Arama

Herodot (Herodotus) - Tek Mesaj #1

virtuecat - avatarı
virtuecat
Ziyaretçi
5 Ekim 2006       Mesaj #1
virtuecat - avatarı
Ziyaretçi

HERODOT (Herodotos)

Ad:  Herodotus.jpg
Gösterim: 3252
Boyut:  28.3 KB

(d. İÖ 484 ?; Halikarnassos ? [bugün Bodrum] - ö. İO 430-420)
Eski Yunanlı tarihçi.

Pers Savaşları’nı (IÖ 490- 449) anlatan ve İlkçağın ilk tarih kitabı olan HistoriaVnin (Herodot Tarihi, 1973, 1991) yazarıdır.

Gençliği


Halikarnassos’un önde gelen ailelerinin birinden olduğu sanılmaktadır. Halikarnassos tiranı Lygdamis tarafından sürgün edilen Herodotos, daha sonra, tir anlığın yıkılıp yasaya dayanan bir yönetimin kurulması için mücadele etmek amacıyla geri döndü. Destan şairi Panyassis’in yakını olduğu, bir süre Samos (Sisam) Adasında kaldığı, Halikarnassos’a yaptığı hizmetlere karşın sonunda gözden düştüğü ve bir daha dönmemek üzere kenti terk ettiği de söylenmiştir. Daha sonra, Güney İtalya’daki Thuria’da (Turii) Atina’nın kurduğu koloniye yerleşti, orada öldü ve pazar alanına gömüldü. Yaşamına ilişkin bu ayrıntıların hepsi kesin değilse de, genel çizgileriyle doğru olduğu kabul edilir.

Herodotos’un Anadolu’da doğup büyümüş olması, daha sonra buradan ayrılıp Atina’ya ve Batı’ya gitmesi aynı derecede önemli iki olaydır; çünkü ikisi de onun düşüncelerinin gelişmesinde etkili olmuştur. Anadolu’da, Ionyalı filozofların geleneğinden, yeni bir bilimsel araştırma yöntemi olan histoneVden yararlanmayı öğrendi. Bu yöntemde önce ortaya bir soru atılıyor, daha sonra bu soruyla ilgili bilgi toplanıyor ve sonunda toplanan verilerle bir sonuca ulaşılıyordu. Herodotos bir süre Atina’da kalmamış ve sürgün yaşamının kazandırdığı geniş bakış açısına ulaşmamış olsaydı, belki de “Pers Savaşları neden çıktı?” ya da “iki tarafın anımsanmaya değer başarıları nelerdir?” gibi, tarihçi olmasına yol açan soruları hiç sormayacaktı. Bu nedenle Herodotos’un HistoriaV si, yaşamındaki gerçeklerle yakından ilgilidir ve bu gerçeklerin çoğu ancak bu yapıta başvurularak ortaya çıkarılabilir.

Coğrafyayla ilgilenmesi


Herodotos çeşitli bilgiler toplamaya başladığında Pers Savaşları üzerine yazmaya karar vermiş değildi; belki akimda Miletoslu Hekataios’unkine benzer bir coğrafya yapıtı oluşturmak vardı. Hekataios’un Periegesis (Dünya Turu) olarak bilinen kitabından günümüze kalan bölümler, bu yapıtta İspanya’dan başlayarak Afrika’nın kuzeyine kadar uzanan çeşitli Akdeniz ülkelerinin anlatıldığını göstermektedir. Hekataios’tan önce de filozof Anaksimandros fiziksel coğrafyayla ilgilenmiş ve Eski Yunan’ın ilk dünya haritasını çıkarmıştı. Anaksimandros’un çalışmasını geliştirmeye çalışan Hekataios gibi, Herodotos da Hekataios’un yapıtını geliştirmeye çalışmıştır. Gerçekten de HistoriaV de Herodotos’un, bilgi toplamaya başladığında henüz Pers Savaşları’nı yazmayı düşünmediğini belirten birçok bölüm vardır. Örneğin Karadeniz yöresine yaptığı bir gezide, Dareios’un İskitlere karşı giriştiği sefer sırasında geçtiği yerleri anlatmaya girişmez, ama daha sonra bu seferi ayrıntılarıyla anlatır. Tyros’a (bugün Sur) ve Thasos (Taşoz) Adasına da, efsane kahramanı Herakles’le (Hercules) ilgili (tarihten çok ilahiyata ilişkin) bir soruya yanıt aramak amacıyla gitmiştir.

Herodotos’un en ünlü gezisi Mısır yolculuğudur. Daha sonra Pers Savaşları’nı anlatmaya karar verdiğinde, HistoriaV nin ikinci bölümünü tümüyle dolduran Mısır’la ilgili araştırmalarını anlatmaktan kendini alamaz. Büyük bir olasılıkla Mısır’a, Hekataios’un Periegesis'iyle Anaksimandros’un haritasının geliştirilmiş bir kopyasını da götürmüştür. Fransız bilgin Camille Sourdille’in, Mısır gezisinde Herodotos’un hangi yolu izlediği konusunda 1910’da yazdıkları, tarihçilerin çoğunca benimsenir. Herodotos. ağustosta Nil Deltasının batısındaki Kanobos’tan Mısır’a girmiş ve aralıktan önce deltanın doğusundaki Pelusion’dan ülkeyi terk etmiştir. Bu tarihler arasında birçok ünlü yeri, Memphis’i, piramitleri gezmiştir. Nil’de yolculuk yaparak ilk çağlayana ulaşmış, bu arada kısa bir süre Teb’de kalmıştır. Ne var ki bu gezinin kesin tarihi bilinmemektedir. Bununla birlikte, Herodotos’un Papremis’teki savaş alanında Mısır ve Pers askerlerinin kafataslarım gördüğünden söz etmesi, savaşın yapıldığı İÖ 460 tarihinden bir süre sonra oraya gittiğini ortaya koymaktadır.

Bilimsel düş gücü


Herodotos’un yapıtında, anlatılanlardan çok, çıkarılan sonuçlar önemlidir; çünkü bunlar onun asıl ilgi alanının, Mısır tarihinden çok, coğrafya ve anıtlar olduğunu göstermektedir. Buna iyi bir örnek, Nil Irmağının her yıl taşmasının nedenlerini tartıştığı ve bu konudaki eski açıklamaları eleştirerek kendi görüşünü ileri sürdüğü bölümdür. Herodotos burada daha çok yıllık taşkınların uzun süreli etkilerine değinir. Daha önceki yazarlar yalnız Mısır’da değil, iç bölgelerde de rastlanan deniz hayvanı fosillerinden yola çıkarak, ırmak milinin yeni kara alanları yaratacağına işaret etmişlerdi. Mısır Deltasını Nil’in oluşturduğu çoktandır biliniyordu. Herodotos daha da ileri gitmiş, Nil’in önceki taşkınlarda ulaştığı yükseklikle, o sıralarda ulaştığı yüksekliği karşılaştırarak, ırmağın taşıdığı milin yalnızca deltayı değil, bütün Mısır’ı oluşturması için kaç yıl geçtiğini bulmaya çalışmıştır. Böylece Nil’in hafifçe yön değiştirerek, yaklaşık Mısır büyüklüğündeki Kızıldeniz’e dökülmesi durumunda 5 bin yıl içinde burada yeni bir kara yaratacağını ileri sürmüştür. Verileri yetersiz, ama yöntemi bilimseldir. Herodotos, Mısır’ın siyasal tarihini özetlerken, piramitleri yaptırmış olan firavunların, inanıldığı gibi Eski Krallık döneminde değil, daha yakın bir tarihte yaşadıklarını ileri sürmüştür. Bu görüşün yanlışlığı çeşitli yollarla açıklanmışsa da, aslında yanıt son derece basittir. Herodotos’un hesaplamaları onu, Memphis’in kuzeyinde kalan topraklar Eski Krallık döneminde sular altında olduğu için, piramitlerin o dönemde yapılmış olamayacağı sonucuna götürmüştü. Herodotos kuşkusuz yanılmıştı, ama yaptığı yanlışlık hayranlık uyandırıcıydı; çünkü tarihte ilk kez o, insanla doğal çevresi arasında bir ilişki kurmuştu.

Us ile inanç çelişmesi


Herodotos gene de her zaman ve bütünüyle usçu davranmamıştır. Yapıtında, Delphoi kâhininin yanlışlıklarına ilişkin pek çok kanıt bulunmasına karşın, gene de onu saygıyla anması buna bir örnektir. Herodotos, tanrısal bir gücün denetimindeki bir evrene duyduğu inançla, olayların doğal nedenlerine . duyduğu aynı güçteki inancı birleştirmeyi başarmıştır. Onun nasıl bir insan olduğunu anlamak için, doğaüstü konusundaki tutumunu göz önünde bulundurmak gerekir. 20. yüzyıl İtalyan tarihçisi G. De Sanctis gibi birçok bilim adamı Herodotos’un, döneminde geçerli dinsel görüşler konusunda kendisinden önce gelen Miletoslu Hekataios’tan daha az kuşkucu olduğunu söyler. Belki de Atina’da oldukça uzun bir süre kalması, gençliğinde edindiği köktenci felsefi görüşlerinin yumuşamasına yol açmıştır. Nedeni bu olmasa da, Herodotos, inançla us arasındaki karşıtlığı uzlaştırmaya çalışan daha sonraki yazarlardan önce bu yönde çaba harcamış görünmektedir.

Lidyalı Kroisos üzerine anlattıkları buna iyi bir örnektir. Kroisos, soyunun kurucusu Gyges’in tahtı zorla ele geçirmiş olması dolayısıyla yıkılmaya mahkûmdur. Delphoi’ deki kâhin, Gyges’in vârislerinin beş kuşak sonra devrileceğini söylemiş, ama bu kehanet Kroisos’un zamanına gelindiğinde unutulmuştur. Öyküde bir başka usdışı öğe daha vardır. Sardes Akropolisi, surlarının çevresinde bir aslan yavrusu gezdirilerek ele geçmez kılınmıştır. Ama aslan yamacın, hiçbir düşmanın tırmanmaya cesaret edemeyeceği kadar dik olan küçük bir bölümünden geçirilmemiştir. Sonunda Persler akropolise buradan girer. Kehanet böylece gerçekleşir. Herodotos bu doğaüstü açıklamaları vermekle yetinmeyip, usçu açıklamalar da eklemiştir. II. Kyros’la (Kuraş) giriştiği sonuçsuz savaşın ardından Kroisos Sardes’e çekilir ve Kyros’un da çekileceğini sanarak müttefiklerini geri gönderir. Kyros birden Sardes kapılarına dayandığında ise artık çok geç olmuştur. Bu durumda Sardes’in, Gyges’ in işlediği suçun öcünü alan tanrılar yüzünden mi, yoksa Kroisos, düşmanının davranışı konusunda yanlış bir değerlendirme yaptığı için mi düştüğü sorusu yanıtsız kalmaktadır.

Herodotos’un us ve inanç çelişkisinin bir başka örneği de düşlere yer vermesidir. Historiade, Astyages’in kızı Mandane’yi ya da Kyros’un I. Dareios’u (Büyük) gelecekte büyük bir adam olarak gördükleri düşler gibi kehanet niteliği taşıyan birçok düş vardır. Bu iki kehanet de, engellemek için gösterilen bütün çabalara karşın gerçekleşir. Ama I. Kserkses’in düşü değişiktir. Onun düşünde, yanma yaklaşan biri, Yunanistan’ın işgalinden vazgeçmesinin çok kötü sonuçlar doğuracağı tehdidini savurur. Hemen danıştığı amcası Artabanos, Kserkses’i yatıştırarak, düşlerin doğal nedenleri olabileceğini, insanın, uyanıkken aklını çelen sorunlarla ilgili olarak geceleyin düş görebileceğini ve düşlere doğaüstü bir anlam vermemek gerektiğini söyler. Ama Artabanos, gördüğü bir düş sonunda savaşa karşı çıkmaktan vazgeçer. Kserkses’in yenilgisine tanrıların mı karar verdiği, yoksa onun, sırf bir düş yüzünden sağduyuyu bir yana bırakarak kendi yenilgisine ortam mı hazırladığı konusundaki kararı, Herodotos okura bırakmıştır.

Perikles Atinası’na borcu


Herodotos Pers Savaşları konusunda yazmaya Atina’da karar vermiştir. Bu kararı verdikten sonra coğrafya, etnografya ve mitoloji konularında topladığı bilgi ve belgeleri yeni bir çerçeveye oturtmuştur. Bu çerçevede bütün geçmiş tarih İÖ 480’de Kserkses’in istilasıyla doruğuna ulaşan bir Doğu-Batı çatışması olarak ele alınmıştır. Herodotos bu arada Tarihöncesi çağlarla sonrası arasında kesin bir ayrım yapmaktadır. Yunanistan için bu ayrım noktası İÖ 600’lerdir. Herodotos’un Giritli Minos ya da Troya kahramanları gibi efsane kişileriyle Kroisos ya da Peisistratos gibi tarihsel kişileri ele alışı farklıdır. HistoriaV sinden bölümleri okuyabileceği değerbilir dinleyicilerin eksik olmadığı Perikles Atinası, Herodotos’un düşünsel gelişimine olumlu katkılarda bulunmuştur. Sophokles’in arkadaşı olduğu, Aiskhylos’un oyunlarının etkisinde kaldığı, genç Thukydides’in ise onun dinleyicileri arasında bulunduğu söylenir.

İlkçağda Herodotos çapında başka tarihçi yoktur. Thukydides, Ksenophon ve Polybi- os gibi başka büyük tarihçilerde, Herodotos’un umutsuzluk taşımayan kinikliği, iğneleyici olmayan mizah anlayışı görülmez. Onu bir Atinalı ya da bir Akha saymak doğru olmaz, o her şeyden önce tek gerçek Yunanlı tarihçidir. Herodotos evrenselliğin ilk örneğini veren tarihçidir ve sonraki tarihçiler arasından ancak birkaçı bu konuda onunla karşılaştırılabilir.
kaynak: Ana Britannica
Son düzenleyen Safi; 22 Aralık 2017 00:38