Arama


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
28 Aralık 2009       Mesaj #7
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ZEKAT İLE İLGİLİ BİLGİLER

Zekât vermek, hicretin ikinci senesinde Ramezân ayında farz oldu. Zekâtın farzı birdir. Her müslimânın tam mülkü olan nisâb mikdârındaki ( Zekât malı )nın belli zemânda, belli mikdârını, zekât niyyeti ile ayırıp, emr edilen müslimânlara vermekdir . Tam mülk, halâl yoldan gelip, kullanması mümkin ve halâl olan öz malı demekdir. Vakf malı, kimsenin mülkü değildir. Gasb, sirkat, rüşvet, kumar, alkollü içki satışının semeni ve fâsid olarak satın aldığı mal gibi, harâm malı kendi halâl malı ile veyâ çeşidli kimselerd en aldığı harâm malları birbirler i ile karışdırmamış ise, bu harâm mallar, mülkü olmaz.

Kimler zekât verir? Akıllı olan ve bülûg çağına giren ve hür olan Müslüman erkek ve kadının, zengin olup, şartları bulununca, zekât vermeleri farzdır. Dört çeşit malı bulunup zengin olan kimse zekât verir. Bu mallar, altın ve gümüş, ticâret eşyâsı, hayvanlar ve toprak mahsûlleridir. Nisap miktarı malı olan kimse zengindir . İhtiyaç eşyâsı ve kul borçları nisâba katılmaz.

Ödünç alma karşılığı olan borçlar, zekât vermek farz olduğu günden önce ödeme zamâm gelmiş olan tecilli kul borçları ve ihtiyaç eşyâsından mevcut olanlar nisâb hesâbına katılmaz. Zekât farz olduktan sonra yapılan borçlar özür olmaz. Bunların zekâtı verilir. Geçmiş senelerin ödenmemiş zekâtları kul borcu sayılır. Bunlar, yeni nisâba katılmaz.

İhtiyaç eşyâsı: İnsanı ölümden koruyan şeylerdir. Bunların birincisi nafakadır. Nafaka, insan hayatta olduğu müddetçe muhtaç olduğu eşyâların tamâmı demektir. Bunlar iktisâdî ve sosyal şartlara göre değişir. İnsan için lâzım olan nafaka üçtür. Bunlar yiyecek, giyecek ve evdir. Yiyecek deyince, mutfak eşyâsı da anlaşılır. Ev demek, ev eşyâsı da demektir. Binek hayvanı veya arabası, silâhları, hizmetçisi ve sanat âletleri ve lüzumlu kitapları da ihtiyaç eşyâsı sayılır.

Nisap miktarı: Zekâtı verilecek her mal için ne kadar bir kısmının veya buna karşılık verilecek altın, gümüş ve mal miktarına dâir ölçüdür. Dînimizde bu ölçüye "zekât nisâbı" ismi verilmekt edir. Belirlene n bu miktar mala sâhip olan bir Müslümanın, bu mallarının üzerinden bir kameri yıl (354 gün) geçmesi veya elinde kalması netîcesi zekât vermesi farz olur.

Zekât, artıcı özelliğin olan Ticari mallar, Madenler, Hayvanlar ve Tarım Ürünlerinden verilir.

Ev, arsa, araba gibi gayrimenk uller, eğer satın alınırken daha sonra satıp para kazanmak niyetiyle alındı ise, bunlar ticari mal sayılır ve onlara dahil edilir. Eğer bunlar kullanılmak niyetiyle satın alındılar ise, miktarları ne kadar çok olursa olsun, bunlar ihtiyaç eşyası sayılır. Zekâtları olmaz. Ancak varsa bunların kira gelirleri zekât hesabına dahil edilir.

Zekâta tabi malların değeri nisabı bulduktan sonra üzerinden bir yıl geçmesi gerekir. Malların miktarının nisabı bulduğu tarih bir yere kaydedili r. Üzerinden bir kameri (hicri) yıl geçtiktan sonra aynı tarihte tekrar zekat hesaplana rak nisabı bulup bulmadıkları kontrol edilir. Eğer nisab miktarı iseler zekâtları verilir. Değilse zekâtları verilmez. Yıl içindeki azalıp çoğalmalar dikkate alınmaz.

İslam'da ferdi mülkiyet söz konusudur . Bir ailede karı, koca ve çocukların zekâtları ayrı ayrı hesaplanır. Fertlerde n kimin zekâta tabi mallarının miktarı nisabı bulursa zekâtı o verir. Hepsinin malları ayrı ayrı nisabı bulursa, hepsi ayrı ayrı zekâtlarını verirler.
Geçmiş yıllara ait zekat borçlarının ayrıca ödenmesi gerekir.

"Zekatımızı kimlere verelim, Tevbe Suresi 60. ayetinde belirtilm iştir. Zekât, (nisab miktarından az malı olan) fakîrlere, (bir günlük nafakası dışında fazla bir şeyi olmayan) miskinler e, zekât memurlarına, (kalpleri İslâm'a ısındırılmak istenen) müellefe-i kulûba, kölelere, (borçlu olup borcunu ödeyemeyen) borçlulara, (ilim tahsili, hac ve cihad gibi) Allah (Azze ve Celle) yolunda olan ihtiyaç sahipleri ne ve yolda kalanlara verilir.

Zekât malları nelerdir? Dört çeşit zekât malına sâhip olan kimse, zengin olunca bunlârın zekâtını verir:
1. Senenin ekserî zamânında, çayırda parasız otlayan dört ayaklı hayvanlar: Yılın yarıdan fazlasında parasız, çayırda otlayan hayanlara, üretmek için veya sütü için olursa "sâime" hayvan denir. Sâime hayvan sayısı, nisâb miktarı olduktan bir yıl sonra zekâtı verilir. Yük için, yük taşımak için, binmek için olursa sâime denilmez ve zekât lâzım olmaz. Deve, sığır gibi başka cinsten sâime hayvanlar, birbirler ine ve diğer ticâret eşyâsına eklenmezl er.

Hayvanın zekât nisâbı: Koyun ve keçi 40 adet olunca birisi zekât olarak verilir. Sığır 30 adet olunca, bir dana zekât olarak verilir. Manda da sığır gibidir. Devenin nisabı beştir. Beş devesi olan, bir koyun verir. Atın nisabı yoktur.

2. Altın, gümüş ve kâğıt paralar: Altın ile gümüşün, para olarak kullanılsın, kadınların süsü gibi, helâl olarak kullanılsın veya haram olarak kullanılsın, ev, yiyecek, kefen satın almak için saklanılsın, kılıç ve altın diş gibi ihtiyaç eşyâsı olsalar bile, nisâba katılıp zekâtı verilecek tir. Hac, adak ve keffâret için saklanan paraların zekâtı verilir. Çünkü kul borcu değildirler. Senetli veya iki şâhitli olan yâhut îtiraf olunan alacak, iflas edende ve fakirlerd e de olsa nisaba katılır. Ele geçince, geçmiş yılların zekâtı da verilir.

Altın ile gümüşün ağırlığı ve ticâret eşyâsının mal oluş kıymeti nisab miktarı olduktan îtibâren bir Hicrî sene (354 gün) elde kalırsa yıl sonunda elde bulunanın, kırkta birini ayırıp Müslüman fakirlere vermek farzdır. Altının nisabı 20 miskal, yâni 96 gramdır. Gümüşün nisabı da 672 gramdır.

Kâğıt paraların, bakır ve her türlü mâdeni paraların kıymeti 200 dirhem (672 gr) gümüş veya 20 miskal (96 gr) altın olduğu zaman bu paranın zekâtını vermek lâzımdır. Ticâret niyetiyle kullanılması şart değildir ve değeri kadar zekat verilir. Kâğıt paraların nisapları, altının nisab miktarı ile hesap edilir.

3. Ticâret için alınıp, ticâret için saklanılan ticâret eşyâsı. Eşyânın ticâret niyetiyle satın alınması lâzımdır. Öşür vermesi lâzım gelen topraklar dan hâsıl olan ve mîras olarak ele geçen veya hediye, vasiyet gibi kabul edince mülk olan şeylerde, ticârete niyet edilse de bunlar ticâret malı olmaz. Çünkü ticâret niyeti, alış-verişte olur.

Canlı cansız her mal, meselâ yerden, denizden çıkarılmış tuzlar, oksitler, petrol ve benzerler i, ticâret eşyâsı olurlar. Altın ile gümüş her ne niyetle olursa olsun hep ticâret eşyâsıdır.

Ticâret eşyâsının zekâtı, altın nisâbına göre verilir. İhtiyaç eşyâsından ve kul borçları çıkarıldıktan sonra kalanın kırkta biri (yüzde ikibuçuk) zekât olarak verilir.

4. Yağmur suyu veya nehir suyu ile sulanan, haraçlı olmayan bütün topraklar dan (uşurlu toprak olmasa bile) ve vakıf topraktan çıkan şeyler: Bunların zekâtına "öşür" denir. Öşür vermek Kur'ân-ı kerîmde, En'âm sûresinin 141. âyetinde emredilmiş, onda birinin verilmesi de Allah (Azze ve Celle) Rasûlü sallAllah (Azze ve Celle) u aleyhi ve sellem tarafından bildirilm iştir. Öşür, mahsulün onda biridir. Haraç ise, beşte bir, dörtte bir, üçte bir, yarıya kadar olabilir. Bir topraktan, ya öşür veya haraç vermek lâzımdır. Kul borcu olan, borcunu düşmez. Öşrünü tam verir.

Zekât kimlere verilir? "Zekâtlar (sadakalar), Allah (Azze ve Celle)'tan bir farz olarak fakîrlere, miskinler e (düşkünlere), zekât memurlarına, müellefe-i kulûba (kalpleri İslâma alıştırılmak, ısındırılmak istenenle re), kölelere, borçlulara, Allah (Azze ve Celle) yolunda olanlara ve yolda kalanlara verilir. Allah (Azze ve Celle)ü teâlâ bilendir, hikmet sâhibidir." (Tevbe sûresi: 60)

ZEKATIN VERİLDİĞİ YERLER

1. Fakir: Nafakasından fazla, fakat nisap miktarından az malı olana fakir denir. Maaşı kaç lira olursa olsun, evini idârede güçlük çeken her fakir zekât alabilir ve kurban kesmesi, fıtra vermesi lâzım olmaz.

2. Miskîn: Bir günlük nafakasından fazla bir şeyi olmayan kimseye miskîn denir.

3. Sâime hayvanların ve toprak mahsuller inin zekâtlarını toplayan "sâî" ile şehir dışında durup rastladığı tüccardan ticâret malı zekâtını toplayan "âşir", zengin dahi olsalar, işleri karşılığı zekât verilir. Sâi ve âşir İslâm devletind e zekât toplayan memurlardır. Sâime yılın fazlasında parasız çayırda otlayan üretmek ve sütü için olan hayvanlar dır.

4. Efendisin den kendisini satın alıp, borcunu ödeyince, âzâd olacak köle.

5. Cihâd ve hac yolunda olup, muhtaç kalanlar. Din bilgileri ni öğrenmekte ve öğretmekte olanlar da, zengin olsalar bile, çalışıp kazanmaya vakitleri olmadığı için zekât alabilirl er. Hadîs-i şerîfte; "İlim öğrenmekte olanın kırk yıllık nafakası olsa da, buna zekât vermek câizdir." buyruldu.

6. Borcu olan ve ödeyemeyen Müslümanlar.

7. Kendi memleketi nde zengin ise de, bulunduğu yerde yanında mal kalmamış olan ve çok alacağı varsa da, alamayıp muhtaç kalan.

Bunların hepsine veya birine vermelidi r. Zekât parasıyla, ölen kimseye kefen alınmaz, ölenin borcu ödenmez. Câmi, cihat, hac yapılmaz.