İsraf, diğer adıyla savurganlık, yemede, içmede, giyim ve kuşamda, süslenmede, herhangi bir ihtiyacımızı gidermek için yapılan masraf veharcamada ölçüyü kaçırmak, aşın gitmektir.Tutumluluk İslama ne kadar uygunsa, israf da o kadar aykırıdır. İsraf, tanımda görüldüğü üzere bir aşırılıktır. Normal çizgisinin ötesine geçmektir. Dinde ise aşırılıkların yeri yoktur. Esas olan ılımlılıktır. Peygamberimiz bize konumuz da dahil, her alanda geçerli olacak bir ölçü vermektedir: "İşlerin en hayırlısı ılımlı olan, aşırılıklardan uzak olandır." Dinimiz, ihtiyaçlarımızı gidermek için yapılacak harcamada katı ve kuralcı değildir. İyi kazanan, maddi durumu elveren, buna uygun bir harcamada bulunabilir. Daha iyi yer, daha iyi giyer, daha iyi bir evde ve çevrede oturabilir. Din bakımından, aklen ve adeten yeterli sayılacak bir miktarın ötesindeki harcama israf sayılmıştır. Ayrıca bir ihtiyacı gidermeye yönelik olmayan, lüks ve gösteriş uğruna harcanan her kuruş dinimize göre israftır. Allah, verdiği nimetlerin izlerinin kulları üzerinde görülmesini ister ve bundan hoşnut olur. Ama savurganlık yapılmasını sevmez. Bunun için Kur'ân'da "Yiyiniz, içiniz, fakat israf etmeyiniz. Çünkü o saçıp savuranları sevmez" (Araf Suresi, ayet: 31) buyurmaktadır. "İsraf" sözcüğü dinde, kişinin malını, parasını, servetini meşru "helal, mubah" olan bir şeye gereğinden, ihtiyaçtan fazla harcaması ile, gayri meşru "haram" bir şeye az çok miktarda olursa olsun harcamasını ifade eder. örneğin, acıkınca yemek yemek, karnını doyurmak meşrudur, mubahtır. Ama aşırı yemek, nefes almayı bile güçleştirecek biçimde mideyi doldurmak israftır. Dinde zaten haram olan bir şeye ise "içki gibi" kuruş bile harcamak israftır. Dinde savurganlığı ifade etmek için bir de "tebzir" sözcüğü geçmektedir. Din bilginleri, tebziride kişinin mal ve parasını haram olan şeylere, içkiye kumara vb. sarfetmesi diye anlamışlardır. Bu anlamda harcanan tek kuruş dahi din bakımından israftır. Bu tür savurganlık yapanlar için Kur'ân'da şu ayet yer almaktadır: "Muhakkak ki mallarını saçıp savuranlar (mübezzirler) şeytanların dostlarıdırlar. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankördür." (İsra Suresi, ayet: 27).
Din, kişinin alın teri dökerek, emek harcayarak elde ettiği malı, parayı, serveti har vurup harman savurması karşısında son derece ciddidir. Bizim milli geleneğimizde de israfa iyi gözle bakılmamıştır. Tasarruf ise teşvik edilmiştir. "İşten artmaz, dişten artar", "Damlaya damlaya göl olur", "Her çok azdan olur", "Hazin sakla, Hızır'a bakma..." gibi atasözleri bu anlayışın ürünleridir.
İslam Ansiklopedisi