Arama

Kıraç - Tek Mesaj #10

_cesminaz_ - avatarı
_cesminaz_
Ziyaretçi
2 Eylül 2009       Mesaj #10
_cesminaz_ - avatarı
Ziyaretçi
garbiyeli on kapak


Kıraç'ın uzun bir süredir hayalini kurduğu türkü albümü 'Garbiyeli' kısa süre sonra müzik marketlerindeki yerini alacak. Daha önceki albümlerinde de türkü okuyan sanatçı, halk müziğine hiç de uzak bir isim değil. Kıraç, türkülerin çoğunu memleketi olan Kahramanmaraş ve yöresinden seçmiş. Yaz aylarında esen ve halk arasında 'garbiyeli' olarak bilinen rüzgâr albüme ismini vermiş. Halk müziğine merak duymasında babasının bağlama çalması etkili olmuş. Kıraç, albümdeki 11 türkünün 6'sını 2001 yılında seslendirmiş. Sonra uzun bir ara vermiş çalışmalarına. Çevresindeki dostlarının ısrarlarına dayanamamış ve bir türkü albümü çıkarmak için kolları sıvamış. Türkülerin tamamı gitarla seslendirilmiş. Eledim Eledim, Gelin Ayşe, Kara Çadır, Köprüden Geçti Gelin... Hepsi de bildiğimiz, kulağımızın aşina olduğu türküler. Daha önce dinlediğimiz ve elektrogitar ağırlıklı seslendirilen Karahisar Kalesi ya da Çayır Çimen Geze Geze gibi türküler, bu albümde daha düşük 'sound'lu (sesli) seslendirilmiş.


Kıraç şöyle diyor albümünde:
"Merhaba…
Öncelikle şunu söylemek istiyorum; bu yazı için çok kafamı yordum, çok özel olmasını istedim. Konu halk şarkıları; hele hele benim hayatımın en saf, en duygulu ve en aydınlık yanı olan türkülerimiz olduğunda, paylaşmak istediğim epey düşüncem vardı ama yapamadım. Daha basit ve kısaca anlatmaya karar verdim. Bu albümde, daha beşikteyken annemden, hatta annemin karnındayken duyduğum türkülerimi söyledim. Benim türkülerim diyorum; çünkü onlarla yaşadım ben ne yaşadımsa… Ve hala da onlarla yaşıyorum.
Kirletme ve kirlenme çağını yaşadığımız şu günlerde diyorum ki; Halk şarkılarını, oyunlarını, kendisini oluşturan folklorik değerlerini algılayamayan, taşıyamayan ve onunla yaşayamayan bir topluluk için evrensel yollar kapalıdır. Sözünü ettiğim bu evrensel ışığın kapılarını bana açan ve benim türkülerimin ateşini yakan, sazının teknesinde oluştuğum, hem öğretmenim, hem kaynağım olan adama, yani babama teşekkür ediyorum…
Güzel ruhlarıyla beni yalnız bırakmayan tüm ozanlarımızın önünde eğiliyorum."

Türkü söylemezsem müzisyenliğimden utanırım

Uzun bir süredir türkü albümü çıkarmayı hayal ediyordunuz. Bir hafta içerisinde albüm raflardaki yerini alacak. Neler hissediyorsunuz?

"Türkü söylemek insan olmaktır" sözünü şimdiye kadar çok sayıda sanatçı söylemiştir. Ama bu sözü söylemek yetmiyor. Derinliğini kavrayabilmek çok önemli. Mesela Âşık Veysel'e ait 'Uzun ince bir yoldayım, gidiyorum gündüz gece' sözleri tamamen Türkçe kelimelerden meydana gelir ama bu sözleri hakkıyla anlamıyoruz. Algıladığımızı sanıyoruz. Bedri Rahmi "Nerede bir köy türküsü duysam şairliğimden utanırım diyor." diyor. O, işin ağırlığını, ciddiyetini kavrayabilmiş. İnşallah bize de türkü söylemenin ağırlığını taşıyabilmek nasip olur.
Albümdeki altı türküyü 2001'de seslendirdiniz. Albüm için niye bu kadar beklediniz?
Doğrusu ben 2001 yılında seslendirdiğim 6 parçayı sırf kendim için söylemiştim. Hüzünlendiğim zamanlar stüdyoya iniyor, sadece türkü söylüyordum. Sonra çevremdeki arkadaşlar bu parçaları albümleştirmemi istedi. Uzun süre ısrarları kulak arkası ettim. Kariyerimde bir yerlere gelmek istedim. Çünkü türkü okumak her yiğidin harcı değil. Müzik kariyerim bir yana türküler bir yana. Bir de o dönemlerde dizi müziklerine el atmıştım. Bir yandan da rock tarzında albüm çalışmalarım devam ediyordu. Üzerine bir de türkü albümü çıkarsaydım insanlar, "Kıraç her şeye el atıyor" diyebilirlerdi. Bu yüzden bekledim.
Müzik dünyasındaki kriz yüzünden albüm yapmama kararı almıştınız. Ne oldu da fikriniz değişti?
TMC müzik şirketine bağlı sanatçılar olarak albüm yapmama kararı almıştık. Çünkü CD satışları artık maliyetleri karşılamıyor. Bu yüzden internet ortamında daha etkili olup albüm yerine 'parça' satmayı düşündük. Bağlı olduğum şirket dijital alanda satışlarını sürdürüyor. Ama türkü albümü özel bir çalışma olduğu için bu kararın dışında kaldı. Zaten türkü albümünden çok fazla para kazanmayı düşünmüyorum.

kirac2
Rock tarzı müzik yapan bir sanatçı için türkü albümü yapmak ve özellikle de gitar eşliğinde türkü söylemek riskli değil mi?
Aslına bakarsanız hiç riskli olmadı. Bütün albümlerimde birer ikişer türkü okudum zaten. Bir de Türk halk müziğine uzak bir insan değilim. Babam uzun süredir bağlama çalıyor. Hem türkü gitarla söylenmez diye kesin bir yargı mı var? Türkü, enstrümansız bile söylenir nihayetinde. Türküyü sadece bağlamaya mahkûm edenler türküye en fazla zararı verenlerdir.

Önceki albümlerinizde yer alan türküleri pop rock tarzında seslendirmiştiniz. Mesela 'Karahisar Kalesi'ni dinlerken yer yerinden oynuyor.
Bu albümdeki türküler ise çok daha sakin okunmuş. Bu geçiş sizi zorladı mı?
Bu tarz türkü okumalarını sürekli yapıyorum. Böyle bir türkü albümü çıkarmam, tarzımı değiştiriyorum anlamına da gelmiyor. Garbiyeli benim için akademik bir çalışma oldu. Tamamen çırılçıplak bir ses kullandım. İlerleyen günlerde rock ağırlıklı bir albüm çıkarmayı düşünüyorum. Bana göre türkü söylerken kullandığınız müzik aletinin çok da önemi yok. Evde tekim, dünyanın bütün ağırlığı üzerime çökmüş, elimde gitarımla 'Gelin Ayşem' türküsünü söyleyeceğim tabii. Davulsuz gitarsız. Çünkü o kadarım ben, yalnızım. Ama başka bir zaman da bütün heybetiyle 'Eşeği Saldım Çayıra' diyeceğim.
Türkülerle, bozlaklarla ve ağıtla olan ilişkiniz nasıl başladı?
Annemin karnındayken ben türkü dinliyordum. Annem bana küçükken çok 'Eledim eledim' türküsünü söylerdi. Türküler benim ciğerime bu kadar çok işledi. Babam da bizi türkülerle büyüttü. Haftada bir gün aile toplantılarında babam bağlama çalar ve bizim yörelere ait türkülerin hikâyelerini anlatırdı. Böyle bir ortamda büyüdüm. Mesela ağıt yakılırken kadınların arasında bulunduğumu hatırlıyorum. Erkekler kaçardı o yerden. Tüm bu saydıklarım kendimi türküye yakın hissetmemi sağladı.

90'lı yıllarda pop, daha sonra Anadolu rock, şimdilerde rap müzik moda gençler arasında. Türk halk müziği ise sadece belirli bir zümreye aitmiş gibi algılanıyor...

Bu, toplumdaki yozlaşmadan kaynaklanıyor. Kendi öz kültürümüzden uzaklaşıyoruz. Özellikle gençler bu durumdan çok etkileniyor. "Türkülerimizi genç dinleyicilere nasıl sevdirebiliriz?" sorusuna yanıt aramak gerek bence.
Nasıl sevdirebiliriz?
Rock ağırlıklı türkü albümü yapmak istememdeki sebeplerden biri de bu. Türk halk müziğini daha cazip hale getirmek. Bir de Türk halk müziği denilince akıllara hemen Alevilik ve Bektaşilik geliyor. Tabii, bunun tarihî bir gelişim süreci var. Türkülerimiz sadece Alevilerin himayesinde gibi algılanıyor. Bir dönem devrimciler türküleri marş olarak kullandı. İdeoloji, türkülerin önüne geçmemeli. Ama son yıllarda yozlaşma söz konusu. Türküler adeta ayin ya da ibadet yapılıyormuşçasına okunuyor. Evrensellikten uzak, biraz daha dışarıya kapalı hale geldi. Mesela Arif Sağ, çok popüler oldu, herkes onun peşinden gidiyor. Herkes ona özendiği için müthiş bir tek seslilik oldu. Kızlarımız bile onun gibi türkü söylemeye başladı. Bana göre Arif Sağ iyi bir sanatçı değil.
Türk halk müziği sanatçılarından kimleri beğeniyorsunuz?
Aslında bu konuda çok ukalayım. Kimseyi dinlemiyorum. Benim türkü anlayışımı seslendiren kimse yok camiada. Muharrem Ertaş dinliyorum. Neşet Ertaş'ın seslendirdiği eski türküleri dinliyorum. Neriman Altındağ Tüfekçi'yi çok beğeniyorum ama ne acıdır kimse onu tanımıyor. Yeni sanatçılarımız onu örnek almıyor. Bir de Ümit Tokcan dinlerim.
kiracweb.net
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.