Arama

Julius Sezar (Caesar) - Tek Mesaj #1

kompetankedi - avatarı
kompetankedi
VIP Bir Dünyalı
6 Ekim 2006       Mesaj #1
kompetankedi - avatarı
VIP Bir Dünyalı

SEZAR (Caius Julius CAESAR)

Ad:  Julius Sezar1.jpg
Gösterim: 2743
Boyut:  55.1 KB

romalı devlet adamı
(Roma İ.Û. 100 ya da 101 - ay. y. İ.Û. 44).

Aineias’ın oğlu iulius'un ve iulius aracılığıyla Venüs’ün soyundan geldiğini ileri süren bir patricius ailesindendi; Marius ile evlenen halası iulia tarafından pleb çevrelerine de bağlıydı. Sulla, Sezar’a, karısı Cornelia’yı (diktatörün düşmanı Cinna’nın kızı) boşamasını emretti; Sezar, bu emre uymayınca Asya'ya gitmek zorunda kaldı (82-78). Sulla ölünce (78) Roma'ya dönen Sezar, siyaset mesleğinde ilk adımlarını atmaya başladı. Ancak isteklerinin gerçekleşmesini önleyen iki engel vardı: Senato ve Pompeius. Bu engelleri ortadan kaldırmak için Sezar ikisinin de nüfuzunu kırabilecek tek güç olan halka dayandı.

Propagandayla işlediği ve aedilis curulis sıfatıyla (65 sonbaharı) düzenlediği görkemli oyunlar sayesinde gönlünü çeldiği pleb, Sezar'ın cursus honorum basamaklarını tırmanmasına yardım etti, 68'de quaestor, 65'te aedilis curulis, 63'te Büyük pontifex (pontifex maximus), 62’de de praetor oldu. Siyaset alanındaki bu yükselişini, gösteriş hayranı Crassus kolaylaştırdı.

Crassus'un giriştiği komplonun başarısızlığa uğraması (66-65), Sezar'ın rakiplerinin demagojik vaatleri, Catilina ile kurduğu ittifak, tasarılarını aksattıysa da, halk arasındaki saygınlığının artmasını ve Senato'nun karşı çıkmasına meydan vermeden, yasalara rağmen, Marius’un heykelini Capitolium'a yeniden koymasını (65) engelleyemedi. Aynı biçimde, Catilina, 64 ve 63 konsül seçimlerinde uğradığı çifte yenilgi üzerine Senato’ya karşı ayaklanmayı tasarladığında Sezar bu komplonun manevi sorumluluğundan kurtulamadı, ama Catilina'nın ilerlemesini önleyecek kadar ustaca davrandı ve onun suç ortaklarına karşı bağışlayıcı davranarak yeni taraftarlar edindi.

Bununla birlikte, üzerine kuşku çekmemek ve yeniden servet edinip büyük miktardaki borçlarını ödemek ve özellikle büyük bir askeri komutanlık (Roma’da siyasi iktidar olmanın vazgeçilmez koşulu) elde etmek amacıyla kendisini Espaha Ulterior propraetor'u tayin ettirdi ve bu eyalette bazı askeri harekâtları yönetti (61-60).

Ustaca yürütülen bir propaganda kampanyasıyla abartılan kolay zaferlerle Ispanya'dan döndüğünde törenlerle karşılanan Sezar, alacaklısı olan ve büyük borçları nedeniyle onunla ilgilenen Crassus’a ve 61'de Doğu'dan döndüğünde ordusunu terhis etme gafletinde bulunduğu için İtalya'da tamamen tecrit edilmiş durumda olan Pompeius’a, mevki ve gelirleri paylaşmak amacıyla yeminli özel bir siyasal ortaklık kurmayı önerdi (temmuz 60): bu, Sezar’ın, 59'da konsüllüğe seçilmesini sağlayan birinci triumvirlikti. Hızla çıkarttığı yasaların etkinliği Sezar'a pleb' in desteğini (iki tarım yasası, Pompeius' un emekli askerleriyle Roma'nın en yoksulları yararına İtalya’nın ager publicus'unun [kamu topraklan] paylaştırılmasını tamamladı), Senato'nun denetimini (tutanakların yayımlanması) ve eyaletlerin sevgisini (valilerin hesap vermekle yükümlü tutulması) kazandırdı.

Ayrıca, Pompeius’un Doğu’da yaptıklarının onaylanmasını sağladı. Görev süresi sonunda kendisini, beş yıl süreyle ve 4 lejyonla illyria, Gallia Cisalpina ve Transalpina prokonsüllüğüne tayin ettirdi. Gallia Transalpina’nın fethinin uzun bir süre gerektirdiğini gören Sezar, 56'da birinci triumvirliği beş yıl için yeniledi (Lucca anlaşması) ve prokonsüllüğünü de aynı süre için uzattı. Pompeius da aynı yetkileri ispanya için alırken, Crassus Suriye'nin ve Parthlar’a karşı savaşın yönetimini üstlendi (bu savaş sırasında öldü [53]).

Sezar’ın Galya’yı seçmesi çok isabetliydi: bu ülkenin zenginliğini bilmeyen yoktu; Roma'nın en amansız düşmanları olan Galyalılar'ı yenmesiyle elde edeceği saygınlık Sezar’ı Roma'nın en önemli kişisi durumuna getirecekti. Sezar’ın Galya savaşları üstüne (De bello Gallico) Commentarii" adlı yapıtı sayesinde onun bu seferleri hakkında geniş bilgi sahibi bulunuyoruz.
Sezar, bu ülkeye, Galyalılar'tn çağrısı üzerine müdahalede bulunma kurnazlığını gösterdi. 58'de Ariovistus komutasındaki germen istilası yüzünden göç eden Helvetler’in tehdit ettiği Aedui halkının yardımına koştu. Sırasıyla Helvetler'i ve Süevler’i yendi, sonra Galya'ya yerleşti (58); komutanları Crassus ve Labienus’un yardımıyla bölgeyi sistemli bir biçimde işgal etmeye başladı. Sırasıyla, Belçikalılar'a ve Sen ile Loire arasında oturan halka (57), Armorica (Venetler’e karşı kazanılan zafer) ve Aquitania (56) halklarına boyun eğdirildi. Hatta 55'te ve 54’te, İngiltere'ye çıkmayı bile denedi.

Sezar'ın girişimleri iki tehlikeyle karşılaştı: önce Eburonlar ile Treviri halkının isyanı (54-53), sonra da özellikle galya halklarının Wercingetorix‘in yönetiminde genel ayaklanması (Gergovia) [52], Galyalılar başlangıçta birkaç başarı elde ettilerse de auvergneli önder sonunda Alesia'da teslim olmak zorunda kaldı. 51'de, Uxellodunum’un da (Ouercy'de) teslim olmasıyla Galya savaşı sona erdi. O tarihten sonra Sezar'ı mutlak iktidardan ayıran tek engel Pompeius’tu. isyancıların yol açtığı karışıklıklardan (Clodius'un öldürülmesi) korkan Senato’nun tek konsül olarak atadığı (52) Pompeius, Galya fatihine Roma'ya sıradan bir yurttaş gibi girmeyi kabul ettirebilecek kadar kendini güçlü görüyordu.

Sezar, buna karşılık ondan, kendisiyle birlikte komutanlıktan ayırılmasını ya da comitia'nın toplanmasına kadar eyaletiyle birliklerinin kendisine bırakılmasını istedi (halk meclisleri karşısında ikinci kez konsül seçilmeye çalışacaktı). Senato'nun, bu isteğe cevap olarak, konsülleri Sezar'a karşı sınırsız yetkiyle donatan bir senatus consuitum ultimıım'u oylayıp kabul etmesi (7 ocak 49) üzerine Sezar, İtalya ve Cisalpina arasında sınır oluşturan Rubico'yu aşarak Roma üzerine yürüdü (12 ocak 49): böylece, nasıl olup bittiğini yeni Com- mentarii'üen (De bello çivili) öğrendiğimiz bir iç savaş başladı ve 49'dan 45’e kadar sürdü.

Pompeius, acele Yunanistan’a kaçtı, Sezar da İtalya'yı işgal etti (ocak-şubat 49), Pompeius'a bağlı ispanya ordusunu yendi (ağustos), ayaklanan Marsilya'yı işgal etti (eylül sonu). Sezar, bundan sonra savaşın yönünü Balkanlar’a çevirdi, Pompeius'u Pharsala'da bozguna uğrattı (48), onu Mısır'a kadar izledi; Pompeius, orada kral Ptolemaios Auletes'in emrindeki bir centurio tarafından öldürüldü. Ama Sezar, rakibinin katilini cezalandırdı, Mısır tahtını kraliçe Kleopatra'ya verdi, İskenderiye isyanını bastırdı ve Doğu’yu yeniden örgütledi (47). Pompeius'un son yandaşlarını da Afrika'da Thapsus'ta (46), ispanyada Munda’da (45) yendi. Eylül 45’te Roma’ya döndü, Akdeniz dünyasının ve Cumhuriyet'in tartışmasız hâkimi olarak beşinci zaferini kutladı (ekim 45).

O tarihten sonra Sezar, Roma’yı mutlak hükümdar olarak yönetmeye başladı: zaferlerinin sağladığı saygınlık, yine zaferleri sayesinde birlikleri üzerinde kurduğu otorite, masraflı zafer törenleri kutlamasını, roma halkına unutulmaz şölenler ve gösteriler düzenlenmesini sağlayan sınırsız serveti, iktidarının gerçek kaynaklarını oluşturdu.

Ama Sezar, iktidarını meşru bir cumhuriyetçi çerçevede sürdürme bilgeliğini gösterdi. Yeni unvanlar almadı. Normal olarak birkaç magistratusun paylaştığı yetkileri üstlenmekle yetindi. 63'ten beri roma dininin pontifex maximusu olan Sezar, ayrıca kendisine bazen diktatörlük (49 ve 47), bazen konsüllük (48 ve 46), bazen de her iki görevi birden (45 ve 44) önce sınırlı bir süre için (46'da on yıl), sonra ömür boyu (14 şubat ya da 1 mart 44) verdirerek, yasa çıkarma ve kurumlarda reform yapma olanağını elde etti. Üç yıl için töreler praefectusu olarak (46), fiilen' bir censorun yetkilerini elinde topladı ve senatörlerin listesini düzenledi.

Ayrıca "tribunus kutsallığı" edindi (44'te). Senato’ nun oyladığı birçok yasa ona sınırsız yetkiler kazandırdı: savaş ve barışa karar verme, patricius unvanı sunma yetkisi. Konsülleri ve öbür magistratusların yarısını atayan, eyalet hükümetlerini paylaştıran, yasa kuvvetinde kararnameler çıkaran, halk meclislerini ve Senato'yu istediği zaman toplayan Sezar, olağanüstü ün ve onur kazandı: her zaman fatih giysisi (erguvan libas ve defne dalı) giyebiliyor, altın bir tahtta oturuyor, kendi başresmini taşıyan paralar bastırıyordu; ayrıca yılın bir ayına kendi adını (temmuz=iulius) verdi Hatta ûuirinus tapınağı'na onun bir heykeli dikildi; sanıldığına göre, bu tapınakta ona iupiter iulius adıyla bir tanrı gibi tapınılıyordu.

En yüksek yetkilerle donatılan Sezar, birkaç ayda çok büyük işler yaptı, Cicero gibi eski hasımlarını bağışlayarak iç savaşa son verdikten sonra, devlet kurumlarında önemli reformlar yaptı. Halkın desteğini yitirmemek için şenlikleri çoğalttı; ama roma hâzinesinin, felakete yol açacak bir demagoji içinde yok olmasını önlemek için bedava buğday tahsis edilen kişilerin sayısını 150 000 olarak dondurdu, büyük toprak sahiplerini topraklarında kölelerin yanı sıra özgür insanlar da çalıştırmakla yükümlü tuttu ve özellikle de emekli askerleri için roma kolonileri (başta Narbonensis'te) kurdu. Ayrıca, boşanmayı ve lüksü sınırlandırarak eski aile geleneklerini yaşatmaya çalıştı.

İleriye yönelik önemli siyasal önlemler de aldı: Senato’yla halk meclislerinin yetkileri azaltıldı; şövalyeler bundan böyle adli görevleri senatörlerle paylaşır oldular; sayıları 900'e çıkarılan senatörler artık taşralılardan ve centuriolardan da seçilebiliyordu. Sezar, magistratusların sayısını çoğaltırken (40 quaestor, 6 aedilis, 16 praetor), yetkilerini azalttı. Bir hükümdarlık yasası çıkartarak ortalığı karıştıran dernekleri yasakladı; takvimde değişiklik yaptı. Nihayet, birçok taşralıya (özellikle Galya’ da) yurttaşlık hakkı tanıdı. Kartaca ve Korinthos'ta koloniler kurarak romalı proleterlerin zengin ülkelere göçünü teşvik etti ve böylece Roma’nın iki eski büyük rakibine yeniden kalkınma olanağı sağlayarak geniş görüşlülüğünü kanıtladı. Ote yandan, ihtirasları tatmin olduğundan siyasi düşmanlarını bağışladı; sürgündeki hasımlarının oğullarına haklarını geri verdi ve eski Pompeius yandaşlarını önemli görevlere getirmekten çekinmedi.

Yeni bir dünyanın doğmakta olduğunu fark edebilen herkesi kendine ve programına bağlamak istedi. Yolsuzluklara her yerde mücadele etti, hatta taşralıları mali şirketlerin yolsuzluklarına karşı korudu. Ama diktatörlüğün, cumhuriyetin beşiği Roma için yeterli olduğunu gören Sezai; krallığın beşiği olan Doğu için yeterli olmadığını da anlıyordu, çünkü 44 yılının başında savaşmaya hazırlandığı Parth kralından üstün olmak için en azından kral olması gerekiyordu. Ne var ki, kendisine gereğinden fazla güvenen Sezar, tasarılarının ve bunların görkemli bir biçimde gerçekleşmeye başlamasının (lııpercalia şenlikleri, 15 şubat 44) yol açtığı devrimci gelişmenin neden olduğu korku ve düşmanlık duygularının derinliğini fark edemedi. Bir kez, yaveri Antonius tarafından Sezar'ın başına krallık tacının konulmasına roma halkının hoşnutsuzluğu engel oldu. Roma dışında kral unvanını almak istediği zaman, Cassius ve evlatlığı Brutus'un yönettiği bir cumhuriyetçi komplo hazırlandı. Yalnızca biri öldürücü olan otuz beş hançer darbesi yiyen Sezar, 15 mart 44'te Senato’da Pompeius'un heykelinin dibinde can verdi.

Sezar, intikam peşinde koşan eski Pompeius yandaşlarıyla ihtiraslarını tatmin edemeyen ya da tutumunun düş kırıklığına uğrattığı bazı yandaşlarının birleşik gücüne yenilmiştir Önderleri, programları olmayan fesatçılar, Sezar'ı öldürmekle yalnızca Parthlar’ı kurtarmış oldular. Sezar’ ın düşüncesi onunla birlikte ölmedi; çok ihtiyatlı bir biçimde örtülmüş olarak, vasiyetnamesiyle evlat edindiği yeğeninin oğlu Augustus'un tasarısında yaşadı. Augustus da onun gibi tüm cumhuriyetçi magistratuslukları kendinde toplayarak principatusluğu kurdu.

—Ed. Sezar, adını taşıyan edebi anıtın ilk taşını, Galya savaşı (De bello Gallico, İ.Û. 52-50) ve iç savaş (De bello çivili, İ.Û. 44) üstüne Commentarii"'slye bizzat kendisi koymuştur Antikçağ’dan beri hem edebi, hem de siyasi bir efsane haline gelen Sezar bazen hayranlık (Sallustus, Vergilius, Horatius, Tacitus), bazen de öfke (Catullus, Lucanus) uyandırdı. Suetonius'ta (On iki Sezar'ın yaşamı) ve Plutarkhos'ta (Ünlü adamların yaşamı) canlı ve çekici bir insan olan Sezar, Marcus Aurelius'ta ahlaki bir kişiliğe büründükten sonra, Ortaçağ'da ve saray edebiyatında efsanevi bir kahramana dönüşür. Dante, Petrarca (Trionh [Zaferler]) ve Marc Antoine Muret ile (Julius Caesar, 1552) birlikte yeniden ete kemiğe bürünen Sezar, Shakespeare' de (Julius Caesar, 1600'e doğr.) eşi görülmedik güçte ve derinlikte bir kişilik kazanır. Corneille'e göre (La Mort de Pompde, 1643), Sezar âlicenap ve madrigaller yazmakta usta bir hükümdar Voltaire'e göreyse (la Mort de CĞsar, 1735) duygusal bir prenstir.

La Rochefoucauld’nun saygıyla yücelttiği, Pascal'in acıdığı, Rousseau’nun aşağıladığı Sezar, Hegel'e göre tarihte tikel ile evrensel'in uyuştuğu mutlu bir anı temsil eder Bir ara, Sezar'ın yerini Napolyon efsanesi aldı. Sezar’ı bir bilge ve iradesine tam anlamıyla egemen bir kişi olarak gören Nietzsche’ye rağmen, modern yazarlar onun kahraman görüntüsü karşısında daha az duyarlı davranarak bu görüntüyü acımasızca sakatladılar: G.B. Shaw, Sezar ve Kleopatra'sında (Caesar and Cleopatra) [1899] ve özellikle B. Brecht, Bay Jul Sezar'ın işleri 'inde (Die Geschâfte des Herrn Julius Caesar) [1957], dünya fatihini pek sıradan nedenlerle davranan ve mali sıkıntılar içinde bunalan bir kişi olarak gösterdi.

—ikonogr. Genç Sezar’ın aslına uygun bir portresi yoktur. Ona en çok benzediği ileri sürülen tek heykeli musei Capitolini’dedir: bu heykel Sezar’ı, zırh ve paludamentum giymiş, başı sola dönük ve sağ elinde yuvarlak bir cisim tutar biçimde gösterir. Louvre müzesi’nde, Paros mermerinden bir Sezar heykeli vardır; geriye atılmış başı musei Capitolini’deki heykeli oldukça andırır. Ne Napoli müzesi’ndeki zırhlı heykel, ne de villa Albani'deki, aslına uygun sayılabilir. Antik büstler içinde en önemlilerinden biri de Napoli müzesi’ndekidir; bu büst, eski Farnese galerisi’nden gelmedir. Diğerleri başka müzelerdedir. Berlin müzesi’ndeki büst ve ihramlı heykel, Sezar’ı en iyi temsil eden yapıtlar olarak kabul edilir, ancak diktatörün yüz çizgilerini bilebilmek için özellikle onun, büyük bir gerçekçilikle yapılmış olan paralarına bakmak yerinde olur.

—Tar. telm. » Sezar'ın hakkını Sezar'a.Tanrı’nın hakkını TanrTya verin, incil’den (Matta, XXII, 21) sözler; kendisine, roma işgaline karşı direnenlerce Roma’ya boyun eğmenin yüzkarası bir işareti olarak görülen Sezar’a vergi ödemenin caiz olup olmadığını kurnazca bir yaklaşımla soran Farisiler’e İsa’nın verdiği yanıt. İsa, roma parası üstünde imparatorun portresinin bulunduğuna dikkati çekerek kendisine kurulan tuzaktan kurtuldu: olumlu bir yanıt verseydi, işgalciyle geçici bir uzlaşmayı ilke olarak kabul edenlerin safında yer alacaktı; olumsuz bir yanıtla da roma yönetiminin gözünde siyasal bir kışkırtıcı (daha sonra Pilatus’un huzurunda yargılanması sırasında İsa bununla suçlandı) olacaktı. İsa tartışmayı daha yüksek bir düzeye çıkardı: Krallığı, bu dünyada değildi. incirdeki anlatım, herkese hak ettiğinin verilmesi gerektiğini belirtmek için kullanılır.

Sezar'ın karısından kuşkulanılmamalıdır, Plutarkhos’un anlattığına göre (Hayatlar [Bioi paralleloi], XI, “Sezar’ın yaşamı"), kadınlara ayrılmış bir tören sırasında Sezar’ın karısı Pompeia’nın dairesinde yakalanan Clodius’un bu davranışı yüzünden hakkında dedikodu çıkarılan karısını boşayan Sezar, kendisini haklı göstermek için bu sözü söylemişti. Bu söz, bir kimseyi kuşku uyandıracak bir davranışta bulunmaması için uyarmakta kullanılır.

Sezar (On iki) [De vita XII Caesarum], Suetonius’un İ.S. 120’ye doğru yayımlanmış yapıtı. Sezar’dan Domitianus’a Sezarların yaşamlarını konu alan bir kitaptır. Suetonius, Hadrianus’un sekreteri olduğu için birçok ayrıntıyı bilebilecek durumdaydı. Yapıtta kronoloji belirsizdir ve imparatorlardan çok kişilikler vurgulanmıştır. Bununla birlikte, Suetonius, gerçek bir tarihçinin yeteneklerine de sahipti: ayrıntılar konusunda çok titizdi, otantik belgelere büyük önem verdi ve bunları kendi özgün metinlerine aktardı.

Kaynak: Büyük Larousse
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 4 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 30 Eylül 2016 21:19