Arama

Evrendeki eşsiz dengeye örnek verebilir misiniz? - Sayfa 2

En İyi Cevap Var Güncelleme: 22 Ekim 2014 Gösterim: 61.058 Cevap: 39
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
24 Kasım 2008       Mesaj #11
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
Akıllı Yaşam ve Evrendeki Düzen

Sponsorlu Bağlantılar
Einstein : “Evrende en anlaşılmaz şey, onun anlaşılabilir olmasıdır” diyerek evrenin mükemmel bir düzen ve derinlik içinde anlaşılabiliyor olmasını dile getiriyordu. İçinde yaşadığımız dünyanın, varlığımıza ve onu sürdürebilmemize bu kadar uyumlu olması evrenin ilk aşamalarındaki oluşumuna kadar dayanmaktadır. Bu konuda ünlü Fransız bilim adamı Maurice Bucaille’ın ifadeleri konunun derinliğini çok güzel bir biçimde açıklamaktadır : “İster evren, ister canlı varlıklar veya insan olsun, tek tek her alanda temelde metafiziksel bir niyet taşımadan yapılan çok dikkatli araştırmalar, tabiat kanunlarının yönelttiği bir düzenin varlığını açıkça göstermektedir. Çok daha basit bir oluşuma sahip organizmalarda olduğu gibi, anatomik ve fonksiyonel birimler oluşturan en mini mini canlı organizmalarda da canlı dünyanın incelenmesi, moleküler düzeyine değin her yanda görülen göz kamaştırıcı yapısal bir düzenin varlığını ortaya koyuyor”. Amerikalı astrofizikçi Hugh Ross, Tanrı’nın Parmakizi (The Fingerprint of God) adlı ünlü eserinin “Tasarım ve İnsancı İlke” başlıklı bölümünde evrendeki mükemmel tasarıma birçok örnek verdikten sonra şöyle demektedir: “Yaşayan organizmaların kompleks ve düzenli konfigürasyonunun tek açıklaması, akıllı ve üstün bir yaratıcının şahsen bunu oluşturmasıdır. Yine görüyoruz ki özel ve üstün bir yaratıcı, evreni var etmiş ve tasarlamıştır.”
Akıllı yaşam niçin özel bir açıklama gerektirir? Evrenin akıllı hayatı barındırıp barındırmadığı konusuna ilişkin niçin başka bir açıklama daha gerekmektedir? Çünkü akıllı yaşam, yaratıcı bir Tanrı’nın ortaya çıkarma gücüne ve pek çok sebebine sahip olduğu bir şeydir. Aynı zamanda akıllı yaşam, hassas ayar kanıtının dile getirdiği gibi, ancak Tanrı’nın vasıtasıyla olabilecek bir şey olup Tanrı’nın varlığının bir göstergesidir.
Big Bang’in ilk zamanlarındaki fiziksel kuvvetlerin gücü, element parçalarının hacmi, genişlemenin hızı ve türbülans derecesi gibi temel kozmik parametrelerin hassas ayarına (fine tuning) büyük ilgi gösterilmiştir. Örneğin elektromanyetizm, çekim gücü, atom çekirdeğini kontrol eden iki ana gücün hepsinin belli dar limitler içinde bir güce sahip olması, uzun müddet var olabilecek ve hayatın oluşumuna olanak tanıyacak yıldızların var olması için şarttı. Hayatın karmaşık kimyası, nötron, proton ve elektron maddelerinin ince bir ayarı sayesinde mümkündür.
Atom ve moleküller birleşerek düzen meydana getirecek şekilde yapılmıştır. Ancak atomlar, minimum enerji düzeyine geçmek ister (en düzensiz konuma). Bu konuma ‘dengeye’ ulaşmaları için ancak anti-denge etkisi (yüksek derecede düzen) gerekir. Bütün canlılar, düzen dengesinde canlı kalmak için denge sisteminden uzak yaşarlar. Çünkü termodinamik denge, ölüm demektir. Bu da onların dışarıdan dengeyi bozacak bir etkiye uğradıklarını gösterir. Eğer biz, sadece düzensiz hareketten oluştuysak, neden atomlar dengede kalmadı? Dengeden uzak sistemler termodinamik olarak bulunabilir. Ancak neden evrende düzen var? Bu dengeden uzak sistemler nasıl ortaya çıktı? Anti-teistik argümanlar sadece bir sistemin “nasıl” işlediğini ve “ne” içerdiğini açıklar. Böylece Tanrı’ya ihtiyaç olmadığını iddia eder. Ancak yaratıcının sebep-sonuç sürecini kullanabileceğini göz ardı eder. Bu kendini düzene sokan gözlemler, Tanrı’yı bilimin dışına iter. Ancak şu soruyu sormaz: “Madde, bu özelliğini (sadece var olma değil, kendini organize etme) nasıl kazandı?”
Yerçekimi sabiti, evrenin hacmi ve Big Bang’in patlama şiddeti birbiriyle sabit bir dengede işbirliği ederek yumuşak bir şekilde genişleyen ve güneşimiz gibi, canlıların varolmasına yol açan orta büyüklükte bir yıldızın yeraldığı bir galaksi meydana getirmişlerdir. Bunun gibi pek çok sayıdaki hassas denge ve diğer Antropik oluşumlar, evrendeki hayatı mümkün kılmaktadır. Bunların bir kısmı şu şekilde özetlenebilir:
Doğanın temel sabitlerinin değerleri,
Uzayın üç boyutunun varlığı,
Elektromanyetik güç sabitinin yerçekimi sabitine oranı,
Elektron ve protonun kütle hacminin oranı,
Protonların elektronlara oranı,
Kozmik entropi seviyesi,
Işığın hızı,
Evrenin yaşı,
Atom hücresinin protondan kütle fazlalığı,
Maddenin anti-maddeden başlangıçtaki fazlalığı,
Güneşin ışığının parlaklığındaki tarihi değişmelerin dünyadaki yaşam çeşitlerinin ihtiyaçlarıyla birlikte değişmesi.
Quo vadis?
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
Ziyaretçi
3 Aralık 2008       Mesaj #12
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
günümüzde evren hakkındaki bilgilere nasıl ulaşılıyordu
Sponsorlu Bağlantılar
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
3 Aralık 2008       Mesaj #13
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
Alıntı
Ziyaretçi adlı kullanıcıdan alıntı

günümüzde evren hakkındaki bilgilere nasıl ulaşılıyordu

günümüzde evrenle ilgili bilgilere çeşitli deneyler yapılarak ulaşılı.. örneğin big bang deneyi



aaamz1


Çıplak gözle görülebilen sayısız yıldız bile evrenin ne kadar karmaşık bir yapıda olduğunu fark etmemiz için yeterli. Ama çıplak gözle gördüğümüz gökyüzü evrenin milyarda birlik bir kısmını bile temsil etmiyor. Gerçekte evren insan aklının almakta zorluk çekeceği bir büyüklüğe ve karmaşıklığa sahip. Güneş sistemini barındıran Samanyolu galaksisi dahil yaklaşık 100 milyar galaksiden ve sayısız gök cisminden oluşan devasa boyutlardaki evrenin çapı, devamlı genişlemeğe devam etmektedir. Evren büyüklüğü yanında, ilginçliği ve karmaşıklığı ile de akıl sınırlarını zorlamaktadır. Evrende var olan enerjinin sadece %10'luk kısmı tanımlana bilen maddelerden (gezegenler, yıldızlar, karadelikler ve çeşitli gazlar) oluşmaktadır, geri kalan enerjinin %90'lık kısmı "Karanlık madde" ismi verilmiş olan gözlemlenemeyen ve tanımlanamayan maddelerden oluşmaktadır. Bu denli büyük ve karmaşık olmasına rağmen, evrende var olan sayısız gök cismi eşi görülmemiş bir denge örneği göstermektedir. Evrenin tüm bu özellikleri kozmolojiyi bilim adamları için en popüler bilim dallarından biri haline getirmiştir. Şu an yaşamakta olan ve günümüze dek yaşamış tüm büyük bilim adamları evreni araştırmış ve özellikle teorik kozmoloji alanında çok büyük çalışmalar yapmışlardır.

Big Bang (Büyük Patlama) :



Bilim adamları böylesine kompleks bir yapıya sahip olan evrenin oluşumu hakkında tarih boyunca değişik fikirler ve teoriler ortaya atmışlardır. Fakat diğer konulardaki anlaşmazlıklara rağmen günümüzde evrenin başlangıcı konusu, bilim adamları arasındaki tam bir fikir birliği ile "Big Bang" adı verilen teoriye dayandırılmaktadır. Bu teori evrenin 10-20 milyar yıl önce "yoktan var edildiğini" ileri sürmektedir. Yani zamanımızdan 10-20 milyar yıl önce madde ve zaman yokken "Big Bang" adı verilen büyük bir patlama ile aniden madde ve zaman yaratılmıştır. "Big Bang" teorisi ilk olarak 1922 yılında Alexander Friedmann tarafından ortaya atıldı. O güne kadar evrenin durağan olduğunu savunan bilim dünyasının bu yeni teoriyi kabullenmesi hiçte kolay değildi. Çünkü bu teori evrenin, zaman ve maddeden bağımsız olan tüm boyutların üzerindeki bir güç tarafından yaratıldığı anlamına geliyordu. Aynı zamanda "maddenin sonsuzdan gelip sonsuza gittiğini" iddia eden materyalist felsefe kökünden çürütülmüş oluyordu. Özellikle materyalist bilim adamları bu teoriyi kabul etmek istemedi. Fakat "Big Bang" gerçeğini görmezlikten gelmek çok zordu. Ünlü astronom Edwin Hubble 1929 yılında yaptığı gözlemler sonucunda evrenin devamlı genişlemekte olduğunu ispatladı, bu ispat Big Bang teorisi için çok büyük bir kanıttı. Hubble'ın bu buluşu teorinin büyük bir bilim kesimi tarafından kabul görmesini sağladı, teoriyi kabullenmek istemeyen ve genişleyen evren modeline uygun değişik teoriler oluşturmaya çalışan bir kaç bilim adamı ise ancak1989 yılındaki "Big Bang" teorisinin kesin zaferine kadar dayanabildiler. Teorik hesaplamalara göre büyük patlamadan arda kalması gereken radyasyonu araştırmak üzere NASA tarafından 1989 yılında fırlatılan CUBE uydusu bu radyasyonu fırlatılışından sekiz dakika sonra belirleyerek "Big Bang" teorisini kesin olarak kanıtladı. Bu kanıttan sonra artarda gelen diğer kanıtlar teoriyi desteklemeğe devam etti. Evrendeki enerjinin bilinen kısmının büyük bölümü yıldızlarda, Hirojenin Msn Cool, füzyon sayesinde Helyuma (He) dönüşmesi ile oluşmaktadır. Bu enerji dönüşümü evrenin başlangıcından bu yana devam eden bir süreçtir. Eğer evren sonsuzdan beri var olsaydı hidrojenin tümünün helyuma dönüşmüş olması gerekirdi. Fakat şu an evrende var olan hidrojen, helyum oranı teorik hesaplamalara göre "Big Bang" 'den bu yana olması gerektiği gibidir. Bu ve benzeri bir çok delil "Big Bang" teorisinin güçlenerek ilerlemesini sağlamaktadır.




Evrenin İlk Anları Ve Büyümesi :


aaatj5

Büyük patlamadan önce madde varolmadığına göre maddeye bağımlı olan zamanın varlığından da söz edilemez. Bu noktada bir fikir ayrılığı olmadığına göre Big Bang'den öncesinden söz etmemiz mümkün değil. Bizim inceleye bileceğimiz, büyük patlama anında neler oldu? Nasıl oldu da böylesine büyük bir patlama ile bu kadar kompleks yapıya sahip bir evren oluştu? gibi soruların cevaplarıdır. Bu soruları ancak teorik kozmoloji verilerine dayanarak yanıtlaya biliriz. Fakat elimizde gerekli veriler olmadığı için Big Bang anını açıklamakta fizik teorileri yetersiz kalıyor. Daha önceki anlarda neler olup bittiği konusunda henüz kesin deliller bulunmadığı için şu an en fazla patlamadan sonraki 0,00001'inci saniyeden bahsedebiliriz. Patlama anında ortaya çıkan muazzam sıcaklık, patlamadan 0.00001 saniye sonra kuarkların (atom altı parçacıkların) proton ve nötronları oluşturabileceği seviye kadar düştü, bu noktada tek atomdan oluşan ve en basit yapıya sahip element olan H (hidrojen) elementi oluştu. Patlamadan birkaç dakika sonra milyar derece cinsinden ifade edilebilecek değere düşen sıcaklık sayesinde "döteryum", "helyum" ve "lityum" elementleri oluşmaya başladı. "Büyük Patlama" anından sonraki genişleme hızı çok hassas bir değerdedir. Yapılan teorik hesaplamalara göre bu genişleme hızı, gerçekte olandan milyarda bir daha yavaş gerçekleşseydi muazzam kütle çekim etkisi ile evren kendi üzerine çökerek tekrar yok olacaktı. Tersi bir şekilde, evrenin genişleme hızı milyarda bir daha hızlı olsaydı atom altı parçacıklar atomu ve dolayısıyla evrende var olan gök cisimlerini oluşturamayacak şekilde dağılacaktı. İlk atomların ve elementlerin oluşmasından sonraki uzunca bir süre evren genişlemeye ve soğumaya devam etti evren yeteri kadar soğuduğunda kütle çekiminin etkisi ile gazlar yoğunlaşarak değişik gök cisimlerini oluşturmaya başladı. Evrende var olan hidrojen ve helyum dışındaki tüm elementler yıldızların oluşumundan sonra, bu yıldızların çekirdeğinde gerçekleşen nükleer tepkimler ile üretilmiştir. Bu gök cisimlerinin bir araya gelerek niçin galaksileri oluşturduğu henüz kesin olarak açıklanabilmiş değildir. Bunun açıklanması "kara enerji" ve "kara delik" olarak adlandırılan gök cisimlerinin tam olarak anlaşılmasına bağlıdır. Sonuç olarak bu günün bilimsel şartları ile kesin bir şekilde açıklayamadığımız bir süreç sonunda evren şu anki kompleks yapısına geldi ve her geçen saniye genişlemeye devam ediyor.

Evrenin Yapısı :



Yazımızın başında da bahsettiğimiz gibi evren akıl almaz komplekslikte bir yapıya sahiptir. Evrenin bazı bölümlerinde çok büyük boşluklar varken, bazı bölümleri yoğun bir şekilde gök cisimleri ille doludur. İlk bakışta dağınık gibi görünen bu yerleşim şekli aslında Big Bang teorisinin ön gördüğü şekilde, homojen bir evreni oluşturmaktadır. Evren, 400 milyon ışık yılından daha geniş bir bölümü incelendiğinde homojenlik göstermektedir. Big Bang'den sonra hidrojen ve helyumdan oluşan gazlar kütle çekim enerjisi ve dönmelerinden kaynaklanan manyetik etkinin yardımı ile yoğunlaşarak değişik gök cisimlerini oluşturdular. Yine bu Büyük Patlama sonucunda oluşan ve "kozmik fon ışınımı" adı verilen radyasyon bütün evrene yayılmış durumdadır. Gök cisimlerinin yoğunluk gösterdiği bölgelere galaksi (gökada) adı verilmektedir. Kesin olmamakla beraber galaksilerin hemen hemen hepsinin merkezinde galaksiyi dengede tutan büyük bir karadelik varolduğu tahmin edilmektedir. Fakat yapılan inceleme ve hesaplamalar var olan karadelik ve diğer gök cisimlerinden kaynaklanan kütle çekim etkilerinin bu galaksileri bir arada tutmaya yetmeyeceği fark edilmiştir. Bu noktada teorik olarak var olan fakat tanımlanamayan ve gözlenemeyen başka bir maddenin varlığı bulunmuştur. Bilinen hiç bir fiziksel tanıma uymayan ve tamamen görünmez olan bu maddeye "karanlık madde" adı verilmektedir. Karanlık madde evrende var olan maddenin yaklaşık olarak %90'lık kısmını oluşturmaktadır. Karanlık maddenin dışında kalan ve tanımlana bilen gök cisimleri genel olarak gezegenler, meteorlar ve yıldızlardır. Ömrünü tamamlayan yıldızların ölümü ile oluşan beyaz cüceler, nötron yıldızları ve daha karmaşık bir yapıya sahip olan karadelikler evrenin en yoğun ve hakkında en az bilgi bulunan diğer cisimleridir. Ömrünü tamamlayan yıldızların "nebulla" adı verilen patlamaları sayesinde çekirdeğinde üretilen ağır elementler uzaya dağılır ve meteor şeklinde gezegenlerin üzerlerine yağar. Bu yolla demir gibi ağır elementler gezegenimize patlayan yıldızlardan bir hediye olarak gelmektedir.

Evrenin gerçek yapısının şu an bilinenden daha karmaşık olduğu tahmin edilmektedir. Henüz açıklanamayan bir çok enerji şekli evrenin değişik bölümlerinde görev yapmaktadır. Örneğin yakın dönemdeki bir keşfe göre, evren giderek yavaşlaması gerekirken aksine hızlanan bir genişleme göstermektedir. Bu genişlemenin nedenini ve kaynağını bir türlü açıklayamayan kozmologlar bu güce "karanlık enerji" adını verilmiştir. Günümüzde çoğu hesaplara ve tahmine dayanan bir çok teori ileri sürülerek evrenin yapısı anlaşılmaya çalışılmaktadır. Fakat evreni tam olarak anlamak için çok geniş zaman dilimlerine uzanan ve belki de insan neslinin hiç birinin göremeyeceği kadar uzun sürecek inceleme ve gözlemlere ihtiyaç vardır. Tahminen, gelişen teknolojinin beraberinde getireceği ileri seviye teleskoplar ve geliştirilecek yeni gözlem sistemleri ile insan oğlu çok kısa zaman dilimleri içerisinde kozmoloji alanında bu gün olduğumuzdan çok daha büyük bilgilere sahip olacaktır.


Evrenin Sonu :



aaa6fj4

Devasa büyüklüğe ve akıl almaz karmaşıklığa sahip olan bu muhteşem evren her şey gibi bir gün son bulacaktır. Bu sonun nasıl olacağı sorusu evrenin kapalımı yoksa açık mı olduğu sorusunun cevabına bağlıdır. Peki "kapalılık "ve" açıklık" ne anlama geliyor. Kapalılık, evrenin genişleme hızının kütle çekim enerjisini yenecek kadar büyük olmadığı anlamına gelir. Evrenin açık olması ise, genişleme hızının kütle çekim kuvvetini yenecek kadar büyük olduğu, yani evrenin büyük patlama anındaki hızının kurtulma hızının üzerinde olduğu anlamına gelmektedir. Şu an teorik fizikçiler evrenin kapalı yada açık oluşu ile ilgili kesin bir yargıya sahip değiller. Evren ister açık olsun ister kapalı üzerindeki bu muhteşem denge eninde sonunda bozulacak ve madde bir şekilde yok olacaktır. Eğer evren kapalı ise genişlemesi bir gün duracak ve Big Bang'in tersi bir şekilde, kütle çekiminin etkisi altında kalan everen zamanla küçülecek, ısınacak ve sonuçta sonsuz yoğunluk ve sıfır hacme ulaşarak yok olacaktır. Kesin bir bulgu olmamasına rağmen, bilim adamalarının çoğu evrenin sonunu bu şekilde tanımlamaktadırlar. Eğer evren açık ise üzerine çöküş gerçekleşmeyecek, fakat geçen zamanla birlikte genişleyen evren soğuyacak ve üzerindeki maddeyi oluşturan tüm enerjiyi harcanarak yok olacaktır. Bu ikinci yok oluş senaryosuna göre 1014 yıl sonra evrendeki tüm yıldızların yakıtı tükenecek ve bu enerji tükenişi ile soğuyan evren yaklaşık 101500 yıl sonra tamamı ile demire dönüşerek var olan tüm enerjisini tüketecek. Şimdilik everenin sonu hakkında ancak bu iki olasılıktan birinin gerçekleşebileceği tahmin edilmektedir. Evren yok olduktan sonra yeni bir evrenin oluşup oluşmayacağı ise insan oğlunun cevaplandırılamayacağı bir soru olarak gizemini korumaktadır.
Quo vadis?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Ekim 2009       Mesaj #14
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
evrende bir düzen olduğuna dair örnekler
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
10 Kasım 2009       Mesaj #15
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
yha bilgi verirseniz çok sevinecem evrendeki eşsiz düzen din dersi prfrmns
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
11 Kasım 2009       Mesaj #16
Avatarı yok
Yasaklı
Alıntı

yha bilgi verirseniz çok sevinecem evrendeki eşsiz düzen din dersi prfrmns

Yaşadığımız dünyada herşey alıştığımız düzende işler. Suyun akışkanlığı ve yoğunluğu tüm canlıların yararlanabileceği ideal bir orana sahiptir, sinir sistemimiz mühendislerin tasarladığı en iyi iletim ağlarından bile daha iyi çalışır. Elektronların hız ve yüklerinin gerektiği gibi olması evrenin bugünkü düzeninin temel nedenlerindendir. Camlar şeffaftır, yağmur damlaları ise zararsız bir büyüklüktedir. Acaba bir sabah uyandığımızda yukarıda saydıklarımızın tamamen tersi gibi olaylar ile karşılaşsaydık, dünyadaki düzeni yine olağan bulur muyduk? Her yeni günde tüm olaylar, aynı kurallar içinde gerçekleşir. Birçok insanın, alışkanlık nedeniyle normal karşıladığı olaylar, gerçekte evrendeki kusursuz tasarımın örneklerindendir. Evreni Allah yaratmıştır, Allah yaptığı her şeyi kusursuzca yaratan, üstün güç sahibi olandır.

Milyarlarca yıldızdan her birinin ayrı ayrı gezegenleri ve uyduları bulunduğu gözönüne getirilirse bir galakside trilyonlarca gökküre olduğu söylenebilir. Yalnız Palamar'daki Hale teleskopunun görüş alanı içinde bir milyar nebula olduğu düşünülürse evrenin büyüklüğü hakkında az çok fikir sahibi olabiliriz.

Evrende her şey hareket halindedir. Ancak yıldızlar galaksileri ile, uydular da yıldızları ile birlikte döndükleri için birbirlerine olan mesafeleri ve sistem içindeki yerleri pek değişmez. Güneş de kendi ekseni etrafında, bütün gezegenleri ve uyduları ile birlikte Samanyolu etrafında ve ayrıca, Samanyolu ile beraber evrende dönmektedir.


Hiç şüphesiz bu uçsuz bucaksız kâniat, Yüce Allah'ın eseridir. Nasıl ki basit bir elbiseyi düşünürken, onu diken bir terzinin olduğunu; bir bina gördüğümüzde, onu yapan bir ustanın bulunduğunu biliyorsak, kesin olarak biliyor ve inanıyoruz ki; evreni, evren içinde galaksileri, galaksiler içinde samanyolunu; Samanyolu içinde yıldızları, yıldızlar içinde güneşi ve diğer gezegenlerle birlikte dünyamızı; dünyamız içinde dağları, denizleri, nehirleri, ormanları, bitkileri, hayvanları, ormanları, bitkileri, hayvanları ve insanları yaratan yüce bir Rab vardır.



Alıntı

evrende bir düzen olduğuna dair örnekler

Dünya kendi ekseni etrafında saatte bin mil yapar. Eğer böyle değil de saatte yüz mil yapacak kadar dönseydi, gündüz ve gece şimdi olduğundan daha uzun olurdu. Bu takdirde bitkiler gündüz yanar kavrulur, geri kalan olursa uzun gecede onlar da donardı.

- Dünyamız güneşten o kadar ölçülü uzaklıktadır ki, bizi tam ısıtmaktadır. Eğer güneşin bu sıcaklığı (hidrojen patlamalarının helyuma dönüşmesi) yarı yarıya azalacak olsa soğuktan donardık, yansı kadar fazla olsa yanardık.

- Dünyanın 23, 5 derecelik eğik durması mevsimleri doğurmakta, kıtaların birer buz parçası haline dönüşmesini önlemektedir. Bu eğiklik şayet iki derece fazla ya da iki derece noksan olsaydı yeryüzünde yaşama imkânı kalmazdı.

- Ay dünyamıza şimdiki noktasında ellibin mil ötede olsaydı yeryüzünde, med-cezir (gel-git) olayları çok müthiş olurdu ve bütün kıtalar günde iki kere su altında kalırdı.

- Eğer yeryüzünün kabuğu bugünkünden bir miktar daha kalın olsaydı bitkilerin yetişme imkânı kalmazdı.

- Dünyanın çevresindeki atmosfer tabakası biraz daha ince olsaydı, bizden uzakta yanıp parçalanan binlerce meteor, dünyamızın her bölgesine çarpar ve her yeri yakardı.

-Bundan yaklaşık yüz yıl öncesine kadar insanlar ısınma ve enerji ihtiyaçlarını odunla karşılıyorlardı. Şayet kömür ve petrol çıkmasaydı bugün ormanlardan iz kalmayacak, dünyamız yaşanmaz ir duruma gelecekti. Halbuki Yüce Allah yeryüzündeki tüm insanlara yetecek ölçüde kömür ve petrol vererek insanlığın imdadına yetişti. "Göklerde ve yerde neler var, bir bakın" (Yunus, 10/101). Ve "O, yeşillikler bitirmiştir, sonra da kapkara kupkuru hale getirmiştir" (el-A'la, 87/4-5) âyetlerinin yeraltı zenginliklerinden kömür ve petrole işaret ettiği söylenir.

- Yeryüzündeki elementler Allah tarafından insanlığın ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde düzenlenmiştir. Meselâ silisyum, potasyum, demir bileşiklerinden biri bile yeryüzüne verilmeseydi insanlık çok sıkıntıya düşerdi.

-Fizik kanunları yüksekten düşen bir cismin gittikçe hızlandığını söyler. Buna göre kilometrelerce yukarıdan dökülen yağmur suları dünyaya birer mermi gibi inmesi gerekirdi. Bir sağanağın yeryüzünde ne var ne yoksa tahrip etmesi, kafataslarımızı delip beyinlerimize işlemesi gerekirdi. Halbuki yüce Allah'ın koyduğu eşsiz düzen ve kanunla göklerden inen yağmur damlaları bizi okşarcasına akar gider ve ölüm yerine hayat, felâket yerine bereket getirir.

- Yeryüzünü kaplayan bunca bitki, fotosentez yolu ile bize oksijen hazırlamakta; havanın terkibini, yaşayabilmemiz için gerekli dengede tutmaktadır. Şayet havadaki karbon miktarı daha fazla olsaydı canlılar için solunum zorlaşacaktı.

Gözlerimizi etrafa çevirip dikkatle baktığımızda atom çekirdeğinden hücreye, hücreden insan beynine, tohumdan ağaca, kum zerrelerinden kâinatın en uzak köşelerindeki galaksilerle kadar her şeyde ayın ölçünün geçerli olduğunu görüyoruz. İşte bir, her şeyi yoktan vareden Yüce Allah'ın, kâinata yerleştirdiği hassas düzen ve dengedir.

Kur'an-ı Kerim sık sık evrendeki ilâhî dengeyi hatırlatarak "akıllı insanlar için bunda ders ve ibret olduğunu" belirtir ve onları insana çağırır
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Aralık 2009       Mesaj #17
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
bana yardımcı olun ben daha 5. sınıftayım
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Ekim 2010       Mesaj #18
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
yaaa biraz kısa olsunnn okadarda yazılmıcak
Baragyal - avatarı
Baragyal
VIP Siner, Siz’û ve Mâze
15 Ekim 2010       Mesaj #19
Baragyal - avatarı
VIP Siner, Siz’û ve Mâze
Alıntı
Ziyaretçi adlı kullanıcıdan alıntı

günümüzde evren hakkındaki bilgilere nasıl ulaşılıyordu

Güneşin dünyaya olan dengeli uzaklığı
Korkma ! Bilesinki, Atın İyisine Doru Yiğidin İyisine Deli Derler.. ŞEYH EDEP ALİ....
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
21 Kasım 2010       Mesaj #20
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
"evrendeki düzen ve ahenge 5örnek veriniz " cevaplarmısınız ???

Benzer Konular

30 Eylül 2013 / Misafir Soru-Cevap
1 Ekim 2013 / Misafir Cevaplanmış
31 Ekim 2012 / Misafir Soru-Cevap
28 Kasım 2012 / Misafir Soru-Cevap
26 Kasım 2008 / şaleee Taslak Konular