Arama

Sabır ve Sabrın Önemi - Tek Mesaj #2

ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
12 Temmuz 2011       Mesaj #2
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Kur'an'da Sabrın Önemi
Ey iman edenler, sabredin ve sabırda yarışın... (Al-i İmran Suresi, 200)
Allah bir ayette,
"Bu bir Kitap'tır ki, Rabbinin izniyle insanları karanlıklardan nura, O güçlü ve övgüye layık olanın yoluna çıkarman için sana indirdik" (İbrahim Suresi, 1)
hükmüyle Kuran'ın insanları karanlıklardan aydınlıklara çıkarıcı özelliği olduğunu bildirmiştir.
Kuran'da sabretmenin, insanları karanlıklardan nura çıkaracak yollardan olduğu bildirilir. Ancak Kuran'da bildirilen sabır, günlük hayatta pek çok insanın şahit olduğu tavırlardan çok farklı, çok üstün ve kapsamlı bir ahlak özelliğidir. Kuran'da öğretilen gerçek sabır, sadece zorluklar karşısında değil, aksine hayatın her anında yaşanan bir ahlak özelliğidir. Gerçek sabır, zorluklarda olduğu kadar güzel olan herşeyde kararlılık ve istikrar göstermeyi, bir an olsun bunlardan taviz vermeyerek bir ömür süresince devam etmeyi gerektirir.
Allah'ın Kuran'da bildirdiği sabrın en çarpıcı örneklerini ise peygamberlerin yaşamlarında görmek mümkündür. Çünkü peygamberler Allah'ın dinini anlatmakta, güzel ahlakı yaşamakta sabır göstermiş ve Allah'a sadakatlerinden asla ayrılmamış, sadece Allah'ın rızasını kazanabilmek amacıyla sabretmiş insanlardır.
İşte bu kitabın amacı insanlara bu üstün ahlak özelliğini Kuran'da bildirildiği şekliyle tarif etmek ve onları gerçek sabrı yaşamaya davet etmektir. Bu amaç doğrultusunda kitap boyunca halk arasında yaşanan sabır anlayışının yanlışlığı, Allah'ın kullarından nasıl bir sabır istediği, sabretmeleri için onları ne tür olaylarla deneyebileceği ve Rabbimiz için güzel bir sabırla sabredenlere nasıl büyük bir karşılık vaat ettiği anlatılacaktır.
Tüm bunların yanında peygamberlerin, hayatlarının sonuna kadar her konuda nasıl üstün bir sabır gösterdiklerine dair Kuran'dan örnekler verilecek ve böylece tüm insanlar en doğru şekilde ve hiç taviz vermeden hayatlarının sonuna kadar "Rabbimiz için sabretmeye" davet edileceklerdir.
Kitabın bir diğer amacı da Allah'ın bu davetine karşılık verenlere
"... Sabır gösterenleri müjdele." (Bakara Suresi, 155)
ayetiyle bildirilen Allah'ın büyük müjdesini vermektir. Ayrıca Allah'ın
"sabredenlerle beraber " (Bakara Suresi, 153)
olduğunu bir kez daha hatırlatarak, sabrın müminlere pek çok güzelliğin kapısını açan eşsiz bir anahtar olduğunu vurgulamaktır.

Kur'an'da SabrınTarifi
"Ey iman edenler, sabırla ve namazla yardım dileyin. Gerçekten Allah sabredenlerle beraberdir." (Bakara Suresi, 153)
Allah insanların yaşayabilecekleri en güzel hayat şeklini, yaratılışlarına en uygun ahlak yapısını belirlemiş ve
"Kur'an'dan mü'minler için şifa ve rahmet olan şeyleri indiriyoruz..." (İsra Suresi, 82)
ayetiyle Kuran'da bildirilenlerin müminler için rahmet olduğunu belirtmiştir.
Allah'ın rızasını, sevgisini ve hoşnutluğunu kazanmanın yolu, Kuran'da bildirilen doğruları eksiksizce uygulamaktır. Allah kullarından Kuran ahlakını hayatlarının sonuna kadar hiçbir şekilde gevşeklik göstermeden yaşamalarını istemiştir. İşte müminlerin Allah'ın bu emrini her ne olursa olsun taviz vermeden yerine getirebilmelerinin sırrı da, imanın kazandırdığı üstün bir özellik olan "sabır"da gizlidir. Sabrın sırrını öğrenen bir insan Allah'ın kendisinden istediği her tavırda ve her ibadette süreklilik gösterebilir.
Bu sırra ulaşmak ise son derece kolaydır; Allah, iman eden kullarının üzerinde "Sabur" (çok sabırlı) ismini tecelli ettirir ve onların kalplerindeki kararlılık duygusunu pekiştirir.
Bir ömür boyu devam eden gerçek sabrın asıl kaynağı müminlerin Allah'a olan imanlarıdır. İman eden bir mümin Allah'ın ilminin ve aklının tüm varlıkları sarıp kuşattığını, Allah'ın izni olmaksızın tek bir olayın dahi gerçekleşmediğini ve tüm olayların ardında Allah'ın tasarladığı binlerce hayır ve hikmetin gizli olduğunu bilir. Bunun yanında Allah'ın iman edenlerin dostu, velisi ve yardımcısı olduğunu, dolayısıyla ilk bakışta farklı görünse bile aslında tüm olayların inananların lehinde geliştiğini unutmaz. Allah'ın kendisi için belirlediği kadere tereddütsüz teslim olur ve rıza gösterir. Bu nedenle sabır mümin için zorlanarak yaşanan bir ahlak özelliği değil, aksine gönül rızasıyla ve hoşnutlukla yaşanan ve zevk alınan bir ibadettir. İşte Kuran'da Allah'ın insanlara öğrettiği gerçek sabır ile toplumda yaşanan sabır anlayışının farkı da bu noktada ortaya çıkar.
Toplumun büyük bir kesimi sabrın gerçek anlamını, gerçekten sabırlı bir insanın nasıl davranması gerektiğini, bu özelliğin Allah Katındaki önemini bilmez. Bu kimseler arasında sabır, daha çok insanın hayatı boyunca karşılaştığı zorluk ve sıkıntılara göğüs germesi, bunlara katlanması ve tahammül etmesi olarak algılanır. Bu anlayış içerisinde sabrın, "bir yere kadar dayanma gücü" olduğuna inanılır ve bu doğrultuda "sabrın zaman zaman taşması", "sabrın tükenmesi" gibi tavır bozuklukları da son derece normal karşılanır. Dahası bu çarpık anlayışa göre, sonunda somut bir çıkar elde edilemeyecek bir konuda sabır göstermek de son derece yersizdir. Çünkü böyle bir durumda bu kimselerin kendilerine hiçbir fayda sağlamayacak bir konu için sıkıntıya katlanmış ve boş yere sabır göstermiş olduklarına inanılır.
Oysa Kuran'da öğretilen gerçek sabır bu tahammül anlayışından çok farklıdır. Öncelikle inananlar, sabrı Allah'ın bir emri olarak yaşarlar ve bu nedenle de hiçbir zaman onların sabırlarında tükenme ya da taşma gibi bir durum söz konusu olmaz. Hayatlarının sonuna kadar bu ibadeti şevk ve heyecan ile yerine getirirler. Bunun yanında onlar yalnızca Allah için sabrettiklerinden dolayı sabırlarının karşılığında mutlaka somut bir menfaat beklentisi içerisine girmezler. Gösterdikleri üstün ahlak neticesinde Rabbimizin rızasını kazanacaklarını bilmek, onlar için alabilecekleri tüm karşılıkların en güzelidir.
Dahası Kuran'da tavsiye edilen sabır sadece zorluk ve sıkıntılar karşısında yaşanan bir ahlak özelliği de değildir. Gerçek sabır şartlar her ne olursa olsun, Kuran'ın tüm ayetlerini eksiksizce uygulamada, Allah'ın sakınmayı emrettiği tüm tavırlardan titizlikle sakınmada ve Kuran ahlakını bir ömür süresince hiçbir yılgınlığa kapılmadan yaşamakta kararlılık göstermektir.
Allah Kuran'da haber verdiği, "... sürekli olan 'salih davranışlar' ise, Rabbinin Katında sevap bakımından daha hayırlıdır, umut etmek bakımından da daha hayırlıdır." (Kehf Suresi, 46) ayetiyle "sebat gösterilerek sürdürülen salih davranışlar"ın makbul olduğunu hatırlatmış ve tüm kullarını sabretmeye davet etmiştir.

Kimler güzel bir sabırla sabredebilir?
"Şu halde, güzel bir sabır (göstererek) sabret." (Mearic Suresi, 5)
Sabrın gerçek anlamını bilen ve bu ahlak özelliğini Allah'ın beğeneceği şekilde yaşayan tek topluluk müminlerdir. Çünkü onlar, Kuran'ı rehber edinmişlerdir. Kuran ise sabrın gerçek manasını, Allah Katında nasıl bir sabrın makbul olduğunu açıklayan tek kaynaktır. İşte bu nedenle de Allah'ın ayette emrettiği gibi, "güzel bir sabırla sabreden"ler sadece Kuran'a tabi olan müminlerdir.
Müminlerin gösterdiği bu sabrın kaynağı ise onların "Allah'a olan samimi imanları ve teslimiyetleri"dir. Tüm diğer mümin özellikleri gibi sabır da ancak imanı kavramakla ortaya çıkar. Çünkü iman etmek Allah'tan başka bir ilah olmadığını, O'nun ilminin tüm varlıkları kuşattığını, Allah'tan başka kaderi belirleyebilecek bir güç olmadığını, O dilemedikçe hiç kimsenin hayır ya da zarar sağlayamayacağını kavramak demektir.
Müminlerin güzel bir sabır gösterebilmelerinin bir nedeni de imanları sayesinde, Rabbimizin üstünlüğünü ve yüceliğini takdir edebilmiş olmalarıdır. Allah'ın sonsuz akıl ve sonsuz ilim sahibi olduğunu bilen bir insan, kendisi için olabilecek en güzel yaşamı da ancak Rabbimizin belirleyebileceğini bilir. Allah geçmişe, günümüze ve geleceğe ait tüm varlıkların ve tüm olayların bilgisine sahiptir. İnsan ise hem sınırlı bir akla sahiptir hem de kendisi için neyin iyi neyin kötü olduğunu tespit edebilme konusunda hata yapmaya yatkın bir varlıktır. Çoğu zaman olumsuz gibi görünen bir olay aslında o kişiye pek çok yönden hayır getirecek olabilir. Ancak insan bu durumdan habersizdir. Allah Kuran'da,
"... Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz." (Bakara Suresi, 216)
ayetiyle biz kullarına bu önemli gerçeği hatırlatmıştır.
İşte iman eden bir insan tüm bu ilmin bilgisine yalnızca Allah'ın sahip olduğunu bildiği için, Allah'ın karşısına çıkarttığı her olayda mutlaka bir hayır olduğunu bilerek tevekkül eder ve güzel bir sabırla sabreder. Bir başka deyişle, güzel bir sabırla sabredenlerin bir özelliği de "kader gerçeğini kavramış tevekküllü insanlar olmaları"dır.
Kuran'da müminlerin sabırlı ve tevekküllü olduklarına şöyle dikkat çekilmiştir:
"Onlar sabredenler ve Rablerine tevekkül edenlerdir." (Nahl Suresi, 42)
Bunun yanında iman edenlerin bir ömür boyu sabırlarında kararlılık gösterebilmelerinin bir sebebi de kalplerinde güçlü bir Allah korkusu yaşıyor olmalarıdır. Müminler, Allah'ın kullarına sonsuz merhamet eden ve onları çok seven olduğunu bildikleri gibi, aynı zamanda azabının da güçlü olduğunu bilirler. Allah, Kuran'da Kendisine ibadet etmekten büyüklenip yüz çevirenleri azabıyla uyarmıştır. Müminler ise Allah'ın azabından korkup sakınanlardır. Bu nedenle de Allah'ın tüm emir ve yasaklarını uygulamada büyük bir titizlik ve sabır gösterirler. Allah korkuları onları hayatlarının sonuna kadar Kuran ahlakını hiçbir taviz vermeden yaşamaya yöneltir.
Dünya hayatının gerçek yüzünü biliyor olmaları da iman edenlerin sabırlarında sürekli olmalarını sağlayan sebeplerden biridir.
"Andolsun, Biz sizden mücahid olanlarla (çaba harcayanlarla) sabredenleri bilinceye (belli edip ortaya çıkarıncaya) kadar, deneyeceğiz ve haberlerinizi sınayacağız (açıklayacağız)." (Muhammed Suresi, 31)
ayetiyle belirtildiği gibi, Allah bu dünyada Kendisine ibadet etmekte sabır gösterenleri, inkar edenlerden ayırt etmektedir. Bunun sonucunda ise iman edenleri cennetlerdeki eşsiz konaklarında ağırlayacak, inkar edenleri ise sonsuza kadar hiçbir kaçış imkanı bulunmayan cehennemde azaplandıracaktır.
Dünya hayatında her ne zorlukla karşılaşırlarsa karşılaşsınlar, Allah'ın bunu kendilerini denemek için yarattığı gerçeğini bilen müminler, gösterdikleri sabırdan hiçbir şekilde taviz vermezler. Çünkü onlar ölümden sonra hesap günüyle karşılaşacaklarını ve o gün sabredenlerin gösterdikleri güzel ahlakın karşılığını alacaklarını bilirler.
İşte onların sabırlarının temelini oluşturan konulardan biri de budur; hesap gününe ve ahirete kesin bir bilgiyle iman etmiş olmaları. Sabır gösterdikleri her olayın hesap gününde karşılarına çıkacağını ve Allah'ın sabır gösterenleri rahmetiyle müjdelediğini bilmelerinden kaynaklanan güç ile sabırlarında kararlılık gösterirler.
Görüldüğü gibi, Kuran'da bildirilen gerçek sabrı yaşayabilenler sadece müminlerdir. Çünkü Allah'a samimi bir iman ile bağlanıp teslim olan, Rabbimizin yüceliğini takdir edebilen, kadere karşı tam bir tevekkül gösterebilen, Allah'tan güçlü bir korkuyla korkan, bu dünyanın gerçek yüzünü kavramış olan, ahiretin varlığına kesin bir iman ile iman edenler yalnızca onlardır.


BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!