlüzyon ise varolan bir uyarıcıyı yanlış algılamadır. Örneğin yerdeki bir ipi yılan zannetmek gibi. Sağlıklı insanlar da ilüzyon görebilir ancak şizofrenlerdeki ilüzyonlar korkutucu ve tuhaftır.
· Sanrı adı verilen ve gerçekle ilişkisi olamayan ancak mantıklı açıklamalarla da değiştirilemeyen düşünceler. Şizofrenide görülen sanrılar şunlardır:
-Düşünce okunması: Kişi, çevresindekilerin kendi düşüncelerini okuduğunu ya da kendisinin çevresindeki insanların düşüncelerini okuyabildiğini söyler.
-Düşünce sokulması: Birilerinin onun kafasına çeşitli düşünceler soktuğu ve davranışlarını kontrol etmeye çalıştığını düşünür.
-Alınma sanrıları: Birilerinin sürekli kendisiyle ilgili konuştuğu ya da onu gözlediklerini düşünür.
-Büyüklük sanrıları: Kendisini toplum içinde çok önemli birisi olarak algılar.
-Erotomanik sanrılar: Tanımadığı insanların kendisine aşık olduğu ve cinsel şeyler söylediğini düşünür
· Duyguların iki zıt yönde beraber gelişmesi (ambivalans) görülür. Sevmek-nefret etmek, istemek-istememek gibi.
· Konuşmada dağınıklık ve tuhaflıklar ortaya çıkar ve anlaşılmaz hale gelebilir.
· Dış dünyanın gerçeklerinden uzaklaşma görülür.
· Soyut düşünce bozulmaya başlar. Örneğin sayı sayamaz.
· Garip pozisyonlarda hiç hareket etmeden uzun süre sessiz durabilirler.
· Dikkat toplama , problem çözme, plan yapma gibi yetilerde yetersizlik görülür.
· Tepkisizlik ve duygularda azalma ortaya çıkar.
· Garip yüz ifadeleri, tekrarlayan hareketler ve saldırganlık görülebilir. Ancak şizofrenlerde saldırganlık çok sık görülen bir belirti değildir.

Başlama yaşı ne kadar erkense belirtiler o kadar davranış bozukluğu şeklini alır; tükürme, küfretme, kendi kedine mırıldanma, gülme gibi.

Şizofreni tanısı konulabilmesi için bu belirtilerin tamamının bir arada olması gerekmez. Kişi 6 aydan uzun bir süre psikoz belirtileri gösteriyorsa şizofren tanısı konulabilir.


Gösterilen davranış bozukluklarına göre şizofreni 5 ayrı tipte incelenir:
  • 1. Paranoid Tip: Kuşku ve suçlayıcılık içeren düşünceleri ve halüsinasyonlar vardır. Normal insanlardan zor ayırt edilirler çünkü hezeyanları ile ilgili davranışlar dışında çok fazla garip davranışları yoktur. Garip konuşmalar görülmez.
  • 2. Katatonik Tip: Uzunca bir süre belli bir pozisyonda heykel gibi durabilirler. Bazen de aşırı hareketli olabilir ve bu durumlarda çevrelerine zarar verebilirler.
  • 3. Dağınık (Desorganize) Tip: Dış dünyayla bağlantı kesilmiş ve kişi içe kapanmıştır. Öz bakım becerilerinde problem yaşanmaya başlar, bu beceriler yerine getirilemez. Duygular sık sık değişebilir, saçma davranış ve konuşmalar görülür. Donuk bir yüz ifadeleri ve bulundukları durumla ilgisiz duygulanımları vardır. Örneğin çok üzücü bir durumda neşeli görünebilirler.
  • 4. Ayrışmamış (Farklılaşmamış) Tip: Tanı konulma sürecinde yukarıdaki alt tiplerin belirtilerinin tümü görülebilir ancak hiç biri tam olarak ayırt edilemez. Zamanla belirtiler bu üç tipten birine yakınlaşır.
  • 5. Rezidüel Tip: Davranış bozuklukları çok belirgin değildir ve genelde duygulanımla ilgili davranış bozuklukları vardır.
Hastalığın belirtilerinin çok yoğun olarak görüldüğü alevlenme dönemlerinde kişi günlük işlerini yürütemez hale gelebilir. Öz bakım becerilerinde azalmalar ortaya çıkar. Örneğin banyo dahi yapmak istemezler.

Ergenlik döneminde şizofreninin başlangıç belirtileri çok belirgin olmayabilir ve aile tarafından yanlış değerlendirilebilir. Bu durum hastalığın ilerlemesine neden olur. Şizofreninin başlangıç döneminde çocuğun okul başarısında bir düşüş görülür. Arkadaşlarından kopmaya ve odasına kapanmaya başlar.

Bu belirtiler ergenlik döneminde de görüldüğü için aile bu belirtileri dönemsel ve geçici olarak algılayabilir. Bu belirtilere ek olarak çocuk her şeye karşı ilgisini de kaybetmeye başlar, zamanla hırçınlaşır, ailesine-arkadaşlarına başkaldırmaya başlar. Ayrıca gündüz düşleri, emir ve eleştirilmeye duyarlılık, fizik etkinliklerde azalma görülür. Algı ile ilgili bozukluklar başlangıçta net değildir zamanla belirgin olur.

Şizofren çocuklar için sosyal kuralların bir anlamı yoktur çünkü doğruyu ve yanlışı ayırt edemeyebilirler.
Çocukluk şizofrenisindeki davranış bozuklukları her çocukta aynı değildir. Bazısında daha fazla davranış bozukluğu görülürken bazısında birkaç davranış bozukluğu görülür.

Hastalık şu özellikleri olan çocuklarda daha iyi seyreder:

—Ailenin sosyo-ekonomik düzeyinin yüksek olması
—Hastalık öncesi toplumsal ilişkiler ve işlevselliğin iyi olması
—Başlangıç yaşının geç oluşu
—İlk hastalanma sonrası düzelmenin iyi derecede olması
—Aile ve çevre desteğinin iyi olması
—Ailede genetik yatkınlık olmaması
—Zekânın normal sınırlarda olması
—Başlangıcın bir olayı izleyerek olması
—Hastalığın yavaş yavaş değil, aniden başlaması
—Tedaviye başlama için geçen sürenin kısa olması
Erken başlangıçlı şizofrenide aile fazlaca etkilenir ve çocuklarıyla ilişkileri bozulur. Bu durum hastalığın belirtilerini artırır.

Tedavisi


Şizofreninin tam olarak düzelmesi söz konusu değildir. Tedavi süresince belirtiler azalır ancak tedavi sonlandırıldığı durumda yeniden ortaya çıkar. Hafif belirtilerin olduğu pek az çocukta iyileşme gözlenir. İlaç tedavisiyle (antipsikotik ilaçlar) birlikte destekleyici terapi, grup terapileri ve aile terapisi yapılır. İlaç tedavisinin hastaların çoğunda ömür boyu devam etmesi gerekir. İlaçlar doktorun tavsiye ettiği şekilde düzenli olarak kullanılmalıdır. İlaçların düzenli alınmadığı durumlarda belirtiler tekrar ortaya çıkar. Bu nedenle ilacı keserek belirtiler çıktığında kullanmak yanlıştır. Halk arasında yaygın olan, ilaçların uyuşturucu etkisinin olduğu, bağımlılık yaptığı yönündeki inanış doğru değildir. Belirtilerin yoğun olarak yaşandığı her alevlenme döneminden sonra hasta bir önceki dönemden daha az iyileşir. Bunun için de alevlenme dönemlerinin engellenmesi gerekir. Alkol ve madde kullanımı düzenli ilaç kullanımını engeller ve aynı zamanda da belirtilerin şiddetini artırır. Bu nedenle engellenmelidir.

Şizofreni erken yaşlarda başlamışsa bir takım sosyal ve mesleki beceriler kazanılamamış olabilir ya da hastalık nedeniyle bu becerilerde azalma olabilir. Bu becerilerin kazandırılması açısından psikososyal tedaviler önemlidir. Ancak hastalığın alevlenme dönemlerinde psikososyal tedavi uygulanamaz. İlaç tedavisi ile belirtiler azaltıldıktan sonra bu tedavi uygulanabilir.

Tedavide aile büyük önem taşımaktadır, çocuğu sahiplenerek desteklemesi gerekir. Bu nedenle de aile, şizofreni ve tedavisi konusunda bilgilendirilmelidir. Çocuklar sosyal ortamlara sokulmalıdır. Çevreye zarar vereceği düşüncesiyle ya da onun durumundan utanarak toplumdan soyutlamak, eve kapatmak doğru değildir. Zaten şizofreni tedavisinde amaç hastalığın belirtilerini azaltarak toplumsal uyumu artırmaktır.

Hazırlayan
Zekiye BİCE SİRER
Psikolojik Danışman


KAYNAKÇA
SEMERCİ, Bengi; Ergen Ruh Sağlığı Aileler ve Ergenler İçin. İstanbul:Alfa Yayınları
SEMERCİ, Bengi; Birlikte Büyütelim. İstanbul: Alfa Yayınları
YARGIÇ, İlhan; “Şizofreni Nedir, Ne Değildir?”, Popüler Psikiyatri Dergisi, Kasım-Aralık 2004
YARGIÇ, İlhan; “Şizofreni Nasıl Tedavi Edilir?”, Popüler Psikiyatri Dergisi, Ocak-Şubat 2005
İstanbul Üniversitesi Ders Notları (Prof. Dr. Alaattin Duran)
Son düzenleyen perlina; 16 Ocak 2017 13:18