Arama

Cansel Elç;in - Tek Mesaj #5

_PaPiLLoN_ - avatarı
_PaPiLLoN_
Ziyaretçi
10 Ekim 2007       Mesaj #5
_PaPiLLoN_ - avatarı
Ziyaretçi
4ck4


CANSEL ELÇİN RÖPORTAJI COSMOPOLITAN DERGİSİ KASIM SAYISI



HENÜZ OYUNCULUĞU ÇÖZEMEDİM

Kırık Kanatlarda canlandırdığı Yüzbaşı Cemal karakteriyle birçok kadının kalbini fetheden Cansel Elçin yeni filmi Küçük Kıyamet ve yeni dizi Hatırla Sevgili ve yeni Tiyatro projeleri ile adından daha çok söz ettirecek ..

Mart ayında Cansel Elçin ile yaptığımız portre röportajdan sonra o kadar çok okur mektubu aldık ki daha kapsamlı bir röportaj yapmamız şart oldu.İnternetteki forumlarda hakkında yazılan” çok yakışıklı çok tatlı bir gülüşü var onu çok seviyorum” yorumları da hayran kitlesini çokluğunu anlamamıza yardım etti.Ilık bir sonbahar sabahı Taksim Point Hotel’in lobisinde bu “efsane” oyuncuyla buluştuk.Hakkında yapılan yorumlar ne kadar doğruymuş kendi gözlerimizle görelim dedik.Cansel Elçin hafif aksanlı konuşması,ağırbaşlı tavırları ve muzip gülüşüyle sorularımızı yanıtladı.

9 yaşında terzi olan babasının aldığı bir kararla Fransaya yerleşen Cansel Elçin küçük bir Anadolu kasabası olan Tire’den Paris’e gidince büyük bir kültür şoku yaşamış.Daha İstanbulu bile görmeden böyle bir değişim yaşayınca alışması zor olmuş.Orada ilkokula tekrar başlamış.dili öğrenene kadar okulda pek kimseyle konuşmayan “tuhaf”bir çocukmuş.Liseyi bitirince ailesinin mesleği olan tekstil işine girmiş.ağabeyiyle birlikte ticaretle uğraşırken,farklı birşeyler yapmak istediğini keşfetmiş.24 yaşındayken tiyatro okumaya karar vermiş,ancak yaşı büyük olduğu için konservatuara girememiş.Audrey Taotou,Daniel Auteuil gibi oyuncularla birlikte Ecole Florent’e giden Cansel Elçin kendini oyunculuğun büyüsüne kaptırmış.

-Geç bir kararla oyunculuğa başlamışsın.Oyunculuk senin için ne ifade ediyor?

Sahneye ilk çıkış en önemli an değil,akşam eve gittiğin zaman nasıl bir insan olduğunu anlıyorsun.Tekrar okula dönüp o sahneye çıkıp çıkmayacağına karar veriyorsun.Oyuncu olarak iç dünyanla barışık olman gerekiyor…Tedavi kelimesini kullanmayı sevmiyorum ama kendi üzerinde çalışman,kendini keşfetmen gerekiyor.Hocalar çok hassaslar.Hiçbir zaman “senin şöyle bir sorunun var” demiyorlar.Hatanı kendin bulman gerekiyor.John Salzberg adında Amerikalı bir koç vardı,onunla ilk 15 gün hiç konuşmadık birbirimizle.Tedirgin başladık.Sahneye ilk girerken” olmadı bir daha gir” dedi.sadece bir adım atmıştım oysa.Üç kez tekrar ettim.”Bir daha böyle girersen seni okuldan kovarım” dedi.Sahnenin arkasında” bu adam benden ne istiyor” diye düşündüm,ve sahneye amuda kalkarak girdim.hiç alakası yoktu rolümle ama kabul etti.Cesaret mi ne bilmiyorum ama senden heyecan istiyorlar.Çok hoşuma gidiyor oyunculuk.Heyecan,cesaret,tutku…Bir gün biterse başka bir şey yaparım ama şu anda gerçekten çok heyecanlanıyorum.Yapacak daha çok şey var.

-Film ne zaman gösterime giriyor?Bu bir deprem filmi mi?

22 Aralıkta gösterime girecek.Deprem hikayesi var ama sadece bir deprem filmi değil.1500, lerde İstanbul’da çok büyük bir deprem oldu ve küçük kıyamet dendi.İstanbul tamamen yıkıldı.Senaryoyu okuyunca hikaye hoşuma gitti.Bir çift var.10-15 seneden beri rutine girmişler.Adam sıfırdan başlayıp bir seviyeye kadar gelmiş,inşaat mühendisi.İki çocukları var.Karısıyla çok fazla ilişki kurmayan biri.Karısı annesini kaybetmiş.Tatile gitmeye karar veriyorlar çünkü İstanbul’da deprem bekleniyor.Kadın depremden çok korkuyor.Adam her şeyi olduğunu her şeyinin garantili olduğunu düşünüyor.Oysa tatile çıkınca orada başka bir korkuyla karşılaşıyorlar.Acaba bu tatil gerçek hayat mı, rüyamı her şey karışıyor.Bu bir psikolojik gerilim filmi.Benim karakterim biraz antipatik ama ben o antipatikliği kaybetmeden biraz duygusallık da kattım.Deprem sahnesi çok güzel oldu.Taylan biraderler çok iyiler.

-Hiç deprem yaşadın mı?

Küçük bir deprem yaşamıştım Tire’deyken.Sonra Ayvalık’ta yaşadım,korktum bayağı.6.kattaydık küvetin içine attım kendimi,çok uzun sürdü.Elinizden gelen hiçbir şey yok çünkü.

-Şu anda yer aldığın Hatırla Sevgiliden bahseder misin? Seni çeken ne oldu?

İllede bir dizide oynayayım diye bir amacım yoktu.Hikaye beni etkiledi,Menderes dönemini anlatıyordu.O dönemde geçen modern bir Romeo-Julyet gibi.İlginç bir karakter Ahmet;eğitimli,sevimli,sıcak.Avrupa’da 7-8 sene yaşamış.Dönünce ülke sorunlarına objektif bakabiliyor.

-Sende yıllarca yurtdışında yaşayıp dönen biri olarak onunla özdeşleşiyormusun?Türkiye’yi nasıl değerlendiriyorsun.?

Biraz özdeşleşiyor ama ben aslında dışardan gelen biri değilim.Kendimi çok Türk hissediyordum.Birbuçuk senedir buradayım adresim Türkiye oldu artık.Eskiden hem burada hem Fransada yaşıyordum.Türkiye çok duygusal,sadece insanların sıcaklığından duygusallığından bahsetmiyorum.Türkiye’de yapılacak daha çok şey var.Her açıdan,sadece sanatta değil her alanda bir şeyler üretmeye ihtiyaç var.Çok çalışkan, yetenekli insanlar var.Avrupa’dan bakınca değişik görünüyor. Ama içerde olunca çok daha farklı.Yurt dışında Türkiye’yi tanımıyorlar.Türkiye de Avrupa’yı ,özellikle Fransa’yı tanımıyor..Klişe düşünceleri var iki tarafın da.Bence görevimiz imajımızı her zaman pozitif olarak göstermek.Bunun en iyi yolu da sanat ve spor.İnsanlar alışamaz önlerine bir top atarsın oynarken kaynaşırlar.Göksin Sipahioğlu’nun dünyada tanınması beni gururlandırıyor.Cannes’de Nuri Bilge Ceylan’ın ödül alması,Eurovizyon da birincilik,futboldaki başarılar bunların devam etmesi gerekiyor.Bu alanlarda başarılı olmak ülkeye güzel,sempatik,pozitif bir imaj getiriyor.

-Kurtuluş savaşı konulu bir diziden sonra yine tarihsel bir dizide oynuyorsun.Bu bilinçli bir şey mi?

Gerçekten böyle bir şey düşünmedim..Sadece senaryoyu okuyunca karar verdim.Oyuncu olmak o yüzden çok güzel.Ben şimdi 33 yaşımdayım ve oyuncuyum.Bekarım,çocuklarım yok.Belki 20 yaşında çocuk yapmak isterdim,iki çocuğum olsun isterdim,pilot mühendis her şey olmak isterdim ama bunların hepsini yapmak için bir hayat yetmiyor.Belki 2150,de,belki eski çağlarda yaşamak isterdim.O yüzden dönem dizisinde oynamak çok güzel.1960’lı yıllarda saçlar,kıyafetler,her şey farklı…

-Senaryoya herhangi bir katkın oluyor mu?

Senaryoda” Ben bunu istiyorum” demiyorum ama Tomris hanım senaristleri,oyuncuları,yönetmeni,tüm ekibi topluyor,senaryoyu birlikte okuyoruz.20 bölüm ilerde ne olacağını düşünerek çalışıyoruz.Bu hoşuma gidiyor.

-Tarih kitapları okuyup,rolüne çalışıyormusun?

Dönemin öncesini okumaya çalışıyorum daha çok.Tabi ki biliyorum neler yaşandığını ama detaya girmek istemiyorum çünkü bilmesem daha çok heyecanlanırım…bildiğin şeyi oynamak çok daha zor.bildiğim olayları kafamın kenarına koyuyorum.ona kendimi bırakmak istiyorum,bu tarihte şöyle oldu diye değil,his olarak o döneme girmek istiyorum.

-Tiyatro mu, Televizyon mu yoksa Sinema mı gönlünde daha fazla yer kaplıyor?

Dizi oynayıp,akşam tiyatro sahnesine çıkmak güzel olurdu.Epeydir oynamadım,ihtiyacım var,canım tiyatro istiyor,çok acayip bir şey tiyatro.Bir savaş…Sahnede elinde bazen bir bıçak,bazen top oluyor..gününe göre değişiyor ama sahnede savaşmalısın.Tiyatro zor.Sadece sen varsın,tek plan;tekrar,ışık,kadraj yok..Tiyatro oynadığın zaman diyorsun ki “niye ben bunu yapmıyorum da başka şeylerle uğraşıyorum?" Tiyatro bence bir oyuncu için zorunluluk.Bir oyuncunun hayat dersi alması gerekir,tiyatroda bunu anlıyorsunuz ve olgunlaşıyorsunuz…Özel projelerim var tiyatro ile igili..

-Rolüne nasıl hazırlanırsın?

Rolün geçmişini çok çalışıyorum.Öğrenmeye çalışıyorum kendime güveniyorum ama hiçbir zaman emin değilim.Biraz hastalıklıyım bu konuda.”oldu mu acba?diye”rahatsız ederim herkesi.Sadece settekileri değil patronları da.

-14-15 Yaşına kadar çekingen bir çocukmuşsun.Şimdi nasıl hissediyorsun?

Çekingen değilim yerine göre olabilirim belki ama “ben dürüstüm ben duygusalım ben şöyleyim” diyen insanlardan nefret ederim.Bence bunlar hareketle ispatlanır.Herkes duygusaldır önemli olan bunu nasıl ifade ettiğin…

-İkili ilişkilerde nasılsın peki? Duygularını nasıl gösteriyorsun? Fedakarmısın?

Şimdiye kadar hep ciddi ilişkilerim oldu.O konularda çok gizemliyimdir.Sadece kendimi değil etrafımdaki insanları da korumak için.Fazla konuşmam,anlatmam.Güvendiğim,bizi tanıyan insanlarsa,sadece arkadaşlarıma anlatırım.İnsan sevdiği zaman her konuda fedakarlık yapar.Romantizm ne demek?Bu önemli.Sokakta yürürken kahvaltı ederken yemek yerken her yerde romantizm olur.O sadece spontane bir jesttir.Bir insanın gözüne romantik görünebilirsin.Doğal ve dürüst bir şekilde yapılmış bir hareket romantizm olabilir.

-Senin için hayatta en önemli şey nedir?

Benim için en önemli şey yaptığım şeyden pişman olmamak.Klişe olabilir ama kalbimi dinlemeye çalışıyorum.Her konuda dürüst davranmak gerek.Mesela işini sevmiyorsun ama iyi para kazandığın için bırakamıyorsun.Halbuki zor da olsa kalbini dinlemelisin.Biriyle ayrılmak da öyle,aşk gidiyor,sevgi de gidiyor.Dürüst davranmak cesur olmak gerekiyor.Kalbinin sesinin dinlemelisin.


-Okurlarımız soruyor…

İşte okurlarımız gelen sorular:

-Kırık Kanatlar oyuncularıyla iyi anlaşabiliyormuydun?

Türkiye’ye gelince çalışma tarzı farklıydı,gördüğüm eğitim gibi değildi.Benim adapte olmam gerekiyordu.Bana karşı sabırlı davrandılar.Başlarda onlar daha alışkın oldukları için bana işlerin nasıl olduğunu anlattılar.

-Dizi aşkları çok popüler.Özge Özberk ile aranız nasıldı?Tekrar aynı projede yer alacakmısınız?

Özge Özberk çok güzel ve iyi bir kız.Aramızda bir şey olmadı.Aynı projede çalışmak isterim ama olsaydı “yine mi Özge” derlerdi..Şimdi de “niye yok” derler…ilerde oynamak isterim.

-Sevgiliniz var mı?Evlenmeyi düşünüyormusunuz?

Şu anda evlenmeyi düşündüğüm biri yok


Cansel Elçin hakkında bilmedikleriniz.

En son izlediği film
Üç defin’i izledim..çok iyi bir filmdi.İklimler ve Beş vakit’i izlemek istiyorum.

En son okuduğu kitap
Suç ve Ceza’yı okuyorum …daha önce fırsatım olmamıştı…Şu Çılgın Türkler’i okudum ama Atilla İlhan’ın Gazi paşası daha çok hoşuma gitti.sinematogrofik yaklamış.

Hangi sporu yapıyor?
Çok tenis oynuyorum..Levent tenis kulubüne gidiyorum.

Eğlenmek için neler yapıyor?
Akşamları fazla çıkmam.evimde kalırım,çalışırım,kitap okurum,iki üç arkadaşım var,onlarla takılırım.sinemaya müzeye giderim..

En son ne zaman aşık oldu?
Bilmiyorum bayağı oldu…7,8 yıl…

Aşık olunca nasıl olur?
Aşık olunca aptallaşırım herkes gibi biraz zayıf,çocuk gibi olurum ama kontrol altında kalmaya çalışırım.Bu zor,çünkü insanın aklı sürekli ona gidiyor..

Beğendiği oyuncular
Şemsi İnkaya , Tanju Gürsu ile çalışmak çok keyifli,onlardan birşeyler öğreniyorum.Şener Şen ile oynamak isterim.

Nerelerde yemek yemeyi seviyor?
Bebekteki La Mangerie’da çok güzel kuzu yapıyorlar.Leventeki köfteci Ramiz’i,İstaklaldeki zencefili seviyorum.Kanyon’da çok güzel kahve yapıyorlar,alışveriş merkezlerini sevmiyorum ama oranın kahvesi güzel.Aslında her yemeği severim,fazla yağlı olmamak şartıyla.Bol yeşillik de seviyorum.