Arama

Besin değerleri insan hayatını nasıl etkiler?

Güncelleme: 2 Ekim 2011 Gösterim: 12.197 Cevap: 5
okay - avatarı
okay
Ziyaretçi
14 Aralık 2008       Mesaj #1
okay - avatarı
Ziyaretçi
besinlerin değerlerin insan hayatını etkiler mi
Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Aralık 2008       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi


GIRIS
Meyve ve sebzeler soframizda cesitlitik saglar ve renk verirken icerdikteri besin maddeleri ve sindirime katilmayan maddeleri ile yasamimizda onemli olurlar. Besinler dort ayri grupta toplanmistir.
1. Et ve et urunleri
2. Sut ve sut urunleri
3. Tahilar ve kuru baklagiller
4. Meyve ve sebzeler

Besinlerin bilesiminde bulunan besin maddeleri proteinler, yaglar, karbonhidratlar, vitaminter ve madensel tuzlardir. Bunlar organizmada yapitasi olurlar, enerji verirler ve canlilik olaylarini duzenleyici gorev yaparlar. lyi beslenme, bu besinlerin yeterli miktarda ve dengeli bir sekilde alinmasidir. Insanin besin gereksinimi yas, cinsiyet, vucut agirligi, calisma sekli, kalitim ve metabolizma ozelliklerine gore degisir. Ancak alinmasi gerekli besin maddeleri arasindaki denge pek degismez.
Beslenmede proteinler yapitasi, yag ve karbonhidratlar enerji verici olarak gorev yaparken, vitamin ve madensel tuzlar metabolizmayi duzenleyici rol oynarlar. Meyve ve sebzeler beslenmede genel olarak vitamin ve madensel maddeler icermeleri nedeniyle onemli olurlar. Bunlar protein ve yag bakimindan fakirdir, karbonhidrat bakimindan ortada bulunurlar. Kuru meyveler, zeytin ve avokado, yag ve proteince zengin olmakla birtikte miktarca fazla alinmadiklari icin bu acidan onemli olmazlar. Ancak fasulye, bezelye, misir, bircok yaprak sebzeler ozellikle lahana ve akrabalari proteince degerlidir. Vucudun sebze proteinlerinden yararlanma orani da yuksektir (% 50-70). Nisasta ise enerji verici olarak patates, tatli patateste bol bulunur. Yerelmasinda bol bulunan bir polisakkarit olan insulinin sindirilemediginden insan beslenmesinde degeri yoktur.

MEYVE VE SEBZELERIN BESIN DEGERLERI
Bilesiminin buyuk kismini (% 75-95) olusturan su zevkle, kolayca alinir ve su duzenine katilir. Meyve ici steril oldugundan, suyu da temizdir.
Cesitli sekerler enerji verir ve laksatif etki yaparlar. Organik asitler de asit-baz dengesini duzenler.
Bitkisel kokenli doymamis yaglar, hayvansal yaglarin aksine kanda kollesterolu azaltir. Sindirime katilmayan ve besleyici degeri olmayan seluloz, hemiseluloz, pektik maddeler ve lignin meyve ve sebzelerin ham lif maddeleridir. Besinlere kabalik verirler, bagirsak hareketlerini duzenler ve bosaltimi kolaylastirir. Gelismislik hastaliklari veya bozukluklari olarak gorulen bircok rahatsizlik meyve-sebze gibi lifce zengin besinlerin yetersiz alinmasindan ileri gelmektadir. Ornegin apandisit, koton kanseri, rektum tumoru, fitik, kabizlik, sismanlik, varisler, hemoroid vb. Ayrica pektinlerin kollestrolu baglayarak damarda birikmesini engelledigi, kan basincini dusurerek arterosklerozizi azalttggi bildirilmistir. Ham selulozca zengin meyve ve sebzeler, cilek, bogurtlen, ayva, armut, elma, bezelye, biber, havuc, turp ve lahanadir.

Meyva .ve Sebzeler baslica vitamin kaynaklaridir. Ayrica cok sayida degerli vital maddeler (esensiel amino asit ve yag asitlerij icerirler. Insan vitamin gereksinimin % 90'ni meyve sebzelerden karsilar.

Bunlar C vitamini baklmindan gruplandirilirsa:

Cok zengin (50-150 mg/100 g):Kusburnu, kivi, frenk uzumu, trabzon hurmasi, biber, maydanoz, tere, lahana, ispanak vb. yaprak sebzeler.

Zengin (30-50 mg/100 g): Turuncgil meyveleri, cilek, bogurtlen.

Orta (15-30 mg/100 g): Muz, ayva, kiraz, visne, domates, kavun, kestane, marul, bezelye, fasulye, pirasa, sogan.

Fakir (5-15 mg/ 100 g): Elma, armut, seftali, kayisi, erik, incir, uzum, nar, patates, havuc, hiyar, karpuz.

Ayni ture giren cesitlerin de vitamin degerleri farkli olur. Sebzeler pisirilerek tuketildiginde vitamin degerleri daha da azalir. Bu esnada suda eriyen C ve B grubu vitaminlerde kayip fazla olur. Meyveler asitce, zengin olduklarindan C vitaminini iyi korurlar. Bunlarda C vitamini kabuk ve yakin dokularda en fazladir. Isiklamanin iyi oldugu durumlarda vitamin degeri de yukselir.
Meyve ve sebzeler A vitaminine donusen maddelerce de zengindir. Sari, turuncu renkli olan bu maddeler karotinlerdir. Beslenmede A vitamini gereksiniminin % 40'i meyve ve sebzelerden alinir.


Meyve ve sebzelerin A vitamini (retinol) miktarlari:

Cok zengin (>0.15 mg/100 g): Kayisi, Trabzon hurmasi, seftali, visne, erik, portakal, mandarin, kavun, pazi, ispanak, biber, marul, maydanoz, sogan, kuskonmaz, havuc, beyaz lahana, karnabahar, tere, kis. kabak.

Zengin (0.05-0.15 mg/100 g): Elma, muz.

Genel olarak meyve ve sebzelerden alinan toplam karotinoidlerin % 10 u retinole donusur.
Meyve ve sebzelerde B-kompleksi vitaminler de bulunur. Ozeflikle B1, B2 B12 ,PP, B6, Niasin, pantotenik asit, biotin, kolin ve folik asit. Bunlardan ozellikle folik asit kansizlikta onemlidir ve koyuyesil yaprakli sebzelerde bol bulunur. Ornegin, ispanak, brokkoli, lahana, marul. Meyvelerde azdir. Esensiyel yag asitleri - linoleik, arachidonik kan basincini, duz kas hareketlerini duzenler, enzim ve hormon kontrolunda rol oynar. Esensiyel aminoasitler bazi ozel enzimlerin ve yapisal proteinlerin sentezinde kullanilir.

Bitkisel yaglarda da onemli miktarda E vitamini bulunur.

Mineral maddeler: Meyve, ozellikle sebzelerde bulunur. Bunlardan en onemlisi kalsiyum ve demirdir. Kalsiyum, zeytin, turuncgiller, incir, cilek, pirasa, semizotu, ispanak, taze fasulye, bamya da bulunur. Demir ise ispanak, pirasa, semizotu, bezelye, bamya ve taze fasulyede fazla, meyvelerde az bulunur. Bu mineral maddeler organizmanin asit-baz dengegini etkiler. Meyve ve sebzeler tuzca fakir olduklari icin de tuzsuz diyet hazirlamada kullanilirlar.

Meyve ve Sebzeler icerdikleri vitaminler (A, B, C) ve minerallerce (Ca, Fe) birlikte degerlendirilince beslenmedeki degerleri bakımından,

Meyveler: l.cilek, 2.domates, 3.portakal, 4.mandarin, 5.kayisi, 6.limon, 7.muz, 8.erik, 9.elma, l0.kavun, ll.armut.

Sebzeler: l.cibes (brokkoli), 2.ispanak, 3.tere, 4.biber, 5.lahana, 6.karnabahar, 7.bezelye, 8.havuc, 9.turp, 10.marul, ll.taze fasulye, seklinde siralanirlar.

Sebzeler genel olarak dusuk kalorili besinlerdir. Genel olarak 100 g da 25-30 kalori verirler. Hiyar en dusuk; kok sebzeler, fasulye, bezelye, tatli misir ve patates yuksek kalorilidir. Meyvelerin kalorileri ise 40-60 arasindadir. Ancak, incir, uzum, muz, kiraz, 60-90; kurutulmus meyveler 300; kuru meyveler 600; kestane 200 kalori verirler. Bu nedenle yas meyve ve sebzeler kalorice fakir diyet hazirlamada onemli yer tutarlar.
Meyve ve sebzelerde bulunan hos kokulu maddeler de istah acici etkiler yaparlar. Ozellikle meyvelerin tuketimini arttirirlar.
Ancak sebzelerde bulunan bazi maddeler, bazi rahatsizliklarda ise meyveler beslenmede sorun olurlar. Sebzelerde bulunan bu toksik maddeler cok miktarda alindiginda metabolizmayi etkiler. Ornegin baklagillerde, ozellikle baklada bulunan toksinler, patates ve yesil domateste bulunan solanin, asiri nitrat gubrelemesi sonucu yapraklarda biriken nitrat. Bunlardan bazilari hormonlari etkiler. Ornegin lahanalarda bulunan hipertiroidi yapan goitrin, baklagillerde bulunan E vitamini karsiti maddeler. Ayrica kuflenen urunlerde (ozellikle kuru ve kurutulmus meyveler) kuflerin olusturdugu mikotoksinler. Ornegin; aflatoksin.

Fazla asit iceren meyveler ise mide rahatsizliklari bulunan kisiler icin onerilemezler. Keza okzalik asitin fazla bulundugu ispanak, pazi, asma yapragi, semiz otunda bulunan kalsiyum vucuda alinamaz. Bu sebzeler kalsiyumca zengin yumurta, yogurt, sut vb. ile birlikte alinmalidir.

MEYVE VE SEBZELERIN SATIN ALINMASI
Her meyve ve sebze turunde aranan kalite ozellikleri farklidir. Satin alirken urunu iyi tanimak ve kalitesini dogru olarak belirlemek gerekir. Ancak siradan tuketicilerin bu konuda bilgileri sinirlidir.
Meyve ve sebzeler hasattan sonra canli kalan, yasayan varliklardir. Bircogu kolay bozulur ve dayaniksizdir ve ortam faktorlerinden etkilenirler. Bu nedenle satin alirken ve yemege hazirlanirken bu ozellikleri goz onune alinir. Bircogu buzdolabinda saklanmalidir.
Bircok meyve ve sebzenin pazarda bol bulundugu bir mevsimi vardir. Ancak bazilari hemen hemen yil boyunca bulunur. Ornegin, elma, domates, turuncgil meyveleri vb. Bir urun pazarda en fazla bulundugunda fiyati en ducuk ve gene!likle de kalitesi en yuksektir.

SATIN ALIRKEN NELERE DIKKAT EDILEBILIR
Meyve ve sebze evde gerekli·oldugunda satin alinir. Gereginden fazla alinirsa tuketilmeden once bozulur ve atilir.
Meyvelerde iri boy yuksek kaliteli olmakla birlikte genelde orta boy urunlerin secilmesi daha dogru olur.
Genelde kabuk yuzeyinde bulunan ve derine inmeyen bozuklukler yeme kalitesini dusurmez ancak fiyati onemli derecede dusurur. Ornegin Valencia portakalinda yesil renklenme.
Tuketici ambalajinda veya acikta satilan urunlerde birim fiyatlar karsilastirilir ve ucuz olanlar yeglenir.
En dusuk fiyatli urun her zeman en ekonomik olmayabilir. Islemedeki fire orani birim maliyet fiyatinin onemli bir ogesidir.
Urun alinirken evdeki saklama kosullari ve olanaklari goz onune alinir ve saklama suresi icinde tuketilecegi ongorulur. Buna uygun tuketim programi yapilir. Urunun uygun saklama kosullan bilinmeli ve buna uygun davranilmalidir.
Konserve ve dondurulmus urunler de tazeler kadar degerlidir. Ornegin, taze pismis bezelyenin 100 g'inda 0.60, dondurulmusta 0.57 ve konserverle 0.56 mg aktif karotin bulunur.
Ambalaj uzerinde bulunan bilgiler ozenle gozden gecirilmelidir. Bunlar urune iliskin gerekli bilgileri verirler.
Ayrica ailenin buyuklugu, aliskanliklari, ayrilan para miktari, elinacak urunun nasil tuketilecegi, hazirlama olanaklari, becerileri vb. de tercihlerde onemli olur.

MEYVE VE SEBZE TUKETIMINDE ONEMLI NOKTALAR
Gunde dort ogunde meyve ve sebze alinirsa birinde Vit. A, digerinde Vit. C ve diger ikisinde diger besin maddelerince zengin olanlar yeglenir.

1. Meyvelerin kabukla birlikte yenilmesi daha yararlidir. Cunku kabuk, meyve etine gore her bakimdan (2-3 kati) ustundur.

2. Meyve sebze tuketiminde cesitlilik yararll ve gereklidir. Ayni tur ve cesitten fazla miktarda tuketmek yerine, degisik tur ve cesitler yeglenmelidir.

3. Sebzelerin beyaz ve yesil kisimlarinin besin degerleri de farkledir. Yesil kisimlarin besin degerleri her zaman 3-5 kati ustundur (Cetvel 1)

4. Et rengi sari-turuncu olan meyveler karotince zengindir. Kirmizi rengin vitamin degeri yoktur.

5. Acikta yetistirilen sebzeler, serada yetistirilenlerden daha ustundur.

6. Taze olarak alinan meyve ve sebzeler bekletildikce besin degerlerini yavas veya hizli kaybederler. Saklama ve sofraya hazirlamada besin degerini koruyacak sekilde calisilmalidir
alıntıdır

leyla - avatarı
leyla
Ziyaretçi
21 Şubat 2009       Mesaj #3
leyla - avatarı
Ziyaretçi
besinlerin insan hayatındaki yeri ve önemi
fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
21 Şubat 2009       Mesaj #4
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
Genel olarak ele alırsak örneğin proteinin çocuk üzerindeki önemi fazladır yetersizliğinde vücüt hastalık yapan mikroplara karşı direnç azlığı yaşar. fiziksel büyümesini yavaşlatır. bir çocuk miktar ve kalite yönünden yeterli kalori, protein almalıdır bu çocuğun zihinsel gelişimi açısından önemlidir.
karbonhidratlar gereğinden fazla alınırsa yağa çevrilir ve şişmanlığa neden olur.karbonhidratlar diş çürümesi ile de ilgilidir.çocukların kısa aralıklarla şeker yemeleri dişlerin kolay çürümesinde etkendir.
yağlarda çok fazla tüketildiğinde obeziteye neden olur.
iyi beslenmenin anahtarı çeşit zenginliğidir.hafta boyunca çocuğunuza değişik türde yiyecekler sunuyorsanız gerekli besin maddelerini aldığından emin olabilirsiniz.çocukların enerji kazanmak sağlıklı büyüyebilmek için protein karbonhidrat ve yağlara ihtiyacı vardır ama gereksnimleri kadar!





BESINLERIMIZ SINIFLANDIRILMASI
Beslenme, insanın büyüyüp gelişmesi, sağlıklı yaşaması ve enerji üretebilmesi için gerekli maddeleri alıp vücudunda kullanmasıdır. Beslenme sırasında aldığımız yiyecek ve içeceklere besin denir.
A) Yapılarına Göre Besinlerimiz
- ORGANİK BESİNLER - İNORGANİK BESİNLER
Karbonhidratlar Madensel Tuzlar
Yağlar Su
Proteinler
Vitaminler
B) Görevlerine Göre Besinlerimiz
ENERJI VERENLER DUZENLEYICI YAPICI-ONARICI
Karbonhidratlar Vitamin Protein
Yağlar Su Madensel Tuzlar
Proteinler Madensel Tuzlar Su

KARBONHİDRATLAR
Karbonhidratlar organizmada öncelikli olarak enerji elde etmede kullanılırlar. 1 gr karbonhidrattan 4.1 kalorilik enerji elde edilir. Karbonhidratlar enerji elde etmenin yanında hücre zarının, nükleik asitlerin, organik moleküllerin de yapısına katılırlar.
Yapılarında karbon, hidrojen ve oksijen atomu bulun-dururlar. Yeşil bitkiler atmosferdeki karbondioksiti köklerinden aldıkları suyla birleştirerek glikozu oluştururlar.
CO2+H2O--------------GLIKOZ +O2

Karbonhidratlar şeker ve şekerli yiyecekler ile ekmek, Makarna, patates ve tahıllarda bulunur.
Karbonhidratların en küçük yapıtaşı glikozdur. Çok sayıda glikoz molekülü farklı şekillerde biraraya gelerek nişasta, selüloz veya glikojeni oluştururlar.

KARBONHİDRAT ÇESİTLERI
Glikoz:En basit şeker olarak bilinen glikoz bitkide fotosentez olayı sonucunda oluşur. Glikozun fazlası bitkilerde nişasta, hayvanlarda glikojene dönüştürülerek depolanır.
Nişasta:Yalnızca bitkide depo besin maddesi olarak görülür. Çok sayıda glikoz molekülünün bir araya gelerek oluşturduğu bir yapıdır. Arpa, buğday, patates gibi besinlerde görülür. Suda erimezler. Hücre zarındaki porlardan geçemeyecek kadar büyük moleküllerdir. Hayvanlar nişastayı sindirim olayı ile glikoza dönüştürerek kullanırlar. Nişastanın ayıracı iyot çözeltisidir. Nişasta iyot çözeltisi ile mavi-mor renge dönüşür.
Selüloz:Bitkı, mantar ve bakteri hücrelerinde hücre zarının dışında bulunan hücre çeperi selülozdan olu-şur. Selüloz hayvan hücrelerinde bulunmaz. Aynı zamanda hayvanlarda selülozun sindirimi yapılamaz. Sadece geviş getiren memelilerin bağırsaklarında bulunan bakteriler selülozu sindirebilirler.
Glikojen:Hayvan hücrelerinde ve mantar hücrelerin-de fazla glikozun depo şekli glikojendir. Bitkilerde glikojen bulunmaz. Hayvanlarda glikozun fazlası kas ve karaciğerde glikojen şeklinde depolanır. Kandaki glikoz seviyesi düştüğünde ise glikojen glikoza dönüşe-rek kana geçer.
YAĞLAR
Yapılarında hidrojen, oksijen ve karbon atomu vardır. En küçük yapıtaşı yağ asidi ve gliseroldur. Yağlar beyaz kağıt üzerinde saydam leke bırakmaları ile tanınırlar. Canlılar yağları enerji elde etmede kullanırlar.
Görevleri:
1. Vücudun ısı yalıtımını sağlarlar.
2. Vücudu darbelere karşı korurlar.
3. Hücre zarının yapısına katılırlar.
4. Hormonların yapısına katılırlar.
5. Depo besin maddesi olarak görev yaparlar.
6. İç organların etrafını sararak onları korurlar.
Yağlar oda sıcaklığında katı ya da sıvı olmalarına göre ikiye ayrılırlar.
— Sıvı Yağlar: Oda sıcaklığında sıvıdırlar. Bitkisel yağlardır. Mısır özü, zeytin yağı, susam yaği gibi-
— Katı Yağlar: Oda sıcaklığında katıdırlar. Hayvansal yağlardır. Tereyağı, kuyruk yağı gibi.
PROTİNLER

Yapılarında karbon, hidrojen, oksijen ve azot bulunur. En küçük yapıtaşı aminoasitlerdir. Büyüme, gelişme, yaralanan dokuların onarılması için gerekli olan bir yapı maddesidir. Hayvansal besinlerde daha fazla bulunur. (Et, balık, tavuk, yumurta, süt ve peynirde bol miktarda bulunur.) Aynca tahıllar ve baklagiller de proteince zengin besinlerdir.
Canlılar proteini yapı maddesi olarak kullanırlar. Ancak çok zor durumda kalınırsa proteinler enerji verici olarak da kullanılır. Enzimleri de proteinler oluşturur.
Örnek-1
Protein, yağ ve karbonhidratları enerji verme kabiliyetlerine göre en çok enerji verenden en az enerji verene doğru sıralayınız.
Çözüm:
En çok enerji verenden en az enerji verene doğru be-sinler;
Yağlar > Proteinler > Karbonhidratlar
(9,1 kalori) (4,3 kalori) (4,1 kalori)
Örnek - 2
Protein, yağ ve karbonhidratları sindirim kolaylığına göre sıralayınız.
Çözüm:
En kolay sindirilenden en zor sindirilene doğru besinler;
Karbonhidratlar - Proteinler - Yağlar
Örnek - 3
Besinlerin organizmadaki kullanım sırası nasıldır?
Çözüm:
Karbonhidratlar - Yağlar - Proteinler
Örnek - 4
Yağlar proteinlerden daha zor parçalandığı halde neden proteinlerden önce enerji verici olarak kullanırlar?
Çözüm:
Proteinler canlının temel yapıtaşıdır. Canlı protein sindiriyorsa bir anlamda kendini sindiriyor demektir. Bu olay uzun süren açlık durumunda görülür.


ENZİMLER
Bu moleküller vücut ve hücre içerisinde hiç durmaksızın harıl harıl çalışırlar.Örnek verecek olursak hücre içerisindeki enzimlerden bir tanesi, bir saniyede 40 ayrı reaksiyona girebilmektedir.Bu bir kimyasal enzim için çok yüksek bir hızdır.Fakat hücrelerinizde bu enzimlerden binlercesi vardır ve her bir enzim birbirlerinden bağımsız olarak hiç durmadan reaksiyona girerler.
Enzimlerin 3 boyutlu yapıları oldukça karmaşık bir düzene sahiptir.X ışını difraksiyonları ile belirlenen bu şekiller arap saçı gibi görünsede aslında enzimler çok hassas bir hesapla üretilmiş moleküllerdir.
Bu karmaşık yapılı enzim aslında düz bir aminoasit zincirinden meydana gelmiştir.Fakat bu kadar karmaşık olmasının nedeni zincirdeki bazı aminoasitlerin diğer bazı aminoasitlerle bağ yapmasından dolayıdır.
Enzimlerin görevlerine gelince ;
Enimler bir kimyasal tepkimeyi hızlandırmak için tepkimeye katılan fakat hiçbir değişikliğe uğramadan tepkimeyi terk eden mükemmel moleküllerdir.Her enzimin çok özel bir fonksiyonu vardır.Her biri protein yapıda olmasına karşın hiçbirinin görevi aynı değildir.Bunun nedeni ise az önce bahsettiğimiz 3 boyutlu yapısından dolayıdır.

Enzimlerin diğer önemli özelliği ise sabit bir sıcaklıkta ve sabit bir pH da maksimum hızla çalışmalarıdır.
Örneğin ağızınızdan salgılanan tükürük sıvısı içerisindeki enzimler, yanlızca pH ı yüksek olan ortamlarda, yani bazik ortamlarda çalışabilirler.Fakat buna karşın midenizdeki enzimler ise pH ı yanlızca 2-3 arasında olan ortamlarda çalışabilmektedir.İşte bu yüzdendir ki midenizdeki enzimlerin çalışabilmesi için mide sürekli olarak asit salgılar.Bu sayede pH 1-2 seviyesine kadar düşürülür.
Hücre içerisinde ise insan aklının kavrayamayacağı derecede karmaşık kimyasal tepkimeler meydana gelir.Bir hücre içerisinde meydana gelen kimyasal reaksiyonlar o kadar karmaşıktır ki bu işlemleri meydana getirecek bir fabrika kurmaya kalksanız, bu fabrikayı İstanbul şehri kadar büyük bir bir arazi üzerine kurmanız gerekecekti.
İnsan vucüdunda 1 değil 60-70 trilyon tane hücre olduğunu düşünürseniz karmaşıklığın boyutunun ne kadar büyük olduğunu hayal etmeye başlarsınız.

Enzimlerin çalışma şekli:
Enzimler başardıkları işler yanında çalışma şekilleride hayli ilginçtir.Bir enzim sahip olduğu 3 boyutlu yapısıyla yanlızca bir kimyasal tepkimeyi katalizleyebilir.Bir kimyasal tepkimeye giren enzim başka hiçbir kimyasal reaksiyona girmez.
Reaksiyona giren enzimi bir "U" şekli olarak düşünürsek bu enzimin içine yerleşecek madde (substrat) ancak çubuk şeklinde olmak zorundadır.Eğer kimyasal maddeler daire, kare veya başka tip şekillerde olursa enzim tarafından katalizlenemez.
Hücrede bulunan binlerce enzimden bir kaç tanesinin eksikliği kimyasal reaksiyon faaliyetlerini arap saçına döndürmektedir.Bu enzimler hücre için "olmazsa olmaz" niteliktedir.
Hepimizin çok iyi bildiği bir hastalık olan "Albinizm" hücredeki enzimlerden yanlızca bir tanesinin eksikliği neticesinde meydana gelen bir hastalıktır.
Bu hastalığa neden olan problem ise şu şekilde meydana gelir.
Tirozin Tirozinaz Melanin
Bilindiği gibi deriye renk veren pigmentin adı "Melanin" dir.Bu pigment gerekli miktarlarda üretilerek deriye belli bir renk tonu kazandırılır.Fakat "Albinizm" hastalığı mevcut olan kişilerde yukarıdaki denklemde görülen "Tirozinaz" enzimini sentezleyen DNA hasar görmüştür.Dolayısıyla DNA hatalı olduğu için Tirozinaz enzimini üreteceği yere şekli değişik başka bir enzim üretmektedir.Bu enzim ise Tirozin maddesini tanıyamamakta, ve Tirozin maddesini Melanin pigmentine çevirememektedir.
Hücredeki bu reaksiyon Tirozin aşamasında duraklayınca, hasta kişide albino deri ve albino saç meydana gelmektedir.Yani bembeyaz bir ten.
Bu örnekten anlaşılacağı gibi organizma içerisinde tek bir enzim eksikliği bile çok büyük tahribatlara neden olabilmektedir.
Bunun tam tersine güneşe çıkan insanların ise deri rengi bir süre sonra kararmaya başlar.Bunun nedeni hücredeki bazı enzimlerin eksikliğinden değil, yanlızca güneş ışığının Tirozinaz enzimini aktive etmesinden dolayıdır.Tirozinaz enzimi güneş ışığına maruz kaldığı zaman çok aktif bir hale geçer.Tabii enzim canlanırken aynı zamanda DNA ile senkronize çalışmaya başlar.DNA durmadan Tirozin üretir, Tirozinaz enzimi ise aktif konumda sürekli olarak Tirozine saldırır.
Tabii sizin derinizde sürekli Melanin pigmenti birikir ve kararmaya başlarsınız.

Bazı ilginç enzimler
Vücudun vazgeçilmez askerleri olan enzimlerden bazıları gerçekten oldukça ilginç görevler üstlenmişlerdir.İlginç görevleri olan enzimlerden DNA ile birlikte çalışanlar bunların başında gelir.
DNA, kendinin kopyasını çıkarabilen bir moleküldür.Tabii bu işi kendi başına yapamaz.Bunun için birçok enzim görev alır.Özellikle DNA replikasyonundan (kopyalama) sonra bazı enzimler DNA ya tıpkı bir annenin yavrusuna baktığı gibi bakarlar.
Mesela DNA kendini kopyalar kopyalamaz bazı enzimler DNA üzerine hücum ederek derhal tarama yapmaya başlarlar.Yaptıkları bu taramalarla DNA üzerinde yanlış kopyalanmış bir baz'a rastlarlarsa derhal bu baz'ı yerinden sökerler.Daha sonra sökülen bu yanlış baz'ın yerine doğrusunu ekleyerek hatayı giderirler.
Diğer bir enzim bu enzimin ardından yenilenen bölgeye müdahele ederek yerleştiren doğru baz'ın yerine sıkıca bağlanmasını sağlar.
Diğer bir ilginç enzim ise DNA dan RNA sentezi sırasında görev alır.Bu enzim sentezlenen RNA da yanlış ve gereksiz kopyalanmış bazları tek tek yerinden sökmek yerine, yanlış bazların sıralandığı bölgeleri tespit ederek baz dizilerini bu bölgelerden makas gibi keser.Fakat bu kesme işlemi tek bir bölgede değil de birden fazla bölgede meydana gelince DNA parça parça ayrılmaya başlar.
Ama hücre bununda önlemini alarak olay yerine ikinci bir enzimi gönderir.Bu enzim ise parça parça ayrılmış enzimleri kollarından tutarak yanyana getirir ve birbirine bağlar.
Enzim adını verdiğimiz kompleks molkeüller, aslında hücre içerisinde üstlendikleri görevleri bakımından birer mucizedirler.Aminoasitlerden oluşan şuursuz birer molekül yığını olmasına karşın oldukça iyi düşünülmüş fonksiyonarı yerine getirirler.
Vücuttaki olağanüstü karmaşa
Vücutta vuku bulan karmaşalara değinmeden önce "Hormon" adı verilen maddelerin ne olduğunu öğrenmemizde fayda var.
Hormonlar, vücudun bazı özel bölgelerinde üretilip kana verilen ve kan yoluyla vücudun başka bölgelerine iletilen proteinlerdir.Bu proteinler tıpkı enzimler gibi çalışarak, kan yoluyla ulaştıkları organı ya aktive eder yada inaktive ederler.Hormonlar bundan başka terleme, suyun geri emilimi, üreme, hücre çoğalması vs. daha birçok metabolik faaliyetlerde görev alır.
Hormonlar enzimlere çok benzerler.Tek farkları enzimler gibi sürekli olarak kimyasal reaksiyonlara girip çıkmazlar.Ayrıca kan yoluyla ulaştıkları organlar üzerinde yaptıkları etkiler uzun sürelidir.
Şu an bilgisayar başında susamış olabilirsiniz.Eğer susadıysanız veya acıktıysanız, duyduğunuz bu hisler tamamen hormonal kaynaklıdır.Mesela acıktığınız vakit vucüdun belirli bölgelerinden salgılanan hormonlar beyine ulaşarak beyinde bir açlık hissi oluşturmaya başlarlar.Dolayısıyla sizde bir yemek yeme isteği doğar
kaynak
saliha22 - avatarı
saliha22
Ziyaretçi
3 Ekim 2010       Mesaj #5
saliha22 - avatarı
Ziyaretçi
Besinlerin vücuda enerji vermelerinin dışında başka görevleri varmıdır?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Ekim 2011       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
elbette vardır.MESELA senin boyunun uzaması,beyninin daha gelişmesine de yardımcı olur yumurtalıklarını güçlendirir.Sen yemekte sebze et gibi yemekler yersen(her yemekte ddeğil)zihnin kuvettli olur.Elbette aman benim beynim güçlü olsun diye bunları sabah,öğlen,aksam yersen buda zararına olur dengeli beslenmemiş olursun çünki her yemekte onlardan zaten koyulur.sen birde onun üstüne bu besinlerden yersen vay halineMsn Happyanında sişmanlama,beyine çok yüklenme meydana gelir canım.BUNLARI NERDEN BİLİYORSUN DİYE SORARSAN BEN BİR DENGELİ BESLENME UZMANIYIM.TEZ HAZIRLIYORUMDA ONUN İÇİN BİR BAKAYIM DEMİŞTİM.bence sen benim dediklerimi dinle yararına olacaktırMsn Wink

Benzer Konular

28 Eylül 2014 / Ziyaretçi Soru-Cevap
9 Şubat 2016 / Misafir Cevaplanmış
19 Aralık 2011 / Misafir Soru-Cevap