Depremin olumsuz etkileri
Depremin çocuk ve gençlerin yaşamlarına ve kişiliklerine getirdiği değişiklikler:
1. Suçluluk Duygusu: Ölenleri kurtaramadığı, sevdikleri öldüğü ve kendisi hayatta kaldığı için suçluluk. (“Dua etseydim belki olmazdı”, “Ne suç işledim de bu geldi başıma”, “Deprem benim yüzümden olmuş” gibi düşünceler)
2. İnsanları kendine daha yakın bulmak: Özellikle yalnız kalmak istemeyenlerde sık görülen duygu, daha insan sever olmak, eskiden ilgilenmediği insanları bile kendilerine yakın hissetmek, insanlara karşı daha anlayışlı ve yakın olmak.
3. İnsanlardan uzaklaşmak: Depresyon veya travma sonrası stres bozukluğu gibi runsal problemleri olanlar, eskiden daha insancıl olduğu, insanlarla beraberlikten hoşlandığı halde, artık kendilerini diğer insanlara karşı uzak ve ilgisiz bulmaları.
4. Bağımlılıkta artış: Çocukların hatta gençlerin çoğu özellikle annelerine bağımlı hale geldiler; anneden ayrılamamakta, küçük bir çocuk gibi anneleriyle ya da diğer yetişkinlerle birlikte yatmaya başladılar.
5. Olgunlaşma, sorumlulukları yüklenme: Daha az sayıda olmakla beraber bazı gençler depremden sonra hızla olgunlaştı, kendilerini daha yeterli, daha güçlü hissettiler, sorumluluklarını üstlendiler. Ancak bazıları hazır olmadıkları sorumluluklara kendilerini çok zorladıkları için ayrıca sorunlar ortaya çıktı.
6. Kendini dine verme: Dinde çare arama eğilimi bazı çevrelerde ağır bastı. Çok sayıda genç kız tesettüre girdi. Namaz kılanların ve dini görevleri yerine getirmekte ısrarlı olanların sayısı hızla arttı.
7. Agresyon (Kızgınlık, öfke): Bazı gençlerde kendine yönelik ortaya çıktı. Zaten zayıf ve yetersiz kişilik yapısında olan bazı gençler suçluluk duygusu, kimseye yardım edemediği için kendinden nefret etme gibi duygularla intiharı düşündü. Bazı gençlerde ise Agresyon dışa dönük ortaya çıktı. Herkese karşı eskiden olmadığı kadar öfkeli, her an küfreden ve problem çıkaran bir ruh hali sergiliyorlar.